Tumgik
#üveit nedir
introduceofficial · 1 year
Text
Üveit Nedir
Üveit Nedir? Göz yuvarlağının orta tabakasını oluşturan uveanın iltihaplanmasına “üveit” adı verilir. Üveit, göz yuvarlağının iç tabakalarının iltihaplanması ile oluşan bir göz hastalığıdır. Bu hastalık, aşırı göz yaşarması, kızarıklık, gözün etrafındaki kızarıklık ve ağrı gibi belirtileri olan bir tür inflamatuar hastalıktır. Üveit, genellikle gözün iç tabakalarının iltihaplanması ile ortaya…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
emrewebtasarim · 10 months
Link
0 notes
saglikevreni · 10 months
Text
Behçet Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?
Tumblr media
Behçet Hastalığı, tekrarlayan ağız ve genital ülserler, göz iltihabı (üveit), cilt lezyonları ve eklem problemleri gibi belirtilerle karakterize edilen kronik bir inflamatuar hastalıktır. Bu hastalık, adını Türk dermatolog Dr. Hulusi Behçet'ten almıştır ve genellikle Akdeniz bölgesinde yaygındır. Bu rahatsızlık, bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu ortaya çıkar. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, enfeksiyonlar ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun rol oynadığı düşünülmektedir. Behçet Hastalığı, çeşitli organ sistemlerini etkileyebilir ve semptomları kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Belirtiler arasında ağızda çıkan ağrılı aftlar, genital ülserler, gözde kızarıklık, bulanık görme, gözde ağrı, deride pişik benzeri lezyonlar, eklemlerde ağrı ve şişlik yer alır. Ayrıca, mide-bağırsak sorunları, damarlarda iltihaplanma, beyin ve sinir sistemi problemleri gibi daha ciddi komplikasyonlar da görülebilir. Behçet Hastalığı tanısı, semptomların ve fiziksel muayenenin yanı sıra bazı laboratuvar testleriyle konulur. Tedavi genellikle semptomlara yöneliktir ve hastalığın seyrini kontrol altına almaya odaklanır. İlaçlar, ağız yoluyla uygulanan veya enjeksiyon şeklinde verilen anti-enflamatuar ilaçlar, kortikosteroidler ve immünosupresanlar gibi çeşitli tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Behçet Hastalığı, kronik bir durum olmasına rağmen, uygun tedavi ve düzenli doktor takibiyle semptomların hafifletilmesi ve komplikasyon riskinin azaltılması mümkündür. Bununla birlikte, her hasta için tedavi planı bireysel olarak belirlenmeli ve multidisipliner bir yaklaşım benimsenmelidir. Behçet Hastalığı, inflamasyonla ilişkili çeşitli semptomlarla kendini gösteren kronik bir hastalıktır. Erken tanı ve uygun tedavi, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve potansiyel komplikasyonları önleyebilir. Bu nedenle, belirtilerinden şüphelenilen kişilerin derhal bir sağlık uzmanına başvurması önemlidir.
Behçet Hastalığı Nedenleri
Behçet hastalığı, otoimmün bir hastalık olarak bilinen ve genellikle damarları etkileyen inflamatuar bir durumdur. Bu hastalığın kesin nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi pek çok faktörün rol oynadığı düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, Behçet hastalığı geliştirme riskini artıran önemli bir faktördür. Araştırmalar, belirli genlerdeki değişikliklerin hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunduğunu göstermektedir. Özellikle HLA-B51 geni, Behçet hastalığı olan bireylerde daha sık görülür. Bununla birlikte, bu genin varlığı hastalığın kesin olarak ortaya çıkacağını göstermez ve başka faktörlerin de etkisi olabilir. Çevresel faktörlerin de Behçet hastalığı gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Örneğin, bazı enfeksiyonlar (örneğin, herpes virüsü), sigara içmek ve bazı ilaçlar Behçet hastalığıyla ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte, bu faktörlerin hastalığa direkt neden olduğu değil, hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyebildiği düşünülmektedir. Bağışıklık sistemi bozuklukları da Behçet hastalığıyla ilişkilendirilmiştir. İmmün sistem normalde vücudu enfeksiyonlara karşı korurken, Behçet hastalığında bağışıklık sistemi yanlışlıkla kendi dokularına saldırmaktadır. Bu durumda, inflamasyon ve damar hasarı meydana gelir. Bağışıklık sisteminin neden bu şekilde tepki verdiği tam olarak anlaşılamamıştır, ancak genetik ve çevresel faktörlerin etkisi olduğu düşünülmektedir.
Tumblr media
Behçet hastalığına yol açan nedenler hala tam olarak anlaşılamamış olsa da genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve bağışıklık sistemi bozukluklarının hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu nedenle, Behçet hastalığına yönelik araştırmalar ve tedavi yaklaşımları, bu faktörleri daha iyi anlamayı hedeflemekte ve hastalığı etkileyen mekanizmaları aydınlatmayı amaçlamaktadır.
Behçet Hastalığının Tanısı Nasıl Konur?
Behçet hastalığı, bir otoimmün bozukluktur ve genellikle kan damarlarını etkileyen yaygın bir inflamatuar durumdur. Bu hastalık, vücudun çeşitli bölgelerinde iltihaplanmaya yol açarak bir dizi belirti ve semptom üretebilir. Behçet hastalığının doğru şekilde tanınması ve teşhisi önemlidir, çünkü erken müdahale tedaviyi kolaylaştırabilir ve komplikasyonları azaltabilir. Behçet hastalığının tanısı, tıbbi öykü alımı, fiziksel muayene ve bazı laboratuvar testlerine dayanır. Hastanın semptomları ve doktorun gözlemleri, tanı sürecinin başlangıcını oluşturur. Genellikle, kişiden ağrı, yorgunluk, deri lezyonları, ülserler, göz problemleri veya eklem ağrıları gibi semptomlar hakkında detaylı bilgi alınır. Fiziksel muayene sırasında, doktor cilt lezyonlarına, ağız yaralarına, göz tutulumuna veya diğer organların etkilenmesine dikkat eder. Ayrıca, hastanın nabzı, kan basıncı ve eklem hareketliliği gibi vitalleri de kontrol eder. Bu gözlemler, klinik tabloyu tamamlamak için değerli bilgiler sağlar. Tanıyı doğrulamak ve diğer olası nedenleri dışlamak için laboratuvar testleri yapılabilir. Kan testleri, iltihaplanma belirteçlerini ölçmek ve bağışıklık sistemi yanıtlarını değerlendirmek için kullanılır. Ayrıca, göz muayenesi, idrar tahlili veya dokuların biyopsisi gibi spesifik testler de gerekebilir. Behçet hastalığının tanısı genellikle semptomların sürekliliği ve farklı organları etkileme eğilimi ile teşhis edilir. Çoğu durumda, tanıya yönelik bir test bulunmamaktadır ve doktorun deneyimi ve bilgisi önemlidir. Bu nedenle, birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcısından bir reumatologa yönlendirme almak önemlidir. Behçet hastalığının tanısı, semptomların dikkatli değerlendirilmesi, fiziksel muayene ve laboratuvar testlerine dayanır. Erken ve doğru bir tanı, uygun tedaviyi başlatmayı mümkün kılar ve hastanın yaşam kalitesini artırabilir. Bu nedenle, herhangi bir şüpheli semptom yaşayan kişilerin bir sağlık uzmanına başvurması önemlidir.
Behçet Hastalığı Tedavisi ve Yönetimi
Behçet hastalığı, inflamatuar bir durum olup, vasküler sistemdeki kan damarlarını etkileyerek çeşitli semptomlara yol açar. Bu rahatsızlık, genellikle ağızda ve genital bölgede yaralar, deride lezyonlar, gözde iltihaplanma, eklem ağrıları ve sindirim sistemi problemleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Behçet hastalığına sahip bireylerin tedavisi ve yönetimi, semptomların şiddetine, yaygınlığına ve etkilediği organlara bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Tedavi yaklaşımları arasında ilaç kullanımı önemli bir rol oynar. Anti-inflamatuar ilaçlar, ağrıyı azaltmak ve inflamasyonu kontrol altına almak için sıklıkla reçete edilir. Steroidler ise daha ciddi semptomların tedavisinde kullanılır. Bununla birlikte, her bireyin tedaviye farklı yanıt verebileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla, doktorunuzla sürekli iletişim halinde olmak ve tedavi planınızı düzenli olarak gözden geçirmek önemlidir. Behçet hastalığının yönetimi ayrıca sağlıklı bir yaşam tarzını içerir. Beslenme düzeninde anti-enflamatuar özelliklere sahip gıdaların tercih edilmesi, stresin azaltılması ve düzenli egzersiz yapılması önerilir. Bunlar, semptomların şiddetini azaltmaya ve genel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir. Behçet hastalığıyla yaşayan kişiler için psikolojik destek de önemlidir. Bu hastalığın belirtileri ve tedavi süreci psikolojik stres yaratabilir. Destek gruplarına katılmak veya bir terapistle görüşmek, duygusal ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olabilir ve hastanın motivasyonunu artırabilir. Behçet hastalığının tedavisi ve yönetimi, bireysel özelliklere ve semptomların ciddiyetine bağlı olarak değişir. İlaç kullanımı, yaşam tarzı değişiklikleri ve psikolojik destek gibi faktörler, hastaların semptomlarını kontrol altında tutmalarına ve yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olabilir. Ancak, en etkili tedavi planını belirlemek için her zaman bir doktorun rehberliği ve takibi gereklidir.
