Tumgik
#ufuk boy
oozann7 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ben ve arkadaşlarım Hüseyin,Ufuk, @serap_e,Sinan,Pınar,Hazal ve @elifdyilmaz bu hafta sonu Kahramanmaraştaydık. Çocuklarla oynadık, akranlarımızla dertleştik, büyüklerimizle çay içtik, sohbet ettik. İmkanınız dahilinde mutlaka gelin buralara. Yardımın yanı sıra insanların muhabbet edip dertleşmeye, çocukların sizlerle oyun oynamaya ihtiyacı var. Büyüğünden küçüğüne acıyı sükunetle harmanlamış her şeye rağmen misafirperverliğinden ödün vermeyen insanlar göreceksiniz.
Çadırkentte bize çay ısmarlayan Süleyman amca tavlada beni yendi. Rövanş için söz aldım beni telefonuna İstanbul’daki torunum Ozan diye kaydetti :)
Torunu Ali üniversite sınavını kazanıp İstanbul’a gelince Beşiktaş maçı içinde sözleştik🦅
Son olarak oradaki insanlardan edindiğim talep ve kendimce eksik gördüğüm ihtiyaçlardan bahsetmek istiyorum.
* Vitamin ihtiyacının karşılanması için taze meyve sebze çok önemli.
* Çoğu kişinin cep telefonu yok sıfır cep telefonu temin etmek elbette zor. Bölgeye gitmeden varsa evde yedekte duran çalışan telefonlar, tabletler vs. fabrika ayarlarına döndürülüp şarj aletleri ve kulaklıklar ile birlikte götürülebilir. Özellikle gençlerin ihtiyacı var.
* Eşya, gıda yardımının yanı sıra gelmeden önce eş ve dosttanda destek alıp çadırkentteki insanlara bir zarf içinde maddi yardımlar yapılabilir.
* Hijyen konteynırlarına ihtiyac var. Duşlar yetersiz, çamaşır makineleri ise sadece bir çadırkentte vardı.
* Çocukların sevebileceği haribo, sürpriz çikolata, çocuk dergileri (migrosta çok çeşit bulabilirsiniz) gibi şeyleri sırt çantanıza atın çocukları gördüğünüzde verin. Her yaşa uygun oyuncak, puzzle, futbol ve voleybol topları. Boyama kitapları, kuru boya, pastel boya.
* Vakit geçirmek için okuma kitapları, bulmaca hatta okey takımı, tavla gibi şeylere bence ihtiyaç var.
* Tartışılabilir bir konu olsada karton sigara getirilebilir. Bizden özellikle rica edilen tek şeydi.
* Türk kahvesi ve elektrikli kahve cezveleri
* diş fırçası ve koruma kapları, diş macunları, diş protezi saklama kapları, el kremleri, vücut kremleri, kadın pedleri, Tarak, tırnak makası, ayna,cımbız, traş bıçağı, özellikle saç kremi hep unutuluyor pek çok kadın bunu da soruyor.
* Battal boy çöp poşetleri, antibakteriyel ıslak mendiiler, cerrahi ffp2, ffp3 maskeler gibi hijyen ürünleri
* Yakın zamanda eğitime başlanacağı için kırtasiye malzemeleri
* Sınav öğrencileri için kaynak kitaplar mevcut ancak sınav öğrencilerinin LGS, YKS için deneme sınavlarına ve tabletlere ihtiyacı var.
* Özellikle kadınlar için iç giyim ihtiyacıda oldukça fazla durumda.
Tüm maddi imkanlarınızı bir anda seferber etmemenizi aylık düzenli yardımlar yapmanızı tavsiye ederim. Aylarca eski düzenine kavuşamayacak olan insanlar var bu nedenle destek çok daha uzun süre devam etmeli.
Nasıl gidilebileceğine dair mesajlardan birkaç soru aldım. Benim anladığım kadarıyla çadırkente girmek için izin gerekli. İki arkadaşımın çalıştığı firmalar bölgede faaliyette olan birkaç kuruluşa iş analistliği hizmeti veriyor onlarda destek veren proje ekibinde çalışıyorlardı. Biz onlarla birlikte yola çıktık ve izin aldık. İzinler konusunda size güvence veremiyorum. Bölgeye destek veren kuruluşlarla iletişime geçerek gönüllü olabilir ve bölgeye gidebilirsiniz böylece ulaşım ve izin probleminiz ortadan kalkmış olur.
7 notes · View notes
gundemarsivi · 3 months
Text
Tumblr media
27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Birkaç Şey
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/27-mart-dunya-tiyatro-gununde-birkac-sey/
İronik anlamda doğrudur belki ama gerçek anlamda bir şairi, bir yazarı, bir ressamı, bir heykeltıraşı, bir müzisyeni, bir tiyatro sanatçısını bir kent yetiştirmez, yetiştiremez… En azından bizim ülkemizde bu böyle. Ancak onlar zamanla oluşurlar ve giderek ülkenin ve insanlığın ortak değeri haline gelirler.
Kaç yıl önceydi bilmiyorum Kocaeli Kitap Fuarı’na konuşmacı olarak çağrılmıştım. Yanılmıyorsam konferansın adı “Kentin Yetiştirdiği Değerler” idi. Konuşmam sırasında İzmit’te yaşamış, iz bırakmış ve halen yaşayan sanatçıların hiçbirisini bu kent yetiştirmemiştir dedim. Tersine bir Ruşen Hakkı, bir Cemal Turgay gibi değerlerimiz bu kenti yetiştirmişlerdir diye de bir itiraz yükselttim.
Örneğin Rus toplumu Tolstoy’un, Dostoyevski’nin; Fransız toplumu Balzak’ın eğitiminden geçmiştir. Bu doğru. Hatta örnekleri çoğaltabiliriz. Bizim toplumumuz Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Yaşar Kemal gibi değerlerin eğitiminden geçmiş midir? Evet demek zor. Çünkü bir yandan toplum onlardan uzak tutulmuş, bir yandan da devletimiz onlara göz açtırmamıştır. Ama yine de toplumda bir demokratik kültür, bir gelecek kurgusu az çok boy vermişse onlara ve onlar gibilere borçluyuz bunu.
Yarın 27 Mart Dünya Tiyatro Günü ve ben bunları düşünüyorum uzun uzun. Genco Erkal, Levent Tamer, Ali Poyrazoğlu, Altan Erkekli, Tuncel Kurtiz gibi değerli tiyatro sanatçıları tanıdım. Ne mutlu bana. Onlarla sadece sohbet etme olanağı bulabildim ne yazık ki. Dediğim gibi onlar toplumun, hele bizim gibi toplumun yetiştirdiği kişiler değil, toplumu değiştirip dönüştüren kişilerdir onlar her şeye ve her zorluğa rağmen… Ülkemizde demokratik bir kültür, sanattan estetik haz alma, toplum bilincinde bir sıçrama yaşanmışsa ve adil ve özgür bir dünya yaratma çabası her şeye rağmen hâlâ sürüyorsa bu ve benzeri insanlar sayesindedir aslında.
Işıl Kasapoğlu, Yücel Erten, Ufuk Aşar, Aysel Yılmaz, Kadir Yüksel, Aytek Mete Elgün, Fatma Yılmaz gibi Türk Tiyatrosu’nun ışıklı insanlarıyla daha fazla ilişkim olduğunu söyleyebilirim İzmit’te yaşadığım sıralarda. Aytek Mete Elgün’ün yönettiği bir oyunda bana bile küçük bir rol verilmişti. Bunun için de çok sevinçliyim. Aysel Yılmaz, Ufuk Aşar ve Kadir Yüksel’le ilişkilerimiz özelleştiğini söyleyebilirim bu arada. Bunlar güzel anılarım arasında kuşkusuz.
Burhan Akçin’e getirmeliyim sözü şimdi de. Benim güzel dostuma. Kocaeli Bölge Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Burhan Akçin’e… Tiyatro üzerine, hayat üzerine, kent ve insan ilişkileri üzerine, genelde ise sanat üzerine onunla çok sohbetlerimiz oldu. Yolda izde karşılaştığımızda bile sohbetlerimiz bu yönde olurdu. Onun bir kenti nasıl yetiştirdiğinin yakın tanığı oldum İzmit’te yaşadığım sıralarda. Daha sonrasında da hep takip ettim yapıp ettiklerini. İlişkimiz hiç kesilmedi.
Hiç unutmam İzmit’e yolum düştüğünde ve onunla karşılaşıp ayaküstü söyleştikten sonra aklıma şu soru düşmüştü: Burhan Akçin İzmit’in yetiştirdiği bir tiyatro adamı mı? Yoksa Burhan Akçin, bin bir sıkıntıyı göğüsleyerek bir kenti tiyatro eğitiminden geçiren adam mı?
Yukarıda adlarını andığım değerlerimizden aramızda olmayanları saygıyla anıyorum. Ülkemizde ve dünyadaki tüm tiyatro sanatçılarını ve tiyatroya emeği geçen güzel insanları selamlıyorum.
27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Yaşasın Tiyatro, Yaşasın Sanat!
Hayrettin Geçkin
#27MartDünyaTiyatroGünüKutluOlsun #27MartDünyaTiyatroGünü #TiyatroGünüKutluOlsun #Tiyatro #Sanat #Edebiyat #Tolum #Tiyatrocularımız #İnsan #Aydın #İnsanNasılYetişir #Sanatçılar #TiyatronunEtkisi
0 notes
erkanxarslan · 2 years
Photo
Tumblr media
#Çocuk #deniz #iskele #dalgalar #güneş #bulut #gökyüzü #mavilik #dağlar #ufuk #hayat #boy #sea #pier #waves #sun #cloud #sky #blue #mountains #horizon #life #erkanarslan (Erdek) https://www.instagram.com/p/CbcKHUnsrg7/?utm_medium=tumblr
0 notes
nazli97 · 3 years
Text
Canım sıkıldı ne yapsam ne yapsam dedim ve müzik listemi yazmaya karar verdim belki hoşunuza giden bir müzik bulursunuz.
🌗 Rota- Shakespeare'in gözleri
🌗 Rota- Bir yalan söyle bana
🌗 Rota- Son kez
🌗 Berk Ezel- Bu kalp sana fazla
🌗 Kaldı 8- Sarılsak geçerdi
🌗 Kaldı 8- Öldürelim resimleri
🌗 Teoman- Kupa kızı ve Sinek valesi
🌗 Mavi gri- Hayatım leş
🌗 Ufuk Beydemir- Ay tenli kadın
🌗 Elyas&Taha- Ay
🌗 Dest&Chef bi- Lavinia
🌗Manuş baba- eteği belinde
🌗 Manuş baba- Haberin var mı
🌗 Zerrin Özer- her şey seninle güzel
🌗 Karamel makiyato- Özledim işte
🌗 Karamel makiyato- Gökyüzüne bak
🌗 Karamel makiyato- Çok yoruldum
🌗 Ferhat Göçer- Yıllarım gitti
🌗 Teoman- Sevdim seni bir kere
🌗 Rafet el roman- Unuturum elbet
🌗 Feride Hilal Akın- Gizli aşk
🌗 Feride Hilal Akın- Ayrılık zor
🌗 Feride Hilal Akın- Yok yok
🌗 Feride Hilal Akın- İntihaşk
🌗 İlyas Yalçıntaş- Kalbimin kapısı
🌗 İlyas Yalçıntaş- İçimdeki duman
🌗Güliz Ayla- Olmazsan olmaz
🌗 Cem belevi- Yollarım olsa
🌗 Cem belevi- Aç kollarını
🌗 Cem belevi- Sor
🌗 Cem belevi- Hayat belirtisi
🌗 Cem belevi- Günaydın sevgilim
🌗 Kolpa- Beni aşka inandır
🌗 Kolpa- Hiç bitmez bu masal
🌗 Kolpa- Nasıl öğrendin unutmayı
🌗 Kolpa- Gurur benim neyime
🌗 Kolpa- Yatağın soğuk tarafı
🌗 Mavi gri- O ben olamam
🌗Yıldızlara doğru
🌗 Cem Adrian- Ben seni çok sevdim
🌗 Koray Avcı- Gittin gideli
🌗 Meg- Papatya
🌗 Meg- Bir parça mutluluk
🌗 Meg- 2 yabancıyız
🌗 Meg- bir gece yarısı
🌗 Meg- Yorgunum
🌗 Meg- Enkaz
🌗 Meg- Bağışla
🌗 Rope- Mayıs 1
🌗 Rope-Mayıs 2
🌗 Rope-Mayıs 3
🌗 Rope-Mayıs 4
🌗 Rope-Mayıs 5
🌗 Rope-Mayıs 6
🌗 Rope-Mayıs 7
🌗 Cheap Thrills
🌗 Meghan Trainor- NO
🌗 Marshmello&Anne Marie- Friends
🌗 Rockabye
🌗 Anne Marie- Ciao Adios
🌗 Berkay altunyay- Ben ne anladım bu işten
🌗 Ufuk Çalışkan- Yeni limanlara
🌗 Sezen Aksu- Unutursun için yana yana
🌗 Haluk Levent- Elfida
🌗 Sertab Erener- Rüya
🌗 Yusuf Güney- Aşka inat
🌗 Yusuf Güney- Melekler seni bana yazmış
🌗 Kaan dinç- pazar ve ertesi ( cover )
🌗 Kaan dinç- Kazılı kuyum (cover)
🌗 Kaan dinç- Bodrum (cover)
🌗 Kaan Dinç- Müzik kutusu (cover)
🌗 Kaan Dinç- Bir derdim var (cover)
🌗 Kaan Dinç- Yıldızlar (cover)
🌗 Madrigal- Seni dert etmeler
🌗 Mert şenel- Şaraplar ve kadınlar
🌗 Mor ve ötesi- yaz yaz yaz
🌗 Mor ve ötesi- daha mutlu olamam
🌗 Hakan peker- Karam
🌗 Can Bonomo- Dem
🌗 Can Bonomo- Hikayem bitmedi
🌗 Can Bonomo- Tastamam
🌗 Duman- Aman aman
🌗 Duman- Her şeyi yak
🌗 Duman- Senden daha güzel
🌗 Duman- Elleri ellerime
🌗 Derya Uluğ- Nabız 180
🌗 Cem Özkan- Olmayacak bir hayal
🌗 Model- değmesin ellerimiz
🌗 Model- Mey
🌗 Batuhan Kordel- Sıcak şarap
🌗 Vice-deniz kızı
🌗 Ahmet Kaya- Kum gibi
🌗 Ahmet Kaya- Penceresiz kaldım anne
🌗 Ahmet Kaya- kendine iyi bak
🌗 Yaprak Çamlıca- Yüce insan
🌗 Sezen Aksu- İhanetten geri kalan
🌗 Sezen Aksu- Ben sende tutuklu kaldım
🌗 Sezen Aksu- Vay
🌗 Sezen Aksu- Ne haber aşktan
🌗 Sezen Aksu- Kaçın kurası
🌗 Emir Can İğrek- Nalan
🌗 Emir Can İğrek- Müzik kutusu
🌗 Emir Can İğrek- Gönül davası
🌗 Emir Can İğrek- Saman sarısı
🌗 Tuğkan- Kusura bakma
🌗 Islak kum
🌗 Göksel- Denize Bıraksam
🌗 Gökşin Derin- Gökyüzüm sen
🌗 Gökşin Derin- Romeonun kırık kalbi
🌗 Gökşin Derin- Ay ışığında
🌗 Batu Akdeniz- Yanlış biriyle doğru hikaye
🌗 Ege Can Sal- Başa sar
🌗 Buray-kış bahçeleri
🌗 Uğur Etiler- Yaktım gemileri
🌗 Hidra- Ölüme inat
🌗 No 1- Dünya gül bana
🌗 Sertab Erener- Olsun
🌗 Soner Sarıkabadayı- Koparılan çiçekler
🌗 Kenan Adil- Göçmen kızı
🌗 Kaan Boşnak- Barbar
🌗 Kaan Boşnak- Bırakma kendini
🌗 Frxzbie- Romeo ve Juliet
🌗 Kargo- Yıldızların altında
🌗 Bilal Sonses- Şimdiki aklım
🌗 Adamlar- Sarılırım birine
🌗 Madrigal-Seni dert etmeler
🌗 Seni Severdim
🌗 Majeste- Aşk dediğin
🌗 Rober Hatemo- Beyaz ve Sen
🌗 BTS- UGH!
🌗BTS- Boy with luv
🌗BTS- Ddaeng
🌗BTS- Agust D
🌗 BTS- Mic Drop
🌗 BTS- Blue&Gray
🌗 BTS- Savage Love
🌗 BTS- Not Today
🌗 BTS- Black Swan
🌗 BTS- Blood Sweat
🌗 BTS- ON
🌗 BTS- Dope
🌗 BTS- dynamite
🌗 BTS- İdol
🌗 BTS- DNA
🌗 BTS- Life Goes On
🌗 BTS- Anpanman
🌗 BTS- Fake love
🌗 BTS- Fire
🌗 BTS- War Of Harmone
🌗 BTS- Boy in luv
🌗 BTS- Go go
🌗 BTS- So what
🌗 BTS-Film out
🌗 Manga- Cevapsız sorular
🌗 Manga- Dünyanın sonuna doğmuşum
🌗 Manga- Dursun zaman
🌗 İzah- Gitme demem
🌗 Buray- Senin yüzünden
🌗 Son Feci Bisiklet- elektrot
🌗 Son Feci Bisiklet- Bikinisinde astronomi
🌗 Yaşlı amca- Ve ben
🌗 Yaşlı amca- Giderdi Hoşuma
🌗 Yaşlı amca- Istanbul beyefendisi
🌗 Yaşlı amca- Kafam Karışık
🌗 Yaşlı amca- Yıldızlara bak
🌗 XXXTENTACİON- Bad
🌗 XXXTENTACİON- Sad
🌗 XXXTENTACİON- Look At Me
🌗 XXXTENTACİON- Hope
🌗 XXXTENTACİON- Jocelyn Flores
🌗 XXXTENTACİON- Moonlight
🌗 Oğuzhan Koç- Gül ki sevgilim
🌗 Oğuzhan Koç- Her aşk bir gün biter
🌗 Oğuzhan Koç- Küsme aşka
🌗 Oğuzhan Koç- Yaradana Yalvartma
🌗 Yedinci ev- Anlat ona
🌗 Yedinci ev- Deli gibi
🌗 Yedinci ev- Aşkının huzurunda
🌗 Yedinci ev- Birileri anlatsın bana
🌗 Yedinci ev- Sevsene beni
🌗 Yedinci ev- Sarhoşum
🌗 İdo Tatlıses- Sonsuz teşekkürler
🌗 Taladro- Kendine iyi Bak
🌗 Taladro- hayat Kırıklığı
🌗 Taladro- Deniz kızı 2
🌗 Sancak- Gözümden düştüğün an
🌗 Taladro- Uçurtma
🌗 Oğuzhan Koç- Ben hala Rüyada
🌗 Oğuzhan Koç- Kendime Sardım
🌗 Oğuzhan Koç- Heyecandan
🌗 Ezhel- Felaket
🌗 Ezhel- İmkansızım
🌗 Raviş- Güzel Kadın
🌗 Pinhani- Aşk bir mevsim
🌗 Zeynep Bastık- Dargın
🌗 Sezen Aksu- Sen ağlama
50 notes · View notes
my-self-things · 2 years
Text
Quest
Yalınayak koşarken gökkuşağına, Peşinde gittiğim o ufuk yolunda, uzun uzasıya engebeli yollarda, kaybolmuşçasına koşuyorum bir sevda uğruna.
Pençesini uzatan yırtıcılara aldırmadan, gecenin karanlığından korkmadan , aldırış etmeden kanamalara, ay ışığı altında koşuyorum dosdoğru bir tutku uğruna.
Umudumu kaybetmeden, peşimde dolanan sinek vızıltılarına kanmadan, beynimin düşüncelerine kulak asmadan, düşlerimin verdiği yetkiyle koşuyorum bir gökkuşağına doğru.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
reshekimi · 3 years
Text
Torun
Anneannemin evine geldim bugün...
Anneannem yok.
Patikleri var ördüğü emek emek ilmek ilmek
Üşümeyelim diye...
Anneannemin sesi yok.
Güneşte kuruttuğu kuşburnuları var..
Organik maydonozlari var suyunu kaynatıp içtik...
Kapının önünde
Hep imrendiğim boy boy sardunyalari var
Bu bahçede laleleri,
Küpeli sümbülleri,
Mor menekşeleri,
Karafesleğenleri var filizlendirdiği...
Onlara dokunan elleri şimdi burda yok...
Rahmetli babannem gibi eli değse yeşili üreten annanne cinsindendi benim anneannem de...
Tumblr media Tumblr media
Anneannemin kokusu şimdi yok...
Çiçeklerinin var.
Bir gün gittiğinizde bu hayattan geriye çiçekleriniz kalıyor bahçelerde.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yüzyüze en son geldiğimiz zaman
Üzüldüğünü söylemişti bana, senin de kaderin böyleymiş napalım kızım, demişti.
Öyle deme anneanne ben böyle mutluyum huzurluyum, demiştim ona.
Gülümsemişti "mutlu olun tabi"
mutluysanız hani tamam gibi..
Sıkı sıkı yanak yanağa da sarılmıştı...
Babaannemden sonra anneannemle beraber
benim torun şımarıklığım da kayboldu gibi hissediyorum...
Ölmek için ne güzel mevsim... Yattığı yerde bembeyaz kocaman kocaman açmış armut ağaçları... Çiçekleri yerlerde patikaları süslemiş.. Mezarların üzerinde bütün çiçekler açmış...
Yattığı yerde şimdi göz alabildiğine sapsarı rapiska tarlası önünde... Uçsuz bucaksız bir ufuk..
Ölmek için ne güzel gün.. 23 Nisan...
Bir çocuk Bayramı'nda artık torun kimliğinle vedalaşmak...
Işıklar içinde uyu, beni de hep kolla olur mu?
Fısılda, hatırlat
"mutlu olun kızım"
diyen sesin hep kulağımda olsun...
Seni seviyorum 🖤
Tumblr media
3 notes · View notes
bulunamayanbirinsan · 3 years
Text
Merhaba ben bulunamayan bir insan. Ne yapacağımı bilmiyorum.. ya da ne yazacağımı.. o yüzden dinlediğim müziklerden yazıcam sanırım :)
-Can we kiss forever? (Kina feat. Adriana Proenza)
-İlginç güzel ve imkansız (Abdullah Çağın)
-Ay tenli kadın (Ufuk Beydemir)
-Elektrot (Son Feci Bisiklet)
-Bırakma kendini (Kaan Boşnak)
-Seni dert etmeler (Madrigal)
-Animals (Maroon 5)
-Let me down slowly (Alec Benjamin)
-good 4 u (Olivia Rodrigo)
-Survivor (2WEI & Edda Hayes)
-Boys will be boys (Dua Lipa)
-Love Story (Taylor Swift -minor key cover by Sarah Cothran-)
-Titanium (Sia)
-drivers license (Olivia Rodrigo)
-Влюбился в неё (Onlife & Deesmi)
-Falling (Trevor Daniel)
-Dinle beni bi' (Yüzyüzeyken Konuşuruz)
-death bed (Powfu feat. beabadoobee)
-Cevapsız sorular (maNga)
-Arcade (Duncan Laurence feat. FLETCHER)
-Fairytale (Alexander Rybak)
-Riptide (Vance Joy)
-Her şeyi yak (Duman)
-Değmesin ellerimiz (Model)
-Bikinisinde astronomi (Son Feci Bisiklet)
-Cheap thrills (Sia)
-Lost on you (LP)
-Olsun (Sertab Erener)
-Yedinci Ev tüm şarkılar :)
-Blinding lights (The Weeknd)
Daha var ama onları da sonra yazarım..
Hoşçakalın benim kim olduğumu bilmeyip bana değer veren fakat aslında olmayan insancıklar -saçma oldu galiba- :) ♡
1 note · View note
menemennpastirma · 4 years
Photo
Tumblr media
Bir tarafta Millete faydası olan eserler (hastanesi, yolu, köprüsü, havalimanı, hava araçları, teknoloji ürünleri, projeler vs), vizyon, ufuk açıcı işler var, diğer tarafta küçük, orta, büyük boy heykeller (KOBH) yanında da bol yalan ve algı üreten sahte hürriyetçiler var.
(Kaynak: https://twitter.com/Mutlu_Yarinlara/status/1329888672431427584)
#sözler #anlamlısözler #güzelsözler #manalısözler #özlüsözler #alıntı #alıntılar #alıntıdır #alıntısözler #beton #hastane #heykel #siyaset
3 notes · View notes
Silk, Spices and Lies Part 4
Tumblr media
ok, some sweet fluff before chaos and heartbreak. @waiting4inspiration​ @inforapound​ and @gearhead66​ wanted to be tagged. And if anyone was intersted, because I can’t write dancing to save my life- here are some belly dancing videos that I watched as part of my inspiration- Here, Here and Here and of course this, this and this  those last two arial sik performances are killer. 
Silk, Spices and Lies Part 4
The next two days flew by, there had been so much to do! But before you knew it, the time had come and Harald and those who had been in his hunting party including Hvertserk had been welcomed into the tent that had been put up and they were being served refreshments by your hosts while you put the finishing touches on the meal from the kitchen area. 
When you came out, you felt Harald’s eyes on you instantly as you put the meal down in front of him and his men, noticing that there was purposefully left an empty space beside him before you retreated to eat with the women and children, your hosts had a young boy of 6, Fehmi, who you were especially fond of who ate the meal from the comfort of your lap. Even though he was a young boy, he was already a master of drums and you both adored each other and Harald, while jealous that he couldn’t eat from the comfort of your lap, did however now have a fantasy of you feeding your future children with such tender loving care. 
“How come they’re eating over there?” Harald asked as he frowned over to where you were. 
“She’s a woman, it is forbidden for her to join us.” Ufuk, one of the interpreters informed him. 
“But didn’t she make the meal?” Harald countered. 
“Yes of course, she is a woman, she should be making all the meals.” Ufuk nodded in agreement, since this was the first time you were really making food for them. You either ate what your host family made or you made your own food in your little house, really only allowing your best friends or Fehmi to join you, never the interpreters. So to have you cooking in the royal ottoman style with splashes of Bedowin and Arabic was an extra perk and the smell of your cooking had been killing your hosts for the last day and a half and you had been anxious to make sure everything was perfect. 
“But she can’t eat it...with us.” Harald repeated in confusion. 
“It’s just how their culture is, normally women are not allowed to speak unless spoken to and in a setting like this, normally they wouldn’t even be in the same space to eat, they would normally have to wait until we are done eating and then wait until the end of the night to eat what is left over.” Darius explained and Harald was appalled as Darius smirked. 
“And it’s because of that reaction that I urged our hosts to simply have it be like this. So they are still being honored by eating at the same time as you and in your presence but that their culture is still observed by them simply eating in the lowlier part of the tent.” Darius explained proudly as Harald simply humphed. Darius and Ufuk had been assigned to you because Ufuk knew the languages of the ottoman empire, especially the ones around the Medeteranian while Darius spoke the languages common in northern Europe and they both knew one common language and together they were able to teach each other and you and your host family the other languages using the common language as a base since your host family was actually from around Rajasthan in India and so the food they made reflected that so it was like Harald and those with him got a taste of the entire silk road tonight. 
Harald had wished he could sit next to you, maybe even sneak in a secret touch or two. But he did enjoy the meal. He had never eaten such finely spiced food before and he didn’t have a clue that game meat could taste that spectacular. Everything was amazing and he made a point to say so loudly so that you could hear and he could see your beaming face even from his distance even behind your veil. 
Once he had eaten past fullness, you came and got the platter and replaced it with the dessert tray as you had the hashish passed around as your hosts then got their special lamps. They were normal oil burning lamps but the glass lamp shade outside was divided into different colored glass so that when you spun the shade, it cast a kaleidoscope of colors around the tent space before they got their instruments and began playing music while you anxiously prepared the stage area to make sure you wouldn’t accidently trip over anything and embarrass yourself. 
You worried he would look at your dancing and think it was strange or you worried that he would look at your dancing and think it’s stupid. You wanted to impress him, no- you wanted to enchant him. You wanted to dance so well that he’d be willing to do anything to see you dance again, he’d be willing and ready to go with you and do whatever it took to make you his queen. But you also knew that from here on out, you would get nothing but harassment from your interpreters. Because you worried that they would look at you and your dancing and see you as a common entertainer and forget that you were still in charge. So you needed for Harald to make a claim on you tonight so that they would leave you alone. Harald was after all, a king, and he had the power behind that to make them mind themselves. 
“So now what?” Harald asked as he noticed the interpreters would not take their eyes off of you and were looking at you with a hunger that had his own possessiveness roaring inside of him. You were just simply existing and they were like ravenous wolves ready to strike and devour you and that was his destiny damn it, not theirs. 
“We are going to be entertained. Shahana has agreed to dance tonight. She reserves herself for her Sultana, so tonight is special in that she is sharing herself with us since you are a king and she has said that she will only ever dance and entertain royalty.” Darius explained before you bowed in front of your guests before you prostrated yourself in front of them with the other daughters of the host family who also danced doing the same from behind you. 
“What’s this then?” Harald asked Darius but you answered before Darious could. 
“Before we entertain you for the evening, I must ask for your protection King Harald.” You pleaded respectfully as Ufuk rolled his eyes while Darius smirked. 
“From what?” Harald asked curiously. 
“There are laws of my homeland that I would be breaking tonight in order to entertain you. Ufuk is the only other muslim here that abides by these laws and I fear that he will kill me to keep any dishonor from coming to Allah or my Sultana or my family and if I reveal myself, that may invite harm by others touching me. So for tonight, I must ask since you are the highest ranking guest, that you ensure my safety and the safety of the other dancers, otherwise, our lives and honor may be in jeopardy.” You proposed as Ufuk and Darious were intrigued, you must be very good if you were following this particular custom. 
“The right answer to this is- ‘you may do whatever your heart desires, no harm will come to you and no one except by your invitation may touch you’.” Darius whispered to Harald with a scheming smirk. 
“Please, do whatever your heart desires, no harm will ever come to you, I swear on my life. Please, you are and always will be, as free as the wind and if any man except by your invitation were to touch you, he will lose his hands.” Harald beamed and it felt like warm sunshine on your soul as Ufuk rolled his eyes, King Harald overdid it, overdramatic bastard. 
So you sat up on your knees and withdrew and waited for the other girls to do their dances, which were very good and once they were done, you traded places on the little stage and gave the musicians the nod and when you looked back at Harald, you let the side of yourself that you had been dying to show him- come out and it was like you transformed from one being one moment to a creature altogether different the next. You rhythmically took the overcoat off to reveal your dancing outfit and you grinned evilly when everyone’s jaws dropped on the ground. 
You were technically covered, more or less, head to toe. However your top, except for your breasts were covered by black, sheer fabric, skin tight which led to a black flowing skirt that had slits on the sides to reveal your black, sheer harem pants. A smile never left your lips you could feel everyone’s gaze on you but your gaze never left Harald as his eyes drank you in like a man dying of thirst getting his first drink of water. 
He wanted you, so badly. His hands were fisting into the pillow in his lap that he had quickly put into his lap to cover his erection as were all the other men watching you. Some of them were barely hanging onto their load and it was still only the first song. But Harald’s words rang true. You did dance as freely as the winds blew and your rode that beat better than any stallion even your host family had trouble keeping up with the songs because even they were almost hypnotized while your BFF was trying to figure out how on earth you were doing those moves so smoothly. You were by far a much better dancer than her. 
Meanwhile Harald’s body was already like a tight like bowstring at full draw, he was sure he would let loose at any moment. He had no fucking clue that a woman could even move like that. You were plump, your curves dangerous and voluptuous he could see the softness of your whole body, especially your breasts and lower belly jiggle with your body practically vibrating. He wondered what that would feel like with his cock in you while you did that above him and he felt like everyone except for you fell away from his vision. Like you were at the end of the long tunnel that his vision became. He also had no idea fabric could ever even be that sheer. It was like you were wearing nothing but jewels and a skirt of shiny silk. And your legs? He wanted those wrapped around his waist or even crushing his head as soon as humanly possible. It was a good thing you weren’t a thrall because he’d be selling his kingdoms for you. By the gods. 
When the song was over you had never heard so few people make a roaring applause like they did. It was as if the tent was overflowing with cheering people but yet there were not even two dozen people including your hosts. But you weren’t done, no you were going to spend the rest of the night entertaining them. So you brought out your swords. 
“Woah, woah,” Harald’s men began to hold their hands up, not sure what to make of this. The hashish had softened their senses and their guard had been down so to see a weapon alerted them. 
“No harm, no harm.” Your interpreters managed to reassure them before you came forward, holding your sword out to Harald. 
“King Harald, would you help me?” You asked demurely as you came forward and crouched in front of him. 
“I am at your command.” Harald replied, completely bewitched. 
“Pull out your sword.” You commanded him before he did as you asked before you handed him one of your swords so that he could compare the two before you took a scarf off and let it fall over the two swords, smirking when yours cut the scarf in two while the rest of your scarf simply hung over his sword as everyone gasped as they realized how sharp your sword was compared to his. 
“At least it’s not bigger.” one of his men joked which got everyone to laugh. 
“True,” Darious said before he pulled the scarf over and did it again with the same result. It wasn’t a trick, your sword really was that sharp and once they were satisfied you took your sword back and blindfolded yourself and danced with it and balanced it on your head and everything and once that song was over, you took off your blind fold then you dipped it in special goo and lit it on fire and continued to dance, mindful of the tent around you, not wanting anything to catch on fire other than desires of the men watching you and you were pretty sure at some point, they had all lost their loads and were about to lose a second. 
Meanwhile Harald was pretty sure he was in one just...one huge long orgasm. He had been so satisfied that he had managed to last through the whole first song, but when you had pulled out your sword? It was all over. Normally he would perhaps feel a little emasculated that your sword was sharper. But if anything he was impressed. It was even a better sword than his. It was one of those curved steel swords from Damascus, he could see the swirling in the metal and to see you dance with it showed that you knew exactly how to wield it. You were even literally playing with fire! He had not seen that coming. It was like you were bending the fire to your will. He felt his own emotions for you become inflamed. If he could not claim you as his, he was going to be eaten up by the very flames on your sword.
As your last feat, you extinguished the flames and put the swords away before you untied a long length of silk tied to the very top of the tent, you had tested this earlier and knew it was strong enough to hold you before you let your skirt drop to the ground as you shed all your jewelry since you didn’t want it to get caught or snag on the fabric to just reveal your legs in the sheer harem pants as Ufuk and Darius both looked at you in shock, not thinking that you could also do arial dances on silk as well. You must be a dancer and performer for the Sultana, that was the only explanation they could come up with. 
You looked and saw that everyone was leaning as far forward as they could, watching you climb the silk and do feats practically floating in air. You heard collective gasps every time you did a tumble before a knot would catch you from hitting the ground, the tent walls fluttering just enough to give the hint of danger. 
Meanwhile Harald looked at you in complete awe. He thought he was in the presence of a Valkyrie, no human woman could do what you were doing. You had too much grace, too much beauty. And for the first time, he felt humbled and unworthy of you. Who was he compared to you? Just a man with a title, whereas you had actual real talent and courage. You were pure magic and charisma and he was hopelessly and completely enchanted and willingly under whatever spell you had just cast over him. You were going to lead him as a slave from this moment on, he just knew it. He considered himself to be a strong warrior but there was no way on earth he could do what you were doing. 
When you had finished you gladly got redessed, in something much more modest before you went up to Harald and bowed again. 
“Have I pleased you King Harald?” You asked. 
“Yes, very much so.” He confirmed with the proudest most beaming smile on his face. “Won’t you sit with me then?” He invited and the interpreters nearly spit out their coffee and were already shaking their heads ‘no’ at you, giving you warning glares. 
“No, it’s forbidden, no one is to touch her for the rest of the night.” Ufuk argued hotly. “She has already surpassed the limits, to do any more will invite danger.” He growled threateningly at you and Harald knew right then and there, he was going to kill Ufuk if not tonight then just some time later.  
“You are not at home Lady Shahana, you don’t have to obey their rules, if you would like to sit with me, you can, it’s your choice. Because you are as free as the wind.” King Harald repeated the invitation. 
“Is that spot still open?” You asked as Harald instantly shoved Hvertserk over as far as he could before he practically fluffed the cushion for you to sit down. Although, if there hadn’t been an audience, you would have loved to sit in his lap, but that would have been too far. 
“Where did you learn to do all that?” Harald asked as he passed you some dessert and a cup of tea. 
“After I came into the Sultana’s charge, she made sure I learned all sorts of things, reading, writing, mathematics, dancing, art of conversation, how to entertain my Sultana and her guests among other things.” ‘Swordsmanship, the art of poisons and cures, political intrigue, espionage’ you continued to list off in your head. 
“Tell me about this Sultana of yours.” Hvitserk invited and you nearly threw your neck out whipping your head over to him. 
“Well, she’s actually single and looking for a husband…” you began as you painted the prettiest picture you could of her. 
“I would like to meet her.” Hvitserk decided. 
“I could definitely arrange that.” You grinned victoriously, so thankful that everything was going according to plan.
29 notes · View notes
mustafasalihbozok · 4 years
Text
EYLÜL…
Her gören gözün, her hisseden yüreğin meşrebine göre bir güzelliği vardır.
İnsan genellikle önce görür, sonra hisseder.
Ardından idrak gelir.
Sabah uyanıştır mesela, doğumdur, öğle meşakkat, akşam yorgunluk gece sessizlik, ölüm ve şükürdür…
Bunlar için çaba harcamayız, tabiatın ya da Tanrı’nın, “alın ve kulanın ama değerini bilin, sakın ihanet etmeyin” diye bahşettiği iyilik ve güzelliklerdir…
Ama insanoğlu…
Dün sabah yürüyüşü için erkenden kalkıp yollara düştüm. Henüz güneş doğmamıştı. Etraf sessizdi. Ne köpek, ne horoz sesi, ne balkonlarda asılı çamaşırlar, ne saksılarda çiçekler… Yazlıkçılar ufak ufak terk edip gitmişlerdi. Hava serindi. Yazın kavurucu sıcağından eser yoktu. Gökyüzüne baktım. Doğu’da küçük pamuk balyalar halinde asılı bulutları saymazsak cam gibiydi.
Yürüdüm.
Ağaçlar yaprak döküyordu, rüzgârın yolun kenarlarına yığıp biriktirdiği gazellere basmadan yürüdüm. Yeşillik yerini sarıya, kahverengiye bırakmıştı. Kimi bahçelerde, budanmayı bekleyen, boyunları bükük güller vardı, o kırmızı, mor canım begonviller can çekişiyordu. Sarı sarı ayvalar, kızarmış narlar…
“İşte Eylül!” dedim…
Önümde elindeki metal bastonuna abanmış yaşlıca bir kadın yürüyordu. Buna yürümek denmezdi. Kuvvetini tek ayağına vermiş adeta vücudunu sürüklüyordu. Tıpkı hac’ca giden kablumbağa gibi yavaş ve kendinden emin… Menzil o kadar uzaktı ki…
Kim bilir ne zaman varacaktı?
Acaba varacak mıydı?
Ayrıca menzil neresiydi…
Önüne geçtim. Başında mavi patiskadan bir yazma, üzerinde rengi atmış çiçekli uzun bir entari vardı. Entarinin üzerine kolsuz koyu renkli bir hırka giymişti. Siyah rengi griye dönmüş, yıpranmış ayakkabısının ökçeleri aşınmış, sağlam ayağı yan basıyordu…
“İşte yaşama azmi” dedim içimden.
Sabah çok erken kalkıp yürüyüşe çıkmıştı.
Niçin uyku tutmamıştı acaba?
İnsan kaç yaşında olursa olsun hayata tutunmaya çalışır. Ölüm zaman zaman akla gelse bile hayatın üzerine toz kondurmaz.
Bu yaşama sevincidir…
Misal annem.
90 yaşında. Dün telefonda benden balık yağı istedi. Dizlerinin ağrısına iyi geliyormuş. Arkadaşlarından yaşlı bir kadın vermiş. “Oğlum gönderdi İstanbul’dan ağrılara çok iyi geliyor, al azıcık da sen sür” demiş. O da sürmüş.
“Çok iyi geldi” dedi. “Önceleri biraz yaktı ama bayağı ferahladım…”
Ne desem…
Sipariş verdim. Haftaya elinde olur.
İnsandaki bu yaşama sevincinin kaynağı nedir? Hayatın güzelliği, zevki, sefası mı? Yoksa tabiatın bize bahşettiği, üremek, çoğalmak, geriye bir şeyler bırakmak arzusu mu?
Bunu hep merak etmişimdir.
Belki biri, belki de her ikisi.
Belki de daha fazlası…
Nihayet deniz…
Bir banka oturdum.
Deniz açık mavi bir çarşaf gibi, sessiz, sakin ve sonsuz… Uzaklarda birkaç balıkçı teknesi… Karşı kıyılar hayal meyal… Boylu boyunca yatsam denize/ Dünyadan uzak/ Karşı kıyıda muhayyel bir sevgilim var…
Madra koca bir dev gibi heybetli… Ufuk çizgisi kıpkırmızı… Az sonra bütün haşmetiyle altın bir tabakta doğacak güneş, dağlar ışığa, deniz pırıltıya doyacak… Yer-gök, karınca, kuş… Cümle mahlûkat selama duracak.
Yeni bir gün başlayacak.
Yeni ümitler, yeni hayaller, yeni meşakkatler…
Nasıl demiş Şair:
“…Sevgilim, işte Eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.
Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir…”
Anlatmak…
Eylül hüzündür.
Evet.
Anlamak.
Evet.
Ya anlatmak…
Bana göre Eylül bunlardan fazlasıdır.
Size kısa bir Eylül hikâyesi anlatayım.
Yıllar önce, 12 Eylül günlerinde. İstanbul Laleli de avukat bir arkadaşımın bürosuna uğradım. Aranıyordum. Avukatın karşısında orta yaşlı, takım elbiseli bir adam oturuyordu. Kederli bir hali vardı. Omuzları çökmüş, dünyadan vazgeçmişti…
Emekli bir albaymış.
O anlattı:
“Beni yanına götürdüler. Elleri kelepçeliydi. Yaralıydı. Sargıları kan içindeydi. Kollarından asmışlardı. Çok gençti, delikanlıydı.
Bir sivil polis bana:
-İyi bak dedi. Tanıyor musun?
Kafası önüne düşmüştü delikanlının.
Polislerden biri kafasını kaldırdı. Göz göze geldik. Oydu. O benim damadımdı.
-Evet dedim tanıyorum.
-Adı ne?
Mehmet Fatih Öktülmüş…
Birden gözlerinde bir ışık parladı.”Hayır” dedi. “Benim adım Dilaver… Sizi tanımıyorum…”
Nasıl tok, kararlı bir sesti…
Vurularak yakalandığında üzerinden Dilaver Yanar adına düzenlenmiş sahte bir kimlik çıkan M. Fatih Öktülmüş 3 ay gözaltında kalır. Yapılan bütün işkencelere rağmen bırakın “konuşmayı” gerçek adını bile kabul etmez.
Duruşmaya çıkar.
Hâkim:
-Adını sorar.
Dilaver cevap verir:
-M.Fatih Öktülmüş…
Yıllar sonra “Adressiz Sorgular” kitabını okuduğumda bu tavrın ne anlama geldiğini anlayacaktım.
1984 yılında ölüm orucunda can verir M. Fatih Öktülmüş…
Bir hikâye daha var.
Çok uzun yıllar önce Sivas’ta bir arkadaş tanımıştım.
Arkadaşımdı.
İyi arkadaşımdı.
Bir erkek için “güzellik” ne demekse hepsi onda vardı. Boy, pos, endam, yakışıklılık, yeşil gözler, sevecen bakışlar… İyi bir devrimcide olması gereken tüm özellikler de onda toplanmıştı; tevazu, kararlılık, sadakat, çalışkanlık ve merhamet…
Adı Abdullah Meral’dı.
Sıradan bir devlet memuruydu.
O da tıpkı M. Fatih gibi ölüm orucunda can verdi.
Ya başkaları…
17 yaşındaki Erdal Eren, dövülerek öldürülen İlhan Erdost.
Yüzlerce…
M. Ali Kılıç vardı yakın arkadaşım. Ankara Dal’dan cansız bedeni çıktı.
40 yıl geçti aradan.
Bugün 12 Eylül.
40 yıl sonra şimdi, burada, denizin kenarında bankta oturmuş, uzaklara bakıp düşünüyorum:
Nereden nereye…
Şanslı olan kim?
Biz hayatta kalanlar mı, yoksa onlar, toprağa verdiklerimiz mi?
Güneş doğdu.
Dağlar ışıktan elbiselerini giydi. Denizde milyonlarca parıltı, kuş, balık, kedi, köpek ve insan… Cümle mahlûkat ayakta…
Ya 12 Eylül öncesi ve sonrası ölen, öldüren, işkence eden, ihanete uğrayan, ihanet eden, asan, astıran onlar nerede…
Gören göz, hisseden yürek ve idrak eden akıl için:
Tarihin kalbinde…
İyi bir hayat uğruna; barış, kardeşlik ve hürriyet mücadelesinde kaybettiklerimizin aziz hatıralarına saygı ve minnetle…
İyi Pazarlar…
Mirza ARABACI 🖌️🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Tumblr media
1 note · View note
bookdork1 · 4 years
Text
oh my god i had to print screen this it was too good
FIRST THIS BOY GIVES HER A BREAK UP SPEECH AND HAS HER ABOUT TO CRY BECAUSE HE WAS TRYING TO SURPRISE HER AND THEN HIS DECORATED CAR DRIVES UP AND HE GETS DOWN ON ONE KNEE AND HE PROPOSES AND SHE FAINTS (eye roll but its fine) AND SHE THINKS IT WAS A DREAM THEN REALIZES ITS REAL SO THEY START KISSING: 
Tumblr media
AND THEN KEREM ASKS “is that a yes” TO WHICH ZEYNEP REPLIES:
Tumblr media
lol meanwhile ufuk in the car: 
Tumblr media
--i am ufuk and ufuk is me just giving heart eyes to the couple (although he very respectfully averts his eyes during the kisses, something i most definitely did not do) 
6 notes · View notes
ilhamverenler · 7 years
Photo
Tumblr media
Ufuk Boy: Sanatçı
0 notes
erkanxarslan · 2 years
Photo
Tumblr media
#Çocuk #deniz #iskele #dalgalar #güneş #bulut #gökyüzü #mavilik #dağlar #ufuk #hayat #boy #sea #pier #waves #sun #cloud #sky #blue #mountains #horizon #life #erkanarslan (Gönen) https://www.instagram.com/p/CafIseRM22W/?utm_medium=tumblr
0 notes
imagineleonkennedy · 5 years
Text
I got tagged by @ravenousnature to put my musuc on shuffle and list the first ten songs.
LOVERS - Timecop1983 feat. SEAWAVES
Minor Minion - Michael Lementi (Secret of Evermore)
Don't Let Go - Timecop1983 feat. Dana Jean Phoenix
Ay Tenli Kadin - Ufuk Beydemir
You and your Friend - Dire Straits
Yüregimdesin - Ufuk Beydemir
West End Girls - Pet Shop Boys
Crystalline - The Midnight
Breaking Waves - Mitch Murder
17 - Youth Lagoon
I'm tagging @residenteviljunkie @winksasleeplesseye @cahg2 @weebofthesea @fox-face2014 @infernokid
@elisiaheartnet @joestrummershowl aaaaaand of course everyone else ♥️
9 notes · View notes
ikitabakmanti · 6 years
Note
Kankaaaaaa müzik şey etsene ama uzun olsun
maroon 5 - girls like you 💞 bunu çokçok sevdiğim biri bana itaf etmişti baya özel seviyorum
ufuk beydemir - ay tenli kadın @trustboyy :“
yedinci ev - kalbim seni arıyor
yedinci ev-sevsene beni
evrencan gündüz - sevginin eseri
yüzyüzeylen konuşuruz - dinle beni bi’
aytekin ataş - gitsen de  çok kaliteli olduğunu düşünüyorum
yaşlı amca - ve ben
saykan - günaydın
sedef sebüktekin -bugün içicem
drake - ı am upset
irem candar - beni bana bırakıp
nilipek - gözleri aşkla gülen
bymike -demons in my head
dj clue - kiss your ass
sevdim desem - duman
umut kaya - mevsimler geçerken
the chainsmokers - sick boy
dolu kadehi ters tut-evim
dolu kadehi ters tut - çöpçatan
kalben - rüzgar
kalben -derdimin çiçeği
sözlerimi geri alamam - şebnem ferah’tan dinle
bon jovi - it is my life anonim önerilerimden
kahraman deniz’in şarkıları da çok hoş
TÜRKÇE RAP DE DİNLİYOM ORDA DA ÇOK EFSO ŞARKILARIM VAR AMA ONLARI YAZMADIM ÇOK ÜŞEMNDİÖ BUNLARIN ÇOĞUNU YENİ KEŞFETTİM SİZİNLE PAYLAYAŞAYIM DEDİM DİNLEYİP BEĞENİP BEĞENMEDİĞİNİZİ ŞEY EDERSENİZ SEVİNİRİM ÖPÜYOM
33 notes · View notes
marmalaise · 3 years
Photo
Tumblr media
Altay ve Altınordu, TFF 1. Lig Play-off Finali'nde kozlarını paylaşacak. İzmir derbisine sahne olacak final maçı yarın saat 20.00'de İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda oynanacak. Finali kazanacak takım gelecek sezon Süper Lig'de boy gösterecek.
Altay'da hazırlıklar tamamlanmak üzere
Final öncesinde iki takımda da hazırlıklar tamamlanmak üzere. Altay, yarı finalin rövanş maçında deplasmanda karşılaştığı İstanbulspor müsabakasının ardından İzmir'e dönmedi. Siyah-beyazlı ekip, Beşiktaş Nevzat Demir Tesisleri'nde hazırlıklarını ara vermeden sürdürürken, bugün yapacağı antrenmanın ardından kampa girecek. Altay'da maç öncesinde sakat veya cezalı oyuncu bulunmuyor. Altay'ın mücadeleye şu 11 ile başlaması bekleniyor: “Cihan Topaloğlu, Tolga Ünlü, İbrahim Öztürk, Murat Akça, Erdem Uğurlu, Poko, Scuk, Regattin, Kappel, Erhan Çelenk ve Paixao”
Altınordu bugün İstanbul'a gidiyor
Altınordu ise yarı final rövanşında deplasmanda Samsunspor ile oynadığı maçın ardından hazırlıklarını hız kesmeden sürdürdü. Kırmızı-lacivertliler, İzmir'de yaptığı hazırlıkların ardından bugün öğle saatlerinde İstanbul'a giderek kampa girecek. Altınordu'da eksik veya cezalı oyuncu bulunmuyor. Kırmızı kart cezası sona eren Hüsamettin Yener, final maçında eski takımına karşı kadroda yer alabilecek. Altınordu'nun final mücadelesine şu 11 ile çıkması bekleniyor: “Erhan Erentürk, Yusuf Arslan, Sinan Osmanoğlu, Kahraman Demirtaş, Oğulcan Ülgün, Furkan Çil, Ufuk Budak, Recep Aydın, Metehan Mimaroğlu, Ahmet İlhan Özek ve Enis Destan”
Salih Yılmazsoy  
0 notes