Tumgik
#uyuyakalmışım salak gibi
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Günaydın
1 note · View note
eskibirhirka · 5 years
Text
Şu sıralar milletin final haftası yaklaşıyormuş. Benim vize-final haftam hiç olmadı. Vizeler 6 haftalık bir süreye dağıtılıyordu. Lise gibi düşünün, hem derse hem sınava giriyorduk. Alttan ders alıyorsan o saatte başka bir dersin varsa ondan yok yazılıyordun. Genelde tüm hocalar imzadan sonra sınıfı sayarlardı. Yani öyle "broo beee, bana bi' imza atsana çıkışta kahve ısmarlarım." muhabbeti de yok. Tabii benim bir süre okulla pek alakam olmadı. Devamdan kalmayayım yeter diyordum. Girmediğim sınavlar vardı, girdiklerimin çoğu da "Bakar mısın? Radyoloji sınavına giriyoruz değil mi? Doğru mu geldim?" tarzındaydı.
Bir keresinde seçmeli bir dersimin vizesini kaçırmıştım ama kaçırdığımdan haberim yok. Final zamanı farkettim. Geçmesi garanti bir dersti. Arkadaşım Tuğçe'ye anlattım, sövdü tabi sen nasıl bi' malsın diye. Siz Tuğçe'yi tanımazsınız. O var ya oooo.. Ne yılaaağnn, ne sinsiiiiii... Yok be! Keşke öyle olsaydı. Allah'ım keşke öyle olsaydııı!!
Tuğçe kafasına bir şey koydu mu yapan cinslerden. Hayatta bahane kabul etmez. Bir ısrara başladı mı "Lanet olsun, senin ağzına sıçayım, benim de hayır diyen beynimi gömeyim. Allah belamı versin benim, nasıl hayır dedim. Tamam ya tamam. Sus artıııkk. Tamam dedim!! Ne istiyorsan onu yapacağım sus artık." diye kafanı duvarlara vurmaya başlarsın. Ben de salak gibi gittim bu kıza söyledim. "Yarın ben o hocayla konuşmaya gidecektim, gel de birlikte gidip konuşalım. İyi kadındır kızım, geçirir belki seni." demez mi? Ya düşünsenize salağın teki geliyor "Vizeye girmedim ama beni geçirin." diyor. Naptıysam vazgeçiremedim Tuğçe'yi. Tuttu kolumdan beni hocanın odasına attı, kaçtı. Ufak bir merhaba-merhaba muhabbetinden sonra utana sıkıla konuya girdim. "Hocam ben sizin seçmeli dersin vizesine giremedim de acaba finale girsem geçme şansım var mı???" Hoca bir süre baktı tip tip suratıma. "Mazeretin ne?" "Şey hocam farketmemişim, uyuyakalmışım." Hoca kahkaha atmaya başladı. Meğer sınav öğleden sonraymış. Uzun bir süre güldükten sonra "En azından dürüstsün." dedi. Tabii hoca bilmiyor ki yalanım yalan olamayacak kadar kötü. "Valla Pınarcığım gel finale gir. 100 alırsan geçersin. Ama biliyorsun ki çan eğrisi de var. Yine de sen gel mutlaka sınava tamam mı?" dedi. "Tamam hocam." dedim çıktım odadan. Finale de girmedim. Kolay bir sınavdı da 100 alamazdım yani. Sonradan öğrendim ki meğer hoca orada "finale gel geçireceğim seni." demek istemiş. Nereden bileyim ben öyle demek istediğini. Kadın bu hikayeyi bütün alt sınıflara anlatmış. Hatta sınavlarda gözetmeni olduğu sınıflara da anlatıyordu. Bir gün geçiyorum bir sınıfın önünden içeride sınav var, bu hoca gözetmen. Beni görünce koşa koşa yanıma gelip "Ehehehe yine seni anlattım Pınar." sınıfa dönüp sınavdakilere "Anlattığım Pınar bu." dedi gülerek. Ayyy kıpkırmızı oldum. Sen koskoca profesörsün ya. Yakışıyor mu hiç? Bu nasıl bir mizah anlayışıdır hocaamm??!!
Hemen hemen o tarihlerde Batuhan sınavdan çıkıp yanıma gelmişti. Tabii onların vize-final haftaları var. Eğitim Fakültesi yani. O fakülteyi kazanan herkes ilk günden öğretmen gibi giyinmeye başlıyor. Farkında mısınız?
Neyse geldi bu yanıma "Bu hocalar da bir kere işini düzgün yapsın ya. Sınava girdim bugün listede ismim yok. Diyorum ki 'hocam ismim yok listede ben kendim ekliyorum.' hoca benimle dalga geçiyor 'Listeyi yeni çıkardım oğlum dersi aldığına emin misin?' diye. Ya dün ben bu derse çalıştım o kadar. Almasam niye çalışayım. Sınavım da iyi geçti kesin bi' bokluk çıkacak." bir yandan da telefonundan aldığı dersleri açmaya çalışıyor; "Al bak bir daha bakıyorum derslere. Hocaya göst.... LAAAĞĞNN!!"
"NOLDUUUĞĞ?"
".......... Ben bu dersi geçen sene alıp vermişim. Bu sene yokmuş cidden. Off o kadar çalıştım ya. Çok da iyi geçmişti."
"???!!!!??!??!??"
Benden beterleri de var. Çok şükür!!
13 notes · View notes
eskibirhirka · 5 years
Text
Direksiyon sınavım için "Cumartesi günü sabah 7.30'da kursta ol." dediler. O saatte muhtemelen bedenim daha çözülmemiş olur ama yollar bomboş olacağından hafiften mutluyum. Canını seven her insan haftasonu o saatte uyur.
Bugün ilkokul arkadaşımı gördüm. "Çalışıyor musun?" dedi. Ne diyeceğimi şaşırdım; "Daha yeni mezun oldum ya. Bu sene mezun oldum. 'Şimdi' mezun oldum." diye ard arda saçmaladım. Şimdi mi? Yok ebesinin herekesi! Şimdi ne lan? Neyse ki ineceğim durağa gelmiştik. Gelmeseydik büyük ihtimalle "ya inanır mısın? Az önce mezun oldum, diplomamı aldığım gibi otobüse bindim. Göstereyim mi diplomayı?" falan diyeceğim. Mezun olalı 6 ayı geçmiş. 6 ay! Ama soranlara 'şimdi mezun oldum.' diyorum.
Film ya da dizi izlerken onlar hakkında spoiler duymak istemiyorum. Çıldırıyorum. Hatta youtube'da bazen inceleme videoları oluyor ya hani, onların spoilersız olanını bile izlemiyorum. İzlediğim şeyden haz alabilmem için hakkında hiçbir şey bilmiyor olmam gerekir. Salak sevgilime de "Şu Muhafız'ı izle de artık birlikte sövelim." dedim. "Ben onun spoilerlı uzun incelemesini izledim." dedi. Salak! Ben bu çocuğa boşuna salak demiyorum. Başladım tabi sövmeye; "Nasıl midesiz bir insansın sen? Spoilersız olanı izleseydin bari. İğrençsin!!" Peki o terbiyesiz ne dese beğenirsiniz?
"Sanane kızım ya SANANEEEE!"
Ne demek banane? Heyecanla izle de yorum yapalım diye bekliyorum. Sen izlememek gibi bir hataya düşmekle kalmayıp spoilerlı incelemesini izliyorsun. "Benim senin gibi takıntılarım yok." diyor bir de. Olsun lütfen! Takıntıların olsun. Takıntısız insan mı olur? Nasıl bir boşvermişlik bu? Dua et ki seviyorum seni gerizekalı! Yoksa çok pis aşağılar, deli gibi dalga geçerdim.
Takıntı diyince aklıma geldi. Geçen gün ufak bir anksiyete krizi geçirdim. Önce kendimi mide kanaması geçirdiğime inandırdım, nabzımı yükselttim, sık sık solumaya başladım. Ardından anksiyete olduğunu fark edip kendimi sakinleştirdim. Gece uykumdan da 'kalp krizi geçiriyorum' diye uyandım. Bir süre panik yaptım. "Bu sefer kesin ölüyorum. Ayy yaşım daha çok genç. Şimdi değil. Lütfen şimdi değil." diye düşünerek paniğimi arttırdım. Sonra "Laaağnn anksiyete kesin bu? (Ya değilse?? Ya ben bunu anksiyete diye önemsemeyip, önemsemediğim için ölürsem.) Saçmalama kızım anksiyete bu. Anksiyete olmasa duramazdın." diye kendimle tartışırken uyuyakalmışım.
Annem şu an 'The Revenant' filmini izliyor. Ayının Leonardo abimize saldırdığı sahne var ya orayı -hiç abartmıyorum- dizlerini döverek "Anam anam anam, gitti güzelim çocuk. Ah yavruuumm!" diye söylenerek izledi.
Ay anneee! Kurban olurum kız sana!
12 notes · View notes