Tumgik
#yol bisikleti
mimaribirblog · 2 years
Text
Tumblr media
21 notes · View notes
kosul123 · 1 year
Text
HİKÂYE BU YA;...
Bir vali güzel bir yol yaptırmış.
Ve yoldan en güzel kim geçecek
diye bir yarışma düzenlemiş.
Yarışma günü, kimi at arabası, kimi süslediği bisikleti, kimi en güzel kıyafeti ile "en güzel geçen" olmak için yol kenarına gelmiş.
Nihayet, yarışma başlamış ve tüm gün bu yoldan geçenler tekrar
valinin yanına toplanmışlar...
Hepsi aynı şikayette bulunmuşlar.
-"Yolun bir yerinde moloz yığını vardı. Ve bu, yolculuğumuzu hayli zorlaştırdı." Diye söylenmişler...
Günün sonunda son yolcuda yorgun argın, üstü başı toz toprak içinde valinin yanına ulaşmış.
Bu son yolcu valiye, saygıyla yönelerek içi altınla dolu çuvalı uzatmış ve demiş ki;
-"Yolda insanların geçmesini zorlaştıran moloz yığınını gördüm.
Hz. Muhammed (SAV)'in;
-"Rahatsızlık veren bir şeyi yoldan kaldırmak sadakadır." sözünü hatırladım ve yolu temizledim. Molozun altında bu altın dolu çuvalı buldum. Ahaliden hiç kimsenin bu kadar altını olamayacağına göre, bu altınlar size ait olmalı diye düşündüm sayın Valim...
Vali gülümseyerek cevap vermiş...
-"O altınlar senin. Zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan en güzel geçen kişi, ardından gelenler için yoldaki engelleri kaldırandır." demiş...
Allah CC
Yürüdüğümüz bu zorlu hayat yolunda, önümüzdeki engelleri kaldırıp yolumuzu açan insanları hayatımızdan eksik etmesin...
(Amin)
......✍
7 notes · View notes
Bisikletimin adını (da) GECE koydum
Post-modern zamanlarda hakikat ötesinden esen yellerde yol alıyormuşuz, hani öyle dedi Batılı feylozoflar. Hakikatin öte yakasında her şey bulanıklaşıyor, uzağı göremiyorsun, karşıdan gelen şeyin çehresini ayırt edemiyorsun. Astigmat gibi, uzun süreli etkisi ise büyük bir baş ağrısı.
Bir tane post’tan bahsedince (ki kendisi post modernizm olur), hep aklıma post travmatik stres bozukluğu geliyor. Bir türlü post evresine geçemediğimiz, tekrar ve tekrar travmalarımızın içinde yüzdüğümüz o dehlizdeki ıslak, korkutucu ve çoğu zaman anlamsız gelen haller.
Gong sesi bu iki kavram arasında çalıyor. Ses, geçmiş ve şimdiki zaman arasında gidip gelen zihnimin saniyeler içinde korkuyu tespit etmesi sadece.
Birbirinden azade, bölük pörçük mevzuların bendeki birleşim hallerini seviyorum. Yıllar önce aldığım bisiklet, Dersim yolları, yurt koridorları, izlediğim bir film, ağaçlı yollar, Boğaz manzarası,  Mine Söğüt’ün kitap kapağı,  toplumsal eşitsizliğe dair okuduğum yazı, Aposto… Bu düşünceler girdap gibi, dönüyor dönüyor, dibe çöküyor, sonra yine gün yüzüne çıkıyor.
2013 yılında Erasmus dönüşü kalan paramla aldığım bisiklet, Euro o zaman 2,50 TL civarındaydı, bunu şerh düşerim yazıya. Evsiz yurtsuzluğumla bu bisiklet benimle çok dolandı ortalık yerde, yurt kapısının önü, evin bahçesi, balkon kenarları, üstünde inşaat bile yaptılar…  Yollarda da hep eşlik etti bana, uzun yola bile çıktık beraber. Ağrı Dersim arasını barış döneminin son demlerinde turladık. Kuş misali, oradan Ayvalık’a, cumhuriyetin temellerinin atıldığı, her yerin onuncu yıl marşı koktuğu memlekete geçtik.
Velhasıl, takriben 10 yıl olmuş bu bisikleti alalı ve canım kızım 10 yıl sonunda bakıma girdi, kadrosu sabit, kalan her şey değişti, ama her şey. Ve değişiyorum, kadrom sabit. Kadroma geceleri yürümek, serserilik yapmak, bisiklet sürmek dahil. Çocukluğumdan beri çok severim geceleri dışarı çıkmayı. Sanırım 4-5 yaşlarında Yüksekova’da gördüğüm o dolunay beni çok etkiledi ki özellikle dolunay zamanları sokağa, dağa, taşa, şehrin kenar köşelerine atarım kendimi. Belki 10 dakika, belki saatlerce.  İmroz’a ismini veren rüzgar o dolunay gecelerinde saatlerce öptü saçlarımı .
Gong, gong, gong… Zihnim parmaklarımdan çok daha hızlı hareket ediyor ve sesten uzaklaştım. Karanlık bir binadayım, üniversite binası ve saat gece 11.00. Minik tohumları o saatte içtimaya alıyoruz. Bisikletimle gitmişim üniversiteye, hava inanılmaz güzel, serin, meltem gibi esiyor rüzgar yüzüme, tatlı tatlı. (Bornova’da deniz yok.) Tepede dolunay, bir tarafta zeytin ağaçları, diğer tarafta kavaklar, sonra bağlar… Bisikletli gölgem önümden sürüyor. Duygu selini yaratan derinden bir romantizm yaşıyorum şahsımla.
Binaya vardım, karanlık. “Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız” filmini izleyen bu tekinsizliğin içinde yürümeyi, ilerlemeyi, o korku unsurunu çok iyi anlar. Çocukken anlatılan hikayeler, izlediğim veya izleyemediğim korku filmleri, inler, cinler, periler, maskeli katiller. Ama neler neler geliyor aklıma.
Üniversite İngilizce hazırlığı Kilyos’ta okudum. Bir tatil zamanı herkes memleketine gitti, ben kaldım. Yurt neredeyse bomboş. O dönem korkularım çok fazla, ailecek inli, cinliyiz. Psikoloji hala bizim haneye uğramamış, korkuları sureyle kalkanlıyoruz. Bir gece yine nasıl korktum, ama nasıl.. O inler, cinler oturtmadı beni odada. En son yurdun dışına zor attım kendimi, karanlık ama dışarıda o kadar korkmuyorum. Rüyalarımda bile hep bina içinde gerçekleşir korkunç olaylar. Fırtınadan kaynaklı yan yurda, arkadaşlarıma sığınmıştım, bolca okuyup üflemişlerdi beni.
Bu zihin akışının sebebi var. Çünkü gece yarısı yine boş bir binadayım, yalnızım, laboratuarın tüm aletleri inliyor, rüzgardan kapı açılıp kapanıyor, her yer gacur gucur. Mükemmel bir korku filmi başlangıcı.  
Hakikat ötesi demiştim, burada hakikat gerçeğime dönüşmüş. Gözle görüp algıladığımdan korkar olmuşum. İçim nasıl rahatladı, inler cinler öte aleme karışmış. Her ses tedirgin ediyor, bir yandan da minicik tohumlardan çıkan başları sayıyorum. Bu anlamda tohumlar benden daha idealist!
Şu an ne olsa korkardım diye sordum Muinar’a. Yolda banklarda oturan dört erkeğin şu kapıdan girmesi en büyük korkum. O dört adam değil mevzu bahis. Tecavüze uğrayıp, öldürülmek imiş inler cinler. Belki de bizi korumak isteyen neneler, anneler adamlar diyememiş de inler, cinler demi��. Yollara salınırlar geceleri, ezandan sonra sokağa çıkma demiş. GONG sesini burada duydum. Sular gerçek manada fokurduyor, makineler tıkırdıyor, kapı kapanıyor. Korkumla konuştum o birkaç saniyede. İnler, cinler çocukluğumdan beri dokunup dokunup geçmiş bedenime. Her korkuya kapıldığımda, karabasanlar böğrüme oturduğunda  “o cinlermiş” gelenler.
İşin traji komik yanı ise şu, her korktuğumda Nas, Felak okumak öğretildi, aile boyu muskalar yazıldı.
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığın çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücü kadınların şerrinden, haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
Düğümlere üfleyenler kadınlardı burada! Geceden bizi alıkoyuyor, üstüne bir de Orta Çağ cadı avcısı zihinle, pardon kız çocuklarını gömen karanlık zihinle kadınları mimliyorlar.  Seni de hakikatini
de öte dünyanı da…
Olumlu dünyanın olumlu insanları olarak, toksitide kusmaya hazırım. (Deniz Özturhan’a selam çakarım). Adamların şerrinden cadı kadınlara sığınıyoruz, Rabbim sizi bize ışık olsun diye yaratmış…
Bir ara, canım feminist öfkenin sirkeli su gibi nazara iyi geldiğine dair de yazacağım.
Not: Kediler, özellikle kara kediler en etkili tılsım, muskadır. Nokta!
15.06.22
5 notes · View notes
bergenthequeen-blog · 2 months
Text
Karakterin Sosyal Beklentilerle Oynaması: Karakterlerin toplumsal beklentilere ters düşen davranışları ve söylemleriyle komiklik oluşturma. Örnek: "Çocuklarımızın geleceği için endişeleniyorum. - O kadar çok evcil hayvanımız var ki, asıl endişelenmemiz gereken onlar."
Klişeleri Tersine Çevirme: Klişe veya yaygın öğeleri beklenmedik bir şekilde kullanarak komik etki yaratma. Örnek: "Koş, canım, koş! - Peki, ama sonra nereye gideceğim?"
Bilgi ve İfade Karması: Karakterlerin yanlış anlamaları veya beklenmeyen bilgileri karıştırmasıyla komiklik oluşturma. Örnek: "Tatil yapmak istiyorum. - Peki, nereye gitmek istersin? - Bilmiyorum, ama denizde kar topu oynamak istiyorum."
Komik Takıntılar ve Obsesyonlar: Karakterlerin tuhaf veya komik takıntılarının olmasıyla komiklik oluşturma. Örnek: "Sadece tek ayakkabı ile yürüyebiliyorum. - Neden? - İkinci ayakkabımı kaybettim ve ikinci bir çift almak istemiyorum."
Zıtlık ve İronik Durumlar: Karakterlerin karşılaştığı durumların veya ifadelerin zıtlığıyla komiklik oluşturma. Örnek: "Sana sırlarımı anlattım. - İyi, çünkü bana sırlarımı anlatmak istiyorum."
Kuralları İhmal ve Mantıksızlık: Karakterlerin belirli kuralları veya mantıklı davranışları ihmal etmesiyle komiklik oluşturma. Örnek: "Kıyafet koduna uyalım. - Peki, kırmızı iç çamaşırı giymemiz gerekiyor mu?"
Gerçek Dışı Tepkiler ve Tepkisizlik: Karakterlerin karşılaştığı olaylara veya diğer karakterlere abartılı veya gerçek dışı tepkiler vermesiyle komiklik oluşturma. Örnek: "Evin çatısı çöktü! - Peki, dışarıda yağmur yağıyor mu?"
Sürpriz Sonuçlar ve Beklenmedik Sonuçlar: Karakterlerin beklentileri tersine çeviren veya beklenmeyen sonuçlara yol açan eylemleriyle komiklik oluşturma. Örnek: "Bisikleti tamir etmek istiyorum. - Peki, ama şimdi bir uçak tamiri kursu mı almalıyız?"
0 notes
bendenblogolmaz · 3 months
Text
Bisiklet
Yaklaşık bir sene önce aldığım ani (ama bir o kadar da geçmişten gelen) bir kararla, uzun süren Ürdün sürgünümün hemen ardından kendime bir bisiklet aldım. Uzun süredir zaten bir şekilde hayatımda olan bisikleti, artık daha ciddiye alarak ve performans odaklı sürmek istiyordum. Bu sebeple ilk iş ekipmanları toparlayıp, kendimi yollara attım.
İlk haftalar alışma/ısınma dönemi şeklindeydi. Kendi başıma ortalama bir saat sürüp eve dönüyordum. Ama bu disiplinin bana ne kadar uyduğunu zaten İstanbul’daki okul yıllarından biliyordum. Şehirde ulaşım aracı olarak kullanmayı ayrı, şimdi performans amacı ile kullanmayı ayrı sevmiştim. Asıl beni içine çeken kısmı ise vakit geçtikçe fark ettiğim yeni yönleri oldu.
Öncelikle bisiklet sporunda aldatılacak bir hakem, şikayette bulunulacak bir yer, ağlanacak bir duvar bulunmuyor. Güçlü değilsen, kazanamıyorsun. Bu kuralın ötesi berisi yok. Her ne kadar önemli bir takım sporu olsa da, bireysel performans anlamında bu kadar ekmek/köfte ilişkisi olması bana çok samimi geldi. Ciğerden bacağa, bacaktan pedala, pedaldan yola… Bu, futbol çığırtkanlıklarından bıkmış olan ruhuma ilaç gibi geldi. Sadece kendim ve karşısında savaştığım rüzgar ile halimden gayet memnundum. Fanatikleşmeden, şansa ya da kadere bel bağlamadan, eğlenceyi de hala bir parçası tutabilerek, hem sosyal hem de efora bağlı bir kulübün üyesi haline gelmiştim. Hem bu vesileyle çok sayıda insanla da tanıştım. Artık yeni bir ağın parçası olmuştum.
Şimdi geriye bakınca ne kadar çok yol katettiğimi görmek bana çok doygun bir tatmin veriyor. İşin analiz kısımlarında her bir pedalın hesabının yapılması, gelişimin insanın bacaklarında olduğu kadar sayılarda, grafiklerde de görülmesi, bu sporu diğerlerinden başka bir yere getiriyor. Mental açıdan ise en az fiziksellik kadar (hatta belki onun da ötesinde) güçlü bir direnç gerektiriyor. Ne kadar fazla an boyunca nefes nefese ya da acı içindeyken bırakmak istediğimi düşününce, bırakmadığım ve devam edebildiğim her an çok kıymetli geliyor. Tırmanılan bir tepe, inilen yokuşlar, kıvrımlı yollar, hepsinin istediği farklı bir ilgi, özen mevcut. Ancak bunların hepsini tadıp, hepsinin istediğini onlara sunabildikçe tadını çıkararak devam edebiliyorsunuz.
Bu sırada insanın tattığı özgürlük hissi ise inanılmaz. Konforlu, dört tekerli metal bir kutuda değil de açık havada, havanın bir parçası olarak ilerlemek aslında konfor alanından çıkmak gibi bir şey olsa gerek. Hem çevreyi izleyebileceğiniz, hem de sıkılmayacağınız kadar hız da yapabiliyorsunuz. İşte tüm bu değişimler, hayatıma kattığı direnç kültürü, futbolun ve beraberindeki tüm çürümüşlüklerin hayatımdan çıkması, arkadaş çevremin değişimi, beslenmemin değişimi, hobilerimin değişimi, vücudumun değişimi, yıllar boyu toplayarak geldiğim diğer tüm tecrübelerle birleşince sanki ortaya yeni biri çıkmış gibi hissediyorum.
0 notes
gamerbulten · 3 months
Link
Geliştiriciler, Steam Deck'in oyunlarını "kusursuz" çalıştırdığını söylüyor Valve, şanslı birkaç kişiye geliştirme ...
0 notes
adnancangir · 4 months
Text
EN İYİ 15 YOL BİSİKLETİ 2024
Frankfurt Bisiklet Fuarinı ziyaret eden Cycling Professor kanalı, bu bisikletleri listelemiş ama çok sayıda diğer bisiklet markasının bu listede yer almadığını, dolayısıyla seçim yapmanın çok zor olduğunu belirtmiş. Sizler de yorumlara önerdiğiniz marka ve modelleri yazarsanız memnun oluruz. BMC Teammachine SLR 01 Campagnolo Super Record 12s EPS…
View On WordPress
0 notes
thekerimkucuk · 7 months
Text
TUSF Faaliyet Takvimi İzmir’de Başlıyor
Traitlon:21 Ekim Cumartesi 10.00 15 Temmuz Sağlık Ve Sanat Yerleşkesi Balçova Kampüsü’da Yapılacak. Dağ Bisikleti:22 Ekim Pazar 13.00 Tınaztepe Kampüsü Spor Salonu’da Yapılacak. Yol Bisikleti:23 Ekim Pazartesi 13.00 Tınaztepe Kampüsü Spor Salonu’da Yapılacak. Kerim Küçük.
View On WordPress
0 notes
hopsivava · 7 months
Text
Ay asil Nurcan çok güzel yol bisikleti aldı. Huhuhu. Acil 30k lazım bana. Mecbur. Bende istiyorum o bisikletten.
1 note · View note
Text
33. yaşıma dair 33 şey
Bir defteri de bitirince şöyle bir dönüp bakar, okurum baştan sona ezelden beri kaldırıp kenara koymadan. Onun gibi oldu, el sallamak için otuz üçe dönüp bir baktım:
Nasıl başlarsan öyle gider dedim, doğumgünümde erken uyandım. Deniz havası aldım. O gün yeni işimde de ilk günümdü. Güzel başlangıçlara heves ettim. Çok güzel bir gündü.
Yeni yaşımın ikinci gününde baba yarısı canım eniştemi kaybettim. Kalbime telafisi mümkün olmayan bir çizik atıldı. Pişman olmadan yaşamak ve iyi insan olmak üzerine çok düşündüm. Onu, onunla geçen çocukluğumu çok büyük özlemle ve çok sık anıyorum.
İspanya'da tanıştığım, ailem olan iki can arkadaşım seneler içinde çok engel aştılar, evlilikleri dahil çok şey kutladık birlikte. Hiç ummazdım ama ayrılıklarına tanık olmak varmış bu yılın ajandasında. Anladım ki büyük zaferler kazanmış büyük aşklar da yoruluyor. Aşk, her şeyi gerçekten de affetmiyor.
Sevilebilir olduğuma dair şüphelerin içimi durmaksızın kemirdiği karanlık bir dönem oldu. Tam o sıralarda çantamı kapıp gittiğim Almanya’da aniden sevgi sarhoşu oldum. Dostlarımın gözlerinin en içine kadar baktım bu koca sevgiyi neden hak ettiğimi anlamak için. Olduğum hal ve olduğum kadarı onlar için ne kadar da yeterliydi; şaştım. Kabul ettim, keyfime baktım.
Bana önceleri yuva sonra ızdırap olan evimle vedalaştım. İçimi karartan tüm yaşanmışlıkları orada bıraktım, kapıyı çektim. Oh dedim. Yeni evimin aydınlığına çevirdim yüzümü.
Terapiye ara verdim. Bıraktım demeye dilim hiç varmaz çünkü hep derim bitmeyen bir yol arkadaşlığı beni orada cezbeden. Ucu açık, sessiz bir vedaydı; bir boşluk oldu önce ama sonra alıştım.
Büyük pişmanlıklar haneme bir çizik daha attım. Aman insanlar ne der diye değil de benim kendime yakıştırmadığım hatalarıma üzüldüm. Kendimi dövdüm bol bol ama bir zaman sonra bir sabah uyandım - kendimi affetmenin, arkama değil de önüme bakmanın bir yolunu buldum.
Borç harç ile tanıştım. Bilen bilir, ben de ne kredi olur ne kredi kartı. Olur-du. Biraz korkak, emniyeti elden bırakmadan hadi kızım dedim yaparsın. Yatağımdan koltuğuma enerjisi, anısı kötü ne varsa yeniledim gitti. Şükür, borçlar da bitti.
Kestirip atma, yenilenme hevesi ile aşırı kötü bir karar verip saçımı kestirdim. Sonra daha kötü bir karar daha verip bir de beni aynalara küstüren bir renge boyattım. Dertsiz başıma dert aldım.
Yok-muş gibi yaptığım kırgınlıklarımla yüzleştim. En çok sevdiklerime çok kırılmış, susup yükünü taşımışım bir zamandır; farkına vardım. Mış gibi yapmak beni kırıldıklarımdan her gün uzaklaştırdı. Her şey kötü olmasın diye susmanın ne kadar yanlış bir karar olduğunu her şey kötüye gittiğinde anladım. Konuştukça ferahladım.
Kaliteli yaşamanın, yaşlanmanın ne demek olduğu ile bir tanecik anneanneciğim her geçen gün bizden, bu dünyadan elini ayağını çektiğinde yüzleştim. Nefes almak yaşamak değilmiş. Elini hala tutabilirken gözlerinin içine baktığımda anneannemi orada göremediğim gün biraz daha büyüdüm.
Can kardeşim Esra’m farklı bir şehirde kalbimin köşesi ikizlerini büyütme telaşındayken yollar her izin verdiğinde yanına koştum. Çocuk sevmem, beni bilirsiniz. Ama ikizler. Onlar başka. Ben de neden böyle hissediyorum her defasında kendime şaşırıyorum.
Altı senedir Seço’mun hasretini çektiğim yetmez gibi Yağmur’umu da bu sene Amsterdam’a uğurladım. Yalnızlıktan başım döndü. Tahmin edersiniz; çok ama çok ağladım.
Sevdiğim çok şey Amsterdam’da olunca ben de çıkıp çıkıp geldim. Ne yağmuru ne soğuğu benlik; ne de bisikleti. Ama insan sevdiklerinin peşinden her yere gidiyor. Daha da çok giderim, fahri evimdir; kabul ettim.
Bazı kötü şeyler senin, sevdiklerinin başına gelmeyecek sanıyorsun. Başkasının başına geldiğini duyabiliyorsun ve anlayabilirsin sanıyorsun. Öyle değil. En sevdiklerinle en olmayacak yerden sen de bir güzel sınanıyorsun. Of, nasıl da benzemiyormuş başka şeylere dertlenmeye. Of.
Kar yağınca allah dağ gibi duracak gücü veriyor. Böyle hissettim en zor zamanlarda. Kötü giden, kötü gidebilecek her şeye rağmen sabahları uyandığımda kendime şu soruyu sormaya başladım: “Bugün neşeyi seçtin mi Meltem?” Ve her sabah ısrarla seçtim. Neşem hem bana, hem sevdiklerime şifa oldu. Bunu gördükçe daha çok neşelendim.
Bir kitap okudum, içerisinde geçen “bekleme odası” metaforuna baya bir takıldım. Zaman, para, ideal partner veya aklınıza ne gelirse beklerken akıp giden hayat beni korkuttu. Kitapta en son şöyle diyordu, bekleme odası diye bir yer aslında yoktur; yarım hayatlar vardır. Yarım bana yetmez dedim, ertelediğim ne varsa masaya döktüm, harakete geçtim.
Sigarayı bıraktım. İlk kez değil; kabul ama son olmasını umuyorum. O rakı sofralarında hiç bir zaman kolay olmayacak hayır demek, onu da anladım. Dört aydır gösterdiğim irade için kendimi alnımdan öpüyorum.
Risk budur dedim, yıllardır kalbimden geçirdiğim o tatil için krediyi çektim. Hayatta heves ettiğim şeyler için kimseyi, kimsenin uygun şartlarını beklememeyi de kafaya koydum.
Ben cesur davranıp hayallerimin peşinden giderken tatlı sürprizlerin de mümkün olabileceğini gördüm. Hayaller kesişebilir, bazen uzun yolculuklara can dostlarla birlikte de çıkılabilir. Çocuk gibi sevindim.
Barışamadığım kısa saçlarımı ne yaparsam yapayım uzatamadım. Dostlarımın tavsiyesine uydum, çözümü olan bir şeyi kafama takmaktan vazgeçtim. Hayatımda hiç sahip olmadığım kadar uzun ve güzel saçlarım oldu ben sorunlara değil de çözümlere verince dikkatimi. Bayılıyorum rüzgarda uçuşmalarına.
Ben ille de neşe desem de zor zamanlar vücudum için çok da neşeli sonuçlar doğurmadı. Stres yüzümde beni bazı günler cayır cayır yakan bir roza bıraktı. Hala daha bundan sonra hayatımda olduğu fikriyle barışmaya çalışıyorum.
Biraz kilo aldım. İki, üç falan da değil, nereden baksan sekiz. Bu konu hakkında sakin kalmakta zorlandım geçmişi düşünerek ama en sonunda o sekiz kilonun neşemi kaçırmaması için kendime, hafiflemek için bedenimin en doğru zamanı ve yöntemi bulacağına güvenmeyi tercih ettim.
Baya iyi ve bir o kadar da kötü date'lerim oldu. Tuhaf insanlarla tanıştım. Otuz üç yaşında hala beni bu kadar şaşırtan şeyler olmasına ben de şaşırdım.
Sonunda Güney Amerika topraklarına ayak bastım. Büyülendim. Kalbim kocaman oldu.
Tatilin son günü dünyanın bir ucunda zıkkımın peki bir bakteriyi buldum ve onu kaptım. Peru'daki son gecemi bir hastanede geçirdim. Çok korktum. Başımda bekleyen, benim için endişelenen dost yüzler insana dair kaybettiğim güven duyguma iyi geldi.
Covid sonrası en çok şükrettiğim şeylerden biri evden çalışmak. Yılın Bodrum vakti yine geldi ve tasımı tarağımı toplayıp kendimi sığınağıma, hayatta en çok ait hissettiğim yere yine atıverdim. Hayatta sahip olduğum en büyük lükslerden biri mobilite.
Annemin benim için haşladığı mısırı; yaptığı domatesli pilavı, ayran aşı çorbasını afiyetle yedim. Ben hepsini çok seviyorum, o ayrı ama annemin sevgisi hepsine ayrı bir lezzet kattı. Düşündüm; küçük şeyler... Ah! Ne büyük.
Bu sene az okudum, az yazdım. Kendime yine de kızmadım.
Vaktiyle ihmal edip kendime küstürdüğüm bir kaç değerli kalbi geri kazandım. Aklımda bir kaç kişi daha var.
Bu yaşımda en çok yogayı özledim. Dönmeyi birden çok kez denedim, beceremedim.
Otuz üç yıllık ömrümün kendimi en yalnız hissettiğim yaşını geçirdim. Bugün için üzüldüm, yarın için korktum. Hayatla en büyük meselesi hep yalnızlık olmuş biri için iç yakıcı bir tarafı da olsa tüm ihtimallerle barıştım.
32 yaşımda şükretmeyi (-edebilmeyi) özlemiştim en çok. 33 bana şükür dolu bir kalp verdi. En çok bunun için teşekkür ederim.
0 notes
turkiyehaberi · 1 year
Link
UCI’nın dünyanın sayılı şehirlerini seçtiği yol bisikleti yarışının Sakarya kısmı Tour Of Sakarya’nın3. etabı kıyasıya bir müca...
0 notes
Link
#Yerel
0 notes
guncelhaber1 · 1 year
Link
#Yerel
0 notes
almanyalilar · 1 year
Text
0 notes
gallipoliguide · 1 year
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bisikletseverler-5-kez-boostcampte-bulusuyor.html
Bisikletseverler 5. kez Boostcamp'te buluşuyor
Tumblr media
2018 yılından bu yana ülke genelinde farklı konseptlerde, farklı lokasyonlarda bisiklet tatilleri/kampları olarak organize edilen Boostcamp, 29 Mart-02 Nisan 2023 tarihlerinde Marmaris’te gerçekleştirilecek. Boostcamp, bisikletseverlere özel bir tatil vadederken, içerisinde 5 yıldızlı otelde her şey dahil konaklama, her gün yol bisikleti, gravel bisikletlerine özel dizayn edilmiş rotalarda sürüş deneyimleri, otelde bilgi, eğlence dolu atölyeler, söyleşiler, yurt dışından gelen alanında uzman antrenörlerden sunumlar ve havuz başında barbekü partisi eşliğinde sürpriz hediyelerin de olduğu dopdolu bir organizasyon olacak.
Boostcamp Marmaris 2023 bir çok yeniliklerle geliyor. Bisikletin tüm dünyada yükselen trendi gravel bisikletlerin buluşmaları için öncülük eden Boostcamp, Marmaris etkinliğinde de 3 gün boyunca gravel rotaları sunmakta. Tüm rotalarda olduğu gibi gravel rotalarında da katılımcılar tecrübeli Booster bisikletçileri ve destek araçları sayesinde güvenle sürüşlerini yapabilecekler. Yol bisikleti için de yeni rotalarını açıklayan Boostcamp, bu yıl ek olarak içinde mini bir tur daha barındırıyor. İsteyen katılımcılar, ilk gün Marmaris’ten Bodrum’a varılacak, akşam Bodrum’da konakladıktan sonra ertesi gün Datça feribotu ile Marmaris’e geri dönülecek. Bölgede ilk defa Boostcamp tarafından önce Türkiye’ye ardından dünyaya tanıtılan ve dünyaca bilinen bisiklet dergilerine kapak olan meşhur Kıran tırmanışı ise Boostcamp’in olmazsa olmazlarından. 200’ü aşkın katılımcı Kıran zirvesini geleneksel Boostcamp kurulumu ile müzik, sıcak gözleme ve unutulmaz fotoğraflarla yaşayacaklar.
Boostcamp programı hiç boş bırakmıyor. Günlük sürüş seçenekleri sonrası katılımcıları fizyoterapi ekibi karşılıyor. Ardından gün boşu süren yoga seansları ve atölye çalışmaları yanı sıra tekne turu ve deniz aktiviteleri ile program dopdolu. Boostcamp Kids ile çocuklara özel program Bu yıl ilk defa çocuklara özel program BOOSTCAMP Kids de başlayacak. Yüz Bin Koş Bisiklet Kulübü’nün yönetiminde hazırlanan bu program sayesinde artık bisiklet sever anne ve babalar sürüşe çıkarken çocuklar da kendi antrenmanlarını yapabilecek. Program dahilinde 6 – 17 yaş arasındaki çocuklar tüm gün seviyelerine göre oyunlarla birlikte bisiklet dersi yapacaklar.
Bisiklete Marmaris Boostcamp’te başla
Boostcamp Rookies adı altında bu yıl yeni bisiklete başlayan ya da grup sürüşlerine katılabilmek için geliştirmeye ihtiyacı olanlar için de özel bir program başlıyor. Ali Gülcan önderliğinde AG Training tarafından hazırlanan program sayesinde katılımcılar etkinliğin son günü tüm gruplarla birlikte rotaya çıkabilecekler. Suzuki Türkiye, Grand Yazıcı Turban Otel, Aslı Bisiklet, PT Akademi ve Mars Athletic Club’ın desteğini alan organizasyon 29 Mart – 2 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek.
Kayıtlar www.boostcamplive.com adresinde devam ediyor.
1 note · View note
traveltourstrips · 1 year
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/bisikletseverler-5-kez-boostcampte-bulusuyor.html
Bisikletseverler 5. kez Boostcamp'te buluşuyor
Tumblr media
2018 yılından bu yana ülke genelinde farklı konseptlerde, farklı lokasyonlarda bisiklet tatilleri/kampları olarak organize edilen Boostcamp, 29 Mart-02 Nisan 2023 tarihlerinde Marmaris’te gerçekleştirilecek. Boostcamp, bisikletseverlere özel bir tatil vadederken, içerisinde 5 yıldızlı otelde her şey dahil konaklama, her gün yol bisikleti, gravel bisikletlerine özel dizayn edilmiş rotalarda sürüş deneyimleri, otelde bilgi, eğlence dolu atölyeler, söyleşiler, yurt dışından gelen alanında uzman antrenörlerden sunumlar ve havuz başında barbekü partisi eşliğinde sürpriz hediyelerin de olduğu dopdolu bir organizasyon olacak.
Boostcamp Marmaris 2023 bir çok yeniliklerle geliyor. Bisikletin tüm dünyada yükselen trendi gravel bisikletlerin buluşmaları için öncülük eden Boostcamp, Marmaris etkinliğinde de 3 gün boyunca gravel rotaları sunmakta. Tüm rotalarda olduğu gibi gravel rotalarında da katılımcılar tecrübeli Booster bisikletçileri ve destek araçları sayesinde güvenle sürüşlerini yapabilecekler. Yol bisikleti için de yeni rotalarını açıklayan Boostcamp, bu yıl ek olarak içinde mini bir tur daha barındırıyor. İsteyen katılımcılar, ilk gün Marmaris’ten Bodrum’a varılacak, akşam Bodrum’da konakladıktan sonra ertesi gün Datça feribotu ile Marmaris’e geri dönülecek. Bölgede ilk defa Boostcamp tarafından önce Türkiye’ye ardından dünyaya tanıtılan ve dünyaca bilinen bisiklet dergilerine kapak olan meşhur Kıran tırmanışı ise Boostcamp’in olmazsa olmazlarından. 200’ü aşkın katılımcı Kıran zirvesini geleneksel Boostcamp kurulumu ile müzik, sıcak gözleme ve unutulmaz fotoğraflarla yaşayacaklar.
Boostcamp programı hiç boş bırakmıyor. Günlük sürüş seçenekleri sonrası katılımcıları fizyoterapi ekibi karşılıyor. Ardından gün boşu süren yoga seansları ve atölye çalışmaları yanı sıra tekne turu ve deniz aktiviteleri ile program dopdolu. Boostcamp Kids ile çocuklara özel program Bu yıl ilk defa çocuklara özel program BOOSTCAMP Kids de başlayacak. Yüz Bin Koş Bisiklet Kulübü’nün yönetiminde hazırlanan bu program sayesinde artık bisiklet sever anne ve babalar sürüşe çıkarken çocuklar da kendi antrenmanlarını yapabilecek. Program dahilinde 6 – 17 yaş arasındaki çocuklar tüm gün seviyelerine göre oyunlarla birlikte bisiklet dersi yapacaklar.
Bisiklete Marmaris Boostcamp’te başla
Boostcamp Rookies adı altında bu yıl yeni bisiklete başlayan ya da grup sürüşlerine katılabilmek için geliştirmeye ihtiyacı olanlar için de özel bir program başlıyor. Ali Gülcan önderliğinde AG Training tarafından hazırlanan program sayesinde katılımcılar etkinliğin son günü tüm gruplarla birlikte rotaya çıkabilecekler. Suzuki Türkiye, Grand Yazıcı Turban Otel, Aslı Bisiklet, PT Akademi ve Mars Athletic Club’ın desteğini alan organizasyon 29 Mart – 2 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek.
Kayıtlar www.boostcamplive.com adresinde devam ediyor.
0 notes