Tumblr media
Behçet Hastalığı Komplikasyonları
Behçet hastalığı, vasküler sistemdeki iltihabi bir durumdur ve genellikle ağız, genital bölgeler ve gözlerde görülen ülserlerle karakterizedir. Bununla birlikte, Behçet hastalığı daha fazla soruna neden olabilir ve çeşitli komplikasyonlara yol açabilir. Birincil komplikasyonlardan biri, gözler üzerinde ortaya çıkan problemlerdir. Behçet hastalarının yaklaşık üçte biri uveit adı verilen göz iltihabına sahip olma riski taşır. Bu durum, gözde kızarıklık, bulanık görme, fotofobi (ışığa karşı hassasiyet) gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Uveit tedavi edilmezse, kalıcı görme kaybına yol açabilir. Beyin ve sinir sistemi de Behçet hastalığından etkilenebilir. Nöro-Behçet olarak adlandırılan bu durumda, baş ağrısı, hafıza kaybı, denge sorunları, felç ve nöbetler gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Beyin damarlarında ve sinirlerde iltihaplanma meydana gelir ve bu da ciddi sonuçlar doğurabilir. Behçet hastası olan bireylerde derin ven trombozu riski artar. Derin ven trombozu, derin venlerde pıhtılaşma olması durumudur. Bacaklarda ağrı, şişme ve kızarıklık gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu durum, akciğer embolisi gibi daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Behçet hastalığına bağlı olarak gastrointestinal sistem de etkilenebilir. Mide ve bağırsak ülserleri, karın ağrısı, kanlı dışkılama, kilo kaybı gibi semptomlara neden olabilir. Ayrıca, mide ve bağırsakların daralmasına veya tıkanmasına yol açabilecek iltihaplanmalar da meydana gelebilir. Son olarak, Behçet hastalığı eklem sorunlarına da sebep olabilir. Eklemlerde ağrı, şişlik ve sertlik ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda eklemlerin hareket kabiliyeti sınırlanabilir ve kronik artrit gelişebilir. Behçet hastalığıyla yaşayan bireyler için bu komplikasyonlar önemli bir endişe kaynağı olabilir. Bu nedenle, hastaların düzenli takip ve tedavi altında olmaları önemlidir. İlaç tedavileri, semptomların kontrol altına alınmasına ve komplikasyon riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Behçet Hastalığında Uzun Vadeli Bakım ve Takip
Behçet Hastalığı, otoimmün bir hastalık olup vaskülit denilen damar iltihabıyla karakterizedir. Bu nadir görülen hastalık, genellikle ülkemizde ve Orta Doğu'da daha sık görülür. Behçet Hastalığı olan bireylerin uzun vadeli bakım ve takibi oldukça önemlidir. Uzun vadeli bakım ve takip, Behçet Hastalığı olan bireylere yönelik tedavi sürecinin etkili bir şekilde yönetilmesini sağlar. İyi bir sağlık ekibi tarafından sağlanan uygun tedavi ve izlem, hastaların semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir ve yaşam kalitelerini artırabilir. Bu süreçte, hasta ve sağlık profesyonelleri arasında güçlü bir iletişim ve işbirliği gereklidir. Hastaların semptomlarını ve ilerlemeyi düzenli olarak rapor etmeleri, tedavinin gerekli ayarlamalarının yapılmasına olanak tanır. Ayrıca sağlık ekibi, hastaların ihtiyaçlarına uygun bir tedavi planı oluşturmalı ve bunu düzenli olarak gözden geçirerek iyileşme sağlamalıdır. Behçet Hastalığı, birçok sistem ve organı etkileyebileceği için multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu nedenle, dermatologlar, romatologlar, göz doktorları, nörologlar ve diğer uzmanlar gibi farklı tıbbi alanlardan oluşan bir ekip, hastaların ihtiyaçlarına en uygun şekilde yanıt verebilir. Uzun vadeli bakım aynı zamanda hasta eğitimini de içerir. Hastalığın semptomları, tetikleyicileri ve yönetimi hakkında hastaların bilinçlenmesi önemlidir. Kendi sağlık durumlarını takip etmeyi öğrenmeleri, semptomların kötüleşmesini erkenden fark etmelerine yardımcı olur ve gerektiğinde tıbbi yardım almalarını sağlar. Behçet Hastalığı olan bireylerin uzun vadeli bakım ve takibi, hastalığın etkilerini kontrol altına almak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için hayati öneme sahiptir. İyi bir sağlık ekibi ve hasta eğitimi ile desteklenen bu süreç, hastaların daha iyi bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olabilir.
Tumblr media
Behçet Hastalığı İle Yaşamanın İpuçları
Behçet Hastalığı, vücutta tekrarlayan ağız yaraları, deri lezyonları, göz problemleri ve eklemlerde ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren kronik bir inflamatuar bir hastalıktır. Bu rahatsızlıkla yaşayanlar için günlük yaşam zorlu olabilir. Ancak, Behçet Hastalığı ile yaşamak mümkün olduğu kadar rahat ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilir. İşte size bu süreçte yardımcı olabilecek bazı ipuçları: 1. Doktorunuzla İletişim Kurun: Behçet Hastalığına sahipseniz, tedavi ve yönetim planınızı doktorunuzla düzenli olarak tartışmanız önemlidir. Belirtilerinizde herhangi bir değişiklik varsa veya yeni semptomlar ortaya çıkarsa, hemen doktorunuza danışmalısınız. Uzmanınızın önerilerine uymak, hastalığınızı kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır. 2. Sağlıklı ve Dengeli Beslenin: Behçet Hastalığıyla beslenme ilişkili olabilir. Anti-enflamatuar özelliklere sahip gıdaları tercih etmek, semptomların şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir. Renkli sebzeler, meyveler, tam tahıllar, sağlıklı yağlar ve protein kaynakları gibi besinlerle dengeli bir diyet oluşturun. Aynı zamanda şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak da önemlidir. 3. Stres Yönetimine Önem Verin: Stres, Behçet Hastalığı semptomlarını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Stresi azaltmak için gevşeme teknikleri, meditasyon, yoga veya egzersiz gibi yöntemlere başvurabilirsiniz. Kendinize zaman ayırmak, hobilerle uğraşmak ve destekleyici bir sosyal çevre oluşturmak da stresi kontrol etmeye yardımcı olabilir. 4. Düzenli Egzersiz Yapın: Fiziksel aktivite, Behçet Hastalığı ile yaşarken vücudu güçlendirmek ve genel sağlığı iyileştirmek için önemlidir. Ancak, aşırı egzersizden kaçınmak ve bedeninizi dinlemek de önemlidir. Doktorunuzla konuşarak uygun bir egzersiz planı oluşturabilirsiniz. 5. Göz Sağlığınıza Dikkat Edin: Behçet Hastalığı bazen gözleri etkileyebilir ve görme problemlerine yol açabilir. Gözlerinizi düzenli olarak kontrol ettirmek, doktorunuzun önerdiği ilaçları kullanmak ve güneş gözlüğü takmak gibi önlemler alarak göz sağlığınızı koruyabilirsiniz. 6. Destek Gruplarından Faydalanın: Behçet Hastalığı ile yaşayan insanlarla iletişim kurabileceğiniz destek gruplarına katılmak, deneyimleri ve tavsiyeleri paylaşmanıza yardımcı olabilir. Bu gruplar, duygusal destek sağlayabilir ve hastalıkla baş etme sürecinde size ilham verebilir. Behçet Hastalığıyla yaşarken, tedavi planınıza sadık kalmak ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapmak önemlidir. Doktorunuzun rehberliğinde kendinize iyi bakmak, semptomların kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir ve hayat kalitenizi artırabilir. Behçet hastalığından şüpheleniyorsanız mutlaka doktorunuza başvurmalısınız. Sağlık Bakanlığı üzerinden randevu alarak doktorunuza başvurabilirsiniz. Hastalıklar ile ilgili yazılarımıza göz atmak isterseniz Hastalıklar kategorimizi inceleyebilirsiniz. Read the full article
0 notes
seoozgunmakale · 1 year
Text
Tumblr media
Üveit, gözün içindeki bezlerin enflamasyonu olan ciddi bir kronik inflamatuar hastalıktır.
Bu hastalık, gözün içindeki çeşitli yapıları etkileyebilir ve görmeyi olumsuz etkileyebilir.
Üveit, gözün içindeki bezlerin inflamasyonuna neden olan viral, bakteriyel, mantar veya sistemik hastalıklardan kaynaklanabilir.
Genellikle üveit, özellikle çocuklarda görülür ve ciddi komplikasyonlara yol açma riski vardır.
Gözün içindeki iltihaplanmış bezler, gözün fonksiyonunu bozabilir ve görme kaybına neden olan ciddi bir durum oluşturabilir.
Üveit hastaları, düzenli olarak göz hekimine görünmeli ve tedavilerine uyum sağlamalıdır.
Göz sağlığını korumak için, üveit hastalarının enfeksiyonlarını kontrol altında tutmak ve gözlerinin güvenli bir şekilde korunmasına özen göstermeleri önemlidir.
Makalenin devamı için;
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Konjonktivit Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Konjonktivit Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Gözün beyaz kısmının üstünde yer alan şeffaf tüle benzer dokunun ve göz kapaklarının enfekte olması konjonktivit olarak adlandırılır. Bu durum göz içinde kızarıklığa neden olur.
Konjonktivit neden olur? Alerjik, bakteriyel ya da virüslere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Hava kirliliği, sigara dumanı ve polenler de konjonktiviti tetikleyebilir. Ayrıca:
Temiz olmayan ellerle göze dokunma Üst solunum yolları enfeksiyonları Konjonktiviti olan kimselerle aynı havuza girmek Kirli ortamlarda bulunmak Göze yabancı cisim kaçması Gözyaşı üretiminin yetersiz olması Kişinin polenlere alerjisinin olması Gözlerin kimyasal madde ile temas etmesi Kontakt lensin hıjyenik kullanılmaması Güneş veya rüzgar nedeni ile gözlerin aşırı kuruması nedeni ile de konjonktivit olabilir.
Konjonktivit belirtileri
Gözlerin kanlanması Gözlerde kızarıklık Çapaklanma Gözde Sulanma Kızarıklık Kaşıntı Gözlerde yanma veya batma Gözde yabancı cisim hissi Göz kapağında ödem Işığa karşı hassasiyet Gözden akıntı gelmesi
Konjonktivit tedavisi Konjonktivitin oluşma nedenine göre tedavisi farklıdır. Göz sağlığı ve hastalıkları uzmanı muayene etmeden tedavi vermek doğru değildir. Konjonktivit tedavisinde medikal tedaviye başvurulur. Medikal tedavinin yanı sıra şu önlemlerin alınması önemlidir:
Kaynatıp ılıtılan temiz su ile gözlerin yıkanması Ellerin düzenli olarak sabunlu suyla temizlenmesi Tek kullanımlık kağıt havlu kullanılması Gözlerin ovuşturulmaması Kullanılan yastığın kimseyle paylaşılmaması Kontakt lens kullanılıyorsa ara verilmesi
Kırmızı göz hastalığı nedir? Gözün kızarması olarak adlandırılan kırmızı göz, konjonktivit haricinde aşağıdaki nedenler dolayısı ile olabilir:
Gözde yabancı cisim Glokom atağı Üveit Gözde subkonjonkival hemoraji Göz yorgunluğu Tiroit Bazı romatizmal hastalıklar
Konjonktivit çeşitleri
Alerjik konjonktivit: Belirtileri gözde sulanma, kasıntı ve kızarıklıktır. Kaşıntı en önemli belirtisidir. Ayrıca ışık hassasiyeti ve gözde yabancı cisim hissi de olabilir. Göz kapaklarında şişme görülebilir.
Alerji kaynaklı konjonktivit bulaşıcılık göstermemekle birlikte kalabalık ortamlarda, el ile temasın ardından gözlere dokunulmakla bulaşıcılık gösterebilir. Ayrıca polen, toz ve evcil hayvan tüyüne bağlı da alerjik konjonktivit görülebilir. Tedavi edilmezse gözde kalıcı hasara neden olabilir.
Viral konjonktivit: Çoğunlukla adenovirüslerin neden olduğu olduğu konjonktivittir. Genellikle solunum yolları enfeksiyonlarının yoğun olduğu dönemlerde ve yurt dışından viral enfeksiyon ile gelen kişilerle aynı ortamda bulunuldugu zamanlarda bulaş olur.
Son derece bulaşıcıdır. Öksürme ve hapşırma ile bulaş harici, konjonktivit olan kişinin havlu veya kişiye özel malzemeleri kullanma, tokalaşma sonrası göz ile temas ile de bulaşabilir.
Bakteriyel konjonktivit: Adından da anlaşılacağı üzere bakterilerin neden olduğu konjonktivittir. Adenovirüsler gibi bulaşıcılık oranı yüksektir. Tedavi edilmezse gözde kalıcı hasarlar bırakabilir.
El hijyenine dikkat etmek, çok kalabalık ve kirli ortamlarda bulunmamak ve mikroplu makyaj malzemelerini kullanmamak gerekir. Kızarıklık, batma, sulanma yanında gözde sarı - yeşilimsi bir akıntı da görülebilir.
Mukopürülan konjonktivit: Mukopürülan akıntı vardır. Otitis media ile bağlantılı olabilir. En sık çocuklarda görülür.
Atopik konjonktivit: Alerjik nedenlerle ortaya çıkan bir konjonktiva inflamasyonudur. Gözde tahrişe bağlı da gelişebilir. Göze kimyasal madde sıçraması ve göze yabancı madde teması da neden olabilir.
Geçmeyen konjonktivit Konjonktivitlerin tedavi süreleri ortalama 4 ile 8 gün arasındadır. Bu süreler içinde geçmeyen konjonktivitleri tekrar kontrol etmek, beraberinde eklenen blefarit (kirpik dibi iltihabı) ve dakriosistit (göz yaşı kanalı enfeksiyonu) gibi kronik hastalıkları da kontrol ve tedavi etmek gerekir.
Yenidoğan konjonktiviti Pirulan akıntı ihmal edilir veya tedavide geç kalınırsa kornea epiteline penatre olabilir. Bebeğin göz kapaklarında ve kirpiklerinde iltihaplı sıvı birikir. Ödem de olabilir.
Unutulmamalıdır ki her göz enfeksiyonun tedavisi farklıdır. Muayene edilmeden tanı konulması ve tedavi edilmeye çalışılması geri dönüşü olmayan problemlere neden olabilir.
0 notes
sadekadinlarr · 5 years
Link
Bu meyve aynı zamanda yaşlanmayı geciktiriyor. Kilo kontrolünü sağlamanızda yardımcı oluyor. Aynı zamanda yüksek antioksidan deposudur. Aronia meyvesini çay, reçel ya da şerbet olarak da tüketebilirsiniz. Yapılan araştırmalarda  aronia meyvesinin bazı hastalıkların riskini azaltma potansiyeli olduğu ortaya çıktı. Kandaki kolesterol oranının düşürülmesi, kolon kanseri, kalp hastalıkları, kronik enflamasyonlar, gastrit mukoza rahatsızlıkları (peptik ülserler), kardiyovaskuler hastalıklar, göz enflamasyonlari (üveit) ve karaciğer yetmezliklerinde faydalı olabileceği ve yaşlanmayı, Alzheimeri önlemede yardımcı etkileri olduğunu göstermektedir.
0 notes
doctor29m · 4 years
Video
Üveit nedir? https://www.instagram.com/p/CBrGwwIHSMr/?igshid=11jiody00z09w
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Juvenil İdiopatik Artrit (JIA) Nedir?
Juvenil idiopatik artrit (JIA), kalıcı eklem iltihabı ile karakterize kronik bir hastalıktır. Eklem iltihabının tipik bulguları ise ağrı, şişme ve hareket kısıtlılığıdır.
Hastalığın nedenleri nelerdir?
Kronik artritlerin, bağışıklık sistemimizin yabancıyı kendi hücrelerinden ayırma kapasitesini kaybederek kendi eklem elemanlarına saldıracak şekilde anormal bir yanıt geliştirmesinin bir sonucu olduğuna inanılır. Bu nedenle, JIA ve benzerleri, kendi vücudunun organlarına zarar veren bağışıklık sistemi sonucu ortaya çıkan hastalıklar anlamına gelen “otoimmün” hastalıklar olarak adlandırılır.
Prof. Dr. Oğuz Söylemezoğlu
Nasıl tanı konur?
Hastalık 16 yaşından önce başlamış ve 6 haftadan uzun sürmüşse ve nedenleri bilinmiyorsa JIA düşünülür.  JIA terimi, çocuklukta ortaya çıkan ve kaynağı bilinmeyen bütün kalıcı artrit çeşitlerini içerir. JIA başlığı altında değişik artrit çeşitleri tanımlanmıştır 
Eklemlere ne olur?
Eklem içindeki sinovyal sıvının miktarı artarken, normalde çok ince olan eklemi saran sinovyal zar kalınlaşır ve iltihabi hücrelerle dolar. Bu, şişkinlik, ağrı ve hareket kısıtlılığına neden olur. Eklem iltihabının karakteristik bir bulgusu da uzun süreli istirahattan sonra ortaya çıkan eklem sertliğidir. Eklem tutukluğu, bu yüzden özellikle sabahları görülür Eğer doğru tedavi edilmezse, eklem iltihabı sonucu sinovyal zar çok kalınlaşabılır ve buradan salınan çeşitli maddeler eklem kıkırdağında ve kemikte aşınmaya yol açabilir.
Hastalığın değişik tipleri var mıdır?
JIA’nin çeşitli değişik tipleri vardır. Ayrım esas olarak ateş, döküntü, perikardit (kalp zarının iltihabı) gibi sistemik bulguların olup olmamasına ve tutulan eklemlerin sayısına (oligoartiküler ya da poliartiküler JIA) göre yapılır. Sistemik JIA Artritin yanı sıra sistemik bulguların varlığı ile karakterizedirGenellikle poliartiküler olan artrit (5 ya da daha fazla eklemi tutan), hastalığın baslangıcında olabilir ya da sonra ortaya çikabilir. Hastalık her yaştan çocuğu etkileyebilir.
Poliartiküler JIA Hastalığın ilk 6 ayında, yukarıda söz edilen sistemik bulgular olmaksızın 5 ya da daha fazla eklemin tutulumu ile karakterizedir. 
Oligoartiküler JIA Hastalığın ilk 6 ayında sistemik bulgular olmaksızın 5’ten daha az eklemin tutulumuyla karakterizedir. Büyük eklemleri (dizler ve ayak bilekleri) asimetrik şekilde tutar. Oligoartrit genellikle 6 yastan önce baslar ve kızlarda daha çok görülür. 
Hastaların önemli bir kısmında ciddi göz komplikasyonları gelişebilir. En önemlisi, gözü saran bir tabaka olan ve kendi damar yatağını içeren uveanın ön bölümünün iltihabıdır (anterior üveit). 
source https://saglik.kocaali.com/juvenil-idiopatik-artrit-jia-nedir/
0 notes
babaanneminagrilari · 6 years
Text
Babaannemin Ağrıları
Romatizma Nedir?
Romatizma hemen hemen her yaşta görülen ve savunma mekanizmasında çeşitli bozukluklara yol açabilen bir hastalıktır. Toplumda çoğunlukla romatizmaya sıcak ya da soğuk havanın neden olduğu düşünülse de bu yanlış bir kanıdır. Romatizmakilolu kişilerde daha fazla ağrıya neden olup, eklemlerde şişlik, sıcaklık ve ağrı ile kendisini gösterir, tedavi edilmediğinde ciddi rahatsızlıklara neden olur.
Romatizmakelime olarak eski Yunan kökenli olup, eklemlerde kötü özellikli iltihaplı sıvı birikmesi anlamına gelir. Romatizmal hastalıklar genel olarak kronik (süreklilik gösteren) hastalıklardır. Yani bir kişiye romatizmal hastalık tanısı konduğunda, bu kişi bir anlamda hastalıkla yaşamayı öğrenmelidir. Romatizma sürekli ve düzenli olarak, doktor takibi ve ilaç kullanımını gerektirir.  
Romatizma Belirtileri
Romatizma belirtileriarasında kas güçsüzlüğü, kas ağrısı, sırt ve bel ağrısı, ciltte döküntüler, tırnak değişiklikleri, deri sertliği, gözyaşı azalması, ağız kuruluğu, gözlerde kızarıklık, görmede ani azalma ve kayıp, uzun süreli yüksek ateş, parmaklarda renk solması, solunum sistemi ile ilgili belirtiler (Nefes darlığı, kuru öksürük, kanlı balgam vb.) görülür. Aynı zamanda;
sindirim sistemi şikayetleri,
böbrek fonksiyonlarında azalma,
nörolojik belirtiler (Felç, bilinç değişiklikleri vb.)
kalp ve dolaşım sisteminde yaşanan olumsuzluklar (Damarlarda pıhtı oluşumu, nabız kaybı vb.)
da romatizmal hastalıklarının belirtilerindendir. Kendine has belirtileri bulunan ve organ tutulumlarına neden olan romatizmal hastalıkların tedavisi, günümüz koşullarında artık mümkündür. Eklem ve omurga romatizması yaşan kişilerde sıklıkla görülen şikayetler şöyle sıralanabilir;
Eklemlerde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı
Sabahları eklemlerinde sertlik olması, daha sonra yavaş yavaş gevşemesi
El parmaklarında soğukta beyazlaşma, sararıp solma
Cilt altında bezeler
Güneşte ciltte aşırı duyarlılık ve yaralar gelişmesi
Ellerde veya vücudun herhangi bir yerinde deride sertlik
Güçsüzlük, merdiven inip çıkamama, oturup kalkamama ve kaslarında ağrı - özellikle sabahları daha belirgin bel ağrısı ve tutukluk hali - Gözlerinde sık sık iltihaplanma (üveit)
0 notes
tipoloji-blog · 6 years
Text
Göz Ağrısı
Tumblr media
Göz ağrısı, neredeyse herkesin hayatının bir noktasında yaşadığı bir rahatsızlıktır. Bazen kendi başlarına zararsız olabilirler, ama aynı zamanda daha ciddi bir şeyin işareti de olabilirler. Göz doktorunuz neler olup bittiğini çözebilir ve sizin için doğru tedaviyi bulabilir. Bazenağrı, gözünüzdeki veya çevresindeki parçalardan kaynaklanan bir problemden kaynaklanır: Kornea: Gözünüzün ön tarafındaki ışığı odaklayan şeffaf pencere Sklera: Gözlerin beyazları Konjonktiva: Skleranızın ve göz kapağınızın içinde bulunan ultra ince kaplama Iris: Gözünüzün renkli kısmı, ortadaki gözbebeği Yörünge: Kafatasınızdaki göz ve kaslarının bulunduğu kemikli bir mağara (göz yuvası). Ekstraoküler kaslar: Gözlerinizi döndürürler. Sinirler: Gözünüzden görsel bilgiyi beyninize taşırlar. Gözkapağı: Gözlerinizdeki nemi koruyan ve yayan dış kaplamalar.
Genel Göz Problemleri
Konjonktivit (pembe göz): Bu konjunktivanın iltihaplanmasıdır. Alerji veya enfeksiyonlardan (viral veya bakteriyel) olabilir. Konjonktivada kan damarları şişer. Bu, gözünüzün genellikle beyaz olan kısmının kırmızı görünmesini sağlar. Pembe göz rahatsızlığı göz ağrısı nedeni olabilir. Kornea sıyrıkları: Bu, gözünüzün bu kısmında bir çizik için kullanılan bir terimdir. Küçük görünüyor olabilir ama acıtabilir. Bunu yapmak da çok kolay. Sürtünürken gözlerinizi çizebilirsiniz. Doktorunuz size antibiyotik damlası verecektir. Daha fazla sorun yaşanmadan birkaç gün içinde iyileşmesi gerekir. Korneal enfeksiyonlar (keratit): Bir iltihaplı veya enfekte kornea bazen bakteriyel veya viral bir enfeksiyondan kaynaklanır. Lenslerinizi bir gece çıkarmazsanız veya kirli lensler takıyorsanız, enfeksiyon kapma olasılığınız daha yüksek olabilir. Yabancı cisimler: Gözünüzdeki kir gibi şekler tahrişe neden olabilir. Gözyaşları veya suyla durulamaya çalışın. Aksi durumda gözünüz çizilebilir. Glokom: Gözünüzde sıvı birikmesine neden olabilecek bir durumdur. Bu optik sinirlerinize baskı uygular. Eğer tedavi edilmezse, görüş kaybı yaşanabilir. Çoğu zaman erken belirtiler yoktur. Ancak akut açı kapanması glokomu denilen bir tür, gözünüzün içindeki ani basınç artışına neden olur. Semptomlar arasında şiddetli göz ağrısı, bulantı ve kusma, baş ağrısı ve kötüleşen görme bulunur. Bu acil bir durumdur. Körlüğü önlemek için mümkün olduğunca çabuk tedavi gerekir. Iritis veya üveit: Gözünüzün içinde, travma, enfeksiyon veya bağışıklık sisteminizdeki problemlerden kaynaklanan iltihaplanma. Semptomlar ağrı, kırmızı göz ve çoğu kez daha kötü görme içerir. Optik nörit: Göz küresinin arkasından beyninize giden sinir iltihabı. Genellikle çoklu skleroz veya enfeksiyonlar ile suçlanır. Semptomlar, bir yandan diğerine baktığınızda görme kaybı ve bazen derin rahatsızlıktır. Sinüzit: Sinüslerden birinde bir enfeksiyon. Basınç gözünüzün arkasında biriktiğinde, bir veya iki tarafta ağrıya neden olabilir. Stye: Bu, göz kapağınızın kenarındaki hassas bir yumrudur. Bir yağ bezi, kirpik veya kıl folikülü enfekte veya iltihaplandığında oluşur. Bu durum da istenmeyen göz ağrısı ile sonuçlanabilir.
Göz Ağrısı Tedavisi
Sebepler değişebileceği gibi, tedaviler de değişir. Tedavi için doktorlar göz ağrısının spesifik nedenini hedef alırlar. Konjonktivit: Antibakteriyel göz damlaları, bakteriyel konjunktiviti tedavi edebilir. Göz damlaları, bir hap veya bir şurup şeklinde antihistaminikler, alerjilerden konjunktiviti geliştirebilir. Kornea sıyrıkları: Bunlar zamanla kendi kendine iyileşir. Doktorunuz antibiyotik merhem veya damla yazabilir. Glokom: Göz damlası ve muhtemelen basıncı düşürmek için haplar alırsınız. İşe yramazsa , ameliyat gerekebilir. Enfekte kornea: Antiviral veya antibakteriyel göz damlası gerekebilir. Iritis: Doktor bunu steroid, antibiyotik veya antiviral göz damlaları ile tedavi edecektir. Optik nörit: Kortikosteroidlerle tedavi edilir. Styler: Birkaç gün boyunca evde sıcak kompresler kullanın. Göz ağrısının nedenlerini belirlemenin ve doğru tedaviyi almanın tek yolu bir doktora görünmektir. Görüşünüz değerlidir. Göz ağrısını ciddiye alarak gözlerinizi koruyun.
Göz Hastalıkları ve Koşullarının Tespiti
İnsan nüfusu ya��landıkça, göz hastalıklarından kaynaklanan görme kaybı daha da artıyor. Ulusal Göz Enstitüsü (NEI) ve CDC'ye göre: Yaklaşık 3,4 ila 4,1 milyon Amerikalı yaşları 40 yaş ve üstü kördür veya görme azlığı yaşamaktadır. Bu 28 kişide yaklaşık 1'dir. 2020'ye kadar, bu sayı %60'lık bir artışla 5,5 milyon olabilir. NEI, 40 yaşın üzerindeki insanlarda en yaygın göz hastalıklarını tespit etmiştir: Yaşa bağlı makula dejenerasyonu Katarakt Diyabetik göz hastalığı Glakom Göz rahatsızlıklarını erken teşhis etmek ve görme kaybını önlemeye yardımcı olmak için 40 yaşındayken temel bir göz muayenesi yaptırmalısınız. Eğer bir göz sorunu için yüksek risk altındaysanız, yıllık ziyaretler tavsiye edilir. Herhangi bir sorun yoksa, doktorunuzu 54 yaşına gelene kadar 2 ila 4 yılda bir görmelisiniz. Daha sonra ziyaretler her 1-3 yılda bir olacak şekilde daha sık olmalıdır. 65 yaşına geldiğinizde 1 ilâ 2 yılda bir doktorunuz görünmelisiniz.
Gözleriniz ve Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu
Yaşa bağlı maküler dejenerasyon (aynı zamanda maküler dejenerasyon, AMD veya ARMD olarak da adlandırılır) görme keskinliğini kontrol eden gözün retinasının küçük merkezi alanı olan makulada bozulmadır. Makula'nın sağlığı, okuma, yüzleri tanıma, araç ulanma, televizyon izleme, bilgisayar kullanma ve ince ayrıntıları görmemizi gerektiren herhangi bir görsel görevi yerine getirme yeteneğimizi belirler. Makula dejenerasyonu, yaşlı insanlar arasında görme kaybının önde gelen nedenidir ve nüfusu yaşlı olan ülkelerde, AMD'den etkilenen insanların sayısının önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artması beklenmektedir.
Göz Lekesi Nedir?
Göz lekeleri nadirdir, ancak melanom adı verilen bir kanser türüne dönüşebilirler. İki tür göz çilli vardır. Biri teknik olarak nevus olarak bilinir. Cildinizdeki mollere benzerler. Bu nevüslerin bazıları (nevüs çoğulluğu) kolayca tespit edilir. Ama diğerleri gözünüzün arkasına gizlenmiş durumda, göz doktorunuz hiç kimseyi görmeyecek. Nerede olduklarına bağlı olarak farklı isimler var: Konjonktival nevüs: Gözünüzün yüzeyinde bulunur. Iris nevus: Gözünüzün renkli kısmında bulunur. Koroidal nevüs: Retinanızın altında (gözünüzün arkasında) bulunur. Nevi sarı, kahverengi, gri veya renklerin bir kombinasyonu olabilir. Cildinize ve gözünüze renk veren melanositler adı verilen özel hücreler tarafından üretiliyorlar. Bu hücreler genellikle dağılır, ama eğer yeterince toplanırlarsa, bir nevüs oluştururlar. Diğer göz lekerine iris çilleri denir. Bunlar gözünüzün renkli kısmında küçük lekelerdir. Onlar, cildinizdeki lekelerden ziyade çok daha fazla şey gibi gözüküyorlar. Sadece gözünüzün yüzeyinde ve şeklini etkilemiyorlar. Tüm insanların yaklaşık yarısı iris çillidir. Doğumdan önceki bazı nevus tipleri, iris çillerinin yaşlı yetişkinlerde ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir.
Göz Lekeleri Neden Oluşur?
Doktorlar, bazı kişilerin neden göz lekelerine sahip olduğunu ve bazılarının neden olmadığını bilemyorlar, ancak birkaç şey şansınızı etkileyebilir: Irk: Koroidal nevüs - gözünüzün arkasında - beyaz insanlarda siyah insanlardan çok daha yaygındır. Güneşe maruz kalma: Güneşe maruz kalmak nevüs olasılığını artırabilir ve iris lekelerini güneşle ortaya çıkmaya bağlı olduğuna dair kanıtlar vardır. 2017 yılında yapılan bir çalışmada, güneşte daha fazla zaman harcayan insanların daha fazla iris lekesi olduğu bulunmuştur.
Göz çillerinin tedaviye ihtiyacı var mı?
Çoğu bunu yapmazlar - zararsızdırlar, tıpkı cildinizdeki çoğu ben ve çil gibi. görüşünüzü etkileme veya herhangi bir soruna neden olma olasılığı yoktur. Göz lkeleri için tedaviye gereksinim duymanızın tek nedeni, doktorunuzun bir melanom olabileceğini düşünmesidir. Kaynaklar: 1, 2, 3 Read the full article
0 notes
doktorix · 7 years
Text
Behçet Sendromu (Hastalığı) Nedir ? & Behçet Sendromu Tedavisi
Türk Dermatoloji profesörü Hulusi Behçet’in tanımladığı bir hastalıktır. Kısaca bir özetleyelim bu kötü huylu olmayan hastalığı.
Behçet sendromu nedir ?
Behçet sendromu, klasik olarak tekrarlayan ağız ülseri (aftöz ülserler, ağrıyan yaralar), genital ülserler ve üveit(uvea adı verilen gözün gözbebeği çevresinde bulunan bir bölgenin iltihabı) içeren üçlü bir triadla karakterizedir, yani 3 belirti…
View On WordPress
0 notes
Text
Üveit Nedir? Üveit Tedavisi
Üveit Nedir ?
Üveit, iltihap veya kan temin etmekle sorumlu göz yapısının şişmesine işaret eden genel bir terimdir. Bu yapı topluca silyer cisim, büyüks ve koroideayı içine alan uvea alanı olarak tanımlanır. Üveit, etkilediği yapı, temel sebebi ve süreğen veya akut olmasına bağlı olarak sınıflandırılır. Üveit’in dört ana kategorisi vardır. İritis olarak bilinen ve en yaygın görülen Ön Üveit, büyüks ve silyer cisimi içine alır. Orta Üveit; silyer cisim, vitreus ve retinayı etkiler. Arka Üveit; retina, koroidea ve optik sinirleri kapsar. Diffüz Üveit ise gözün ön ve arka tarafındaki yapılarını da etkiler.
  Üveit’in en çok rastlanan sebebi, enfeksiyon ve temel bir hastalık olmasıdır. Ancak bazen sebebinin bilinmediği de olabilir. Genellikle 20 ile 50 yaş arasındaki kişileri etkiler.
BelirtilerÜveit çeşitlerine bağlı olarak belirtiler de değişiklik göstermektedir.
Üveit’in Çeşitleri
Ön Üveit
    Işık titiziyeti     Bulanık görüş     İris etrafında kırmızılık     Ağrı     Küçük pupil (Göz Bebeği)     Yüksek göz içi basıncı (GİB)
Orta Üveit
    Genellikle her iki gözün etkilenmesi     Bulanık görüş     Arka vitreus dekolmanı
Arka Üveit
    Bulanık görüş     Acı (şayet optik sinirler kapsıyorsa)
Diffüz Üveit
    Ön, Arka ve Orta Üveit’in bütün belirtilerinin kombinasyonu
Teşhis
Üveit hastalığı, oftalmoskop ve biyomikroskop ile yapılan göz muayenesi ile teşhis edilebilir. Muayenede, görüş yetisi ve göz içi basıncı da değerlendirilir. Bazı durumlarda, hastalığın temel sistematik bir hastalık veya enfeksiyon olduğunu saptamak için testler istenebilir.
Tedavi
Üveit hastalığının makul tedavi biçimi, hastalığın şiddetine ve oküler yapıları kapsamasına bağlı olarak değişir. Tipik göz damlaları ya da ağız yoluyla alınan ilaçlar, iltihabı azaltmak için reçete edilebilir. Bazı durumlarda, göz içi basıncını düşürmek için de ilaçlara ihtiyaç olabilir. İltihabın kurutulmasından sonra, Katarakt ve Glokom gibi hastalıkların tedavisi gerekebilir.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
Ankilozan Spondilit Ankilozan Spondilit (AS) nedir ? AS ağrılı, ilerleyici bir romatizmal hastalıktır. Temelde omurgayı etkilemekle beraber, diğer eklemleri, kiriş ve bağları da etkileyebilir. Bazen göz, akciğer, barsak ve kalp tutuluşu da görülebilir. Omurga Omurga, 24 omur ve bunlar arasındaki 110 eklemden oluşur. Omurgada 3 bölüm vardır : 7 boyun omuru, 12 sırt omuru ve 5 bel omuru. Boyun bölgesi çok hareketlidir. Sırt bölgesinde her bir omur, iki yandan kaburgalarla birleşir. Bel bölgesinin alt kısmında yer alan sakrum kemiği, leğen kemiği içinde yuvalanmıştır. Sakrum ve pelvis kemikleri arasında her iki yanda yeralan eklemler sakroiliak eklemler olarak adlandırılır. Işte bu eklemler AS?in ilk başladığı bölgedir. AS?in nedeni nedir? Tam olarak bilmiyoruz. Araştırmalar, AS hastalarının %96?sında benzer genetik hücre işaretleyicileri (HLA-B27)?nin bulunduğunu göstermiştir. Olasılıkla, normalde zararsız olan bazı mikroorganizmalar, HLA-B27 ile ilişkiye girmektedir. Bazı barsak ya da idrar yolları hastalıkları AS?in ortaya çıkmasını tetiklemektedir. Bazen, belirtiler yatak istirahati (sözgelimi trafik kazasını izleyen istirahat) döneminden sonra da ortaya çıkabilir. Reiter sendromu olarak bilinen hastalık da AS?e yol açabilir. Reiter sendromunda gözde yangısal tutuluş (irit, üveit, konjunktivit), dış idrar yolu yangısı (üretrit) ve büyük eklemlerde daha sık olmak üzere eklem tutuluşları görülür. AS?de ne olmaktadır ? AS?de ilk tutulan bölge sıklıkla leğen kemikleridir. Buna farklı zamanlarda bel, göğüs kafesi ve boyun bölgeleri tutuluşları eklenir. Bu bölgelerde, kiriş ve bağların kemiğe yapıştıkları yerde ortaya çıkan yangı temel bozukluktur. Bu yapışma yerlerinde aşınmalar meydana gelir. Yangı yatışırken, iyileşme sürecinde yeni kemik oluşumları ortaya çıkar. Kiriş ya da bağlardaki elastik dokuların yerine kemik dokusunun geçmesiyle, harekette azalma olur. Yangısal olayın tekrarlamaları sonucunda kemik oluşumları artar ve omurga kemikleri kaynaşarak bütün bir hal alırlar ve bu da hareketlerin kısıtlanmasıyla sonuçlanır. Hastalığın başlangıç dönemlerindeki hareket kısıtlılığının nedeni, ağrı ve kas kasılmalarıdır ve bu dönemde ilaç kullanımı ile düzelir. Ancak, ileri dönemdeki kemiklerdeki birleşmeden sonra ortaya çıkan hareket kısıtlılığı geriye dönmez. Bunun engellenebilmesi ya da yavaşlatılabilmesi için, egzersizlerin düzenli olarak yapılması şarttır. AS ile spondiloz (kireçlenme) aynı şeyler midir? Hayır. Bu ikisi birbirinden tamamen farklı hastalıklardır. Spondiloz, omurganın aşınmasıyla ilişkili bir hastalıktır ve sıklıkla yaşlı kişilerde görülür. AS ise, yeni kemik oluşumları ve kemiklerin kaynaşmasıyla birlikte giden, daha çok genç yaşlarda başlayan, yangısal bir hastalıktır. AS yaygın bir hastalık mıdır ? İngiltere?de 200 erkekte 1 ve 500 kadında 1 sıklığında görülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri?nde yaklaşık 1000?de 1 olarak bildirilmektedir. AS kimlerde görülür ? Erkekler, kadınlar ve çocuklarda görülebilir. Erkeklerde, kadınlardan yaklaşık 3 kat daha fazla görülmektedir. Tüm yaşlarda başlayabilir. Genellikle 20?li yaşlarda (ortalama olarak 24-26 yaşında) başlamaktadır. Ancak, belirtiler daha ileri yaşlarda ortaya çıkabilir. 40 yaşından sonra başlangıç nadirdir. Erkek, kadın ve çocuklarda AS farklı mıdır ? Evet. Aralarında bazı küçük farklılıklar vardır. Erkekler : Leğen kemikleri ve omurga sıklıkla tutulur. Göğüs kafesi, kalça, omuz ve ayak eklemleri de tutulabilir. Kadınlar : Genellikle kabul edilen görüş, AS?in kadınlarda çoğu kez erkeklerden daha hafif seyrettiğidir. Hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasıyla, tanı konulması arasında geçen süre, kadınlarda (5 yıl) erkeklerdekinden (3 yıl) daha uzundur. Omurga tutuluşu genellikle erkeklerden daha az şiddetlidir. Leğen kemiği, kalça, el ve ayak bileği eklemleri daha sık tutulur. AS, doğurganlık yeteneği, gebelik ve doğumda herhangi bir sorun yaratmaz. Çocuklar : 11 yaşının altındaki çocuklarda AS belirtileri görülmesi nadirdir. Tipik olarak diz, ayak ve ayak bileği, kalça eklemleri tutulur. Nadiren bel ağrısı olur. Gençlerde kalça tutuluşu şiddetli seyredebilir ve bu hastalarda yetişkin yaşlara varıldığında kalça protezi gerekebilir. AS?in belirtileri nelerdir? Tipik belirtileri şunlardır : Haftalar ya da aylar içinde yavaş yavaş artan bel ağrısı ve sertlik. Gün içinde hareket etmekle ya da egzersizle azalan sabah sertliği ve ağrısı. Egzersizlerden sonra daha iyi, istirahatten sonra daha kötü hissedilmesi (mekanik karakterli bel ağrılarının tersine ? sözgelimi bel fıtığı-). 3 aydan uzun süredir belirtilerin varlığı. Özellikle erken dönemlerde, kilo kaybı. Yorgunluk. Ateş ve gece terlemesi. Tipik belirtiler bunlar olmasına karşın, bazen farklı şekillerde başlangıç görülebilir. Belde belirgin bir ağrı olmaksızın, kaba etlerde bazen bir tarafta, bazen diğer tarafta değişici şekilde ağrı ile başlaması da sıktır. Bu ağrı bele, uyluğa yayılım gösterebilir. Bazen de yalnızca topuk ağrısı, göğüs ağrısı ile başlayabilir. Sabahları daha kötü oluyorum Bu beklenen bir şeydir. Hastalığın tipik özelliklerinden biri, gecenin geç ve sabahın erken saatlerinde ağrı ve sertliğin belirgin olması ve gün içinde hareket ya da egzersizlerle düzelmesidir. Benzer şekilde sinema ya da tiyatroda uzun süre oturduktan, ya da uzun süre araba kullandıktan sonra ağrı ve sertlikte artma olabilir. AS öteki eklemleri etkiler mi ? Evet. AS bazen, kalça, diz, ayak bilekleri ve omuzda ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığına neden olabilir. Topuklarda ağrı görülebilir. Az sayıda hasta çene eklemi de etkilenebilir. AS öteki organları etkiler mi ? Evet. Bazen göz, kalp, akciğerler ve böbrekleri etkileyebilir. Bunlar yaşamsal sorunlar yaratacak etkiler değildir ve daha kolay tedavi edilebilirler. AS gözü nasıl etkiler ? AS gözün bazı bölümlerinde yansısal olaya neden olabilir. Bu durumda genellikle ilk belirti, görmede hafif bulanıklaşmadır. Ama, kızarık bir gözle birlikte keskin bir acı da temel belirti olabilir. Kalıcı hasar oluşmaması için hemen tedavi edilmelidir. Bu durumda bir göz doktorundan yardım almak ve ona AS hastası olduğunuzu belirtmek yerinde olacaktır. Göz doktorunun vereceği göz damlaları yangıyı kısa sürede azaltacaktır. Yangı dirençli ise, bu damlaları uzun süre kullanmak gerekli olabilir. AS kalbi nasıl etkiler ? AS?de bazen kalp hafif derecede etkilenebilir. Hastaların çoğunda o kadar hafiftir ki, ortaya çıkarmak zordur. Kalp kapakları ve ileti sisteminde bozukluk ortaya çıkabilir. Ancak, bunlar genellikle hastalarda herhangi bir sorun yaratmaz. AS akciğerleri nasıl etkiler ? Göğüs kafesi eklemleri ve kaslarını etkileyerek, özellikle soluk alıp verme, öksürme, aksırma, esneme, ıkınma sırasında ağrıya neden olabilir. Akciğerlerin tamamen havalanmasında bozulmaya yolaçar. Bazan akciğerlerin iç yapısında da tutuluşa neden olabilir. Bu nedenlerle, AS?te solunum egzersizleri çok önem taşır.AS?in geç dönemlerinde göğüs duvarı tamemen hareketsiz hale gelebilir ve akciğerlere hava giriş çıkışı etkilenebilir. Bunun anlamı, solunumun durması demek değildir. soluk alıp verirken, diyafram kası sürekli çalışır ve karnınız hareket eder. Aşırı yemek ve kalın giyinmek solunum için gereken çabayı arttıracağından, bunlardan kaçınmanız sizi daha rahat ettirecektir. Sigara içmemek çok önemlidir. Sigara içilmesi solunumu zorlaştıracağı gibi, ciddi göğüs hastalıklarına da neden olabilir. AS böbrekleri nasıl etkiler ? Az sayıdaki, ileri AS?li bazı hastalarda böbreklerde amiloid adı verilen bir proteinin birikmesi sonucunda böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir. Steroid yapıda olmayan yangı giderici ilaçlar da uzun süreli kullanımda bazı böbrek sorunlarına yol açabilir. Başka etkiler var mıdır ? Kilo kaybı, hafif ateş, yorgunluk, kansızlık ve bazen depresyon görülebilir. İyi beslenmeli ve istirahat etmelisiniz. Kansızlık için gerekirse doktorunuz size uygun ilaçları verecektir. AS?li hastalarda görülebilen önemli bir sorun da osteoporoz?dur. Osteoporoz, kemiklerin yoğunluğunun azalması ve daha gözenekli hale gelmesiyle karakterli bir hastalıktır. En önemli sonuçları ise, omurlar ve kalça başta olmak üzere kolay kemik kırıklarının ortaya çıkmasıdır. Tanı için bazı laboratuvar incelemeleri ve kemik yoğunluğu ölçümü gereklidir. Tedavide, hekiminizin uygun göreceği ilaçlar ve düzenli yapacağinız egzersizler yararlı olacaktır. AS herkesi aynı şekilde mi etkiler ? Hayır. AS çok değişken bir hastalıktır. Birbirinin aynı olan iki AS olgusu yoktur. Bazı hastaların neredeyse hiç yakınması yokken, bazılarının çok önemli derecede yakınmaları olabilir. Buna karşın, açıkça bilinmelidir ki egzersiz yapan hastaların durumu, egzersiz yapmayanlardan çok daha iyidir. Ameliyat olmam gerekecek mi ? Büyük olasılıkla hayır. Bu hastalığın tedavisinde cerrahi girişimler pek az yer tutar. AS?li hastaların yaklaşık %6?sı kalça protezine gereksinim duyar. Bu protez sayesinde hastanın eski hareketliliğine kavuşması önemli ölçüde başarıyla sağlanır ve hasarlı eklemden kaynaklanan ağrı ortadan kalkar. Omurgalarında aşırı kamburluk ortaya çıkan pek az sayıdaki hastada, bu durumun düzeltilmesi için cerrahi girişim uygulanması gerekebilir. Hangi ilaçları kullanmam gereklidir ? AS tedavisinde temel amaç ağrının azaltılması, vücut pozisyonunun ve eklem hareketliliğinin korunmasıdır. Hastalar ağrı nedeniyle bazı hareketlerden kaçınırlar. Hastalığın doğası gereği, istirahat ağrıyı daha da arttırır ve ayrıca eklem hareketliliğinin azalmasına, vücut pozisyonunun bozulmasına yol açar. AS?li hastaların %80?inden fazlası ağrı, sertlik ve yangıyı azaltmak amacıyla steroid olmayan yangı giderici ilaçlar kullanırlar. Geceleri yatarken kullanılan ilaç, gecenin iyi geçmesini, sabah daha rahat kalkmasını ve sertliğin azalmasını sağlar. Gerekirse, gündüzleri ek bir doz da kullanılabilir. Ancak, bazı hastalarda bu ilaçların başta mide-barsak sistemi olmak üzere bazı yan etkileriyle karşılaşılabilir. Bu hastalarda ise, mide koruyucu ilaçlardan yararlanılır ya da sadece parasetamol gibi basit ağrı kesici ilaçlar önerilir. Bazı hastalarda, steroid olmayan yangı giderici ilaçlar yeterli olmaz. Bu hastalarda, sulfasalazin (Salazopyrin) ya da metotreksat gibi ilaçların tedaviye eklenmesi gerekebilir. Unutmayınız ! İlaç tedavisinin temel amacı, ağrınızı azaltarak, hareketliliğinizin devamını ve böylece çalışmanızı, egzersizlerinizi daha rahat yapmanızı ve vücut pozisyonunuzu korumanızı sağlamaktır. AS yaşamı tehdit eder mi ? AS, hemen hemen hiçbir zaman yaşamı tehdit etmez. Hastalık çocuklarımda ortaya çıkar mı? Hasta olan baba ya da annenin HLA-B27 genini çocuklarına iletme olasılığı %50?dir. Ancak, bu geni taşıyan herkeste AS ortaya çıkmaz. Siz hastaysanız, çocuğunuzda AS gelişme olasılığı %10; eğer çocuğunuzda HLA-B27 geni varsa %20?dir. Hasta dede ya da nineden toruna AS hastalığının geçme olasılığı ise %5?tir. Eğer çocuğunuzda erken AS bulguları gelişirse, bu konuda uzman bir doktora danışmanız yerinde olacaktır. AS ile birlikte olan başka hastalıklar var mıdır? Psoriazis (sedef) adı verilen hastalık AS ile birlikte olabilir. Psoriaziste vücut derisi ve saçlı deride pullanmalar vardır. Psoriazis bazen farklı şekillerdeki eklem tutuluşlarına da yol açabilir. Klamidya adlı bir bakterinin yol açtığı ve cinsel ilişkiyle bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olan nonspesifik üretrit olarak bilinen hastalık bazen Reiter sendromuna yol açabilir. Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı da AS ile ilişkilidir, ancak nedenleri bilinmemektedir. Bu iki hastalığın belirtileri kanlı ishal, ateş, kilo kaybı ve bazı hastalarda çevresel eklem tutuluşudur. Kendimde AS olup olmadığından nasıl emin olabilirim ? AS tanısı klinik bulgular eşliğinde, röntgen incelemelerinde karakteristik görünümlerin saptanmasıyla konur. Ancak, bazen başlangıçta röntgen bulguları henüz görülmeyebilir. Tanı koymada kan testleri pek yararlı değildir, ancak bu testler hastalığın aktivitesinin ve gidişini izlemede yararlıdır. AS?in şifası var mıdır, tamamen iyileşir mi ? Ne yazık ki hayır. Steroid olmayan yangı giderici ilaçlar ağrıyı azaltırlar, rahat bir uyku ve genel iyilik sağlarlar. Ancak, ilaç kullanmak tedavinin sadece bir bölümüdür. Uygun egzersizlerin yapılması AS tedavisinde çok önemli bir yer tutar. İlaçlar bu egzersizleri ağrısız olarak yapabilmenize yardımcı olur. Unutmayınız ! Tedavinin temeli egzersizlerdir. Bu hastalık nasıl sonuçlanır, ne olurum ? AS tüm hastalarda aynı gidişi izlemez. Hastadan hastaya farklılıklar gösterebilir. Genellikle, belirtiler yıllar boyunca gelir ve gider, çeşitli aralıklarla tekrarlar. Klasik olarak önce bel bölgesi sertleşir, sonra bu sertlik omurga boyunca yukarı doğru boyun bölgesine dek ilerler ve omurganız öne eğik bir şekilde hareketsiz kalır. Uygun tedavi edilmeyen bir hastada gelişecek klasik vücut pozisyonu, kalçalar ve dizlerde bükülme, omurgada (bel, sırt ve boyunda) hareketsizlik, sırtta kamburlaşma ve bombe bir karın şeklindedir. Bu kötü vücut pozisyonu, kötü görünüm yanısıra, günlük yaşamınızda birçok sorunla karşılaşmanıza neden olur. Eğer vücut pozisyonunuza özen gösterir, egzersizlerinizi düzenli olarak yapar ve önerilere uyarsanız ciddi sorunların önüne geçebilirsiniz.ORMAL BİR YAŞAM İÇİN Eğer hastalığınızın gerekirdiği şeyleri iyi bir şekilde yaparsanız, günlük yaşantınızı normal bir şekilde sürdürebilirsiniz. İş Hayatı AS?li hastaların çoğunun iş hayatı normal insanlardan pek az farklıdır. Gerçekten, büyük çoğunluğu normal sürelerde çalışırlar. Bununla beraber, iş hayatınızda dikkat etmeniz gereken şeyler vardır. İşteyken oturma ve ayakta durma sırasında omurganızın pozisyonuna özel dikkat göstermelisiniz. Masa başında çalışıyorsanız, doğru vücut pozisyonu için masa ve sandalyenizin yüksekliğini ayarlamalı, öne doğru eğik oturmamalısınız. Uzun süre oturmamalı ya da ayakta durmamalısınız. Eğer uzun süre aynı pozisyonda durmanız gerekirse, olabildiği kadar sıkça eklemlerinizi hareket ettirmeli ve esnetme hareketleri yapmalısınız. Yorucu işlerde çalışanların zaman zaman istirahat etmeleri yerinde olur. 20 dakika kadar sırtüstü ya da yüzükoyun yatmak, omurganın öne eğik pozisyonunu engellemek için çok yararlıdır. Hastalığınız ve işiniz birbirini kötü yönde etkileyen özellikler taşıyorsa, işiniz ya da çalışma koşullarınızda değişiklik yapmak gerekli olabilir. Spor AS?li olmanız fiziksel aktivitelerinizde önemli değişiklik yapmaz. Günde en az bir kez solunum egzersizlerini yapmak oldukça yararlıdır. Yüzme sizin için çok yararlı bir spordur. Yüzmenin tüm kaslarınız ve eklemleriniz üzerinde, yerçekimsiz yatay pozisyon nedeniyle, çok yararlı etkileri vardır. Solunum kapasitesini arttırıcı etkisi de çok önemlidir. Futbol, güreş, karate, voleybol, basketbol gibi sporlardan kaçınmanız daha doğrudur. Eklemlerinizi korumak için, tüm aktiviteleriniz sırasında kullanacağınız ayakkabıların tabanı, darbe emici özellikte olmalıdır. Otomobil kullanmak Uzun süre otomobil kullanmak ağrı ve sertlikte artmaya neden olabilir. Uzun yolculuklarda sık sık yürüyüş molalaro vermek çok önemlidir. Otomobil sürerken, uygun pozisyonunuzu korumak için belinize ve/veya kalçanızın altına küçük bir yastık yerleştirin. Koltuk başlığının da uygun pozisyonda olmasına özen gösterin. Eğer boyun hareketleriniz kısıtlıysa, ek aynalar kullanmanız görüş alanınızı arttırmak için yararlı olabilir. Cinsel yaşam AS normal koşullarda cinsel yaşamınızı bozmaz. Ancak yine de, kalça sorununuz varsa, omurga şekliniz önemli derecede bozulmuşsa ya da hastalığın alevli dönemindeyseniz, daha rahat ve doyurucu pozisyonlar bulmanız gerekebilir. Eğer yorgunluk sorun yaratıyorsa, aktivitelerinizi planlamanız ve düzenlemeniz gerekecektir. Bu sorunları eşinizle konuşmanız, sizi daha iyi anlamasını sağlayacaktır. İyi bir cinsel yaşam için iyi bir iletişim ve olayların gülünç yönünü görebilme yeteneği çok önemlidir. Gebelik Genellikle bilinen, gebeliğin AS?de bir problem olmadığıdır. Gebelik nedeniyle hastalıkta alevlenme ya da gerileme ortaya çıkmaz. Eğer ciddi kalça sorunu varsa, sezaryen ile doğum gerekli olabilir. Gebelik süresince bebeğin büyümesi, omurganın eğilmesine ve ayakta dururken ağrıda artmaya neden olabilir. Ağırlığı omurga üzerinden alıp yayan gebelik desteklerinin kullanılması yardımcı olabilir. Gebeliğin ilk 12 haftası ve son 4 haftasında yangı giderici ilaçların bırakılması uygundur. Emzirme döneminin sona ermesine kadar da, ilaç kullanımına yeniden başlanmaması iyi olur. İlaç kullanmak yerine, egzersiz programınızı arttırmayı deneyebilirsiniz. İlk 12 haftadan sonra, gebelik normal seyrediyorsa ilaç kullanmak yerine sıcak su havuzlarında yapılacak su banyolarının uygulanması yardımcı olabilir.AZIRATİK ÖNERİL Pozisyon Tüm gün boyunca ve gece, uygun vücut pozisyonunu korumalısınız. Kötü pozisyonda durmak hastalık nedeniyle kötü vücut pozisyonunun yerleşmesine neden olabilir. Uzun süre aynı pozisyonda kalmamaya ve vücudunuzu sürekli dik pozisyonda tutmaya özen göstermelisiniz. Uygun bir sandalye kullanmak Evde ve işyerinde kullanacağınız sandalyenin oturak yeri ve arkalığı sert olmalı, çökmemelidir. Arkalığı düz olmalı ve baş seviyesine dek uzanmalıdır. Omurganın ağırlığını azaltmak için, kol destekleri olan bir sandalye seçilmelidir. Belinizi sandalyeye rahatça yerleştirebilmeniz için, sandalyenin oturma yeri çok uzun olmamalıdır. Kalça ve diz eklemlerinizin doğru şekilde yerleşebilmesi için, sandalye yüksekliği uygun seçilmelidir. Alçak, yumuşak sandalyelere ya da kanepeye oturmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü, bunlar kötü pozisyona yol açabilir ve ağrıyı arttırabilirler. Çalışma masasının yüksekliği de öne eğik pozisyonda durmayı gerektirmeyecek bir şekilde ayarlanmalıdır. Yatak ve yastık seçimi Yatak sert olmalı, çökmemelidir. Yatağın altı bir kontrplak ya da suntayla desteklenmelidir. Eğer yeni bir yatak alacaksanız, satın almadan önce 20 dakika kadar yatarak denemeniz yerinde olacaktır. Kuştüyü bir yastık boynunuza iyi bir şekilde destek sağlayabilir. Yastık kalınlığı olabildiğince az olmalı, kalın yastık ya da fazla sayıda yastıkta yatılmamalı, yastık kalınlığı yavaş yavaş azaltılmaya çalışılmalıdır. Günde 20 dakika sırtüstü ya da yüzü koyun düz bir şekilde yatın Bu şekilde, omurganızın ağırlığını azaltmaya önemli ölçüde yardımcı olabilirsiniz. Gece uyurken de, sırtüstü ya da yüzükoyun uyuma alışkanlığı edinmek oldukça yararlıdır. En kötü yatma şekli, yan ve bacaklar karına çekili halde yatmadır. Kalça ve diz eklemleriniz için, bu pozisyon oldukça sakıncalıdır. Sıcak ya da soğuk uygulamalar Farklı ısı uygulamaları ağrı ve sertliğin azaltılmasında yararlı olacaktır. Sabah ve/veya gece yatmadan önce yapılacak sıcak bir banyo ya da duş, özellikle birlikte germe egzersizleri de yapılırsa ağrı ve sertliği giderir. Yatakta sıcak su torbası ya da elektrikli battaniye kullanılabilir. Eğer yangı gelişmiş bir bölgeniz varsa (bu bölge sıcak, kırmızı ve ağrılıdır), bu bölgeye günde birkaç kez 10-15 dakika süreyle soğuk uygulanmalıdır. bunun için, hazır soğuk paketler kullanılabileceği gibi, sulu şekilde buzluğa konup donması sağlanmış havlular da kullanılabilir. Gerek sıcak ve gerekse soğuk uygulamalarda uygulamaya bağlı deri yanıklarına karşı dikkatli olmak gereklidir. Bel korsesi kullanmayın Korse kullanmak kesinlikle doğru değildir. bunlar, omurgayı sert halde tutarak kötü etkili olurlar. Omurgayı bir korseyle hareketsiz kılmak, hareket etme yeteneklerinin daha da azalmasına neden olur. Düzenli beslenin Balık ve baklagiller gibi proteinden zengin besinler yiyin. Vitaminlerden zengin sebzeler ve önemli bir kalsiyum kaynağı olan süte beslenmenizde ağırlıklı olarak yer verin. Ancak, bunların yanısıra, fazla kilo almaktan da kaçının. Alkol Aşırı olmayan alkol tüketimi zararlı değildir. Ancak, hem alkol hem de kullandığınız ilaçlar midenize zararlı olabilir. Bu nedenle birlikte almamaya özen göstermelisiniz. Sigara içmeyin AS, akciğerlerin kapasitesini azaltabilir. Sigara içmek akciğer hastalıklarına eğilimi de arttırır. Bu nedenle, eğer içiyorsanız, sigarayı bırakmanız çok önemlidir. Kırık-çıkıkçı, bel çeken şahıslardan uzak durun Bu şahısların yapacağı herhangi bir şey, sizin için çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu tip uygulamalara kesinlikle başvurmayın. Alternatif tedavi yöntemleri Akupunktur, aromaterapi gibi alternatif tedavi yöntemleri kullanılabilir. Ancak bunların alışılmış tedavilere üstünlükleri yoktur. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fizik tedavi ve rehabilitasyon, hastalığınızın tedavisinde çok önemli yer tutar. Günlük egzersizleriniz ve korumanız gereken pozisyonlar size öğretilecektir. Kalça ve omuzlarınız başta olmak üzere bazı önemli eklemlerinizin hareketliliğini arttırmayı da öğreneceksiniz. Hareketsizlik, kaslarınızın gücünün azalmasına ve boylarında kısalmaya neden olabilir. Yapacağınız güçlendirme ve germe egzersizleri, kaslarınızın gücünün ve esnekliğinin korunmasında, arttırılmasında da çok önemlidir. Egzersizlerinizi düzenli olarak yapma alışkanlığı edinmeniz çok önemlidir. Günlük egzersizler, hastaların kendi kendilerine uygulayacakları tedavinin önemli bir yönüdür. Düzenli yapılan egzersizler, AS tedavisinde çok önemli bir yer tutar. Egzersizlerin iyi bir şekilde öğrenilmesi ve düzenli olarak yapılması gereklidir. Tüm egzersizler en az günde 1 kez, hatta daha iyisi 2 kez yapılmalıdır. Akciğer kapasitesinin arttırılması için, tüm hareketler solunum egzersizleriyle birlikte uygulanmalıdır. Tüm hareketlerde, hareketi yaparken burundan derin nefes alıp, başlangıç pozisyonuna dönerken ağızdan üfleyerek nefes verilmelidir. Unutmayınız ! Ağrılarınızın olmadığı dönemlerde egzersizlerinizi kesinlikle bırakmamalısınız. Kaynak: Dr Kazım ÇAPACI Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
doctor29m · 4 years
Video
Uveit nedir ? Üveit atağı nedir ? https://www.instagram.com/p/CBpuRFgHKW8/?igshid=v6x667b073db
0 notes
Text
Üveit Nedir? Üveit Tedavisi
Üveit Nedir ?
Üveit, iltihap veya kan temin etmekle sorumlu göz yapısının şişmesine işaret eden genel bir terimdir. Bu yapı topluca silyer cisim, büyüks ve koroideayı içine alan uvea alanı olarak tanımlanır. Üveit, etkilediği yapı, temel sebebi ve süreğen veya akut olmasına bağlı olarak sınıflandırılır. Üveit’in dört ana kategorisi vardır. İritis olarak bilinen ve en yaygın görülen Ön Üveit, büyüks ve silyer cisimi içine alır. Orta Üveit; silyer cisim, vitreus ve retinayı etkiler. Arka Üveit; retina, koroidea ve optik sinirleri kapsar. Diffüz Üveit ise gözün ön ve arka tarafındaki yapılarını da etkiler.
  Üveit’in en çok rastlanan sebebi, enfeksiyon ve temel bir hastalık olmasıdır. Ancak bazen sebebinin bilinmediği de olabilir. Genellikle 20 ile 50 yaş arasındaki kişileri etkiler.
BelirtilerÜveit çeşitlerine bağlı olarak belirtiler de değişiklik göstermektedir.
Üveit’in Çeşitleri
Ön Üveit
    Işık titiziyeti     Bulanık görüş     İris etrafında kırmızılık     Ağrı     Küçük pupil (Göz Bebeği)     Yüksek göz içi basıncı (GİB)
Orta Üveit
    Genellikle her iki gözün etkilenmesi     Bulanık görüş     Arka vitreus dekolmanı
Arka Üveit
    Bulanık görüş     Acı (şayet optik sinirler kapsıyorsa)
Diffüz Üveit
    Ön, Arka ve Orta Üveit’in bütün belirtilerinin kombinasyonu
Teşhis
Üveit hastalığı, oftalmoskop ve biyomikroskop ile yapılan göz muayenesi ile teşhis edilebilir. Muayenede, görüş yetisi ve göz içi basıncı da değerlendirilir. Bazı durumlarda, hastalığın temel sistematik bir hastalık veya enfeksiyon olduğunu saptamak için testler istenebilir.
Tedavi
Üveit hastalığının makul tedavi biçimi, hastalığın şiddetine ve oküler yapıları kapsamasına bağlı olarak değişir. Tipik göz damlaları ya da ağız yoluyla alınan ilaçlar, iltihabı azaltmak için reçete edilebilir. Bazı durumlarda, göz içi basıncını düşürmek için de ilaçlara ihtiyaç olabilir. İltihabın kurutulmasından sonra, Katarakt ve Glokom gibi hastalıkların tedavisi gerekebilir.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Üveit Nedir? Üveit Tedavisi
Üveit Nedir ?
Üveit, iltihap veya kan temin etmekle sorumlu göz yapısının şişmesine işaret eden genel bir terimdir. Bu yapı topluca silyer cisim, büyüks ve koroideayı içine alan uvea alanı olarak tanımlanır. Üveit, etkilediği yapı, temel sebebi ve süreğen veya akut olmasına bağlı olarak sınıflandırılır. Üveit’in dört ana kategorisi vardır. İritis olarak bilinen ve en yaygın görülen Ön Üveit, büyüks ve silyer cisimi içine alır. Orta Üveit; silyer cisim, vitreus ve retinayı etkiler. Arka Üveit; retina, koroidea ve optik sinirleri kapsar. Diffüz Üveit ise gözün ön ve arka tarafındaki yapılarını da etkiler.
  Üveit’in en çok rastlanan sebebi, enfeksiyon ve temel bir hastalık olmasıdır. Ancak bazen sebebinin bilinmediği de olabilir. Genellikle 20 ile 50 yaş arasındaki kişileri etkiler.
BelirtilerÜveit çeşitlerine bağlı olarak belirtiler de değişiklik göstermektedir.
Üveit’in Çeşitleri
Ön Üveit
    Işık titiziyeti     Bulanık görüş     İris etrafında kırmızılık     Ağrı     Küçük pupil (Göz Bebeği)     Yüksek göz içi basıncı (GİB)
Orta Üveit
    Genellikle her iki gözün etkilenmesi     Bulanık görüş     Arka vitreus dekolmanı
Arka Üveit
    Bulanık görüş     Acı (şayet optik sinirler kapsıyorsa)
Diffüz Üveit
    Ön, Arka ve Orta Üveit’in bütün belirtilerinin kombinasyonu
Teşhis
Üveit hastalığı, oftalmoskop ve biyomikroskop ile yapılan göz muayenesi ile teşhis edilebilir. Muayenede, görüş yetisi ve göz içi basıncı da değerlendirilir. Bazı durumlarda, hastalığın temel sistematik bir hastalık veya enfeksiyon olduğunu saptamak için testler istenebilir.
Tedavi
Üveit hastalığının makul tedavi biçimi, hastalığın şiddetine ve oküler yapıları kapsamasına bağlı olarak değişir. Tipik göz damlaları ya da ağız yoluyla alınan ilaçlar, iltihabı azaltmak için reçete edilebilir. Bazı durumlarda, göz içi basıncını düşürmek için de ilaçlara ihtiyaç olabilir. İltihabın kurutulmasından sonra, Katarakt ve Glokom gibi hastalıkların tedavisi gerekebilir.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes