Tumgik
#tıbbi papatya özellikleri
Text
Migrene iyi gelen bitkiler - Baş Ağrısı için Bitkisel Çözümler
Migrene iyi gelen bitkiler - Baş Ağrısı için Bitkisel Çözümler
Tumblr media
#BitkiselMigrenIlaçları, #BitkiselMigrenÖnlemeYöntemleri, #BitkiselMigrenTedavisi, #DoğalMigrenTedavisi, #MigrenAğrılarınıHafifletmekIçinBitkiselÇözüm, #MigrenAğrısıNasılGeçer, #MigrenAğrısınaKarşıDoğalYöntemler, #MigrenAğrısınıAzaltanBitkiÇayları, #MigrenAğrısınıHafifletenBitkiler, #MigrenAğrısınıHafifletmekIçinKullanılanBitkiler, #MigrenAtaklarınaKarşıBitkiselÇözümler, #MigrenAtaklarınaKarşıBitkiselDestekler, #MigrenIçinBitkiselIlaçlar, #MigrenNedeniyleKullanılanBitkiselDestekler, #MigrenRahatlatıcıBitkiler, #MigrenRahatlatıcıÇaylar, #MigrenSemptomlarınıHafifletmekIçinBitkiler, #MigrenTedavisindeKullanılanBitkiler, #MigreneIyiGelenBitkiler, #MigreniGeçirenBitkiler, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler https://is.gd/3p4iXy https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/migrene-iyi-gelen-bitkiler-bas-agrisi-icin-bitkisel-cozumler/
Migrene iyi gelen bitkiler olarak bilinen tıbbi ve aromatik bitkiler, migren ataklarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu bitkilerin migren semptomlarına karşı potansiyel faydalarını keşfetmek için bir adım atalım.
Migren, şiddetli baş ağrılarına ve diğer semptomlara neden olan bir tür baş ağrısıdır. Migrene iyi gelebilecek bazı bitkiler ve doğal çözümler vardır. Bu bitkiler, migren ataklarını hafifletmeye veya sık sık tekrarlanmasını önlemeye yardımcı olabilir. Migren atakları kişiden kişiye değişebilir, bu nedenle hangi bitkinin sizin için en iyi sonucu vereceğini belirlemek için deneme yanılma gerekebilir. Ayrıca, herhangi bir bitkisel tedaviyi kullanmadan önce bir sağlık profesyoneli ile görüşmek önemlidir, çünkü bazı bitkiler ilaçlarla etkileşime girebilir veya yan etkilere neden olabilir.
Migrene iyi gelen bitkiler
Zencefil: Migren ataklarının şiddetini azaltmada etkili olabilecek güçlü anti-inflamatuar (iltihap giderici) özelliklere sahiptir. Ayrıca, mide bulantısını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Papatya Çayı: Migren baş ağrısını hafifletmede etkili bir bitkisel çözüm olarak kabul edilir. Papatyanın rahatlatıcı özellikleri migrenin neden olduğu gerginliği azaltabilir.
Papatya Yağı: Papatya yağı, migren ağrılarına karşı kullanılan diğer bir bitkisel çözümdür. Papatya yağı, migren atakları sırasında rahatlatıcı bir etki sağlayabilir.
Nane Yağı: Baş ağrısını hafifletmek için kullanılan yaygın bir bitkisel çözümdür. Migren atakları sırasında alnınıza veya şakaklarınıza hafifçe masaj yapmak, rahatlamanıza yardımcı olabilir.
Lavanta Yağı: Migren ataklarının neden olduğu stres ve gerginliği hafifletebilir. Birkaç damla lavanta yağı aromaterapi diffüzöründe kullanmak migren semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Biberiye: Biberiye, migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilecek doğal bir analjezik (ağrı kesici) olarak kullanılabilir. Biberiye yağı veya biberiye çayı migren ataklarına karşı denenebilir.
Kara Üzüm Suyu: Kara üzüm suyu, içeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde migren ağrılarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, vücudu temizleyerek migrenin neden olduğu toksinlerin atılmasına yardımcı olabilir.
Zerdeçal: Zerdeçalın anti-inflamatuar özellikleri migren ağrılarını hafifletebilir. Zerdeçal, özellikle migrenin tetikleyicisi olan inflamasyonun azaltılmasında etkilidir.
Yabanmersini: Yabanmersini içeriğindeki antioksidanlarla bilinir. Bu antioksidanlar, migren ataklarına yol açan iltihabı azaltabilir ve ağrıyı hafifletebilir.
Sarımsak: Sarımsak, migren ağrılarına karşı doğal bir ilaç olarak kullanılabilir. Sarımsak, kan damarlarını genişletmeye yardımcı olabilir ve bu da migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Baş ağrısı ve Migren erkek, kadın ve çocuklarda çok yaygın bir hastalıktır. Migrenden müzdarip insanların baş ağrısının korkunç bir acı olduğunu biliyoruz. En azından şimdilik! Ama sadece birkaç dakika içinde baş ağrısı geçirmek için basit bir reçete olduğuna inanıyoruz.
Tuz ve Limon suyu denediniz mi?
Çok az kişi migrenden müzdarip olanlara yardımcı olabilecek bu yöntemi biliyor. Bu yüzyıllardır kullanılan geleneksel tıp yöntemidir, fakat ilaç pazarlama etkisi, bu yöntemleri her nasılsa unutturur. Size vereceğimiz baş ağrısı bitkisel çözüm tarifimizi deneyip kendiniz göreceksiniz. Haydi başlayalım!
Baş Ağrısı Bitkisel Çözüm ve  Baş Ağrısı Bitkisel Tedavi yöntemi: Tuz ve limon suyu
Siz kaliteli tuz seçmelisiniz – en iyi Himalaya kristal tuzdur. Çünkü Himalaya tuzu minerallerle zenginleştirilmiştir. Himalaya tuzu bilimin 118 iyi madde olarak açıkladığı minerallerin 84’ünü ihtiva ediyor ve baş ağrısı bitkisel çözüm tarifimizin baş aktörü oluyor.
Bu tuz, kandaki serotonin düzeyini artırır, sinir sistemini güçlendirir ve vücuttaki asit-alkali dengesini normalleştirir. Böylelikle baş ağrısından kurtulur ve migren ağrınız çok hafifler.
Baş Ağrısı Bitkisel Çözüm için yapmanız gerekenler
Bir bardak taze sıkılmış limon suyuna 2 çay kaşığı Himalaya tuz koyun ve iyice karıştırın. Daha sonra normal su ile daha büyük bir kase içine çözelti olacak şekilde ekleyin. İyice karıştırın ve sonra bir kerede için. Tadı iyi değil ama bunu içtikten sonra baş ağrınızın geçtiğini görecek ve bizlere teşekkür edeceksiniz.
0 notes
bitkinotu-blog · 2 years
Text
Papatya (Chamomilla recutita)
Yöresel adları: Mayıs papatyası, tıbbi papatya, adi papatya, babunç Bitki özellikleri: 15-40 cm yükseklikte ve çok dallıdır. Bilinen en küçük papatya türlerinden biridir. Sarı göbekleri dışa doğru konik biçimlidir ve yalnız kendine özgü biçimde, içleri boştur. Tatlı aromalı bir kokusu vardır. Mayıs-haziran aylarında çiçeklenir. Ülkemizde, hangi papatya türünün tedavi amaçlı kullanılması…
View On WordPress
0 notes
lfmcn · 4 years
Text
Göz Kaşıntısına Ne İyi Gelir? Nedenleri ve 12 Harika Çözüm Yolu
  İnsan gözü şüphesiz ki en savunmasız organlardan biridir. İç faktörlerin yanı sıra küçük ve gözle görülmeyen toz gibi dış faktörlerden bile kolayca etkilenebilir ve çeşitli sorunlara yol açabilir. Zararsız ama aslında kişinin günlük hayatını etkileyebilen en yaygın problemlerden birisi de gözlerde kaşıntı oluşmasıdır. Yapılan araştırmalara göre her 13 kişiden birinde çeşitli nedenlere bağlı olarak kaşıntı ve rahatsızlık duyduğu ortaya çıkarılmıştır. Gözlerde kaşıntı olduğu zaman hemen doktora başvurup göz damlası alıp kullanmak pek de etkili bir çözüm değildir. Bunun yerine doğal ev ilaçları gözlerdeki kaşıntıya daha etkili ve daha sorunsuz bir şekilde çözüm olabilir. Hatta bu doğal ve etkili uygulamaların, kullanılan damlalardan daha güvenilir ve daha etkili olduğu da söylenebilir.
Tumblr media
Gözlerde kaşıntı oluşmasının nedenleri nelerdir?
Bazı tıbbi durumlar gözlerde kaşıntıya ve beraberinde getirdiği diğer belirtilere neden olabilir. En yaygın karşılaşılan nedenler aşağıdaki gibidir. Atopik keratokonjonktivit Atopik keratokonjonktivit, gözün ön tarafını örten zarın (konjonktiva) ve korneanın iltihaplanması durumudur. Bu durum, kişide anormal alerjik reaksiyona yatkın olduğu durumda ortaya çıkar. Böyle tıbbi rahatsızlığı olan kişiler alerjik durumda daha yüksek değerler üretir ve tüm hayatları boyunca etkilenebilirler. Bu neden tedavi edilmezse ülser, yara ve katarakt gibi rahatsızlıklara yol açabilir. Vernal keratokonjonktivit Vernal keratokonjonktivit, gözün ön tarafını örten zarın iltihaplanmasıdır. Bu durum küçük yaştaki erkek çocuklarını etkiler ve genellikle üst göz kapağında sert parke taşı benzeri çapaklar ile birlikte ortaya çıkar. Genellikle mevsimsel bir durum olmasına rağmen bu neden bazı kişileri bütün hayatları boyunca etkileyebilir. Alerjik göz nezlesi Göz çevresinde kullanılan makyaj, losyon ve diğer kimyasal maddeler kaşıntıya ve tahrişe neden olabilir. Alerjik konjonktivit gözü kapatan iç zarın tahriş olduğunda ortaya çıkmasıdır. Bu alerjik reaksiyonun bazı yaygın nedenleri ise şunlardır: Polen Çimen Evcil hayvan Tozlar Toz akarları Makyaj, losyon ve kontakt lens solüsyonu Atopik dermatit Göz kaşıntısına neden olan bu durum gözlerin kurumasına ve pul pul olmasına yol açar. Ayrıca bu neden göz çevresindeki cildin ve vücudun diğer kısımlarını da tahriş edebilir. Kuru göz sendromu Gözler doğal nemi ve yağı kaybettiğinde kaşıntı oluşur. Bu nedenle göz daha az korunur, toz veya diğer havadaki parçacıklara karşı daha hassas bir duruma gelir. Gözlerin bu duruma gelmesi iltihap ve yaralanmaya yol açabilir. Meibomian bezi disfonksiyonu Meibomian bezleri üst ve alt göz kapaklarında bulunur, yağ salgılanmasından sorumludur. Bu bezler, bloke edildiğinde veya anormal bir şekilde geliştiğinde göz tarafından üretilen gözyaşları nemi korumak için gerekli olan yağı yeterli miktarda salgılayamaz. Bu durum sonucunda gözlerde kaşıntı meydana gelebilir. Kontakt lens kaynaklı konjuktivit Kontakt lens kullanan kişiler lenslerin kullanımından kaynaklanan bir enfeksiyon yaşayabilirler. Lenslerin kullanımı korneada hasara yol açabilir ve yaralayabilir. Gözler, bakteriyel ve viral enfeksiyonlara karşı bağışık değildir. Enfeksiyoz konjonktivitte bulunan bazı yaygın belirtiler aşağıdakilerdir: Klamidya enfeksiyonları Viral enfeksiyonlardan olan adenovirüs Herpes simplex Herpes zoster Neisseria meningitidis Haemophilus influenza Bazı ilaçların yan etkisi Bazı ilaçların kullanımı göz problemlerine, göz kurumasına veya göz kaşıntısı gibi yan etkilere neden olabilir. Bu ilaçlar ise şunlardır: Doğum kontrol hapları Penisilin gibi bazı antibiyotikler İbuprofen ve asetaminofen Antihistaminikler de dahil dekonjestanlar Beta blokerler Antidepresanlar Yapay gözyaşları Akne ilaçları
Tumblr media
Göz kaşıntısının diğer nedenleri
Uzun süreli bilgisayar kullanımı gibi çevresel faktörler göz kuruluğuna neden olarak kaşıntı ortaya çıkarabilir. Kaşıntılı gözlere neden olan göz kuruluğu sendromu aşağıdakiler de dahil olmak üzere, diğer çevresel ve tıbbi faktörler ile ilişkili olabilir: Bilgisayar kullanımı 50 yaşın üzerinde olan kişiler Menopoz Rüzgar Kuru hava Sigara kullanımı veya dumanı Diyabet Lupus Romatoid artrit Göz kapağının kapanması ile ilgili tıbbi durumlar
Gözlerdeki kızarıklığı iyileştirmek için doğal yollar nelerdir? Göz kaşıntısı nasıl geçer?
1- Soğuk kompres Göz kaşıntısını anında rahatlatmak için etkilenen bölgenin etrafına soğuk kompres uygulayabilirsiniz. Bu uygulama evde yapabileceğiniz en basit ve etkili yollardan biridir. Yumuşak bir bezin içerisine birkaç tane buz küpü ya da bezi soğuk bir suya batırıp suyunu sıkarak gözünüzün üzerine sürünüz. Göz kaşıntısını etkili bir şekilde önlemek için bu uygulamayı her gün tekrarlayınız. 2- Çay poşeti ile gözün örtülmesi Çayın kendisinin insanlar için faydalı olmasının yanı sıra, poşetleri de özellikle de kaşıntılı gözler için faydalı olabilir. Çay içtikten sonra geride kalan çay poşetlerini 30 dakika boyunca buzdolabında beklettikten sonra 10-15 dakika süreyle göz çevrenizdeki etkilenen bölgeye koyup bekleyiniz. Gözlerinizdeki kaşıntıyı gidermek için bu faydalı uygulamayı günde üç dört defa ya kadar yapabilirsiniz. Bilinen siyah çay poşetlerinin dışında papatya çayı, yeşil çay veya diğer bitkisel çayları da kullanabilirsiniz. 3- Salatalık ile tahrişi azaltın Salatalık büyük çoğunluğu sudan oluşan bir sebzedir. Salatalık göz kaşıntısı nedeniyle oluşan tahrişi, şişliği ve enflamasyonu azaltmaya olanak sağlar. Öncelikle salatalıkları yıkayıp ince dilimler halinde eksin ve buzdolabında 15 dakika kadar beklettikten sonra 10 dakika boyunca gözlerinizdeki kaşıntı olan yerlere koyunuz. Gözlerinizdeki kaşıntıyı etkili bir şekilde iyileştirmek için bu uygulamayı günde 3-4 kez tekrarlayabilirsiniz. 4- Soğuk süt göz kaşıntısını bastırır Süt, besleyici ve sağlıklı bir besin olmasının yanı sıra, ayrıca gözlerdeki kaşıntıyı da etkili bir şekilde durdurmaya olanak sağlar. Soğuk sütün içerisine pamuk parçasını batırın ve kaşınan gözlerinizin etrafına sürünüz. Bu yöntemi uyguladığınızda gözlerinizdeki rahatlamayı anında fark edeceksiniz. Tatmin edici sonuçlar elde etmek istiyorsanız bu yöntemi günde iki kez sabah ve akşam tekrarlayabilirsiniz. 5- Gülsuyu göz kaşıntısını azaltır Gülsuyu, makyaj ürünlerinin vazgeçilmezi olmasının yanı sıra, bir diğer özelliği de gözlerdeki kaşıntıyı etkili bir şekilde azaltmasıdır. Gözlerinizdeki kaşıntıyı serinletmek ve rahatlatmak için gül suyunu denemeyi tercih edebilirsiniz. Gülsuyu ile gözlerinizi her gün günde iki kez yıkayınız. 6- Aloe vera ile göz kaşıntısından kurtulmak mümkün Aloe vera mükemmel bir nemlendirici ve cilt sağlığı için etkili bir bitkidir. Birçok kişi kaşıntıyı azaltabileceğinden dolayı böcek ısırıklarını tedavi etmek için kullanmış ve etkisini de görmüştür. Bir miktar aloe vera jelinin içerisine bal ve çayı karıştırın ve bu karışımı her gün gözlerinizin üzerine sürünüz. Düzenli bir şekilde bu çözeltiyi kaşınan gözlerinizin üzerine uyguladığınızda problemin etkili bir şekilde çözüldüğünü fark edeceksiniz.
