Tumgik
#artık şöyle
triptoartsworld · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Artık şöyle
248 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Annem benim böyle olmamı nisaya bağladı.. açıklamak dahi istemiyorum
1 note · View note
arthez · 9 months
Text
3 ebeveynim olduğunu anladım. Güzel şeyler yaşıyorum. Ama tadım kaçık, hayat parlak.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
gelmemyegidenadam · 5 months
Text
Bu hayatta sizin açıklamalarınızı en çok hak eden insan sizsiniz.Üzgün müsünüz, kırgın mısınız ya da yorgun? Acı içinde misiniz?Korkuyor musunuz? Bunları kendinizden saklamayın."Hayır ya ben iyiyim!" demeyin.Oturun bir köşeye.Işıklarınızı kapatın.Önce kendi sessizliğinizi dinleyin,o sessizlikte tüm acılarınızı, korkularınızı ve yorgunluklarınızı duyacaksınız.Kendinize yalan söylemeyi bırakın.Çünkü yalan söylemeye devam ederseniz kendinize yardım edemezsiniz.Başınızı kaldırın,içinizden kendinize durumunuzu açıklayın.Deyin ki,"Bak kendim...Ben kırgınım, üzgünüm,korkuyorum ve çok yorgunum."Ne hissediyorsanız kendinize bunları söyleyin,kendinize artık yalan söylemeyi ve rol yapmayı bırakın.Ruhunuzun gerçekleri bilmeye ihtiyacı var.Çünkü siz iyiyim diyerek geçiştirdikçe o daha çok acı çekiyor.Anlamaya çalışıyor, eğer iyiysek neden bu haldeyiz diye soruyor size...Duymuyorsunuz.Şimdi kendi kendinize tüm gerçekleri açıklayın,kendinize tüm durumunuzu sebepleriyle anlatın ve sonra kendi tesellinizi kendinize kendiniz verin.Çünkü hayatta kimsenin bize yardım edemeyeceği birçok şey yaşaya biliriz ama kendimizin kendimize yardım edemeyeceği hiçbir şey yok.Kendimiz kendimize her zaman yardım edebiliriz,her şeyin nihai çözümü biziz,her şeyin ilacı bizde...Kendimizde... Sonra kaldırın başınızı,elinizi kalbinize koyun ve şöyle deyin kendinize, "Geçecek...Hepsini birlikte geçireceğiz...Söz...Ege sözü..." Ruhumuz bir çocuktur,biz de onun annesi.Ruhumuzu teselli etmek bizim görevimizdir,ama her şeyden öte onu iyileştirmektir esas görevimiz.Kendinizi bir başına bırakmayın, karanlığa terk etmeyin,kimsesiz bırakmayın.Yanında olun ve onu iyileştirin.Hayatta hiçbir şeyimiz kalmasa bile ruhumuz vardır.Şunu unutmayın,ruhumuz bizim tutunacak dalımızdır...
416 notes · View notes
noksanbiri · 2 months
Text
çok uzun uzun yazmak istemiyorum. bir yaş daha yaşlandım. yıllar geçtikçe insanın heyecanı başka yere kayıyormuş. bugün izinliydim uzun bi süreden sonra.. en sevdiğimin ortalama yaklaşık 1 seneden beri hep istediği ve dillendirdiği bir şeyi almaya gittik. ve bu plânladığımız bir şey değildi. Eskişehir’de olmadığı için Bozüyük’e gittik ve orada da umduğumuz gibi olmayınca üretildiği yere Sakarya’ya kadar yol gittik. aldık. ama yemin ederim gözlerinde olan ışıltı her şeye bedeldi. hatta dönüş yolunda takıldım durmadan haydi yine iyisin doğum günü çocuğu olan ben değilde sensin diye. hemen sağımda oturuyordu arabada 'fırının çok güzel oldu' dediğimde bana balık gülümsemesi bütün dünyalara bedeldi benim için. yol boyunca yapacağı şeyleri anlattı. şöyle ekmek yapacağım böyle lahmacun yapacağım vs vs. ee yeter da oruçluyuz dedim. en son öyle susturabildim. yani yazımında en başında demiştim heyecanlarım artık kendim için değil. sevdiklerim için. ailem için. galiba bu duyguyu bu sene daha ağırlıklı olarak yaşıyorum. şaka maka yaşlanmışlık hissi bu. sadece bu yıl değil. bütün ömrüm boyunca bu heyecanlı halim hiç geçmesin. kendime çok güzel bir ömür diliyorum. hiçbir canlıyı incitmediğim. benliğimi unutmadığım. sevdiklerinle beraber sağlıklı ve huzurlu olduğum. içimde olan filizleri her daim büyütme sözü veriyorum kendime. inşallah. Amin. birkaç fotoğraf karesiyle sonlandırıyorum. anonimden doğum günümü kutlayan herkese ise sonsuz teşekkür ediyorum. her daim sevgiyle kalın. hoşça. 🌺
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
163 notes · View notes
Text
Cuckold Arkadaşımın Azgın Karısı! (Sezgin 28 Y., İstanbul)
Selamlar, adım Sezgin, 28 yaşında ve bekarım. Herşey çalıştığım iş yerine Erdal adında yeni evli birisinin işe başlamasıyla başladı. Erdal benden iki yaş büyük, karısı Gül ise benimle aynı yaştaydı. Erdal ile kısa sürede samimiyetimiz arttı, kafalarımız uyuyordu, ama Erdal'da garip bir huy vardı. Bana sürekli karısıyla olan yatak odası ilişkilerini anlatıyordu. "Kanka, benim karı çok azgın!" , "Eve girer girmez üzerime atladı!" , "Şu pozisyonda siktim!" , "Şöyle soktum!" , "Böyle inledi!" , "Kasıla kasıla orgazm oldu!" , "Doymak bilmiyor!" gibi sürekli karısıyla nasıl seks yaptığını anlatması ilk başlarda bana tuhaf gelse de, sonradan bunları anlatmasını bekler oldum.
Zamanla Erdal bu olayı iyice ilerletti, artık karısıyla seks yaparken fotoğraflar ve videolar çekip bana gösteriyordu. Karısına sakso çektirirken, onu altına iki büklüm almış sikerken, sexy iç çamaşırları giymişken veya çırıl çıplakken, bir erkeği delirtebilecek bir sürü fotoğraf ve videolar. Erdal'ın karısı Gül 28 yaşında, 1.70 boylarında, çok sexy, biraz zayıf, bembeyaz teni olan biri, ama özellikle tahrik edici sesi resmen insanın sikini kaldırmaya yetiyor...
Fotoğraflarda ve videolarda Erdal'ın sikinin küçük bir şey olduğunu gördükten sonra benim artık bütün odağım Gül olmuştu. Fırsat buldukça (güya) Erdal'la sohbet etmek ve birşeyler içmek için onlara gidiyordum. Resimlerinden ve videolarından o kaymak gibi amcığının her ayrıntısını bildiğim, sakso çekerken kocasının küçük sikini boylu boyunca kavrayışını, o narin dudakların hırsla emişini, orgazm olurkenki zevk çığlıklarını bildiğim, ama karşımda hanım hanımcık duran bu azgın kadının hep yakınında olmak istiyordum...
İki ay önce ev sahibim kiramı aşırı yükseltmişti ve ben kirası daha uygun başka bir kiralık ev arıyordum. Bir gün Erdal karşılarındaki dairenin boşaldığını, kirasının da uygun olduğunu, kaçırmamamı söyleyince hemen tuttum ve oraya taşındım. Artık hep birlikte yaşıyor gibi olmuştuk. Fırsat buldukça akşam yemeklerini beraber yiyor, içiyor, TV'den dizi, film izliyor, beraber bolca zaman geçiriyorduk. Tabii ben sürekli Gül'ü dikizliyor, adeta gözlerimle sikiyordum.
İlerleyen haftalarda birbirimize iyice kaynaşmış ve bunun neticesinde Gül ile iyice samimi olmuştum. Artık yanımda başörtüsü takmıyor, kısa ve açık şeyler giymekten çekinmiyordu. O bembeyaz güneş görmemiş teni canlı canlı gözlerimin önündeydi, bazen el şakası bahanesiyle dokunuyordum ve o tazeliği, pürüzsüzlüğü beni kendimden geçiriyordu.
Bir hafta sonu onlarda akşam yemeği yeyip, yemeğin üstüne de Erdal'ın açtığı Viskiden içtiğimiz birkaç duble ile gece yarısını etmiştik. TV'de film izlerken içim geçmiş ve kanepede uyuklamışım. Erdal'ın beni dürtmesiyle uyandım. Gül yoktu yanımızda. Erdal, "Kanka, birazdan Gül'ü sikeceğim. Yatak odasının kapısını aralık bırakayım, izlersin!" deyip pis pis sırıtıyordu. Gerçekten tuhaf bir insandı bu Erdal, benim birşey dememe fırsat vermeden karanlıkta süzüldü gitti yatak odasına.
Biraz sonra içerden belli belirsiz fısıltı ve şapurtu sesleri gelmeye başladı. Yavaşça yatak odasının önüne gittim. İçerisi gece lambasının loş kırmızı ışığıyla aydınlanıyordu, ama Gül'ün çıplak beyaz teni ay gibi parlıyordu. Yatağın önündelerdi, Gül ayakta duran Erdal'ın önüne diz çökmüş, benimkinin yarısı kadar büyüklükte olan sikini iştahla yalıyordu. Sikim bir anda kalkmıştı onu böyle görünce. Gül bir süre Erdal'ın sikini yalayıp emdikten sonra, Erdal Gül'ü ayağa kaldırıp dudaklarına yumuldu. Deli gibi şehvetli öpüşüyorlardı. Erdal Gül'ün dolgun dudaklarını öpüp emerken, elleriyle de götünü avuçluyordu. Onları böyle izlemek kafamı allak bullak etmiş, sikim kazık gibi olmuştu.
Erdal, ayağa kaldırdığı Gül'ün arkasına geçip çömeldi. Yüzünü Gül'ün götünün yanakları arasına soktuğunda, Gül çıldıracak gibi oldu ve "Ohhhhh!" diye inledi, sonra da yalvarırcasına, "Yala hadi beni! Hadi yala, ne olursun..." demeye başladı. Erdal Gül'ün götünün yanaklarını iki eliyle iyice ayırıp ağzını Gülü'n amına yapıştırmış, şapırtılı sesler çıkararak amını götünü yalıyordu. Gül ise gözleri kaymış, Erdal'ın götünün yanaklarına yaptığı destekle ayakta durabiliyordu...
Biraz daha yaladıktan sonra Erdal ayağa kalktı, yüzü Gül'ün zevk sıvılarıyla iyice ıslanmış, parlıyordu. Gül yatağa sırt üstü uzanırken, Erdal sinsi bir bakış attı kapıya, beni görünce sırıtarak göz kırptı. Deliydi bu Erdal ve beni de kendine uydurmuştu. Ben de pantolonumu indirip zonklayan sikimi serbest bıraktım ve tekrar içeriyi izlemeye başladım. Erdal, zevkten iyice ıslanmış olan Gül'ün amının girişine dayamıştı sikini. İyice kendinden geçmiş olan Gül iki eliyle Erdal'ı belinden asılarak içine istiyordu, ama Erdal sikini sürekli yukarı aşağı sürtüp Gül'ü delirttikçe delirtiyordu.
Gül, "Hadi aşkım sok içime, hadi yar beni!" deyince sonunda Erdal var gücüyle bastırdı. "Ohhhhh!" diye bir inleme koptu Gül'den. Erdal'ın sikini amında hissetmekten müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum saklandığım yerden. Gül Erdal'ın boynuna sarılıp dudaklarına hırsla yumuldu. Erdal belini oynatmaya, yavaşça pompalamaya başladı. Gül'ün zevkten gözleri kaymış, bacaklarını Erdal'ın beline dolamış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak amına girip çıkan sikin verdiği zevkle inliyordu. Erdal da, "Aşkım... Güzel amcıklım benim... Dar amcıklı orospum benim!" diyerek var gücüyle Gül'ün kaymak gibi amını sikiyordu.
Dakikalarca sürdü bu sahne. Hırsla, vahşice sikişiyorlardı. Gül bacaklarını Erdal'ın bacaklarına sarmıştı şimdi. Kocasının acımasız köklemelerine zevk çığlıkları ile karşılık veriyor, dudakları titriyor, iki eliyle Erdal'ın belini tutmuş, amına daha çok köklemesini istiyordu. "Ohhhh!" diye bir çığlık kopardı Gül, sonra da, "Dayanamıyorummm... Geliyorumm..." diye kıvrandı. Erdal da ona homurtularıyla eşlik ediyordu. Ve birden o videolarında defalarca izlediğim Gül'ün kasılması başladı. Amının o anda Erdal'ın sikini sağdığına emindim. Zaten Erdal da daha fazla dayanamadı ve var gücüyle son bir kez altında çırpınmakta olan Gül'ün amına kökleyip kasılmaya başladı. Erdal boşalmıştı.
Manzara mükemmeldi. Hayvanlar gibi sikişen bu çifti izlerken 31 çekerek deli gibi asılıyordum. Gül'ün o pürüzsüz amının kenarından dışarıya taşan zevk sıvıları ve kocasının dölleri kendimden geçmeme yetmişti. Hiç boşalmadığım kadar boşalıyordum avucuma. Döllerimi yerlere damlatmamaya özen göstererek banyoya gidip temizlendim. Geri geldiğimde içeriye bir bakış attım, çırıl çıplak ve sarmaş dolaş uykuya dalmışlardı. Ben de geri salona döndüm. Artık kafama koymuştum, bir yolunu bulup Gül'ü sikmem lazımdı...
Ertesi gün birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, Erdal Gül'e çaktırmadan benimle konuşmak istediğini söyledi. Benim eve geçip birer bira açtık ve anlatmaya başladı. Uzun zamandan beri Cuckold olayına ilgi duyduğunu ve bu olayın kendisini aşırı tahrik ettiğini söyledi. Şimdi anlaşılmıştı bu değişik davranışlarının sebebi. "Eee, benden ne istiyorsun?" dedim. Erdal, çok düşündüğünü, artık işi bir adım daha öteye taşıyıp karısını sikmemi istediğini söyledi. Zaten fırsat kollayan ben, ağzım kulaklarımda kabul ettim bu teklifi.
Ama ufak bir sıkıntı vardı, Erdal karısının bu konulardan haberi olmasını istemiyordu. Gül, benimle kocasını aldattığını sanmalıydı, en azından şimdilik. Erdal, elinden geldiğince beni Gül'e anlattığını, Gül'ün zaten beni çok sevdiğini söyledi. Erdal ile oturup iyi bir plan yaptık. Öncelikle Erdal yorgun ve keyifsiz olduğunu söyleyip Gül'e bir hafta hiç dokunmayacak, sonra da memlekete gidecekti...
Öyle de oldu. Bir hafta sonra Erdal memlekete diye benim eve geldi saklandı. Plamımıza göre ben de o gün akşam yemeklik malzemeleri alıp, Gül ile birlikte yemek için kapısını çaldım. Kapıyı açtı ve içeri davet etti. Üzerinde göğüslerini belli eden beyaz ince bir tişört vardı. Altında ise siyah renkte tayt vardı. Eli yüzü kıpkırmızıydı, sanki ateşi varmış gibi bir hali vardı. Onu biraz tanıyorsam ben kapıyı çaldığımda kesin masturbasyon yapıyordu. Erdal iki haftadır elini sürmemişti ve Gül kesin azgınlıktan duvara tırmanıyordu.
Birlikte mutfağa geçtik. Ona bu gün güzel bir yemek hazırlayacağımı söyledim. Yine o sik kaldıran şuh kahkahasını attı ve sonra dilini çıkarıp, "Mmmm, desene bu gün tıka basa doyacağım!" dedi. İçimden (Doyuracağım seni yavrum, hem karnını yemeğe, hem amını yarağa!) dedim. Yemekleri hazırlarken mutfakta bana yardım etti. Arada ona sürtünmeyi ve dokunmayı ihmal etmiyordum. Mutfak dardı ve mecburen sürekli birbirimize sürtünmemiz gerekiyordu. Bilerek her seferinde onu önümden geçmeye mecbur bırakıyor ve o güzel götüne önümü bastırıyordum. Gül hiç tepki vermiyor, aksine o geçişlerini elinden geldiğince yavaşlatıyordu. Gerçekten iyice kızışmıştı, benim birşey yapmama gerek kalmadan o üzerime atlayacaktı anlaşılan.
Yemeği masaya servis ederken gecenin biraz daha ısınması için getirdiğim Viskiyi de masaya koydum. Bunu yapmamı Erdal istemiş, içkinin onu daha da isterik bir orospuya çevirdiğini söylemişti. Erdal ile içerken bazen Gül bize eşlik ederdi zaten. Küçük yemek masasında çok yakın oturmuştuk, bacaklarımız birbirlerine değiyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Gül Viskinin verdiği gevşemeyle bacaklarımı okşamaya başlamıştı. Hiç konuşmuyor, sadece birbirimizi süzüyorduk. Kafamdan onun Erdal ile sikişirkenki sesleri ve orgazm kasılmaları geçiyordu. Ve bu gece o güzelliğin tadına bakma fırsatını bana bizzat kocası olacak pezevenk sunmuştu. Ama işi dayanabildiğim kadar uzatmak ve Gül'ü adeta kudurtmak istiyordum. Ne kadar kudurtursam o kadar ateşli sevişeceğini biliyordum.
Yemekten sonra yine elimden geldiğince götüne sürtünerek gelip geçtim. Artık Viski onu iyice gevşetmiş, bilerek gelip önümde oyalanır olmuştu. Götünün o sıcaklığını ince taytının üzerinden hissedebiliyordum, o da götünü iyice bana yaslayıp adeta sikimi içine davet ediyordu. Artık iş o kadar uzamaya başladı ki, nerdeyse boşalacaktım. Neyse ki mutfaktaki işimiz bitmişti, ama ikimizde de artık film koptu kopacaktı. Ben lavaboya giderken, Gül de terlediğini ve üzerini değiştirmesi gerektiğini söyleyip kendini yatak odasına zor atmıştı.
Ben ondan önce lavabodan çıkıp mutfağa geçtim, ikimize birer kadeh daha Viski hazırlayıp salona geçtim. Artık son noktayı koymanın vakti gelmişti. Biraz sonra Gül de salona gelince dilimi yutacaktım, göğüslerinin büyüklüğünü meydana çıkaran minik bir gecelik giymişti. Gecelik tam olarak erotik iç çamaşırı sayılmazdı. Ama anca kendi kocasının yanında yatak odasında giyilebilirdi. Başka bir yerde giyilecek bir giysi değildi. Gül'ün yüzünde de heyecan ve karışık duygular belirmişti. Şeffaf gecelik kumaşından minicik tanga külodunu görebiliyordum. Geceliğin boyu o tanga külodun hemen altında bitiyordu zaten, kısacıktı. Sütyen yoktu içinde. Meme uçlarının pembemsi koyuluğu ve kabarıklığı belli oluyordu.
Gülümseyerek, "Geceliğin çok sexy imiş!" dedim. O da, "Sen yabancı sayılmazsın, iyice sıcak bastı!" dedi. Gerçekten beni istiyordu, onu sikmemi istiyordu. İncecik şeffaf kısa geceliği bütün güzelliğini meydana çıkarmıştı, uzun ve çıplak bacaklarını, güzel götünü zor kapatıyordu. Eline içkisini tutuşturdum. Hemen çaprazıma oturdu. Otururken özenle geceliğinin eteğinin sıyrılmasına dikkat etti. Bacak bacak üstüne atmıştı. Götünün bir yanağına kadar görünse de o beni delirten tazecik şeftalisini bacakları kapatmaktaydı.
Sohbet havadan sudandı, ama oda seks yüklüydü. Tıpkı hayvanların çiftleşmeden önce yaptığı gibi birbirimizi tava getirmeye çalışıyorduk. Bacağını diğer bacağından indirip sürekli hareket ettirmeye başlamıştı. Tangasından taşmış amı bir görünüp bir kayboluyordu. Onun gözleri de önümdeki kabarıklıktaydı. Birden kumandaya uzanıp, "Hadi film izleyelim!" diyerek TV'yi açtı, sonra da kalkıp salonun ışığını dimerden kısıp geldi, yanıma oturdu. O baştan çıkarıcı kokusu kendimi kaybetmeme sebep olmuştu. Bana dönüp, "Ne izleyelim?" dediğinde burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı ve birden dudağına yapıştım...
Öyle iştahla öpüşüyordu ki nerdeyse dilimi kopartacaktı. Dudağına bir ısırık atıp kendimi kurtardım. Erdal'a söz vermiştim, karısını sikerken onun da izlemesini sağlayacaktım. Ama Gül, "Seni istiyorum!" deyip açtığı gömleğimden vücuduma öpücükler kondurup aşağılara iniyordu. Öyle azmış bir hali vardı ki, kendini kaybetmiş, zaman kaybetmeden pantolonum ve boxerimden de kurtulmuştu. "Offf, ne kadar büyük sikin!" diyerek 20 santime yakın sikimi eline almış, gözleri parlayarak inceliyor, sikimin başına küçük öpücükler konduruyordu.
Ayağa kalktım ve üzerimdekileri tamamen çıkardım. Çıplak vücudumu hayranlıkla izleyen Gül'ü de ellerinden tutup ayağa kaldırdım ve tekrar dudaklarına yumuldum. Onun üzerindeki gecelikten de kurtuldum. Sonra da ondan yatak odasına geçip jartiyer çorap giymesini istedim. İstemeye istemeye yatak odasının yolunu tuttu Gül. Ben de o arada benim evde beklemekte olan Erdal'a mesaj atıp gelebileceğini söyledim. Garip bir duyguydu, ben karısını sikecektim ve o bizi izleyecekti. Bu durum beni daha da tahrik ediyordu. Artık sikim zonklamaya başlamıştı ve yatak odasına gidip bir an evvel sikimin o sızısını geçirmek istiyordum.
Yatak odasının kapısına geldiğimde, Gül arkası kapıya dönük, siyah dantelli bir jartiyer giyiyordu, zevkli kadındı. Üzerindeki son bez parçası olan tangadan da kurtulmuştu. Gece lambasının loş ışığında kabarmış ve ıslaklıkla parlayan amı ve siyah jartiyerin vücuduyla oluşturduğu kontrast çok tahrik ediciydi. Onu jartiyerini giyene kadar izledim ve arkadan yaklaşıp o dolgun memelerini bir elimle mıncıklayıp boynuna öpücükler kondurmaya başladım. Elini arkaya atıp sikimi avuçladı ve "Mmhhhh!" diye inledi. Gül'ü yavaşça yatağa sırt üstü uzattım. O da beraberinde beni bacaklarının arasına çekmiş, hırsla boynuma sarılmıştı. Dudaklarıma, boynuma her yerime öpücükler konduruyor, elleri sabırsızca omuzlarımda, kollarımda, sırtımda, belimde dolaşıyordu.
Sikim taş gibi olmuş, hareket ettikçe Gül'ün ıslak amına sürtünüp duruyordu. Dudaklarımı öpmüyor, adeta yiyor, somururcasına emiyordu. Dillerimiz birbirini okşuyordu. Dudaklarımı kurtarıp, "Ağzına al yavrum!" diyerek üzerinden kalktım. Doğruldu ve hiç vakit kaybetmeden etli dudaklarını araladı. Kalın sikimi ağzına almaya çalışıyordu. E tabii, Erdal'ın minik boy sikine alışkın olduğundan, benim sikimi almakta zorlanıyordu. Kırmızı loş ışıkta Gül'ün açılıp kapanan o narin dudakları harika görünüyordu...
Birden kapı aralığından bizi izleyen Erdal'ı fark ettim. Benim yönüm kapıya dönüktü, Gül'ün ise sırtı. Erdal sırıtarak bizi izliyordu, küçük sikini çıkarmış bizi izleyerek sıvazlıyordu. Deliydi bu adam, bana karısını ikram etmişti. Birazdan onun taze karısının tadına bakacaktım, var gücümle sikmi onun o narin amına kökleyecek, altımda zevkten bayıltana kadar sikecektim ve bu imkanı bana kocası olacak pezevenk sağlamıştı. Bunu düşünmek bile beni delirtiyordu. Sikimi karısının ağzına kökledikçe duyulan boğuk sesler, nefessiz kalan karısının çırpınmaları, beni daha da kendimden geçiriyordu.
Gül'ün başını tutup sikimi ağzından çıkardım. Dakikalarca sikimi yalayan ıslak dudaklarına yumuldum. Vahşice öpüşmeye başladık. Tekrardan yatağa uzattım ve memelerini yalayıp aşağıya indim, o ıslanıp kabarmış şeftalisine yumuldum. Tadı, kokusu harikaydı, amını şapırtadarak yalıyor, o akan zevk sularını büyük bir iştahla yutuyordum. Gül kendinden geçmiş, saçlarımı çekiştirip duruyor, bir taraftan da kıvranıyor, "Ohhh, çok güzelll, harikaaa!" diye inliyordu. Beni gazladıkça daha bir iştahla yalıyordum, dilimi amının en dibine kadar sokup orda dolandırıyor ve geri çıkarıyordum. Arkadaşımın karısını resmen dilimle sikiyordum.
Biraz sonra o adım gibi bildiğim kasılmaları başladı, orgazm oluyordu. Zevk feryatları eşliğinde beni bacaklarıyla sıkıştırarak dakikalarca kasıldı. Neden sonra durulunca ayağa kalktım ve bacaklarının arasındaki yerimi aldım. Gül başını kaldırmış sikime bakıyordu. Biraz önce yalaya yalaya zevk sularını akıttığım amcığına bu kez kol gibi kalın, kavisli sikimi dokundurdum. "Ohhhh!" diye bir inleme kopardı, müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum. Arkadaşımın karısı altımda onu sikmem için kıvranıyordu. "Hadiii!" diyerek bana ellerini uzatıp üzerine çekmeye çalışıyordu.
"Beni mi istiyorsun?" diye sordum. "Evet seni istiyorum!" dedi hırsla, ardından şehvet dolu bir sesle, "Sikini istiyorum... Beni sikmeni istiyorum!" diye ekledi. Bunları kocasının da dinlediğini bilmek beni çileden çıkartıyordu. "Hadi içime sok artık şunu... Sik artık beni... Dayanamıyorum!" diye feryat edip kıvranıyordu. Sikimi gövdesinden tutup o ıslak amcığına sürttüm biraz, klitorisine bastıra bastıra ileri geri yaptım. Jartiyerli dizlerinden tutup bacaklarını ikiye ayırdım. Şimdi amı tam anlamıyla önümde serili vaziyetteydi.
Yavaş yavaş yüklenmeye başladım çizgi gibi duran tazecik amına. O kadar dardı ki, girmekte zorlanıyordum. Olanca gücümle bastırınca nihayet sikimin başını sokabildim. Kalanını da sokacağımda, Gül, "Ahhh, acıyor, acıyor!" diye altımda ciyaklıyor, elleriyle de yüklenmemi engellemeye çalışıyordu. Biraz bekledikten sonra sikimin başıyla yavaş yavaş git gel yapmaya başladım. Rahatlaması için kilitorisini okşuyor, eğilip memesine ve dudağına şehvetli öpücükler konduruyordum. Sikim Gül'ün amında milim milim ilerliyordu. Zevkten gözleri kaymış, belimi tutan elleri kasılmış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak içine giren sikime dayanmaya çalışıyordu. Amcığı ateş gibiydi, daracıktı ve tazecikti.
Dayanacak gücüm kalmamıştı artık, bir hamlede kalanını kökleyiverdim amına. Kasıklarımız birleşince Gül bir çığlık kopardı, "Aaahhhh! Yandııımmm!" diye. "Ahhh! Yavaş... Yavaş sik ne olur... Yardın beni... İkiye ayrıldım sanki... İçim yanıyor... Amım yanıyor!" diye feryat ediyordu. Üzerine uzanıp iyice altıma aldım, yavaş yavaş gidip gelmeye devam ediyordum. Biraz sonra acının yerini zevk çığlıkları almaya başladı. "Ohhhh, devam et aşkım, sik beni, daha hızlı sik!" diye inliyordu.
Kocaman sikimi arkadaşımın karısına hırsla sokup çıkarıyordum. Gül bacaklarını açabildiği kadar ikiye ayırmış, ellerini belimin kaba etlerinde dolaşıtırıyor, kasılmış, sürekli inliyor, çığlıklar atıyordu. Kendinden iyice geçmiş, gözleri kaymıştı. Teni sıcaktan ve şehvetten kıpkırmızı olmuştu. Yine o defalarca videolardan izlediğim orgazmına ulaşmaya yaklaşmıştı ve bu sefer benim altımdaydı, içindeki benim sikimdi. Hırsla sikiyordum, kapıda bizi izlemekte olan kacasına kadın nasıl sikilirmiş göstermek istercesine, sikimi dibine kadar kökleyip çıkarıyordum...
Gül elektrik çarpmış gibi sarsılmaya başladı. Aslında kendimi kasmasam ben de onunla birlikte boşalabilirdim, ama elimden geldiğince ilk sikişimizi uzatmak istiyordum. Sikimi dibine kökleyip dudaklarına hırsla yumuldum. Gül orgazm olurken ker tarafı titriyordu. Dakikalarca sürdü titremesi.
Titremesi bitip kendine gelince ben de kendimi biraz toparlanmıştım. İçinden çıkıp yana devrildim ve "Hadi bakalım Gül hanım, sıra sizde!" dedim. Zevkten kaymış gözlerle tebessüm ederek kalkıp üstüme çıktı. O koca sikimin kafasını amının girişine hizalayıp yavaş yavaş alçalmaya başladı. İkimiz de yeni bir zevk dalgasının içine giriyorduk. Gözlerim kapıya ilişti yeniden. Erdal da çoktan boşalmıştı, inik sikiyle oynayarak karısını nasıl siktiğimi izliyordu. Göz göze gelince, eliyle 'Süper' işareti yapıp memnuniyetini belli etmeyi de ihmal etmedi...
Artık kasıklarım sızlamaya başlamıştı, ama dayanabildiğim kadar dayanıp Gül yeniden orgazm olurken birlikte gelmeye çabalıyordum. Gül kalın sikimin üstünde yaylanmaya başladı. Ellerini göğsüme dayamış vaziyette, yavaş hareketlerle götünü indirip kaldırıyordu. Amcığı sikimi öyle sıkı sarıyordu ki, delirtiyordu beni. Koca sikim bir görünüp bir kayboluyordu, her kaybolduğunda Gül'den bir inleme sesidir yükseliyordu. "Ohhh... Çok güzelll..." diye mırıldanıyordu arada, "Başını hissediyorum, yumurtalıklarıma dayandı, en derinlerimi okşuyor sikin..." diyordu...
Ben de, "Harikasın Gül! Aşkım! Çok güzel sikişiyorsun bebeğim!" deyip bu kez sımsıkı beline sarıldım, boynunu, memelerini hırsla öperken, üstten sabitlediğim Gül'e alttan hızlı hızlı köklüyordum şimdi. Yine orgazm olmaya yaklaşıyordu. Gözleri kaydı zevkten, inlemeleri sıklaştı, zevk çığlıkları yükselmeye başladı. Orgazmın eşiğindeydi, iyice yükselmiş, gelmek üzereydi tekrar. Bir hamlede içinden çıkmadan altıma aldım onu, artık benim de dayanacak gücüm kalmamıştı, transa girmiştim, var gücümle pompalıyordum...
Kızarmış, ter ve zevk sıvılarımızla ıslanmış kasıklarımızdan çıkan ses ikimizin homurtusuna eşlik ediyordu. "Geliyorum!" dediğimde, "İçime gel, korunuyorum!" diye inledi. Son gücümle sikimi dibine kadar kökleyip hayvan gibi böğürerek boşalmaya başladım. İlk defa böyle iştahla boşalıyordum! Sanki taşaklarım birbiri ardınca kasılıp içindeki yükleri boşaltıyordu. Gül de titreyip kasılmaya, orgazm olmaya başladı. Amı kasılıyor, içindeki sikimi adeta sağıyordu. "Ohhh, içimi yakıyor döllerin, hissediyorum, rahmime ulaşıyor döllerin, ohhhh!" diye mırıldanıyordu halen.
Sonra ikimiz de durulduk. Doğrulup, içinden halen çıkarmadığım ve yavaş yavaş sertliğini kaybeden sikimin olduğu amına baktım. Manzara müthişti. Sevgili arkadaşımın karısının sikilmekten kızarmış, açılmış, kaymak gibi amının etrafından süzülen zevk sıvıları ve benim döllerim. Çıkardığımda ölü bir yılanı andıran ve amıyla mükemmel bir tezatlık oluşturan koyu renk sikim!
Kendine gelen Gül doğrulup dudaklarıma şehvetli bir öpücük kondurdu ve "Çok iyiydin aşkım, kocam beni hiç böyle sikemez!" dedi. Sonra hınzırca gülümseyip omuzlarımı okşayarak, "Kocam ikinci postayı da atamaz, eminim sen sabaha kadar rahat durmazsın!" dedi ve yeniden yatağa uzandı...
O gece uyku çökene kadar sikiştik. Bu böyle bir hafta devam etti. Erdal (güya) memleketten dönünce Gül ile yatakta başbaşa sabahlama olayımız bitse de, sevgili arkadaşımın karısını artık ortak kullanır olmuştuk. Daha doğrusu ben ondan çok kullanır olmuştum. Gül, kocasının bilmediğini sansa da herkes durumundan gayet memnundu. Erdal evin her yerine gizli kameralar kurmuş, benim Gül'ü sikişilerimi gizli gizli izlediği yetmiyormuş gibi bir de kaydedip izliyordu. Niye bize katılmadığını sorduğumdaysa, büyünün bozulmasını istemediğini, karısının o aldatma şehvetini sürekli yaşamasından haz aldığını söyledi. Garip bir adamdı Erdal, ama bu garipliği hiç tahmin edemeyeceğim kadar zevk almama yarıyordu...
Günler böyle geçerken yaz mevsimi geldi. Erdal ile ortak bir tatil planladık. Gül'e anlattığımızda o da çok sevindi. Tatil günü gelip çattığında herşey hazırdı, benim arabayla gidecektik. Erkenden eşyaları yükleyip tam yola koyulacakken, Erdal başka bir firmadan ek iş kabul ettiğini, kıramayacağı biri olduğunu söyledi. Bize, önden gidebileceğimizi, bir hafta sonra kendisinin de geleceğini söyledi. Yine Erdal'ın kafasında tilkiler dolaşıyordu, ama pek birşey demeden Gül ile yola çıktık.
Gül altına mini bir etek giymişti, üzerinde askılı tişört vardı. Yolda sütyenini ve tangasını çıkarttırdım, o güzel memlerini ve amını rahat okşayabilmek için. Güzel bir yolculuk oluyordu. Bir dinlenme tesisine girdiğimde sessizde olan telefonuma Erdal'dan uzun bir mesaj geldiğini fark ettim. Gül lavaboya gidince mesajı açıp okumaya başladım. Erdal, beni çok sevdiğini, onu hiç kırmadığım için kendince bir teşekkür etmek istediğini söylüyordu. Ben, bir hafta bize alan açmasını kastediyor sanmıştım, ama satırları okumaya devam ettikçe işin öyle olmadığını anladım.
Erdal, tatilin hemen öncesinde ezcacı arkadaşıyla anlaşmış ve Gül'ün kullanacağı doğum kontrol haplarının içeriğini gizlice vitaminle değiştirtmiş. Yani Erdal benden karısını hamile bırakmamı istiyordu. Deliydi bu adam. Aslında şimdiye kadar yaptıkları da pek akıl işi değildi, ama bu tamamen delilikti. Ne yapacaktım şimdi? Prezervatif kullansam veya dışarıya boşalsam Gül şüphelenebilirdi. Baba olma fikri garip geliyordu, hem de bir başkasının karısından. Ah Erdal ah, neler açıyordu başıma. Tabii işin şehvet dolu tarafı da beynimi gıcıklıyordu. İçimdeki, dişisini döllemek için yanıp tutuşan hayvanı dizginlemek imkansızdı. Ben bunları düşünürken Gül gelip dudağıma bir öpücük kondurdu. Resmen karı koca gibi takılıyorduk. Gül'e birşey belli etmedim, kaldığımız yerden yolumuza devam ettik...
Tatil yerindeki otele vardığımızda ikimiz de odalarımıza geçip duş alıp biraz yolun yorgunluğunu atmak için birkaç saat uyuduk. Kapımın çalmasıyla uyandım. Gelen Gül idi, "Hadi uykucu, yemek vakti, ben çok acıktım!" diyerek içeri daldı. Akşam olmuştu, ben de acıkmıştım. Gül yine o sexy elbiselerinden birini giymişti. Giysisinin beyaz ipekli kumaşı incecik ve son derece kaygandı. Eteği kısacıktı. Ensesinden dolanan incecik bir bandın tuttuğu çapraz kumaş parçaları memelerini örtüyor mu, yoksa büsbütün göze batar hale mi getiriyor, tartışılabilirdi. Sırtı tüm güzelliğiyle beline kadar açıktı. Yüksek topuklu dekolte ayakkabılarının ince bantları narin ayaklarını sarıyor, renksiz bir ojeyle boyanmış tırnakları nedeniyle büsbütün sexy hale gelen ayakları azdırıcı duruyordu. Kısacası, bir gören gözünü bir daha kolay kolay ayıramazdı.
Karşımda dikilen bu güzelliği izledikçe onu bir an evvel dölleme fikri beni delirtiyordu. Kararımı vermiştim, Erdal'ın bana sunduğu bu fırsatı sonuna kadar değerlendirecektim. Sikimden geldiğince o minik amcığını dölle dolduracaktım. Ama önce yemek için otelin restoranına indik. Gül güzelliği ve elbisesinin sexyliği ile bütün dikkatleri üzerinde topluyordu. Bu beni daha da gururlandırıyordu doğrusu. Yemeklerimizi yedik. Gül birkaç kadeh içki de içmek istedi, ama ben çaktırmadan alkolsüz içeceklere yönlendirdim, ne de olsa onu hamile bırakacaktım.
Yemeğimizi bitirip tam kalkacağımızda, bütün yemek boyunca Gül'ü dikizleyen, orta yaşlı, zengin görünümlü, yakışıklı bir adam masamıza geldi. Kendini tanıttı. Adı Kenan imiş. Otelin sahiplerinden olduğunu söyleyip, meşhur tatlılarını da denememizi istedi, ikramı olduğunu özellikle belirtti. Ben mırın kırın ederken Gül çoktan kabul etmişti. Tatlılar geldi ve yerken sohbet etmeye başladık. Daha doğrusu adam Gül ile kahkahalar eşliğinde sohbet ediyor, ben ise dumur olmuş vaziyette tatlımı yiyordum. Gül de adamın içine düşmüştü resmen, o sik kaldırıcı ses tonuyla kahkahalar atıyor, adamın eline ve dizine dokunuyordu sürekli. Nihayet tatlılarımızı bitirdik. Kalkmamıza yakın Gül lavaboya gidince Kenan beyle başbaşa kaldık. Kenan bey, "Direkt konuya gireceğim, belli ki sizinkisi bir kaçamak, kadının parmağında yüzük var, senin yok. Odalarınız da ayrı tutulmuş. Sana bir teklifim var..." dedi.
İçimden (Çattık!) diye düşünürken, adam lafı dolandırmadı. Gül ile sevişmek istediğini söyleyip bana 25 bin dolar teklif edince gözlerimde dolar işareti belirdi. Gül'ün bu adam tarafından sikilmesi benim için önemli değildi, ama korunmuyor olması ve hamile kalacak olması biraz canımı sıkıyordu. Ama adam zaten yaşlı görünüyordu, belki bir posta anca atar diye kendimi avuttum. Biraz kem küm edip, bir şartla kabul edeceğimi söyledim, ben de onları gizlice izlemek istiyordum. Erdal bana da bulaştırmıştı bu pezevenklik işini. Adam gülerek kabul etti. Telefonunu çıkarıp hesap numaramı istedi. Anında hesabıma geçmişti 25 bin dolar.
Adamla her konuda anlaşmıştık. Biraz sonra Gül lavabodan çıkıp yanımıza geldiğinde, ben, "Biraz midem ağrıyor!" deyip odama çıkıp yatacağımı söyledim. Kenan ise Gül'ü asla bırakmayacağını, otelin gece kulübüne götürmeyi teklif etti. Israr etmesine gerek kalmadan kabul edilmişti bu teklifi. İyi eğlenceler dileyip odama çıktım, onları beklemeye başladım. Olacakları düşündükçe kalbim deli gibi çarpıyordu.
Yaklaşık iki saat sonra Gül'ün kapısının açılma sesini duydum. Hemen balkona gizlenip beklemeye başladım. Odalarımız ve balkonlarımız yan yana olduğundan benim balkondan bakınca Gül'ün odası görünüyordu ve adamla anlaşmamıza göre perdeyi kapatmayacaktı. Gül girdi önce içeri, ardından da Kenan. İkisi de çakır keyifti. Sadece gülüşüyor ve sürekli birbirlerine dokunuyorlardı. Kenan eğilip Gül'ün dudaklarına yapıştı, hırsla emiyordu. Gül de ona şehvetle karşılık veriyordu. Sikim zonklamaya başlamış, pantolonuma sığmıyordu. Odamda pontolonumu çıkarıp, boxerimle çıktım balkona. Zaten balkon karanlıktı ve odalarımız otelin arka tarafında olduğu için ormana bakıyordu, kimse göremezdi beni.
Tekrar içeriye baktığımda Gül eğilmiş adamın haşmetli yarağını iştahla yalıyordu. Canlı canlı porno izliyordum, hem de bu seferki Erdal'ınki gibi pipi de değildi. Adam gözlerini kapatmış anın zevkini çıkarıyor, elleriyle Gül'ün kafasını hırsla bastırıp çekiyor, resmen Gül'ün ağzını sikiyordu. Ben de onları izleyerek sikimi boxerden çıkarmış sıvazlıyordum. Biraz sonra adam Gül'ü ellerinden tutup kaldırdı ve soymaya başladı. Soyarken de sürekli vücudunun çeşitli yerlerine öpücükler konduruyordu. Gül de aynı şekilde adamı soymaya çalışıyordu.
Dikkatimi çeken ilk şey adamın bir hayli kıllı olmasıydı, ama Gül o kadar iştahla adamın her yerine öpücükler konduruyordu ki, hayret ediyordum. Adam Gül'ü tamamen soyduktan sonra biraz geriye çekilip kendi de tamamen soyundu. Adamın, tıpkı göğsü ve kolları gibi, kapkara kıllarla kaplı yarağı kocaman ve dimdikti. İki adımda Gül'ün yanına sokuluverdi. Yiyeşerek birlikte yatağa uzandılar. Sonra adam iki eliyle Gül'ün dizlerinin altından tutup bacaklarını kaldırdı ve karnına doğru bastırdı. O kocaman yarağın morarmış başı hiçbir yardıma gerek kalmadan Gül'ün amını buluverdi ve sert bir hareketle, bir seferde dibine kadar giriverdi.
Çığlığa benzer bir inleme kaçırdı ağzından Gül. Bütün vücudu kasıldı. Adamın kasıklarındaki kıllar Gül'ün amının dudaklarına, kıllı taşakları da götüne yapışmıştı. Eskiden olsa kolay kolay girmezdi diye düşündüm, Gül'ün amını sike sike ben bu hale getirmiştim, izlediğim yerden göğsüm kabarıyordu. Ahhh sevgili Gül'üm, klitorisinden başlayıp yukarı doğru çizgi gibi bir tüy bırakıyordu amının üzerinde, bunu beni çok tahrik ettiği için bırakmasını ben istemiştim. Erdal Gül'ün amını kaymak gibi seviyordu, ama yapacağı birşey yoktu. Gözüme amındaki o tüyler çarptı ve bu beni nedense daha da tahrik etti.
Amın içini alabildiğine dolduran yarak birden hareketlenip, girip çıkmaya başladığında, Gül'den daha da yüksek inleme sesleri ve zevk çığlıkları yükselmeye başladı. Daha birkaç saat önce tanıştığı bir adam, onu altına almış hırsla sikiyordu. Daha karşılaştıkları andan itibaren, adam Gül'ü sikecek gibi bakmıştı. Sonunda sikiyordu işte. Hem de ne biçim sikiyordu. Çılgın bir şeydi bu. Adam Gül'ü öylesine ikiye katlamıştı ki, kımıldamasına bile imkan kalmamıştı. Gül, zevkten yarı kapanmış gözleriyle, içine bir sopa gibi girip çıkan kocaman yarağı seyrediyordu. Amının o narin dudakları yarağın çevresine sımsıkı yapışmıştı. Adam dibine kadar geçirip, ucuna kadar çıkardıkça, Gül'den de zevk çığlıkları yükselmeye devam ediyordu.
Ağzından kaçan boğuk iniltileri kontrol etmesine olanak yoktu. Artık neredeyse zevkten feryat eder hale gelmişti. "Ohhhh, çok güzel sikiyorsun!" diye söyleniyordu, "Ohhh, sikin çok güzelll..." derken birden vücudu sarsılmaya başladı. Götünün yanakları sağa sola çalkalanıyordu. Orgazm oluyordu Gül'üm. Hırsla sikildiği adamın altında sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordu, ama adamın durmaya hiç niyeti yoktu. Olanca hırsıyla sikmeye devam ediyor, o koca yarrağı köküne kadar sokuyor, ucuna kadar çıkarıyor, yeniden sokuyordu...
Gül artık, "Hadi fışkırt içime! Hadi döllerini fışkırt içime! En dibime fışkırt, hadi boşal ne olursun!" diye yalvarmaya başladı. Bu sözler adamı daha da delirtti, şimdi daha da hırsla sikiyordu. Adamın ağzından derin bir homurtu çıktı önce. Sonra da dibine kadar geçirdi Gül'ün minik amına. Sevgili arkadaşımın karısı daha birkaç saat önce tanıştığımız bir adam tarafından dölleniyordu. O kapkara taşaklarını da sokacakmış gibi var gücüyle dibine kadar geçirmiş, döllerini rahmine bırakıyordu. Adamın boşalması Gül'ün bir kez daha orgazm olmasına neden olmuştu.
Artık ikisi de inliyor, titriyor, sarsılıyordu. Gül'ün o sikildikçe kızaran teni üstündeki hayvan gibi adamın böğürtüleri beni de daha fazla dayanamaz hale getirmişti. Müthiş bir şehvetle boşalmaya başladım. Döllerim sevgili arkadaşımın karısının gül gibi amı yerine balkona fışkırıyordu. Erdal'ı şimdi daha iyi anlıyordum, izlemenin zevki bir başkaymış...
O hafta Kenan ile paslaşarak Gül'ü siktik, amını dölledik. Tabii Gül'ün bu anlaşmadan hiç haberi olmadı. İkinci hafta Erdal'ın gelmesiyle Kenan yerine Erdal'la paslaşarak Gül'ü sikmeye ve amını döllemeye devam ettik. Tatilimiz bitip döndükten sonraki haftalarda Gül şaşkın vaziyette bana adetinin geciktiğini söyledi. Gül çok şaşırmıştı, ama sevgili arkadaşım sağolsun, ben öyle bir şaşkınlık yaşamadım.
Nihayetinde Erdal'ın arzusu gerçekleşmiş, Gül hamile kalmıştı. Ama kimden? Asıl şaşkınlığı ise ikiz olduğunu öğrenince hepimiz yaşadık :)
(Sezgin)
372 notes · View notes
sozunbittigiyerr · 4 months
Text
"Ve kitabın sonu şöyle bitiyordu;
O ilk gördüğü, tanıdığı,
güvendiği-
....insan değildi artık!
Seven yanılmış, sevilen yabancılaşmışti...
Öyle işte..♡♡♡
134 notes · View notes
tipitip213 · 6 days
Text
KÖYLÜ AİLE
Not : Bu hikaye serisini gooldfingerr arkadaşımız göndermiştir. Kendisine tüm hikaye sever ve okurları adına teşekkür ederim.
1. Bölüm
Naber damat ? Otur bakem bi çay iç…Düğünden beri gözükmedin..Kahveyede çıkmadın üç gündür.Güllü’nün üzerinden kalkmadın zaar…
- Öyle oldu valla baba..Senin kız gızgın gancık çıktı…İliğimi kuruttu valla…
- Anasına çekmiş dimek güççük kahpe…
- Hakket baba sizin zamanınızda naal oluyodu bu işler?
- O zamanlar kanun nizam böyle deeel idi evlat…Taze körpeyken basıyoduk nikahı sobaya odunu atıp sabaha kadar çığırttırıyoduk kızı.Melem melem melediyoduk körpe kuzuyu..Sütünüde içiriyoduk..Körpe kuzu gibi emiyodular valla sikimizi…
- Off bee..Ne şanslıymışsınız baba yaa…
- Len damat essah de bakem.Güllü’nün şeftalisini gerdektemi yardın evvel mi? Düğünü ettik gari..Rahat ol..Bizde gizli saklı olmaz bu işlerde
- Valla baba yalan yok Güllü’nün kıçını evvel deldiydim ama amını gerdekte yırttım…Ama niyeyse kolay girdi kan gelmedi..Bazı gancıkta kan gelmezmiş..
- Aferin len damat…Banada senin gibi sikici götçü bi damat yakışırdı zaten…Yanılız bazı gancığın amı yarıldımı pekmezi akmaz içine kaçar.Ondandır..Gerçi bizim kızı evvel siktiğini biliyodum ama mahsustan sordum…
- Valla mı baba?
- Len damat bizim ailede gizli saklı olmaz..Güllü kalın sıçsa anasının haberi olur…Daha söz kesmeden evvel bizim kıza sizin odunlukta köklemişin kızda tadını alınca bırakamamış gayri..İlla beni muhtarın oğlu Bekir’e verin der dururmuş anasına.Kızım niye illa Bekir deyince anası, Güllü’de herşeyi anlatmış..Anasıda o gece bana anlattı..
- Vay küççük yosma vay..Bide köyde kimse duymasın diye tenbihliyordu.Meğer anasına dermiş herşeyi..
- Damat bak senle akşam eve geldiğinizde konuşcaktım ama şimdi konuşayim.Bak evlat bizim ailede bu işler gizlenmez..Bizde dört duvar arasında herşey olur amma dışarıya laf çıkmaz..Bizde yeri gelir anan avradın olur kızın karın olur…Bizim ailede amlar yarraksız yarraklar amsız kalmaz…Her kızdan bize gelin her oğlandan bize damat olmaz..Bizde gelin kızın amını oğlan, götünü kayınbaba siker.Benim avradda ‘ Siki büyük dölü bol olmadıkça kızımı kocaya vermem’ der dururdu.Güllü’de senden için anasına ‘Bekir’de babam gibi at sikli hemide beli bi geldimi çıkarmadan ikinciye devam ediyo’ demişte öyle ikna etmiş.Bundan sonra hem kızıma hemde benim avrada kocalık etcen gayri..Anlıyon deemi?
- Şimdi anladım baba..Hele Güllü bi keresinde…’Hele bi düğünü edelim gocam ol bizim aileye gir..Bu yarrağın boş kalmaz ‘dediydi.O zaman anlamadıydım…Yalnız baba Güllü senin sikinin böyük olduğunu nirden biliyo ki?
Len damat kış günü banyoda odun sobası yakmıyonuz mu siz? Banyoda odun sobası yanar banyo ıscak oldumu ailecek çimeriz biz..Anlasana gari gerisini…
- Anladım baba…Hele Güllü sik yalamasını bide dölü çok seviyor..İlkinde ağzına alırmı diyodum valla yalayıp yutuyor dölümü.Dimekki amcığı kıllanmadan öğrenmiş bu işleri gancık…Kızmıyon demi baba az küfürlü konuşuyokta…
- Konuş len damat dedim ya rahat ol..Hoşumada gitmiyo deel..Kızımda olsa amı sidikli memeli bi gancık deemi?
- Ohh doğru diyon baba..Kız dediğini sikecen göt deliğine gömecen…
- Ha şöyle aslan koçum benim..Yanılız damat Güllü’nün tarlayı iyi sulada tez zamanda kucağımıza bi torun ver gari.Gancık kısmı doğurmadıkça götü memesi ele gelmez.Körpe kuzum şimdi limon memeli yumurta götlü.Hele bi doğursun bak nasıl memeleri kavun gibi götü karpuz gibi oluyor
- Of baba yaa..Üç gündür evden çıkmadım bi kahveye çıkim dedim azdırdın yine valla..
- Azacan tabi koçum..Tam azıp düzüşceniz yaşlar..Ben senin yaştayken Fatma yengene yerden sofra toplarken ayrı sobanın külünü boşaltırken ayrı dayıyodum.Gerçi Fatma yengen artık kaynanan oldu amma sen yinede ona anan gözüyle bakma..Bizim ailede kimin siki kimin götüne gircek belli olmaz..Anlıyon mu damat?
- Anlamam mı baba…Valla yalan dimeyim Güllü’yü istemeye geldiğimizde Fatma yengenin götüne çok baktım..Kaynanamdada ne göt var maşallah..Yastık gibi dayanıyondur sen ona…
- Dayanmam mı? O göt nasıl büyüdü biliyonmu sen? Yirmi senedir pompalıyom ben o göte.Lastik pompayla, göt yarrakla şişer oğlum.Yanılız azgın avradla başetmesi zordur.Avradın iyisi götünden acıkır götünden doyar
- Ne datlı konuşuyon öyle baba yaa..Valla masanın altından sikimi yan yatırdım pantolonun içinden…Yanılız baba senin Güllü yaşına göre rahat alıveriyor götten..Güllü’den evvel Bekir emminin kızıyla oynaşıyoduk..Bekir emminin kızıda at gibi amma alamadıydı benimkini götünü siktiğim
- Fidan’ı diyon deemi şu deli Bekir’in böyük kızı
- Heye
- Ağzı çok datlıdır emme onun..Zamanında çok emdirdim süt içirdim ona..Fidan’ın memeleri ben büyüttüm eme eme
- Essah mı diyon baba..
- Tabi aslanım..Bekir’e kaç sene bizim zeytinleri toplattık bilmiyon mu? Bekir karıylan bahçeye gider Fidan bizde kalırdı.Fatma yengende sağolsun ayartırdı kızı..Şimdi nişanlandı biliyon… Bende bıraktım gayrı..Endee Bekir’in karıyıda sikecedim amma benim karı komadı..” Seninki nin tadını alırsa bi daha bırakmaz başımıza bela olur el karısı sonuçta..Sana am göt mü yok bizim ailede” dedi..Fatma kaynanan sikişken kahpedir amma akıllıdır haa..Zengin ağa karısı olmak kolay deel
- Doğru diyon baba..Allahı var köydede herkes sever kaynanamı…
- Eee damat çayı içtin eyide muhabbet ettik gayri..Akşam Güllü’yü alda eve gel..Kaynanan sıkma börek yapacak akşama.Az boğma rakı kaldıydı bakarsın akşama iki tek atarız…
- Tamam baba.Güllü’de akşam anamgile gidelim dediydi zaten..
Hadi bakem görüşürüz akşama damat
97 notes · View notes
siyahtanbiiradam · 4 months
Text
Hani bazen "neden yaşıyoruz ki, amaç ne" tribine girer ya insan, herkes gibi bana da olmuştu. Tam tarih veremesem de önemli olan bu değil zaten. Şöyle ki; o anda ben sadece hayattaki güzel anlar için yaşadığımı fark ettim. Mutlu olduğum, bir şey başardığım, güldüğüm, eğlendiğim anlar. Sonra o güzel anları düşündüm, hangi sıklıkla güzel şeyler oluyordu hayatımda? Sanırım pek sık sayılmazdı. Tanıyorum kendimi az çok. Öyle mutlu olmak için kocaman mutlulukları beklemem. Ufak şeyler de sevindirir beni (herkese olduğu kadar), ama buna mutluluk demek kelimenin içini boşaltır biraz. İnsanın mutluluğu kendi içinde bulabileceği safsatalarına inanmam şahsen. Yok yani, bildiğin aldatmaca. Biraz kafası çalışan mutsuzların, mutluymuş gibi hissetmek için uydurdukları yöntemler, gerçek mutluluğun önünü tıkayanlar bir bakıma. Mutluluk dıştan gelen etkenlerle tetiklenen sonra da bünyenin mecburen verdiği bir tepkidir bana göre. Yine de bilimsel dayanağı yok, şu an uydurdum. Şimdi bakıyorum hayatıma, şöyle bir genel tarıyorum. Güzel şeyler var elimizde, efendim iyi okul, tam iyi diyemesek bile bir aile, iyi bir kaç arkadaş. Ama bunlar artık sindirilmiş şeyler. Mutluluk cepten yemek değildir, olmamalıdır. "Ne güzel her şey yolunda, hayat çok güzel" kandırmacasına doyuyorsun bir şeyden sonra. Her şey yolunda değil aslında, her şey sıradan. Depresif belirtiler gösterdiğimi fark ediyorum bazen. Tabi bunu kendi başıma keşfettiğim için yanılma payı da bıraktım. Olmaya da bilirim. "hayattan sıkıldım" çerçevesinde bir şeyler yazacaktım. mutluluktan girdim, çıkamadım bir yerden. Evet Mehmet Pişkin’e geldik. Uzun zamandır tasarladığım hayalimdeki şeyi yapmış adam. Kullandığı cümleler, motivasyonu, düşünceleri ve realizmiyle adeta kendimi ekranda izliyormuş gibi hissettim. Tam aklımdaki şey buydu aslında ve kendisine aşk olsun, benden daha önce davrandığı için. İnsanoğlunun bütün bu gerzek çırpınışlarına ve bir zavallı gibi mutlu rolü yapmaya çalışmasına inat, göte göt demiş ve gitmiş. Mutsuz olduğu her halinden belli ve bununla yüzleşebilecek kadar cesur. Her gün, bıkmadan usanmadan mutluluk rolü yapanlara ve mutsuz olduğunu anlayamayacak kadar moron olanlara inat. Hangimiz kaçıp gidebilme cesaretini gösterebiliriz bu adam gibi? Aslında hayat çok güzel bak kuşlar çiçekler böcekler zırvalıklarına kanmadan hepsine bir siktir çekip gidebiliyoruz? Birçok insanın cesaret edemediği şeyi gerçekleştirmiş, hayatına son verme hakkını kullanmış. İnsan için en iyi ikinci şeyi bir parça geç de olsa kendi isteğiyle yerine getirmiş, iyi de yapmış. Ve açıkçası şanslı bir ölüm olmuş onun için. Herkes, istediği şekilde, son kez bir kadeh şarap, bir sigara içerek ve en önemlisi en sevdiği şarkıyı son kez dinleyerek ölemez. Ve belki bu kadar zaman niçin dünyada var olduğunu öğrenmiştir ölünce. “İnsan için en iyisi hiç doğmamış olmaktır. ikinci en iyi şey ise hemen ölmek." Siyahtanbiiradam olarak eski hesabımla birlikte yaklaşık 6-7 yıldır buradayım. Bu platformda çok güzel dostluklar edindim çok güzel insanlar tanıdım eğer bilmeden istemeden birinizin kalbini kırdıysam af ola. Hep beraber, bir şeyler denemeye devam. Hoş çakalın aşkla yaşayın çok güzel olsun hayatınız. Genellikle derin bir ıstırap içinde olsam da içimde hâlâ sükûnet, kusursuz düzen ve ahenk var. Çiçekler solar, kitaplar biter, şiirler olur, bana da elveda demek düşer. Zamanınızı çaldığım için özür diliyorum.
135 notes · View notes
murat-o41 · 8 days
Text
İlgisiz kocam yüzünden götümden oldum
İlgisiz kocam yüzünden götümden oldum, 43 yaşında, evli, bir çok açıdan sıradan bir kadınım. İstanbul’un eski semtlerinden birinde, eski bir mahallede yaşıyorum. Kocam Eminönü’nde esnaf. Kendim, tecrübeli bir ev hanımıyım. Bir ara tuhafiye açtık bana bu semtte, ama bilirsiniz, kendi semtinde işler yürümez. Komşuların gönlü hatırına yazdığım veresiyelerle bir sene içinde açtığımız gibi kapadık dükkanı. Ben de evime, uzun ve bomboş geçen hayatıma, dolapta giyilmeyi bekleyen iç gıcıklayıcı kıyafetlerimi her gün yeniden ütüleyip, giymeden asmalara geri döndüm.
40’lı yaşların tadını yeni yeni almaya başladığım, boğucu yazlardan biriydi bahsedeceğim o yaz. Kocamın geçim kaygısı, borçlar, vergiler ile boğuşmaktan beni unuttuğu, benimse koca yaz pencere önünde çiçek gibi sararıp solduğum vakitlerdi. Her sabah, artık eskisi kadar sıkı olmayan ancak üzerine gelen yeni bir olgunlukla gözüme eskisinden bile lezzetli görünmeye başlayan kalçalarımdan aşağı, göğsü açık tek parça mavi elbisemi çekiştirerek indirir, saçlarımı aynada şöyle bir savurduktan sonra yerinden fırlayacakmış gibi duran göğüslerimi iki elimle kavrayıp yerine oturtup, evimden tüm mahalleye yayılan mis gibi türk kahvesi ve dekolteme sıktığım yasemin kokularıyla camın önüne oturur, bir sigara yakıp sokağı seyre dalardım.
Yine böyle bir sabah, kahvemden lk yudumu almamla beraber evimin önünde duran bir kamyon, ve peşi sıra gelen bir taksi dikkatimi çekti. Kamyondan adamlar alelacele inip eşyaları indirmeye başladılar, tam yarılamışlardı ki taksiden uzun boylu, esmer, oldukça hoş bir delikanlı indi.
Dikkat kesilerek izlemeye başladım. Tam karşı apartmanın, tam da bizim olduğumuz katındaki karşı karşıya baktığımız cephesindeki daire nicedir kiralıktı. Penceresiz camlarda, eşyaların oraya taşınmaya başlandığını gördüm. Bir saat kadar, bu genç ve hoş delikanlıyı izledim penceremden. Hamallarla beraber eşyaları yapılı vücuduyla kolayca kaldırıp indiriyor, sürekli inip çıkarak gayretle koşturuyordu. Yakıcı sıcakta 3. Kata inip çıkmaktan ter içinde kalmıştı, bir komidini yukarı taşıdıktan sonra camın önünde tişortunu çıkartıp eline alarak yüzünü ve boynunu kuruladı. Düzgün karnından kasıklarına doğru inen çizgi biçimindeki kılları, göğsündekilerle birleşiyor, ve o esmer, parlak tene daha erkeksi bir çekicilik katıyordu. 26-27 yaşlarındaydı en fazla, gür simsiyah saçları ensesinde düzgünce kesilmişti. Güçlü bir çenesi, sert ama toy bir
ifadesi vardı. İster istemez dudaklarımı yalayarak , sigaramı söndürdüm, boş kahve fincanımı alarak yemek yapmak üzere istemeye istemeye mutfağa yollandım.
Mutfakta tuzlu suya yatırmak üzere patlıcanları doğrarken, elimde olmadan en müstehcen düşüncelerin pençesinde kıvranıyor, bacaklarımın arasında boşa giden ıslaklığım arttıkça dizginlenemez bir arzuyla yanıyordum. Yemeği hazırlayıp ocağa verir vermez tekrar cama koştum. Delikanlı ortada gözükmüyordu. Yatak odama girdim, boy aynasının önüne geçerek üzerimdeki elbiseyi sıyırıp attım. Çamaşırlarımı bir bir çıkartıp, vücudumu incelemeye başladım. Senelerdir güneş görmeyen tenim mermer gibi bembeyazdı. Tombul göğüslerim biraz sarkmıştı, ama olsundu, hala yuvarlaklıklarını koruyorlardı. Seneler içinde aldığım kilolar, gençliğimde incecik, narin bir kız olan beni, şimdilerde dolgun ve iştahlı bir kadın gibi gösteriyordu. Hala güzeldim, 43 yaşında gibi durmadığımı çevremden hep duyuyordum zaten. Evin içinde ve dış dünyadan uzak yaşanan bir hayatın bana bağışladığı tek şey, genç görünümüm olmuştu.
Çırılçıplak halde, geçen sene bir akrabanın düğününde giymek için aldığım yüksek topuklu ayakkabılarımı giydim. Kalçalarımı sallayarak salona, pencerenin önündeki koltuğa geçip oturdum. Bacaklarımı kaldırıp ayırarak, topuklu ayakkabılı ayaklarımı pencerenin pervazına yasladım. Sırılsıklam olmuş pembe beyaz amımı, kapalı perdenin arkasındakileri düşünerek okşamaya başladım.
Bir elimle dimdik olmuş göğüs uçlarımı sıkıyor, bir elimle de parmaklarımı amıma sokup çıkarıyor, kendi kendime hafif hafif inliyordum. Vücudumu saran zevk dalgası arttıkça cüretkarlaşıyor, aklıma olmayacak fikirler düşüyordu. Ayakkabımın ucuyla perdeyi hafifçe araladım. Bu riski göze alacak kadar azmıştım, perdeyi açtığım anda delikanlı eğer oradaysa, beni tamamen görebilecekti. Tüm çıplaklığımla hem de. Gözlerimi kapattım, beni görüyor mu bilmiyordum. Şiddetli bir orgazmın yaklaşmakta olduğunu farkettiğim anda son bir cesaret gözlerimi açtım, ve yeni takılmış perdelerinin ardından elinde o muhteşem sikiyle bana eşlik eden delikanlıyla göz göze geldim.
Ani bir heyecanla tüm vücudum sıtmaya tutulmuş gibi titreyerek boşaldım. Delikanlının da tam o anda başını geriye atmasıyla, onun da şiddetli bir şekilde boşaldığını anladım.
Delikanlı boşaldıktan sonra tek kolunu cama yaslayıp, kafasını da kolunun üzerine koyarak ve hafifçe sırıtarak gözlerime bakmayı sürdürdü. Bu bakışı biliyordum, gençken aşina olduğum bakışlardı bunlar. Yetinememe bakışıydı, bu bir son değil başlangıçtı. İçindeki tatmin olmayan bir arzuyu uyandırmıştım, ve o arzuyu benden başka bir kadın artık yatıştıramayacaktı.
Boşaldıktan sonra ani bir panik ve suçluluk duygusu üzerime çökünce ayağımı alelacele perdeden çekip, küçücük aralığı kapattım. Yüzüm kıpkırmızı bir halde kalkıp özensiz bir eşofman altı ve bluz geçirdim üstüme, yemeğin altını kapatıp sofrayı kurmaya başladım.
Bütün akşam yemeği boyunca, eşim sofrada bir yandan ağzını şapırdata şapırdata musakkay�� yiyip bir yandan bu ay karın yüzde kaçının cebimize kalacağını anlatırken, aklımda hep esmer delikanlı ve onun iri aleti vardı. Gece yatarken kocama yanaştım, ancak çoktan horlamaya başlamıştı bile.
Ancak ben uyuyamıyordum.
Islak ve sıcak amım, çılgınlar gibi, saatlerce sikilmek istiyordu çünkü.
Ertesi sabah, hissettiğim suçluluk duygusuyla pencerenin önüne yanaşamasam da içimdeki istek dinmek bilmiyordu. Kapalı perdenin arkasında her zamanki gibi kahvenle beraber sigaramı tüttürürken, aklıma bakkal Remzi geldi. Remzi, mahallenin en dindar esnafındandı. Dindardı dindar olmasına, ancak mahallaye geldim geleli benim için yanıp tutuşurdu. Birkaç sene önce, yine çok azdığım bir dönem kendisine teslim olmuştum. O da karısından kaçabildikçe arka mahallede kiralık boş evlerinde buluşur, saatlerce doymadan siktirirdim kendimi. Sonralarında eve kiracı bulunup da dolunca, görüşemez olmuştuk. Hem de karısı Ziynet sürekli dükkanda yardıma gider olmuştu.
Remzi çirkin bir adamdı. 51 yaşlarındaydı. Göbekli, kıllı vücudunun üzerinde lastik top gibi duran yusyuvarlak bir kafası, ve kafasına yapışmış gibi duran her daim yağlı saçları vardı. Fakat fantezilerinin sınırı yoktu, hakkını yememek lazım, kaç kere çığlıklar ata ata boşalmıştım Remzi’nin koca göbeğinin altında.
Aklına Remzi’nin düşmesiyle, telefonu eline aldım. Bakkalın numarasını tuşladmı, Remzi açınca umutlandım.
-Alo?
Dedim en şen şakrak, işveli sesimle.
-Sipariş verecektim müsaitseniz…
Bu üstü kapalı daveti hemen anlayan Remzi, gerçekten bir siparişim olup olmadığını bile sormadan “hemen geliyorum” diye tıslayarak telefonu kapattı.
Odama koştum, azgınlıktan delirecek gibiydim. Kafası her türlü fanteziye basmasına rağmen bir hesap bile yapmaktan aciz olan Remzi, yeğeninin bilgisayarında izlediği porno filmlerden jartiyerleri tangaları öğrenmiş, her Aksaray’a gittiğinde bana oradan torba torba en iç gıcıklayıcı çamaşırları taşır olmuştu o dönem. Remzinin getirdiklerini sakladığım dolabın çekmecesini açtım, üstüne örttüğüm çarşaf ve havluları kaldırdım. Giymek üzere ip gibi bir kilot, ve göğüs uçlarını dışarıda bırakan bir sütyen seçtim. Saçlarımı açıp savurdum, dudaklarımı biraz pembeleştirdim.
Remzi kapıda eli kemerinde duruyordu. Davet beklemeden paldır küldür içeri girdi, beni tutup duvara yapıştırırken ayağıyla kapıyı tekmeleyerek kapattı. Sigaradan sararmış bıyıkları boynumda gezinirken elleri götümü sıkmaya başlamıştı bile. “Delirdim kız, kudurdum, yanıyorum nicedir! Seni düşüne düşüne çavuşu tokatlamaktan sikim yara oldu.”
Ses çıkarmadan kendimi remzinin azgın kollarına bıraktım bir süre, elleri kilodumun arasından amıma inmeye başladığında çekeren onu pencerenin önündeki koltuğa getirdim, göğsünden iterek oturttum. Perdeyi çok minik araladım. Delikanlı, camın önüne aldığı yemek masasında bir şeyler yazıyordu. Penceremdeki hareketi farkedince göz göze geldik. Hiç tereddüt etmeden arkamı dönüp, Remzi’nin kucağına o azmış sikini içime alarak oturdum.
-Kız sen şaşırdın mı? El gün görecek, kız kime diyorum azgın köpek seni. Ouuu…
Kucağında, arkadan izlendiğimi bilmenin zevkiyle göğüslerimi ağzına vere vere oturup kalkıyordum .
-İster misin biri daha gelsin? Şu karşıdaki delikanlıyla beraber,ha ? Hem ne zamandır götümden sikmek istiyordun, o da gelirse siktireceğim sana götümü…
Remzi bir an duraksadı, bir karşıdaki delikanlıya baktı, bir götümü kavradı. Üzerinde inleyerek kıvrandım bir süre daha.
-Tamam lan allahsız karı gelsin. Doyumsuz kevaşe seni,ohh. Yavaş kız kızışmış kancık, oaahh…
Remzi’nin üzerinden kalkıp, ona arkamı dönüp pencereye yüzümü dönerek tekrar oturdum sikinin üstüne. Remzi zevk içinde kasıklarında zıplayan kalçalarımı sıkıp tokatlarken, ben inip kalkarak delikanlının gözlerine bakıyordum. Delikanlı ayağa kalktı, geriye doğru birkaç adım atıp dönüp tekrar bana baktı. Bakışlarıyla onay istiyordu adeta. Daha şehvetle zıplamaya, göğüslerimi sıkmaya başladım cevap olarak.
Bir dakika sonra, delikanlı kapımdaydı.
Yakından daha bir yakışıklı, daha bir hoştu bu gencecik afet. Kapıdan girdiği anda, hiç duraksamadan sert bir hamleyle kucağına aldı beni, salona götürüp , koltukta sikiyle oynayan Remzi’nin ayaklarının altına yatırdı.
-Selamın aleyküm dayı.
Remzi’yi selamlayarak üstündekileri bir çırpıda çıkardı, bacaklarımı iki eliyle kaldırıp ne zamandır bu anı bekliyormuşçasına amıma yumuldu. Dilini amıma sokuyor, am dudaklarımı emiyor, klitorisimi ufak ısırıklarla uyarıyordu. Kıvrım kıvrım kıvranıyordum altında. Koltukta bizi izleyerek aletini sıvazlayan Remzi bile zevkten çatallaşmış sesiyle “Ulan ağzının tadını biliyon sen azgın sürtük” diyerek inim inim inliyordu. Yarım saate yakın yaladı yuttu azgınlıktan şişip kabarmış amımı, bir kere boşalmış, tekrar eskisinden beter azmıştım.
Kafasını kaldırdı, bacaklarımı tekrar açıp kaldırıp Remzi’ye gelip girmesin i işaret etti. Remzi bir an bile duraksamadan, kalçamdan kavrayıp kazık gibi olmuş sikini içime soktu. Adının Hakan olduğunu orgazm anımda öğrendiğim delikanlı da kalkıp, yüzüme doğru hafifçe oturarak o muhteşem iri aletini dudaklarımın arasına soktu. Zevk içinde kıvranıyordum, amım bir yandan, ağzım bir yandan sertçe sikiliyordu. Hakan saçlarımdan tutmuş çeke çeke boğazıma kadar ittiriyordu iri sikini, Remzi köküne kadar soktukça tüm bedenim sarsılıyordu.
Hakan ağzımdan kalktı, beni yüz üstü çevirerek domalttı. Arkama geçip amımla sonunda o harika yarrağını buluşturdu. Sırılsıklam amıma sokup çıkarırken, bir yandan da ağzında ıslattığı parmağıyla göt deliğimi açmaya başladı. Remzi, gelip kalçamın üstüne ata biner gibi oturarak göt deliğimi zorlamaya başladı. Hakan bir eliyle beni daha da azdırıp kolay götten almam için klitorisimi okşuyor, hem de hızla gidip geliyordu ıpıslak amımda. Remzi bir anda çok da ufak olmayan sikini götüme soktu. Bir an acıyla çığlık attım, ama ok yaydan çıkmıştı artık. İkisi de deli gibi sikiyorlardı beni. Acıya alışınca hem götten hem amdan sikilmenin tadına varmıştım. Hepimiz deli gibi inliyorduk, ben çığlıklar atıyordum. İkisi de Ayfer diye sayıklıyorlar, bana kadın olduğumu tekrar hatırlatıyorlardı sanki. Fazla dayanamadım, komşular duyar diye bile düşünmeden bağıra çağıra boşaldım.
Hakan ve Remzi hala boşalmamışlardı. İkisi de kalktılar, beni tekrar domalttılar. Remzi aletini ağzıma verdi, Hakan da arkama geçip götümden girerek sikmeye devam etti. Hakan inleyerek götümde gidip geldikçe Remzi’ninkini daha sıkı emiyor, yalıyordum. Boğazıma kadar sokup emerken, arada ağzımdan çıkarıp taşaklarını yalıyor, elimle devam ediyor, sonra tekrar ağzıma sokup hızlı hızlı emmeye devam ediyordum. İkisi de kendilerinden geçmişlerdi, iki erkeği de fazlasıyla doyuruyordum. Remzi daha fazla dayanamayıp saçlarıma yapışarak ağzıma, yüzüme boşaldı. Yorgunlukla ve rahatlamayla kendini yere atınca, Hakan arkadan dağılan saçlarımı tutup çekerek yüzümü kendisine çevirdi. Döle bulanmış suratımı izleyerek götümü sertçe sikmeye devam etti. Boşalmak üzere olduğunu anladım ve kendimi serbest bıraktım. Üçüncü kez aynı şiddetle boşalmaya başladığımda, Hakan’ın ılık döllerinin götümden akmaya başladığını hissettim.
Üçümüz bir süre yerde hareketsiz yattık. İnlemeler, sayıklamalar kesilmişti. Harika hissediyordum kendimi, büyük bir açlığın üzerine çok lezzetli bir yemek yemiş gibiydim. Egom okşanmış, iki adamın gözünde de adeta bir seks tanrıçası olmuştum. Yavaşça yerimden kalktım, kocamın geleceğini söyleyip hazırlanmalarını rica ederek odama geçtim. Bir şarkı mırıldanarak günlük kıyafetlerimi giydim. Önce Remzi çıktı, beş dakika sonra da Hakan’ın çıkmasını kararlaştırmıştık. Remzi çıktıktan sonra Hakan , kapının önünde bir posta daha sikti beni üstümdekileri çıkarmadan eşofmanımı yarıya indirerek. Bu sefer sert ve kısaydı, bir anda amımdan çıkarıp ağzıma verdi. “Orospum benim” diye mırıldanarak ağzıma boşaldı, eğilip yanağımdan öperek fermuarını topladı ve çıkıp gitti.
O günden sonra Remzi’yi fazla katmadan Hakan ile hemen hemen her gün buluşup sikişmeye başladık. Neşe ve canlılık yüzüme yansımıştı, kocam bile bir haller var sende der olmuştu. Hakan zorunlu olarak şehirden taşınana kadar, birkaç sene devam etti ilişkimiz. Hakan toy ve saf bir şekilde bağlanmıştı bana, giderken ikimiz de çok zorlandık.
Şimdi yine o camların önündeki yalnız sabahlarıma geri döndüm. Hakan’ın oturduğu daire yine boş. Kim bilir, belki yeni bir gençlik iksiri taksiyle beliriverir evin önünde diye yine her sabah kahvemle camda bekliyorum…
84 notes · View notes
yurekferahligi · 12 days
Text
Evlenmeden önce ve hatta eşimle tanışmadan önce böyle biri değildim. Her şeyi kendim halleder kimseden bir şey istemezdim. Kendim yapamayacağım şeyleri bile kendim yapmak İçin direnirdim. Yükü omuzlarımdan biri alsa keşke derdim ama kimseye de ağzımı açmazdım bu sebeple kimse bilmezdi bile sıkıntımı. Geçen hafta başka insanlarla bir araya gelince anladım ve kendimi daha iyi gördüm. Artık hiç eskisi gibi değilim, inanılmaz çıt kırıldım birine dönmüşüm nazlı mı nazlıyım. Eşyaların taşınması gerekiyor görevlendirilen biri var ama biz birkaç kişi taşıyabilirdik ve ben hemen görevlendirilen kişiyi aradım. Arkadaş eşyaları topladı kocaman bir kutu hop kaldırdı masanın üzerine koydu ben de şöyle elimle bir ağırlığını anlamaya çalışayım dedim inanılmaz ağır geldi eski ben olsa ben de kaldırırdım. Bunlar sadece fiziksel olanlar değil elbette, her sorumluluğu üstlenmek konusunda da eskisi gibi değilim. Potansiyelimi biliyorum ve şartlarımı zorlayacak hiçbir girişimde bulunmuyorum. Beni dönüştüren böyle biri olmamı sağlayan eşime sonsuz sevgiler.
83 notes · View notes
alexay76 · 9 months
Text
Götümün Yırtılmasına Bakma, Hepsini Kökle
Selam ben Dilek. Daha önceki hikayemde bir çiftle aramızda geçen sikişmeyi anlatmıştım. Şimdi de başka bir çiftle sikişmemizi yazmak istiyorum.
Kocamla haftasonunda akşam yemeğinden sonra bir gece klubüne eğlenmeye gitmiştik. Dans ediyor, oynuyorduk ve içkilerimizi yudumluyorduk. Ordan bir kadının kocamı kestiğini gördüm. Kocama çaktırmadan kadını şöyle baştan aşağı süzdüm, inceledim. Beyaz bir askılı tişört giymiş üstüne, altına da kırmızı dar bir mini etek, sarı saçlı, gayet hoş bir kadındı. İri göğüslü, omuzlarına kadar uzanan düz saçları, kalçaları ve bacakları gayet düzgün, sexi bir vücudu vardı. Sonra dans etmeye devam ettik. Bir ara kocama kadını göstererek, “Şu kadın deminden beri seni kesiyor, o kadını sikmek istermisin?” dedim. Kocam şok oldu, önce bana baktı, sonra da kadına baktı, “Güzel ve hoşmuş! İsterdim, ama olmaz! Kadın belki çok azgın birisi çıkar, bilemeyiz ki. Sen zaten azgınsın, o da azgın çıkarsa ikinize birden yetemem, sonra seni azmış halinle ihmal ederim, azgın olunca manyak gibi oluyorsun, çıldırıyorsun, bunu da bir sürtük için göze alamam! Ama evli bir çift olsalardı, ozaman farklı olurdu!” dedi. Sonra masamıza oturduk. Kadına bakıyordum, halen kocamı kesiyordu.
Bir ara ben lavaboya gitmem gerektiği için masadan kalktım. Lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkadım, makyajımı tazeledim ve masaya dönmek için lavabodan çıktım. Yerime giderken o sürtüğe bakındım, bir baktım masada bir adamla oturuyordu. Vay orospu dedim içimden, bulmuş kendine bir adam. Adama baktım, gayet hoş ve karizmatik bir adam, turnayı gözünden vurmuş sürtük dedim. Sürtük benim kocama baktı baktı, sonunda bunun yanında karı var, ben boşa zaman kaybetmeyeyim dedi herhalde diye içimden geçirdim. Yanlarından geçerken çokta samimilerdi, demek adam karizmatik olduğu kadar da hızlıymış diye düşündüm. Kocamın yanına gittim oturdum ve kocama, “Senin sürtük çok karizmatik bir adam bulmuş, baksana!” dedim. Kocam da dönüp baktıktan sonra, “Harbiden sürtükmüş, gördün mü, iyi ki seni dinlememişim, değil mi?” dedi, gülüştük.
Nedense kendimi o sürtükle yanındaki adama bakmaktan alamıyordum. Bakarken de aklıma değişik değişik şeyler geliyor ve azıyordum. Amım tatlı tatlı karıncalanmaya başladığında, elimi kocamın önüne attım ve masanın altından başladım okşamaya. Kocamın siki hemen ayaklandı, zaten hep hazır kıta gibi anında hazır olur, iç çamaşırı da giymez, yaz kış demez, sadece pantolonu çeker çıkar dışarı. Fermuarını açıp sikini aldım elime, başladım oynamaya. Kocamın da hoşuna gitmeye başladı ve suratının şekli değişti. Ben de amımın ıslanmaya başladığını hissediyordum. Gözümü kapadım konsantre olmak için. Kocamdan hafif iniltiler geliyordu, iyice zevke gelmişti. Ben de onun iniltilerini duyarak kendimden geçiyordum. Amım artık sırılsıklamdı. Dayanamadım ve elimi eteğimin altından amıma atıp okşamaya başladım. 2-3 okşamaya kalmadan titreyerek Orgazm oldum…
Elim halen kocamın sikindeydi, oynuyordum. Derken kocam, “Ee ben de geliyorum, ne yapacağız şimdi, her yere akacak, rezil olacağız!” dedi, ama hissediyorum patlamamak için zor tutuyor kendini. “Dur!” dedim, yere sigara paketini attım, onu almaya çalışıyormuş gibi masanın altından kocamın sikini ağzıma aldım ve almamla bir volkan gibi ağzıma boşalmaya başladı. Hepsini yutmuştum, dölleri gırtlağımdan aşağı sıcak sıcak aktı mideme gitti. Kocamın masanın altına uzattığı peçeteyle ağzımı ve sikini temizledim ve sigarayı yerden aldım, doğruldum. Ama kocam daha çok azmıştı, “Bu bana yetmedi, sikim halen taş gibi sert, bu böyle olmayacak, hadi tuvalete gidelim!” dedi. Haklıydı, ben de aynı duygular içindeydim. Her an görülme ve yakalanma korkusu beni de azdırmış ve adrenelini artırmıştı. “Tamam, gidelim!” dedim. Kalkarken kafamı çevirdim ki, o kadın bize bakıyordu. Acaba bizi gördü mü, seyretti mi diye içimden geçirmedim değil valla. Biz tuvalete giderken de bizi izliyordu…
İlk ben girdim tuvalete, baktım içerde kimse yoktu, kocama, “Gel!” dedim. Geldi ve tuvalettin kapısını kapattı. Hemen eteğimi kaldırdı, tangamı kenara sıyırıp beni domaltarak, sikini amıma kanırttıra kanıttıra, yardıra yardıra sokmaya başladı. Hepsini köklediğinde derin bir, “Oohhh!” çekmiştim. Ve kocam başladı amıma pompalamaya. O amıma git gel yaptıkça, ben uçuyor, zevkten 4 köşe oluyordum, inliyor, hafiften çığlıklar atıyordum. Ben daha fazla dayanamayıp titreyerek boşalmaya başladım. Ama kocam halen amımı yırtarcasına beni sikmeye, amıma pompalamaya devam ediyordu. Derken tuvaletin dış kapısı açıldı. Kocam durdu ve kulağıma, “Birileri geldi, sus sesini çıkarma!” dedi. Ben de, “Sikini amımdan çıkarma, bırak içimde kalsın!” dedim. Az sonra bir kadın şarkı söyeleyerek yandaki tuavalete girdi, şırıl şırıl işedi ve lavaboda elini yıkayıp çıktı. Kocam da hemen tüm hızıyla beni sikmeye devam etti. Beni birkez daha boşalttıktan sonra, “Geliyorum!” dedi ve sikini amımdan çıkardı. Hemen döndüm ağzıma ağzıma aldım ve boşaldı. Döllerini yuttuktan sonra temizlendik, silindik, ağzmı çalkaladım, çıktık tuvaletten, yerimize doğru yürümeye başladık.
Tam yerimize oturduk ki, o kadın geldi, selam verdi, “Oturbailirmiyim? Ben Damla!” dedi. Ben şaşkın şaşkın bakarken elini uzattı. “Ben de Dilek!” dedim. Kadın, “Memnun oldum!” dedi. “Ben de!” dedim, ama hiçde memnun olmamıştım inanın. Bozuntuya vermedim ve istemeyerek kocamı tanıştırdım. Kadın gülümsedi, “Vay be, demek eşiniz! Ben de sevgilisiniz sanmıştım. Çünkü sanki yeni tanışmış, sexe aç gibi dans ediyordunuz!” dedi. Ben de, “Benim 15 yıllık eşimdir kendisi!” dedim. Damla hayretle, “Vayyy, bunca sene sonra bile bu sevgi, bu aşk, bu isteriklik, biribirinize doymamışlık, susuzluk! Böyle evli çiftler kaldı mı? Sizi tebrik ediyorum!” dedi ve arkasını dönüp, “Orda oturan da benim eşim, yani evlendik. Hep heyecan arayan tipleriz, değişiklikler yaparız. O bana karışmaz, ben de ona!” dedi. Kocam hemen lafa dalıp, “Bu nasıl evlilik? Böyle evlilik olur mu hiç?” dedi.
Ben de Damla’ya, “Çağırın eşinizi de madem, gelsin tanışalım!” deyince, kocam bana ters ters baktı. Kadın ise kocasına el hareketiyle (Gel!) diye işaret etti ve bana dönüp, “Demin masanın altında ne yaptığınızı ve devamını tuvalette getirdiğinizi biliyorum. Siz de bizim gibi fantazi dolu renkli kişilere benziyorsunuz! Bu arada eşimin adı da Alp!” dedi. Alp geldi, tanışma faslından sonra birer içki söyledik, başladık sohbete. Damla hemen, “Masanın altında yaptıklarınız dikkatimi çok çekti, ama birşey göremedim, Alp’e de söyledim ne yaptığınızı, ikimiz de çok heyecanlandık, biz de çok fantaziler yaparız, ama siz bizi geçtiniz, biz okadarına cesaret edemedik şimdiye kadar!” dedi. Muhabbet böyle sexten başladı, hep sexten devam etti, saatler saatleri geçti ve Damla, “Hadi kalkın, bize gidiyoruz!” dedi. Kocamla birbirimize baktık ve “Tamam!” dedik. Hesabı ödeyip kalktık. Taksiye atlayıp doğru onların evine…
Üsküdarda bir apartmanın önünde durduk. Gayet nezih bir muhitti, temiz güzel bir bina, kocaman bir bahçeli girişi vardı. Girdik, çıktık yukarı. Damla dairelerinin kapısını açıp, “İşte bizim sıcak sex yuvamız!” diyerek buyur etti. Geçtik içeri. Damla, “Ben birer kahve yapayım da, kendimize gelelim!” dedi. Oturduk kahvelerimizi beklerken Alple sohbet muhabbet ediyorduk. Alp durmadan bana bakıyor, “Çok güzelsin, çok çekicisin, kocan çok şanslı, kıskandım kocanı!” deyip duruyor. Kocam da sinirden adamın üstüne atlayacak gibi bakıp, gözlerinden ateş fışkırıyordu, “Evet şanslıyım, ama senin karın da güzel, karınla ilgilensen, daha da sevsen, senin karın da çok çekici olur!” dedi.
O sırada Damla kahvelerle geldi. Üstünü de değişmiş, kırmızı tayt ve sarı bir atlet giymiş ki, tamamen şeffaf gibiydi. Amı götü tamamen piyasada ve göğüslerinin uçlarına kadar belli oluyordu. Kocama baktım, Damlayı o halde görür görmez çadırı kurmuştu ve bu sefer hiç saklamıyordu. Kocam Damlaya, “Çok sexi olmuşsun, üstündekileri de hiç giymeseydin bari, her yerin gözüküyor belli oluyor!” dedi. Damla da, “Hiç giymesem yanlış anlaşılırdı, hem sexi ve erotik olmazdı!” dedi. Alp de Damlaya, “Haklısın hayatım!” diyerek, kalkıp benim soluma doğru oturdu ve “Öyle değil mi Dilek?” dedi ve bana sarıldı. Ben şaşırmıştım, ama bu kadar iltifata, akşamdan beri bu kadar sex sohbetine ve benim orda yaptıklarımı bildikten sonra bu normaldi. Ve buraya sikişmek için gelmiştik. Tabi doğal olarak ilk hareketin de ondan gelmesi normaldi…
Damla da Alpten yüreklenerekten kocamın dizinin dibine oturdu ve kocamın önüne elini attı, “Çadırı kurmuşsun, kocaman gözüküyor!” diyerek avuçladı ve fermuarı açmaya başladı. O sırada Alp te benim göğüslerimi avuçlayarak, tişortümü çıkarıp sütyenimi çözdü ve göğüslerimi dışarı salar salmaz yalamaya, emmeye ve ısırmaya başladı. Ben kendimden yavaşca geçmeye başlamıştım bile. Elimi onun sikine attım, bayağı kalkmış olan sikini avuçlamaya başladım. Yan tarafa baktım, Damla bayağı hızlı çıkmıştı, kocamın sikini ağzına almış, saksoya başlamıştı bile. Ama ağzına sığmıyordu, arada ağzından çıkarıp, “Ne kadar büyükmüş bu!” diyerek tekrar ağzına sokuyor, tekar çıkarıp eline alıyor, Alp’e gösteriyor, “Gözün yarak görsün kocacım!” deyip tekrar ağzına alıyordu…
Ben de Alp’in (kocamın sikinden küçük olan) sikini çıkardığımda hemen yalamaya başlamıştım. O da eteğimin altından benim amımı kurcalamaya başlamış, okşuyor, avuçluyordu. Eteğimi ben çıkarıp attım, o da tangamı çıkardı ve “Sırıl sıklam olmuş, bu am yanıyor!” diyerek bacak arama yumuluverdi. Sulanmış amıma attığı dil darbeleri beni kendimden geçirmişti. Artık ben sarsılarak Orgazm oluyordum. “Alp yala zevk suyumu, ziyan etme pınarımı!” dedim. O da, “Hiç ziyan edermiyim, böyle sulu amcığı bulmuşum!” dedi. Amımın sularını da yaladıktan sonra üzerimizde kalan son parça giysileri de çıkardık, ikimiz de çırıl çıplaktık. Alpte her yerimi okşarken, ben de onun sikini yalıyordum halen. Sonunda Alp te, “Geliyorum!” diyerek ağzımdan çıkarıp göğüslerimin üstüne boşaldı…
Alp’in sıcak sıcak döllerini ben göğsüme yayarken, kocamın, “Geliyorum Damla!” sesiyle kafamı çevirdim onlara baktım. Damla da kocamın sikini ağzından çıkarıp, “Ağzıma boşalt döllerini erkeğim!” diye kocaman açtı ağzını. Kocam da inleyerek boşaldı Damlanın ağzına. Damla kocamın döllerini yuttuktan sonra kocamı soydu. Kendi de taytını çıkarıp attı kenara ve kocamın daha dimdik bir füze gibi duran sikinin üstüne oturuverdi. Ben de, “Hadi Alp, seninkini de kaldırayım da, önce götümü sik, götüm kaşınıyor, kaşı götümü!” dedim ve Alpin sikini aldım ağzıma. Hazır duruma geldiğinde ben domaldım, Alp kalktı ve arkamda yerini aldı, götüme dayadı sikini. Zaten benim göt kocamın sikine alışık olduğundan, Alp’in sikini çar çabuk alıverdim götüme ve bir, “Oohhhh!” çektim…
Bu sırada Damla çığlıklar atıyor, kocam onu susturmak için dudağını dudaklarıyla kapatıp, bağırmaması için uğraşıyordu. Komşular kalkacak gelecek şikayet edecekmiş falan, Damla’nın hiç umrunda değildi, çok zevk aldığı ve kocam tarafından çok iyi sikildiği her halinden belliydi. Ha bire kocamın yarağı üzerinde zıplıyor, kıvranıyor, kocamın kollarını sıkıyordu. Hem acı, hem de zevk aldığı anlaşılıyordu. Alp ise götüme pompalıyor ve beni zevkten uçuruyor, bir yandan da amımı okşuyor, beni daha da zevke getiriyordu. Ve ben tekrar Orgazm olduğumda, Alp te götümün içine döllerini boşaltmıştı bile. Dölleri götümden akıyor, bacaklarımın arasına süzülüyordu. Ama bu sefer Alpinki de inmemişti ve götümden çıkarıp, sikindeki dölleri biraz temizledikten sonra, kavrulan amıma sikini sürterek, “Sulanmış şeftaline sokacağım şimdi, hazır ol, uçuracağım seni!” diyordu…
Alp amıma sürterken bir anda amıma sert bir giriş yapmıştı ki, bu benim herzaman çok hoşuma giderdi, “Ohhhhh!” çektim. Alp’in sikini içimde tamamını hissetmek için bacaklarımı ve amımın kaslarını sıktım. Bu da Alp’in çok hoşuna gitmiş olacak ki inliyordu ve daha hızlı gidip gelmeye başlamıştı. Ben de onu gaza getirmek için amımın kaslarını ve bacaklarımı arada sımsıkı sıkıp yine bırakıyor ve “Kökle Alp, kökle!” diye inliyordum. Bir ara göğüslerimde bir el hissettim, baktım bu Damla idi. Göğüslerimi sıkarken, bana, “Kız Dilek, senin bu kocan ne güzel sikiyor, kaç defa boşaldığımı bilmiyorum, ama kocanın yarağı içimde halen taş gibi! Alp nasıl sikiyor, iyi mi?” dedi. “Evet, iyi sikiyor!” dedim Alp’i rencide etmemek için (Öyle soru sorulur mu bu ortamda, adamın şevkini mi kıralım?). Alp te, (İyi sikiyor!) lafımı duyunca, daha bir gayretle pompalıyordu ve ben de harika bir Orgazm yaşıyordum.
Kocam da Damlayı sikerken nihayet, “Geliyorum!” deyince, Damla, “Ben de tekrar geliyorum, hadi beraber boşalalım! İçime boşal! Sıcak sıcak istiyorum döllerini içime!” dedi ve ikisi birden inlemeye başladılar. O sırada onlara inat yaparmışım gibi, “Ben de geliyorum Alp! Sen de benim içime boşal hadi sikicim!” dedim. Ve hakikaten de 4 kişi birden boşalmıştık. Her tarafımız döllerden yapış yapış olmuştu…
Biraz soluklandıktan sonra Damla, “Hadi temizlenelim, sıra Tostlarda Dilekciğim, Tost yiyeceğiz!” dedi. Damla ile banyoya gidip duş aldık geldik, sonra da kocalarımız sırayla gidip duşlarını aldılar. Damla, “Dilekciğim sen misafirsin, önce seni Tost yapsınlar, sonra da beni!” dedi. “Tamam!” dedim. Damla hemen kocamın yanına gitti, kocamın sikini yalamaya başladı. Ağzına sığmadığı halde sığdırmaya çalışıyor, hepsini ağzına almaya çalışıyordu. Ben de Alpin sikini aldım ağzıma, başladık Tost için ön hazırlıklara. Az sonra ikisinin de sikleri hazırdı….
Ben, kim hangi deliğime sokacak gibisinden bakarken, Alp, “Götüne ben sokacam Dileğin!” dedi. Kocam yere uzandı, ben de bir çırpıda hasret kaldığım yarağı yemek için amımı hedefleyerek üstüne oturmaya başladım. Herzamanki gibi kocamın siki kanırttıra kanırttıra, yara yara amıma girdi ve derin bir “Oohhhhh!” çektim. Alp te arkamda dizinin üstüne çökerek, yavaşça götüme girdi. Hep hayallerimdeki Tostu bir kere daha yiyordum. Kocam alttan amımı, Alp üstten götümü sikmeye ve pompalamaya başladıklarında ben çığlıklar atıyordum. Damla da bazen benim göğüslerimi mıncıklıyordu, bazen de kocalarımızın taşaklarını ağzına alıyordu. Onlar da amıma götüme gittikçe seri çalışıyorlar, beni bulutların üzerine çıkarıyorlardı. Ben ardı ardına Orgazmlar olurken, habire pompalıyorlardı….
Alp daha fazla dayanamayarak boşaldı ve çıktı götümden. Damla da hemen götümü yalamaya başladı. Götümden akan Alpin döllerini yalayıp yuttuktan sonra da, kocamın taşaklarını yalıyordu. Arada bir benim amıma da dil darbeleri atıyor, yarılmış amcığımdan akan suları içiyordu. Derken kocam, “Geliyorum!” diyerek, amıma tazyikli bir şekilde boşalmaya başladı. Boşalırken sikinin damarlarının genişlediğini içimde hissediyordum resmen. Ben artık tükenmiştim, belki 8-9 defa boşalmıştım, amım götüm kıpkırmızydı ve bacaklarımın arasından döller süzülüyordu. Ama kocalarımızın işi daha bitmemişti, bir de Damla’yı tost yapacaklardı. Damla da sabırsızlanıyordu, heyecandan yerinde duramıyordu orospu.
Ben bir kez daha duş alıp geldiğimde, Damla her ikisinin de siklerini hazırlamaya başlamıştı bile. Sırayla birinin sikini ağzına alırken, ötekinin sikini eliyle sıvazlıyordu. Kocamın siki dikilmeye başlamıştı, ama Alp’inki bir türlü kalkmıyordu, küçük Alp ölmüştü dirilmiyordu bir türlü. Damla gülerek, “Kocacığım ben Tost olmadan sakın tutukluk yapmasın, valla intikam olsun diye götüne Vibratörü sokarım görürsün günü!” deyince gülüştük. Damlaya, “Merak etme ben şimdi kaldırırım onu!” dedim ve yanaştım Alp’in sikine, emmeye yalamaya başladım. Azdırmak için de, “Hadi Alp, beni sikip inlettiğin gibi, şu orospu karını sik de aklı başına gelsin, Tost nasıl olunurmuş anlasın! Yırt orospunun amını, kocam zaten götünü yırtacak, o koca siki göte almak kolay değil, hele ki alışık değilse! Hadi sikicim, hadi erkeğim, karını Tost yaptıktan sonra, sen bu yarakla beni bile bir daha siker, amımın ateşini söndürüsün!” deyince, siki kalkmaya başladı. Taşaklarını da emiyordum ki, siki taş gibi oldu. Ve Alp te hazırdı artık.
Damla görünce, “Ohh be, biran çok korktum Tost olamıyacağım diye! Hemen uzan Alp, oturayım seninki sönmeden, 2 yarrağı da içimde hissedeyim!” dedi. Alp uzanınca, Damla hemen üstüne çıktı ve bir çırpıda amına alıverdi Alp’in sikini. Öne eğilerek götünü kaldırdı ve “Sıra şimdi esas oğlanda!” dedi. Damla acele ediyordu Alp’inki inmesin diye, biryandan da heyecandan titriyordu. Ve sonunda Damla için beklenen an gelmişti. Kocam da arkasında diz çökerek yerini aldı ve Damlanın götünün yanaklarını ayırarak sikine doğru çekti. Ben kocamın sikini tuttum, kolay girsin diye biraz yalayıp ıslattım ve Damlanın götüne hedefledim. “Yavaş sok!” dedim. Ben biliyordum nede olsa girerken ne acı verdiğini, alışmış olsam da. Kocam hafiften zorlayınca, Damla acıyla bağırdı. Ben hemen Damlaya, “Bu böyle girmez, krem var mı?” dedim. “Çekmecede vazelin var!” dedi. Vazelini getirdim sürdüm götüne, parmağımı da içine soktum, deliğin içini de iyicene yağladım. Kocamın yarağına da biraz sürdüm, tekrar hedefleyip, “Hadi!” dedim…
Kocam bastırınca yarağının kafası Damlanın göte girdi, ama Damla acıyla bağırıyordu. Kocam, “Damlacığım, istersen vaz geçelim, götün yırtılacak!” dedi. Damla da, “Devam et! Bırak yırtılsın, sok artık şunu götüme, içimde hissetmek istiyorum!” dedi. Kocam da iyice zorladı ve biraz daha soktu. Ama daha tam girmemişti. Ben Damlanın götünden kanların sızdığını gördüm ve kocama, “Çıkar, yırttın, kadının götü kanıyor!” dedim. Damla müdahele etti, “Çıkarmaaa! Bırak kanasın, her zaman nerden bulacam bu yarrağı, yırt götümü, ama yeter ki artık sok!” dedi. Kocam da, “Pekala!” dedi ve kökledi. Ama ne köklemek! Damlanın acıdan gözlerinden yaş gelmişti. Nefes alamıyordu orospu, amam halen vazgeçmeyip, “Aldım işte, hadi pompala artık! Sikin beni erkeklerim!” diye bağırıyordu…
Ve pompalamaya başladılar. Bir süre sonra Damlanın acıyla bağırtıları inlemelere dönüştü. Zevk almaya başladığı anlaşılıyordu. Onlar Damlayı Tost halinde sikerlerken, ben de izliyordum. Özellikle Damlayı seyrediyor, ondaki cesareti, bu isteği gördükçe ona gıpta ile bakıyordum. Doğrusu hoşuma gidiyordu. Kocam başka bir kadını sikiyor, hem de tost yapıyor, ben de seyrediyordum, ne güzel zevkti. Ama çok geçmeden Alp bağırarak Damlanın amına boşaldı ve siki amından pırttı çıktı. Alp şimdi Damlanın altında yatak vazifesi yapıyordu ve kocam Damlanın götünü sikmeye devam ediyordu. Kocam bu gece nerden baksan 5-6 kere boşalmıştı, ama halen bitmez tükenmez bir enerji vardı. Ne iyi seçim yapmışım da onunla evlenmişim diye düşünürken, ben de amımı okşuyor kendimi tatmin ediyordum. Alp te olduğu yerde, kocam her köklediğinde sallanan Damlanın göğüslerini seyrediyordu. Belli ki Damlanın zevk alması onun da hoşuna gidiyordu….
Ben de bu arada kendi kendimi okşayarak tekrar boşalmıştım. Damlaya baktım, gözleri kaymış, götüne kocamın yarrağı girip çıktıkça ıhılıyordu sadece. Merak ettim, elimi amına attım yokladım, daha boşalmamıştı. Amına parmaklarımı sokup çıkarmaya başlayınca, orospu yüksek sesle inlemeye başladı ve “Ohhh, çok güzel, daha hızlı yap!” dedi. Ben amını parmaklamayı hızlandırınca çığlıklar atarak Orgazm oldu. Bir tek kocam boşalmamıştı daha, onun da taşaklarını okşamaya başladım. Kocam nihayet, “Geliyorum!” diye bağırdı. Damla hemen, “Çıkma sakın, hepsini götüme boşalt!” dedi ve kocam da götüne boşaldı. Kocam Damlanın götünden yarağını çıkaracağı zaman, Damla, “Çıkma, çıkma! Bırak orda kalsın küçülene kadar!” deyip, bu sefer kendisi götünü ileri geri yaparak kocamın yarağına gidip gelmeye başladı. Anlaşılan kocamın yarağını götten yemeye alışmış ve zevk alıyordu…
Sonunda kocamın yarağı küçülünce çıkardı Damlanın götünden. Alp halen Damlanın altında yattığından, son manzarayı göremedi tabii: Damlanın kocaman açılmış göt deliği yavaş yavaş kapanırken izlemek müthiş zevkliydi. Kocamla banyoya gittik, adam akıllı bir duş aldık. Artık evimize gitmenin zamanı gelmişti. Birbirimize teşekkür ederek ayrıldık ordan 🙂
250 notes · View notes
papatya-guzeli · 2 months
Text
°°°ER-REYHAN (KAPISI) ORUÇ TUTANLAR İÇİNDİR°°°
🔽 Sehl (r.a) şöyle demiştir:
Peygamber ﷺ şöyle buyurdu:
▪️"Cennette er-Reyyan denilen bir kapı vardır.
Bu kapıdan kıyamet gününde yalnız oruç tutanlar girer; ondan oruç tutanlardan başka hiç kimse girmez.
(Kıyamet gününde:)
Oruç tutanlar nerede? denilir.
Oruç tutanlar kalkarlar ve o kapıdan girerler.
Onlardan başka hiçbir kimse buradan girmez.
Onlar girdiği zaman kapı kapatılır, artık bu kapıdan hiçbir kimse girmez"‼️
▪️ Buhari Kitabus Savm▪️
#cennetiistiyorsak #ramazan #oruc
59 notes · View notes
Text
Nişanlımı Erasmusta Aldattım! (Aleyna 23 Y., İzmir)
Herkese selam. İsmim Aleyna, 23 yaşında üniversite öğrencisiyim. 4 yıldır Hakan isimli bir çocukla çıkıyordum. Ciddi düşündüğümüz için de nişanlandık ve bekaretimi Hakan'a verdim. Ama ilişkimizin ikinci yılında kendisini aldatmış bulunmaktayım. Şöyle ki, o zamanlar ikimiz de üniversite 2. sınıftayken Erasmus için başvuru yapmıştık. Ben Erasmusa gitmeyi çok istiyordum, Hakan ise benim ısrarlarım sonucu kabul etmişti. Neyse sonuçlar açıklanmış ve bana Polonya, ona Çekya gelmişti. İkimiz aynı yere gidemiyorduk. Bu durum sonrası çok üzülmüştüm ve bunu fark eden Hakan da, "Sen git çok istiyorsan!" dedi. Ben de, "Bir dönem ayrı kalacağız ama!" deyince, "Olsun, insanın hayatında kaç kez yurt dışında yaşama fırsatı gelir ki, sen git, eğlen, ben sana ve aşkımıza güveniyorum!" dedi. Ben de ona sarılıp teşekkür ettim.
Başvuru sonrası okul onayı, vize süreçleri gibi şeyleri tamamladım ve güz dönemi için Polonya'nın başkenti Varşova'ya gitmek için hazırdım. Hakan'la havalimanında vedalaşıp, uçakla Varşova'ya vardım. Havalimanında beni okuldan gönderdikleri bir mentör karşıladı ve kalacağım yurda beni yerleştirdi. Yurtların erkek-kız karışık olduğunu biliyordum, ama aynı koridorda, hatta yanyana odalarda kalacağımızı tahmin etmiyordum. Neyse ki oda arkadaşım kız idi. İlk haftam okula belge teslimi, şehiri biraz gezme ve yeni arkadaşlar edinmeyle geçmişti. Haftasonu gelip çatmıştı. Cumartesiydi ve herkes diskotek tarzı gece klüplerine gitmek için hazırlanıyordu. Yurtta tanıştığım, adı Ece olan kız da beni davet etti. Önceleri yok mok dediysem de, "Çok eğleneceğiz, Türkiye'deki klüplerden farklı, ortam çok iyi!" diyerek beni ikna etmişti. Ayrı da olsak, Hakan'la hergün telefonla görüşüyorduk. Hakan'ı aradım, "Ben yat��yorum!" diyerek yalan söyledim. Ece ve birkaç arkadaşıyla bir klübe gittik.
İçeri girer girmez gerçekten farklı bir yer olduğu belliydi. Ortada kocaman bir pist ve herkes disko müziği eşliğinde çift olarak dans ediyordu. Şöyle anlatayım, ortada kızlar tek dans ederken, erkekler ellerini uzatarak dans teklifinde bulunuyor ve birlikte dans etmeye başlıyorlardı. Pistte eşli olmayan çok az kişi vardı, çoğu da erkekti, onlar da sanırım danslarını kabul eden bir kız bulamamışlardı. Neyse, ben elime içki alıp dans edenleri izlemeye başladım. Ece de direkt piste atlayıp dans ederken, bir Polak erkek tarafından kapılmıştı. Sözde dans ediyorlardı, ama çocuğun eli Ece'nin götünde duruyor, Ece ona kucak dansı yapıyor gibi, arada ona götünü dönüp sürtünüyordu ve bunun adına dans diyorlardı!
Ağzım açık şekilde olanları izlerken, çocuk Ece'yi öpmeye başlayınca, "Yuh artık!" dedim. Elimdeki içkiyi diktim kafama ve 'Sigara odası' denilen aynı zamanda herkesin orturup sohbet edip sosyalleşmeye çalıştığı bir bölüme geçtim. Bir süre sonra Ece yanıma geldi ve oturup bir sigara yaktı. Bana, "Nasıl, beğendin mi ortamı?" diye sordu. Ben, "Güzel de, herşeyin bu kadar ortada ve hızlı olduğunu düşünmemiştim, az önce tanımadığın bir çocukla öpüştün. Sahi nerede o çocuk?" deyince, "Bilmem, gidip başkasına salça olmuştur!" deyince bir şok daha yaşadım. Yüzümden okumuş olmalı ki, bana, "Alışırsın merak etme, kim nereden bilecek, burada olan burada kalır, hem Polak erkekler yatakta çok iyi, sana tavsiye ederim!" dedi. Bu sözleri beni azdırmıştı, ama Hakan'a ihanet etmek istemiyordum.
Yanımıza Ece'nin bir arkadaşı geldi ve 'Kamikaze' isimli bir içkiyi bize ikram etti. Bir tür Vodka-Tekila kokteyli idi ve 4 shottan oluşuyordu, tadı da çok güzeldi. Kaç shot içtim hatırlamıyorum, ama kafam çok güzel olmuş ve Ece'nin anlattıklarının gazıyla da kendimi pistte bulmuştum. Müziğin ritmine kapılmış dans ederken birden bir elin belime sarıldığını fark ettim. Çocuk beni itice kendine çekti. Sırtım dönük şekilde, arkamdan bana yapışmış, elini göbeğimin üstüne koyup iyice kendine yapıştırıyordu beni. Sanki tek vücut olmuştuk. Ben daha çocuğun yüzünü bile görmüyordum, ama sesimi çıkarmamış ve kendimi onun kollarına bırkamıştım. Birden boynumu öpmeye başlayınca hafiften kendime geldim ve hemen kollarından ayrılıp kenara çekildim.
O zaman yüzünü görebilmiştim. Çocuk çok uzun boylu ve çok yakışıklıydı. Sarışın ve mavi gözleriyle Polak olduğu da kesindi. Ben hareketsiz durunca bana iyice yaklaştı ve kolumdan tutup tekrar kendine çekip benimle dans etmeye başladı. Aynı o çocuğun Ece'ye yaptığı gibi ellerini götüme atmış ve yüzüme doğru yaklaşmıştı. İşte o an kontrolümü kaybetmiştim. Kalbim bana (Git uzaklaş!) diyordu, ama beynim (Hakan'ın nereden haberi olacak, keyfini çıkar!) diyordu ki, tam o sırada çocuk dudaklarıma yapıştı ve beni öpmeye başladı. Ben de beynimin kararına uymuş ve öpücüklerine karşılık veriyordum. Çocuk ellerini memelerime götürüp okşamaya başlayınca kendimi kaybettim ve elimi çocuğun önüne atıp sikini okşamaya başlayınca, çocuk elimden tuttuğu gibi beni pistten aldı ve klübün dışarısına çıkardı.
Gittiğimiz klüp büyük bir parkın içindeydi, heryerde ağaçlar vardı, sanki ormanın içindeymişiz gibiydi. Çocuk halen elimden tutmuş, beni arkalara doğru götürüyordu. Heryer çok karanlıktı ve arkalara yaklaştıkça ağaçlara yaslanmış ve sevişen insanları az da olsa görebiliyordum. Çok azmıştım ve çocuğun da aynısını bana yapmak için getirdiğini anlamıştım. Hemen beni boş gördüğü bir ağaça yasladı ve dudaklarıma yapıştı. Bir yandan beni öperken, bir yandan da üstümü çıkarıyordu. Artık sadece sütyenimle kalmıştım ve ben de onun üstünü çıkarttım. Elini arkama atıp sütyenimin kancasını da açınca, ben de kollarımı yukarı kaldırıp sütyenimi çıkarmasına yardımcı oldum. Memelerimi öpüp yalamaya başlayınca resmen çıldırdım ve hemen elimi kemerine atıp çözmeye başladım. Kendime inanamıyordum, daha ilk haftadan, tanımadığım, ismini dahi bilmediğim yabancı bir çocukla öpüşmüştüm ve ona sakso çekmek için kemerini çözüyordum!
Kemerini çözüp pantolonunu ve boxerını biraz indirdikten sonra yere çömeldim. Sünnetsiz ve kalın siki karşımdaydı. Hemen ağzıma alıp sakso çekmeye başladım. O da elini memelerime götürüp avuçlamaya başladı. Hava da biraz soğuktu, ama ben aldığım zevk ve adrenalinden ateş gibiydim. Çok sürmeden beni kaldırdı ve kotumun düğmesini açıp, kotumu ve külodumu dizlerime kadar indirdi, cüzdanından kondom çıkartı. Kondomu açmaya çalışıyordu, aldım elinden, dişimle yırtıp açtım ve sikine geçirdim. O da hemen beni yüzüm ağaça dönük şekilde çevirdi. Ellerimi ağaça yaslayıp biraz eğildim. Sikini arkadan amıma sürtmeye başlayınca ben inlemeye başladım bile. Birkaç kez sürttü sonra sikini amıma soktuğu gibi pompalamaya başladı. Benim de zevk inlemelerim arttı. Çığlıklarım yüksek çıkmaya başlayınca elini ağzıma koydu.
Beni bir 5 dakika öyle siktikten sonra boşaldı, ama ben halen orgazm olamamıştım. Kondomu sikinden çıkarıp bir köşeye attı, kotunu da yukarı çekti ve yerdeki tişörtünü de alıp hiçbir şey demeden gitti. Resmen 15-20 dakikada beni pistte kaptı, öptü, sonra da buraya getirip sikip bıraktı. Ben de hemen üstümü giyip klübe geri döndüm. Kendime bir Kamikaze daha alıp sigara içme bölümüne geçtim, masada oturup içmeye başladım. Ece beni görüp yanıma geldi, yanında adlarının Murat ve Selman olduğunu öğrendiğim iki Türk genci vardı. İkisi de çok yakışıklıydı. Onlar da öğrenciydi, ama bizim gibi Erasmus değil de Full-Time eğitim alıyorlardı.
Ece bana, "Hadi kalk gidelim!" deyince, "Nereye?" diye sordum. "Arkadaşlar bizi evlerine davet etti!" dedi. Anlamıştım, çocuklar bizi eve atıp sikeceklerdi ve ben az önce yaşadığım olayın etkisindeydim ve halen azgınlığım geçmemişti. Ama aklıma Hakan geldi. Yurda dönmek istediğimi söyleyince, Ece, "Dönemezsin, çünkü yurt görevlilerine geç geleceğini bildirmediğin için bu saatte seni kabul etmezler!" dedi. Böyle de bir saçmalık varmış, yani saat 24:00'ü geçince yurtlar kapanıyormuş. Yapacak birşey yoktu. Taksiye bindik. Yolda Selman benim, Murat ta Ece'nin dudaklarına yapıştı, öpüşerek çocukların evinin yolunu tuttuk.
Ev küçük, 1+1, sıradan öğrenci eviydi. Selman beni odasına götürdü. Yatağa uzanıp bir yandan soyunup bir yandan da öpüşmeye başladık. Bana sürekli, "Çok güzelsin, aşkım, bebeğim!" diyordu. İkimiz de çıplak olunca Selman sikine kondom takıp direk amıma girdi ve beni misyoner pozisyonunda sikmeye başladı. Artık ben de ona, "Sik beni aşkım, durma!" diyordum. Yan odadan da Ece'nin de inleme sesleri geliyordu. İkimiz de inleye inleye sikiliyorduk. Selman bacaklarımı omzuna alıp beni sikmeye devam etti. Ben artık aldığım zevkten dayanamayıp orgazm olmuştum. Bir süre beni o şekil siktikten sonra domaltıp, arkadan tekrardan amıma girdi. Yaklaşık 20 dakika sikiş sonrası Selman da boşaldı. İkimiz de yatağa uzandık. Yan odadan da sesler kesilmişti. Birkaç dakika sonra Selman'la Murat yer değiştirdiler. Murat bana geldi, Selman da Ece'ye gitti. Murat gelir gelmez inik olan yarağını ağzıma verdi. Ben de yalayarak tekrar kaldırdım ve direk domalıp içime aldım. Murat ta beni pozisyondan pozisyona sokarak bir yarım saat sikti ve ikimiz de neredeyse aynı anda boşaldık. Yorgunluktan uyuya kalmışım
Sabah uyandığımda Murat'ın kollarında, ona sarılmış halde buldum kendimi. Dün gece aldığım zevki düşündükçe, Hakan'a olan sadakatim gittikçe azalmıştı. O gün akşama kadar, Murat ve Selman benle Ece'yi sikerek resmen seks partisi yaptık. Ben arada Hakan'la görüşmek için dışarı çıkıyor, görüntülü konuşup, tekrar eve giriyor kendimi Selman'ın kollarına atıyordum.
Erasmus boyunca kaç erkekle birlikte oldum anlatamam. Ece ile her haftasonu farklı klüplere gidiyorduk. Kendimi değişik ülkelerden erkeklere ve arada yine Murat'la Selman'a siktiriyordum. Erkek yada kız olsun, Erasmusa gidip te sevgilisini yada nişanlısını aldatmayan yalan söylüyordur. Ben aldattım ve pişman değilim, aksine hayatımın en güzel zamanlarıydı!
[Aleyna]
107 notes · View notes
gorunmezbirkiz15 · 8 months
Text
Ve kitabın sonu şöyle bitiyordu;
"O ilk gördüğü, tanıdığı, güvendiği, sevdiği insan değildi artık. Seven yanılmış, sevilen yabancılaşmıştı..."
157 notes · View notes
tipitip213 · 24 days
Text
Fotoğrafçı ile türbanlı hatun.
Merhaba, adım Vural. 42 yaşındayım ve evliyim. 25 yıldır fotoğrafçılıkla uğraşıyorum. Kendime ait bir stüdyom var. Genelde giyim firmaları için katalog çekimleri yapıyorum. Elbise, mayo vs. çekimleri için gelen modellerle ilişkilerim oldu. Bunlar genelde üniversite öğrencileri olurdu. Yüzü ve fiziği güzel kızlardı çoğu. Karımda bulamadığım cinsel tatmini onlarda buluyordum. İyi kazandığım için maddi problemim yoktu. Ceplerine parayı koyunca onları istediğim gibi sikiyordum. Bir kısmı bakireydi, o yüzden onları sadece götlerinden sikerdim. Bazıları da artık işi orospuluğa vurmuştu. Ben daha bir şey söylemeden amlarını sergilerlerdi. Modellerin soyunma odasına gizli kamera koymuş, onlar soyunurken izler, görüntülerine bakarak da 31 çekerdim. Sikemediklerim için de kendimi böyle avutuyordum.
Bir gün modellik ajansından aradılar. Kıyafet çekimi olacağını söylediler. Firma, çekimi yapılacak elbiseleri getirecek, ajans da fotomodeli gönderecekti. Bir saate kalmadan firmadan geldiler ve elbiseleri bırakıp gittiler. Bu sefer çekim için gelecek modeli beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra orta yaşlı, kapalı bir kadınla genç bir kız geldi. “Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordum. Kadın, “Bizi ajanstan yolladılar, burada çekim yapılacağını söylediler.” dedi. Kız annesiyle beraber gelmişti, 19-20 yaşındaydı. Kız uzun boylu, genç ve güzeldi, ama utangaç ve içine kapanık olduğu da belliydi. Annesi ise 40-42 yaşlarında vardı. Annesinin üzerinde uzun bir etek ve gömlekle, başında renkli bir türbanı vardı. Güneş gözlüklerini türbanının üzerine çıkarmıştı. Ayağında da topuklu ayakkabı.
“Evet, ben de sizi bekliyordum…” dedim. İşyerinde benden başka kimse yoktu, o nedenle çekim esnasında kimse rahatsız etmesin diye kapıyı içerden kilitledim. Daha sonra kendilerine çekimin aşağıda yapılacağını ve oraya inmemiz gerektiğini söyledim. Annesi ve kızı önümden geçip aşağı inerlerken, annesinin sallanan götü sikimin sertleşmesine sebep oldu. İnce eteğinin altından külot izi belli oluyordu. Daha önce de birkaç kez annesiyle gelen kız olmuştu. Ben çekimle ilgili konuları anlattım. Kız başıyla anladığını belli ederken, annesi köşede oturmuş, etrafa bakıyordu. Ben kıza soyunma odasını gösterdim. O sırada annesi, “Elbiseler açık saçık değil, dimi?” diye sordu. Ben de, “Hayır, bu normal bir elbise çekimi, pantolon, gömlek, elbise falan. İsterseniz siz de içeri girip bakın.” dedim. Kadın, “Yoksa babası keser ikimizi!” dedi ve kızıyla beraber içeri girdi.
Birkaç dakika sonra kız üzerinde elbise ile çıktı. Annesi de beraberinde çıkmış, köşede çekimi izliyordu. Ben kızın resimlerini çekmeye başladım. İçerisi oldukça sıcaktı. Kapalı bir ortamdı ve spotlar da sıcaklığı artırıyordu. Klima birkaç gün önce bozulmuştu ve halen yaptıramamıştım. Annesi sonunda, “Ay burası çok sıcak, ben içerde oturacağım.” diyerek soyunma odasına girdi ve çekim boyunca orada kaldı. Çekimler birkaç saat sürdü. Neyse, akşamüzeri işimiz bitti. Kıza ve annesine teşekkür ettim. Beraber ayrıldılar. Ben de yapılan çekimler üzerinde çalışmaya başladım. Saat geç olmuştu ve ben de yorulmuştum. Soyunma odasındaki kameranın kaydını izlemek istedim. Açıkçası bu kızdan iş çıkmazdı, ama en azından vücudunu görmek istiyordum. Aşağı indim. Bilgisayarı açıp izlemeye başladım. Görüntülerde kız üzerindekileri çıkarıp, kıyafetleri giyiniyor, tabii bu sırada sutyen, külotla kalıyordu. Biçimli ve düzgün bir vücudu vardı. Ama görüntülerde beni asıl şok eden annesi olmuştu. Annesi de kızıyla beraber elbiseleri deniyordu…
Kadın önce eteğini aşağı sıyırıp çıkardı. Ardından gömleğini. Sutyen ve külotla kaldı. Biraz göbeği vardı. Vücudu beyazdı, güneş görmemişti. Türbanı halen başındaydı. Askıdaki elbiselerden birini alıp giyinmeye çalışıyordu. Elbise vücuduna biraz dar geldiği için yapamıyor, kızından yardım istiyordu. Bu sırada kızı devamlı, “Anne, ne yapıyorsun, bırak şunları!” diyor, ama annesi “Ne var kız, bir bakayım şöyle!” diyordu. Birkaç gün önce bir mayo çekimi olmuştu ve çekim için getirilen mayo ve bikiniler odada duruyordu, henüz almaya gelen olmamıştı. Kadın bikinilerden birini aldı. (Ben de ekran başında elim sikimde kadını izliyordum!). Sutyenini açınca koca memeleri löpür löpür sallanmaya başladı. Üzerindeki pamuklu beyaz külotu çıkarınca, amı ve götü ortaya çıktı. Amı biraz kıllıydı. Kadın bikini altını alıp giymeye çalıştı, ama biraz küçük geliyordu, yine de giymeyi başardı. Odada aynanın karşısında sağa sola dönüyordu. Bikini altı kadının götünde tanga gibi kalmış, götünün arasına girmişti…
Kızı, “Anne, ne yapıyorsun böyle? Çıkar şunu!” dediğinde, “Kızım ne var? Baban izin vermiyor böyle şeyler giymeme, bir bakıyorum şöyle, nasıl bir şeymiş bu diye. Ne olacak yani, yemedim ya!” diyordu. Görüntülerin sonunda kadının bikinilerden birini kızına belli etmeden çantasına attığını gördüm. Galiba bikini giymeyi çok sevmişti. Kadın bu şekilde elbiseleri, mayo ve bikinileri denemişti. Ve bunu yaparken bütün vücudunu sergilemişti. Amı, götü, memeleri olduğu gibi ortadaydı. Sikim kazık gibi oldu. Koltukta oturmuş, ekran başına kilitlenmiştim. 31 çekmeye başladım…
Ertesi gün dayanamadım ve ajansı arayıp, çekim için gelen kızla görüşmem gerektiğini söyledim. Kızın numarasını verdiler. Biraz sonra tekrar aradım. Kıza ulaşamadığımı, evinin yada bir yakınının telefonunu istedim. Bana annesinin cebini verebileceklerini söylediler. “Olur!” dedim. Numarayı aldım. Annesinin adının da Hayriye olduğunu öğrendim bu arada. Aradım, kendimi tanıtınca hemen hatırladı. Kendisine kızının resimlerini, TV yapımcısı bir arkadaşımın gördüğünü ve çok beğendiğini, kızını bir reklam filminde oynatmak istediğini söyledim. Çok sevindi, kızıyla konuşacağını söyledi. Ben de, “Bu aşamada daha kızınıza haber vermeyin, bu konuyu önce sizinle konuşmamız gerekiyor. Yapımcı arkadaşım yarın öğleye doğru saat 11 gibi burada olacak, gelirseniz kızınızın alacağı ücreti falan detaylı konuşuruz!” dedim. Biraz tereddüt etti, ama işin ucunda iyi para ödeneceğini duyunca, “Tamam, yarın 11’de orada olurum!” dedi. Beklediğim olmuştu. Ertesi gün yapacağım çekimleri iptal ettim.
Sabah erkenden işyerime gittim ve Hayriye’yi beklemeye başladım. Saat tam 11’de geldi. Pembe renkli uzun bir etekle, pembe türbanı vardı. Üzerinde de krem renkli diz altına gelen bir pardesü. Güneş gözlükleriyle birlikte çok seksi görünüyordu. Geçen sefer giydiği beyaz renkli topuklu ayakkabıları yine ayağındaydı. Altına parlak ve ince ten renkli çorap giymişti. Kendisine çay ikram ettim. “Hani, reklamcı arkadaşınız gelmedi mi?” deyince, konuyu daha fazla uzatmanın gereği yok diye düşünerek, soyunma odasındaki kameranın kaydettiği kadının çıplak resimlerini koydum önüne. Resimleri görünce bir anda yüzü değişti, kıpkırmızı oldu. Hiçbir şey söylemiyor, resimlere tek tek bakıyordu. Ben sessizliği bozdum ve “Hayriye hanım, siz mankenliğe bayağı meraklıymışsınız. Üstelik vücudunuz da buna müsait!” dedim. Bunu duyunca bana bağırmaya ve küfretmeye başladı. Elimle ağzını kapadım ve “Bana bak, ya beni memnun edersin, yada bunları kocana gösteririm! Haa, bir tane bikiniyi de çantana attığını görmedim sanma!” dedim.
Bu sefer gözleri doldu ve ağlamaya başladı, “Yalvarırım, böyle bir şey yapma. İstersen para vereyim, ama böyle bir şey mümkün değil. Olamaz!” diyordu. Ben de, “Ne parası ulan, istersen ben sana para vereyim. Seni sikmek istiyorum ben!” dedim. Hayriye ağlamaya devam ederken dükkânın kapısını içerden kilitledim ve “Hadi, bu işi fazla uzatmayalım. Başka şansın yok. Neden kızınla çekimlere geldiğin belli oldu. Nerdeyse bütün mayoları, bikinileri giymişsin!” dedim. Hayriye bana hakaretler, küfürler ediyor, “Çoluğum çocuğum var, yapma, etme!” deyip duruyordu. “Kızımın da görüntüleri var mı?” diye sorunca, “Benim kızınla işim yok, ben seninle ilgileniyorum!” dedim. Ağlamaları biraz kesilmişti…
Onu elinden tuttum ve aşağıya götürdüm. İçerisi karanlıktı, bütün ışıkları açtım. Hayriye’ye platformun ortasına geçmesini söyledim. Ben de makinemin başına geçtim. Hayriye’nin resimlerini çekmeye başladım. Pardesüsünü çıkarmasını söyleyince çıkardı. Pembe uzun eteği ve beyaz gömleği ile kaldı. Dar gömleğinin altından memeleri ve sutyeni belli oluyordu. Türbanı halen başındaydı. Ona, “Gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş aç!” dedim. “Lütfen yapma, ne olur!” dese de, sonunda düğmelerini açmaya başladı. Sikim gittikçe sertleşiyordu, bir taraftan resim çekmeye devam ediyordum. Sonunda düğmeleri tamamen açtı, sutyeni ortaya çıkmıştı. Memeleri sutyeninden taşacakmış gibiydi.
Gömleğini yanlara açmasını, ama çıkarmamasını söyledim. Dediğim gibi gömleğinin önünü yanlara iyice açtı. Bana bakmıyor, sürekli başka tarafa bakıyordu. Bu şekilde de resimlerini çektikten sonra, “Tamam, şimdi çıkar gömleğini!” dedim. Kol düğmelerini açtı ve gömleğini çıkardı. Şimdi üzerinde sadece sutyenle kalmıştı. Ona sürekli, “Sağa dön, sola dön, arkanı dön!” gibi komutlar verdikçe dediklerimi itiraz etmeden yapıyordu. Elimle işaret ederek sutyenini açmasını söyledim. Bu kez itiraz etti, ama ben ısrarlı olduğumu söyledim. Arkadan kopçasını açınca sutyeninden taşan memeleri öne doğru fırladı. Aynen görüntülerdeki gibi dolgun ve büyük memeleri sallanıyordu. Ancak sarkmışlardı. O şekilde de resimlerini çekmeye devam ettim.
Sıra uzun pileli eteğine gelmişti. Eteğini de çıkarmasını istedim. Arkadaki küçük fermuarını açarak eteğini aşağı sıyırdı. Eteği tamamen sıyırıp çıkarınca, diz üstüne gelen parlak naylon çoraplı bacakları ortaya çıktı. Bembeyaz kalçaları gün yüzü görmemişti, üzerinde yine geçen günkü gibi pamuklu, beyaz bir külot vardı. Külot kalçalarını, kasıklarını sıkıyordu. Arkasını dönmesini işaret ettim. Dönünce küçük külotunun koca götünün yarısını anca kapladığını gördüm. Sikim kazık gibi olmuştu ve pantolonum artık rahatsızlık veriyordu. Ben de soyunmaya başladım ve kısa sürede çırılçıplak kaldım. O sırada Hayriye’nin sırtı bana dönüktü. Bana doğru dönmesini söyledim. Dönünce önümde sallanan kalkık yarağımla karşılaştı. Yüzünü elleriyle kapadı ama ben açmasını söyledim…
Yavaşça ellerini yüzünden çekti. Biraz önce yüzüme bakmayan Hayriye bu sefer sürekli bana ve yarağıma bakıp duruyordu. Hayriye’nin amının kılları külotunun kenarlarından belli oluyordu. Kalçalarında alınmamış tüyler olduğunu gördüm. Bu şekilde de resimlerini çektim. Ama benim de sabrım sınırına dayanmıştı. Bir an önce yarağımı amına sokmak için yanıyordum. Bu sefer külotunu çıkarmasını söyledim. İtiraz etmedi. Küçük külotunu kenarlarından tutarak bacaklarından sıyırdı ve çıkardı. Amı etliydi. Am dudakları kahverengi ve büyüktü. Amının etrafındaki kılları epey bir zamandır almadığı belliydi. Yine sağa, sola dönmesini söylüyordum, o da itiraz etmeden dönüyordu. Bu sefer sırtını bana dönüp domalmasını söyledim. Dediğimi yaptı ve ellerini dizlerine dayayarak eğildi. Ben fotoğraf makinesiyle zoom yaparak amına odaklanıyordum. Göt deliğinin etrafı kıllarla çevriliydi. Göt deliği kılların ortasında kara bir çukur gibi duruyordu.
Tekrar doğrulmasını söyledim. Artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum. Kalkık yarağımı sıvazlayarak yanına yaklaştım. Ayağındaki topuklularla boyu 1.75 kadar vardı. Onu elinden tuttum ve köşedeki masaya tutunarak domalmasını söyledim. Domalınca bacaklarını iyice açtım, amı tamamen ortadaydı. Başını arkaya doğru çevirip, “Lütfen söz ver, sadece aramızda kalacak bu olanlar, dimi?” dedi. Ben de, “Sen merak etme!” dedim. Yarağımı tuttum ve yavaş yavaş amına sokmaya başladım. Hayriye, “Ahh, ımm!” diye söylenmeye başladı. Önce yavaş, sonra hızlı hareketlerle amına sokup çıkardıkça, Hayriye de, “Ahh, ımm, ohh!” diye sesler çıkarıyordu. Ben kalçalarından tutmuş onu kendime çekiyordum, yarağımı taşaklarıma kadar amına sokarken onun da zevk aldığı belliydi. Amının içi sıcacıktı ve cayır cayır yanıyordu. Amı yaşından dolayı genişlemişti, yarağımı sokup çıkarırken zorlanmıyordum…
Bir süre sonra Hayriye amını yarağıma bastırmaya başladı. Başını sağa sola salladıkça başındaki türbanı sallanıyordu. Onu hızlı hızlı sikerken masaya sıkıca yapışmıştı, her bir yarak darbemle masa da yerinden oynuyordu. Bir ara türbanının üzerine çıkardığı güneş gözlükleri başından kaydı ve öne doğru fırlayıp yere düştü. Daha önce pek çok kadınla sikiştiğim için deneyimliydim, o nedenle bir makine gibi Hayriye’yi sikmeye devam ediyordum. Onunsa böyle bir sikiş yaşamadığı belliydi. Hayriye sanki nefesi kesilecekmiş gibi soluk alıp veriyor, inliyordu. Bir süre sonra yarağımı amından çıkardım, bana doğru çevirdim. Yüzünü dönünce dudaklarına yumuldum. Vücutlarımız birbirine değdikçe azgınlığım artıyordu. Memelerini göğsümde hissediyordum. Onun da istekli olduğu belliydi. Kollarını boynuma dolamasını söyleyince nefesimi kesecekmişçesine bana sarıldı. Başındaki parlak türbanı tenime değdikçe daha da azıyordum…
Onu kalçalarından tutarak kucakladım. Hayriye bacaklarını belime dolamış, boynuma sıkıca sarılmıştı. Yüzünü, dudaklarını, boynunu öpüp kokladıkça daha da zevk alıyordum. O güne kadar pek çok kadın siktiğim halde böylesine zevk aldığımı hatırlamıyordum. Onu masanın üzerine sırt üstü uzandırdım. Ayağında halen naylon çorapları ile topukluları vardı, o şekilde bacaklarını havaya kaldırdım ve yanlara doğru iyice açtım. Yarağımı yavaş yavaş amına sokmaya başladım tekrar. Hayriye yine inliyordu. Hızlanmaya başladım. Kasıklarım kalçalarına çarptıkça, (şlap şlap şlap) sesleri çıkıyordu. Hayriye masanın kenarlarından sıkıca tutunmuş inliyor, koca memeleri sallanıp duruyordu. Masa, üzerindeki ağırlık nedeniyle gacır gucur sesler çıkarıyor, sanki kırılacakmış gibi yerinde oynuyordu…
Hayriye’nin bacaklarını omzuma attım ve memelerini avuçladım. Bir taraftan yarağımı matkap gibi amına sokup çıkarıyor, bir süre amında bekliyor; bazen yavaş, bazen hızlı hızlı sikmeye devam ediyordum. Hayriye’nin yüzünde ağlıyor gibi bir ifade vardı, masa şiddetle sallandıkça, inlemeye devam ediyor, masaya daha sıkı tutunuyordu. Ben memelerini sıkıca avuçlayıp, yoğurdukça daha büyük bir zevk yaşıyordu. Memelerinin üzerindeki ellerimi sıkıca tuttu, başını sürekli sağa sola sallıyor, derin derin inliyordu…
O zamana kadar pek çok kadın sikmiştim ama böylesi bir zevki hiçbiri bana vermemişti. Hayriye yaşından ve görünümünden oldukça uzak, azgın ve sikişken bir kadındı. Kocasının onu doyuramadığı belliydi. Amının içine girip çıkan yarağım onu zevkin doruklarına uçuruyordu. Şimdi bir eliyle memelerini avuçlamış elimi sıkıca tutuyor, diğeriyle de içinde yarağım çalışan amını üstten ovalıyordu. Her iki bacağı da omzumdaydı. Naylon çoraplı bacakları sikerken öne arkaya gidip geldiğimde, pat pat diye omuzlarıma çarpıyor, yay gibi sallanıyordu. Ayağındaki topuklu ayakkabıları ile birlikte ayakları başımın her iki yanında tavana doğru uzanıyor, sağa sola sallanıyordu. Yüksek topuklu giyen kadınları her zaman sevmişimdir. Şimdiyse ayağında topukluyla bir kadını sikiyordum. Hayriye artık aldığı zevkten inlemeyi bırakmış, adeta çığlık atar gibi sesler çıkarmaya başlamıştı. Koca salonun içinde sesleri duvarlara çarptıkça yankılanıyordu. Sürekli, “Ohh, ahh, uhh, devam et, ahh, ımm!” diye bağıra çağıra inliyordu.
Spotlar yanıyordu, bütün pencerelerde kapalı olduğundan içerisi çok sıcaktı. Dakikalardır Hayriye’yi sikiyordum, ikimizin de vücutları ter içinde kalmıştı. Artık boşalacağımı anlamıştım. Daha da hızlı amının içinde gidip gelmeye başladım. Kalçalarına çarpan ter içindeki vücudum yine (şlap şlap şlap) sesleri çıkarıyordu. Hayriye’nin çığlıkları, inlemeleri birbirine karışmıştı. Bir eliyle halen amını ovalamaya devam ederken, diğeriyle masadan sıkıca tutunmuştu. O esnada yarağımı amından çıkardım, bacaklarını iki yana iyice ayırınca, döllerim yarağımdan büyük bir tazyikle fışkırdı. Döllerim Hayriye’nin yüzüne, boynuna, memelerine, göbeğine bulaşmıştı. Yarağımı kökünden sıvazlayarak tüm döllerimi dışarı çıkarıyor, karnına, amının kıllarına boşaltıyordum. Bu sırada Hayriye de boşalmıştı ve kesik kesik inliyordu.
Boşalmamız birkaç dakika sürmüştü. Üzerine akıttığım döllerim nedeniyle iğrenir gibi olmuştu. Doğrulmak için çabalıyordu. Onu elinden tutup yavaş yavaş kendime çektim. Terden sırılsıklam olan sırtı sanki masaya yapışmış gibiydi. Doğruldu ve masanın üzerinde oturur vaziyette kaldı. Kağıt bir havlu verdim ve bununla yüzündeki, memelerindeki dölleri sildi.
Hayriye’ye sıkıca sarıldım ve “Hayatımda böyle zevk almadım!” dedim. “Ben de öyle! Kocam yıllardır bana böyle bir zevk ve mutluluk yaşatmadı. Zaten son iki yıldır hiç sikişmemiştik!” dedi. “Neden?” diye sordum. “Kendisi hasta, erkekliği öldü. İki yıldır kendi kendimi tatmin ediyorum!” dedi. “Merak etme bundan sonra ben varım. Ne zaman istersen emrindeyim!” dedim mutlulukla. “Hani tek sefer demiştin?” dedi bu kez. Ben de, “Senin tadını bir kere aldım, bir daha bırakmam. Korkma bu yaşananlar aramızda kalacak. Yeter ki sen de iste!” dedim. Boynuma sıkıca sarıldı ve uzun uzun öptü…
Sonra, “Saat kaç?” diye sordu. “İkiye geliyor.” dedim. “Benim gitmem gerek!” dedi. Onu kucakladığım gibi masadan kaldırdım. Bugünlük bu kadar yeterliydi. Sonuçta evli bir kadındı ve aramızda yaşananların ve yaşanacakların bilinmesini istemiyorduk. Bu nedenle ben de sabırlı davranmalıydım. Yoksa aslında istediğim Hayriye’yi defalarca sikmekti. Üzerimizi giyindik ve toparlandık. Birbirimize tekrar sarıldık. Ona, “Beni ne zaman istersen ara!” dedim. “Tamam!” dedi. Ona bir güneş gözlüğü borçlanmıştım, sikişmenin şiddetiyle başından fırlayan güneş gözlüğü yere çarpınca çerçevesi kırılmıştı. Ona, “Gelecek sefer borcumu öderim!” dedim gülerek. Dükkanın kapısını açıp kendisini yolcu ettim.
Hayatımın en zevk verici sikiş deneyimini yaşamıştım. Bir dahaki sikişeceğimiz seferi sabırsızlıkla bekliyorum…
Herkese bol ve güzel sikişler!
132 notes · View notes