Tumgik
#Hadisi Şerif Tirmizî
bi-perva · 5 months
Text
🌊 "Allahım! Bana kendi sevgini ve Senin yanında sevgisi bana fayda verecek kimsenin sevgisini ver."
61 notes · View notes
diyarbendedir · 8 months
Text
Allahım! biz, bu yolculuğumuzda senden iyilik ve takva, bir de hoşnut olacağın ameller işlemeyi nasip etmeni dileriz. Allahım! yolculuğumuzu kolay kıl ve uzağını yakın et!
20 notes · View notes
visalvakti · 10 months
Text
Eğer siz gereği gibi Allah'a güvenip tevekkül etmiş olsaydınız, tıpkı sabahleyin kursakları boş olarak çıkıp akşam dolu olarak dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizleri de rızıklandırırdı.
- Hadisi Şerif-Tirmizî, Zühd, 33
113 notes · View notes
yarigar · 10 months
Text
Tumblr media
*╔═══❖•ೋ° °ೋ•❖═══╗*
İlim öğrenmek için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır.
- Hadisi Şerif-Tirmizî, İlim, 2
*╚═══❖•ೋ° °ೋ•❖═══╝*
4 notes · View notes
yazarmfa · 2 years
Text
Hâkim, hükmünde zulmetmediği müddetçe Allah(ın yardımı) hakim ile beraberdir. Fakat zulümde bulundu mu, Allah ondan yardımını keser, ona şeytan musallat olur. (Hadisi Şerif) Kaynak: Tirmizî, Ahkâm, 4
1 note · View note
emektar · 2 years
Text
Hadisi Şerif-Tirmizî, Birr,36
(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. İyi göremeyen bir kimseye yardımcı olman senin için sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. - Hadisi Şerif-Tirmizî, Birr,36
26 notes · View notes
ah-val · 2 years
Text
Ebû Ümâme radıyallahu anh şöyle dedi:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birçok dua okudu, fakat biz ondan hiçbir şey ezberleyemedik. Bunun üzerine:
- Ya Rasulallah! Pek çok dua okudun, biz onları* *ezberleyemedik, dedik. O zaman Rasûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
- O duaların hepsini içine alan bir duayı size öğreteyim mi? Şöyle deyiniz: "Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in Senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in Sana sığındığı şerlerden ben de Sana sığınırım. Yardım ancak Senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak Sensin. Güç ve kuvvet ancak Allah’ın yardımıyladır.
Cuma: Günlerin Efendisi
Hadisi Şerif
بسم الله الرحمن الرحيم
_Allah Te‘âlâ Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmuştur:_
﴿اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا﴾
⚜ _*“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, o Nebî’ye sürekli salât etmektedirler.
Ey iman etmiş olan kimseler!
Siz de ona salât edin ve tam bir selâmlamakla selâm verin!”
(Ahzap, 56)
⚜“Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirendir.” buyrulmuştur.
(Tirmizî, Vitir, 21/484)
⚜Ebu’d-Derdâ (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır:
“Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir gün şöyle buyurdu:
*‘Cuma günü bana çok salâvât getirin!
Zira o gün, meleklerin hazır ve şâhid olduğu bir gündür.
O gün bir kişi bana salât ettiğinde onun salâtı mutlaka bana arz edilir.
Salâvât getirmeyi bırakıncaya kadar bu durum böyle devam eder.’
Bunun üzerine ben:
‘Vefâtınızdan sonra da mı?’ diye sordum.
Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
‘Evet, vefâtımdan sonra da!
Allah Te‘âlâ peygamberlerin vücutlarını yemeyi yeryüzüne haram kılmıştır.
Allâh’ın Nebîsi hayattadır ve daima rızıklandırılır.’* buyurdu.”
(İbni Mace)
⚜Cuma günü salâvât-ı şerîfe getirmenin fazîleti hususunda Hazreti Ali (Kerremellâhu Vechehû) şöyle buyurmuştur:
“Her kim Cuma günü Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e yüz kere salâvât getirirse, kıyâmet günü mahşer yerine yüzü çok güzel ve nurlu bir kimse olarak gelir. İnsanlar ona gıpta eder ve:
‘Bu zât acaba hangi ameli işliyordu?’
diye birbirlerine sorarlar.”
(Beyhaki)
____________________________
⚜DUADA NE KADAR SALAVAT GETİRMELİYİZ?
Übey bin Kâ‘b -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e:
“–Yâ Rasûlâllah! Ben Siz’e çok salevât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?” diye sordum.
“–Dilediğin kadar.” buyurdular.
“–Duâlarımın dörtte birini salevât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?”diye sordum.
“–Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur.” buyurdular.
“Öyleyse duâmın yarısını salevât-ı şerîfeye ayırayım!”dedim.
“–Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için hayırlı olur.”buyurdular.
Ben yine:
“–Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?” diye sordum.
“–İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için hayırlı olur.” buyurdular.
“–Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde Sana salevât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?”deyince:
“–O takdirde Allah Teâlâ, dünya ve âhirete âit bütün arzularını ihsân eyler ve günahlarını bağışlar!” buyurdular.
(Tirmizî, Kıyâmet, 23/2457; Hâkim, II, 457/3578; Beyhakî, Şuab, III, 85/1418; Abdurrazzâk, II, 214)
____________________________
BİR SALAVAT
SALAVATI FATİH
Allahümme salli alâ ​ Seyyidinâ Muhammedinil fatihı limâ uğlika, vel hatimi limâ sebega, Nasıril hakkı bil hakkı vel hâdii ila sıratıkel mustegıym.
Ve alâ âlihî hakka kadrihi ve mikdârihil aziym.
ANLAMI:
Ey Allahım bütün kilitlenmişleri açan, bütün geçmiş peygamberleri sonlandıran, İslama Senin emrin ile yardım eden ve Senin emrin ile dosdoğru yola ileten Efendimiz Muhammed* *Aleyhisselama ve Onun aline ve ashabına, Onun gerçek kadrinin ve şanının miktarınca salatü selam eyle. Amin
Cumamız ve Ramazanı Şerifimiz hayırlara vesile mübarek olsun.
11 notes · View notes
vural-571-selim · 2 years
Text
Hadisi Şerif-Tirmizî, Zühd,46
Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri bâki kalır: Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle bâki kalır. - Hadisi Şerif-Tirmizî, Zühd,46
14 notes · View notes
menittebeazzikra · 4 years
Text
Allah'ım! Bana Kendi sevgini ve Sen'in yanında sevgisi bana fayda verecek kimsenin sevgisini ver.
Hadisi Şerif-Tirmizî, De'avât,73
227 notes · View notes
yasaraltindag · 3 years
Text
Aşûre günü neler yapılabilir?
* Muharrem ayı ve Aşûre günü oruç tutmak sünnettir. 9+10. Muharrem veyahut 10.+11. Muharrem * Sıla-i rahim yapmalı. Yani salih akrabayı ziyaret edip/arayıp, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. * Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a) * (Tanımadık insanlara dahil) Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte, (Aşûre günü [tanımadık insanlar dahil] on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a) * Kuran okunabilir * Kaza namazları kılınabilir. Ayrıca: Aşure gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek'at namaz kılınır. Muharrem ayının ilk gecesi Tesbih Namazı kılınması tavsiye edilmiştir. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır." (Müslim, Sıyâm, 202-203; Ebû Dâvûd, Savm 55; Tirmizî, Salât, 212; Nesâî, Kıyâmü'l-leyl, 6) * Alışveriş yapılır. O gün, eve ufak-tefek erzak alınmalı, alınırsa bir sene boyunca evde bereket olur. Çoluk çocuğunu sevindirmek! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur) buyuruldu. (Beyheki). Yani: Her kim aşure gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenabı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder. (Hadisi şerif) * Mümkün olduğu kadar çok dua ve zikir yapılır. (DiB İlmihal) * İlim öğrenmeli! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer) buyuruldu. Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun bir kitap, [mesela İslam Ahlakı veya Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye] okumalıdır. (Şir'a) *  Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a) * Gusletmeli. Hadis-i şerifte, (Aşure günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir) buyuruldu. (Şir'a) Kaynaklar: Ayet (Kuran'ı Kerim Fihristine bakınız), Tirmizi/Buhari/Müslim/Elmalı (Fihrist), DiB Yayınların TÜMÜ ve resmi websitesi www.diyanet.gov.tr; ayrıca: http://ayetvehadis.infinityfreeapp.com/
#A
4 notes · View notes
horozmehmetemin · 3 years
Text
MORGDA BEKLETİLEN CESET NASIL KABIR AZABI GÖRECEK?
Kabir azabı var mıdır, varsa bu bedene mi ruha mı yapılacaktır?
Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir. İnsan öldükten sonra kabre konulunca, Münker ve Nekir adında iki melek, kendisine gelerek; "Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin nedir?" diye sorarlar. İman ve güzel amel sahipleri bu gibi sorulara doğru cevap verirler. Bu gibi ölülere cennet kapıları açılır ve Cennet kendilerine gösterilir. Kâfir veya münafık olanlar ise bu sorulara doğru cevap veremezler. Onlara da Cehennem kapıları açılır, oradaki azap kendilerine gösterilir. Müminler nimet içerisinde, sıkıntısız ve huzurlu yaşarken, kâfir ve münâfıklar ise kabirde azap göreceklerdir (bk. ez-Zebîdî, Tecrîdi Sarih, terc. Kamil Miras, Ankara 1985, IV 496 vd.).
Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede; "Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun" (el-Mümin, 40/46) buyurulur. Buna göre kıyamet kopmadan önce de yani kabirde de azap vardır. Peygamber efendimiz; "Allah, iman edenlere bu dünya hayatında ve ahirette, o sabit sözlerinde daima sebat ihsan eder" (İbrahim, 14/17) ayetinin kabir nimeti hakkında indiğini açıklamıştır (Buhârî, Tefsîr, sure: 14).
Kabir azabı ile ilgili hadis kitaplarında pek çok hadis-i şerif zikredilmektedir.
Bunlardan bir kaçı şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (sas) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur" (Buhârî Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26) buyurmuşlardır.
Hz. Peygamber diğer bir hadislerinde şöyle buyururlar: "Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur" (Tirmizî, kıyamet, 26).
Başka bir hadiste de şöyle buyurur: "Ölü mezara konulunca, birine Münker, diğerine Nekir adı verilen siyah mavi iki melek gelir; ölüye derler ki: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" O da şöyle cevap verir. "O, Allah'ın kulu ve Resuludur. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir. Bunun üzerine melekler; Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekte idik", derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler ölüye: " Yat ve uyu " derler. O da; "Aileme gidin de durumu haber verin" der. Melekler ona; "Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et" derler. Eğer ölü münâfık olursa, melekler şöyle der: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" Münâfık da şöyle cevap verir: "Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum. Başka bir şey bilmiyorum. Melekler ona; "Böyle diyeceğini zaten biliyorduk" derler. Daha sonra yere "Bu adamı alabildiğine sıkıştır" diye seslenilir. Yer de sıkıştırmaya başlar. Öyle ki o kimse kemiklerini birbirine geçmiş gibi hisseder. Mahşer gününe kadar bu sıkıntı devam eder" (Tirmizi Cenâiz 70).
Kur'an'da şehitlerin kabir hayatıyla ilgili olarak şöyle buyurulur: "Allah yolunda öldürülenleri, sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar" (Âlu İmrân, 3/169), "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilâkis onlar dirildirler. Fakat siz farkında değilsiniz." (el-Bakara, 2/154).
Kabir azabının yalnız ruha mı, yoksa bedene mi olacağı konusuna gelince:
Ölüm yokluk değildir. Daha güzel bir alemin kapısıdır. Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüşte toprağa giriyor, çürüyor ama geçekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyor.
Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek te inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah Ruh’a münasip daha güzel bir elbise giydirerek, kabir aleminde yaşamını devam ettiriyor. Ruh, mükafatı veya cezayı bu yeni giydiği elbise ile görecektir.
Bu sebeple Peygamberimiz, “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yada Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyurarak, kabir hayatının varlığını ve nasıl olacağını bize haber veriyor.
İmanlı bir insan iyileşmeyen bir hastalıktan ölürse şehittir. Böyle şehitlere manevi şehit diyoruz. Şehitler ise kabir hayatında serbest dolaşırlar. Kendilerinin öldüğünü bilmezler. Sanki yaşadıklarını zannederler. Sadece daha mükemmel bir hayat yaşadıklarını bilirler. Peygamberimiz, “Şehit ölüm acısını hissetmez.” buyurur.
Kur’an-ı Kerim de şehitlerin ölmediği bildirilir. Yani kendilerinin öldüğünün farkında değillerdir. Mesela iki adam düşünün. Rüyada çok güzel bir bahçede beraber bulunuyorlar. Biri rüya olduğunu bilir. Diğeri ise rüya olduğunun farkında değil. Hangisi daha mükemmel lezzet alır? Elbetteki rüya olduğunu bilmeyen. Rüya olduğunu bilen, şimdi uyanırsam şu lezzet kaçacak diye düşünür. Diğeri ise tam ve gerçek lezzet alır.
İşte normal ölüler, öldüklerinin farkında olduğu için lezzetleri ek----. Halbuki şehitler öldüklerini bilmediğinden aldıkları lezzet tamdır.
İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür. Hatta şehitlerin efendisi Hz. Hamza pek çok insana yardım bile etmiştir, ve halada yardım ettiği insanlar vardır.
Ruhlar aleminden anne karnına gelen insanlar, oradan dünyaya doğarlar. Burada buluşup görüşürler. Aynen bunun gibi bu dünyadaki insanlar da, ölüm ile öbür tarafa doğarlar ve orada dolaşırlar. Nasıl ki buradan öbür tarafa gideni uğurluyoruz. Kabir tarafından da buradan gidenleri karşılayanlar var. İnşallah bizleri de başta Peygamberimiz olmak üzere, bütün sevdiklerimiz orada karşılarlar. Yeter ki bizler Allah’a gerçek kul olalım.
Şunu insanlara bir türlü izah edemiyoruz...Kabir azabını,bedenin çekeceğini iddia eden insanlara yani.Peki ölenin bedeni yok olmuş ise ne olacak,deyince,azap çekmeyecek diyorlar....
"Hiç şüphe yok ki, ölü defnedilip arkadaşları, yanından ayrıldıkları zaman; yanından ayrılırken cenazesini kaldırıp kendisini ahirete yolcu edenlerin ayak seslerini işitir.
Peygamber efendimiz (s.a.v) Bedir'de öldürülen kâfirlerin içi taşlarla örülmemiş bir kuyuya atılmasını emretti. Ölümlerinden günlerce sonra gelip başında durdu ve son ferdine kadar, onları teker teker ey falanca oğlu falan şeklinde, isimleri ve babalarının isimleri ile çeğırarark onlara şöyle buyurdu: "Siz Rabbinizin size va'dettiği azabın hak olduğunu gördünüz mü? Hiç şüphe yok ki ben; Rabbimin bana va'dettiği zaferin hak olduğunu gördüm." Bunun üzerine Hazret-i Ömer; "Yâ Resulallah! Sen, leş olmuş bir kimselerle mi konuşuyorsun, dedi". Bunun üzerine Peyganber Efendimiz de cevaben : " Beni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki siz, beni onlardan daha iyi duymuyorsunuz dedi."
Ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata kabir hayatı denilir. Kabir hayatı "berzah" diye de anılmıştır. Bir hadiste "Kabir, âhiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır" (Tirmizî, “Zühd”, 5; İbn Mâce, “Zühd”, 32) buyurularak ölümle âhiret hayatının başladığı ifade edilmiştir. Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizde kalsın veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatını geçirecek ve kıyamet günü diriltilecektir. Genellikle insanlar ölünce kabre konulduğundan bu gibi durumlarda da kabir hayatı ifadesi kullanılmaktadır. İnsan öldükten sonra kabre konulunca Münker ve Nekir adında iki melek kendisine gelerek “Rabb'in kimdir?”, “Peygamberin kimdir?” “Dinin nedir?” diye soracaklar, iman ve güzel amel sahipleri bu sorulara doğru cevaplar verecekler ve kendilerine cennet kapıları açılarak cennet gösterilecektir. Kâfir ve münafıklar ise bu sorulara doğru cevap veremeyecek, onlara da cehennem kapıları açılacak ve cehennem gösterilecektir. Kâfirler ve münafıklar kabirde acı ve sıkıntı içinde azap görürlerken müminler nimetler içerisinde mutlu ve sıkıntısız bir hayat süreceklerdir (bk. Tirmizî, “Cenâiz”,70). Kabir azabı ve nimeti ile ilgili olarak Kur'an'da ve sahih hadislerde çeşitli bilgiler bulunmaktadır.
yakin zamanda olműş babami tabutun icinde donmuş ve karli olarak ellerini dua eder sekilde gördüm
Vefat etmiş olan babayı bu şekilde rüyasında görmek, ona bol bol dua etmek ve kabrini ziyaret etmek manasındadır. Eğer imkanın varsa onun ruhuna olmak üzere sadakalar ver. Allah rahmet eylesin.
Ölüm anında insan cennete veya cehenneme gidecegini görürmü
Ölüm esnasında yani en son anlarında insana amelleri gösterilir. Bunu hisseder veya ahiretten kendisine bazı şeyler gösterilebilir. Bu konu hakkında hadisi şerifler vardır. Zaten ölüm gelip çattı mı artık iş işten geçmiştir ve dünya hayatının sonu gelmiştir.
Tumblr media
3 notes · View notes
withcovert · 3 years
Text
(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır.İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. İyi göremeyen bir kimseye yardımcı olman senin için sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Hadisi Şerif Tirmizî, Birr,3)
4 notes · View notes