Tumgik
#bahsedilmemiştir ya da
basarili-insan · 2 years
Text
Başarılı insanların tecrübelerinden faydalanın
Evet arkadaşlar da araba bugün video çekecektim ama bir durum, cereyan etti o konu hakkında bir çok güzel mi , bu ediyorum bazen bunu yapıyor gideceğim de Avcıları. Eskişehir bilir orada , kolay gelsin dedim ya Ya kızım üniversite okuyor yetişemiyorum Yarın dedim yani tamam geçim sıkıntısı var mı, .
çok seviyorum ama yatırım yapmayı denedim ya hiç etmez Bilmem ve doğal bilgim, yok sor ya şu an çalıştığım için verdin mi O insan değil ama yatırım konusunda, tecrübeli çalışmamız. ve rahat açılımı tek sebebim yatırım alalı çalışmak kadar gerçek mi Şimdi durumlar Kaç metre, araştırıp doğru yani Yani, bu olduktan sonra belli.
Olur Ama niye bırakıyorsun söyleyeceksin nasıl yapacaksın diye suresi yeter Bir önceki videoda da bahsettiğim, gibi Abi bak bir insanın, yapamayacağı hiçbir, şey hiçbir şey Belki okula bıraktıktan sonra mesleği yalnız takip , değiştirdim yani baktım kendim yapamıyorum kendim yapamıyorum olmuyor yani o, değil , ama 25 25 26 ay falan oldu 100-500 günü bıraktıktan sonra. birkaç ay bırakma onu gittiği tescili var mı Sen ne. yaptın kafa yani satıcı ve yani, takvimi değiştirip kendimi soruyorlar bu olmuş oldu yatırım, konusunda çok beğenmiş, artık çalışmaktan daha fazla Önemli bir şey mi çalışacaklar belirli bir şey Ya sen bu dünyaya 37 yaşadım Şimdi. de idare ederek karar bahsettiğim gibi arkadaşlar. da bu.
yatırım çok önemli başkalarının tecrübelerinden faydalanmak önünüzde fıstıkların kaşık gitmesine izin vermeyin dalın bir başkaları yatırım yaparak sizin Hayal konumuz ve Pastanesi'nde çok rahat şimdi önümüze çıkan sıfatları kaçırmayın araştırmakta sormaktan sorgulamaktan birleştirmek ten korkmuyor araştırarak o bu hayatını baştan aşağı değiştiriliyor kapalı olmuyor sosyal medya Yarın nasıl haber aç Bu doğru olur olmaz ama bir sürpriz olur merak olmayan bir insan her zaman her ben kendimi bisküvi vücudu çalışma ve çok güzel yokmuş varmış da kitlemiş mi Diğer şey olur Sadece ama çalışma aşamasını geçtikten. sonra Aslında, ben çok, şey bilmiyormuşum ya o , Çok düşünme yok işte düşünme olmadığı zaman belki sevgili kalıyorsun Bu sefer de hiç şunu aramıyorsunuz bir çıkaramayız da Yusuf elindeki canım Bu, arada, ben devam edeceğim Benim kanalım, var bu, hayatım ya . ne, olduğunu kaydeden çocuğum ve çalışmak, zorunda olduğu halde bildirim kapattı bildirimde basıyor ama ile yok Burada yok Erol muyuz Neyse var yatırım yapmayı asla bırakma. gelişmeyi asla bırakma.
Yeni şeyler yapmayı asla kendinizi bakalım dediğim gibi bugün gidecektim çok yoğunum gün bayağı bastım , yani o abinin yolunda çıkmadan kendine geçmedi bu video yapmak istedim Şimdilik şimdi kutusu. kalıp mı
0 notes
maymunlar-ulkesi · 2 years
Text
MAYMUNLAR ÜLKESİNDEN DERS ALMAK!
Bu maymunlar ülkesine Hoşgeldiniz bu videonun içerisinde herhangi bir şekilde helal gibi ülkelerde ya da herhangi bir ülkenin şartlarından asla bahsedilmemiştir ya da gönderi yapılmıyor dur olsa olsa en, fazla arjantin'den rahatsız size. Osmanlı dönemine gideceğim video. biraz bir parça uzun olabilir, ama maymunlar üzerine çok, geniş araştırmalardan bahsediyor bazı deneyler den bahsedeceğiz ilk önce Osmanlı'ya gidiyoruz Hani Karayip korsanlarında. Barbaros Hayrettin sırtındaki Bu arada Karayip Korsanları barbarossa denen kişi Barbaros Hayrettin , Paşa dır ne, kadar çirkin tanımlanmasında onun omuzuna, bir tane maymunu var ya işte o maymun. Osmanlı'da Gerçekten varmış biliyorsunuz Barbaros Hayrettin, daha. önceden, Bir Korsan ve Osmanlı .
Donanmasına katılıp kaptan-ı Derya olarak Osmanlı donanmasının başına geçiyor ama Osmanlı Dönemi'ndeki ve bütün korsanlarda sadece Osmanlı donanması değil bütün Korsanlar maymunları kullanıyorum maymunda bildiğin Hani, maaşlı bu. falan maaşını. alıyor tatil günleri var bu maymunlar en yüksek direğin tepesinde çıkıp gözleri, çok çok keskin oldukları, için ve yorulmadık lar için insanlar gibi yüksekte normal Windows maymunlar yukarı tırmanmayı sever hayvanlar. bir Eğer gemi ya da kara görürse Bağırıyorlar mış, İşte bu yüzden de gözler maymunlardan oluşmuş bazı gemilerde üç tane birden varmış Hatta İkinci Beyazıt döneminde Bunlar bugün bire zimmet deniyor ya bildiğiniz, her geminin var mı ayrı ayrı ve kıdemleri .
Var tabii ki yaşlandıktan Sonra dedim ki 30 yıl yaşıyor artık son beş yılında bir , şekilde kenara ayrılıyor yakin bazıları o kadar şans değil, bu donanmadan Ordu'dan mezun olanlar emekli olanlar , bazıları sarayda insan kıyafetleri giydirip haremde işte kadınları eğlendiriyor Galata'da pazar kuruluyor, bugünkü Galata dediğimiz yerde Galata'da pazar günü bu maymunlar belli fiyatlarla, satılıyor doğal olarak 1960'lı yıllara . kadar da bu maymun oynatıcıları , sokaklarda İstanbul ve iyi gidiyor Hatta ben hatırlıyorum Çocukluğumda 1980. 85 lira kadar İstanbul Sokaklarında ayı da oynatıyor ama konumuz maymunlar Yavuz döneminde bu Afrika'dan getirilen aşkını keşfi ile . üretilen maymunlar s Galata'da, falan satılırken zenginlerde bir, süre sonra seviyorum maymunları evlerinde besliyorlar oynuyorlar Peki.
Maymunların Osmanlı hikayesi Çok keyifli bitmiyor 3 Murat döneminde ol Abdülkerim Efendi diye, 3 Murat'ın sevdiği bir bir din adamı diyeceğim derse bu dönem yobazları gibi patates bu bayağı böyle. din üzerinden Osmanlı'ya fitness açan Birisi. bir gün bir cuma namazında aklına yaşıyor ve bir şey uyduruyor diyor ki kadınlar diyor maymunlar diyor cinsel amaçla kullanıyorlar ve cemaati.
Gaza getiriyor ve maalesef işte O gün İstanbul'da tarihçiler öyle halımı İstanbul'da dalında maymun asılmayan ağaç, kalmamış yani İstanbul'daki maymunları ilk önce Galata'yı basmışlar Galata'da maymun satanlardan almışlar ve evlerde o ağaçlarda sallandır mışlar biraz iyi. iri olanlar için ayrıca idam sehpası kurulmuş ve İşte bu dönemde, Osmanlı'nın maalesef, maymunları bakışı biraz .
Değişmiş Biz de böyleyken Sayın biraz daha farklı yanaşmış Rusya'da Tabii ki Rusya Sovyet, Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dönem Stadı maymunların orduda kullanabilecek düşmüş Hatta canavar bir ortaya atabileceğim düşünmüş, tarihte . böyle Hitler gibi Sanki gibi bazı saçma fikirler öten insanlar çıkıyor ve il yayan ol diye birini bu maymunlara nasıl Ordu üretebiliriz diye sana geniş bütün proje açıyorum demiş.
Batı Afrika'dan şempanzeler ve Goriller getirmiş ebatlarına göre sınıflandırılmış ve Gürcistan'da maymunların Eğitim Üzerine askeri kamp oluşturmuş Aslan laboratuvar, diye Üstelik de genliği üzerinde oynamaya çalışıyor üç tane dişi şempanzeyi İnsan spermi Ben, de zaten Afrikalılar daha iyi olur diye Afrikalı erkeklerin Süper Lig'e dönüyor TL ile başarısız oluyor ve sayıda cezalandırıyor Burada hep trafik, soru geliyor aklımıza Ya her şeyde. sosyal medya tartışmasına görürsünüz maymundan geliyorsak maymunlar diye insan olmuyor Bence çok yanlış bir düşünce Çünkü günümüzde de hala insan olmaya çalışan maymunlar görebiliyoruz maymunlar çoğu toplumda aramızda, dolaşıyor bunları, deneyi. Sadece, bu kadar diye Halo isimli bir şahıs bilim.
Insanı Sözde ya da gerçekten bilmiyoruz bir maymunu nerede Ne yapıyor Yenidoğan daha annesinden Yenidoğan maymunlar hemen çıkartıp bir odaya koyuyor, kafes, gibi, bir yere koyuyor Burada iki tane sahte anne var bir tanesi tellerden yapılmış. maymun viteste, tellerden yapılmış ama dışına kumaş ve yumuşak örtü giydirilmiş maymunlar doğal olarak küçük yeni doğmuş maymunlar gidip bu yumuşak olana yerleşiyorlar, ona sarılıyorlar anne sanıyorlar onu diğer tel olana ise hiç kimse gitmiyor kafese belli bir şey. sonra biberon koyuyorlar içerisinde süt olan biberonu ilk önce telefona koyuyorlar kimse gidip tel olan anneden biberonu almış eve. gidip, kumaş olarak koydukları zaman gidip Ondan alıp içiyorlar biberon Mehmet üzerine gibi sonra tekrar TL koyuyorlar ve maymunlar şekilde otelden olan biberona gitmiyorlar bazı açlıktan ölene kadar gitmiyorlar Yani siz Eğer. ki maymunlara beslenebilecek leri şey verirseniz o tarafta gerçekten beslenme ortamı olsa bile açlıktan ölene kadar bir kere alıştığı kapıdan ayrılmıyor bunu da tabi Üç Maymun oynamayı. bilmek lazım Peki üç maymun hikayesi nereden .
çıkmış Aslında bu klasik her yerde gösterdiğimiz video kapaklarında bile kullandığınız üç maymun hikayesi ta 17 yüzyılda gidiyor Japonya'nın Niko şehrindeki bir anı kapısında bugün oynarmış an ekranda gördüğünüz maymunlar , asla anlamıyorsa mi zaruki kazar oiva Zaro mizaru kötüye bakma kikazaru kötü dinlemeyi vazoyu sa kötü söyleme Tabii ki üç maymunu oynamak sonra biz de çok .
Daha farklı bir yere geliyor yani Türk toplumunun Türk bu konuşma sistemine üç maymunu oynamak işte karışma elleme Bırak orada istediğini yapsın orada versin ona bırak, onu götürsün hiç sorun değil Hz Ankara'da falan üç maymunu oynamak bayağı yerleşmiş durumda Bir de maymun Açgözlü var bir yani maymun Açgözlü böyle gördüm Başka bir şey .
Düşünemiyorsun s**** taşıyorsun ama insanlar ve maymunlar üzerine birden yapılıyor bir üniversitede bir cam tüp, yapıyorlar uzun bir tüp Bu tüpün içine , de bir tane fıstık atıyor ve odaya giren insanlardan şunu istiyor. diyorlar ki ya bu tüpten. bu fıstığı nasıl çıkartabilirsin masanın üzerinde Suar işte tabak var, çeşitli araçlara bir , sırayı su falan var İnsanlar bir şekilde masayı devirmeye çalışıyor ki yasak kurallar anlatılıyor insanlar yalnız, başına. bırakınca bunları yapmaya . çalışıyor tüpü emmeye çalışıyor tüpün , dibinde olduğu için fıstık bir şekilde kırmaya çalışıyorlar bu insana tek başına bıraktığınız zaman bütün yasak olanlar deneyip sonucu ulaşmaya çalışıyor ve maymun per4 maymun da aynı şeyi yapıyor ki araç kullanmayı biliyorlar ne yapıyorlar biliyor. musunuz sürerlik. suyu alıp küpe dolduruyor . fıstık yukarı çıkıyor fıstığı, alıyorlar zeka kullanılmadık çak ör ediyor hayvanlar dünyası çıplak oldukları için ve kapitalizm onları basit araçlarla tembelleştirmesi için çubuklusu Çubuk sokacaksın koyduğunuz fıstığı çıktığı için su, koyuyor Ama insanların bu düşünemiyorum cevap gözünün deyken bile göremiyor Çünkü, siz insanları bir fıstıkla kör leştir e biliyorsunuz ve zekasını kullanması engelleyebiliyor Çünkü benim başka bir deney ile. üniversiteye Üniversitesi Kate Şahin. isimli bilim insanı maymunlar, üzerinde bir deney yapmak istiyorum maymunlar para kullanmayı öğretmek istiyor kapuçin maymunları napara dediğimizi paraya benzer bir şey veriyor ve.
Hepsi aynı kağıt parçasını değilim kullanıyorlar Ama bu parayı geri getirdiği zaman yok, artık işte üzüm muz vesaire veriyor sonra bu parayı onların ekosistemini kullanılması için bırakıyor yani deney başına bir tane bir tane geri getir ondan sonra ortaya bırakıyor her maymuna belli bir miktar veriyor ve maymunlar para kullanmaya başlıyor ilk yaptıkları .
şey ne biliyor musunuz kendi aralarında Ticaret öğrenmek o kadar ki ilk tasarrufu öğreniyorlar tasarruf dediğimiz şey şu Ne diyelim ki parayla Jelibon oluyor Ve jelibonu çok seviyor artık faydalı olan, üzümlerden daha az yiyor ki parası atsın Jelibon alsın sonra hırsızlığı öğreniyorlar bir diğer maymunu yürürken diğer maymunu parasını çalıyor.
Sonra fuhuş öğreniyorlar para karşılığı seks yapan maymunlar çıkıyor sonra en son sa dolandırmaya öğreniyorlar birbirini kandırıp işte diyelim ki, bozuk fıstık bozuk bilmem ne , yediği kabuk boş kabuğu verip diyelim parasını çalıyor Eğer ki. bir toplumda bunu dengeleyen, bir sistem, olmazsa maalesef toplum, bir kesi var ya oluyor, ya oluyor.
Benim hoşuma giderse duruma başkasını bilen bazı İsyankar maymunlar bir tane şempanzeyi tanıştıracağım size bu şempanze dronla izlendiğini fark ediyor, sıkılıyor, ağacın tepesine çıkıyor, elinde, bir zop alıyor hadi sopa. alıyor ve duruma indirip aşağıya Ben gözetlenmek. istemiyorum. sistem beni gözetlemesi diyor bir başka isyankâr maymun saç içindeki galiba etmiş, enzu diye okunması lazım bu hayvanat bahçesinde.
Cam kafeste duran bir kapuçin maymunu tüm diğer maymunlar hali kabullenmiş kenbu maymun kendine verilen cevizleri falan taşla kırarak, yemeye başlıyor diğerleri ise ısırarak yemeye çalışıyor bir şekilde bir yere fırlatıyor taşla vurup duruyor Sonra maymun taşları yemeğine Hakkı edebildiğini, görünce How you ve kendini işaretten camı kırıyor ve insanlar çok, oluyor Daha, önce hiç bir maymun.
Camı kırarak çıkmayı çalışmıyor çünkü bu benim aklıma 8 maymun deneyi getir 38 maymun deneyi şöyle bir şey ilk önce iki tane maymunu alıyorlar bu eski 1940'ların Yanılmıyorsam Amerika'da, yapılan bir deney, Seyit idare maymun oluyor bir kafese koyuyorlar bu yedi maymunun kafeste bulunduğu kafesin en, üstüne çok, yukarıya da direk, zıplayarak ulaşamayacakları bir yere isem uzatıyorlar ve oraya ara ya. da sadece bir, tane merdiven. koyuyorlar tam ortada, bu merdiven Eğer ki. maymun tırmanır sağa ortadaki bir Fiske sistemi buz gibi su sıkıyor ve maymun üşüdü için aşağı yapıyor Hepsi ıslanıyor zaten bu daha sonra yedi. maymunda Eğer ki merdivene çıkıp, muz almak isterlerse buz gibi suyla ıslanacak lan öğrendikleri için hiçbir çıkmıyorlar sonra maymundan 7 Nolu Yani maymunlardan bir tanesini çıkartıp 8 maymun, koyuyorlar asla ile 7 maymun var O bir tane yeni geliyor yeni gelen maymun doğal olarak ıslanma olayını bilmediği için merdiven . öğreniyor muzu görüyor kimseniz herkes niye böyle.
Duruyor gidiyor kimse de soğuk suyu açmıyor yedi ya 8 aslında yeni gelen maymunlar ve çıktığı anda diğer Eskiden içeride olan maymunlar onu aşağı çekiyor bağıra çağıra çıkmaya, çalışıyor Bu sefer saldırıyorlar. zarar veriyorlar ki daha önce bunu yengeç. mantalitesi videosunu da anlatmıştım yengeçler üzerinden ne yapıyorlar biliyor musunuz Kafesteki maymunu tek tek.
Değiştirmeye başlıyorlar ve işin ilginci daha sonra su iç açılmasına rağmen bütün maymunlar değiştiğinde bile artık merdivene çıkıp da omuzu almaması gerektiğini, hepsi öğreniyor sürü psikolojisi şeklinde Dolayısıyla O maymunlardan bir grubun terbiye ederseniz Korkma öğretirseniz yeni. gelen Maymunlar ne, olduğunu bilmeden itaat etmeyi öğrenirler işte maymunlar böyle eğitiliyor maymunlardan öğrendiğimiz nedir istediğiniz kadar üç maymun oynayın bir tane maymun diğer maymunlar uyandırmaya yetiyor ve yersiz ilk sesleri yeterince cezalandırır sanız sonra yeni gelen yerler zehirler de maymunları itaat etmek zorunda kalıyorlar finalde Maymunlar Cehennemi filminden bahsetmeden olmaz ki ben orijinal ilizyonu çok güzel mesajlar vardır ama sonradan çıkan maymunlar. cehennemindeki maymun dönüyoruz Evet diyoruz onlara ayıplamayın varsa bir , fark var kuyrukları yoktur insana yakın bir türdür Dolayısıyla Umarım gerçekten dünya ve çeşitli ülkeler maymunlar ülkesine dönüşmez Çünkü maymunlar hak ettiği gibi yönetilmiyor lar bir sanki videoda görüşmek üzere
0 notes
felsefeblog · 3 years
Text
Distopya Nedir? Ütopya- Distopya Farkı? Distopya'nın Özellikleri?
Kelime olarak ilk defa John Stuart Mill tarafından kullanılan distopya, gelecekte olabilecek olumsuz toplumları tanımlamak için kullanılır. Ütopik toplum anlayışının antitezi olarak kullanılan distopya, otoriter ve baskıcı bir sistem olarak ifade edilir. 
Ütopya, “İyi, güzel ve mükemmel dünya görüşünü” ifade ederken; Distopya ise tam tersi “Olmaması gereken dünya, sistem ve devlet yapısının negatif yönlü incelemesini” ele alır. Ütopya, ilk ortaya atıldığında Distopya’dan 200 küsür yıl hiç bahsedilmemiştir.
Distopik toplumlar özellikle konusu gelecek zamanlarda geçen hikâyelerde yer alır.
Genellikle toplumdaki politik, ekonomik, teknolojik ve dini problemlere dikkat çekmek için kullanılır.
Ana temalarında, savaşlar, felaketler ve baskının bulunduğu distoplaylar, yakın geleceğe dair kabus gibi görüntü sunar. Buradaki amaç, toplum ve insanlık hakkındaki endişeyi dile getirmektir…
Genelde hükümet yoktur ya da varsa baskıcı ve kontrolcü bir hükümettir.
Ya fakir ve zengin arasında büyük bir gelir uçurumu var ya da herkes aşırı yoksullukla karşı karşıyadır.
Hükümet veya yönetici sınıf tarafından ileri sürülen propaganda , insan zihninin kontrolünü ele geçirir.
Uyumsuz Kitabı'nın Ana Teması
Baş karakterimiz Beatrice yabi Tris, 16. yaş gününe bastığı zaman bir topluluk seçmek zorunda. Bu kendi topluluğu Fedakarlık da olabilir. Ya da diğerleri; Cesurluk, Bilgelik, Dürüstlük ve Dostluk da olabilir. Bu seçimi yapmadan önce herkes gibi bir teste giriyor. Ve bu test sonucunda Uyumsuz olduğunu öğreniyor. Yani tek bir topluluğa ait değil. Uyumsuz olduğunu kimseye de söylememelidir. Yoksa anında öldürülür. Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. Topluluk seçimi yapılacağı zaman ise büyük bir risk alıp kendi topluluğu dışında bir topluluk seçiyor...
Görsel
Tumblr media
Görsel'in Açıklaması
Konusunda da bahsettiğim gibi kitapta zamanı gelince aralarından birini seçmemiz gereken bu 5 grup beni çok etkiledi. Sürekli ben olsam hangisini seçerdim acaba diye düşünüp durdum. Hepsinin kendisine has özelliği vardı. Hepsi farklı ve ilgi çekiciydi. Bu yüzden de beş grubunda amblemini çizdim. Peki ya kitapta da çok vurgu yapılan uyumsuzlar?
Beş grubun beşine de aitler. Hepsinden özellikler taşırlar. Onlar için olmasa da bana göre eşsizler. Bu yüzden çizdiğim görselde amblemlerin hepsinin ortada bağlandığı noktaya uyumsuz yazdım.
Ayretten de dört köşeye kitapta fazlasıyla ön plana çıkan sahnelerin simgelerini çizdim.
Kitaptan Alıntı
Birisi ciğerlerime taptaze hava üflemiş gibi kendimi canlı hissediyorum. Ben bir Fedakar değilim. Ben bir Cesur değilim.
Ben bir Uyumsuzum.
Ve kontrol edilemem...
7 notes · View notes
betboobahis · 3 years
Text
Betboo308 Yeni Giriş Adresi – Betboo 308
New Post has been published on http://www.betboouye.com/betboo308-yeni-giris-adresi-betboo-308/
Betboo308 Yeni Giriş Adresi – Betboo 308
Bu zamana kadar pek çok pazarda faaliyet göstermiş ve hepsinde de başarılı olmuş Betboo, bahis pazarında da bu istikrarını sürdürmektedir. Kurulmuş olduğu 2004 yılından beri bu zamana kadar kusursuz bir hizmet veren site, adından her geçen gün daha da söz ettirmektedir. Bu durumun asıl sebebi ise bahis severler için son derece avantajlı bir site olmasıdır. Betboo308 Giriş Adresi ile siteye kolayca erişim sağlayabilirsiniz.
Bu avantajlarından ilki, ödeme işlemlerinde verdiği çeşitli ödeme yöntemleri ve işlem süresindeki kısalıktır. Bonusları ve verdiği yüksek oranları da sağladığı avantajlardan bir tanesidir. Bu sayede kullanıcılar çok iyi kazançlar elde etme imkanı bulabilirler
Betboo Yorumları
Betboo’ya üyeyseniz, site hakkında istediğiniz zaman istediğiniz yorumu yapabilme hakkınız vardır. Hatta öyleki site yönetimi yorum yapılmasından oldukça memnun olur. Çünkü o yorumları inceleyip kendinden kaynaklı bir sorun varsa onu düzeltip bir daha yaşatmamayı prensip haline getirmiştir.
Betboo Yorumları incelendiğin de görüyoruz ki, güvenilirliği konusunda herhangi bir olumsuz yorumdan bahsedilmemiştir. Bir site için en önemli unsurlardan biri budur. Ayrıca genel olarak olumlu yorumlara denk gelsek de, nadiren olumsuz yorumlara da rastlayabiliriz. Bu her bahis sitesi için geçerli bir durumdur. Bu olumsuz yorumlar genel olarak beklentiklerinin karşılanmadığı ya da bonuslardan memnun olmadığı ile ilgilidir. Bu durum da siteden kaynaklı değildir.
0 notes
musstuffsworld · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
TASAVVUFTA MERAK ETTİĞİNİZ SORULARA CEVAPLAR
1 -Sağlam bir tasavvuf çizgisinde hangi özellikler bulunmalıdır?
– Bu sorunun tasavvuf konusundaki belirsizlikleri gidermek amacıyla sorulduğu anlaşılmaktadır. Bugün tasavvuf konusunda sapla saman birbirine karıştığı, şeyhlerin sahtesi ile gerçeği yaygın bir biçimde her yanda bulunduğu için bunları birbirinden tefrik etmek zordur. Bunların doğrularını tanımak için bir takım ölçülere ihtiyaç vardır. İşte o ölçüler şunlardır:
a- Ehl-i sünnet ve ve’1-cemaat çizgisinde sağlam bir inanç,
b- Kitap ve sünnete uygun derin bir ibâdet hayatı (sâlih amel).
c- Düzgün bir muamelât,
d- Muhammedi bir ahlâk.
Tasavvuf bu ölçüler içinde şu özellikleri de taşır:
a- Tasavvuf manevi tecribe ile anlaşılan hal ilmidir,
b- Tasavvufi bilginin konusu ma’rifetullah’tır,
c. Tasavvuf tatbiki bir ilim olduğundan mürşid vasıtasıyla öğrenilir,
d- Tasavvuf kitaptan okuyarak öğrenilebilecek bir ilim değildir, çünkü tecrübîdir.
e- Tasavvufun bilgi kaynağı felsefe ve kelâm gibi akılla sınırlı değildir. İlham ve keşf de bilgi kaynağı kabul edilir.
f- Tasavvufi eğitim tarikat denilen özel yollarla kat’edilir.
el-Lüma’ müellifi sûfîlerin sahtesini hakikisinden ayırmak için şöyle bir ölçü koyar:
l – Haramlardan kaçınmak,
2- Farzları îfâ etmek,
3- Dünyayı ehl-i dünyaya bırakıp dünya-perest olmamak.
2-Tasavvufun muhteva açısından mertebeleri nelerdir?
Tasavvufun tahalluk ve tahakkuk olmak üzere iki mertebesi; yani boyutu vardır. Tahalluk, tasavvufun eğitim boyutudur. Tasavvufi hayat, tarikat, manevi makamlar, seyr u sülük ve âdâb gibi konuları kapsar. Tahakkuk ise tasavvufun ma’rifet, işaret ve bilgi boyutudur. Bu da insanın ma’nevî eğitim sayesinde ahlâk ve takva açısından yükselişi ve Allah’a yaklaşması sonucu kâinattaki bazı ilâhî sırlara âid elde ettiği bilgilerdir. Nitekim Kur’an’daki: “Allah’tan korkun Allah size öğretsin.”[1] Âyeti takvanın bir takım manevî bilgilere erme vesilesi olduğuna işaret etmektedir.
Bir kudsî hadisteki: “Kulum bana nafilelerle yaklaşmaya devam eder. Hatta ben onun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı… olurum”[2] ibareleri, kulluk ve nafile ibâdet ile insanın kâinattaki ilâhî kudretin etkisini anlamaya başlayacağını anlatmaktadır. Aslında ehl-i sünnet inancına göre bütün insanların fiillerinin gerçek mutasarrıf ve halikı Allah’tır. Ancak insanlar gözlerindeki dünya ve mâsivâ perdesi sebebiyle bunu görememektedir. Yani bir başka ifade ile herkesin gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı Allah’tır. Çünkü bütün fiillerde yaratıcı O’dur. İnsanlar bu gerçeği nafile ibâdetlerle Hakk’ın sevgilisi olacak konuma geldikleri zaman farkedebilirler. Kur’an’da Allah’ın, kulların fiillerini kendine izafe etmesi bundandır. Nitekim “Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı.”[3] buyrulur. “Bildikleriyle amel edene Allah bilmediklerini öğretir.”[4] hadisinde de aynı konuya işaret edilmektedir.
Tasavvufun bu iki özeliği tasavvufî hayat ve tasavvufî düşünce olmak üzere iki mertebenin meydana gelmesini sağlamıştır. Bunların ikisi de birbirine bağlı olmakla birlikte; aslolan kulluğa yardımcı tasavvufî hayattır.
3 -“Tasavvuf, tefsir, hadis ve fıkıh ilmi gibi bir ilimdir” deniyor. Tefsir İbn Abbas ile; hadis, hadis rivayet eden bir çok sahâbî ile; fıkıh yine fakih sahabîler ile Peygamberimiz zamanından bu yana sabit ilimlerdir. Ama Peygamberimiz ve hıılefâ-i râşidin döneminde tasavvufun isminden bile bahsedilmemiştir, ne dersiniz?
– Evet tasavvuf, İslâmî ilimler mozaiğinin bir parçasıdır. Nasıl tefsir, hadis ve fıkıh asr-ı saadette var olan bir ilim ise tasavvuf da muhtevası itibarıyla öyledir. Çünkü İslâm’ın ihsan boyutunu, îmanın îkan yani yakînî bir kıvamda yaşanmasını sağlayan tasavvuftur. Kur’an’da bahsi geçen takva, zikir, huşu, tevbe ve rızâ gibi kalb amellerinin nasıl gerçekleşeceğini Kur’an ve sünnetten alıp tatbiki olarak öğreten zâhidlerdir, sûfîlerdir. Tasavvufun asr-ı saadetteki adı belki zühddür, ihsandır, rabbânîliktir ama; tasavvuf öz ve muhtevâ itibarıyla o gün de vardı. Nitekim elinizdeki eserin ilk 3-7. bölümleri arası okunacak olursa büyük sahâbîlerden herbirinin tasavvufta belli özellikleriyle imam ve önder oldukları görülecektir.
4-Günümüzde tasavvufun içine pek çok hurafeler karışarak bozulduğu örülmektedir. Özellikle menkıbeler konusunda sıkıntılar var. Net bir asavvuf ortaya konmuyor? Bu konuda neler yapılabilir?
-Bu soruda herhalde tasavvufun bozulup gerilediğine işaret edilmek istenmektedir. Aslında İslâmî ilimler ve sosyal kurumlar bileşik kaplar gibidir. Birinin yükselmesi ve diğerlerinin yerinde sayması veya birinin seviyesinin düşüp diğerlerinin yukarda kalması mümkün değildir. İslâm dünyasında gerileme ve çözülme başlayınca bütün ilimler ve kurumlar bundan nasibini almıştır. Medrese, tekke ve ordu üçlüsünün oluşturduğu sosyal müesseseler birbiriyle ahenkli biçimde çalıştıkları, birbirlerini rakip görüp dışlamadıkları zamanlar yüksek seviyede hizmet vermişlerdir. Bu müesseseler birbirini bütünleyen özelliklerini kaybedip rekabetle birbirini yıpratmaya başlayınca genel bir gerileme başlamıştır. Tekke ve tasavvufi kurumların parlaklığını kaybettiği dönemde, medrese veya ordunun hâlâ parlak hizmetler verdiğini söylemek mümkün değildir. Bu itibarla gerileme ve çözülme bütün kurumlarda birlikte yaşanmıştır.
Günümüzde tasavvufi hayatın içinde bulunduğu öne sürülen bid’at ve hurafeler aslında İslâm toplumunun ortak problemidir. Tasavvuf, ya da başka İslâmî çevrelerde görülen bir takım bid’at ve hurafelerin temel sebebi bilgi eksikliğidir. Çünkü bugün insanlarda manevi hayata ilgi, bilginin çok önündedir. Bu ilgiyi doyurup iyiye kanalize edecek gerekli kurumlar olmadığı ve dini bilgilenmede problemler olduğu için insanlar din adına çoğu zaman hurafelere takılıp kalmaktadır. Hurafe ve bid’atin tek sebebi vardır o da cehalettir. Ehl-i sünnet çizgisinde müteşerri ve cehaletten kurtulmayı görev sayan tarikatler hurafelerle mücâdele etmektedir. Nitekim XIX. yüzyılda başta Nakşbendiyye’nin Hâlidiyye kolu olmak üzere pek çok tarikat, ilim ve medrese çevrelerinin de desteğiyle bir tecdid, yenilenme ve ıslahat hareketi başlatmışlardır.
