Tumgik
#çünkü salaklık
unutkanlik · 8 months
Text
Havalar sıcak mı soğuk mu anlamadığım için tüm mevsimden kıyafetlerimi aldım dolaba nasıl sığıcam bilmiyorum
2 notes · View notes
jupiterliyazar · 11 months
Text
Sevmek, sadık olmak, güzel davranmak, içinden geldiği gibi kendin olmak enayilik ya da salaklık değildir. Karşınıza kötü insanlar çıkmış olması sizi enayi yapmaz. Kimse için bunlardan ödün vermeyin. Çünkü yanlış olan bütün bunların kıymetini bilmeyen insanların davranışlarıdır. Hiçbiriniz enayi ya da salak değilsiniz.
66 notes · View notes
hayatrakidanibaret · 8 months
Text
ben bazen çok zorlanıyorum, en basit şeyleri bile yapmak istemiyorum yapacak enerji bulamıyorum. çok düşünüyorum her zamanki gibi bi yanım diyo şundan bundan böyle oldu hayırlısı buymuş bi yanım diyo hayırını bayırını sikeyim, bi yanım diyo gelsin bitsin bu çile, bi yanım diyo sen her şeyi söyledin neler yaşadın neler hissettin nasıl zor ayağa kalktığını hepsini söyledin ama ne oldu geldi ve gene aynısını yaptı ve hayatına devam etti :) tüm herkes neden böyle neden bu bencillik neden bu hep daha iyisi merakı neden bu sadece tüketim isteği neden neden neden her gün en çok bu soruyu soruyorum kendime NEDEN NEDEN
hayır çok dengesizim sebebini bilmiyorum çok çabuk modum değişiyor yapmamam gereken her şeyi biliyorum yapma işte salak çocuk yapma ne yaparsan kendine yapıyosun sadece doğru bildiğini yap ama beyninin söylediği doğrular kalbinin söylediği değil çünkü kalbinin doğrularını ne zaman dinlesen yarraa yedin güzel insan hiç sekmedi. üzülüyorum sadece çok düşünüyorum acaba gerçek bir hayat mı yaşıyoruz yoksa herkes gerçekten bu kadar yapay mı? acaba ben bu kadar net düz bir insan olduğum için mi diğerleri bana çok garip geliyor bilmiyorum. ama bildiğim tel bir şey var ben bunların hiçbirini haketmedim ben hep elimden geldikçe iyi olmaya çalıştım çünkü bana bu öğretildi, iyilik yapma amacıyla yapmıyorum ben benim doğrularım böyle, ama insanlar çok kötü saf bir kötülük bu salaklık bencillik felan değil, hani biz tatlı gözüküyoruz vur ensesine al ekmeğini felan ama bizim de bi dur noktamız var ona gelince alayına isyan bayraklarını çekmesini bilirim ama ben sadece sessiz sedasız kenara çekilmeyi tercih ettim her zaman insanlara acı çektirmenin canını sıkmanın hiçbir lüzumu yok çünkü
tam uyumak için yatağa girdim yapmamam gereken bir şey yaptım ve bunun cezasını çekiyorum şuan, ama gerçekten çok kırıldım her hafta bir şey oluyor ve benim zar zor yapıştırdığım parçalar tekrar tuzla buz oluyor, ben bu kadar kırılgan bir çocuk değildim ya da bu kadar kırılgandım ama ipler her zaman elimdeydi, o kadar uzun zamandır ipler benim elimde değil ve bu beni o kadar çok rahatsız ediyor ki...
çok uzun senelerdir hayattan gerçekten çok keyif aldığım söylenemez çünkü hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor. tamam ben her zaman işlerim yolunda gitsin istemiyorum ama en basit şey için bile bu kadar savaşmaktan çok yoruldum gerçekten çok yoruldum, yapmam gereken çok şey var ama hiç enerjim ve mentalim yok ve bu durum beni daha çok strese sokuyor çünkü sadece vakit kaybediyorum, evi taşıyacağım yatıyorum ders çalışmam lazım dizi izliyorum sektörden iş paslıyolar ghostluyorum yani kısacası sadece kendime zarar veriyorum ve bunu bilerek yapıyorum, bu hiç sağlıklı bir şey değil.
size de şey oluyor mu arkadaşlar merak ediyorum böyle küçücük minnacık bir şeye aşşşşırı anlam yüklediğiniz ama insanların onları bir çırpıda yerle bir ettiği, bana çok oluyor çünkü . yarrrrak gibi bir his çünkü ve benim artık ne sabrım kaldı ne mentalim kaldı.
aslında kötü bir hayatım yok tek sorun sanırım kendime yanlış metaforlar belirledim ve ısrarla da bir değişikliğe gitmiyorum. kısacası gerizekalı arkadaşlarımı eleştirdiiğim konuma sanırım bende dahil olmuş durumdayım
neyse hala kendimi taktir ettiğim çok şey var mesela iyi birisiyim ben gerçekten düşünceliyim ince düşünürüm insanlar için tek derdim çevremdeki insanlara nasıl dokunabilirim bir de şey Behzat Ç. de Harunun şey sahnesi var "ben adam gibi adamım" diyor heh bende öyleyim işte ne yaparsam kendime yapıyorum ne yaşayacaksam köşeme çekilip usulca sürecin bitmesini bekliyorum (ama son zamanlarda bu çok yorucu olmaya başladı)
sabah nuraya gidicem bu mentalle nasıl uykuya dalacağım bilmiyorum sabah nasıl kalkıcam terapiden sonra kalkıp hiçbir şey yokmuş gibi mesaiye gidicem felan çok büyüyor her şey gözümde. off neyse yeter artık çok konuştum, bunları yazmamın sebebi aslında bu konuşmaları ben sürekli kafamda yapıyorum ama içimden çıkarmadığım için hiçbir anlamı olmuyor, bu kadar şeyi de deftere yazmaya aşırı üşendim hele ki bu saatte bence mantıklı bir hareket yapıp kısa yoldan yazıya döktüm dönüpte okumam zaten bunu zaten burdada anonimim beni tanıyan kimse de yok zaten bu kadar uzun yazıyıda kimse okumaz üşenir çok haklılar çok hak veriyorum.
yazmamam gerekiyor biliyorum ama maalesef bunu da içimden atmam lazım, keşke o yorumu silmeseydin neden böyle oldu bilmiyorum gerçekten o kadar uzun zamandır düşünüyorum ki bunu ama hala mantıklı bir sonuca varamadım, mantıklıyı geç herhangi bir sonuca varamadım, ben sadece saygı duyup köşeme çekildim, iteklendiğimi kabul ettim sanırım biraz geç farkettim ama ettim bir şekilde öenmli olan bu değil mi ??
3 notes · View notes
sarilsakmi · 1 year
Text
Anladım deme bana boşuna, anlayamazsın. Sen hiç istenmeyen taraf olmadın çünkü. Salaklık bende. Hadi, git şimdi.
9 notes · View notes
dahaonceburadaydim · 1 year
Text
Of başım beladan çıkmıyor yemin ederim. Bugün güya kargom gelecekti. Bahsettiğim converselerden sipariş etmiştim ve çok büyük bir sabırsızlıkla bekliyordum. Neyse evde darlandigim için anneme dışarı çıkmayı teklif ettim. Annem de kargolar yediden sonra çalışmıyor yediden sonra gidelim dedi. İçimde de internetten kargo saatlerine bakma isteği var ama bakamadım. Tam eve dönerken telefon çaldı hemen eve gittik ama kargoyu göremedik. Eve gidince ben aradım ama telefonu 13-14 yaşlarında bir çocuk açtı. Bana farklı bir adreste Bora adında bir adamın ismine benim telefonumla kayıtlı bir kargo gönderildiğini söyledi trendyol markasindan. Ben de panik oldum çok korktum acaba kim benim telefon numaramla sipariş etti dedim ama bir yandan da beni mi telefonda kekliyorlar acaba diye düşündüm çünkü çocuğun sesi çok küçük geliyor. Patronuma sorayım dedi ve kapı kapanma sesi falan sordum patronu da kargo firmasını arayın dedi. Kargo firması da tam sekizde kapanıyor, kargo ise sekizde geliyor. Neyse birkac dakika sonra tekrar aradılar kargonuz yanlış adrese gelmiş biz sizin adresinize geldik ama evde yoktunuz dedi. Yani tam eve dönerken gelmişler ve ben buna bile güvenemiyorum. Belki isletiyorlar da olabilir. Bir de soyle bir salaklık yaptım arar aramaz farklı bir adresi söyleyince kendi adresimizi verip bu adrese gelip gelmediklerini sordum. Çok pişmanım belki de numaramı görüp adresimi bulmak için aradılar. Tam şu sıralarda da oriflame marka ortaklığına katıldım ve telefon numarasiyla yapılan bir iş kadın beni 60 kişilik bir WhatsApp grubuna aldı ve kimse kimseyi tanımıyor bile. Yani şu an çok korkuyorum. Yarın nasıl şubeye gidip alicam bilmiyorum ben tek gidemem ve annem de dün kustugu için hasta. Of of keşke hiç dışarı cikmasaydim. Converseden soğudum canımın derdine düştüm.
4 notes · View notes
selinamaselis · 8 months
Text
Merhaba yazmaktan hiç anlamam ama buraya içimi dökmek konuşmak istedim bazen insan anlatsa da kimse anlamaz kendi içini yemek yerine yazmayı tercih edersin bende de o şekil. Hata ne kadar kötü sonuclara yol açıyor değil mi? Sevdiğin insanı ömür boyu kaybetmek onunla bir daha vakit gecirememek onun kokusunu bidaha alamayacak düşüncesi insanı perişan eder depresyona sokar işte burda kaybetme korkusu devreye girer kaybetmekten korktuğum kim varsa ilk onu kaybettim.cok sevmek neye yarar karşı taraf isteksiz olduktan sonra karşı taraf size hayatı zindan etse de aldatsa da yürek sevince affediyor biliyorum bunları affetmek salaklık ws diye söylenen çok oluyor. Ama sevdiğin birini başkasıyla görmek yerine enai gibi affedip şans vermek daha mantıklı geliyor. Tabi bunun sonuçları karşı tarafı yüzsüz yapıyor affedilen insanın yuzsuzlugu çok kötü senin bir hatanda üste çıkarlar ne hakla? Ne hakla beni yargılar ben onu affettim diye kendini yersin bende de o şekil oldu maalesef. Bitmesi gereken yerde ilişki bitirmemek zaman kaybı bunu öğrenmiş tecrübe edinmiş oldum çünkü karşı taraf sizin bir hatanız da sizin gibi anlayışlı olmuyor. Sizi anlayan size hata yapınca sonuçlarını düşünüp özür dileyen insanları hayatınıza alın. 4 senelik ilişkim de sevgi denen şeyi sadece kelimelerde gördüm aldatılmak canımı çok yaktı ama dedim ya kaybetme korkusu ağır basıyor. Bu korkunuz varsa o insanı bırakın arkadaşlar bu size fayda değil zarar olur. Ayrıldıktan sonra yeni sevgilisi ile fotolar görüp ben bu insanın cefasini çektim elin kızı sefasını sürüyor diye kafanızı yolarsiniz yoksa benim gibi. Bugunluk tecrübe ettiklerim bu kadardı yarın görüşmek üzere geceye bir şarkı bırakalım.
2 notes · View notes
hotwinesblog · 11 months
Text
Kolay olmayacak , yarıda kalan , yarım bırakılan olmak o yolu tek başına devam edecek olmak biliyorum , ama anladım ki güven herkese verilmemeli ben herkes miyim ? Diyenler olacak , bu hayatta artık kendimden başka en yakınım bile bir başkası gibi gelmeye başladı gözüme.
Onlardan olmayacağım belki ama daha acımasız , ya da daha kötü olmam gerekiyor bu dünya beni saflığım ile sınadı ve iyi niyetim hep salaklık ile karşılaştı şimdi ise beni artık tanıyamıyan olursa yarattıkları canavar ile gurur duymalarını isteyeceğim , ben değil de onların isteğiydi çünkü...
#geceyenot
2 notes · View notes
hobbitbiri · 2 years
Text
bazı insanlar sürekli aynı salaklıkları yapar ve bunun salaklık olduğunu bilir. bazı insanlar kim diye sormayın çünkü şu an selfie çekemiyorum.
12 notes · View notes
benmisim · 1 year
Text
samsun’a sınava gitmiştim. yazılıdan sonra mülakata almışlardı. mülakatta bölüm başkanı “kağıdına bakınca yüksek lisans yaptığını düşündük ama sen doktora yapıyomuşsun?” demişti. ben ilk akla gelecek anlamı reddetmiştim zihnimde, “yok artık onu demek istemiyordur” diye düşünerek adamın söylediği şeyi çok farklı yorumlamıştım. herhalde demiştim başvuru kağıdımdan bahsediyor dfkgsg başvuru formunda öğrencilik durumunu gösteren bişi yoktu, öğrenci belgem ek olarak arkalardaydı, ona yormuştum falan, neye yoracaktım ki?!?! bi insanın yüzüne karşı “yetersizsin” denir miydi?!?! ne salaklık ya. adamın, verdiğim cevapları doktora düzeyinde bulmamış olduğunu, sonuçların açıklandığı gün anladım ahahaha o güne kadar alınacağımı falan düşünüyordum çünkü :D çok iyi geçti diyordum :D doktor bu da bi çeşit dissosiyasyon mu :D neyse bu olay bende başta bi eli eteği çekme isteği uyandırdı. dedim hilal bırak bu işleri bak senden olmaazzzz. bunu zaten hep biliyordun içten içe dedim. her zaman biliyordun yetersiz olduğunu, bu işin sana göre olmadığını, ama seni seven insanların sana olan sevgilerinden neşet eden övgüleri kafanı karıştırdı. insanlar sana yapabilirsin, yapmalısın, senden olur derken içinden bir ses hep “hayııırrr o ben değiliiim” diyordu aslında. bak bu bölüm başkanının da bunu demesi iyi oldu. bunu duymasaydın devam edecektin durumunu çok iyi görmeye. sınavım çok iyi geçti diyodum ya :D neyse o günlerdeki en büyük şaşkınlığım aslında gerçekten kendimeydi. kötü olduğumu nasıl fark etmezdim? insan kendini bu kadar mı bilmez ya :D sonradan beşinci olmuş bir kağıt gözüyle baktığımda yazdıklarıma, aklıma getirdiğimde, püü dedim. yok. olmayacaktı yani. bu yaşa gelmişim, kaç yıldır okuyorum şu bölümü. bunları mı yazıyorum hâlâ? hoca haklıydı... şimdi bir yandan ben güneşi de merkürü de başak biriyim, yani şu an istesem bu yazdıklarımın tam aksine de ikna ederim kendimi :DD kendimi çok iyi ayağa kaldırır, potansiyelimi çok güzel parlatırım. ama yok. yapmak gelmiyordu içimden. bir yandan kafamda her başarı hikayesinin berisinde bir sürü başarısızlık hikayesinin yaşandığı, yaşanması gerektiği masalı çalıyor. içimden cılız bir ses “bu başarısızlığı bir basamak olarak kullan, bundan güç al” diyor. ama yok. çok güçsüz hissediyorum. daha önce hiç böyle başarısız hissetmiş miydim acaba? yetersizliğim hiç böyle yüzüme vurulmuş muydu? hayır. çünkü ben zaten yeteri kadar çabaya değil mükemmel sonuca inandırılmış bir çocuk olarak çoğu zaman başarısızlık korkusuyla kendini geri çekmiş, ortaya koymamış, risk almamış, dolayısıyla pek bir şey yapmamış ve başarısız da olmamıştım. bana bu yetersizliği bi tek babam direkt olarak hissettirmişti sanırım. bir yabancıdan duymamıştım daha önce. arkadaşlarımdan da hocalarımdan da hep övgü almıştım. övgülere rağmen “hayır yeterli değilim”i hissederken, düşün ki yergi karşısında nasıl bir yetersizlik hissettim :D ay çocukluğuma battım bir buçuk senedir, çıkamıyorum cidden. neyse. bunları da görmemiz ifade etmemiz lazım. dün gece rüyamda gene bir evdeydim. ev iç dünyamızı simgelermiş söylemiştim di mi? yine bir salondayım. bu sefer salon tanıdık. bornova’da çocukluğumun geçtiği ev. salon çok dağınık, televizyon sehpası topak topak toz içinde, uzun zamandır elimi sürmemişim. temizleyeyim diyorum falan. geçen de yine bir evde görmüştüm kendimi, salon karman çorman tıklım tıkış dağınıktı, bir başka odaya girip “aa böyle de bir odam var, ne zamandır girmiyorum bu odaya” falan demiştim. işte bunları biraz sezgisel olarak yorumlamaya çalıştığımda, evi iç dünyamla özdeşleştirdiğimde, sanki unuttuğum, görmezden geldiğim, ilgilenmediğim yanlarım görülmek istiyor gibi geliyor. mesela dedim ya demin “üff çocukluğuma battım çıkamıyorum”. çünkü rahatsızlık veriyor o çocuğu konuşturmak. “bana kendimi yetersiz hissettirdiler” demek mızmızlık, huysuzluk gibi geliyor, aciz hissettiriyor, hoşlanmıyorum. çocuk tarafımı yok saymak görmezden gelmek, öyle hisseden bir yanım yokmuş gibi davranmak istiyorum. o çocuk olarak üzüldükçe, “eeehhh yeter bi kendine gel kaç yaşında koca kadınsın bu kadar aciz olma ya” diyorum kendime. hâlâ daha diyorum. şuanda da diyorum. yani “aslında ne kadar yanlış, canım kendim” diye bitmiyor bu yazı :D bunlar nereden çıktı peki? her ne kadar yetersizliğiyle yüzleşmemek için bir adım öne çıkamayan tembel pasif biri olsam da, gerçekten bir şeyler yapmaya, kendini ortaya koymaya, başarmaya karşı müthiş bir arzu, istek, motivasyon da duyuyorum. hiçbir şey yapmayarak geçirdiğim yıllarım, hiçbir şey yapmamaktan ötürü memnun şekilde geçmedi. kafamın içinde her zaman, her zaman, her zaman “bir şeyler yapmam lazım” düşüncesi döndü dolaştı. her şeyi yapmak, her şeyi bilmek, her şeye yetişmek... özellikle yine son bir buçuk yıldır. “benden ne olur?” sorusu kadar başka hiçbir şeye kafa patlatmamışımdır. benden bir şey olması lazım! ama ne olacak? ne yapıcam ben? bir şey yapmam lazım! hayatımı ve en çok neler yaptığımı gözden geçirdiğimde, muhtemelen bişeyler okumaya yazmaya anlatmaya çalışıcam. ama yok. ne okuyacağım, ne yazacağım, ne anlatacağım derdi başlıyor sonra. her şeyi bilmen gerektiğini düşünürken, bi bok bilemez halde oturup kalıyorsun yerinde. bir şeyler yazmaya çalışıyorum, bokkkk gibi geliyor. podcast yapayım diyorum bir şeyler anlatmaya çalışıyorum bokkk gibi geliyor. kabul edemiyorum ya. kabul edemiyorum kötü bir şey yapmayı. yetersiz, basit, düz bir şey yapmayı kabul edemiyorum. beklentilerim çok yüksek kendimden. çok çok yüksek. bu beklenti yüksekliği de kesinlikle “üf ben harikayım vasat bişi yapamam”la alakalı değil. asla değil. yine çocukluğa dönelim: yaptığım hiçbir şeyin “iyi, güzel, yeterli” bulunmamasıyla alakalı. hep daha iyisi vardı, ben hep altta kalıyordum, hiç takdir edilmedim. bunlar da cidden abartı değil (bazen çünkü kendimi de sorguluyorum). babam da biz yetişkin olduktan sonra farkına vardı, dönüp kendi öz eleştirisini yaptı, özürler diledi falan. çocukluğu geçelim, çocukluğa has bir şey değildi bu. şu yaşıma geldim, hâlâ devam eden bir şey. bundan üç dört yıl önce, yüksek lisans tezimi yazıyorum, izmir’deyim. müthiş fikirler gelmiş aklıma, bir şeyleri bir şeylere müthiş bağladığımı hissediyorum, heyecanla babama gittim okudum. bu sıradan bir şey değil bak. babamı bile bile, ona okumak isteyecek kadar harika bir şeyler yazdığımı düşünüyorum :D babam kem küm etti yorum yapmadı. “söyle ya nasıl olmuş” falan diyorum. “bir şey demeyeyim şimdi, sen güzel motive olmuşsun, devam et” diyor. “ya hayır bir şey olmaz söyle merak ediyorum ne düşündüğünü” diyorum. yine kem küm ede ede “yavan olmuş” demişti. ve bişiler daha. halbuki o yazdıklarıma hocam bayılmıştı, hocamın bana karşı beni deli övdüğü yetmiyordu bir de kaç insandan duymuştum o dönem “güney hoca seni şöyle övdü böyle övdü” diye. arkadaşlar ortamlarında bahsetmesini geçtim, yüksek lisansta alt dönemim olan bi çocuk vardı, o çocuk hocanın derste benden bahsettiğini söylemişti :D neyse geçiyorum bunları. “yavan olmuş” ifadesine dönelim. kendimden yüksek beklentilerim bunla alakalı. yaptığım yapacağım her şey çok yavan geliyor bana da. kendimi benim için güzel şeyler söyleyenlerin gözünden göremiyorum, babamın gözünden görebiliyorum. dolayısıyla, yavan olacağına hiç olmasın diyip oturuyorum oturduğum yerde. zorunda olmadığım sürece hiçbir şey yapmıyorum. tezdi, yazmak zorundaydım, yazdım, ödevdir sunumdur yapmak zorundayımdır yaparım... ama kimse benden bir şey beklemezken, keyfi olarak bir şey ortaya koymuyorum :D motivasyonum içsel değil dışsal çalışıyor. kimse benden bir şey beklemezken, evime, odama kapanıp sadece kitabımı okuyorum. alıcıyım yani ben bu hayatta. ama ne diyorduk? cümlemizin başına, sonuna, bi yerine HENÜZ ekliyorduk. “henüz alıcıyım”. böyle gitmek zorunda değil :D (aaa hayatımda en çok kurduğum cümle, merhaba!). bi noktada korksam da yapmayı deneyimlicem. korkularımızın üstesinden gelmek mümkün olmayabilir ama onlara rağmen yapmak mümkün. korksan da yapacaksın, korka korka yapacaksın. neyse baya konuştum. üüh ne yazmışım hiç okuyamıcam bile. cut.
5 notes · View notes
Text
Korkağım biliyorum. Özür Dilerim
Dostoyevski diyor ki; "Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır." Geç kalmadan ve henüz vakit varken ve yaşanması mümkünken yaşanmalı her şey. Yarın geç olmasıyla meşhurdur. Unutulmamalı hiç. Ben unutmadım. Hiçbir şeyi. Bana her ne dersen de sonuna kadar haklısın. Ben seni çok seviyorum ama ben aşabilecek şeylere inanmadım. Özür dilerim sevdiğim. Bana ne dersen dibine kadar sonuna kadar haklısın. Affetmesen de sevmekten vazgeçsende haklısın. Ben vazgeçmeyi seçtim çünkü. Ben saçmaladım. Ben seni üzdüm. Paramparça ettim. Seni kırdım. Umutlarını hayallerimizi, kalbimizi kırdım. Ömrüm dediğim adamı ben yaraladım. Ben salaklık ettim aslında. Sana anlatmayarak senden saklayarak, korkak davranarak hata yaptım. Ben herşey için özür dilerim. Sana çok sert çıktım. Çok yüklendim. Kendimle savaşırken sevdiğimi de karşıma aldım. Her zaman yanımda olacak kişiyi kaybettim. Ömrün boyunca beni affetmeyeceksin biliyorum. Şans istemeye yüzüm bile yok. Kalbini kırdığım adamın gönlünü almam imkansız gibi. Ona verdiğim sözü tutmadım ben. Sen beni silsen haklısın. Unutmak isteyerek haklısın. Ben seni çok yüksek bir uçurumdan aşağı attım. Sana bunu yaparken kendimi de arkandan ittim aslında. Seni ne kadar çok seviyorum bir bilsen. İçimdeki yerini sana anlatmam mümkün değil ama bana ne dersen de sana hiçbir şey demeye hakkım yok. Ben özür dilerim. Sana, bize yaptığım herşey için. Kendimden korktum aslında. Senden değil. Kendimi güçsüz hissettim ben. Kendimde o gücü bulamadım. Hala bulamıyorum bu apayrı birşey zaten. Kendimden bahsetmeyi bırakmalıyım. Çünkü ben benim için önemli değilim ama sen benim için çok önemlisin. Ben hayatımın tüm sorumluluğunu sana yüklemekten korktum. O yükün altında kalmandan korktum. Geleceğimizden korktum. Allah belamı versin seni çok seviyorum. Ben her gece resimlerimize baka baka ağlayıp pişmanlığımı dibine kadar yaşıyorum. Ben seni kaybettim. Ben hayatım dediğim ailem yokken ailem olacak kişiyi kaybettim. Artık benim de yaşamamın çok bir anlamı yok. Çünkü ben ailemi asıl o 24 Ağustos da bitti diyerek kaybettim. Ben aslında o gün öldüm. Artık zamanı geldi. Herşeyi bitirmemin. Kendimi tamamen bitirmenin. Seni severek ölmek istiyorum ben. Çünkü biliyorum asla affettiremeyecegim kendimi. Çünkü ben o şansı çoktan kaybettim. Ömrümü ömrüm dediğim seninle kaybettim ben. Şunu hiç unutma ve hep de ki; Zamanında çok sevdiğim bir Nazlı vardı. Beni kaybettiğini bilerek, kendini affettiremeyecegini bilerek, hayatına başkasını almayarak, beni severek öldü. Bunu hep söyle ve hayatın boyunca hep çok mutlu ol. O gülüşüne ömrümü vereceğim adamı hiç kaybetme. O yüzünü hiç soldurma ve bir gün beni gerçekten sevdiğin gibi bir başkasını sev. Çünkü senin sevgini hakedecek kişi ben değilim. Ben çok aciz biriyim. Ben beni seveni ellerimle kaybettim. Ben bitirdim. Senin sevgini hakeden bir çok kız var ailesi olmanı bekleyen bir çok kız… O kızı bul ve umarım hep çok mutlu ol. Seni çok seviyorum ömrüm ♥️ Beni affet olur mu? Hakkını da sonuna kadar helal et. Seni paramparça ettim ben. Geçen sene bu zamanlar birbirimizi hiç tanımıyorduk mesela. Tam 9 gün sonra seni tanıyacağım. Nerden bilebilirdim tanıyacağım adamın hayatımın tamamı ve sonu olacağını… Bilemezdik. Keşke bilseydik. İyi ki dediğim iyikilerimin sahibi bu yer hep senin. Masal'ımıza iyi bak. Çağ'ı da hiç üzme olur mu? Onu dışlama. Kendin gibi büyüt onu da. Senin gibi sevsin hayatına giren kızı. Ömrünü adasin kalbi tamamen sevdiği kız için atsın. Hep mücadeleci olsun. Tıpkı senin gibi olsun. Herşeyiyle sana benzesin. Masal'ına düşkün olup Çağ'ı unutma hiç. Onu bosverme. Onu üzme. Seni hep çok seveceğim. Bunu hiç unutma ❤️
2 notes · View notes
velhasileyvallah · 1 year
Text
insan, kararlarını sorgulamalı değil mi? kimin ne zaman nerede bir salaklık yapacağı belli olmuyor çünkü
5 notes · View notes
bikafa · 2 years
Text
salata*
şimdi dediğim şeyi yapmayı bırakıp bize bir tokat atacağım. bu tokat bizi asla kendimize getirmeyecek çünkü çok uzaktayız kendimizden. yaklaş yaklaş o dallamalara değil kendine lütfen. insan ne kolay kaybediyor lan kendini. korku işte bunun sebebi. bence korku. kaybediyor mu kaçıyor mu tartışılır. ben tartışmam o an hangisini mantıklı buluyorsam ona tutunurum. hayır.
kendimle uğraşmayı bıraktığımı hatırlıyorum. bunu hatırlıyorum. kaçıyordum. saklandığım saçakta kaybediyordum kendimi. hayat ya bu ister istemez insan kaçarken de kendine denk geliyor. sonra tekrar kaçıyor. yorulmadım kaçsam kaçardım biraz daha kim ne diyebilir sonuçta ama ben gibi efsanevi bir şeyi kurcalamak yerine kaçmak nasıl bir salaklık nasıl bir tembellik diye düşünmeye başladım. kaçmıyorum ama bu kovaladığım anlamına da gelmiyorum. sürekli elimin altındayım sürekli genişliyorum.
bir yere bağlayamayacağımı biliyordum bunu uğraşmadım bu yüzden. sigara var mı?
2 notes · View notes
Text
Bak şimdi madem yüz yüze konuşamıyoruz üstünden zaman geçince hiç konuşamıyoruz ne kadar uzun olursa olsun yazmaya karar verdim. Neyi değiştirir bilmiyorum bir şeyin iyi anlamda değişeceğine dair inancım da yok aslında ama olsun.
Bence ben seni seviyorum. Ama bu sevgide o kadar temkinli ilerliyorum ki kendime de sana da az seviyormuşum gibi yansıtıyorum. Sen seni ne kadar sevdiğimi hissediyor ama bilmiyorsun. Hissettiğin için durmuyorsun hissettiğin için gelebiliyorsun.
Bütün konularımızın hiçbirinde ben haksız değilim. Buna ister inan istersen de dalga geç yemin ederim değilim. Ama kendimi haksız durumuna düşürmeyi bilerek yapıyorum. Yani bunu içgüdüsel olarak yapıyorum. Çünkü bana göre yanlış olan beni üzen bir şey var, sen tarafından. Bunun çözülmesini istiyorum çözmüyorsun. E ilişkiyi bitirmek istiyorum o da bitmiyor. Ben de daha büyük hamleler yaparak kendimi düşürüyorum. Haksız olduğum söylenince o kadar iyi hissediyorum ki. Evet evet ben haksızım doğru sen haklısın çünkü beni seviyorsun diye düşünüyorum. Ama bunu bilerek ben yapıyorum.
Ben geri zekalı değilim neyin doğru neyin yanlış olduğunu gayet iyi bilip ona göre davranabilirim. Bi anlık duygusuna yenilip fevri davranacak biri de değilim. Ama sana göre yanlış olan şeyleri yapıyorsam gerçekten ben haksız olayım diye. Çünkü en sevmediğim ilişki şekli yok engellemek yok silmek yok bitirmek ama bitirmemek. Böyle bir şey yok çünkü böyle bi salaklık yok. Ama yapan kişi benim. Sebebini de şimdi anlayabiliyorum. Hayır dediğin şeyler doğru değil ben seni seviyorum kendime yanlış olanı yakıştıracak kadar. Ben seni haksız çıkmak isteyecek kadar. Sen kız evet sen haklı ol ben senin gönlünü alırım çünkü seviyorum hem de gerçekten bütün doğrulardan. Hep doğru sen ol. Ben yanlış olayım sen düzeltecek olan ol böyle yanında kalabiliyorsam böyle kalayım. Ama yanlış sen olursan bir de düzeltmezsen ben bana kalan seçenekleri istemiyorum. Senden soğumak istemiyorum. Sana sabır edip seni kafamda bitirmekten çok korkuyorum. Çünkü bu gerçekleşirse bir dönüşü yok biliyorsun. Böyle olsun istemiyorum.
Üzülmeni istemiyorum ama kendim de üzülemem. O zaman sen bir ihtimal olmaktan çıkarsın çünkü bir süre sonra hem de çok kolay ve kısa bir süre sonra ben, “ben” derim. Bir de haklıysam dönüş yolu da bulamam. Haksız insan gelir, reddedilmek beni haksızsam ve kötü olansam hiç üzmez, gelirim. Ama tam tersi durum mümkün bile değil.
Artık ne yapıyorsam tam bilinçle yapacağım bu bizi nereye götürürse götürsün. Hiçbir şeyi de içimde tutmayacağım. Kendim bile bilmiyorum bazen neyi neden yaptığımı olmayışından korktuğum içinmiş hepsi. Olmamandan o kadar korkuyorum ki, ben yok ediyorum.
Yani bütün bunlardan ne anlarsın bilmiyorum. Sabırlı biri asla değilim hiçbir zaman olmadım. Tahammül seviyem de çok düşük. Senle olunca her şey çok güzel. Yemin ederim her şey hem de her şey. Ama olmayınca bu kadar kötü olmasını kabul edemem. Duygular arasında bu kadar geçiş beni çok yıpratıyor. Aramızdaki ilişkiyi de.
Beraberken tam istediğim gibisin hatta istediğimden daha fazlası. O kadar güzelsin ki sensiz olmayı nasıl kabul edebiliyorum kendime şaşırıyorum. O kadar özel ki seninle bütün anlar, olmayınca her şey boşluğa dönüşüyor. Sen yokken de seni hissetmek istiyorum. Görüşmeyince de var olduğunu benimle olduğunu bilmek istiyorum. Bu da maalesef iletişimle mümkün. Beni aramazsan bana yazmazsan ben bunu bilemem. Benle o gün görüşmedin diye bütün günü benle uzaktan iletişime girmeden geçirebiliyorsan ben bunu sorguluyorum. Bu böyleyse o zaman böyle devam etsin en azından beklemem diye düşünüyorum. Seni anlamaya çalışıyorum ama istediğim şey zor ve imkansız bir şey değil ya. Sen niye yapmıyorsun diyorsun her seferinde. Çünkü ben ne zaman arasam ya tam müsait değilsin, ya bir işle meşgulsün ya kısa vakit ayırabiliyorsun ya da uykundan uyanıyorsun ama aslında uyanmıyorsun. Her seferinde her seferinde pişman oluyorum. Eksik hissediyorum. Bir de sen yapmayınca ben zaten hiç yapmam. Sen bir gün yok ol, ertesi gün seni hatırlamam. Çok üzgünüm ama bu benim kendimde en sevdiğim özelliğim. Sevgim sorun değil seni yokken de sevebilirim ve bir süre sonra geçer. Sensiz de olabilirim ben senle mutsuz olmaktan bin kat iyi.
Seni bir önceki engelleme sebebim de senin yaptığın bir yanlıştan değil benimkindendi. O gece çok sarhoştun ben de uyudum ama seslide uyudum. Aramanı isteyerek uyuyorum çünkü. O beklentiyi bitiremiyorum ayrı olsak da çünkü. Aradın, açtım. Niye uyumadığımı sordun ben de film izliyorum mu ne dedim saçma sapan konuştuk sonra tartıştık bir daha aramayacağını söyledin. O kadar sinirlendim ki sana anlatamam. Ben senin ümidinle uyumuşum mesela açmışım telefonu da anlıyorsun da istemişim ben seni sonuçta tartıştık diye sen böyle diyince son kararın mı diye sordum evet diyince bir daha istesen bile aramamanı sağladım. Ben istesem bile aramamanı sağladım. Telefona ismini görmek umuduyla bakmamak daha iyi hissettiriyordu. Görmemek korkunç bir şeydi çünkü. İğrençti.
Silmeme de bir şey demeyeceğim galiba olayın ciddiyetini anlatmak için yaptım. Çünkü sen basit bir tartışma olarak görüyordun bence ama benğm için önemliydi. Tahammül edemeyeceğim bir şeymiş ilgisiz biri bunu da yeni öğrenmiş oldum. Aslında daha rahat hissederim ama sende farklıymış diğer her şey gibi, çok üzgünüm. Bu kadar. Sana yine çok sinirliyim. Kırgınlık yok sadece çok öfkeliyim gerçekten. Telefonda konuşmak istemiyorum. Yarın sabah yüzünü bile görmek istemiyorum. Ya böylece bitsin istiyorum ya da bir şekilde geçsin. Nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Bence birini sevmenin ve onunla çok güzel vakit geçirmenin laneti de bu, diğer negatif şeyler de daha fazla hissettiriyor. Keşke seni, senin düşündüğün kadar az sevseydim. Eminim ki daha rahat olurdun, ben de daha rahat olurdum. Biz nasıl olurduk bilmiyorum ama bu kadar sancı olmazdı.
2 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Hiç bir sebep yokken
Karşılık görmediği halde sevmeye devam etmek salaklık değil, ____AŞK'tır...💘
Çünkü
Sebepsizce karşılık beklemeden
"SENİ SEVİYORUM YÂR"
Diyebilmektir "AŞK"
_________❤️💙
#Nefes 🌹
4 notes · View notes
kalbimden-kalemime · 23 days
Text
Tumblr media
Uzun zamandır kayıp eşya bulmaca yapmıyordum çünkü eşya olmasam da kayıp olan bendim en son Alya ile oynarken Level 34 olduydu Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler eklenmiş kitaplara, kendim kaybolduğum için ya da kaybolmaktan biraz sıyrılabildiysem ya da yine mi kayboluyordum işte öyle bir süreçte biraz kayıp eşya buldum yeni Level oldu her neyse o kadar kayıptım ki Alya bayramda geldiğinde ben yok gibiydim ilgilenemedim saklanmak istedim, sahi bir daha çocuksu neşem icatlarım oyunlarım eğlenceli çözümlerim renkli zamanlarım olamayacak mı ne zaman geri gelirim içimden gelir bilmiyorum yoksa tamamen kaybettim mi nasıl yeniden yaşama sevincim olacak içimden gelecek de deli dolu olacağım bilmiyorum çünkü deli doluluklarımı görünmeyen saldırı evresinde salaklık olarak izleyip en vazgeçemediğim eşyaları, resimleri, oyuncakları, kıyafetleri attım, attırıldım mı bilmiyorum ben ben de değildim hâlâ da bilmiyorum ben bende miyim yok yani soldu bende bir şeyler geri getiremiyorum bir mucize olacak da yeniden içim çiçek açacak olur mu bilmiyorum, yaptığım yaşadığım hissettiğim her şeyin kötü ve beni şımarık halden anlamaz çocuk gösteren yanıyla yüreğimin acımasından sessiz kalmaya alıştım coşkudan korkar oldum ne zaman iyiyim diye inatla meydan okumak istesem daha beter düştüm, çok acıdı, yüreğim ağrıdı, kendimi bulamadım hâlâ da iyileşmiş hissetmiyorum ama iyi olmanın yolundan çıkmamak için direniyorum. Madem yüreğimi iyi olmama, kötü şeyler yapma, istemeden de olsa sevmediğim şeyleri yapmış olma ihtimali ağrıtıyor ve içimi huzursuz ediyor o zaman zararsız sessiz kendimle kendi kendimle bir hayatla direniyorum.
0 notes
077883 · 3 months
Text
Ben artık her şeye olumlu bakıyorum mesela önceden mış gibi yapardım öyle olsun diye ama artık o hale geldiğini fark ettim. Mesela başınıza gelen her olayı kafanızda iyiye yorarsanız gerçekten de hayattan en iyi verimi, zevki ve tadı o zaman almaya başlıyorsunuz. Biriyle küstün mü, barışılır halledilir. O insan hayatınızdan çıktı mı, olsun elinden gelenin en iyisini yaptın zaten evren sana daha iyisini sunacağı için, hayatına daha iyisini sokacağı için kötüsünü aldı senden. Ayrıldı mı senden, demek ki aradığı kişi sen değilmişsin olsun bu olmadı bir denemeydi, bir sonrakinde daha iyi birisi çıkacak karşına, aradığı sen olacaksın ve o daha iyi hissettirecek demek ki sana. Hayırlısı buymuş de ve geç, gündüzünle gecen bir olana kadar, iştahsızlaşıp yemek yiyyemez hale gelene kadar üzme kendini. Ha çok seviyosundur ama sana yararından çok zararı vardır, onu artık kendi alanından çıkartma vaktin gelmiştir. Gökteki uçan kuştan tutun yerdeki böceğe kadar olumlu bakıyorum, hayır bu saf salaklık değil. Kastettiğim şey, eğer sizin içiniz iyi olursa iyisini çekersiniz hep, ha bu arada ne durumda olursan ol şükretmeyi unutma. Buna da şükür daha kötü günlerim oldu de. Kimseye karşı kin tutmanın, öfke beslemenin manası yok. Hayatının bir döneminde sana zararı dokundu diye ömrün boyu birine takılı kalmak sence de fazla absürt değil mi? Hayatının o döneminde bırak onu ve orada kalsın, sense devam et. Çünkü süreklilik yoktur bu bir şekilde devam eder, anılar bile unutulur bir süre sonra. Unutulmayacak hatıra, silinmeyecek insan yoktur. Ve en önemlisi sev, her şeyi sev. Duyguları, insanları, aşkı sev hüzünü sev, pişmanlık duyma. Ümidini yitirme başına gelen en ufak olayda çaresizleşme. Gereken yerde üzül ama kendini hemen salma, genciz çok yolumuz var bir şekilde hallederiz en çok buna tutunuyorum bende.
1 note · View note