Tumgik
#biri var bu arada
saksibitkisiyim · 2 years
Text
annem sürekli beni darlamaya başladı biri mi var diye
5 notes · View notes
applee--pie · 2 years
Text
BU ŞARKIDA PAYLAŞILMAK >>>>>>
3 notes · View notes
bugunbirazleylayim · 9 days
Note
Amk çok tatlısın ama sanki benim için yaşlısın
ahahahahah vay amk ne yapacam ya ben şimdi
1 note · View note
jigglymandu · 1 year
Text
yaptığım şakaları çok ciddi yapıyormuşum o yüzden kimse neyin ciddi neyin şaka olduğunu anlamıyormuş çevremde. ok bye
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
chaoticdreamfart · 3 months
Text
Burhan Çaçan 🎤🎧🎤🎧🎤🎧
Muhteşem sesiyle karşınızda.
Sız değerli kıymetli tumbir.
Aileme armağanim olsun.
Beğeniler için çok.
Teşekkür ederim.
Delikanlı kız der 😂😏......✍️
Tumblr media Tumblr media
Takipçilerimden biri dertli dertli yorumlar.
Yapıyordu 🤭😁
Dayanamadım sordum😂
Ne derdin var benimle paylaş dedim😁
Abla fazla 10 bin liran varmı dedi🙄
Hemen engelledim tövbe 😁
Ben hiç 10 bin lirayı bir arada🤭
Görmedim diyemedim🤣
Tersine tabiki de şaka😏
Delikanlı kız der 😂😁.....✍️
Tumblr media Tumblr media
Sen bana dert 😁olacak vizyona.
Sahipmisin ki rakibim 😆olasın.
Bebeğim 🤭ateşi görünce eriyen.
Kaşarlar kalitenin 🤣tenden uzakta.
Yürekte olduğunu😁 anlayacak beyne.
Sahip değildir🤭
Delikanlı kız der 😂😁.....✍️
Tumblr media Tumblr media
Erkeği cehenneme atmışlar 😁
Şeytan demiş atın bu odunu dışarı🤭
Kadını atmışlar 😁 cehenneme😆
Şeytan ayağa kalkıp🤭 düğmelerini😂
İliklemiş oooo üstad hoş geldin😁
Demiş 😁😂🤭😆🤣
Delikanlı kız de Sesli güldü😁.....✍️
Tumblr media Tumblr media
Musaitsen sana geliyorum dedi😂
İstediğin birşey varmı 😁 dedi
Bende bir teneke zeytin yağı🤭
Bir torba patates😂bir torba soğan🤭
Bir torba şeker 🤭dedim telefonu😁
Kapattı🤣iki kilo kaçak çayda🤭
Diyecektim 😆ayıp yav 🤭
Sanki birşey dedim😁
Cimri seni seni.......✍️
Tumblr media
Delikanlı kız 😁😂
Hem deli hem prenses 🌿♥️🌿
Hayırlı akşamlar tumbir Ailem 🤣
🍓 👑🍓
157 notes · View notes
Text
Çirkin Baldız! (Cezmi 33 Y., İstanbul)
Tatile karımın ablası da bizimle beraber gelmişti. Karımın ablası evlenmemiş, en son sevgilisinden ayrılalı 10 yıl kadar olmuştu. Benimle yaşıt, zayıf, küçük memeli, küçük popolu, çokta güzel olmayan biri idi. Biraz huysuzluğu olduğu için sevgili işini de beceremiyordu. Aramız fena değildi. Tatilin 3. günü karımı işyerinden çağırdılar. "Biz de gelelim!" dedik, ama karım, "Gerek yok, bari siz tatil yapın, o kadar para verdik!" dedi. Biz de çok ısrar etmedik, karım İstanbul'a döndü. Baldızımla ilk gün standart rutinde geçti. Sabah, deniz, güneşlenme, akşam yemek, sonra ayrı odalara gidip yattık.
Ertesi gün tekrar denize gittik. Öğlen yemeğe giderken resepsiyondan görevli seslendi, "Eşiniz gitti galiba? Sizi aynı odaya alsak, öbür odayı başka aileye versek, size de odanın ücretini iade etsek, olur mu?" dedi. Hem otel hem biz karlı çıkacağımız için kabul ettik. Karım zaten geri gelemeyecekti. Ben baldızın odaya taşındım. Orada iki yatak vardı. Akşam yemek sonrası oteldeki diskoya gittik. Bir yandan içiyor, arada dans ediyorduk. Danslar başta ayrık olsa da yavaş yavaş temaslarımız oluyordu. Ama abartmıyorduk. Etraftaki dans eden, öpüşen, sevişen Rus turistler ikimizin de dikkatini çekiyor, birbirimize gösteriyorduk. Bayağı sarhoş olmuştuk. Odaya geçtik.
Cila için mini bardan Tekila çıkardığımda baldız gülüyordu. Fakat ikinci Shot Tekiladan sonra ağlamaya başladı. "Ben çok çirkinim!" diye ağlıyordu. "Yok değilsin!" falan desem de, "Çok çirkinim, 10 yıldır sevgilim yok, herkes evlendi ben kaldım!" diye ağlıyordu. Ben, "Olur mu! Tamam, çok güzel olmasan da çirkin değilsin. En azından kuzenin gibi şişko değilsin mesela!" deyip elinden tutup ayağa kaldırdım. "Bak burada nasıl giyiniyorsun, mini etek, askılı dekolte. İlgi çekebilecek şekilde. Ama İstanbul'da Kezban gibi. Piyasanı daraltıyorsun. Birçok erkek bunu sever. Şişman değilsin. Bcakların da güzel. Göğüslerin küçük, ama dik gibi, sutyenden belli değil!" dedim.
Baldız, "Cidden öyle mi?" dedi. "Tabi öyle! Sen kendine güvenmiyorsun. Etrafa bak, koca burunlu, koca kaşlı kızların sevgilisi niye var?" dedim. Baldız, "Niye?" diye sordu. "Kezban değiller çünkü!" dedim. Baldız, "Ne yani, ben de yollu mu olayım?" dedi. "Yollu değil, sexy. Bara gidince sutyen takma mesela. Gördün Rusları, hangisinde sutyen vardı? Hadi çıkar sutyeni, nasıl görünecek bakalım!" dedim, attım oltayı.
Baldız Tekiladan bir shot aldı. Arkasını dönüp sutyeni çıkarttı. Üstünde ince triko bir askılı vardı, meme uçları hafif belli oluyordu. Meme çatalı üstünde düğmesi vardı. Onları da ben açtım, dekoltesi ortaya çıktı. "Hah şöyle! Arada frikik vereceksin ki, erkeklerden ilgi göresin. Bak memelerin de dik imiş, ne güzel!" dedim. Baldız güldü, shot için eğildi. Eğilirken eli ile memesini kapatınca, "Olmadı! Özellikle memelerin görünsün!" dedim. Bu sefer elini koymadan eğildi. Memelerin tamamı ortaya çıktı. "Hah şöyle!" dedim, ama memeleri görünce benim yarak da kalkmıştı.
Bunu baldız da fark etmişti, "Ne iş, kalkmış seninki!" dedi. "Kalkar tabi, güzel memeleri gördü, hoşuna gitti!" deyince güldü. Baldıza, "En son en zaman gördün?" dedim, "Ohoo, çok oldu!" dedi. "Görmek ister misin benim aleti?" dedim, evet anlamında kafa salladı. Şortumu indirip çıkardım yarağımı. Baldız, "Hmmm, kızkardeşimin söylediği kadar varmış!" dedi. Ben şaşırmıştım, "Sana sikimi mi anlattı?" diye sordum. Baldız, "Biz konşuruz böyle şeyleri, hem de taaa ilk günden beri! Senin isteklerinin hepsini biliyorum! Dokunabilir miyim?" dedi. "Tabii!" dedim. Uzandı, yarağımı okşamaya başladı. Elleri sıcaktı.
Biraz okşadıktan sonra, "Kızkardeşim emiyormuş?" dedi. "Evet! Sen?" dedim. Baldız, "Ben hiç emmedim. Denedim, ama iğrenç geldi. İkinci sevgilim istedi, ama hoşlanmadım!" dedi. Ben de, "Boşa Kezban demiyorum. Sen emmeyince sevgilin başkasına gitti değil mi?" dedim. "Evet, aynen öyle oldu!" dedi. "Em hadi, öğren!" deyip, elimi ensesine koyup yarağıma doğru bastırdım. Önce yarağımın başını yaladı, sonra ağzına aldı. Baldız yavaş yavaş emerken ben de ensesini bastırıyordum. Acemice başaldı, ama devam ettikçe daha çok zevk verdi. Ayağa kalktım ve "Şimdi kendini bana bırak, ne dersem yap!" dedim. Baldız, "Tamam!" dedi. "Ağzını kocaman aç ve dilini çıkar!" dedim. Dediğimi yapınca yarağımı ağzına soktum. İki elimle kafasını tutup, ağzını am siker gibi sikmeye başladım. Baldız arada böğürüyordu sadece. "Ağzım yoruldu!" deyince bıraktım.
Baldız yatağa uzandı ve "Amımı yalar mısın? Hiç amım yalanmadı. Kızkardeşim anlattı, hep yalıyormuşsun!" diyerek, mini eteğini ve külotunu çıkardı. Denize girerken bikini giydiği için amını temizlemişti. Çok sikilmememişti amı, am dudakları hiç sarkmamıştı. Eğildim amını yalamaya başladım. Yaladıkça baldız titriyor, "Çok güzel, çok güzel!" diye inliyordu. Amını yalarken elimi tişörtün içine sokup memelerini okşadım. Baldız kudurmuş halde idi. Amı sırılsıklam olup orgazm olunca yalamayı nırakıp, üstüne doğru kaydım, memelerine yumuldum. Küçük, fakat sert, dik memeleri vardı. Kızkardeşinin memeleri iri ama biraz sarkıktı.
Boşalmam gerekiyordu. Göğsüne oturup yarağımı ağzına dayadım. Ağzına boşalacağımın farkına vardı ve "Sen uzan, ben boşaltayım. İlk olacak!" dedi. "Tamam!" deyip uzandım. Karşıma geçti, yarağımı kavradı, önce boydan yaladı, sonra emmeye başladı, yavaş yavaş emiyordu. Boşalırken kafasını tuttum ve "Yut!" dedim. Ben boşaldıkça yutkundu. Beni boşalttı, ama suratı kötü idi, ağzında kalan döllerimi banyoya koşarak tükürdü. Ağzını yıkayıp geldi ve "Kötü imiş tadı, kızkardeşim niye seviyor ki?" dedi. Ben de, "Alışırsın. İlkin o da öyle idi!" dedim.
Bir bira açtık, beraber aynı şişeden içmeye başladık. Arda baldızın memelerini elliyordum. Bira bitince, "Hadi duşa girelim!" dedim. Güldü ve "Tamam!" dedi. Zaten çıplaktık, geçtik sarhoş sarhoş duşa. Bir güzel okşaya okşaya yıkadım baldızı. Amını parmakladım. Götünü de parmaklayıp, "Hiç götten siktirmedin değil mi?" dedim. "Hayır, denedik ama çok acıdı, vazgeçtik!" dedi. "Onu da yarın sikerim. O dar götün sikilecek, hiç kaçarın yok!" dedim. Güldü ve, "Ne istersen yap!" dedi. Çevirdim arkasını, domalttım. Yarağımı amına geçirdim. 10 yıldır yarak yemeyen am daracıktı. Baldız derin bir, "Oohhh!" çekti. Yavaş git-geller ile sikmeye başladım. Baldız zevkten kudurmuş halde idi, enik gibi inliyordu.
Duş dardı, zor oluyordu. Duştan çıktık. Kurulandık. Yatağa uzandım, üstüme çıktı. Yarağımı amına yerleştirdi ve kendini siktirmeye başladı. Küçük memeler hafif hafif sallanıyordu. Bir süre sonra üstümden devirdim alta aldım. Bacaklarını belime sardı. Kökledim yarağı. Küçük memelerine yumulup siktim. Arada çevirip köpek pozisyonunda amını uzunca süre siktim. Baldız iki kez orgazm olmuştu. Benim de boşalmam gerekiyordu. "Korunuyor musun?" diye sordum. "Hayır!" deyince çıktım amından. Memelerine doğru oturdum, yrağımı sıvazlayarak memelerine ve yüzüne attırdım. Sonra ağzına verip bir süre emdirdim. Yorgun ve sarhoş olarak uzandım. Baldız da temizlenip geldi. Çıplak yattık.
Sabah yüzü gülüyordu. Baldıza, "Sabah saksosu yok mu?" dedim. "O ne?" dedi. "Al ağzına boşalt beni!" dedim. Eğildi, emmeye başladı. Ben de amını götünü parmakladım. Sonunda ağzına bir güzel boşaldım. Duştan sonra hazırlanıp önce kahvaltıya, sonra denize gittik. İki sevgili gibi idik. Arada okşuyor, öpüyor, arkadan abanıp götüne yarağımı dayıyordum. Tabi baldız da boş durmuyordu. Bu sefer sadece sırtına değil her yerine güneş yağı sürmüştüm. Öğlen yemek yeyip odaya geçtik. Duşa girdik yine beraber. Götünü yıkarken parmaklamaya başladım. Bir parmak, sonra iki, sonra üç oldu. Baldızda zevk ve acı birarada idi. Ona, "Boşver denize gitmeyi, seni götten sikeyim!" dedim. "Olur!" dedi.
Oluru alınca çıkarttım duştan. Yatağın kenarına yüz üstü yatırdım. Bacaklarını yana ayırdım. Dar göt karşımda idi. Götünü yalayınca önce şok oldu, sonra hoşuna gitti. Çantasından krem aldım, götüne sürmeye başladım. Artık 4 parmak götüne giriyordu. Baldız, "O yarak girer mi oraya?" dedi. "Tabii girecek! İstersen den de seyret!" dedim. Baldız, "Nasıl?" deyince, telefonunu önüne koydum. Baldızı görüntülü aradım. Önce götüne giren parmakları gösterdim. Baldız, "Deliğim büyümüş!" dedi. Yarağımın başını deliğe dayadım ve yüklendim. Yarağım götüne ilerledikçe, "Acıyor!" dedi. Yavaş yavaş soktum. Zevk acı karışmıştı ve götüne giren yarağı canlı izliyordu. Bir süre sonra alıştığı için seri sikmeye başladım...
Daracık götüne fazla dayanamayıp içine boşaldım. Baldızın canı yansa da zevkten ölmüştü. Amı da sırılsıklamdı. Banyoda yarağımı yıkadım geldim, yatağa uzandım. Baldız da götünü yıkayıp geldi, yanıma yattı. Yarağımı okşamaya başladı. "Keşke hep siksen beni!" dedi. Ben de, "Bana bel bağlama baldız, biliyorsun ki kızkardeşinle evliyim. Ama böyle benimle olduğun gibi orospu ol, yarak bulursun!" dedim. Eğildi yarağımı yalamaya ve emmeye başladı. Demin boşaldığım halde emdikçe yarağım yeniden sertleşti. Baldız gülerek üste çıktı. Amına yerleştirdi, hafifçe götünü oynatıp siktirdi kendini bir süre. Orgazm olunca da indi. Sarılıp uyuduk yine.
Tatilimiz bitene kadar sürekli baldızın amını götünü siktim. Koruyucu hap aldığı için artık amına da boşalıyordum. Odaya ne zaman gelsek mutlaka bir yerini sikiyordum. Hatta birkez de denizde amını siktim. Artık İstanbul'da da fırsat bulunca sikiyorum!
[Cezmi]
98 notes · View notes
subliminaltecavuz · 6 months
Text
Tumblr media
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
Tumblr media
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
155 notes · View notes
istekligurbetci · 9 months
Text
Kiralık Oda Verdiğimiz Genç Karımı Sikiyor! (Sedat 36 Y., İstanbul)
Merhaba fantazi ve seks hikayesi severler. Bu hikayemizi karımla birlikte yazıyoruz. Biz İstanbul'da mütevazi bir yaşantı süren, (karım 32 ve ben 36 yaşında) evli bir çiftiz. Karımla sınırsız bir seks yaşantımız var ve çok mutluyuz. Ancak kısa bir süre evvel ekonomik sıkıntılar yaşadık ve 3 oda bir salon olan evimizin bir odasını öğrenciye kiraya vermeyi kararlaştırıp internete ilan koyduk. Kısa sürede birçok kişi aradı. İçlerinden bir Üniversite öğrencisi ile eve yakın bir Cafede buluştuk. Delikanlı çok yakışıklı ve atletik yapılı bir gençti, ayrıca oldukça çekingendi, karımla beni görünce eli ayağına dolaştı. Karım mini bir etek giymiş, rahat tavırlarla yanımda oturuyordu. Oturunca eteği iyce sıyrılmış, baldırlarına kadar görünüyordu. Delikanlı titrek sesle adının Murat olduğunu ve bizi rahatsız etmeden evin bir odasını kullanacağını söyledi. Biz de kendisini temiz ve dürüst biri olarak gördüğümüzü söyleyip, şartlarımızı da belirterek anlaştık. "İstersen eve gidelim, evi de gör." dedik. Murat çok memnun oldu ve birlikte eve gittik.
Onun kalacağı odayı gösterdik, bakıp beğendi, sonra salona geçtik. Karım, "Birşeyler içer misiniz?" dedi. Murat meyve suyu istedi, ben bir bira istedim. Karım bizim içeceklerimizi verdikten sonra kendisine de bir bira alarak salona gelip karşımıza oturdu. Murat halen çekingen tavırlarla bir bana bir karıma bakıyor ve kendisini kabul ettiğimiz için teşekkürler ediyordu. Murat'a çok eşyasının olup olmadığını sordum. Sadece özel eşyalarının olduğunu söyledi. Karım, "Peki yatak falan yok mu?" dedi. Murat, "Memleketten isterim gönderirler, ancak ailemin yurttan ayrıldığımı bilmelerini istemiyorum..." dedi. Ben de, "O halde dert etme, bir süre salonda yatarsın, sonra da ikinci el birşeyler alırsın." dedim. Bu arada karım Murat'a, "Burası artık senin de evin, rahat ol ve hiç bir konuda yabancılık çekmene gerek yok!" dedi ve birasını bitirip, 3 adet bira ile tekrar geldi. Birini Murat'a verdi. Murat, "Ben pek içmem abla." deyince, karım, "Sıkılma rahat ol, içmek istersen iç, ancak alkol almıyorsan ısrar yok!" dedi. Murat biraz rahatlamış, "Bazen arkadaşlarla içiyoruz, sizin hatırınız için içeyim." dedi. Karım, "Hah şöyle! Rahat ol!" dedi.
Biralarımızı içerken karım Murat'a, "Bu akşam yurda gidecek misin?" dedi. Murat da, "Gitsem iyi olur, sizi rahatsız etmek istemiyorum. Hem eşyalarım da yok daha." dedi. Ben, "Yok canım gitmene ne gerek var, yarın gider eşyalarını getirirsin. Bu gece burda yatarsın artık." dedim. Murat sıkılarak, "Pijamam falan yok..." dedi. Bu sözler üzerine karım kalktı, "Ben üzerimi değiştirmeye gidiyorum, gelirken sana Sedat'ın giydiklerinden getiririm." dedi ve yatak odamıza gidip bir süre sonra içi tamamen görünen kırmızı mini geceliğini giymiş, elinde iki adet Boxer Pijama ile geldi. Birini Murat'a birini de bana verip, "Al değiştir üzerini ve rahat ol, karnın açsa dolapta yiyecek var, çekinme." dedi. Biz dışarda yediğimiz için toktuk, Murat da aç değilmiş, teşekkür etti. Ben hemen pantolonumu ve gömleğimi çıkardım ve Boxeri giydim. Fakat Murat üzerini değiştirmedi, karıma utangaç bir şekilde bakıp önünün kabarıklığını saklamaya çalışıyordu. Karım da bunu farkedip Murat'a, "Artık sen de bu evin ferdi oldun, kocam karşımda nasılsa, senin de karşımda öyle olman gerekiyor, yani kendi evindesin sonuçta, öyle değil mi?" dedi.
Murat, "Tabii ki..." deyince, karım Murat'a, "O halde gel bakalım benimle yatak odasına!" dedi. Ben gülerek, "Hayırdır aşkım, ne yapacaksın çocuğa?" :) dedim. Karım da gülerek, "Korkma aşkım, üstüme çekmeyeceğim, yastık yorgan çıkarmama yardımcı olacak sadece, yoksa bizimle aynı yatakta mı yatacak?" :) dedi. Ben de, "Neden olmasın ki? Nasılsa evimizin bir ferdi!" :) dedim. Bu sözler Murat'ı delirtmiş olmalı ki, pantolonunun önü çadır kurmuş durumda idi ve yerinden zor kalktı, karımın poposuna bakarak peşinden gitti. Sadece Murat değil, ben de felaket heyecanlanmıştım. Bazen karımla sevişirken aramıza bir başka erkeği aldığımızı hayal ederek fantazi kurardık, karım o zaman daha fazla azardı. Tabii ki odayı kiraya vermemiz bu amacı gütmüyordu. Yatak odasından Murat'ın sesi geliyordu, "Abla burda olmaz lütfen..." diye. Karım da, "Hadi ama, rahatlayacaksın!" diyordu. Merakımdan dayanamadım, ne oluyor diye bakmaya gittim. Karım Murat'a benim Boxerlardan birini vermiş, üzerini değiştirmesini, havanın çok sıcak olduğunu söylüyordu. Murat beni görünce titrek sesle, "Böyle rahatım abi..." dedi. Ben de, "Olur mu canım, değiştir üzerini, gömleğini de çıkar rahatla!" dedim.
Murat ısrarlara karşı koyamayıp önce pantolonunu çıkardı, Boxeri giydi ve gömleğini çıkardı. Artık önünü saklayamıyordu, dimdik olmuştu. Ben çıktım yatak odasından kendime bir bira daha aldım. Karımın azdığını ve Murat'a kesin siktireceğini düşünüyordum. Meraktan yatak odasına doğru yaklaştım. Beni farketmiyorlardı. Karım yatağın üzerine çıkmış, dolaba uzanıp yastık yorgan çıkartıyor ve Murat'a uzatıyordu. Karım birden dengesini kaybedince, Murat karımın bacaklarına ve beline sarılıp kucağına aldı ve birlikte yatağa düştüler. Karım Murat'ın resmen sikinin üzerine oturmuştu. Karım poposunu Murat'ın kucağında (sikinin üzerinde) sağa sola oynatarak, "Bu hep böyle dik mi? Yoksa bana mı kalktı?" diye sordu. Murat cevap vermeden karımı kucağından kaldırmaya çalışsa da, karım kalkmayıp, "Beni beğendi de mi kalktı? Soruma cevap ver!" diyordu. Murat dayanamadı, "Abla belli olmuyor mu?" dedi. O sırada yatak odasına girdim. Murat'ın yüzü kızardı hemen. Karım da, "Kocacığım düştüm, Murat yakaladı beni!" :) dedi. Ben de, "O halde teşekkür etmelisin aşkım!" :) deyip salona geçtim...
Ben salonda bir sigara içerken yatak odasından sadece karımın sesi geliyordu. "Harika bir yarrağın var Murat!" diyordu. Sigaramı bitirip tekrar yanlarına gittim. Karım yerde Murat'ın önüne diz çökmüş Murat'ın yarrağını yalıyordu. "Kolay gelsin karıcığım!" :) dedim. Karım da, "Murat'a teşekkür ediyorum!" :) dedi. "Benim için de teşekkür et aşkım!" :) dedim. Gerçekten Murat'ın yarrağı benimkinin rahat iki katı vardı. Karım deli gibi yalarken Murat inleyerek kasılıp duruyordu. Sonunda dayanamadı ve karımın ağzına boşaldı. Karım hem yutuyor hem yalanıyordu. Murat'ın yarrağı halen dimdik idi. Karım Murat'ı çırılçıplak bıraktıktan sonra kendi de soyundu ve yatağa uzandı. Ben de soyunup yatağın kenarına oturdum. Karım elini amına şaplatarak Murat'a, "Teşekkür etme sırası sende!" deyince Murat karımın amını yalamaya başladı. Ben de doğrulup karımın ağzına verdim. Karım zevkten çıldırmış gibiydi, kasıla kasıla orgazm oluyordu. Baktım Murat'ın yarrak kalkmış, "Murat, şu orospuya yarrağınla teşekkür etsene!" :) dedim.
Murat karımın amını yalamayı bıraktı ve mırıldanarak, "Mahvettin beni oruspu, bak şimdi sana nasıl teşekkür ediyorum!" diyerek birden karımın üzerine uzanıp, ben karımın ağzını sikerken, o da karımın amına öyle bir koydu ki, karım sanki ilk defa yarrak yercesine böğürdü. O değil sikimi koparacak diye korktum. Ve Murat karımın amını yavaş yavaş, ama kanırta kanırta sikmeye başladı. Murat benden daha uzun boylu ve iri kıyımdı, karımın üzerinde gidip gelirken benim sikimle burun buruna geliyordu. Merak ediyordum, ne yapacak diye ve bir ara sikimi eşimin ağzından çıkarıp Murat'ın ağzına doğru uzattım. Murat hiç çekinmeden sikimi yalamaya başladı. Sikim iki ağız arasında eriyordu, ve dayanamadım birden boşaldım. Çoğu karımın ağzına giderken bir kısmı da Murat'ın yüzüne fışkırmıştı. Ama Murat hiç istifini bozmadan eşimi ritmik ve sert bir şekilde sikmeye devam etti. Ben yine yatağın kenarına oturmuş onları izliyordum...
Murat'ın götü harika görünüyordu, nasılsa sikimi yalamıştı, elimi attım götünü okşamaya başladım, o anda Murat karımın amına dehşetle boşaldı. Hemen akabinde karım da Murat'ın beline kollarını dolayarak sarıldı ve inleyerek orgazm oldu. Ancak karım Murat'a öyle sarılmıştı ki, Murat'ı bırakmıyordu. Murat karımın amından yarağını çıkaramadan yavaş yavaş sikmeye devam etti. Delikanlı karımı dinlenmeden ikinciye sikiyordu. Karım kollarını gevşetince Murat birden karımın üzerinden kalkıp doğruldu. Karım, "Ne oldu aşkım, yarıda bıraktın beni?" dedi.
Murat hiç konuşmadan karımı kucaklayıp kaldırdığı gibi kucağına aldı, alttan yarrağını amına geçirdi ve yatağa oturdu, karımı Jokey gibi zıplatmaya başladı. Bir süre sonra karım, "Bittimmmm!" diye böğürmeye başladı. Murat güçlü kolları ile karımı belinden tutup kaldırdı, yarrağını karımın göt deliğine hizalayıp tekrar oturtunca, karım çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Murat karımın feryadına hiç aldırış etmeden aynı hızla götünü sikmeye devam etti. Murat karımın götüne boşaldığında, karımın yarrağın üzerinden kalkacak hali kalmamıştı.
O gece Murat karımı yanımda sabaha kadar sikti. Tabii Murat'a verceğimiz kiralık odadan vazgeçtik, anlaştığımız aynı şartlarda artık bizim yatak odamızda, bizimle birlikte kalıyor :)
[Sedat]
159 notes · View notes
arbrenu · 7 months
Note
Sen böyle söyleyince aralarında ki bağ o kadar da güçlü değil gibi geldi ya biri kralligim diyor diğeri umursamaz diğeriyle birinin arası soğuk falan arada 100 yıl bunların dostluğunu sence biz fazla mı büyüttük (ikizler burcu sorunsali)
Siz her zaman abartıyorsunuz ben söyleyince de bana bağırıyorsunuz shsjsjsj isha bunlar, ciddi sorumlulukları ve krallıkları var. Çıkarları ortak olduğunda ne ala ama çoğunlukla çıkar çatışması yaşayıp herkes kendi krallığını korumak zorunda. Bu açıdan tek enayi Daren ama o da zaten tam olarak lord olması için yetiştirilmedi bu yüzden bocalıyor
120 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 4 months
Text
İyi geceler
Ahmet Kaya dedim;
"Söyle..." dedi.
İçim paramparça dedim;
"Kum gibi..." dedi.
Bırakmaz diye düşünmüştüm dedim ;
"Nerden bileceksin?..." dedi.
Çok pişmanım dedim;
"Hep sonradan!..." dedi.
Tükeniyorum dedim;
"Sabır kalmadı..." dedi.
Sen iyimisin? dedim;
"İçimde ölen biri var... "dedi.
Nasıl geçti onsuzluk dedim ;
" Ağladıkça..." dedi.
Benim yerime olsan ne yaparsın? dedim;
"Kafama sıkar giderim!..."dedi.
Ha bu arada benim doğum günüm dedim ;
" Doğum günün kutlu olsun!..." dedi.
Allah'a emanet ol dedim ;
"Hoşçakal gözüm..." dedi...
Hoşçakal...
Tumblr media
93 notes · View notes
no-463 · 17 days
Text
fazla ilgiden aşırı bunalma durumu bir bende mi var? biri bana çok ilgi gösterince ben soğuyorum. karşımdaki kim olursa olsun. bilmiyorum, birinin sevgisi banaysa onu abartmamalı yani. hatta ben aramızın iyi olduğunu ve nerede olduğunu bileyim, saatlerce konuşmayabilirim. ben yalnızlığa mühürlenmişim sanırım, dışarıdan gelen herhangi biri benim kendimle kurduğum o iletişime zarar veriyor. ben en çok kendimle vakit geçirmeyi seviyorum, gölge etmedikleri sürece birileri de hayatımın bir köşesinde dursun kafasındayım. bu arada beni yargılamayın, siz de yirmi bir senelik arkadaşınızdan herhangi biri için vazgeçmezsiniz.
48 notes · View notes
tanrininarmagani · 2 months
Text
Ve devam ediyorum.Bende bu mesaja "bunu paylaşabilirmiyim,ortalık kızışsın biraz"yazdım.Hemen cevap gelmişti"Tabii 9'lardan korkan onlar gibi olsun"yazmıştı.Ah Eda senin yüzünden tüm sınıfın adı çıktı.Daha sonra olanlar oldu tabii ben hemen bu yazılanların ekran fotoğrafını alıp itiraf sayfasına attım bizim kızlarda yani admin resmen olay çıkarmak ister gibi cevaplar yazıp hikaye olarak atıyordu.Bizimde istediğimiz zaten buydu.Bende o atılan hikayelerin ekran fotoğrafını alıp mizah sayfasına attım.Resmen arada bir ajan gibiydim.Daha sonra iş büyüdü ve kavga iki hesap arasında birebir olunca bende aradan çıkmak zorunda kaldım.Şu an okul ikiye ayrılmış durumda.İtiraf sayfasını tutanlar ve mizah sayfasını tutanlar.Bu olayda yıl sonuna kadar böyle devam eder artık.Dün gece rüyamda Ahmet'i gördüm.Aynı gerçek hayatta da olduğu gibi dengesiz hislerin olduğu bir rüya.Bizim evde salonda ikimiz farklı koltuklarda karşılıklı oturuyorduk.Ben bir anda ayağa kalkıp onun yanına oturuyor ve gerçekte asla yapamadığım ama yapmak için kırk takla attığım o şeyi yapıyordum.Bir anda elimi çenesi ve yanağı arasına götürüp avcumu sakallarına koyuyordum.Sonra o bunu yaptığım gibi elimi ittiriyor ve "ne yapıyorsun" diyordu.Bende "sakallarına dokunuyorum" diyince "neden"diye sorunca"çünkü senden hoşlanıyorum"diye bir anda itiraf ediyorum.Çatık olan kaşları şaşkınlıkla havalanıyor ve bir anda beni yanağımdan öpünce ikimizde gülüyoruz.Sonra ben bir itirafta daha bulunuyorum."Hatırlıyormusun bir gün yanağında bir şey var diyip elimle silmiştim aslında yanağında hiçbir şey yoktu sadece sakallarına dokunmak için yaptığım birşeydi"diyorum.Ve o da kaşlarını çatıp bir anda salondan çıkıp gidiyor,rüya da burada bitiyor.Gerçekde de aynen böyle birşey yapmışlığım var tabii.Bu sabah okula gittiğimde ilk teneffüs onu hiçbir yerde göremeyince okula gelmediğini sanıp üzülmüştüm fakat saat 10da 12 Mart gösterisi için herkesi konferans salonuna topladıklarında onu salonda koltuğumda otururken merdivenlerden arkadaşlarının yanına gittiğini görünce yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.Gösteri bitince herkes sınıflara dağıldı fakat 18 Mart içinde bir gösteri hazırlanıyor ve ben de onun için sunucu seçildim.Üçüncü derse girmiştik ve en nefret ettiğim dersti.Kimya.Ahmet benden bir üst sınıfta.Yani 10. sınıf.Onlarda orotoryo performansı için prova yapmaya başladılar.Tabii benim gözüm hep Ahmet'deydi.Yanlızca sahne ışıkları açık olduğu için ben rahatlıkla onu izlerken o ve sahnedeki diğer öğrenciler asla benim onu izlediğimi anlayamazlardı.Onun okuduğu kısımlar biraz daha fazla verilmişti çünkü Edebiyat hocamız bile onun sesini çok beğenmiş ve en çok ona okuma bölümü vermişti.O bundan pek memnun olmasa da en çok ben sevinmiştim.Çünkü sesini daha çok duyabileceğim için.Birkaç defa bütün metinleri okuduktan sonra ara vermişlerdi.En ön sıradaki ilk koltukta oturuyordum.Herkes arka taraflara geçtiği için onuda arkaya oturacak sanıp üzülmüştüm.Elimdeki sunucu kağıdıyla oynarken biri yanımdaki koltuğun oturma kısmını aşağı indirip yanıma oturdu.Kafamı çevirip baktığımda onu gördüm.Ahmet.Yukarı sıralara değilde benim yanıma en ön sıraya oturmuştu.Onunda bana yaptığı gibi bende kocaman gülümsedim.Devamı gelecek🎐
33 notes · View notes
dolunay66 · 5 months
Text
SAHTE KARAKOL
1950'li yıllarda Sirkeci Emniyet Amirliği'nde görevli üç polis memuru emekli olurlar. Emekli olurlar ama geçim kaygısına da düşerler. Yaşları da henüz genç olduğundan bir iş yapma konusunda kafa yorarlar. Şu işi yapalım, yok bu işi yapalım derler ama bir baltaya sap olamazlar. Derken içlerinden biri bir düşünce atar ortaya : "Karakol kuralım !.."
Ölçerler, biçerler, şu içinde bulunduğumuz karakol binasını kiralarlar. Daha önceden Sirkeci Emniyet Amirliği'nde görev yaptıklarından ve çevrede tanındıklarından bu bölgeyi seçerler. Tabelacıya gidip "Küçükpazar Karakolu" yazan tabelayı yaptırır, binaya asarlar. Üç kafadar emekli, masaydı, sandalyeydi, daktiloydu, dosyaydı, kağıttı, stampaydı, mühürdü, bir karakolda bulunması gereken bütün iaşeyi alıp karakolu tefriş ederler. Türkiye'nin, ne Türkiye'si herhalde dünyanın ilk özel karakolunu hizmete açarlar!.. Karakol hizmete açılınca da bölge esnafından haraçlarını toplamaya eskisi gibi sürdürürler.. O sırada da Sirkeci Emniyet Amiri değiştiğinden bölgede Küçükpazar Karakolu diye bir karakol var mı yok mu bilmemektedir..
Bu arada, normal bir karakol hangi görevleri yapıyorsa sahte karakolda da aynı işler normal seyrinde yapılmaktadır. Vukuat işlerini de tabii.. Uygun bir fırsat kollayıp yeni göreve gelen Sirkeci Emniyet Amiri'ne de bir kutu çikolatayla "Hoşgeldin"e bile giden üç kafadar, memur azlığından yakınıp takviye memur talep ederler. Sirkeci Emniyet Amiri de, "Bende memur çok, birkaçını sizde görevlendirelim" diyerek Küçükpazar Karakolu'nun emrine üç polis memurunu verir. Böylece bir karakolda olması gereken tüm düzenek kurulmuş olur. Suçlular adliyeye götürülmekte, evraklar gelmekte, evraklar gitmekte, yazışmalar dosyalanmakta, suçüstüler yapılmaktadır. Bildiğiniz karakol gibi yani!..
İşler o kadar aksamadan ve mevzuata uygun yürümektedir ki, izin programları bile oluşturulmakta ama karakolun "kurucu" üç memurundan ikisi izne ayrılırsa biri işler karışmasın diye muhakkak karakolda kalmaktadır..
İki memurun yine yıllık izin kullandıkları bir gün, nöbetçi kalan memurun bir yakını vefat edince, o da iki üç günlüğüne memleketine gitmek zorunda kalır. Aynı günlerde de Sirkeci Emniyet Amirliği'nden bir memur geçici görevle Küçükpazar Karakolu'na gönderilir. Bu memur daha önce İl Emniyet Müdürlüğü'nde karakolların kömür dağıtım işini yaptığından hemen tüm karakolları ezbere bildiğinden, Küçükpazar Karakolu diye bir karakolda görevlendirilince şaşırır. Karakoldaki diğer memurların da pek bir şey bildikleri yoktur. Bu arada kış da yaklaştığından kömür dağıtım işinin bittiğini de bilmektedir. Oysa Küçükpazar Karakolu'na henüz kömür filan gelmemiştir. Bir gün kendine iş edinir, "Herkesin karakolunun kömürü geldi de bizimkine niye gelmiyor ?" diye meraklanıp Emniyet Müdürlüğü'nün kömür dağıtım bölümünde eski arkadaşlarının yanına gider..
"Yahu arkadaş, herkesin karakoluna kömür verdiniz de bizim karakola niye vermiyorsunuz ?.."
"-Sizin karakol neresi ?"
"Küçükpazar Karakolu."
"-Ne yanda bu karakol ?"
"Unkapanı'nda.."
"-Cık, biz öyle bir karakol bilmiyoruz !.."
"Hemşehrim nasıl olur, binası var, memurları var, ben orada görev yapıyorum.."
Karakol listeleri çıkarılır, ama böyle bir karakolun izine rastlanmaz. Yine de eski arkadaşlarının elini boş göndermez, kömür verirler. Kömürün geldiği gün, karakolun kurucusu üç memur da izinden dönmüş, ekmek tekneleri karakolda göreve başlamışlardır..
"Ne var ne yok arkadaşlar ?.."
"-İyi, ne olsun.."
"Biz yokken ne yaptınız ?"
"-Kömür aldık.."
"Ne kömürü ?.."
Üç kafadar, karakolun elektrik, su ve kömür giderlerini kendi ceplerinden karşıladıkları için kafalarında bir şimşek çakar.. Üçü de şaşkın, sararmış bir yüzle birbirlerine bakakalırlar. Ama yapacakları bir şey de yoktur. Kömürü geri de gönderemezler. Olanı biteni gözleyen ve kömürü temin eden işgüzar memur, ertesi gün yanına bir arkadaşını da alıp Sirkeci Emniyet Amiri'ne gider. Olup biteni amire anlatırlar.
Tumblr media
Emniyet Amiri, yanına iki polis memurunu da alıp İstanbul Emniyet Müdürü'nün huzuruna çıkar. Olayı anlatır. Zamanın Emniyet Müdürü gün görmüş uyanık bir adamdır. Su bastı, sel oldu gibisinden bir yazı yazdırıp Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Küçükpazar Karakolu'nun demirbaş dökümünü ister. Kısa bir süre sonra Genel Müdürlükten "Böyle bir karakolumuz yoktur" yanıtı gelir. Emniyet Müdürü ildeki bütün şube müdürlerini çağırtır, olayı özetler ve hep birlikte Küçükpazar Karakolu'nun yolunu tutarlar. Karakoldaki tüm memurlar da haberdar edilmiştir. Emniyet Müdürü memurları şube müdürlerinin önünde sorguya çeker..
"Sen kaç yıldır bu karakoldasın ?"
"Sen kaç yıldır görev yapıyorsun ?"
Ayrıla ayrıla geriye karakolu kuran üç eski memur kalır..
"Siz geldiğinizde bu karakol var mıydı ?"
Biraz kem kümden sonra karakol kurucusu üç memur da konuşmaya başlar.
"-Valla müdürüm emekli olduktan sonra bir iş kuramadık, aklımıza karakol kurmak geldi, biz de kurduk.."
Müdür öyküyü dinledikten sonra, "tamam tamam" der ve ekler : "bu olayı hiçbir zaman, hiçbir yerde anlatmayacaksınız ve derhal İstanbul'u terk edip, ailenizle birlikte izinizi kaybettireceksiniz.."
Sonra da şube müdürlerine dönerek şu talimatı verir : "Bu karakol bugünden itibaren yasal hale gelecek. Ankara'ya bir yazı yazın, su baskını, sel filan bir şeyler uydurun.."
Sahte olarak kurulan Küçükpazar Karakolu yasal hale büründükten sonra yıllarca hizmet verir!..
#Cumhuriyet Gazetesi 11 Aralık 2016
38 notes · View notes