Menkıbelerle ilgili sıkıntılara gelince işe önce menkıbenin ne olduğundan başlayalım. Menkıbe (doğrusu menkabe) lügatte övünülecek fazilet, hüner ve meziyet demektir. Istılahta ise peygamberler, sahâbîler, tarihî şahsiyetler, mezheb imamları ve sûfîlerin övülecek fazilet ve meziyetlerini anlatan rivayetler, demektir. Kur’an’da geçmiş peygamberlere ve ümmetlerine âid bir takım kıssaların yer alması, hadislerde de böyle rivayetlerin bulunması “kıssacılık” diye bir mesleğin meydana gelmesini sağlamıştır. Kıssacılara “kussâs” denilir. Halk kıssalardan hoşlandığı için bunlar, vaaz ve irşâdda bir eğitim aracı olarak kullanılmıştır. Sûfîler başlangıçtan beri bu tür kıssalardan oluşan, peygamberler, sahâbîler ve ilk devir sûfîlerinin kıssa ve menâkıbını yazılı ve sözlü olarak nakledegelmişlerdir. Tabiî, bir meslek hâline gelen bu alanda halk muhayyilesinin de katkılarıyla zaman zaman abartılı rivayetler de gündeme gelmiş, hattâ zamanla işin özünü ve nasihat değerini ihmâl eden bazıları, sadece kıssa ve menkıbe yazıp nakletmeyi ve olağanüstü bir takım olaylardan bahsetmeyi daha önemli görür olmuştur. Halbuki kıssa ve menkıbelerde gaye, okuyan ve dinleyenlere bir mesaj ve öğüt vermektir. Bu gayeye uygun olarak yazılan ve anlatılan menkıbelerin yararlı olduğunda şüphe yoktur. Tayy-ı zaman ve tayy-ı mekân gibi bir takım olağanüstülüklerin bulunduğu keramet ve menkıbeleri, halkın kahramanlık duygularını tatmine yarayan şeyler olarak görüyorum. Kesikbaş hikayeleriyle savaşta orduya yardım eden yeşil sarıklı velilere bu gözle bakılmalıdır. Bugünün materyalist ve pozitivist dünyasında îcâd edilen süpermen filmlerinde verilmek istenen nedir? Seyircinin gizli kalmış bir takım macera, kahramanlık ve intikam duygularını tatmin değil mi? Herhalde menkıbelerde de böyle bir etki bulunduğu için çokça tutulmuştur. Nasıl bir kurgubilim filmini gerçek sanmak yanlış ise, menkıbelerde anlatılan bazı şeyleri de böyle doğrudan dinin temel esası sanmak ve öyle sunup algılamak da yanlıştır. Bugün Batı’da ruh hastalıklarının tedavisinde sûfî menkıbelerinin kullanıldığına ilişkin bir takım yayınlar göze çarpmaktadır. Bu da bize bunların bir takım fonksiyonlar icra edebilecek önemini göstermektedir. Önemli olan sap-saman ile dânenin birbirine karışmamasıdır. Bugün gerek menkıbeleri nakledenler, gerekse okuyup dinleyenler, zaman zaman anahedefi şaşırdıklarından problemler doğmaktadır. Yerine göre kullanılır ve dînî bir nass gibi görülmezse menkıbelerin de yararlı olabileceğinde şüphe yoktur.
İslâmî ilimlerin hepsinde meydana gelen canlanma, yenilenme tasavvuf muhitlerinde de görülmektedir. Ancak nasıl fıkıh, tefsir ve hadiste bugün müslümanlar dün oldukları seviyeyi henüz yakalayamamışlara tasavvufta da yakalayamamışlardır. Kaldı ki tasavuf bir ilim olduğu kadar manevî ve ruhî bir hayattır. Bu yüzden bu konudaki gelişmeler daha çok zamana ihtiyaç göstermektedir. Bu konuda neler yapılabileceği konusunda şunları söyleyebiliriz. Önce tasavvufun ilim boyutu tasavvuf klâsikleri denilen Kuşeyrî Risalesi, İhya, Kutü’l-kulûb, el-Lüma’, et-Taarruf ve Keşfu’l-mahcûb gibi müteşerri kaynaklar ile tasavvufi düşünce ürünü klâsik eserlerden yararlanılarak ortaya konmalıdır. Ardından tasavvufun eğitim yönü demek olan seyr u sülûk boyutu, işi tezgâhtarlığa vardırmayan liyakatli ve şeriata merbut mürşidlerce hem yazılı eserler, hem de fiilî örneklerle takdim edilmelidir. Böyle bir ortamın gerçekleşmesinden sonra belli bir süreç içinde mutlaka gelişmeler olacaktır. İslâmın hukuk sistemi bile henüz bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek bir biçimde tam olarak ortaya konulamamış ve bununla ilgili gerekli ve yeterli çalışmalar yapılamamışken bütün eksiklik ve kusur sadece tasavvufta imiş gibi önyargılı davranmak haksızlık olur diye düşünüyorum.
5-Bazıları “Tasavvuf, Yunan mistisizminden alınmıştır.” diyorlar. İslâm literatürüne girmiş bir ilim olan tasavvufun kaynağını açıklar mısınız?
– Tasavvufun kaynağını yabancı kültürlerde arama kaygısı, daha çok müsteşriklerin gayretleriyle ortaya çıkmıştır. Muhtelif dinlerin mistik yapılarındaki bir takım benzerlikler onları, bunların birbirinden alınmış olması düşüncesine sevketmiştir. Bir takım müsteşrikler tasavvufun sadece Yunan mistisizminden değil, Hind, İran, Mısır, Hristiyan ve Yahûdî mistisizminden etkilendiği düşüncesini öne sürmüşlerdir. Aralarındaki bir takım benzerlikler sebebiyle bu görüşleri öne sürenler, bu benzerliklerin
insan fıtratından kaynaklanan özellikler olduğunu; her nerede bulunursa bulunsun ve hangi çağda yaşarsa yaşasın insanın bu tür ihtiyaç ve temayüllerinin bulunduğunu görmezden gelmişlerdir. Nasıl din olgusu tarihiboyunca insan için bir gerçekse, din için tasavvuf ve ruhî hayat da öyledir. İslâm’da bulunan ibâdet ve muamelâta âid bir takım ahkâm ve kuralların Hristiyanlık ve Yahudilikteki âdâb ve ahkâma benzemesi, nasıl bunların oradan alındığı anlamına gelmezse, tasavvufi hayat ve tasavvufi düşüncelerdeki benzerliklerin de böyle bir takım dış kültürlerden aktarılmış olması anlamını taşımaz. Rengi, dili, kavmiyeti ne olursa olsun, insanların
belli ruhî anlayışları hiç yabancılık çekmeden algılaması meselâ bir Japon’un İslâm tasavvufuna dair yazılmış bir eserden zevk alması, bu ortak özellikten kaynaklanmaktadır.
Bir ilmin İslâmî olup olmadığını anlamak için önce adına, sonra muhtevasına, sonra da o ilim mensuplarının kendilerini şeriat karşısında hangi noktada gördüklerine bakmak gerekir. Bu üç esasa göre tasavvufu sırasıyla ele alacak olursak:
a- Tasavvufun adının genellikle ashâb-ı suffenin “suffe” sinden, “safvet” ten ve “sûf” kökünden geldiği kabul edilir. Bu kelimelerin üçü de İslâmî menşelidir. Tasavvufun kökü olarak “Sofia” kelimesinden bahsedilmişse de, gerek sûfîler ve gerekse araştırıcılar tarafından reddedilmiştir. Hattâ bir takım müsteşrikler bile tasavvuf ve sufi kelimesinin sofia kökünden geldiğine karşı çıkmış, bunun yerine yün anlamına gelen “sûf” kökünden geldiği görüşünü benimsemişlerdir.
b- Tasavvufun iki önemli muhtevası vardır: Eğitim ve bilgi. Tasavvuf, eğitimde temel olarak benimsediği zikir, tezkiye, tasfiye, rabbânîlik, mücâhede gibi esaslar ve üsve-i hasene – model şahsiyet – ilkesiyle bir yaşama biçimidir. Kur’an’da 250’den fazla yerde geçen zikir lâfzı ve bu konudaki emirler, “nefsini tezkiye edenin kurtuluşa ereceğini” haber veren âyet[5]; safvete ermiş kalb-i selim[6] ve rabbânîlik[7] riyâzat ve mücâhede konusundaki ilâhî emir ve nebevî tavsiyeler aslında tasavvufi hayatın Kur’an ve sünnet menşeli olduğunu göstermektedir.
c- Sûfîlerin kendilerini şer’i açıdan hangi noktada gördükleri mes’elesine gelince ilk sûfîlerden itibaren meşâyıh, ilimlerinin şeriata bağlılığını sık sık vurgulamışlardır. Nitekim Cüneyd: “Tasavvuf bir evdir, kapısı şeriattır.” Seriy Sakatî: “Tasavvuf kitap ve sünnetin zahirine ters bir bâtın ilminden bahsetmez.” ve Sehl b. Abdullah Tüsterî: “Bizim yolumuzun temeli şu yedi şeydir: Allah’ın kitabına sarılmak, Rasûlü’nün sünnetine uymak, helâl lokma, başkalarına eziyet ve yük olmamak, günahlardan kaçınmak, tevbe ve hukuka riâyet” der. Bu tür söz ve uygulamaları çoğaltmak mümkündür. Mes’eleye bu açıdan bakıldığında da görülen safîlerin İslâmî bir yapı içinde olduklarıdır.
6- Tasavvufa ayrı bir din gibi bakanlar var. Bu konudaki fikriniz
nedir?
Bir önceki soruda saydığımız deliller, tasavvufun İslâmî bir ilim olduğunu göstermek için kâfidir. Tasavvufun ayrı bir din olduğu görüşünü savunanlar, ya gerçek tasavvuf çevrelerinin de kabul etmediği, birtakım istismarcı ve sapıkların durumuna bakıp bir genelleme yaparak yanılıyorlar, ya gerçek tasavvufu yeteri kadar bilmiyorlar, ya da hasmâne bir tavır içindedirler. Birinci grupta bulunanlar, bugün piyasada tasavvufu bir istismar aracı olarak kullanıp bir takım maddi ve dünyevi çıkarlar sağlamak isteyenlere bakıp tasavvuf hakkında genel bir hüküm vermektedirler. Aslında gerçek sûfîler, böylelerini tasavvuf ehli olarak görmemektedir. İkinci grupta yer alan ve müteşerri tasavvufun temel esaslarını bilmeyen kişilere, müteşerri mutasavvıfların eserlerini ve hayatlarını okuyup incelemelerini tavsiye ederiz. Bir Kuşeyrî’yi, bir Gazzâlî’yi, bir İmâm-ı Rabbânî’yi ve diğerlerini okusunlar. Üçüncü grupta bulunanları ise biraz insafa davet ederiz.
Sûfîlerin yeni bir din ihdası ile ortaya çıkan kimselere karşı yaptıkları mücâdele, tasavvufu bir din gibi görme bir iddiasının doğru olmadığını göstermek için yeterli bir delildir. Nitekim İmam-ı Rabbani döneminde yaşayan devrin sultanı Ekberşah, İslâm, Hristiyanlık ve Hinduizm’den karma bir din ihdas etmeye kalkışmıştı. Bu zatla amansız bir mücâdele sürdürüp ona engel olan İmam-ı Rabbani hazretleridir. Kendisine “ikinci bin yılının yenileyicisi” anlamına – Müceddid-i elf-i sânî – denilmesinin sebebi bu mücâdelesi ve hizmetidir. Her biri bir Allah ve peygamber âşıkı, İslâm hadimi olan sûfilerin temsil ettiği tasavvufun bir başka din gibi takdim edilmesinin ilmîlik ve insaf ölçüleri ile bağdaşır yanı yoktur.
7- İslâm’ı tasavvuf, cihad ve nur gibi ekol ve fırkalara ayırmak acz ifadesi değil midir?
Bu soruyu soran kardeşimiz herhalde bugün ülkemizdeki tasavvufa; tarikat ve Risâle-i Nur adıyla anılan cemaatlara ve bazı İslâm ülkelerindeki tanzîm-i cihâd gibi bir takım kuruluşlara bakarak bu soruyu sormuş olmalıdır. Bugün ülkemizde ve diğer İslâm ülkelerinde bulunan İslâmî cemâat ve fırkalar bir arayış içindedirler. İmamesi kopmuş teşbih taneleri gibi dağılan müslümanları yeniden toparlamaya çalışmakta; zor bir dönemden geçen insanımızın yeniden toparlanışına katkıda bulunmaktadır. Farklı yapıdaki bu cemaatlar, birbirleriyle uğraşmadığı ve önündeki hizmet plânına göre birşeyler yaptığı sürece faydalıdırlar. Hatta onların farklı gruplar hâlindeki hizmetleri kendilerini hizmet yarışına sürükleyen bir motivasyondur. Allah Teâlâ: “Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getiririr.”[8] buyurmaktadır. Her grup birbiriyle çekişmeden hayır yarışına girince Allah, onları bir araya getirecektir. Dolayısıyla bu tür grupları bir hizmet dağılımı gibi görmek gerekir. Çünkü her grubun meşreb ve meslekine göre hizmet önceliği vardır. Bu da toplumda değişik konuların değişik gruplarca ele alınmasını sağlamakta; dolayısıyla İslâm toplumunun inşâsına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca gruplar arası iç çekişme genellikle dış mücâdeleye güç olmadığı zamanlarda olur. Dış düşmanlarla mücâdele edebilecek bir kıvama gelen İslâmî topluluklar zâten çekişmez.
8-Tasavvuf alanında zaman zaman görülen bozulma çizgisinin nedenleri nelerdir? Tasavvufta otokontrol mekanizması var mıdır? Nasıl işler?
-Bütün bilim dallarında ve kurumlarda olduğu gibi tasavvufta da zaman zaman asıldan uzaklaşmalar ve bir takım sapmalar olmuştur. Bozulmanın temel sebebi liyakatsizlik ve cehalettir. Babadan oğula intikal eden şeyhlik anlayışı, liyakatsiz ve ehliyetsiz kimselerin kolayca şeyhlik makamına oturmalarını sağlamış, bu da tabiî olarak bozulma sürecini hızlandırmıştır. Önceleri tasavvuf! eğitim için belli bir dînî altyapı sağlanır, ondan sonra tarikata girilirdi. Önce, tekke ve medrese arasındaki soğukluk bu yapıyı belli bir biçimde menfi olarak etkiledi. Ardından ehliyet ve liyâkatine bakılmadan şeyh çocukları tekkelere şeyh olmaya başladılar. Liyakatsizlikler sonucunda yanlışlık hızla artmaya başladı.
Tasavvuf ve tarikatlerin iki otokontrol mekanizması vardı. Bunlardan biri tekkelerin kendi içinde seyr u sülük ile işleyen ve sâdece hilâfet alanlara irşâd imkânı sağlayan mekanizma. Özellikle büyük merkez tekkeler kendilerine bağlı taşra tekkelerine halifeler gönderir, meydana gelebilecek şikâyetlere göre bu kişilerinnül dünyası zengin deryâ-dil insanlardı. Amaçları kuru bir cihangirlik kavgası değildi. Dışa yansıyan atak ve savaşçı kişiliklerinin ûerinliğinde içli bir ruh dünyaları vardı. Bu özellikleri onların tasavvuf, edebiyat ve şiirle de ilgilenmelerinde etkili olmuştu. Devlete adını veren Osman Gazi’den itibaren son padişaha kadar, genelinde bu özellekleri görmek mümkündür. Osman Gazi’nin bir anî şeyhi olan Şeyh Edebâlî’nin kızı ile evlenmiş olması belki bu yakınlığın en bariz ve ilk örneğidir. Osmanlı, altıyüz yıl yaşayacak olan muhteşem imparatorluğun temellerini ordu, medrese ve tekke üzerine bina etmiştir. İlk medrese kurucusu Dursun Fakih ve Dâvud Kayseri gibi kimselerle ilk şeyhülislâm Molla Fenârî’nin tekke menşeli insanlar olması, Osmanlı’da tekke-medrese ilişkisini göstermesi bakımından önemlidir. Orhan Gazi’nin Geyikli Baba ve Abdal Murâd gibi sûfîlere saygı duyması, I. Murâd’ın bizzat ahî şeyhi olması ve ardından gelen hemen bütün sultanların bir tarikat şeyhine yakın olmaya özen göstermesi, sultanların tasavvufi yaklaşımını gösterir. Ordunun kuruluşunda bir tarikat piri olan H. Bektaş Veli’nin adı ve duâsıyla teberrük etmeleri de önemli bir noktadır.
İkinci otokontrol sistemi ise sosyal kontrol mekanizması olan halkın ve tarikat bağlılarının tepkisi ve kontrolü idi. Bütün sosyal kurumlarda olduğu gibi tekkelerde de bu mekanizma son derece önemliydi. Halkın eğitim düzeyinin yüksek olduğu dönemlerde etkili bir biçimde çalışır ve ehil olmayan kimselerin işbaşına gelmesini önlerdi. Ama halkın eğitim düzeyi gerileyince bu mekanizmanın etkisi de azaldı. Tekkelerin kendi içindeki otokontrol mekanizmasının zaafa uğraması ve halkın şikâyetleri, yöneticileri bir takım ıslah çalışmaları ile bu mekanizmaya işlerlik kazandırmaya yönlendirmiştir. Nitekim II.Abdülhamid Han tarafından kurdurulan “Meclis-i meşâyıh”ın amacı otokontrol sistemini daha sağlıklı bir biçimde hayata geçirmekti. Bu amacı gerçekleştirmek için bir takım çalışmalar yapılmış ve tekke şeyhlerinin dini ve tasavvufi eğitimleri için belli esaslar vaz’edilerek icazet zorunluluğu getirilmiştir.
9- Osmanlı sultanlarının tasavvuf anlayışları nasıldı?
-Osmanlı sultanları genelde iyi bir devlet adamı olmanın yanısıra görong>10- Tasavvufî hayat ferdî olarak yaşanamaz mı?
– Bu soruyla iki şey kasdedilmiş olabilir. Birincisi evrad ve ezkârıyla, riyâzat ve mücâhedesiyle, seyr u sülük ve tarikatıyla tasavvufun ferdî olarak yaşanıp yaşanamıyacağı; ikincisi kişinin kendi başına kitap ve sünnete uygun bir kulluk yapıp yapamayacağıdır. Öğrenmek başka, uygulamak ve yaşamak başka şeylerdir. Tasavvuf öğrenileni yaşamayı fiilî olarak öğreten bir eğitim kurumudur. Eğitimde güçlü şahsiyetlerin başkalarım etkileyerek kendi boyası ile boyaması sözkonusudur. Çünkü terbiye, olgunlaşmış şahsiyetlerin, insanın eksik ve ham tarafları üzerinde yaptığı olumlu etkidir. Türkçe’deki: “Kır atın yanında duran ya huyundan, ya suyundan” sözü bu etkileşimi
gösterir.
Birinci şekliyle; yani tasavvufun seyr u sülük ve tarikatıyla ferdî olarak yaşanması mümkün değildir. Çünkü bu eğitim sisteminin amacı bir mürebbî ve mürşidi gerekli kılmaktadır. Bütün uygulamalı ilimlerde olduğu gibi tasavvufi terbiyede de üstada ihtiyaç vardır. Bu konuda şeyh ve mürşide âid meselelerde daha ayrıntılı bilgiler verilecek.
İkinci şekliyle; yani insanın kendi kendine kitap ve sünnete göre kulluk yapması elbette mümkündür. Eldeki yazılı bilgilerden yararlanarak insan iyi bir müslüman olabilir. Ancak birlikteliğin heyecan ve coşkusu daha farklıdır.
11- Tekke, camiin fonksiyonunu yerine getirebilir mi? Tekke, camiin
asr-ı saadetteki fonksiyonlarını kaybetmesi yüzünden mi doğmuştur?
-Bilindiği gibi cami, asr-ı saadette bir mabed olmanın yanısıra pekçok sosyal hizmetin icra edildiği bir merkezdi. Cami bir istişare, öğretim ve eğitim yeriydi. Çünkü hem devlet başkanı, hem ilmî otoritenin sahibi, hem de manevî otoritenin temsilcisi olan Allah Rasûlü’nün yeri, cami idi. Allah Rasûlü’nden sonra otoriteler ayrılınca her otorite için ayrı mekân zarureti hâsıl oldu. Çünkü Hz. Peygamber’in yerine geçen halîfeler onun bütün otoritelerini değil, sadece siyâsî otoritesini temsil ettiği için böyle bir durum ortaya çıktı. Bununla birlikte tekkenin de medresenin de ilk merkezi camidir. Öğretim için medreseler, eğitim için tekkeler, askerî hizmetler için ribat ve ordugâhlar kurulmuştur. Bu müesseselerin hiçbiri diğerinin alternatifi değildir. Bu yüzden tekkenin camiin yerini tutması ve onun bütün fonksiyonlarını yerine getirmesi mümkün değildir. Tekke, Mescid-i Nebevi örneğindeki suffeden (sofa) alınmıştır. Nasıl mescidin sofasında yatıp kalkan ashâb-ı suffe, Allah Rasûlü’nün devamlı talebeleri idiyse, aynı şekilde tekkelerin derviş hücrelerinde barınan müridler de tekke şeyhlerinin eğitiminden geçen talebeleridir. Tekkeyi camiin asr-ı sadetteki fonksiyonlarını kaybetmiş olmasından ortaya çıkmış bir kurum olarak görmek yerine, onun hizmetlerini paylaşan bir kurum olarak görmek gerekir. Çünkü tekke, farklı karakter yapısına sahip insanların birbirine yakın olanlarını eğitmektedir. Cami ise mezhep, meslek ve meşrepleri ne olursa olsun, bütün müslümanlara mabed görevi yapmaktadır. Ayrıca tekkelerde mûsikî, semâ, riyâzat, mücâhede ve halvet türü özel eğitim yöntemleri uygulanmaktadır. Bu da cami ile tekke ortamlarının farklı olmasını gerekli kılmıştır.
12- Bazı tarikatlar ilme, bazıları kisveye, bazıları keramete, bazıları nazara, bazıları çalgıya önem vermektedir. Bu yaşantı ve ilgi alanlarının farklılık sebebi nedir? Bu karmaşa içerisinde doğrunun ölçüsü nedir?
– Bugünkü müslümanların hâline bakıp müslümanlık hakkında hüküm vermek nasıl yanlış bir yargı olursa, bugün toplumumuzda yaygın görüntülerin bakıp tasavvuf hakkında söz söylemek de aynı şekilde yanlış olur. Gerçek tasavvuf elbette, bugün çok bölük pörçük yaşanan tasavvuf değildir. Ya da bir başka ifâde ile bazı grupların öne çıkmış bir takım özelliklerini tasavvufun bütünü için bir yargı vesilesi yapmak yanlıştır. Aslında bu soruların cevabı asırlar önce verilmiş ve tasavvufun asıl gayesi ortaya konmuştur. Bakınız Yûnus ne diyor:
Dervişlik olaydı tâ c ile hırka
Biz dahi alırdık otuza kırka
İlim ilim bilmektir – İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin – Bu nice okumaktır.
Tasavvuf insanlara önce kendini, sonra Rabbını tanıma (ma’rifet) yolunu gösterir. Farklı özelliklerinin ortaya çıkması biraz da mürşid ve müntesiplerinin farklı karakter yapısından kaynaklanmaktadır. Çünkü yukarıda sayılanlardan hiçbiri tek başına tasavvuf değildir. Ancak sûfiler bir eğitim aracı olarak yerine göre mûsikîden de nazardan da istifâde etmişlerdir. Bugün modern pedagojide insanın karşısındaki ile göz iletişimi kurmasının önemi kabul ediliyor. Göz ile kulak yüksek duyu organları sayılıyor. Bu iki duyu organının diğerlerine göre eğitimde çok daha etkili olduğu tesbit edilmiş bulunmaktadır. Nazar bir göz iletişimidir. Musiki de kulak aracılığı ile kalbe ulaşma yoludur. Mutasavvıfların derdi bellidir. Gönüllere “Elest bezmi”nde verdikleri sözü hatırlatmak. Bunun için, hangi aracı bulurlarsa kullanmışlardır. Aslında amaç olarak tasavvufta ne kisvenin, ne kerametin, ne nazarın, ne de güzel sesle söylenen mûsikî ve ilâhînin bir kıymet-i harbiyyesi vardır. Çünkü amaç kulluktur, ihsandır, rabbânîliktir. Rabbânîlik söz konusu olunca da sadece bilgininde çok önemi yoktur. Bilgi amelle, amel ihlâsla, ihlâs ihsan ve îsâr ile beslendiği zaman anlam kazanır. Bugün bu konuda görülen eksiklik, tasavvufun değil, ferdlerin eksiklik ve kusurudur. Bunu tasavvufun geneline fatura etmek haksızlık olur.
13- Günümüzün bozuk şartlarında, herşeyin nefse ve şehvete hitâb ettiği bir zamanda sadece tasavvuf yeterli olur mu?
-Günümüzde, herşeyin nefs ve şehvete hitâb ettiği bir ortamda tasavvufa belki her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Ancak îslâmî ilimleri birbirinin alternatifi olarak görüp birini diğerinin yerine ikame etmek anlayışı yanlıştır. Çünkü her türlü ilimden arınmış “sırf tasavvuf” diye birşeyden söz edilemez. Tasavvuf fıkıhla, hadisle, tefsirle ve diğer İslâmî ilimlerle birlikte vardır. Bunlar birbirini bütünleyen ilimlerdir. Bunlardan
sadece birisi ve birkaçını alıp diğerlerini almamak eksiklik olur. Zâten sûfîler de bunu bildiklerinden eserlerine ve yollarına diğer ilimlere âid bilgiler de koymuşlardır. Burada muhtelif kimselere nisbetle rivayet edilen şöyle bir sözü hatırlatmakta yarar vardır: “Fıkıhsız bir tasavvuf zındıklığa, tasavvufsuz bir fıkıh fâsıklığa götürür. Fıkıh ve tasavvuf, zahir ve bâtın beraber olunca tahkik ilmi meydana gelir.” Ahmed Rifâi der ki: “Tarikat, ayn-ı şeriat, şeriat ayn-ı tarikattır. Aralarındaki fark lâfızlardan ibarettir.”[9]
0 notes
Text
Annemi hangi doktora emanet etmeliyiz?
Antalayada Prof. Dr. Mahmut Akyüz durumumuzun ne olduğunu anlatınca annemizi emanet edeceğimiz doktorun kim olacağını aramaya başladık.
İlk olarak Medicalpark Göztepe hastanesinde Prof. Dr. Türker KILIÇ ile randevu ayarladık.Aynı zamanda Bahçeşehir Üniv. Tıp Fakültesi Dekanı olan hocam yaptığımız görüşmede bilimsel bir dille bize bu durumdaki hastalara uyguladıkları tedavi protokollerini anlattı.
Randevu öncesinde yine hocaya ait bir sayfa olan www.beyincerrahisi.net adresini baştan sona incelemiştim hocayı anlayabilmek için.
Ayrıca yaptığınız görüşmeyi birkaç defa irdeleyebilmek için ses kaydı almayı düşünsekte yapamadık. Yanlızca aldığımız notlar üzerinden değerlendirmeye çalıştık. Görüştüğümüz doktorların herbiri kıymetli zamanlarını ayırırken günlük yaşantımızda hiç duymadığımız onlarca latince sözcükle durumu izah ediyor. Dolayısıyla ya bir kaç kişiyle görüşün ya da ses kaydı alın. Çünkü gözden kaçırdığınız önemli bilgiler olacaktır. Biz 3 kişi dinledik durumu...
Yazmadan şunu hatırlatayım. BEYİN TÜMÖRÜNDE HER HASTANIN DURUMU FARKLI OLABİLİYORMUŞ BU YÜZDEN YAZDIKLARIMIN TAMAMI ANNEMİN MR GÖRÜNTÜLERİ YORUMLANINCA ORTAYA ÇIKTI. SİZİN HASTANIZIN DURUMU FARKLI OLABİLİR.
Anenizin MR'i bize 3. ya da 4. evre gliom olduğunu söylüyor. Mr'da görünen tümörden değil de beynin sağlıklı görünen başka bir yerinden de parça alıp incelesek bu yapıyı orada da göreceğiz demektir yani mr'da gördüğümüz buz dağının görünen kısmıdır aslında tüm beyne yayılmıştır. %90 bu 4. evre ama %10luk yanılma payı ancak biyopsi sonucu patoloji raporu ile belli olacaktır.
1. ya da 2. evre çıkar ise o zaman bu sorun sadece mr'da görünen kitle ile sınırlı demektir ve ameliyat ile kitle alınır.Ama eğer yanılmıyorsak ve 4.evre ise bu kitleyi almak bir işe yaramaz çünkü tüm beyne yayılmış demek. bu durumda hastanın yaşam kalitesini artırmaya çalışırız. ama gliomun da alt tipleri var, bu alt tiplere göre tedaviler farklılaşabiliyor.
İlk aşamada yapılması gereken biyopsi, bunun için 2 tip yöntem var.
1.yöntem hastanın bayıltılmadığı yani bir ameliyat bile olmayan (genel anestezi verilmediği) steriotaksik dediğimiz MR sırasında parça alma yöntemi. Bunda hayati risk %1
2.yöntem geleneksel parça alma yöntemi, bunda risk %7-8, yani yine düşük ama %1 ile karşılaştırılınca steriotaksik öne çıkıyor. Ama steriotaksik dediğimiz yöntem her yerde yapılmıyor, muhtemelen Antalya'da da yok o yüzden size bundan bahsedilmemiştir.
Diyelim ki 4.evre gliom doğrulandı, bunların da tipleri var, hücre tipleri buna göre tedavi farklılaşabiliyor. Bunlar sonra konuşulacak aşamalar, önce pataloji raporu görmemiz gerekiyor.
Hasta Antalya'da gerekli ilaçları verildikten sonra uçakla seyahat edebilir. Ne kadar erken işlem yapılırsa o kadar iyi, beklemeye gerek diyor. Aklımızda birazcık umut yeşeriyor...
Hastaneden ayrılmadan Streotaktik Biyopsi, Gamma knife ve Cerrahi işlemler için hastanenin fiyatlarını öğreniyoruz. Ve aynı günün akşamında Ankara'da sonraki randevumuz için ayrılıyoruz hastaneden.
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Karpal tünel nedir? Hangi durumlarda, kimlerde görülür?
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elin ilk üç parmağını tutan ilerleyici özellik gösteren hastalıktır. El bileğinin ortasında bulunan ve ilk 3 parmağa dağılan medyan sinirin bası altında kalması sonucu ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlükle kendini gösterir.
Hangi Sıklıkta ve Yaşlarda Görülür?
Genellikle 40 – 50 yaş arası hanımlarda daha sık görülür.
  Nedenleri Nelerdir ve Kimlerde Daha Çok Görülür?
Bilek kanalı yapısal olarak dar olan kişiler klinik belirtilerin ortaya çıkmasına yatkın olan kişilerdir. Şişmanlar, alkol alanlarda, şeker hastalığı ve damarsal hastalıklarında normal durumlardan daha sık görülebilir. Karpal tünel sendromuna kanal içindeki basınç artışı neden olmaktadır. Bu basınç elin pozisyonuna bağlıdır. El, el bileği çevresinde oluşan kırıklardan sonra kronik bası ortaya çıkabilir. Kiriş kılıflarının enfeksiyonu veya kalınlaşması kanalda mekanik daralmaya neden olur. Sınır kılıfının tümörleri, avuç içi enfeksiyonları medyan sinir bası belirtileri ortaya çıkarır. İş yerindeki mekanik nedenler vakaların çoğunda etkin rol oynamaktadır. Belli hareketlerin sık olarak tekrar edilmesinin karpal tünel sendromu ile ilişkisi mevcuttur. Marangozlar, tenis oynayanlar, elleriyle sıklıkla bulaşık yıkayanlar, şoförler ve benzeri şekilde el bileğini tekrarlayan hareketlerle meşgul olanlar daha yatkındırlar En sık olarak erkeklerde kasaplık mesleği ile uğraşanlarda görülmektedir. Hanımlarda hamilelik sırasında görülür. Bu durum geçicidir. Doğumu müteakiben birkaç hafta içerisinde normale döner. Ayrıca hipotiroidi olan kişilerde de rastlanabilir. Karpal Tünel Sendromu'nun meydana gelmesinde bazı başka hastalıklarında rolü vardır. Romotoid artirit, üremi, amiloidoz, damar anomalileri, Tendonitis bunlardan birkaçıdır.
Klinik Belirtiler Nelerdir?
Hastalar gece uykuya daldıktan birkaç saat kadar sonra tüm elde şişme hissi ve uyuşma
karıncalanma hissi ile uyanırlar. Parmaklar sertleşmiştir, hasta ellerini şişmiş ve gerilmiş hisseder; fakat gerçekte objektif bir değişiklik gözlenmez. Hastalar ellerini sallar ve ovarlar, çoğunlukla yataktan kalkarlar ve kısa süre sonra rahatlarlar. Bazen bir gece içinde birçok kez tekrarlayan uyuşmalar olur ve hastalarda ciddi uyku bozukluğuna yol açar. Nadir olmayarak eldeki uyuşmalar on kol omuz ve boyuna kadar çıkar. Ellerin çok kullanıldığı işlerde ev hanımlarda çok çamaşır yıkamadan ve temizlik işlerinden sonra şikâyet artar. İlerleyen dönemde kuvvet kaybı ve avuç kaslarında erime ortaya çıkar
Hastalığın tanısı nasıl konur?
El bileğine refleks çekici ile vurulduğunda, hasta el parmaklarında elektrik çarpması yani şok benzeri bir yanıt alınır. Bu Tinel bulgusu olarak bilinir. EMG testi ile büyük oranda kesin tanı konulabilir. Elektrofizyolojik ve klinik bulgular iyi bir şekilde değerlendirildiğinde diğer tetkiklerin pek anlamı kalmaz fakat bazı özel vakalarda manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilir.
Hastalığın tedavi çeşitleri nelerdir?
Konservatif Tedavi:
İleri duyusal ve hiçbir motor bozukluğu olmayan hastalarda bileği nötral pozisyonda tutan fakat parmakların serbestleşmesine imkân veren gece istirahat bileklikleri çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Karpal kanala hidrokortizon enjeksiyonu sonrasında uzun süre şikâyetler ortadan kalkar. Ağızdan düşük doz kortizon tedavisinin iyi sonuçlar verdiği bildirilmiş olsa da bu tedavinin daha sonraki sonuçlarından bahsedilmemiştir.
Cerrahi Tedavi:
İlaç tedavisi ile şikâyetleri geçmeyen hastalara daha fazla zaman geçirmeden yani sinir harabiyeti daha fazla artmadan cerrahi tedaviye alınmalıdır. Cerrahi olarak sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında sinir üzerindeki harabiyette daha fazla ilerlemeden duracaktır Bu cerrahi müdahale için hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan gelen bir hastada lokal anestezi ile o bölge uyuşturulur.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes