Tumgik
#bekri mustafa
cihangir-uzunkaya · 2 years
Text
TUHAF BİR İSTANBUL GELENEĞİ AYYAŞLAR BAYRAMI
1908’de ilân edilen İkinci Meşrutiyet’e kadar İstanbul’da devam edegelmiş olan ve “Ayyaşlar Bayramı” denen bu tuhaf âdetin ayrıntıları:
İstanbullular bayramını kutlamaya başlarken Edirnekapı tarafında tuhaf bir kafile toplanır, sur kapılarından dışarıya sessizce süzülüp yürümeye başlarlardı.
Bunlar şehrin en iflâh olmaz esrarkeşleri ve serhoşlarıydı.
Ramazan boyunca mübarek aya hürmeten ağızlarına içkinin damlasını koymamış, esrar çekmemişlerdi ama artık ramazan geçmişti ve dolayısıyla hürmetten kaynaklanan perhizlerinin de sonu gelmiş demekti.
Otakçılar’a vardıklarında sayıları daha da artar, ellerinde “dem”leri yani içkileri ile sur kapısının hemen sağındaki salaş kahvede durur, daha başka yoldaşlarının gelmesini bekler ve beklerken de yanlarında getirdikleri şişeleri kafalarına dikerlerdi. Kalabalık arttıkça artar, yeni gelenler de Otakçılar tarafına ilerler ve şimdinin Fethi Çelebi Caddesi’ne sapıp yolun sol tarafındaki mezarlığa dalarlardı.
İstanbul’un tarih boyunca gördüğü en namlı içicisiyle esrarkeşinin kabirleri buradaydı: Bekri Mustafa ile Urfalı Hacı Ahmed Ağa’nın mezarları...
Bekri Mustafa’nın kim olduğu malûm... Dördüncü Murad zamanında yaşadığı ve padişahın en yakınlarından olduğu söylenen; içkisiyle, fıkralarıyla ve hikâyeleriyle efsaneleşmiş meşhur serhoşumuz... Urfalı Hacı Ahmed Ağa ise, oldukça uzun bir hayat süren ve dünyadan 1801 senesinde 134 yaşında ayrılan İstanbul’un en namlı esrarkeşi...
“Bayramlaşma” dediğim iş öyle birbirleriyle kucaklaşma falan değil, tam kendilerine lâyık biçimdeydi: Artık iyice keyiflenmiş olan serhoşlar ellerindeki şişeleri nefes bile almadan kafalarına diktikten sonra, şişelerin dibinde kalanları gülsuyu serper gibi mezarların üzerine serperler, böyle yaparak mezarları kutsadıklarını düşünür, sonra “bayram ikramı”na başlarlardı. İkram, serhoşların ikişer ikişer karşı karşıya gelip ceplerinden çıkarttıkları diğer şişeleri birbirlerinin ağzına götürmeleri demekti.
Ayyaşlar, birbirine yakın olan işte bu iki mezarın başına böyle bir hay-huy içerisinde gider, ceplerinde taşıdıkları şişeleri çıkartır, asıl bayramlaşmayı mezarların başında yaparlardı.
Bu ikili gruplara katılmayan ayyaşlar da tek başlarına bir kenarda içer ve oracıkta sızarlardı.
Bayram merasimi bu kadarla kalmazdı, sırada şimdi serhoşların ve esrarkeşlerin kendilerine “pîr” kabul ettikleri Bekri Mustafa ile Hacı Ahmed Ağa’nın mezarlarını süslemeleri vardı. Bayram yaza tesadüf etti ise mezarlar gelinciklerle ve papatyalarla, ama sert kış günlerine denk gelmişse defne ve taflan dalları ile donatır, serhoş aklınca güzelleştirilirdi.
Meşrutiyet öncesi senelerde gür sesli bir serhoşun içki üzerine yazılmış bir gazeli nağme ile okumaya başlaması âdet olmuştı. Gazel “Ben şehid-i bâdeyim dostlar demim yâd eyleyin” yani “Dostlar, ben şarap şehidiyim; yaşadığım ânı yâdedin” diye başlar, “Neyle, meyle bir alay mahbûp ile her dem gelin / Bezm-i cem âyinini kabrimde mu’tad eyleyin” (Neyle, şarapla be dostlarla her an gelin ve içki meclisini kabrimde kurun) mısraları ile devam ederdi. Kafileye zaman zaman meraklıların da katıldığı olur, bu garip kutlamayı derin bir hayret içerisinde takip ederlerdi.
Esrarkeşlerin bayramlaşması, serhoşların bayramlaşmasından farklıydı: Hacı Ahmed Ağa’nın mezarının etrafına halka halinde oturur, kalın sarılmış ve elden ele gezen esrarlı sigaradan nefeslenip dururlardı. Tören mekânı bazı bayramlarda daha ötelere taşınır, Silivrikapı dışındaki Kozlu Meydanı’ndaki kır kahvesinde devam ederdi. Polisler resmi kıyafetleriyle dem çekenlerin arasına karışır, esrar resmen yasak olduğu halde hiç müdahale etmeden olup biteni seyrederlerdi.
Bu tuhaf bayram kutlaması, Edirnekapı’daki sur kapısında son bulurdu. Mezarlıktan buraya kadar neş’e içinde, şarkılar söyleyerek gelen kafilenin sesi kapıdan içeri girildiği anda kesilir, bir sene sonraki bayrama kadar bir daha duyulmaz ve herkes bir tarafa dağılırdı.
Kaynak Murat BARDAKÇI
4 notes · View notes
morkedisblog · 16 days
Text
Bazıları derler ya "Türkiyeden başka ülkede yaşayamam" ben her yerde yaşayabilirim nasıl olsa manyaktısım götür beni kutuplara bırak ordaki en manyak penguen ve ayı bana takarlar neyse! İran İsraile saldırı başlattı dünyanın yüreği ağzında haber kanalları olan Tele1 bu filmi gösteriyor Flash haberde de komedyen Fatih Mühürdar savaş yorumu yapıyor Kanal d mi Hakan Ural konuşuyor İnstagramda da ben ahkâm kesiyorum hani bir Osmanlı fıkrası vardır dönemin en büyük ayyaşı şair bekri(sarhoş demek miş Osmanlıca)Mustafa gizli meyhaneye giderken (4. Murad içkiyi yasakladığından merdivenaltı meyhaneler açılmış)Sultanahmet camii avlusunda bir kalabalık görmüş bakmış cenaze töreni var ahali cenaze namazını kıldıracak İmamı beklermiş bizimkini görünce İmam sanmışlar bekri derdini anlatamamış zorla cemââtin önüne geçirmişler tabii Müslüman biliyor namaz kıldırmayı namazı bitirmişler gidip mevtânın kulağına birşeyler fısıldamış halk merâk edip sormuş ne dediğini,bekri"sana öbür taraftakiler dünyayı sorarlarsa bekri Mustafa Sultanahmede İmam olmuş de onlar gerisini anlarlar"demiş yani İstanbulun en ünlü ayyaşı İstanbulun en büyük camiine İmam oldu😲bizimki de o hesap bu arada Usa el altından İrana ambargoyu kaldırma vaadi verdi demek istedim bugün karışık- yanlış yazıyorum bayram nedeniyle ortam kalabalık herkese lâf yetişriyorum o bakımdan!
instagram
0 notes
gundemarsivi · 6 months
Text
Tumblr media
İki Fıkra ile Çokça Çelişki
✍🏻 Hayati Sarnık
4. Murat içki içmeyi yasaklamış. Bekri Mustafa ve arkadaşları merdiven altı bir yerde arkadaşları ile şarap içerken baskın yapmışlar. Tedbili kıyafet içinde veziri de yanında… Bir masaya oturmuşlar. Bekri seslenmiş “Şarap içer misiniz ağalar?” İçeriz demişler. 2 bardak doldurup vermiş. Şaraplar bitince yine seslenmiş. “Doldurayım mı ağalar?” 4. Murat ayağa kalkmış “Bre mendebur, ben Sultan Murat’ım. Yanımdaki de vezirim.” deyince, Bekri “Buyrun cenaze namazına” demiş bu deyime Sultan şaşırmış “Ne demek o?” Bekri “Sabah bizi astıracaksın. Cenaze namazımızı kılarsın herhalde” deyince de Sultan dışarıdaki zaptiyeleri çağırmış. “Bakın bu adama. Bu her yerde içki içebilir. Burayı basmayın. Burası serbest” demiş. Sonra da Hz. Bekri Mustafa Efendi olunca, öldüğünde Türbe yapılmış. O şimdi Hazreti! Gelen geçen Türbe önünde durup dua ediyorlar Pirimize.
***
Benzer bir olay Neyzen Teyfik ile olmuş. Beşiktaş’ta sandalcılık yapıyormuş. Neyzen’in gece sandalına binmiş Sultan ile veziri. Neyzen tabii tanımıyor onları. Neyzen’den Üsküdar’a bırakması istenmiş. Biraz açılınca boğaza, Neyzen livar*dan testiyi çıkarmış. “Şarap içer misiniz ağalar?” demiş. İçeriz demişler. Birer bardak şarap vermiş. Boğazın ortalarında birer bardak daha teklif etmiş Neyzen. Sultan kızmış “Sen, bize nasıl şarap ikram edersin Densiz?” deyince Neyzen de “Ulan bir bardak içtiniz, biriniz sultan, biriniz vezir oldu. Birer tane daha içerseniz, biriniz Allah biriniz peygamber olacaksınız. Vermiyorum ulan size şarap!” demiş.
*Livar: Sandalcının oturduğu yerin altındaki kapaklı dolap.
***
Kadının Ne İşi Olur Cennette? Tövbeee, tövbeeee. Orada şarap var, huri var, gılman var. Vur patlasın çal oynasın….
Eminönü’de Osmanlı kadınlar hapishanesi var. İmamevi deniyor bu binaya. Sağdaki ağacın altında Hz. Bekri Mustafa’nın Türbesi var. (Aralarında 10 metre var.) Bizans surlarının bir kulesi. Bektaşi hocası varmış. İmam Cafer diye. O da içermiş. Yaşlanınca vasiyet etmiş. “Beni bu kulenin en üstüne gömün” diye. Kulenin son katına bir mezar yapıp içine koymuşlar. Yıllar sonra kadınlar da hırsızlık yapıp suç işlemeye başlayınca, İmam Cafer’i giriş katına indirip zemine gömmüşler. Üstünüde 2 kat kadınlar hapishanesi yapmışlar. Fakat kadınlara yiyecek / içecek vermiyorlarmış. Küçücük pencerelerden aşağıya el sallayarak su ve yiyecek istiyorlarmış. Halk da gece gidip uzun merdivenlerle küçük pencerelerden yemek ve içecek ihtiyaçlarını uzatıyorlarmış. Aşağıda İmam yukarıda hapis kadınlar. Hiç insaf yok. İmam Cafer’i ziyarete gittim iki defa, onarım vardı giremedim.
Hayati Sarnık
1 note · View note
huseyinerol3453 · 1 year
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR CHP Yİ AZ DA OLSA İZLİYORUM VE TAKİP EDİYORUM. NEREDEYSE HEPSİ AKILLARINI SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN İLE BOZMUŞLAR. YATIP KALKIP ONA HAKARET EDİYORLAR. BUNLAR, HER HALDE MİLLETİMİZİ HALA KARA CAHİL, HİÇ BİR ŞEY BİLMEZ ZANNEDİYORLAR GALİBA. CHP Lİ OLMADIĞIM VE ÖNCELİKLE PEK ÇOK İCRAATLARINDAN DOLAYI CHP Yİ SEVMEDİĞİM İÇİN ONLARIN ÖZELİNE GİRMEYECEĞİM. BEN ŞAHSEN BU CHP ZİHNİYETLERİ İLE İKTİDAR OLUNMASI DURUMUNDA, RABBİMİZ KORUSUN, ÜLKEMİZİN, DEVLETİMİZİN KARANLIK YARINLARA BELİRSİZLİKLERE VE ADETA İÇ SAVAŞ DURUMUNA GİRECEĞİMİZE KUŞKUM YOK. ATATÜRKÇÜLÜK MASKESİ ALTINDA, ADETA BİZİ BİZ YAPAN HAYATİ TÜM MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZE DÜŞMANLAR. HESAP KİTAP ORTADA. BENCE CHP NİN HALİNİ BİR FIKRA İLE ANLATAYIM. OSMANLI DA BEKTAŞİ OLDUĞU DA RİVAYET EDİLEN MUSTAFA BEKRİ DENİLEN BİR DERVİŞ VAR. NEREDEYSE HER GÜN İÇER, NAMAZ, NİYAZ PEK YOK. BİR GÜN BULUNDUĞU YERDE BİRİ ÖLÜR, NAMAZI KALDIRACAK BİR HOCA BULAMAZLAR. CEMAAT, EN SONUNDA, İLGİNÇ BİR KARAR ALIRLAR. YOLDAN GEÇEN İLK KİŞİ CENAZE NAMAZINI KILDIRMASINA KARAR VERDİLER. BU SIRADA ORADAN MUSTAFA BEKRİ GEÇİYORMUŞ. ONA DURUMU ANLATMIŞLAR. O DA KENDİSİNİN HEM AYYAŞ HEM BEKTAŞİ HEM DE BEYNAMAZ BİRİ OLDUĞUNU BELİRTMESİNE RAĞMEN NAMAZ KILDIRMASINA İSRAR ETTİLER. O DA SONUNDA CENAZE NAMAZINI KILDIRMAYI KABUL ETTİ. NAMAZI KENDİNCE KILDIRDI VE NAMAZ SONUNDA MEZARIN BAŞINA GEÇTİ VE KENDİNCE, DIŞARIDAN DUYULMAYACAK ŞEKİLDE BİR ŞEYLER SÖYLEMEYE BAŞLAMIŞ. CEMAAT MERAK EDİP SORMUŞ, BURADA MEZARDA NE DEDİN? CEVABEN DEMİŞ Kİ " ÖLEN KİŞİYE HİTABEN DEDİMKİ EY FİLAN OĞLU FİLAN, ÖLENLER DÜNYADAN SORACAK OLURLARSA, ONLARA, SARHOŞ, BEYNAMAZ MUSTAFA BEKRİ İMAM OLMUŞ, CENAZE NAMAZIMI DA KILDIRMIŞ DE. BU SÖZ SONUCU ONLAR NE DURUMDA OLDUĞUMUZU ANLARLAR" DEMİŞ. DEĞERLİ DOSTLAR, BENCE CHP NİN HALİ DE BENCE BİRAZ BÖYLE GİBİ. BU ADAYLARIN KONUŞMALARINI DİNLEDİKTEN SONRA BENCE MUSTAFA BEKRİ'DEN BAŞKA DAHA UYGUN, HAKKANİYETLİ ADAY BULMALARI ZOR GÖRÜNÜYOR. BİZLER YİNE DE RABBİMİZ HEPİMİZİ İSLAH ETSİN, ŞUUR VERSİN VE HİDAYET NASİP ETSİN DİYELİM. AMİN İNŞAALLAH. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM VE DUA İLE. https://www.instagram.com/p/CoYAcnLKXL2/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
merzifontarihi · 1 year
Photo
Tumblr media
MERZİFON'UN Eşeği neden meşhur? Şimdi hepinizin yüzünde bir tebessüm oluştu,biliyorum.Yıllardır "Merzifon Eşeği" sözü alay konusu olmuş,Merzifonlu hemşehrilerimizi "bilmeden" gücendirmişizdir.Ama işin aslı alay konusu değil,bir mizah kaynaklı. Anlatayım. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte peş peşe gazete ve dergiler çıkmaya başlar.Bu günlerde sansür korkusu tüm aydınları sarmıştı.İşte bu dönemde Baha Teyfik (1881-1916) tarafından "eşek" isimli bir dergi çıkarır.(16.11.1910) Gazetenin başındakiler,takma isimlerle yazı yazarlar.Buna göre: İmtiyaz Sahibi:Merzifonî (Merzifonlu demektir) Mesul Müdürü:Halil Bu yıllarda Merzifon'un eşeği "Marsivan Eşeği" diye ünlüdür.Bunlar beyazdır.Bu cinsler aynı zamanda Kıbrıs'ta da bulunur. Ancak,"Merzifon Eşeği" deyimi bu derginin ünlenmesiyle yaygınlaşır.Aynı günümüzün Gırgır,Fırt vb.mizah dergileri gibidir.Bu yıllarda Dede Korkut,Nasrettin Hoca,İncili Çavuş,Bekri Mustafa,Tuzsuz Deli Bekir gibi nice mizah kültüründen gelmemize rağmen,bu tür dergiler sansürün hışmına uğramış. Derginin yazarları:Kıbrisî Don Kişot,Çimenderzade Faik,Topal Eşek,Tırnağı Karıncalı Eşek,Kaba Kulak gibi takma isimlerdi. Derginin mizah konusu,elbette iktidarda olanları hicvetmekti.Onları eşek şeklinde çizerlerdi. İşin özeti: Derginin imtiyaz sahibinin isminin "Merzifonî" oluşu ve mizah yüklü oluşu,"Merzifon'un eşeği" deyimini mizah konusu yapmaya yetmişti.Politikacılarla alay eden yazı ve resimler,günümüze kadar değişe değişe kültürümüze yerleşmiş. İşte bu deyimin,bize tebessüm ettirişi bu yüzden.... Kaynak :Merzifon sayfası https://www.instagram.com/p/COaeM27qFs_/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
netbilge · 2 years
Text
Bekri Mustafa kimdir? Bekri ne Demek? Bekri Mustafa Fıkraları, Bekri Mustafa HİKAYESİ
Bekri Mustafa kimdir? Bekri ne Demek? Bekri Mustafa Fıkraları, Bekri Mustafa HİKAYESİ
Bekri Mustafa kimdir? Bekri ne Demek? Bekri Mustafa Fıkraları, Bekri Mustafa HİKAYESİ Bekrî Mustafa (1539; Kadırga – 1600?; Eminönü), Osmanlı döneminde yaşamış hafız ve fıkracı. 16. yüzyılın sonu ve 17.yüzyılın başında İstanbul’da yaşamış, fıkraları halk içinde yıllar boyu dilden dile aktarılan ünlü Osmanlı içkicisi, sarhoşudur. İçkiyi yasaklayan lV. Murad’a yazdığı fıkralar, onun bu dönemde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yenihabergazetesi · 2 years
Text
Başkan Cüneyt Yüksel: yol yenileme çalışmalarını tamamladık.
Başkan Cüneyt Yüksel: yol yenileme çalışmalarını tamamladık.
Çınarlı mahallesi Bekri Mustafa Paşa Caddesi üzerinde gerçekleştirdiğimiz yol yenileme çalışmalarını tamamladık. Baştan aşağı asfaltlayarak yeni bir çehre kazandırdığımız cadde üzerinde ve çevresinde yapacağımız diğer çalışmaları planlayarak, mahalle sakinlerimizle fikir alışverişinde bulunduk. Hayırlı olsun.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
burakurnaz · 7 years
Text
bekri mustafa
sarhoşluğun örneği ve “sarhoşların şahı” olarak tanınmıştır bekri mustafa. adı nice yüzyıllardır dillere destan olmuş, hikayeleri kuşaklar boyunca dillerde dolaşmıştır. işte bu böylesine ünlü bir bekri mustafa’dır. yorgancı esnafından ahmet ağa’nın oğlu olan ve gece gündüz içtiği için “bekri” namıyla ün yapan mustafa, 1593 yılında kadırga’nın cinci meydanı ile küçükayasofya camii arasındaki bir evde dünyaya gelmiştir. babasının hali vakti yerinde olduğu için çocukluğu refah içinde geçmiş, beş yaşında iken küçükayasofya camii yanındaki mahalle mektebinde eğitime başlamış. burada “hıfız’ ederek “hafız’olmuş, sonra da bayazıd medresesi’ne devam etmiştir. sabahları medreseye giderken akşamları da babasının dükkanında yorgancılık işini yüklenmişti. 18 yaşında iken annesinin de vefatıyla yalnız kalan genç yorgancı bazı arkadaşlarının da ısrarı ile bu dönemde içkiye başladı. kumkapı’daki agop’un meyhanesi’nin başlıca müdavimleri arasına karıştı. çok geçmeden medreseyi de dükkanı da bir tarafa bırakan mustafa ağa, bütün ömrünü gece, gündüz bu meyhanede içki içmekle geçirmeye başladığından “bekri” namıyla anılmaya başlandı.
uzun boylu, iri yapılı, geniş omuzlu, pos bıyıklı ve güçlü kuvvetli bir adam olan bekri mustafa, son derece zeki, nüktedan ve hoş sohbetti. hazır cevaplığı ve hakbilirliği ile herkesin takdir ve sevgisini de toplamıştı. bekri mustafa’nın bu özelliklerini duyan dördüncü murat, daha şehzadeliği sırasında kendisini nedimleri arasına almış, tahta çıkışından sonra da saraya dahil olmuştu. bekri mustafa’nın bu içki yasağı devirlerine ait pek çok fıkrası vardır. bir gece kendisini içki masasında yakalayıp şişesi ile birlikte bostancıbaşı’nın huzuruna çıkarmışlar. bostancıbaşı, şişeyi elinde sallayarak hiddet içinde bağırmış: “şu zıkkımı nasıl içersin be adam?”. hiç istifini bozmayan bekri, şişeyi bostancıbaşı’nın elinden alıp, koynundan kadehini çıkarıp “önce bu şişeyi alır, sonra içindekini kadehe boşaltırım. ve kadehi de işte böyle yudumlarım” diyerek bir yudumda içmiş. bostancıbaşı onun bu cüretkar hali ve hazırcevaplığı karşısında diyecek söz bulamamış ve kendisini affetmiş. bir gün bostancıbaşı yine kendisine kızacak olmuş. “bu içtiğin rakılar ihtiyarlığında burnundan gelecektir.”. ağanın bu sözleri karşısında bekri şen bir kahkaha atmış: “aman ne iyi... ben de doldurur, yine içerim. desene ihtiyarlıkta da işimiz iş, safamız tam olacak.” bostancıbaşı’nın adamları bir yaz gecesi bekri mustafa’yı bir havuzun içinde oturup rakısını demlenirken görmüşler. kendisini alıp karakola götürmek isterler. bekri birden öfkelenir: “çekin arabanızı be... burası size ait değildir. kaptan paşa gelsin. deryaya o karışır ancak.” konu, komşu bütün mahalleli ve devletin ileri gelenleri bekri mustafa’yı içine düştüğü durumdan kurtarmak amacıyla çare ararlarken akıllarına onu küçükayasofya camii imamlığına getirmek gelmiş. iyi bir hafız olan ve medrese görüp okuyan ve bu işe yatkın olduğundan şüphe olmayan bekri mustafa için bu hiç de yadırganacak bir iş sayılmaz. hele ortada kendisini içkiden kurtarmak gibi bir de önemli sebep varken. bekri mustafa, sultan murat’ın da onayladığı bu görevi kabullenir mecburen. işe başladığı gün öğle namazından sonra kaldırılan bir cenazenin namazını kıldırdıktan sonra tabuta doğru eğilip bir şeyler söylemiş. bütün cemaatin dikkatini çekmiş onun bu davranışı. birisi dayanamamış sormuş “merakımızı uyandırdı ağa... neler söyledin öyle?”. bekri mustafa her zamanki gibi kendinden emin bir şekilde konuşmuş: “öteki dünyadan haber sorarlarsa bekri mustafa imam oldu de, anlarlar dünyanın halini dedim.” birgün dostlarından biri kendisine neden bu kadar içtiğini sorunca bekri omuz silkip, kendinden emin bir şekilde konuşmuş: “öldükten sonra kıyamete kadar bekleyeceğimi düşünerek şimdiden bol bol içiyorum ki sonradan aramayayım.” işte böylesine renkli hikayelerle dolu yaşantısı çok kısa sürmüş bekri’nin. henüz 41 yaşında iken hastalanmış ve iki, üç gün içinde hayata gözlerini yummuş. cenazesi vasiyeti üzerine “balıkpazarı meyhanelerinin civarında bulunan mezarlığa” gömülmüş. sonra bu mezarlık kaldırılıp yerine dükkanlar ve çarşı yapılmış. bekri mustafa’nın bu yalnız kabri yetmişli yıllarda yemiş adıyla anılan semtin kasımpaşa sokağında bulunmaktaydı. 1903 yılında çevre esnafı arasında toplanan para ile onarılmış ve başucuna bir taş dikilmiş. dillere destan olan bekri mustafa, geçmiş yaşantımızın ünlü bir halk kişisi olarak günümüzde de anılarıyla yaşatılmaktadır.
1 note · View note
ruhurevan-tr · 2 years
Text
Tumblr media
"Ey Mevlam! Zahir ve batınımı ıslah eyle. İlahi! Bana, Seni bana gösterecek olanı göster ve beni, beni Sana ulaştıracak olana ulaştır."
Mustafa el-Bekri es-Sıddiki (k.s)
29 notes · View notes
safran78 · 3 years
Photo
Tumblr media
Cüppeli'den icazet ve yanmaz kefen alarak hidayete eren Perinçek, Dünya İslami uyanış kurultayında Türkiye'yi temsil etti.🧐 Konunun özeti; 4.Murat döneminin alkol bağımlısı, Ayyaş Bekri Mustafa dan gelsin: Sen şimdi aramızdan ayrılıp, Ahirete gidiyorsun. Eğer orada bu Dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin, onlar durumu anlarlar. https://www.instagram.com/p/CRn_PuWn-I7/?utm_medium=tumblr
2 notes · View notes
mertnews · 4 years
Text
BAŞKA SÖZE HACET YOK!
Tumblr media
https://medium.com/mertnews/başka-söze-hacet-yok-c2c82a9d238b
Fotoğrafın gücü başkadır!
Binlerce kelimeyle anlatamayacağınız bir durumu, bir zulmü, bir sevinci, bir anı dondurarak adeta sizin gözünüzün içine sokar.
Dönemin ruhunu, sevincini, acısını, zulmünü yansıtan fotoğraflar vardır.
Vietnam Savaşı’nı, bombalardan kaçan küçük çocukların fotoğrafıyla hatırlarız. 
Tumblr media
Somali’deki açlık deyince gözümüzün önüne ölmek üzere olan bir çocuğun başında bekleyen kartal gelir.
Tumblr media
AKP zulmünün, Erdoğan rejiminin sembol fotoğrafları çoktur. 
Soma’da yere düşen madenciye tekme fotoğrafı bunlardan biridir. 
Tumblr media
7 gün sokaktan cenazesi alınamayan Taybet ana fotoğrafı bunlardan biridir.
Tumblr media
Gülen Hareketi’ne mensup diye zulme uğrayan başörtülü, genç yaşlı kadınların kucaklarında bebekleriyle hapiste çektirdiği fotoğrafın benzerini dindar kesimin çok eleştirdiği tek parti döneminde bile göremezsiniz. 9 aylık hamile kadınların gözaltı ve tutuklanma görüntülerini İsrail’de bile hatırlamıyoruz.
Tumblr media
Erdoğan’ın kendisini konumlandırdığı yeri, kitlesinin bilinç altında ona yüklediği anlamı anlatan en iyi fotoğraf son Kadir gecesi TRT ekranlarına yansıyan o görüntü oldu.
Meşhur Bekri Mustafa fıkrasını bilirsiniz…
Zorla İmam yapılan Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder. Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin. Onlar durumu anlar…” dedim.
Türkiye’de durum nedir? diye sorulduğunda o fotoğrafı gösterin yeter.
Çünkü başka söze hacet yok!
Din, AKP elinde afyondur…
https://www.youtube.com/watch?v=iuCcOzkHD8o&feature=emb_logo 
4 notes · View notes
sabancalis68 · 2 years
Photo
Tumblr media
....Padişah 4.Murat zamanında nüktedanlığı, hazırcevaplığı, esprileri ve aynı zamanda ayyaşlığıyla ünlü Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. Tam o sırada caminin önünde musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. .... Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı hoca zannederek cenaze namazını kıldırmasını söylerler. ... ‘Yok ben hoca değilim’ dese de inandıramaz dinlemezler ve zorla öne geçirirler cenaze namazını kıldırırlar. ...Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. .Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder. ..Bekri Mustafa gülerek şöyle der : ...“Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. ... Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, onlara Bekri Mustafa Ayasofyaya imam oldu dersin. Onlar Dünyanın durumunu anlar…” dedim. https://www.instagram.com/p/CWO0BFYIAUMtU7drj_8rFyZ2ru3flgNMg6mYhc0/?utm_medium=tumblr
0 notes
gundemarsivi · 1 year
Text
Tumblr media
Amaç Fatiha Okumaksa
✍🏻 Muhsin Salman
0 notes
huseyinerol3453 · 2 years
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR CHP Yİ AZ DA OLSA İZLİYORUM VE TAKİP EDİYORUM. NEREDEYSE HEPSİ AKILLARINI SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN İLE BOZMUŞLAR. YATIP KALKIP ONA HAKARET EDİYORLAR. BUNLAR, HER HALDE MİLLETİMİZİ HALA KARA CAHİL, HİÇ BİR ŞEY BİLMEZ ZANNEDİYORLAR GALİBA. CHP Lİ OLMADIĞIM VE ÖNCELİKLE PEK ÇOK İCRAATLARINDAN DOLAYI CHP Yİ SEVMEDİĞİM İÇİN ONLARIN ÖZELİNE GİRMEYECEĞİM. BEN ŞAHSEN BU CHP ZİHNİYETLERİ İLE İKTİDAR OLUNMASI DURUMUNDA, RABBİMİZ KORUSUN, ÜLKEMİZİN, DEVLETİMİZİN KARANLIK YARINLARA BELİRSİZLİKLERE VE ADETA İÇ SAVAŞ DURUMUNA GİRECEĞİMİZE KUŞKUM YOK. ATATÜRKÇÜLÜK MASKESİ ALTINDA, ADETA BİZİ BİZ YAPAN HAYATİ TÜM MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZE DÜŞMANLAR. HESAP KİTAP ORTADA. BENCE CHP NİN HALİNİ BİR FIKRA İLE ANLATAYIM. OSMANLI DA BEKTAŞİ OLDUĞU DA RİVAYET EDİLEN MUSTAFA BEKRİ DENİLEN BİR DERVİŞ VAR. NEREDEYSE HER GÜN İÇER, NAMAZ, NİYAZ PEK YOK. BİR GÜN BULUNDUĞU YERDE BİRİ ÖLÜR, NAMAZI KALDIRACAK BİR HOCA BULAMAZLAR. CEMAAT, EN SONUNDA, İLGİNÇ BİR KARAR ALIRLAR. YOLDAN GEÇEN İLK KİŞİ CENAZE NAMAZINI KILDIRMASINA KARAR VERDİLER. BU SIRADA ORADAN MUSTAFA BEKRİ GEÇİYORMUŞ. ONA DURUMU ANLATMIŞLAR. O DA KENDİSİNİN HEM AYYAŞ HEM BEKTAŞİ HEM DE BEYNAMAZ BİRİ OLDUĞUNU BELİRTMESİNE RAĞMEN NAMAZ KILDIRMASINA İSRAR ETTİLER. O DA SONUNDA CENAZE NAMAZINI KILDIRMAYI KABUL ETTİ. NAMAZI KENDİNCE KILDIRDI VE NAMAZ SONUNDA MEZARIN BAŞINA GEÇTİ VE KENDİNCE, DIŞARIDAN DUYULMAYACAK ŞEKİLDE BİR ŞEYLER SÖYLEMEYE BAŞLAMIŞ. CEMAAT MERAK EDİP SORMUŞ, BURADA MEZARDA NE DEDİN? CEVABEN DEMİŞ Kİ " ÖLEN KİŞİYE HİTABEN DEDİMKİ EY FİLAN OĞLU FİLAN, ÖLENLER DÜNYADAN SORACAK OLURLARSA, ONLARA, SARHOŞ, BEYNAMAZ MUSTAFA BEKRİ İMAM OLMUŞ, CENAZE NAMAZIMI DA KILDIRMIŞ DE. BU SÖZ SONUCU ONLAR NE DURUMDA OLDUĞUMUZU ANLARLAR" DEMİŞ. DEĞERLİ DOSTLAR, BENCE CHP NİN HALİ DE BENCE BİRAZ BÖYLE GİBİ. BU ADAYLARIN KONUŞMALARINI DİNLEDİKTEN SONRA BENCE MUSTAFA BEKRİ'DEN BAŞKA DAHA UYGUN, HAKKANİYETLİ ADAY BULMALARI ZOR GÖRÜNÜYOR. BİZLER YİNE DE RABBİMİZ HEPİMİZİ İSLAH ETSİN, ŞUUR VERSİN VE HİDAYET NASİP ETSİN DİYELİM. AMİN İNŞAALLAH. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM VE DUA İLE. https://www.instagram.com/p/CZpoxmLKlmA/?utm_medium=tumblr
0 notes
merzifontarihi · 2 years
Text
MERZİFON'UN Eşeği neden meşhur? Yıllardır "Merzifon Eşeği" sözü alay konusu olmuş,Merzifonlu hemşehrilerimizi "bilmeden" gücendirmişizdir. Ama işin aslı alay konusu değil,bir mizah kaynaklıdır. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte peş peşe gazete ve dergiler çıkmaya başlar.Bu günlerde sansür korkusu tüm aydınları sarmıştı.İşte bu dönemde Baha Teyfik (1881-1916) tarafından "eşek" isimli bir dergi çıkarır.(16.11.1910) Gazetenin başındakiler,takma isimlerle yazı yazarlar.Buna göre: İmtiyaz Sahibi:Merzifonî (Merzifonlu demektir) Mesul Müdürü:Halil Bu yıllarda Merzifon'un eşeği "Marsivan Eşeği" diye ünlüdür.Bunlar beyazdır.Bu cinsler aynı zamanda Kıbrıs'ta da bulunur. Ancak,"Merzifon Eşeği" deyimi bu derginin ünlenmesiyle yaygınlaşır.Aynı günümüzün Gırgır,Fırt vb.mizah dergileri gibidir.Bu yıllarda Dede Korkut,Nasrettin Hoca,İncili Çavuş,Bekri Mustafa,Tuzsuz Deli Bekir gibi nice mizah kültüründen gelmemize rağmen,bu tür dergiler sansürün hışmına uğramış. Derginin yazarları:Kıbrisî Don Kişot,Çimenderzade Faik,Topal Eşek,Tırnağı Karıncalı Eşek,Kaba Kulak gibi takma isimlerdi. Derginin mizah konusu,elbette iktidarda olanları hicvetmekti.Onları eşek şeklinde çizerlerdi. İşin özeti: Derginin imtiyaz sahibinin isminin "Merzifonî" oluşu ve mizah yüklü oluşu,"Merzifon'un eşeği" deyimini mizah konusu yapmaya yetmişti.Politikacılarla alay eden yazı ve resimler,günümüze kadar değişe değişe kültürümüze yerleşmiş.
MERZİFON’UN Eşeği neden meşhur? Yıllardır “Merzifon Eşeği” sözü alay konusu olmuş,Merzifonlu hemşehrilerimizi “bilmeden” gücendirmişizdir. Ama işin aslı alay konusu değil,bir mizah kaynaklıdır. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte peş peşe gazete ve dergiler çıkmaya başlar.Bu günlerde sansür korkusu tüm aydınları sarmıştı.İşte bu dönemde Baha Teyfik (1881-1916) tarafından “eşek” isimli bir dergi çıkarır.(16.11.1910) Gazetenin başındakiler,takma isimlerle yazı yazarlar.Buna göre: İmtiyaz Sahibi:Merzifonî (Merzifonlu demektir) Mesul Müdürü:Halil Bu yıllarda Merzifon’un eşeği “Marsivan Eşeği” diye ünlüdür.Bunlar beyazdır.Bu cinsler aynı zamanda Kıbrıs’ta da bulunur. Ancak,”Merzifon Eşeği” deyimi bu derginin ünlenmesiyle yaygınlaşır.Aynı günümüzün Gırgır,Fırt vb.mizah dergileri gibidir.Bu yıllarda Dede Korkut,Nasrettin Hoca,İncili Çavuş,Bekri Mustafa,Tuzsuz Deli Bekir gibi nice mizah kültüründen gelmemize rağmen,bu tür dergiler sansürün hışmına uğramış. Derginin yazarları:Kıbrisî Don Kişot,Çimenderzade Faik,Topal Eşek,Tırnağı Karıncalı Eşek,Kaba Kulak gibi takma isimlerdi. Derginin mizah konusu,elbette iktidarda olanları hicvetmekti.Onları eşek şeklinde çizerlerdi. İşin özeti: Derginin imtiyaz sahibinin isminin “Merzifonî” oluşu ve mizah yüklü oluşu,”Merzifon’un eşeği” deyimini mizah konusu yapmaya yetmişti.Politikacılarla alay eden yazı ve resimler,günümüze kadar değişe değişe kültürümüze yerleşmiş.
MERZİFON’UN Eşeği neden meşhur? Yıllardır “Merzifon Eşeği” sözü alay konusu olmuş,Merzifonlu hemşehrilerimizi “bilmeden” gücendirmişizdir. Ama işin aslı alay konusu değil,bir mizah kaynaklıdır. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte peş peşe gazete ve dergiler çıkmaya başlar.Bu günlerde sansür korkusu tüm aydınları sarmıştı.İşte bu dönemde Baha Teyfik (1881-1916) tarafından “eşek” isimli bir dergi…
View On WordPress
0 notes
netbilge · 2 years
Text
Bekri ne demek? Bekri Mustafa kimdir? Bekri Mustafa Hikayesi, Bekri Mustafa fıkraları
Bekri ne demek? Bekri Mustafa kimdir? Bekri Mustafa Hikayesi, Bekri Mustafa fıkraları
Bekri ne demek? Bekri Mustafa kimdir? Bekri Mustafa Hikayesi Sözlükteki anlamı çok içki içen, içki düşkünü, sürekli içkili gezen, içkici.. 16.yüzyılın sonu ve 17.yüzyılın başında İstanbul’da yaşamış, fıkraları halk içinde yıllar boyu dilden dile aktarılan ünlü Osmanlı içkicisi, sarhoşudur. İçkiyi yasaklayan lV. Murad’a yazdığı fıkralar, onun bu dönemde yaşadığını gösterir. Eminönü’nde yaşadığı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes