#mercan kaya | Explore Tumblr Posts and Blogs

Visit Blog

Explore Tumblr blogs with no restrictions, modern design and the best experience.

Fun Fact

Tumblr.com rank in the US is 25.

madaleina · 2 months

Text

chaotic duo - anne ve kızı 84. Bölüm

#pınar deniz #yargı #mercan kaya #pinar deniz #yargi #kaan urgancıoğlu #turkish #turkishedit #turkish dizi #ceylin erguvan #diziedit #dizi

33 notes · View notes

skaterfairy02 · 7 months

Text

A beautiful reminder of how lovely the yargi fandom is 🪸

#yargı #yargi #3. sezon #mercan kaya #mercan

6 notes · View notes

ozlemayral · 1 year

Text

BAZEN SİYAH BEYAZ

AĞLAR İNSAN.

Asıl adı Ayhan Işıyan’dı.

Selanik’ten İzmir’e göç etmiş bir ailenin 6’ncı evladıydı.

İzmir’in Karataş semtindeki Mithatpaşa caddesinde bir evde doğdu.

Küçük yaşta babasını kaybedince ailece İstanbul’a taşındılar.

Okudu, büyüdü, Yeşilçam’a girdi.

Soyadını değiştirdi.

O artık Ayhan Işıyan değil Ayhan Işık’tı.

Kısa sürede ünlendi.

Türk Sineması’nın kralıydı.

Bir jöndü.

Her filminde başroldü.

Yeşilçam’da herkesle arası çok iyiydi ama en çok Nubar Terziyan’ı sevmişti.

Terziyan, etnik kimliğini gizlemeyen tek aktördü.

Ona Amca derdi..

Nubar Terziyan da Ayhan Işık’a “oğlum”

Tarih 16 Haziran 1979’du.

Ayhan Işık ani şekilde öldü.

Herkes gibi Nubar Terziyan da yıkılmıştı.

*. *. *

Nubar Terziyan ertesi gün Ayhan Işık’ın vefatı için gazetelere bir ilan verdi.

İlanda şunlar yazılıydı.

“Oğlum Ayhan…

Dünya fanidir, ölüm herkese nasip ama sen ölmedin. Zira geride bıraktığın bizlerin ve milyonların kalbinde yaşıyorsun.

Ne mutlu sana..

Çok kısa oldu senin için hayat.

Ruhuna fatiha, nur içinde yat.

Amcan Nubar Terziyan.”

İlan Ayhan Işık’ın ailesini çok rahatsız etti.

Bir Ermeni'nin oğullarına "Amcan" diye hitap etmesi yanlış anlaşılabilirdi.

Onlar da gazetelere hemen karşı bir ilan verdiler.

Şöyle yazıyordu ilanda.

“Önemli bir düzeltme.

‘Amcan Nubar Terziyan’ imzasıyla çıkan ilanla sevgili varlığımız Ayhan Işık’ın hiçbir ilişkisi yoktur.Görülen lüzum üzerine üzüntüyle duyururuz.

Ailesi.”

Tarih 18 Haziran 1979’du.

İlanı gören Nubar Terziyan’ın gözünden bir damla yaş geldi.

Sanki siyah beyaz ağladı.

O günden sonra bir daha eskisi gibi hiç gülmedi.

*' *. *

Yavuz Tuğrul'un 1990 yapımı fįlmiydi; "Aşk Filmlerinin Unutmaz Yönetmeni"

Filmde Şener Şen ile Nubar Terziyan da oynuyordu.

Bir cenaze namazı sahnesinde ikili arasında şu replikler geçiyordu.

-Nubar!

-Ne?

-Sen Ermeni değil misin?

-Ermeniyim.

-Namazda ne işin var?

-Napayım, cemaat o kadar az ki. Adama ayıp olacak.

*' *. *

Bu sıradan bir filim sahnesi değildi, aslında.

Gerçek hayattandı.

Nubar Terziyan yaşamı boyunca çok müslümanın cenazesine katılmış, namazda saf tutmuştu.

Yeşilçam'ın "Tonton Amca" sı 23 yıl önce bir Ocak günü dünyaya veda etti..

Geride 226 film, bir kitap, binlerce anı bıraktı.

O dinler arası dialoğun ve hoşgörünün sembollerinden biriydi.

Sezen Aksu'nun Kırık Vals isimli şarkısında dediği gibi.

"Kirpiklerinde bir çiğ tanesi olsam

Ansan o bahçeyi, rüzgârı çağırsan

Mevsim suluboya olsa

Günlerden mercan

İşte sanki o an

Nubar Terziyan sırtımı okşar

Eski filmler hâlâ o bahçede

Siyah beyaz ağlar."

(Sedat Kaya, Datça)

23 Ocak 2017

#özlem ayral #eski fotoğraflar #eskiden #eskimeyen #eskiler #hayat #geçmiş zaman #eskidendi çok eskiden #Yeşilçam

2 notes · View notes

kurtlukiraz · 6 months

Link

Bozkırda bir Anadolu masalı #GönülDağı her cumartesi #TRT1’de! Berk Atan, Semih Ertürk, Cihat Süvarioğlu, Ecem Özkaya, Nazlı Pınar Kaya, Ferdi Sancar, Ali Düşenkalkar, Erdal Cindoruk, Gülhan Tekin, Feyza Işık, Ege Aydan, Eser Eyüboğlu, Şebnem Dilligil, Yavuz Sepetçi, Nuri Gökaşan, Hazal Çağlar, Serkan Kuru, Hüseyin Sevimli, Çiğdem Aygün, Ulviye Karaca, Ayten Uncuoğlu, Zümre Meğreli, Öznur Yağcı, Güliz Aybay, Sait Seçkin, Sevilay Gültekin, Hande Nur Tekin, Beril Karademir, Samet Arda Mercan, Ali Toptaş, Sercan İnceer, Mücahit Koçak, Cengiz Sezgin, Melis Sevinç, Eren Can Vurucu, Faruk Karagül, Özlem Mert Köseoğlu, Kadir Bertan, Mustafa Şahin, Ulaş İnan Torun Gönül Dağı Resmi Facebook Sayfası: Gönül Dağı Resmi Twitter Sayfası: Gönül Dağı Resmi Instagram Sayfası: ------------------------------------------- TRT 1 Resmi Facebook Sayfası: TRT 1 Resmi Twitter Sayfası: TRT 1 Resmi Instagram Sayfası: TRT 1 Resmi YouTube Kanalı: TRT 1 Resmi Tiktok Sayfası: TRT 1 Resmi WhatsApp Sayfası:

0 notes

gundemburadadedim · 6 months

Link

0 notes

antalyamemurlarcom · 11 months

Text

Türkiye Taekwondo Federasyonu Aday Hakem Kursu Sonuçları açıklandı

01 – 04 Haziran 2023 tarihleri arasında İstanbul ilinde yapılan Aday Hakem Kursu’nda başarılı olan kursiyerlerin tescilleri Merkez Hakem Kurulu’nun 5 Haziran 2023 tarih ve 14 sayılı kararıyla onaylanarak açıklandı. ADAY HAKEMLİĞE TERFİ EDEN HAKEMLER 1 ADEM AYKUT ÖZER İSTANBUL 2 AFRA NURAY AYKINER İZMİR 3 AHMET KÜRŞAT TECER İSTANBUL 4 AHMET KÜSKÜ İSTANBUL 5 AHMET TALHA ÖZTÜRK İSTANBUL 6 ALEYNA AKÇAY İSTANBUL 7 ALEYNA ATMACA İSTANBUL 8 ALİ ER BİLECİK 9 ARZU ÖZTÜRK ANKARA 10 ASLI AKAR İSTANBUL 11 AYSEL TUNCAY KONYA 12 AYŞE KURT SİVAS 13 AYŞENUR GÜLEŞCİ İZMİR 14 AYŞENUR SÖZER İSTANBUL 15 AZİZE DEVELİ İSTANBUL 16 AZİZE DİKMEN TOKAT 17 AZRA MARAŞLI İSTANBUL 18 BARIŞ SUSAM ESKİŞEHİR 19 BATIN GÖRKEM TANRIÖVER ISPARTA 20 BERFİN ERDOĞAN İSTANBUL 21 BERKE ÖZTÜRK İZMİR 22 BERNA NUR ATEŞ ISPARTA 23 BETÜL EŞKİLER İSTANBUL 24 BETÜL TORUNOĞLU KOCAELİ 25 BEYZA GÜL ORUÇ İSTANBUL 26 BEYZANUR KAYAYURT TOKAT 27 BEYZANUR KIZIL SAMSUN 28 BİLAL KÜSKÜ İSTANBUL 29 BURCU SEZGİN İSTANBUL 30 CAFER ÖZTÜRK İSTANBUL 31 CANSEL CEYLAN İSTANBUL 32 CANSU AYDIN TEKİRDAĞ 33 CANSU DURMUŞ İSTANBUL 34 CELAL ÇİL İSTANBUL 35 CEMAL TUZ İSTANBUL 36 CEREN SOYTÜRK İSTANBUL 37 CEVAD HAKAN ÇAKIR KOCAELİ 38 ÇAĞLA GÖNÜLTAŞ İSTANBUL 39 ÇİĞDEM UMSULU ALIRSATAR İZMİR 40 DEMET SARAÇ TOKAT 41 DİLARA KAYA ESKİŞEHİR 42 DOĞUKAN ATAŞ SİNOP 43 DUHAN BERKİN KETMEN EDİRNE 44 EDİBE AYGÜN İSTANBUL 45 EFSUN SOLAK İSTANBUL 46 ELİF ÇAPKIN İSTANBUL 47 ELİF EGİN İSTANBUL 48 EMİR KARASU KOCAELİ 49 EMİRHAN ALBAYRAK İSTANBUL 50 EMİRHAN KUTSAL İSTANBUL 51 EMRAH KAYA ESKİŞEHİR 52 ERENCAN DEMİR İSTANBUL 53 ESMANUR BAŞAR İSTANBUL 54 ESRA ŞAHİN İSTANBUL 55 EVA DÜLEKER ANKARA 56 EVİN YEŞİL İSTANBUL 57 EYÜP DENİZ İSTANBUL 58 FARUK İSLAM İSTANBUL 59 FATİH GÜLDÜR İSTANBUL 60 FATİME CESUR İSTANBUL 61 FATMA ASLANATA İZMİR 62 FATMA ESİN EROL İSTANBUL 63 FURKAN GÜNES İSTANBUL 64 FURKAN KABAGÖZ İSTANBUL 65 GİZEM AKSU İSTANBUL 66 GİZEM DEMİRKOL EDİRNE 67 GİZEM MERCAN İSTANBUL 68 GÖKÇE KAYA İSTANBUL 69 GÖRKEM NUR BOSTANCI İSTANBUL 70 GÜNEY ACUN İSTANBUL 71 GÜRSEL KILIÇ İSTANBUL 72 HABİBE RUKİYE HASYAR İSTANBUL 73 HAKAN AYLA İSTANBUL 74 HAMZA ONUR KORKMAZ İSTANBUL 75 HASAN KILIÇ İSTANBUL 76 HASAN ÖZGÜR GÜÇLÜ İSTANBUL 77 HASRET AKSOY İSTANBUL 78 HATİCE CEREN KARAMAN İSTANBUL 79 HATİCE ERBEY ANKARA 80 HAVVA KARALİ İSTANBUL 81 HAYRUNNİSA AYCAN YILDIZ İSTANBUL 82 HİLAL BENGİSU ÇIBIK ANKARA 83 HİLAL BEYZA ÇİL İSTANBUL 84 HİLAL ÇÖKER TEKİRDAĞ 85 HİLAL NUR GÜL İSTANBUL 86 HÜLYA KOÇAK İSTANBUL 87 HÜSEYİN BERK EMANETOĞLU YALOVA 88 HÜSEYİN KAYA İSTANBUL 89 HÜSEYİN ŞİŞMAN İSTANBUL 90 HÜSNA KESKİN İSTANBUL 91 HÜSNA NUR KESİK İSTANBUL 92 İLAYDA İLTEM İSTANBUL 93 İLKER İNGİNAR EDİRNE 94 KADİR EFE ESKİŞEHİR 95 KEZBAN KARDUZ İSTANBUL 96 KORAY BULDUK EDİRNE 97 KORAY CAN ÜNKARACALAR İSTANBUL 98 KÜBRA DOĞAN İSTANBUL 99 LEYLA YILMAZ TOKAT 100 MAHMUT DÖNGÜL DENİZLİ 101 MEDİNE SARIUSTA İSTANBUL 102 MELEK OKCAN KOCAELİ 103 MELİKE KARASU KOCAELİ 104 MELTEM DENİZ ŞİMŞEK İSTANBUL 105 MERVE DÖNMEZ İSTANBUL 106 MUHAMMED EMİN ÇEBİ İSTANBUL 107 MUHAMMET YILMAZ İSTANBUL 108 MÜCTEBA TOKGÖZ İSTANBUL 109 NACİYE SEVDE SAVAŞ İSTANBUL 110 NAİLE GEZER ÇORUM 111 NAZİLE AKBAŞ İSTANBUL 112 NESİM KÜSKÜ İSTANBUL 113 NESLİŞAH ATALAY İSTANBUL 114 NUR DEMİR KIRKLARELİ 115 NUR ÜNAL İSTANBUL 116 NURŞEN DOSANOĞLU İSTANBUL 117 OĞUZ TAN İSTANBUL 118 OĞUZCAN ÇALAYIR İZMİR 119 OKAN YILMAZ İZMİR 120 ÖZLEM DURMAZ TEKİRDAĞ 121 ÖZLEM KAYA İSTANBUL 122 PINAR ÇİFTÇİ İSTANBUL 123 RABİA GENCER İSTANBUL 124 RAFET İSLAM İSTANBUL 125 RESUL GÜLEÇ İSTANBUL 126 RUMEYSA ALKAN İSTANBUL 127 RUVEYBE AMASYA KAYSERİ 128 SAHRA ELİYAZICI ZONGULDAK 129 SELAMETTİN DEMİRCAN İSTANBUL 130 SELÇUK ÖZTÜRK İSTANBUL 131 SEMANUR TOPRAK İSTANBUL 132 SENEM KEMALOĞLU İSTANBUL 133 SERRA BAYDAR İSTANBUL 134 SERYA EDİZ İSTANBUL 135 SEVDA KURUCA İSTANBUL 136 SEYDİ BATTAL GAZİ ÖZÇINAR İSTANBUL 137 SEYFETTİN AYDIN İSTANBUL 138 SHAHIN FATEHPOUR İSTANBUL 139 SİNEM NUR SAYLAĞ EDİRNE 140 SİNEM YALAP İSTANBUL 141 SUDE YILDIZ İSTANBUL 142 SUDENAZ İRKEN İSTANBUL 143 SÜMEYYE RABİA HOŞAP İSTANBUL 144 SÜMEYYENUR DİLARA TÜRK İSTANBUL 145 ŞEVVAL ÇAKIR İSTANBUL 146 ŞEVVAL GÜL İSTANBUL 147 ŞEVVAL YENİ İSTANBUL 148 ŞEYMA ÖZTÜRK ANKARA 149 ŞÜKRİYE İZMİR İSTANBUL 150 TUBA NARİN TEKİRDAĞ 151 TUBANUR TÜRKMEN EDİRNE 152 TUĞBA SUZEN İSTANBUL 153 TUĞÇE KADER ESEN İSTANBUL 154 TÜLAY SEYREK İSTANBUL 155 UĞUR TUZCU KAYSERİ 156 UMUT GÖKTUĞ ELMAZ İSTANBUL 157 VEYSEL DOĞAN İSTANBUL 158 YAĞMUR KOCAGÜLLE İSTANBUL 159 YAREN BAHÇE İSTANBUL 160 YASEMİN KURUCA İSTANBUL 161 YASEMİN RAHAT İSTANBUL 162 YASEMİN ZEKİYE ARIK KAYSERİ 163 YASİN YETİŞ KAPTAN İSTANBUL 164 YUNUS EMRE BAYAT İSTANBUL 165 ZEYNEP KURT SİVAS 166 ZEYNEP SUDE BAYGÜN YALOVA 167 ZEYNEP USLU İZMİR 168 ZİYA ALPEREN SAVAŞ İSTANBUL Read the full article

0 notes

muslumannotdefteri · 2 years

Text

Yağmur - Nurullah Genç

youtube

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü

Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

Evlerin arasına dikilir yesil yaprak

Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim

Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü

Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden

Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden

Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan

Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça, ateşler sahinin hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım

O mücella çehreni izleseydim ebedi

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü

Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü

Katil sinekler deldi hicabın perdesini

İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü

Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında

Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin

Ebedi aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü

On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım

Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü

Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü

Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara

Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini

Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar

Seninle yıkasaydım acılar dehlizini

Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar

Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya

Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım

Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü

Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri

Ahuların içinde sevdan akkor gibidir

Erdemin, bereketin doldurur haneleri

Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir

Şemsiyesi altında yürürsün bulutların

Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım

Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü

İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü

Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer

Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini

Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir

Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini

Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir

Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından

Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım

Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini

Senin için görülen bir düş de ben olsaydim

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü

Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü

Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali

Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde

Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay

Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde

Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray

Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin

Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım

Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın

İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler

Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın

Nazarın ok misali karanlıkları deler

Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin

Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım

Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Yağmur, ayrılığıma seninle derman düştü

Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü

Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün

Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefesinle yeniden çizilecek desenler

Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek

Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler

Anneler çocuklara hep seni içirecek

Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin

Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü

Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü

Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın

İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

#Youtube

0 notes

madaleina · 2 months

Text

Ceylin + Mercan

#pinar deniz #yargi #yargı #pınar deniz #turkish #ilcey #mercan kaya #ceylin erguvan #dizi #turkishedit

28 notes · View notes

aydinrehberi · 2 years

Text

Gündem Haberleri Fox Tv'de yayınlanmakta olan dizi, geçtiğimiz döneminde birçok izleyicinin beğenisini ve ilgisini kazanmayı başarmıştı. Başka dizilerden farklı olan senaryosu ve oyunculukları ile dizi, izleyicileri kendisine hayran bırakmayı başarmıştı. Pekala, Mahkum fragman yayınlandı mı? Mahkum yeni dönem fragmanı yayınlandı mı? Mahkum dizisinin yeni dönemi ne vakit?MAHKUM FRAGMANI YAYINLANDI MI? Merak edilen dizi, Mahkum'un yeni dönem fragmanı yayınlandı, izleyiciler büyük bir heyecanla yeni dönemin başlamasını bekliyor. MAHKUM YENİ DÖNEM NE VAKİT BAŞLAYACAK? Mahkum dizisi imalcisi MF İmal yeni dönemde mukavelesi devam eden oyunculara ve set çalışanlarına 20 Ağustos 2022 de yeni dönem tanıtımı çekimleri için sete çıkılacağı muştusunu vermişti. Çekimleri devam eden Mahkum yeni dönem kısımları 15 Eylül 2022 Perşembe günü başlayacak. MAHKUM DİZİSİNİN OYUNCULARI KİMLER? Onur Tuna - Fırat Bulut İsmail Hacıoğlu - Savaş Yesari, Barış Yesari Hakan Karsak - Haci Tugay Mercan - Paşa Bülent Seyran - Cezaevi Müdürü Nrehberaydin.coml Koldaş - Zeyno ve Bekir'in annesi Bülent Düzgünoğlu - Baş Savcı Muharrem Türkseven - Fırat'ın koğuş arkadaşı Mehmet Ulay Zahid Yesari Hakan Salınmış - Beyefendi Baba Alara Bozbey - Zeyno Seray Kaya - Cemre Melike İpek Yalova - Büge Yesari Hayal Köseoğlu - Sasha Yeni Dönem,Mahkum,Baş ve daha fazla aydın haber yazıları okumak için Diziler sayfasını ziyaret edebilirsiniz. https://rehberaydin.com/mahkum-fragman-yayinlandi-mi-mahkum-yeni-sezon-fragmani-yayinlandi-mi-mahkum-dizisinin-yeni-sezonu-ne-zaman/

0 notes

thekerimkucuk · 2 years

Text

İzmir Büyükşehir Belediyespor Voleybol Seçmeleri Sonuçları Açıkladı.

İzmir Büyükşehir Belediyespor 16 Haziran 2022 Perşembe’da gerçekleştirdiği kadın voleybol seçmeleri sonuçları açıklandı. Celal Atik Spor Salonu’nda yapılan seçmeler sonucunda Zeynep Pelin Kuzucu, Rabia Naz Uysal, Pelin Güngördü, Gizem Kaya, Ecem Kaya, Duru Eda Özergen, Asude Yıldırım, Göksu Ateş, Nil Karataban, Mercan Ela Can ile Esra Can, 2022-2023 sezonunda İzmir Büyükşehir Belediyespor…

View On WordPress

0 notes

reallifesultanas · 3 years

Text

Portrait of Ahmed I's daughters / I. Ahmed lányainak portréja

Most sons of Sultan Ahmed I were born to his favorite, Kösem Sultan but his daughters are more divided. Of Ahmed's roughly ten daughters, only three were born from Kösem.

Gevherhan Sultan

The date of birth for Gevherhan and the identity of her mother are not known for sure. There are usually two date variations for the date of birth, 1605 and 1608. There are both pros and contras for both versions. The year of birth of her first child is suggest the year 1605 as her birth-year. Sultan Ahmed named Gevherhan in honor for his aunt, Selim II's daughter, Gevherhan, so it would be logical to name his firstborn daughter Gevherhan. This assumption is further reinforced by the fact that the ambassador in Istanbul, Bon, clearly notes that Ahmed had his firstborn son in November 1604, followed by his second son in March 1605, but also between Ahmed’s firstborn and secondborn sons there was a daughter. Unfortunately, Bon doesn't mention the girl's name. There are two options, or Gevherhan was this girl, and in this case neither Kösem nor Mahfiruze could be her mothers. Or this girl died shortly after her birth, for only Gevherhan, Ayşe, or Fatma were Ahmed's known daughters from this period, but Ayşe and Fatma were certainly Kösem's daughters so they could not be born in 1605 March. As Kösem was still pregnant with Prince Mehmed when this girl was born in March 1605, so this option should be discarded. All in all, then, it is certain that Gevherhan was not the daughter of Kösem, but it cannot be proved that her mother was Mahfiruze or another concubine.

Gevherhan's first marriage took place in June 1612, but this cannot be considered a real marriage. Her father only wanted to make his new son-in-law, Öküz Kara Mehmed Pasha his committed, but given the sultana's young age, the marriage was not consumated and Gevherhan did not even move in with her husband. Between 1614 and 1616, Öküz Kara Mehmed Pasha was the Grand Vezier of Ahmed I, and he was able to return to this office again during Osman II's reign in 1619. By this time it was probable that Gevherhan had moved in with her husband, for in 1620 she gave birth to her first child, a boy who soon passed away. The fact that Osman elevated Gevherhan’s husband to the post of Grand Vizier clearly suggests that Gevherhan was either his sister or the daughter of a politically insignificant consort. For it would not have been a logical step for him to marry off one of the daughters of the Kösem, since these sultanas and their husbands would then have been primarily loyal to Kösem. Öküz Kara Mehmed Pasha soon was dismissed and was exiled to Syria, where he died in 1621. It is not known whether Gevherhan also traveled to Syria with the pasha or their marriage was dissolved after his dismissal.

According to some, it was Osman II who also chose Gevherhan's second husband, according to others the marriage took place only in 1623, so during Murad IV's reign. In this case, Kösem Sultan, the regent was the one who chose a husband for Gevherhan. Either way, Topal Recep Pasha became the lucky husband. With Topal Pasha, Gevherhan had a child, Safiye Hanimsultan, who reached adulthood, as in 1643 he was married to Siyavus Pasha. Topal Pasha was executed by Sultan Murad IV for being part of the assassination of former Grand Vizier Hafız Ahmed Pasha and Musa Çelebi and, according to some, he wanted to dethrone Murad.

After her second widowhood, we know nothing about Gevherhan. Some say she died young in the 1630s, others say she lived a long life in the Old Palace. Both options are possible since she was not the daughter of Kösem, thus neither Kösem nor Murad would have benefited too much from marry off Gevherhan. It is possible that she did indeed live the rest of her life in the Old Palace forgotten. Some historians give 1660 as the time of her death, but there is no evidence for this either.

Ayşe Sultan

The date of her birth is similarly controversial as that of Gevherhan's. Most give 1605 as her year of birth, but this is not mathematically possible. She could not be the girl born in March 1605, as her mother, Kösem, gave birth to Prince Mehmed at that time, and the only girl born in 1605 was a few weeks older than Mehmed. And after Mehmed's birth, if Kösem had become pregnant almost immediately, she still would not have been able to give birth to another child in the same year. In my opinion, Ayşe was born in early 1606. Some give 1608 as the year of her birth, which is also possible, but in this case, it was not Ayşe who was the first daughter of Kösem, but Fatma.

Ayşe is an extreme example of the marriages of sultanas for political reasons. We have become accustomed to the fact that only a few sultanas have lived their lives with their first husbands, most of them had to marry at least twice or three times in their lives. Ayşe, however, married much more than this, at least seven times. Her first husband was chosen by her father, Ahmed I under the pressure from Kösem in 1612. The fact that both Ayşe and Gevherhan were married off in 1612, suggests that they were Ahmed's two eldest daughters. The marriage was never consummated, and Ayşe never moved in with the pasha, especially since in 1614 Nasuh Pasha, who had previously served as Grand Vizier, was executed in July by Sultan Ahmed. According to several reports, Ayşe was present at the execution, which greatly hurt her.

Ayşe's first real marriage took place in 1620 when her half-brother Osman II married her to Şehit Karakaş Mehmed Pasha, the beylerbey of Buda. Osman was in great need of supporters, so he undertook to use Ayşe for this as well, which was risky given that she was the daughter of Kösem. Ayşe probably did not travel to Buda with the pasha, as he marched to the Kingdom of Poland almost immediately after the marriage, with Osman. The pasha died during the campaign, so Ayşe was widowed for the second time at just 15 years old.

Her third husband was chosen by her mother for Ayşe in 1626, he was Müezzinzade Hafız Ahmed Pasha, and in 1627 the wedding took place. This was Ayşe's first normal marriage. The pasha was over sixty, while Ayşe was barely twenty. From the marriage two children were born, Sultanzade Mustafa Bey and an anonymous boy. Mustafa Bey was born in 1628 and died around 1670 as an adult. Her husband was lynched by the Janissaries during a revolt in 1632 and Ayşe was widowed again.

Ayşe's next husband was Murtaza Pasha, Diyarbakir's beylerbey. The man was old, ailing, and sick. Ayşe hated this husband from the bottom of her heart. It took three years for the pasha to go to Istanbul and marry Ayşe. So in the end, while he was appointed to Ayşe's husband in 1632, the pasha only arrived in Istanbul until 1635 to marry her. It was perhaps not surprising and shocking to Ayşe when the pasha died in 1636 during Murad’s campaign.

Her next marriage was a surprisingly longer one. The husband was Silahdar Ahmed Pasha and the marriage took place in 1639 and they were together until 1644 until the death of the pasha. No children was born from this marriage.

Her next marriage lasted four years. In 1645 her mother chose Hezargratlı Voynuk Ahmed Pasha as Ayşe's new husband. The pasha soon fell out of favor and was exiled to Edirne by Sultan Ibrahim, who was becoming crazier with every day. Although Ibrahim was Ayşe's full-brother, to punish his mother - with whom he had a bad relationship - in 1647 he forced Ayşe, their other sister Fatma and Hanzade, and Kösem's favorite granddaughter, Esmehan Kaya, to serve his new wife. It is not known how the four women endured the humiliation. In addition to living as servants of Telli Hümaşah for a time, all their land and possessions were confiscated by the sultan to punish their mother. And when, according to the sultan, they did not serve Hümaşah properly, he exiled them to Edirne. Ibrahim was soon dethroned, and the lives of Ayşe and her sisters could return to normal. Shortly after Ibrahim's dethronement and death, Ayşe's husband, Voynuk Ahmed, also died in July 1649.

Ayşe was in her early forties when the new sultan engaged her in 1654 to Ibşir Mustafa Pasha, who was the same age as the sultana. The wedding took place in February 1655 and eventually it became Ayşe’s most balanced but maybe the shortest marriage. For the first time in her life, she got an age-appropriate husband. Her excitement is also indicated by the fact that she sent several letters and servants to the pasha before their marriage to ask him to finally return to Istanbul as soon as possible so that they could marry. In the end, it was Ayşe’s close servant, Mercan Agha, who successfully convinced the pasha to go. As soon as the pasha arrived, Ayşe welcomed her future husband with great splendor and ceremony. However, the marriage did not last long, given that İbşir Mustafa Paşa died in May 1655.

Ayşe soon followed her last husband and died in May 1657. Although her marriages are accurately documented, we know nothing else about her life.

Fatma Sultan

The date of her birth is also uncertain, she maybe was born in late 1606, or in 1607, possibly in 1608. She was the third child and second daughter of Sultan Ahmed and Kösem Sultan. Not much is known about her childhood, only that after the death of Sultan Ahmed in 1617, she moved with her mother and sisters to the Old Palace, where they lived until 1623.

Unlike her sisters, Fatma had no marriages during her childhood. Her first husband, Çatalcalı Hasan Pasha was chosen to her in 1624 by Kösem Sultan. From their marriage a son, Sultanzade Hasan Bey was born, who probably died as a child. Her husband was very fond of Kösem, and that was what caused his end. This devotion between him and Kösem enraged the teenage sultan, Murad IV so much that he executed the pasha in 1628.

In 1628, Murad immediately chose a new husband for his sister, this time Kara Mustafa Pasha, the leader of the Janissaries, was chosen, but the marriage ended nearly as soon as it was bounded, for Murad executed the pasha in the same year.

The newest husband of Fatma Sultan was Canbuladzade Mustafa Pasha in 1631. From the marriage, two children were born Sultanzade Hüseyn Pasha (1633 - 1680) and Sultanzade Süleyman Bey (1635 - 1665). Some also mention a girl named Ayşe, but she was born from the pasha’s previous marriage, so not Fatma was her mother. For the sake of variety, Murad also executed this husband soon, in 1636.

Her younger brother, Murad, died in 1640, and Fatma was greeted by a calmer period. Neither his mother nor the new sultan, Ibrahim I, wanted to marry off Fatma again, who thus certainly spent her time with her children in the Old Palace until 1647. In 1647 Ibrahim deprived her of all her possessions and forced her to serve his new wife, Hümaşah. It may have been a satisfaction to Fatma that her brother was soon dethroned and executed so that she could get her possessions back and continue her life. It is known about Fatma that she spent a lot, which placed a very heavy burden on her future husbands.

After twenty years of widowhood, in 1656 her nephew, the new Sultan Mehmed IV married Fatma to Koca Yusuf Pasha, but the marriage proved to be short-lived, as the pasha died in 1658.

Knowing Fatma's way of life, Grand Vizier Köprülü Mehmed Pasha decided to marry her to his rival Gazi Melek Ahmed Pasha in 1661 as his wife. Köprülü had a happy time at the marriage, joking several times that it would be as difficult for Melek Ahmed to satisfy the sultana's material needs as it was to feed an elephant. Fatma didn’t like the marriage in the least as most probably she enjoyed her widowed years and she did not longe for another marriage when she was 60 years old. Melek Ahmed Pasha also wasn't happy about the marriage, as he still mourned his previous wife, Murad IV's daughter, Esmehan Kaya, whom he loved deeply. However, Köprülü could not have fun for a long time as he died in 1661. The marriage was finally done despite the objections of both parties. On her wedding night, Fatma presented her demands to Melek Ahmed Pasha, who said he could not afford to pay for Fatma’s luxurious life-style. The sultana threatened Melek Ahmed with a divorce, which actually made Melek Ahmed happy, but their divorce was not accepted by the new Grand Vezier. Then in 1662 Melek Ahmed Pasha passed away. Fatma demanded from the new Grand Vizier - who was, by the way, the son of Köprülü - that as Melek Ahmed's widow, his belongings, his money, his possessions are her right. Köprülü Jr. though wanted the possessions to go to the imperial treasury but the sultan and the Valide Sultan ordered him to do so, and the goods of Melek Ahmed eventually went to Fatma.

The following year, Fatma remarried to Kanbur Mustafa Pasha, the beylerbey of Baghdad, which marriage lasted until the pasha's death in 1666. However, this was not Fatma's last marriage, in 1667 she was married to Közbekçi Yusuf Pasha. Some say she died shortly after marriage, but the exact date of her death is unknown. Fatma, like her sister, was married at least seven times.

Hanzade Sultan

Hanzade was born in 1609 as the fourth child and third daughter of Sultan Ahmed and Kösem Sultan. Her mother was, without a doubt, Kösem. She also spent her childhood with her sisters and mother in the Old Palace. Some say she was a favorite child of Kösem.

Her first marriage took place in 1623, the first year of her brother, Murad IV's reign. Interestingly, although she was theoretically younger than Fatma, she married before his sister. Her husband Bayram Agha was one of the leading aghas of the Janissaries. Despite his low rank, he deserved the marriage by providing great help to Kösem and Murad in putting Murad on the throne and gain the help of the Janissaries. In addition to being not old, Bayram Agha was said to be handsome, according to some accounts. Moreover, Sultan Murad loved the man very much, so Hanzade may have had the most balanced marriage among her sisters. Especially that in 1637 Murad appointed Bayram as the Grand Vezier. From then on, Hanzade might have seemed to have everything, a handsome husband, a good relationship with her mother, a good relationship between her husband and her brother, and her children were born also. However, soon everything changed, in 1638 Bayram Pasha suddenly fell ill. On his side, there was his wife and the sultan himself, who reportedly sobbed when Bayram Pasha died. Also her children died young as no one mentions them later.

In her widowhood, Hanzade certainly retired to the Old Palace. Some say she married Nakkaş Mustafa Pasha in 1643, but there is no evidence for this marriage. It is possible that Hanzade was married only once in her life. In 1647, in addition to her sisters and niece, she was also forced by her younger brother, Ibrahim, to serve his new wife, Hümaşah.

Hanzade died in September 1650, so she did not live long enough to see the murder of her mother in 1651. She was buried in the mausoleum of her brother, Ibrahim.

Burnaz Atike Sultan

Sultan Atike was born in 1614 or 1615 and although some sources consider her to be the daughter of Kösem, she was certainly not her child. With the death of Sultan Ahmed, Atike moved to the Old Palace with her mother and remained there until her first marriage.

Her first husband was Musahib Cafer Pasha, with whom she married in 1630 and whom his brother, Murad IV choosed for her. Their marriage lasted long, until the death of the pasha in 1647. Their marriage was childless, which is an interesting fact for Atike. On the one hand, it is possible to a sultana to refuse to have sex with her husband, but on the other hand, we know that Atike loved children very much. Thus, the possibility also arises that the sultana (or the pasha) could not have had a child. This is supported by the fact that she had an adopted son, later Mihnea III. According to Evliya, Mihnea grew up in the court of Atike Sultan in Istanbul.

Atike Sultan was able to raise and educated a concubine, Turhan, who was 10-12 years younger than her. She certainly intended the girl as a gift, as she had given her a serious education. Atike finally gifted the young concubine to her younger brother, Ibrahim I, after his accession. Turhan soon gave Ibrahim a son, the first son of Ibrahim. Atike and Turhan Hatice were very close to each other, Atike certainly tried to support and advise Turhan about Ibrahim, for Ibrahim was very hostile to both Turhan and her son. Atike was seriously involved in the upbringing of Turhan's son, so much that Mehmed regarded the childless sultana as his second mother. Atike, together with Turhan Hatice, also raised one of the daughters of Ibrahim, Fatma, who lost her mother. Although it is not known about Atike that she participated in the conspiracy against Kösem in 1651, but based on her close relationship with Turhan, it can be assumed that she supported Turhan in some way.

After her widowhood, Ibrahim I remarried Atike in 1648 to Kenan Pasha, with whom their marriage lasted until 1652, until the death of the pasha. According to others, Musahib Cafer Pasa died in 1633 and Atike was already married to Kenan Pasha in 1633 by Murad IV. Her next marriage took place in 1652, this time Atike's beloved nephew-son, Mehmed IV married her to Doğancı Yusuf Pasha. Doğancı Yusuf Pasha died in 1670, and as Atike is no longer mentioned after that year, presumably she died before or around 1670. She was buried in Ibrahim's mausoleum. With regard to Atike, it arises that Sarı Kenan Pasha and Mufettis İsmail Pasha were also her husbands, but since another Atike sultan lived during this period, it is difficult to decide for sure.

Abide Sultan

Abide was most probably the posthumous daughter of Ahmed I, born in 1618, after Ahmed's death. Her mother may have been an insignificant concubine. From her birth, Abide lived in the Old Palace until her marriage.

Abide's first known marriage was in 1642 with Küçük Musa Pasha. It is late for her first marriage, as Abide was already 24 years old. There are two explanations, one is that the sultans did not consider it important to marry her off, as she was not the daughter of the dominant sultana, Kösem; or simply Abide also had a less significant first husband, who, however, disappeared in history.

Her last mention is from 1647/8 when her husband passed away. This suggests that perhaps Abide may have died at this time as well. But it cannot be ruled out that she simply moved back to the Old Palace after her widowhood, where she spent her remaining years.

In addition to the daughters mentioned above, Ahmed had several other daughters who died as children, such as Zahide, Esma, Hatice or Zeynep. In the case of Zeynep, it arises that she is not Ahmed's but Osman II's daughter. These daughters died as infants.

In addition, some historians have found a hint that one of Ahmed’s daughters was the wife of Şehit Ali Pasha, who died in 1624. The name of this sultana is unknown. It is possible that she was another daughter of Ahmed, who reached adulthood. Maybe one of the sultanas above had Şehit Ali Pasha as their husband also. Based on the dates, the ones who were not married until/around 1624 are Fatma, Abide, or Atike. So maybe Şehit Ali Pasha was the husband of one of these.

Used sources: G. Börekçi - Factions and favourites at the courts of Sultan Ahmed I (r. 1603-17) and his immediate predecessors; S. Faroqhi - The Ottoman Empire and the World; C. Imber - The Ottoman Empire 1300-1650; F. Suraiya, K. Fleet - The Cambridge History of Turkey 1453-1603; G. Piterberg - An Ottoman Tragedy, History and Historiography at Play; F. Suraiya - The Cambridge History of Turkey, The Later Ottoman Empire, 1603–1839 Y. Öztuna - Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad; L. Peirce - The Imperial Harem; N. Sakaoğlu - Bu Mülkün Kadın Sultanları; M. Ç. Uluçay - Padişahların Kadınları ve Kızları; A. D. Alderson - The Structure of the Ottoman Dynasty; B. Tezcan - The debut of Kösem Sultan's political carreer

* * *

I. Ahmed szultánnak a legtöbb fiú gyermeket kedvence Köszem szultána szülte, azonban lányai jobban megoszlanak. Ahmed nagyjából tíz lányából csupán három született Köszemtől.

Gevherhan Sultan

Gevherhan szultána születési ideje és anyjának kiléte nem ismert kétséget kizáróan. Születési idejére általában két dátum variáció létezik, 1605 és 1608. Mindkét verzió esetében vannak valószínűsítő és bizonytalanító tényezők is. Első gyermekének születési éve inkább az 1605-ös születési évet valószínűsíti, akárcsak neve. Ahmed szultán végtelenül tisztelte nagy-nagynénjét, II. Szelim lányát, Gevherhant, így logikus lenne, hogy elsőszülött lányát nevezi el róla. Tovább erősíti ezt a feltevést a tény, hogy az Isztambulban tartózkodó követ, Bon egyértelműen jegyzi, hogy Ahmednek 1604 novemberében született meg első szülött fia, akit 1605 márciusában második fia követett, ám a két fiú között megszületett Ahmed elsőszülött lánya is. Bon sajnos nem említi a lány nevét. Két opció van, vagy Gevherhan volt ez a lány, és ebben az esetben nem lehetett sem Kösem sem Mahfiruze gyermeke; vagy ez a lánygyermek nemsokkal születése után elhunyt. Ugyanis csak Gevherhan, Ayşe vagy Fatma jöhetne szóba Ahmed ismert lányai közül, ám Ayşe és Fatma bizonyosan Kösem lányai voltak. Kösem viszont még terhes volt Mehmed herceggel, mikor ez a lány megszületett 1605 márciusában, így ez az opció elvetendő. Összességében tehát annyi bizonyos, hogy Gevherhan nem Kösem szultána lánya volt, ám az nem bizonyítható, hogy Mahfiruze vagy más ágyas volt e az anyja.

Gevherhan első házasságára 1612 júniusában került sor, ám ez nem tekinthető valódi házasságnak. Apja csupán új vejét, Öküz Kara Mehmed Pasát akarta lekötelezettjévé tenni, ám a szultána fiatal korára való tekintettel a házasságot nem hálták el és Gevherhan még csak össze sem költözött férjével. 1614 és 1616 között Öküz Kara Mehmed Pasa Ahmed nagyvezíre volt, mely tisztségbe újra visszatérhetett II. Oszmán uralkodása alatt 1619-ben. Ekkor már valószínű, hogy Gevherhan férjéhez költözött, ugyanis 1620-ban életet adott első gyermekének, egy fiúnak, aki hamarosan elhunyt. A tény, hogy Oszmán Gevherhan férjét emelte a nagyvezíri tisztségre egyértelműen arra utal, hogy Gevherhan vagy az ő édestestvére volt vagy egy politikai szempontból jelentéktelen ágyas lánya volt. Az ugyanis nem lett volna logikus lépés, hogy Köszem szultána lányait házasítsa ki Oszmán, hiszen ezek a szultánák és férjeik akkor Köszemhez lettek volna elsődlegesen hűségesek. Öküz Kara Mehmed Pasa hamarosan elveszítette tisztségét és Szíriába száműzték, ahol 1621-ben hunyt el. Nem tudni, hogy Gevherhan is a pasával tartott e vagy házasságukat felbontották.

Egyesek szerint II. Oszmán volt az, aki Gevherhan második férjét is kiválasztotta, mások szerint a frigy 1623-ban történt, tehát IV. Murad uralkodása alatt. Ebben az esetben Köszem szultána, a régens volt az, aki férjet választott Gevherhan szultána számára. Akárhogyan is, Topal Recep Pasa lett a szerencsés férj. Topal Pasával Gevherhannak egy közös gyermeke született, Safiye Hanimsultan, aki megérte a felnőttkort, 1643-ban ugyanis bizonyosan férjhez adták Siyavus Pasához. Topal Pasát 1632-ben IV. Murad szultán kivégeztette, amiért annak köze volt a korábbi nagyvezír Hafız Ahmed Pasa és Musa Çelebi meggyilkolásához és egyesek szerint azon ügyködött, hogy Muradot trónfosszák.

Második megözvegyülése után nem tudunk semmit Gevherhan szultánáról. Egyesek szerint az 1630-as években, fiatalon elhunyt, mások szerint hosszú életet élt a Régi Palotában. Mindkét opció lehetséges, ugyanis mivel nem Köszem lánya volt, Köszemnek és Muradnak sem származott volna túl nagy előnye abból, ha kiházasítják. Lehetséges, hogy valóban a Régi Palotában élte le hátralévő életét elfeledetten. Egyes történészek 1660-t adják meg, mint halálának idejét, azonban erre sincs bizonyíték.

Ayşe Sultan

Ayşe szultána születési ideje hasonlóan vitatott, mint Gevherhané. A legtöbben 1605-t adják meg születési éveként, ám ez matematikailag nem lehetséges. 1605 márciusában nem születhetett, minthogy édesanyja Köszem szultána ekkor adott életet Mehmed hercegnek, az egyetlen lány pedig aki 1605-ben született néhány héttel megelőzte Mehmedet. Mehmed születése után pedig ha Köszem szinte azonnal teherbe esett volna sem tudott volna még 1605-ben életet adni egy újabb gyermeknek. Véleményem szerint Ayşe 1606 elején született. Néhányan 1608-at adják meg születési évként, ami szintén lehetséges, ám ebben az esetben nem Ayşe volt Köszem első lánya, hanem Fatma.

Ayşe extrém példája a szultánák politikai okból történő kiházasításában. Azt már megszokhattuk, hogy csak kevés szultána élte le életét első férjével, legtöbben kétszer, háromszor kötöttek házasságot életük során. Ayşe azonban ennél jóval többször, legalább hétszer házasodott. Első férjét anyja nyomására jelölte ki számára édesapja, I. Ahmed 1612-ben Gümülcineli Nasuh Pasa személyében. A tény, hogy Ayşét és Gevherhant is 1612-ben házasították ki arra enged következtetni, hogy ők volta Ahmed két legidősebb lánya. A házasságot sosem hálták el, Ayşe pedig sosem költözött össze a pasával, különösen, hogy 1614-ben az addig nagyvezírként tevékenykedő Nasuh Pasát Ahmed szultán kivégeztette júliusban. Több beszámoló szerint Ayşe jelen volt a kivégzésnél, ami nagyon megviselte őt.

Ayşe első valódi házasságára 1620-ban került sor, amikor féltestéve II. Oszmán házasította ki Şehit Karakaş Mehmed Pasához, Buda beglerbégjéhez. Oszmánnak nagyon nagy szüksége volt a támogatókra, ezért vállalta, hogy Ayşét is felhasználja ehhez, ami kockázatos volt, tekintettel arra, hogy Köszem lánya volt. Ayşe valószínűleg nem utazott Budára a férfihez, hiszen az a frigy megköttetése után szinte azonnal Oszmánnal együtt Lengyel Királyság felé vonult hadjáratra. A hadjárat során a férfi elhunyt, így Ayşe másodjára is megözvegyült alig 15 évesen.

Harmadik férjét már édesanyja választotta ki Ayşe számára 1626-ban, Müezzinzade Hafız Ahmed Pasa személyében, majd 1627-ben sor került az esküvőre is. Ez a frigy volt Ayşe első rendes házassága. A pasa túl volt a hatvanon, míg Ayşe alig töltötte be a huszat. A frigyből két gyermekük született Sultanzade Mustafa Bey és egy névtelen fiú. Mustafa Bey 1628-ban született és felnőttkort megérve, 1670 körül hunyt el. Férjét 1632-ben egy lázadás során meglincselték a janicsárok és Ayşe újra megözvegyült.

A még mindig fiatal Ayşe következő férje Murtaza Pasa volt, Diyarbakir beglerbégje. A férfi öreg volt és beteges. Ayşe szívből gyűlölte ezt a férjét, mind közül a legjobban. Ebben talán az is közrejátszott, hogy bár 1632-ben kijelölték férjének, a pasa csak 1635-ben érkezett meg Isztambulba, hogy feleségül vegye a szultánát. Nem volt talán meglepő és megrendítő Ayşe számára, mikor a pasa 1636-ben elhalálozott Murad hadjáratán.

Következő házassága meglepően hosszúra sikerült. 1639-ben adták hozzá Silahdar Ahmed Pasához és 1644-ig a pasa haláláig együtt voltak. A frigyből nem született gyermek, lévén Ayşe is egyre jobban benne volt a korban és talán nem is vágyott arra, hogy szexuális kapcsolata legyen újabbnál újabb de öregebbnél öregebb férjeivel. A szultánák elméletileg elutasíthatták a szexuális együttlétet férjükkel, ám nem áll rendelkezésre kellő információ, hogy biztosak lehessünk abba, hogy ez a gyakorlatban is hasonlóan működött.

Következő házassága is csupán négy évig tartott. 1645-ben adta hozzá édesanyja Hezargratlı Voynuk Ahmed Pasához. A pasa hamarosan kegyvesztett lett és Edirnébe száműzte őt az őrületbe egyre lejjebb csúszó szultán, I. Ibrahim. Ibrahim bár Ayşe édesöccse volt, hogy anyját - akivel rossz volt a viszonya - büntesse 1647-ben arra kényszerítette Ayşét, másik édestestvérét Fatmát és Hanzadét, valamint Kösem kedvenc leányunokáját, Esmehan Kayát, hogy szolgálják új feleségét. Nem tudni, hogyan viselte a négy nő a megaláztatást. Amellett, hogy Telli Hümaşah szolgálóiként éltek egy ideig minden földjüket és javukat is elkoboztatta a szultán, hogy ezzel büntesse anyjukat. Amikor pedig a szultán szerint nem szolgálták megfelelően Telli Hümaşah-t, száműzte őket Edirnébe. Ibrahimot végül hamarosan trónfosztották, Ayşe és testvérei élete pedig visszatérhetett a normális kerékvágásba. Nemsokkal Ibrahim trónfosztása és halála után Ayşe férje, Voynuk Ahmed is elhunyt 1649 júliusában.

Ayşe negyvenes évei elején járt, amikor az új szultán 1654-ben eljegyezte őt Ibşir Mustafa Pasával, aki a szultánával egykorú volt. Az esküvőre 1655 februárjában került sor és végül ez lett Ayşe legkiegyensúlyozottabb, de legrövidebb házassága. Életében először, korban hozzáillő férjet kapott. Izgatottságára utal az is, hogy több levelet és követet küldött a férifnek házasságuk megkötése előtt, hogy mielőbb térjen vissza Isztambulba, hogy végül megköthessék a házasságot. Végül Ayşe bizalmas szolgálója, Mercan Aga volt az, aki sikerrel meggyőzte a pasát, hogy igyekezzen. Amint a pasa megérkezett Ayşe hatalmas pompával és ünnepséggel fogadta jövendő férjét. A frigy azonban nem tartott soká, tekintettel arra,hogy İbşir Mustafa Paşa 1655 májusában hagyta hátra a földi világot.

Ayşe hamarosan követte utolsó férjét, és 1657 májusában elhunyt. Bár házasságai pontosan dokumentáltak, mást nem tudunk életéről.

Fatma Sultan

Fatma szultána születési ideje szintén bizonytalan, vagy 1606 végén született, vagy 1607-ben, esetleg 1608-ban. Ő volt Köszem szultána és Ahmed szultán harmadik gyermeke, második lánya. Gyermekkoráról nem sokat tudni, annyi bizonyos, hogy Ahmed szultán 1617-es halála után édesanyjával és lánytestvéreivel együtt a Régi Palotába költözött, ahol egészen 1623-ig éltek.

Nővéreivel ellentétben Fatmának nem volt gyermekkorában köttetett házassága. Első férjét 1624-ben jelölte ki neki édesanyja, Çatalcalı Hasan Pasa személyében. Frigyükből egy fiú született, Sultanzade Hasan Bey, aki valószínűleg gyermekkorában elhunyt. Férjét nagyon kedvelte Köszem szultána és épp ez okozta vesztét. A vele való túlzott foglalkozás és kivételezés olyannyira feldühítette a tinédzser szultánt, IV. Muradot, hogy 1628-ban kivégeztette a pasát.

Murad 1628-ban, azonnal új férjet választott nővérének, ezúttal a janicsárokat vezető Kara Mustafa Pasa lett a kiválasztott, ám a frigy szinte épphogy megköttetett, Murad kivégeztette a pasát ugyanabban az évben.

Fatma szultána legújabb férje Canbuladzade Mustafa Pasa lett 1631-ben. A házasságból két felnőttkort megélő fiú gyermek született Sultanzade Hüseyn Pasa (1633 - 1680), és Sultanzade Süleyman Bey (1635 - 1665). Egyesek említenek egy Ayşe nevű lányt is, ám ő a pasa előző házasságából született, nem Fatma volt az édesanyja. A változatosság kedvéért Murad ezt a férjet is nemsokára kivégeztette, 1636-ban.

Öccse, Murad 1640-ben elhunyt, Fatmára pedig nyugodtabb időszak köszöntött. Édesanyja és az új szultán, I. Ibrahim sem házasította ki többé Fatmát, aki így minden bizonnyal gyermekei nevelésével foglaltoskodott a Régi Palotában egészen addig, amíg 1647-ben nem fosztotta meg minden javától Ibrahim és kényszerítette, hogy szolgálja új feleségét, Telli Hümaşaht. Elégtétel lehetett talán számára, hogy öccsét hamarosan trónfosztották és kivégezték, így visszakaphatta javait és folytathatta gazdag életvitelét. Fatmáról tudni lehet, hogy igen sokat költött, amely következő férjei számára igen nagy terhet rótt.

Húsz éves özvegység után, 1656-ban unokaöccse, az új szultán IV. Mehmed férjhez adta Fatmát Koca Yusuf Pasához, a frigy azonban rövidéletűnek bizonyult, hiszen a pasa 1658-ban elhunyt.

Fatma életvitelét jól ismerve a nagyvezír Köprülü Mehmed Pasa úgy döntött, hogy riválisához Gazi Melek Ahmed Pasához adja nőül a szultánát 1661-ben. Köprülü jól szórakozott a házasságon, többször viccelt azzal, hogy Melek Ahmednek olyan nehéz lesz kielégíteni a szultána anyagi igényeit, mint egy elefántot jóllakatni. Fatmának a legkevésbé sem volt ínyére a frigy, egyrészt mert élvezte özvegy éveit és majd 60 évesennem vágyott újabb házasságra. Melek Ahmed Pasa pedig még midnig gyászolta előző feleségét, IV. Murad lányát, Esmehan Kayát, akit szívből szeretett. A frigy végül mindkét fél ellenrézései ellenére megköttetett. A nászéjszakán Fatma bemutatta követeléseit Melek Ahmed Pasának, aki közölte hogy nem engedheti meg magának, hogy fizesse Fatma költséges életét. A szultána erre válással fenyegetőzött, amit a pasa sem bánt volna, ám nem engedélyezték válásukat. Köprülü azonban nem szórakozhatott sokáig az általa viccesnek tartott házasságon, 1661-ben ugyanis meghalt. 1662-ben aztán Melek Ahmed Pasa elhunyt és megszabadult a kellemelten helyzetből. Fatma az új nagyvezírtől - aki egyébként Köprülü fia volt - követelte, hogy ahelyet, hogy Melek Ahmed anyagi javait a kincstárba szállítsák neki adják, mint övegyének. Ifjabb Köprülünek esze ágában sem volt lemondani Melek Ahmed Pasa javairól, azonban a szultán és a valide szultána ráparancsoltak, így a javak végül Fatmához kerültek.

Fatma a következő évben újabb házasságot kötött, Kanbur Mustafa Pasával, Bagdad beglerbégjével, mely házasság a pasa 1666-os haláláig tartott. Nem ez volt azonban Fatma utolsó házassága, 1667-ben Közbekçi Yusuf Pasához adták nőül. Egyesek szerint nemsokkal a házasságkötés után elhunyt, ám pontos halálozási dátuma nem ismert. Fatma, nővéréhez hasonlóan hétszer házasodott.

Hanzade Sultan

Hanzade szultána 1609-ben született Köszem szultána és Ahmed szultán negyedik gyermekeként, harmadik lányaként. Édesanyja minden kétséget kizáróan Köszem szultána volt. Gyermekkorát nővéreivel együtt ő is a Régi palotában töltötte és egyesek szerint ő volt Köszem kedvence.

Első házasságára öccse, IV. Murad uralkodásának első évében került sor 1623-ban. Érdekesség, hogy bár elméletileg fiatalabb, mint Fatma szultána, mégis előbb házasodott meg nővérénél. Férje Bayram Aga lett, a janicsárok egyik vezető agája, aki alacsony beosztása ellenére azzal érdemelte ki a frigyet, hogy nagy segítséget nyújtott Köszem és Murad számára abban, hogy az ifjú szultánt és édesanyját elfogadják a janicsárok. Amellett, hogy Bayram Aga nem volt öreg, néhány beszámoló szerint még jóképű is volt. Emellett pedig Murad szultán nagyon szerette a férfit, így Hanzadének lehetett a legkiegyensúlyozottabb házassága nővérei között. Különösen, hogy 1637-ben Murad kinevezte Bayramot nagyevzírnek. Innentől kezdődően úgy tűnhetett Hanzadének mindene megvan, jóképű férj, jó viszony édesanyjával, jó viszony férje és öccse között, gyermekei is születtek. Azonban hamarosan minden megváltozott, 1638-ban Bayram Pasa hirtelen ágynak esett és haldokolni kezdett. Oldalán volt felesége és a szultán maga is, aki a beszámolók szerint zokogott, amikor Bayram Pasa hátrahagyta a földi világot. Gyermekei is minden bizonnyal gyermekként elhunytak, hiszen senki sem említi őket többé.

Hanzade özvegységében minden bizonnyal visszavonult a Régi Palotába. Egyesek szerint 1643-ban férjhez adták Nakkaş Mustafa Pasához, azonban semmi sem bizonyítja ezt a frigyet. Lehetséges, hogy Hanzade életében csupán egyszer házasotott. 1647-ben nővérei és unokahúga mellett őt is kényszerítette öccsük, I. Ibrahim hogy szolgálják új feleségét Telli Hümaşaht.

Hanzade 1650 szeptemberében hunyt el, így nem kellett megélnie édesanyja 1651-es meggyilkolását. Öccse, Ibrahim mauzóleumában temették el.

Burnaz Atike sultan

Atike szultána 1614-ben vagy 1615-ben született és bár egyes források Köszem lányaként tekintenek rá, kétségkívül nem az ő gyermeke volt. Ahmed szultán halálával Atike a Régi Palotába költözött édesanyjával és ott is maradt első kiházasításáig.

Első férje Musahib Cafer Pasa lett, akivel 1630-ban kötött házasságot és akit bátyja, IV. Murad jelölt ki számára. Házasságuk sokáig tartott, a pasa 1647-es halála vetett neki csupán véget. Hosszú házasságuk gyermektelen maradt, amely Atike esetében érdekes esemény. Egyrészt ilyen hosszú házasság esetén valószínűtlen, hogy ne hálták volna el azt. Másrészt tudjuk, hogy Atike szultána imádta a gyermekeket. Így felmerül annak a lehetősége is, hogy a szultánának (vagy a pasának) nem lehetett gyermeke. Ezt támasztja alá az a tény is, hogy volt egy fogadott fia, III. Mihnea havasföldi fejedelem. Mihnea Evliya beszámolói alapján Atike szultána udvarában nőtt fel Isztambulban.

Atike szultána hosszú házassága alatt nevelhetett ki egy ágyast, a nála 10-12 évvel fiatalabb Turhant. A lányt minden bizonnyal ajándéknak szánta, hiszen komoly oktatásban részesítette. Atike végül öccse, I. Ibrahim trónralépése után ajándékozta neki az ifjú ágyast, aki hamarosan fiú gyermekkel ajándékozta meg Ibrahimot. Atike és Turhan Hatice nagyon közel álltak egymáshoz, Atike minden bizonnyal igyekezett támogatni és tanácsokkal ellátni Turhant Ibrahim uralkodása alatt. Ibrahim ugyanis igen ellenséges volt, mind Turhannal, mind annak fiával. Atike komolyan részt vett Turhan fiának nevelésében, olyannyira, hogy Mehmed második anyjaként tekintett a gyermektelen hercegnőre. Atike emellett az egyik árvánmaradt szultánát, Ibrahim lányát, Fatmát is sajátkezüleg nevelte fel Turhan Haticével együtt. Bár Atikéről nem tudni, hogy részt vett e a Köszem elleni 1651-es összeesküvésbe, Turhannal való szoros viszonyára alapozva feltételezhető, hogy valamilyen módon támogatta Turhant.

Megözvegyülése után I. Ibrahim házasította ki újra Atike szultánát 1648-ban, Kenan Pasához, akivel házasságuk 1652-ig, a pasa haláláig tartott. Mások szerint Musahib Cafer Pasa 1633-ban elhunyt és Atike már ekkor férjhez ment Kenan Pasához. Következő házasságára 1652-ben került sor, ezúttal IV. Mehmed szultán, Atike "fogadott fia" házasította ki őt, Doğancı Yusuf Pasához. Doğancı Yusuf Pasa 1670-ben hunyt el, mivel Atikét utána nem említik többé, feltételezhetően 1670 előtt halt meg. Öccse, Ibrahim mazóleumában helyezték végső nyugalomra. Atike kapcsán felmerül, hogy Sarı Kenan Pasşa és Mufettis İsmail Pasa is a férjei voltak, ám mivel élt másik Atike szultána is ebben az időszakban, nehéz biztosan eldönteni.

Abide Sultan

Abide szultána I. Ahmed poszthumusz gyermeke, aki 1618-ban, Ahmed halála után jött világra. Édesanyja minden valószínűség szerint egy jelentéktelen ágyas lehetett. Abide születésétől kezdve a Régi Palotában élt egészen házasságkötéséig.

Abide első ismert házasságát 1642-ben kötötte Küçük Musa Pasával. Kései ez első házasságnak, ugyanis Abide eddigre már 24 éves volt. Két magyarázat létezik, az egyik, hogy lényegében nem tartották fontosnak, hogy kiházasítsák, hiszen nem a hatalmon lévő Köszem lánya volt; vagy egyszerűen Abidének volt egy kevésbé jelentős első férje is, aki azonban eltűnt a történelemben.

Utolsó említése 1647/8-ból való, amikor férje elhunyt. Ez arra utal, hogy talán Abide is ekkor halhatott meg. De az sem zárható ki, hogy egyszerűen megözvegyülése után visszaköltözött a Régi Palotába, ahol elfeledetten élte le hátralévő éveit.

A fent említett lányok mellett Ahmednak volt több lánya, akik gyermekként elhunytak, mint például Zahide, Esma, Hatice vagy Zeynep. Zeynep esetében felmerül, hogy nem Ahmed hanem II. Oszmán lánya volt. Ezek a gyermekek mind csecsemőként elhunytak.

Emellett egyes történészek találtak arra való utalást is, hogy Ahmed egyik lánya Şehit Ali Pasa neje volt. A pasa 1624-ben hunyt el. Ennek a szultánának a neve nem ismert. Lehetséges, hogy Ahmed egy másik felnőttkort megért lánya volt, vagy az 1624-ig nem kiházasított szultánák egyike volt, így például lehetett Fatma, Abide vagy Atike.

Felhasznált források: G. Börekçi - Factions and favourites at the courts of Sultan Ahmed I (r. 1603-17) and his immediate predecessors; S. Faroqhi - The Ottoman Empire and the World; C. Imber - The Ottoman Empire 1300-1650; F. Suraiya, K. Fleet - The Cambridge History of Turkey 1453-1603; G. Piterberg - An Ottoman Tragedy, History and Historiography at Play; F. Suraiya - The Cambridge History of Turkey, The Later Ottoman Empire, 1603–1839 Y. Öztuna - Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad; L. Peirce - The Imperial Harem; N. Sakaoğlu - Bu Mülkün Kadın Sultanları; M. Ç. Uluçay - Padişahların Kadınları ve Kızları; A. D. Alderson - The Structure of the Ottoman Dynasty; B. Tezcan - The debut of Kösem Sultan's political carreer

39 notes · View notes

kurtlukiraz · 6 months

Link

Dünyaya seslendiğimiz yer: tabii! 💚 Bozkırda bir Anadolu masalı #GönülDağı her cumartesi #TRT1’de! Berk Atan, Semih Ertürk, Cihat Süvarioğlu, Ecem Özkaya, Nazlı Pınar Kaya, Ferdi Sancar, Ali Düşenkalkar, Erdal Cindoruk, Gülhan Tekin, Feyza Işık, Ege Aydan, Eser Eyüboğlu, Şebnem Dilligil, Yavuz Sepetçi, Nuri Gökaşan, Hazal Çağlar, Serkan Kuru, Hüseyin Sevimli, Çiğdem Aygün, Ulviye Karaca, Ayten Uncuoğlu, Zümre Meğreli, Öznur Yağcı, Güliz Aybay, Sait Seçkin, Sevilay Gültekin, Hande Nur Tekin, Beril Karademir, Samet Arda Mercan, Ali Toptaş, Sercan İnceer, Mücahit Koçak, Cengiz Sezgin, Melis Sevinç, Eren Can Vurucu, Faruk Karagül, Özlem Mert Köseoğlu, Kadir Bertan, Mustafa Şahin, Ulaş İnan Torun Gönül Dağı Resmi Facebook Sayfası: Gönül Dağı Resmi Twitter Sayfası: Gönül Dağı Resmi Instagram Sayfası: ------------------------------------------- TRT 1 Resmi Facebook Sayfası: TRT 1 Resmi Twitter Sayfası: TRT 1 Resmi Instagram Sayfası: TRT 1 Resmi YouTube Kanalı: TRT 1 Resmi Tiktok Sayfası: TRT 1 Resmi WhatsApp Sayfası:

0 notes

gundemburadadedim · 6 months

Link

0 notes

jeolojidersnotlari · 3 years

Text

Sedimanter Ortam Nedir? Sedimanter Ortamın Sınıflandırılması

Sedimanter ortam nedir?

Belirli fiziksel, kimyasal ve biyolojik koşullara sahip olan, bu özellikleri ile bitişik alanlardan ayırt edilebilen ve tortuların çökelmesine uygun su üstü veya su altındaki jeomorfolojik bölgeye sedimanter ortam denir.

Sedimanter Ortamın Sınıflandırılması

Sedimanter ortamların sınıflandırılmasını şu tabloda rahatlıkla gösterebiliriz;

sedimanter ortamların sınıflandırılması

Tortul (Sediman) kayaçların oluştuğu ortamlar

Tortul kayaçlar (sediman), magmatik ve metamorfik kayaların yanı sıra üç ana kaya türünden biridir. Oluşan okyanus bası Dünya yüzeyindeki veya yakınındaki sedimanlar veya diğer süreçler tortul kayaçların oluşmasını sağlamakta.

Sedimanter derken neyi kastediyorsunuz? Sedimanter nedir?

Tortuya benzeyen veya tortu içeren özelliktedir. Kayaların su, buz veya rüzgârla biriken mineral ve organik parçaların birikmesi ve sağlamlaşması ile oluşan magmatik, metamorfik kayaçlarında parçalanmasıyla tortu kayaçların oluşmasına katkı sağlar.

Tortul oluşum süreçleri

Tortul süreçler, yani ayrışma, erozyon, kristalleşme, çökelme ve taşlaşma tortul kayaç ailesini oluşturur. Tortul kayaçların oluşum süreçleri;

1) önceden var olan kayaların ayrışması,

2) ayrışma ürünlerinin taşınması,

3) malzemenin çökelmesi, ardından

4) sıkıştırma ve

5 ) bir kaya oluşturmak için tortunun sementasyonunun ürünüdür.

Tortul (Sedimanter) kayaçların özellikleri

Kırıntılı bir tortul kayanın oluşumunda dört temel süreç söz konusudur: esas olarak dalgaların sürtünmesinden kaynaklanan aşınma (erozyon) , tortunun bir akıntıyla taşındığı taşıma, tortunun bir kaya oluşturmak için sıkıştırıldığı çökelme ve sıkıştırma.

Yaygın tortul kayaçlara örnek

Yaygın tortul kayaçlar arasında kumtaşı, kireçtaşı ve şeyl bulunur. Bu kayalar genellikle nehirlerde taşınan ve göllerde ve okyanuslarda biriken tortular olarak başlar. Çökeltiler gömüldüğünde su kaybeder ve kaya oluşturmak için çimentolanır. Tüflü kumtaşları volkanik kül içerir. Breş, çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı ve şeyl gibi kırıntılı tortul kayaçlar, mekanik ayrışma döküntülerinden oluşur. Kaya tuzu, demir cevheri, çört, çakmaktaşı, bazı dolomitler ve bazı kireçtaşları gibi kimyasal tortul kayaçlar, çözünmüş malzemeler çözeltiden çökeldiğinde oluşur.

Sedimanter kayaçların 2 dokusu nedir?

Doku, bir tortul kayanın ayrı taneciklerinin veya parçacıklarının boyutu, şekli ve düzenlemesi (paketleme ve yönelim) gibi kayanın fiziksel yapısını ifade eder. Tortul kayaçlar için iki ana doğal doku grubu vardır: kırıntılı (veya parçalı) ve klastik olmayan (esasen kristal).

Tortul kayaçların rengi

Kahverengi, siyah veya çok koyu gri kayaçlar, büyük konsantrasyonlarda organik madde (çürümüş bitki ve / veya hayvansal madde) içerebilir ve genellikle oksijensiz bir ortamda biriktirilir. En iyi örnek kömürdür, ancak diğer örnekler siyah ve çok koyu gri şeylleri içerir.

Tortul kayaçların ekonomik önemi ve değeri

Tortul kayaçlar, yumuşak ve kesilmeleri kolay oldukları için yapı malzemesi olarak kolaylıkla kullanılabildikleri için ekonomik açıdan önemlidir. Tortul kayaçlar, su ve petrol gibi önemli minerallerin bulunabileceği tortul havzalarda genellikle gözenekli ve geçirgen rezervuarlar oluşturur. Tortul kayaçlar ayrıca petrol, yeraltı suyu, yapı malzemeleri ve alüminyum, altın, demir ve diğerleri gibi ekonomik açıdan değerli maden yatakları kaynağı olarak önemli ticari değere sahiptir.

Tortul kayaçlar bize geçmiş hakkında ne anlatır?

Sedimanter kayaçlar bize yaklaşık geçmiş Dünya yüzeyinde ortamlar. Bu nedenle geçmiş iklimin, yaşamın ve Dünya yüzeyindeki büyük olayların birincil hikaye anlatıcılarıdırlar. Her ortam türünün, içinde belirli tortu türünün birikmesine neden olan belirli süreçleri vardır.

En eski tortul kaya tabakası hangisidir?

Üst üste gelme ilkesi, en eski tortul kaya birimlerinin en altta ve en gençlerinin üstte olduğunu belirtir. Buna dayanarak, C katmanı en eskisidir, ardından B ve A gelir.

Tortul Kayaçların Mineralojisi

Kararsız Otojenik Mineraller Alçıtaşı

Kararlı Otojenik Mineraller Ortoklaz Muskovit Kuvars Kil Mineralleri

Tebeşir tortul bir kaya mıdır? Tebeşirin kimyasal adı nedir?

Tebeşir yumuşak, beyaz, gözenekli, tortul bir karbonat kayadır, mineral kalsitten oluşan bir kireçtaşı şeklidir. Batı Avrupa’daki Kretase yataklarında görüldüğü gibi tebeşir, yatak kalınlığındaki tortul kireçtaşları arasında alışılmadık bir durumdur. Tebeşirin kimyasal adı kalsiyum karbonat olup rengi beyaz, kokusuz toz veya renksiz kristaller olarak görünür.

Kil ve tebeşir arasındaki fark nedir?

Tebeşir, suyu depolayabilen gözenekli boşluklara sahip olduğu için gözenekli bir kayaya örnektir. Karbonlu kalker gibi ek yerleri ve yatak düzlemleri yoktur. Kil ise gözeneklidir. Ancak partiküller genişledikçe ve gözenek boşluklarını doldurdukça ıslandığında geçirimsiz hale gelir.

Tums ve tebeşir aynı şey midir?

Aktif maddesi kalsiyum karbonat olan bir tablet tums 1,000mg sahiptir. Esas olarak kalsiyum karbonat olan tebeşir, doğal olarak kireç taşı, mermer ve mercan oluşumundan bir araya gelerek, tatsız, kokusuz tozdur.

Sedimanter Ortam Nedir? Sedimanter Ortamın Sınıflandırılması

3 notes · View notes

Last Seen Blogs

oliverjakejak

Seo Company

yeatsmotel

now @ goodupstandingcitizen :^)

sepiachord

VelvetValleyVibes

phantomofthehoepera

VIDEO-VIOLENCE

jlbriere

J.L. Briere