Tumgik
#Afrika bitkisel ilaçları
Text
Afrika'nın Yerli Bitkisel İlaçları ve Uygulayıcılarını Keşfedin
Afrika'nın Yerli Bitkisel İlaçları ve Uygulayıcılarını Keşfedin
Tumblr media
#AfrikaBitkiBilgisi, #AfrikaBitkiÇeşitliliği, #AfrikaBitkiselIlaçları, #BitkiIlaçları, #BitkiKökenliİlaçlar, #BitkiMerkezliTıp, #BitkiTabanlıTedavi, #BitkiTedaviYöntemleri, #BitkiselIlaçGelenekleri, #BitkiselIlaçKullanımı, #BitkiselTedavi, #GelenekselBitkiselTıp, #GelenekselSağlıkUygulayıcıları, #GüneyAfrikaŞifalıBitkiler, #LuvuyoNtombana, #Ntombana, #TıbbiAntropologDrDenverDavids, #YerelSağlıkBilgisi, #YerliBitkiselIlaçlar, #YerliŞifacılar, #YerliŞifacılarVeSağlıkSistemi, #YerliTedaviYöntemleri, #YerliTıp https://is.gd/imSR4W https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/haberler/afrikanin-yerli-bitkisel-ilaclari-ve-uygulayicilarini-kesfedin/
Afrika’nın Yerli Bitkisel İlaçları ve bu ilaçları yapan, uygulayanlar ile ilgili kısa bir araştırmaya denk geldik. Güney Afrikalıların %80’e yakınının ana akım tıp yerine yerli şifacıları ve bitkileri tercih ettiği göz önüne alındığında, yerel sağlık bilgisi, ülkenin aşırı zorlanmış sağlık sistemindeki kritik bir boşluğu dolduran zengin bir kaynaktır.
Geleneksel Sağlık Uygulayıcılarının (THP’ler) ve Geleneksel Bitkisel Tıbbın (THM) Batı ve Doğu Cape vatandaşlarının yaşamlarındaki rolü, Mandela Üniversitesi antropolog Profesör Luvuyo Ntombana ve tıbbi antropolog Dr Denver Davids, HOD Vekili: Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan çığır açan araştırmanın odak noktasıdır.
Dr Davids, THM’nin bilgisi ve kullanımının Güney Afrika’daki kırsal ve yarı kırsal alanlarda çok yaygın olduğunu ancak geçmişte yeterince belgelenmediğini ve baskı altına alındığını söylüyor.
“Güney Afrika’da çoğul ama gergin bir sağlık sistemi var ve şifalı bitkilerin kullanımı – ve yerli şifacılar ve doktorlarla istişareler – sadece yaygın değil, aynı zamanda nüfusun büyük bir kısmı için temel sağlık hizmeti kaynağı. Yerli şifacılara yaygın ve daha ciddi durumlar için geniş çapta danışılıyor ve daha kolay erişilebilen, kültürel açıdan duyarlı ve bütünsel tedavi sunan kişiler olarak algılanıyor, bu da hastaların Batı alopatik ilaçlarına erişimde karşılaştığı bazı engelleri ortadan kaldırıyor.”
Afrika’nın Yerli Bitkisel İlaçları – Bitkilerin gücü
Profesör Ntombana, Afrika’daki çoğu bitki türünün tıbbi özelliklere sahip olduğunu ve yerli tıpta kullanıldığını söylüyor.
“Güney Afrika ülkelerinin çoğunun temel sağlık sistemlerinde, yerli ilaçlar en ekonomik ve kolay ulaşılabilir tedavi kaynağı olmaya devam ediyor. Batı ilaçlarının yüksek maliyetini karşılayamayan az gelişmiş ulusların yaklaşık %80’i tarafından kullanılıyor ve yerli tedaviler kültürel ve manevi açıdan daha çok tercih ediliyor.
“Şifalı bitkilerin kullanımıyla ilgili büyük miktardaki bilgi aktif olarak araştırılıp toplanmazsa, muhtemelen gelecek nesillere aktarılmayacaktır.”
Bitkilerin kayıtlarının derlenmesinin bilginin güvende tutulmasını ve bitkilerin sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlayacağını söylüyor.
Dr Davids, yerli Afrika halkının şifa sistemleri hakkında çok az bilgi bulunduğunu, Avrupa’daki keşiflerden önce ve hatta sonra hiçbir şeyin iyi kaydedilmediğini açıklıyor.
THP’lere yönelik araştırmalar iki alana odaklanıyor: THP’nin bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan koşullara ilişkin anlayışını kavramak ve gelecekteki koruma ve araştırmalar için Güney Afrika şifalı bitkilerini tanımlamak, anlamak ve daha iyi belgelemek.
Pandeminin olumlu yanı
Akademisyenlerin, sağlık hizmetlerine erişimi sınırlı olan, şehir merkezlerinden uzak kırsal köylerde koronavirüsle ilgili semptomları tedavi etmek için kullanılan şifalı bitkilere ilişkin bilgileri araştıran çalışmasını, COVID-19 salgını motive etti.
Prof Ntombana, başlangıçta pandemi semptomlarını tedavi etmek için spesifik bir ilacın bulunmadığını ve kırsal kesimdeki Afrikalıların, o zamanlar bilinmeyen veya görünüşe göre tedavi edilemez bir hastalıkla karşılaştıklarında yerli şifacılarını veya şifalı bitki uzmanlarını ziyaret ettiklerini söylüyor.
Bu şifacılar ve bitki uzmanları, sağlık sistemi sınırlamaları nedeniyle geleneksel doktorlardan daha fazla hasta görüyor; hastalığın manevi yönüne olan inanç; ve kolayca bulunabilen, daha uygun maliyetli çözümler.
COVID-19 sırasında, hastalara koronavirüs semptomları için birçok yerli şifalı bitki reçete edildi ve araştırmacılar, genel araştırmalarının bir parçası olarak bunları aktif olarak araştırıyor.
THM’nin kanıtlanmış değeri
Dr Davids, yerli bitkilerin çeşitli hastalıkları yönetmek ve tedavi etmek için kullanıldığını ve bu durumun gıdanın ilaç görevi görebileceğini gösterdiğini söylüyor.
THM aynı zamanda küresel sağlık aktörlerinden de büyük ilgi görüyor ve bu durum bir envanter oluşturmanın ve kullanımda olan birçok tıbbi bitki ve otun belgelenmesinin önemini pekiştiriyor.
Her reçetenin veya takviyenin baş ağrıları, mide ağrıları, kırıklar ve burkulmalar dahil olmak üzere hastalıkları ve küçük hastalıkları önlemeye yardımcı olduğu gösterilirken, her türlü hastalık ve rahatsızlıktan kaçınmak için bitkisel vitaminler, doğal ilaçlar, banyolar ve masajlar alınır veya uygulanır.
Sürdürülebilir uygulamalar
Dr Davids, “Yerli şifacılarla birlikte bitki topladığımda, birden fazla olgun örnekten numune toplamaya özen gösterdiler ve genç bitkileri toplamadılar” diyor. “Belirli tedaviler ve semptomlar için köklere ve soğanlara ihtiyaç duyulduğu durumlar dışında, bitkinin kökünü sökerek büyümesini engellememeye dikkat ettiler.
“Nadir olduğu bilinen belirli türler, sıklıkla benzer özelliklere sahip olduğuna inanılan diğer türlerle ikame edildi.”
Pek çok çalışma, aşırı hasadın şifalı bitkilerin ticareti üzerindeki etkisini gösterdiğini, bazılarının neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ya da çoktan tükendiğini söylüyor.
Güney Afrika’da kullanılan ve ticareti yapılan pek çok şifalı bitki, Güney Afrika Ulusal Biyoçeşitlilik Enstitüsü’nün (SANBI) tehdit altındaki türler programı (Kırmızı Veri Listesi) tarafından değerlendirilerek nesli tükenme riski yüksek olan türlerin izlenmesine odaklanılmıştır.
Biyoçeşitlilik ve koruma stratejilerinin tehdit altındaki türlerin izlenmesi açısından önemli olduğunu ve kırsal alanlarda savunulması gerektiğini söylüyor.
Yerli ve küresel: her ikisi için de güneşli bir yer
THP’ler ve ana akım tıp birlikte çalışabilir ve sıklıkla da çalışır. Dr Davids, örneğin yerli şifacıların HIV veya tüberkülozu teşhis ettiğini veya tedavi ettiğini iddia etmediğini söylüyor; bunun yerine yerel kliniklerle yakın işbirliği içinde çalışarak allopatik doktorlarla profesyonel ilişkiler geliştiriyorlar. Prof Ntombana, tıbbi bilgiyi gerçek anlamda korumanın bir yolunun THP’lerin oynadığı rolü tanımak olduğunu söylüyor. Bu şekilde herkes kazanır.
Hükümet, ilaç düzenlemesi sürecinde THP’leri devre dışı bırakmakla suçlanıyor. Ortaya atılan endişelerden biri, yerli ilaçlar düzenlemeye tabi tutulduğunda THP’lerin fikri mülkiyet haklarını kaybedeceği ve bundan yalnızca geleneksel farmasötik mülklerin yararlanacağı korkusuydu. Bu nedenle THP’lileri kendi bilgileri konusunda diyalogda ön plana çıkarmanın ve haklarını korumanın çok önemli olduğunu söylüyor.
Xhosa yerli ilacı
Prof Ntombana, sömürgeleştirmeden önce Güney Afrika’nın yerli bitkisel ilaçları,  yerli halkının şifalı bitkiler ve şifa metodolojileri hakkındaki derin bilgisine güvendiğini söylüyor. Kadınlar şifa topluluğuna hakimdi ve özellikle hamilelik, doğum ve ebeveynlik hakkında bilgi sahibiydi.
“Doğu Cape kırsal olduğundan doğal ormanlar ve bunların içinde şifalı bitkilerin çoğu bulunuyor. Ekosisteme saygı duyan yaşlılar, gençlere geleceğe yönelik ilaçları yok etmeden bulmayı öğretiyor.”
İlaçlar dağlar, çayırlar, kayalık alanlar veya nehir kenarları gibi çeşitli coğrafi bölgelerde bulunur.
Üzerinde çalışılan birçok bitkiden bazı örnekler şunlardır: Umnonono (Olinia ventosa (L.) Cufod.), Ithieunyembe, Umhloniana (Artemisia afra Jacq. ex Willd.), Isivumbampulzi ve Impepho (Tütsü).
*Örnek dili Zuluca’dır. Tespit edebildiğimiz Latince-Türkçe ise parantez içinde yer almaktadır.
0 notes
newstrendline · 2 years
Text
Baş Ağrısına ve Diş Ağrısına İyi Gelen Bitkiler
Diş ağrısını tedavi etmek için taze zencefil tohumu ve yağı kullanmak ağrıyı ve şişliği azaltmanın harika bir yoludur. Alternatif olarak, bir diş taze sarımsağı ezebilir ve ağrıyan dişe sürterek hafif masajla kan akışını hızlandırıp ağrıyı hafifletebilirsiniz. Taze soğan dilimleri de diş ağrılarıyla savaşmanın etkili bir yoludur. Dilimlenmiş soğan ağrıyan bölgeyi uyuşturur ve soğanın antibakteriyel özellikleri ağızdaki tüm bakterileri öldürür. Diğer bir yöntem ise ağrıyan bölgeye birkaç dakika ılık çay poşeti pres etmektir.
Zerdeçal Baş ve Diş Ağrılarına İyi Geliyor
Zerdeçal birçok farklı kullanım alanına sahiptir. Anti-inflamatuar, antibakteriyel ve anti-tümör özelliklere sahiptir. Zerdeçal tozunu su veya bal ile karıştırarak alabilirsiniz. Ağrıyan dişe taze sıkılmış limon da sürülebilir. Guava yerine taze ıspanak yaprakları da kullanılabilir. Her iki bitki de ağrıyı giderecek ve kanamayı durduracaktır. Ayrıca, anti-inflamatuar ve anestezik özellikler içerirler.
Sarımsak ve Diş Ağrısı
Sarımsak, diş ağrısı için biçilmiş kaftandır. Diş üzerine ezdiğiniz bir sarımsak tanesini sürün bu işlem ağrıyı hafifletmeye ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Nedenini merak ederseniz hemen söyleyelim; sarımsak Doğal bir antiseptik olan öjenol içerir. Doktor randevusunu bekleyecek vaktiniz yoksa, bunun yerine karanfil yağı kullanmayı deneyebilirsiniz. Ancak hem baş hem diş ağrısına iyi gelecek bitki çayı; nane limon ıhlamur karışımını çay gibi demleyip, içine de yarım Novalgin hap atarsanız baş ağrısı ve ateş 2-3 saatliğine kesilir.
Diş Ağrısı Nedenleri
Diş ağrısı, diş eti problemleri, apseler, kırık dolgular ve diş çürümesi gibi çeşitli problemlerden kaynaklanabilir. Diş ağrısı için ev ilaçları semptomları tedavi eder, ancak kök sorununu iyileştirmez. Sürekli olarak diş ağrısı arsa işiniz var demektir, diş doktorunun iğne ve pensesi olmadan bu beladan kurtulmanın yolu yok. Bitkisel çözümlerle sadece geçici rahatlık elde edersiniz. Çürük dişler diş enfeksiyona veya diş eti hastalığına bile yol açabilir. Daha ciddi vakalar ortaya çıkabilir.
Kekik Diş Ağrısına İyi Gelir
Diş ağrısına iyi gelen bir diğer bitki de kekiktir. Kekik güçlü antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir. Ağrıyan dişe uygulanırsa geçici bir rahatlama sağlayacaktır. Ağrı devam ederse, kekik esansiyel yağı içeren bir gargara kullanmayı deneyin. Alternatif olarak, yağı bir taşıyıcı yağ ile karıştırıp gargara olarak kullanabilirsiniz. Her iki durumda da, diş ağrısını gidermek için bu doğal çareyi deneyebilirsiniz.
Diş Ağrısına İyi Gelen Diğer Bitkiler ve Karışımlar
Karanfil, diş ağrısı için başka bir etkili bitkisel ilaçtır.  Karanfil yağı, doğal bir analjezik olan öjenol içerir. Bitki Endonezya’dan gelmektedir ama Afrika kıtasında zaten yüz yıllar öncesinden keşfedilmişti. Yerliler, uçucu yağı üretmek için kurutulmuş çiçek tomurcuklarını çiziyorlardı. Bu yağ ağrılı yere sürüldüğünde şişliği azaltır ve ağrıyı giderirdi. Tuzlu tadına rağmen, karanfil yağı hassas mideleri olan kişiler için sorun olabilir bunu da hatırlatalım.
Nane yağı doğal olarak diş ağrısına yardımcı olabilir. Yağ, antiseptik özellikler içerir ve ayrıca uyku sorunu olanlara yardımcı olabilir ve stresi azaltarak kaygıyı azaltabilir. Birkaç araştırmaya göre lavanta esansiyel yağının migren ağrısını azaltabileceği ortaya çıkmış.
Sarımsak binlerce yıldır diş ağrısına doğal bir çare olarak kullanılmaktadır. Ezilmiş sarımsak ve ek olarak karanfil etkili bir diş ağrısı ilacıdır. Ağrıyı gidermek için karanfili doğrudan dişe uygulayabilirsiniz.  Ağrılı bölgeye karanfil yağı ve ezilmiş sarımsak yaprakları da uygulanabilir. Benzer şekilde vanilya, antibakteriyel ve antienflamatuar özelliklere sahiptir.
Nane çayı poşetleri hafif uyuşturma özelliklerine sahiptir ve ağızdaki ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Bunları doğrudan etkilenen bölgeye uygulayabilirsiniz. Bu size geçici bir rahatlık verecektir. Bu yöntem, ağrının geçici olarak giderilmesi için en etkilidir. Nane çay poşetlerini bir taşıyıcı yağ ile seyreltmek önemlidir. Karışımın daha uzun süre dayanmasını istiyorsanız dondurucuya koyabilirsiniz.
Zencefil başka bir popüler doğal migren ilacıdır. Enflamasyonu azaltabilen, besin emilimini artıran ve sindirimi artıran çok fazla içeriği vardır. Zencefil çayı, kan damarlarını açarak ve vücuttaki kan dolaşımını artırarak diş ağrısı ağrısını hafifletebilir. Ayrıca soğuk algınlığı ve gribe iyi geldiği kanıtlanmıştır. Bu bitkisel ilaç her derde deva olmasa da, reçeteli ilaçlara iyi bir alternatiftir. Kaynak ; https://www.newstrendline.com/bas-agrisina-ve-dis-agrisina-iyi-gelen-bitkiler/
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
HARPAGO Harpago, Teufelskralle, Harpagophytum procumbens (BRUCH), Syn: Harpago phytum burchellii DECNE Gut otu Şeytan pençesi Romatizma otu Romatizma ilacı Romatizma kökü Familyası: Susamgillerden, Pedaliengewâchse, Pedaliaceae Drugları: Harpago kökü; Harpagophyti radix Harpagonun yumru şeklindeki ikinci kökleri çay, tentür ev natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Susamgillerin bir alt grubu olan Harpagophytum!un bilinen iki alt türü vardır ve hemen hemen aynı maksatla ve şekilde kullanılırsa da en çok bilinen ve kullanılan türü Harpagophytum procumbens?dir. Diğer türler (Harpagophytum zeyheri) ancak laboratuarda incelendikten sonra aralarındaki fark anlaşılabilir. Güney Afrika?da kabileler arası savaşlarda yaralananları oranın yerli hekimleri bir ot kökü ile tedavi ederler. Bu durumu fark eden Alman asıllı çiftçi (NEHNERT) bitkiyi bulur ve ilaç fabrikaları bitkinin romatizma, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olduğunu tespit ederek üretime geçerler. Meyveleri kuruduktan sonra kolları geri doğru dönük, ucundaki dikenler de battığından Şeytan pençesi diye de, romatizmaya karşı kullanıldığından Romatizma kökü diye anılır. Botanik: Bitki sadece Güney Afrika ülkelerinden Namibya, Zambiya, Güney Afrika Angola, Sinbave gibi ülkelerde yabani olarak yetişen bitki günümüzde Namibya başta olmak üzere bazı ülkelerde büyük farmakoloji (ilaç) firmaları tarafından kültür bitkisi olarak büyük çiftliklerde (plantajlar) yetiştirilmektedir. Kökleri 10-20cm kalınlığında, 30-70cm uzunluğunda, ana kök ve onların 50-100cm derine, 100-200cm yanlara uzanan ince yan kökler ve arada bir 4-8cm kalınlığında, 15-25cm uzunluğunda, dışı esmerimsi veya esmerimsi kızıl renkli yumruları vardır ve asıl tıbbi olarak bu yumruları kullanılır. Gövde yerde sürünerek çevreye yayılan ve 100-150cm uzunluğundaki kollar oluşur. Yaprakları değişik sıra ile dizilmiş olup derin loplu, uzun saplı, üst kısmı grimsi yeşil renklidir. Çiçekleri yaprak diplerinden çıkan bir sap üzerinde, geri kısmı boru, ağız kısmı loplu ve lopların uçları pembemsi veya kırmızı renkli, geri kısmı pembe veya pembemsi sarı renklidir. Meyvesi 8-22cm uzunluğunda, odunsu, 10-15 uzun uzun kolları ve kollarda 4-8adet kanca şeklinde dikenleri bulunur. Hayvanlar ve insanlar bu kancalı odunsu, şeytan pençesi olarak biline kapsülden kurtulmak için tepinirler ve böylece ekilen kapsülden çıkan tohumları bilmeden toprağın içine sokarlar. Zamanı gelince bitki bu tohumlardan bulunduğu yere kök salar ve yeşerir. Yetiştirilmesi: Harpagonun yetiştiği yörenin iklimi Akdeniz iklimine çok benzemesi nedeni ile bu bitki Türkiye?nin Akdeniz bölgesinde muhtemelen yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Sonbaharda sökülen, çıkarılan yumru kökler hemen fırça ile temizlendikten sonra 2-5m kalınlığında dilimlenerek kurutulur. Aksi halde birleşiminde yüksek oranda su ve şekerli maddeler içeren bitki bozularak kokar. Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Kullanılması: a) Araştırmalara göre başta; artroz, artrit, romatizmanın neden olduğu sırt, bel, omuz, boyun, kalça ve diz ağrılarına, sabah uyuşukluğu, kas romatizması, omurların deformasyonuna (spondylosis deformans, omurların yapısının bozulması ve kemiklerin erimesi) ve poliartritisi?e (birden çok eklemin iltihaplanması, şişmesi ve ağrıması ) karşı kullanılır. b) Komisyon E?nin 02.03.1989 tarih ve 43 nolu ve de 01.09.1990tarih ve 164 nolu Monografi bildirilerinde bşta; eklem rahatsızlıkları, iştahsızlık ve hazımsızlığa karşı kullanılır. c) Halk arasında sindirim rahatsızlıkları, kan hastalıkları, ateş, iştahsızlık, artroz, artritis, alerji, safra, karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Baş ağrısı, nevralji (sinirsel ağrılar(, yorgunluk, halsizlik ve dermansızlığa karşı kullanılır. Açıklama: Lanhers ve ekibi bitki kökünün iltihapları önleyici özelliğinin birleşimindeki polisakkaridlerden ileri geldiğini tespit etmiştir. Buna göre Arachidon asitten lipohsygenas ve zyklogenaz enzimlerinin prostaglandin veya leukotrin oluşturmasını engellemektedir. Aşırı miktardaki prostaglandin ve leukotrin özellikle eklemlerde ve kaslarda kızarma, iltihaplanma, şişme ve ağrıya neden olurlar. Harpago kökü ve ilaçları bunu önler. Harpago kökü bir yan dan romatizma rahatsızlıklarına diğer yandan mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olarak kullanılabilir. Çünkü birleşimindeki çok acı maddeler mide ve bağırsak rahatsızlıklarını iyileştirir ve hem de safrayı artırır. Birleşimindeki Harpagosid ve türevleri ise romatizma türlerini iyileştirir. Çayı: Yumru köklerden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek haşlanır (infus) ve 4-8sa demlenmesi beklendikten sonra süzülerek içilir. Hatırlanacağı gibi diğer bitkilerde genellikle 5-10dk demlenmeye bırakılırdı. Şeytan pençesi kökü çok sert olduğundan birleşimindeki maddeler ancak 3-4sa sonra çözülür. Bu nedenle uzun süre beklemek gerekir veya akşamleyin demleyip sabahleyin içilebilir. Homeopati?de: İnce kıyılmış Harpago kökü veya tozundan 20-30gr bir şişeye konur ve üzerine 100ml %70?lik alkol ilave edilir. Güneş ışınlarından uzakta iki günde bir çalkalanarak 4-6hafta muhafaza edilir. Bu süre sonunda süzülerek Homeopati?de <>adı ile anılan tentür elde edilir bu tentürden günde 3-4defa 15-20damla, 4-6hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay harmanları ile de posyonları hazırlanır. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Mide ve bağırsaklarda ülser (yara) olanlarla hamilelerin kullanmaması gerekir. Bitki çok acı oluğundan zaten fazla içilemez ve bir günde çay olarak içilmesi tavsiye edilen oran 5gr?dır. Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
DEMİR HİNDİ Ağaç | 10-25m | 5-8 Aylar | Na, Pü | Meyvesi, Püresi Demir hindi, Tamarinde, Tamarindus indica Temir hindi  Hint hurması Familyası: Sinamekigillerden, Sennagewaechse, Caesalpinaceae Drugları: Demir hindi meyvesi: Tamarindrom fructus Demir hindi püresi (ezmesi): Tamarindorum pulpa Demir hindinin meyvesi yenir veya püresi elde edilerek ev ilaçları ya-pımında veya natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Demir hindinin asıl vatanı Afrika’nın tropik bölgeleri olup, buradan önce Hindistan, Malezya ve Endonezya’ya kadar geniş bir alana yayılmış olup en son olarak da orta Amerika’ya, özelikle de Karibik adalarına yayılmıştır. Demir hindi eskiden baklagiller ailesine dahil edilmiş, fakat son yapılan yeni tasnifle demirhindi sinamekigiller ailesine dahil edil¬miştir. Demir hindi tropik ülkelerde yetiştiğinden ne almanca, nede Türkçe konu ile ilgili eserlerden bu bitkinin fotoğrafına rastlamadım. Tesadüfen Frankfurt Palmiye Bahçesinde (Palmengarten) Temmuz 1995’de rastladım ve fotoğrafını çektim. Arapça <Tamr hindi> Hint ya¬rımadası anlamına gelir. Türkçedeki demir hindi veya temir hindi diye anılmasının sebebi ise Arapçadan Türkçeye yanlış bir şekilde geçme¬sinden dolayıdır. Botanik: Demir hindi 10-25cm boyunda üst kısmı oldukça sık dallı ve yapraklı, gövdesinin kalınlığı (çapı) 8 metreyi bulur. Yaprakları 10-15 çift karşılıklı olarak dizilmiş 2-3cm uzunluğunda 1-2cm eninde yeşil renkli, kenarları bütün, ortadan uzanan ana damar sanki yaprağın uç kısmını içeri doğru çekiyormuş gibi ve girintili olup iki dişli yaprakmış gibi bir görünüm verir. Ana yaprak karşılıklı dizilen 24-30 yaprakçıktan meydana gelir ve değişken sıra ile dallara dizilmiştir. Çiçekleri yaprak sapı dibinden uzanan bir sap üzerinde 8-12 çiçeğin değişken sıra ile dizilmesi ile meydana gelen salkım şeklindeki çiçek demetlerinden oluşur. Çiçekleri açmadan önce gonca iken önce yeşil sonra kırmızımsı ve açtıktan sonra ise üzeri kırmızı beyazımsı çizgili pembe taç yaprakları ve ortada beyaz bir göbekten meydana gelir. Çiçekleri döllendikten sonra aynı keçiboynuzuna (harnup) benzeyen 10-20cm uzunluğunda 2-4cm eninde siyahımsı esmer renkli içinde 6-10 adet köşeli, esmer, sert çekirdekler ve bunu saran etli, sulu beyaz meyve özü bulunur.  Hasat zamanı: Sonbaharı toplanan keçiboynuzu (harnup) şeklindeki meyvelerin kabukları soyulur, çekirdekleri, çıkarılır ve geri kalan meyve özü sıcak suda koyulaşıncaya kadar kaynatılır ve elde edilen püre (ezme) ev ilaçları ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Ma¬le¬sef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi:  a) Meyvelerinin birleşimindeki en önemli maddeler sırası ile organik asit türevleri (%15), Tartarik asit (Üzüm asidi), Malik asit (elma asidi), Potasyumhidrogentartarat ve Formik asit içerir.  b) Aminoasit türevlerinden; Alanin Leukin, Fenylalanin ve serin c) Eterik yağlardan (Uçucu yağlar); Limonen, Geraniol ve Geranial d) Ham şekerlerden (%25-30); başta Pektin ve az miktarda diğer glikoz birleşimleri COOH COOH l l HO-C-H HO-C-H l l  H-C-OH CH2 l l  COOH COOH Tartarik asit Malik asit (Üzüm asidi) (Elma asidi) Tesir şekli: Müshil yapıcı bir özelliğe sahiptir. Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Demir hindi yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin: Pekliğe karşı Ravent, Keten, Sinameki, Nane, Akdiken veya Gökçek iksiri daha etkilidir. Genellikle demir hindi ezmesi (püresi) sade bazen de sinameki ile karıştırılarak demir hindi macunu yapılır ve müshil ilacı olarak kullanılır. Yetişkinler için bir defada 30-40gr, çocuklar için 2-4gr almak yeterlidir. Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
HUŞ AĞACI Ağaç | 10-30m | 4-5 Aylar | Ca,Ho,Na | Yaprak, Bitki özü ve Katranı Huş ağacı, Birke, Betula Pendula  Ak ağaç Syn: Betula olba  Akhuş Betula rerrucosa Akhuş ağacı “ ehrh. Kum huş ağacı Salkım Huş ağacı Familyası: Huşağacıgillerden, Birkengewâchse, Betulaceae Drugları: Huş yaprağı; Betula folium Huş katranı; Betula fix  Huş şurubu; Betula uquor Huş özsuyu; Betula succus Huş yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında, katranı merhem yapımında ve bitki özsuyu içmek için kullanılır. Giriş: Huş ağacı Huşağacıgillerden olup bu grupta takriben 100 bitki mevcuttur. Bunlardan en önemlileri ve en yaygın olarak kullanılanları Akhuş; Betula pendula ve Bataklık huş ağacı; Betula pubescens’tir. Es-kiden bu iki tür aynı isimle anılmış sonradan ayrı isimler verilmiştir. Ağacın gövdesi beyaz olduğundan Ak ağaç diye ve dallarının saklık ve narin olması, rüzgar esince hışırtı çıkarması nedeni ile ve yahut da ilkbaharda bitki gövdesinden yukarı doğru hışır hışır akan su sesi duyulan bu nedenle de Huş ağacı diye anılır. Almanca Bikre kelimesinin Hince, “Bharg” kelimesinden türediği ve beyaz anlamına geldiğidir. Bitkin vatanı Güney Türkistan ve Kuzey Hindistan olup zamanla dünyanın ılıman iklimli hemen her yöresine yayılmıştır. Bir huş ağacı günde 70lt su emerek gövdeye verir ve oradan yapraklara ulaşan su işlendikten sonra büyük bir kısmı gaza (esansa) dönüşür ve bu güzel koku gaz (esans) biz farkına varmadan çevremize güzellikler saçar. Alman ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre bir ağacın çevreye kattığı değerin 2500Euro olduğunu tespit etmişlerdir.  Botanik: Huş ağacı hemen her yörede özelliklede ormanlarda, kumluk yerlerde ve humuslu topraklarda yetişir. Soğuğa dayanıklı olması nedeni ile Sibirya’dan Kuzey Afrika’ya kadar çok geniş bir alana yayılmıştır. Türkiye’nin Erciyes ve Ağrı gibi dağ eteklerinde Marmara ve Karadeniz ve de Doğu Anadolu’nun ormanlarında yabani olarak yetişir. Yaprakları ortadan uca doğru ve de ortadan başa doğru üçgen şeklinde veya yumurta şeklindedir. Yaprakların üst yüzeyi açık yeşil, alt yüzeyi soluk yeşil renkli, kenarları kertikli, 3-5cm uzunluğunda, 2-4cm enindedir. Salkım huş ağacının yaprakları tüysüz iken bataklık ağacının yaprak¬larının alt yüzeyi tüylüdür ve bu da bu iki bitki arasındaki en büyük farktır. Erkek çiçekleri 8-10cm uzunluğunda, 0,5-1cm çapında, silindir veya kuyruğundan asılmış kedicik şeklinde olduğundan kedicik diye anılır. Dişi çiçekleri 2-3cm uzunluğunda, 0,6-1cm çapında silindir şeklindedir ve de her iki çiçek ilkbaharda koyu yeşil iken sonbaharda koyu kahverengimsi bir hal alır.  Yetiştirilmesi: Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetiştirmek mümkün-dür ve fazla bir özene gerek yoktur. Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Haziran’a kadar toplanarak havalı ve güneşli bir yerde kurutulur ve kurutulurken ısının 40˚’yi geçmemesine dikkat edilir. şayet ısı bu sıcaklığı geçerse birleşimindeki eter yağı (uçucu yağ) yok olur. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bit¬kinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolan¬ması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Bitki özsuyu: Huş ağacının gövdesine 5-10cm derinliğinde matkapla bir delik açılır ve bu deliğe cam bir boru takılarak akan bitki özsuyu bir cam kavanozda toplanır. Bitki özsuyunun 1-5lt’si 1-3haftada elde edilebilir. Bunun bozulmaması için içine her lt için 5 karanfil tanesi ve 1-2gr Tarçın ilave edildikten sonra buzdolabına konur.  Huş katranı: Huş ağacının gövde ve kalın dallarının kapakları kapalı bir kapta, kazanda, alttan yakılarak veya damıtılarak katranı elde edilir.  Birleşimi: Yaprakların birleşimindeki önemli maddeler şunlardır; a) Flavonit türevleri; %2-3 arasında olup en önemlileri; Hyperosid, Quercitrin, Quercetin, Kâmpferolglikozit ve Myrcetindigalaktosit, Sinensetin b) Triterpensaponin türevleri; Betulatriterpensaponin-Birbefula, Triterpensaponin-2 ve Betulatriterpensaponin-3, betulatriterpensaponin-1=12-β-Asetoksi-3α, 20(S)-Dihidroksi-dammar-24-en-3-(Hidrogenpropandiat), Betulatriterpensaponin-2=12-β-Asetoksi-3α, 17a, 20(S)-Trihidroksi-dammar-24-en-3- (Hidrogen), Betulatriterpensaponin-3=12-β-asetoksi-3α, 20(S), 25, Trihidroksi-dammar-24-en-3-(Hidrogen) c) Fenolkarbonikasit türevleri; kahve asidi, chloragenasit ve fenolkarbonikasitler d) Ayrıca eter yağı türevleri %0,05-0,1, taninler, acı maddeler, C-vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir.  Kabuklarının birleşiminde; Flavonitler, tanin, triterpen türevleri; Betulin ve Betulinasit, Luteol ve eter yağı içerir. Butelin gövde ve dallarına be¬yaz renk veren ana maddedir.  Katranda; Guajakol, kresol, xyloz ve fenol içerir.  Bitki özsuyunda ise genellikle ham madde olarak şeker bulunur. Araştırmalar:  1) Amerikalı ilim adamları hayvanlar üzerinde yaptıkları deneylerde Betulin’den elde edilen betulinasidin derideki siyah kanseri iyileştir¬diği tespit edilmiştir. Eskiden Ziziphus mauritiana’dan elde edilen betulalinasit şimdi Huş kabuğundan bolca bulunan Betulin’den elde edilmektedir. Bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. (ZP.3.96.40) 2) Münih Üniversitesi tarafından romatizma hastası 1200 kişi üzerinde Huş yapraklarından elde edilen kapsülle tedavi denemeleri yapılmış ve hastaların iyileştiği görülmüştür. (GM.9.98.41) 3) Birleşiminde altın başak otu, ortosifon yaprağı ve huş yaprağı karı-şımından oluşan çay harmanı ve damlası idrar yolları rahatsızlıklarını iyileştirdiği tespit edilmiştir. (ZP.4.94.215, ZP.4.00.193 ve GM.02.95.14, ZP.3.98.167) Tesir şekli: İdrar söktürücü, antiseptik, güçlendirici (tonik), idrar yolla¬rını dezenfekte edici, vücudu arındırıcı, temizleyici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Araştırmalara göre birleşiminde huş yaprağı, altın başak otu ve ortosifon yapraklarından oluşan çay harmanları ve damlaları idrar yolları iltihaplanması, kumlarına karşı ve de romatizma türlerinde artroza karşı kullanılır.  b) Komisyon E’nin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre idrar yolları iltihapları bakterileri ve kumlarına ve de romatizma rahatsızlıklarına karşı kullanılır.  c) Halk arasında Huş yaprak ve natürel ilaçları başta böbrek ve mesane taşları, kramplar ve kumlarına ve de artroz, artrit, eklem şişmesi ve su toplaması (ödem) gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır. Açıklama: Prof.Dr.Olafadamın, Walter-Straub enstitüsünde yaptığı araş-tırmalar sonunda özellikle etin içerdiği yüksek orandaki proteinin arachidon asidi artırdığını tespit etmiştir. Bunun da eklem kıkırdaklarının tahriş olmasına neden olduğunu tespit etmiştir. Normalde eklem sıvısının PH değeri 7.4’dür, şayet aşırı miktarda et yenirse PH=6.2’ye kadar düşer yani asitleşir. Böyle bir ortamda eklem kıkırdakları bozulur ve bu da zamanla eklemlerin bozulmasına ve de artroza (eklem yapısının bozul-ması) dönüşür. Prof.Dr.O.adam ve ekibi yaptı araştırmalar neticesind3e kişinin haftada en fazla bir defa et ve et mamulleri yemeleri, fazlasının çeşitli rahatsızlığa neden olabileceğini ispatlamıştır. (GM.9.98.41) Hatır-lanacak olursa Peygamber Efendimiz (s.a.v) “her gün et yemeyiniz” buyurmuşlardır. İşte eklem kıkırdaklarında arachidon asidin çoğalması ile buralarda asitleşme oluşur ve bu asit kıkırdakları tahriş eder (yıpratır) bu noktada Huş’un birleşimindeki saponinler arachidon asidi sünger gibi emerek zararsız hale getirir.  Çayı: Huş yaprağından iki kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir.  Çay Harmanları; Gökçek Mesane ve Böbrek çayı  >20 gr Huş yaprağı >20 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Ortosifon yaprağı >20 gr Ayrıkkökü Gökçek mesane ve böbrek çayı (idrar yollarını üşütmeye karşı); >45 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >15 gr Ardıçkozalağı Gökçek mesane çayı (idrar yollarını üşütme, taş ve kumlara karşı); >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Kayışkıran kökü >20 gr Meyan kökü Gökçek Mesane ve böbrek çayı (mesane ve böbrek üşütmesine karşı); >40 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Kayışkıran kökü >15 gr Orta sifon yaprağı >15 gr Ayrık kökü >10 gr Isırgankökü Gökçek mesane ve böbrek çayı (idrar yollarını üşütme, kum ve taşlarına karşı); >25 gr Ortosifon yaprağı >25 gr Kayışkıran kökü >20 gr Altınbaşak otu >20 gr Huş yaprağı >10 gr Ayrıkkökü Gökçek Mesane ve böbrek çayı (idrar yolları üşüme, taş ve kumuna karşı kullanılır); >25 gr At kuyruğu otu >20 gr Huş yaprağı >20 gr Altın başak otu >20 gr Kayış kıran kökü >15 gr Ayrıkkökü Gökçek terletici çay (ateşli hastalıklarda terlemek isteniyorsa); >20 gr Söğüt kabuğu >20 gr Mürver çiçeği >20 gr Ihlamur çiçeği >20 gr Huş yaprağı >10 gr Ergeç sakalı çiçeği >10 gr Papatya çiçeği Huş özsuyu: Gövdeden elde edilen özsuyun bozulmaması için 8-10 karanfil ve 1-2gr tarçın ilave edilir ve buzdolabına konur. Günde 3 defa bu özsudan birer yemek kaşığı 23-hafta süreyle alınır. Huş ekstresi: Huş yaprakları etanol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılır. Elde edilen ekstreden günde 3-5defa, 15-20damla, 4-8hafta sü-reyle alınır. Yukarıdaki çay harmanlarından da ayır ayrı ekstresi yapıldık-tan sonra karıştırılarak iksiri yapılır ve ekstresi gibi kullanılır.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
HARPAGO Harpago, Teufelskralle, Harpagophytum procumbens (BRUCH), Syn: Harpago phytum burchellii DECNE Gut otu Şeytan pençesi Romatizma otu Romatizma ilacı Romatizma kökü Familyası: Susamgillerden, Pedaliengewâchse, Pedaliaceae Drugları: Harpago kökü; Harpagophyti radix Harpagonun yumru şeklindeki ikinci kökleri çay, tentür ev natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Susamgillerin bir alt grubu olan Harpagophytum!un bilinen iki alt türü vardır ve hemen hemen aynı maksatla ve şekilde kullanılırsa da en çok bilinen ve kullanılan türü Harpagophytum procumbens?dir. Diğer türler (Harpagophytum zeyheri) ancak laboratuarda incelendikten sonra aralarındaki fark anlaşılabilir. Güney Afrika?da kabileler arası savaşlarda yaralananları oranın yerli hekimleri bir ot kökü ile tedavi ederler. Bu durumu fark eden Alman asıllı çiftçi (NEHNERT) bitkiyi bulur ve ilaç fabrikaları bitkinin romatizma, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olduğunu tespit ederek üretime geçerler. Meyveleri kuruduktan sonra kolları geri doğru dönük, ucundaki dikenler de battığından Şeytan pençesi diye de, romatizmaya karşı kullanıldığından Romatizma kökü diye anılır. Botanik: Bitki sadece Güney Afrika ülkelerinden Namibya, Zambiya, Güney Afrika Angola, Sinbave gibi ülkelerde yabani olarak yetişen bitki günümüzde Namibya başta olmak üzere bazı ülkelerde büyük farmakoloji (ilaç) firmaları tarafından kültür bitkisi olarak büyük çiftliklerde (plantajlar) yetiştirilmektedir. Kökleri 10-20cm kalınlığında, 30-70cm uzunluğunda, ana kök ve onların 50-100cm derine, 100-200cm yanlara uzanan ince yan kökler ve arada bir 4-8cm kalınlığında, 15-25cm uzunluğunda, dışı esmerimsi veya esmerimsi kızıl renkli yumruları vardır ve asıl tıbbi olarak bu yumruları kullanılır. Gövde yerde sürünerek çevreye yayılan ve 100-150cm uzunluğundaki kollar oluşur. Yaprakları değişik sıra ile dizilmiş olup derin loplu, uzun saplı, üst kısmı grimsi yeşil renklidir. Çiçekleri yaprak diplerinden çıkan bir sap üzerinde, geri kısmı boru, ağız kısmı loplu ve lopların uçları pembemsi veya kırmızı renkli, geri kısmı pembe veya pembemsi sarı renklidir. Meyvesi 8-22cm uzunluğunda, odunsu, 10-15 uzun uzun kolları ve kollarda 4-8adet kanca şeklinde dikenleri bulunur. Hayvanlar ve insanlar bu kancalı odunsu, şeytan pençesi olarak biline kapsülden kurtulmak için tepinirler ve böylece ekilen kapsülden çıkan tohumları bilmeden toprağın içine sokarlar. Zamanı gelince bitki bu tohumlardan bulunduğu yere kök salar ve yeşerir. Yetiştirilmesi: Harpagonun yetiştiği yörenin iklimi Akdeniz iklimine çok benzemesi nedeni ile bu bitki Türkiye?nin Akdeniz bölgesinde muhtemelen yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Sonbaharda sökülen, çıkarılan yumru kökler hemen fırça ile temizlendikten sonra 2-5m kalınlığında dilimlenerek kurutulur. Aksi halde birleşiminde yüksek oranda su ve şekerli maddeler içeren bitki bozularak kokar. Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Kullanılması: a) Araştırmalara göre başta; artroz, artrit, romatizmanın neden olduğu sırt, bel, omuz, boyun, kalça ve diz ağrılarına, sabah uyuşukluğu, kas romatizması, omurların deformasyonuna (spondylosis deformans, omurların yapısının bozulması ve kemiklerin erimesi) ve poliartritisi?e (birden çok eklemin iltihaplanması, şişmesi ve ağrıması ) karşı kullanılır. b) Komisyon E?nin 02.03.1989 tarih ve 43 nolu ve de 01.09.1990tarih ve 164 nolu Monografi bildirilerinde bşta; eklem rahatsızlıkları, iştahsızlık ve hazımsızlığa karşı kullanılır. c) Halk arasında sindirim rahatsızlıkları, kan hastalıkları, ateş, iştahsızlık, artroz, artritis, alerji, safra, karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Baş ağrısı, nevralji (sinirsel ağrılar(, yorgunluk, halsizlik ve dermansızlığa karşı kullanılır. Açıklama: Lanhers ve ekibi bitki kökünün iltihapları önleyici özelliğinin birleşimindeki polisakkaridlerden ileri geldiğini tespit etmiştir. Buna göre Arachidon asitten lipohsygenas ve zyklogenaz enzimlerinin prostaglandin veya leukotrin oluşturmasını engellemektedir. Aşırı miktardaki prostaglandin ve leukotrin özellikle eklemlerde ve kaslarda kızarma, iltihaplanma, şişme ve ağrıya neden olurlar. Harpago kökü ve ilaçları bunu önler. Harpago kökü bir yan dan romatizma rahatsızlıklarına diğer yandan mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olarak kullanılabilir. Çünkü birleşimindeki çok acı maddeler mide ve bağırsak rahatsızlıklarını iyileştirir ve hem de safrayı artırır. Birleşimindeki Harpagosid ve türevleri ise romatizma türlerini iyileştirir. Çayı: Yumru köklerden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek haşlanır (infus) ve 4-8sa demlenmesi beklendikten sonra süzülerek içilir. Hatırlanacağı gibi diğer bitkilerde genellikle 5-10dk demlenmeye bırakılırdı. Şeytan pençesi kökü çok sert olduğundan birleşimindeki maddeler ancak 3-4sa sonra çözülür. Bu nedenle uzun süre beklemek gerekir veya akşamleyin demleyip sabahleyin içilebilir. Homeopati?de: İnce kıyılmış Harpago kökü veya tozundan 20-30gr bir şişeye konur ve üzerine 100ml %70?lik alkol ilave edilir. Güneş ışınlarından uzakta iki günde bir çalkalanarak 4-6hafta muhafaza edilir. Bu süre sonunda süzülerek Homeopati?de <>adı ile anılan tentür elde edilir bu tentürden günde 3-4defa 15-20damla, 4-6hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay harmanları ile de posyonları hazırlanır. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Mide ve bağırsaklarda ülser (yara) olanlarla hamilelerin kullanmaması gerekir. Bitki çok acı oluğundan zaten fazla içilemez ve bir günde çay olarak içilmesi tavsiye edilen oran 5gr?dır. Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
BEŞPARMAK OTU Çok Yıllık 0,1-0,35m | 6-8 Aylar | Ca,Ho,Na | Kökü Beşparmak otu, Tormentil, Potentilla erecta WAHLLENB. Kan kökü Syn: Potentilla officinalis CURT. Karın otu tormentilla NECKER. Kuvvet otu Kızıl kök İnci bar kökü Sarı tabuskluk Yedi yaprak otu Familyası: Gülgillerden, Rosengewâchse, Rosaceae Drugları: Beşparmak kökü; Tormentillae rhizoma Beşparmak otunun sadece kökleri çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.  Giriş: Beşparmak otu gülgillerin alt grubu olan potentillagiller ailesine dahil olup bu gruba 300 civarında bitki dahildir. Bunlardan Kaz otu; Potentilla anserina ve Beşparmak otu; Potentilla erecta tıbbi maksatla kullanılırlar fakat farklı kullanım alanlarına sahip olduklarında ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Beşparmak otunun ayrıca kullanılan dört önemli alt grubu vardır. Bunlar Küçük Beşparmak otu; p. pevar herminii BRİQUET, Çatallı Beşparmak otu; p. pevar dacica BOBAŞ Tipik Beşpar¬mak otu; p. pevar typica ve Büyük Beşparmak otu; p. pevar strictissima'yı sayabiliriz. Potentilla Latince polens kelimesinden türemiş olup kuvvetlendirici anlamına gelir ve tormentilla Latince <<tormentum>> kelimesinden türemiş olup karın sancısı anlamına gelir. Erecta kelimesi dikine yükselen anlamına gelir, bu bitkinin böyle anılması yerde sürünen türden ayrılması içindir. Bitkiye Türkçe Beşparmak otu denmesinin nedeni yapraklarının beş parçalı olmasın¬dandır. Culpeper'in yazdığına göre Beşparmak kökü eskiden yaralar, ishal, diş ağrısı ve burun kanaması gibi rahatsızlıklara karşı kullanıl¬mıştır. Bitkinin vatanının Güneybatı Asya olduğu tahmin edilmekte olup, günümüzde Kuzey Afrika, Kuzey Amerika, Avrupa'nın ılıman bölgeleri Asya'nın Türkiye, Kafkaslar, Horasan, Türkistan ve Güney Rusya'da yetişir. Beşparmak otunu diğer 300 türden ayırmak için bitkiye dikkat edilmesi gerekir, aksi halde faydası olmayan veya çok az etki ve yahut ta zehirli olabilen türleri kullana¬bilirsiniz. Potentillagillerin ortak özelliği beş adet taç yaprağa sahip olmalarıdır. Bu sadece Beşparmak otunda dört adettir ve böylece altın sarısı ters kalp veya balta şeklindeki taç yapraklarla diğerlerinden ayrılır.  Botanik: Beşparmak otu çok yıllık 10-35 cm boyunda oldukça sık çatal-laşan ve dikine yükselen veya yatay yayılan bir bitkidir. Yaprakları gövdeye veya dallara oturmuş olup beş parçadan oluşur ve her parça ters yumurta şeklinde, kenarları kertikli ve yeşil renklidir. Çiçekleri ters kalp veya balta şeklinde altın sarısı renkli ve 4 adettir ve de ortada bir göbek ve etrafında 16 adet döllenme tozluğu bulunur. Kupa yaprakları sarımsı yeşil renkli olup geniş mızrak şeklinde ve oldukça küçüktür. Kökleri ana ve yan köklerden oluşur ve ana kök 1-3 cm kalınlığında 10-15 cm uzunluğunda silindir şeklinde, dışı kırmızımsı esmer, içi kırmızı kan renkte olup yan kökleri ise saçak şeklinde incedir.  Yetiştirilmesi: Yetiştirilmesi oldukça kolay olup kökünden bir parça bahçe veya tarlaların güneşli bir yerine ekildiğinde kısa zamanda büyür ve çoğalır. Hasat zamanı: Kökleri Mart'tan Mayıs'a veya Eylül'den Kasım'a kadar olan zaman içinde sökülerek temizlenir. Havalı ve güneşli bir yerde kurutulur. Şayet tentürü yapılacak ise taze olarak işlenir. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) %15-20 oranında Tanin içerir. bunlarda iki alt gruba ayrılırlar; 1) Kateşinler (Catechinler) 2) Gallo ve Ellagitaninler'den oluşur.  1) Kateşinler; %15-20 (+)-Catechin (Kateşin), (+)-Gallocatechin (Gallokateşin), (-)-Epicatechin (Epikateşin) ve Epigallocatechin lerin birbiriyle iki veya üçlü şekilde bağlı halleridir, sade olunca Flavonitler denir. En önemlileri; Procyanidin B3 ([4,8] all, trans-bi-(+)-Catechin), Procyanidin B6 ([4,6] all, trans-bi-(+)-Catechin), [6,6]-all-trans-bi (+)-Catechin ve [4,8]-2,3-trans-3,4-cis-bi-(+)-Catechin. Ayrıca az miktarda Procyanidin B1, B2 ve B5 içerir.  2) Gallo-ve Ellagitanninler; %1-2 arasında olup en önemlileri; Agrimonin, Pedunculagin, Laevigatin B(=Ellagitannin MA) ve Laevigatin F (=Tormentillin) b) Flavonit türevleri; Kâmpferol, Cyanidinglikozit (Siyanidinglikozit) Catechin, Epicatechin ve Gallocatechin c) Phenol karbonik asitler (fenol karbonik asitler); Tanin asidi ve kahve asidi d) Triterpen türevleri; Tormentosid, (Tormentol), Tormentin asidi, Chinova asit ve Ursol asit e) Sabit yağlar; Laurin, Linol, Linolen, Palmitin, Stearin ve yağ asidi içerir.  Ayrıca Reçine, Zamk, Nişasta, Şeker, Potasyum Oksalat ve Uçucu yağ içerir.  Araştırmalar: M.WİCHTL, G.WİLLAHL ve G.MAY'ın fareler üzerinde yap-tıkları deneylerde Beşparmak kök preparatlarının başta uçuğa (herpes) sebep olan virüsü zararsız hale getirdiğini tespit etmişlerdir. (Nhp.2.96.166) Birçok Üniversitede ilim adamları tarafından, fareler, kobaylar ve kemeler üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda Beşparmak preparatlarının savunma sisteminin (İmmun) kuvvetlen¬dirdiği, interferonları hareketlendirdiği, mikropları öldürdüğü, yüksek tansiyonu düşürdüğü ve alerjiye karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. (HHB.VI.265) Fakat insanlar üzerinde modern klinik araştırmalar yapıl¬mamıştır.  Tesir şekli: İshali önleyici (peklik yapıcı), kanamayı durdurucu, da¬marları büzücü, yaraları iyileştirici, krampları çözücü, antiseptik (mikropları öldürücü), İmmun sistemini kuvvetlendirici, tansiyonu düşürücü, alerjiyi önleyici, dezenfekte edici ve bakteriyostatik (bakterilerin gelişimini ve üremesini önleyici) özelliklere sahiptir. Kullanılması:  a) Araştırmalara göre Beşparmak kök ekstresi, tentürü, çayı veya diğer ilaçları dahilen allerji, immünzafiyeti, virüs, bakteri, mantar, mide ve bağırsak üşütme, kanama ve ishale karşı kullanılır. Haricense ağız, dişeti, yutak ve boğaz iltihaplarına karşı gargarası yapılır. b) Komisyon E'nin 85 nolu, 05/05/1988 tarih ve 50 nolu 13/03/1990 tarihli Monografi bildirirlerinde Beşparmak preparatları başta dahilen akut ve sıradan ishale karşı ve haricen ağız ve boğaz mukoza iltihaplanmasına karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir. c) Halk arasında dahile ishal, mide ve bağırsak iltihap, ülser, kanama ve üşütmeye karşı ve haricen ağız içi, dişeti, boğaz ve yutak iltihaplan-masına karşı kullanılır. Ayrıca kötüleşen yaralar, basur ve üşütmeye karşı kullanılır. Açıklama: Birçok bitkide olduğu gibi ilim adamına yakışamayacak şekil¬de bazı yazarlar bu bitki hakkında yanlış bilgiler vermişlerdir. Bazı yazarlar Beşparmak otunu Kaz otu ile karıştırmışlardır. Allah'a şükürler olsun ki bu bitki zehirli değildir. (Balık otunu fesleğenle karıştırmışlardı. Bilindiği gibi Balık otu çok zehirlidir.) Hiçbir zahmete katlanmadan 3-5 kitaptan kopya edilen kitaplar insanların hayatını tehlikeye sokabilir. Bu nedenle maddiyat, şan ve şöhret için lütfen insanların sağlığıyla oyna¬mayalım. Çayı: İnce kıyılmış Beşparmak kökünden veya tozundan 2-3 kahve ka¬şığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml soğuk su doldurulur ve kaynatılır ve de soğuduktan sonra süzülerek içilir. İkinci bir yol ise Beş¬parmak kökünden veya tozundan 2-3 kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml soğuk su doldurularak 6-8 saat beklemeye bırakılır. Bu süre sonunda kaynatılır. 6-10 dk demlenmeye bırakılır ve süzülerek içilir. Çay Harmanları; Gökçek ağız, faranjit çayı (içilir ve gargarası yapılır) >30 gr Beşparmak kökü >30 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >10 gr Arnika çiçeği >10 gr Calba çiçeği  Gökçek kramplı, iltihaplı ve şişkinlik yapan ishale karşı çay; >20 gr Kaz otu >20 gr Oğul otu >20 gr Y.Mersin meyvesi >20 gr Beşparmak kökü >20 gr Böğürtlen yaprağı E. Schider bağırsak üşütmesi çayı; >20 gr Beşparmak kökü >20 gr Meşe kabuğu >20 gr Kedi otu kökü >20 gr Şerbetçi kozalağı >20 gr Y. Kekik otu B.Vonarburg ishal çayı; >40 gr Beşparmak kökü >20 gr Çilek yaprağı >20 gr Kaz otu >20 gr Papatya çiçeği Dr. Rauch çok uzun süreli ve sık adethali çayı >25 gr Aslanpençesi otu >25 gr Çoban çantası otu >25 gr Civanperçemi otu >25 gr Beşparmak kökü Vester�e göre ishal ve kanamaya karşı çay; >25 gr Meşe kabuğu >25 gr Atkestanesi kabuğu >25 gr Beşparmak kökü Gökçek ishale çayı; >40 gr Beşparmak kökü >20 gr Nane yaprağı >20 gr Kekik otu >20 gr Papatya çiçeği  Gökçek akut ishale çayı; >25 gr Beşparmak kökü >25 gr Nane yaprağı >25 gr Papatya çiçeği >25 gr Oğul otu yaprağı  M.Pahlow yutak ve boğaz iltihapı çayı; >25 gr Adaçayı yaprağı >25 gr Papatya çiçeği >5 gr Beşparmak kökü Ekstresi: Beşparmak kökü %70'lik Etanolla ekstraksiyonu yapılarak Beşparmak ekstresi elde edilir. Ekstre de aynı tentür gibi kullanılır.  Homeopati'de: Beşparmak kökünden 20 gr yıkanır, ince ince kıyılır ve bir şişeye konarak üzerine 80 ml %70'lik alkol ilave edilir. Güneş gör-meyen bir yerde 4-6 hafta bekletilir ve arada bir çalkalanır. Bu süre so-nunda süzülerek elde edilen tentüre <<Tormentilla>> veya <<Potentilla erecta>> ismi ile anılır. Bu tentürden günde 3-5 defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, fakat aşırı oranda alınır ise birleşimindeki yüksek orandaki Tanin nedeni ile mide ve bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir. Beşparmak kökü iki seneden fazla bekletilirse birleşimindeki taninler etkisiz olan türevlere (phlobaphen tormentill) dönüşür. Bunun faydası ve zararı yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
BEŞPARMAK OTU Çok Yıllık 0,1-0,35m | 6-8 Aylar | Ca,Ho,Na | Kökü Beşparmak otu, Tormentil, Potentilla erecta WAHLLENB. Kan kökü Syn: Potentilla officinalis CURT. Karın otu tormentilla NECKER. Kuvvet otu Kızıl kök İnci bar kökü Sarı tabuskluk Yedi yaprak otu Familyası: Gülgillerden, Rosengewâchse, Rosaceae Drugları: Beşparmak kökü; Tormentillae rhizoma Beşparmak otunun sadece kökleri çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.  Giriş: Beşparmak otu gülgillerin alt grubu olan potentillagiller ailesine dahil olup bu gruba 300 civarında bitki dahildir. Bunlardan Kaz otu; Potentilla anserina ve Beşparmak otu; Potentilla erecta tıbbi maksatla kullanılırlar fakat farklı kullanım alanlarına sahip olduklarında ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Beşparmak otunun ayrıca kullanılan dört önemli alt grubu vardır. Bunlar Küçük Beşparmak otu; p. pevar herminii BRİQUET, Çatallı Beşparmak otu; p. pevar dacica BOBAŞ Tipik Beşpar¬mak otu; p. pevar typica ve Büyük Beşparmak otu; p. pevar strictissima'yı sayabiliriz. Potentilla Latince polens kelimesinden türemiş olup kuvvetlendirici anlamına gelir ve tormentilla Latince <<tormentum>> kelimesinden türemiş olup karın sancısı anlamına gelir. Erecta kelimesi dikine yükselen anlamına gelir, bu bitkinin böyle anılması yerde sürünen türden ayrılması içindir. Bitkiye Türkçe Beşparmak otu denmesinin nedeni yapraklarının beş parçalı olmasın¬dandır. Culpeper'in yazdığına göre Beşparmak kökü eskiden yaralar, ishal, diş ağrısı ve burun kanaması gibi rahatsızlıklara karşı kullanıl¬mıştır. Bitkinin vatanının Güneybatı Asya olduğu tahmin edilmekte olup, günümüzde Kuzey Afrika, Kuzey Amerika, Avrupa'nın ılıman bölgeleri Asya'nın Türkiye, Kafkaslar, Horasan, Türkistan ve Güney Rusya'da yetişir. Beşparmak otunu diğer 300 türden ayırmak için bitkiye dikkat edilmesi gerekir, aksi halde faydası olmayan veya çok az etki ve yahut ta zehirli olabilen türleri kullana¬bilirsiniz. Potentillagillerin ortak özelliği beş adet taç yaprağa sahip olmalarıdır. Bu sadece Beşparmak otunda dört adettir ve böylece altın sarısı ters kalp veya balta şeklindeki taç yapraklarla diğerlerinden ayrılır.  Botanik: Beşparmak otu çok yıllık 10-35 cm boyunda oldukça sık çatal-laşan ve dikine yükselen veya yatay yayılan bir bitkidir. Yaprakları gövdeye veya dallara oturmuş olup beş parçadan oluşur ve her parça ters yumurta şeklinde, kenarları kertikli ve yeşil renklidir. Çiçekleri ters kalp veya balta şeklinde altın sarısı renkli ve 4 adettir ve de ortada bir göbek ve etrafında 16 adet döllenme tozluğu bulunur. Kupa yaprakları sarımsı yeşil renkli olup geniş mızrak şeklinde ve oldukça küçüktür. Kökleri ana ve yan köklerden oluşur ve ana kök 1-3 cm kalınlığında 10-15 cm uzunluğunda silindir şeklinde, dışı kırmızımsı esmer, içi kırmızı kan renkte olup yan kökleri ise saçak şeklinde incedir.  Yetiştirilmesi: Yetiştirilmesi oldukça kolay olup kökünden bir parça bahçe veya tarlaların güneşli bir yerine ekildiğinde kısa zamanda büyür ve çoğalır. Hasat zamanı: Kökleri Mart'tan Mayıs'a veya Eylül'den Kasım'a kadar olan zaman içinde sökülerek temizlenir. Havalı ve güneşli bir yerde kurutulur. Şayet tentürü yapılacak ise taze olarak işlenir. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) %15-20 oranında Tanin içerir. bunlarda iki alt gruba ayrılırlar; 1) Kateşinler (Catechinler) 2) Gallo ve Ellagitaninler'den oluşur.  1) Kateşinler; %15-20 (+)-Catechin (Kateşin), (+)-Gallocatechin (Gallokateşin), (-)-Epicatechin (Epikateşin) ve Epigallocatechin lerin birbiriyle iki veya üçlü şekilde bağlı halleridir, sade olunca Flavonitler denir. En önemlileri; Procyanidin B3 ([4,8] all, trans-bi-(+)-Catechin), Procyanidin B6 ([4,6] all, trans-bi-(+)-Catechin), [6,6]-all-trans-bi (+)-Catechin ve [4,8]-2,3-trans-3,4-cis-bi-(+)-Catechin. Ayrıca az miktarda Procyanidin B1, B2 ve B5 içerir.  2) Gallo-ve Ellagitanninler; %1-2 arasında olup en önemlileri; Agrimonin, Pedunculagin, Laevigatin B(=Ellagitannin MA) ve Laevigatin F (=Tormentillin) b) Flavonit türevleri; Kâmpferol, Cyanidinglikozit (Siyanidinglikozit) Catechin, Epicatechin ve Gallocatechin c) Phenol karbonik asitler (fenol karbonik asitler); Tanin asidi ve kahve asidi d) Triterpen türevleri; Tormentosid, (Tormentol), Tormentin asidi, Chinova asit ve Ursol asit e) Sabit yağlar; Laurin, Linol, Linolen, Palmitin, Stearin ve yağ asidi içerir.  Ayrıca Reçine, Zamk, Nişasta, Şeker, Potasyum Oksalat ve Uçucu yağ içerir.  Araştırmalar: M.WİCHTL, G.WİLLAHL ve G.MAY'ın fareler üzerinde yap-tıkları deneylerde Beşparmak kök preparatlarının başta uçuğa (herpes) sebep olan virüsü zararsız hale getirdiğini tespit etmişlerdir. (Nhp.2.96.166) Birçok Üniversitede ilim adamları tarafından, fareler, kobaylar ve kemeler üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda Beşparmak preparatlarının savunma sisteminin (İmmun) kuvvetlen¬dirdiği, interferonları hareketlendirdiği, mikropları öldürdüğü, yüksek tansiyonu düşürdüğü ve alerjiye karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. (HHB.VI.265) Fakat insanlar üzerinde modern klinik araştırmalar yapıl¬mamıştır.  Tesir şekli: İshali önleyici (peklik yapıcı), kanamayı durdurucu, da¬marları büzücü, yaraları iyileştirici, krampları çözücü, antiseptik (mikropları öldürücü), İmmun sistemini kuvvetlendirici, tansiyonu düşürücü, alerjiyi önleyici, dezenfekte edici ve bakteriyostatik (bakterilerin gelişimini ve üremesini önleyici) özelliklere sahiptir. Kullanılması:  a) Araştırmalara göre Beşparmak kök ekstresi, tentürü, çayı veya diğer ilaçları dahilen allerji, immünzafiyeti, virüs, bakteri, mantar, mide ve bağırsak üşütme, kanama ve ishale karşı kullanılır. Haricense ağız, dişeti, yutak ve boğaz iltihaplarına karşı gargarası yapılır. b) Komisyon E'nin 85 nolu, 05/05/1988 tarih ve 50 nolu 13/03/1990 tarihli Monografi bildirirlerinde Beşparmak preparatları başta dahilen akut ve sıradan ishale karşı ve haricen ağız ve boğaz mukoza iltihaplanmasına karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir. c) Halk arasında dahile ishal, mide ve bağırsak iltihap, ülser, kanama ve üşütmeye karşı ve haricen ağız içi, dişeti, boğaz ve yutak iltihaplan-masına karşı kullanılır. Ayrıca kötüleşen yaralar, basur ve üşütmeye karşı kullanılır. Açıklama: Birçok bitkide olduğu gibi ilim adamına yakışamayacak şekil¬de bazı yazarlar bu bitki hakkında yanlış bilgiler vermişlerdir. Bazı yazarlar Beşparmak otunu Kaz otu ile karıştırmışlardır. Allah'a şükürler olsun ki bu bitki zehirli değildir. (Balık otunu fesleğenle karıştırmışlardı. Bilindiği gibi Balık otu çok zehirlidir.) Hiçbir zahmete katlanmadan 3-5 kitaptan kopya edilen kitaplar insanların hayatını tehlikeye sokabilir. Bu nedenle maddiyat, şan ve şöhret için lütfen insanların sağlığıyla oyna¬mayalım. Çayı: İnce kıyılmış Beşparmak kökünden veya tozundan 2-3 kahve ka¬şığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml soğuk su doldurulur ve kaynatılır ve de soğuduktan sonra süzülerek içilir. İkinci bir yol ise Beş¬parmak kökünden veya tozundan 2-3 kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml soğuk su doldurularak 6-8 saat beklemeye bırakılır. Bu süre sonunda kaynatılır. 6-10 dk demlenmeye bırakılır ve süzülerek içilir. Çay Harmanları; Gökçek ağız, faranjit çayı (içilir ve gargarası yapılır) >30 gr Beşparmak kökü >30 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >10 gr Arnika çiçeği >10 gr Calba çiçeği  Gökçek kramplı, iltihaplı ve şişkinlik yapan ishale karşı çay; >20 gr Kaz otu >20 gr Oğul otu >20 gr Y.Mersin meyvesi >20 gr Beşparmak kökü >20 gr Böğürtlen yaprağı E. Schider bağırsak üşütmesi çayı; >20 gr Beşparmak kökü >20 gr Meşe kabuğu >20 gr Kedi otu kökü >20 gr Şerbetçi kozalağı >20 gr Y. Kekik otu B.Vonarburg ishal çayı; >40 gr Beşparmak kökü >20 gr Çilek yaprağı >20 gr Kaz otu >20 gr Papatya çiçeği Dr. Rauch çok uzun süreli ve sık adethali çayı >25 gr Aslanpençesi otu >25 gr Çoban çantası otu >25 gr Civanperçemi otu >25 gr Beşparmak kökü Vester�e göre ishal ve kanamaya karşı çay; >25 gr Meşe kabuğu >25 gr Atkestanesi kabuğu >25 gr Beşparmak kökü Gökçek ishale çayı; >40 gr Beşparmak kökü >20 gr Nane yaprağı >20 gr Kekik otu >20 gr Papatya çiçeği  Gökçek akut ishale çayı; >25 gr Beşparmak kökü >25 gr Nane yaprağı >25 gr Papatya çiçeği >25 gr Oğul otu yaprağı  M.Pahlow yutak ve boğaz iltihapı çayı; >25 gr Adaçayı yaprağı >25 gr Papatya çiçeği >5 gr Beşparmak kökü Ekstresi: Beşparmak kökü %70'lik Etanolla ekstraksiyonu yapılarak Beşparmak ekstresi elde edilir. Ekstre de aynı tentür gibi kullanılır.  Homeopati'de: Beşparmak kökünden 20 gr yıkanır, ince ince kıyılır ve bir şişeye konarak üzerine 80 ml %70'lik alkol ilave edilir. Güneş gör-meyen bir yerde 4-6 hafta bekletilir ve arada bir çalkalanır. Bu süre so-nunda süzülerek elde edilen tentüre <<Tormentilla>> veya <<Potentilla erecta>> ismi ile anılır. Bu tentürden günde 3-5 defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, fakat aşırı oranda alınır ise birleşimindeki yüksek orandaki Tanin nedeni ile mide ve bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir. Beşparmak kökü iki seneden fazla bekletilirse birleşimindeki taninler etkisiz olan türevlere (phlobaphen tormentill) dönüşür. Bunun faydası ve zararı yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
BEŞPARMAK OTU Çok Yıllık 0,1-0,35m | 6-8 Aylar | Ca,Ho,Na | Kökü Beşparmak otu, Tormentil, Potentilla erecta WAHLLENB. Kan kökü Syn: Potentilla officinalis CURT. Karın otu tormentilla NECKER. Kuvvet otu Kızıl kök İnci bar kökü Sarı tabuskluk Yedi yaprak otu Familyası: Gülgillerden, Rosengewâchse, Rosaceae Drugları: Beşparmak kökü; Tormentillae rhizoma Beşparmak otunun sadece kökleri çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.  Giriş: Beşparmak otu gülgillerin alt grubu olan potentillagiller ailesine dahil olup bu gruba 300 civarında bitki dahildir. Bunlardan Kaz otu; Potentilla anserina ve Beşparmak otu; Potentilla erecta tıbbi maksatla kullanılırlar fakat farklı kullanım alanlarına sahip olduklarında ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Beşparmak otunun ayrıca kullanılan dört önemli alt grubu vardır. Bunlar Küçük Beşparmak otu; p. pevar herminii BRİQUET, Çatallı Beşparmak otu; p. pevar dacica BOBAŞ Tipik Beşpar¬mak otu; p. pevar typica ve Büyük Beşparmak otu; p. pevar strictissima'yı sayabiliriz. Potentilla Latince polens kelimesinden türemiş olup kuvvetlendirici anlamına gelir ve tormentilla Latince <<tormentum>> kelimesinden türemiş olup karın sancısı anlamına gelir. Erecta kelimesi dikine yükselen anlamına gelir, bu bitkinin böyle anılması yerde sürünen türden ayrılması içindir. Bitkiye Türkçe Beşparmak otu denmesinin nedeni yapraklarının beş parçalı olmasın¬dandır. Culpeper'in yazdığına göre Beşparmak kökü eskiden yaralar, ishal, diş ağrısı ve burun kanaması gibi rahatsızlıklara karşı kullanıl¬mıştır. Bitkinin vatanının Güneybatı Asya olduğu tahmin edilmekte olup, günümüzde Kuzey Afrika, Kuzey Amerika, Avrupa'nın ılıman bölgeleri Asya'nın Türkiye, Kafkaslar, Horasan, Türkistan ve Güney Rusya'da yetişir. Beşparmak otunu diğer 300 türden ayırmak için bitkiye dikkat edilmesi gerekir, aksi halde faydası olmayan veya çok az etki ve yahut ta zehirli olabilen türleri kullana¬bilirsiniz. Potentillagillerin ortak özelliği beş adet taç yaprağa sahip olmalarıdır. Bu sadece Beşparmak otunda dört adettir ve böylece altın sarısı ters kalp veya balta şeklindeki taç yapraklarla diğerlerinden ayrılır.  Botanik: Beşparmak otu çok yıllık 10-35 cm boyunda oldukça sık çatal-laşan ve dikine yükselen veya yatay yayılan bir bitkidir. Yaprakları gövdeye veya dallara oturmuş olup beş parçadan oluşur ve her parça ters yumurta şeklinde, kenarları kertikli ve yeşil renklidir. Çiçekleri ters kalp veya balta şeklinde altın sarısı renkli ve 4 adettir ve de ortada bir göbek ve etrafında 16 adet döllenme tozluğu bulunur. Kupa yaprakları sarımsı yeşil renkli olup geniş mızrak şeklinde ve oldukça küçüktür. Kökleri ana ve yan köklerden oluşur ve ana kök 1-3 cm kalınlığında 10-15 cm uzunluğunda silindir şeklinde, dışı kırmızımsı esmer, içi kırmızı kan renkte olup yan kökleri ise saçak şeklinde incedir.  Yetiştirilmesi: Yetiştirilmesi oldukça kolay olup kökünden bir parça bahçe veya tarlaların güneşli bir yerine ekildiğinde kısa zamanda büyür ve çoğalır. Hasat zamanı: Kökleri Mart'tan Mayıs'a veya Eylül'den Kasım'a kadar olan zaman içinde sökülerek temizlenir. Havalı ve güneşli bir yerde kurutulur. Şayet tentürü yapılacak ise taze olarak işlenir. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) %15-20 oranında Tanin içerir. bunlarda iki alt gruba ayrılırlar; 1) Kateşinler (Catechinler) 2) Gallo ve Ellagitaninler'den oluşur.  1) Kateşinler; %15-20 (+)-Catechin (Kateşin), (+)-Gallocatechin (Gallokateşin), (-)-Epicatechin (Epikateşin) ve Epigallocatechin lerin birbiriyle iki veya üçlü şekilde bağlı halleridir, sade olunca Flavonitler denir. En önemlileri; Procyanidin B3 ([4,8] all, trans-bi-(+)-Catechin), Procyanidin B6 ([4,6] all, trans-bi-(+)-Catechin), [6,6]-all-trans-bi (+)-Catechin ve [4,8]-2,3-trans-3,4-cis-bi-(+)-Catechin. Ayrıca az miktarda Procyanidin B1, B2 ve B5 içerir.  2) Gallo-ve Ellagitanninler; %1-2 arasında olup en önemlileri; Agrimonin, Pedunculagin, Laevigatin B(=Ellagitannin MA) ve Laevigatin F (=Tormentillin) b) Flavonit türevleri; Kâmpferol, Cyanidinglikozit (Siyanidinglikozit) Catechin, Epicatechin ve Gallocatechin c) Phenol karbonik asitler (fenol karbonik asitler); Tanin asidi ve kahve asidi d) Triterpen türevleri; Tormentosid, (Tormentol), Tormentin asidi, Chinova asit ve Ursol asit e) Sabit yağlar; Laurin, Linol, Linolen, Palmitin, Stearin ve yağ asidi içerir.  Ayrıca Reçine, Zamk, Nişasta, Şeker, Potasyum Oksalat ve Uçucu yağ içerir.  Araştırmalar: M.WİCHTL, G.WİLLAHL ve G.MAY'ın fareler üzerinde yap-tıkları deneylerde Beşparmak kök preparatlarının başta uçuğa (herpes) sebep olan virüsü zararsız hale getirdiğini tespit etmişlerdir. (Nhp.2.96.166) Birçok Üniversitede ilim adamları tarafından, fareler, kobaylar ve kemeler üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda Beşparmak preparatlarının savunma sisteminin (İmmun) kuvvetlen¬dirdiği, interferonları hareketlendirdiği, mikropları öldürdüğü, yüksek tansiyonu düşürdüğü ve alerjiye karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. (HHB.VI.265) Fakat insanlar üzerinde modern klinik araştırmalar yapıl¬mamıştır.  Tesir şekli: İshali önleyici (peklik yapıcı), kanamayı durdurucu, da¬marları büzücü, yaraları iyileştirici, krampları çözücü, antiseptik (mikropları öldürücü), İmmun sistemini kuvvetlendirici, tansiyonu düşürücü, alerjiyi önleyici, dezenfekte edici ve bakteriyostatik (bakterilerin gelişimini ve üremesini önleyici) özelliklere sahiptir. Kullanılması:  a) Araştırmalara göre Beşparmak kök ekstresi, tentürü, çayı veya diğer ilaçları dahilen allerji, immünzafiyeti, virüs, bakteri, mantar, mide ve bağırsak üşütme, kanama ve ishale karşı kullanılır. Haricense ağız, dişeti, yutak ve boğaz iltihaplarına karşı gargarası yapılır. b) Komisyon E'nin 85 nolu, 05/05/1988 tarih ve 50 nolu 13/03/1990 tarihli Monografi bildirirlerinde Beşparmak preparatları başta dahilen akut ve sıradan ishale karşı ve haricen ağız ve boğaz mukoza iltihaplanmasına karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir. c) Halk arasında dahile ishal, mide ve bağırsak iltihap, ülser, kanama ve üşütmeye karşı ve haricen ağız içi, dişeti, boğaz ve yutak iltihaplan-masına karşı kullanılır. Ayrıca kötüleşen yaralar, basur ve üşütmeye karşı kullanılır. Açıklama: Birçok bitkide olduğu gibi ilim adamına yakışamayacak şekil¬de bazı yazarlar bu bitki hakkında yanlış bilgiler vermişlerdir. Bazı yazarlar Beşparmak otunu Kaz otu ile karıştırmışlardır. Allah'a şükürler olsun ki bu bitki zehirli değildir. (Balık otunu fesleğenle karıştırmışlardı. Bilindiği gibi Balık otu çok zehirlidir.) Hiçbir zahmete katlanmadan 3-5 kitaptan kopya edilen kitaplar insanların hayatını tehlikeye sokabilir. Bu nedenle maddiyat, şan ve şöhret için lütfen insanların sağlığıyla oyna¬mayalım. Çayı: İnce kıyılmış Beşparmak kökünden veya tozundan 2-3 kahve ka¬şığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml soğuk su doldurulur ve kaynatılır ve de soğuduktan sonra süzülerek içilir. İkinci bir yol ise Beş¬parmak kökünden veya tozundan 2-3 kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 200-300 ml soğuk su doldurularak 6-8 saat beklemeye bırakılır. Bu süre sonunda kaynatılır. 6-10 dk demlenmeye bırakılır ve süzülerek içilir. Çay Harmanları; Gökçek ağız, faranjit çayı (içilir ve gargarası yapılır) >30 gr Beşparmak kökü >30 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >10 gr Arnika çiçeği >10 gr Calba çiçeği  Gökçek kramplı, iltihaplı ve şişkinlik yapan ishale karşı çay; >20 gr Kaz otu >20 gr Oğul otu >20 gr Y.Mersin meyvesi >20 gr Beşparmak kökü >20 gr Böğürtlen yaprağı E. Schider bağırsak üşütmesi çayı; >20 gr Beşparmak kökü >20 gr Meşe kabuğu >20 gr Kedi otu kökü >20 gr Şerbetçi kozalağı >20 gr Y. Kekik otu B.Vonarburg ishal çayı; >40 gr Beşparmak kökü >20 gr Çilek yaprağı >20 gr Kaz otu >20 gr Papatya çiçeği Dr. Rauch çok uzun süreli ve sık adethali çayı >25 gr Aslanpençesi otu >25 gr Çoban çantası otu >25 gr Civanperçemi otu >25 gr Beşparmak kökü Vester�e göre ishal ve kanamaya karşı çay; >25 gr Meşe kabuğu >25 gr Atkestanesi kabuğu >25 gr Beşparmak kökü Gökçek ishale çayı; >40 gr Beşparmak kökü >20 gr Nane yaprağı >20 gr Kekik otu >20 gr Papatya çiçeği  Gökçek akut ishale çayı; >25 gr Beşparmak kökü >25 gr Nane yaprağı >25 gr Papatya çiçeği >25 gr Oğul otu yaprağı  M.Pahlow yutak ve boğaz iltihapı çayı; >25 gr Adaçayı yaprağı >25 gr Papatya çiçeği >5 gr Beşparmak kökü Ekstresi: Beşparmak kökü %70'lik Etanolla ekstraksiyonu yapılarak Beşparmak ekstresi elde edilir. Ekstre de aynı tentür gibi kullanılır.  Homeopati'de: Beşparmak kökünden 20 gr yıkanır, ince ince kıyılır ve bir şişeye konarak üzerine 80 ml %70'lik alkol ilave edilir. Güneş gör-meyen bir yerde 4-6 hafta bekletilir ve arada bir çalkalanır. Bu süre so-nunda süzülerek elde edilen tentüre <<Tormentilla>> veya <<Potentilla erecta>> ismi ile anılır. Bu tentürden günde 3-5 defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, fakat aşırı oranda alınır ise birleşimindeki yüksek orandaki Tanin nedeni ile mide ve bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir. Beşparmak kökü iki seneden fazla bekletilirse birleşimindeki taninler etkisiz olan türevlere (phlobaphen tormentill) dönüşür. Bunun faydası ve zararı yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
HAVUÇ İki Yıllık | 0,3-1,5m | 6-7 Aylar | Ho,Na | Kökleri Tohumları Havuç, Möhre, Daucus carota L. Ssp. Pürçüklü Sativus ARCANG. Familyası: Maydanozgillerden, Doldengewâchse, Apiaceae (Umbelliferae) Drugları: Havuç kökü; Dauci carotae radix “ otu; “ “ herba “ tohumu; dauci carotae fructus Havucun kökü sebze olarak yemek ve salatası yapılır veya sade olarak yenir. Tohumlarının eter yağı ise aromaterapisinde veya natürel ilaç yapımında kullanılır.  Botanik: Havuç yabani havucun terbiye edilmesiyle elde edilmiştir ve günümüzde sarı turunç kırmızı renkler başta olmak üzere çok çeşitli alt türevleri mevcuttur. Rahmetli babam 1966’da şehirden (Kayseri) getirdiği özel bir havuç tohumu ekmişti ve o sene morumsu, siyahımsı, kırmızı, lacivert ve turunç renklerden meydana gelen dalgalı renkte havuçlar elde etmiştik. Böyle havuçları bir daha görmek nasip olmadı. Başta Avrupa, Asya, Kuzey Amerika, Kuzey ve Güney Afrika başta olmak üzere dünyanın her bölgesinde yetiştirilir. Maydanozgillerin çiçeklerinin yapısı hemen hemen aynı olduğundan birbirinden ayırmak oldukça zordur. Havucun ortadaki ana çiçek demeti 15-20 çiçeğin bir araya gelmesi ile şemsiyenin ve 60 şemsiyeciğin bir araya gelmesi ile de şemsiye demetini oluştururlar. Şemsiyecikler ise biraz küçük olmaları nedeni ile de 8-10çiçek bir şemsiyecik ve 30 şemsiyecikte bir şemsiye demetini meydana getirir. Çiçek demetinin etrafını saran bir dizi taç yaprak, böcek, arı ve sinekleri kandırarak döllenmesini sağlamak içindir. Çünkü bu yapraklar UV-ışınlar yayarak böcekleri kendilerine çekerler. Kenardaki bir dizi taç yaprak beyaz renkte iken ortadakiler çiçeklerin grimsi beyaz renkte ve beş taç yapraktan meydana gelir ve daha da küçüktür. Şemsiye şeklindeki çiçeğin tam ortasına bir sinek veya küçük bir arı ve yahut da küçücük bir kelebek konmuş gibi ayrıca özel bir taç yaprağı mevcuttur. İşte bu havucu diğer maydanozgillerden ayırmamıza yeter. Yaprakları 2-3defa parçalanmış birleşik yapraklardan meydana gelir ve rozet yaprakları (alt yaprakları) oldukça büyüktür. Gövde yap¬rakları yukarı doğru çıktıkça küçülür. Havuç iki yıllık bir bitkidir ve birinci yıl sadece rozet yapraklarını açar. İkinci yıl ise boyu yetiştiği yöreye göre 1,5m’yi bulabilir ve çiçek açar. Tohumları (meyvesi) 2-3mm uzunlu¬ğun¬da, 1-2mm genişliğinde, üzerinde 5 ana çizgi bulunur ve bunun üzeri dikenlidir. Tohumları yarı küreye benzer ve diğer yarısını ise diğer tohum tamamlar ve ikisi birden bir üzeri dikenli küreye benzer. Havuç tohum¬larının diğerlerinden üzerindeki dikenlerden dolayı ayırmak oldukça kolaydır. Havuç kökü iğ şeklinde, 20-70cm arasında sarı-turunç-kırmızı veya dalgalı renkli olabilir. Ağustos’tan Kasım’a kadar çıkarılan kökler yapraklarından ayrılır, yıkanır ve büyüklüğüne göre ayrıldıktan sonra fabrikalara, pazarlara gönderilir veya kış için depolanır. Hasat zamanı: Tohumları farklı zamanlarda olgunlaştığından Ağus¬tos’tan Kasım’a kadar olgunlaşan tohumları sırasıyla toplanır, kurutulur ve dövülerek tohumları çıkarılır. Kökleri de olgunlaşmasına göre Ağus¬tos’tan Kasım’a kadar sırası geldikçe sökülür, yıkanır ve pazarlanır, depolanır veya turşusu yapılır.  Birleşimi: Köklerinin birleşimindeki maddeler önemine göre şöyledir; a) β-Carotin (Provitamin A), Carotin-4,4-dipalmitat, E, B, B1, B2, C, K, P ve H vitaminleri ile likopin, Acetilkolin, Myristicin, Popairin (Popirin), poliasetilenlerden; Falcarinol (=Carotatoxin), Minerallerden; Seleni, Demir, Fosfor ve Kalsiyum içerir.  b) Tohumlarında %0,5-1,5 oranında eter yağı türevleri içerir. Bunların başında Bisabolen, Caryophyllen, p-Cymol, p-Cymen, Geraniol, Geranylacetat, Carvon, Carotal ve Daucol içer. Tesir şekli: Kökleri mide ve bağırsakları çalıştırıcı, gaz söktürücü, kabız-lığı önleyici, gözleri kuvvetlendirici, cildi güzelleştirici ve beyni çalıştırıcı özelliklere sahiptir. Araştırmalar: Dr.J.Warsama Jama, Rotterdam’da 55-95 yaşları ara¬sında 5182 hastası üzerinde yaptığı deneylerde bunamaya (Demenz= Dement) karşı β-Caritinin (β-Karotin) etkili olduğu görülmüştür. Β-Karotin (Provitamin A) öğrenme, hafıza, kavrama, tanıma ve düşünmeyi kuvvetlendirici olduğu tespit edilmiştir. (NH.8.97.457) Almanya’da yapılan diğer araştırmada ise akciğer kanserini önlediği ispatlanmıştır. (Stern 18.94.70) β-Karotin güzellik ve A-vitamini diye de anılır. Çünkü bir yönden deriyi UV-ışınlarına karşı korurken diğer yönden doğal bir şekilde derinin esmerleşmesini (Almanların en büyük rahatsızlıklarından biride esmerleşmek=bronzlaşmak) sağlar. (NH.7.95.373) Kullanılması:  a) Araştırmalara göre Tıp tarafından başta A-vitamini eksikliğine karşı havuç yenilmesi tavsiye edilmektedir. A vitaminin ise görmeyi kuvvetlendirici, deriyi güzelleştirici ve UV-A ve UV-B ışınlarına karşı koruyucu, kemikleri, saçları ve tırnakları kuvvetlendirici özelliklere sahiptir.  Açıklama:  a) Havucun sebze olarak taze ve sade veya salata ile yenirken mutlaka birkaç damla bitkisel yağ (zeytin yağı, ayçiçeği yağı) ilave edilmelidir. Çünkü havucun birleşimindeki β-Carotin bağırsaklar tarafından tamamen absorbe (emilme) olması ancak bu şekilde mümkündür. Aksi halde β-Carotinin ancak az bir kısmından istifade edebilir ve geri kalan asıl önemli kısmını dışarı atarız. Havuç deriyi güçlendirici, koruyucu ve esmerleştirici olan pigmentlerin çoğalmasını sağlar. Ba-ğışıklık sistemini (Immün) kuvvetlendirerek bulaşıcı hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. Yukarıda belirtildiği gibi son zamanlarda yapılan araştırmalarda β-Carotinin beyin fonksiyonlarını; öğrenme, kav¬rama, düşünme, tanıma ve hafıza gibi özelliklerini kuvvet¬lendirdiği ve de bunamayı (Alzheimer) önlediği tespit edilmiştir. Bunama belirtisi olan kişilere veya beynin daha iyi çalışmasını isteyenlere öncelikle Gingko’yu sonra da Havucu tavsiye ederim. Β-Carotin bağırsaklarda veya karaciğerde A-vitaminine dönüşür. Şayet aşırı miktarda β-Carotin alınır ise A-vitaminine dönüşmeden fazlası dışarı atılır. Tabi natürel yani havuç yiyerek alınan β-Carotin ise şayet sentetik β-Carotin alınırsa fazlası baş ağrısı ve saç dökülmesine neden olur. Bu nedenle mümkünse çok mecbur kalmadıkça sentetik β-Carotin alınmamalıdır. β-Carotin insan vücudunda (özellikle de kanda) rasgele gezen ve serbest radikalleri yakalayarak zararsız hale getirir. b) Havucun yaprak ve tohumlarındaki porphyrin hipofiz bezini uyararak cinsel organlardaki hormon üretimini artırır. Tohumlarında yapraklarına göre daha çok porphyrin içerir. Erkeklerin havuç tohum¬ların¬dan çay yapıp içmelerinde cinsel güçlerini kuvvetlendirici, kadınların çayını içmelerini halinde ise ağrılı ve sancılı adet hallerini normale dönüştürür. Havuç tohumunun birleşimindeki alkaloitlerden dolayı kullanırken dikkat edilmeli ve hiçbir zaman aşırı dozajda ve uzun süre alınmamalıdır. Çayı: İki kahve kaşığı havuç tohumu demliğe konur ve üzerine 250-300ml kaynar su ilave edilir ve de 5-10dk demlenmeye bıraktıktan sonra içilebilir. Bu çay üçe ayrılarak sabah, öğle ve akşam içilebilir.  Havuç şurubu: 400-500gr havuç yıkanıp temizlendikten sonra makine ile (mikser) sıkılarak suyu çıkarılır ve bu suya iki yemek kaşığı Turhal şekeri ilave edildikten sonra kaynatılarak havuç suyu elde edilir ve soğumaya bırakılır. Bir başka kaba 400-500gr soğan varsa kırmızı soğan ince doğranır ve sıkılarak suyu çıkarılır ve buna iki yemek kaşığı bal ilave edilir ve de elde edilen soğan şurubu ile havuç şurubu karıştırılır. Elde edilen soğan-havuç şurubundan günde 5-6defa 1 yemek kaşığı alınır ise başta ve boğaz yutak iltihapları, bronşit, grip ve bulaşıcı hastalıklara karşı etkili olur.  Natürel ilaçları: 1) Floradix® Kronterblut Dragees (Salushaus) bu draje aşağıdaki bitkilerin kuru ekstrelerinden elde edilmiştir. 32mg Ispanak, 12mg Isırgan otu, 8mg Ayrık kökü, 10mg Kızıl yoğsun, 8mg alıç çiçek ve yaprak, 4mg Kantaron otu ve 20mg Kuşburnu kuru ekstreleri ile 640mg Demir ve 49mg Kobalt, 60gr Demir-II-glukonat 10mg C-vitamini, 10mg Nikotinasitamit, 0,5mg B1-vitamini, 1,5mg B2-vitamini ve B6-vitamini ve 2mg Fidasit içerir. Başta demir eksikliğine karşı kullanılır. Ameliyattan, kazadan ve doğumdan sonraki rahat¬sızlığa karşı kullanılır.  2) Floradix Kraüterblut-Saft (Salus) 100mg şurubun oluşumu şöyledir; 0,46gr esmer yosun, 0,46gr ısırgan otu, 0,23gr Ayrık kökü, 0,23gr Civanperçemi otu, 0,23gr rezene tohumu, 0,23gr Buğday çimeni, 0,23gr turunç kabuğu, 0,115g Melek otu kökü, 0115gr Atkuyruğu otu ve 0,115gr Ardıç kozalağı ekstreleri ile 1gr Buğday çimeni kuru ekstresi, 0,635gr B-vitamini+demir ile 5mg B1-vitamini, 5mg B2-vitamini, 5mg B6-vitamini, 6mg B12-vitamini ve 100mg C-vitamini içerir. Başta demir eksikliğine karşı örneğin kaza, ameliyat, doğum veya zayıflık nedeni ile ortaya çıkan kansızlığa kullanılır.  Yan tesirleri: Havucun bilinen bir yan tesiri yoktur. Şayet sentetik (kim-yasal) β-Carotin aşırı miktarda alınır ise baş ağrısı ve saç dökülmesine neden olabilir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
HAVUÇ İki Yıllık | 0,3-1,5m | 6-7 Aylar | Ho,Na | Kökleri Tohumları Havuç, Möhre, Daucus carota L. Ssp. Pürçüklü Sativus ARCANG. Familyası: Maydanozgillerden, Doldengewâchse, Apiaceae (Umbelliferae) Drugları: Havuç kökü; Dauci carotae radix “ otu; “ “ herba “ tohumu; dauci carotae fructus Havucun kökü sebze olarak yemek ve salatası yapılır veya sade olarak yenir. Tohumlarının eter yağı ise aromaterapisinde veya natürel ilaç yapımında kullanılır.  Botanik: Havuç yabani havucun terbiye edilmesiyle elde edilmiştir ve günümüzde sarı turunç kırmızı renkler başta olmak üzere çok çeşitli alt türevleri mevcuttur. Rahmetli babam 1966’da şehirden (Kayseri) getirdiği özel bir havuç tohumu ekmişti ve o sene morumsu, siyahımsı, kırmızı, lacivert ve turunç renklerden meydana gelen dalgalı renkte havuçlar elde etmiştik. Böyle havuçları bir daha görmek nasip olmadı. Başta Avrupa, Asya, Kuzey Amerika, Kuzey ve Güney Afrika başta olmak üzere dünyanın her bölgesinde yetiştirilir. Maydanozgillerin çiçeklerinin yapısı hemen hemen aynı olduğundan birbirinden ayırmak oldukça zordur. Havucun ortadaki ana çiçek demeti 15-20 çiçeğin bir araya gelmesi ile şemsiyenin ve 60 şemsiyeciğin bir araya gelmesi ile de şemsiye demetini oluştururlar. Şemsiyecikler ise biraz küçük olmaları nedeni ile de 8-10çiçek bir şemsiyecik ve 30 şemsiyecikte bir şemsiye demetini meydana getirir. Çiçek demetinin etrafını saran bir dizi taç yaprak, böcek, arı ve sinekleri kandırarak döllenmesini sağlamak içindir. Çünkü bu yapraklar UV-ışınlar yayarak böcekleri kendilerine çekerler. Kenardaki bir dizi taç yaprak beyaz renkte iken ortadakiler çiçeklerin grimsi beyaz renkte ve beş taç yapraktan meydana gelir ve daha da küçüktür. Şemsiye şeklindeki çiçeğin tam ortasına bir sinek veya küçük bir arı ve yahut da küçücük bir kelebek konmuş gibi ayrıca özel bir taç yaprağı mevcuttur. İşte bu havucu diğer maydanozgillerden ayırmamıza yeter. Yaprakları 2-3defa parçalanmış birleşik yapraklardan meydana gelir ve rozet yaprakları (alt yaprakları) oldukça büyüktür. Gövde yap¬rakları yukarı doğru çıktıkça küçülür. Havuç iki yıllık bir bitkidir ve birinci yıl sadece rozet yapraklarını açar. İkinci yıl ise boyu yetiştiği yöreye göre 1,5m’yi bulabilir ve çiçek açar. Tohumları (meyvesi) 2-3mm uzunlu¬ğun¬da, 1-2mm genişliğinde, üzerinde 5 ana çizgi bulunur ve bunun üzeri dikenlidir. Tohumları yarı küreye benzer ve diğer yarısını ise diğer tohum tamamlar ve ikisi birden bir üzeri dikenli küreye benzer. Havuç tohum¬larının diğerlerinden üzerindeki dikenlerden dolayı ayırmak oldukça kolaydır. Havuç kökü iğ şeklinde, 20-70cm arasında sarı-turunç-kırmızı veya dalgalı renkli olabilir. Ağustos’tan Kasım’a kadar çıkarılan kökler yapraklarından ayrılır, yıkanır ve büyüklüğüne göre ayrıldıktan sonra fabrikalara, pazarlara gönderilir veya kış için depolanır. Hasat zamanı: Tohumları farklı zamanlarda olgunlaştığından Ağus¬tos’tan Kasım’a kadar olgunlaşan tohumları sırasıyla toplanır, kurutulur ve dövülerek tohumları çıkarılır. Kökleri de olgunlaşmasına göre Ağus¬tos’tan Kasım’a kadar sırası geldikçe sökülür, yıkanır ve pazarlanır, depolanır veya turşusu yapılır.  Birleşimi: Köklerinin birleşimindeki maddeler önemine göre şöyledir; a) β-Carotin (Provitamin A), Carotin-4,4-dipalmitat, E, B, B1, B2, C, K, P ve H vitaminleri ile likopin, Acetilkolin, Myristicin, Popairin (Popirin), poliasetilenlerden; Falcarinol (=Carotatoxin), Minerallerden; Seleni, Demir, Fosfor ve Kalsiyum içerir.  b) Tohumlarında %0,5-1,5 oranında eter yağı türevleri içerir. Bunların başında Bisabolen, Caryophyllen, p-Cymol, p-Cymen, Geraniol, Geranylacetat, Carvon, Carotal ve Daucol içer. Tesir şekli: Kökleri mide ve bağırsakları çalıştırıcı, gaz söktürücü, kabız-lığı önleyici, gözleri kuvvetlendirici, cildi güzelleştirici ve beyni çalıştırıcı özelliklere sahiptir. Araştırmalar: Dr.J.Warsama Jama, Rotterdam’da 55-95 yaşları ara¬sında 5182 hastası üzerinde yaptığı deneylerde bunamaya (Demenz= Dement) karşı β-Caritinin (β-Karotin) etkili olduğu görülmüştür. Β-Karotin (Provitamin A) öğrenme, hafıza, kavrama, tanıma ve düşünmeyi kuvvetlendirici olduğu tespit edilmiştir. (NH.8.97.457) Almanya’da yapılan diğer araştırmada ise akciğer kanserini önlediği ispatlanmıştır. (Stern 18.94.70) β-Karotin güzellik ve A-vitamini diye de anılır. Çünkü bir yönden deriyi UV-ışınlarına karşı korurken diğer yönden doğal bir şekilde derinin esmerleşmesini (Almanların en büyük rahatsızlıklarından biride esmerleşmek=bronzlaşmak) sağlar. (NH.7.95.373) Kullanılması:  a) Araştırmalara göre Tıp tarafından başta A-vitamini eksikliğine karşı havuç yenilmesi tavsiye edilmektedir. A vitaminin ise görmeyi kuvvetlendirici, deriyi güzelleştirici ve UV-A ve UV-B ışınlarına karşı koruyucu, kemikleri, saçları ve tırnakları kuvvetlendirici özelliklere sahiptir.  Açıklama:  a) Havucun sebze olarak taze ve sade veya salata ile yenirken mutlaka birkaç damla bitkisel yağ (zeytin yağı, ayçiçeği yağı) ilave edilmelidir. Çünkü havucun birleşimindeki β-Carotin bağırsaklar tarafından tamamen absorbe (emilme) olması ancak bu şekilde mümkündür. Aksi halde β-Carotinin ancak az bir kısmından istifade edebilir ve geri kalan asıl önemli kısmını dışarı atarız. Havuç deriyi güçlendirici, koruyucu ve esmerleştirici olan pigmentlerin çoğalmasını sağlar. Ba-ğışıklık sistemini (Immün) kuvvetlendirerek bulaşıcı hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. Yukarıda belirtildiği gibi son zamanlarda yapılan araştırmalarda β-Carotinin beyin fonksiyonlarını; öğrenme, kav¬rama, düşünme, tanıma ve hafıza gibi özelliklerini kuvvet¬lendirdiği ve de bunamayı (Alzheimer) önlediği tespit edilmiştir. Bunama belirtisi olan kişilere veya beynin daha iyi çalışmasını isteyenlere öncelikle Gingko’yu sonra da Havucu tavsiye ederim. Β-Carotin bağırsaklarda veya karaciğerde A-vitaminine dönüşür. Şayet aşırı miktarda β-Carotin alınır ise A-vitaminine dönüşmeden fazlası dışarı atılır. Tabi natürel yani havuç yiyerek alınan β-Carotin ise şayet sentetik β-Carotin alınırsa fazlası baş ağrısı ve saç dökülmesine neden olur. Bu nedenle mümkünse çok mecbur kalmadıkça sentetik β-Carotin alınmamalıdır. β-Carotin insan vücudunda (özellikle de kanda) rasgele gezen ve serbest radikalleri yakalayarak zararsız hale getirir. b) Havucun yaprak ve tohumlarındaki porphyrin hipofiz bezini uyararak cinsel organlardaki hormon üretimini artırır. Tohumlarında yapraklarına göre daha çok porphyrin içerir. Erkeklerin havuç tohum¬ların¬dan çay yapıp içmelerinde cinsel güçlerini kuvvetlendirici, kadınların çayını içmelerini halinde ise ağrılı ve sancılı adet hallerini normale dönüştürür. Havuç tohumunun birleşimindeki alkaloitlerden dolayı kullanırken dikkat edilmeli ve hiçbir zaman aşırı dozajda ve uzun süre alınmamalıdır. Çayı: İki kahve kaşığı havuç tohumu demliğe konur ve üzerine 250-300ml kaynar su ilave edilir ve de 5-10dk demlenmeye bıraktıktan sonra içilebilir. Bu çay üçe ayrılarak sabah, öğle ve akşam içilebilir.  Havuç şurubu: 400-500gr havuç yıkanıp temizlendikten sonra makine ile (mikser) sıkılarak suyu çıkarılır ve bu suya iki yemek kaşığı Turhal şekeri ilave edildikten sonra kaynatılarak havuç suyu elde edilir ve soğumaya bırakılır. Bir başka kaba 400-500gr soğan varsa kırmızı soğan ince doğranır ve sıkılarak suyu çıkarılır ve buna iki yemek kaşığı bal ilave edilir ve de elde edilen soğan şurubu ile havuç şurubu karıştırılır. Elde edilen soğan-havuç şurubundan günde 5-6defa 1 yemek kaşığı alınır ise başta ve boğaz yutak iltihapları, bronşit, grip ve bulaşıcı hastalıklara karşı etkili olur.  Natürel ilaçları: 1) Floradix® Kronterblut Dragees (Salushaus) bu draje aşağıdaki bitkilerin kuru ekstrelerinden elde edilmiştir. 32mg Ispanak, 12mg Isırgan otu, 8mg Ayrık kökü, 10mg Kızıl yoğsun, 8mg alıç çiçek ve yaprak, 4mg Kantaron otu ve 20mg Kuşburnu kuru ekstreleri ile 640mg Demir ve 49mg Kobalt, 60gr Demir-II-glukonat 10mg C-vitamini, 10mg Nikotinasitamit, 0,5mg B1-vitamini, 1,5mg B2-vitamini ve B6-vitamini ve 2mg Fidasit içerir. Başta demir eksikliğine karşı kullanılır. Ameliyattan, kazadan ve doğumdan sonraki rahat¬sızlığa karşı kullanılır.  2) Floradix Kraüterblut-Saft (Salus) 100mg şurubun oluşumu şöyledir; 0,46gr esmer yosun, 0,46gr ısırgan otu, 0,23gr Ayrık kökü, 0,23gr Civanperçemi otu, 0,23gr rezene tohumu, 0,23gr Buğday çimeni, 0,23gr turunç kabuğu, 0,115g Melek otu kökü, 0115gr Atkuyruğu otu ve 0,115gr Ardıç kozalağı ekstreleri ile 1gr Buğday çimeni kuru ekstresi, 0,635gr B-vitamini+demir ile 5mg B1-vitamini, 5mg B2-vitamini, 5mg B6-vitamini, 6mg B12-vitamini ve 100mg C-vitamini içerir. Başta demir eksikliğine karşı örneğin kaza, ameliyat, doğum veya zayıflık nedeni ile ortaya çıkan kansızlığa kullanılır.  Yan tesirleri: Havucun bilinen bir yan tesiri yoktur. Şayet sentetik (kim-yasal) β-Carotin aşırı miktarda alınır ise baş ağrısı ve saç dökülmesine neden olabilir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
KUŞKONMAZ Çok Yıllık | 0,4-1,2m | 5-7 Aylar | Ça,Ho,Na,Se | Sürgünü ve Kökü Kuşkonmaz, Spargel, Asparagus officinalis L. Acı ot  Şifalı Kuşkonmaz Tilki şen  Familyası: Kuşkonmazgillerden, Spargelgewâchse, Asparagaceen Drugları: Kuşkonmaz kökü: Asparagi radix  Kuşkonmaz sürgünü: Asparagi turiones Kuşkonmaz sürgününün sebzesi yapılarak yenirken, köklerinin çayı, tentürü ve natürel ilaçları yapılır. Giriş: Kuşkonmaz eski Mısırlılar tarafından kültür bitkisi olarak yetiş-tirilmiştir. Bilindiği gibi eski Mısırlılar bütün medmeniyeti Sümerliler’den (Türkler) almışlardır. Sümerler ise Orta Asya kurulan dünyanın en eski medeniyeti olan ANUA medeniyetinin bütün değerlerini mezopotamyaya taşımışlardır. Sebzesinden yemeği yapılmış bitkidir. Vatanının Batı Anadolu olduğu tahmin edilen Kuşkonmaz buradan zamanla Akdeniz ülkeleri, Avrupa, Asya ve nihayet Kuzey Amerika’ya kadar çok geniş bir alana yayılmıştır. Günümüzde 200 alt türünün olduğu iddia edilen Kuşkonmazın günümüzde en çok kullanılan türü Şifalı Kuşkonmaz; Asparagus officinalis olarak bilinen türdür ve ayrıca yöresel olarak da daha birkaç tür mevcuttur. Afrika Kuşkonmazı; Asparagus falkafus, Hint Kuşkonmazı; Asparagus racemosus ve Yabani Kuşkonmazı; Asparagus acutifolius’u sayabiliriz. Botanik: Boyu 40-120 cm boyunda, gövdesi parmak kalınlığında, tüy¬süz, parlak ve üzerinde sayısız dikey olarak uzanan dallara sahiptir. Dallar üzerinde boğumlar bulunur ve bu boğumlardan 5-15 adet iğne şeklindeki 5-15 cm uzunluğunda 0,5 mm kalınlığındaki yapraklardan oluşur. Çiçekleri sarkık, sarımsı yeşil veya beyazımsı yeşil çan veya koni şeklinde ve 5-20 mm uzunluğunda bir sapı bulunur. Meyveleri bezelye büyüklüğünde, 0.6-0.8 cm çapında koyu kırmızı renkli küre şeklinde, içinde 3-4 mm büyüklüğünde siyah tohumlar bulunur.  Yetiştirilmesi: Kuşkonmazın vatanının Türkiye olmasına rağmen, Türki-ye’nin Ege ve Marmara bölgesinde çok az sebzesi yapılır. Oysa Almanya’ da 9. yy.’da yetiştirilmeye başlanmış ve günümüzde Almanya’nın hemen her yöresinde yetiştirilmektedir.  Hasat zamanı: Mart’ta seralarda Nisan’dan Haziran’a kadar bahçe ve tarlalarda yetiştirilen sürgünleri toprak altından 20-30 cm derinden ke-silerek toplanırsa beyaz Kuşkonmaz sürgünü elde edilir. Şayet sürgünler topraktan çıktıktan sonra kesilerek işlenir ise Yeşil Kuşkonmaz sürgünü elde edilir. Kökleri ise Eylül ve Ekim’de sökülerek yıkanır, kurutulur. Çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Birleşimi:  1) Kuşkonmaz kökünün birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;  a) Saponin türevleri; Sarsaponin A,B,D ve G ile Diosgenin ve Yamosgenin’i sıralayabiliriz.  b) Karbonhidratlar; Asparagozlar, Asparogosin, Pentasakkaritler, Hexasakkaritler, Sakarozlar, Gluıkozlar ve Fruktozlar c) Ayrıca; Proteinler, Aminoasitler, Vanillin, Bernsteinasit, Caniferin ve Minerallerden Potasyum, Sabit yağlar, Eter yağları, Flavonitler  2) Kuşkonmaz otu;  a) Aminoasitlerden Asparagin, Arginin ve Tyrosin içerir. b) Flavonitlerden; Rutin, Hyperosid, Isoquercitrin, Cosmosiin ve Kâmferol-3-O-L-Rhamnoglikozit c) Ayrıca; Sabit yağlar, Eter yağları, Karbonhidratlar içerir.  Tesir şekli: İdrar artırıcı, böbrek-mesane kum ve taşlarını düşürücü ka¬nı temizleyici, vücuttaki suyu atıcı, yağlanmayı (şişmanlığı) önleyici etkiye sahiptir.  Araştırmalar:  1) Kuşkonmaz sürgününün bileşimindeki Asparagin ilk defa kobayların bağırsaklarında keşfedilmiş ve bu maddenin kanser hücrelerinin büyümesini önlediği tespit edilmiştir. Sentetik olarak Asparagin üretil¬miştir, fakat yan tesiri büyüktür. Oysa Kuşkonmaz sürgününde bu¬lunan Asparagin tabi olarak bulunmakta ve yan tesiri yoktur. (LBH.II.1065)  2) Birleşiminde 200 mg Kuşkonmaz kök tozu ve 200 mg Maydanoz otu tozu içeren Asparagus P isimli hapta 27 bayan üzerinde 10 hafta süren tedavi denemesi yapılmış ve hastaların ortalama 8,2 kg zayıfladıkları görülmüştür. Ayrıca yağ hazımsızlığı da ortadan kalktığı da kanıtlanmıştır. (Nhk 5.01.54) 3) Birleşiminde 200 mg Kuşkonmaz kökü tozu, 200 mg Maydanoz otu tozu içeren hapla (Asparagus P) ile 120 hasta üzerinde 8 hafta süren tedavi denemesi yapılmıştır. Bu tedavi denemesinde; şişmanlık, hafif yüksek tansiyon ve kalp zafiyeti gibi rahatsızlıkları olan 120 hastanın tedavi süresi sonucunda; şişmanların ortalama 3.6 kg zayıfladığı, tansiyonunun düştüğü ve kalp zafiyeti çeken hastaların iyileştiği tespit edilmiştir. (Nhp.2.96.247)  4) Zitzewitz ve ekibi 1994’de ve Beltz ve ekibi 1995’de yaptıkları araş-tırmalarda Kuşkonmaz kökü ve Maydanoz otunun ödemi önleyici ve tansiyonu düşürücü olduğunu tespit etmişlerdir. (H.Reuter) 5) Lenf kanseri olan 9 hastada %50 oranında etkili olduğu görülmüştür. (LBH.II.1065)  Kullanılması:  a) Araştırmalara göre ödem, şişmanlık, yüksek tansiyon ve kalp zafi-yetine karşı kullanılır. b) Komisyon E’ye göre idrar yolları iltihaplanması ve kumlarına karşı kullanılır.  c) Halk arasında; Kuşkonmaz kökünden elde edilen çay veya natürel ilaç¬lar başta; böbrek-mesane kum ve taşlarına, ödem, şişmanlık ve yüksek tansiyona karşı kullanılır. Ayrıca halk arasında kansızlık, vü-cudun aşırı yağlanması, romatizma ve nikris’e (Gut) karşı kullanılır.  d) Kuşkonmaz sürgününün ise sadece sebze yemeği yapılır.  Çayı: İki kahve kaşığı Kuşkonmaz kökü (ince kıyılmış) demliğe konur, üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10 dk hafif ateşte kaynatılır ve 5-10 dk demlendikten sonra süzülerek içilir.  Çay Harmanları; Gökçek Su attırıcı çay (ödemi önleyici);  >20 gr Ardıç kozalağı >20 gr Kuşkonmaz kökü >20 gr Hindiba otu ve kökü >20 gr Altın başak otu >10 gr Kayışkıran kökü >10 gr Kuşburnu meyve kabuğu ve tohumu Gökçek Böbrek ve mesane çayı (böbrek ve mesane taşları ve üşütmesi); >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >30 gr Altın başak otu >20 gr Kuşkonmaz kökü >10 gr Isırganotu Gökçek Romatizma çayı; >20 gr Harpago kökü >20 gr Isırgan otu >20 gr Atkuyruğu otu >10 gr Maydanoz kökü >10 gr Kuşkonmaz kökü >10 gr söğüt kabuğu >10 gr Ardıç kozalağı Homeopati’de: Kuşkonmaz kökünden 50 gr yıkanıp ince kıyıldıktan sonra bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 500 ml alkol ilave edilir. Şişe iki günde bir çalkalanır ve 4-6 hafta süzülerek Homeopati’de <<Asparagus>> adı ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4 defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.  Yan tesirleri: Kuşkonmazın ekim, dikim ve toplama gibi işlemleriyle uğraşan tarım işçilerinde deride kabarcık, kabarcıklar ve kaşıntılara ne¬den olabilir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
KÜÇÜK CEZAYİR MENEKŞESİ Çok Yıllık | 0,1-0,2m | 4-7 Aylar | CA,Ho,Na | Otu Küçük Cezayir menekşesi, Kleines Immergrün, Vinca minor L. Familyası: Zakkumgillerden, Hundsgiftsgewâchse, Apocynaceae Drugları: K.C Menekşe otu; Vincae minors herba K.C. Menekşe otu (yaprak. Çiçek ve sürgünleri) çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.  Giriş: K.C. Menekşe otu zakkumgillerin bir alt grubu olan vincagiller dahil olup bu gruba 7 bitki dahildir. Fakat bunlarında yetiştiği bölgeye, toprağa ve iklime göre oldukça çok ırkları mevcuttur. Vinca kelimesi Latince vincere kelimesinden türemiş olup hakkından gelmek anlamına gelir ve minor küçük anlamına gelir. Eskiden hekimler başta deri has¬talıklarına karşı özelliklede kafa derisindeki kaşıntıya karşı, nadiren de rahim kanaması ve kuşpalazı (difteriye) karşı kullanılmıştır. Vatanının Kuzey Afrika olduğu tahmin edilen bitki Avrupa ve Asya’nın ılıman ve subtropik iklimli bölgelerine yayılmıştır ve nihayet Kuzey Amerika’ya götürülen bitki orada da yayılmıştır.  Botanik: K.C. Menekşesi yerde sürünen ve boyu 60 cm yi bulan bir bitkidir. Çevreye yayılır fakat sadece 20cm’lik kısmı dikey olarak yük¬selir. Bitki sürgünleri ile kısa zamanda bulunduğu yerde kümeler oluştu¬rarak çoğalır. Yaprakları karşılıklı bir sonraki ile çapraz geniş bir mızrak şeklinde veya oval şekilde, kenarları bütün kısa saplı, derimsi sertlikte veya sapsız, üst yüzeyi koyu yeşil ve parlak, alt yüzeyi mat ve yeşil renk¬lidir.  Çiçekleri açık maviden mora kadar çeşitli renk tonlarında olabilir ve beş adet olan taç yaprakları baştan ortalara kadar oval şeklinde iken buradan itibaren bel veya mala şeklini alır ve yahut da pervaneyi andırı şekil¬dedir. Pervane şeklindeki taç yaprakların geri kısmı boru şeklindedir.  Yetiştirilmesi: Bitki süs bitkisi olarak hemen hemen Türkiye’nin her yöresinde yetiştirilebilir. Köklerinden alınacak bir parça ekildiği yerde kısa sürede kümeler oluşturur.  Hasat zamanı: Yaprak dökmeyen bir bitki olması nedeniyle toplanması hemen her zaman mümkündür. Fakat en uygun zaman Nisan ve Mayıs ayında, yeni çıkan filizlerinin çiçek açmadan biraz önce toplanırsa en yüksek oranda Alkaloit içerir.  Birleşimi: K.C. Menekşe otunun birleşimindeki en önemli maddeler; a) Alkaloitler %0,15-1,4 arasında olabilir ve en önemlileri; Vincamin %25-65, Eburnamin, Akuammilin, Vincorin, Vincorubin, Eburenin, Eburnamenin, Vincaminin, Vincarubin ve Vincoridin içerir.  b) Ayrıca Tanin, Flavonit glikozitler, Urolikasit, Saponinler, Eterik yağ, C-vitamini ve Mineraller içerir. Araştırmalar: Önceleri yüksek tansiyona karşı etkileri araştırılan K.C. Menekşe otunun asıl etki alanının beyin olduğu görülmüştür. K.C. Me-nekşesi beyine kan akışını arttırıcı ve düzenleyici, beyin metabolizmasını arttırıcı, beyin kaslarının çalışmasını düzenleyici ve beyin fonksiyonlarını arttırıcı olduğu tespit edilmiş ve bu yönde yüzlerce araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucu asıl etkili olan alkaloitin Vincamin olduğu tespit edilmiştir. Bu müspet araştırmaların yanında hayvanlar üzerinde yapılan başka araştırmalarda da bitkinin kanın yapısını bozduğu ve böylece vücudun bulaşıcı hastalıklara karşı koymasının imkansız hale geldiği tespit edilmiştir. Çünkü savunma sistemi yetersiz kalmıştır. (geniş bilgi için yan tesirine bak). Bu araştırmalardan bazıları; 1) E.Szczeklik, J.Hano, B.Bogdanikow ve J.Mai tarafından 1957’de Po¬lon-ya’da K.C. Menekşe otu ile yüksek tansiyon rahatsızlığı olan 30 hasta üzerinde klinik tedavi denemesi yapılmış ve hastaların çoğunun iyileştiği görülmüştür. (H.H.B.VI.1130) 2) Y.A.Shelekov ve ekibi 1964’de Rusya’da yüksek tansiyon rahatsızlığı olan 90 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmış ve hastalardan 74’ünün iyileştiği görülmüştür. (H.H.B.VI.1130) 3) J.Schier çiçek açan K.C. Menekşe otundan elde ettiği tentürle tedavi denemesi yapmıştır ve tedavi denemesinde K.C. Menekşe otu ten-türünün deri ve damarlardaki kan akışını arttırdığını gözlemlemiştir. (B.Vonarburg.I.118) 4) MIKUS yaptığı araştırmalarda K.C. Menekşesinin (hapının) beyin damarlarındaki sertleşmeyi (serebrale sklerose) önlediğini ve böylece unutkanlık, baş dönmesi, baş ağrısı, iç huzursuzluk, konuşma bo-zuklukları gibi rahatsızlıklara karşı etkili olduğunu tespit emiştir. (R.F.Weiβ 241) 5) RENECKE çevre veya beyinsel nedenle ağrı duyma rahatsızlığı olan 20 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmış ve hastaların durumunda iyileşme olduğunu gözlemlemiştir.  Tesir şekli: Kan dolaşımını arttırıcı, kanı temizleyici, iç kanamayı ön¬leyici, tansiyonu düşürücü, idrarı arttırıcı ve teskin edici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Araştırmalara göre; K.C. Menekşe otu ve ilaçları yüksek tansiyon ve beyin damarları sertliğine (serebrale sklerose) kullanılırsa da yan tesirleri nedeni ile yan tesiri olmayan Gökçek İksir tercih edilmelidir.  b) Homeopati’de K.C. Menekşe otu tentürü başta; yüksek tansiyon, akıntılı, pis kokulu ve kabarcıklı deri hastalıkları ve ekzema özellikle baş ve yüz derisindeki; burun ve rahim kanamasına karşı kullanılır.  c) Halk arasında yüksek tansiyon, unutkanlık, mide, bağırsak ve mesane üşütmesi ve ishale karşı kullanılır.  Çayı: Çayının veya diğer ilaçlarının kullanılması Alman Sağlık Bakan¬lığınca Almanya’da kullanılması yasaklanmıştır fakat bana göre tentürünün kullanılmasında bir mahzur olmasa gerek. Çünkü D3 tentürü 1/1000 sıvılaştırılmıştır. Homeopati’de: K.C. Menekşe otundan (yaprak, çiçek ve sürgünleri) 20 gr ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzerine 80 ml %70’lik alkol ilave edilerek güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta muhafaza edilir. Bu şişe içindeki sıvı süzülerek Homeopati’de <<Vinca minor>> ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden 10 ml alınarak 90 ml %70’lik alkolle karıştırıldıktan sonra D3 dozajında tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.  Hastalığın belirtileri (semptom):  1) En önemli belirtisi baş derisinde lekeler (benekler) ortaya çıkarsa ve buralardan pis kokulu sıvı akar ise 2) Baş derisinde amansız kaşıntılar hasıl olursa  3) Hasta kendini kanatıncaya kadar kaşıyorsa 4) Büyük dermansızlık ve ölümcül zafiyet 5) Vücudun boşluklarında kanama  6) Deride sulu ve kaşıntılı, yanmalı kabarcıklar varsa o zaman K.C. Menekşe otu tentürü kullanılır. Yan tesirleri: Alman Sağlık Bakanlığı 20 Temmuz 1987’de K.C. Menek¬şe otu içeren ilaçları piyasadan çekmiştir. Gerekçe olarak kanın yapısını bozduğu ve bunu da bulaşıcı hastalıklara karşı vücudun direncini azalttığını ileri sürmüştür. Bu nedenle yan tesiri olmayan Gingko drogları (Gingkolu ilaçlar) tercih edilir.  B) Büyük Cezayir Menekşesi, Groβes Immergrün, Vinca major  Familyası: Zakkumgillerden, Hundsgiftsgewâchse, Apocynaceae Drugları: B.C.Menekşe otu; Vincae majoris herba B.C.Menekşe otunun kökleri hariç tamamı kullanılır. Genellikle Akdeniz ülkelerinde yetişen bu türün yaprakları yumurta şeklinde uçları hafif sivri, kenarları hafif dalgalı ve yüzeyi parlaktır. Çiçekleri öncekinden farklı olarak eflatun (vişneçürüğü) renkli ve bazen de açık mavi renkli olabilir. Bileşiminde Alkaloit türevlerinden (%0,72-1,87) başta Vincamin ve az miktarda Akuammicin, Akuammin ve diğerlerinden içerir. Özel¬likleri, kullanılması ve yan tesirleri aynı K.C.Menekşesi gibidir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
PELİN OTU Çok Yıllık | 0,5-1,2 m | 7-9 Aylar | Ça,Na,Ho | Otu Pelin otu, Wermut, Artemisia absinthium L. Mide otu Safra otu Acı Pelin otu Beyaz Pelin otu Ak Pelin ot Familyası; Bileşikgillerden, Korbblüfengewâchse, Asteraceae (Compositae) Drugları; Pelin otu; Absinthii herba Pelinin Yaprak, Çiçek ve Sürgünleri kısaca otunun çay, tentürü ve Na¬türel ilacı yapılır. Uzun süre kullanılması veya fazlası zehirlenmeye sebep olabilir.  Giriş; Bileşikgillerin alt grubuna ait olan Artemisiagillerin (Pelinotugiller) takriben 360 türü mevcuttur ve dört ana gruba ayrılır. Bunları; Abrotanumgiller (kara Pelingiler), Absinthiumgiller (Acı Pelin otugiller), Dracunculusgiller (Ekstragongiller) ve Seriphidiumgiller diye dörde ayırmak mümkündür. Artemisiagillerden olan Acı pelin, Kara Pelin, Ekstragon, Horasan otu, Sıma otu ve Adi pelin otu aynı familyadan ol¬ma-larına rağmen farklı kullanma alanlarına sahip olduklarından ve farklı bileşikleri içerdiklerinden ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Latince Absinthium hoşa gitmeyen anlamına gelir, çok acı olması nedeni ile, çok acı olmasına rağmen az miktarda içilirse kendine has hoş bir tadı vardır. Vatanı Türkiye ve Balkanlar olup buradan Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Türkistan’a kadar geniş bir alana yayılmıştır. Amerikanın keşfinden sonra Kuzey ve Güney Amerika da yetiştirilmiş ve yabanileşmiştir. Tarihte ilk defa Mısırlıların M.Ö 1600 yılında kullandıkları ve sonra Romalıların ve sonrada İbn-i Sinanın detaylı incelemesi ve tedavi olmuş Avrupalı tıp adamları da genellikle İbn-i Sina dan istifade etmişleridir. Botanik; Wermut çok yıllık bir bitki olup takriben 3-10yıl yaşar, 50-120cm boyunda, oldukça çok çatallaşan ve grimsi beyaz renkte bir bitkidir. Yaprakları grimsi gümüş renkli tüycüklerle bezenmiş olup alt yap¬rakları 5-15cm uzunluğunda bir sap üzerinde ve bunun üzerine dizi¬len yan yapraklar genellikle üç lopludur. Üst yaprakları sapsız üç loplu olmasına rağmen yan lopların oldukça kısa ve ortadaki lop oval veya geniş mızrak şeklindedir. Çiçekleri; Bitkinin en üst noktasında çiçek sap¬larına salkım şeklinde dizilmiş başlardan oluşur ve başların boyu aşağı doğru eğiktir. Çiçek başları küre şeklinde 3,5mm çapında kenarları, grimsi veya gümüşi renkli ipeğimsi tüycüklerle donanmıştır ve ortasında sarımsı veya altın sarısı renktedir. Yetiştirilmesi; Pelin otu Türkiye’nin Ege, Akdeniz, Marmara ve Kara¬de¬niz bölgesinde yabani olarak kendiliğinden yetişir diğer bölgelerde ekilirse yetişir. Bitki taşlı, kumlu, azotlu, çimenlikle, ırmak kenarları, sıcak, güneşli yöreler, Viranelerde kendiliğinden yetişir. Hasat Zamanı; Pelin otu çiçek açmaya başlamadan önce sürgün, yaprak ve çiçekleri toplanarak kurutulur ve özel kaplarda muhafaza edi¬lir. Pelin tentürü ilacı yapılacaksa taze olarak işlenir. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yan¬lışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi; pelin otunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz. a) Eterik yağ türevleri %0,2-1,5 arasında olup; 1) Monoterpenler (-)-Thujon (α-Thujon) (+)- Izothujon (β-Thujon), Thujylalkol, Pinen, Cadinen, Phellandren, Sabinol, Asetilester, Izovaleryester ve Palmitylester. 2) Sesquiterpenler; α- Bisabololi- β- Carcumen, Artemisin, Pelinlacfon, Sanfonin ve Pseudosantonin Pelin otunun yetiştiği ülkeye ve iklime göre bazen ana madde Thujon yerine C-Epoxyocimen (İtalya), trans-Sabinylasetat (Fransa) ve Chrysanthenyasetat (Fransa) içerir. b) Acı maddeler %0,15-0,5 arasında olup en önemlileri Sesquiterpenlacton türevleri; Absinthin %0,25, Artabsin %0,1 ve az miktarda Matricin, Hydroxypelenolit, Ketopelenolit A ve B, Absintholit, Artanolit, Arabsin ve Anabsinthin içerir. Anabsinthin şayet sağlıklı kurutulmazsa absinthin’in dönüşümünden oluşur ve Matricin ise Chamazulene dönüşerek Pelin yağı veya tentürüne mavimsi renk verebilir, fakat genellikle yeşilimsi veya sarımsı kahve renktelidir. c) Flavonitler; Rutin, Kompferol ve Quercetinglikozitler ve ayrıca Lipofil (yağ parçalayıcı) Flavon Artemisitin (3,3, 4, 5, 6, 7- Hexamethoxyflvon) içerir. d) Steroler; Stigmasterol, β- Sitosterol e) Ayrıca; Potasyumnitrat, Mangan, Tanin %5-7, Reçine, Malikasit, Kehribar asit, C ve B2 Vitamini içerir. Araştırmalar; İnsanlar ve fareler üzerinde yapılan araştırmalarda pelin otu çayı, tentürü veya Natürel ilacının bütün sindirim sistemine et ettiği ve Mide, Karaciğer Pankreas ve Bağırsak salgılarını artırdığını tespit etmişlerdir.  1) J. Baumann ve ekibi 1975 yılında karaciğer rahatsızlığı olan 15 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmışlardır. Pelin propatları (pelin ilaçları); Damla, çay, tentür v.b alan hastaların onikiparmak bağırsak¬larından numunelerde, hastaların normalden çok fazla salgı üret¬tikleri tespit edilmiştir. Artan salgıların birleşiminde; ∞- Amyloz¬lar, Li¬paz¬lar, Bilirabin ve Kolesterdun fazlaca olduğu görülmüştür. (H.H.B.4.362) buradan da karaciğer ve pankreası güçlendirdiği anlaşılır.  2) Kendi tecrübem; Bekârken hiçbir sindirim rahatsızlığım yoktu ve 57kg geliyordum, evlendikten sonra bir yıl içinde 10kg aldım ve üç yıl sonra mide rahatsızlıklarım başladı ve doktor muayenesinde Gastrit olduğu anlaşıldı, bu rahatsızlığı şifalı bitkilerle tedavi ettim. Beslen¬mem değişmiş bekârken az yerken evlenince çok yemeye başladım ve yemekten bir gün sonra göğsüme bir bıçak batıyormuş gibi bir ağrı giriyordu. Evlendikten 15yıl sonra ağır yemekten 1-2 saat sonra başa kan hücumu ve yanma, ayaklarda üşüme ve karnımda şişkinlik hasıl oldu bunun neden ileri geldiğini bende anlamadım Doktorumda. 11.07.00 tarihinde Pelin otunu 2. defa incelemeye başladım ve çayını içerek özelliklerini öğrenmek istedim ve gördüm ki pelin otu ye¬mekten sonra ortaya çıkan her türlü hazımsızlık rahatsızlıkları; Şiş¬kin¬lik, yanma, ekşime, midede bir taş varmış gibi bir his ve kramp¬lara karşı oldukça etkilidir. Bitki oldukça acıdır ve sadece 12 (yarım) çay kaşığı (kahve kaşığı değil) pelin otu ile çay demlenir ve bu da günde 3-4 defa içilir. Tesir Şekli; İştah açıcı, sindirimi, kolaylaştırıcı, bezeleri uyarıcı, şişkin¬liği önleyici, safrayı artırıcı, mide ve karaciğeri kuvvetlendirici, tonik (vücudu kuvvetlendirici), parazitleri önleyici (bağırsak kurtları), iltihapları önleyicidir. Kullanılması;  a) Araştırmalara göre mide, karaciğer, pankreas ve onikiparmak bağır-sak salgılarını artırıcı özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir ve bu özellikleri nedeni ile iştahsızlık, hazımsızlık, tıkanma ve şişkinlik gibi sindirim rahatsızlıklarına karşı kullanılır.  b) Komisyon E 05.12.1984 tarihli, 228nolu Monografi bildirisinde Pelin otunun başta; İştahsızlık, Hazımsızlık ve safra yolları rahatsızlıklarına karşı kullanılmasını tavsiye etmektedir.  c) Homeopatide; Sara, Kramplar, Çırpınmalar, Misteri, Kabalık, iştah-sızlık, zayıflık, Verem, Mide bağırsak üşütmesi, Basur, Ekzema, Kansızlık, Kaşıntı v.b rahatsızlıklara karşı kullanılır.  d) Halk Arasında da başta mide ve safra rahatsızlıklarından; yanma, ekşime, şişkinlik, gastrit, mide krampları, safra iltihaplanması, safra kaslarının zafiyeti ve Safra taşı gibi rahatsızlıklarla, mide üşütmesi, mide asidi yetmezliği (hipoasiditet), Mide asidi fazlalığı (Hiper¬asiditet); kansızlık, deniz tutması, Ağız kokusu, Ateş, bağırsak kurt¬ları, yağlanma (şişmanlık) sara tentürü, karaciğer zafiyetine karşı kullanılır. E. Schneider hormon üreten bezelere etki ettiği ve uyar¬dığını böylece vücudun bulaşıcı hastalıklara (Enfeksiyona) karşı di¬renç kazandığını, siyatik, Gut, Romatizma, Yağlanma ve şeker has¬talığına karşı vücudun direncinin arttığını ifade etmektedir. e) Psikolojik rahatsızlıklardan; sara hastalığına karşı etkilidir ayrıca, çırpınma, kekeleme, baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşıda etkilidir.  Açıklama;  1) Günümüzde modern yaşam sonucu, sinirsel veya yanlış beslenme nedeni ile insanlar aşırı oranda siyah çay, kahve, Alkol, nikotin, tatlı ve kimyasal ilaç (aspirin) almakta. Hızlı, çabuk, çiğnemeden yemek yemekte ve de stres, üzüntü, sıkıntı, sinirlilik, telaş gibi psikolojik du-rumlarda buna eklenince midede önce ekşime, yanma, aşırı asitlen¬me (hiperasiditet), şişkinlik ve kramplar gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar ve zamanında tedbir alınmaz ise Gastrit (mide mukazasının iltihaplanması) meydana çıkar. Doktorlar asidi azaltmak için çeşitli Natronlu (karbonat) kimyasal ilaçlar vermekteler. Natron (sodyum, hidrojen, karbonat) alındığı sürece asidinötürleştirir. Kimyasal ilaç almayı bıraktığınızda, mide aynı şekilde fazla asit üretmeye devam eder oysa bitkisel ilaçlar rahatsızlığı tamamen iyileştirir. Tabi ki beslenme şeklini değiştirmek gerekir ve yavaş yavaş yemek yenmeli yani yeterince zaman ayrılmalı, çok çiğnenmeli, yemekten önce sala¬ta ve meyve yenmeli ve de mümkün oldukça yemek esnasında pozitif sohbetler yapılmalı stresten uzak durulmalıdır. Bazı uzmanlar pelin otu için mide asidini artırdığını bazıları azalttığını bazıları da dengelediğini ifade etmektedirler. Mide asidini artırdığı yapılan araş¬tırmalarla belgelenmiştir, fakat azalttığına yani fazla mide asidini normalleştirdiğine dair iddialarda mevcuttur. Bu da bitkinin sadece safraya değil aynı zamanda hormonlarını düzenleyen bezelere etki etmesi ile açıklanabilir. 2) Dr. E. Scheider Pelin otunun bezelere özelliklede böbrek üstü beze-lerine etki ettiğini ve böylece vücudun kan dolaşımının düzeldiğini, Romatizma, Gut, Metabolizma bozukluğu, şeker hastalığı, yağlanma (şişmanlık), Ödem ve enfeksiyona (bulaşıcı hastalıklar) kaşı vücudun daha etkili bir direnç kazandığını ifade etmektedir. 3) Sürekli tatlı yiyenlerin ağız tadı bozulur ve tatlı olan yiyeceklerde dahi tat bulmazlar, belli bir süre acı yiyenler ise yeniden tat alma dokularını uyarırlar ve yediklerinden haz alırlar. Çay; Pelin otundan 12 Kahve kaşığı (diğer şifalı bitkilerde genellikle 2 kahve kaşığı) demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek, 5-10dakika demlenmesi beklenir ve de süzülerek içilir. Bu çay sabah, öğle ve akşam yemeklerinden sonra içilirse hazmetmede etkili olur. Aç karnına içilirse mideye ağrı gelebilir. Pelin otu çok acı oldu¬ğundan günde bir defa demlemek ve onu o gün az az içmek gerekir. Pe¬lin otu, çentiyan kökü, Kantaron otu, acıyonca ve kara pelin otu gibi acı şifalı bitkilerin çayını içerken şeker kullanmamak daha uygundur. Pelin otu çayını 3 hafta içtikten sonra 2-3 hafta ara vermek gerekir, aksi halde birleşimindeki eterik yağ türevi Thujon zehirlenmelere neden olabilir. Çay Harmanları;  Gökçek İştah çayı (Mide asidi artırıcı); >20gr Nane yaprağı >20gr Çentiyan kökü >20gr Kantaron otu >20gr Turunç kabuğu >15gr Pelin otu >5gr Sefa çiçeği Gökçek Karaciğer ve safra çayı (Safra taşlarına karşı yardımcı ve kramplara karşı); >20gr Pelin otu >30gr Oğul ot yaprağı >10gr Şahtere otu >30gr Nane yaprağı >10gr Kantaron otu Gökçek iştah çayı (Tıkanma, şişkinlik, iştahsızlık ve Hipoasiditet);  >20gr Pelin otu >20gr Kantaron otu >20gr Turunç kabuğu >20gr Nane yaprağı >10gr Çentiyan kökü >10gr Tarçın kabuğu Gökçek iştah çayı (Tıkanma, şişkinlik, iştahsızlık ve Hipoasiditet); >20gr Pelin otu >20gr Kantaron otu >20gr Turunç kabuğu >10gr Acıyonca yaprağı >20gr Çentiyan kökü >10gr Tarçın kabuğu Gökçek Safra çayı (safra akışı rahatsızlıkları, şişkinlik, tıkanma ve sindirim rahatsızlıkları) >20 gr Devedikeni tohumu  >20 gr Mübarek otu >20 gr Nane yaprağı >20 gr Pelin otu >20 gr Kimyon tohumu >10gr Ravent kökü Gökçek İştah çayı (iştahsızlık, tıkanma ve şişkinliğe); >30gr Zencefil kökü >30gr Çentiyan kökü >30gr Pelin otu >20gr Kantaronotu Gökçek İştah çayı (hazımsızlık, şişkinlik ve tıkanma ve iştahsızlık); >30gr Melek otu kökü >30gr Pelin otu >20gr Çentiyan kökü >20gr Kantaronotu Gökçek safra ve mide krampları çayı; >40 gr Kırlangıçotu >30 gr Zerdeçal kökü >30 gr Pelin otu >20 gr Hindiba ot ve kökü Gökçek Safra çayı; >30gr Hindibaot ve kökü >15gr Şahtere otu >15gr Pelin otu  >20gr Nane yaprağı >20gr Papatya çiçeği Gökçek Şişkinlik çayı >20gr Anason tohumu >20gr Rezene tohumu >20gr Kakule  >20gr Pelin otu >20gr Kimyon tohumu Gökçek Diabet çayı >20gr Pelin otu >20gr Kantaron otu >20gr Y. Mersin yaprağı >20gr Hindiba otu ve kökü >20gr Mübarek ot Gökçek karaciğer ve safra çayı (Safra yolları fonksiyon bozukluğu nedeni ile hazımsızlık); >30gr hindiba ot ve kökü >30gr Kırlangıç otu >20gr Pelin otu >20gr Mübarek ot Gökçek Mide çayı (tıkanma, şişkinlik, hipoasidite ve iştahsızlığa karşı); >30 gr Çentiyan kökü >30 gr Civanperçemi otu >20 gr Kantaron otu >20 gr Pelin otu Gökçek Karaciğer safra çayı (Hazımsızlık, safra yolu fonksiyon bozukluğuna); >30gr Devedikeni tohumu >30gr Nane yaprağı >20gr Pelin otu >20gr Zerdeçal kökü Homeopatide; Pelin otunun taze sürgün, yaprak ve çiçeklerinden 50 gram bir şişeye konur ve üzerine %70lik 500ml Alkol (Etanol) ilave edi-lerek arada bir çalkalanır ve güneş ışınlarından uzakta muhafaza edi¬lir. Şişedeki madde 4-6 hafta sonra süzülerek Homeopatide <<Absinthum>> adı ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa yemekten sonra 10-15 damla 3-4 hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay harmanlarıyla aynı şekilde tentür hazırlanır. Tentürü çayından farklı olarak ayrıca sara, beyin hassasiyeti ve çocukların uyuyamamasına karşıda kullanılır.  Ekstresi; Pelin otu Alkol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılarak pelin ekstresi elde edilir ve aynı tentür gibi kullanılır.  Hastalığın belirtisi (Sendrom); Şayet hastada; 1) Sara nöbetleri ve nöbet esnasında aniden benzi solar ve bir haykırmayla kendini yere atar. 2) Sara nöbetleri sık sık oluyorsa. 3) Aptal bakışlarla arkaya doğru düşerse ve saralılar gibi el kol hareketlerinde bulunursa. 4) Dilini ısırıyorsa, dili ağzına sığmıyorsa. 5) Besinler midede ağırlık yapıyorsa ve mide soğuksa. 6) Sürekli idrar yapmaya zorlanma, idrarının at idrarı gibi kokması. 7) Gözler kızarmış ve yaşlı is. 8) Gözü bazen soluk bazen morumsu renkte. 9) Unutkanlık, titreme, hayaletler görme gibi haller varsa Pelin tentürü uygun demektir. Yan Tesirleri; Tarife uyularak çayı içilmeli ve 3 haftadan fazla içilme¬meli, hamileler asla içmemelidir. Şayet aşırı dozajda veya uzun süre alınırsa öncelikle bağımlılık yapar, merkez sinir sistemine, beyne, böb¬rek¬lere zarar verebilir, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma ve kramplara neden olabilir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
DEMİR HİNDİ Ağaç | 10-25m | 5-8 Aylar | Na, Pü | Meyvesi, Püresi Demir hindi, Tamarinde, Tamarindus indica Temir hindi  Hint hurması Familyası: Sinamekigillerden, Sennagewaechse, Caesalpinaceae Drugları: Demir hindi meyvesi: Tamarindrom fructus Demir hindi püresi (ezmesi): Tamarindorum pulpa Demir hindinin meyvesi yenir veya püresi elde edilerek ev ilaçları ya-pımında veya natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Demir hindinin asıl vatanı Afrika’nın tropik bölgeleri olup, buradan önce Hindistan, Malezya ve Endonezya’ya kadar geniş bir alana yayılmış olup en son olarak da orta Amerika’ya, özelikle de Karibik adalarına yayılmıştır. Demir hindi eskiden baklagiller ailesine dahil edilmiş, fakat son yapılan yeni tasnifle demirhindi sinamekigiller ailesine dahil edil¬miştir. Demir hindi tropik ülkelerde yetiştiğinden ne almanca, nede Türkçe konu ile ilgili eserlerden bu bitkinin fotoğrafına rastlamadım. Tesadüfen Frankfurt Palmiye Bahçesinde (Palmengarten) Temmuz 1995’de rastladım ve fotoğrafını çektim. Arapça <Tamr hindi> Hint ya¬rımadası anlamına gelir. Türkçedeki demir hindi veya temir hindi diye anılmasının sebebi ise Arapçadan Türkçeye yanlış bir şekilde geçme¬sinden dolayıdır. Botanik: Demir hindi 10-25cm boyunda üst kısmı oldukça sık dallı ve yapraklı, gövdesinin kalınlığı (çapı) 8 metreyi bulur. Yaprakları 10-15 çift karşılıklı olarak dizilmiş 2-3cm uzunluğunda 1-2cm eninde yeşil renkli, kenarları bütün, ortadan uzanan ana damar sanki yaprağın uç kısmını içeri doğru çekiyormuş gibi ve girintili olup iki dişli yaprakmış gibi bir görünüm verir. Ana yaprak karşılıklı dizilen 24-30 yaprakçıktan meydana gelir ve değişken sıra ile dallara dizilmiştir. Çiçekleri yaprak sapı dibinden uzanan bir sap üzerinde 8-12 çiçeğin değişken sıra ile dizilmesi ile meydana gelen salkım şeklindeki çiçek demetlerinden oluşur. Çiçekleri açmadan önce gonca iken önce yeşil sonra kırmızımsı ve açtıktan sonra ise üzeri kırmızı beyazımsı çizgili pembe taç yaprakları ve ortada beyaz bir göbekten meydana gelir. Çiçekleri döllendikten sonra aynı keçiboynuzuna (harnup) benzeyen 10-20cm uzunluğunda 2-4cm eninde siyahımsı esmer renkli içinde 6-10 adet köşeli, esmer, sert çekirdekler ve bunu saran etli, sulu beyaz meyve özü bulunur.  Hasat zamanı: Sonbaharı toplanan keçiboynuzu (harnup) şeklindeki meyvelerin kabukları soyulur, çekirdekleri, çıkarılır ve geri kalan meyve özü sıcak suda koyulaşıncaya kadar kaynatılır ve elde edilen püre (ezme) ev ilaçları ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Ma¬le¬sef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi:  a) Meyvelerinin birleşimindeki en önemli maddeler sırası ile organik asit türevleri (%15), Tartarik asit (Üzüm asidi), Malik asit (elma asidi), Potasyumhidrogentartarat ve Formik asit içerir.  b) Aminoasit türevlerinden; Alanin Leukin, Fenylalanin ve serin c) Eterik yağlardan (Uçucu yağlar); Limonen, Geraniol ve Geranial d) Ham şekerlerden (%25-30); başta Pektin ve az miktarda diğer glikoz birleşimleri COOH COOH l l HO-C-H HO-C-H l l  H-C-OH CH2 l l  COOH COOH Tartarik asit Malik asit (Üzüm asidi) (Elma asidi) Tesir şekli: Müshil yapıcı bir özelliğe sahiptir. Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Demir hindi yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin: Pekliğe karşı Ravent, Keten, Sinameki, Nane, Akdiken veya Gökçek iksiri daha etkilidir. Genellikle demir hindi ezmesi (püresi) sade bazen de sinameki ile karıştırılarak demir hindi macunu yapılır ve müshil ilacı olarak kullanılır. Yetişkinler için bir defada 30-40gr, çocuklar için 2-4gr almak yeterlidir. Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
HUŞ AĞACI Ağaç | 10-30m | 4-5 Aylar | Ca,Ho,Na | Yaprak, Bitki özü ve Katranı Huş ağacı, Birke, Betula Pendula  Ak ağaç Syn: Betula olba  Akhuş Betula rerrucosa Akhuş ağacı “ ehrh. Kum huş ağacı Salkım Huş ağacı Familyası: Huşağacıgillerden, Birkengewâchse, Betulaceae Drugları: Huş yaprağı; Betula folium Huş katranı; Betula fix  Huş şurubu; Betula uquor Huş özsuyu; Betula succus Huş yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında, katranı merhem yapımında ve bitki özsuyu içmek için kullanılır. Giriş: Huş ağacı Huşağacıgillerden olup bu grupta takriben 100 bitki mevcuttur. Bunlardan en önemlileri ve en yaygın olarak kullanılanları Akhuş; Betula pendula ve Bataklık huş ağacı; Betula pubescens’tir. Es-kiden bu iki tür aynı isimle anılmış sonradan ayrı isimler verilmiştir. Ağacın gövdesi beyaz olduğundan Ak ağaç diye ve dallarının saklık ve narin olması, rüzgar esince hışırtı çıkarması nedeni ile ve yahut da ilkbaharda bitki gövdesinden yukarı doğru hışır hışır akan su sesi duyulan bu nedenle de Huş ağacı diye anılır. Almanca Bikre kelimesinin Hince, “Bharg” kelimesinden türediği ve beyaz anlamına geldiğidir. Bitkin vatanı Güney Türkistan ve Kuzey Hindistan olup zamanla dünyanın ılıman iklimli hemen her yöresine yayılmıştır. Bir huş ağacı günde 70lt su emerek gövdeye verir ve oradan yapraklara ulaşan su işlendikten sonra büyük bir kısmı gaza (esansa) dönüşür ve bu güzel koku gaz (esans) biz farkına varmadan çevremize güzellikler saçar. Alman ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre bir ağacın çevreye kattığı değerin 2500Euro olduğunu tespit etmişlerdir.  Botanik: Huş ağacı hemen her yörede özelliklede ormanlarda, kumluk yerlerde ve humuslu topraklarda yetişir. Soğuğa dayanıklı olması nedeni ile Sibirya’dan Kuzey Afrika’ya kadar çok geniş bir alana yayılmıştır. Türkiye’nin Erciyes ve Ağrı gibi dağ eteklerinde Marmara ve Karadeniz ve de Doğu Anadolu’nun ormanlarında yabani olarak yetişir. Yaprakları ortadan uca doğru ve de ortadan başa doğru üçgen şeklinde veya yumurta şeklindedir. Yaprakların üst yüzeyi açık yeşil, alt yüzeyi soluk yeşil renkli, kenarları kertikli, 3-5cm uzunluğunda, 2-4cm enindedir. Salkım huş ağacının yaprakları tüysüz iken bataklık ağacının yaprak¬larının alt yüzeyi tüylüdür ve bu da bu iki bitki arasındaki en büyük farktır. Erkek çiçekleri 8-10cm uzunluğunda, 0,5-1cm çapında, silindir veya kuyruğundan asılmış kedicik şeklinde olduğundan kedicik diye anılır. Dişi çiçekleri 2-3cm uzunluğunda, 0,6-1cm çapında silindir şeklindedir ve de her iki çiçek ilkbaharda koyu yeşil iken sonbaharda koyu kahverengimsi bir hal alır.  Yetiştirilmesi: Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetiştirmek mümkün-dür ve fazla bir özene gerek yoktur. Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Haziran’a kadar toplanarak havalı ve güneşli bir yerde kurutulur ve kurutulurken ısının 40˚’yi geçmemesine dikkat edilir. şayet ısı bu sıcaklığı geçerse birleşimindeki eter yağı (uçucu yağ) yok olur. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bit¬kinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolan¬ması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Bitki özsuyu: Huş ağacının gövdesine 5-10cm derinliğinde matkapla bir delik açılır ve bu deliğe cam bir boru takılarak akan bitki özsuyu bir cam kavanozda toplanır. Bitki özsuyunun 1-5lt’si 1-3haftada elde edilebilir. Bunun bozulmaması için içine her lt için 5 karanfil tanesi ve 1-2gr Tarçın ilave edildikten sonra buzdolabına konur.  Huş katranı: Huş ağacının gövde ve kalın dallarının kapakları kapalı bir kapta, kazanda, alttan yakılarak veya damıtılarak katranı elde edilir.  Birleşimi: Yaprakların birleşimindeki önemli maddeler şunlardır; a) Flavonit türevleri; %2-3 arasında olup en önemlileri; Hyperosid, Quercitrin, Quercetin, Kâmpferolglikozit ve Myrcetindigalaktosit, Sinensetin b) Triterpensaponin türevleri; Betulatriterpensaponin-Birbefula, Triterpensaponin-2 ve Betulatriterpensaponin-3, betulatriterpensaponin-1=12-β-Asetoksi-3α, 20(S)-Dihidroksi-dammar-24-en-3-(Hidrogenpropandiat), Betulatriterpensaponin-2=12-β-Asetoksi-3α, 17a, 20(S)-Trihidroksi-dammar-24-en-3- (Hidrogen), Betulatriterpensaponin-3=12-β-asetoksi-3α, 20(S), 25, Trihidroksi-dammar-24-en-3-(Hidrogen) c) Fenolkarbonikasit türevleri; kahve asidi, chloragenasit ve fenolkarbonikasitler d) Ayrıca eter yağı türevleri %0,05-0,1, taninler, acı maddeler, C-vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir.  Kabuklarının birleşiminde; Flavonitler, tanin, triterpen türevleri; Betulin ve Betulinasit, Luteol ve eter yağı içerir. Butelin gövde ve dallarına be¬yaz renk veren ana maddedir.  Katranda; Guajakol, kresol, xyloz ve fenol içerir.  Bitki özsuyunda ise genellikle ham madde olarak şeker bulunur. Araştırmalar:  1) Amerikalı ilim adamları hayvanlar üzerinde yaptıkları deneylerde Betulin’den elde edilen betulinasidin derideki siyah kanseri iyileştir¬diği tespit edilmiştir. Eskiden Ziziphus mauritiana’dan elde edilen betulalinasit şimdi Huş kabuğundan bolca bulunan Betulin’den elde edilmektedir. Bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. (ZP.3.96.40) 2) Münih Üniversitesi tarafından romatizma hastası 1200 kişi üzerinde Huş yapraklarından elde edilen kapsülle tedavi denemeleri yapılmış ve hastaların iyileştiği görülmüştür. (GM.9.98.41) 3) Birleşiminde altın başak otu, ortosifon yaprağı ve huş yaprağı karı-şımından oluşan çay harmanı ve damlası idrar yolları rahatsızlıklarını iyileştirdiği tespit edilmiştir. (ZP.4.94.215, ZP.4.00.193 ve GM.02.95.14, ZP.3.98.167) Tesir şekli: İdrar söktürücü, antiseptik, güçlendirici (tonik), idrar yolla¬rını dezenfekte edici, vücudu arındırıcı, temizleyici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Araştırmalara göre birleşiminde huş yaprağı, altın başak otu ve ortosifon yapraklarından oluşan çay harmanları ve damlaları idrar yolları iltihaplanması, kumlarına karşı ve de romatizma türlerinde artroza karşı kullanılır.  b) Komisyon E’nin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre idrar yolları iltihapları bakterileri ve kumlarına ve de romatizma rahatsızlıklarına karşı kullanılır.  c) Halk arasında Huş yaprak ve natürel ilaçları başta böbrek ve mesane taşları, kramplar ve kumlarına ve de artroz, artrit, eklem şişmesi ve su toplaması (ödem) gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır. Açıklama: Prof.Dr.Olafadamın, Walter-Straub enstitüsünde yaptığı araş-tırmalar sonunda özellikle etin içerdiği yüksek orandaki proteinin arachidon asidi artırdığını tespit etmiştir. Bunun da eklem kıkırdaklarının tahriş olmasına neden olduğunu tespit etmiştir. Normalde eklem sıvısının PH değeri 7.4’dür, şayet aşırı miktarda et yenirse PH=6.2’ye kadar düşer yani asitleşir. Böyle bir ortamda eklem kıkırdakları bozulur ve bu da zamanla eklemlerin bozulmasına ve de artroza (eklem yapısının bozul-ması) dönüşür. Prof.Dr.O.adam ve ekibi yaptı araştırmalar neticesind3e kişinin haftada en fazla bir defa et ve et mamulleri yemeleri, fazlasının çeşitli rahatsızlığa neden olabileceğini ispatlamıştır. (GM.9.98.41) Hatır-lanacak olursa Peygamber Efendimiz (s.a.v) “her gün et yemeyiniz” buyurmuşlardır. İşte eklem kıkırdaklarında arachidon asidin çoğalması ile buralarda asitleşme oluşur ve bu asit kıkırdakları tahriş eder (yıpratır) bu noktada Huş’un birleşimindeki saponinler arachidon asidi sünger gibi emerek zararsız hale getirir.  Çayı: Huş yaprağından iki kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir.  Çay Harmanları; Gökçek Mesane ve Böbrek çayı  >20 gr Huş yaprağı >20 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Ortosifon yaprağı >20 gr Ayrıkkökü Gökçek mesane ve böbrek çayı (idrar yollarını üşütmeye karşı); >45 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >15 gr Ardıçkozalağı Gökçek mesane çayı (idrar yollarını üşütme, taş ve kumlara karşı); >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Kayışkıran kökü >20 gr Meyan kökü Gökçek Mesane ve böbrek çayı (mesane ve böbrek ��şütmesine karşı); >40 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Kayışkıran kökü >15 gr Orta sifon yaprağı >15 gr Ayrık kökü >10 gr Isırgankökü Gökçek mesane ve böbrek çayı (idrar yollarını üşütme, kum ve taşlarına karşı); >25 gr Ortosifon yaprağı >25 gr Kayışkıran kökü >20 gr Altınbaşak otu >20 gr Huş yaprağı >10 gr Ayrıkkökü Gökçek Mesane ve böbrek çayı (idrar yolları üşüme, taş ve kumuna karşı kullanılır); >25 gr At kuyruğu otu >20 gr Huş yaprağı >20 gr Altın başak otu >20 gr Kayış kıran kökü >15 gr Ayrıkkökü Gökçek terletici çay (ateşli hastalıklarda terlemek isteniyorsa); >20 gr Söğüt kabuğu >20 gr Mürver çiçeği >20 gr Ihlamur çiçeği >20 gr Huş yaprağı >10 gr Ergeç sakalı çiçeği >10 gr Papatya çiçeği Huş özsuyu: Gövdeden elde edilen özsuyun bozulmaması için 8-10 karanfil ve 1-2gr tarçın ilave edilir ve buzdolabına konur. Günde 3 defa bu özsudan birer yemek kaşığı 23-hafta süreyle alınır. Huş ekstresi: Huş yaprakları etanol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılır. Elde edilen ekstreden günde 3-5defa, 15-20damla, 4-8hafta sü-reyle alınır. Yukarıdaki çay harmanlarından da ayır ayrı ekstresi yapıldık-tan sonra karıştırılarak iksiri yapılır ve ekstresi gibi kullanılır.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes