Tumgik
#oku kitabını
yakazakalb · 6 months
Text
Tumblr media
“Oku kitabını! bugün hesap sorucu olarak nefsin sana yeter.”
31 notes · View notes
avalonunezgisi · 8 months
Text
ksvş’dan house of cards’a ani geçiş olacak ama fazla kapitalizm dozu hissedene kadar devam
0 notes
elisaa-suu · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Ocak ayı okuduklarım ;
BİR YOL BİN İHTİMAL : Yağmurun ilk kitabı gezi türünden bir kitap çok güzeldi. Kısa bi sürede bitirmiştim yazarla birlikte Hindistan, japonya, Küba, Paris, İzmir ve daha bir çok yer gezdim :))
SOL AYAĞIM :Mükemmel bi kitap özellikle ortaokul lise çağındakiler okumalı. Ben çok geç kalmışım okumak için;(
BUNU SEN OKU :Yazarın otabiyografisini anlatıyor. Kitaplarına çok güzel diyorlar ama hiç bi kitabını okumamıştım, ilk bunu okumuş oldum güzeldi...
AKBABLARIN AĞIDI: Fantastik türden bi kitapdı pek hoşuma gitmedi. Bu türün filmleri sarabilir ama kitap olarak cık
SUÇ VE CEZA :Beklentimi çok yüksek tuttuğum için karşılayamadı galiba🙂yinede güzeldi
86 notes · View notes
bilgeyim · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
2024'ün ilk kitabını bitirdim. Yalnız hâlâ 23 yerine 24 yazmaya alışmamışım. :)
Bir de alıntıları yazıp paylaşmak zaman aldığı için zor geliyor AMA çok sevip altını çizdiğim kısımları paylaşmadan da bitirdiğim kitaplardan ayrılamıyorum. Bu konuyu nasıl çözeceğim bilemiyorum...
Aylar sonra instada, burda, 1000K'da hoşuma giden alıntılara bakmak iyi oluyor aslında. Bunu sistemli halde nasıl yaparım bilmem. Düz oku geç kardeşim işte. Olmaz illa bir seramoni, kitapla hemhal olmak, içime dokunan kısımları okuyup okuyup içselleştirmek filan sevdiğim şeyler.
28 notes · View notes
besiktas77 · 4 months
Text
Tumblr media
Sen koskoca Atatürk ol, bir ülkenin tarihini değiştir. O cepheden ,o cepheye koşarken, 3397 kitap oku, Atlantik’in ve Geometrinin kitabını yaz,
dünyanın "Başöğretmen" sıfatlı tek lideri ol, devrimler yap..Sonra üç, beş cahil çıksın seni eleştirsin…🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
22 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 1 month
Text
Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitapları okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana;
Güzel bir gün olsun istersen OKU ❗❗❗
Tumblr media
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Atık kağıtlar topluyorum ve Kızılay`dan Ulus`a kadar üç kez yürüyerek gidip geliyorum her gün. Beş arkadaşımla kalıyorum iki göz odalı bir evde. Onlar atık kağıt toplamıyor; Mevlüt inşaatta çalışıyor mesela, Hüseyin halde hamallık yaparken, Sidar ve Yunus ayakkabı boyacısı. Aramıza bir arkadaş daha katıldı. Adı Abbas. Çalışmıyor o, diyaliz hastası. Abbas`a biz bakacağız.
On üç yaşından beri kağıt topluyorum Ankara`da. Niğdeliyim. İlkokula başladığım yıl geldik Ankara`ya. Ortaokulu bitirebildim yalnızca; hep takdir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
Çalışmaya başladığım yıl babam terk etti bizi. Kumar borcu vardı; çekti gitti bir sabah erkenden. Ben geçindirdim evi. Annem severdi beni, “aslan oğlum” derdi. Yanaklarımı okşardı bazen. Babam gideli dört ay olmuştu; komşular bir adam bulmuşlar anneme. Kumar oynamazmış, namazında niyazında bir adammış. Eşi vefat etmiş. İki kızı varmış adamın. Anneme demiş, “sen kabulümsün, çocukların da kabulüm ama Muhammet olmaz!” Şaşırmış annem, “niye olmazmış Muhammet, o da benim çocuğum” demiş. “İki kızım var; biri on iki yaşında, biri on dört yaşında. Caiz değildir Muhammet`le kızlarımın aynı hane içinde olması” demiş adam. Üç kız kardeşim vardı ve çok düşkündük birbirimize. Annem için kolay olmadı karar vermek. Oturttu beni karşısına bir gece. “Bak Muhammet” dedi, “seni asla bırakmayacağım, ama bir süre dayınlarda kal oğlum.” Sarıldı bana; o ağladı, ben ağladım…
İmam nikahı kıyıldı, dayımlara geçtiğimin ertesi günü. Haftasına kalmadan annemi, kızlarını ve kardeşlerimi alarak memleketine götürmüş adam, Kastamonu`ya. Dayım dedi, “annenin emanetisin bana, burası senin de evin. Arada bir gelip kalabilirsin Muhammet!”
On üç yaşındaydım, bana kalacak bir yer de ayarlamamıştı dayım. Komşulardan, akrabalardan kimse demedi bana, “sana yardım edelim” diye. On üç yaşındaydım, Ankara`daydım, bir başınaydım…
Altı yıldır görmedim annemi ve kardeşlerimi. Bir çok kez niyetlendim Kastamonu`ya gitmeye. Dedim, “kovar beni o adam; göstermez bana ailemi.” Anneme küsüm; istese bana ulaşabilirdi diye düşünüyorum. Çok özlüyorum kardeşlerimi; Hülya`yı, Havva`yı ve Hanife`yi… Domino oynardık dördümüz. Ben bir kere bile kazanmadım; “çocuk onlar, sevinsinler” derdim. Ben de çocuktum oysa…
Yürürken, kağıt toplarken, sabahtan akşama bitap düşene kadar çalışırken hep yüzlerini seyrediyorum insanların. Mesela, sevgililer geçiyor yanımdan ve erkekler beni görünce daha bir ötemden geçirtiyorlar kadınları. Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitapları okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana; öyle incitici, öyle hoyrat olabiliyor ki herkes…
İbo`yu bilmeme şaşırmadınız, ama Metallica`yı ve Kafka`yı biliyor olmam ilginç gelmiştir size belki. Olgunlar Sokak`taki seyyar kitapçılardan kitaplar alıyorum. Milena`ya Mektuplar`ı okudum Kafka`dan, diğerlerini de okuyacağım. Birçok kitap okuyacağım ben; Nietzsche`nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabını çok merak ediyorum mesela, bir de Oruç Aruoba`nın şiirlerini. Keşfetmem, okumam, sorgulamam gereken öyle çok yazar, hikaye, roman ve şiir var ki…
Kitapçılar bile önyargılı bana; emeği, vicdanı, barışı savunanlar bile beni gördüklerinde kıyıcı sözler söyleyebiliyorlar ve eminim onlara ürkütücü geldiğimden.
İkinci el kasetlerim var; Metallica kasetim de var, Fikret Kızılok kasetim de. Annem, beni dayımlara yollarken teybi bana verdi,”sıkıldıkça müzik dinle, ama sesini kıs ha” dedi. Şimdilerde teybi son ses açıyorum Metallica`yı dinlerken!
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Beni nefretle bakarken göremezsiniz; kabalaştığıma, etiketler koyduğuma, yaftaladığıma şahit olamazsınız. Bir anlama çabam var; kendimi, annemi ve sizi. Bir öğrenme çabam var; yeryüzünü, doğayı ve evreni. Yazmaya da başlayacağım; sevgisizliği yazacağım önce çöp kutularından topladığım kağıtlara ve sevgisizliği yazdığım kağıtlar geri dönüşüme gidip sevgi olarak dönecek aramıza. Sevgi`li insan dostlarım olacak kağıtlarda diriliveren; sevgiyle var olan canlar, kardeşler, halklar…
Kendimle ilgili bir çok projem var. Mahkemeye başvurup adımı değiştireceğim. Ali Haydar mı olsa adım diye düşünüyordum, vazgeçtim; adım Özgür olacak benim.
Kendime ait bir kütüphanem olacak sonra. Atık kağıtlar topluyor olabilirim; işim gereği tenimden yayılan koku pis gelebilir size ama en sevdiğim koku kitap kokusudur.
Doğada bir başıma yaşama projem de var. Yoruldum incitilmekten, ötekileştirilmekten, lanetlenmekten. Tabiat Ana`ya sığınmak istiyorum ve bunun için otlarla ilgili kitaplar alıyorum. Otlarla beslenmek, otlarla iyileşmek, otlarla huzur bulmak istiyorum. Doğada bir başıma yaşayacaksam otların bütün kerametlerini bilmem gerekiyor.
Böbrek yetmezliği var Abbas`ın; benim kardeşim oldu Abbas, kız kardeşlerimin yokluğunda. Ona biz bakıyoruz ve Abbas iyileşmeden Tabiat Ana`nın yanına gitmeyeceğim.
Kafka kırk bir yaşında ölmüş; onun kadar yaşasam yeter. Kitaplar gibi kokmaktır özgürlük; otlardan sevgi büyüleri yapmak ve toprağa karıştığımda bir gün, Tabiat Ana`nın beni şefkatle anmasıdır…
Böyle buyurdu Muhammet!
9 notes · View notes
olumsuzsozler · 2 months
Text
Tumblr media
ÖNCELİK VE "TANRI FİKRİ" HAKKINDA BİR DEĞİNİ:
Her insan "deist" olsa ne olacak? Bir insanın kafasının içinde bir ur gibi tanrı fikiri yine kutsal olarak kalacaktır. Dinin uzun yıllar ayakta kalmasının nedenlerinden biriside budur. Önce Bireyin zihninde kutsalın yıkılması esastı. Buda Tanrı fikri denilen bu kurguyu anlatıp işi temelinden söküp atmaktır. Yaşar Nuri Öztürk ve Ülkemizde Arif Tekin, Turan Dursun, İlhan Arsel, Gibi Yazar ve düşünürler bunu dini islam�� kuranı kitaplarında hep eleştirmişlerdir. Ancak bana göre dinlerin özünü ve temeli teşkil eden "Tanrı fikrini" yıkmadıkca bu işi bir tık ileri taşımak imkansızdır. Anlatılan eleştiriler doğrudur ancak "Metod" yanlıştır. Tanrısız din eleştirisi hep eksik kalacaktır. Zira zihinde bir kutsal birakmak tekrar o inancın filizlenmesine yol acaktı. Zira Tanrı fikri içinde taşıyan her bireyin muhakeme yetisi olmayacaktı. O kutsal Tanrı inancı doğru düşünmesine engel olacaktır. Bilim insanları örnek gösterenler mutlaka bu konularda da araştırma yapmaları gerekmez mi? Atatürk'ü İkide bir dillendiren islam eleştirmenleri niçin Jean Meslier'in Sağduyu" Kitabını okumazlar onu tanıtmazlar? Neden niçin? İşlerine mi gelmiyor yoksa gözden mi kaçıyor o kadar kitap tanıt o kadar kitap oku ama Atatürk'ün çevirtmiş olduğu kitabı es geç olmaz bu samimiyet olmaz. Eğer gerçekten bir şeyler yapmak istiyorsalar bu arkadaşlar mutlak her şeyi açık seçik ortaya dökmek zorundadırlar aksi halde İnsanların zihninde bir "Deistlik" bir "Ağnostiklik" sürüp gidecek. Bu netice vermiyecek bir boşa kürek çekmektir inanları yine dinin içinde bir inançın içinde tutmaktan öte geçmeyecek bir tekrar olacaktır. Ağacın kökü ve gövdesi dururken dalları ile uğraşılmaz.
Şu kafa nedir? Ben Allah'ın kitabını kabul etmiyorum, ama Allah'ı kabul ediyorum... bu nedir? Deistlik" Kafada bir kutsal birakma fikri onu bütün yönleriyle ortaya koymamaktır. Tanrı mutlaka ele alınmalı bilim insanları bu konuda ne demişler. Gelmiş geçmiş ne kadar tanrı vardı? Sanki hiç araştırma yokmuş gibi davranmak ciddiyetten uzaktır. * Tanrı bir varsayımdır! Friedrich Nietzsche * Stephen Hawking Fizikçi ve kozmolog / Bu konuda ne demiş? "Bilimi anlamaya başlamadan önce, Tanrı'nın evreni yarattığına inanmamız doğaldı. Fakat artık, bilim çok daha ikna edici bir açıklama sunuyor." "Kainatı kimse yaratmadı; Kimse kaderimizi çizmiyor." "Bilim, tanrıyı gereksiz kılıyor." "Tanrı'ya bir ihtiyaç yoktur. "Stephen Hawking * "Tanrı adına işlenen cinayetlerin sayısı, şeytan adına işlenenlerden çok daha fazladır. Erica Jong * Tanrı fikri insanın mantığını ve muhakeme yetisini yok eder. Mihail Bakunin Muhakeme yeteneğini yok eden hastalık din belası mıdır yoksa Tanrı belasımıdır? * "Eğer gökyüzünde bir şeye saldıracak isen, tanrıyı hedef almalısın. "Vicdan, insanın içindeki tanrıdır. Victor Hugo * Tanrı kavramının kaynağı, insanın duyduğu acıda, korkuda ve tedirginliktedir. Baron d'Holbach * "Tanrı fikri, insandaki adalet isteğini ortadan kaldırır ve insan özgürlüğü önündeki ciddi bir engeldir. "En başta, ilahiyatın ilahi zorbalığına, tanrı’nın hayaline başkaldırmak gerekir. "Tanrı fikri insanın mantığını ve muhakeme yetisini yok eder. Mihail Bakunin * Zihninde bir tanrı fikri olan insana, din eleştirisi yapılmaz. Bu yanlış insana, doğruları anlatmaktır. Ve metot yanlıştır! * İnsanlar Tanrı'ya inanırlar çünkü öyle şartlandırılmışlardır. Aldous Huxley * Çoğu insanın Tanrıya inanması küçük yaştan öyle yetiştirildikleri içindir. Bertrand Russell * "Tanrı'ya inanmak otomatik bir çocukluk alışkanlığıdır. "Tanrı'nın varlığı kanıtlanmamıştır. "Tanrı bir ruhtur demek, hiçbir şey söylememek, hiçbir anlam ifade etmemektir. Jean Meslier * "İnsanlık Allahı yarattı. Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte Allah’tır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allah’larından istediler." Mustafa Kemal Atatürk EsenKalın.
7 notes · View notes
anonimbeyy · 1 year
Text
Bir gâye bul, bir dâvâya sarıl, bir anlam kazandır hayatına. Biliyorsun! Yalnız bedeninden müteşekkil değilsin. Materyalizm ruhunu sıktıkça sıkacak ve Allah'ın bütün esmasına muhatab olduğun ulvi bir mertebede , mükerrem ve mübarek bedenin intihara sevkedilecek.
Kalk ve doğrul. Bir işe başlamak bütün antidepresanlardan daha şifalıdır bizim kitabımızda. Uzayın ortasında dönen bir gezegende 60 yıllık bir organizma olma basitliğinden sıyrıl, hem sanat eseri hem sanatı müşahedeye layık görülen bir seyirci olduğunu bilerek yegâne sanatkâra muhatab olduğuna bir bak! Nasıl da kıymetin birden bine çıkıyor.
Ruhunu sıkan, seni yalnızlaştıran, basit bedenini ölünce kokacak bir leş olmaktan kurtarıp seni kâinatın göz bebeği haline getiren imân-ı billâh (Allaha imân) hakikatine sarıl.
Sen yalnız değilsin. Sayfaları saymayı bırak mânâya bak! Kitabı ölçüp biçmeye değil okumaya anlamaya geldik biz. Kâinat kitabını, aynada gördüğün kitabı. Oku. okumaya birde burdan başla. bugüne kadar okuma yazma bilmediğini anlayacaksın.
Vesselam.
40 notes · View notes
jupiterliyazar · 10 months
Text
İyi hissetmek kitabını almış eline bunu oku senin kafan kırık diyor.
19 notes · View notes
gun-ce · 1 year
Text
Hiç güzel bir zamanda değiliz bu meleği adi şerefsizler poşetin içine koymuşlar daha birçok canı. Dilerim allahtann öyle acılar çeksinlerki ayakta dursunlar etleri yerlere dökülsün bu zülmü yapanlarınn acıların en ağırını çeksinler cehennem bunlar için yaksın ateşini😭😭😭😭😭😭 günlerdir kanımız dondu konya ankara mamak belediyelerin allah bin belasını versin haram zıkkım olsun oradan aldıkları para gözlerindeki korkunun vebali böyle ruh hasralrının yanına kalmasın kürekleköpekleri öldüren konya belediyesi çalışanı imamhatipokumuş allah belanı versin allahın kitabını oku katil ol bumu dinimizin emrettiyi birde savunmasız canalrın suçsuz günahsız emanetler onlar 😡😡😡😡😡
Tumblr media
57 notes · View notes
mnsrykt · 2 years
Text
"Harun Reşid'in çocuklarını eğitmekle görevli olan Sirac, İmam Şâfiî'den kendisine nasihat etmesini istediğinde ona şunları söyledi:
Bu çocukları düzeltmeden önce kendini düzelt. Onların gözü senin üzerine kilitlenmiştir. Senin iyi dediğine iyi, kötü dediğine kötü diyeceklerdir. Onlara Allah'ın kitabını öğret ama zor kullanma, bıkarlar. Çok ara da verme, unuturlar. Onların yanında iffetli şiir parçaları oku, onurlu sözler kullan. Bir konuyu iyice anlamadan diğerine geçme. Dinlemedeki kargaşa, düşünmeyi etkiler."
49 notes · View notes
alacaliyapboz · 4 months
Text
Yasemin sus
Kitabını oku
Erken uyu.
2 notes · View notes
fizikask · 5 months
Text
Geldim ben, burdayım. Kesin mi? Evet vakti geldi. Şimdi sen otur kitabını oku. Bize güzel bi müzik aç. Ben sobayı yakarım. Sobayı ben yakarım. Belki bir şiir yazarız birlikte, otogarlarla ilgili. İlk şiirimiz olur. Sonra sen bize bir şarkı da yaparsın o şiirden. Bütün marifetlerinden biriktirdiğin bana bir hediye yap olmaz mı? Sonra ben senin hediyenden bir hediye yaparım, kendi marifetlerimle. Seni yaşamaya geldim ben. Beni yaşamana. Örelim bizi, ayıramasınlar boyutlarca.
3 notes · View notes
seymaslibaryde · 7 months
Note
(Ferrari' sini satan Bilge) kitabını oku mutlaka..
okurum teşekkür ederim
3 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Keating: Bay Pitts, neredesiniz? Kitabını sayfa 542′ye aç. Şiirin ilk dörtlüğünü oku.
Pitts: Vaktini İyi Değerlendiren Bakireler mi? Keating: Evet, o şiir. Size uygun değil mi?
Pitts: “Henüz vaktin varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor. Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.”
Keating: Sağ olun, Bay Pitts. “Henüz vakit varken tomurcukları topla.” Bu duygunun Latince ifadesi, Carpe Diem. Ne demek olduğunu bilen var mı? Meeks: Yaşadığın günü kavra..
12 notes · View notes
ucusmode · 1 year
Text
gökçi hayır düşündüğün şeyi yapmıyorsun otur kitabını oku sakince
8 notes · View notes