Tumgik
#kronik stres ilaçları
onasilyapilir · 2 years
Link
Kronik stres yaşayanlar için hafif egzersizler
0 notes
psikologline · 7 months
Text
Cinsel İsteksizlik Neden Olur, Tedavi Yöntemleri
Tumblr media
Cinsel isteksizlik, bireyin cinsel ilişkiye karşı ilgi veya arzu duymaması durumudur ve birçok farklı faktörden kaynaklanabilir. Fiziksel nedenler arasında hormonal değişiklikler, bazı ilaçların yan etkileri, kronik hastalıklar veya yorgunluk sayılabilir. Öte yandan, psikolojik faktörler de önemli bir rol oynar. Depresyon, anksiyete, stres, geçmişte yaşanmış travmatik cinsel deneyimler veya ilişkideki problemler cinsel isteksizliğe yol açabilir. Ayrıca, bireyin kendi cinsellik algısı, eğitim ve kültürel faktörler de cinsel arzunun azalmasına neden olabilir. Cinsel isteksizliğin tedavisi, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer fiziksel bir sağlık sorunu söz konusuysa, ilgili tıbbi tedavi uygulanabilir. Hormonal dengesizlikler için hormon tedavileri, bazı ilaçların yan etkileri için ise ilaç değişikliği önerilebilir. Psikolojik faktörlerin etkili olduğu durumlarda, bireysel veya çift terapisi faydalı olabilir. Terapide, cinsel isteksizliğe yol açan duygusal sorunların ve ilişki dinamiklerinin anlaşılması ve çözülmesi amaçlanır. Ayrıca, cinsel eğitim ve danışmanlık da cinsel arzuyu artırmada yardımcı olabilir. Her durumda, profesyonel bir psikiyatri uzmanının rehberliği ve önerileri esastır.
Cinsel İsteksizliğin Fiziksel Nedenleri
Hormonal Düzensizlikler ve Cinsel İsteksizlik Hormonlar, cinsel isteği büyük ölçüde etkileyen kimyasallardır. Özellikle testosteron ve östrojen düzeylerindeki değişimler, hem erkeklerde hem de kadınlarda cinsel arzuyu etkileyebilir. Menopoz, andropoz gibi yaşa bağlı hormonal değişiklikler ya da tiroid problemleri gibi sağlık sorunları cinsel isteksizliğe yol açabilir. Hormon replasman terapileri ve ilgili tedaviler, bu durumun yönetiminde etkili olabilir. Kronik Hastalıkların Etkisi Kronik hastalıklar, özellikle diyabet, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve nörolojik hastalıklar cinsel işlevi ve isteği olumsuz etkileyebilir. Bu hastalıklar kan dolaşımını, sinir sistemi işlevlerini ve genel enerji düzeylerini etkileyerek cinsel isteği azaltabilir. Uygun tıbbi tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri bu etkilerin üstesinden gelmede yardımcı olabilir. İlaç Yan Etkileri ve Cinsel İşlev Bazı ilaçlar, özellikle antidepresanlar, antihipertansifler ve bazı hormon ilaçları, cinsel isteği ve işlevi etkileyebilir. Bu ilaçların yan etkileri arasında cinsel arzuda azalma, ereksiyon sorunları veya orgazm güçlüğü bulunabilir. İlaç dozajının ayarlanması veya alternatif tedavilere geçiş, bu yan etkileri azaltmada etkili olabilir. Yorgunluk ve Fiziksel Sağlık Sorunları Genel sağlık durumu ve yorgunluk da cinsel isteği etkileyebilir. Uyku eksikliği, aşırı iş yükü ve fiziksel tükenmişlik cinsel arzuyu azaltabilir. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku, genel sağlığı ve dolayısıyla cinsel isteği iyileştirmede önemli rol oynar.
Tumblr media
Psikolojik ve Duygusal Faktörler
Depresyon ve Anksiyetenin Rolü Depresyon ve anksiyete, cinsel isteksizliğin en yaygın psikolojik nedenlerindendir. Bu durumlar, cinsel dürtüleri azaltabilir, cinsel aktiviteye karşı ilgisizlik yaratabilir. Psikolojik tedavi yöntemleri, ilaçlar ve terapi, bu durumların üstesinden gelmede yardımcı olabilir. Geçmişteki Cinsel Travmalar Cinsel taciz veya saldırı gibi travmatik deneyimler, cinsel isteksizliğe neden olabilir. Bu tür deneyimler duygusal ve psikolojik yaralar bırakabilir, cinselliğe karşı isteksizlik veya korku yaratabilir. Profesyonel yardım ve terapi, bu tür travmaların üstesinden gelmede önemli bir adımdır. Özgüven ve Beden İmgesi Sorunları Düşük özgüven ve olumsuz beden imgesi, cinsel isteği olumsuz etkileyebilir. Kendi vücuduna karşı olumsuz duygular besleyen kişiler, cinsel ilişkiden kaçınabilir veya bu durumdan keyif alamayabilir. Özgüvenin artırılması ve beden imgesi sorunlarının ele alınması bu durumu iyileştirebilir. Stres ve Günlük Yaşamın Etkileri Yoğun iş hayatı, finansal sorunlar veya ailevi yükümlülükler gibi stres yaratan durumlar cinsel isteği azaltabilir. Stres yönetimi teknikleri, zaman yönetimi ve rahatlama yöntemleri, bu tür etkileri hafifletmede yardımcı olabilir.
Tumblr media
İlişkisel ve Sosyal Dinamikler
İlişki İçi İletişim ve Çatışmalar İlişki içinde yaşanan iletişim sorunları ve çatışmalar, cinsel isteksizliğin önemli nedenlerinden biri olabilir. İletişim eksikliği, yanlış anlamalar, güven sorunları ve çözümlenmemiş çatışmalar, partnerler arasındaki duygusal ve cinsel yakınlığı olumsuz etkileyebilir. Bu sorunların çözümü için çift terapisi ve etkin iletişim tekniklerinin öğrenilmesi büyük önem taşır. Partnerler Arası Duygusal Uzaklık Cinsel isteksizlik bazen partnerler arasında duygusal bağın zayıflamasından kaynaklanabilir. Duygusal bağın eksikliği, cinsel çekim ve arzuyu azaltabilir. Bu durumda, duygusal bağları güçlendirecek aktiviteler, kaliteli zaman geçirmek ve birbirine karşı anlayışlı olmak önemlidir. Sosyal ve Kültürel Baskılar Toplumsal ve kültürel normlar, bireylerin cinsel isteklerini ve ifadelerini etkileyebilir. Cinsel tabular, katı ahlaki kurallar veya cinsellik hakkındaki yanlış inançlar bireylerin cinsel arzularını bastırabilir. Bu tür sosyal ve kültürel baskılarla başa çıkmak için cinsel eğitim ve farkındalık artırıcı çalışmalar önem taşır. Eğitim ve Cinsel Bilinç Cinsel eğitimin eksikliği veya yanlış bilgiler, cinsel isteksizliğe yol açabilir. Cinsellik hakkında doğru ve açık bilgilendirme, cinsel sağlık konusunda farkındalığı artırır ve bireylerin cinsel yaşamlarını daha sağlıklı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur.
Cinsel İsteksizlik ve Yaşam Tarzı
Beslenme ve Fiziksel Aktivite Sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, genel sağlık durumunu ve dolayısıyla cinsel sağlığı iyileştirebilir. Dengeli bir diyet ve egzersiz, enerji seviyesini artırabilir ve cinsel arzuyu güçlendirebilir. Alkol ve Madde Kullanımı Aşırı alkol ve madde kullanımı, cinsel işlevi ve arzuyu olumsuz etkileyebilir. Alkol ve bazı maddeler, cinsel performansı düşürebilir ve cinsel isteksizliğe yol açabilir. Bu alışkanlıkların kontrol altına alınması, cinsel sağlığın iyileştirilmesinde önemli bir adımdır. Uyku Kalitesi ve Dinlenme Yeterli ve kaliteli uyku, cinsel sağlık için hayati öneme sahiptir. Uykusuzluk ve yetersiz dinlenme, hormon dengesini bozabilir ve cinsel isteği azaltabilir. İyi bir uyku düzeni ve yeterli dinlenme, cinsel işlevi olumlu yönde etkileyebilir.
Tumblr media
Cinsel İsteksizliğin Tedavi Yöntemleri
Medikal Tedaviler ve İlaçlar Cinsel isteksizlik için çeşitli medikal tedaviler ve ilaçlar mevcuttur. Hormon tedavileri, cinsel işlev bozuklukları için reçetelenen ilaçlar ve diğer medikal tedaviler, cinsel isteksizliğin tedavisinde kullanılabilir. Bu tedavilerin uygulanması için bir sağlık profesyonelinin tavsiyesi ve rehberliği gereklidir. Psikoterapi ve Danışmanlık Hizmetleri Psikoterapi ve danışmanlık hizmetleri, cinsel isteksizliğin psikolojik nedenlerini ele alır. Bireysel terapi, cinsel terapi veya çift terapisi, duygusal sorunların çözülmesine ve cinsel sağlığın iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Çift Terapisi ve İlişki Danışmanlığı Çift terapisi, ilişkisel sorunlar ve cinsel isteksizlik arasındaki bağlantıyı ele alır. İlişki içi çatışmalar, iletişim sorunları ve duygusal bağın eksikliği gibi konular bu tür terapilerde işlenir. Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Destekleyici Tedaviler Sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, cinsel sağlığı iyileştirebilir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, alkol ve sigara kullanımını azaltma ve stres yönetimi, cinsel isteksizlikle mücadelede etkili olabilir. Cinsel Eğitim Programları ve Atölyeler Cinsel eğitim programları ve atölyeler, bireylerin cinsellik hakkında bilgi edinmelerini ve cinsel sağlık konusunda farkındalıklarını artırmalarını sağlar. Bu tür eğitimler, cinsel isteksizlikle ilgili yanlış inanışları düzeltmeye ve sağlıklı cinsel ilişkileri teşvik etmeye yardımcı olur.
Sıkça Sorulan Sorular
Cinsel isteksizlik neyin belirtisi?Cinsel isteksizlik, hem fiziksel hem de psikolojik faktörlerin bir belirtisi olabilir. Hormonal dengesizlikler, stres, ilişkisel sorunlar ve bazı sağlık koşulları cinsel isteksizliğe yol açabilir.Cinsel isteksizlik varsa ne yapmalı?Cinsel isteksizlik durumunda, öncelikle bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir. Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilişki dinamiklerinin gözden geçirilmesi faydalı olabilir.Erkeklerde cinsel isteksizlik için ne yapmalı?Erkeklerde cinsel isteksizlikle başa çıkmak için sağlık durumunun değerlendirilmesi ve gerektiğinde tıbbi tedavi veya danışmanlık alınması önerilir. Ayrıca, stres yönetimi ve sağlıklı bir yaşam tarzı da önem taşır.Hangi vitamin eksikliği cinsel isteksizlik yapar?B vitamini ve D vitamini eksiklikleri cinsel isteksizliğe yol açabilir. Bu vitaminler enerji seviyesini ve hormon dengesini etkileyerek cinsel sağlığı doğrudan etkiler.Cinsel isteği olmayan kadın ne yapmalı?Cinsel isteği olmayan kadınlar, öncelikle altta yatan nedenleri anlamak için bir sağlık uzmanına başvurmalıdır. Psikolojik destek, ilişki danışmanlığı ve yaşam tarzı değişiklikleri de yardımcı olabilir.Türk kadınlar neden isteksiz olur?Türk kadınlarında cinsel isteksizlik, sosyo-kültürel faktörler, eğitim düzeyi ve cinsel tabular gibi birçok nedenle ortaya çıkabilir. Ayrıca, kişisel sağlık ve ilişki sorunları da etkili olabilir. Read the full article
0 notes
Link
0 notes
seoozgunmakale · 1 year
Text
Tumblr media
Vitiligo, ciltteki pigmentasyonu değiştiren, kronik bir cilt hastalığıdır. Hastalık, ciltteki pigmentasyonu (renk) değiştirmesine yol açan cilt hücrelerinin (melanositlerin) kaybına neden olur. Genellikle çocukluk döneminden itibaren ciltteki pigmentasyon değişimleri gözlenir. Vitiligo, genetik faktörler, immün sistem bozuklukları, strese bağlı stres veya bazı ilaçların kullanımı gibi nedenler ile ortaya çıkabilir. Hastalık, ciltte beyaz benekler oluşturarak ciltteki pigmentasyonu değiştirir. Vitiligo, doktor tarafından detaylı bir fiziksel muayene veya diğer testlerin yapılmasından sonra tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavi, cilt renginin geri kazanılmasını ve pigment kaybının önüne geçilmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla, doktorlar genellikle çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçları kullanırlar. Bunlar arasında, kortikosteroidler, immünosupresan ajanlar, fototerapi veya cerrahi işlemler de dahil olabilir. Vitiligo hastalarının, hastalık belirtilerini gözlemlemesi ve tedaviye başvurmaları önerilmektedir.
#sağlık , #vitiligo , #vitiligobelirtileri , #vitiligotedavi
Konu ile ilgili detaylı makale için; Vitiligo: Tanı, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri — INTRODUCE
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Erkeklerde Cinsel İsteksizlik Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi
Erkeklerde Cinsel İsteksizlik Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi Cinsel isteksizlik nedir? Erkekte cinsel isteksizlik, en az altı ay süre ile cinsel fantezilerin olmaması ile birlikte tüm cinsel ilişki ve mastürbasyon gibi cinsel aktiviteden uzaklaşma şeklinde tanımlanabilir. Yaşam koşulların ağırlığı, iş hayatındaki stres ve sağlık sorunları, aşırı alkol ve tütün tüketimi cinsel hayatımızı olumsuz yönde etkileyebilir. Kısa süreli cinsel isteksizlik normal kabul edilebilir, uzun süre devam eden cinsel isteksizlik ciddi sağlık sorunları ile birlikte olabilir. Erkeklerde cinsel isteksizlik genel olarak az görüldüğü düşünülür ama aslında sık görülen bir sağlık problemidir ve erkeklerde %20 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir. Cinsel isteksizliği olan erkeklerin yaşam beklentisinin daha az olduğu gösterilmiştir.
Cinsel isteksizlik belirtileri Erkekte yaşanan cinsel isteksizlik; cinsel istek azalması, cinsel soğukluk, azalmış cinsel dürtü, azalmış cinsel arzu ve isteksizlik, yetersiz ereksiyon, gece ereksiyonlarının kaybolması şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca vücut kıllarında ve sakal çıkmasında azalma, sürekli aşırı yorgunluk ve halsizlik hissi, vücut kas kitlesinde azalma, depresyon belirtilerinin görülmesi duygudurum değişiklikleri, uyku bozuklukları, unutkanlık, hafızada azalma, konsantrasyonda bozulma, düşük enerji, çabuk yorulma, iş performansında azalma buna eşlik eder. Kişinin yaşam kalitesinde azalma belirgin olur.
Cinsel isteksizlik yüksek oranda psikolojik nedenlerle de ortaya çıkabilir. Depresyon, evlilik sorunları, aldatma/aldatılma, performans anksiyetesi, eşini mutlu edememe korkusu, eşle olan uyumsuzluk ve çatışmalar, çocukluk döneminde yaşanan cinsel travmalar, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi bu nedenler arasındadır.
Organik nedene bağlı cinsel isteksizlikte; cinsel ilişkiye girme isteğinde ve sıklığında azalma olur. Cinsel içerikli söz, görüntü ve dokunma bile cinsel istek bakımından uyarıcı olmayabilir. Cinsel düşünce fantazilerde azalma olur. Cinsel isteksizlik durumunun uzun süreli olması kişide ve partnerinde rahatsızlık hissi yaratır.
Erkekte cinsel isteksizlik nedenleri Depresyon, kronik alkol ve tütün kullanımı, madde bağımlılığı, hareketsiz yaşam ve stres, fazla kilo, tiroid fonksiyon bozukluğu, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, böbrek ve karaciğer yetmezliği, bazı tansiyon ilaçları, prostat rahatsızlıkları, testis fonksiyon bozuklukları, hipofiz hastalıkları cinsel istekte azalmaya neden olur.
Antidepresanlar, kolesterol ilaçları, kellik ilaçları, anti androjenler, kanser ilaçları, prostat kanserinde kullanılan ilaçlar, tansiyon ilaçları ve bazı kalp ilaçları da cinsel istekte azalmaya neden olabilirler.
Çiftler arası iletişim bozukluğu ve sık tartışma yaşanması, güven problemleri cinsel isteksizliğe neden olabilir. Cinsel ilişkide soruna yol açabilecek yetersiz ereksiyon, erken boşalma, peniste eğrilik, vajinal kuruluk gibi nedenler cinsel isteksizliğe neden olabilir.
Cinsel isteksizlik nasıl teşhis edilir? Genellikle hastalar cinsel isteksizlikten yakınma şikayeti ile müracaat ederler. Cinsel isteksizlik tanısı için hastanın cinsel durumunun sorgulanması gerekir. Ayrıca geçirmiş olduğu hastalıklar, kullandığı ilaçlar, alışkanlıkları, kilo durumu, psikolojik durumları ve ilişki durumları ayrıntılı şekilde sorgulanır.
Ayrıntılı ürogenital muayene yapılması gerekir. Fizik muayene ile prostat hastalıkları ve testosteron eksiklik belirtileri saptanabilir. İleri derecede varikosel testis boyutlarında küçülme ve testiküler fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Varikosel testosteron sentezini azaltarak cinsel isteksizliğe neden olabilir. Prostat büyümesi ile ilgili şikayetleri olan kişilerde gece uyku düzeni bozulur. BPH şikayetleri olan hastalarda cinsel isteksizlik gelişebilir. Şeker hastalığı kronik bir hastalık olması ve prostat üzerine etkileri nedeni ile cinsel isteksizliğe neden olabilir. Hasta metabolik olarak değerlendirilmeli, kanda böbrek fonksiyon testleri, PSA, testosteron, prolaktin, kan şekeri profili ile lipit profili, D vitamini düzeyleri tamkan sayımı araştırılmalıdır.
Testosteron düzeyi 22-25 yaşında en üst düzeydeyken daha sonraları tedricen azalmaya başlaması fizyolojik bir durumdur. Testosteron hormonu seviyesi genellikle sabah 7-11 arası aç karına olarak bakılmalıdır. Tek ölçüm yeterli olmayabilir. Çoğunlukla iki kez ölçüm yapılması tercih edilir. Tespit edilen değerin 280 nanogram/dl altında olması, kişide testosteron hormon seviyesinin normalin altında olduğunu gösterir
Erkekte cinsel isteksizlik tedavisi Tedavi cinsel isteksizliğe neden olan sorun tespitine göre yapılır. Hastalarda detaylı metabolik değerlendirme sonucu saptanan sebebe yönelik tedavi yapılır. Genellikle prostata yönelik sebepler gözden kaçar ve detaylı bir muayene gerektirir. Prostatitler önemli derecede cinsel istekte azalmaya neden olabilirler. BPH nedeni ile kullanılan 5-alfa redüktaz inhibitörü kullanımı cinsel istekte azalmaya neden olabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri tedavide önemli yer tutar.
Hastalara sigara ve alkol kullanımının azaltılması, kilo verilmesi, diyet uygulanması, egzersiz yapılması, düzenli uyku ve dengeli beslenme önerilir.
Düzenli uyku en önemli cinsel uyarıcılardan biridir.
Cinsel gücü artırmak için sporun yaşamın bir parçası yapılması önerilir. Egzersiz yaparak cinsel isteğinizi artırabilirsiniz. Vücudunuzu çok fazla zorlayan sporlardan kaçınmalısınız.
Kilo vererek kandaki testosteron düzeyini artırabilirsiniz.
Ginseng, rezene, karanfil, polen, zencefil, tarçın, hardal, meyan kökü, vanilya, roka, maydanoz, kekik, arı sütü gibi bitkilerle, çilek, istridye, muz, çikolata, fındık, keçiboynuzu, kakao yağı gibi yiyecekler hormon ve öncü maddelerini tetikleyerek cinsel isteği artırmaktadır. Bu yiyeceklerin dengeli ve düzenli olarak tüketilmesi cinsel isteği artırmakta önemli rol oynamaktadır.
Stres, cinsel isteğinizi azaltabilir. Yaşanılan güçlü stresler cinsel isteksizliğe neden olabilir. Stresi azaltmaya ya da kontrol etmeye yardımcı davranışlar cinsel istekte artışa neden olabilir.
Sauna, hamam, buhar banyosu kan dolaşımını hızlandırarak vücutta ısı artışına neden olarak cinsel enerjinin ve cinsel isteğin artmasına neden olur.
Antidepresan gibi cinsel isteksizlik yaratacak ilaç kullananlarda, ilaç dozunun azaltılması ya da ilaç değişimi planlanabilir.
BPH nedeni ile 5-alfa redüktaz kullananlarda ilaç değiştirilebilir.
Hastanın psikolojik problemleri varsa psikiyatrik yardımı, ilişki problemleri ya da eş problemi varsa çift terapisi yararlı olabilir.
Cinsel isteksizlik tedavisi nedeni ile afrodizyak ilaçlar da kullanılmaktadır. Bunlar cinsel gücü ve cinsel isteği artırma özellikleri nedeni ile tercih edilen ilaçlardır. Çeşitli bitki ve kimyasalların karışımı ile elde edilen afrodizyaklar sürekli kullanımda uykusuzluk, baş ağrısı, çarpıntı gibi yan etkilere neden olabilirler. Doktor önerisi olmadan kullanılmamalıdır.
Cinsel isteksizliğin en sık nedeni testosteron eksikliğidir. Testosteron eksikliğinin nedeni araştırıldıktan sonra hastalara testosteron eksikliği için tedavi önerilebilinir. Testosteron eksikliğinin yanı sıra prolaktin, TSH ve estradiol düzeyleri araştırılmalı gerekli tedavi uygulanmalıdır. Ancak genç erişkin ve çocuk sahibi olmak isteyenlere testosteron tedavisi hemen başlanmamalıdır. Testosteron tedavisine başlanmadan önce prostat kanseri ve eritrositozis yönünden araştırma yapılmalıdır. Testosteron kısa etkili ve uzun etkili enjeksiyon şeklinde uygulanabildiği gibi kılsız bölge cildine sürülecek jel formları da mevcuttur. Testosteron tedavisinin izlenmesi ve oluşabilecek yan etkilerinin takibi çok önemlidir. Uygulanan hormon tedavisi karaciğer fonksiyon bozukluğuna, kan tablosunda değişikliklere, kalp sorunlarına, prostat şikayetlerinin artmasına neden olabilir. Yakından takip edilmelidir.
Doç. Dr. İzak Dalva Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı
16.07.2021
0 notes
eczacionline · 3 years
Text
Libidoyu Artıran Doğal Ürünler
Kadınlarda libidoyu yükselten natürel ilaçlar günümüzde dünyanın her yerinde kullanılan tamamen organik ve bitkisel ilişki takviyeleridir. Kadınlarda libidonun düşük olması cinsi isteksizlik ve bazı orgazm sorunların yol açar. Bu açıdan hemen hemen her kadın hayatının belli başlı dönemlerinde bu benzer biçimde cinsel işlev bozukluklarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Kadınlarda cinsi isteksizlik en sık görülen rahatsızlıktır ve ülkemizde de bu sorunla karşılaşan bayanların sayısı bir fazlaca fazladır. İlişkilerinde libido düşüklüğü ve cinsel isteksizlikle karşılaşan hanımefendiler ilişki esnasında yeterince zevk alamayarak verimsiz birliktelikler yaşamaktadır. Cinsel isteksizlik kadının birliktelikten almış olduğu hazzı minimuma düşürmekte ve orgazmı ciddi anlamda zorlaştırmaktadır. Bir hanım için eşeysel ilişkideki en önemli nokta keyifli orgazmlardır.
 Eğer hanım birey ilişkide orgazm olamazsa tam olarak doygunluk olmaz ve bereketli bir performans sergileyemez. Kadınlarda keyifli orgazmların önündeki en büyük mani olan eşeysel isteksizlik sorunu ruhsal ve fiziksel bazı nedenlerden dolayı ortaya çıkmaktadır. Örneğin stres, zihinsel bitkinlik, travmalar, üzüntü, gerginlik, endişe, bunalım ya da depresyon eşeysel isteksizliğin ruhsal nedenlerindendir. Fiziksel açıdansa sigara ve alkol bağımlılığı, bazı kronik hastalıklar, hormon dengesizliği, menopoz yahut yaşlılığa bağlı olarak cinsel fonksiyonlarda görülen azalmalar cinsel isteksizliği oldukça tetiklemektedir. Genç yaşlarda da görülebiliyor olsa da kadınlarda eşeysel rahatsızlıklar çoğu zaman yaşın ilerlemesine bağlı olarak yaklaşık 40 yaşından sonrasında ortaya çıkmaktadır.
  Cinsel İsteği Artıran Doğal İlaçlar
Kadınlarda eşeysel isteksizlik tedavisi doğrultusunda üretilmiş olan azdırıcı orgazm ilaçları bu kapsamdaki en organik ve en güvenilir tedavi yöntemidir. Uzman doktorların cinsel isteksizliğin giderilmesindeki 1 numaralı tavsiyesi olan kadın azdırıcı ilaçlar devletimizde yüzbinlerce kadın tarafınca düzenli olarak kullanılmaktadır. Kadınlarda orgazmı elde eden ilaçlar hap, kapsül, tablet, jel, yağ, sprey ya da krem benzer biçimde muhtelif birçok formda üretilmiştir. Bayan Viagra ilaçları, azdırıcı kremler ve spreyler ya da libidoyu yükselten tabletler bu doğrultuda en sık kullanılan ürünlerdir. Bayan azdırıcı ilaçlar içeriğinde muhtelif etkili maddeler ile afrodizyak etkili organik bitkisel karışımlar barındırmaktadır. Ülkemizde bayanların cinsel isteği çoğaltmak için yaygın olarak tercih etmiş olduğu en etkili kadın azdırıcı ilaçlar Lovegra, Lady Era, ErobyHot, Golden Lovita, OrgasmMax, Blue Woman, Cantharis D6, Kamagra jel ve Jeligra benzer biçimde ürünlerdir.
 Cinsel İstek Artırıcı İlaç Etkileri
Kadınlarda orgazmı kolaylaştıran hanımefendi azdırıcı ilaçlar içeriğinde herhangi bir katkı maddesi veya kimyasal barındırmaz ve cinsi isteği tamamen sağlıklı bir halde artırarak orgazmı kolaylaştırır. Kullanımının akabinde hanımefendi azdırıcı ilaçlar etkileri doğrultusunda vücuttaki cinsi dürtüleri uyandırarak, libidoyu yükseltmek ve cinsi isteği ciddi anlamda artırmaktadır. Kadında uyandırdığı cinsel arzunu yanı sıra uyarıcı etkide gösteren bu ilaçlar vajinanın daralmasını ve sıkılaşmasını sağlayarak daha hassas bir hale gelmesine yol açar. Böylece cinsi uyarılma esnasında kadının almış olduğu haz ve zevk normale bakılırsa 5 katına kadar çıkarılmaktadır. Bunun cevabında kadın ilişki sırasında hazzın doruklarına ulaşarak onlarca defa rahat ve şiddetli orgazmlar yaşayabilir.
 Cinsel İstek Artırıcı İlaç Eczaneden Satın Al
Kadınlara özel olarak üretilmiş olan çeşitli formlarda ve boyutlarda birçok hanımefendi azdırıcı ilaç eczane satışları kapsamında Türkiye’nin en sık tercih edilen hanım eşeysel sıhhat eczanesi konumundaki resmi satış sitemiz üstünden hizmetinize sunulmaktadır. Sitemizdeki tüm cinsi arzu artırıcı ilaçlar eczane garantili, %100 özgün bandrollü, faturalı ve Bakanlık onaylı olarak satılan güvenilir azdırıcılardır. Orijinal eşeysel arzu artırıcı ilaç siparişlerini sitemiz vesilesiyle Türkiye’nin tüm bölgelerine hızlı ve güvenli bir şekilde ulaştırılarak gizli saklı kargo içerisinde elinize teslim edilmektedir. Sizde hazzın doruklarına ulaştığınız tutku dolu birliktelikler yaşamak için sitemizi ziyaret edebilir ve kampanyalı eşeysel istek artırıcı ilaç fiyatlarından yararlanarak siparişlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Kadınlarda libidoyu yükselten naturel ilaçlar eczane ürünleri hakkındaki bilgiler sitemizde.
2 notes · View notes
sinedahome · 4 years
Text
Sinada Ağırlıklı Yorgan
Gün içerisinde maruz kalınan stres ve endişe yatağa uzanıp uyumaya çalışıldığında da devreye girebilir. Bu da yatakta dönüp durmak anlamına geliyor ve ne yazık ki ne kadar uğraş verilse de uyumak hiç kolay olmuyor. Saatler gelip geçerken ve akreple yelkovan birbirini kovalarken uyku bir türlü gelip göz kapaklarına misafir olmuyor. İşte, bu noktada etkili bir çözüm olan Sinada Ağırlıklı Yorganı deneyebilirsiniz.
  ●     Sinada ağırlıklı yorganın içinde bulunan cam kürecikleri ile vücuttaki melatonin hormonunun üretimini destekler ve böylece uykuya dalmayı kolaylaştırır. Melatonin hormonunun desteklenmesi sadece uyumayı kolaylaştırmak ile kalmaz ayrıca uykunun kalitesini artırır. Gece boyu kesintisiz uyumayı sağlar. Uyku ile ilgili düzene soktuğu bu durumlar sayesinde güne zinde başlamak olağan bir durumdur. Serotonin hormonu tetiklenir ve böylece yeni güne enerjik başlamaya imkan sunar. Ayrıca uyku problemlerinin odaklanma sorununu beraberinde getirdiği bir gerçek. Sinada ağırlıklı yorgan uyku düzenini sağlayarak odaklanma problemlerinin önüne geçer. Sarılmayı taklit eden bu yorganlar hormonları düzene sokar ve kalp ritmini düzenler. Bu sakinliği beraberinde getirir.  Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde klinik tıp doçenti olarak çalışan ve Amerikan Uyku Sağlığı Akademisi sözcüsü Raj Dasgupta ağırlıklı yorganın; kronik ağrıları olanlarda ve anksiyetesi olanlarda uyumayı kolaylaştıracağını belirtiyor. Uzman; “Uzun süre en iyi şekilde sarılmak gibi. Geceleri yaşam boyunca yatıştırıcı hipnotik ilaçları (uyku hapları) almaya iyi bir alternatif.” açıklamasında bulunmuştur. İsveç'te Gothenburg Üniversitesi tarafından 2015 yılında yapılan ve Journal of Sleep Medicine & Disorders Dergisinde yayımlanan araştırmaya 20-66 yaşlarında kronik uykusuzluk problemi olan 33 kişi katılmıştır. Araştırmanın sonucu uyku problemi olan kişilerin ağırlıklı yorgan ile uyku kalitesinin arttığı bilgisini vermiştir.
●     Sinada ağırlıklı yorgan pek çok hastalığın etkisini yatıştırmakta da son derece etkilidir. Ağırlıklı yorgan pediatri, geriatri, otizm spektrum bozukluğu, insomnia ve anksiyete gibi hastalıkların etkisini azaltabilir 
●     Derin bası terapisi simülasyonu olan Sinada ağırlıklı yorgan, kullanan kişide sarılma etkisi yaratarak anksiyete hastalığında endişe seviyesini azaltır. Ağırlıklı yorgan üzerinde yapılan çalışmalarda 32 kişi yer almıştır ve bu kişilerin %33’ünde kaygı problemi azalmıştır. Stres gibi ruhsal durumlarda da derin bası terapisi oldukça etkilidir. 
●     Huzursuz bacak sendromunun tedavisi ise masaj ve gevşeme teknikleridir. Sinada ağırlıklı yorgan cam kürecikleri ile vücuda ağırlık vererek bu tedavi yönteminin yerine geçer ve etkileri azaltmada etkin rol oynar. 
●     Hiperaktivite için de kullanılabilen ağırlıklı yorgan sayesinde hareketler kontrol altında tutulur. Böylece ağırlıklı yorgan sakinlik ve rahatlama hissi kazandırır. Hiperaktivite ve ağırlıklı yorgan ile ilgili yapılan bir araştırmada 8-13 yaş arası 42 çocuğun ağırlıklı yorgana verdiği tepki test edilmiştir. Araştırma sonucunda çocukların daha kolay uykuya daldığı ve gece daha az uyanma eğiliminde oldukları saptanmıştır. Sinada ağırlıklı yorganın oluşturduğu bu sakinlik hissi duyusal işleme bozukluğuna da oldukça iyi gelir. Sinada ağırlıklı yorgan parkinson ve alzheimer gibi pek çok hastalığın etkisini azaltmak için kullanılabilir.
●     Kronik ağrı probleminde ağrı reflekslerini azaltmış olan ağırlıklı yorgan özellikle otizmli çocuklarda iyi bir etki oluşturmuştur. 2014 çapraz araştırmalarında otizmli çocukların uyku kalitelerinin az da olsa arttığı tespit edilmiştir ve çocuklar yorganı sevmiştir.
Ağırlıklı yorgan tüm bunları parasempatik sinir sistemini harekete geçirerek yapar. Yaşanan rahatsızlıklar ise sempatik sinir sisteminin verdiği bir alarmdır. Vücut stresle karşılaştığında gergin, huzursuz ve endişeli hale gelir. Derin bası terapisi parasempatik sinir sistemini harekete geçirir ve mutlu hissetmeyi sağlar. Vücuttaki bu değişiklikler beyine ulaşarak dopamin ve serotonin salgılanmasını sağlar. Bu hormonlar sayesinde ise yaşanılan pek çok rahatsızlık yerini olumlu hislere bırakır.
Sinada Ağırlıklı Yorganın Öne Çıkan Özellikleri
Sinada ağırlıklı yorganı diğer yorganlardan ayıran öne çıkan özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz;
●     Sinada ağırlıklı yorgan antibakteriyeldir.
●     %100 pamuk saten kumaş ve hacim veren elyaftan üretilmiştir.
●     Hipoalerjeniktir.
●     Gıda ve sağlık temasına uygundur.
●     Cam kürecikli ilk ve tek yorgandır. Kokusuz ve nem tutmayan cam kürecikler içerir.
●     Yumuşak kumaşa sahiptir.
●     Bakımı son derece kolay olan Sinada ağırlıklı yorganlar makinede yıkanabilir.
●     Her boy ve kiloya uygun yorgan çeşidi vardır ve böylece kendinize uygun ağırlıklı yorganı seçebilirsiniz.
●     Yorgan 7 katlıdır. Son teknoloji özel dikim tekniği kullanılarak üretilen Sinada ağırlıklı yorgan cam küreciklerinin homojen olarak dağılması için 5x5 cm kareciklere 2 kat elyaf arasında sabitlenerek üretilmiştir.
●     Gece boyu konforlu bir serinlikte tutar.
●      Yazlık ve kışlık nevresim seçenekleri vardır.
Siz de uyku kalitenizi arttırmak, uykuya çabuk dalmak ve stresle başa çıkmak için Sinada ağırlıklı yorgan kullanabilirsiniz. Ürünlerimizi incelemek için Sinada ağırlıklı yorgan sayfasına göz atabilirsiniz.
1 note · View note
Text
Şifa
Tumblr media
Her ne kadar kendimi kanser hastası olarak görüp hissetmesem de; böyle de bir gerçek maalesef ki var. Hal böyle olunca insanın ilgi alanı da başka konulara kaymaya başlıyor; örneğin sağlık. Yeni ilgi alanımın ilk ürünü olan Şifa Belgeseli ile karşınızdayım.
Öncelikle dikkatinizi çekmek istediğim konu sebebi bilinemeyen hastalıkların çokluğu. Benim hastalığım gibi, neden olmuş, bilinmiyor. İşte bu noktada işin içine psikoloji giriyor ve sebep bulunuyor stres. Youtube’da izlediğim iki kanser hastası kardeşim var, onlar da çok sağlıklı olmalarına rağmen (sağlıklı beslenme, spor, kötü alışkanlık yok, aile öyküsü yok) birden bire yakalandıkları bu hastalıktan öncesindeki dönemlerinin, onlar için stresli bir dönem olduğunu ifade etmeleriyle bende şimşekler çaktı ve bu belgeseli izlemeye karar verdim. İşte belgesel de sebebi stres olarak tespit etmesinin yanında, tersinin de mümkün olabileceğini bize gösteriyor. Doktorların kesinlikle hiçbir umut vermediği hastaların çok kısa sürelerde, sadece zihinlerinin gücüyle elde ettikleri mucizelere bizleri şahit ediyor. 
İlaç firmasında kanser ilaçları üzerinde çalışan bir organik kimya uzmanının sözleri çok ilginçti mesela. İlaçları test ederken bir gruba gerçek ilaç, bir gruba da ilaç adı altında etkisiz bir madde veriliyormuş. Bu aslında ilaç olmayan ilaçların başarı oranı ile gerçek ilaçların başarı oranı kimi zaman aynı bile olabiliyormuş. Müthiş bir iddia gerçekten, resmen adamlar ilaç içtiklerini sanarak iyileşmişler. İnancın vücudumuzda gerçekleştirdiklerine bakar mısınız? Hastalığımı ilk öğrendiğimde de söylemiştim, ah biraz popo olacak da, kemoterapi falan istemeyip, kendi kendini iyileştirmenin yoluna bakacaksın. 
Başka bir tarafta modern tıbbın temellerinin hali hazırda Newton fiziğine dayandığını, artık oraları çoktan geçtiğimizi kuantum fiziğinde olduğumuzu, bu yüzden de modern tıbbın pek çok konuda aksadığından bahsediliyor. O kadar doğru ki, güya benim kanser olduğumu teşhis edecekler, yaptırdıkları bütün tetkikler kansere sebep olabiliyor (tomografi, PET, röntgen), hadi teşhisi geçtim ilaç diye verdikleri şey kanser yapıyor, yan etkileri say say bitmez, hepsi de sık görülen yan etkiler.
Çok ilginç bir kadın -hoş belgeseldeki herkes ilginç- vardı belgeselde, kadının işi; doktorların bizim yapacağımız bir şey kalmadı, artık yolun sonundayız dediği, ama azimle farklı ve alternatif yöntemler ile hastalıklarını yenen insanları bulup onlarla eni konu sohbet ederek istatistiklerini tutmak. Kadın kendine bunu iş edinmiş, bayılıyorum yabancıların bu farklı işlerine, meraklarına. Bizde yok böyle araştırmacılık, en araştırmacı gazetecilerimiz, akademisyenlerimiz bile tırt, tırışka. İstatistik tutmak yok bizde bir kere, veri okumak, analiz etmek; sıfır, sıfır, sıfır. Neyse, biz kadınımıza geri dönelim. Yaptığı sanıyorum 1.400 görüşmenin sonucu şu: herkesin hastalıklarını yenmede uyguladığı bir şeyler var, hepsini toparladığımızda 75 maddelik bir liste ortaya çıkıyor. Ama bu 75 madde herkeste aynı değil, birinin yaptığını öbürü yapmıyor. Herkesin yaptığı ise 8 şey varmış ve şunlarmış:
Diyetinizi kökten değiştirmek
Sağlığınızı kontrol altına almak
Sezgilerinizi takip etmek
Bitkileri kullanmak
Bastırılmış duyguları serbest bırakmak
Sosyal destekleri kucaklamak
Manevi (ruhsal) yönünüzü derinleştirmek
Yaşamak için güçlü bir nedene sahip olmak
Alın size “kanseri 8 maddede yenin” içeriği :)
Daha fazla uzatmayayım ki bir miktar izleme hevesi kalsın içinizde, merak etmeyin bunlardan başka bir sürü ilginç şey daha bulacaksınız belgeselde. Özellikle nedeni bilinemeyen kronik hastalıkları ve kanseri olanların kesinlikle izlemesi gereken, ufuk açıcı olduğu kadar umut verici de olan bu belgeseli şiddetle öneriyorum. Eğer sağlığınız yerinde ise de buna şükür etmek ve sağlıklı bir hayat sürmeye devam edecek tüyoları yakalamak için izleyebilirsiniz. 
1 note · View note
Photo
Tumblr media
🔻SİBO ( Small İntestinal Bacterial Overgrowth ) ince bağırsaklarda zararlı bakterilerin sayısının fazlaca artması olarak tanımlanır. 🔻Bu durumdan müzdarip kişilerin en belirgin ve ortak şikayeti, güne düz bir karın ile başlamakla beraber gün sonunda veya ilk lokma ile yoğun gaz şikayeti yaşamalarıdır. 🔻Yediğimiz gıdaları kullanan ince bağırsaktaki bakteriler; aynı fermentasyon işlemi gibi gaz açığa çıkartırlar. 🔻Sibo günlük yaşam konforunu etkilemekle beraber; bağırsak florasını ve ph dengesini bozarak geçirgen bağırsağa ve emilim problemlerine de sebebiyet verir. Dolayısıyla otoimmün hastalığa zemin hazırlar. ✔️Bakteriyel büyümenin başlıca nedenleri neler olabilir ? -Hipoklorhidri / Mide asit yetersizliği -Sık antibiyotik kullanımı -Mide ilaçları (özellikle anti-asitler ) -Rafine şeker ve basit karbonhidrattan zengin beslenme düzeni - Kronik Stres - Şeker, rafine karbonhidratlar, alkol ve yediğiniz veya içtiğiniz diğer yüksek karbonhidratlı yiyeceklerin yoğun olduğu beslenme şekli -Mide ve bağırsak cerrahisi -Pankreastaki disfonksiyonlar ✔️Peki SIBO’nun genel belirtileri nelerdir? 1)Şişkinlik 2)Mide de ağrı (özellikle yemeklerden sonra) 3)İshal /Yumuşak dışkılama 4)Kronik Yorgunluk 5) Düşük bağışıklık 6)Kötü kokulu gaz 7)Yemeklerden sonra geğirme veya reflü 8)Kabızlık 9)Açıklanamayan Kilo dengesizliği ( alamama/ verememe problemi) 10)Histamin artışı 11)Vitamin ve mineral eksiklikleri 12)Bulantı 13)Gıda intöleransları https://www.instagram.com/p/CRepeiErNYv/?utm_medium=tumblr
0 notes
psikologline · 1 year
Text
Uyku Bozukluğu Türleri Belirtileri ve Tedavisi
Tumblr media
Uyku bozukluğu, uyumakta zorluk çekme, uyandıktan sonra tekrar uyuyamama, uyandırıcı bir uyku kalitesi yaşama ve gün içerisinde sürekli yorgun hissetme gibi uyku sürecinde yaşanan problemleri ifade eder. Bu problemler hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı olumsuz yönde etkiler ve yaşam kalitesini düşüren bir etkiye sahiptir. Uyku bozukluğu çeşitleri arasında uykusuzluk (insomnia), uyurgezerlik, horlama, uyku apnesi ve narkolepsi gibi durumlar bulunmaktadır. Uyku bozukluklarının çeşitli nedenleri olabilir; stres, anksiyete, depresyon, fiziksel rahatsızlıklar, yaşam tarzı ve alışkanlıkları bu durumların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Uyku bozukluğu yaşayan kişiler, düzenli uyku hijyenine özen göstermeli, stresle başa çıkmak için teknikler öğrenmeli ve uyumadan önce rahatlama teknikleri uygulamalıdır. Gerekli durumlarda ise profesyonel yardım alarak uyku bozukluklarına yönelik tedavi süreçlerine başlanabilir. Bu sayede uyku kalitesi artırılabilir ve yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkiler azaltılabilir.
Uyku Bozukluğu Türleri
İnsomnia (uykusuzluk) İnsomnia, uyumakta zorluk çekme, gece boyunca sık uyanma ve erken uyanma gibi uyku problemlerini içerir. Akut ve kronik olmak üzere iki tür insomniadan bahsedilebilir. Akut insomnia genellikle stres veya geçici olaylara bağlı olarak kısa süreli olarak ortaya çıkar. Kronik insomnia ise en az üç ay süreyle haftada en az üç gece uyku problemleri yaşanması şeklinde tanımlanır ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler. Wikipedia'da İnsomnia Obstrüktif uyku apnesi Uyku sırasında solunumun tekrarlayan durmaları ve başlamaları ile karakterize bir uyku bozukluğudur. Bu durmalar, hava yolunun daralması veya tıkanması nedeniyle meydana gelir. Uyku apnesi yaşayan kişilerde horlama, uykuda nefes durması ve gündüz aşırı uyuklama gibi belirtiler görülür. Narkolepsi Aşırı uyuklama ve uyandırıcı olmayan uyku atakları ile karakterize bir uyku bozukluğudur. Narkolepsi hastaları, uyanık kalmakta zorlanır ve uykuya direnemezler. Ayrıca katapleksi denilen ani kas güçsüzlüğü atakları ve uyku sırasında yaşanan anormal rüya deneyimleri gibi belirtiler de gözlemlenebilir. Uyurgezerlik (somnambülizm) Uyku sırasında yarı uyanık durumda yürüme ve diğer karmaşık davranışlar sergileme olarak tanımlanır. Uyurgezerlik, genellikle çocuklarda görülür ve çoğu zaman yaşla birlikte azalır. Uyurgezerler, uyandırıldığında genellikle olayı hatırlamazlar. Diğer uyku-uyanıklık bozuklukları Gece terörleri, uyku felci, huzursuz bacak sendromu ve dönemsel bacak hareketi bozukluğu gibi diğer uyku bozuklukları da bulunmaktadır. Bu bozukluklar, uyku kalitesini düşüren ve yaşam kalitesini etkileyen çeşitli semptomlarla kendini gösterir.
Tumblr media
Uyku Bozukluğu Nedenleri
Psikolojik faktörler (stres, anksiyete, depresyon) Uyku problemleri ile psikolojik faktörler arasında güçlü bir bağlantı bulunmaktadır. Stres, anksiyete ve depresyon, uyumayı zorlaştırabilir veya uyandıktan sonra tekrar uyumayı engelleyebilebilir. Ayrıca, uyku problemleri yaşayan kişilerde bu psikolojik sorunların daha da kötüleşmesine neden olabilecek bir kısır döngü oluşabilir. Fiziksel rahatsızlıklar Uyku bozukluklarının ortaya çıkmasında fiziksel rahatsızlıklar da etkili olabilir. Astım, kronik ağrı, reflü, kalp hastalıkları ve sinir sistemi bozuklukları gibi durumlar uyku süresi ve kalitesini doğrudan etkileyebilir. İlaç kullanımı ve yan etkileri Bazı ilaçlar ve maddeler uyku düzenini etkileyebilir. Özellikle antidepresanlar, tansiyon ilaçları, stimülanlar ve kafein gibi maddeler uyku sürecinde problemlere yol açabilir. Yaşam tarzı ve alışkanlıklar Geç saatlere kadar uyanık kalmak, d��zensiz uyku programı, aşırı kafein ve alkol tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı ve uyumadan önce yoğun aktivitelerde bulunmak uyku bozukluklarına neden olabilir. Genetik ve ailevi faktörler Bazı uyku bozuklukları, özellikle narkolepsi ve uyurgezerlik gibi durumlar genetik yatkınlık nedeniyle ailede görülebilir.
Uyku Bozukluğu Belirtileri ve Tanı
Uyku süresi ve kalitesi değişiklikleri Uyku bozukluğu yaşayan kişilerde uyku süresi ve kalitesinde önemli değişiklikler gözlemlenebilir. Uykuya dalmakta zorluk, gece sık uyanma ve uyandıktan sonra tekrar uyuyamama gibi belirtiler yaşanabilir. Gece sık uyanmalar Uyku bozuklukları, gece boyunca sık uyanmalar şeklinde kendini gösterebilir. Bu durum, uyandırıcı bir uyku kalitesine ve gün içinde sürekli yorgun hissetmeye yol açabilir. Gündüz aşırı uyuklama ve yorgunluk Uyku bozuklukları nedeniyle gece uyandırıcı bir uyku kalitesi yaşayan kişiler, gündüz aşırı uyuklama ve yorgunluk yaşayabilirler. Bu durum, iş ve okul performansını etkileyebilir ve sosyal yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Konsantrasyon ve hafıza problemleri Uyku bozuklukları, konsantrasyon ve hafıza problemlerine yol açabilir. Yeterli uyku alamayan kişilerde dikkat eksikliği, hafıza kaybı ve düşünme becerilerinde zorluk yaşanabilir. Bu durum, iş ve okul performansını olumsuz yönde etkileyebilir ve günlük yaşamda işlevsellik problemlerine yol açabilir. Tanı için kullanılan testler ve değerlendirmeler Uyku bozukluklarının teşhisi için çeşitli testler ve değerlendirmeler kullanılır. Uyku günlüğü, hastaların uyku düzenini ve yaşadıkları problemleri kaydetmelerine yardımcı olur. Polisomnografi (PSG) ve çoklu uyku latansı testi (MSLT) gibi uyku çalışmaları, uyku sürecindeki anormallikleri ve uyku evrelerini incelemek için kullanılır. Ayrıca, hekimler hastaların yaşam tarzı, tıbbi geçmiş ve ilaç kullanımını da değerlendirmeye alarak uyku bozukluğu teşhisi koyabilirler. Uyku bozukluklarının doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması, yaşam kalitesini artırmada ve gün içindeki enerji seviyesini yükseltmede önemlidir. Uyku problemleri yaşayan kişilerin, uyku hijyenine özen göstermeleri, stres yönetimi ve rahatlama tekniklerini öğrenmeleri ve gerekli durumlarda profesyonel yardım almaları önerilir.
Tumblr media
Uyku Bozukluğu Tedavisi
İlaç tedavisi Uyku bozuklukları için çeşitli ilaç tedavileri mevcuttur. İnsomnia tedavisinde kısa süreli kullanım için uyku ilaçları, melatonin takviyeleri ve antidepresanlar kullanılabilir. Uyku apnesi tedavisinde ise CPAP (Continuous Positive Airway Pressure) cihazları ve diğer solunum cihazları kullanılır. Her tedavi, hastanın durumuna ve uyku bozukluğunun şiddetine göre kişiye özel olarak uygulanır. Bilişsel davranışçı terapi Uyku bozukluklarında bilişsel davranışçı terapi (BDT), özellikle insomnia için etkili bir tedavi yöntemidir. BDT, uyku ile ilgili olumsuz düşünceleri ve inançları değiştirmeye, uyku hijyenine dikkat etmeye ve uyumadan önce rahatlama tekniklerini öğrenmeye odaklanır. Uyku hijyenine özen gösterme Uyku hijyenine özen göstermek, uyku kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Düzenli uyku saatleri, uyumadan önce kafein ve alkol tüketimini azaltma, uyumadan önce rahat bir ortam yaratma ve uyandırıcı elektronik cihazların kullanımını sınırlama gibi yöntemler uygulanabilir. Stres yönetimi ve rahatlama teknikleri Stres yönetimi ve rahatlama teknikleri, uyku bozukluklarının tedavisinde önemli bir rol oynar. Yoga, meditasyon, derin nefes alma ve progresif kas gevşeme teknikleri gibi yöntemler, rahatlamayı sağlayarak uyumayı kolaylaştırır. Pozitif yaşam tarzı değişiklikleri Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, uyku bozukluklarının tedavisinde etkili olabilir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve uygun ağırlıkta olma gibi yaşam tarzı değişiklikleri, uyku kalitesini artırır ve uyku bozukluklarına karşı koruyucu bir etki sağlar.
Tumblr media
Uyku Bozukluğu ve Yaşam Kalitesi
İş ve okul performansı üzerine etkiler Uyku bozuklukları, iş ve okul performansını olumsuz yönde etkileyebilir. Yetersiz uyku, konsantrasyon eksikliği, hafıza problemleri ve düşük enerji seviyelerine yol açarak, iş ve okulda başarıyı düşürebilir. Sosyal yaşam ve ilişkiler üzerine etkiler Uyku problemleri yaşayan kişiler, sosyal yaşamlarında ve ilişkilerinde de olumsuz etkilerle karşılaşabilirler. Yorgunluk ve irritabilite nedeniyle arkadaşlarla ve aile üyeleriyle olan iletişimde sorunlar yaşanabilir. Ayrıca, uyku sorunları olan kişiler, sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınarak sosyal izolasyona sürüklenebilirler. Fiziksel ve zihinsel sağlık üzerine etkiler Uyku bozuklukları, fiziksel ve zihinsel sağlık problemlerine yol açabilir. Uzun süreli uyku problemleri yaşayan kişilerde kalp hastalığı, yüksek tansiyon, obezite ve diyabet riski artabilir. Ayrıca, uyku sorunları yaşayan kişilerde anksiyete, depresyon ve duygu durum bozuklukları daha sık görülebilir. Uyku bozukluğunun önemi ve farkındalık Uyku bozuklukları, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Uyku problemleri yaşayan kişilerin bu konuda farkındalık kazanması ve uygun tedavi ve önlemlerle yaşam kalitelerini artırmaya yönelik adımlar atması önemlidir. Uyku hijyenine dikkat etmek, stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve gerektiğinde profesyonel yardım almak, uyku bozukluklarıyla başa çıkmada etkili yöntemlerdir.
Sıkça Sorulan Sorular
Uyku bozuklukları kaça ayrılır?Uyku bozuklukları, yaklaşık 80'den fazla farklı türde olabilir ve bu türlerin her biri kendi içinde belirtiler ve tedavi yöntemleri sunar.Uyku bozukluğu olduğunu nasıl anlarız?Uyku bozukluğu belirtileri arasında uyumakta zorluk çekme, gece boyunca sık uyanma, gündüz aşırı uyuklama ve uyandıktan sonra hala yorgun hissetme bulunur.Uyku sorunu hangi hastalığın belirtisi?Uyku sorunları, anksiyete, depresyon, astım, kalp hastalıkları ve sinir sistemi bozuklukları gibi birçok farklı hastalığın belirtisi olabilir.Uyuyamama sorunu hangi hastalığın belirtisidir?Uyuyamama sorunu, özellikle anksiyete ve depresyon gibi psikolojik hastalıkların yanı sıra, fiziksel rahatsızlıkların da belirtisi olabilir.Uyku bozukluğu düzelir mi?Evet, uyku bozukluğu uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile düzeltilebilir ve kontrol altına alınabilir.Uyku bozukluğu için hangi doktora gitmeliyim?Uyku bozuklukları için uyku uzmanı, nörolog veya psikiyatrist gibi uzman doktorlara başvurabilirsiniz.Uyku bozukluğuna ne iyi gelir?Uyku bozukluklarına iyi gelen yöntemler arasında uyku hijyenine dikkat etmek, stres yönetimi ve rahatlama teknikleri öğrenmek ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak bulunur. Uzman bir Psikiyatrist bulmak için ilgili bağlantıdan faydalanabilirsiniz. Read the full article
0 notes
saglikvebilgii · 3 years
Text
Kabızlığın En Sık Görülen Nedenleri
Tumblr media
Kalın bağırsak adı ile bilinen kolonun en temel görevi, sindirim sistemi içinde ilerlemesi gereken besin atıklarındaki suyun emilmesini ve dışkıya dönüşmesini sağlamaktır. Kolon kasları, sindirim işleminden arta kalan maddeleri, preistaltizm adı verilen hareketler eşliğinde, sindirim kanalının en son bölümü olan rektuma iletmektedir. Bu ilerleme işlemi dış kolonda bekleme yapar ve uzun süre orada kalırsa, sertleşmekte ve ilerleme işlemi yapması zorlaşmaktadır. Kabızlık olarak adlandırılan bu durumun sebebi tam olarak tespit edilememektedir, fakat kabızlığa neden olan bazı etkenler olduğu bilinmektedir. Kabızlığın en sık görülen nedenleri ise kişilerin yeterli sıvı almaması, hareketsiz bir yaşantıya sahip olması ve lifli gıdalar tüketmiyor olmasıdır. Bitkisel ürünler lif bulundurma bakımın son derece zengindir. Beslenme sırasında alınan lifli gıdalar, dışkının kıvamlı bir hal almasında büyük bir rol oynamaktadır. Bu sayede dışkı sindirim kanalında çok daha kolay bir şekilde hareket edebilmektedir. Diğer genel kabızlık nedenlerini de şu şekilde sıralamak mümkündür; - Hormonlarda yaşanan değişiklikler, - Epilepsi, antidepresan, antiseptik ya da demir ilaçları, - Bağırsakların tıkanmasına neden olabilecek kitleler ya da polipler, - Divertikülit ya da Crohn olarak bilinen iltihaplı bağırsak hastalıkları, - Bağırsak düzeninin bozulmasına neden olabilecek sindirim sistemi ya da metabolik hastalıklar, - Stres, - Dışkıyı erteleme ve uzun süreler boyunca tutma, başlıca nedenler arasında yer almaktadır. Kabızlık nedenleri arasında gösterilebilecek bir diğer unsur hamileliktir. Hamilelik döneminde salgılanan hormonlar, bebeğin gelişerek annenin rahmindeki rektum adı verilen alana baskı yapması ev hamilelik döneminde kullanılan demir ilaçları anne adaylarının kabızlık problemi olmasına neden olabilmektedir. Kabızlık Belirtileri Nelerdir? Her insanın bağırsak hareketleri ve bağırsak düzeni kişiden kişiye göre farklılık gösteren bir durumdur. Normal bir bağırsak düzeninde günde üç kez de defekasyon yapılabilmekte, haftada üç kez de defekasyon yapılabilmektedir. Her iki durumda kişinin genel vücut yapısına ve sindirim düzenine göre farklılık gösterebilmektedir. Kabızlık kendini bazı belirtiler eşliğinde göstermektedir. En belirgin kabızlık belirtileri karın ağrısı, dışkının sert olması, dışkılama sırasında güçlük çekme, kişilerin bağırsakların tamamen boşalmadığı hissine kapılması, parçacıklı ve sert dışkılama, kişilerin haftada üçten az dışkılama sıklığına sahip olması, dışkıda kan, halsizlik, iştahsızlık ve karında şişliktir. Tüm bunların dışında, kronik kabızlık sorunu yaşayan kişilerde basur ya da hemoroit sorunu gözlemlenebilmektedir. Basur, makat çevresinde bulunan damarların zorlanma ve çeşitli sorunlar nedeni ile genişlemesi sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Bu hastalık ise anüs bölgesi çevresinde ağrı, şişlik ve kaşıntı şeklinde kendini göstermektedir. Kabızlık Tedavisi Kabızlık tedavisi bitkisel yöntemler ya da reçeteli ilaçlar kullanılarak çözülebilen bir durumdur. Genel olarak birçok vakada, kişilerin lifli gıda tüketimini arttırmak, daha fazla su tüketmek ya da daha fazla hareket etmek gibi yaşam tarzında yapılacak değişiklikler kabızlığın giderilmesini sağlayabilmektedir. Kabız sorunu yaşayan kişilere kuru kayısı, mürdüm eriği ya da erik gibi kuru meyveler, üzüm, avokado, elma, ıspanak, kızılcık, lahana, kereviz, pırasa, pancar, baklagiller, balık, et, zeytin, kekik ve zeytinyağı tüketilmesi önerilmektedir. Bu gıdalar kişilerin sindirim sisteminin düzene girmesini büyük oranda desteklemektedir. Kabızlık tedavisi sırasında kişilerin stres etkenlerini ortadan kaldırmaları ve tuvalet ihtiyacı hissettiklerinde hemen tuvalete gitmeleri tavsiye edilmektedir. Şiddetli kabızlık yaşandığı durumlarda müshil kullanılabilmektedir. Fakat bu işlem sadece gerektiğinde ve dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Bu tür ilaçlar kullanılırken mutlaka bir uzmana danışılmalı ve ilaç üzerinde yer alan talimatlara kesinlikle uyulmalı, talimat dışına çıkılmamalıdır. Eğer bu yaklaşım sonrasında da kabızlık problemi devam ediyor ve kişiler çeşitli rahatsızlıklar hissediyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalı ve daha etkili ilaç tedavileri uygulanmalıdır. Read the full article
0 notes
ketomanlife · 3 years
Text
Tumblr media
Bu makale, en azından kısmen ketojenik diyete dayalı sağlık iyileştirmelerini tartışmaktadır. Profesör Loren Cordain ve The Paleo Diet® editoryal inceleme kurulu da dahil olmak üzere diğerleri, genel halk için uzun vadeli ketojenik diyet önermiyor veya onaylamıyor. Kısa süreli kullanıldığında veya multipl skleroz, Alzheimer ve diğer hastalıklar için terapötik bir önlem olarak kullanıldığında etkili olabileceğini kabul ediyorlar.]
Dr. Terry Wahls'ın kitabı The Wahls Protocol: Paleo ilkelerini kullanarak tüm kronik otoimmün hastalıkları tedavi etmenin yeni ve radikal bir yolu olan [1], emekliler veya otoimmün rahatsızlıklarla karşılaşan herkes için hayati önem taşıyan konuları vurgulamaktadır. Ama aynı zamanda kitabın ana ifşasından da mütevazı bir şekilde kaçınıyor: Wahls'ın kendi kişisel deneyimi, şiddetli multipl skleroz semptomlarını çarpıcı biçimde iyileştiriyor.
Hevesli bir dövüş sanatçısı ve bisikletçi olan ilk MS tanısı konduğunda Wahls, ilaçlar ve kemoterapi dahil en iyi geleneksel tıbbi bakıma rağmen giderek zayıfladı. Yedi yıl içinde tekerlekli sandalyeye mahkum oldu, sadece iki bastonla kısa mesafeler yürüyebildi.
Kendine sıkı sıkıya bağlı bir geleneksel hekim olarak Batı tıbbının ötesine bakması gerektiğini fark etti ve kendi araştırmasına başladı. Bu, sağlığını o kadar çarpıcı bir şekilde iyileştiren dikkatlice hazırlanmış, titiz bir diyet ve yaşam tarzı müdahalesi ile sonuçlandı, dört ayda baston veya yardım olmadan yürüyebildi ve beş ayda bir bisiklete binebildi (10 yıl sonra ilk kez). Hem standart Batı diyetinin neden olduğu sağlık sorunlarının farkındalığını artırmaya hem de kişisel sonuçlarını çoğaltmak için klinik araştırmalara adanmış olarak bugün tamamen aktif olmaya devam ediyor.
Bunların hiçbirini nasıl bilmiyordum? ( Wahls Protokolünden , s. 5)
Google ve PubMed'de geçirilen saatler sonunda Wahls'ı Paleolitik veya Atalar diyetine yönlendirdi ve bu diyet kendi protokolünün ve iyileşmesinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Profesör Loren Cordain'e, Paleo Diyeti: Yemek İçin Tasarlandığınız Yiyecekleri Yiyerek Sağlıklı Olun adlı kitabı da dahil olmak üzere, araştırmasında güçlü bir erken etki olarak kredi veriyor . [2] Wahls, geleneksel Batı (vejeteryan) diyetini kademeli olarak bıraktı ve deneme yanılma yoluyla, yoğun mikro ve bitkisel besin açısından zengin bir tam gıda rejimini sıfırdan tasarladı. Amacı sadece işlenmiş gıdalar, tahıllar ve baklagiller gibi batı temel gıda maddelerini çıkarmak değil, beyin sağlığını geliştirmek için gereken tüm vitamin ve minerallerin optimal seviyelerini eklemek - takviyeleri değil gıda kullanarak.
Wahls'ın MS semptomlarını iyileştirmiş gibi görünen, sebzeler, bazı meyveler ve sağlıklı yağlar üzerinde ağır olan makro besinlerin dengesi "hafif ketozis" ile sonuçlanır. Protokolü ayrıca düzenli egzersiz, toksin azaltma, e-stim, tüm vücut titreşimi ve stresi azaltmayı da içerir. Bazı takviyeler kullanılabilir, ancak besinlerin büyük kısmı işlenmemiş gıdalardan elde edilir. Tanınmış TED konuşması [3] kısaca protokolünü tanıtıyor ve olağanüstü kişisel dirilişini anlatıyor. 2011'de kaydedildiği zaman olduğu gibi bugün de tam zamanında. 3 milyondan fazla görüntülendi (bu yazı itibariyle).
Birçok koşul, tek etiyoloji
Wahls, çoğu kronik sağlık sorununu ve özellikle MS gibi otoimmün durumları esasen aynı hastalık olarak görmektedir [4]:
“Hastalığın birincil nedeni, mitokondriyal disfonksiyon ve hücre membran disfonksiyonu nedeniyle biyokimyasal disfonksiyon / hızlandırılmış yaşlanmadır. Bu iki şeyi düzeltin - hücreler organları onarmaya başlar, organlar iyi çalışır, yaşlanma yavaşlar ve çoğu zaman tersine döner ve farmakolojik müdahalelere duyulan ihtiyaç azalır ve reçeteli ilaçları sürekli olarak azaltmalı ve çoğu zaman ortadan kaldırmalıyız… ” [5]
Bir e-posta röportajında ​​Wahls, protokolünü kullanarak "birden fazla uzmanlık alanında geniş bir hastalık durumu yelpazesinde" başarıyı rapor ederek hem hastalara yardımcı oluyor hem de daha önce şüpheci olan meslektaşlarının yaklaşımını yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. [5] Hücresel beslenmeyi , mitokondrinin çoğalmasını ve güçlendirilmesini (her bir hücredeki "motorlar" veya enerji üreten alt yapılar) ve optimal biyokimyasal süreçleri eski haline getirmek için tüm kişiyi tedavi etmenin önemini vurguluyor .
MS araştırması sırasında kendi tıbbi uygulamasına işlevsel tıbbı ekleyen Wahls, aynı zamanda temel bütün-gıda, bütün-kişi protokolünün en azından maliyetli bir test ve takviye-yoğun işlevsel yaklaşımlar kadar etkili olabileceğini belirtiyor. Pek çok hastanın bulduğu gibi, iyi işlevsel uygulayıcılar azdır ve tipik olarak sağlık sigortası kapsamında değildir. Genişletilmiş fonksiyonel tedavi, evde gıda bütçesindeki mütevazı bir artışa karşı egzotik laboratuar çalışmaları da dahil olmak üzere binlerce dolara mal olabilir ve bazı fonlar stres azaltma, doğal detoks ve egzersiz için ayrılmıştır.
Protokolünün başarısına rağmen Wahls, tıbbi gözetimin, özellikle MS ve ilaç kullanan diğer otoimmün hastalar için hala önemli olduğuna dikkat çekiyor. Her birey farklı tepki verir. Wahls, protokolün lipid profili, homosistein, insülin ve A1C seviyeleri dahil olmak üzere standart göstergelere göre izlenmesini önerir. Ayarlamalar gerekliyse, bunlar tipik olarak çeşitli sebzelerin, hedeflenen takviyelerin veya muhtemelen tüketilen diyet yağ miktarının oranlarındaki değişiklikleri içerir.
Protokolde Paleo vs Keto
Wahls Protokolü, her gün altı ila dokuz fincan sebze (ve bazı meyveler) üzerine kurulu üç farklı diyet veya diyet seviyesi sunar. Wahls, şeker, tahıl, patates ve süt ürünleri gibi klasik Batı beslenme stresini ortadan kaldırmanın ilk zorluğunu kabul ediyor. Bunlar önce vurgulanmaz, sonra kısıtlanır ve son olarak "Wahls Paleo Plus" adı verilen üçüncü seviyede ortadan kaldırılır. Bu seviye, "hafif" ketozu hedefler ve MS semptomlarını tersine çevirdiği için Wahls tarafından kredilendirilir.
Wahllar, her seviyede egzersiz, e-stim, detoks ve stres azaltmayı içerir.
"Wahls Paleo Plus", diğer ketojenik planlara kıyasla alışılmadık derecede besleyicidir ve hindistancevizi sütü, deniz yosunu, sakatat ve otla beslenen veya diğer özenle elde edilen diğer ketojenik planlara kıyasla en az altı bardak yeşillik, kükürt açısından zengin ve renkli sebzeler içerir. protein. Ketoz tutarlı olmalıdır (ancak aralıklı olabilir.)
Bununla birlikte, Wahls, hiçbir modern (veya atadan) avcı-toplayıcı popülasyonun yıl boyunca ketojenik bir diyet uygulamadığını ve bu web sitesinde belirttiğimiz gibi , ketoziste süresiz olarak kalmanın pratik veya hatta arzu edilmeyebileceğini gözlemlemektedir. . Periyodik oruç tutma (veya oruç taklit eden diyet), diğer kalori kısıtlamaları ve ketojenik bir diyetin bir bireyin etnik kökeninin kış mevsimiyle eşleştirilmesi yoluyla bisiklet sürmeyi tercih etti. [5]
Bu, her yıl cömert bir süre için terapötik ketozu teşvik eder, otofajiyi ve detoksifikasyonu teşvik etmek için ara sıra kontrollü oruçtan yararlanır ve "Wahls Paleo" da (ikinci seviye protokol.)
"Wahls Paleo" araştırma sonuçları
Wahls [6], hastalarının çoğunun diyetin ikinci seviyesini veya "Wahls Paleo" yu seçtiğini tahmin ediyor. Temel olarak dokuz bardak sebze ile birçok ortak Paleo kuralını takip eder. Glüten içeren yiyeceklere izin verilmez ve baklagiller, esmer pirinç veya patates gibi nişastalar ciddi şekilde sınırlıdır (haftada en fazla iki porsiyon).
Kitaplarında (ve internette) sabırlı başarının anekdot kanıtı güçlüdür, ancak Wahls ağızdan ağza sözlerin ötesine geçmiştir. Tipik olarak "Wahls Paleo" düzeyinde [5] müdahalesi, birçok çalışmada MS semptomlarında iyileşme veya tersine dönme göstermiştir.
İlk olarak 2019'da PloS One'da yayınlanan bir çalışma, lipid profillerindeki değişiklikleri ve yorgunluk puanlamasındaki ilgili gelişmeleri izledi. Müdahale (diyet artı e-stim, egzersiz ve stres azaltma) 12 ay boyunca progresif MS'in birincil semptomu olan yorgunluğu ölçülebilir şekilde azalttı. [7]
Aynı müdahalenin, ilk olarak Dejeneratif Nörolojik ve Nöromüsküler Hastalıkta yayınlanan bir 2017 çalışmasında, öncelikle hafif ila orta dereceli ilerleyici MS hastalarında yürüyüş ve dengeyi iyileştirdiği gösterilmiştir . [8] Wahls, bazı önemli iyileştirmelerin gösterildiği ilgili bir YouTube videosu paylaştı. [5,9]
İlk olarak The Journal of the American College of Nutrition'da yayınlanan bir başka önemli 2017 çalışması, duygudurum, bilişsel ve yürütme işlevi ve anksiyete için progresif MS hasta puanlarının Wahls müdahalesi tarafından ölçülebilir şekilde iyileştirildiğini gösterdi [10]. Yazarlar, özellikle, Paleolitik diyet bileşeninin, egzersiz veya stres yönetiminden daha doğrudan ruh halini ve bilişi geliştirdiğini belirtti. Yorgunluk, anksiyete ve depresyon puanları daha kademeli olarak arttı, ancak birkaç ay sonra önemli iyileşme gösterdi.
Son olarak, ilk olarak Nutrients'te yayınlanan bir 2019 araştırması, "Wahls Paleo" yu standart bir Amerikan "sağlıklı diyeti" ile karşılaştırdı. Geleneksel beslenme önyargısı, Wahls'ın tavsiyelerine karşı dikkatli bir şekilde dengelenmiştir ve besin yoğunluğunun her iki diyette de karşılaştırılabilir olduğu sonucuna varılmıştır (özellikle Wahls diyetinin takip edilmesi "güvenli") [11]
Dr. Wahls'ın çalışması, tüm otoimmün hastalıkların tedavisi için önemli çıkarımlara sahiptir. MS gibi uzun süredir devam eden, ilerleyici güçten düşüren bir hastalığın semptomlarını tersine çevirmedeki başarısı, çok daha geniş bir tanınmayı hak ediyor.
0 notes
lfmcn · 4 years
Text
Şeker Hastalığı; Nedir, Belirtileri ve Tedavisi
Şeker hastalığı; pankreastan salgılanan insülin hormonunun az salgılanması veya hiç salgılanmaması sonucu ortaya çıkar. Ülkemiz genelinde şeker hastalığı genelde 45 yaş üzerinde, nadirende gençlerde görülür. Şeker hastalığı kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Şeker hastalığı kalp, böbrek, karaciğer gibi organların çalışma mekanizmalarını olumsuz etkiler. Bu nedenle şeker hastaları ilaç kullanımına, beslenmeye, oluşabilecek komplikasyonlara, fiziksel aktivitelere dikkat edilmelidir. Şeker hastalığının çeşitleri vardır. Tip 1 ve Tip 2 en çok rastlanılan çeşididir. Tip 1 diyabet çocukluk çağında görülen diyabet tipidir. Tip 2 diyabet ise yetişkinlerde görülen diyabet tipidir.
Tumblr media
Şeker Hastalığının nedenleri nelerdir?
Şeker hastalığının birçok nedeni vardır.Bunlardan en önemlisi stres faktörüdür. Yaşam koşulları, çalışma koşulları, aile içi ilişkiler, çevresel faktörler, stresi tetikleyen unsurlardır. Şeker hastalığının genel nedenleri arasında şunlar sayılabilir: Genetik yatkınlık Hareketsiz yaşam Yetersiz ve dengesiz beslenme Hamilelik Sigara ve alkol kullanımı Bu nedenler hayatımızda önemli bir yer tutar. Bireyler stres faktörünü olabildiğince azalttığında diğer nedenler de düzeltilebilir ve hayata normal bir şekilde devam edilebilir. Bu yazı tamamen bilgilendirme amaçlı yazılan bir yazıdır. Yazıda bulunan belirtiler, nedenler ve risk faktörleri başlıkları siz okuyucularımızı bilgilendirmek adına yazılmış genel bilgilerdir. Her birey ve tedavisi özel olduğu için mutlaka hastaneye gidilmelidir.
Şeker Hastalığında Risk Faktörleri Nelerdir?
Şeker hastalığının risk faktörleri hala araştırılmaktadır. Genetik faktörlerin öneminin büyük olduğu konusunda çeşitli araştırmalar hala devam etmektedir. Tip 1 diyabet için genel olarak risk faktörleri arasında: • Kilo • Genetik bozukluk • Hamilelikte annenin kullanmış olduğu ilaçlar • Kadınlarda ve erkeklerde bel ölçümleri risk faktörü içinde değerlendirilen unsurlar arasındadır.
Tumblr media
Şeker Hastalığının Belirtileri ve Bulguları Nelerdir?
Şeker hastalığında hastalığa özgü, hastalığı tam anlamı ile yansıtan belirtiler mevcuttur. Ancak bu belirtiler her zaman ortaya çıkmayabilir. Gizli bir şekilde seyredebilir. Vücut direnci düştüğü anda ortaya çıkan şeker hastalığı genellikle gizli şeker olarak değerlendirilir. Bu şeker hastalığı hiçbir şekilde belirti vermediğinden dolayı son derece tehlikeli olabilir. Bireyler bir anda akut bir şekilde rahatsızlanabilir. Şeker hastalığının belirti ve bulguları arasında: • Çok su içme • Çok sık idrara çıkma • Çok fazla susama hissi • Aşırı yemek yeme isteği • Açıklanamayan kilo kaybı • Ayaklarda uyuşma hissizlik oluşması • Bulanık görme • Yorgunluk • Halsizlik
Tumblr media
Şeker Hastalığının Komplikasyonları Nelerdir?
Şeker hastalığında akut ve kronik olmak üzere iki tip komplikasyon vardır. Akut komplikasyonlar; hipoglisemi (kan şekerinin normalden daha düşük seviyede olması), ketoasidoz ve laktik asidozdur. Buna ek olarak fungal enfeksiyonlar eşlik eder. Fungal enfeksiyonlar özellikle el ve ayak tırnaklarında mantarlara neden olur. Kronik komplikasyonlar arasında ise; kardiyovasküler hastalık, nefropati (böbreklerin hasar görmesi), nöropati, impotans (cinsel güçsüzlük) yer alır. Şeker hastalığında komplikasyonlardan korunmak için cilt bakımı, ilaçların kontrollü bir şekilde alınması, beslenme, egzersiz ve eğitim gibi durumların mutlaka yapılması gerekir. Ayak bakımı, tırnak bakımı mantar ve ayak komplikasyonları açısından son derece önemlidir.
Tumblr media
Şeker Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Şeker hastalığı, insülin direnci ve beden kitle endeksine göre yağ, kas oranlarının belirlenmesi, insülin direncinin ölçülmesi, tanı koymak için yapılması gereken tüm tetkikler sonucunda ortaya çıkar. Kronik bir hastalıktır. Bu nedenle de tedavisi ömür boyu devam eder. Düzenli ilaç kullanmayı gerektiren bir hastalıktır. Sürekli doktor kontrolünde olmak ve kan şekerinin takip edilmesi şeker hastalığının yönetim sürecini kolaylaştıran bir faktördür. Şeker hastalığı tedavisinde şeker, karbonhidrat gibi şeylerden uzak durmak gerekir. Ana ve ara öğünler çok önemlidir. Şeker hastalığında genellikle insülin metabolizmasını düzenleyici ilaçlar kullanılır. Her bireyin belirtisi ve durumu göz önünde bulundurularak tedavi başlanır. Bu nedenle yukarıda bahsedilen belirtiler kendinizde var ise çevreden duyduğunuz alternatif yöntemleri uygulamak ve başka şeker hastalarının kullandığı ilaçları kullanmak yerine mutlaka alanında uzman bir hekime ve dahiliye polikliniğine giderek gerekli muayenelerden ve tetkiklerden geçmeniz gerekir. Şeker hastalığı konusunda eğitim veren ve şeker hastalarına farkındalık kazandırmak amacıyla oluşturulmuş diyabet okulları mevcuttur. Bu diyabet okulları diyabet hakkında, tedavi hakkında çeşitli bilgilendirmeler sağlar. Hastalar birbirleri ile etkileşim içinde olarak iyileşme sürecine katkı sağlamış olur. Read the full article
0 notes
baknedio · 4 years
Text
Kardiyolog Uçar: Kalp hastalıkları artabilir, ilaçları ihmal etmeyin
02 Nisan 2020, Perşembe 10:47
İstanbul
Tumblr media
İlacı biten hastaların hastaneye gitmekten korkması, evdeki hareketsiz yaşam, kötü beslenme ve koronavirüs salgını sonrası vücutta oluşan stres nedeniyle bu dönemde kalp hastalıklarının kontrolden çıkabileceğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Uçar uyardı. Uçar, Sağlık Bakanlığı’nın raporla alınan ilaçlar için süreyi uzattığını hatırlatarak, kişilerin eczaneden ilaçlarını alabileceklerini ifade etti.
Koronavirüs, kronik hastalığı olan kişileri daha olumsuz etkiliyor. Bu hastalıkların başında ise kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı, ritim problemleri ve tansiyon gibi kalbi olumsuz etkileyen hastalıklar geliyor. İlaçları biten bazı hastaların hastaneye gitmemek için ilaçlarını bıraktığını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Uçar önemli uyarılarda bulundu.
“KRONİK HASTALARIN RAPOR SÜRELERİ UZATILDI”
Kalp hastalarının risk grubunda yer aldığının altını çizen Doç. Dr. Hakan Uçar, “Kronik hastalık adı altında ifade ettiğimiz hastaların birçoğunu kalp hastaları oluşturuyor. Bunlar kalp yetmezliği, ritim problemi, tansiyon ve damar tıkanıklığı olan hastalar. Daha önce felç geçirmiş kişiler ve diyabeti olan hastalar bu grupta değerlendirilebilir. Değişmeyen bir bilgi var, dünyada ölümlerin en sık sebebi kalp hastalıkları.  Şu an Türkiye’de bile her 5 dakikada 1 kişi kalp hastalığından hayatını kaybediyor.  Bu oran koronavirüse göre çok daha yüksek. Bu nedenle biz kalbi korumaya yönelik önlemlere dikkat etmeliyiz. Hastalar ilaçlarını düzenli olarak alsınlar. Eğer ilaçları veya raporları bittiyse bile kısa sürede ilaçlarını temin etsinler. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çalışması var. Hastaların raporları uzatıldı. Reçete yazılmadan hasta eczaneden ilacını alabilecek” dedi.
“ACİL DURUM OLMADIKÇA HASTANEYE GİTMEYİN”
Kalp hastalarının bu dönemde göğüs ve nefes darlığı şikayeti olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Hakan Uçar, “Bunların çoğunun altında panik atak şikayetleri yer alabilir. Bunun yanında kalp hastalığı da neden olabilir. Hasta böyle bir şüphe anında doktoru ile iletişime geçmelidir.  Eğer gerekiyorsa doktora gitmelidir. Çok belirgin şikayeti olmayan kişinin şu dönemde hastanelere gitmemesi gerekiyor” diye konuştu.
“TANSİYON HASTALARI SAKIN İLAÇLARINI DEĞİŞTİRMESİN”
Bunun yanı sıra kontrolsüz hipertansiyon hastalarının durumuna dikkat çeken Doç. Dr. Uçar, uyarılarını şöyle sıraladı:
“Hastaların ilaçlarını değiştirmeleri konusunda bazı haberler yer alıyor. Bu konuda ne Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin ne de Amerikan Kardiyoloji Derneği’nin herhangi bir açıklaması, önerisi yok. Hastaların ilaçları değiştirmesi yönünde hiçbir bilgi yok. İleride ne olacağını bilemeyiz. Biz hastalara bu ilaçları değiştirmelerini önermiyoruz. İlaçlarını kullanmaya devam etsinler. Birtakım tansiyon ilaçlarının koronavirüs riskini artırdığı yönünde bilgiler var. Bunlarla ilgili elimizde bilimsel bir kanıt ve veri yok. Şu dönemde hastaneye gidip ilaçlarını değiştirerek hastalıkla ilgili risk almayın. Bir şey yokken gereksiz yere virüsü kapabilirsiniz.”
YAĞLI YEMEKLER, HAREKETSİZLİK KALBİ ETKİLEYEİBLİR
Kişileri ‘evdeyiz’ diye düşünerek bol kalorili besinlere yöneldiğinin altını çizen Uçar, bu dönemde kalp hastalıklarının artabileceğini belirterek şu uyarılarda bulundu:
“Bu dönemde kişiler hareketsizlik nedeniyle kilo alabilir. Kalp hastaları, uymaları gereken tuzsuz, yağsız, sebze ve meyve yönünden zengin bir beslenme programı yapmalılar. Evde çeşitli egzersizler yapsınlar. Kalp hastalıkları bu dönemde kontrolden çıkabilir. Mevcut öneriler neyse şu dönemde de onları uygulasınlar. Bu dönem hastalığın kontrolden çıkma nedeni ise ilacı biten hastaların hastaneye gidip ilacı yazdırmaktan korkması, evdeki hareketsiz yaşam, vücutta oluşan stres kalp hastalıklarını tetikleyebilir. Bu dönemde çok daha dikkatli olmamız gerekiyor. Koronavirüs, ciddi akciğer tutulumuna neden olduğu hastalarda kalp krizi benzeri tablolar oluşturabiliyor. Biz bazı hasta gruplarını acil servislerde değerlendiriyoruz. Kriz değerleri yüksek çıkabiliyor. Akciğerin fazla etkilenmesi nedeniyle kanı yeterince oksijenize edememesi, kalp kasının yeterince oksijen alamamasına neden oluyor. Bu nedenle kalp kası hücrelerinin ölümüne neden olabiliyor. Asıl sebep damar tıkanıklığı olmadığı halde akciğer kaynaklı sebeplerden dolayı kalp krizi tabloları oluşabiliyor. Mevcut durum damar tıkanıklığı değil ama kalp krizi benzeri bir durum oluşabilir. Hastaların bu nedenle dikkat etmesi gerekiyor.”
“SİGARA İÇENLERDE RİSK 15 KAT DAHA FAZLA”
Sigara konusuna da değinen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Uçar, koronavirüs hastalarında ölüm oranının 15 kat artırdığını belirtti. Son olarak mecbur olunmadığı sürece hastaneye gidilmemesini anlatan Uçar, “Bazı hastalar raporları bitti diye hastaneye gidip yazdıramıyor. Ancak Sağlık Bakanlığı, raporları uzattı. Hastalar mevcut ilaçlarını reçete yazdırmadan eczaneden alabilecek. Şu günlerde mümkün olduğunca hastaneye gitmeyin. Tansiyon ilaçlarını değiştirmeyin. Evde olduğunuz süre zarfında kendinizi bol kalorili yemeklere vermeyin, spora devam edin. Bu dönemler korku ve kaygı yüksek. Komplo teorileri ortada dolaşıyor.  Bunları dikkate almayın, işin uzmanından bilgi alın” ifadelerini kullandı.
Kaynak: DHA
Bu Yazı Kardiyolog Uçar: Kalp hastalıkları artabilir, ilaçları ihmal etmeyin adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/kardiyolog-ucar-kalp-hastaliklari-artabilir-ilaclari-ihmal-etmeyin/
0 notes
bursamasaj78 · 4 years
Photo
Tumblr media
Fibromiyalji Kas-iskelet sistemi yaygın ağrıları, uyku bozuklukları, yorgunluk, derinde lokalize hassas noktalar ile karakterize eklem dışı romatizmal bir sendromdur. Sabah tutuklukları, yaygın ağrılar, kas sertlikleri, kronik baş ağrıları, huzursuz bacak sendromu, irritabl barsak ve mesane sendromları, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, anksiyete ve depresyon gibi semptomlara sahiptir. Hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde bozar. Nöromuskuler masaj ve manuel lenfa drenajı, pasif germeler, sıcak uygulamalar tedavi kapsamında değerli bir yere sahiptir. Masaj, dolaşımı artırarak kas gerginlik ve ağrılarını azaltır. Yorgunluk, stres, anksiyete, depresyon, uyku bozuklukları gibi bir çok semptomları azalttığıda belirtilmiştir. Bursa Masör | Bursa Masaj | Bursa Refleksoloji ~ 0543 325 46 12 #bursamasaj #masaj #masajbursa #bursamasör #masörbursa #bursarefleksoloji #refleksolojibursa #heykel #fsm #setbaşı #zaferplaza #kentmeydanı #fibromiyalji fibromiyalji, fibromiyalji masaj, fibromiyalji tedavisi, fibromiyalji ilaçları, fibromiyalji doktorları, fibromiyalji hangi doktor, fibromiyalji nasıl geçer, fibromiyalji atakları, yumuşak doku romatizması fibromiyalji, fibromiyalji noktaları
0 notes
themoiira · 5 years
Text
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız? I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/serotonin-ihtiyacinizi-dogal-olarak-nasil-artirirsiniz/
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?
Tumblr media
Serotoninin neredeyse bütün insan davranış süreçlerinde rol oynadığını biliyor musunuz? Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız? Duygularınızdan, sindirim ve motor becerilerinize, bu güçlü kimyasal yaşam ve vücut fonksiyonunun bir çok yönünü etkiler.
Serotonin reseptörleri beyin boyunca bulunur, burada bir bölgeden diğerine mesaj gönderen nörotransmiterler olarak çalışırlar. Ancak insan vücudundaki serotoninin çoğunluğu aslında sindirim, iştah, metabolizma, ruh hali ve hafıza dahil olmak üzere bir dizi biyolojik işlemi etkilediği bağırsakta bulunur.
Serotonin seviyenizi artırmak, depresyon için doğal bir çare olarak çalışabilir ve genel ruh halinizi iyileştirebilir. Ancak bu ve herhangi bir nörotransmitter ile, onun da vücutta birikmesini istemiyorsunuz. Bu nedenle serotonin düzeylerinizi doğal olarak arttırmak, kötü yan etkileri olan antidepresanlarıkullanmaktan daha iyi bir seçenektir .
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız? Serotonin Nedir? Vücuttaki Roller
Serotonin, bir nörotransmiter görevi gören bir kimyasaldır, yani beynin bir bölgesinden diğerine sinyal göndermeye yardımcı olur. Serotoninin kimyasal adı 5-hidroksitriptamindir ve bazen 5-HT olarak adlandırılır. Bir nörotransmitter olarak, nöral aktiviteyi kontrol eder ve çok çeşitli nöropsikolojik süreçlerde rol oynar.
Serotonin beyinde nasıl çalışır? Vücudun serotoninin sadece yüzde 2’si beyinde bulunur ve yüzde 95’i hormonal, endokrin, otokrin ve parakrin etkilerini modüle ettiği bağırsakta üretilir. Beyinde, vücutta doğal olarak meydana gelir ve bir nörotransmiter olarak çalışır, motor işlevini, ağrı algısını ve iştahını düzenlemek için beyne kimyasal mesajlar veya sinyaller gönderir. Ayrıca kardiyovasküler fonksiyon, enerji dengesi, sindirim fonksiyonu ve ruh hali düzenleme dahil olmak üzere çeşitli biyolojik süreçleri modüle eder.
Serotonin, ruh halini düzenleme ve hormonları doğal olarak dengelemekabiliyeti ile bilinen temel bir amino asit olan triptofanın bir yan ürünüdür . Triptofan beyindeki serotonine dönüşür ve ruh halinizi kontrol altına almak ve stres hormonu üretiminizi azaltmak için diğer temel amino asitleri kullanılabilir hale getirmeye yardımcı olur.
Serotonin – Dopamin
Serotonin ve dopaminin işlevi nedir? Her ikisi de depresyonda rol oynayan nörotransmiterlerdir. Serotonin bir ruh hali düzenleyicisi olarak işlev görür ve ayrıca sindirim ve uyku gibi diğer birçok vücut işleminde de rol oynar. Dopamin, beyindeki “zevk merkezi” olarak adlandırılan şeye bağlıdır. Vücudunuz, ödüllendirildiğinde dopamin salgılıyor, ancak düşük dopamin seviyeleri düşük motivasyona ve çaresizlik duygularına neden olabilir.
Serotonin ve dopamine bakıldığında, en büyük fark, iki nörotransmiterin ruh halinizi nasıl etkilediğidir. Dopamin, zevkli deneyimlerden sonra serbest bırakılır ve serotonin duyguları işleme şeklinizi etkilerken, motivasyonunuzu ve ilginizi değiştirir. Optimal sağlık için, dopamin ve serotonin seviyelerini dengede tutmamız gerekir.
Serotonin’in Ruh Sağlığı ve Depresyonla İlişkisi
Serotonin sinir hücrelerimiz arasında sinyaller ileterek, ruh halimizi ve uykumuzu etkileyen beyin fonksiyonlarını değiştirme yeteneği verir. Depresyon için Serotonin, yıllar boyunca birçok klinik ve preklinik çalışmanın odak noktası olmuştur. Araştırmacılar, kimyasalın insandaki beyin bölgeleri boyunca birçok reseptöre işaret ettiğini biliyorlar, ancak serotoninin bir antidepresan olarak kesin mekanizmaları hala araştırılmaktadır.
Columbia Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, serotonin için bilinen 15 reseptörün çoğunluğunun depresyon ve depresyon benzeri davranışla bağlantılı olmasına rağmen, en çok çalışılan 1A ve 1B reseptörleri olduğunu göstermektedir. İnsan beyni görüntüleme ve genetik çalışmalar, bu iki reseptörün depresyon ve antidepresan tedaviye yanıtta rol oynadığını göstermektedir.
Dünya Psikiyatrisinde yayınlanan bir incelemeye göre , “kanıtlar, serotonin fonksiyonunun bozulmasının bazı durumlarda klinik depresyona neden olabileceğini göstermektedir.” Ayrıca kanıtlar, düşük serotonin fonksiyonunun, bir hastanın bir birincil depresyondan ziyade depresyondan kurtulma yeteneğini tehlikeye sokabileceğini göstermektedir. savunmasız insanlarda ruh halini düşürme etkisi. Bu, triptofan delesyonunun, önceden depresyon atakları olan kişilerde, aile öyküsü nedeniyle sadece daha yüksek bir depresyon riski taşıyanlara kıyasla daha belirgin olduğunu gösteren çalışmalar nedeniyle doğru görünmektedir.
SSRI’ları içeren çalışmalar, serotoninin ruh halimize doğrudan etkisi olamayacağını, aksine depresyon semptomlarını hafifletmeye yardımcı olan otomatik duygusal tepkilerde olumlu kaymaları destekleyebildiğini göstermektedir.
Serotonin Faydaları ve Kullanım Alanları
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  1. Mood ve Bellek geliştirir
Araştırmalar düşük beyin serotonin seviyelerinin zayıf hafıza ve depresif ruh hali ile ilişkili olduğunu göstermektedir . Ayrıca serotonin ve triptofanın bağırsakta beynin eksenini değiştiren ve ruh halinizi ve bilişsel sağlığınızı etkileyen alternatifler ürettiğini de biliyoruz. Araştırmacılar, diyet triptofan seviyelerinin düşürülmesinin, beyin serotonin seviyelerinin düşürülmesine neden olarak etkilerini araştırmak suretiyle serotoninin depresyondaki rolünü araştırabildiler.
2. Sindirim Düzenler
Vücudun serotonininin yüzde doksan beşi bağırsakta üretilir. Araştırmalar,kimyasalın bağırsak motilitesinde ve iltihabında rol oynadığını göstermektedir. 5-HT doğal olarak serbest bırakıldığında, bağırsak hareketliliğini başlatmak için belirli alıcılara bağlanır. Serotonin ayrıca iştahı düzenler ve gıdaları sindirim sistemini tahriş ettiklerinde daha hızlı bir şekilde ortadan kaldırmak için daha fazla kimyasal üretir.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  3. Ağrı giderir
Pain Research and Treatment dergisinde yayımlanan bir çalışmada kronik bel ağrısı olan hastalarda postoperatif ağrı düzeyleri ile serum serotonin düzeyleri arasında ters bir ilişki olduğu bulundu. Başka bir çalışma , sağlıklı gönüllülere 5-HT fonksiyonunu manipüle etmek için akut triptofan tükenmesi geçirdiklerinde, bir ısı termoduna cevap olarak önemli ölçüde azalmış bir ağrı eşiği ve tolerans yaşadıklarını buldu.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  4. Kan Pıhtılaşmasını Destekler
Kanın pıhtılaşmasını ilerletmek için yeterli serotonine ihtiyacımız var . Kimyasal, kan iyileşmesinde yardımcı olmak için kan trombositlerinde salınır. Ayrıca, küçük damarları daraltmak için çalışır, böylece kan pıhtıları oluşturur. Bu serotonin yararı iyileşme sürecine yardımcı olsa da, çok fazla serotoninin koroner kalp hastalığına katkıda bulunan kan pıhtılarına yol açabileceğine dair kanıtlar da vardır , bu nedenle, olumsuz etkileri önlemek için normal serotonin aralığında kalmak önemlidir.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  5. Yara iyileşmesine yardımcı olur
Uluslararası Moleküler Bilimler Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada , serotoninin yanık hastalarında cilt iyileşmesini arttırmada potansiyel bir terapötik aday olarak hareket ettiği tespit edildi. Araştırmacılar serotoninin hücre göçünü önemli ölçüde hızlandırdığını ve yara iyileşme sürecini in vitro ve vivo yanık yaralanma modellerinde iyileştirdiğini buldu.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  Normal Serotonin Serileri
Serotonin seviyelerinizi kan testi ile test ettirebilirsiniz. Kan tipik olarak damardan alınır ve sonuçlar için laboratuara gönderilir. Serotonin eksikliği veya karsinoid sendromu riski taşıyan kişilerin (yüksek serotonin düzeyleri) kan testine ihtiyacı olabilir. Normal serotonin aralığı mililitre (ng / mL) başına 101-283 nanogramdır. Düzeylerinizi bir laboratuardan aldıktan sonra, test ölçümleri farklı olabileceğinden ve normal sonuç olarak kabul edilenleri değiştirebildiğinden, bunları sağlık uzmanınızla görüşmek en iyisidir.
Serotonin Eksikliği Belirtileri ve Nedenleri
Araştırmalar, bozulmuş serotonin fonksiyonunun, depresyon, anksiyete, zorlayıcı davranış, saldırganlık, madde kötüye kullanımı, mevsimsel duygusal bozukluk, bulimya, çocukluk hiperaktivitesi, aşırı duygusallık, mani, şizofreni ve davranış bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluklarla ilişkili olduğunu göstermektedir.
Düşük serotonin semptomları aşağıdakileri içerir:
Depresyon hali
kaygı
Panik ataklar
saldırganlık
sinirlilik
Uyku problemi
İştah değişiklikleri
Kronik ağrı
Zayıf hafıza
Sindirim sorunları
Baş ağrısı
Düşük serotonin seviyesine neden olan nedir? Serotonin, karmaşık bir kimyasal madde ve reseptör sisteminin bir parçasıdır. Düşük serotonin seviyeniz varsa, diğer nörotransmitterlerde eksiklikler olabilir, bu da bu gibi belirgin semptomlara neden olur. Araştırmacılar serotonin eksikliğine neyin neden olduğunu kesin olarak bilmiyorlar, ancak genetik, zayıf beslenme ve yaşam tarzı nedeniyle olabilir. Kronik stresle uğraşıyorsanız veya ağır metaller veya böcek ilaçları gibi toksik maddelere maruz kalırsanız, daha düşük serotonin riski altında olabilirsiniz. Diğer nedenler arasında güneş ışığı eksikliği ve uzun bir süre boyunca belirli ilaçların alınması olabilir.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  Eksikliği tedavi nasıl
Farmasötik ilaçlara ihtiyaç duyulmadan serotonin düzeylerini artıracak doğal serotonin gıdaları ve güçlendiricileri vardır.
1. Anti-İnflamatuar Gıdalar
Bağırsaklarınızın sağlığının, vücudunuzun serotonin üretme yeteneğini değiştireceğini biliyor musunuz? Bağırsak sağlığınızı artıracak ve iyi ve kötü bakteri dengesini artıracak iltihap önleyici gıdalar yemeniz önemlidir . En iyi yiyeceklerden bazıları arasında yabani yakalanmış somon, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, fındık ve taze sebzeler bulunur.
Bağırsaktaki iyi bakterileri en üst düzeye çıkarmak için, probiyotik yiyecekler de faydalıdır. Kefir, kombucha, probiyotik yoğurt ve elma sirkesi yemek veya içmek bağırsak sağlığınızı iyileştirmeye yardımcı olacaktır. Avokado, hindistancevizi yağı, sızma zeytinyağı ve ghee gibi sağlıklı yağlar da iltihabı azaltmaya yardımcı olacak ve serotoninin doğal üretimini destekleyecektir.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  2. Egzersiz
Araştırmalar, egzersizin beyin fonksiyonu üzerinde yararlı etkilere sahip olduğunu göstermektedir çünkü nörotransmiterler dopamin, serotonin ve noradrenalini modüle etmektedir. Bu kimyasal haberciler egzersiz, beyin fonksiyonlarını etkileme ve hatta nörolojik bozuklukları iyileştirmeye katkıda bulunur.
3. Yeterince Güneş Işığı Alın
Yeterli güneş ışığı almazsanız, serotonin nörotransmitteri doğru şekilde üretilmeyecektir. Araştırmalar  güneş ışığı ile serotonin üretimi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu göstermektedir . Güneş ışığına maruz kalmanın beyni kimyasal serbest bırakması için tetiklediğine inanılmaktadır. Bu, en azından kısmen neden düşük serotonin seviyelerinin mevsimsel duygusal bozukluk 0r SAD ile ilişkili olduğunu açıklayabilir .
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  4. Triptofan
Besinlerde yayınlanan araştırmalar , triptofan alımının azalmasının, mutluluğu artıran bazı beyin aktivitelerinde önemli düşüşlere yol açabileceğini göstermektedir. Bir çalışmaya göre, hastalar günde 6 gram L-triptofan aldıklarında duygudurum bozuklukları, bağımlılıklar veya hormonal problemlerle ilgili negatif semptomları azaltmada sıklıkla başarılıdırlar. Bu miktarda triptofanın birkaç ay boyunca her gün alınmasının, ruh hali değişimlerini, sinirlilik, gerginliği ve huzursuzluğu azalttığı gösterilmiştir.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  5. 5-HTP
5-HTP veya 5-Hidroksitriptofan, vücut tarafından doğal olarak üretilen bir amino asittir. Serotonin üretmek için kullanılır, bu nedenle 5-HTP takviyesi genellikle ruh halini iyileştirmek ve depresyon belirtilerini azaltmak için kullanılır. 5-HTP takviyelerini çevrimiçi olarak ve sağlık mağazalarında bulabilirsiniz. Ancak araştırmacılar , 5-HTP takviyelerinin, bir amino asit dengesizliğini önlemek için dikkatli bir şekilde ve doktorun altında kullanılmasını önermektedir.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  SSRI’lar Kullanımlar ve Yan Etkiler
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri veya SSRI’lar, beyninizdeki serotonin seviyelerini artırarak depresyon semptomlarını iyileştirmek için kullanılır. En yaygın SSRI türlerinden bazıları Prozac ve Zoloft’tur.
Nöropsikolojik çalışmalar , hem sağlıklı hem de depresyonda olan katılımcılarda, SSRI’lerin uygulanmasının, beynin duygusal olarak yönlendirilen bilgilere tepki verme şeklindeki olumlu değişikliklere yol açtığını göstermektedir. Ancak, diğer araştırmalar , hastaların yalnızca yüzde 50’sinin SSRI’lara yanıt verdiğini ve etkili remisyonun zamanın yüzde 30’undan daha az gerçekleştiğini göstererek yeni antidepresan stratejilerinin gerekli olduğunu belirten farklı sonuçlar olduğunu bildirmektedir.
SSRI’lar dünyada en çok reçete edilen antidepresan ilaçlardır, ancak potansiyel yan etkileri olmadan gelmezler. En sık görülen yan etkilerden bazıları uyuşukluk, mide bulantısı, sinirlilik, baş dönmesi, baş ağrısı, ishal, uyku sorunu, cinsel problemler ve bulanık görmedir.
SSRI’lar ayrıca bazı ilaçlarla etkileşime girer ve bazı ilaç ilaçları veya bitkisel takviyelerle birleştirildiğinde tehlikeli etkilere neden olabilir. Muhtemel etkileşimler hakkında sağlık uzmanınıza danışın.
Ve SSRI’ları durdurduktan sonra çekilme benzeri semptomlar yaşama riski vardır. Bu belirtiler arasında bir huzursuzluk, baş dönmesi, mide bulantısı, grip benzeri semptomlar ve daha fazlası olabilir.
SSRI’lara ek olarak, depresyon için kullanılan başka bir ilaç sınıfına serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri veya SNRI’ler denir. Bu ilaçlar, başka bir nörotransmitter olan hem serotonin hem de norepinefrin düzeylerini arttırır.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  Serotonin Sendromu Nedenleri ve Tedavisi
Bir tür serotonin toksisitesi olan Serotonin sendromu, vücutta yüksek seviyede kimyasal biriktiğinde görülür. Bunun nedeni bazen düzeyleri yükselten iki veya daha fazla ilaç almak veya ilaçları bazı bitkisel takviyelerle birleştirmek olabilir. LSD, kokain, ecstasy ve amfetaminler gibi yasadışı uyuşturucuların kötüye kullanılması da bu duruma neden olabilir.
En sık karşılaşılan serotonin sendromu belirtileri anksiyete, huzursuzluk, ajitasyon, terleme ve konfüzyondur. Daha ciddi vakalarda, kas seğirmesi, kas sertliği, düzensiz kalp atışı, yüksek tansiyon, yüksek ateş ve nöbet gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Araştırmalar ayrıca yüksek serotonin düzeylerinin kemiklerimiz üzerindeki etkilerinden dolayı osteoporoz riskini arttırdığını göstermektedir. Bu belirtileri fark ederseniz, sağlık uzmanınıza danışın ve seviyelerinizi test ettirmek için onunla konuşun.
Bu durumla ilgilenen kişiler için serotonin sendromu tedavisi, kimyasal seviyelerinizin çok yüksek olmasına neden olan ilaçlardan veya ilaçlardan çekilmeyi içerir. Periactin gibi nörotransmiterin üretimini engellemek için kullanılan ilaçlar da vardır.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  Önlemler ve İlaç Etkileşimleri
Düşük veya yüksek serotonin düzeyleri konusunda endişeleriniz varsa, sağlık uzmanınıza danışın. Eksikliği gidermek için serotonin hapları veya takviyeleri kullanmadan önce, özellikle etkileşimleri önlemek için zaten ilaç kullanıyorsanız doktorunuzdan tavsiye alın. Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?
Hamilelik sırasında veya hemşirelik sırasında serotonin takviyelerinin kullanımını destekleyecek yeterli araştırma yoktur, bu yüzden kullanmadan önce sağlık uzmanınıza sorduğunuzdan emin olun.
Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?  Son düşünceler
Serotonin tanımı, beyin ve bağırsakta üretilen bir nörotransmiterdir. Çeşitli vücut süreçlerine izin veren beyindeki alıcılara mesajlar gönderir. Serotonin vücudun birçok bölümünü etkiler ve iç kimyasal dengeyi sağlar.
Dopamin ve serotonin aynı mıdır? Hayır – ikisi de ruh hali ve duygularda rol oynayan nörotransmiterler, ancak farklı. Serotonin molekülü, yaşam olaylarına olan duygusal tepkilerimizi değiştirirken, dopamin zevkli deneyimlerden etkilenir.
Serotonin seni nasıl hissettiriyor? Normal serotonin seviyeleri kendini normal hissettiriyor. Ancak çok yüksek veya çok düşük seviyeler olumsuz etkilere neden olabilir. Vücudunuz doğru miktarda serotonin ürettiğinde, düzenli uyku yaşamalısınız, ancak çok az veya çok az olması uyku işlev bozukluğuna neden olabilir.
Seviyeleriniz çok yüksek olduğunda ne olur? Vücutta çok fazla kimyasal üretildiği zaman ortaya çıkan Serotonin sendromu, endişe, huzursuzluk, hızlı kalp atışı ve yüksek ateşe yol açabilir.
Düşük seviyeli kişiler için, genellikle triptofan veya 5-HTP formundaki serotonin takviyeleri, eksikliğin giderilmesine yardımcı olabilir. Araştırma aynı zamanda egzersiz yapmayı, günlük güneş ışığına maruz kalmayı ve sağlıklı, antienflamatuvar bir diyet yemek yemenin doğal olarak seviyeleri artırmaya yardımcı olacağını öne sürüyor. Serotonin: ihtiyacınızı Doğal Olarak Nasıl Artırırsınız?
Kaynak: Moiira % Etiketler%
0 notes