NEDEN HÂLÂ ONA OY VERİYORLAR?

Seçim sürecinde Erdoğan'a oy verecek olanları gösteren pek çok video gördük. Pahalılıktan şikayet de etseler Erdoğana oy vereceklerini söylediler. Depremde tüm yakınlarını kaybetseler de Erdoğan'a oy vereceklerini söylediler. Rasyonel seçmen "Nasıl olur da bunca olumsuzluğa rağmen hâlâ aynı kişiye oy verirler? Halbuki o ekonomiden mülteciye, işsizlikten depremzedelerin ölmesine kadar her şeyin sorumlusudur" demektedir.

 Onların anlayamadığı şeyin cevabı sevgidir. Sevgi insanı kusurlara karşı kör eder,  seven insan akla mantığa uymayan şeyler yapabilir. Erdoğan'a oy verenler de işte bu yüzden oy verdiler. Onu seviyorlar. Sevdikleri kişiyi hatalarına, başarısızlıklarına rağmen seviyorlar. Rasyonel değil duygusal davranıyorlar. 

Kılıçdaroğlu’na oy verenler ise tamamen rasyonel düşüncelerle veriyorlar. Hatta o yüzden pek çok kişi seçim kaybedilince onun istifa etmesini istedi. Halbuki seçimi kaybeden Erdoğan olsaydı, sizce ona oy veren bir kişi çıkıp da onun istifasını ister miydi…?

Peki kendi seçmeninin bile sevgi hissetmediği birine, Erdoğan sevdalılarının oy vermesini beklemek mantıklı mı…?

Günaydın :) Ankete katılanların çoğunluğu evet dedikleri için bugüne özel yerel kaynaklı seçim haberlerinden de paylaşım yapacağız #TürkiyedeSeçim hashtagi ile. https://t.co/WYOEjmAJe4

— Kurdele Ajans (@kurdeleajans) June 24, 2018

CEHALETİN BOYUTU İNSANI ÜZÜYOR

Sokak röportajlarında gördüğümüz bazı vatandaşlarımızın söylediği inanılmaz sözleri duyduğunuzda, cahilliklerinin çok üzücü boyutlarda olduğunu düşünmüyor musunuz?

Cumhurbaşkanı ne yapar bilmeyen var, iktidar ne demek, muhalefet ne demek bilmeyen var. Şu anki cumhurbaşkanı için "o seçilirse her şeyi düzeltecek" diyen var. "Erdoğan atomu parçaladı" diyen var. "Pahalılığı Allah yapıyor" diyen var. "Allah bir Tayyip bir. Allah'tan sonra Tayyibi seviyorum" diyen var. "Pahalılığı muhalefet yaptı" diyen var.

Bir de "cumhurbaşkanımız yaptıysa bir bildiği vardır" diyenler var. Hatta "CHP HDP ile görüşecek" denince kızan, "yanlış söylemişim AKP görüşecekmiş" denince "görüşür görüşür" diyen var.

Sırf "sadece namaz kılıyor diye oy verilmez" dedi diye "Şimdi namazdan çıktım" diyen çocuğu tartaklayan var.

İslam dininin ilme ne kadar önem verdiğini söyleyen din mensuplarının bu durumda olması ne kadar üzücü. Atatürk'ün de dediği gibi "en büyük savaş cehaletle yapılan savaştır "

SEÇİMLERDE YALAN VE İFTİRA GÜNAH DEĞİL Mİ?

Son günlerde farklı illerde dağıtılan, Kılıçdaroğlu'na ait olmayan sözlerin yer aldığı CHP imzalı sahte broşürlerle ve sosyal medyada paylaşılan sahte afiş görüntüleriyle muhalefet itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.

Ben buna inanamıyorum. Yalan ve iftiranın büyük günah olduğu bir dine mensup olan kişiler bunu nasıl yapabilirler? Kuranda yalanla ilgili pek çok ayet olduğu gibi peygamberden nakledildiği söylenen de pek çok hadis vardır. Şaka olsun diye bile yalana izin verilmiyorsa bir dindar nasıl olur da sırf siyasi bir olay için yalan afiş, yalan broşür, yalan paylaşım yapar? Yalana izin verilen tek yer savaş. Acaba bazıları bu seçim olayını abartıyor ve bunu bir savaş, muhalefeti de düşman olarak mı görüyorlar….?

SEÇİMİ KAZANAN ARKADAŞLARA BİR SÖZÜM VAR

Seçimi kazanan tarafı önce tebrik eder, sonra da empati yapmaya davet ederim. Düşünün, yaklaşık olarak ülkenin yarısı birini, öbür yarısı başka birini istiyor ve yirmi yıldır hep onların istediği oluyor ve beş yıl daha onların seçtiği kişinin dediği olacak. Evet bu kanunlara uygun ama sizce adil mi?

Ülkemiz iki kardeşin beraber yaşadığı bir ev gibidir. Sırf biri öbüründen biraz daha büyük olduğu için verilecek her kararda büyük kardeşin dediği oluyor. O ne isterse onu yapıyor, o nereye gitmek isterse oraya gidiliyor, o nasıl yaşamak isterse öyle yaşanıyor. Sizce bu durum küçük kardeşe nasıl tesir eder? Dürüst olalım, incinmez mi? Kıskanmaz mı? Hırslanmaz mı?

Böyle olmaması için arada küçük kardeşin de karar hakkı alması gerekmez mi?

Ya da büyük kardeş küçük kardeşi ezmese, onu kızdıracak şeyleri kasten yapmaktan vazgeçse, verilecek kararlarda küçük kardeşin de fikrini alsa daha huzurlu bir beraberlik olmaz mı?

Daha huzurlu bir toplumsal yaşam için, aynı kişinin iki kereden fazla başa gelmemesi, geldiğinde de görev süresinin daha kısa olması daha iyi olurdu ama hiç olmadı milletin tamamını ilgilendiren hususlarda karar alınırken seçimi kazanamayanlar yok sayılmasın, istek ve ihtiyaçları dikkate alınsın, ötekileştirilmesin, değersizleştirilmesin, araya düşmanlık tohumları ekilmesin…