#coronavirus etkisi ülkemizde sürmeye devam ediyor. İş, sosyal ve günlük yaşamın etkilendiği salgına karşı tek yürek olmanın vakti geldi. Salgın sürecinde temastan kaçınıp, hijyene özen göstermeniz ve zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamanız özellikle seyahat etmemeniz yeterli. Bu sürecin sona ereceğini, güzel günlerin geleceğini unutmayın. Paniğe kapılmayın ve iyi şeyler düşünün. Tatil planlarınız suya düşmüş olabilir ancak bu süreçte dikkatli olmanızın daha uzun yıllar tatil yapmanıza olanak sağlayacağını unutmayın. #corona ile mücadeleye devam! #direntürkiye https://www.instagram.com/p/B9zOkf9Jds-/?igshid=18295pmja0f1z

Derin Darbe.

Darbe nedir, tarihimizdeki örnekleri nasıldır? Darbe, en basit haliyle askerin yönetime el koymasıdır. Bu darbe güruhu, kendine göre bir an belirler ve eyvah ülke elden gidiyor bir şeyler yapmamız lazım der, teşkilatlanır, herkes evinde uyuyorken bunlara göre ülkenin şer ahvalından sorumlu olan kişiler (ki bunlar başbakan, cumhurbaşkanı falan oluyor) asker tarafından tutuklanır. Bütün kanallar kapatılır, TRT hariç ve TRT’den deklarasyon yayınlanır. Sokağı bırak, insanlar balkondan kafasını uzatamaz. Dersin ki Darbe oldu. Tarihimize baktığımızda, mesela 80. Nedir bu darbeler, şudur: Tamamen Atatürk söylemi ile yapılmış olan Atatürk idealizmiyle hiç alakası olmadığı gibi Atatürk’ü aynı zamanda karalamak isteyenlerin yaptığı gayri meşru bir yönetim değişikliği. Sonrasında yazılan anayasa referandumda yüzde 91 gibi bir oranla halk tarafından kabul edilse de, bu sanal bir orandır. Çünkü 60 darbesinde olduğu gibi demokratik bir anayasa süreci olmamış, özellikle eğer ki anayasa kabul edilmezse ne olacağı belirsiz olduğundan (evet halk size yabancı gelmedi di mi?) halk bu yönde oy kullanmıştır. 60 darbesi derken evet demokratik kelimesini yan yana kullandım bir darbe ile. O darbenin sonucu sağ-sol çatışmalarıdır ancak Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en demokratik anayasası yapılmıştır. Tabi ki insanların asılarak öldürüldüğü gerçeğini değiştirmiyor bu durum. Aslında bu konuda konuşabileceğimiz çok fazla konu var. Ama özet şudur. Bu işi yapan insanlar Ulu Önder’i diline pelesenk ederek sol kesimi, Atatürkçü duruşu rezil etmekten başka bir şey yapmamışlardır. Dolayısıyla Darbe’nin her türlüsüne karşıyız ama özellikle bir Cemaat darbesine kesinlikle karşıyız. 

Şimdi derin darbeye geleceğim:

Deniyor ki Mit müsteşarı 16.00′da raporu Genelkurmay Başkanlığına vermiş. Darbe aslen 03.00′da yapılacakmış. Organizasyon deşifre olduğu için de 21.00 sularında başlamış. Yahu 16.00′dan 21.00′a 5 saat var? Genelkurmay bildiği halde alındığı söylenen tedbirler yeterli mi, değil ki sonuç böyle oldu. Burada görülmesi gereken nokta, Genelkurmay başkanı dahil birilerinin bu işe destek vermese dahi göz yumduğu çok açık. Bu şu demek: İktidarınızdan da, size itaat etmekten de sıkıldım diyen birileri var Akp çevresinde.

2.nokta darbeyi kimin önlediği sorusudur. Darbeyi önleyen halktır, polistir. Amaa..  Yine TSK’nın içindeki onurlu ve şerefli Türk askerlerimiz olmasaydı sanıyor musunuz ki bu darbe girişimi böyle biterdi. Bir tankın üzerine halk çıkabiliyorsa bu tankçının buna müsaade etmesindendir ve bu durum görünen yüzü. Görünmeyen yüzü ise, 2. kolordu komutanı, 3. kolordu komutanı bu işin içinde ve toplaya toplaya 5000 asker mi toplamış? (sayıyı takriben söylüyorum.) Burada TSK’nın içindeki büyük bir kesim bu darbeye karşı çıkmıştır. Zaten hepimiz darbecilerin işlerini yavaşlatan askeri personelleri öğrendik, az biraz araştırmacıysak, ilgiliysek. 

Eğer ki TSK’nın içindeki bu onurlu ve demokrat kesim olmasaydı ne olurdu? Bir kıyım.. Halkını sokağa döken Recep Tayyip Erdoğan, halkını öldürttü ve kendisinden haber alınamıyor diye dünya basınındaydık. Çok karanlık bir sonuç. Evet öyle olmadı. Ama diğer askerler niye çatışmaya gelmedi sorunsalını kafanızdan çıkartın. Bu içi boş bir sorunsaldır. Ve askeri itibarsızlaştırmaktan vazgeçin. Dün darbe olmadıysa en büyük nedeni yine askerdir. Bu arada ben vicdani retçiyim, sadece objektif yorumlamaya çalışıyorum.

Aydın Doğan’a da yer ayırmak istiyorum. Büyük iş adamları, krizlerden faydalanmasını, ortadaki olumsuz durumu kendisi açısından avantaja çevirmesini çok iyi bilir. Ve Aydın Doğan o gece bunu yaptı. Cnn Turk ve türevleri... Aydın Doğan, Tayyip Erdoğan’a zeytin dalı uzattı. Askerin Cnn’i basması falan, nasıl travmatikdi di mi? Sonra bir Cnn çalışanının gelip “Yallah Bismillah Allah-u Ekber” diye nidası falan. Başarılıydı yani.

Yine gözüme çarpan detaylardan bir tanesi, Darbe girşimi oldu, sabah 6.30 gibi bu girişim başarısız oldu. Ve o gün 6000′e yakın insan direkt soruşturmaya dahil oldu, bakın askerleri anlıyorum bunların tespiti kolay zaten organizasyonun direkt içindeler lakin anlamadığım nokta sen HSYK’daki 150 Anayasa Mahkemesindeki 110 kişiyi ne ara tespit ettin? Bu liste önceden belliymiş gibi sanki?! Bir de şu an gelinen noktaya bakalım: YÖK denilen 80 darbesi ürünü kurum (Burası anekdot), tüm devlet ve vakıf üniversitelerinde görevli bin 577 dekanın istifasını istedi. Milli Eğitim Bakanlığı, 15 bin 200 kamu personeli açığa almış, bu kişiler hakkında soruşturma başlattı. Özel eğitim kurumlarında görev yapan 21 bin öğretmenin de diplomasını iptal etti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında 393 personel görevden uzaklaştırıldı. Yani ben anlamıyorum, şu an bu insanların bu darbeyle ne ilgisi var? Ya da FETÖ denilen eski dost şimdi terör örgütüyle. Ya da daha önce vardı tespit edilemiyordu, darbe olunca bir anda mı tespit edildi? İşte derin darbe budur.

İdam tartışılıyor şu an ve benim çok komiğime gidiyor. Türkiye Cumhuriyetinde idam tartışılıyor. Neyse bunu sonradan da tartışabiliriz de ben başka bir noktaya değineceğim. Başbakan diyor ki, halk istedi ama işte acele karar almamak gerek falan. Cumhurbaşkanı diyor ki Meclis getirirse onaylarım. Ya bu adamların danışmanları falan var. Hadi bu adamlar Hukuk bilmiyor da yanındaki asalaklar da mı bilmiyor evrensel hukuk kurallarını. İdam bugün gelirse, bu darbecileri asabilir misin? A sa maz sın! Hukuk geriye dönük uy gu lan maz.

Bir de ben bu halk istedi lafına da tutuldum. Bugün Cumhurbaşkanı çıktı dedi ki Taksim’e Topçu Kışlasını yapacağız. Hasiktir dedim, ben harbiden hiç bu halktan olamamışım ki. Neyse bu gereksiz nükteden sonra burada da değinmek istediğim nokta şudur: Bugün Tayyip Erdoğan ne isterse o olacak gibi gözüküyor. Ya da... Bir iç savaşa doğru sürükleniyoruz. Neden? Daha öncesinde sormamız gereken neden sorusu Tayyip bugün neden birden Topçu Kışlasını yapacağız dedi. Sebebi şu: Bu darbe girişimi sürecinde sokağa döktüğü halkın çoğu olan kendi seçmeninin gerilla gücünü görmüş oldu. Ve bu seçmenlerin gerilla kanadı Boğaziçi Köprüsü’nde asker kellesi aldı (!) Tekbirler getirdi, asla “demokrasi” demedi, Moda’da çimlerde oturan insanlara saldırdı. Açık giyinen kadınlara, “size de sıra gelecek.” söylemlerini savurdu. Bu bağlamda çok sevdiğim bir insandır George Carlin: “Aptal insanlardan oluşan büyük grupların gücünü asla hafife almayın.” Yani olay şu: Biz Topçu Kışlasını yapıyoruz, kimdi o istemeyenler? heh saldırın! Ve burada yine başka çok sevdiğim bir insanın sözünü alıntılayacağım, “Hiçbir diktatör iç savaş çıkarmadan gitmez.” Lenin.

Gelelim demokrasi bayramına. Bayram kelimesinin anlamını ya ben yanlış biliyorum, ya da birileri. Ülkede şu an için 208 şehit var. Ve birileri her akşam çıkıp bir şey kutluyor. Neyi kutluyor? Demokrasiyi. Ama hala hangi söylemle: “Yallah Bismillah Allah-u Ekber.” Saat gece 04.00 odamda kitap okuyuyorum. Uyku tutmamış. 4-5 kişi bağıra bağıra geçiyor evimin önünden. E kardeşim yallah, yallah sana yallah. 2 Dakika geçmeden sanırım korna kullanmayı yeni öğrenen biri geçiyor. Ya abilerim, ablalarım, içki içip de zil zurna olsan dahi o saatte sokakta yürürken yine ses çıkarmamaya gayret edersin, bu nasıl bir kafa? İşte derin darbe budur.

(https://www.youtube.com/watch?v=VR1NIMeUjMI gönderdi)

Gerçektyen güzel şarkı bağımlılık yapıyor dinleyin.

28 maggio 2013 – Una cinquantina di ambientalisti occupa pacificamente Gezi Park a Istanbul per proteggere uno dei pochi spazi verdi presenti nella parte europea di Istanbul. Il progetto sostenuto dal governo di Erdogan prevede la ricostruzione della Caserma ottomana Taksim, demolita nel 1940, per ospitare un grande centro commerciale, appartamenti e hotel di lusso. 

30 maggio 2013 – La polizia effettua un primo blitz, ma i manifestanti lanciano on-line appelli di rinforzo e la notte ai presenti si aggiungono altri manifestanti per campeggiare al Parco Gezi. 

31 maggio 2013 – La polizia attacca i manifestanti con gas lacrimogeni e idranti, arrestando almeno 60 dimostranti e ferendo centinaia di persone. L'azione di polizia riceve grande attenzione in Internet, soprattutto nei social media, provocando l'indignazione di moltissimi cittadini turchi. I manifestanti organizzati, riuniti in Istiklal Caddesi (Viale dell'indipendenza), vengono raggiunti da migliaia di altri cittadini nella notte del 31 maggio. 28/31 maggio 2015 – Due anni esatti sono trascorsi dalla nascita del movimento di Gezi Park. Oggi il movimento sembra essersi fermato per le forti pressioni esercitate dal governo Erdogan, diventato 10 agosto 2014 Presidente della Turchia. Ma forse non è tutto perduto...

28/31 maggio 2015 – Due anni esatti sono trascorsi dalla nascita del movimento di Gezi Park. Oggi il movimento sembra essersi fermato per le forti pressioni esercitate dal governo Erdogan, diventato 10 agosto 2014 Presidente della Turchia. Ma forse non è tutto perduto...

In occasione di questa ricorrenza, per non dimenticare e per capire cosa è stato il movimento di Gezi Park, il collettivo Chapuling Film ha deciso di diffondere in rete il documentario ÇAPULCU, VOICES FROM GEZI, realizzato con il patrocinio di Amnesty International.