Tumgik
#ısırık
pepetheking · 4 days
Text
Tumblr media
manita...
3 notes · View notes
migoblog · 3 months
Link
0 notes
herseyimsinn · 2 years
Text
Bir iz bırak bedenimde bir yere . Acısı olsun mesela , her hissettiğim de sen gel aklıma .
Tumblr media
0 notes
Text
Tumblr media
10 notes · View notes
dusunebiliyorum · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
ne demiş firmin: “tadı güzelse okuması da güzeldir.”
6 notes · View notes
blueeagls · 4 months
Text
MERTOGRENİM - PLATİN
Tumblr media
Mert Öğrenim: Gülümsemeye Yeni Bir Bakış
Mert Öğrenim, Bursa'da şeffaf plak, ortodonti, dişteli ve Invisalign gibi modern diş tedavilerinde uzmanlaşmış bir kuruluştur. Gülümsemenizi daha sağlıklı ve estetik bir hale getirmek için en güncel yöntemleri ve teknolojileri kullanarak, size özel tedavi seçenekleri sunuyoruz.
Bursa Şeffaf Plak Tedavisi: Estetik ve Konforun Buluşması
Mert Öğrenim, Bursa şeffaf plak tedavisi ile geleneksel diş teli yöntemlerine modern bir alternatif sunuyor. Bu tedavi, şeffaf, çıkarılabilir plaklar kullanarak dişlerinizi düzeltmeye ve hizalamaya yardımcı olur. Estetik kaygıları olanlar için ideal bir seçenektir.
Bursa Ortodonti: Sağlıklı Gülüşler İçin
Sağlıklı bir gülüş, düzgün hizalanmış dişlerle başlar. Mert Öğrenim, uzman Bursa ortodonti kadrosuyla, her yaş grubundan hastaya uygun, modern ve etkili ortodontik tedaviler sunmaktadır. Dişlerinizin düzeltilmesi ve sağlıklı bir ısırık elde etmek için bize güvenebilirsiniz.
Bursa Dişteli Tedavi: Geleneksel ve Güvenilir Çözüm
Diş telleri, yıllardır kullanılan güvenilir bir tedavi yöntemidir. Mert Öğrenim, deneyimli ekibi ile Bursa dişteli tedavilerde en iyi sonuçları elde etmenizi sağlar. Her hasta için özel olarak planlanan dişteli tedavi ile gülüşünüzü güzelleştirin.
Bursa Invisalign: Görünmeyen Tedavi, Gözle Görülür Sonuçlar
Invisalign, şeffaf, özel üretilmiş plaklar kullanarak dişleri düzeltme konusunda devrim niteliğinde bir yöntemdir. Mert Öğrenim, Bursa invisalign tedavisi ile hastalarına görünmeyen, konforlu ve etkili bir diş düzeltme seçeneği sunmaktadır.
Mert Öğrenim, gelişmiş teknoloji ve uzman kadrosuyla, sizlere en iyi diş tedavisi deneyimini sunmayı taahhüt eder. Sağlıklı ve güzel bir gülüş için Mert Öğrenim'i tercih edin.
653 notes · View notes
naturalblogss · 5 months
Text
BİTKİVECAY - GOLD
Tumblr media
Salatalık, mukusun gevşemesine ve solunum sisteminden atılmasına yardımcı olan benzersiz özellikleri nedeniyle yüzyıllardır doğal bir balgam söktürücü olarak kullanılmıştır. Salatalık, vücudun nemlendirilmesine ve mukusun inceltilmesine yardımcı olan, öksürmeyi ve akciğerlerden temizlenmesini kolaylaştıran yüksek düzeyde su içerir. Ayrıca salatalık, C vitamini ve potasyum gibi genel solunum sağlığını destekleyebilecek vitamin ve mineraller açısından da zengindir. Bununla birlikte, salatalığı diyetlerine eklemeden önce kedilerin güvenliğini anlamak önemlidir. Salatalık genellikle kediler için güvenli olsa da, onları ölçülü bir şekilde beslemek önemlidir. Aşırı besleme, ishal ve kusma da dahil olmak üzere sindirim bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca salatalığın zararlı böcek ilaçları veya kimyasal maddelerden arındırılmış olmasını sağlamak da önemlidir. Salatalıkların üzerindeki doğal koruyucu balmumu tabakası kirlenmeyi önlemeye yardımcı olabilir, ancak onları kedinize vermeden önce iyice yıkamak yine de önemlidir. Solunum sağlığı açısından kedinizin beslenmesine salatalığı dahil etmek için, onu küçük, ısırık boyutunda parçalara ayırmayı ve normal mamasına karıştırmayı deneyebilirsiniz. Alternatif olarak öğün aralarında ikram veya atıştırmalık olarak da sunabilirsiniz. Kedinizin salatalığa verdiği tepkiyi izlemek ve herhangi bir olumsuz reaksiyon oluşması durumunda kullanmayı bırakmak önemlidir. Tüm diyet değişikliklerinde olduğu gibi, kedinizin diyetinde herhangi bir değişiklik yapmadan önce veterinerinize danışmanız her zaman en iyisidir. Salatalığı kedilere zararlı mı? Doğal balgam söktürücü gibi sorular için bitkivecay.com web sitesi detaylı bir şekilde ziyaretçilerine bilgi aktarmaktadır. Daha fazla ayrıntıya ulaşmak için bizleri takip edebilirsiniz.
927 notes · View notes
sillagen · 30 days
Text
Özlem'in postunu gorunce dusundum.Erkek kardeşlerime "ben güzel miyim?" sorusu sormadım ama onlar genelde beni aslan parçası, tosuncuk, yanak kadın falan yaparlar. Onlara göre beni kimse beğenmez falan öyle zorbalıyorlar. Beni çok seven dayım da bunlara şahit olduğunda "puşt herifler ablanızı her gün gördüğünüzden beğenmiyorsunuz" der. Bence bana erkek kardeşlerim aşık ama değişik sevgi dilleri var. Zorbalayarak seviyorlar ya beni. Üç opulursem bir ısırık hak kazanmış gibi ısırılıyorum
21 notes · View notes
sa-lvatore · 1 month
Text
Yaşayan bir aleve karşı direnmek ne mümkün, beni her ısırık ve öpücükle yakarken.
17 notes · View notes
aswliiitb · 1 year
Text
Bizim evde şeker kalmadı sizin yanağınizdan bı ısırık alabilir miyim acaba🥺.
@kalbimdekiyaralar @kalbimdekiuzuntu-13 @bagciginibaglayamayankiz13 @yalniz-kizz @ronasika @woundedorionn@ben-egeninincisi47 @plutonaasikolankiz09 :))))))))
56 notes · View notes
master1wayne · 8 months
Text
Gençlik Öfkesi S1 - B10.1
BÖLÜM 10.1 [KURUL]
[5 gün sonra]
Sabah olmuş be!
Gözlerimi yavaşça açarak, ışığa alıştırıyordum. Biraz bekledikten sonra elimi telefonuma attım.
Saat 7.25 olmuştu. 9 saate yakın uyumuşum neredeyse. Telefonu yerine bıraktım, ayağa kalkıp dolabımın kapağını araladım.
Giyeceğim takım elbiseyi ve boxerla atleti çıkardım, yatağımın üstüne bıraktım. Banyomun kapısını açtım ve içeri girdim.
Her zaman olduğu gibi soğuk suyun altında duşumu almak için üstümdekileri çıkardım ve kirli sepetine bıraktım.
Vücudumu suyun altına bıraktım. Biraz kafam ıslanınca, hemen şampuanı döktüm ve köpürttüm.
Sonra da suyu tutup duruladım. Vücudumu da biraz duş jeliyle temizledim ve banyodan çıktım.
Kurulandıktan sonra, güzelce giymem gerekenleri sırayla giydim.
Sonra da kapımı açıp çıktım, aşağı sakince inerken mutfaktan gelen mis gibi kokular beni mest etmişti.
Sessiz sessiz aşağı indim ve mutfağın kapısının önüne, geldim. Parmak uçlarında yürür gibi yürüyordum.
Arkadan Derya'ya yaklaştım ve götüne tokat attım.
De: Ayhh korktum be salak. :)
"Hahahahaha, günaydın!"
De: Günaydın aşkım. Bak neler yaptım, neler. Çok beğeneceksin.
"Kokudan anladım zaten aşkım, bir tane alayım hatta ben şuradan. :)"
Derya hemen eliyle çıkartıp ağzıma uzattı, gözlerime bakıp "hadi ye!" dediği an ısırık almaya başladım.
Beni eliyle besleyen, hamarat aşkım...
Lokmam bitince hemen diğer eliyle portakal suyunu içirmeye çalıştı.
İçtikten sonra da, nasıl olduğunu sormak için tam ağzını açacaktı fakat o esnada annem içeri girdi.
An: Derya ne zaman hazır masa, bu kadar oyalanma! Bir kahvaltı hazırlamak bu kadar zor değil!
Annem Derya'yı bildiğin benim gözümde azarlamıştı, asıl sorun bu değil Derya'nın yüzü bir anda bozulmuştu. O an bir şey yapmayacaktım. Ama sonrasını bilmem, bilemem...
Ben Derya'ya kaş göz yaptım ve masaya gitmesini söyledim. Derya eline bir kaç şey aldı götürdü.
Mutfaktan çıkınca hemen kapıyı kapattım ve boğazına yapıştım.
"Bana bak! Kızı üzme, alırım seni ayağımın altına. Sabah sabah şansını zorluyorsun. Mahvettirme kendini!"
Eliyle göğüslerimden iktirmeye çalışsada nafile güçlüydüm sonuçta.
Yüzü kızarmış domatese dönmüştü, o an bıraktım. Sonra da suratına sert bir tokat attım ve çıktım mutfaktan.
Derya, masaya koyacaklarını koymuş ve masa'nın kenarında bekliyordu.
"Otur Derya! Sen de bizimle kahvaltı yap."
Derya'nın gözlerindeki parıltı görülmeye değerdi. Hemen annem'in oturacağı sandalyeyi çektim ve oraya oturttum kendisini.
Annem ve abla sakin sakin geldiler.
Derya'yı masada kendi yerinde görünce bozulan annem direk Ayla'nın yanına oturdu.
Beraber güzelce karnımızı doyururken Ayla kenardan bana seslendi.
Ay: Aras, bugün dışarı çıkabilir miyim? Arkadaşlarımla gezmek istiyorumda.
"Tamam çıkabilirsin, fakat gecikme."
Ondan sonra da annem araya girdi.
An: Ben de aslında şöyle bir masaj yaptırmaya gitsem, çok iyi olur.
"Sen otur oturduğun yerde. İzin falan vermiyorum, böyle rahatsın sen!"
Suratı yine düşen aptal annemin siniri bozulmuştu yeniden. Masada tabağında duranları bıraktı kalktı.
Ben, Derya ve Ayla kahvaltıya devam ettik. Sonra da bitince herkes kendi tabağını yıkadı ve yerin koydu.
Ayla mutfaktan çıkınca Derya'ya arkadan sarıldım. Güzelimin kokusunu ciğerlerime doğru çektim.
Derya yanağımı öperken kırmızı rujuyla yanaklarımı boyuyordu.
Sonra da Dudağımı bir şekilde buldu ve dudaklarıma yapıştırdı.
"Seni çok seviyorum kadın!"
De: Ben de seni seviyorum adam! :)
"Ben çıkıyorum kendine iyi bak."
De: Sen de...
Kapıdan çıktığım gibi arabama yürüdüm. Güvenliğe de kapıyı açması için, ıslık çaldım.
Arabaya binince dün koyduğum dolarları tekrar kontrol ettim. Eksik yoktu hepsi tertemiz ve düzenliydi.
Her şey tamam olduğu için arabayı çalıştırdım ve kapıdan çıktım gittim.
Yolda sapaklardan dönüyor, öyle kafama göre yolda ilerliyordum.
Bir süre sonra artık şirkete yakınlaşmış ve Tuğba Hanım'a mesaj yazmıştım, gelmek üzere olduğuma dair. Geldiğim gibi de toplantı yapılacak ve yeni ekiple ilk konuşma olacaktı.
[20 dakika sonra]
Sonunda şirkete varmış ve kapı'nın önünde durmuştum, hemen arkadan çantayı aldım ve şirketin özel görevlilerine, arabayı teslim ettim.
Günaydın Tuğba Hanım.
Tu: Günaydın Aras Bey.
"Herkes yeni yerine geçti ve bilgilendirildi mi?"
Tu: Evet efendim. Onlarla iyice konuştum ve anlattım. Tek sorun efendim şu.
"Nedir tek sorun?"
Tu: Hepsi genç ve tecrübesizler bana kalırsa, bu onlara çok büyük yük.
"Tuğba Hanım, size hak veriyorum. Ancak bu şirketin kazancından çok zararı var. Yaşlı ve tecrübeli diye koltukta sohbet ettiğiniz eski kurul, bu şirketi batırırken kimse ses çıkarmadı."
"Hem şu da var. Benim zaten belirli kişisel bir servetim var. Buna rağmen şirketi satıp, borçlarını kapatıp, kalan parayı da yerim demiyorum."
"Eğer ki, risk almazsam daha da batacağız. Ama ben batmak istemiyorum. Benim işim kazanmak ve aslında bence biz kazanacağız!"
Tu: O zaman çok çabalamamız lazım.
"Gerekiyorsa çabalayacağız."
Tu: Tamamdır efendim.
Bunları konuşurken çoktan asansöre binip, inmiş ve toplantı odasının önüne varmıştık bile.
[Odaya girer]
"Herkese günaydın arkadaşlar!"
Herkesten gür bir günaydın sesi gelmesiyle, kulağım çınlayarak yerime oturmuştum.
Bütün çalışanlar şu ana kadar yaptığı çalışmaları ve izlediği yolları anlatıyor
fikirlerini beğenmemi bekliyorlardı.
Aslında benlik bir durum yoktu ama genç oldukları için bir heyecan vardı.
Genç beyinler olması toplantının gidişini değiştiriyor, güzel fikirler çıkıyordu. Takdire şayan şeylerdi.
[1 saat sonra]
"Arkadaşlar katılımınız için teşekkür ederim, bugün güzel bir toplantı oldu benim için. Umarım sizler için de öyle olmuştur. Herkese iyi günler!"
Herkes toplantı odasından sırayla çıkarken Tuğba Hanım'a bir bildirim gelmiş ve bana "1 dakika bekler misiniz Aras Bey!" demişti.
Biraz kenarda konuşurken, ben bekliyordum. Aradan 5 dakika geçmiş ve Tuğba Hanım dönmüştü.
Tu: Aras Bey, bir haberim olacaktı. Bu ay sonu Belçika'ya özel bir toplantı için gidilmesi lazım, bu nedenle sizin de gelmeniz lazım. Sonuçta şirketin yeni sahibini tanımak istiyorlar.
"Tamamdır nasıl istiyorlarsa öyle olsun, hazırlığımızı yaparız. Sonra özel uçağımıza biner ve gideriz."
Tu: Tamamdır Efendim. O zaman tekrar görüşmek üzere. İyi günler!
"Iyi günler Tuğba Hanım."
Şirketten elimde çantayla birlikte çıktım ve arabama bindiğim gibi Nadia'nın mekânına sürdüm.
Arabamla giderken yolda trafik çevirmesi vardı, bu sebeple biraz geri gittim ve arabayı bir sapaktan geçirip, öyle gitmeye karar verdim.
Ayna'dan kontrol amaçlı baktığımda arkada yine aynı arabayı görmüştüm, evet geçen hafta arkamdan beni takip eden araç, yine peşimdeydi.
Acaba bir yerden falan, tanışıyor muyuz kendisiyle? Hiç bilmiyorum da bu adamı, Allah Allah.
Arabayı birazcık daha hızlı sürmeye başladım. Amacım tam kırmızı ışık yandığında ani bir frenle durup adama girmekti.
110,112,119,125. Adam da hızlanmıştı. Ani bir fren yaptı ve hızım azalmaya başladı.
[Işık sarıdayken hafif gaza basar ve geçer]
Sonunda kurtuldum amk, iyi ki tam vaktinde geçtim. Yoksa daha farklı bir şey olabilirdi. Ancak şu var ki, bu adamı araştırıp bulmam şarttı.
[5 dakika sonra]
Artık Nadia'nın eğitim merkezine gelmiştim. Hemen oradaki kapalı otoparka girdim ve çantayla birlikte çıktım. (Dün Nadia gelecekleri için beni aramıştı)
Biraz yürüdükten sonra kapıyı açtım ve içeri geçtim. Hemen aşağı indim, Nadia aşağıda kendi etrafında dönerek stresli bir şekilde bekliyordu.
"Nadia!"
Na: Araaaas.
Koştu ve kucağıma atlayıp sıkıca sarıldı.
Na: Gelmişsin.
"Söz verdim o kadar. Niye gelmeyeyim ki?"
Na: Ben bir an endişelendim, ondan dolayı korku sardı.
"Bir şey olmayacak Nadia! Adamlar gelecek parayı alıp gidecekler! Ama dikkat et, yanlış bir hareket yapma."
Na: Tamamdır. Yapmayacağım.
"Ben şimdilik gidiyorum, bir şey olursa ara dışarıda arabada bekliyor olacağım!"
Hemen çantayı Nadia'ya bırakıp soyuna odasına doğru ilerledim.
Cebimde duran kamerayı çıkardım ve diğer ses dinleme cihazının uygulamasını açtım.
Şimdi "ne yani?" diyecek olursanız sarılırken, cebimden çıkarıp kapüşonun cebine attım. Belki beni dolandırıyor olabilir mi diye.
[10 dakika sonra]
Adamların merdivenden inme sesini duydum, hemen kenarda kabine girip saklandım. Biraz bekledikten sonra çıktım. Adamların konuşmalarını zaten duyuyordum.
Xa: Para burada mı?
Na: Burada, hepsi burada!
Xa: Tamam göster sen. Biz de aleti çıkarıp bir bakalım bunlara.
Na: Tamamdir çikariyorum.
Nadia paraları teker teker masanın üstüne koyuyor ben de onları hem ses, hem de görüntü kaydına alıyordum ne olur, ne olmaz diye.
Adamlar makinadan dolarları, deste deste kontrol etmeye başladılar.
Bütün desteleri sırayla geçirdikçe, birbirine bakıp "temiz." diyorlardı.
[5 dakika sonra]
Xa: Tamamdır, bitti. Nasıl buldunuz bilmiyorum ama borcunuza sadık birisiniz, sizinle artık uğraşmak yok.
Na: Tesekkur ederim.
Xa: Verdiğimiz, sinir ve stres için özür dileriz ama bizim de işimiz bu.
Na: Allah'a şukur parayi buldum. Size de verdim. Artık sinirim de, stresim de kalmadi.
Xa: Biz gidiyoruz size iyi günler.
Na: İyi günler.
Hemen soyunma kabinine döndüm ve kapıyı kapattım. Biraz vakit geçince kalbinden çıktım Nadia'nın orada olup olmadığına baktım.
Hemen salona doğru yürüdüm ve Nadia'ya seslendim.
Arkamdan sırtıma birisi atlamıştı, düşecek gibi oldum ama düşmedim tabii ki. Sonra gelen sesle Nadia olduğunu anladım.
Na: Araaaaas teşekkur ederim. Senin sayende kurtuldum. Mesleğime devam da edebileceğim. Çok tesekkurler.
Ayrıca yanaklarımı ve boynumu tatlı tatlı öpüyordu.
Kısa hatırlatma:
(Nadia 1.60 boy, mavi gözlü, turuncu saçlı, beyaz tenli, kalın bacak, ince bel, aşırı koca olmayan şekilli memeleri var, dudak yapısı ince, küçük bir burnu ve suratı var.)
"Hocam, başka bir isteğiniz var mı?"
Na: Yok, yokta nereye gidiyorsun?
"Yok canım, bir yere gitmiyorum. Yani öylesine sordum ben, o kadar."
Na: Benim şu an tek isteğim, güzel bir akşam yemeği. Yanında güzel bir içecek mis gibi giderdi. Olmazsa birazdan alış-veriş yapayım.
Na: Hatta istersen. Sen de gelebilirsin! Biraz yemek yer, sonra bir kadeh şarap ya da ne içiyorsan?
Düşünürsem sadece vakit kaybı olur, bu nedenle düşünmedim.
"Çok iyi olur aslında Nadia."
Na: O zaman haydi gelll.
Bir anda elini bana uzattı, baktım bir suratına, sonra da eline baktım ve tuttum. Evet elini tuttum. Yani böyle bir kadının elini tutmamak, bildiğin aptallık olur zaten.
Beraber, onun elinde çantayla çıktık.
Eğitim merkezini kapattı ve kilitledi.
Birlikte benim aracın olduğu otoparka yürüdük. Asansör ile aracın olduğu kata çıktık, biraz daha yürüdükten sonra, arabaya vardık.
Nadia'nın çantasını arka koltuğa koydum, ona kapıyı açtım. Arabaya binince, ben de sürücü koltuğuna geçtim ve otoparktan çıktım.
Arabayla arka yollardan gidiyorduk, karşımıza market çıkarsa duracağız demiştik. Ancak, neredeyse hiç market çıkmıyordu karşımıza.
Biraz daha ilerledikten sonra, bir tane kasap gördük. Hemen arabayı sağa çektim ve birlikte indik.
Birlikte, aynı ritimle yürüyerek kasaba girdik. Düğmeye bastık ve adamın gelmesini bekledik.
Kasap hemen ellerinde etlerle gelmiş ve bize "Ne istersiniz?" diye sormuştu.
Nadia bana bakıyor, benim söylememi bekliyordu.
Madem öyle istiyorsun Nadia "ben karar vereyim!" dedim içimden.
"Abiciğim, bize 1 kilo pirzola yeter. Bir de yarım kilo tavuk kanat. Bu kadar!"
Adam kafasıyla "Tamamdır" der gibi sallayarak yanıt vermişti.
İçeride iki dakika falan bekledik, sonunda etleri paketledi. Kartımı tam cebimden çıkaracaktım ki, Nadia elini elime uzattı ve "Olmaz, bunu bari ben ödeyeyim!" dedi.
Orada, et başında 5 dakika bunun hesabını yapıp, yok ben, yok ben diye diye vakit öldürdük.
Tabi en sonunda, Nadia kartı kaşla göz arasında temassız ödedi ve poşetleri eline aldı.
"Haydaa."
Kasap bana bakıp gülerek "Şanslı adamsın, bizimkiler olsa donuna kadar alır. Ama yabancı kadınlar öyle değil." demişti.
Gülerek kafa salladım ve "Kolay gelsin abi!" dedim dükkandan çıktım.
32 notes · View notes
noor-kazem · 1 year
Text
Tumblr media
يزداد الإيقاع وتتغير المشاهد، ينقل الصوت غير المجسم أجزاء متقطعة من المعلومات بحجم اللدغة عبر مرحل علوي،أن الطرق أقل أمانا مما تم الإعلان عنه أو يمكن تخيله. بمجرد النزول ، شيء ما يطحن وأنا أنظر أدناه.
The tempo increases, the scenes change, the disembodied voice relays staccato bite-sized bits of information over an overhead relay, that the roads are less safe than advertised or can be imagined. Once down, something is grinding as I look below.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Tempo artar, sahneler değişir, bedensiz ses, yolların reklamı yapılandan veya hayal edilenden daha az güvenli olduğuna dair baş üstü bir röle üzerinden kesik kesik, ısırık büyüklüğünde bilgi parçaları aktarır. Aşağıya indiğimde, aşağıya baktığımda bir şeyler gıcırdıyor.
117 notes · View notes
hisboslugu · 8 months
Text
uzat bakayım dudaklarını, bir ısırık alayım.
16 notes · View notes
fersah · 2 months
Text
Danteli sökülmüş rüyanın, derin derin nefesler al geri verirken bildiğin bütün duaları mırıldan, kibarlığına ayrı fikrine ayrı aşığım sevgilim, koşulsuzluğunu kıyassız badiresiz bulduğum ilk el değmemiş madeni parmaklarımla kazıya kazıya ortaya çıkardıkça belkide gün yüzüne çıkaramayacak kadar devasa olduğunu fark ediyorum, yumurtanın salçalısını elmanın en tatlısını yada börtlenli her güzel şeyin bir kocaman ısırık kadarını paylaşabiliriz, son üç dileğimden ikisi sana dair olunca elimden akan zamanın renksiz kokusuz kumunu avuçlarımda tutmaya elekten felekten sakınmaya çırpınıyorum, sahi bunların hepsi gülüşünü özediğimden başka açıklaması bahanesi sebebi yok
5 notes · View notes
dolunay66 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
23 Haziran 1912 tarihinde, Londra’da bir erkek çocuğu doğar. Alan Mathison Turing adındaki bu çocuk yıllar sonra dünya tarihinin akışını değiştirecek işler yapacaktır.
Daha küçük yaşlardayken öğretmenleri, Turing’in oldukça zeki, öğrenme isteğiyle dolu ve özellikle de matematik konusunda çok yetenekli olduğunu fark ederler.
Küçük yaşta, özellikle de okul hayatında dışlanmalara maruz kalmak onun hayatının bir parçası olmuştur.
Ona destek olan tek kişiyse Christopher Marcom adındaki bir arkadaşıdır. Alan, zamanla ona hissettiği yakınlıkla aslında eşcinsel olduğunu fark edecektir.
Daha sonra Alan, arkadaşının okulun bitimine birkaç hafta kala tüberkülozdan ölmesi üzerine hayata olan inancını kaybedecektir
Bu çöküntüye rağmen eğitim hayatı boyunca kendini geliştirir ve matematik alanında bir dahi olarak anılmasının ilk adımlarını atar.
Okullarında yaptığı derecelerin ve dikkat çeken makalelerinin ardından Turing makinesi kavramını ortaya atar. Bugün modern işlemcilerin yaptığı her tür hesaplama bu makine ile yapılabilmektedir.
Matematik ve kriptoloji(şifrebilim) üzerine çalıştıktan sonra, ABD'den II. Dünya Savaşının göbeğindeki İngiltere’ye döner. Döner dönmez de İngiliz ordusu tarafından kriptoloji ekibine dahil edilir.
Naziler, savaş sırasındaki haberleşmelerinde değişen şifreli mesajlar kullanmaktadır ve bu şifreleri Enigma adı verilen bir makine ile oluşturmaktadırlar.
İngiliz hükumetinin savaş iletişim üssünde Alman deniz kuvvetlerine ait şifrelerin kırılımı için çalışan kriptoanaliz ekibinin başına getirilir.
Bu görevdeyken farklı yöntemler geliştirir ve Enigma cihazı tarafından üretilen şifreleri kırmaya yarayan Bombe isimli bir elektromekanik makinenin tasarımına katkıda bulunur.
Uzun uğraşlar sonunda Bombe cihazları, Nazilerin şifreli mesajlarını deşifre ederek Nazi Almanyası karşısında çok büyük bir avantaj sağlar ve savaşın gidişatını değiştirir.
Tarihçilerin tahminine göre Enigma'nın kırılması savaşı iki yıldan fazla kısaltarak "14 milyon" hayatı kurtarmıştır.
“Bilgisayar Mekanizması ve Zeka” isimli makalesinde yapay zeka konularına değinen Turing, bir makinenin “akıllı” sayılabilmesi için gereken standartları belirleyen bir deney tasarlar.
Turing testi adı verilen bu test, makinenin karşısındaki deneğin, görmeden iletişime geçtiği şeyin makine mi yoksa insan mı olduğunu tahmin etmesi esasına dayanmaktadır.
Eğer denek, karşısındakinin makine olduğunu anlayamazsa, makinenin bir nevi “düşünme” yetisine sahip olduğu söylenebilir.
Geçtiğimiz yıl yazılan bir bilgisayar programı 13 yaşındaki bir çocuğu taklit etmek için hazırlandı ve Turing testi ilk defa geçildi.
Bu bilgisayar yazılımı, Turing’in söylediği gibi 5 dakikalık bir yazışmada, sorgulayan insanların yüzde 30’una kendisinin bir insan olduğuna inandırmayı başardı.
Bugün, esası Turing testine dayanan ve CAPTCHA adı verilen bir uygulama, internetteki kullanıcıların insan mı yoksa makine mi olduğunu anlamakta kullanılıyor.
Avrupa’da derin yaralar açtıktan sonra biten savaştan kısa süre sonra Alan Turing, eşcinsel olduğunu açıklar.
O yıllarda eşcinsel olmanın ve bunu açık açık ifade etmenin cezası acımasızcadır.
1885 ve 1967 yılları arasında Britanya Hukuku gereğince yaklaşık olarak 49.000 homoseksüel erkek ahlaksızlık nedeniyle mahkum edildi.
Eşcinsel olduğu için “ahlaksızlık” yasasından hüküm giyer ve uzun bir hapis cezası ile kimyasal hadım edilme arasında bir seçim yapması istenir.
Hadım edilmeyi seçen Turing’e mahkeme kararı ile yüksek dozda kadınlık hormonları enjekte edilir.
Bu uygulama sonucunda cinsel istekleri ortadan kalkar, göğüsleri büyür ama belki de kendisi için en önemli olarak düşünme yetisi sekteye uğrar.
Ve bu dâhi bilim insanı, henüz 42 yaşındayken intihar eder.
Cesedinin yanında tek bir ısırık alınmış bir elma bulunduğunda elmanın içine siyanür enjekte ederek intihar ettiği anlaşıldı.
27 notes · View notes
sillagen · 25 days
Text
Kolumu açtı sonra koluna saat yapayım dedi. Ben de üstüne o kadar düşünmüyorum ki kolumu teslim ettim. Bunu diyen 21 yaşında kolumu bildiğin açtı hafif ısırarak saat yaptı. Saat yaptıktan sonra biz ne yapıyoruz ya oldum. Ben neden beyaz somun ekmek gibi yanağım oram buram niye ısılıyor. Yüzümü ısırmasına annem de kızıyor. Kızma nedeni ise ısırık izi kalırsa millete açıklama yapmak absürt olur diye :D haklı da ama huylu huyundan vazgeçer mi?
17 notes · View notes