Tumgik
#Fırat üniversitesi
meloderler0 · 2 years
Text
Tumblr media
😍✨
8 notes · View notes
bilgeyim · 1 year
Text
Bugün Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ölüm yıldönümü. Ege üniversitesi kampüsünde pkklılar tarafından öldürülen... Çözüm süreci, pkk açılımı, ülkenin dört bir yanında patlayan bombalar, öz yurdunda garip insanlar...
12 notes · View notes
elazigonlinehaber · 1 year
Link
Elazığ haber portalı Elazığ Online, güncel Elazığ haberlerini ve son dakika Elazığ gelişmelerini anında sunar. Elazığ'ı Elazığ Online ile takip edin!
4 notes · View notes
aykutiltertr · 5 days
Video
youtube
Daha Nasıl Sevebilirim - Ziynet Sali ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Tü...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/LUjmdetZiJw ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Daha Nasıl Sevebilirim - Ziynet Sali ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) Yapım: ZG Müzik Dağıtım: DMC Söz / müzik: Eyüp Ercan Sezer Düzenleme: Mustafa Ceceli Mix&Mastering: Koray Püskül Yönetmen: Tayfun Akbaş Yapım: Bulbfilm Görüntü Yönetmeni: Can Dolu Prod Amiri: Ahmet Duhan Yıldız Prod Asistanı: Seyit Ali Çakıroğlu Sanat Yönetmeni: Aslı Önük Işık Şefi: Uğur Karaca Focus Puller: Fırat Levendoğlu Color: Musap Çelik Kurgu: Emirhan Gündüz 2.Kamera Asistanı: Yunus Köse 3.Kamera Asistanı: Murat Bingul DIT: Hubeyb Talha Altınbaş Best boy: Semih Dönmez Işık Asistan: Ahmet Yılmaz Ziynet Sali Asistan: Ferda Er   Hair / Make Up Design: Ayla Şahin Styling: Hülya Kaan & Özlem Kaya Fotoğraf: Serkan Uzundal Dancer: Fatma Gökçe "Daha Nasıl Sevebilirim" şarkı sözleri ile Attığın bir kıvılcım Sardı bütün gönlümü Attığın bir kıvılcım Sardı bütün gönlümü Böyle devam ederse Önce kor, sonra da kül Edeceksin ömrümü Böyle devam ederse Önce kor, sonra da kül Edeceksin ömrümü Senin için deli olabilirim Bir kuru canım var verebilirim Al götür mahşere gelebilirim Seni daha nasıl sevebilirim? Senin için deli olabilirim Bir kuru canım var verebilirim Al götür mahşere gelebilirim Seni daha nasıl sevebilirim? Sorma garip gönlümü Yanıyor için, için Sorma garip gönlümü Yanıyor için, için Böyle devam ederse Saracak yüreğimi Seni sevdiğim için Böyle devam ederse Saracak yüreğimi Seni sevdiğim için Senin için deli olabilirim Bir kuru canım var verebilirim Al götür mahşere gelebilirim Seni daha nasıl sevebilirim? Senin için deli olabilirim Bir kuru canım var verebilirim Al götür mahşere gelebilirim Seni daha nasıl sevebilirim? Seni daha nasıl sevebilirim? Ziynet Sali Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Ziynet Sali Sali, 2011 yılında Doğum Ziynet Sali Safter 29 Nisan 1975 (49 yaşında) Lefkoşa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meslek Şarkıcı Evlilik Erkan Erzurumlu (e. 2019) Müzikal kariyeri Tarzlar Pop · rebetiko (geçmişte) · klasik Türk müziği (geçmişte) Çalgılar Vokal Etkin yıllar 1999-günümüz Müzik şirketi DMC · Dost Müzik · GNL Entertainment · Ozan Video · Zorba Resmî site ziynetsali.com Ziynet Sali Safter (d. 29 Nisan 1975, Lefkoşa), Kıbrıs Türkü şarkıcıdır. Pop tarzında eserler vermekte olup geçmişte rebetiko ve klasik Türk müziği tarzlarında eserler de vermiştir. Lefkoşa'da doğan ve doğumunun ardından ailesiyle birlikte İngiltere'ye yerleşen Sali, bu dönemde Britanya vatandaşlığı aldı. 1981'de döndüğü Kıbrıs'ta lise düzeyine kadar olan eğitimini tamamlamasının ardından, üniversite öğrenimi için 1994'te İstanbul'a yerleşti ve 1999'da İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'ndan mezun oldu. Öğrencilik yıllarında profesyonel solistlik yapmaya başlayan Sali, 7 Türkçe ve 1 Türkçe/Rumca şarkılardan oluşan ilk stüdyo albümü Ba-Ba'yı 2000 yılında, Dost Müzik etiketiyle yayımladı. 2004'te, Zorba Müzik etiketiyle yayımlanan ikinci stüdyo albümü Amman Kuzum'da Yunanca şarkılar da yer almaktaydı. 2005 yılında Amman Kuzum'a "Chiculata" şarkısının eklenmesi sonrasında Chiculata+1 (Amman Kuzum) adıyla bir kez daha aynı şirketten yayımlanan albümün ardından, Ozan Video tarafından 2006'da Mor Yıllar adını taşıyan üçüncü stüdyo albümü piyasaya sürüldü. Dördüncü stüdyo albümü Herkes Evine, 2008'de DMC etiketiyle yayımlandı ve ertesi yıl bu albüme "Bizde Böyle" şarkısının eklenmesiyle Bizde Böyle + Herkes Evine adlı albüm piyasaya sürüldü. 2010'da DMC tarafından yayımlanan albüm dışı ilk single'ı "Rüya", Türkiye listelerinde bir numaraya yükselen ilk şarkısı oldu. DMC ile çalışmaya devam eden Sali'nin, 2010'da "Bize Yeter" single'ı ve 2011'de, kariyerinin ilk derleme albümü Collection satışa sunuldu. 2012'de GNL Entertainment etiketiyle, Sonsuz Ol adlı beşinci stüdyo albümü ve bu albümün yanı sıra daha önceki bazı şarkılarının remikslerinin yer aldığı Sonsuz Ol + Remixes piyasaya çıktı. Ertesi yıl, yine GNL Entertainment tarafından, kendisinin ilk konser albümü Bir Akdeniz Rüyası yayımlandı. 2013'te GNL Entertainment tarafından yayımlanan "Gelemiyorum Yanına" single'ının ardından tekrar DMC ile çalışmaya başlayan sanatçının 2014'te yayımlanan "Bugün Adım Leyla" single'ı ile konser kayıtlarının yer aldığı Bugün Adım Leyla albümü, ertesi yıl piyasaya sürüldü.
0 notes
fisiltihaberleri · 5 days
Text
Tumblr media
Maarif Platformundan Müfredat Çağrısı, DERS KİTAPLARI ÖĞRENCİYİ MENFAATÇİ ZİHNİYETE VE MATERYALİST ANLAYIŞA SAHİP KILIYOR
Mesleki eğitime ve ahlâka dayalı yeni bir müfredat yapılanması hayata geçirilmeli Bir grup akademisyen MEB’in Yeni Ders Programlarını (Müfredat) değerlendirdi Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredat taslağını inceleyen Maarif Platformu, eğitimciler ve akademisyenlerin katkılarıyla bir öneri paketi sunarak açıklamada bulundu.
KATKI SUNANLAR Abdullah Eker (Dr. Öğretim Üyesi, Balıkesir Üniversitesi, Eğitim Fakültesi), Adem Tatlı (Prof. Dr., emekli akademisyen, yazar), Ahmet Barut (Eğitim uzmanı, öğretmen), Ali Çankırılı (pedagog, yazar), Behçet Erol (Prof. Dr., Dicle Üniversitesi, Eğitim Fakültesi), Burhan Akpınar (Prof. Dr., Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi), Gürkan Ergen (Doç. Dr., 18 Mart Çanakkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi), Fatih Mehmet Coşkun (Doç. Dr., Medeniyet Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Fakültesi), İsmail Aydoğan (Prof. Dr., Kırıkkale Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi), Mahmut Kaplan (Prof. Dr., Edebiyatçı yazar, Beykent Üniversitesi), Osman Çakmak (Prof. Dr., İstanbul Rumeli Üniversitesi), Özkan Sapsağlam (Doç. Dr. Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi), Said Ceyhan (Doç. Dr., Bartın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi), Tahsin Gülhan (Eğitim Yönetim Danışmanı)
Haber kaynağı: Haber 7, Eğitimcilerden müfredat analizi! İşte öneriler - Haber 7 GÜNCEL Rapor: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Müfredat Çalışmaları Hakkında Öneriler – Maarif Platformu https://www.fisiltihaberleri.com/haber/maarif-platformundan-mufredat-cagrisi-ders-kitaplari-ogrenciyi-menfaatci-zihniyete-ve-materyalist-anlayisa-sahip-kiliyor-10951.html
#eğitim #istanbul #çocuk #okul #türkiye #izmir #kurs #öğrenci #antalya #öğretmen #ankara #tbt #sağlık #tasarım #eğlence #üniversite #çocukgelişimi #egitim #turkey #bursa #gelişim #spor #psikoloji #education #saç #haber #galatasaray #mizah #göktürk #sanat
0 notes
elazigsurmanset · 24 days
Text
Prof.Dr. Sebahattin Devecioğlu, TFF Başkan Adayı
Tumblr media
Fırat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu'nun Futbol Federasyonu başkanlığına tekrar aday olduğunu açıkladığı bilgisi oldukça detaylı ve kapsamlı bir açıklama içeriyor. Devecioğlu'nun adaylık süreciyle ilgili kararını ve nedenlerini anlatan bu açıklamada, Türk futbolunun geleceği ve gelişimi için ortaya koyduğu hedefler de belirgin bir şekilde ortaya konuyor. Ayrıca, şeffaflık, adalet, tarafsızlık gibi ilkelerin vurgulanması, futbolun sadece saha içinde değil, saha dışında da örnek bir liderlik ve yönetişim sergilemek için bir fırsat olduğu düşüncesi, Devecioğlu'nun vizyonunu ve yaklaşımını net bir şekilde yansıtıyor. Eğer desteklenirse, Türk futbolunun daha güçlü, daha adil ve daha başarılı bir geleceğe taşınması için çalışacağını belirtiyor. Read the full article
0 notes
elazighaber23 · 2 months
Text
Tumblr media
Doğunun incisi Fırat Üniversitesi Türkiye birincisi http://dlvr.it/T4S7WS
0 notes
haytaogluyunus · 2 months
Text
Tumblr media
ANMA:
07 MART (1989) GÜNÜ VEFATI DOLAYISIYLA BAHATTİN ÖGEL'İ RAHMETLE ANIYORUM.
ABDÜLKADİR YUVALI'DAN ALINTI
HAYATI:
Elazığ’ın Çarşı mahallesinde doğdu. Babası Harput eşrafından Mehmed Şemseddin Bey, annesi Nâdire Hanım’dır. İlk ve orta okulu Elazığ’da, liseyi Malatya’da okudu. 1941 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olduğu yıl Erzurum Lisesi’ne öğretmen olarak tayin edildi (1945). Erzurum Anıtlarında Altay-Türk Sanatının İzleri adlı ilk kitabıyla Ülkü Mecmuası’nda yayımlanan “Erzurum Tavan İşleri” ve “Erzurum Evleri” adlı makalelerini burada kaleme aldı. IV. Türk Tarih Kongresi’ne sunduğu “İslâm’dan Önceki Türk Devletlerinde Timar Sistemi” başlıklı tebliğini beğenen M. Fuad Köprülü’nün aracılığı ile 4 Kasım 1947 tarihinde Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü tarih öğretmenliğine tayin edildiyse de enstitünün bazı bölümlerinin kapatılması yüzünden kararnâmesi dokuz gün sonra iptal edildi. Bunun üzerine görevinden istifa etti (17 Kasım 1947). Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Alman Sinolog W. Eberhard’ın danışmanlığında hazırladığı Uygur Devleti’nin Kuruluşu adlı doktora tezini tamamlamasının (1948) ardından mezun olduğu bölüme asistan tayin edildi (27 Ekim 1948).
Askerlik görevinden sonra 1953’te gittiği İran’da Türk İslâm tarihi açısından önemli şehirlerde dört ay boyunca araştırma ve incelemeler yaptı. Yurda dönünce kazanmış olduğu bursla bir yıllığına Almanya’ya gitti. 1953-1954 yıllarında Hamburg Üniversitesi’nde B. Spuler, O. Franke, A. von Gabain gibi Türk tarihi uzmanlarının yanında çalıştı. 18 Kasım 1955’te “Liao Devrinden Önceki Kitanlar” konulu teziyle doçent unvanını aldı. 1959-1961 yıllarında Almanya’da ilmî araştırmalarda bulundu. Tayvan hükümetinin bursuyla 1962-1963’te Taipei’deki National Cheng-Chi Üniversitesi’nde çalışma yaptı. Temmuz 1963’te Japonya’ya geçti. Orta Asya uzmanı Japon tarihçileriyle tanıştı. Taipei’de bulunduğu sırada hazırlayıp profesörlük takdim tezi olarak sunduğu Sino-Turcica adlı eseriyle 27 Ocak 1965 tarihinde profesör oldu. Ankara Üniversitesi’ndeki görevinin yanı sıra Ondokuz Mayıs Gençlik ve Spor Akademisi, Kara Harp Okulu ve Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde, Gazi, Selçuk ve Fırat üniversitelerinde Türk kültür tarihi ve siyasî tarih konularında dersler verdi. 22 Ekim 1984’te tayin edildiği Tarih Bölümü başkanlığından 7 Mayıs 1986’da istifa etti. Türk Tarih Kurumu’nun aslî üyesi olan Bahaeddin Ögel 7 Mart 1989’da Ankara’da vefat etti. Cenazesi 9 Mart’ta Kocatepe Camii’nde kılınan namazdan sonra Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.
Almanca, İngilizce, Fransızca, Farsça, Çince, Moğolca ve Rusça bilen Bahaeddin Ögel, İslâmiyet öncesi Türk siyasî ve özellikle kültür tarihi üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınır. Ögel, kültür tarihi çalışmalarında Türk kültürünü zaman ve mekân açısından bütün derinlik ve genişliğiyle ele almış, bir bütün olarak gördüğü bu kültürün köklerinin Orta Asya’da olduğunu, dallarının ise Avrasya’ya yayıldığını belirterek köklerle dallar arasındaki bağların ortaya konulması gerektiğini vurgulamıştır. Onun yaptığı ilmî çalışmalarda Orta Asya, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet çizgisini esas aldığı görülmektedir. Yirmi cilt halinde planlayıp ancak dokuz cildini tamamlayabildiği Türk Kültür Tarihine Giriş adlı eserinde Türkler’de köy ve şehir hayatını, ziraat ve yemek kültürünü, tuğ, bayrak, ordu, mehter, aile ve halk mûsikisi aletleri gibi konuları bütün ayrıntılarıyla inceleyen Ögel, Türk kültür tarihiyle ilgili araştırmaların XIX. yüzyılın sonlarında sinologlar, diğer yabancı tarihçiler ve filologlar tarafından başlatılmasını bir talihsizlik olarak nitelemiş, yabancı araştırmacıların Türk kültürünün özelliklerinden habersiz oldukları için tesbit ve değerlendirmelerinde hata yapabildiklerini, bu sebeple Türk tarihi araştırmalarının Türk bilim adamlarınca yapılmasının gerekliliğini her fırsatta dile getirmiştir.
Eserleri. Erzurum Anıtlarında Altay-Türk Sanatının İzleri (Erzurum 1947); İslâmiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi: Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre (Ankara 1962); Sino-Turcica Çingiz Han ve Çin’deki Hanedanının Türk Müşavirleri (Taipei 1964); Türk Kültürünün Gelişme Çağları (İstanbul 1971); Türk Mitolojisi (I-II, Ankara 1971-1989); Türk Kültür Tarihine Giriş (I-IX, Ankara 1978-1987); Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi (I-III, Ankara 1981); Türklerde Devlet Anlayışı: 13. Yüzyıl Sonlarına Kadar (Ankara 1982). Bahaeddin Ögel’in Türk Tarih Kurumu Belleten’i ile Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Vakıflar, Türk Kültürü ve Millî Kültür dergilerinde ve uluslararası dergilerde çok sayıda makalesi, tebliğleri, Türk Ansiklopedisi ve İslâm Ansiklopedisi’nde maddeleri yayımlanmıştır (yayınların listesi için bk. Arık, sy. 65 [1990], s. 35-49).
0 notes
blogbube · 3 months
Text
Ali Kınık Kimdir? Bağlamanın Hüzünlü Sesi
#teknoloji #bilim #technology #sience #endüstri4.0 #endüstri #türkiye #turkey #sondakika #haber #makale #blog #trend #sharepost #post #like #hot #kültür #sanat #mizah #egelence #komedi #sağlık #yazar #bloger #bilgisayar #kodlama #yapayzeka #makine #web
Türk müziğinin özgün seslerinden biri olarak tanıdığımız Ali Kınık, 26 Eylül 1974 tarihinde Malatya’nın Akçadağ ilçesinde dünyaya gözlerini açtı. Fırat Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Kınık, müzik kariyerine adım attığı günden bu yana bağlaması ve kendine özgü yorumuyla dinleyicilerini etkilemeyi başardı. Ali Kınık Müzik Hayatı Müziğe olan tutkusu genç yaşlarda…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cinpicblog · 3 months
Text
Ceyda Kasabalı
Ceyda Kasabalı, 3 Ocak 1987 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Üniversite eğitimini Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde tamamladı. 2011 yılında Babam Sağolsun dizisiyle oyunculuk kariyerine adım attı. Avrupa Avrupa, Yılanların Öcü, Yunus Emre Aşkın Yolculuğu gibi diziler ile birlikte Biz Size Döneriz, Organik Aşk Hikayeleri, Damat Takımı, Fazla Şaapma isimli sinema filmlerinde de yer almıştır. 23 Temmuz 2016 yılında oyuncu Fırat Albayram ile evlendi. Eylül 2016 tarihinde eşi Fırat Albayram ile "Noluyo Ya¿" adlı YouTube kanalında videolar çekmeye başladı.
Tumblr media
1 note · View note
gundemarsivi · 5 months
Text
Tumblr media
İşkence Ders Notlarım
✍🏻 Osman Akyol
https://www.gundemarsivi.com/iskence-ders-notlarim/
Tarih 28 Eylül 1996… Yer Van Otogarı… Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü’nü bitirdim eve, İstanbul’a dönüyorum. Polislerin yaptığı rutin bagaj aramasında çantamdan, Osmanbey’de bir işportacıdan aldığım, “Devrimci Marşlar ve Ağıtlar” isimli kitap çıktı. Yolcuların şaşkın bakışları altında hemen oracıkta gözaltına alındım. Oysa güne ne güzel başlamıştım…
Bütünleme sınavlarını verip dört gün önce okuduğum bölümden mezun olmuştum. Van’daki dostlarla vedalaşalım falan derken kurdeleye sarılı diplomayı (geçici mezuniyet belgesini) daha henüz açmamıştım, şöyle karşısında efkârlı bir sigara yakıp, daha doğrusu bu sevinci beni evde bekleyen İstanbul’daki karımla birlikte yaşayacaktım…
Dile kolay, dört yıl bu diploma için Van’ın karını, soğuğunu ayazını çekmiş, Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin tozlu yollarını arşınlamıştım. Zeve kampüsündeki Melikşah Öğrenci Yurdu’nun dili olsa da konuşsa! Vize ve finaller öncesi kaç geceyi uykusuz geçirmiş kaç kez çalışma masasında sabahladıktan sonra yorgunluktan sızıp kaç sınavı kaçırmıştım. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü dedin mi, duracaksın… Oradan öyle artis pozlarında elini kolunu sallayarak mezun olamazsın. En sıkı öğretim üyesi kadrosu orda: Prof. Dr. İsmail Tok, Prof. Dr. Abdurrahim Yılmaz, Prof. Dr. Bülent Karakaş, Yrd. Doç. Dr. Yılmaz Altun (nam-ı diğer mübarek!), Yrd. Doç. Dr. Necdet Batır, Yrd. Doç. Dr. Muammer Yıldız (sonradan İstanbul Milli Eğitim Müdürü oldu)…
Diplomayı elime aldığımda yaşadığım sevinci hiç unutamam; onca zahmete değmişti doğrusu, vücudumun ödül olarak salgıladığı mutluluk hormonu endorfinin de etkisiyle sarhoş gibiydim. Elbette bir o kadar da tedbirsiz…
Gözümün önünden yaşadıklarım bir film şeridi gibi akıp gidiyordu ta ki bir telsiz anonsu hayallerimi bölen kadar…
Beni gözaltına alan resmi giysili polis, “…anlaşıldı, tamam” la uzun telsiz konuşmasını tamamladı. Anlaşılan işimiz artık “tamam”dı!
Evet, yaşadıklarım bir hayal değildi ve beni gözaltına alan polisler, belli ki, her daim “dinlemede” malum bir “merkez”le konuşmuşlar ve o “malum” merkezin yolladığı adamlar da gelmek üzereydi. Çok geçmeden de sivil plakalı bir otoyla, beyazdı yanlış hatırlamıyorsam, Terörle Mücadele Şubesi’nden beklenen sarkık bıyıklı “amcalar” geldiler. Beni aldıkları gibi, o zamanlar milli tuvalet edebiyatına da sıkça konu olan, malum “merkez”e doğru direksiyonu kırdılar. Sorgu hemen oracıkta sivil otonun içinde başladı. Polisler, önce alaycı bir tonda hal hatır sorup ardından benden yirmi tane arkadaşımın ismini vermemi istediler. Ben başlarda salağa yatmak istedim, oda arkadaşlarımın isimlerini falan verdim: Orhan Altun, Levent yardımcı, Timur Aslan, Şehabettin Fırat (Şeyh Sait’in torunu), Tuncay Aydemir… “Yemediler”… Israrla başka başka isimler istiyorlardı benden, kendilerince de “malum” olan…
Tamam, üniversitelerde Kadıköy’de 1 Mayıs 1996’da yaşanan olaylarla doruğa çıkan bir kıpırdanış vardı. Elbette sol, 1980 Askeri Darbesi’yle yok olmamış, şekil değiştirerek 90’larda yeniden üniversite gençliğinin vicdanında yerini almıştı. 1992’de üniversiteye adım attığımda, Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde sol çevreler daha yeni yeni kıpırdanıyordu. Kimse ne yapacağını, nerden başlayacağını bilmiyordu. Çünkü Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılı olan 1981’de kurulan üniversiteye, kendi geleneğini unutmayarak, “yüzüncü yıl” adını veren askeri cunta, solcu öğrencilerin 80 öncesi oluşan sol gelenekle bağını koparmıştı.
Türk öğrenciler arasında daha çok DHKP/C ve TKP/ML adlı sol örgütlerin isimleri geçiyordu. Tabi ki, hiçbirimizin bu örgütlerle militan düzeyinde bir organik bağı yoktu ve belli bir örgüt disiplini içinde de hareket etmiyorduk. Nurculuk, Süleymancılık benzeri kimi İslami cemaatlerde olduğu gibi, daha çok bir “dergi çevresi” yapılanması söz konusuydu.
Örneğin biz yurdun C Blok 48 numaralı odasında kalıyorduk ve bizimle aynı odada kalan Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi sempatizanı “parti/cepheli” Bülent Köse adındaki Sivaslı bir arkadaşımız, Kurtuluş dergisi alıyor, o okuduktan sonra elden ele biz de okuyorduk. Yine B Blok’tan Erol Seven adında Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist sempatizanı bir arkadaş, Özgür Gelecek dergisi alıyor, o okuduktan sonra ondan da başkaları alıp okuyordu. Ve böylece lümpen proletarya zincirine her gün zayıf birer halka olarak biz de ekleniyorduk.
O güne kadar yaptığımız eylemler de; zaman zaman, hatta kimi zaman ülkücülerle beraber, yemekhane boykotu yapmak; yazılama yapmak; 20 Mart 1996’da Nevruz kutlamalarına katılıp halay çekmek; 24 Mart 1996’da “faşist” tabir ettiğimiz ülkücülerin bir kız arkadaşımıza laf atması sonucu çıkan gerginliğin ardından Melikşah Yurt Müdürlüğü’nde; “Faşizme Karşı Omuz Omuza!”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği!”, “Burası Faşizme Mezar Olacak!” sloganları atarak yürümekten ibaretti.
Arada bir yurttaki odalarda toplanıp Grup Yorum türküleri dinliyor; pis yedili, poker eşliğinde sohbetler ediyor, “komiteler” kurmaktan falan söz ediyorduk. Fakat bizim sözünü ettiğimiz bu komiteler örgüt terminolojisindeki “halk komiteleri” falan değildi elbette.
Kürt solu diye adlandırdığımız öğrenciler, dağınık haldeki Türk soluna nazaran daha disiplinli ve daha derli toplu bir yapı içindeydiler. PKK’ya sempatiyle bakıyorlar, bir örnek Özgür Gündem gazetesi ve Özgür Ülke dergileri okuyorlar, Med TV izliyorlardı.
Konuşmalarından ve coşkularından anlaşıldığı kadarıyla PKK’ya sempatiyle baktığını söyleyen bu gençlerin çoğu da, sempatizanı oldukları Kürdistan İşçi Partisi’nin, “işçi” yönüne değil de, daha çok “etnik” yönüne sempati duyuyor gibiydiler. Kritik günlerde okul askerler tarafından tanklarla kuşatılıyor ve bu haliyle bir yarı açık cezaevini andırıyordu.
Üniversitenin genel atmosferi böyleydi. Ülke atmosferi de bundan farklı değildi: PKK’nın yükselişine paralel olarak güvenlik güçleri de sertleşmiş işkence vakaları, gözaltında kayıplar, yargısız infazlar türünden antidemokratik uygulamalar artık sıradan olaylar haline gelmişti. Her yerden pis kokular yükseliyor, ülkede “kirli” savaş olanca hızıyla sürüyordu. Savaş baronları istediği ve ölenler de yoksul çocukları olduğu sürece, daha uzun yıllar süreceği gibi…
Emniyet Müdürlüğü binasının arkasına geldiğimizde polisler, birden sertleştiler. Kapıda gözümü göz bağıyla bağlayıp ite kaka içeri sokarken bir taraftan da ana-avrat küfür etmeye başladılar. Bir süre böyle gözüm kapalı sürüklendim. Bir yere gelince durdurup gözbağımı hafifçe araladılar ve bir masada sonu “haklarım okundu” şeklinde biten bir kâğıt imzalattılar. Ardından beni çırılçıplak soyup işkence etmeye başladılar.
İşkenceye başlarken de, “Osman, dağda etek tıraşına vakit bulamadın galiba?” diye “sözde” espri yapmaktan geri durmadılar… Vücudumun her yerine nerden geldiğini bilmediğim yumruklar tekmeler iniyor; sorular peş peşe geliyordu… “Gözaltına alınırken gören oldu mu?”, “Kürt müsün?”, “Hangi örgüttensin?”, “Devrimci ne demek?”, “Lideriniz kim?”, “Komite kurdunuz mu?”, “Kırsala adam yolluyor musunuz?”, “Fen Edebiyat Fakültesine bombayı kim koydu?”… Ben, “Abi, valla bilmiyorum!” gibisinden insani tepkiler verdikçe, daha sert vuruyorlar ve arada elektrik vermekle de tehdit ediyorlardı. Arada bir göz bağımı hafifçe aralayıp kalın bir klasörden bazı arkadaşların resimlerini gösteriyorlar, “Lideriniz bu mu?” diye soruyorlardı. Anlaşılan hepimizi fişlemişlerdi.
Bana reva görülen “insanlık ayıbı”, dört saat boyunca sürdü. En sonunda çözüldüm, bildiklerimi anlattım…
Hani şimdilerde 1999 polis sorgusunda Adnan Oktar için, çok rahat tavırlar sergiliyordu sorgusunda, diyorlar ya kazın ayağı öyle değil işte. Geri zekâlı gibi her şeyi açık açık anlattığın o masa başına oturmadan önce seni bir güzel hazırlıyorlar işte benim örneğimde olduğu gibi.
Gerçi bildiklerim polisin işine yarayacak türden teknik bilgiler değildi. O arada polisler arasında “kitap yasak değilmiş” şeklinde bir diyalog geçtiğini duydum. Sonunda bana bir ifade tutanağı imzalattılar ve serbest bıraktılar.
Bırakırken de, “Kusura bakma, seni biraz hırpaladık ama ne yapalım elimizde yalan makinesi yok ki” şeklinde yaptıkları işkenceyi kendilerince “mazur” gösteren sözde özürden sonra bir dizi öğütte bulunmayı da ihmal etmediler. Yani ortada bozulmamı gerektirecek bir durum yoktu. Bu olağan bir uygulamaydı, memur ağabeyler her şeyi “vatan-millet-sakarya” için yapmışlardı ve benim de, üstelik Adanalı bir Türk olarak, bu duruma anlayış göstermem gerekiyordu. Belki de amirleri böyle emretmişti ve nihayetinde onlar da birer emir kuluydular. Üstelik ülkenin içinden geçtiği böyle kritik bir dönemde “Hiçbir devlet görevlisi, kendisine emredilen etik dışı bir görevi yerine getirmek zorunda değildir” kuralı da henüz geçerli değildi. Kitabıma ve bazı notlarıma el konduktan sonra çantamı elime tutuşturup ardıma bakmadan emniyetten uzaklaşmamı istediler.
Dışarı çıktığımda karmakarışık duygular içindeydim… Hemen kısa bir muhasebe yaptım: Ya dağa çıkıp polisin anladığı dilden konuşacaktım, ya da birkaç gün sonra başvuracağım öğretmenlik mesleğinde dayağa karşı çıkıp bu işkence illetinin kökünü tümden kurutacaktım…
Zor olanı seçtim…
Elbette bu kararı vermemde İstanbul’da beni bekleyen karımın ve bana büyük umutlar bağlamış Adana’daki yoksul ailemin katkısı büyüktü.
Tekrar otogara geldiğimde otobüsü kaçırmıştım, cebimde bir kuruş param da yoktu, üstelik de sigarasızdım… Van Gölü Turizm otobüs firmasının yazıhanedeki yetkililerine durumumu anlattım; yardımcı oldular. Yeniden bilet parası istemediler.
Otobüsteki koltuğuma oturduğumda, artık kendimde değildim… Yaşadığım travmanın etkisiyle uzun yıllar kâbus dolu günler geçirecek polis-telsiz fobisini uzun süre üzerimden atamayacaktım.
Şimdi bulunduğum noktadan geçmişe dönüp baktığımda şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bana işkence yapanlara hiçbir zaman hakkımı helal etmedim, etmeyeceğim de. İnsan doğanın bir parçasıdır ve işkence yapıldığında “öter”, buna işkence yapan polisler ve büyük devrimci önderler de dâhil.
Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi”nde “fizyolojik” ihtiyaçlardan hemen sonra ikinci sırada kendine yer bulan “güvenlik” ihtiyacı, böyle işkenceci soysuzlara bırakılmamalıdır; halkın adamı polislere bırakılmalıdır.
Hesap, çoğu kere olduğu gibi, yine öteki dünyaya kalmıştı ve İstanbul’a, bir bilinmeze doğru yol alan otobüsün muavininin belli belirsiz yaptığı kalkış anonsu, ruhundan derin yaralar almış bir hastayı uzak bir hastaneye yetiştiren canhıraş bir ambulansın siren sesi gibiydi…
Osman Akyol
0 notes
kamuweb · 6 months
Text
Fırat Üniversitesi KPSS 50 Puanla 40 Devlet Personeli Alacak
Fırat Üniversitesi KPSS 50 Puanla 40 Devlet Personeli Alacak Fırat Üniversitesi devlet personeli alımı yapacaktır. En az lise mezunlarından başlamak kaydıyla KPSS 50 puanla alım yapılacaktır. İkamet şartı olmadan 81 şehirden 40 personel alımı yapılacağı açıklanmıştır. Konuya ilişkin detaylar haberimizde verilmiştir Devlet Personeli Alımı İş İlanları Fırat Üniversitesi 13 Kasım 2023 tarihli Resmi Gazete üzerinden güncek olarak yayımlanmış olan ... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/firat-universitesi-kpss-50-puanla-40-devlet-personeli-alacak.html?feed_id=51347 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
aykutiltertr · 19 days
Video
youtube
Hadi Çal - Derya Uluğ ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Fantezi Pop)  Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) ✩ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. ✩ https://youtu.be/_x3G9SD6wRQ Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Hadi Çal - Derya Uluğ ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Fantezi Pop) B                             İkimiz için aynı bedende, bir ufak deli kalp diyecekler             C                    Am                          B                                   Kimi gün atacak, kimi gün batacak yapayalnız B Sabah üstünü örtmediğimde, saçını sevip aşk dediğimde            C                Am                                B                                   Geceler kopacak yeniden doğacak gün apansız         Em                        Am                    Em                               Am Seni öptüğüm ilk gece bahçede, yüreğim duruyor orada öylece          C                    Am                    B Hadi git getir al uyanınca otur yanıma         Em                        Am                      Em                        Am Denedim yetecek mi ki sabrımız, bitecek mi gönül deli kahrımız          C                    Am                    B     Hadi ben bi hata yapıp ayrıldığım aynını sen yapma           B                  C                      Am                  B Hadi çal giderken kapımı, nefes aldığım süre seninim           B                  C                     Am                  B Kapadım bütün yollarımı, bebeğin gülün serserinim Söz & Müzik: Serdar Ortaç Aranje: Asil Gök Mix-Mastering: Celil Yavuz Akustik gitar: Metehan Köseoğlu Elektro gitar: Ekrem yıldırım Synth bass Görkem Oker Yönetmen: Ecem Gündoğdu Görüntü Yönetmeni: Veli Kuzlu Klip Yapım: Başak Gündoğdu Sun Film Production Prodüksiyon Ekibi: Bahattin Canhoroz, Fırat Dağar, Enes Odabaşı Edit: Başak Yangır Color: Ercan Küçük The Post Brothers Styling: Özgür Yüksel Saç: Mutlu Ahmet Sinan Makyaj:  Rıfat Yüzüak Kamera: 116 Service Işık Ekibi: Davut, Ergün Kano, Film Sokağı Set Ekibi: Alternatif Set Ülgen Bağlar, Suat Ustabaş Dans Ekibi: Cast Fabrika, Müge Türen, Mert Dean, Biaz Mohamed, Uliana, Kerem Kömürcüler, Azra Limanlar, Mert Balturk, Emircan Tiryaki, İlayda Cantimur Derya Uluğ Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Derya Uluğ Doğum 21 Şubat 1986 (38 yaşında) İzmir, Türkiye Eğitim Muğla Üniversitesi Haliç Üniversitesi Meslek Şarkıcı Etkin yıllar 2016-günümüz Resmî site deryaulug.com Derya Uluğ (d. 21 Şubat 1986, İzmir), Türk şarkıcıdır. Hayatı ve kariyeri İzmir'de doğdu ve büyüdü. Bulgaristan ve Arnavutluk göçmeni kökenli bir ailede doğdu.[1] Küçük yaşlardan beri müziğe ilgili olan Derya Uluğ, 8 yaşındayken bir ses yarışmasına katıldı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde Müzik Öğretmenliği bölümünde okuduktan sonra, Haliç Üniversitesi devlet konservatuvarında yüksek lisans yaptı. 3 yıl Ebru Gündeş'in vokalistliğini yapan Derya Uluğ, edindiği tecrübenin ardından kendi albümünü çıkarmak üzere Gündeş'in yanından ayrıldı. İlk çalışmasını 2016 yılında Okyanus adlı single'ı ile yayınladı. Şarkının söz ve müziği Asil Gök ve Derya Uluğ'a, düzenleme Burak Yeter'e aittir. Derya Uluğ, 13 Kasım 2016'da düzenlenen 43. Pantene Altın Kelebek Ödülleri'nde "En İyi Çıkış Yapan Solist" ödülünü kazandı. Diskografi Albümleri Nefes (2023) Tekliler "Okyanus" (2016) "Canavar" (2017) "Sen Maşallah" (Güven Yüreyi ile birlikte) (2017) "Nabız 180" (2017) "Ne Münasebet" (2018) "Ayrılığın Yükü Ağır" (Yıldız Tilbe'nin Yıldızlı Şarkıları) (2018) "Sürgün Aşkımız" (Emrah Karaduman ile birlikte) (2018) "Kafalar Karışık" (Ece Seçkin ile birlikte) (2018) "Ah Zaman" (2019) "Göremedim Bi de Sen Bak" (2019) "Leyla & Mecnun" (Cem Belevi ile birlikte) (2020) "Şu Saniye" (Akustik Cover) (2020) "Perişanım Şimdi" (Akustik Cover) (2020) "Yağdır" (Akustik Cover) (2021) "Kanunlar Gibi" (2021) "Bizim Çocuklar" (Mustafa Sandal, Eypio & Irmak Arıcı ile) (2021) "Kanunlar Gibi" (Akustik) (Metehan Köseoğlu ile) (2021) "Sana Çıkıyor Yollar" (Kaderimin Oyunu Orijinal Dizi Müziği) (2021) "Canım Dediklerim" (Saygı Albümü: Bergen) (2022) "Hadi Çal" (Serdar Ortaç Şarkıları, Vol. 1) (2022) "Yazık" (Ceylan Ertem ile) (Duyuyor Musun?) (2022) "Esmerin Adı Oya" (Azer Bülbül Proje Albümü) (2022) Ödülleri ve Adaylıkları Yıl Ödül Töreni Kategori Sonuç 2016 43.Pantene Altın Kelebek Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Solist Kazandı[2] KKTC 2.Cypaparazzi Ödülleri Yılın En İyi Çıkış Yapan Kadın Şarkıcısı Kazandı DMC Ödülleri Dijital Satış Ödülü (Okyanus) Kazandı 2017 Magazinci.com 17.Yıl İnternet Medyası Magazin Oscarları Yılın En Çok İzlenen Video Klibi (Okyanus) Kazandı 3. Türkiye Gençlik Ödülleri En İyi Kadın Sanatçı Kazandı 12.Kemal Sunal Kültür Sanat Haftası Vefa Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Ses Sanatçısı Kazandı 7.Engelsiz Yaşam Vakfı Ödülleri Yılın En İyi Çıkış Yapan Pop Müzik Kadın Sanatçısı Kazandı
0 notes
kamuilanlari · 6 months
Text
Fırat Üniversitesi KPSS 50 Puanla 40 Devlet Personeli Alacak
Fırat Üniversitesi KPSS 50 Puanla 40 Devlet Personeli Alacak Fırat Üniversitesi devlet personeli alımı yapacaktır. En az lise mezunlarından başlamak kaydıyla KPSS 50 puanla alım yapılacaktır. İkamet şartı olmadan 81 şehirden 40 personel alımı yapılacağı açıklanmıştır. Konuya ilişkin detaylar haberimizde verilmiştir Devlet Personeli Alımı İş İlanları Fırat Üniversitesi 13 Kasım 2023 tarihli Resmi Gazete üzerinden güncek olarak yayımlanmış olan ... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/firat-universitesi-kpss-50-puanla-40-devlet-personeli-alacak.html?feed_id=51346 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
elazigsurmanset · 2 months
Text
Başkan Alan, Fırat Üniversitesi öğrencileriyle iftar yemeğinde bir araya geldi.
Tumblr media
Etkinliğe Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, Prof. Dr. Soner Özgen, Fırat Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sinan Akpınar ve Fırat Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Furkan Dilaver de katıldı. Başkan Alan, iftar sofrasında gençlerle bir araya gelmelerini sağlayan FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'a teşekkür etti.
Tumblr media Tumblr media
Konuşmasında, Elazığ'a eğitim görmek için gelen öğrencilerin şehrin ortak misafirleri olduğunu vurgulayan Başkan Alan, ailelerin gözünün arkada kalmaması gerektiğini söyledi. Ayrıca, Rektör Göktaş ve ekibinin öğrencilere gösterdiği özen ve gayret için teşekkürlerini sundu. Başkan Alan, Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu tür hayırlı organizasyonlara katkıda bulunmaya devam edeceklerini belirtti. Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yılmaz da iftar yemeği ikramı için Başkan Alan'a teşekkür etti. Başkan Alan, iftar programından sonra öğrencilerin masalarına giderek Ramazanlarını kutladı ve derslerinde başarılar diledi. Etkinliğe 5 bin öğrenci katıldı. Read the full article
0 notes
elazighaber23 · 3 months
Text
Prof. Dr. Yakuphanoğlu: 'Geleceğin yüz yılı fotoniktir'
0 notes