“Hiçbir ilişki sana istediğin her şeyi veremez. Verdikleri bellidir. Bir insandan istediğin her şeyi ortaya koyar (artık vücut kimyası mı olur, sohbeti mi, maddi desteği mi, fikir uyumu mu, iyilik mi sadakat mi ne istersen) ama bunlardan sadece üçünü alabilirsin. Üçten fazlası olmaz. Hadi çok şanslıysan dört. Kalanını başka yerde ararsın. Sana aradıklarının hepsini veren biri ancak filmlerde olur. Ama film değil bu. Gerçek hayatta, ömrünün kalanını hangi üç özellikle geçirmek istediğini belirleyip bunları bir başkasında ararsın. Hayat budur işte. Tehlikenin farkında değil misin? Her şeyi bulacağım diye elindekilerden de olacaksın.”
Oysaki ne acıydı insanı olgunlaştıran ne de yaşadıklarıydı. İnsanı olgunlaştıran içinde tuttuğu, tuttuğunu bile fark etmediği anlatamadıklarıydı. Konuşamadığı, söyleyemediği belli edemediği her şeydi. Bastırdığı yerinde yaşayamadığı her duyguydu. İçine içine akıttığı göz yaşlarıydı. Her şeye rağmen yüzüne bir maske takıp da "İyiyim ben" diyip gülümsemesiydi. İşte insanı olgunlaştıran buydu. Ama bilinmez ki fazla olgunluk da bitirir. Yıkar geçer kafayı yedirtir. Bu yüzden bazen de çocuklaşmak gerekir, ağlamayı güçsüzlük görmemek gerekir. Bazen "Ben iyiyim" değilde. "Bende insanım canım acıyor, kötüyüm". Demek gerekir. Bazen birileri tarafından dinlenmek gerekir. İşte o zaman olgunluk adı altındaki acılarımızi bir kenara bırakıp yalnızca kendimiz olmamız gerekir...
Saat 02.10. Eskisi gibiyiz sanırım. Çok güzel bi duygu var içimde. Kalbimde midemde kelebekler uçuyor. Korku yok bu sefer. Sadece mutluluk var. Ne olduğumuz belli bile değil. Önemi de yok bence. Az önce yazdım iyi geceler diye. Tam sana yazacaktım mesajı geldi. Bitti işte bunu demenin anlamı bile çok farklı bence. Değişmeyen tek bir şey var içimde. Beni sevemez. Beni yakından görse hayatta sevmez. Ben onu hak etmiyorum. Daha iyilerine layık. Sevgisi gerçekten gerçek mi ki. Neden başka kızlara bakmasın ki. Bence seni sevmiyor sadece yanılıyor vs vs uzun uzadıya bu düşünceler.. Kendimi kendim kabul etmediğimden mi bu durum yoksa gerçekten kendimi sevmememle mi alakalı? İkisi de mi yoksa? Sevgiyi haketmeme durumu.. o kadar can yakıcı o kadar sinsi o kadar rahatsız edici ve o kadar sinir bozucu ki anlatamam. Sadece şunu biliyorum. Kendimi kabul etmeliyim. Hayatım boyunca etmemişim etmedim ama edebilir miyim artık ? Umarım ederim umarım sevgiyi kabul ederim değer görmeyi kabul ederim ve umarım benliğimi kabul edebilirim bir gün..
Hiçbir ilişki sana istediğin her şeyi veremez. Verdikleri bellidir. Bir insandan istediğin her şeyi ortaya koyar -artık vücut kimyası mı olur, sohbeti mi, maddi desteği mi, fikir uyumu mu, iyilik mi, sadakat mi ne istersen- ama bunlardan sadece üçünü alabilirsin. Üçten fazlası olmaz. Hadi çok şanslıysan dört. Kalanını başka yerde ararsın. Sana aradıklarının hepsini veren biri ancak filmlerde olur.
Bugün aldığınız nefes son nefesiniz olabilir. O değersiz gördüğünüz hayatınızın son gününde olabilirsiniz. Kavga ettiğiniz, küstüğünüz insanı son kez görmüş onunla son kez konuşmuş olabilirsiniz. Sevdiklerinize son kez sarılmış, onları son kez öpmüş olabilirsiniz. Hayat o kadar ince bir ipin üzerinde ki bi anda kopabilir. Her şeyi son kez yapıyormuş gibi yaşamak hem iyi hem kötü. İyi yanı kırmaktan, üzmekten, küsmekten çekinmemizi sağlıyor kötü yanı her gün sanki o gün ölecekmişiz korkusuyla yaşıyoruz.