Akşam olunca
Ezanlar okununca
Sofralar kurulunca
Duydum hoş sohbetleri
Gördüm gülen yüzleri
Ne acıdır bu; yalnız ve yaşlı yürekler için
İşte dürüstlük de böyledir;
Arar durur her an kendine sağlam bir bina
Tortularından arınıp yeni ve sağlam yapmak ister inşasını
Ama nerede o olgunluk nerede o insanlık
İnsan ki; kendine haldaş ve yoldaş ister
Aramakla bulunmaz bu lezzet
Değildir çünkü o bir incir ağacı
Keşke olsa
Bir sofra kurulurdu o vakit
Açlık işte böyle doyar, kuzucuklar
Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / İftar Sofrası
2016-2017 öğretmenlik yaptığım tek yıldı. Çocuklarla 3 yıldır yüz yüze görüşmedik. Selin arada arayıp hal hatır soruyordu. Sena da bir yere kadar instagramdan yazdı etti. Sonra koptuk. Selin, öğretmenler gününde aradı. 2 hafta sonra dönebildim kuzuma. Konuştuk ettik. Annesi aldı bir ara telefonu ve hocam dedi çaresiz bir sesle kızımı dini hassasiyetler konusunda kaybediyorum yardımınıza ihtiyacım var sizin döneminizde daha hevesli ve istekliydi dedi. Siz konuşsanız bi olur mu dedi. Bu soru ve teklif bir öğretmeni ne kadar mutlu edebilirse o kadar mutlu etti işte beni. Elbette elimden birşey gelecek olursa çok mutlu olurum dedim. selinle konuşup buluşma ayarladık. Sena, Büşra, Nurten’i alıp gelmiş kuzularım kocaman olmuşlar. 5. sınıfta bıraktığım kuzucuklar 8. sınıfta birer genç kız olarak çıktılar karşıma :)
Hatırlanmak, hala gözlerinin içine hayranlıkla bakılarak dinleniyor olmak öyle güzel ki Rabbim bu kızların hayatlarına gönüllerine dokunabilmeyi nakış nakış seni işlemeyi hayırla nasip et ne olur. Öğretmenlik burnumun direğini sızlatan. Nasıl özlemişim nasıl ihtiyacım varmış hala onların şifalı göz ve sözlerine. Bal böceklerim.
yakın mı yakın zamanlarda bir kuzu varmış. bu kuzu çayırlarda koşarken bir kuzuya rastlamış. rastladığı kuzu başka kimseden farkı olmayan normal bir kuzuymuş aslında ama bizimkine o kadar özel gelmiş ki.. bizim kuzu baktıkça bakıyor, saçma sapan güldükçe gülüyormuş.
bizim kuzumuz günler geçtikçe rastladığı kuzuyu düşünüyor, yemeklerini yemiyor, çayırlarda koşmayı bırakıp dalgın dalgın dolanıyormuş. yine bizim kuzu günlük dalgınlığını yaparken kara kuzu gelmiş. bu kuzu gerçekten farklı bir kuzuymuş, herkesten farklı bir kuzu olduğundan ve iyi kalpliliğinden dikkat çekiyormuş. bizim kuzuya yaklaşmış ve ne yaptığını, nasıl olduğunu sormuş. bizim kuzu umursamamış kara kuzuyu, kovmuş.
çok ama çooook zaman geçmiş. bizim kuzu unutmuş o “özel” kuzuyu hatta kocaman bir çayırın olduğu yere taşınmış ailesiyle. bir gün eski çayır burnunda tütmüş. hemen ailecek bizim çayır için yola koyulmuşlar. başlarına gelmeyen kalmamış yollarda ama bu göreceklerinden sonra hiçbir şeymiş. bir güzel evlerine gidip dinlenmişler. sabah olduğunda kahvaltılarını yapıp çayırda vakit geçirmeye karar vermişler. bizimkiler evlerinden çıkar çıkmaz eski tanıdıkları kuzucuklar bizim kuzuya kötü kötü bakmaya başlamış, selam vermeyip tanımıyorlar gibi yanından geçiyorlarmış. bizim kuzu ve ailesi anlam verememiş.