Tumblr media
8- Patates mükemmel bir kaşıntı gidericidir Mutfakların vazgeçilmez sebzesi olan patates büzücü özelliği sayesinde gözlerinizdeki kaşıntıyı hızlı bir şekilde iyileştirebilir. Mükemmel faydaları olan patates ayrıca gözlerinizdeki iltihap ve kızarıklığı da azaltabilir. 1 tane patatesi dilimler halinde kesin ve birkaç dakika boyunca buzdolabında beklettikten sonra 15-20 dakika gözlerinizin üzerine koyup bekleyiniz. Gözlerinizdeki kaşıntıyı etkili bir şekilde durdurmak için bu yöntemi her gün tekrarlayabilirsiniz. 9- Çemen otu, göz kaşıntısını hafifletir Çemen otu gözlerinizdeki kaşıntıyı iyileştirmek için doğal yollardan biridir ve ilaç kullanmaktan daha güvenlidir. Bir çorba kaşığı çemen tohumunu bir su bardağı suda gece boyunca bekletin ve sabah bu çemen tohumlarını suyuyla birlikte macun haline gelene kadar karıştırınız. Hazırladığınız bu macunu 15-20 dakika boyunca gözlerinizde beklettikten sonra soğuk su ile yıkayınız. Gözlerinizdeki kaşıntıyı durdurmak için bu uygulamayı günde iki kez tekrarlayınız. 10- Cadı elası Cadı elası, enflamasyonu iyileştirmek için en etkili bitkilerden biri olduğunu biliyor muydunuz? Cadı elasını bir miktar suyun içinde bekletin ve bu suya pamuk parçasını batırıp gözlerinize uygulayınız. Bu yöntemi uyguladığınızda kendinizi daha rahat hissettiğini fark edeceksiniz. Çünkü bu bitki gözlerinizdeki şişmeyi ve kaşıntıyı azaltan büzücü özelliği taşır. 11- Hint yağı Gözlerinizde kaşıntı oluştuğunda göz etrafında kuruma meydana gelir ve bu sizi oldukça rahatsız edebilir. Bu rahatsızlığı gidermek için ve kaşıntıyı durdurmak için uçucu yağlar oldukça etkilidir. 1-2 damla hint yağını gözlerinize damlatınız. Bu yağı gözlerinize damlattıktan sonra gözlerinizdeki kızarıklığın, şişliğin ve kaşıntının mükemmel bir şekilde iyileştiğini fark edeceksiniz. Bu rahatsızlığınızı etkili bir şekilde iyileştirmek için hint yağını günde iki üç kez uygulayınız. 12- Yeşil çay, antimikrobiyal özelliğe sahiptir Yeşil çay, içeriğindeki tanen bileşiği sayesinde genel sağlığı korumanın yanı sıra, ayrıca gözlerdeki kaşıntıyı da etkili bir şekilde iyileştirir. Ayrıca bu mükemmel bitki, anti-inflamatuar özelliği sayesinde gözleri yatıştırır. Bu özellikleri ile gözlerde kaşıntı hissi yaratabilecek viral ve bakteriyel enfeksiyonlar ile savaşmada da profesyonelce bir görev yapar. Read the full article
0 notes
dr-natureco · 4 years
Video
BİRAZ DA MOLEKÜLLERDEN BAHSEDELİM 🌼Apigenin bitkilerde bulunan suda çözünebilen doğal biyo-flavonoid yapıda bir maddedir. 🌼Apigenin özellikle anksiyolitik (endişe giderici) ve sedatif (yatıştırıcı) özellikleri ile bilinir. Yukarıda videoda belirttiğim üzere antikanser, kilo verme de dahil olmak üzere birçok hastalıkta etkili olabilecek bir bileşendir. Bir kaç örnek verebilirsek; 🌼Apigenin kök hücrelerden nöron (sinir) hücresine dönüşümü sağlayabilir. Var olan sinir hücrelerindeki bağlantı sayısını arttırabilir böylece alzheimer, parkinson, şizofreni, depresyon hatta öğrenme/bellek üzerine etkili olabilmektedir. 57 kişi ile yapılan klinik çalışmada anksiyete semptomları ve depresyon üzerinde etkili görülmüştür. 🌼Adrenal hücrelerden kortizol salımımını kortizol üretimini tetikleyen enzim CYP11B1’i bloke ederek azaltabilir. 🌼Cilt üzerine yapılan çalışmalarda elastikiyeti arttırdığı ve kırışıklıkların derinliğini azalttığı görülmüştür. 🌼Susamda yapılmış papatya infüzyon yağı aurasız migren hastalarında lokal uygulanmasının (chamomile oleogel) baş ağrısı, bulantı ve ışık hassasiyetini azalttığı görülmüştür. 🌼Epigallokateşinle birlikte (yeşil çay), apigenin (papatya çayı) kolon tümörü gelişimini engeleyebilir. Ewing sarkom kanser hücrelerinde ölümü tetikleyebiliyor. 🌼Total uyku zamanı ve uyku sayısını arttırabiliyor. 🌼Tıbbi papatya, bacopa monnieri, kereviz, soğan, maydanoz, kişniş, keten tohumu, meyan kökü, fesleğen, çarkıfelek meyvesi, civanperçemi, karaderme (marribium vulgare), tarhun (artemisia dranculus), oregano, gingko biloba gibi bitkilerde apigenin bulunur. 🌼Bitkilerle alınan apigeninin toksisitesi bildirilmemiştir. Güvenilir ve tolere edilebilirdir. Apigenin östrojen reseptörlerini aktive edebilir dozajlama ve kombine tedaviler doktor kontrolünde olmalıdır. 🌼Maydanozun gramında 45 mg apigenin vardır. Tıbbi papatya ise %0,8-1,2 apigenin içerir.İnsanlardaki günlük dozaj 10-30 mg/kg/gün aralığında kişiye göre ayarlanır. 🌼Tıbbi Papatya çayındaki ana molekül apigenindir. Günde 2-3 gr çay şeklinde günde 2-3 kez önerilebilir. (Papatya allerjisi olanlarda dikkat‼️) https://www.instagram.com/p/B5nqZidgt8f/?igshid=1t2b0pwsr6f6r
0 notes
nefiskektarifi-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
Güzellik ve bakım uzmanları, güzellik ve bakım, stresten arınma için aromaterapi öneriyor. Aromaterapi nasıl, hangi yağlarla yapılabilir? Hangi yaş ne için faydalıdır? İşte A'dan Z'ye Aromaterapi uygulamaları.. Aromaterapik uygulamalar hastalığa tek başına çare bulmaktan öte, gerek vücut ve gerekse ruh sağlığı için geniş kapsamlı bir etkileşim oluşturan uygulamalar... Hastalığın seyrine yönelik doğru yağların birleşimi ile oluşan bir tedavi önerilse de, tedavinin kapsamı sadece ele alınan hastalığın tedavisine yönelik değil aynı şekilde, hastayı etkileyebilecek çevresel (stres, çevresel kirlilik, diet, spor, vb.) faktörlere de yöneliktir.
Aromaterapi de dikkat edilmesi gerekenler!
Aromaterapi, bilgi ve beceri ile uygulandığında güvenilir ve zararsız bir destekleyici tedavi şeklidir. Ancak, bazı bitki türlerinin yağlarının oldukça zehirli olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, bir çay kaşığından bile az miktarda okaliptus yağının ağız yoluyla alınması ölüme neden olabilir. Zehirli olmayan ölçülerde bile aromaterapi esaslarına uygun olarak kullanılmayan bazı yağlar, organizmaya zarar verebilir. Aromaterapik yağların kalp ritmini artırabileceği, tansiyonu yükseltip / azaltabileceği, kadınlarda adet kanamasını artırabileceği, düşüklere sebebiyet verebileceği gibi etkilerden dolayı aromaterapinin sadece bilinçli bir şekilde kullanımı öneriliyor.
Kimler dikkat etmeli?
1) Özellikle hamilelik sürecinde ve çocuklara karşı çok dikkatli kullanılmalı.
2) Bazı yağlar oldukça tahriş edici olabildiğinden cilde yönelik uygulamalarda dikkatli olunmalı.
3) Herhangi bir ilaç kullanım süresince aromaterapik yağ kullanılmamalı. Zira, aromaterapik yağlar kullanılan ilacın etkilerini yok edici veya arttırıcı etki gösterebilirler.
4) Bitkisel yağlar organizma açısından zehirleyici olabilirler. Öncelikle karaciğer ve böbreklerle ilgili riskli durumlar ortaya çıkabilir. Zehirleyici özellikleri dolayısıyla kullanım süreleri, kullanım şekilleri ve dozajları oldukça önemlidir.
5) Astım ve benzeri rahatsızlıkları olanlar tarafından aromaterapi solunum yoluyla uygulanmamalı.
6) Bitkisel yağlar hiçbir şekilde ve ne sebeple olursa olsun, gözlere tatbik edilmemeli.
7) Aromaterapik bitkisel yağlar allerjik bünyelerde dikkatle uygulanmalı.
8 ) Pekçok bitkisel yağ, ciltte güneşe karşı hassasiyet durumu doğurabilir. Bu durum, ciltte güneş yanıklarına sebebiyet verecektir. Bu tür yağların kullanımı sonrasında asgari 12 saat güneşe çıkılmamalı.
9) Kafur, karabiber, okaliptüs ve pek çok nane çeşidi diğer tedavilerin etkilerini yok edeceğinden, diğer bir tedavi şekli sürecinde aromaterapi'den uzak durulması gereklidir.
10) Aromaterapi sonrası oluşabilecek sersemlik hissi sonucunda araç, iş makinaları vb. aletlerin kullanımı sakıncalıdır.
11) Gereğinden uzun süre uygulanan solunum yollu aromaterapik tedavi baş ağrısı, kusma ve baş dönmesine yol açabilir.
12) Pek çok migren çeşidi için geçerli olmak üzere, migren atakları sırasında aromaterapik tedavi uygulanması, durumu daha da kötüleştirebilir.
13) Yeni ve / veya erken doğan / prematüre bebeklere aromaterapi kesinlikle uygulanmamalı.
14) Bitkisel yağlar çocukların erişiminden uzak, kilit altında muhafaza edilmeli ve kesinlikle ağız yoluyla alınmamalı.
15) Evde muhafaza edilen aromaterapik yağ şişeleri etiketlenmeli, damlalıklı bir şişe ve çocuklar tarafından açılamayacak bir kapak ile emniyete alınmalı.
16) Aromaterapik yağların ağız yoluyla alınması durumunda en kısa sürede tıbbi müdahale gereklidir. Müdahalede bulunan doktora hangi aromaterapik yağın alındığının bildirilmesi faydalı olacaktır.
17) Aromaterapinin doktor kontrolu altında kullanımında bebekler, yetişkinler ve yaşlılar için farklı dozlar gereklidir. Bazı yağlar ise aromaterapi sırasında kesinlikle kullanılmazlar.
18) Bergamot, greyfurt, limon, ağaçkavunu, portakal, turunç ve melekotu gibi yağlar fotosensitiviteyi (güneşe karşı duyarlılık) artıracağından güneşte veya solaryum'da kullanılmamalı.
19) Yüksek tansiyonu olan kişilerce biberiye kullanılmamalı.
20) Sara / epilepsi rahatsızlığı bulunan kişilerde rezene, okaliptus ve kekik kullanılmamalı. 21) Diabet rahatsızlığı olan kişilerde okaliptus, ıtır ve limon kullanılmamalı.
22) Karanfil, fesleğen, yalancı mirha, ardıç, biberiye, tatlı mercangüç, oğulotu, adaçayı, rezene, anason, servi, yasemin, hardal, karaturp, ingiliznanesi, kekik ve melisa gibi yağlar hamilelik süresince kesinlikle kullanılmamalı.
23) Anason, hint limonu, havuç tohumu, tarçın, karanfil, kekik ve kafur gibi yağlar diğer bir yağ ile karıştırılarak seyreltilmeden, saf olarak kullanılmamalı.
24) Tarçın ve karanfil yüz bölgesinde kullanılmamalı.
25) Fesleğen, rezene, hin tlimonu, biberiye, limon verbena ve diğer asitli yağlar hassas ciltlerde kullanılmamalı.
26) Aromaterapik yağlar ağız yoluyla alınmamalı.
27) Ateşli hastalıklar ve ateş, deri veya eklem iltihapları, bilinmeyen kaşıntı ve kızarıklıklar, ödem ve şişmeler, bilinmeyen iltihaplı durumları, yaralar, spor yaralanmaları ve burkulmalar, kas yırtılmaları veya bağ dokusu zedelenmeleri, kemikler kırıkları, açık yaralı yanıklar, varisler, kanser türleri ve ameliyat sonralarında tedavi maksadıyla aromaterapi uygulanmamalı.
Aromaterapi ne zaman, nasıl uygulanır?
Banyo: Banyo suyunuzun içine 10-15 damla kadar yağ damlatınız. Bitkisel yağların suda erimesi zor olduğundan iyice karıştırınız ve suda karışmadan toplanan yağların cildinize direkt temasını önleyiniz. Yağların göz ile temasını engelleyiniz.
Sabun: Doğal Aromaterapi sabununu hergün kullanabilirsiniz. Bunun dışında sıvı sabun uygulamaları için, 100 gr sıvı sabuna yaklaşık 20 damla yağ karıştırınız. Kullanmadan önce iyice çalkalayınız.
Vücut/Masaj Yağı veya losyonu: 30 gr. taşıyıcı yağa (zeytinyağı, jojoba, ayçiçeği yağı gibi) 15 damla bitkisel yağ (lavanta, papatya, yasemin gibi) karıştırarak masaj şeklinde uygulayınız.
Koku: Taşıyıcı yağ ile karıştırılmış bitkisel yağları dirsek içi, boyun, diz gibi bölgelere birer damla uygulayarak parfüm şeklinde kullanabilrsiniz.
Şampuan: 30 gr. şampuan içine 12 damla bitkisel yağ karıştırarak saç diplerine masaj yaparak yıkayınız.
Saç Fırçası: 3 damla bitkisel yağı saç fırçanıza/tarağınıza sürerek saçlarınızı tarayınız.
Yüz yağ / kremi: 30 gr. yağ veya yüz kremine 8 damla bitkisel yağ karıştırarak kullanabilirsiniz.
Kompres: Bir kase sıcak su içine 5 damla bitkisel yağ ilave ederek karıştırınız, karışım içinde ıslattığınız bezi sıkarak vücudunuz üzerine sararak uygulayabilrisniz.. Eviniz ve arabanız için öneriler Oda / Araba kokusu: 50 gr. temiz su içine 15 damla kadar bitkisel yağ karıştırarak sprey şeklinde odanız/arabanızdaki kötü kokuları doğal yoldan giderebilirsiniz.
Tuvalet kokusu: Sifon suyuna 2-3 damla bitkisel yağ karıştırarak tuvalet kokusu olarak kullanabilirsiniz.
Aromaterapi kaseleri: Mum veya elektrikli aromaterapi kasesi içine damlattığınız bitkisel yağ buharlaşarak bulunduğu ortamdaki kötü kokuları giderecektir.
Aromaterapi taşları: Aromaterapi taşları üzerine damlatılan bitkisel yağlar odanıza hoş koku verecektir.
Aromaterapi mumları: Aromaterapi mumları odanıza hafif ve hoş bir koku verecektir.
Etiket Aromaterapi Aromaterapiyi kimler yapmamalı? Aromaterapinin uygulanmasında dikkat edilmasi gerekenler Aromaterapi neden faydalıdır? Aromaterapinin zararları Aromaterapinin faydaları Aromaterapiyi ne zaman yapmalıyım? evin güzel kokması için ne yapmalıyım araba kokuları ev kokuları aromaterapi nasıl yapılır?
Güzellik ve bakım uzmanları, güzellik ve bakım, stresten arınma için aromaterapi öneriyor. Aromaterapi nasıl, hangi yağlarla yapılabilir?>:)>>>>Sitemize "Aromaterapinin Faydaları ve Zararları" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz.Beğendiğiniz tarifi paylaşmayı unutmayın :) http://www.nefiskektarifleri.net/aromaterapinin-faydalari-ve-zararlari/
0 notes
dustylipscom · 6 years
Text
Adet Öncesi Sendromu-Premenstrüel Sendrom (PMS)
Premenstrüel sendrom (PMS)- adet öncesi sendromu- adet gören kadınları etkileyebilen bir durumdur. Bu sendrom genellikle adet döneminin başlangıcından iki hafta önce ortaya çıkar. Her bir hastada farklı olan birçok fiziksel ve duygusal belirtilere neden olur. Bazı kadınlar hafif rahatsızlık hissederken diğerlerinde belirtiler çok daha ağır olabilir ve günlük aktivitelerinin performansını engellemektedir.
