Tumgik
#kai bölümleri
redeyesgeatsdragon24 · 6 months
Text
Tumblr media
This is a Fix version of my Universe' Strongest Fighters because im forgot Kai and im give albero a more good pose
8 notes · View notes
hotpotoss · 2 years
Text
Kay zayıfladıkça, şiddetli yağmur ve ani seller Güney Kaliforniya ve Güneybatı Çölü için bir tehdit olmaya devam ediyor.
Kay zayıfladıkça, şiddetli yağmur ve ani seller Güney Kaliforniya ve Güneybatı Çölü için bir tehdit olmaya devam ediyor.
Tropik Fırtına Kay, Cumartesi günü zayıflayıp kuzey Baja California Yarımadası’ndan uzaklaştıkça tropikal sonrası bir siklona indirildi. Ulusal Kasırga Merkezi. Meteorolog, Kay’ın zayıflamaya devam ettiğini, özellikle hassas topraklara sahip bölgelerde yoğun yağışların ve ani sel baskınlarının Cumartesi günü güney Kaliforniya, güney Nevada ve kuzeybatı Arizona’nın bazı bölümleri için bir tehdit…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haber2s · 3 years
Text
Tunus’ta, Türkiye’nin 15 Temmuz direnişi örnek gösteriliyor
Tunus’ta, Türkiye’nin 15 Temmuz direnişi örnek gösteriliyor
Tunus’ta, Türkiye’nin 15 Temmuz direnişi örnek gösteriliyor Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, başbakanı vazifeden aldı, meclisin tüm yetkilerini dondurdu. Kimi kümelerin belli bölgelerde iç savaş çıkarmak için para topladığını öne süren Said, kendi atayacağı bir başbakan ile yürütmeyi devralacağını duyurdu. DARBE ZITLARINA MÜDAHALE Karar, Tunus’ta birtakım bölümleri sevindirirken; misyondan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
filmloverss · 3 years
Photo
Tumblr media
George Kay, Lupin Dizisinin Yeni Bölümleri Hakkında Açıklamalarda Bulundu https://ift.tt/2NKymtu
0 notes
kulturpostasi · 4 years
Text
Woody Allen dizi çekseydi nasıl olurdu?
Tumblr media
"Woody Allen Dizi Çekseydi Nasıl Olurdu?" sorusu üzerine teorik cevaplar üretip varsayımlarda bulunabilirdik. Ancak buna hiç gerek yok çünkü Woody Allen, zaten bir dizi çekti ve dizinin bütün bölümleri çoktan yayımlandı. Crisis in Six Scenes’e (“Altı Sahnede Kriz” diye çevirebiliriz) dair araştırma yaparken, bazı sitelerde diziyle ilgili bilgilere denk geldim. Bu bilgilerden birini paylaşmak gerekirse; dizi hakkında şöyle bir haber yapılmıştı: “Woody Allen ilk kez dizi çekti”. Oysa bu ifade yanlıştı. Doğru bilgi için Allen’ın dizi tarihçesine bir göz atalım. Woody Allen ve dizileri
Tumblr media
Woody Allen’ın, sinema sektörüne girişi dizilerle olmuştur. The Colgate Comedy Hour (1950-1955): Romantik-komedi türündeki dizinin resmî listesinde ismi geçmese de yazarlarından biri olmuştur. Stanley (1956-1957): Pek az kişi tarafından bilinen komedi türündeki dizinin yazarlığını yapmıştır. General Electric Theater (1953-1952): Komedi-drama türündeki dizinin, yalnızca bir bölümünü yazmıştır. O da; 2 Ekim 1960 tarihinde yayımlanan “Hooray for Love” adlı bölümdür. Candid Camera (1960-1967): Komedi programı olarak anılan dizinin, sadece ilk sezonunu yazmıştır. The Garry Moore Show (1958-1967): Aile komedisi türündeki dizinin dördüncü sezonunun 2. ve 3. bölümlerini yazmıştır. The Sid Caesar Show (1963-1964): Yine bir komedi türündeki dizinin kadrosunda adı geçmese de ilk sezonunun yazarlığını yaptığı lanse edilir. 51 sene sonrası…
Tumblr media
1964 yılının ardından tam 51 sene geçer ve Woody Allen tekrar dizi çekmeye ikna edilir. Diziyi daha rahat kavrayabilmek adına, dizinin yapım sürecinden de bahsedilmesi gerektiğine inanıyorum. Woody Allen’ın; inatçı olduğunu, başına buyruk davrandığını ve Hollywood camiasına ters düştüğünü bilen kişilerin sayısı hiç de az değildir. Ufak bir örnek: Woody Allen, Oscar törenlerine katılmak yerine salaş bir barda içki içmeyi tercih eder! ABD’nin önde gelen medya servis sağlayıcılarından Amazon, komedi dizilerindeki en büyük rakibi Netflix’e yaklaşabilmek adına Woody Allen ile anlaşmanın doğru olduğuna inanır. Öyle ki; Amazon Stüdyoları Başkanı Roy Price, bizzat olaya müdahil olur ve Allen’ı ikna etmek için inanılmaz bir çaba harcar. Allen, Mayıs 2015’te verdiği röportajda, dizi çekmenin “çok çok zor” olduğunu belirtir.  Allen, “Diziye tamam dediğimden beri her saniye pişmanlık duyuyorum. Bu işin içine nasıl gireceğimi bilmiyorum. Nereden başlayacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Sanırım Roy Price pişman olacak” şeklinde bir demeç vermiştir. Yine de Amazon, Allen’a desteğini asla geri çekmez ve dizi nihayetinde çekilip 30 Eylül 2016 tarihinde yayımlanır. Bir komedi dizisi: Crisis in Six Scenes Amazon’un resmî sitesinde yer alan özetle başlayalım: “Dizi, 1960’lı yıllarda ABD’nin çalkantılı dönemlerinde geçiyor. Orta sınıf örnek bir ailenin evini bir yabancı ziyaret eder. Bu davetsiz misafir, ailenin evini tamamıyla karıştıracaktır.”
Tumblr media
Bu arada, bir önceki dizi kuşağında olduğu gibi kendi fikirlerimi betimlerken herhangi bir spoiler (sürpriz bozan) kullanmayacağım. Woody Allen’ın filmlerine aşina olan okuyucular, dizinin havasına hızlıca alışacaktır. Filmlerinde olduğu gibi bu dizi de her izleyiciye hitâp etmiyor! Allen’a alışık değilseniz diyaloglar, bir süre sonra sizi boğabilir. Hem Allen hem de Amazon, bunu fark etmiş olacaklar ki dizinin bölüm sayısını bir hayli kısa tutmuşlar, zaten dizinin toplam süresi 3 saati geçmiyor. 30 dakikalık 6 bölümden oluşan dizinin ikinci sezonu olmayacak. Yani; Crisis in Six Scenes’i, mini-dizi olarak da düşünebiliriz. Dizinin geçtiği dönem ele alındığında; Woody Allen, 1960’lı yıllardaki ABD’nin yaşadığı çalkantılı dönemlerini bir hayli başarılı anlatmış. Dizinin kısalığına rağmen yer yer karşılaştığımız ince göndermelerde, politik gelişmelerin günümüzle olan benzerliği gözler önüne seriliyor. Bunun dışında, ikili konuşmalarda geçen “eğlenceli” üslubun da görmezden gelinmemesi gerekiyor. Dizinin geneline baktığımızda her bir söz, her bir anlatım aslında olayların bütünlüğünden kaynaklanıyor. Öyle ki dizinin adı bile izleyiciye bir mesaj oluşturuyor. Dizi kadrosu
Tumblr media
Diziyi yazan ve yöneten Woody Allen, dizide Sidney J. Munsinger karakterine hayat verdi. Özette anlatılan “evi karıştıran” misafiri ise Miley Cyrus oynadı. Cyrus, ismine takılıp diziden soğumayın sakın. Cyrus, Lennie Dale karakteriyle kayda değer bir oyunculuk gösteriyor. 2 Oscar adaylığı bulunan sinema dünyasının değeri bilinmeyen aktrisi Elaine May, Kay Munsinger’i canlandırıyor. The Good Wife, Orange Is the New Black gibi dizilerde ufak rollerde oynayan John Magaro, Alan Brockman rolüyle dizide yer alıyor. House of Cards ile Manhattan dizilerinden tanıdığımız Rachel Broshanan, “Ellie” karakteriyle izleyicinin karşısına çıkıyor. *Bu yazı daha önce Sine K Dergi’nin Ocak-Şubat 2017 tarihli 2. sayısında yayımlanmıştır. Read the full article
0 notes
Text
The Smurf Games Apk İndir – Hileli Mod 1.3 apk indir
The Smurf Games oyunu Budge Studios tarafından geliştirildi ve içerisinde barındırdığı bir çok farklı kategoride oyunla hem küçükler hem de büyükler için eğlence vaat ediyor. Şirin Koşusu, Şirinle ve Kay, Şirinler ve Oklar, Şirinbasket, Şirin Kayağı, Şirinbolin! yarışlarıyla 6 spor dalında mücadele edeceksiniz. Ayrıca oyun içinde bir çok kilitli şirin de yer alıyor ve bölümleri geçtikçe bu şirinleri de kullanmaya başlıyorsunuz. İsterseniz size verdiğimiz para hilesiyle beklemeden de açabilirsiniz. Tüm sporlarda güçlü olan Sporcu Şirini de kullanmak için oyundaki tüm madalyaları kazanmanız gerekiyor. Hileli moduyla oynamak için sadece verdiğimiz apk dosyasını indirip yüklemeniz yeterli, şimdiden keyifli oyunlar.
“The-Smurf-Games-v1-3-Mod-Oyunindir.club.apk” uygulamasını cihazınıza indirerek kurulumu yapın.
Ardından oyuna giriş yapabilirsiniz.
The Smurf Games Apk İndir – Hileli Mod 1.3 apk indir oyna
0 notes
The Smurf Games Apk İndir – Hileli Mod 1.3 apk indir
The Smurf Games oyunu Budge Studios tarafından geliştirildi ve içerisinde barındırdığı bir çok farklı kategoride oyunla hem küçükler hem de büyükler için eğlence vaat ediyor. Şirin Koşusu, Şirinle ve Kay, Şirinler ve Oklar, Şirinbasket, Şirin Kayağı, Şirinbolin! yarışlarıyla 6 spor dalında mücadele edeceksiniz. Ayrıca oyun içinde bir çok kilitli şirin de yer alıyor ve bölümleri geçtikçe bu şirinleri de kullanmaya başlıyorsunuz. İsterseniz size verdiğimiz para hilesiyle beklemeden de açabilirsiniz. Tüm sporlarda güçlü olan Sporcu Şirini de kullanmak için oyundaki tüm madalyaları kazanmanız gerekiyor. Hileli moduyla oynamak için sadece verdiğimiz apk dosyasını indirip yüklemeniz yeterli, şimdiden keyifli oyunlar.
“The-Smurf-Games-v1-3-Mod-Oyunindir.club.apk” uygulamasını cihazınıza indirerek kurulumu yapın.
Ardından oyuna giriş yapabilirsiniz.
The Smurf Games Apk İndir – Hileli Mod 1.3 apk indir oyna
0 notes
fragmanwebtr · 7 years
Link
Girlboss 1. sezon 3. Türkçe altyazılı tanıtım fragmanı yayında!
Girlboss, Nasty Gal giyim markasının yaratıcısı Sophia Amoruso’nun kaleme aldığı ve New York Times’ın en çok satanlar listesine giren Girlboss adlı kitaptan esinlenerek çekildi. Dizi, eBay’den vintage giysiler satarak işe başlayan ve 28 yaşına geldiğinde multi-milyon dolar değerindeki Nasty Gal moda imparatorluğunu kuran Sophia’nın (Britt Robertson) hikayesini anlatıyor. Girlboss’un yaratıcısı ve baş yapımcısı olan Kay Cannon (Mükemmel Saha, Mükemmel Uyum, 30 Rock) aynı zamanda dizi sorumlusu olarak görev yapıyor. Dizinin baş yapımcıları arasında Charlize Theron (Cani, Genç Yetişkin), Denver & Delilah yapım şirketinden Laverne McKinnon, Christian Ditter (Bekar Yaşam Kılavuzu) ve Sophia Amoruso da var. Ditter aynı zamanda yarımşar saatlik 13 bölümden oluşan dizinin yönetmenliğini de üstleniyor. Girlboss’un başrollerini Britt Robertson (Sophia), Ellie Reed (Annie), Alphonso McAuley (Dax), Johnny Simmons (Shane) ve Dean Norris (Jay) paylaşıyor.
Girlboss’un 1. sezonunun tüm bölümleri 21 Nisan 2017 tarihinde Netflix’te yayınlanacak.
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
fragmanwebtr · 7 years
Link
Girlboss 1. sezon 2. Türkçe altyazılı tanıtım fragmanı yayında!
Girlboss, Nasty Gal giyim markasının yaratıcısı Sophia Amoruso’nun kaleme aldığı ve New York Times’ın en çok satanlar listesine giren Girlboss adlı kitaptan esinlenerek çekildi. Dizi, eBay’den vintage giysiler satarak işe başlayan ve 28 yaşına geldiğinde multi-milyon dolar değerindeki Nasty Gal moda imparatorluğunu kuran Sophia’nın (Britt Robertson) hikayesini anlatıyor. Girlboss’un yaratıcısı ve baş yapımcısı olan Kay Cannon (Mükemmel Saha, Mükemmel Uyum, 30 Rock) aynı zamanda dizi sorumlusu olarak görev yapıyor. Dizinin baş yapımcıları arasında Charlize Theron (Cani, Genç Yetişkin), Denver & Delilah yapım şirketinden Laverne McKinnon, Christian Ditter (Bekar Yaşam Kılavuzu) ve Sophia Amoruso da var. Ditter aynı zamanda yarımşar saatlik 13 bölümden oluşan dizinin yönetmenliğini de üstleniyor. Girlboss’un başrollerini Britt Robertson (Sophia), Ellie Reed (Annie), Alphonso McAuley (Dax), Johnny Simmons (Shane) ve Dean Norris (Jay) paylaşıyor.
Girlboss’un 1. sezonunun tüm bölümleri 21 Nisan 2017 tarihinde Netflix’te yayınlanacak.
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudaklar��n uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes