"Phoenix", Alman tarihine ve savaş sonrası travmalara duyarlı bir şekilde yaklaşan etkileyici bir drama filmidir. Yönetmenliğini Christian Petzold yapmıştır. Film, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da geçmektedir ve Yahudi bir kadının hikayesine odaklanmaktadır.
Hikaye, Auschwitz toplama kampından kurtulan Nelly Lenz'in (Nina Hoss) hayatta kalma mücadelesini anlatır. Nelly'nin yüzü ciddi şekilde yaralanmıştır ve estetik cerrahi geçirmiştir. Yüzü tamamen değişmiş olan Nelly, savaş sonrası Berlin'e geri döner ve kaybettiği kocasını bulmak için arayışa girer.
Film, Nelly'nin kimlik arayışını, savaş sonrası Almanya'da yaşanan travmaları ve geçmişle yüzleşmeyi ele alır.
çok canım sıkılıyor, yeni bir kitaba ve diziye başlamak istiyorum. ama hala kafamın içindeki kriz alarmı çalmaya devam ediyor. asla karar veremiyorum ne izlemem gerektiğine ya da ne okumam gerektiğine
Hayatımda kimse yok, konuştuğum kimse yok, konuşmak istediğim kimse yok, bu sıralar hobim yok, kitap okuyamıyorum, ders çalışamıyorum, dizi izleyemiyorum izlesem de 1.5x de izliyorum, film desen hak getire. Toparlayamıyorum, dağınık bırakamıyorum, hayatımı düzene sokayım diyorum beceremiyorum, ne olacak nasıl olacak böyle bilmiyorum. Bana ne iyi gelir diye düşünüyorum aklıma gelen üç beş şey var ama onları da yapamıyorum, hiçbir şey yapamıyorum yani. Artık kendime gelmem lazım, toparlanmam lazım bunu biliyorum ama nasıl olacağına dair tek bir düşüncem bile yok.
Amerikan rüyasının bozulduğu orta sınıf bir ailenin hikâyesini anlatan 1999 yapımı “American Beauty”, filminin yönetmeni Sam Mendes’tir ve başrollerinde Kevin Spacey, Anette Bening ve Thora Birch yer alır. Film, derinlikli karakterler, güçlü performanslar ve karmaşık temalar içeren bir drama olarak öne çıkıyor. Yönetmen Sam Mendes'in başarılı yönetimi ve Alan Ball'ın etkileyici senaryosuyla film, toplumun yüzeyine bakmanın ötesine geçerek derin bir şekilde insan doğasını sorguluyor.
Film, Lester Burnham adındaki orta yaşlı bir adamın hayatına odaklanır. Sıradan bir hayat süren Lester, evlilik sorunları, iş stresi ve genç komşusu Angela'ya (Mena Suvari) duyduğu takıntılarla boğuşmaktadır. Lester'ın yaşadığı krizler, onu kendi gerçek kimliğini keşfetmeye ve özgürlüğünü aramaya yönlendirir. Bu süreçte aile üyeleri ve komşularının hayatları da etkilenir.
"American Beauty," toplumun geleneksel değerlerini, güzellik anlayışını ve yanılsamalarını eleştiren bir film olarak dikkat çeker. Estetik unsurlar ve sembolizm filmde önemli bir rol oynar. Film, Amerikan toplumunun yüzeysel mutluluk arayışını ve gerçek özgürlüğü bulma çabalarını sorgular.
Bugün Ah Güzel İstanbul'u izledim ve sizler için de bir tanıtım yazısı hazırladım. Türk sinemasında izleyenlerin unutmadığı iki Haşmet vardır. Biri "Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni"nin Haşmet Asilkan'ı ve diğeri ise Atıf Yılmaz'ın 1966 yapımı muhteşem filminin beyefendi Haşmet İbriktaroğlu'su...
Aptal mıyım bilmiyorum, benim sevgi anlayışım o kadar karşılıksız ki, sadece ben onu sevsem bile bana yetecekmiş gibi, sadece izlesem, dinlesem... bu bir hastalık galiba. Bu kadar kapılmayı, hatta boğulacağımı bile bile o okyanusa girmeyi ne kadar çok istediğimi ben de tahmin etmiyordum.
Ne zaman gökyüzünü izlesem aklıma yaşayamadığım çocukluğum gelir. O kadar uçsuz bucaksız ki hep içimden "Bu koca evrende senin yaşamın dört duvardan ibaret olamaz" derdim. Bana uzakta bir yerde bir şeylerin olduğunu hatırlatır, bilmediğim ama keşfedebileceğim şeyleri hatırlatır.
Bir gün dört duvar arasinda değilde uzaklarda uyuyabilmek istiyorum.
1.5 saattir kitap okuyorum 10 bölüm falan okumuşum. kitap 40 bölüm geri kalan bölümleri de yine onar bölüm şeklinde bu hafta okurum diye düşündüm. internetten okuduğum daha zevki bir hayran kurgu olduğu için çok kasmanın mantığı yok ya.