Adet Döngüsü – PMS
  PMS Nedenleri
PMS’nin kesin sebepleri bilinmiyor ve tamamen net değil, ancak uzmanlar menstrüel döngü sırasında ortaya çıkan ve bazı kadınları diğerlerinden daha fazla etkileyen bir hormonal dengesizlikle ilişkili olabileceğini söylüyorlar. Bu dengesizlik artan östrojen ile yaygın şişme ile su ve sodyum retansiyonuna neden olabilen progesteron arasında meydana gelir. Bu dengesizlik artan östrojen ve yaygın şişme ile su ve sodyum retansiyonuna neden olabilen progesteron arasında meydana gelir. Ayrıca, psikolojik bir bileşen, beslenme ve kadının çevresi nedeniyle de olabilir. Buna ek olarak, buna maruz kalma ihtimali yüksek bazı kadın grupları olduğu gözlemlenmiştir. Bunlar:
• 27-29 yaş arasındaki kadınlar ve 40 yaş üstü kadınlar. • Depresyon hastaları veya geçmişte bu rahatsızlığı olan kadınlar. • En az bir çocuğu olan kadınlar. • Duygudurum bozukluğu çeken veya doğum sonrası depresyon geçiren kadınlar.
PMS Semptomları
PMS semptomları genellikle adet döngüsünün ikinci evresinde, yani 14 ile 28 gün arasında ortaya çıkar ve genellikle döneminiz başladığında durur. Bazı kadınlar dönemlerinde rahatsızlık çekerler ve bazı belirtiler aşağıda detaylandırılmıştır. PMS’nin süresi farklı kadınlarda farklılık göstermektedir. Bazı durumlarda, yalnızca bir veya iki gün boyunca, diğerlerinde ise daha uzun süre devam edebilir. Adet öncesi sendromun en yaygın fiziksel belirtileri şunlardır:
• Göğüste hassasiyet ve şişme • Sancı ve genel halsizlik • Şişkinlik ve gaz dolu hissetmek • Ellerde ve ayaklarda şişme • Kilo almak • Baş ağrısı • Sırt ağrısı • İştah artışı ve bazı gıdaları tüketme isteği • Kabızlık veya ishal • Ciltte kuruluk veya akne • Yorgunluk
Öte yandan PMS, kadınları duygusal ve davranışsal açıdan da etkileyen bir durumdur. Bu durumda, genellikle mevcut semptomlar şunları içerir:
• Agresiflik ve sinirlilik • Depresyon • Ruh hali değişiklikleri, ağlama, üzüntü • Kaygı • Şaşkınlık • Uyku bozuklukları • Konsantrasyon zorluğu • Sosyal çekilme
PMS Tedavisi ve Öneriler
PMS için spesifik bir tıbbi tedavi yoktur, ancak yaşam biçiminizde bazı değişiklikler yaparak ve birkaç basit önlem alarak belirtilerinizi azaltabilir ve kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Sancıların çok yoğun olduğu durumlarda, doktorunuza danışmalısınız, çünkü bunları azaltmak için bir takım ilaçlar reçete edebilirler. Bu durumla baş etmenize yardımcı olacak aşağıdaki önerileri not alın:
• Diyet değişiklikleri yapın. Diyetiniz dengeli, meyve ve sebzeler açısından zengin, yağ, sodyum ve şekerler az olmalıdır. Ayrıca, kafein ve alkol tüketiminizi azaltmanız önerilir. • Nemli kalmak ve sıvı tutma mücadelesi için bol bol su için. • Yeterince dinlenin ve günde en az 7-8 saat uyuyun. • Rahatlatıcı aktiviteler yaparak stresinizi azaltın, örneğin nefes teknikleri uygulayın. • Orta derecede egzersiz yapın, çünkü bu refah sağlayan ve ruh halinizi düzeltmeye yardımcı olan hormonları, endorfinlerin salınmasına katkıda bulunur. • Vücudun belirli bölgelerinde iltihaplanma nedeniyle rahatsızlığı önlemek için geniş kıyafetler ve rahat ayakkabılar giyin.
Yukarıdaki önlemleri uygulamanın yanı sıra, PMS’yi, evinizin rahatlığında kolayca kullanılabilecek doğal ilaçlarla de rahatlatmayı deneyebilirsiniz. En etkili olanlar:
• Papatya, çuha çiçeği veya fesleğen gibi anti-inflamatuar özellikleri olan rahatlatıcı çayları için. • Göbek bölgesine ısı uygulayın, bir yastık veya sıcak su şişesi yoluyla • Sıcak veya ılık banyolar alın. • Küçük bir çuha çiçeği yağı uygulayarak karın bölgesine kendiniz masaj yapın. Bu, PMS semptomlarıyla mücadelede en etkili olan çoklu doymamış yağ asitleri ve E vitamini içeren bir üründür.
Not: Bu makale sadece bilgilendirme amaçlıdır, Dustylips.com’un herhangi bir tıbbil tedaviyi reçete etme veya teşhis koyma yetkisi yoktur. Her türlü rahatsızlığınız veya ağrınız varsa, doktorunuzu ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca, bu doğal yöntemlerle PMS semptomları azamadıysa, doktorunuza danışın, uygun bir tedavi reçetesi verecektir.
Facebook | Twitter | Instagram | Pinterest | Youtube
The post Adet Öncesi Sendromu-Premenstrüel Sendrom (PMS) appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: http://ift.tt/2zerfRL
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
 MENEKŞE Bir-Çok Yıllık | 0,1-0,4m | 5-10 Aylar | Ça,Ho,Na | Otu Menekşe, Stifmuttercen Viola Tricolor L. Hercai menekşe Menevşe  Şifalı menekşe Benefşe  Deri otu Ekzema otu Familyası: Menekşegillerden, Veilchengewaechse, violaceae Drugları: Menekşe otu; violae tricoloris herba Menekşe otu çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Menekşegillerin takriben 400 çeşidi bulunmaktadır ve bunlardan sadece iki türde tıbbi maksatla istifade edilir. 1) Hercai menekşe; viola tricolor, burada tarla menekşesi; V.t. arvensis ve çimen menekşesi; V.t. vulgaris olmak üzere ve bu iki türde aynı değerdedir. Mor menekşe; viola odorata bu türün kullanışı biraz farklı olduğundan bundan sonra ayrıca ele alacağız. Menekşenin eski Romalılardan beri kullanıldığı bilinmektedir ve bundan 150 yıl önce Hahnemannla birlikte tedavi denemeleri yapılmaya başlanmıştır. Botanik: Menekşe yetiştiği toprağa ve iklime göre çok çeşitli şekiller alan bir bitkidir. Aynı bitkinin çiçekleri farklı farklı açabilir. Menekşe 10-40cm boyunda, gövde yuvarlak, oldukça sık çatallaşır. Alt yaprakları kalp, orta yaprakları oval ve üst yaprakları mızrak şeklinde olup, ke¬narları kertikli, koyu yeşil renkli, alt yaprakları uzun ve üst yaprakları kısa saplıdır. Çiçekleri beş taç yapraktan meydana gelir ve üstteki yap¬raklar genellikle sade leylaki veya mor, ortadaki iki yaprak leylaki beyaz renkte oval şekilde ve ortadan uçlara doğru derin çizgileri vardır ve de en alttaki taç yaprak diğerlerine göre oldukça geniştir. En alttaki yaprak oldukça süslüdür. Almanca menekşenin adı üvey ana otu ‘stifmut¬ter¬deraut’ diye anılır. Bunun nedeni de yukarıdaki iki taç yaprak sade ve iki¬¬si birden tek bir kupa yaprağı(sandalyesi) varken, en alttaki taç yaprağının(üvey anne) ucu iki çatalı büyük bir kupa yaprağı(sandalyesi) vardır. Menekşe çiçeğinin Latince ismi tricolor yani üç renkli anlamına gelen bir isimle anılır. Tohumları 1,5-2m uzunluğunda 1 mm eninde yumurta veya armut şeklindedir ve üst tarafında beyaz bir lekesi mev¬cuttur. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri, Kafkaslar, balkanlar ve Türkiye olan bitki, Türkiye’nin hemen her bölgesinde rahatlıkla yetişir. Nisanda saksı ve seralara ekilen menekşe tohumları, mayısta fideleri bahçe ve tarlalara ekilir. Hasat zamanı: Mayıs’tan Ekim’e kadar menekşe otu toplanarak gölgede ve havalı yerlerde kurutulur ve muhafaza edilir. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yan¬lışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mah¬zurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi dü¬şer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satıl¬ması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre sıralayabiliriz;  a) flavonitler % 0.3-0.6 oranında olup en önemlileri; rutin (=violaquercetin), quercetin, nuteolin, luteolin-7-glikosit, violanthin (=apigenin-rhamnoglikozit), scoparin, saponarin, viteksin, izoviteksin, orientin ve izoorientin. b) Karotinoitler; violaxanthin, violeoxanthin, 9-mono-cis-violaxanthin, 13-mono-cis-violaxanthin, 15-mono-cis-violaxanthin, 9,13-di-cis-violaxanthin, 9,15-di-cis-violaxanthin, 9,9-di-cis-vidaxanthin ve neoxanthin içerir. c) Fenolkarbonikasit % 0,1-0.3; cumarasit, gentisinasit, p-hydroxybenzoeasit, vanillinasit ve kaffeeasit içerir. d) Ayrıca; polisakkaritler %10, saponinler %5 anthocyanlar,(e vitamini, karbonhidratlar ve kumarinler içerir. Salisilik asit, metil ester(oldukça az).  Özellikleri: Keskin, soğuk, serin ve hafif acı. Tesir şekli: Deri hastalıklarını iyileştirici, kanı temizleyici, iltihapları önleyici, idrar söktürücü, balgam söktürücüdür. Araştırmalar: araştırmalar genellikle eski araştırmalar olup günümüzde modern anlamda klinik araştırmaları yapılmamıştır. 1) Hannemann ve ekibi terletici idrar arttırıcı özellikleri ve derideki özel-likle yüzdeki kabarcıkları iyileştirdiğini tesbit etmiştir. 2) Flam-kroeber-seel özellikle ağrılı ve ateşli eklem romatizmasına karşı etkili olduğunu belirtmişler ve bu yönde tedavide bulunmuşlardır (Age). 3) Madaus yaptığı araştırmalarda uyuzmuş gibi kaşıntılı ekzemaya karşı etkili olduğunu ispatlamış ve bebeklerde görülen ruhya (memedeki çocukların başında çıkan kabuklar) ile balgam arttırıcı ve idrar söktü-rücü olarak kullanmıştır(Age). 4) L.Kroeber sıraca ülser(açık yaralar), boğmaca, akciğer hastalıkları ve idrar yolları rahatsızlıklarına karşı kullanmıştır.(Age) Kullanılması:  a) Araştırmalara göre başta ruhya(bebek ekzemesı), konak, yara kabu-ğu, kabarcıklı yaralar(genellikle yüzde) sivilce, akne kaşıntılı, kabar-cıklı, sulu ekzemaya kullanılabileceği bilinmektedir. b) Komisyon E 1986 tarih ve 50 nolu monografi bildirisinde menekşe otunun haricen yağ bezlerinin aşırı salgı artışı(sebore) sonucu ortaya çıkan hastalıklara özelliklede bebeklerdeki ruhyaya(bebek ekzeması= memedeki çocukların başlarında çıkan kabuklar) karşı kullanılabile¬ceği bilinmektedir. c) Halk arasında; boğmaca, bronşit, öksürük, balgam, zystitis(mesane uru, şişkinlikler) çıbana karşı kan temizleyici olarak kullanılmıştır. Çay: iki kahve kaşığı menekşe otundan demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir. Çay harmanları; Gökçek yağlı ve temiz olmayan deri için çay >40g Menekşe otu >20g Meşe kabuğu >20g Sefa çiçeği >20g Papatya çiçeği Dahilen içilir, haricen yüz yıkanır. Gökçek Akneye çayı >20g Mahoniya kabuğu >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu >20g Atkuyruğu otu >10g Hamamelis yaprağı >10g Isırgan otu Haricen ve dahilen kullanılır. Gökçek Akneye çayı >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu >10g Göz otu >10g Papatya çiçeği >20g Hamamelis yaprağı >20g Mahoniya kabuğu Haricen ve dahilen kullanılır. Gökçek Deri, saç ve tırnakları iyileştirici çay >20g Atkuyruğu otu >20g Kedi başı otu >10g Kuşekmeği otu >10g Akciğer otu >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu Gökçek kan çayı; >20g Hindibaotu ve kökü >20g Menekşe otu >20g Y.Ahdiken kabuğu >10g Mürver çiçeği >20g Ayrıkkökü  >10g Atkuyruğu otu Gökçek akut ve kronik deri rahatsızlıkları(akne) >20g Hindiba otu ve kökü >20g Göz otu >20g Menekşe otu >20g Mahoniya kabuğu Homeopati: menekşe otundan 50 gram ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzeri 500 ml %70lik alkol(etanol) ilave edilir ve güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta süreyle muhafaza ettikten sonra süzülerek home¬opatide ‘viola tricolor’ ismi ile alınan tentür elde edilir. Bu tentürden gün¬de 3-4 defa 10-15 damla 6-8 hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay har¬manlarında aynı şekilde tentürü yapılır. Hastalığın belirtisi(semptom):  1) İdrar keskin kokar aynı kedi idrarı gibi, kronik deri kabarcıkları. 2) Genellikle yüz, kafa ve kulaklarda 3) Sesi üzüntülü, işe karşı isteksiz 4) Göğüs, el ve ayaklarda batan romatizma 5) Şişkinlik, yapışkan ishalle birlikte 6) Kış aylarında ağrılar artar 7) Çocuklarda kaşıntılı kabarcıklar nasıl olursa menekşe tentürü gerekir. Merhemi: menekşe otundan 50g önceden hazırlanan 100g vazelin 100 parafine eriyince (önceden eritilmiş) katılır ve 24 buzdolabına konur ve sonra tekrar çıkarılarak hafif ısıtıldıktan sonra süzülerek menekşe mer-hemi elde edilir. Menekşe merhemi yapılırken koyungözü otu, kirpi otu ve kökü mahoniya kabuğu hamamelis yaprağı, sinir otu, papatya çiçeği ve sefa çiçeği de katılabilir. Yan tesiri: tarife uyulduğunda bilinen bir yan tesiri yoktur. Fakat aşırı dozajda ve uzun süre alınırsa kusmaya, deride kaşıntıya sebep olabilir. B) Mor menekşe, Veilchen, Vida odarata  Kokulu menekşe  Familyası: Menekşegiller, Veilchengewachse, Violaceae Drugları: Mor menekşe otu: viola odoratae herba Mor menekşe kökü: viola odoratae radix Mor menekşe çiçeği: viola odoratae flos Mor menekşenin çiçek, ot ve kökü ayrı ayrı veya birlikte çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Botanik: Ana kök kısa, kalın ve yumuşak, yan kökler 1-2mm çapında 10-20cm uzunluğunda ipliğimsi şekilde çevreye yayılır ve buradan yeni mor menekşeler türer ve böylece kümeler oluştururlar. Mor menekşenin gövdesi yoktur, yaprak ve çiçek sapları direk ana kökten çıkarlar. Yap-rakları uzun bir sap üzerinde olup, koyu yeşil renkte, 3-5cm uzunlu¬ğunda, 3-5cm eninde, bazen kalp, bazen böbrek ve bazen de yumurta şeklinde, kenarları kertikli ve hafif tüylüdür. Çiçekleri mor, nadiren ley¬la¬ki renkte göbekte sarımsı veya kırmızımsı bir iğne ve ortadan uçlara doğru beyaz çizgiler(şualar=ışınlar) yayar gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri, balkanlar, Türkiye ve Kafkaslar olan mor menekşe Türkiye’nin hemen her yöresinde yetiştirilebilir. Çi-menlikler, sulak yerler, duvar kenarları, seyrek ormanlar, çalılıklarda ya-bani olarak yetişir. Ve balkanlarda süs bitkisi olarak yetiştirilir. Hasat zamanı: Kökleri ağustos ve eylülde sökülerek çıkarılır, yıkanır ve kurutulduktan sonra kaldırılır. Otları nisan ve mayısta toplanarak kuru¬tulur ve kaldırılır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeler; otunun birleşimindeki maddeler a) eter yağları %0,002 oranında olup; 2,6-nonadien-1-al, 2,6-nonadien-1-ol, benzlalkol, heptyl asit, octenol b) ayrıca c vitamini, terpenlerden; friedelin ve β-Sitosterol, çok az miktarda saponin ve Fenolkarbonikositlerden; Ferulaasit ve Sinapsinasit içerir. Köklerinde çok az Etenik yağ %0,038 içerir ve önemlisi β- Nitropropinasit ve Salisilasitmetilesterdir. Ayrıca; Saponinler %0,16-2,5 arasında glikozlardan Salicilasit-glikozit içerir. Çiçekleri %0,003 oranında eter yağı içerir ve en önemlisi 2,6-nonadien-1-al, 2,6-nonadien-1-ol, benzylalkol-n-hexand, ve parmon(=trans-alfa-yonon) içerir.  Tesir şekli: Balgam söktürücü, terletici, uyutucu, göğüs yumuşatıcı özelliklerine sahiptir. Kullanılması: Halk arasında mor menekşe başta öksürük, boğmaca, bron¬şit, nefes darlığı, boğaz ve diş ağrısına karşı kullanılır. Kökündeki saponinlerin çuha kökünü tutacak kalitede olmadığı, fakat ona yakın olduğu söylenmektedir. Çay: ince kıyılmış iki kahve kaşığı mor menekşe otu demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika bekledikten sonra içilir. Mor menekşe kökünden iki kahve kaşığı akşamdan soğuk suya konup kaynatılması (dekokt) daha uygundur.  Homeopati: Mor menekşe çiçek açtığı zaman yaprak ve çiçeklerinden 50g bir şişeye konarak üzerine 300ml %70lik alkol ilave edilir.4-6 hafta sonra süzülerek homeopatide ‘viola odorata’ ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4 defa 10-15 damla alınır.  Aromaterapide: Mor menekşe çiçeklerinden su buharı ile damıtılarak elde edilen eterik yağ çok güzel bir kokuya sahiptir. Bu eter yağı migren, baş ağrısı, yorgunluk, bronşit, depresyon gibi rahatsızlıklarda kullanılır. Bir kesme şekere 1-2 damla damlatıldıktan sonra şeker yenir. Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Text
<b>Kabızlığa iyi gelen bitkiler</b>, Tıbbi ve Aromatik Özellikleri
Kabızlığa iyi gelen bitkiler, Tıbbi ve Aromatik Özellikleri
Tumblr media
#AntiInflamatuarBitkiler, #BağırsakHareketleri, #BağırsakSağlığı, #BitkiselÇözümler, #BitkiselDestek, #DoğalÇözümler, #KabızlığaIyiGelenBitkiler, #KabızlıkTedavisi, #LifIçeriği, #SindirimDüzenleyiciler, #SindirimSağlığı https://is.gd/5YZmOL https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/kabizliga-iyi-gelen-bitkiler-tibbi-ve-aromatik-ozellikleri/
Kabızlığa iyi gelen bitkiler, sindirim sisteminin düzensizliğiyle başa çıkmak için doğal ve etkili çözümler sunan önemli bir grup bitkiyi içerir. Kabızlık, bağırsak hareketlerinin yavaşlaması ve dışkının sıkılaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Bu durumun hafifletilmesi ve sindirim sisteminin düzenlenmesi amacıyla kullanılan bitkiler, özellikle anti-inflamatuar, spazm giderici ve sindirimi destekleyici özellikleriyle bilinir. Papatya, keten tohumu, maydanoz, zencefil, kişniş, nane, ahududu yaprağı, ısırgan otu, aloe vera ve zeytinyağı gibi bitkiler, doğal çözümler olarak kabızlık sorununa alternatif yaklaşımlar sunmaktadır. Bu paragraf, kabızlığın doğal yollarla giderilmesine yardımcı olabilecek bu bitkilerin önemini vurgulamaktadır.
