Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise:
Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep
gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir.
Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır
ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder.
Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!..
Yaklaşık 3 yıldır severek dinlediğim bir şarkı var. Altın Gün grubunun Kolbastı isimli şu şarkısı. Şarkıyı çok sevip biraz araştırınca aslında bu şarkının, Arif Sağ’ın “Şu Samsunun Evleri” isimli elektrosaz icrasına Barış Manço’nun Dereboyu Kavaklar şarkısının sözlerinin yazılmasıyla oluşturulan bir düzenleme olduğunu öğrendim. Dereboyu Kavaklar’ı zaten biliyordum da Şu Samsun’un Evleri de neyin…
Bazı geceleri sabah edemedim düşünmekten. Üstesinden gelemem dediğim neleri yaşadım kendimden hiç beklemezdim ve geçip gittiler. Derin hasarlar aldı yüreğim ile bedenim, her defasında bir daha toplayamam kendimi sandım ama bırakmadım hep savaştım. Neden ben diye sorgulamadım eğer bunları yaşıyorsam vardır bir sebebi ve benim de sınavım böyledir belki diye düşündüm. Sonu gelmeyecekti elbette biliyordum mücadele etmem gereken çok fazla şey beni bekliyordu gelecekte. Bazı acıları gülüşüme sakladım bazen kendimden bile kaçtım. Hep iyiydim demeyeceğim tabi ki de gözyaşlarım sel oldu, içinde boğulduğum çok an oldu yine umuda tutundum. Bir küçük ihtimali bile sahiplendim sarıldım ona sıkı sıkı, pes etmedim. İçim hala çocukmuş meğer haberim yokmuş.Yaşadıklarım beni çok erken büyüttü. Şimdi iyiyim toparladım, başıma gelenlerle yüzleştim derken bir yenisi daha eklendi üzerine sonra bir yenisi daha işte o zaman anladım kolay olmayacaktı benim hayatım.İçimde bir sızı kocaman bir özlem olacaktı.Bana bir gecenin karanlığında, yalnızlığımda, bazen bir an geldiğinde bazen de ansızın hatırlatacaktı kendini. Dışarıya karşı unutmuşum gibi yapıp güçlü görünecektim sevdiklerim bir de benim adıma üzülmesinler diye mecburdum. Oysa her şeyi unuttuğumu sandığım o anlar, kahkahalarım,yaşama sevincim,içimdeki kelebek,imkansız olsa dahi bir mucize beklemek ne güzeldi. Bitmesin istiyordum o anlar. Geceler hiç karanlık olmasın. Kaplamasın derin düşünceler akılımı. Gözlerimi kapattığımda hemencecik uyuya kalayım istedim hem de kaç gece diledim bunu sayamadım. Uyandığımda doğan güneşe kucak açtığım da oldu yine mi sabah oldu deyip kahrolduğum da oldu. Bazen çareler tükendi peşinden koşmaktan vazgeçtim hayallerimin sonra sarılacak hayallerimden başka bir şeyim olmadığını kabul edip daha çok sarıldım onlara ve sabrettim. Ailemin sevgisi beni güçlü kıldı gözlerine baktığımda biliyordum ben hep yaramaz,neşeli,güleç,sevecen o insandım beni farklı yanlarımla görmeleri onları hep çok üzdü. Çok ihtiyacım olsa da kendimi bırakıp ağlayamadım hıçkıra hıçkıra hakkım yoktu onlarada bunu yaşatamazdım. Düştüm ama kendime duvar oldum yine de kalktım ayağa. Hayatım bir film gibiydi ben izledim müdahale edecek gücü bulamadığım anlarım,hayatımı kontrol ettiğimi sandığım anlardan daha fazlaydı ama kendime söz verdim inancımı asla kaybetmeyeceğim,nefes alırken hiç vazgeçmeyeceğim ve yarınların güzel olabileceği ihtimalinden mucizelere inanmaktan vazgeçmeyeceğim. Bir gün bu dünyada benden geriye sadece adıma ve insanlığıma dair güzel sözcükler olacak bırakabildiğim ve mutluluk duyduğum en güzel hazinem bu olacak. Ne olursa olsun hayat oyunlarına devam edecek fakat bu filmin yönetmeni benim.Geride izlenecek olanlar ise benden kalan, sevdiklerime en güzel sahneler olacak bunu biliyorum ve buna inanmak istiyorum sadece…