Tumgik
#zırhlı araba
sedanaraba · 11 months
Link
Devlet başkanlarının kullandığı, roketlerle bile vursanız hissettirmeyecek Mercedes Maybach S600 Guard modelini inceleyeceğiz.
0 notes
otomobilkolik · 3 years
Text
El bombasına ve mermilere dayanan araba!
El bombasına ve mermilere dayanan araba!
Klassen, el bombasına ve mermilere dayanıklı bir Cullinan yarattı. Yolcuları güvende tutmak için eksiksiz bir güvenlik özellikleri paketi ile birlikte gelen yeni bir zırhlı versiyonunu piyasaya sürdü.  Tunere göre, Cullinan riffi CEN 1063 BR6 balistik koruma seviyesi sunuyor. Başka bir deyişle, dayanıklı sürüş, ölümcül silahlara karşı kalkan oluşturacak kadar güçlü bir zırhla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
otobilgim · 5 years
Text
0 notes
aydinrehberi · 2 years
Text
Rusya-Ukrayna savaşında 40 gün geride kalırken Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı'ndan endişelendiren bir açıklama geldi. Genelkurmay Başkanlığı, Rusya'nın bilinmeyen seferberlik ilan ettiğini ve para karşılığında deneyimli 60 bin kişiyi silah altına almaya hazırlandığını argüman etti. Ayrıyeten Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba da Rusya'nın, Ukrayna'nın doğusundaki yeni büyük ölçekli tkent aydın haberlerirruzuna hazırlandıklarını bildirdi. Rusya ve Ukrayna ortasındaki savaşta 40'ıncı gününde devam ederken Ukrayna'da ağır kayıplar veren Rusya'yla ilgili dikkat çeken bir sav ortaya atıldı. "GİZLİ SEFERBERLİK İLAN EDİLDİ"Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı, Rusya'nın ülkede zımnî seferberlik ilan ettiği ve para karşılığında deneyimli 60 bin kişiyi silah altına almaya hazırlandığın�� tez etti. Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen bilgilendirme argümanında, "Donetsk ve Lugansk bölgelerinde 7 düşman saldırısı geri püskürtüldü. 2 zırhlı araç ve 43 araba, 3 adet savaş uçağı, 1 helikopter ve 2 seyir füzesi imha edildi. Ayrıyeten Rusya'da bilinmeyen seferberlik ilan edildi ve para karşılığında deneyimli 60 bin asker alımı planlanıyor. Askerler, Krasnador bölgesi, Perm bölgesi, Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, Inguşetya ve Kalmıkya'dan seçilecek" tabirleri kullanıldı. "BÜYÜK ÖLÇEKLİ Tkent aydın haberleriRRUZA HAZIRLANIYORLAR"Öte yandan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, ülkesinin Kiev için savaşı kazandığını fakat savaşın hala devam ettiğini belirterek Rusya'nın, Ukrayna'nın doğusundaki yeni büyük ölçekli tkent aydın haberlerirruzuna hazırlandıklarını bildirdi.aydın haberleri / Dünya Ukrayna,Rusya ve daha fazla aydın haber yazıları okumak için Yeni sayfasını ziyaret edebilirsiniz. https://rehberaydin.com/ukraynadan-rusyayla-ilgili-dunyayi-endiselendiren-iddia-buyuk-taarruz-icin-gizli-seferberlik-ilan-edildi/?feed_id=17009&_unique_id=624bea8ad6c05
0 notes
apkevozi · 3 years
Text
Earn to Die 2 Apk İndir - Son Sürüm - Latest Version
Tumblr media
Earn to Die 2 Apk İndir - Son Sürüm - Latest Version Birçok kişi tarafınca takip edilen, sıralama başı Earn to Die oyununda arabanızla bir zombi kıyametine doğru yol alın! Earn to Die 2 Apk İndir Earn to Die 2 Apk İndir Ülkenin diğeri ucunda bir tahliye gemisi bekliyor. Yolunuzda karşınıza çıkacak tek şey, zombiler tarafınca salgın edilmiş şehirler. Hurda bir otomobil ve fazlaca azca oranda parayla tanıdık bir durumla karşılaşacaksınız… hayatta kalmak için bir zombi sürüsünün üzerine otomobilinizi sürme! YEPYENİ HİKAYE MODU Earn to Die 2, önceki sürümden beş kat daha uzun, yepyeni bir Öykü Modu sunuyor. Oyun, bildiğiniz çöl ortamından ayrılarak zombiler tarafınca kuşatılmış şehirlerin derinliklerine yol alıyor. ÇOK AŞAMALI SEVİYELER: Seviyeler artık fazlaca aşamalı! Yer altı tünellerinden geçip harap üst geçitlerde yol alın ya da zombilerle dolu epik fabrikaları darmadağın edin. Hangi yolu seçerseniz seçin, zombi sürülerinden kaçmayı başaramayacaksınız. Tek çareniz, onları ezip geçmek! BİR ZOMBİ BOĞAZLAMA MAKİNESİ OLUŞTURUN Spor otomobil, itfaiye aracı ve hatta bir dondurma kamyoneti dahil 10 değişik aracın kilidini açın ve modelini yükseltin. Her bir araç zırhlı kaporta, tavana monte silahlar, destek roketler ve benzeri bir ekip yükseltme ile donatılabilir. Bu zombilerin asla şansı olmayacak. TAHRİP OLABİLEN ARAÇLAR Araçlar artık tamamen tahrip olabiliyor.. Hayata sımsıkı tutunun şundan dolayı, fazlaca dikkatli olmazsanız aracınız paramparça olacak. DAHA FAZLA ZOMBİ. DAHA FAZLA TAHRİBAT. DAHA FAZLA KARGAŞA. Ne için bekliyorsunuz? Kurtarma gemisi sonsuza kadar sizi beklemeyecek! Kendinizi yırtıcı bir sürüşe hazırlayın. Hakkaten, zombi dolu fabrikaları darmadağın etmek gibisi yok! Earn to Die 2 oynaması parasızdır fakat 3. tarafların reklamlarını ve isteğe bağlı uygulama içi satın alımları içermektedir. Reklamlar hakkında daha oldukça data için lütfen Gizlilik Politikamıza bakın: http://www.notdoppler.com/earntodie2/privacypolicy.php Lüzumlu İzinler SSS: Oyundaki reklamları yüklemek ve görüntülemek için WRITE/READ_EXTERNAL_STORAGE gereklidir (Earn to Die 2 bir reklam destekli oyundur). - earn to die 2 apk hilesiz earn to die 2 apk son sürüm earn to die 2 apk 2021 earn to die 2 apk araba hilesi earn to die 2 apk apk dayı earn to die 2 apk indir Read the full article
0 notes
semdjonson · 3 years
Text
Tumblr media
Tekrar tekrar siz ve ben bazı haber ajanslarının SAR topraklarında Rus askeri personelinin Suriye'deki zararlı faaliyetleri hakkında yanlış, doğrulanmamış raporlar yayınladığına şahit oluyoruz. Örneğin, 9 Mart 2021'de AHNA haber ajansı, Rus ordusunun zırhlı personel taşıyıcısının yerleşim yakınında sivil bir araca çarptığı materyalini yaydı. Derbisia ve içinde bulunanların güvenliğine dikkat etmeden durmadan hareket etmeye devam etti. Bu haber ajansı defalarca Rus ordusunun imajını kirletmeye çalıştı. Ancak sosyal ağlarda bu olaya tanık olan insanlar durumu tamamen farklı bir şekilde anlatıyorlar, arabanın sürücüsünün askeri teçhizatla çarpışmaya neden olduğunu yazıyorlar. Araba sürerek Rus konvoyunu geçmeye çalıştı, ancak yolun engebeli engebeli olması nedeniyle, yoldaki bir deliği atlamaya çalışırken arabasını askeri konvoya doğru yönlendirdi ve zırhlı araçlarla çarpıştı. Bundan sonra, konvoy durumu açıklığa kavuşturmak için durdu, ancak hasarlı sivil aracın sahibi olaydan kendisinin sorumlu olduğunu ve Rus ordusuna herhangi bir iddiada bulunmadığını söyledi. Bir süre sonra Rus ordusu hasarlı arabadaki insanların güvenliğini sağladıktan sonra askeri konvoy hareket etmeye devam etti.
0 notes
btchabercisi · 3 years
Text
Mersin'de özel harekat polislerini taşıyan zırhlı araç kaza yaptı: 6 yaralı
Mersin’de özel harekat polislerini taşıyan zırhlı araç kaza yaptı: 6 yaralı
Kaza, akşam saatlerinde merkez Mezitli ilçesi Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nda meydana geldi. Özel harekat polislerini taşıyan zırhlı araç, E.Y. idaresindeki 35 BLY 71 plakalı araba ile çarpıştı. Kazayı görenlerin ihbarı üzerine bölgeye sıhhat ve polis grupları sevk edildi. Kazada yaralanan polis memurları M.Ç, Y.Ü, M.G, D.K. ile araba şoförü E.Y. ve yanındaki Ç.U., ambulanslarla hastaneye…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tooprincedreamland · 3 years
Photo
Tumblr media
GÜNÜN FIKRASI 😂😂😂😂😂 Ayşecik evinin önünde, içinde yeni doğmuş kedi yavruları olan bir kutuyla oturmuş, onları istiyenlere vermek için de “BEDAVA YAVRULAR” ilanı yazmış.. Kızın önünde siyah bir araba durur ve Badem Bıyıklı bir adam iner, "Merhaba güzel kız, benim adım Metin Küling, bu kutuda ne var?" der. Ayşecik de "Kedi yavruları" der. Metin cep telefonunu çıkarıp röportaja başlar, "Bunların yaşı kaç?". Ayşecik "Daha yeni doğdular, gözleri bile açılmadı" Metin "Peki bunlar ne cins kediler?" Ayşecik gülümseyerek, "AKP'li" der. Metin duyduklarına ve gördüklerine inanamaz. Hemen telefonla patronunu arar, anlatır bir de tweet atarak durumdan herkesin haberdar olmasını sağlar. Olay pas geçilemeyecek müthiş bir seçim propaganda imkanıdır. Hemen Tanıdık medya organlarına haber verilir. Ve ertesi gün Ayşeciğin sepetinin önünde bir kaç tane TV yayın aracı durur. Kameralar hazır olunca beyefendi zırhlı aracından inip Ayşeciğin yanına gelerek “Günaydın güzel kız. Bu arkadaşlara bu yavruların ne cins olduklarını söyler misin?" der. “Tabi efendim”, der Ayşecik. "Bunlar CHP'li".. Metin ve Beyefendi çok şaşırırlar, Metin kızgınlıkla "Hani sen daha dün bunların AKP'li olduklarını söylememiş miydin?" der. Ayşecik gülerek, "Evet doğru öyle dedim ama bu gün onların gözleri açıldı"😂😂 “ Darısı, uykudaki vatandaşlarımıza.” https://www.instagram.com/p/CJEcG0fhlBN/?igshid=fda3ln6zcw2d
0 notes
radyobalfm · 3 years
Text
BMC’nin Yerli Üretim SUV’u ‘Tulga’ Fuarda Sergilendi
BMC’nin Yerli Üretim SUV’u ‘Tulga’ Fuarda Sergilendi
Tumblr media
Dün prestijiyle başlayan MÜSİAD Expo 2020 Fuarı, araba tutkunlarını heyecanlandıracak anlara sahne oluyor. Evvel Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yerli arabası GÜNSEL’e mesken sahipliği yapan fuarda bu kere de BMC’nin yerli üretim zırhlı SUV modeli görücüye çıktı. “Tulga” olarak isimlendirilen SUV, tasarımı ve teknik özellikleriyle araba hayranlarını kendine hayran bırakacak cinsten.
Tulga,…
View On WordPress
0 notes
teknoloss · 3 years
Text
BMC’nin Yerli Üretim SUV’u ‘Tulga’ Fuarda Sergilendi
BMC’nin Yerli Üretim SUV’u ‘Tulga’ Fuarda Sergilendi
Tumblr media
Dün prestijiyle başlayan MÜSİAD Expo 2020 Fuarı, araba tutkunlarını heyecanlandıracak anlara sahne oluyor. Evvel Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yerli arabası GÜNSEL’e konut sahipliği yapan fuarda bu defa de BMC’nin yerli üretim zırhlı SUV modeli görücüye çıktı. “Tulga” olarak isimlendirilen SUV, tasarımı ve teknik özellikleriyle araba hayranlarını kendine hayran bırakacak cinsten.
Tulga,…
View On WordPress
0 notes
barkoturktv · 5 years
Text
Erdoğan yerli pikap aracı Tulga'yı kullandı
Tumblr media
Erdoğan, TEKNOFEST İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali'nde (TEKNOFEST İstanbul) ilk kez sergilenen BMC'nin yerli pikap aracını kullandı. Araca, Erdoğan'ın da onayıyla miğfer anlamına gelen Tulga ismi koyuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu, Türkiye'nin en büyük teknoloji etkinliği TEKNOFEST İstanbul'da, BMC'nin ilk kez sergilediği pikap tipi aracı inceledi. Yetkililerden araca ilişkin bilgiler alan Erdoğan, daha sonra sürücü koltuğuna geçti. İncelemesini araç içerisinden sürdüren Erdoğan, bir süre aracı kullandı, sonrasında da aracı imzaladı. BMC Yönetim Kurulu Üyesi Taha Yasin Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aracı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görmesi için alandan çıkacağı noktaya getirdiklerini söyledi.
Tumblr media
Araca ismini Erdoğan'ın vermesini istediklerini ifade eden Öztürk, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanımız, arabamızı gördü, inceledi. Aracı 5-6 dakika kadar kendisi sürdü ve beğendiğini söyledi. Motorunu çok sesli buldu, 'Motorunun sesini kısın' dedi. Kendisi için bir daha yalıtımla ilgileneceğiz. Kendisine aracın ismi ne olsun diye sorduğumuzda Süleyman Beye (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) bıraktı önce topu. Biz de ismi kendisinden beklediğimizi söyledik. 'Siz ne düşünüyorsunuz?' dedi. Biz isimleri Osmanlı'dan gidiyoruz, sizin için de uygunsa Tulga ismini koyalım dedik ve ismini Tulga olarak koyduk. Sonra kendisinden imzayı aldık. Teşekkür etti bize, 'Elinize sağlık, devamını bekliyoruz' dedi. Biz de inşallah devamını yapacağız." Öztürk, Tulga'nın, askerlerin korunmak için kafalarına taktıkları miğfer anlamına geldiğini ifade ederek, "Bu da zırhlı bir araç ve askeri korumak için yapılmış. O yüzden Tulga ismini tercih ettik." diye konuştu.
Tumblr media
Aracın toplamda 7 versiyonunu yapacaklarını dile getiren Öztürk, ocak ayına kadar bu versiyonları tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi. Öztürk, "Büyük bir ihtimalle ocak ayında bir lansmanla bütün araçlarımızı tanıtacağız. Seri üretime pikap için ocakta girmeyi düşünüyoruz ama bir aksilik çıkarsa bu ocak değil belki şubat, mart olur ama o tarihten itibaren seri üretime başlayacağız." bilgisini paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla aracın kendileri için daha da değerlendiğini ifade eden Öztürk, "Bizim için çok kıymetlendi araba, değeri de arttı. Kendi müzemiz var. Büyük ihtimalle müzeye koyacağız." ifadelerini kullandı. Read the full article
0 notes
melih-asik · 7 years
Text
Otomobil sevdası!
Cumhuriyet gazetesinde “Saray’ın araba sevdası” başlıklı bir haber yayımlanıyor. Haberde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a 14 zırhlı araç, 28’i 4 x 4 jip olmak üzere 268 araç tahsis edildiği... Eski Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül’e 18, Ahmet Necdet Sezer’e ise 2 araç verildiği belirtiliyor... Konuyu Fatih Altaylı da kaleme alıyor. Gül’ün 18 aracını sorguluyor. Abdullah Gül’ün koruma müdürü Osman Çangal, Fatih Altaylı’yı arayarak Abdullah Gül’ün talebi üzerine bilgi vereceğini söylüyor. Ve şu bilgileri veriyor: - Cumhurbaşkanı Gül’e tahsis edilen araç sayısı 18 değil 17’dir. - Bunlardan biri Abdullah Bey’in, diğeri ise eşinin makam otomobilleri, bir de yedek makam otomobili vardır. - Her makam aracının önünde eskortluk yapan bir araç, bir de takip aracı vardır. - Bunların dışındaki 11 araç, Cumhurbaşkanı Gül’ün yanında görevli yaklaşık 40 kişilik ekibin taşınması, sekretaryasının işleri, günlük bürokratik işler için kullanılmaktadır. Osman Çangal şöyle devam ediyor: “Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e tahsis edilen araç sayısı da 2 değil. Eşine ve kendisine Cumhurbaşkanlığı tarafından tahsis edilen 2 araç dışında, eski yönetmeliğe göre kendisine Emniyet Genel Müdürlüğü’nce tahsis edilmiş 2 koruma aracı, eşine tahsis edilmiş bir koruma aracı ve ayrıca biri İstanbul’da diğeri Ankara’da yaşayan 2 oğluna tahsis edilmiş birer makam birer de koruma aracı olmak üzere 9 araç verilmiştir...” Bu bilgi bize şaşırtıcı geliyor... Devletin malını ve parasını tasarruf etmek için kılı kırk yaran 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in oğullarının resmi aracı mı var? Nasıl olur? Sayın Sezer’e çok yakın kaynaklara bunu soruyoruz... Aldığımız yanıt: - Yalan... Sezer’in iki oğluna ne makam aracı verilmiştir, ne koruma aracı... Sezer ailesinin topu topu iki resmi aracı vardır... Koruma Müdürü, Cumhurbaşkanı Gül adına konuşurken böylesi yalan bilgiyi nasıl veriyor... Gelin de buna akıl erdirin... Bu arada artık sadece bir emekli memur olan eski Cumhurbaşkanı Gül’ün yanında 40 kişi çalıştırmasına ve geziler yapmasına ne demeli?                 Siyasete hazırlık mı?
***
Yerli tank, yerli füze, yerli uçak gemisinden vazgeçtik, ülkemizde
yerli saman,
yerli sarımsak,
yerli ceviz bulmak bile mesele oldu.
G.E
***
AĞAÇTA
Bu sütunda da yazmıştık... Erzurum’da darbeden tutuklu Yarbay Ramazan Kayacı’nın eşi sesini duyurabilmek için bir ağacın tepesine çıkmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan manzarayı görünce onu yanına çağırmış, genç kadın eşinin suçsuz yere 15 aydır hapis yattığını anlatınca Erdoğan da “Baktırırız” demişti. Yarbay Kayacı geçen hafta sonu tahliye edildi. Suçsuz bir insanın tahliyesi elbet sevindirici. Ancak  Prof. Ahmet Şimşirligil’in şu soruları da yerli yerinde: - Adalet bekleyen biri bunu neden bir ağacın tepesine çıkıp istesin. - Ağaca çıkıp bağırmaktan utanan kişi ne yapsın! Adaleti nerede arasın? - Mağdurlar adaleti ağaç doruklarında aramaya başlamışlarsa, yargıyı sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.
PATİKA
Uzun süredir New York’ta yaşayan Orhan Pamuk, fazla dikkat çekmemek için İstanbul’a sessizce geldiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: - Orası benim evim. Ama artık politik olarak orada yaşayamam... Aynı Orhan Pamuk 13 Mayıs 2003 tarihinde NPQ dergisine şöyle demişti: “Tayyip Erdoğan başarılı olsun istiyorum ve ordu siyasetin dışında kalsın istiyorum. Erdoğan şimdi bu doğrultuda bir patika açıyor. Eğer bu patikadan dikkatlice geçilirse, Türkiye ister istemez daha açık, daha liberal bir toplum haline gelir...” Erdoğan başarılı oldu, Orhan Pamuk evine gelemez oldu.
1 note · View note
dizimodu-blog · 5 years
Text
City on a Hill
Tumblr media
90'lı yılların başlarında Boston, bir Afrikalı-Amerikalı Bölge Avukatı, Brooklyn’in savunuculuğunu yapan değişiklikten gelir ve statükoyu korumak için harcanan, yozlaşmış ancak saygın bir FBI ustasıyla olası bir ittifak oluşturur. Birlikte Boston şehir çapında ceza adaleti sistemini kapsayacak ve onu büyütecek şekilde büyüyen bir davada Charlestown'dan bir grup zırhlı araba soyguncusu alıyorlar. Read the full article
0 notes
mscompany · 3 years
Text
Wehrmacht'ın motosikletleri
Motosikletin mucidi Alman Gottlieb Daimler ve Wilhelm Maybach, icatlarının kendi ülkesinin Ordusu tarafından da ölümcül bir şekilde kullanılacağını asla hayal edemezdi. Bununla birlikte, Hitler'in yükselişi ve Almanya'yı yeniden silahlandırma politikası, motosikletin wehrmacht ekipmanının ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıkmasına yol açtı.Bu başlangıçtı ve tarihin en büyük savaşının - II.Dünya Savaşı'nın tohumları atıldı.
Bu savaştan önce bile motosiklet, çok yönlü bir makine olarak kendine bir yer açmıştı. Yolda ve arazide performansı kıyaslanamazdı. Aslında atı anlatıcı etkiyle değiştirdi. Alman Ordusu, motosikletin potansiyelini çabucak takdir etti ve kendi ordularında kullanılmak üzere uyarladı moto kurye. Motosiklet, rakip güçleri şok eden yıldırım savaşı veya yıldırım savaşı taktiklerinde Alman savaş makinesinin cephaneliğinin bir parçası haline geldi. Fransa ve daha sonra Rusya, bu tür bir savaşta Almanların eline geçti. Motosiklet, bu kampanyalarda en azından Alman saldırılarının ilk aşamalarında önemli bir etki yarattı.
Motosikletler, var olduklarından beri çeşitli ordular tarafından savaş için kullanılmıştır. Böylece Amerikalı Harley-Davidson ve Indian; İngiliz Zaferi, BSA Matchless ve Norton; İtalyan Moto Guzzi ve Gilera; Fransız Terot ve Gnome Rhone; Belçikalı FN ve Gillet, ordular tarafından kullanılmak üzere uyarlandı. Alman ordusunun, motosikletin kullanımlarını mükemmelleştirdiği takdir edilmelidir. Aslında operasyonları için en fazla sayıda bisikleti kullanıyorlardı. Von Kluge, Rommel ve diğer generallerin komutasındaki Alman orduları Batı Avrupa'yı süpürdü. Motosiklet, bu silahlı dalgalanmanın bileşenlerinden biriydi. Savaşın bu aşamasında Almanlar da yüzlerce İngiliz, Fransız ve Belçikalı makineyi ele geçirdi. Wehrmacht'ın renklerine boyanmış ve askeri kullanıma sunulmuştur. Alman askeri motosiklet sürücüleri, tek başına kurye veya keşif kapasitesi olarak, tank avcılarının ekipleri olarak veya tüfek birliklerinin bölümlerinde kullanıldı. Ayrıca Askeri polis ve korkunç gizli polis Gestapo tarafından da kullanıldı.
Alman savaş makinesi, bisikletleri işgal altındaki Avrupa'da devriye, istihbarat toplama ve polis görevlerinde önemli ölçüde kullandı. Ayrıca Alman piyadelerinin bir parçası olarak dahil edildiler. Ayrıca zırhlı alaylara da bağlıydılar. Bu amaçla çeşitli bisikletler kullanıldı. Alman savaş endüstrisi kısa süre sonra Alman ordusu tarafından kullanılmak üzere bir dizi bisiklet üretti. 1938'de Almanya'da ve işgal altındaki bölgelerde yaklaşık 200.000 motosiklet üretildi. Başlıca bisikletler arasında BMW, DKW, NSU, Triumph, Victoria ve Zundapp bulunuyordu.
BMW, Alman ordusu için önemli bisiklet üreticilerinden biriydi. Ana kalışları R-12 idi. Bu bisikleti seri olarak ürettiler ve yaklaşık 25000 bisiklet Alman Ordusuna teslim edildi. Alman ordusu ayrıca bu R-12'yi kullanan özel motosiklet birlik bölümleri oluşturdu. Bazı yenilikler yaptılar ve bisiklete bir yan araba taktılar.Bu yan arabaya öldürücü etkisi olan bir makineli tüfek monte edildi. Makineli tüfek tutan bir askerle birlikte bisikletin uğultusu işgal altındaki Avrupa'nın köylerini terörize etti.
R-12 ayrıca, DR görevleri ve keşif için hasta ve yaralı askerlerin tahliyesi gibi başka amaçlarla da kullanıldı. BMW ayrıca R-75 ve KS-750'yi de yaptı. 22 Haziran 1941'de Almanya, Rusya'yı işgaline başladı. Kampanyanın yaz ayları, bisikletlerin, hatta sıcak yemeklerin, keşif devriyeleri ve tank avcıları olarak dağıtılmasında çok etkili olan kullanımının en parlak dönemiydi. Ancak Rus kışı ve devasa çamur ve sürüklenmenin sağlıklı bir etkisi oldu ve bisikletin etkinliği büyük ölçüde azaldı.
Avrupa'nın düz ovalarında değerini kanıtlayan motosiklet, Libya ve Tunus'taki Kuzey Afrika çöllerinin sert kumullarında eksik bulundu. Ancak Almanlar çalışmaya başladı ve dikey V-ikiz motorları düz çıkıntılı ikiz motorla değiştirdi.BMW bunun için krediyi almalı. R 71'i bir yan valfle ürettiler ve bu bisiklet Kuzey Afrika çöllerinde çok başarılı oldu. Bu başarının derin bir etkisi oldu ve ABD Ordusu özellikle benzer bir makine için Harley Davidson'u istedi. Harley, R71'i tersine çevirdi ve 750cc Harley Davidson XA'yı üretti.
Uncap ayrıca Alman Ordusu'na bir dizi bisiklet tedarik etti. 1917'den kalma üretim siciline sahip bu firma KS 750'yi yaptı. Zundapp, bu çok yönlü makinelerin yaklaşık 18000'ini Alman ordusuna sağladı. Bu bisiklet 70 mil / saat hıza ulaşabiliyordu ve makineli tüfekli bir yan otomobille donatıldığında Alman Ordusu'nun cephaneliğinde ölümcül bir silah haline geldi. Bu şirket tarafından üretilen diğer modeller 800 ve K500W idi. Ancak bunların üretimi daha düşük bir anahtardı.
NSU ve DKW, Alman silahlı kuvvetlerine bisiklet tedarik eden diğer iki şirketti.NSU, Alman ordusu tarafından kullanılmak üzere yaklaşık 9 model üretme ayrıcalığına sahipti. Büyük bir başarıya sahip olan V ikiz bisikletini yaptılar.
0 notes
semdjonson · 3 years
Text
Tumblr media
AHNA haber ajansı, Rus askeri polisinin zırhlı personel taşıyıcısının yerleşim yakınında sivil bir araca çarptığı haberini yayınladı. Derbisia ve içinde bulunanların güvenliğine dikkat etmeden durmadan hareket etmeye devam etti. Haber ajansı ayrıca, sivil bir aracın sahibine göre aracının yoldan 5 metre uzaklıkta olduğunu ve Rus askeri konvoyunun geçişine müdahale etmediğini bildirdi. Ancak Rus tarafının ifadesine ve görgü tanıklarının sözlerine göre, bu araç defalarca kendisini konvoya sıkıştırmaya çalıştı ve yolda acil durumlar yarattı. Sonuç olarak, bu araba Rus konvoyunun ağır ekipmanıyla çarpıştı ve ardından konvoy koşulları netleştirmek için durdu. Bir süre sonra, Rus konvoyu belirlenen güzergah boyunca devam ederken, Kürt yönetiminin refakatçisi yerinde kaldı. Kürt yönetiminin eskortuna göre, hasarlı arabanın sahibi Rus ordusuna herhangi bir iddiası olmadığını söyledi.
0 notes
seslimeram · 4 years
Text
Hayatın Hakkı
Tumblr media
Bariz bir döngünün ortasında, hayatın her türden ol ucuz muktedir siyasetinin oyunlarına rehin edildiği bir sahanın dahilinde hayatı arıyoruz. Hayat bu belirsizlikler ülkesi kılınmış yerde her ne hale koyuluyor, konumlandırılıyor bunu anlamaya çalışıyoruz. Bu hallerdeki bir menzilin her neyi var ettiğini bildirmeye çalışıyoruz, ne eksik, ne fazla. Düzenin artık bir vaat olmaktan çıkarttığı her denetim, bambaşka bir yıkımı beraberinde getiriyor bunu görüyoruz. Hayat müdahale edildikçe sıradanın elinden çalınan bir eylemin ta kendisine artık gizli saklı olmadan dönüştürülüyor. Yersiz, gereksiz değil daimi bir suretle her bir gününün fethedilecek bir saha kılındığı, muktedir diliyle kodlandığı yerde sıradanın hem sesi, hem sözü alaşağı olunuyor. Hayat tahakküm sahibinin direktiflerinde bir hallerin tam ortasına sıkıştırılıp, mengene arasında ezilip, muktedirin deney sahası kılınıyor. Ne az ne de çok her şey ulu orta apaçık bir halde güncellene geliyor.
Cerahat kendine yön buldukça, bu tahakküm hali sorgulanamaz kılındıkça muktedir elini daha da büyüttüğü her aralıkta hayat çürümeye yüz tutar. Onca şatafatlı cümlenin ulu orta varlığı söz konusuyken, bunların ters yüz olduğu bir hayat meseli varlığını muhafaza edip güncellenir. Gel gelelim muktedir, ana akım siyasetin tüm öğeleri bunları görmemeye hala devam etmektedir. Bir asırlık demokrasi tahayyülünün tükenmesi, kendi kendini imha etmeye odaklanması, başlanan noktadan da geriye düşmesinin yolu hazırlanır. Bariz ve keskin bir döngünün ortasında güncelliği sağlama alınan şey yıkımdır. Bir ülkeden bahis açabilmenin imkansıza koşulduğu yerin hakikat kılınmasıdır mesel. Çürümüşlük hal ve yönelimi artık saklanması imkansız olandır.
Devletli, onu yönettiğini iddia eden, dünü ile bir şimdiyi var eden muktedir de bu halin iş bu meselin farkındadır. Aralıksız her söyleminde ahlanıp, vahlanır görünmesi çürütmenin boyutunun muktedir ufkundan daha da derin / dipsiz bir hale gelmesindedir. Böyle bir yer böylesi bir sahada bu kadar afaki bir biçimde sürdürülen yıkım gayreti ortadayken hayat sahiden de her ne haldedir? Hayatın biteviye cürümlere rehineliği söz konusuyken, yolun meyil olunanın, gidişat bellenenin bir uçurumun ta kendisiyken, ondan geriye dönüş iş bu raddede söz konusu bile değilken hayat her ne haldedir? Hayatın behemehal yıkıma açık ara koşulduğu yerde umut her nerededir?
Basit gibi görünen eylemlerin yamacında biteviye kılınmış cerahatin hiç nobran olmayan, çürütme istencinin ve bunların tamamlayıcısı olan yerginin, yağmanın, yıkımın biteviye işlevsel kılınması düşündürücü değil midir? Her gün bir bilmece yeniden var ediliyor işte. Her gün bilinmezlik üstünden bir ülkenin imaline devam ediliyor. Her günü acı kaplarken her yerde bir fecaat var edilirken hayat ucuz siyasi manevralarla çarçabuk paramparça olunuyor. Gelecek bir laf salatasının ta kendisi kılınırken gelen ve gelmiş olanın sürekli hali, geçmişten aldığını yara verme halinin işlevselliği bu devlet nezdinde o yıkımı açık, alenen peyderpey kılıyor. Bunlar birer senaryo değil, böylesi bir mesel değil kesintisiz bir düş kırımının var edildiği yerde hakikat hikaye olmayı çoktan terk etmiştir. Kesin bilgi!
Hakikat giderek iç çürüten, tükenişin kapısını aralayan bir meselin kendisi kılınır. Birbirini takip eden hakikat ile öze yedeklenmiş yıkımın bir teyakkuz halinde, devletli eli ile yağmalanması güncellene gelendir. Bunca açık, kesintisiz kılınmış şey hayat istencinin eğilip bükülmesi, köreltilmesinin yolunun açılmış olmasıdır. Bariz bir fasit döngünün orta yerinde, hayat meselinin hemen her şekilde yerle bir edilmesinin gerçekliği karşımızda bina edilendir. Hakikate kulağını kapatmış düzen siyasetinin var ettiği her yeni eyleme bu kırılma / kırım / kötülük hallerini devamlılığa kavuşturur. Bugün bir ülkeden bahsetmeyi bile namümkün kılıyorlarsa, bugün bir ülke mefhumunda hayat edimi / anlamı her gün zayi olunuyorsa ol düzen diye çıkagelen sayesindedir. Düzenin var ettiği bedel / diyet ve yıkım siyasetinin ta kendisi yüzündendir.
Bir toprak parçasında yaşama eyleminin naçar kılınması, bir toprak parçasında büsbütün o hayat mefhumunun tam da köküne kibrit suyu dökülmesinin var ettiği cerahat, kötülük iş bugünün kokuşmuşluğu bize her şeyi anlatmaktadır. Her nasıl başka bir yola çıkış söz konusu edilebilir ki! Çürümenin dört bir yanda varlığı güncellendiğinde ortaya çıkan cerahat, yine başka masalların öne çekildiği bir uzam bina olunur, edilir. Hayat eyleminin yıkımdan vareste tutulmadığı bir yerde her gün eksiklidir. Her günün eksiltildiği bir uzamın güncelliği, bir tek güne sığdırılanlar o çürümenin sağlamasıdır. Her nereye kadar, her hangi dönemece kadar bu sürecektir, o belirsiz koyulandır. Bu kadar kesintisiz olanın var ettiği şey çürümenin her anlamda kokuşmuşluğun ta kendisidir.
Böylesi bir sahada, bir hayat iminden bahis açabilmek söz konusu dahi edilmeyecek olan, kesin hakikat kılınandır. Baş Amir, erkanı, gücü, koruyanları, adalet makamında varlığını tescillediği yardımcıları ile siyasetinden ana akım medyasına ortak paydada, insanlık suçu bahsinde buluşanlarla kurduğu ülkenin yenisi, dününün tasdikçisidir daha nesini her nasıl yazalım. Cerahat kendine yön buldukça, var edilmiş olan karanlık güncellendikçe hayatın esemesi okunamaz / tayin edilemez / kestirilemez kılındıkça, cerahat dört bir yanı açıktan kuşatır, bu kadarıdır o yeni ülke! Bir toprak parçasının çürütülmesi güncelleniyor. Sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki, hayata dair, hayatın her şeyi, her meselin dönüp dolaşılıp tarumar edildiği bir günceyi ikame ediyoruz. Bunca fecaatin ortasında sahiden yaşıyor muyuz! Bu kadar içten kötülük güncellemesi söz konusuyken cidden soluk alabiliyor muyuz? Önü, ardı, beka denilen aslında hepimizin geleceğini öngörebiliyor musunuz!
“Diyarbakır merkez Bağlar ilçesi Turgut Özal Bulvarı üzerinde hareket halindeki zırhlı çevik kuvvet otobüsünün çarparak ölümüne neden olduğu İnşaat Mühendisi Cihan Can’ın (33) ön otopsi raporu çıktı. Ön otopsi raporunda, araba tekerleklerinin Can'ın bedeni üzerinde gidip gelmesinden kaynaklı birçok yerinde ekimoz (ezik) ve laserasyon (yırtık) olduğu tespit edildi.
Tumblr media
“Araç dışı trafik kazası” diye verilen rapor şöyle: “Sağ kaş lateralin de en büyüğü 0,5 cm en küçüğü 2 mm çapı 3 adet abrazyon (sıyrık) kafada protoberansiya oksipitalist ekstelnanın 2 cm üzerinde 2,5x0,2 cm’lik laserasyon(yırtık) sağ uyluk proksimal iç yüzde 15x15 yeşil renkli ekimoz (Çürük, Bere, Ezik), sol uyruk proksimal iç yüzde 15x8 cm’lik yeşil renk ekimoz sokrutumu  şiş ve mor renk görünümünde olduğu pelvis proksimalinde 4x0,2 cmlik laserasyon sağ toraks lateralinde 18x17 cmlik alanda abrazyon sağ ön kol proksimanilinde ve dirsek iç yüzde abrazyonlar sağ kol  latarel iç yüzde 10x8 cmlik alanda yer yer ekimozlar, sol uyruk 1/3 distal medial iç yüzden diz medialine uzanan 15x9 cmlik alanda abrazyon, sol dizin 6 cm altında 8x0,4 cmlik laserasyon sol diz lateralinde 12x10 cmlik alanda abrazyon sol SİAS medialinde 8x2 cmlik abrazyon. Sağ ayak bileği iç ve ön yüzde çizgisel ekimozlar, sağ diz lateralde 7x5 cmlik abrazyon, sağ ve sol ayak bileği lateralinde yeşil renk ekimoz sağ gloteal bölge üzerinde yer yer ekimozlar olduğu her iki toraks palpe edildiğinde sağ hemitoraksta kırığa bağlı kreptasyonlar alındığı pelvis bölgesi palpe edildiğinde kırığa bağlı krepitasyonlar alındığı her iki torakstan enjektürle ponksiyon işlemi uygulandığında her iki torakstan kan gelişi olduğu (hemotoraks) olduğu tespit edildi.”
Raporun devamında şu bilgilere yer verildi: “Cesetten sistematik toksikolojik analiz amacıyla 2 tık kan 1 tüp göz içi sıvı örnekleri alındı. Otopsi yardımcılarına teslim edildi. Gerektiğinde DNA incelemesi yapılabilmesi için 2 adet FTA kartına kan leke örneği alındı bir tanesinde otopsi yardımcılarına teslim edildi. Kişinin ölümünün trafik kazası ile husulü mümkün genel beden travmasının tevlit ettiği multipil kod fraktörleri ve pelhis kırığı ile müterafik pnümotoraks hemotoraks sonucu meydana gelmiş olduğu kanatindeyim.” Hazırlanan ön otopsi raporu daha sonra Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.”
HDP Milletvekili Remziye Tosun’un verdiği soru önergesidir. “Önergede,  Kürt İllerinde zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamını yitiren kişi sayısının son on yılda 37’ye ulaştığı bilgisini hatırlatılarak, "Özellikle bölge illerinde zırhlı araçların hem trafiği hem de sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Kent merkezinde ve ana arterlerde birçok zırhlı aracın konuşlandırıldığı ve bunların trafik kurallarına uymadığı, keyfi bir şekilde hareket ettikleri için tehdit oluşturdukları görülmektedir" denildi.  HDP’li Tosun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
“*Zırhlı araç ile Cihan Can adlı yurttaşa çarparak ölümüne neden olan kolluk kuvveti mensubu hakkında başlatılan bir soruşturma var mıdır? Var ise soruşturma hangi aşamadadır?
*Son 10 yıl içerisinde zırhlı araçların çarpması sonucu hayatını kaybeden kişi sayısı kaçtır? Bunların illere göre dağılımı ne şekildedir?  
*Son 10 yıl içerisinde zırhlı araçların karıştığı kaza sayısı kaçtır? Bu kazalarla ilgili başlatılan soruşturmalar ne aşamadadır?  
*Kolluk kuvvetlerinin aktif olarak kullandığı zırhlı araç sayısı kaçtır? Bu araçların illere göre dağılımı ne şekildedir?
*Bakanlığınızın, özellikle kürt İllerinde zırhlı araçların sık sık kazalara karışarak ölümlere neden olmalarını engellemeye dönük başlatılan bir çalışma bulunmakta mıdır?”
Canların bunca kolayca çalınabildiği bir zemin var edilirken nedir ki yeni ülke? Dahası bir biçimde kolluk kuvveti değil memleketin islami neferi olduklarını zikredip, kimden, kime karşı olduğu belirgin olmayan bir intikam yemini videosunun ortalarda dolaştığı yer hala ülke midir? Kolluğun, doksanların eli kanlı isimlerinden Ağar ağabeylerinin yolunda, onun baş yamağı insanımsı içişleri bakanının kontrolünde bunca açık tehditleri varken, bir yer bir saha hiçbir zaman ayrışmadığı doksanları ile yeniden buluşurken, Amed’de olanın, var edilmiş kırımın akıbeti her ne olacaktır? Adli Tıp kurumuna yollanmış olan raporun da bariz / belirgin kıldığı gibi Kürd’ün hayatına kastı varlığı böylesine rahatça şekillenen bir mesel, bunca açık kırım hali güncellenirken hayat her nereye varacaktır o karanlıktan gayri, düşünüyor musunuz?
HDP Eşgenel Başkanı Pervin Buldan, partisinin İzmir kongresinde konuşur. Var ettiği söz şu yukarıdaki satırlar boyunca anlatmaya çalıştığımızın da tamamlayıcısı bir meramın ta kendisidir. Birgün’den aktaralım: “Biat etmedik, bundan sonrada kimseye biat etmeyeceğiz. Birlikte bu mücadeleye gönül verdiğimiz arkadaşlarımız fiziksel olarak aramızda olmasalar da onların yüreklerinin bizimle çarptığını biliyoruz. İşte o yüzden selam olsun Selahattin Demirtaşlara Figen Yüksedağlara ve nicelerine. Bu salonda şuan acı yaşamış annelerimiz var. Dün Roboski katliamının 8. yılıydı. 34 insanımızın bu ülkenin savaş uçakları bu ülkenin vur emri ile öldüğü 8 yılı geride bıraktık. Hala sorumluların korunduğu bu davanın kaybolmaya yüz tuttuğu bir döneme girdik. Roboski bu ülkenin kanayan yarasıdır. Bu suçu işleyenler yerine yakınlarını kaybedenler yargılandı. İşte bu ülke bu kadar hukuksuz ve adaletsiz. Bunlara karşı durabilmek için omuz omuza durmamız gerekir.2019 yılını geride bırakıyoruz. Arkamızda ne kadar yorgun bir ülke olduğu gerçeğini görüyoruz. AKP hükümetinin bu ülkeye yaşattıklarını hepimiz biliyoruz.18 yıldır ülkenin siyaseten hükmetmiş ve bu güçle kendini koruyan bir gerçeklik ile karşı karşıyayız. Her türlü umudu ve olanakları yağmalayan bir zihniyetle savaşıyoruz. Hiçbir projesinde halkın kesesine yardımı olmayan bir gerçeklik var. Halktan aldılar kamudan çaldılar kendi keselerine koydular. Ne Allahtan korkuyorlar ne kuldan utanıyorlar. Önümüze koyulan ilk sandıkta onları bu ülkeden defetmenin zamanı geldi. Tüm hukuk ve insani değerleri yok ettiler” diye konuştu.
“İnsanların demokrasiden barıştan adaletten hukuktan eseri kalmamış bir ülke bıraktılar. Ülke baskı ve zulüm ülkesi oldu. Siyasi alanda da en çok bize saldırdılar. Ve hala da yapmaya devam ediyorlar. Biz olduğumuz sürece onlara kirli illerinde rahat yok geçit yok. AKP çok iyi biliyor; HDP adaletin halkın sesidir. HDP, Türkiye’de siyasetin yüz akıdır. Bizim ne geçmişimizde ne bugünümüz de hesap veremeyeceğimiz tek kirli işimiz yoktur. HDP olduğu sürece bu ülkede cesaret vardır umut vardır kadın çocuk ve gençlerin yarınları vardır halkın zafere inancı vardır. Tek dertleri bu inancı yok etmek. İşte bunun için bize kayyumlarla zindanlarla sürgünlerle saldırıyorlar ama partimizi zapt edemiyorlar. Onlar seçim yolu ile olmayanı zorbalıkla almaya çalışıyorlar. Her gün bir iklimiz ya da ilçemizde siyasi operasyon yapılıyor. Yönetimlerimizde gözaltına alınmayan yan da tutuklanmayan arkadaşımız kalmadı. Şehirlerimizi sandıkla alamadılar zorbalıkla almaya çalışıyorlar. Ama şunu bilsinler bugün ya da yarın halkımızın önüne ne zaman sandık koyulursa halkımız o kayyumlara cevap verecek. Bu uygulama bir utanç vesikasıdır.”
Buldan son olarak şunları ifade etti: “AKP iktidarının HDP’li yönetimlere kayyum ataması kara bir lekedir. Bir bölgede başlatılan tehdit ülkenin tamamına tehdittir. Gördük ki birkaç gün önce Urla’ya da kayyum atandı. Demokratik kriterler açısından bunu kabul etmediğimizi herkes bilsin. Bu yüzden kurtuluş hep birlikte olmaktadır.Ya hep birlikte kazanacağız ya da hep birlikte kaybedeceğiz. Bugün ülkede kadınlara muhaliflere Kürtlere karşı bir düşmanlık var. Kürtlere seçseniz de size yönettirmeyeceğiz mantığı var. Bunun içinde Afrin ve Rojova’ya saldırı var Kürt halkı nerede olursa olsun statüsü olmasın diye AKP elinden geleni yapıyor. Kürtler yıllardır söz sahibi olabilmek için büyük mücadeleler veriyor. Gittiniz Afrin’i çetelere bıraktınız ama utanmadınız şimdi aynı şeyi Rojova’da gerçekleştiriyorsunuz. Kürtler size en iyi cevabı sandıkta verecek. Başlatılacak yeni barış sürecinde AKP olamaz. Yeni süreç Türkiye halkları ile gerçekleşecektir.”
Hayat erk eliyle müdahale edildikçe sıradanın elinden çalınan bir eylemin ta kendisine artık gizli saklısı hiç olmadan dönüştürülüyor. Yersiz, gereksiz değil daimi bir suretle her bir gününün fethedilecek bir saha kılındığı, muktedir diliyle kodlandığı yerde sıradanın hem sesi, hem sözü alaşağı olunuyor. Pervin Buldan’ın aksettirmeye çalıştığı bizatihi tüm bu cerahatin nesnelliğine tutunmuş, hepimizi de dibine, uçurumun kıyısından aşağıya bir an önce yuvarlamaya çalışan ülke yönetiminin gerçekliği karşımıza çıkartılıyor. Komşusu olanın derdini anlamaktan uzak, kendi izole edilmişliğini sorgulamaya bile düşmeyen iş bu menzilin şimdisinde hayat az buz değil basbayağı linç olunuyor. Koca bir senenin sonu yeniden yıkımla biçimlendiriliyor. Direnebilmek, bunca kötülüğün yüceltildiği, taraftar bulduğu bir sahada hayatta var olabilmek en büyük mesellerden birisi olmaya devam ediyor. Sahiden bir yarından bahis açılacaksa ancak bu çürüten / tüketen ve yok eden ol muktedir düzenine karşı birlikteliği eyleyerek, müştereklerimizi muhafaza ederek, adalet için çağrıları birleştirerek, hayatın hakkı olan söke söke alarak mümkün olacaktır. Bir yıl, bir zaman aralığı değil, bu toprakların makus kaderi gibi sunulan karanlığını alaşağı edebilmek için başkaca bir çıkış yoktur. 2019’dan, 2020’ye kalan bariz hakikat budur.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Citories 2 – Hande ZERKİN – Behance
0 notes