Kabızlık, sindirim sisteminin düzensiz çalışması sonucu dışkının sıkılaşması ve bağırsak hareketlerinin zorlaşması durumunu ifade eder. Kabızlığa iyi gelen bitkiler, bu rahatsızlığın hafifletilmesine yardımcı olabilecek doğal çözümler sunar.
Papatya: (Matricaria chamomilla), anti-inflamatuar ve spazm giderici özelliklere sahiptir. Bağırsak kaslarını rahatlatarak sindirim sisteminin düzenli çalışmasına destek olabilir.
Keten Tohumu:  (Linum usitatissimum), lif içeriği ile bağırsak hareketlerini teşvik edebilir. Aynı zamanda bağırsaklarda su emilimini artırarak dışkının yumuşamasına yardımcı olabilir.
Maydanoz: (Petroselinum crispum), doğal bir idrar söktürücüdür ve böylece vücuttan fazla su atılmasına yardımcı olur. Bu, dışkının daha yumuşak olmasına katkı sağlayabilir.
Zencefil: (Zingiber officinale), sindirim sistemini uyarabilir ve bağırsak hareketlerini hızlandırabilir. Aynı zamanda anti-inflamatuar etkileri ile sindirim sistemi rahatsızlıklarını hafifletebilir.
Kişniş: (Coriandrum sativum), sindirim sistemi spazmlarını rahatlatıcı etkileri ile kabızlığı hafifletebilir. Aynı zamanda bağırsak hareketlerini artırarak sindirimi kolaylaştırabilir.
Nane: (Mentha piperita), sindirim sistemi kaslarını rahatlatarak bağırsak hareketlerini düzenleyebilir. Karın ağrısını hafifletebilir ve sindirimi kolaylaştırabilir.
Ahududu Yaprağı: (Rubus idaeus), bağırsak hareketlerini düzenleyerek kabızlığı hafifletebilir. Lif içeriği de sindirimi kolaylaştırmaya yardımcı olabilir.
Isırgan Otu: (Urtica dioica), sindirim sistemi üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Düzenli kullanımda bağırsak sağlığını destekleyebilir.
Aloe Vera: Sindirim sistemi hareketlerini düzenleyebilir ve bağırsak hareketlerini kolaylaştırabilir. Ancak dikkatli kullan��lmalı ve uzman görüşü alınmalıdır.
Zeytinyağı: Zeytinyağı, bağırsakların düzenli çalışmasına katkı sağlayabilir. Özellikle aç karnına tüketildiğinde etkili olabilir.
Karnıyarıkotu (Plantago Ovata): Kabızlığa iyi gelen en etkili bitkilerden biridir. Psyllium Husk, suyla temas ettiğinde jel haline gelir ve bu da bağırsak hareketlerini kolaylaştırır. Psyllium Husk, toz veya kapsül şeklinde alınabilir.
Sinameki (Cassia Angustifolia): Senna, bağırsak hareketlerini hızlandıran ve kabızlığa iyi gelen bir bitkidir. Senna, toz veya kapsül şeklinde alınabilir.
Bu bitkilerin, kabızlığa iyi geldiğine dair bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. Ancak, bu bitkilerin uzun süreli kullanımı, bazı yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle, bu bitkileri kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
Kabızlığa iyi gelen bitkilerin yanı sıra, kabızlığı önlemek içinde bazı şeyler yapılabilir. 
Bol su içmek
Lif bakımından zengin yiyecekler yemek
Düzenli egzersiz yapmak
Stresi azaltmak
Kabızlık, genellikle geçici bir durumdur. Ancak, kabızlığın uzun süre devam etmesi, bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle, kabızlığı önlemek veya tedavi etmek için, yukarıdaki önerileri uygulamak önemlidir.
Uyarılar: Her bitkinin etkisi bireysel olarak değişebilir ve uzun süreli veya aşırı kullanım yan etkilere yol açabilir. Kabızlık problemi kronikleşirse mutlaka bir sağlık profesyoneli ile görüşülmelidir.
Referanslar: *Balakrishnan A, et al. (2012). Medicinal benefits of coriander (Coriandrum Sativum L). Spatula DD, 2(4), 251-261. *Khodadadi S, et al. (2015). Aloe vera: A potential herb and its medicinal importance. J Chem Pharmaceut Res, 7(3), 321-327.
0 notes
Text
Papatyagiller (Asteraceae) Familyasından Olan Bitkiler
Papatyagiller (Asteraceae) Familyasından Olan Bitkiler
Tumblr media
#Asteraceae, #BitkiÇeşitliliği, #BitkiFamilyaları, #BitkiSınıflandırması, #BitkiTaksonomisi, #BitkiTürleri, #Botanik, #PapatyaBitkileri, #PapatyaTürleri, #Papatyagiller, #PapatyagillerFamilyası, #PapatyagillerFamilyasınaAitOlanBitkilerNelerdir, #PapatyagillerFamilyasınaAitOlanBitkileriNasılAyırtEdebiliriz, #PapatyagillerHangileridir https://is.gd/Pcnwp0 https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/papatyagiller-asteraceae-familyasindan-olan-bitkiler/
Papatyagiller (Asteraceae) familyasına ait bitkilerin çiçekleri, genellikle çoğu kez birbirine benzeyen ve sıkı bir şekilde bir araya gelmiş çiçeklerden oluşur. Çiçek başları, tüm familyaya adını veren bu benzer yapıları içerir. Asteraceae familyasına ait bitkiler, dünya genelinde yaygın ve çeşitlilikleri oldukça fazladır. Bu familyaya ait bitkilerin birçoğu dekoratif özellikleri ve tıbbi kullanımları nedeniyle bilinir ve popülerdir. Aynı zamanda bazı Asteraceae türleri tarım ve bahçecilikte de önemli bir role sahiptir.
Papatyagiller (Asteraceae) familyasına ait olan bitkileri nasıl ayırt edebiliriz ?
Çiçek Yapısı: Papatyagillerin çiçekleri, çoğunlukla birçok küçük çiçekçikten oluşan ve çiçek başı adı verilen yapılar halinde bulunur. Bu çiçek başları, merkezdeki disk çiçekleri ve kenarında yer alan dil çiçeklerinden oluşur. Papatyagillerin bu çiçek başları, diğer familyalara ait bitkilerden kolayca ayırt edilebilir.
Yaprak Dizilimi: Papatyagillerin yaprakları genellikle karşılıklı olarak dizilir. Yani bir yaprağın üzerine başka bir yaprak sırasıyla gelir. Bu, familyaya özgü bir özelliktir ve diğer bitkilerde daha farklı yaprak dizilimleri görülür.
Yaprak Kesimi: Papatyagillerin yaprakları genellikle parçalı ve loblu şekilde olur. Yani yapraklar, kenarlardan girintili çıkıntılı olabilir. Bu da familyaya ait bitkilerin diğerlerinden ayrılmasını sağlayan bir özelliktir.
Kokusu: Papatyagillerin birçoğunun yaprakları veya çiçekleri karakteristik bir koku taşır. Örneğin, nane, kekik ve lavanta gibi papatyagillerin popüler üyeleri belirgin kokulara sahiptir.
Boyut ve Büyüme Şekli: Papatyagiller familyasına ait bitkilerin boyutları ve büyüme şekilleri oldukça çeşitlidir. Bazıları küçük ve yayvan bir şekilde gelişirken, diğerleri yüksek ve dik bir şekilde büyüyebilir. Bu nedenle, farklı boyut ve büyüme şekilleri de familyayı diğer bitkilerden ayırmaya yardımcı olabilir.
Yine de, bitkilerin tam olarak neye ait olduklarını belirlemek için botanik bilgisine ihtiyaç duyulabilir. Eğer bir bitkinin türünü veya familyasını belirlemekte zorlanıyorsanız, bir botanikçi veya bitki uzmanından yardım almanız faydalı olacaktır.
Papatyagiller familyasına ait olan bazı bitkiler
Papatya (Matricaria chamomilla): Papatyagiller familyasının en bilinen üyelerinden biridir. Rahatlatıcı ve sakinleştirici özellikleriyle bilinir ve çay olarak tüketilir.
Aynısafa (Calendula officinalis): Renkli ve çekici çiçekleriyle bilinen bir bitkidir. Cilt bakımı ve tedavisi için kullanılır.
Günebakan (Helianthus annuus): Bu bitki, ayçiçeği olarak da bilinir ve geniş çiçekleri güneşe döner. Ayçiçek yağı üretiminde yaygın olarak kullanılır.
Papatya Yapraklı Yaban Gülleri (Anthemis arvensis): Yaprakları papatyaya benzer ve yabani alanlarda sıkça rastlanır.
Semizotu (Portulaca oleracea): Çok yıllık succulent bitki, etli ve sulu yaprakları ile bilinir ve salatalarda ve yemeklerde tüketilir.
Civanperçemi (Achillea millefolium): Çiçekleri beyaz, pembe veya kırmızı renkte olabilir. Çeşitli tıbbi amaçlar için kullanılır.
Karahindiba (Taraxacum officinale): Yaprakları ve çiçekleri salata olarak tüketilebilir ve çeşitli tıbbi özelliklere sahiptir.
Lavanta (Lavandula angustifolia): Güzel kokulu çiçekleri ve uçucu yağları ile bilinen popüler bir bitkidir.
0 notes
Text
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler nedir?
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler nedir?
Tumblr media
#Alternatif, #Aromatik, #Bitki, #Doğal, #Etkiler, #Geleneksel, #Kullanım, #Sağlık, #Tab, #Tedavi, #Tıbbi, #TıbbiVeAromatikBitkiler https://is.gd/OHPY4r https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/tibbi-ve-aromatik-bitkiler-nedir/
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler nedir sorusu çok sorulmakta.. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler kısaca TAB, sağlık ve aromatik özellikleri nedeniyle çeşitli alanlarda kullanılan bitkileri ifade eder. Bu bitkiler, geleneksel tıp, alternatif tıp, farmakoloji, kozmetik, parfümeri, baharat ve gıda endüstrisi gibi çeşitli alanlarda kullanılan bitkilerdir.
Tıbbi bitkiler, hastalıkların tedavisinde veya semptomların hafifletilmesinde kullanılan bitkisel ilaçlara dönüştürülebilecek özel özelliklere sahip bitkilerdir. Örneğin, adaçayı, papatya, ıhlamur, lavanta gibi bitkilerin çayları ve özleri yaygın olarak tıbbi amaçlarla kullanılır. Aromatik bitkiler ise kokuları ve lezzetleri nedeniyle özellikle kozmetik, parfümeri ve gıda endüstrilerinde yaygın olarak kullanılan bitkilerdir. Nane, kekik, biberiye, tarçın, zencefil gibi bitkiler bu kategoride yer alır.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler nedir sorusunu cevapladığımıza göre bide bu bitkilerin kullanımından bahsedelim. Binlerce yıllık tarihe sahip olan eski bilgeliklerden günümüze kadar sürekli olarak yaygınlaşmıştır. Bu bitkilerin kullanımı, doğal kaynaklara dayalı tedavilerin sağladığı potansiyel faydalar ve yan etkileri daha iyi anlaşıldıkça artmaya devam etmektedir. Ancak bu tür bitkisel ürünleri kullanmadan önce uzman bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir, özellikle mevcut sağlık durumu veya ilaç kullanımı gibi konularda.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler, doğal bir kaynak olarak değerlendirilir ve içerdikleri bileşenler nedeniyle çeşitli sağlık faydaları sağlayabilir. Bu bitkilerin kullanımı, geleneksel ve alternatif tıp alanlarında önemli bir yere sahiptir. Geleneksel bilgilerin yanı sıra modern araştırmalar da bu bitkilerin biyolojik etkilerini ve farmakolojik özelliklerini anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Tıbbi bitkilerin kullanımı, sağlık ve iyilik hali üzerinde olumlu etkiler sağlayabilir ve birçok insan tarafından tercih edilen doğal bir tedavi yöntemi olarak görülmektedir. Aromatik bitkiler ise kokuları ve tatları sayesinde gıda ve kozmetik sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle doğal kozmetik ürünlerinde ve doğal lezzet katkılarında tercih edilen bir seçenektir.
Ancak, tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı konusunda dikkatli olmak ve bilinçli bir şekilde yaklaşmak önemlidir. Her bitkinin farklı bileşenleri ve etkileri olduğundan, bazı bitkilerin kullanımı çeşitli sağlık koşullarına veya ilaçlarla etkileşime girebileceğinden dolayı uzman bir sağlık uzmanından tavsiye almak önemlidir.
Ayrıca, bitkilerin doğal olmaları, her zaman güvenli oldukları anlamına gelmez. Yanlış kullanım, aşırı doz alımı veya bazı kişilerin alerjik reaksiyonlarına neden olabileceğinden, bilinçli ve doğru bir şekilde kullanmak büyük önem taşır.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler doğadan gelen değerli kaynaklar olup sağlık, güzellik ve lezzet konularında çeşitli kullanım alanlarına sahiptir. Bu bitkilerin potansiyel faydalarını anlamak ve etkili bir şekilde kullanmak için uzman tavsiyesi almak ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek önemlidir.
0 notes
saglikevreni · 11 months
Text
Papatya Çayı Faydaları Nelerdir?
Tumblr media
Doğanın bize sunduğu şifalı bitkilerden biri olan papatya, yüzyıllardır sağlık açısından değerli kabul edilir. Papatya çayı, özellikle rahatlama ve uyku problemlerini hafifletmek için tercih edilen popüler bir bitki çayıdır. Bu makalede, papatya çayının faydalarını ve kullanımını keşfedeceksiniz. Papatyanın sakinleştirici etkisi, stresli bir günün ardından gevşemek isteyen birçok kişi için idealdir. İçerisinde yer alan bisabolol adlı bileşik, sinir sistemini yatıştırarak rahatlamanıza yardımcı olur. Bir fincan papatya çayı içmek, vücudunuzdaki gerginliği azaltırken sakinlik hissi verir. Ayrıca, papatya çayı sindirim sorunlarına da iyi gelir. Mide bulantısı, gaz ve hazımsızlık gibi rahatsızlıklarla başa çıkmak için düzenli olarak tüketilebilir. Anti-inflamatuar özellikleri sayesinde, mide ve bağırsakların rahatlamasına yardımcı olur ve sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasını destekler. Papatya çayı aynı zamanda uyumaya yardımcı olan doğal bir çözümdür. Uyku düzenini bozan uyku problemleriyle mücadele etmek isteyenler için harika bir seçenektir. Sakinleştirici etkisi sayesinde rahat bir uyku çekmenizi sağlar ve uykusuzlukla mücadeleye yardımcı olur.
Tumblr media
Papatya çayının antioksidan özellikleri de vurgulanmalıdır. Serbest radikallerle savaşarak hücrelerinizi korur ve yaşlanmanın belirtilerini geciktirmeye yardımcı olur. Bağışıklık sisteminizi güçlendirirken vücudunuzu da detoksifiye eder. Papatya çayı doğal bir şifa kaynağıdır. Stresi azaltır, sindirim sorunlarına iyi gelir, uyku problemleriyle mücadelede yardımcı olur ve antioksidan özelliklere sahiptir. Bir fincan papatya çayı içerek doğanın bu hediyesinden faydalanabilir ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirsiniz. Unutmayın, her zaman doğal çözümlere yönelmek bedeninize ve zihninize daha iyi bakmanızı sağlar.
Papatya Çayının Doğal Bir Uyku Destekleyici Olduğu Bilimsel Olarak Kanıtlandı
Uykusuzluk günümüzde pek çok insanın ortak sorunlarından biri haline geldi. İyi bir gece uykusu almak, sağlık ve zindelik için önemlidir. Neyse ki, doğal uyku destekleyicileri arasında yer alan papatya çayı, bilimsel olarak kanıtlanmış etkisiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Papatya bitkisi, Asteraceae ailesinden gelmektedir ve güzel beyaz çiçekleriyle tanınır. Yüzyıllar boyunca, özellikle de geleneksel tıpta rahatlama ve sakinlik sağlamak için kullanılmıştır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, papatyanın uyku düzenini iyileştirmede etkili olduğunu göstermiştir. Çayın, içeriğindeki bisabolol adı verilen bileşik sayesinde rahatlatıcı etkiler sunar. Bisabolol, merkezi sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etkiye sahiptir ve stres hormonlarını azaltmaya yardımcı olur. Böylece, vücut ve zihin daha rahat bir duruma geçer ve uyumak kolaylaşır. Yapılan bazı klinik çalışmalar, papatya çayının uyku kalitesini artırdığını ve uykusuzlukla mücadele ettiğini göstermiştir. Bu çalışmalarda, katılımcılar papatya çayını tükettikten sonra daha hızlı uyuduklarını ve daha az uyanma yaşadıklarını bildirmişlerdir. Papatya çayının uyku üzerindeki olumlu etkileri, vücudu kimyasal ilaçlardan uzak tutarak doğal bir alternatif sunması açısından da önemlidir. Ayrıca, çayın rahatlama sağlaması ve stresi azaltmasıyla birlikte uyku düzeninizi düzene sokabilir ve daha iyi bir uyku deneyimine sahip olmanızı sağlayabilir. Papatya çayının doğal bir uyku destekleyici olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bisabolol içeriği sayesinde rahatlama sağlar ve uyku kalitesini artırır. Papatya çayını düzenli olarak tüketmek, uyku sorunlarına karşı etkili bir doğal çözüm sunabilir. Ancak herhangi bir sağlık sorunu ya da ilaç kullanımı durumunda, öncelikle bir uzmana danışmak önemlidir. Sağlıklı ve huzurlu bir uyku için papatya çayını deneyebilirsiniz!
Tumblr media
Papatya Çayıyla Stresi Azaltın
Günümüzde, stres ve kaygı herkesin hayatının bir parçası haline gelmiştir. Ancak, doğal çözümler arayanlar için papatya çayı mükemmel bir seçenek olabilir. Papatya bitkisi, yüzyıllardır tıbbi amaçlarla kullanılan hafif ve rahatlatıcı özellikleriyle bilinir. Papatya çayı, içeriğinde bulunan bisabolol adlı bileşik sayesinde sakinleştirici etkilere sahiptir. Bu bileşik, sinir sisteminin aktivitesini yavaşlatarak vücutta gevşeme sağlar. Bir fincan papatya çayı içmek, stres hormonlarının salınımını azaltır ve rahatlama hissi uyandırır. Aynı zamanda uykusuzluğun da tedavisine yardımcı olabilir. Gece yatmadan önce bir bardak papatya çayı içmek, daha derin ve dinlendirici bir uyku sağlayarak zihninizi sakinleştirir. İlginç bir şekilde, papatya çayı aynı zamanda sindirim sistemine de faydalıdır. Stres altındayken sindirim sistemi genellikle etkilenir ve bu da hazımsızlık, şişkinlik ve mide rahatsızlıklarına yol açabilir. Papatya çayı anti-enflamatuar özelliklere sahiptir ve sindirim sistemi üzerinde yatıştırıcı bir etkiye sahiptir. Bir fincan papatya çayı, sindirim sisteminin rahatlamasına yardımcı olarak stres kaynaklı mide rahatsızlıklarını azaltabilir. Papatya çayının stresle mücadeledeki etkileri doğal ve güvenli bir şekilde ortaya çıkar. Kimyasal içerikli ilaçlara başvurmak istemeyenler için harika bir alternatiftir. Ancak, herhangi bir sağlık sorunu olan kişilerin öncelikle doktorlarına danışmaları önemlidir. Papatya çayı stresi azaltmak için harika bir doğal seçenektir. Stresli bir günün ardından kendinizi rahatlatmak ve gevşemek için bir fincan papatya çayı demleyebilirsiniz. Sadece sıcaklığıyla değil aynı zamanda huzur verici aromasıyla da sizi saracaktır. Unutmayın, doğanın sunduğu bu basit çözüm ile stresinizi azaltarak daha dengeli bir yaşam sürdürebilirsiniz.
Papatya Çayının Sindirim Sistemine Olan Olumlu Etkileri
Sindirim sistemi sağlığımız için önemli bir rol oynar ve çeşitli faktörlerle etkilenebilir. Papatya çayı, sindirim sorunlarına doğal bir çözüm olarak uzun süredir kullanılmaktadır. Bu makalede, papatya çayının sindirim sistemine olan olumlu etkilerini keşfedeceğiz. Papatya çayı, sindirimi destekleyen ve sindirim rahatsızlıklarını hafifleten anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. İçerdiği bisabolol adlı bileşik, mide ve bağırsaklarda rahatlama sağlayarak sindirim sürecini iyileştirebilir. Ayrıca, papatya çayı antispazmodik etkiler göstererek gastrointestinal kasların gevşemesine yardımcı olur. Bu da gaz ve şişkinlik gibi sindirim rahatsızlıklarını azaltmaya yardımcı olur. Papatya çayı ayrıca sindirim enzimlerinin üretimini artırabilir. Sindirim enzimleri, besinleri parçalamak ve emilimi kolaylaştırmak için vücutta önemli bir rol oynar. Yeterli miktarda sindirim enzimi üretmek sindirim sisteminin verimli çalışması için gereklidir. Papatya çayının tüketimi, bu enzimlerin üretimini destekleyebilir ve sindirim sürecini iyileştirebilir.
Tumblr media
Ayrıca, papatya çayının sindirim sistemi üzerinde sakinleştirici bir etkisi vardır. Stres, sindirim problemlerine neden olabilir veya mevcut sorunları kötüleştirebilir. Papatya çayı, içeriğinde bulunan flavonoidler sayesinde stresi hafifletebilir ve sindirim sisteminin rahatlamasına yardımcı olabilir. Papatya çayının sindirim sistemine bir dizi olumlu etkisi vardır. Sindirim sorunlarını rahatlatır, sindirim enzimlerinin üretimini artırır, kasları rahatlatır ve stresi azaltır. Ancak, herhangi bir sağlık durumuyla ilgili tedavi amaçlı kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önemlidir.
Papatya Çayıyla Bağışıklık Sisteminizi Güçlendirin
Bağışıklık sistemi, vücudumuzu hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı koruyan önemli bir savunma mekanizmasıdır. Günümüzde, sağlığımızı desteklemek için doğal yöntemlere olan ilgi artmaktadır. Bunlardan biri de papatya çayıdır. Papatya çayı, lezzetli bir içecek olmasının yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan birçok faydası bulunan bitkisel bir çaydır. Papatya çayının bağışıklık sistemine olan olumlu etkileri çeşitli bileşenlerinden kaynaklanır. Özellikle içerdiği flavonoidler, antioksidan özellikleriyle bilinir ve serbest radikallerle savaşarak hücre hasarını azaltabilir. Bu da bağışıklık sisteminin daha etkin çalışmasına yardımcı olur. Ayrıca, papatya çayı stresi azaltmada da etkilidir. Stres, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Papatya çayı ise sakinleştirici özellikleri sayesinde stresin etkilerini azaltabilir ve dolayısıyla bağışıklık sistemini destekleyebilir. Papatya çayı aynı zamanda anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Bu özelliği sayesinde vücudunuzdaki inflamasyonu azaltabilir ve bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasını destekleyebilir. Ayrıca, papatya çayının sindirim sistemine de olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Sağlıklı bir sindirim sistemi, bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olur. Sonuç olarak, papatya çayı doğal bir içecek olup bağışıklık sisteminizi güçlendirmede size yardımcı olabilir. Antioksidan özellikleri, stresi azaltma yeteneği, anti-enflamatuar etkisi ve sindirim sistemini destekleme özelliğiyle papatya çayı sağlığınız için önemli bir katkı sağlayabilir. Ancak, herhangi bir sağlık sorunu veya ilaç kullanımı durumunda doktorunuza danışmanız önemlidir. Unutmayın, doğal yöntemlerin yanı sıra dengeli beslenme, düzenli egzersiz yapma ve yeterli uyku da bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olacaktır. Sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarıyla birlikte papatya çayını tüketerek bağışıklık sisteminizin optimum seviyede kalmasını sağlayabilirsiniz.
Tumblr media
Papatya Çayının Cilt Sağlığına Faydaları
Cilt sağlığı, birçok insan için önemli bir konudur. Güzellik endüstrisinde pek çok ürün ve tedavi bulunmasına rağmen, doğal çözümler de popülerlik kazanmaktadır. Bu bağlamda, papatya çayı cilt sağlığına faydalarıyla dikkat çeken bir bitki olarak öne çıkmaktadır. Bu çay anti-inflamatuar özellikleriyle bilinir ve bu nedenle cilt problemlerinin hafifletilmesine yardımcı olabilir. Özellikle sivilce ve akneli ciltler için etkili bir çözüm sunar. Papatya çayının içerdiği bisabolol adlı bileşen, cildi yatıştırır ve kızarıklığı azaltır. Ayrıca çay, ciltteki bakterilerin büyümesini engelleyerek enfeksiyon riskini azaltabilir. Bu mucizevi bitkinin cilt sağlığına olan faydaları bununla sınırlı değildir. Papatya çayı, antioksidanlar açısından zengindir. Antioksidanlar serbest radikallerle savaşarak cildin genç ve sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Cildin elastikiyetini artırır ve yaşlanma belirtilerini azaltabilir. Papatya çayı aynı zamanda cildin nem dengesini korur, böylece kuruluk ve tahrişi önlemeye yardımcı olur. Papatya çayının cilt sağlığına olan faydalarını elde etmek için, düzenli olarak içilmesi önerilir. Günlük rutininize bir fincan papatya çayı eklemek cildinizin canlanmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, cilt problemleri olan bölgeleri doğrudan soğutulmuş papatya çayı ile temizlemek de etkili olabilir. Papatya çayı cilt sağlığına birçok fayda sunar. Anti-inflamatuar özellikleri sayesinde sivilce ve akne gibi cilt problemlerini hafifletebilir. Antioksidanlar ile zenginleştirilmiş yapısı ise genç ve sağlıklı bir cilt görünümü sağlayabilir. Kendi cilt bakım rutininize papatya çayını dahil ederek, doğal ve etkili bir çözüm elde edebilirsiniz.
Tumblr media
Papatya Çayıyla Adet Öncesi Sendrom (PMS) Semptomlarını Hafifletin
Adet öncesi sendromu (PMS), birçok kadının düzenli adet döngüsünden önce yaşadığı fiziksel ve duygusal semptomlardır. Bu semptomlar arasında irritabilite, şişkinlik, baş ağrısı, göğüs hassasiyeti ve ruh hali değişimleri bulunabilir. Ancak, doğal yöntemlerle PMS semptomlarını hafifletebilirsiniz. Bu noktada papatya çayı, doğal bir yardımcı olabilir. Bu çay, yüzyıllardır kullanılan bitkisel bir çaydır. İçeriğindeki anti-inflamatuar ve sakinleştirici özellikler sayesinde rahatlama sağlar. PMS semptomlarıyla mücadele etmek için günlük rutininize bu çayı eklemek iyi bir seçenek olabilir. Papatya çayının adet öncesi semptomları hafifletme potansiyeli vardır çünkü rahimdeki kasları rahatlatarak kramp şiddetini azaltabilir. Ayrıca, anksiyeteyi ve sinirli hissetmeyi azaltarak ruh halinizi dengelemeye yardımcı olabilir. Yatıştırıcı etkisi nedeniyle uyku problemlerini hafifletebilir ve genel olarak rahatlama hissi sağlayabilir. Papatya çayını tüketirken, doğru yöntemleri kullanmak önemlidir. Bir fincan kaynar suya bir veya iki papatya çay poşeti ekleyip 5-10 dakika demlemeye bırakabilirsiniz. Daha sonra çayı süzerek sıcak veya soğuk olarak içebilirsiniz. Her gün düzenli olarak birkaç fincan çaydan içmek PMS semptomlarının hafiflemesine yardımcı olabilir. Ancak, herhangi bir sağlık sorunuyla ilgili olduğu gibi, PMS semptomlarını hafifletmek için papatya çayını kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önemlidir. Bazı durumlarda, daha ciddi semptomlara sahip olabileceğiniz hormonal dengesizlikler bulunabilir ve bu durumda profesyonel tıbbi yardım gerekebilir. Bu çayı adet öncesi sendrom (PMS) semptomlarını hafifletmede doğal bir seçenektir. Anti-inflamatuar ve sakinleştirici özellikleri sayesinde rahatlama sağlayabilir ve adet döngünüz öncesinde yaşadığınız rahatsızlıkları azaltabilir. Ancak, herhangi bir tedavi planına başlamadan önce doktorunuzla konuşmanız önemlidir. Diğer beslenme önerileri için beslenme kategorimize göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
 Kan dolaşımına yararlı şifalı bitkiler: Kalbi güçlendirici bitkiler olduğu gibi, kan dolaşımını güçlendiren ve dengeleyen bitkiler de vardır. Bu bitkilerin önde gelenleri sırasıyla: Ökseotu, sarmısak, alıç, hindiba, civanperçemi, atkestanesi, ıhlamur, kediotu kökü, biberiye, paprika, zencefil. Görüldüğü gibi bu bitkilerin bazıları kalbi güçlendirmede de kullanılan bitkilerdir. Ama ayrıca, damarları genişletici, yüzeysel kan dolaşımını uyarıcı ve idrar arttırıcı bitkilerin de kullanılması gerekir. Bu çeşitliliğin nedeni, bedenin sınırlı bir bölgesindeki rahatsızlığın, beden bütünlüğü içindeki öteki sistemlerde oluşan bir dizi aksaklıklardan kaynaklanıyor olabileceği kuramına bağlıdır. İdrar arttırıcı bitkiler (diuretika): Kan dolaşımı bozukluklarında, sistemde oluşan sıvı birikimlerini dışkılayabilmesi için bedene yardım edilmesi kaçınılmazdır. Eğer kalp zayıfsa ve bu nedenle kanın böbreklerden geçmesini sağlayamıyorsa veya toplardamar sistemi (özellikle bacaklardaki) güçsüzse, bedenin bazı bölgelerinde sıvı birikimi (ödem) oluşur. Bu durumda, hindiba, inci çiçeği, civanperçemi, fasulye kabuğu etkilidir ve uygundur. Kan dolaşımı rahatsızlıklarında kullanılabilen bu bitkilerin içinde, konuya en uygun olanı hindibadır. Kalbin gücünü arttırmak için herhangi bir idrar arttırıcı drog kullanıldığında, potasyum dengesi bozulabilir ve kalp rahatsızlığı bu yüzden önemli boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle, tıbbi tedavilerde kullanılan idrar arttırıcıların yanı sıra potasyum da kullandırılır. Ama hindiba kullanımında bu tür sorunlar görülmez, çünkü hindiba zaten bol miktarda potasyum içerir. Sinir sistemini güçlendirici bitkiler (Neurotonic): Korku ve stres, tanımı olanaksız dolaşım sistemi aksaklıklarına (kardiyovasküler sistem) yol açabilir. Kişinin bedensel ve ruhsal özellikleri bu durumda başlıca etkenlerdir. Tüm kalp ve kan dolaşımı aksaklıklarında, rahatlatıcı ve sinir sistemini güçlendirici droglar mutlaka kullanılmalıdır. Çünkü bu tür rahatsızlıklar genellikle korku ve stresten kaynaklanabilir. Önerilebilecek bitkiler: kediotu kökü, arslankuyruğu, oğulotu, papatya, ıhlamur, yulaf, frenk kimyonu. Rahatsızlığın özelliklerine uygun bitki seçimi için, kitabın şifalı bitkiler bölümüne bakılmalıdır. Bilinçli kullanıldığında, şifalı bitkilerle tedavi bilimi(Fitoterapi), kan dolaşımı aksaklıklarına karşı kullanılabilecek pek çok olanak sunabilir. Ama bu tür rahatsızlıkların doktor kontrolünde tedavi edilmesi gereği kesinlikle unutulmamalıdır! Bazı hastalıkların özelliklerini gözden geçirirken, her insanın kendine özgü bir yapıya sahip olduğunu da unutmamalıyız. İnsan, bir ders kitabı değildir! Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
 MENEKŞE Bir-Çok Yıllık | 0,1-0,4m | 5-10 Aylar | Ça,Ho,Na | Otu Menekşe, Stifmuttercen Viola Tricolor L. Hercai menekşe Menevşe  Şifalı menekşe Benefşe  Deri otu Ekzema otu Familyası: Menekşegillerden, Veilchengewaechse, violaceae Drugları: Menekşe otu; violae tricoloris herba Menekşe otu çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Menekşegillerin takriben 400 çeşidi bulunmaktadır ve bunlardan sadece iki türde tıbbi maksatla istifade edilir. 1) Hercai menekşe; viola tricolor, burada tarla menekşesi; V.t. arvensis ve çimen menekşesi; V.t. vulgaris olmak üzere ve bu iki türde aynı değerdedir. Mor menekşe; viola odorata bu türün kullanışı biraz farklı olduğundan bundan sonra ayrıca ele alacağız. Menekşenin eski Romalılardan beri kullanıldığı bilinmektedir ve bundan 150 yıl önce Hahnemannla birlikte tedavi denemeleri yapılmaya başlanmıştır. Botanik: Menekşe yetiştiği toprağa ve iklime göre çok çeşitli şekiller alan bir bitkidir. Aynı bitkinin çiçekleri farklı farklı açabilir. Menekşe 10-40cm boyunda, gövde yuvarlak, oldukça sık çatallaşır. Alt yaprakları kalp, orta yaprakları oval ve üst yaprakları mızrak şeklinde olup, ke¬narları kertikli, koyu yeşil renkli, alt yaprakları uzun ve üst yaprakları kısa saplıdır. Çiçekleri beş taç yapraktan meydana gelir ve üstteki yap¬raklar genellikle sade leylaki veya mor, ortadaki iki yaprak leylaki beyaz renkte oval şekilde ve ortadan uçlara doğru derin çizgileri vardır ve de en alttaki taç yaprak diğerlerine göre oldukça geniştir. En alttaki yaprak oldukça süslüdür. Almanca menekşenin adı üvey ana otu ‘stifmut¬ter¬deraut’ diye anılır. Bunun nedeni de yukarıdaki iki taç yaprak sade ve iki¬¬si birden tek bir kupa yaprağı(sandalyesi) varken, en alttaki taç yaprağının(üvey anne) ucu iki çatalı büyük bir kupa yaprağı(sandalyesi) vardır. Menekşe çiçeğinin Latince ismi tricolor yani üç renkli anlamına gelen bir isimle anılır. Tohumları 1,5-2m uzunluğunda 1 mm eninde yumurta veya armut şeklindedir ve üst tarafında beyaz bir lekesi mev¬cuttur. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri, Kafkaslar, balkanlar ve Türkiye olan bitki, Türkiye’nin hemen her bölgesinde rahatlıkla yetişir. Nisanda saksı ve seralara ekilen menekşe tohumları, mayısta fideleri bahçe ve tarlalara ekilir. Hasat zamanı: Mayıs’tan Ekim’e kadar menekşe otu toplanarak gölgede ve havalı yerlerde kurutulur ve muhafaza edilir. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yan¬lışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mah¬zurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi dü¬şer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satıl¬ması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre sıralayabiliriz;  a) flavonitler % 0.3-0.6 oranında olup en önemlileri; rutin (=violaquercetin), quercetin, nuteolin, luteolin-7-glikosit, violanthin (=apigenin-rhamnoglikozit), scoparin, saponarin, viteksin, izoviteksin, orientin ve izoorientin. b) Karotinoitler; violaxanthin, violeoxanthin, 9-mono-cis-violaxanthin, 13-mono-cis-violaxanthin, 15-mono-cis-violaxanthin, 9,13-di-cis-violaxanthin, 9,15-di-cis-violaxanthin, 9,9-di-cis-vidaxanthin ve neoxanthin içerir. c) Fenolkarbonikasit % 0,1-0.3; cumarasit, gentisinasit, p-hydroxybenzoeasit, vanillinasit ve kaffeeasit içerir. d) Ayrıca; polisakkaritler %10, saponinler %5 anthocyanlar,(e vitamini, karbonhidratlar ve kumarinler içerir. Salisilik asit, metil ester(oldukça az).  Özellikleri: Keskin, soğuk, serin ve hafif acı. Tesir şekli: Deri hastalıklarını iyileştirici, kanı temizleyici, iltihapları önleyici, idrar söktürücü, balgam söktürücüdür. Araştırmalar: araştırmalar genellikle eski araştırmalar olup günümüzde modern anlamda klinik araştırmaları yapılmamıştır. 1) Hannemann ve ekibi terletici idrar arttırıcı özellikleri ve derideki özel-likle yüzdeki kabarcıkları iyileştirdiğini tesbit etmiştir. 2) Flam-kroeber-seel özellikle ağrılı ve ateşli eklem romatizmasına karşı etkili olduğunu belirtmişler ve bu yönde tedavide bulunmuşlardır (Age). 3) Madaus yaptığı araştırmalarda uyuzmuş gibi kaşıntılı ekzemaya karşı etkili olduğunu ispatlamış ve bebeklerde görülen ruhya (memedeki çocukların başında çıkan kabuklar) ile balgam arttırıcı ve idrar söktü-rücü olarak kullanmıştır(Age). 4) L.Kroeber sıraca ülser(açık yaralar), boğmaca, akciğer hastalıkları ve idrar yolları rahatsızlıklarına karşı kullanmıştır.(Age) Kullanılması:  a) Araştırmalara göre başta ruhya(bebek ekzemesı), konak, yara kabu-ğu, kabarcıklı yaralar(genellikle yüzde) sivilce, akne kaşıntılı, kabar-cıklı, sulu ekzemaya kullanılabileceği bilinmektedir. b) Komisyon E 1986 tarih ve 50 nolu monografi bildirisinde menekşe otunun haricen yağ bezlerinin aşırı salgı artışı(sebore) sonucu ortaya çıkan hastalıklara özelliklede bebeklerdeki ruhyaya(bebek ekzeması= memedeki çocukların başlarında çıkan kabuklar) karşı kullanılabile¬ceği bilinmektedir. c) Halk arasında; boğmaca, bronşit, öksürük, balgam, zystitis(mesane uru, şişkinlikler) çıbana karşı kan temizleyici olarak kullanılmıştır. Çay: iki kahve kaşığı menekşe otundan demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir. Çay harmanları; Gökçek yağlı ve temiz olmayan deri için çay >40g Menekşe otu >20g Meşe kabuğu >20g Sefa çiçeği >20g Papatya çiçeği Dahilen içilir, haricen yüz yıkanır. Gökçek Akneye çayı >20g Mahoniya kabuğu >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu >20g Atkuyruğu otu >10g Hamamelis yaprağı >10g Isırgan otu Haricen ve dahilen kullanılır. Gökçek Akneye çayı >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu >10g Göz otu >10g Papatya çiçeği >20g Hamamelis yaprağı >20g Mahoniya kabuğu Haricen ve dahilen kullanılır. Gökçek Deri, saç ve tırnakları iyileştirici çay >20g Atkuyruğu otu >20g Kedi başı otu >10g Kuşekmeği otu >10g Akciğer otu >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu Gökçek kan çayı; >20g Hindibaotu ve kökü >20g Menekşe otu >20g Y.Ahdiken kabuğu >10g Mürver çiçeği >20g Ayrıkkökü  >10g Atkuyruğu otu Gökçek akut ve kronik deri rahatsızlıkları(akne) >20g Hindiba otu ve kökü >20g Göz otu >20g Menekşe otu >20g Mahoniya kabuğu Homeopati: menekşe otundan 50 gram ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzeri 500 ml %70lik alkol(etanol) ilave edilir ve güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta süreyle muhafaza ettikten sonra süzülerek home¬opatide ‘viola tricolor’ ismi ile alınan tentür elde edilir. Bu tentürden gün¬de 3-4 defa 10-15 damla 6-8 hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay har¬manlarında aynı şekilde tentürü yapılır. Hastalığın belirtisi(semptom):  1) İdrar keskin kokar aynı kedi idrarı gibi, kronik deri kabarcıkları. 2) Genellikle yüz, kafa ve kulaklarda 3) Sesi üzüntülü, işe karşı isteksiz 4) Göğüs, el ve ayaklarda batan romatizma 5) Şişkinlik, yapışkan ishalle birlikte 6) Kış aylarında ağrılar artar 7) Çocuklarda kaşıntılı kabarcıklar nasıl olursa menekşe tentürü gerekir. Merhemi: menekşe otundan 50g önceden hazırlanan 100g vazelin 100 parafine eriyince (önceden eritilmiş) katılır ve 24 buzdolabına konur ve sonra tekrar çıkarılarak hafif ısıtıldıktan sonra süzülerek menekşe mer-hemi elde edilir. Menekşe merhemi yapılırken koyungözü otu, kirpi otu ve kökü mahoniya kabuğu hamamelis yaprağı, sinir otu, papatya çiçeği ve sefa çiçeği de katılabilir. Yan tesiri: tarife uyulduğunda bilinen bir yan tesiri yoktur. Fakat aşırı dozajda ve uzun süre alınırsa kusmaya, deride kaşıntıya sebep olabilir. B) Mor menekşe, Veilchen, Vida odarata  Kokulu menekşe  Familyası: Menekşegiller, Veilchengewachse, Violaceae Drugları: Mor menekşe otu: viola odoratae herba Mor menekşe kökü: viola odoratae radix Mor menekşe çiçeği: viola odoratae flos Mor menekşenin çiçek, ot ve kökü ayrı ayrı veya birlikte çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Botanik: Ana kök kısa, kalın ve yumuşak, yan kökler 1-2mm çapında 10-20cm uzunluğunda ipliğimsi şekilde çevreye yayılır ve buradan yeni mor menekşeler türer ve böylece kümeler oluştururlar. Mor menekşenin gövdesi yoktur, yaprak ve çiçek sapları direk ana kökten çıkarlar. Yap-rakları uzun bir sap üzerinde olup, koyu yeşil renkte, 3-5cm uzunlu¬ğunda, 3-5cm eninde, bazen kalp, bazen böbrek ve bazen de yumurta şeklinde, kenarları kertikli ve hafif tüylüdür. Çiçekleri mor, nadiren ley¬la¬ki renkte göbekte sarımsı veya kırmızımsı bir iğne ve ortadan uçlara doğru beyaz çizgiler(şualar=ışınlar) yayar gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri, balkanlar, Türkiye ve Kafkaslar olan mor menekşe Türkiye’nin hemen her yöresinde yetiştirilebilir. Çi-menlikler, sulak yerler, duvar kenarları, seyrek ormanlar, çalılıklarda ya-bani olarak yetişir. Ve balkanlarda süs bitkisi olarak yetiştirilir. Hasat zamanı: Kökleri ağustos ve eylülde sökülerek çıkarılır, yıkanır ve kurutulduktan sonra kaldırılır. Otları nisan ve mayısta toplanarak kuru¬tulur ve kaldırılır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeler; otunun birleşimindeki maddeler a) eter yağları %0,002 oranında olup; 2,6-nonadien-1-al, 2,6-nonadien-1-ol, benzlalkol, heptyl asit, octenol b) ayrıca c vitamini, terpenlerden; friedelin ve β-Sitosterol, çok az miktarda saponin ve Fenolkarbonikositlerden; Ferulaasit ve Sinapsinasit içerir. Köklerinde çok az Etenik yağ %0,038 içerir ve önemlisi β- Nitropropinasit ve Salisilasitmetilesterdir. Ayrıca; Saponinler %0,16-2,5 arasında glikozlardan Salicilasit-glikozit içerir. Çiçekleri %0,003 oranında eter yağı içerir ve en önemlisi 2,6-nonadien-1-al, 2,6-nonadien-1-ol, benzylalkol-n-hexand, ve parmon(=trans-alfa-yonon) içerir.  Tesir şekli: Balgam söktürücü, terletici, uyutucu, göğüs yumuşatıcı özelliklerine sahiptir. Kullanılması: Halk arasında mor menekşe başta öksürük, boğmaca, bron¬şit, nefes darlığı, boğaz ve diş ağrısına karşı kullanılır. Kökündeki saponinlerin çuha kökünü tutacak kalitede olmadığı, fakat ona yakın olduğu söylenmektedir. Çay: ince kıyılmış iki kahve kaşığı mor menekşe otu demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika bekledikten sonra içilir. Mor menekşe kökünden iki kahve kaşığı akşamdan soğuk suya konup kaynatılması (dekokt) daha uygundur.  Homeopati: Mor menekşe çiçek açtığı zaman yaprak ve çiçeklerinden 50g bir şişeye konarak üzerine 300ml %70lik alkol ilave edilir.4-6 hafta sonra süzülerek homeopatide ‘viola odorata’ ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4 defa 10-15 damla alınır.  Aromaterapide: Mor menekşe çiçeklerinden su buharı ile damıtılarak elde edilen eterik yağ çok güzel bir kokuya sahiptir. Bu eter yağı migren, baş ağrısı, yorgunluk, bronşit, depresyon gibi rahatsızlıklarda kullanılır. Bir kesme şekere 1-2 damla damlatıldıktan sonra şeker yenir. Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
KEDİ OTU Çok Yıllık | 0,5-2m | 6-8 Aylar | Ca,Ho,Na | Otu Kedi otu, Baldrian, Valariana officinalis Kedi kökü Şifalı kedi otu Uyku otu Cadı otu Tıbbi kedi otu Hayvan otu Kokar kök Familyası: Kedi kökü; Valeriane radix Kedi otunun sadece kökleri çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.  Giriş: Kedi otunun bilinen dünyada 300 türü mevcuttur ve Türkiye’de 10 türünün bulunduğu ve bunların genellikle Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde yetiştiği bilinmektedir. Bu tıbbi kedi otunun haricinde Mexica kedi otu; Valeriana edulis (valeriana mexica), Hint kedi otu; Valeriana jatamansi Jones (Valeriana wallichii) ve Japon Kedi otunu; Valeriana fauriei BRIQ (Valeriana nipponica NAKAİ sayabiliriz. Bunların haricinde Tıbbi kedi otunun kendi alt türevleri de vardır. Bunlar yetiştiği toprağa, çevreye ve iklime göre değişikliklere uğramıştır. Çayır kedi otu; V.officinalis var.pratentis DIERBACH (v.pratensis), bu genellikle çayırlık ve çimenliklerde yetişir. Mürver kedi otu; V.sambucifolia bunun yap¬rak¬ları Mürver yaprağına benzer. Tepe kedi otu; V.collinia WALLR (V.officinalis ssp.collina), Kaya kedi otu; V.saxatilis ve Dağ kedi otu; V.montana gibi isimlerle anılırlar. Meksika kedi otu, Hint kedi otu ve Japon kedi otunun birleşimindeki maddeler yapılan araştırmalar sonucu birçok bakımdan tıbbi kedi otuna farklılık göstermektedir ve aranan özelliklere sahip değillerdir. Bu nedenle biz sadece Avrupa ve Asya’nın ılıman bölgelerinde yetişen ve sonra Kuzey Amerika’da kültür bitkisi olarak yetiştirilmeye başlanan tıbbi kedi otunu ele alacağız.  Botanik: Normal olarak kedi otu 0,5-1,2m boyundadır. Fakat humuslu, nemli ve mineral bakımından zengin topraklarda 2m’yi bulabilir. Kedi otunun fotoğrafını çekmek için Haziran’da 500km uzaklıktaki Güter¬sloh’da boyu 2m’yi bulan kedi otu görünce doğrusu biraz şaşırdım. Gövde yuvarlak, içi boş, esmer, kahverengimsi veya kızılımsı esmer veya esmerimsi yeşil renktedir ve çatallaşmadan yükselir. Alt yaprakları uzun saplı kanat yapraklar olup tekildir yani yaprakları kanat gibi karşılıklı olarak dizilmiş olup sonda bir tek yaprak bulunur. Üst yaprakları gövdeye oturmuş olup karşılıklıdır. Alt yaprakları yumurta veya oval şekilde, kenarları dişli, üst yaprakları mızrak şeklinde ve kenarları bütündür. Çiçekleri salkım şemsiye şeklinde yani üzüm salkımı gibi çiçek sapların bağlı fakat geriden şemsiye görünümündedir. Çok küçük olan çiçeklerinin taç yaprakları 2-7m büyüklüğünde, pembe, açık pembe veya beyaz renkte, ortada 3-5döllenme tozluğu vardır ve çiçek şemsiyesi takriben 50-150 çiçekten meydana gelir. Kökleri bir yumru şeklinde, 3-5cm uzunluğunda, yumurta veya silindir şeklinde, ikinci olarak bu kökten çevresine yayılan 15-20cm uzunluğunda, 1-4m kalınlığında, ip gibi yan kökler ve ana köklerden uzanan sürgünler çevresinde yeni kökler oluş-turur. Ana kök ve saçak köklerin dışı sarımsı gri veya açık esmer renktedir.  Yetiştirilmesi: Mart veya Nisanda kasalara veya seralara tohumları ekilir ve mayısta fideler bahçe veya tarlalara ekilir. Hasat zamanı: Kökleri eylül ve ekimde sökülerek yıkanır, kurutulur, nem¬den uzakta ve ışıktan uzakta muhafaza edilir. Kedi kökü kurutulurken sıcaklığın 40C°’nin üzerine çıkmaması gerekir. Şayet bunun üzerinde bir ısı ile kurutulur ise birleşimindeki eter yağı türevleri yok olur.  Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Eter yağ türevleri %0,3-1 arasında olup bunlarda Mono, Sesquiterpenler ve Sesquiterpenasitler olarak üç türden bulunur. 1) Monoterpenler; Bornylasetat, Bornylisovaleral, borneol, campfer, camphen, 1,8-cineol ve α-Pinen içerir. 2) Sesquiterpenler; Valerenal, valerenol, valeranon, E/Z-valerylacetat, E/Z-valerylisovalerat, β-bisabolen, γ-cadinen ve β-Elemen 3) Sesquiterpenasitler; Valerenasit, hydroxyvalerenasit, acetoxyvalerenasit, ısovalerylasit, eugenolisovalerylasit b) Valepotria türevleri (Valeriana-epoxy-triester) %0,5-2 oranında bulunur ve monolar ve diler diye ikiye ayrılır. 1) Diler; Valtrat (%50-80), Isovaltrat, homovaltrat ve acevaltrat 2) Monolar; didrovaltrat, homodivaltrat ve IVHD-valdrat c) Fenolkarbonikasitler; %1-3 oranında olup en önemlileri; trans-hesperidinasit, chlorogenasit ve kahve asidi içerir.  d) Alkaloitler; %0,05 oranında; Valerianin, actinidin α-methylpyrrylketon içerir. e) Doyamamış yağ asitleri; Oleik asit, linolasit, linolenasit, stearinasit, belenasit ve arachidonasit içerir. f) Ligan türevleri; Pinoresinol, 8-hydroxypinoresinol, prinsepinol bunların glikozitleri ile Massoniresinol-4-β-glikozit içerir. g) Meksika kedi kökü; %5-8 valepotria türevleri ve çok az miktarda eter yağı, Japon kedi otu kökü %0,05 valepotriatlar ve %6-8 eter yağ türevleri, Hint kedi kökü %3-6 valepotriatlar ve %0,5 eter yağ türevleri, Şifalı kedi otu kökü %0,5-2 valepotriatlar, %0,3-0,8 eter yağları ile diğerlerinden farklı olarak %1-2 Hesperidin, valeranon ve liganlar içerir. bu farklılık Şifalı kedi otu kökünü diğer türlerden kaliteli kılar. Özellikleri: Keskin, hafif acı, kuru ve serinleticidir.  Tesir şekli: Teskin edici, uyutucu, krampları çözücü, korkuları önleyici, damarları daraltıcı, tansiyonu hafif düşürücü, sinirleri kuvvetlendiricidir. Araştırmalar: Bazı ilim adamları kedi kökünün birleşimindeki mad¬de-lerden eter yağları ile bazıları valepotriatlar ile bazıları da lignanlar ile araştırma yapmışlardır. Araştırma sonuçlarında hiçbir maddenin tek başına bir rol oynamadığı aksine bütün maddelerin birlikte etki ettiği tespit edilmiştir.  1) Vorbach ve Arnold 1995’de 121 hasta ile deney yapmışlardır. Hastalardan 61 kedi kökü ekstresi (Sedonium Dragees) 60 hasta ise Plasebo (ilaç gibi fakat sırf deney için hiçbnir etkisi olmayan hap veya damla) ile 28 gün bir deney yapılmıştır. Bu süre sonunda kedi otu kökü ekstresi alanlarda uyku rahatsızlıklarından uyuyamama, sık sık uyanma, hafif uyuma ve sinirsel huzursuzluğu iyileştirdği görül¬müş¬tür. (ZP.1.98.53, ZP.4.98, ZP.3.97.152, NM.1.96.35, Nhp.8.99.1252) 2) 225 hastaya 12 ev doktoru tarafından 2 hafta süreyle kedi otu kökü hapı verilmiştir. Bu draje kedi ot kökü, şerbetçi otu kozalağı ve oğul otu yaprak ekstrelerinden meydana gelir. İki hafta süreyle bu hapı alan hastalarda uyuyamama, sık sık uyanma, sinirsel huzursuzluk ve stres gibi rahatsızlıklar %80 oranında iyileşmiştir. Hastalardan %96,4’ü ve doktorları %96,9’u bu kompleksi drajeyi pasif olarak değerlendirmişlerdir. Zaten bu karışım Alman sağlık bakanlığına bağlı olarak çalışan Komisyon E tarafından tavsiye edilmiştir. (Aynı komisyon E kedi kökü, şerbetçi otu kozalağı, çarkıfelek otu karışımını da aynı şekilde tavsiye etmiştir.) Deneye katılan hastaların %98,2’si bu drajenin hiçbir yan tesiri olmadığını beyan etmişlerdir. (ZP.3.95.147). oysa kimyasal uyku ilacı alanlar o gün sersem gibi olurlar ve günlük işlerini düzenli şekilde yapamazlar. 3) Dr.Martin Adler 500 hastasını kedi otu kökü hapı ile tedavi etmiş ve hastalarda sinirsel huzursuzluk, uyuyamam, hafif uyuma, sık sık uyanma gibi haller %90 oranında iyileşmiştir. (Nhp.3.97.446) 4) Kedi otu kökü damlası ile 95 hasta üzerinde günde 3x15 veya 3x30 damla 4-6hafta süreyle hastalara verilmiş. Hastalarda görülen si-nirliklik, huzursuzlu, uyku rahatsızlıkları, yorgunluk, dermansızlık, korku, yıkılmışlık ve depresyon gibi rahatsızlıklar büyük oranda iyi¬leş-miştir. (Nhp.2.99.240) Valariana Strath damlasının 100ml’sinde; 0,6gr alıç yaprağı, 0,6gr lavanta çiçeği, 0,6gr Şerbetçi otu kozalağı, 0,6gr Oğulotu yaprak ve 1,6gr kedi otu kökü ekstrelerinden oluşur.  5) Uyuyamama ve huzursuzluk gibi rahatsızlıkları olan 830 hasta üzerinde 279 doktor gözetiminde 4-8hafta sedacurla tedavi denemesi yapılmış ve hastaların %88’inin iyileştiği görülmüştür. (ZP.6.99.337) Kullanılması: a) Kedi otu kökü araştırmalara göre başta uyku rahatsızlıklarından uyu-yamam, sık sık uyanma ve hafif uyuma, sinirsel huzursuzluk, sinirsel mide-bağırsak ağrıları, sinirsel kalp rahatsızlıkları, gerginlik ve telaş, korku, stres gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır.  b) Komisyon E’nin yayınladığı monografi bildirisine göre kedi ot kökü natürel ilaçları iç. Huzursuzluk ve sinirsel nedenlerle uyuyamamaya karşı kullanılır.  c) Halk arasında yatağa girerken nefes daralması ve tıkaması gibi duy-gu¬lara, titreme, hafif depresyon korku, korkulu rüya görme, telaş, gerginlik, uyuyamama ve sinirlilik gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır.  d) Homeopati’de uyuyamama, heyecanlanma, sinirlilik, histeri, aşırı du-yarlılık, menopoz, baş ağrısı, bel ağrısı, siyatik, eklem ağrısı, nevralji ve huzursuzluğa karşı kullanılır.  Açıklama: Kedi otu kökünün çayı, damlası veya kişide yorgunluk, hal-sizlik ve isteksizlik gibi yan tesirleri olmadığından günlük yaşama negatif yönde etki etmediği gibi konsantrasyonu kuvvetlendirerek iyi yönde etki eder. Kedi kökü uyku rahatsızlıklarında en çok kullanılan 5-6 şifalı bitkiden en önemlisidir ve diğer şifalı bitkilerle kullanıldığında etkisi artar. Hastalığın türüne göre kedi kökü ile çeşitli harman çaylar tentürler veya natürel ilaçlar yapılır. Kava-kava birinci dereceden korku, kılıç otu birinci dereceden depresyon, kedi kökü ise birinci dereceden uyku rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Fakat bu değil ki kedi kökü korku ve depresyon rahatsızlıklarına karşı etkili değil anlamına gelmemelidir. Zira bir şifalı bitki temin edilemediğinde diğeri ile bu rahatsızlıklar tedavi edilebilir.  Çayı: İki kahve kaşığı kedi kökü demliğe konur ve üzerine 300-500ml kaynar su ilave edilerek 5-190dk demlenmesi beklenir ve sonra süzülerek içilir.  Çay harmanları; Gökçek Şişkinliğe çayı; >30 gr Kedi otu kökü >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Nane yaprağı >10 gr Kimyon tohumu Gökçek Stres çay; >30 gr Kediotu kökü >30 gr Oğul otu yaprağı >20 gr Çarkıfelek otu >20 gr Nane yaprağı Gökçek iştah çayı  >30g Eğri kökü >30g Nane yaprağı >20g Kedi ot kökü >20g Çentiyan kökü Gökçek Şişkinliği çayı; >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Nane yaprağı >20 gr Kedi kökü >20 gr Kimyon tohumu >20 gr Çörek tohumu Gökçek Stres çayı (İç huzursuzluk ve uyuyamama): >35 gr Kedi ot kökü >25gr Oğul ot yaprağı >25gr Nane yaprağı  >15 gr Kılıçotu Gökçek Uyuyamama ve sinirsel huzursuzluğa karşı sinir ve uyku çayı; >30 gr Kedi otu kökü >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Şerbetçiot kozalağı >10 gr LavantaÇiçeği Gökçek Stres çay; >40 gr Kedi kökü >20 gr Şerbetçi kozalağı >20 gr Oğulotu yaprağı >10 gr Çarkıfelek otu >10 gr Kılıç otu Gökçek erkekler için sinir ve uyku çayı; >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Kedi kökü >30 gr Çarkıfelek otu >10 gr Lavanta çiçeği Gökçek kadınlar için sinir ve uyku çayı; >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Kedi kökü >30 gr Şerbetçi kozalağı >10 gr Lavanta çiçeği Gökçek Teskin edici çay (Sinirsel Heyecanlanma ve Uyuyamamaya) >40g Kedi ot kökü >20g Nane yaprağı >15g Oğul ot yaprağı >15g Şerbetçiot kozalağı >10g Lavanta Çiçeği Gökçek Hazımsızlık ve Şişkinliğe çayı; >10 gr Çörek tohumu >30 gr Rezene tohumu >30 gr Kimyon tohumu >15 gr Kedi kökü >15 gr Tarçın kabuğu >15 gr Oğulotu yaprağı Gökçek Uyku çayı (uyuyamama, uykuya dalamama gibi rahatsızlıklara karşı); >40 gr Kedi otu kökü >20 gr Çarkıfelek otu >30 gr Oğul otu >10 gr Turunç kabuğu Gökçek Strese karşı çay (kramplara karşı sinirleri kuvvetlendirici); >40 gr Kılıç otu >20 gr Oğulotu >20 gr Çarkıfelek otu >10 gr Lavanta çiçeği >10 gr Ginseng kökü Gökçek sinirsel kalp rahatsızlıklarına karşı çay; >20 gr Oğulotu yaprağı >20 gr Alıç yaprak ve çiçeği >20 gr Şerbetçiot kozalağı >20 gr Turunç çiçeği >20 gr Kedi kökü Gökçek Uyku çayı (uyuyamama, uykuya dalamama gibi rahatsızlıklara karşı); >40 gr Kedi otu kökü >30 gr Çarkıfelek otu >20 gr Oğul otu >10 gr Lavanta çiçeği Homeopati’de: Kedi otunun kurutulmuş köklerinden 100gr bir şişeye konur ve üzerine 500ml %70’lik alkol ilave edilir. Güneş ışınlarından uzakta 4-6hafta muhafaza edilir ve bu süre sonunda süzülerek elde edilen tentüre homeopati’de <<Valeriana>> adı verilir. Bu tentürden günde 3-4defa 25-30damla 4-6hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay har-manlarından da aynı şekilde tentür yapılır.  Hastalığın belirtileri (semptom):  1) Şayet hastada sinirsel histerik heyecanlanma, telaş, bir olumlu, bir olumsuz davranma, iç huzursuzluk, olduğu yerde duramama, ağrıları bir o organda bir bu organda ortaya çıkar ve kendini havada imiş gibi hafif hisseder.  2) Genel sinirlilik nedeni ile uyuyamama 3) Bütün duyu organlarının hassaslaşması 4) Baş ağrısının sinirsel, ani ve dönüşümlü olması 5) Aşırı histerik davranışlar 6) Ağrılar dinlenirken artar, hareket halindeyken azalır Bu gibi rahatsızlıklarda kedi otu kökü tentür gerekir.  Yan tesirleri: Kedi kökünün bilinen bir yan tesiri yoktur. Fakat aşırı dozajda ve uzun süre kullanılır ise baş ağrısı, baş dönmesi ve bulantı gibi geçici rahatsızlıklara neden olabilir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
 Kan dolaşımına yararlı şifalı bitkiler: Kalbi güçlendirici bitkiler olduğu gibi, kan dolaşımını güçlendiren ve dengeleyen bitkiler de vardır. Bu bitkilerin önde gelenleri sırasıyla: Ökseotu, sarmısak, alıç, hindiba, civanperçemi, atkestanesi, ıhlamur, kediotu kökü, biberiye, paprika, zencefil. Görüldüğü gibi bu bitkilerin bazıları kalbi güçlendirmede de kullanılan bitkilerdir. Ama ayrıca, damarları genişletici, yüzeysel kan dolaşımını uyarıcı ve idrar arttırıcı bitkilerin de kullanılması gerekir. Bu çeşitliliğin nedeni, bedenin sınırlı bir bölgesindeki rahatsızlığın, beden bütünlüğü içindeki öteki sistemlerde oluşan bir dizi aksaklıklardan kaynaklanıyor olabileceği kuramına bağlıdır. İdrar arttırıcı bitkiler (diuretika): Kan dolaşımı bozukluklarında, sistemde oluşan sıvı birikimlerini dışkılayabilmesi için bedene yardım edilmesi kaçınılmazdır. Eğer kalp zayıfsa ve bu nedenle kanın böbreklerden geçmesini sağlayamıyorsa veya toplardamar sistemi (özellikle bacaklardaki) güçsüzse, bedenin bazı bölgelerinde sıvı birikimi (ödem) oluşur. Bu durumda, hindiba, inci çiçeği, civanperçemi, fasulye kabuğu etkilidir ve uygundur. Kan dolaşımı rahatsızlıklarında kullanılabilen bu bitkilerin içinde, konuya en uygun olanı hindibadır. Kalbin gücünü arttırmak için herhangi bir idrar arttırıcı drog kullanıldığında, potasyum dengesi bozulabilir ve kalp rahatsızlığı bu yüzden önemli boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle, tıbbi tedavilerde kullanılan idrar arttırıcıların yanı sıra potasyum da kullandırılır. Ama hindiba kullanımında bu tür sorunlar görülmez, çünkü hindiba zaten bol miktarda potasyum içerir. Sinir sistemini güçlendirici bitkiler (Neurotonic): Korku ve stres, tanımı olanaksız dolaşım sistemi aksaklıklarına (kardiyovasküler sistem) yol açabilir. Kişinin bedensel ve ruhsal özellikleri bu durumda başlıca etkenlerdir. Tüm kalp ve kan dolaşımı aksaklıklarında, rahatlatıcı ve sinir sistemini güçlendirici droglar mutlaka kullanılmalıdır. Çünkü bu tür rahatsızlıklar genellikle korku ve stresten kaynaklanabilir. Önerilebilecek bitkiler: kediotu kökü, arslankuyruğu, oğulotu, papatya, ıhlamur, yulaf, frenk kimyonu. Rahatsızlığın özelliklerine uygun bitki seçimi için, kitabın şifalı bitkiler bölümüne bakılmalıdır. Bilinçli kullanıldığında, şifalı bitkilerle tedavi bilimi(Fitoterapi), kan dolaşımı aksaklıklarına karşı kullanılabilecek pek çok olanak sunabilir. Ama bu tür rahatsızlıkların doktor kontrolünde tedavi edilmesi gereği kesinlikle unutulmamalıdır! Bazı hastalıkların özelliklerini gözden geçirirken, her insanın kendine özgü bir yapıya sahip olduğunu da unutmamalıyız. İnsan, bir ders kitabı değildir! Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
 MENEKŞE Bir-Çok Yıllık | 0,1-0,4m | 5-10 Aylar | Ça,Ho,Na | Otu Menekşe, Stifmuttercen Viola Tricolor L. Hercai menekşe Menevşe  Şifalı menekşe Benefşe  Deri otu Ekzema otu Familyası: Menekşegillerden, Veilchengewaechse, violaceae Drugları: Menekşe otu; violae tricoloris herba Menekşe otu çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Menekşegillerin takriben 400 çeşidi bulunmaktadır ve bunlardan sadece iki türde tıbbi maksatla istifade edilir. 1) Hercai menekşe; viola tricolor, burada tarla menekşesi; V.t. arvensis ve çimen menekşesi; V.t. vulgaris olmak üzere ve bu iki türde aynı değerdedir. Mor menekşe; viola odorata bu türün kullanışı biraz farklı olduğundan bundan sonra ayrıca ele alacağız. Menekşenin eski Romalılardan beri kullanıldığı bilinmektedir ve bundan 150 yıl önce Hahnemannla birlikte tedavi denemeleri yapılmaya başlanmıştır. Botanik: Menekşe yetiştiği toprağa ve iklime göre çok çeşitli şekiller alan bir bitkidir. Aynı bitkinin çiçekleri farklı farklı açabilir. Menekşe 10-40cm boyunda, gövde yuvarlak, oldukça sık çatallaşır. Alt yaprakları kalp, orta yaprakları oval ve üst yaprakları mızrak şeklinde olup, ke¬narları kertikli, koyu yeşil renkli, alt yaprakları uzun ve üst yaprakları kısa saplıdır. Çiçekleri beş taç yapraktan meydana gelir ve üstteki yap¬raklar genellikle sade leylaki veya mor, ortadaki iki yaprak leylaki beyaz renkte oval şekilde ve ortadan uçlara doğru derin çizgileri vardır ve de en alttaki taç yaprak diğerlerine göre oldukça geniştir. En alttaki yaprak oldukça süslüdür. Almanca menekşenin adı üvey ana otu ‘stifmut¬ter¬deraut’ diye anılır. Bunun nedeni de yukarıdaki iki taç yaprak sade ve iki¬¬si birden tek bir kupa yaprağı(sandalyesi) varken, en alttaki taç yaprağının(üvey anne) ucu iki çatalı büyük bir kupa yaprağı(sandalyesi) vardır. Menekşe çiçeğinin Latince ismi tricolor yani üç renkli anlamına gelen bir isimle anılır. Tohumları 1,5-2m uzunluğunda 1 mm eninde yumurta veya armut şeklindedir ve üst tarafında beyaz bir lekesi mev¬cuttur. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri, Kafkaslar, balkanlar ve Türkiye olan bitki, Türkiye’nin hemen her bölgesinde rahatlıkla yetişir. Nisanda saksı ve seralara ekilen menekşe tohumları, mayısta fideleri bahçe ve tarlalara ekilir. Hasat zamanı: Mayıs’tan Ekim’e kadar menekşe otu toplanarak gölgede ve havalı yerlerde kurutulur ve muhafaza edilir. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yan¬lışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mah¬zurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi dü¬şer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satıl¬ması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre sıralayabiliriz;  a) flavonitler % 0.3-0.6 oranında olup en önemlileri; rutin (=violaquercetin), quercetin, nuteolin, luteolin-7-glikosit, violanthin (=apigenin-rhamnoglikozit), scoparin, saponarin, viteksin, izoviteksin, orientin ve izoorientin. b) Karotinoitler; violaxanthin, violeoxanthin, 9-mono-cis-violaxanthin, 13-mono-cis-violaxanthin, 15-mono-cis-violaxanthin, 9,13-di-cis-violaxanthin, 9,15-di-cis-violaxanthin, 9,9-di-cis-vidaxanthin ve neoxanthin içerir. c) Fenolkarbonikasit % 0,1-0.3; cumarasit, gentisinasit, p-hydroxybenzoeasit, vanillinasit ve kaffeeasit içerir. d) Ayrıca; polisakkaritler %10, saponinler %5 anthocyanlar,(e vitamini, karbonhidratlar ve kumarinler içerir. Salisilik asit, metil ester(oldukça az).  Özellikleri: Keskin, soğuk, serin ve hafif acı. Tesir şekli: Deri hastalıklarını iyileştirici, kanı temizleyici, iltihapları önleyici, idrar söktürücü, balgam söktürücüdür. Araştırmalar: araştırmalar genellikle eski araştırmalar olup günümüzde modern anlamda klinik araştırmaları yapılmamıştır. 1) Hannemann ve ekibi terletici idrar arttırıcı özellikleri ve derideki özel-likle yüzdeki kabarcıkları iyileştirdiğini tesbit etmiştir. 2) Flam-kroeber-seel özellikle ağrılı ve ateşli eklem romatizmasına karşı etkili olduğunu belirtmişler ve bu yönde tedavide bulunmuşlardır (Age). 3) Madaus yaptığı araştırmalarda uyuzmuş gibi kaşıntılı ekzemaya karşı etkili olduğunu ispatlamış ve bebeklerde görülen ruhya (memedeki çocukların başında çıkan kabuklar) ile balgam arttırıcı ve idrar söktü-rücü olarak kullanmıştır(Age). 4) L.Kroeber sıraca ülser(açık yaralar), boğmaca, akciğer hastalıkları ve idrar yolları rahatsızlıklarına karşı kullanmıştır.(Age) Kullanılması:  a) Araştırmalara göre başta ruhya(bebek ekzemesı), konak, yara kabu-ğu, kabarcıklı yaralar(genellikle yüzde) sivilce, akne kaşıntılı, kabar-cıklı, sulu ekzemaya kullanılabileceği bilinmektedir. b) Komisyon E 1986 tarih ve 50 nolu monografi bildirisinde menekşe otunun haricen yağ bezlerinin aşırı salgı artışı(sebore) sonucu ortaya çıkan hastalıklara özelliklede bebeklerdeki ruhyaya(bebek ekzeması= memedeki çocukların başlarında çıkan kabuklar) karşı kullanılabile¬ceği bilinmektedir. c) Halk arasında; boğmaca, bronşit, öksürük, balgam, zystitis(mesane uru, şişkinlikler) çıbana karşı kan temizleyici olarak kullanılmıştır. Çay: iki kahve kaşığı menekşe otundan demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir. Çay harmanları; Gökçek yağlı ve temiz olmayan deri için çay >40g Menekşe otu >20g Meşe kabuğu >20g Sefa çiçeği >20g Papatya çiçeği Dahilen içilir, haricen yüz yıkanır. Gökçek Akneye çayı >20g Mahoniya kabuğu >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu >20g Atkuyruğu otu >10g Hamamelis yaprağı >10g Isırgan otu Haricen ve dahilen kullanılır. Gökçek Akneye çayı >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu >10g Göz otu >10g Papatya çiçeği >20g Hamamelis yaprağı >20g Mahoniya kabuğu Haricen ve dahilen kullanılır. Gökçek Deri, saç ve tırnakları iyileştirici çay >20g Atkuyruğu otu >20g Kedi başı otu >10g Kuşekmeği otu >10g Akciğer otu >20g Ayrık kökü >20g Menekşe otu Gökçek kan çayı; >20g Hindibaotu ve kökü >20g Menekşe otu >20g Y.Ahdiken kabuğu >10g Mürver çiçeği >20g Ayrıkkökü  >10g Atkuyruğu otu Gökçek akut ve kronik deri rahatsızlıkları(akne) >20g Hindiba otu ve kökü >20g Göz otu >20g Menekşe otu >20g Mahoniya kabuğu Homeopati: menekşe otundan 50 gram ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzeri 500 ml %70lik alkol(etanol) ilave edilir ve güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta süreyle muhafaza ettikten sonra süzülerek home¬opatide ‘viola tricolor’ ismi ile alınan tentür elde edilir. Bu tentürden gün¬de 3-4 defa 10-15 damla 6-8 hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay har¬manlarında aynı şekilde tentürü yapılır. Hastalığın belirtisi(semptom):  1) İdrar keskin kokar aynı kedi idrarı gibi, kronik deri kabarcıkları. 2) Genellikle yüz, kafa ve kulaklarda 3) Sesi üzüntülü, işe karşı isteksiz 4) Göğüs, el ve ayaklarda batan romatizma 5) Şişkinlik, yapışkan ishalle birlikte 6) Kış aylarında ağrılar artar 7) Çocuklarda kaşıntılı kabarcıklar nasıl olursa menekşe tentürü gerekir. Merhemi: menekşe otundan 50g önceden hazırlanan 100g vazelin 100 parafine eriyince (önceden eritilmiş) katılır ve 24 buzdolabına konur ve sonra tekrar çıkarılarak hafif ısıtıldıktan sonra süzülerek menekşe mer-hemi elde edilir. Menekşe merhemi yapılırken koyungözü otu, kirpi otu ve kökü mahoniya kabuğu hamamelis yaprağı, sinir otu, papatya çiçeği ve sefa çiçeği de katılabilir. Yan tesiri: tarife uyulduğunda bilinen bir yan tesiri yoktur. Fakat aşırı dozajda ve uzun süre alınırsa kusmaya, deride kaşıntıya sebep olabilir. B) Mor menekşe, Veilchen, Vida odarata  Kokulu menekşe  Familyası: Menekşegiller, Veilchengewachse, Violaceae Drugları: Mor menekşe otu: viola odoratae herba Mor menekşe kökü: viola odoratae radix Mor menekşe çiçeği: viola odoratae flos Mor menekşenin çiçek, ot ve kökü ayrı ayrı veya birlikte çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Botanik: Ana kök kısa, kalın ve yumuşak, yan kökler 1-2mm çapında 10-20cm uzunluğunda ipliğimsi şekilde çevreye yayılır ve buradan yeni mor menekşeler türer ve böylece kümeler oluştururlar. Mor menekşenin gövdesi yoktur, yaprak ve çiçek sapları direk ana kökten çıkarlar. Yap-rakları uzun bir sap üzerinde olup, koyu yeşil renkte, 3-5cm uzunlu¬ğunda, 3-5cm eninde, bazen kalp, bazen böbrek ve bazen de yumurta şeklinde, kenarları kertikli ve hafif tüylüdür. Çiçekleri mor, nadiren ley¬la¬ki renkte göbekte sarımsı veya kırmızımsı bir iğne ve ortadan uçlara doğru beyaz çizgiler(şualar=ışınlar) yayar gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri, balkanlar, Türkiye ve Kafkaslar olan mor menekşe Türkiye’nin hemen her yöresinde yetiştirilebilir. Çi-menlikler, sulak yerler, duvar kenarları, seyrek ormanlar, çalılıklarda ya-bani olarak yetişir. Ve balkanlarda süs bitkisi olarak yetiştirilir. Hasat zamanı: Kökleri ağustos ve eylülde sökülerek çıkarılır, yıkanır ve kurutulduktan sonra kaldırılır. Otları nisan ve mayısta toplanarak kuru¬tulur ve kaldırılır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeler; otunun birleşimindeki maddeler a) eter yağları %0,002 oranında olup; 2,6-nonadien-1-al, 2,6-nonadien-1-ol, benzlalkol, heptyl asit, octenol b) ayrıca c vitamini, terpenlerden; friedelin ve β-Sitosterol, çok az miktarda saponin ve Fenolkarbonikositlerden; Ferulaasit ve Sinapsinasit içerir. Köklerinde çok az Etenik yağ %0,038 içerir ve önemlisi β- Nitropropinasit ve Salisilasitmetilesterdir. Ayrıca; Saponinler %0,16-2,5 arasında glikozlardan Salicilasit-glikozit içerir. Çiçekleri %0,003 oranında eter yağı içerir ve en önemlisi 2,6-nonadien-1-al, 2,6-nonadien-1-ol, benzylalkol-n-hexand, ve parmon(=trans-alfa-yonon) içerir.  Tesir şekli: Balgam söktürücü, terletici, uyutucu, göğüs yumuşatıcı özelliklerine sahiptir. Kullanılması: Halk arasında mor menekşe başta öksürük, boğmaca, bron¬şit, nefes darlığı, boğaz ve diş ağrısına karşı kullanılır. Kökündeki saponinlerin çuha kökünü tutacak kalitede olmadığı, fakat ona yakın olduğu söylenmektedir. Çay: ince kıyılmış iki kahve kaşığı mor menekşe otu demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika bekledikten sonra içilir. Mor menekşe kökünden iki kahve kaşığı akşamdan soğuk suya konup kaynatılması (dekokt) daha uygundur.  Homeopati: Mor menekşe çiçek açtığı zaman yaprak ve çiçeklerinden 50g bir şişeye konarak üzerine 300ml %70lik alkol ilave edilir.4-6 hafta sonra süzülerek homeopatide ‘viola odorata’ ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4 defa 10-15 damla alınır.  Aromaterapide: Mor menekşe çiçeklerinden su buharı ile damıtılarak elde edilen eterik yağ çok güzel bir kokuya sahiptir. Bu eter yağı migren, baş ağrısı, yorgunluk, bronşit, depresyon gibi rahatsızlıklarda kullanılır. Bir kesme şekere 1-2 damla damlatıldıktan sonra şeker yenir. Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes