Tumgik
#yece
yellowcephalopod · 2 years
Photo
Tumblr media
549 notes · View notes
kabukluvoyvoda · 1 year
Text
Tumblr media
Kanguruculeyşıns sevgili dostlar. Bir sevgililer gününü daha kimseye hediye almadan atlatmayı başardık. Sevgilisiz daha nice yıllara dostlar...
Başlıktan da anlaşıldığı gibi aynen. Kimse bizi sevmiyah a sevgili ponçiktoşlar. Siz kendinizi sevin çünkü size sizi sevdiğini söyleyen insanların ertesi gün "sen kimdin ki ya" dediği bir dünyada yaşıyoruz. Zuzaylılar keşke Amerika taraflarından gelse de şu dünyaya, bizler de artık rahat bir nefes alsak di mi? Nereden çıktı ki şimdi zuzaylılar? Evet ne diyorduk ekonomideki dalgalanmaları duymuş bu zuzaylılar. Amarıkan dolarını bi gecede fifti kuruş yapacaklarmış ve dünya süpersonik bir yer olcakmış. Herşey süpersonik olacak. WOAAA! Zuzaylılar çok dost canlısı varlıklar. Bazen sizlere beklenmedik bir süpriz yapıp, gece sizi yattığınız yerden kaldırıp, "Kalk panpa bi kelle paçaya gidek" deyip, kendi gezegenlerine götürüp, geri getirebiliyorlar. Bu sefer "Ben ısmarlıcam" dedim mesela ve bana "Olmaz sen misafirsin ki" dediler. Amma gezdik ama varya offfff bi görseniz. Hele Mars'ta Mars çukulatalarının yapıldığı ana fabrikanın ordan bile geçtik. Ne acaip şeyler var di mi? Yolculuk çok feci süperliydi. Bi ara uzay gemisine toryum almak için toryumlukta durduk "Ben bi WCye gideyim" dedi. Baktım yok gelmiyo. Bekle bekle çok merak ettim. Gelmicek diye düşündüm filan oldum. Baktım bi geldi kucak dolusu abur cubur cümbür çamur bi sürü şey almış. Neyse yolda gelirken hepsini bi güzel gömdük. Rober Hatemo dinliyormuş onlar da, ben duyunca çok şaşırdım. Bak sana bi müzik aççam şimdi bu süper dedi. Tmm aç bakıyım dedim. WOOOOOOOOW!!!! Yunus Bülbül ve İzzet Altınmeşe düeti. Çok eğlenmeli müziklerden çaldı hep. Neyse geldik eve filan. Ben koltuğa oturdum öyle. Sonrası yok. Böyle bi gözümü dinlendirip açtım hemen gibi oldu. Baktım gece saat yece yarısı ve daha sanki hiç zaman geçmemiş gibi. Not bırakmış. "Uyandırmaya kıyamadım, gezmelere doyamadım bi dahakinede kokoreçe gidek mi?" yazmış deli. Bence bu zuzaylı hatun bana yazıyo. Baksanıza yazmış. Ne demek bu? Besbelli bana yazıyo notu. Bakalım nolcak. Şimdi daha çokta ümitlenmemek lazım di mi? Daha herşey çok yeni filan. Bi de "Kanka" diyo ya, ondan ikilemde kaldım ben de şimdi. Neyse zuzay gemisin büyüklüğü bir Range Rover Vogue 4.4 kadar filan, ama içinde ne arasan var. Bi ekranı vardı acaipli. Tüm galaksiyi filan görüyorsun böyle ışıklı filan. "Woaaa!!!!!" dedim. Güldü ve "Daha önce hiç holografik panel görmedin mi sen bakıyım şeker şey?" dedi. Dedim "Görmedim o holoprofiklerden bilmem ben". Neyse telefonlaşırız sonra yine. Arar beni o, çünkü bir zuzaylı kendisi. Renkli saçlı zuzaylı hem de. Neyse biz kelle paçaya giderken yolda politika, siyaset ve ekonomiden bahsettik. Bana ehe dedi! Omaygard dedim ve ehe diye ekledim. "Kafalar çok karışık ne olacak bu ülkenin hali" dedim, tutamadım kendimi ve bana ne dedi biliyonuz mu a sevgili dostitoşlar? "Bak sana bir sır vercem ama kimseye söyleme bunu söz mü?" dedi. "Tmm, söz pki" dedim. "Biz dünyayı istila etcez yakın zamanda" dedi. Ben şok. "Seni yanıma aldırcam" dedi. "Bizim gezegende hem iş bile bulursun ki sen" dedi. "Woauuw!" dedim ve "Peki maaşlar nasıl orda?" diye sordum. Ev, arsa, uzaygemisi, uçan kaykay, 3 öğün istediğindenli yemek, elentrik, ısınma, iletişim, internet, 500 kontür, kakaolu puding, kokoreç, akbil, bir çift parmak arası terlik, üst baş, zigara, sitresçarkı, peluş anahtarlık, şemşiye filan hep devlet veriyormuş beleşli. Ben şoklardayım ama nasıl şaşırdım inanmazsınız. "Eeeeeeee?" dedim. "Madem herşey bedava filan işe ne gerek var ki?" dedim. Çalışmaz ki dedim kimse. "Olur mu öyle. Herkes çalışıyor" dedi. Bu zuzaylıları anlamak çok zor hakikattende.
Tumblr media
Zaten baya gittik geldik biz gezegene. Nerden baksan kaç sefer gittik yani. Ben zaten demiştim biraz bi gariplik şeysi var burlarda diye ama dedim yani sonuçta yabancı gezegen kültür filan çok farklı. Annesine filan benden bahsetmiş biraz. Annesi daha demiş sen çok gençsin filan, 3000 den önce olmaz demiş. Daha 2453 yaşında filan zuzu. Ben o konuşmayı pek anlamadım ama o olaydan sonra filan çok kanka demeye başladı zaten bi işkillenmedim değil. Neyse işte, ne biliyim ya amaaaaaaaaan... Sonra neyse işte uyandığımda gece yarısıydı. Hani bi güzümü dinlendirir gibi yaptıydım ya. Kalktım hemen. Camdan baktım gitmiş sokakta yoktu uzay gemisi. Dolaba gittim çünkümsü bi anda midem kazınır gibi oldu. İşte o arada. Dolabı bi açtım. OHAAAAA!!! Süper!!!!! En sevdiğimdenli her şeylerden var. Bana jelibonlu lahmacun bile almış. Attım mikroya, hemen ısıttım, nom nom nom yedim. En sevdiğim kahveden de almış. Ziftle 5iBiarada. Neyse işte ben de TVyi açtım hemen öyle atıştırırken. Haberlerde zuzaylılar var. Böyle heryer ışık filan olmuş bi sürü ama sayamazsın. Öyle çok dolu gökyüzü. Neyse işte dünyanın her yerinden görmüşler filan bilim adamları onlar "UFO değil! Meturoloji balonu!" filan filan diyo. Ama!!!!! Ben biliyom yani hep UFO onlar. Mesela ufolar en çok dilek feneri atılan yerlerde geziyorlar çünkü anlaşılmıyor. Hani millet her gördüğü ışığa "Ordan dilek feneri atıyorlar, ondan" diyo. Ne uyanıklar ya. Neyse ki dolapta zuzay birası vardı açtım bitane hemen buz gibi lık lık. İyi geldi. En son bi şarkıcı vardı adı neydi onun ya. Veydidaykeeeen diyordu şarkısında. Dur aklıma gelcek şimdi. Neyse bi yandan düşünürken bi yandan da anlatayım ben olanları. Şimdi bu zuzaylılar dünyaya çok gelip gitmişler eskiden. Antik çağlara filan da gelip gidiyorlarmış. Hatta büyük dedemler filan da anlatırlardı hep. Bi gün tarlada çalışırkene bi zuzaylı gelmiş "Amcam!!!" demiş, "Suyun var mı bi tas?" demiş, "Hele bi Allah rızası için koş getir" demiş. Dedem anlatırdı hep. Sonra büyük dede suyu almış getirmiş adam içmiş suyu "Oh be Dünya varmış" demiş. Büyük dede sormuş "Dünya mı?" demiş. "Tabi ya ne sandın" demiş zuzaylı. "Tenks you amcam benim" demiş ve bi anda ışınlanmış zuzaylı. Hoooooooop kaybolmuş. Yok yani. Bu zuzaylılar çok acaip ya. Mesela biz Marstan geçtik ya o ara ben Elın Maskı sordum zuzuya. Bana "Elın buralardan çok arazi aldı, toplu konut yapacakmış Tokiyle birlikte" dedi. Ben dedim inanmam dedim saçma geldi çünkü. "Bak" dedi, "Bilmediğiniz çok şey var ve eğer bu şeyler insanlar tarafından duyulursa hiç güzel şeyler olmaz" dedi. Dedim "Ne olur ki yani?" "İşte duyulursa hep arazi mafyaları filan çöker buralara" dedi. Vay be dedim bu zuzaylılar hakikattende çok bilgili imiş. Yolculuk çok acaipti zaten yıldızları filanda seyrettik. Uzay gemisinin otomatikli pilotu da varmış. Kadın sesi ile "Yüz metre sonra sağa" diyo "500 metre düz devam" diyo filan. Çok süper vakit geçirdik anlatamam ya. AAA!! whatstan yazmış bi bakıyım hemen döncem. Bi dk. Gitmeyin sakın bi yere geliyom.
Tumblr media
Geldim hehehe. İşte neyse akşam gibi yine buluşcazmışız. Ben hemen uyuyayım çünkü ben hemen uyuyunca beni almaya geliyor. Neyse ben gittim. Kib bye ponçiktoşlar.
1 note · View note
efenin · 4 years
Text
Yetim sorar ki aşk nedir..
Cevaplar üstad ve şöyle buyurur..
İnsanın anlamlandıramadığı karmaşık duygular biriktirmektir, hissetmektir, yaşamaktır. aşk der..
Kimine göre insanına, kimine göre doğasına bağlı kalmaktır, sebepsizce sevmektir aşk.
Kimine Denizin maviliğine, dalgasına ,rüzgarına duyulan arzu ve tutkudur aşk.
Kimine ise bir adam veya kadına verilen değerin artmasi sonucu oluşan duygudur der ve ekler..
Ona öyle bir aşık olursun ki evladım... O an
Tanrı'nın yarattığı en güzel kulu olur gözünde
Her bir zerresine, parçasına verilen değerin ve önemin ne kadar büyük olduğunun farkında olamaz insan.
Bu yüzden anlamlandıramadığına aşk der üstad.
Ben ne saçmalıyom ya gece yece
2 notes · View notes
nawangrizky · 5 years
Text
Kuasa Rencana
Hai,
Aku menangis, tadi. PMS masih lama, tapi apalah daya aku yang mewarisi DNA cengengnya Bapak. Mataku mudah sekali berkaca-kaca. Aku terharu sekali, bersyukur luar biasa.
Biar kuceritakan satu-satu.
*
Kau ingat ceritaku di surat tempo hari? Saat kubilang aku selalu ingin memiliki anak, tapi baru sekarang punya ide memiliki suami? Saat kubilang aku punya banyak kehawatiran untuk melangkah di kabut pekat tanpa pegangan dan tak tahu siapa yang bisa kupercaya: inderaku, intuisiku, atau berserah pada Tuhan saja, sudah?
Tuhan mendengar doa tak lantangku itu.
Barangkali Ia tersenyum melihatku menangis pagi itu, saat aku menulis surat buatmu pertama kali di antara ketakutan dan kekhawatiran. Barangkali Ia berkata, “Kenapa meragukan kuasa-Ku?” Lalu Tuhan membuat rencana.
*
Dua hari setelah kutulis surat buatmu, ibu mengomeliku panjang lebar. Tentang menikah, tentang rezeki, tentang melahirkan, tentang usia. Yang membuatku sebal sendiri adalah aku tak bisa mengatakan apapun tentang kekhawatiranku karena sedikit saja kurasakan lagi ketakutan itu, aku pasti emosional dan aku tahu betul emosional tak baik dalam perdebatan. Kutinggalkan perdebatan itu dengan nada tinggi dan rasa muak, tak ingin dengar lagi.
Malam harinya kuceritakan kekesalanku pada Dhita dan Nissa, mereka membantuku mengurai ketidaksiapanku itu. Dhita bertanya, apa yang membuatku tak siap, kehidupan setelah menikahnya atau dengan siapa aku akan menjalaninya? Kubilang keduanya, aku merasa belum siap dan belum cukup punya bekal dan aku merasa orang yang akan menjalaninya denganku juga begitu. Bagaimana kalau begini, atau begitu, dan bayangan-bayangan adegan sinetron drama berlalu-lalang di kepalaku. Dengan sisa-sisa kekesalan, aku bertanya apa semua orang yang melalui ketakutan ini dulu atau langsung ya udahlah jalanin dulu aja meskipun banyak keraguan? Dhita bilang semua orang pasti punya ketakutan, yang salah adalah takut pada sesuatu yang belum tentu terjadi. Nissa cerita, dia yang bulan depan menikah saja, masih sering mempertanyakan keputusannya menikah, ketakutan dan keraguan itu ada, kuncinya adalah pasrah, percaya Tuhan punya rencana.
Keesokan harinya saat suntuk di kantor dan aku menghabiskan waktu istirahat di luar, kuceritakan soal apa yang dikatakan Dhita dan Nissa ke Bu Yece. Sebagai orang yang sudah melalui itu, ia banyak menasihatiku. Katanya, meski takut, semua orang akan ya udahlah jalanin dulu aja pada waktunya. Toh ketakutan-ketakutan yang kuceritakan belum tentu terjadi, bahkan ketika menikah, tak ada yang bisa diprediksi. Sudah merasa siap segala saja, sudah merasa bisa menduga semuanya, pasti ada saja yang mengejutkan. Life is full of surprise. Yang paling penting, bulatkan tekad, yakin, lalu memulainya pelan-pelan. Bu Yece menasihatiku, buka obrolan aja dulu.
Di hari yang sama, sore harinya, tiba-tiba aku kedatangan pesan dari Wulan, ia bertanya, “kata Mama kenapa teteh nggak ngajak aa nikah?” katanya.
Lalu aku tertawa, terbahak.
Kuyakin Tuhan juga pasti sedang tertawa, Ia sukses membuatku terkejut dengan cara kerja semesta. Dengan cara kerja-Nya.
Dulu, aku merasa perlu pasang badan tiap kali ibu bilang ingin ngobrol dengan pacarku karena aku tak punya kendali atas apa yang akan dikatakan ibuku atau bagaimana ibu menyampaikan inginnya, atas apa yang menjadi jawaban pacarku atau bagaimana pacarku menyampaikan maksudnya. Aku takut ia merasa terintimadasi atau merasa dipaksa ibu, aku takut ibu jadi tak suka pacarku atau malah mempertanyakan keputusanku menjalin hubungan dengan lelaki itu. Yang paling tidak kuinginkan adalah imajinasi suatu hari kami berdebat dan ia bilang, “YANG MAU KITA BURU-BURU NIKAH KAN ORANG TUA KAMU!” atau ibu yang bilang “TUH KAN KATA IBU JUGA APA!” Kebayang akan seberapa jauh aku sakit hati dan berduka. It’s always be my forever nightmare. Nggak mau. Amit-amit.
Pesan Wulan hari itu menyelesaikan satu kekhawatiranku, ternyata bukan hanya ibuku yang menginginkan pernikahan ini, mamanya juga, serta ternyata obrolan dengan orang tua pacar juga jadi salah satu cara mengetahui aku dapat restu atau tidak dan soal apa harapan mereka soal aku dan hubunganku. Dan itu melegakan. Meski lewat Wulan, aku tidak pernah tahu adegan ditanya kenapa atau kapan soal menikah bisa sebegini menyenangkan.
Kemudian aku sadar, ketakutan dan kekhawatiran itu cuma punya satu solusi: hadapi.
Aku mengembuskan napas panjang. Ya lega, ya overwhelm. Kekhawatiran yang asalnya seperti benang kusut, sekarang terurai. Belum selesai, masih tak jelas bagaimana, tapi terurai. Semuanya adalah kali pertama bagi setiap orang, jadi tak pernah ada yang benar-benar siap. Mulai aja dulu, Ki, pelan-pelan.
*
Keesokan harinya, di Cenghar Kopi, sore hari, hujan, sambil nungguin Cau manggung, kuceritakan semua kejadian yang menimpaku baru-baru ini, beserta keraguanku, kekhawatiranku, ketakutanku yang sengaja kutunjukkan kentara. Lalu dengan entengnya ia bilang, “Aku sih ayo, tapi inginnnya aku sih, kalaupun kita memutuskan buat nikah, itu karena kitanya yang ingin, bukan karena siapa-siapa.”
Aku tak tahu apa ia sedang berakting atau menguat-kuatkan dirinya karena ia melihatku yang penuh ketakutan ini, tapi saat itu tatapan matanya, senyumnya, nadanya bicara membuatku merasa beban tak tampak yang memenuhi kepalaku sungguh benar hanya ada di kepalaku saja. Ia bilang, “Kenapa takut? Apa yang kamu takutin? Memangnya apa yang akan berubah?” katanya.
Percakapan kami tidak selesai sampai sana, tentu, berlanjut di tukang nasi goreng, kembali ke Cenghar Kopi. Dari mahar, seserahan, apa saja yang mesti ia siapkan, sampai percakapan soal saudaranya, saudaraku, siapa saja yang mesti kutemui, siapa saja yang mesti ia temui. Yang ternyata ada sahabat dekatnya sekeluarga datang ke Cenghar, jadi saat itu juga aku berkenalan dengan sisi inner circle-nya yang lain. Di akhir hari, aku yakin aku baru saja mencemari kepalanya dengan polusi kepalaku, kekhawatiran, keraguan, dan ketakutanku menularinya, tapi aku merasa lega karena membagi keresahanku padanya.
Aku yakin, menghadapinya bersama-sama akan membuat segalanya lebih mudah.
*
Ini pagi hari, pukul 10.00, beberapa hari setelah rangkaian kejadian-kejadian itu. Pagi tadi, sambil membuat kopi, aku membuka percakapan dengan ibu dan bapak, betul-betul sekadar ingin tahu apa-apa saja yang mesti aku dan pacarku siapkan jika ((JIKA)) kami sudah siap ingin menikah. Hasil obrolan itu kusampaikan pada lelaki itu, dan ia menjawab, ia akan bicara dengan mamanya.
“Bismillah aja yah. Kita niatkan baik dulu. Siapin diri.” katanya.
Kujawab, “Semoga kalau sudah ada niat gini dimudahkan sama Allah ya.”
Jawabannya sepatah kata aamiin.
Lalu aku terharu, bahagia luar biasa. Kekhawatiran dan ketakutan itu masih ada, tapi kalimatnya adalah genggaman tangan yang kubutuhkan untuk menyapu segala keragu-raguan. Doa dan harapan itu seketika membuatku yakin pada inderaku, intuisiku, dan Tuhan. Mampu berpasrah ternyata melegakan. Aku tak sabar bertualang di kabut pekat yang penuh ketidakpastian itu bersamanya. Semoga.
Ditulis sejak 20 Maret 2019, @nawangrizky
Orang pertama yang ingin kuceritakan soal ini dengan sejujur-jujurnya adalah kamu. Kuharap suatu hari, saat kau ragu-ragu, takut, atau penuh kekhawatiran, aku bisa menceritakannya secara langsung. Kutulis dulu supaya tak lupa. Aku ingin kau mengingat bahwa perasaan-perasaan itu adalah sebagian hal yang membuat kita tetap manusia. Jadi tak apa-apa, we’ll be fine. Bismillah.
Sambil berusaha, sambil terus berdoa.
Tuhan punya rencana, kita cuma perlu percaya.
30 notes · View notes
bencinayetoldum · 5 years
Note
Ondan sonsuz eminim ki, seninle beraber güzel kalpli bir kadınla büyüyeceğinden de eminim. Sen o erkeklerde bizim ayırdığımız iyi olan tayfadasın
Ya,teşekkür ederim beni sevindirdi bu.
3 notes · View notes
carayconelrojerio · 4 years
Link
0 notes
kellyyece-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
¡Es viernes y el cuerpo lo sabe! Jajaja 😂😂 Por fin mañana sábado 🤩 haré un nuevo videoooo wuujuu 🥳🥳 Yt: Kelly Yece 🧟‍♀️ ___ #viernes😎 #videonuevo #youtubeur #kellyyece https://www.instagram.com/p/BziutSfFnG9/?igshid=eq7dbkz5v3y9
0 notes
yellowcephalopod · 2 years
Photo
Tumblr media
The one and only ~<3
267 notes · View notes
Text
Forgot to Post This
https://drive.google.com/open?id=1G80J08MFDFZm6Rbs8xiUcpNpScA-YeCE
Im done now and just have to cut it together with sound... I hope I can color correct it so the different inks I used aren’t so jarring?
0 notes
ngarannaproduction · 5 years
Text
Mahasiswa Papua: Di Manado Kami Dihormati
Mahasiswa Papua: Di Manado Kami Dihormati
“Kami takut salah bicara soal kerusuhan Papua. Tapi, kami senang disini. Di Manado ini torang (kami) dihormati). Orang disini tidak bikin kita sakit hati”
Yece Ivakdalam, mahasiswa asal Papua di  Kota Tomohon.
TOMOHON, publikreport.com– Mahasiwa Papua yang ada di Kota Tomohon dan Minahasa mengaku merasa nyaman berada di tanah Minahasa. Mereka tidak mau terpengaruh dengan masalah yang terjadi di…
View On WordPress
0 notes
naomibenatar · 10 years
Text
YECE: Educating, Caring and Saving Lives
            When you take a nation that is on the bottom of the list of Gross Domestic Product (per capita) Power List countries and combine it with what the international media reports is a selfish and corrupt government, you have a situation in which the citizens suffer. For example, 53% of the population of Malawi is living under the poverty line (“Malawi”). 37.3% of the population of Malawi is illiterate (“Malawi”). 11% of the population of Malawi has HIV/AIDS (“Malawi”). To compensate for the government’s deficiencies, The Centre for Youth Empowerment and Civic Education (YECE) educates, supports and cares for suffering children. Malawi’s corrupt government is a substantial cause of Malawi’s high illiteracy and HIV/AIDS rates; the Centre for Youth Empowerment and Civic Education (YECE) has helped by developing youth leadership and by promoting and protecting rights through research, education, training and advocacy programming.
            In May of 1994, the government of Malawi changed from a one to a two party political system; the new government realized that economic growth was necessary for the nation, but could not occur without investing substantially in education (“Education in Malawi”).The first democratically elected President, Bakili Muluzi, created an “open” government (“Malawi Country Profile”). Unfortunately, this government was plagued with corruption, which only worsened the nation’s misfortune. There are 8,416,003 Malawians living poverty (calculation based on “Malawi”). Malawi’s reliance on farming is a big concern for the impoverished populace because Malawi’s location makes it prone to extreme natural disasters (“Malawi Country Profile”). Because of the unpredictability of weather and yields, many Malawians suffer from persistent food shortages. The corrupt government and impossibility of consistent farming creates an environment in which the citizens have no one and nothing to rely on for consistent food sources.
            In 2005, President Bingu Wa Mutharika introduced many new government programs designed to improve Malawi’s economic growth. Since these programs began being implemented in 2007, much improvement has been seen. Healthcare, education and environmental conditions have improved (“Malawi Country Profile”). Additionally, reliance on overseas aid has been reduced (“Malawi Country Profile”). President Bingu Wa Mytharika has taken the poor conditions and attempted to improve them.
            Regardless of the efforts, Malawi still has very poor statistics. 8,416,003 people, or 53% of the population, are living in poverty in Malawi (“Malawi”). Only 62.7% of the total Malawian population (15,879,252 people), or 9,956,291 people are literate. In relation to the whole population of Ohio (11,353,140), only about one million more people live in Ohio than are the literate in Malawi (“Malawi”)(“Columbus (city), Ohio”). Additionally, in Malawi, 11%, or 1,746,717 people, are living with HIV/AIDS (“Malawi”). Because of these unfortunate statistics, organizations such as YECE are crucial to the state of Malawi.
            The Centre for Youth Empowerment and Civic Education is an important organization for Malawi’s well-being. YECE is a non-governmental, non-profit organization that was founded in March of 1997 (Centre for Youth). Part of YECE’s mission is to “empower young people with knowledge and skills in order for them to positively meet the challenges related to their sexual and reproductive health”(Centre for Youth). YECE works mainly in Lilongwe, Kasungu and Mchinji districts. YECE promotes networking through youth clubs, acts as a common, unified voice for youth and children’s rights, and encourages self-reliance (Centre for Youth). It makes contributions to democracy through civic education and has HIV/AIDS testing and counseling, (Centre for Youth). These goals are very important to the development of the next generation of Malawians.
            YECE has many programs to alleviate the effects of poverty and to improve the quality of life of Malawian youth. YECE members work in Chitukula, Chimutu, Njewa, Mtema and Kabudula in Lilongwe to promote children’s rights. They work particularly for female children’s rights because females are at higher risk of trafficking and domestic labor (Center for Youth). Through work for children’s rights, YECE has gotten many trafficking victims back to their homes. The YECE staff’s devotion and care is what keep such pressing and serious programs in action.
             YECE also provides more general health programs. YECE supports youth sports with the YECE HTC Sports Trophy (Centre for Youth). Through Sports for Health, YECE holds many sports activities to keep kids busy so that they don’t get in trouble with the law. Care and Support for Orphan and Vulnerable Children finds foster adults to help raise orphaned children. These programs have already started helping many people.
            YECE supports educational programming at various age levels. It has programs to address the dangers of domestic child labor (Centre for Youth). YECE has introduced an internship program for university students (Centre for Youth).  Additionally, over 80 kids have benefitted from training in basic computer skills (Centre for Youth). Every year, YECE education programs are reaching more children so that, hopefully, someday Malawi will not have such a severe illiteracy rate.
            Many of the 54 youth initiatives supported and run by YECE are directed toward HIV/AIDS prevention and care. Some programs are “HIV/AIDS Prevention” and “Advocacy for Sexual Reproductive Health and Rights (SRHS)” (Centre for Youth).  Another program provides HIV/AIDS testing and a counseling manual designed specifically for youth (Centre for Youth). YECE has trained over 200 youth peer educators and has sponsored an HIV/AIDS awareness campaign since 2000 (Centre for Youth). With such a variety of programs with a variety of teachers, every kid will be able to find a program in which they feel comfortable enough to get help and support should they need it.
            Overall, YECE has many significant achievements that directly impact the quality of life for the youth of Malawi. Malawi’s corrupt government and significant poverty, illiteracy and HIV/AIDS rates make non-profit, non-governmental organizations like YECE so crucial to the development and education of the next generation of Malawians. Over 50% of the population of Malawi is living in poverty, 37.3% of the population is illiterate and 11% of the population is living with HIV/AIDS (“Malawi”). YECE’s 54 youth initiatives for empowerment, education and support help the young generation of Malawians to live healthier, longer and safer lives (Centre for Youth). The corrupt government’s lack of support of education, HIV/AIDS protection and education, and general health knowledge makes it absolutely necessary for organizations such as the YECE to be efficient and helpful to the youth of Malawi.
  Works Cited
Centre for Youth Empowerment and Civic Education. YECE, n.d. Web. 1 May 2011. <http://www.yecemalawi.org/.html>.
“Columbus (city), Ohio.” U.S. Census Bureau. U.S. Census Bureau, 8 July 2009. Web. 10 May 2011. <http://quickfacts.census.gov/‌qfd//‌/‌.html>.
“Education in Malawi.” Southern and Eastern Africa Consortium for Monitoring Educational Quality. SACMEQ, 2010. Web. 24 Apr. 2011. <http://www.sacmeq.org/malawi.htm>.
“Malawi.” CIA - The World Factbook. N.p., n.d. Web. 6 Mar. 2011. <https://www.cia.gov///‌the-world-factbook//.html>.
“Malawi Country Profile.” BBC News. BBC News, 21 Jan. 2011. Web. 9 May 2011. <http://news.bbc.co.uk/‌///‌country_profiles/‌.stm>.
0 notes
yellowcephalopod · 3 years
Photo
Tumblr media
679 notes · View notes