<b>Yağmur Suyu Hasadı</b> Nedir?

Yağmur Suyu Hasadı Nedir?

#ÇevreDostuUygulamalar, #IklimKrizi, #SellerinÖnlenmesi, #SuKaynaklarıKoruma, #SuKıtlığı, #SuYönetimi, #SuyunSürdürülebilirKullanımı, #YağmurSuyuHasadı, #YağmurSuyuToplamaSistemleri, #YeşilAltyapı https://is.gd/0mSVeC https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/yagmur-suyu-hasadi-nedir/

Yağmur suyu hasadı, yağmurun düşerek toprak yüzeyine döküldüğü ve ardından toplandığı bir su toplama ve depolama yöntemidir. Bu yöntem, yağmur suyunun kullanılabilir su kaynaklarına dönüştürülmesini amaçlar. Özellikle su sıkıntısı yaşanan bölgelerde, su tasarrufunu teşvik etmek, yeraltı su kaynaklarını korumak ve suyun sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla uygulanır.

Genellikle evlerin çatılarından veya yüzeylerinden toplanan suyun bir dizi yöntemle depolanmasını içerir. Bu depolama yöntemleri arasında yağmur varilleri, su depoları, sarnıçlar ve yer altı su rezervuarları bulunabilir. Toplanan yağmur suyu daha sonra bahçe sulaması, tuvaletlerin sifon suyu olarak kullanılması, çamaşır yıkama gibi amaçlar için kullanılabilir.

Yağmur suyu hasadının çevresel ve ekonomik faydaları vardır. Yeraltı su kaynaklarının korunmasına yardımcı olurken, su faturalarını azaltabilir ve suyun daha etkin kullanılmasını teşvik eder. Ayrıca kuraklık dönemlerinde su sıkıntısını hafifletebilir ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğine katkı sağlayabilir. Bu yöntem, sürdürülebilir su yönetimi ve çevre koruma stratejilerinin bir parçası olarak yaygın olarak benimsenmektedir.*

Yağmur suyu hasadı yapılması için  bazı alanlar ve yöntemler ;

Evlerde ve Binalarda: Yağmur suyu, çatı yüzeylerinden toplanarak depolanabilir. Bu su, bahçe sulaması, tuvalet ve temizlik gibi amaçlar için kullanılabilir.

Okullar ve Kamu Binaları: Okul bahçeleri ve kamu binaları gibi alanlarda yağmur suyu hasadı yaparak bahçe sulaması ve tuvaletlerin su ihtiyacını karşılayabilirsiniz.

Toplu Konut Alanları: Toplu konut alanlarında ortak su depoları oluşturarak yağmur suyunu toplayabilir ve bahçe sulamaları için kullanabilirsiniz.

Bahçelerde ve Tarlalarda: Tarım alanlarında yağmur suyu toplama sistemleri kurarak bitki sulamasında ve hayvan içme suyu ihtiyacında kullanabilirsiniz.

Sanayi ve Endüstriyel Alanlarda: Sanayi tesislerinin çatılarından yağmur suyu toplanarak endüstriyel amaçlar için kullanılabilir.

Yağmur Bahçeleri: Özellikle şehirlerde yağmur suyunu toplama ve yer altı su kaynaklarına geri dönüşüm sağlama amacıyla yağmur bahçeleri oluşturulabilir.

Su Depolama Tankları: Yağmur suyu depolama tankları kullanarak toplanan suyu temizlik, bahçe sulaması, tuvalet ve diğer amaçlar için kullanabilirsiniz.

Ağaç Sulama Sistemleri: Ağaçların altına yerleştirilen su toplama sistemleri ile yağmur suyu ağaçların sulanmasında kullanılabilir.

Yağmur suyu hasadını gerçekleştirmek için öncelikle çatı yüzeylerine oluşturulan oluklar veya borular aracılığıyla yağmur suyunun toplandığı bir sistem gereklidir. Toplanan su, uygun depolama yöntemleriyle depolanır ve ihtiyaca göre kullanılır. Bu şekilde, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir bir su yönetimi sağlanmış olur.

Yurt dışında nerelerde yapılır

Avustralya: Avustralya’nın bazı bölgeleri uzun süreli kuraklık dönemleri yaşar ve su kaynakları sınırlıdır. Bu nedenle yağmur suyu hasadı Avustralya genelinde yaygın olarak uygulanır.

Birleşik Krallık: Yağmur suyu hasadı, özellikle büyük şehirlerde su tasarrufu ve sürdürülebilir su yönetimi amacıyla kullanılmaktadır.

Almanya: Almanya gibi Avrupa ülkelerinde çevre duyarlılığının yüksek olduğu bölgelerde yağmur suyu hasadı, çevre koruma çabalarının bir parçası olarak yaygındır.

Amerika Birleşik Devletleri: Kuraklık yaşanan bölgelerde, özellikle Batı Amerika’da, yağmur suyu hasadı su kaynaklarının korunmasına yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılır.

Güney Afrika: Güney Afrika’da su sıkıntısı önemli bir sorundur ve yağmur suyu hasadı, suyun daha etkin kullanılmasına katkıda bulunur.

Hindistan: Hindistan’da su kıtlığı ciddi bir sorundur ve yağmur suyu hasadı, su tasarrufunu teşvik etmek ve su kaynaklarını korumak amacıyla kullanılır.

İsrail: İsrail, su sıkıntısının yoğun olduğu bir bölgede yer alır. Bu nedenle yağmur suyu hasadı ve suyun etkin kullanımı büyük önem taşır.

Yer altı su kaynaklarına olan bağımlılığı azaltarak su kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlar. Bu, suyun uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını korumada önemlidir.

Su Kıtlığının Azaltılması: Artan nüfus ve iklim değişikliği gibi etkenler su kaynaklarının azalmasına neden olmaktadır. Yerel su kaynaklarını destekler ve su kıtlığını azaltmada yardımcı olur.

Sellerin Önlenmesi: Şehir alanlarında ve kırsal bölgelerde sellerin oluşma riskini azaltır. Yağmur sularının toplanarak depolanması, ani su baskınları ve erozyon riskini düşürür.

Toprak Erosyonunun Azaltılması: Toprak erozyonunu engeller. Toprağın suyla taşınmasını ve verimli toprak tabakalarının kaybını engelleyerek tarım alanlarının ve doğal ekosistemlerin korunmasına yardımcı olur.

Yeşil Altyapının Desteklenmesi: Yeşil altyapının oluşturulmasına ve sürdürülmesine katkı sağlar. Bu, parklar, yeşil alanlar, ağaçlandırma ve doğal yaşam alanlarının desteklenmesi anlamına gelir.

İklim Kriziyle Mücadele: İklim krizine karşı bir adımdır. Sürdürülebilir su yönetimi, suyun verimli kullanılmasını sağlar ve suyun sera gazı salınımına neden olan arıtma işlemlerine tabi tutulmasını azaltır.

Çevre Duyarlılığının Artırılması: Çevre dostu bir uygulamadır ve çevre duyarlılığını artırır. Toplanan yağmur suyu doğal olarak arıtıldığı için, kimyasal arıtma işlemlerine olan ihtiyacı azaltarak çevre üzerinde olumlu etki yaratır.

Jeotermal Enerji ve Ön İzolasyonlu Borular

Jeotermal enerji, yer altındaki sıcak su ve buharın kullanılarak elde edilen bir enerji kaynağıdır. Bu tür enerji kaynağı, Dünya'nın iç kısımlarında bulunan yüksek sıcaklıklı kaynaklardan faydalanarak elektrik üretimi, ısıtma ve soğutma gibi amaçlar için kullanılır. Jeotermal enerji, çevre dostu ve sürdürülebilir bir seçenek olması nedeniyle giderek daha fazla ilgi görmektedir. Peki bu jeotermal enerji nedir?

Jeotermal enerjinin kullanılmasında, önemli bir unsur olan ön izolasyonlu borular devreye girer. Bu borular, jeotermal kaynaklardan alınan sıcak suyu güvenli bir şekilde taşımak için tasarlanmıştır. Ön izolasyonlu boruların özellikleri, bu suyun kaynak noktasından kullanım noktasına kadar enerji kaybını minimize etmektedir.

Ön izolasyonlu borular, genellikle iki katmandan oluşur. İç kısımda yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) bulunurken, dış kısımda poliüretan köpük ile kaplanmış bir çelik tüp yer alır. Bu yapı, borunun hem yalıtım sağlamasını hem de mekanik dayanıklılığını arttırmasını sağlar. Böylece, jeotermal enerjinin taşınması sırasında enerji kaybı en aza indirilir ve sistem verimli bir şekilde çalışır.

Ön izolasyonlu borular, jeotermal enerjinin kullanıldığı alanlarda yaygın olarak kullanılır. Özellikle uzun mesafelerde suyun taşınması gereken sistemlerde tercih edilen bu borular, hem ekonomik hem de çevresel açıdan avantajlar sunar. Yüksek sıcaklıklara dayanıklı olmaları, bakım gerektirmemeleri ve uzun ömürlü olmaları gibi özellikler, jeotermal enerji projelerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynar.

Jeotermal enerji kaynaklarından yararlanmak için ön izolasyonlu borular hayati bir öneme sahiptir. Bu boruların doğru seçimi ve uygun kullanımı, sistemin verimliliğini artırırken enerji kaybını minimize eder. Jeotermal enerji ve ön izolasyonlu borular, sürdürülebilir enerji üretimi ve çevre koruma konularında gelecekte daha da önem kazanacak olan teknolojilerdir.

Petrolün altarnatifi olan enerjiler...

Petrolün alternatifleri, çevre dostu ve sürdürülebilir enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar, fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan çevresel etkileri azaltmayı ve enerji bağımlılığını çeşitlendirmeyi amaçlar. İşte petrolün alternatifi olan bazı enerji kaynakları: - Güneş Enerjisi:Güneş enerjisi, güneş ışığını elektrik enerjisine dönüştüren fotovoltaik hücreler aracılığıyla elde edilir. Güneş enerjisi, temiz, sınırsız ve çevre dostu bir enerji kaynağıdır.

- Rüzgar Enerjisi:Rüzgar enerjisi, rüzgar türbinleri aracılığıyla rüzgarın kinetik enerjisini elektrik enerjisine çevirir. Rüzgar enerjisi, karbon salımlarını azaltma ve enerji üretimini çeşitlendirme potansiyeline sahiptir.

- Hidroelektrik Enerji:Hidroelektrik enerji, suyun potansiyel enerjisini kullanarak elektrik üretir. Barajlar veya akarsu türbinleri aracılığıyla su enerjisinden faydalanır ve temiz bir enerji kaynağıdır.

- Jeotermal Enerji:Jeotermal enerji, yerin içinden gelen termal enerjiyi kullanır. Yer altındaki sıcak su ve buhar, elektrik üretimi veya ısıtma amaçlarıyla kullanılabilir.

- Biyokütle Enerjisi:Biyokütle enerjisi, organik malzemelerin (ahşap, tarım atıkları, biyolojik atıklar) enerji üretimi için kullanılmasını içerir. Biyokütle enerjisi, karbon döngüsünü sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı hedefler.

- Deniz Dalgası ve Gelgit Enerjisi:Deniz dalgası ve gelgit enerjisi, okyanuslardaki dalga hareketleri veya gelgit değişimleri üzerinden enerji üretmeyi amaçlar. Bu, deniz kaynaklarından sürdürülebilir bir şekilde enerji elde etmek için potansiyel bir yöntemdir.

- Hidrojen Enerjisi:Hidrojen enerjisi, su elektrolizi veya diğer yöntemlerle üretilen hidrojenin enerji depolama ve taşıma amacıyla kullanılmasını içerir. Temiz bir yakıt olarak potansiyel taşıyan hidrojen, özellikle taşıma sektöründe alternatif bir çözüm olabilir.

- Nükleer Enerji:Nükleer enerji, çekirdek reaksiyonlarından elde edilen enerjiyi içerir. Nükleer enerji, düşük karbon salımına sahip olabilir, ancak nükleer atıkların yönetimi ve nükleer güvenlik konuları da dikkate alınmalıdır.

Bu alternatif enerji kaynakları, gelecekte enerji üretimini çevre dostu, sürdürülebilir ve çeşitlendirilmiş bir yöne taşıma potansiyeline sahiptir. Her bir enerji kaynağının avantajları ve zorlukları olduğu için, enerji sektöründe bu kaynakların dengeli bir şekilde kullanılması önemlidir. İşte petrolün zararları Petrol, enerji üretiminden ulaşıma kadar birçok sektörde yaygın olarak kullanılan bir enerji kaynağıdır. Ancak, petrolün çıkartılması, rafinajı, kullanımı ve atılması bir dizi çevresel, ekonomik ve sosyal sorunları beraberinde getirebilir. İşte petrolün zararları: - Çevresel Kirlilik: - Deniz Kirliliği: Petrol sızıntıları, deniz yaşamını ve kıyı ekosistemlerini ciddi şekilde etkileyebilir. Denizdeki petrol kirliliği, balıklar, kuşlar ve deniz memelileri gibi deniz canlıları üzerinde zararlı etkiler yapabilir. - Hava Kirliliği: Petrol rafinerileri ve taşımacılığı, atmosfere zararlı emisyonlar bırakarak hava kirliliğine neden olabilir. Bu emisyonlar, hava kalitesini düşürerek solunum sorunlarına ve çevresel sağlık sorunlarına yol açabilir. - İklim Değişikliği: - Fosil yakıtların yakılması sırasında atmosfere salınan karbon dioksit ve diğer sera gazları, küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine katkıda bulunabilir. Bu durum, deniz seviyesinin yükselmesi, aşırı hava olayları ve ekosistemlerde değişiklik gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. - Petrol Sızıntıları ve Kazalar: - Petrol sızıntıları, deniz kirliliği ve ekosistem tahribatına yol açabilir. Büyük petrol sızıntıları, örneğin deniz kirliliği yaratan petrol platformu kazaları veya petrol tankerleriyle gerçekleşen kazalar, uzun vadeli çevresel hasarlara neden olabilir. - Toprak Kirliliği: - Petrol kuyularının işletilmesi ve petrolün depolanması sırasında, toprak kirliliği riski ortaya çıkar. Bu durum, bitki örtüsüne, toprak mikroorganizmalarına ve su kaynaklarına zarar verebilir. - Doğal Yaşamın Tehdit Altında Olması: - Petrol sızıntıları ve deniz kirliliği, deniz canlılarına ciddi zarar verebilir. Deniz kuşları, balıklar ve diğer su organizmaları, petrolün içindeki kimyasallar nedeniyle ölüm riskiyle karşı karşıya kalabilir. - Ekonomik Etkiler: - Petrol fiyat dalgalanmaları, ekonomik belirsizliğe neden olabilir. Ülkelerin büyük bir kısmı, enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve endüstrilerini sürdürmek için petrolü güçlü bir şekilde kullanır, bu nedenle petrol fiyatlarının dalgalanması ekonomik istikrarı etkileyebilir. - Toplumsal ve Kültürel Etkiler: - Petrol çıkarılan bölgelerde, yerli halklar ve yerleşik topluluklar üzerinde kültürel ve toplumsal etkiler yaşanabilir. Toprakların ve su kaynaklarının kirlenmesi, geleneksel yaşam tarzlarını tehdit edebilir. - Savaş ve Çatışma: - Bazı bölgelerde petrol rezervleri stratejik bir öneme sahiptir ve bu, uluslararası çatışmalara neden olabilir. Petrolün kontrolü için yapılan mücadeleler, bölgesel ve küresel düzeyde siyasi gerilimlere yol açabilir. Bu zararlar, petrolün yaygın kullanımının çevresel ve sosyal maliyetlerini göstermektedir. Sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş ve enerji verimliliğini artırma çabaları, bu zararların azaltılmasına yönelik önemli adımları temsil eder. Read the full article

Polimer Izgara İzmir

Çevreci Altyapının Güçlü Adımı

Günümüzde, hızla büyüyen şehirlerde altyapı ihtiyacı da artmaktadır. Yollar, kaldırımlar, parklar ve otoparklar gibi alanların düzenlenmesi ve yeniden yapılandırılması, çevre dostu ve sürdürülebilir malzemelerle gerçekleştirilmelidir. Bu bağlamda, polimer ızgara izmir sistemleri, modern altyapı projelerinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Özellikle İzmir gibi büyük şehirlerde bu teknolojinin kullanımı önemli avantajlar sunmaktadır.

Polimer Izgara Sistemlerinin Avantajları

Polimer ızgara sistemleri, geleneksel beton ve metal ızgaralara kıyasla birçok avantaj sunar. Bu avantajlar şunlardır:

a. Hafiflik: Polimer ızgaraların hafif olması, taşıma ve montaj süreçlerini kolaylaştırır ve iş gücü maliyetlerini azaltır.

b. Dayanıklılık: Polimer malzemeler, aşınma, çatlama ve korozyona karşı dayanıklıdır, böylece uzun süreli kullanım sağlar.

c. Sürdürülebilirlik: Geri dönüşümlü polimer malzemeler kullanılarak çevre dostu bir çözüm sunulur ve doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunulur.

d. Hızlı Uygulanabilirlik: Polimer ızgara sistemleri, kolay montaj ve hızlı uygulanabilirlikleri sayesinde projelerin tamamlanma süresini kısaltır.

e. Drenaj Özelliği: İzgara yapısı, suyun geçişine izin vererek su birikintilerini ve erozyonu önler ve etkin bir drenaj sağlar.

f. Estetik Görünüm: Polimer ızgara sistemleri farklı renk ve tasarım seçenekleriyle çevreye uyumlu bir estetik görünüm sunar.

Polimer Izgara Uygulama Alanları

Polimer ızgara sistemleri, çeşitli alanlarda başarılı bir şekilde uygulanmaktadır:

a. Yollar ve Kaldırımlar: Trafik yükünü taşıyabilen dayanıklı yapıları sayesinde yollar ve kaldırımlar için ideal bir çözümdür.

b. Otoparklar: Polimer ızgaralar, otopark alanlarında park edilen araçların altındaki zeminin korunmasına yardımcı olur.

c. Parklar ve Rekreasyon Alanları: Çim alanların korunması ve su drenajı için park ve rekreasyon alanlarında kullanılır.

d. Spor Alanları: Futbol sahaları, tenis kortları ve diğer spor alanlarında zemin düzenlemesi için tercih edilir.

İzmir'de Polimer Izgara Uygulamaları

İzmir, Türkiye'nin önemli şehirlerinden biridir ve sürekli olarak büyümeye devam etmektedir. Bu nedenle, altyapı projelerinin çevre dostu ve sürdürülebilir çözümlerle yapılması büyük önem taşır. İzmir'de polimer ızgara uygulamaları, çeşitli projelerde başarıyla kullanılmaktadır.

Örnek olarak, şehir merkezindeki yaya yollarının düzenlenmesi için polimer ızgara tercih edilmiştir. Bu sayede, yaya yollarının dayanıklılığı ve su drenajı sağlanarak çevre dostu bir çözüm elde edilmiştir. Aynı zamanda, kırsal alanlarda da çevre düzenlemesi için polimer ızgara İzmir sistemleri kullanılmış ve erozyon önlenerek doğal yaşamın korunmasına katkıda bulunulmuştur.

Polimer Izgara ile Geleceğe Adım Atın

Polimer ızgara sistemleri, çevre dostu, sürdürülebilir ve estetik çözümleri bir araya getiren önemli bir altyapı teknolojisidir. İzmir gibi büyük şehirlerde bu çözümlerin kullanımı, çevreye verilen önemi ve ileriye yönelik vizyonu ortaya koymaktadır.

Çevreci Altyapının Güçlü Adımı

Polimer ızgara, İzmir gibi modern ve büyüyen şehirlerde altyapı projelerinde önemli bir rol oynamaktadır. Çevre dostu, sürdürülebilir ve estetik çözümleri sayesinde şehir yaşamını ve doğal çevreyi korumak için önemli bir araçtır. Polimer ızgara uygulamaları, altyapı projelerinin geleceğe uygun bir şekilde şekillendirilmesine katkı sağlayarak, şehirlerin gelişimine olumlu bir etki yapmaktadır.

Polimer Izgara İzmir, İzmir Polimer Izgara, Polimer Kanal Izgara İzmir, İzmir Polimer ızgara Firmaları, Polimer Izgara Firmaları İzmir, İzmir Polimer Izgara Fiyatları

Sıcak Su Kazanları

Sıcak Su Kazanları, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır ve çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Evlerden ticari tesislere, otellerden hastanelere kadar geniş bir kullanım alanına sahip olan bu kazanlar, günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak için hayati bir rol oynamaktadır.

Sıcak Su Kazanları, suyu ısıtarak depolama ve kullanıcıların anında sıcak suya erişimini sağlama amacıyla tasarlanmıştır. Bu işlevleri sayesinde, banyo yapmak, mutfakta yemek hazırlamak, çamaşır yıkamak ve diğer günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak için kolaylıkla kullanılabilirler. Ayrıca, ticari tesislerde proses uygulamalarında ve endüstriyel alanlarda da sıcak su kazanları yoğun bir şekilde kullanılır.

Sıcak Su Kazanları, farklı yakıt türleriyle çalışabilir. Elektrikli sıcak su kazanları, elektrik enerjisi kullanarak suyu ısıtarak depolar ve sıcak su ihtiyacını karşılar. Doğal gazlı sıcak su kazanları ise doğal gazla çalışarak daha verimli bir ısıtma çözümü sunar. Bu şekilde, enerji tüketimini optimize ederek enerji maliyetlerini düşürebilir ve çevresel açıdan daha sürdürülebilir bir seçenek elde edebiliriz.

Sıcak Su Kazanları, güvenlik ve enerji verimliliği açısından da önemli avantajlar sunar. Kazan içindeki su sıcaklığı ve basıncı otomatik olarak izlenir ve ayarlanır, böylece suyun gereğinden fazla ısınması veya soğuması engellenir. Bu sayede, enerji israfının önüne geçilerek daha verimli bir çalışma sağlanır. Aynı zamanda, güvenlik önlemleri sayesinde kazanların güvenli bir şekilde kullanımı sağlanır.

Sıcak Su Kazanları, farklı tiplerde ve kapasitelerde üretilir. Evlerde kullanılan daha küçük boyutlu kazanlar günlük sıcak su ihtiyacını karşılamak için uygundurken, ticari tesislerde ve endüstriyel alanlarda kullanılan daha büyük kapasiteli kazanlar daha yoğun su kullanımı gerektiren yerlerde tercih edilir. Böylece, farklı kullanıcı gruplarının ihtiyaçlarına uygun çözümler sunulur.

Sonuç olarak, Sıcak Su Kazanları hayatımızı kolaylaştıran ve ısıtma ihtiyacımızı karşılamak için önemli bir araçtır. Evlerden ticari tesislere kadar geniş bir yelpazede kullanılan bu kazanlar, farklı tipleri ve yakıt seçenekleriyle çeşitlilik sunar. Verimli çalışma, enerji tasarrufu ve güvenlik açısından tasarlanan sıcak su kazanları, kullanıcıların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak üzere tasarlanmıştır. Düzenli bakım ve kontrollerle uzun ömürlü ve sorunsuz bir şekilde çalışan bu kazanlar, günlük hayatımızda vazgeçilmez bir yere sahiptir.

A145...DENİZ İÇİNDE KAPALI BARAJLAR...077...

.

.

Normal koşullarda su sıkıntısı çekmek için bir neden yok gibi görünmektedir, buna rağmen belirli dönem ve mekanlarda sık su sıkıntısı yaşanmaktadır.

Su ile ilgili mevzuları, sorunları inceleyip çözmenin oldukça fazla olasılığı vardır. Bu olasılıklar içerisinde politik çözümler,, yasal düzenlemeler ile kullanılamaz su kaynaklarının kullanılabilir noktaya taşınması örneği biçiminde,, ekonomik çözümler,, özel şirketlere devir şeklinde,, halka ait özel su depoları şeklinde sosyal çözümler,, dernek, vakıf girişimleri,,.

Politik bir süreç, kar getirecek yatırım ve toplum desteğini alacak olan teknolojik çözümler mühendisler, tasarımcılar, politikacılar .. tarafından öne sürülebilir.

Bireylerin fikirleri de tartışılabilir!

Samandağ gibi kıyı şehirlerinde, denizin içinde depolar dizisi şeklinde veya tek bir depo şeklinde denizin derinliklerine yerleştirilmiş ve yağmur suyunu depolayan yapay kapalı depo-barajların inşa edilmesi ve gerekli veya bekletme süzme hemen sonrasında, dönemlerde pompa-dinamo ile bu suyun belirli amaçlar için kullanımı için karaya iletilmesi hayata geçirilebilir bir fikir olarak değerlendirilebilir.

Tabi akla gelecek sorular olacak, sorunların ne olabilecekleri konusu ilk tartışma konularından olacaktır.

Deniz habitatı nasıl etkilenecektir. Yamacı olan kıyılarda depo mesafesi ne olacaktır, sık inşa edilmeleri durumunda orada tarih boyunca yaşayan canlılar bu inşa süreci ve sonrasından nasıl etkilenecektir.

Depoların maliyeti ne olacaktır. İhtiyaç duyulan suyun örneğin bir kaç yıllık maliyetinden yüksek olacak ise bu miktar finans değer öğesinin başka alanlarda kullanılması akla daha uygundur fikrinin oluşmasına yol açacak mıdır!

Suyun aktarımı sırasında bir süzme işlemi gerçekleşmezse depolarda toprak birikecektir. Daha çok mühendislik ile ilgili sorunlar çözülebilecek midir!

Suyun geri, karaya pompalanması için gerekli boru sistemleri yüzeyden döşenirse görüntü kirliliği yanında, patlama, patlatma ihtimalinin önüne nasıl geçilecektir.

Pompalama esnasında elektrik enerjisi nasıl sağlanacaktır? Belki de en önemli soru, üzerinde en çok odaklanılması beklenen, düşünülecek olan soru bu soru olacaktır. Enerjinin hem yatırımları maliyeti, hem sürdürülebilir olup olmadığı ana soruya içkin sorulardan olacaktır.

Denizin içinde kurulacak depoların sayısı ve tasarımı diğer projelerle kıyaslandığında uygulanabilirliği olacak mıdır!

Avantajları ise yağmur suyundan faydalanmaktır.

Denizden buharlaştırma aracılığıyla elde edilecek su sistemlerine alternatif, ayrıştırma teknolojisine ihtiyaç duymadan doğrudan depolama ve belkide anında yüksek tepelerde ki ikincil depolara aktarma yada kıyı şeridinde tarım, yaşam alanları için kullanılabilir sistem olarak kurulabilir.

Bazı yanıtlar tatmin edici olmaları gözetilmeksizin bazı yanıtlar şunlar olabilir.

Kullanılacak enerji farklı kaynaklardan elde edilebilir. Tepelerde depolanan suyun bahçe sulamalarına aktarırken kurulan enerji üretme sistemleri aracılığıyla elde edilebilir.

Tepelerde ki depolar büyük bir alan kaplayacaklarından bu depoların kurulması zorunlu durumlarda gerçekleşebilir. Bunun yerine deniz diplerinde, yerin altına döşenen devasa boyutlardaki iki bölümlü depolar iş görebilir. İlk bölüm geri pompalanacak su depolama bölümü, ikinci ve alt kısımda bulunan bölüm ise çökertme yöntemiyle içinde biriken katı maddeleri denizin daha derin bölgelerine tek yönlü kapakçıklı borularla gönderen bölümdür. Böylece hem süzme işi, hem depo temizliğinin bazı dönemlerde fiziksel müdahaleye ihtiyaç duymadan ilaç aracılığıyla yapılması sağlanır. Buharlaşan suyun depolardan tasfiyesi ise yine tek yönlü kapakçıklı boyutlu borularla sağlanabilir.

Yağmur suyunun toplumsal yaşama kazandırılması için bir fikir!

.

.

HaNAR DEVELOPMENT

.

.

#thehanardevelopnent #personalconstutionaltrials #religionofnewworldpeace #религиюмира #hanargelisim #HaNARgelisim #hanargelisimtakvimi #kişiselanayasadenemeleri #kişiselanayasa #God #bakışaçısı

Sürdürülebilir Mimari Nedir?

İnşa edilen çevre, çeşitli doğal kaynakları kullanmaktadır. Bunların kullanımı ile birlikte doğa için zararlı plastik atıklar, zararlı gaz emisyonlarına neden olmaktadırlar. 2021 yılı ekolojik mimari için oldukça faydalı, üzerine yenilikçi Sürdürülebilir Mimari Örnekleri gördüğümüz bir yıl olmuştur.

Sürdürülebilir Mimari Nedir?

Sürdürülebilir mimari, insanlığın doğal yaşam ve çevre üzerindeki etkilerini azaltmanın yollarını arayan mimari tasarım çalışmalarıdır. Mimari stil, doğal kaynakların kullanımı azaltmayı ve yapıların ömrü boyunca doğaya minimum şekilde zarar vermesini hedeflemektedir. Ekolojik mimari uygulamaları arasında, güneş panellerinin kullanımı, devasa rüzgar türbinleri gibi uygulamalar başlıca yapıların enerji verimliliğini arttıran çalışmalardır. Yapıların inşasında, organik yapı bileşenleri kullanmak, geri dönüştürülmüş inşaat malzemeleri kullanımı gibi çevreci uygulamalar sürdürülebilir mimarinin bileşenleri arasındadır.

Sürdürülebilir mimari, yapı malzemelerini ve enerjiyi doğaya minimum zararlı halde kullanarak, doğal yaşamın korunması üzerine yapılan tasarım çalışmalarıdır. İnşa edilen yapıların doğaya, doğal yaşama ve insana olumsuz etkilerini minimuma indirmek üzerine çalışmalar gerçekleştiren mimari stildir. Ekolojik Mimari Özellikleri Ekolojik mimari stile sahip yapılar, binaların doğal çevre üzerinde olan etkisini minimuma indirmeyi amaçlayan yapıları ifade etmektedir. Sürdürülebilir mimari uygulamaları olarak da geçen bu ifade, yapıların ömrü boyunca, doğal yaşama zarar vermeden, doğal kaynakları minimum şekilde kullanmasını ifade etmektedir.

Ekolojik yapılar olarak görülen yapılar inşa edilirken, arazinin, doğal kaynakların, enerjinin minimumu düzeyde kullanıldığı, doğal yaşama en az düzeyde zarar verecek şekilde inşa edilen yapılardır. Dünyada, sürdürülebilir mimari örneği olarak görülen birçok yapı bulunmaktadır. Ulusal Yapı Bilimleri Enstitüsü, yapıları sınıflandırırken ekolojik mimari stilinde olan yapılar için belirli standartlar belirlemiştir. Ekolojik mimari uygulamaları özellikleri arasında başlıca; - İnşaat arazisinin doğaya, doğal yaşama zarar vermiyor olması - Yapının tasarımında, enerji verimliliği yüksek bileşenler kullanılması - Doğal kaynakların korunmasına dikkat edilmesi gibi ana başlıklar bulunmaktadır. Ana başlıkları incelediğimizde biraz daha detaylı bilgi alarak, sürdürülebilir mimariyi daha net anlayabiliriz.

- Enerji verimliliği yüksek, armatürler, aydınlatma ürünleri kullanılması - Doğru havalandırma sistemleri kullanılması - Isı tasarrufu sağlayan ürünler kullanmak - Doğal ışığın kullanılması - Atık suyun yeniden kullanılması - Yağmur sularının toplanması - Yapı etrafında doğal bitki örtüsünün korunması Sürdürülebilir mimariyi anlamak, enerji verimliliğini arttırarak, doğaya verilen zararı minimuma indirebilir. Çeşitli, mühendislik uygulamaları ve mimari tasarımın birleşimi ile geleceğimiz için daha faydalı, doğaya minimum şekilde zarar verecek ekolojik yapılar inşa etmemize neden olacaktır. Sürdürülebilir Mimarinin Faydaları Sürdürülebilir mimarinin ana odağı, insanoğlunun doğa ve doğal yaşam üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik yapılan mimari tasarım çalışmaları olmuştur. İnşa edilen yapıların, çevre dostu olması, ekolojik dengelere bağlı olarak inşa edilmesi ana önceliklerdir. Bununla birlikte, yapının ömrü boyunca doğal kaynaklara zarar vermemesi, zararlı gazlar oluşturmaması gibi etmenler ekolojik yapıların sahip olması gereken özellikler arasındadır.

Hazırlamış olduğumuz listede, sürdürülebilir mimari tarzın, doğaya, doğal yaşama ve insana etkileri hakkında bilgiler edinebilirsiniz. - İnsanın doğal yaşama vereceği zararları azaltmak - İnşa edilmiş çevrenin doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkisini minimuma indirmek - Sentetik yapı malzemelerinin doğaya yaydığı zararlı gaz emisyonlarını azaltmak - Yapı malzemelerinin üretimi için harcanan ham maddenin miktarını azaltmak - Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, doğal kaynaklarının korunumunu sağlamak - Yağmur suyu, atık suları gibi su kaynaklarının geri dönüştürülerek tekrar kullanılması - Plastik kullanımının azaltılması - Sürdürülebilir yapı malzemelerinin kullanılması Geleceğimiz için, ekolojik inşaat uygulamalarını öğrenmeli, bunları ülkemiz de uygulamalıyız. Yurtdışında birçok çevre dostu yapı projesi planlanırken, Türkiye olarak bu noktada kesinlikle adım atmalıyız. Daha iyi bir gelecek için, sürdürülebilir bir inşa edilmiş çevreye sahip olmak birinci önceliğimiz olmalıdır. Read the full article

ilaydacım selam. geri dönüşüm ve plastik kullanımı ile ilgili yazını ve bundan önceki sorulan soruya cevabını okuduktan sonra ben de bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdim. fakat birinci sorun sürdürülebilir ürünlerin pahalılığı ile nasıl başa çıktığın ve dışarıda suyun bittiği zaman pet şişede su alıp almadığın :>

merhabaaa, bir şeyler yapmayı denemen bile çok büyük bir şey öncelikle bunu unutma. sorularına gelince, benim şu an bağımsız olarak kendi hayatımı sürdürebileceğim bir gelirim yok, birkaç yıl da çok büyük meblağlar kazanamayacağım. bu sebeple alabildiğim, gücümün yettiği sürdürülebilir ürünleri alıyorum. Yazıda da dediğim gibi “gücünüz neye yetiyorsa, hangisini yapmaya niyetiniz varsa” bu da bi şeydir. Pet şişeye gelince de çoğu zaman yanımda cam şişem var, bittiğinde de starbuckstaysam rica edip dolduruyorum sjfjfjfk. Ya da herhangi bir kafede de keza öyle. Ama tabi ki ihtiyacım olduğu zaman alıyorum, aldığım zaman da geri dönüşüme atmaya özen gösteriyorum o kadar.

Son zamanlarda dünyanın ilgilendiği problemler oldukça daha farklı ve mühim bir yöne kaymaya başladı. İklim değişikliğine ayrıca özellikle plastik madde kullanımının artmasıyla beraber büyüyen atık sorunları tüm dünyayı ilgilendiren büyük problemler haline geldi.

Ekosistemin naturel dengesinin bozulmuş olduğu günümüz koşullarında dünyanın bütün canlılar ve gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir yer olması koşul. Aksi biçimde gelecek dönemler için tüm canlıları büyük sorunlar bekliyor.

Tabii son dönemlerde de daha da iyi bir gelecek için farklı çözümler üretilmeye de başlandı. Özellikle sıfır atık ve geri dönüşüm benzer biçimde mevzularda geliştirilen projelerle birtakım ülkeler ve yerel yönetimler, bu çözümlere destek vermeye çalışıyor. Yazımızda ise atık sorunlarına ve ülkemizde bulunan çözüm projelerine değiniyoruz.

Öncelikle oldukça gündemde olan ve herkes tarafınca dikkatli olunması ihtiyaç duyulan “sıfır atık” konusunu detaylı bir halde incelemek istiyoruz. “Sıfır atık nelerdir?” sorusunun cevabı ile başlayalım.

 Sıfır Atık

​

Evlerde, iş yerlerinde yahut pek çok alanda oluşan atıkların geri kazanılmaması, mevcut kaynakların ve enerjinin kullanımı açısından muhtelif sıkıntılar yaratır. Sıfır atık da israfın önlenmesini, kaynakların daha bereketli kullanılmasını, atık miktarını azaltmayı ve oluşan atığın geri dönüştürülmesini amaçlayan bir anlayıştır diyebiliriz. Yani bu anlayışla beraber atık çıkarmayı azaltma ve atıkları değerlendirme mevzusunda insanlara yeni bir şuur kazandırmak amaçlanıyor.

 Son zamanlarda devletimizde ve dünyada “sıfır atık bilinci” gittikçe yaygınlaşıyor. Bu doğrultuda da muhtelif uygulamalar hayata geçiriliyor. Fakat bu uygulamaların önemini algılamak için artan atık miktarının çevreyi nasıl etkilediğini bilmemiz koşul. Bu nedenle atık miktarının çevreyi iyi mi ve hangi yönde etkilediğine beraber göz atabiliriz.

 Atık Miktarının Çevreyi Etkileme süreçleri

 Nüfusun hızla artması, şehirleşme ve tüketim maddelerinin çeşitlenmesi, atık miktarının da artmasına neden oluyor. Belli oranlardaki atıklar, doğada bir süre sonra temizlenebiliyor. Ama atık sayısı arttıkça tabiat ananın bu konudaki gücü de azalıyor. Biriken atıklar maalesef ki çevreyi  de olumsuz anlamda etkilemektedir.

 Çevreyi kirleten atıklar, türlerine gore farklılık gösteriyor. Gaz, sıvı ve katı biçimde bulunabiliyorlar. Örneğin günümüzün en büyük sorunlarından önde gelen plastik atıklar, katı atık kategorisine giriyor. Plastik atıklar o denli kontrolsüz artıyor ki denizlerdeki güncel plastik oranının 150 milyon tondan fazla olduğu düşünülüyor. Bu da denizlerde yaşayan canlıların yaşamını ve suyun temizliğini negatif yönde etkiliyor. Aynı halde doğaya atılan plastik maddeler de uzun yıllar kaybolmadığı için toprak kirliliğine neden oluyor.

 Sanayi tesisleri, taşıtlar ve diğer alanlarda fosil yakıt kullanması da gaz atıklarının en büyük sebepleri. Gaz atıkları ise başta hava kirliliği olmak suretiyle küresel ısınma, bitki örtüsünün zarar görmesi, istenmeyen kokular ve yangınlarla çevreye zarar veriyor.Bunların yanında Dünya Çevre Günü Raporu’na nazaran Türkiye’de evsel atıklar toplam atıkların %42.8’ini oluşturuyor. Bu yüksek oran da ne yazık ki muhit kirliliğini artırıyor.

 Başarılı olan Sıfır Atık Projesine örnekler

 İsrafı azaltarak ve aynı zamanda da çevreyi korumak için birçok sıfır atık projesi de hayata geçiriliyor. Ülkemizde de 2017 yılından bu yana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri kapsamında “Sıfır Atık” projesi geliştiriliyor.

 Bu proje doğrultusunda Afyonkarahisar ilinde bulunan bütün resmi kurumlar projeye tam yardımcı veriyor. İl genelinde Sıfır Atık Bilgi Sistemine kayıtlı müessese sayısının 1541 olduğu biliniyor. Ayrıca Çevre Hizmet Birliği tarafınca Afyonkarahisar’daki okullarda sıfır atık ve geri dönüşüm mevzularıyla ilgili seminerler veriliyor. Atık pilleri toplamak ve beraberinde de atık yağların toplanması konularında dereceye girmiş okullar da ödüllendirilmektedir.

KELİMELER:     Geri Dönüşüm               Hurda Fiyatları                 İstanbul Hurda Fiyatları                        Sıfır Atık                    Hurda Paslanmaz

Hassas Tarım Teknolojileri - Geleceğin Tarımının Anahtarı

Hassas Tarım Teknolojileri - Geleceğin Tarımının Anahtarı

#GPSTabanlıTarımMakineleri, #HassasTarımTeknolojileri, #MobilTarımUygulamaları, #OtomatikSulamaSistemleri, #PrecisionAgriculture, #SensörTabanlıTarım, #SmartFarming, #SürdürülebilirTarımUygulamaları, #TarımDijitalleşmesi, #TarımOtomasyonu, #TarımTeknolojileriTürkiye, #TarımsalVeriAnalizi, #TarımsalVerimlilikArtırma, #UzaktanAlgılamaTarım, #VerimliGübreleme https://is.gd/01Bo7C https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/hassas-tarim-teknolojileri-gelecegin-tariminin-anahtari/

Hassas Tarım Teknolojileri, tarımsal üretimde daha verimli ve sürdürülebilir bir yaklaşım sağlamak amacıyla kullanılan teknolojik uygulamaları ifade eder. Bu teknolojiler, tarım faaliyetlerinin daha hassas bir şekilde planlanmasını, yönetilmesini ve izlenmesini sağlar.

Küresel Konumlama Sistemi (GPS)

GPS teknolojisi, tarım makinelerine entegre edilerek tarlada hassas konum belirleme imkanı sağlar. Bu sayede tarla içerisindeki hareketler ve işlemler daha doğru ve hassas bir şekilde gerçekleştirilebilir. GPS, tarım makinelerinin otomatik sürüş sistemleriyle entegre edilerek ekim, gübreleme ve sulama gibi işlemleri hassas bir şekilde yapabilmelerini sağlar.

Uzaktan Algılama ve İmgeleme

Uydu görüntüleri ve hava araçlarından elde edilen veriler, tarım alanlarının durumu hakkında bilgi sağlar. Uzaktan algılama ve imgeleme teknikleri, bitki sağlığı, toprak nem durumu, bitki büyüme ve gelişimini izleme gibi konularda bilgi sağlar. Bu veriler, tarım faaliyetlerinin daha etkin planlanmasına ve yönetilmesine yardımcı olur.

Sensör Teknolojileri

Tarlalarda kullanılan sensörler, toprak nemini, sıcaklığı, pH düzeyini, besin elementi içeriğini ve diğer önemli parametreleri ölçer. Bu veriler, bitki besleme ve sulama programlarının optimize edilmesine yardımcı olur. Ayrıca, bitki hastalıklarının ve zararlıların erken teşhis edilmesi için kullanılır.

Veri Analitiği ve Yapay Zeka

Hassas tarımın temel unsurlarından biri, tarımsal verilerin toplanması, analiz edilmesi ve kullanılmasıdır. Büyük veri analitiği ve yapay zeka algoritmaları, tarımsal verilerin işlenmesini ve değerlendirilmesini sağlar. Bu sayede tarım faaliyetleriyle ilgili kararlar daha bilinçli bir şekilde verilebilir.

Hassas Tarım Teknolojileri, tarımsal üretimin optimize edilmesini, su ve gübre kullanımının azaltılmasını, enerji verimliliğini artırmasını ve çevresel etkilerin azaltılmasını hedefler. Bu teknolojiler, çiftçilere daha verimli ve sürdürülebilir tarım yöntemleri sunarak tarımsal üretimde kalite ve verimlilik artışı sağlamaktadır.

Türkiye’de Hassas Tarım Teknolojileri

Tarım sektöründe giderek daha fazla kullanılmaya başlanmaktadır. Ülkemizin tarımsal potansiyeli ve çiftçilik faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde, bu teknolojilerin benimsenmesi ve uygulanması hızla artmaktadır.

Türkiye’de hassas tarım teknolojilerinin kullanımıyla ilgili bazı örnekler

Otomasyonlu Sulama Sistemleri

Tarım arazilerinde otomatik sulama sistemleri kullanılarak su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve su tasarrufu sağlanmaktadır. Sensörler ve kontrol sistemleri ile sulama ihtiyacı belirlenmekte ve suyun doğru miktarda ve zamanda verilmesi sağlanmaktadır.

Hassas Gübreleme

Tarım arazilerinde toprak analizleri ve sensör teknolojileri kullanılarak bitkilere doğru miktarda ve zamanda gübre verilmektedir. Bu sayede gübre kullanımı optimize edilirken bitkilerin beslenme ihtiyaçları da karşılanmaktadır.

GPS Tabanlı Tarım Makineleri

Tarım makineleri, GPS teknolojisi ile entegre edilerek hassas ekim, gübreleme ve hasat yapabilme özelliğine sahip olmaktadır. Bu sayede tarlada doğru hizalama ve işlemler gerçekleştirilerek verimlilik artırılmaktadır.

Uzaktan Algılama ve İmgeleme

Uydu görüntüleri ve hava araçlarından elde edilen veriler kullanılarak tarım arazilerinin durumu izlenmekte ve analiz edilmektedir. Bitki sağlığı, zararlılar, hastalıklar ve su kaynaklarının izlenmesi gibi konularda bilgi sağlanarak müdahaleler planlanabilmektedir.

Mobil Uygulamalar

Tarım sektöründe mobil uygulamalar yaygınlaşmaktadır. Bu uygulamalar, çiftçilere tarımsal verileri izleme, tahminlerde bulunma, tarla yönetimi, gübre ve ilaç kullanımı gibi konularda bilgi sağlama imkanı sunmaktadır.

Türkiye’de Hassas Tarım Teknolojilerinin kullanımı, tarımsal verimliliği artırmak, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlamak, çevresel etkileri azaltmak ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını desteklemek amacıyla giderek yaygınlaşmaktadır. Bu teknolojilerin kullanımı, tarım sektörünün rekabet gücünü artırmakta ve çiftçilere daha iyi gelir elde etme imkanı sağlamaktadır.

Gri Su.. ✍️ Semih Çalapkulu ••••••• Dünya’mızın üçte dördü su olmasına rağmen, içme ve kullanıma uygun tatlı su kaynakları oldukça kısıtlıdır. Dünya nüfusunun büyümesiyle sınırlı miktarda tatlı suyun mevcudiyeti azalmaktadır. %97,5’ü deniz suyu ve %2,5’sı temiz su‘dur. İçme ve ev kullanımı için ve ayrıca ticari ve endüstriyel işlemler için yeterli miktarda suya erişim sağlık ve refah için kritik öneme sahiptir. Dünya’nın toplam tatlı su kapasitesi yaklaşık 35 milyon km3 (Dünya’nın toplam su kapasitesinin %2,5’i) olup bunun sadece 105 bin km3’ü (%0,3’ü) doğal çevre ve insan kullanım ihtiyaçlarına elverişli tatlı su kaynaklarıdır. Diğer tatlı su kaynakları ise kutuplarda ve yer altında kullanımı çok kısıtlıdır. Mevcut kullanılabilir tatlı su kaynakları (%0,3’ün); Kuraklık, iklim değişikliği, sanayileşme, artan nüfus yoğunluğu, plansız şehirleşme gibi nedenlerle gün geçtikçe azalmaktadır. Su kaynaklarındaki yetersizlikler, sürekli artan su ihtiyacı, içme ve kullanma suyu temini için alternatif su üretme yöntemlerinin uygulanmasına neden olmuştur. Kullanma suyu temini önümüzdeki yüzyılın en büyük sorunu olacağı aşikardır. Gelişmiş toplumlarda “Sürdürülebilir Kentsel Su Yönetimi Araştırma Programları” ile ilgili ciddi çalışmalar yapılırken, Türkiye’mizde maalesef yeterli çalışmalar ve planlamalar yoktur. •••••••• #grisu #kent #kaynaklar #iklim #kuraklık #sukaynakları #fabrika #atık #atıksular #grisuproje https://www.instagram.com/sektorumdergisi/p/CYbRrsxocqF/?utm_medium=tumblr

Polimer Kanal Izgara

Polimer Kanal Izgara: Altyapının Yenilikçi ve Çevreci Çözümü

Altyapı projeleri, modern şehirlerin temel yapı taşlarıdır ve güvenli, sürdürülebilir ve çevreci çözümler gerektirir. Polimer Kanal Izgara, altyapı sistemlerinde öne çıkan yenilikçi ve çevreci bir yapı malzemesi olarak altyapı projelerine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu makalede, Polimer Kanal Izgara'nın temel özelliklerini ve altyapı projelerindeki önemini altı farklı başlık altında inceleyeceğiz.

Dayanıklılık ve Uzun Ömürlü Kullanım

Polimer Kanal Izgara, yüksek kaliteli polimer malzemelerin kullanılmasıyla dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Aşındırıcı kimyasallara, ağır yüklere ve dış etkenlere karşı direnç göstererek altyapı projelerinin güvenliği ve uzun ömürlü kullanımı için ideal bir seçenek sunar.

Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Yaklaşım

Polimer Kanal Izgara'nın üretiminde geri dönüştürülmüş polimer malzemelerin kullanılması, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yapı malzemesi olmasını sağlar. Bu çevreci yaklaşım, doğal kaynakların korunmasına katkı sağlayarak çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirir.

Altyapı Projelerindeki Çeşitli Uygulamalar

Polimer Kanal Izgara, altyapı projelerinin farklı alanlarında etkin bir şekilde kullanılır. Kanalizasyon sistemlerinde suyun güvenli bir şekilde yönlendirilmesi, yağmur suyu drenajında su birikintilerinin önlenmesi ve endüstriyel tesislerde etkin bir altyapı oluşturulması için tercih edilen bir yapı malzemesidir.

Bakım Kolaylığı ve Maliyet Avantajı

Polimer Kanal Izgara'nın düz ve pürüzsüz yüzeyi, bakımın kolaylıkla yapılabilmesini sağlar. Düzenli bakım sayesinde uzun ömürlü kullanım sağlanırken, düşük bakım maliyetleri de avantaj sağlar.

Gelecekteki Potansiyel ve Yapı Sektöründeki Rolü

Polimer Kanal Izgara, gelecekte altyapı projelerinin vazgeçilmez bir yapı malzemesi olarak önemini artırarak devam edecektir. gelişen teknoloji ve çevre odaklı yaklaşımların artmasıyla birlikte Polimer Kanal Izgara'nın kullanımının daha da yaygınlaşacağı ve altyapı projelerine önemli katkılar sağlayacağı öngörülmektedir.

Polimer Kanal Izgara, Kanal Izgara Polimer, Polimer Kanal Izgara Firmaları, Polimer Kanal Izgara Firması, Polimer Kanal Izgara Fiyatları

Çevre Dostu Yapı Tasarımı Uygulamaları

İnşa edilmiş çevre, bizler tarafından inşa edilerek, konaklama, barınma, çalışma gibi amaçlarla kullandığımız hayatımızı geçirdiğimiz bölgeler bütününe verilmiş isimdir. Geçmişten bugüne, yüksek emisyon değerlerine sahip yapı malzemeleri kullanımı, plansız şehirleşme gibi hatalarla insanlar olarak dünyaya zararlar verdik. 2021 yılına gelindiğinde artık uzmanlar Çevre Dostu Yapı Tasarımı üzerine çalışmalar yapmaktadırlar.

Çevre Dostu Yapı Tasarımı

Yapı tasarımı uygulamaları, günden güne geleceği önemseyen hale gelerek değişmektedir. Dünyada yaşanan, iklim değişiklikleri, doğal çevre sorunları ve artan insan popülasyonu bizleri daha planlı ve daha özenli bir yapılı çevre çalışmasına sürüklemektedir.

Zararlı gaz emisyonlarının azaltılması, inşaatlar için doğal çevrenin bozulmaması, daha az enerji kullanılması, özetle yeşil binalar inşa ederek 2050 yılına gelindiğinde günümüzde kullanılan enerjiye kıyasla daha fazla enerji verimliliğine sahip olan binalar inşa etmek mümkün olacaktır. İnşa edilen binaların çevre dostu yapı tasarımı olarak görülmesinde ham maddelerin verimli olarak kullanılması, inşa edilme yöntemi, tasarımı gibi detaylar ön plana çıkmaktadır. Yazımızın içeriğinde, doğa dostu binaları tasarlarken neler yapıyoruz, farklı olarak neler yapılabilir bunlar üzerine fikirlerimizi paylaşacağız. Çevre Dostu İnşaatlar İklim değişikliği, küresel ısınma, su seviyelerindeki azalma, doğanın bozulması gibi konular insan hayatını büyük ölçüde etkileyen gelecek daha farklı sorunlara neden olabilecek problemlerdir. Doğaya en büyük zararı veren özünde insandır, inşa ettiği yapılar, fabrikalar fazlasıyla sera gazına sebep olarak atmosfer üzerinde büyük tahribatlara yol açmaktadır.

Plastik kullanımının azaltılması, dizel araçların kaldırılması gibi uygulamalar ile senelerdir mücadele edilse de, yapılı çevrede doğa dostu tasarımlara ihtiyaç olduğu açık bir gerçektir. Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak amacıyla inşaat sektörü de değişime giderek çevre dostu binalar tasarlamalı ve doğa dostu inşaatlar yapmalıdır. Doğa Dostu İnşaatlar Yapmak Çevre dostu yapı tasarımı sonucu inşa edilmiş yapılara, yeşil binalar ismi verilmektedir. Bu yapılar, özellikle su ve enerjinin verimli kullanılması üzerine tasarlanmış tasarruflu yapılardır. Tasarımlarında bol miktarda doğal güneş ışığı almasına özen gösterilerek ısınma ve aydınlatma için gereken enerjinin minimum miktara çekilmesi hedeflenmektedir.

Verimli Enerji Kullanımına Yönelik Tasarımlar Doğa dostu binalar tasarlarken, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına özen gösterilmelidir. Yapılara, güneş panelleri, solar paneller gibi sürdürülebilir enerji kaynakları kurmak bu noktada doğa dostu bir tasarımın ana odağı olmalıdır. Bu sayede, fosil yakıt tüketimini azaltabilir, çevre kirliliğine büyük katkıda bulunabiliriz. Suyun Verimli Kullanılması Çevre dostu yapılar, insanların yaşaması için gereken doğal kaynakları minimum düzeyde kullanması gereken binalardır. Öyle ki enerji verimliliği ile birlikte, bina inşa edilirken kullanılan yapı malzemelerinin de çevre dostu olması gereklidir. Örneğin, plastiğin kullanımının azaltılması mutlaka yapılması gereken bir gerekliliktir. Read the full article

Son zamanlarda dünyanın ilgilendiği problemler oldukça daha farklı ve mühim bir yöne kaymaya başladı. İklim değişikliğine ayrıca özellikle plastik madde kullanımının artmasıyla beraber büyüyen atık sorunları tüm dünyayı ilgilendiren büyük problemler haline geldi.

 Ekosistemin naturel dengesinin bozulmuş olduğu günümüz koşullarında dünyanın bütün canlılar ve gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir yer olması koşul. Aksi biçimde gelecek dönemler için tüm canlıları büyük sorunlar bekliyor.

 Tabii son dönemlerde de daha da iyi bir gelecek için farklı çözümler üretilmeye de başlandı. Özellikle sıfır atık ve geri dönüşüm benzer biçimde mevzularda geliştirilen projelerle birtakım ülkeler ve yerel yönetimler, bu çözümlere destek vermeye çalışıyor. Yazımızda ise atık sorunlarına ve ülkemizde bulunan çözüm projelerine değiniyoruz.

 Öncelikle oldukça gündemde olan ve herkes tarafınca dikkatli olunması ihtiyaç duyulan “sıfır atık” konusunu detaylı bir halde incelemek istiyoruz. “Sıfır atık nelerdir?” sorusunun cevabı ile başlayalım.

 Sıfır Atık

​

Evlerde, iş yerlerinde yahut pek çok alanda oluşan atıkların geri kazanılmaması, mevcut kaynakların ve enerjinin kullanımı açısından muhtelif sıkıntılar yaratır. Sıfır atık da israfın önlenmesini, kaynakların daha bereketli kullanılmasını, atık miktarını azaltmayı ve oluşan atığın geri dönüştürülmesini amaçlayan bir anlayıştır diyebiliriz. Yani bu anlayışla beraber atık çıkarmayı azaltma ve atıkları değerlendirme mevzusunda insanlara yeni bir şuur kazandırmak amaçlanıyor.

 Son zamanlarda devletimizde ve dünyada “sıfır atık bilinci” gittikçe yaygınlaşıyor. Bu doğrultuda da muhtelif uygulamalar hayata geçiriliyor. Fakat bu uygulamaların önemini algılamak için artan atık miktarının çevreyi nasıl etkilediğini bilmemiz koşul. Bu nedenle atık miktarının çevreyi iyi mi ve hangi yönde etkilediğine beraber göz atabiliriz.

 Atık Miktarının Çevreyi Etkileme süreçleri

 Nüfusun hızla artması, şehirleşme ve tüketim maddelerinin çeşitlenmesi, atık miktarının da artmasına niçin oluyor. Belli oranlardaki atıklar, doğada bir süre sonra temizlenebiliyor. Ama atık sayısı arttıkça tabiat ananın bu konudaki gücü de azalıyor. Biriken atıklar maalesef ki çevreyi  de olumsuz anlamda etkilemektedir.

 Çevreyi kirleten atıklar, türlerine göre farklılık gösteriyor. Gaz, sıvı ve katı biçimde bulunabiliyorlar. Örneğin günümüzün en büyük sorunlarından önde gelen plastik atıklar, katı atık kategorisine giriyor. Plastik atıklar o denli kontrolsüz artıyor ki denizlerdeki güncel plastik oranının 150 milyon tondan fazla olduğu düşünülüyor. Bu da denizlerde yaşayan canlıların yaşamını ve suyun temizliğini negatif yönde etkiliyor. Aynı halde doğaya atılan plastik maddeler de uzun yıllar kaybolmadığı için toprak kirliliğine neden oluyor.

 Sanayi tesisleri, taşıtlar ve diğer alanlarda fosil yakıt kullanması da gaz atıklarının en büyük sebepleri. Gaz atıkları ise başta hava kirliliği olmak suretiyle küresel ısınma, bitki örtüsünün zarar görmesi, istenmeyen kokular ve yangınlarla çevreye zarar veriyor.

 Bunların yanında Dünya Çevre Günü Raporu’na nazaran Türkiye’de evsel atıklar toplam atıkların %42.8’ini oluşturuyor. Bu yüksek oran da ne yazık ki muhit kirliliğini artırıyor.

 Başarılı olan Sıfır Atık Projesine örnekler

 İsrafı azaltarak ve aynı zamanda da çevreyi korumak için birçok sıfır atık projesi de hayata geçiriliyor. Ülkemizde de 2017 yılından bu yana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri kapsamında “Sıfır Atık” projesi geliştiriliyor.

 Bu proje doğrultusunda Afyonkarahisar ilinde bulunan bütün resmi kurumlar projeye tam yardımcı veriyor. İl genelinde Sıfır Atık Bilgi Sistemine kayıtlı müessese sayısının 1541 olduğu biliniyor. Ayrıca Çevre Hizmet Birliği tarafınca Afyonkarahisar’daki okullarda sıfır atık ve geri dönüşüm mevzularıyla ilgili seminerler veriliyor. Atık pilleri toplamak ve beraberinde de atık yağların toplanması konularında dereceye girmiş okullar da ödüllendirilmektedir.

 KELİMELER:    Güncel Hurda Fiyatları         İstanbul Hurda Fiyatları            Hurda ve Geri Dönüşüm        Sıfır Atık            Hurda Alımları

TSKB, Dünya Su Haftasında Sürdürülebilir Kalkınmada Suyun Önemine Dikkat Çekiyor

TSKB, Dünya Su Haftasında Sürdürülebilir Kalkınmada Suyun Önemine Dikkat Çekiyor

Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü (SIWI) tarafından her yıl Ağustos ayının sonunda düzenlenen Dünya Su Haftası kapsamında su temasıyla ilgili farkındalık yaratmayı hedefleyen TSKB; su potansiyeli, varlığı, kullanımı ve verimliliği gibi konuların altını çiziyor.   Sürdürülebilir kalkınma alanında ülke ekonomisine katma değer yaratma misyonuyla faaliyet gösteren Türkiye Sınai Kalkınma Bankası…

View On WordPress

TSKB, Dünya Su Haftasında Sürdürülebilir Kalkınmada Suyun Önemine Dikkat Çekiyor

TSKB, Dünya Su Haftasında Sürdürülebilir Kalkınmada Suyun Önemine Dikkat Çekiyor

Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü (SIWI) tarafından her yıl Ağustos ayının sonunda düzenlenen Dünya Su Haftası kapsamında su temasıyla ilgili farkındalık yaratmayı hedefleyen TSKB; su potansiyeli, varlığı, kullanımı ve verimliliği gibi konuların altını çiziyor.   Sürdürülebilir kalkınma alanında ülke ekonomisine katma değer yaratma misyonuyla faaliyet gösteren Türkiye Sınai Kalkınma Bankası…

View On WordPress