Tumgik
#ulan istanbul
Text
"Elimle koymuş gibi buldum
Hiç sevilmemişliğini
Ben sevdanın polisi
Sen kalbimin hırsızı."
~Ferdi.
3 notes · View notes
bengeneldeboyleyim · 1 year
Text
ne olurrr birtaneemmm anla şu halimiiii ben hâlââ deliyiiimmm hâlâ sevdaaaalı
2 notes · View notes
enayinil · 7 months
Text
@ulakan ulan ins begendigin icin begeniyosundur yavas lan yavas bildirimler istanbul trafigi gibi oldu tb coktu a-
33 notes · View notes
murat-o41 · 10 months
Text
Karımı ve Beni Çok Kötü Siktiler! (Ercüment 42 Y., İstanbul)
Merhabalar. Adım Ercüment. Biz 8 yıllık evli, çocuksuz bir çiftiz. Karım 33 yaşında, bense 42 yaşındayım. Karımla seks hayatımız oldukça renklidir ve sınır yoktur. Anal seks, Oral seks ve Seks Oyuncakları dahil hepsini denedik. WebCam'da başka çiftlerle karşılıklı seks yaptık, birbirimizi seyrettik. Karımla okuduğumuz hikayelerin de etkisi ile, ben de de karımı başka bir erkeğe siktirip seyretmek fikri oluştu. Hemde ne oluşma, gece gündüz bunu düşünür oldum. Karıma bunu anlattım, önce itiraz etti, sonra denemeye karar verdi. Nette bir sürü kişi ile görüşmeye başladık. Karımın beğeneceği biri olmalıydı. Siki ise kocaman ve kalın olmalıydı.
Netten Yasin isminde biri ile uzun süre yazıştık, WebCam'da görüştük. Yasin WebCam'da defalarca, bizi sikişirken ve karımı kendini tatmin ederken ve amına Patlıcan Salatalık vesaire sokarken, seyrederek boşaldı. Tam 3 ay boyunca nerdeyse her gece böyle heyecanlar yaşadık. Fakat ne olduysa, karım birden, artık bu tür fantazilere katılmak istemediğini ve Yasin'le WebCam'da görüşmek istemediğini söyledi. Birdaha da Nete asla girmedi. O günden sonra karımla aramızdaki fantaziler de bitmiş, sıradan seks hayatımıza dönmüştük. Karıma bunun sebebini çok sordum, fakat cevap vermedi. Ben Yasin'le WebCam'da görüşmeye devam ediyordum, ona sordum, "Bilmem abi, benle de hiç görüşmüyor!" dedi. Yasin 26 yaşında esmer kibar bir gençti. Bu arada WebCam'da yüzlerimizi göstermemeye özen göstermiştik. Atletik vücutlu, bol kıllı, 20-22 cm damarlı ve kalın bir siki olan bir erkekti. Bir müddet sonra ben de Yasin'le görüşmeyi kestim.
Bu olaylardan yaklaşık 6 ay sonra, bir gece karımla eve otururken kapı çaldı. 22:30 gibiydi. Bu arada Kemerburgazda, güvenliği olan bir sitede, dubleks bir evde oturuyoruz. Ben komşu gelmiştir diye rahat bir şekilde kalkıp kapıyı açtım. Karım da benimle kalkmış, hemen arkamda idi. Karşımda, hiç tanımadığım, esmer, kaba saba, uzun boylu, 3 tane genç adam vardı. Tedirgin oldum, karıma baktım acaba tanıyor mu diye, karımın yüzü sapsarı olmuştu. Adamlara, "Buyrun ne istemiştiniz?" dememe kalmadan, suratıma korkunç bir yumruk yedim. Yere devrilince, 3-4 tane de tekmeden sonrasını hatırlamıyorum...
Aradan nekadar geçti bilmiyorum, ama çenemdeki ağrı ile kendime geldim. Koltuğa sıkıca bağlanmış bir vaziyette idim ve ağzımda bir tenis topu, zor nefes alıyordum. Karım ise diğer koltukta baygın vaziyette, çırılçıplak yatıyordu. Bu arada kendime baktım, ben de çırılçıplaktım. Adamlar dolaptaki Viskileri açmış, su gibi içiyorlardı. Adamlardan iri yarı olan, "Bak senin Gavat kendine geldi!" dedi. Adama dikkatlice baktım, bu bizim Nette sanal seks yaptığımız Yasin'e benziyordu. Adamın suratını WebCam'da hiç görmediğim için tam emin değildim, ama büyük ihtimalle oydu, yani Yasin. Yasin, 1.90 boyunda, kıllı bir adamdı. Diğeri ise o da 1.80 cıvarında, ama en az 150 kiloluk bir azmandı. Sonuncusu ise biraz daha kısa, tüysüz, tıfıl bir oğlandı, en fazla 16-17 yaş civarında idi. Yasin bana, "Ulan Gavat, hiçbir şeyden haberin yok dimi?" dedi.
Ben şaşkın şaşkın bakarken anlatmaya başladı, "Senin karı ile senden habersiz buluşmaya başladık. Çokta güzel sikişiyorduk, amından götünden, her yerinden siktim Orospu karını. Sonra değişiklik aramaya başladık, arkadaşıma siktirdim, arkadaşımla birlikte siktik karını. Baktım senin karı çatır çatır sikişiyor, hemde zevk alıyor, parayla satmaya başladım Orospuyu. Her seferinde 2-3 kişi aynı anda sikiyordu, biri amından diğeri götünden dağıtıyorlardı senin karını. Ha bu arada, karın benle ve başkaları ile sikişirken bol bol Video ve Resim çektik, elimizde hepsi. Karını son siken herifler biraz acıtarak sikmişler, karının biraz götü kanamış, bağırınca da bir iki tokat atmışlar. Senin karı korktu, bir daha yapmam falan dedi, öyle deyince temizinden bir de ben dövdüm. Var mı öyle şey? İnsanlıkla söyledim karına, getir dedim 10.000 $, seni bırakırım dedim. Ama anlamadı, anlamak istemedi, kaçmaya çalıştı. 20 gündür arıyoruz, Orospu bize yanlış adres vermiş meğer. Ama gördüğün gibi bulduk, kısmet bu geceye imiş!" dedi.
Ben şaşkınlıktan dilimi yutuyordum. Bu arada karım da kendine gelmeye başlamıştı, ama korkudan suratı bembeyazdı. Karımın ayıldığını gören Yasin, okkalı bir tokat attı karıma ve "Amına koduğumun Orospusu! Ağzını açarsan ikinizi de gebertiriz!" dedi. Karım da kaderine boyun eğmişti, koltukta çırılçıplak, büzülmüş oturuyor ve sessizce hıçkırarak ağlıyordu. Yasin karıma, "Bu arada fiyat 20.000 $ oldu, ver kurtul!" dedi. Bu sırada diğer ayı herif, "Olur mu abi, daha bizim işimiz bitmedi!" dedi. Bu arada durmadan içiyorlardı. Yasin de arkadaşına, "Tamam koçum, her şey sırayla! Önce yapacaklarımızı yapacağız, sonra parayı verecekler zaten! Hem de sike sike!" dedi. Ben parayı verip bu durumdan kurtulmaya hazırdım, ama kimse bana sormuyordu. Herifler pis pis sırıtmaya başladılar. Karımın sesi biraz yükselince Yasin'den bir tokat daha yedi ve ağzı kanamaya başladı. Yasin karımı sürükleyerek yatakodasına götürürken, "Getirin gavat kocasını da!" dedi arkadaşlarına. Onlar da beni, bağlı olduğum koltukla sürükleyerek, yatak odasına götürdüler. Karımı yatağa yatırarak önce ellerini iki köşeden, sonra bacaklarını yırtarcasına ayırarak köşelerden bağladılar. Karımın o sikmeye kıyamadığım güzel amı tabak gibi ortaydı...
Sonra soyunmaya başladılar. Şimdi hepimiz çırıl çıplak idik. Garip bir şekilde sikim kalkmaya başlamıştı. Yasin, "Sinan git bak bakalım, Buzdolabında neler var!" dedi. Sinan koşarak gitti ve elinde kocaman bir Patlıcan ve uzun bir Pırasa ile döndü. Karıcığımın altına bir yastık koydular ağzını da sıkıca bağladılar. Ufak oğlanla Sinanın hemen karıma yanaşınca, Yasin sikini sıvazlayarak, "Durun bakalım, hemen sikmek yok, önce Patlıcanı yerleştireyim sonra sikin!" dedi. Patlıcanı eline aldı, ucunu biraz ıslattı, çok kalındı karım asla alamaz diye düşünürken, zorlaya zorlaya tamamını karımın amına soktu. Karım debeleniyor, gözlerinden yaşlar geliyordu. Yasin Patlıcanı karımın amına sokup çıkarmaya başladı. Karım resmen kıvranıyordu. Yasin, "WebCam'da böyle sokuyordun dimi?" diyerek, Patlıcanı sapına kadar soktu ve "Şimdi de şu Pırasayı verin bakıyım!" dedi. Pırasa çok uzundu. Karımın altındaki yastığı biraz düzeltiler, götü iyice ortaya çıkmıştı...
Sinan iki parmağını karımın götüne soktu, biraz tükürükledi ve sokmaya devam etti. Elini çekti ve boşalan yere Yasin yavaşça Pırasayı ittirmeye başladı. Karımın amında Patlıcan olduğu için, Pırasa götüne zor giriyordu. Karım herhalde kendinden geçmişti veya gözleri kapalı kıvranıyordu. Yasin Pırasanın neredeyse tamamı karımın götüne sokup çıkarmaya başladı. Sinansa karımın amından Patlıcanı çıkardı, amına iğrenç sikini yerleştirdi ve deli gibi gidip gelmeye başladı. Ve 4-5 dakika sonra karımın amına boşalarak çekildi. Onun yerine ufaklık geçti ve daha sokamadan boşaldı. Karımın Pırasa götünde iken hali beni nedense çok tahrik etmişti. Bu arada Yasin o koca kıllı sikini iyice tükürükleyerek Pırasanın olduğu göt deliğine yöneldi ve karımın gözlerinden yaşlar gelerek götünden sikti. Karım acıdan kıvranıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Yasin de birkaç dakika sonra titreyerek karımın götüne boşaldı...
Bu arada diğer ikisi tekrar siklerini kaldırmışlardı. Yasin, "Hadi bakalım bir de göt sikelim!" dediğinde, neler olacağını anlamıştım. Üçü birden bana yöneldiler bağlarımı çözdüler. O arada kalkmış sikimi fark ettiler. Yasin, "Bak Gavata! Karısı sikilirken nasılda zevk almış! Sıra şimdi sende! Seni de sikip videoya çekicez, karına laf edemezsin artık!" dediler. Beni iyice domaltarak ellerimi ve bacaklarımı tekrar bağladılar. Ufaklık arkama geçti götümü parmaklamaya başladı. Götüm acıyordu, deliğimi açmak için iyice çekiştirmesi daha da acıtıyordu canımı. Sonra sikini dayadı götüme. Hayatımda ilk olarak bir yarak götüme dayanıyordu. Ben bunları düşünürken, sikini zorlaya zorlaya götüme sonuna kadar soktu. Götüm acaip yanıyordu. Ufaklık yine hemen boşaldı, fakat gidip gelmeye devam etti. Götümün içi dölden vıcık vıcık olmuştu, artık girip çıkarken çok canım yanmıyordu. Ufaklık çekildi, tam bitti diye sevinirken, Sinan geçti arkama ve götüme sikini sokmaya başladı. Deliğimi patlatan bir acı hissettim, beynimde şimşekler çakıyordu. Pompalamya başladığında bağırsaklarıma kadar basınç vardı içimde ve durmadan artıyordu. Bu arada Yasin de bize bakarak karımın ağzını sikiyordu. Devamını hatırlamıyorum, bayılmışım.
Bir müddet sonra kendime geldiğimde, karım da ben de çıplak bir şekilde, her tarafımız leş gibi döl içindeydi. Yasin ve adamları giyinmişler, benim kendime gelmemi bekliyorlardı. Yasin bana pis pis sırıtarak, "Amma da çürükmşsün ha! Karın bile senden daha dayanıklı çıktı! Hemen bayıldın, karına daha neler yaptık göremedin, yazık!" dedi. Sonra da ciddileşerek, "Bak yarın karın 20.000 $ getirecek ve bu iş bitecek! Bizde söz namustur!" dedi ve çıkıp gittiler...
Ertesi sabah ilk iş olarak bankaya gidip parayı çektim, karıma verdim. Karım da götürüp parayı Yasin'e verdi geldi. Artık Kemerburgaz'da oturmuyoruz, bir hafta içerisinde apar topar İstanbul'a taşındık.
[Ercüment]
52 notes · View notes
napayim · 27 days
Text
Tumblr media Tumblr media
post atmak için arkadaştan foto araklayıp geldim.. çok keyifli bi gündü, zeki abim arada durup bi nolucak bu Beşiktaşın hali diyince herkes patladı, standupçılığa özeniyorum malum enflasyon da diyor ahshshdh yicem, çok mütevazı, çok içten ve samimi bir adam. çok ünlü bi italyan yönetmen için şey diyor, "geçen istanbul film festivalinde gördüm yavşağı, çok da kıl bi herif zaten" ahshahdhs birileri Samsun'dan geldik sizin için diyor, adam kendini öyle dümdüz bi insan olarak tanımlıyor ki utandı hayda niye öyle bi şey yaptınız ki, neyse olmuş olan diyor sbdhshfh filmlerini nasıl yazdığından ve nelerden beslendiğinden, birkaç anısından falan da bahsetti mest oldum dinlerken. bir de şey çok hoşuma gitti, çok samimi bir insan olmasının yanında bana film yönetmeniyim diye teknik şeyler sormayın, gece yalnızken kafanızı ne kurcalıyorsa, toplumda dışlanmaktan korkup içinize sindirdiğiniz tüm o kötücül düşüncelerin açtığı soruları yöneltin diyor. bayıldım başlarkenki bu tavrına. bir de utanç duygusunun üzerinde çok durduğunu fark ettim. kendine karşı dürüstçe sorguya girdiğinde utandığın ve kaçmaya çalıştığın şeyler tam da seni üretime sokan şeyler dedi de, durdum bi harbiden ulan dedim. kendi işlerime baktım, cidden öyle. büyük adamsın zeki abi..
16 notes · View notes
leyliii · 2 months
Text
Hâlbuki ben bu halde bile caizim onların hançerlerine
Bu halde bile boğulmadım boğdurulmadım
Eski tüfeklerden adım geçer de dönüp bakmazlarmış
Ateş olsun almazlarmış kırmızısı uçuvermiş dudaklarına
İstemedim tek buse ne nazda ne hazda gözüm var
Medrese cesetlerine nazır masallarda yıllar önce
Sene 99 ben İstanbul acemisi yıllar önce
İnmişim trenlerden adım yakama ilikli
Mustafa Kutlu’dan çıkmışım vermişim şiirlerimi
Talebeyim ama talip değilim ne yeşile ne ala
Yalnız şiir kartalların soyundan ama toy bir ağrı
Seğirtmedim bir güzele
Divan yolu tarihten başını uzatmış bir kuğu yansıması
Hava sıcak terim taze
İstanbul işte önce güzel sonra güzel sonra manidar
Ulan beni buraya alırlar mı telaşıyla Çorlulu Ali’de
Ama herkes biliyor sanki şairim ya!
Ne demek efendim burası sizler için
Buyurun tabi burası beceriksiz İslamcıların hatıralarını dinlendirmesi için
Burası gökyüzünün altında no mahrem barış çubukları için
Burası postmoderne ayna tutmak için şairler kız ayarlasın için
Şööle iç geçirsinler afallatsınlar kendilerinden kaçarken şiirlere tutulanları
O zamanlar Kanuni yeni sakal bırakmıştı halk farkında
Kanım bir uykuyu köpürtüyor ya nadasa bırakmışım mısralarımı
Masalara mekik dokuyan gözlerim bir kıza bir oğlana takıldı
Masada “Üç İstanbul”  oğlak yayınları kızda nargile
Mesnevi okuyan bir kız mı bilmem
Ama benim taşrada okuyan hayallerim ezbere almış bu manzarayı
Ben sanki dokunmuşum bilmem kaç sene sonraki serencama
Özenti deme Erkan biraz daha fazlası
Nargilesiz de olur kabul ama daha da fazlası
Çorlulu olmasa da olur ama daha fazlası
Mesnevi okuyup sigara içen mütesettir kızlar kiminle evlenir Erkan?
Mavi Marmara’dan galip dönen İslamcılarla mı?
Sakalları yüzüne nur katmışlarla yakışıklı mı?
Risale-i nur talebeleri değil Erkan olur mu?
Bak ben severim onları da onların evliliğini de
Onların yumuşacık Müslümanlıklarında semirttikleri saadetlerini de
Ben severim onların nefes alırcasına girdikleri sevapları da
Ben elbette severim nisa taifesinin pıtır pıtır çiçek açmasını
Dindar kocalarının kollarında
Ben niye sevmeyeyim Erkan evveli çile ahiri konfor olan Müslümanlığı
Ben niye beğenmeyeyim Rumeysa Nur ve Bilal’i çocukları Taha’yı
Öyle şey mi olur Erkan niye yüzüm ekşisin İsrail’i lanet mitinglerinde
4X4’lerde Filistin bayrağı bana neden vermesin gaza sevinci
İftarda Cola Turca içen kardeşlerim yıkacak bir gün İsrail’i
Kalbim mühürlendiyse o benim iman eksikliğim
Yoksa Numan Kurtulmuş iyi adam
Sen de kızma artık Başakşehir ümmetine
Mesnevi okuyan mütesettir güzel sigara içen kızlar kime âşık olur Erkan?
Esmer yüzleri cool bakarken delikanlıların
Hayatın tam içinden fırlayan tam pratik tam yerinde
Yani şiiri kullanacağı yeri iyi bilen
Biraz monna biraz rosa yani aşkı nasıl servis edeceğini iyi bilen
Kitaplarda saklı yaralar gibiyken o kızların yüzleri
Sadra şifa şeylerden güneşin gördüğü şeylerden bahseden
Aşkı 12den vurup o yüzleri yere seren
Onlara mı onlar çok onlar adisyonlara incelikler indiren
Onlar beni daha da ben seni daha da sen yapan
Deli olmadığımızı ikna için bizlere tetik düşürten
Öğrenemedik Erkan kalbin bu işlerle alakası olmadığını
Kalbin de var yeri ve zamanı olduğunu
Kalbin zamanında 7/24’ün çok fazlalığını
Mesnevi okuyup sigara içen mütesettir kızlar beni neden sevmez Erkan
Mesnevi okuyup sigara içen mütesettir kızlar beni neden sevemez Erkan
Geceleri hepsi benim sevgilimken gündüzün bozgunu ne o zaman
Aşk ayrı hayat ayrıysa kaldık bu yakada o zaman
Şairlerin gerçekten varlığına kimleri ikna etsek Erkan
Bizi gömdükleri şiirlerden hortlasak da korkutsak mı o zaman
İlham denen o......a arayı açsak mı bir zaman
Çok yorgun bir estetiğe kurban aramak değil
İsmet Özel’i seven bir kız tanıdım Erkan
Manyak mısın oğlum bu kadarı yeter mi dersen
O kadarı çok bile gerisi bonus Erkan
7 notes · View notes
layezalll · 1 year
Text
Soğuğu düşleri terleten yurdumun en güney doğusunda esmer suretim değdi dünyaya 
Yıldızlara aşinalığım hatta aşka sıcaklığımın varisi
Yaşlılığımın çocuk olma hevesi Çocukluğum ise yaşlılığımın ertesi
Koynumdaki goncaların nefesi toprak damlı evlerinde bir çay molası
Annemin yaprak sarması
İçli köfte ve salata arası
Çocukluğum kıyamet yarası
Sonra daha büyümenin çaresi bulunmadan hayal edilen, hayallerle dolu, hayaller ülkesi
Ah ulan İstanbul …
Ne de güzeldir adı
Hiçbir şey dokunmaz insana dalgasız bir deniz kadar İstanbul da
Korna sesleri arasında yakası sararmış önlükler içinde mavi çocuklar
İstanbul ’un hüviyetidir  sisli havalar sonra bir aşk telaşı büyüme hazzı
Kadıköyün ıssız sokaklarında devrimci yazıları defter arkası kıyak cümleler
Hiçbir resim o kadar fiyakalı olmayacak bir daha çünkü megapixeller arttıkça, azalacaktır gülüşlerin sadeliği
Raylar üzerinde kısa uykular geleceği durağa kadar saf kalanlar
Ve mesai başlar
Pembe rüyalar biter
Bir düdük ile son bulur kısa bir arada yaşananlar şakaklarında kar
Amaç biletsiz öğrencilerle bir heyecan yaşamak değil
Ay sonu bakkalın borcunu kapatmak olan biletçi amcalar…
Ve kara gözlerine umut misafir etmiş yorgunluğun yanı sıra misafirperver
100 simidi bitirmek niyetiyle sabahçı, elleri bereket nasırlı
Çoğu esmer, çoğu doğuştan buralı aslında
Aslını unutmuş ne çocuk olma nede büyüme telaşı
Çocuklar…
İstanbul ’un hüviyetidir sisli havalar
Herkesin cebinde bir tutam umut biraz tütün kırıntısı yüzler utangaç, hayaller safran sarı
Ve hiçbir şey eritemeyecek çocukluğumuzda bu koca şehre yağmış olan karı
Sonra aşk telaşı, şiirler yazılmış olmamış sevdalara
Avuçlarına hohlayan üşümekten ziyade
Tutulacak diye bir ay parçası tarafından
Sıcak olsun eller hesabı,
Arkadaşıyla ortak kullandığı ağır parfüm kokusuyla emanet olmasına rağmen kıyak bir ceket ile parkta çok önceden rezerve edilmiş kıç donduran bank üzerinde elele tutuşmuş, üşümelerini birbirlerinde saklayan Sevdalılar…
İstanbul’un hüviyetidir sisli havalar
Ağız dolusu yalanlar
Umut edenler öldü umutsuzdur geriye kalanlar kızgın, ağzında küfür dolu naralar
Yine de bilmeyene ağır gelir İstanbul’a duyulan aşklar
Ülkemin dağlarından doğdu bu cümleler
Belki bir daha hiç güneydoğusu olmayacak ömrümün
Lakin İstanbul kadar fiyakalıdır sevdası gönlümün
Ve gönlümden süzülür bu yazılar
Bilirim İstanbul’un hüviyetidir sisli havalar
Biraz sis, biraz aşk, biraz sitem, biraz telaş, biraz İstanbulludur bütün yazılarım … 
116 notes · View notes
visale · 5 months
Text
ulan İstanbul ex bile bu kadar soguk yapmadi bana
14 notes · View notes
mutecevvil · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Merhaba ulan İstanbul
72 notes · View notes
cihangir-uzunkaya · 11 months
Text
Tumblr media
IYI GÜNLER IYI DOSTLARIM
BU MİLLET ATATÜRK E YAPTIĞI NANĶÖRLÜĞÜN BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDEYECEK.
RAHMETLİ İLERİ GÖRÜŞLÜ INSANDI.
Yaşar Nuri Öztürk Trabzon Küçükdere köyünde dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini babasından Kuran okuyarak almıştır. 9 yaşında hafız oldu. On yıl klasik medrese eğitimi aldıktan sonra hukuk ve ilahiyat eğitimlerini tamamladı. 12 yıl imam ve vaizlik yaptıktan sonra üniversiteye geri döndü. İslam Felsefesi konulu doktorasını tamamlamıştır. Aynı dalda doçent oldu.
Yaşar Nuri Öztürk Ortadoğu, Balkan Ülkeleri, Avrupa ve Afrika ülkelerinde kendi alanında araştırmalar yaptı. New York'ta İslam Düşüncesi ve Çağdaş Sufi Düşünce dersleri verdi. Öztürk Türkçe, Farsça, İngilizce, Fransızca ve Arapça dillerinde çeşitli çalışmalar yaptı. Türkiye Milli Kültür Vakfı ödülünü aldı.
Yaşar Nuri Öztürk yurt içi ve yurt dışında İslam dini zihniyeti, insan hakları konularında konferanslar verdi. Kuran-ı Kerim'in Özüne Dönüş Hareketi'nin öncüsü oldu. Time dergisi tarafından gerçekleştirilen 20. Yüzyılın en Önemli kişileri arasında 100 kişiden ilk 10 arasına girdi. Türk üniversitelerinde uzun yıllar boyunca dekan ve öğretim üyesi olarak görev yaptı.
Yazar büyük bölümü İslamiyet konulu olan elliye yakın kitabını yazdı. İstanbul üniversitesi İlahiyat Fakültesi kurulduktan bir yıl sonra Yaşar Nuri Öztürk dekan olarak görevlendirildi. Öztürk'ün ilk çevirisi Elmalılı M. Hamdi Yazır tarafından yapılan Kuran'ın yorum eklenmemiş Türkçe çevirisini yayımladı. Bu kitap 93-2003 yılları arasında 126 baskı ile Türkiye'nin en çok baskı yapan kitabı oldu.
BAKIN SAYIN OKUR KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KÂR KALMAYACAK.
ŞUURSUZ İÇ SAVAŞ KÖRÜKLEYİCİ 10.000 TL LİK ATKIYLA, KORUMAYLA DOLAŞAN 657 YE TABİ CAMİ İMAMI HALİL KONAKÇI DENİLEN
ŞAKLABAN DİYORKİ;
BU BAYRAK ÜMMETİN BAYRAĞI İNDİRMEYİZ.
ULAN PİÇ BU BAYRAK ŞEHİT KANIYLA YIKANMIŞ UĞRUNDA TÜRK ASKERİ CAN VERMİŞ,ŞEHİT OLMUŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ÜSTÜNDE ARŞA YAKIN,GÖLGESİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞININ VAR OLDUĞU ŞANLI BAYRAK TIR.
OROSPU ÇOCUĞU, PİÇ ÜMMET DERKEN NİYE BÖLÜCÜLÜK YAPIYORSUN KAHPE DÖLÜ.
BEN SENİN KAST ETTİĞİN ÜMMETİN KURTULUŞ SAVAŞINDA NE BOK YEDİĞİNİ BİLİYORUM YAVŞAK.
ÜMMET DEYİP İNSANLARI BÖLME PİÇ MADRABAZ
ONDAN SONRA CİHANGİR TÜRKÇÜ, IRKÇI,FAŞİST.
SİKTİRİN GİDİN OROSPU ÇOCUKLARI .
BU HALİL GİBİ PİÇLER BÖLÜCÜ,İÇ SAVAŞ ÇIĞIRTKANI.
VE PONTUSLUNUN GÖZDE ELEMANI.
BAKIN SAYIN OKUR
PONTUSLU BUNLARI SAHNEYE SÜRÜP
TÜRK MİLLETİ NİN SABRINI TAŞIRIP SOKAĞA İNDİRMEKTİR ASIL AMAÇ.
ATLAYIP ZIPLAMAYIN !
DİNLEDİĞİNİZDE BÖYLE ADAMLARI;"SİKTİR GİT OROSPU EVLADI ANANI TÜRKİYE CUMHURİYETİ SİKSİN"DEYİN.KESMEDİMİ BİR DAHA DEYİN.HEM AÇILIRSINIZ PSİKOLOJİK OLARAK IYI GELİR KÜFÜR.
AMA ASLA SOKAĞA İNMEYİN O PİÇ RESMEN PİÇLİĞİNE SENİ KIŞKIRTMAK AMAÇLI 10000 TL LİK ATKIYLA ,KORUMALARLA DOLAŞIYOR ASLA YEMEYİN.
ŞAHSEN BEN ENVAYİ ÇEŞİT KÜFÜR EDİYORUM.
BENİM BAŞBUĞUM GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK LE DERDİ OLANIN DEFTERİ BU TOPRAKLARDA DÜRÜLECEKTİR.
ZAMAN EFENDİM..SADECE ZAMAN..!
SİSTEM FEVKALADE İŞLİYOR..
BIRAKIN İNSANLARIN PERİŞANLIĞINI
IŔADE KARDEŞİM HERKES HAK ETTİĞİNİ YAŞIYOR.
YÜREĞİNİZDEN MERHAMET İ SÖKÜP ATIN ORTALIK DÜZELENE KADAR..!
MERHAMET SİZ İNSANLIK OLAMAZ.
SADECE KOLTUĞUNUZA OTURUN.
AÇIN TV Yİ FİLMİ İZLEMEYE BAŞLAYIN.
İNCE DETAY SADECE BENİM IYI NİYETLİ DOSTLARIM FİLMİ İZLEYEBİLİR..
DİĞER GÜRUH ANCA A HABERDE UÇAR GİDER,AYAKLARI YERDEN KESİLİR EVDEKİ ÇORBAYIDA ŞÜKÜR DEYİP PAZARDAN TOPLADIĞI ÇÜRÜK SEBZELERLE YAPAR.
-Baba bunlara ne içiriyon amk ayakları yerden kesiliyor.anasını sikim bize anca Cash bayıltıyon ince Fransız a.
+Görgü,edep yoksunuysan kendini ifade edemezsin oğlum.bunlara etten kemikten ağzı dil yapan Allahları olmazsa tutunacak dalları yoktur,çoban olmadan eksik kalır bu orospu çocukları ondan 7/24 kafaları güzel bunların.hikaye dinlemezlerse eksik kalır piçler.
-sikerim ben bu işi baba !
Benim seninle aramda kimse yok madem oğlum diyorsun.bu kafanın aynısından istiyorum.ince Fransız a para vermek,alkole para vermek yok amk.
+Ee kalitesini siktiğim pic fırıncı evladım.Sen Türksün,Türkçüsün masal dinlemezsin.ulan Cihangir sen beni eleştirip yeri geldiği zaman hatta son günlerde sıklaştırdın benim ile empati yapıyorsun.hesap soruyorsun.ulan sana hacı,hoca,şıh kâr edermi.
-etmez amk !merak etme seninlede hesap var daha baba.defter kapanmaz hesap bitmez.sana feda olsun alkol,ince Fransız.
MUCKS,ŞLAPSSS..😂😂😎
+kaliteni sikeyim senin öpme demedimmı ulan yalak yavşak,alışkın değilim bu kadar samimiyete pic fırıncı evladım.😊
-Sanamı soracam nasıl öpeceğimi..yana kay manzara izleyelim.
CİHANGİR CCC
10 notes · View notes
delifurkan · 1 year
Text
ulan istanbul, senle mutlu anilarim var da mutlu sonlarim hic yok
24 notes · View notes
bengeneldeboyleyim · 1 year
Text
seeeeennn beniii seeenn seeennnn unutmuuuuş gibisinnnnn ben hâlââ deliyim hâlââ sevdalııı
6 notes · View notes
vinceverbatim · 7 months
Text
"
Her sınıf, belli bir yer belliyor, ilkyaz ekimine yetiştirmek üzere hızlı çalışılıyordu. Çayır bellenip bitirilmek üzereydi ki Beykoz çayırlarında bir tabur kuvvetinde bir yunan birliği görüldü. Her gün Beykoz'un içinden gelip bellenmemiş çayırlarda eğitim görüyor, çoğu zaman tatbikat için dağlara çıkıyorlardı. Çocuklar ilk günlerde çayırda beyzbol oynayan İngiliz denizcilerine yaklaştıkları gibi onlara da yaklaşmak istedilerse de çok ters biçimde sövüntülerle karşılaştılar. Musa da o meraklı çocuk grubunun içindeydi. Hemen bütün Yunan askerlerinin öz Türkçe konuşması, Musa'yı iyice şaşırtmıştı . Bütün Yunanlılar da acaba Türkçe mi konuşuyordu? Buna uzun zaman bir anlam veremedi. Bütün bu Yunan askerleri, Musa ile arkadaşlarına gözleriyle tükürür gibi bakıyorlardı . Hele birisinin Musa ile arkadaşlarına tiksinti yüklü bir sesle söylediği sözleri Musa yaşadıkça unutmayacaktı :
"Ulan, piç kuruları, açıkta bir şey mi gördünüz de bakıyorsunuz? Gidin, ananızın donunu seyredin. Ankara'ya gidip sizin Mustafa Kemal'inize bir yular takarak dönelim de o zaman hepinizin anasını belleyeceğiz."
Musa, bunların İstanbullu Rum çocukları olduğunu çok daha sonra öğrenecekti. Bunlar, İstanbul palikaryalarından kurulması düşünülen Rum taburunun erleriydi . Sakarya Savaşı'nda hepsi tereyağı gibi eriyip gidecek, Musa ile arkadaşlarının analarını bellemek üzere İstanbul ' a dönmeye fırsat bulamayacaklardı.
Hasan İzzettin Dinamo, Öksüz Musa
3 notes · View notes
O kadar umursamaz demotiveyim ki... Sabahtan beri tek yaptığım bilumum sosyal medyada kaydırmak... Ulan kapıda var kaç tane araba istesem herhangi birini alır çıkarım, ama beklentim yok, motivasyonum yok hayal bile kurmuyorum aq, aşırı darlanmış bir vaziyetteyim, hiçbir şeyden gram zevk alamıyorum, başarısız olmayı eskisi kadar umursamıyorum ama başarılı olmayı da umursamıyorum umursayamıyorum; içimden gelmiyor hiçbir şey, ağzımı açıp konuşmaya halim yok... kaç zamandır kendim hakkımda tek üzüldüğüm şey bugün arabanın arıza lambası yanmasıydı... Babam arabayı vereyim sana git İstanbul'a diyor; ben ona tek başıma nasıl o kadar yol gideyim diyorum; sanki 45 yaşındayım aq, hayatımın en boktan dönemleri olan 3 4 sene öncesinde bile şunu dese bana havaya uçar, baba sen arabayı ver ben Mars'a bile giderim derdim... Su an o kadar boktan bir hayatım yok belki de ama hicbir şeye de hevesim isteğim yok, yavaş yavaş her şeyden soğuyorum; okuldan, okumaktan, yeni şeyler öğrenmekten, yeni insanlarla tanismaktan, bölümden ve özellikle bölümdeki insanlardan... Lisedeki arkadasliklarimi, o iyi kötü tatlı tatsız birbirimizi gülmekten guldurmekten kirdigimiz ama bazen de istemeden de olsa birbirimizi uzdugumuz zamanları, birlikte yaşadığımız en kotu an bile gerçekten üniversitede yaşadığım en iyi anlardan bile daha iyi hissettirmis gibi hissediyorum... Belki de geçmişe takili kaldım, artık yeniye alışmalı, yeniyle barismali; belki bunları da başardım ama şuna eminim aklımda hayalini kurduğum üniversitenin yakınına hiçbir şekilde yaklasmayan bir üniversite hayati yaşadım yaşıyorum ve görünen o ki yaşamaya devam edeceğim... İstanbul a gideceğim ama bir tane oradan tanıştığım bi insana ben İstanbul a geliyorum buluşalım mi diye mesaj atmadım, içimden gelmedi; sportif vücudumu, cevikligimi atikligimi tamamıyla kaybettim gibi, eskisi kadar iyi futbol oynayamiyorum, eskisi kadar güçlü değilim, eskisi kadar özgüvenim yok bazen hatta genellikle rol yaparak yaşıyorum, bir şeye birine odaklanamiyorum, yeni kurduğum arkadaşlık ilişkilerinin çoğunu kafamda çoktan bitirdim, iş desen sadece en iyi firmalarla görüşüyorum son aşamaya kadar, son mülakatı geçsem uluslararası şirketlerde part time staj artı iş şansım olacak mülakata sanki 101 oynamaya gider modda giriyorum... yurt dışı hayali kurmuyorum önceden istediğim arabaların hiçbirini istemiyormuşum gibi davranıyorum... bilmiyorum belki de insanların yaşadığı onca şeye rağmen yine de bir şekilde hayatlarına devam etmesinin yanında benim yaptığım simariklik gibi de hissediyorum bazen ama inanın buradan bu durumdan da çok çıkmak istiyorum ama çıkamıyorum ve artık çok ama çok yoruldum... Ara sıra çıkmaya ugrastigim bu durumu artık kabullendim ve çıkmaya da uğraşmıyorum ve korktuğum şeyin yani monoton bir hayatın bir parçası olmaya emin adımlarla ilerliyorum... Ne yapacağım, nasıl bunu yapacağım hiç bilmiyorum; çok yorgunum artık düşünme de düşünemiyorum, beynim adeta vücudumla beraber erimiş durumda, eski zekamin 10da biriyle falan idare ediyormusum gibi hissediyorum, bazen çok gereksiz konuşuyorum, bazen çok konuşuyormuş gibi hissediyorum... Artık bir yerlere giderken yavaş yürümeye başladım, hiçbir şeye acele etmiyorum; hayati kafamda bitirdim ve uzatmaları yaşıyor gibiyim... Gerçekten artık bu hayatta pek zamanımın kaldığını da düşünmüyorum, hep böyle düşünürdüm zaten de; hayatımda hayaller kurarken hep böyle üni son sınıfa kadar falan hayaller kurardım ve o sürenin sonuna geldik gibi olduğundan bu düşüncem son zamanlarda istemsizce çok daha arttı ve belki bu beni bu kadar demotive eden şey bilemiyorum... Her şeye rağmen ailemi, sevgilimi ve bana iyi anlar yaşatan bütün dostlarımı çok seviyorum iyi ki varsınız, beni ben yapan sizlerin yanında gerçekten büyümem ve hayati beraber ogrenmemizdi...
3 notes · View notes
amoreubriaco · 10 months
Text
ulan istanbul mu bu kadar sıcaktı burası mis gibi sweatshirtle oturuyorum...ozlemisim bu hissi.
3 notes · View notes
layezalll · 2 years
Text
Tumblr media
Soğuğu düşleri terleten yurdumun en güney doğusunda esmer suretim değdi dünyaya 
Yıldızlara aşinalığım hatta aşka sıcaklığımın varisi
Yaşlılığımın çocuk olma hevesi Çocukluğum ise yaşlılığımın ertesi
Koynumdaki goncaların nefesi toprak damlı evlerinde bir çay molası
Annemin yaprak sarması
İçli köfte ve salata arası
Çocukluğum kıyamet yarası
Sonra daha büyümenin çaresi bulunmadan hayal edilen, hayallerle dolu, hayaller ülkesi
Ah ulan İstanbul …
Ne de güzeldir adı
Hiçbir şey dokunmaz insana dalgasız bir deniz kadar İstanbul da
Korna sesleri arasında yakası sararmış önlükler içinde mavi çocuklar
İstanbul’un hüviyetidir  sisli havalar sonra bir aşk telaşı büyüme hazzı
Kadıköyün ıssız sokaklarında devrimci yazıları defter arkası kıyak cümleler
Hiçbir resim o kadar fiyakalı olmayacak bir daha çünkü megapixeller arttıkça, azalacaktır gülüşlerin sadeliği
Raylar üzerinde kısa uykular geleceği durağa kadar saf kalanlar
Ve mesai başlar
Pembe rüyalar biter
Bir düdük ile son bulur kısa bir arada yaşananlar şakaklarında kar
Amaç biletsiz öğrencilerle bir heyecan yaşamak değil
Ay sonu bakkalın borcunu kapatmak olan biletçi amcalar…
Ve kara gözlerine umut misafir etmiş yorgunluğun yanı sıra misafirperver
100 simidi bitirmek niyetiyle sabahçı, elleri bereket nasırlı
Çoğu esmer, çoğu doğuştan buralı aslında
Aslını unutmuş ne çocuk olma nede büyüme telaşı
Çocuklar…
İstanbul’un hüviyetidir sisli havalar
Herkesin cebinde bir tutam umut biraz tütün kırıntısı yüzler utangaç, hayaller safran sarı
Ve hiçbir şey eritemeyecek çocukluğumuzda bu koca şehre yağmış olan karı
Sonra aşk telaşı, şiirler yazılmış olmamış sevdalara
Avuçlarına hohlayan üşümekten ziyade
Tutulacak diye bir ay parçası tarafından
Sıcak olsun eller hesabı,
Arkadaşıyla ortak kullandığı ağır parfüm kokusuyla emanet olmasına rağmen kıyak bir ceket ile parkta çok önceden rezerve edilmiş kıç donduran bank üzerinde elele tutuşmuş, üşümelerini birbirlerinde saklayan Sevdalılar…
İstanbul’un hüviyetidir sisli havalar
Ağız dolusu yalanlar
Umut edenler öldü umutsuzdur geriye kalanlar kızgın, ağzında küfür dolu naralar
Yine de bilmeyene ağır gelir İstanbul’a duyulan aşklar
Ülkemin dağlarından doğdu bu cümleler
Belki bir daha hiç güneydoğusu olmayacak ömrümün
Lakin İstanbul kadar fiyakalıdır sevdası gönlümün
Ve gönlümden süzülür bu yazılar
Bilirim İstanbul’un hüviyetidir sisli havalar
Biraz sis, biraz aşk, biraz sitem, biraz telaş, biraz İstanbulludur bütün yazılarım …
147 notes · View notes