Tumgik
#karadelik
uyumadan · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Oluyordur herhalde
4 notes · View notes
cozumunparcasi · 1 year
Text
Sıfır, Hiçlik ve Karadelikler Üzerine Bir Söyleşi | Yeliz BAYSAL
Tumblr media
Sıfır, Hiçlik ve Karadelikler Üzerine Bir Söyleşi
Sıfır bir sayı mıdır? Öncelikle sizi bu konu hakkında düşündürmek ve sizinle beraber ortak sonuçlar bulmak istiyorum.
Sıfır bir rakamdır[1]evet ve yanına geldiği sayılara ekstra değerler katmaktadır. Peki sıfır bir sayı mıdır?
Sıfır sayı sisteminin başlangıcı olan yani sayı sistemini oluşturan ‘0,1,2,3,4,5,6,7,8,9’ rakamlarından birisidir. Adı üstünde sayı sistemini oluşturan, burada asıl takılılan ve sizin de aslında şuan da içinizden geçirip sormak istediğiniz asıl nokta şu sanırım:
Peki o zaman neden geri kalan rakamlar sayı iken sıfırın durumu muallakta kalıyor?
İşte tam olarak bu konudan girerek öncelikle sıfır rakamını yakından tanımamız gerektiğini düşünüyorum. Sıfır sayısı pozitif ve negatif olmayan bir rakamdır.[2]Sıfır Roma rakamlarında gösterilemeyen tek rakamdır[3]. Birçok skalada sıfır başlangıç ya da nötr bölgeyi temsil eder. Sayı doğrusunda sıfırın sağı artı, solu eksi değerleri barındırır.[4]
“Sıfır rakamdır” cümlesi ortak olarak kabul edilmektedir, sayı kısmı neden muallaktadır?  Daha doğrusu 0 hem rakamdır hem de sayıdır ifadesi neden kabul edilemiyor. Özellikle bazı akademisyenler sıfır sayısını doğal sayı olarak kabul etmemesi matematik dünyasında oluşan bir karşıtlık oluşturuyor. Bu durumu matematiksel olarak inceleyerek başlayalım.
Sayma sayıları : 1,2,3,4,5,6,7,8,9... vb. şeklinde devam eder. Bu bakımdan 0 sayma sayısı olarak kabul edilmemektedir.
Doğal sayılar : 0,1,2,3,4,5,6,7,8... vb. şeklinde devam etmektedir. Bu yüzden sıfır doğal sayılar kümesine dahildir.[5]
Tumblr media
Şimdi 9.sınıf kitabından alınan bir sayı tanıtım afişini sizinle paylaşmak istiyorum. Doğal sayılar bir bakıma pozitif sayılar olarak kabul edilirken, doğal sayılar kümesinin elemanı olan ve tamamen pozitif olan sayma sayıları içerisinde sıfır (0) olmadığı net bir şekilde görülür. Peki pozitif sayılmayan sıfır sayısının doğal sayıların bir elemanı olması durumu sizce de ilginç değil mi? Olayı biraz daha derinleştirmek istiyorum.
0 çift sayıdır ve rakamdır.
Çift rakamlar (sayılar) şu şekilde : 0, 2, 4, 6, 8
Tek rakamlar (sayılar )şu şekilde : 1, 3, 5, 7, 9
Kısacası çift sayılar 2'ye tam bölünebilen sayılardır. Diğerleri ise tek sayı olarak geçmektedir. Peki sayısal hiçbir değeri olmayan sıfır (0) sayısının çift olması durumu ilginç değil midir?
Aslında buradan şu noktaya varıp olayı devam ettirmek istiyorum. Matematikte yıllarca bu ayrım yaşandı ki bence hala da yaşanıyor, sıfır sayı mıdır yoksa sadece bir rakam mıdır? Çoğunluğun sayı olarak kabul ettiği aşikârken sadece rakam olduğunu savunan kesimde azımsanmayacak boyuttadır. Aslında bence sıfır mükemmel rakam kelimesinin direk karşılığıdır, farklı tanımlamalar ve farklı boyutlardaki karşılığı bize onun aslında hayallerimizin ötesinde karşılıklar alabildiği ve alabileceği sonucunu çıkarıyor. Toplama isteminin etkisiz elemanı, çarpma işleminin sonsuz güç odağı ve yutan elemanı oluyor. Yani aslında olay sıfır rakam ya da sayı olması değil asıl olay sıfırın ne olarak tanımlandığıdır.
Peki şimdi ikinci konumuz olan hiçlik konusundan bahsetmek istiyorum. Hiçlik konusunda bir fikriniz var mı? Daha önce hiç “Hiçlik”[6]üzerine düşündünüz mü?
Hiçlik ve sıfır, sizce bunlar arasında nasıl bir bağlantı olabilir?
Bu konuyu sadece matematik bilim dalı üzerinden değil de direk bilim ana başlığı üzerinden ele almak istiyorum. Bilimsel olarak hiçlik nedir cümlesiyle başlamak istiyorum. Uzun zaman önce internette gezinirken bir blog sayfasında şöyle bir yazıya denk gelmiştim.
Doğu felsefesindeki nirvananın hiçliğe ulaşmak olduğunu, tasavvufta hiçlik kavramının var olduğunu pek çok âlimin ise hiçliğin birlik olduğu konusunda hem fikir olduğundan bahsediyordu.
Hiçlik mevcut olmayışın bir ifade tarzı gibi sanırım. Ne bir görüntü ne bir ses neden bir maddesel olgunun olmaması durumu…[7]
Evrende bile hiçlik yok çünkü kütleler arsında ki onca geniş mesafelerde bile kara enerji var sonuçta.[8]Aslında bunlar hiçliği en güzel anlatan cümleler, peki sıfırın matematikçiler ve çoğu farklı alanlardaki bilim insanları arasında da hiçlik olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? Matematiğin hiçlik tanımı yani bir bakıma hiçbir şey olmaması durumu sıfırı (0) karşımıza çıkarıyor tekrar. Bu konuyu da biraz düşünme ve tartışma taraftarıyım…
“Eğer sıfır (yokluk) olmasaydı, matematik olmazdı” gibi bir cümle işitmiştim. Sıfır aslında varlığı gösteren tam tersi enerji değil midir? Ama tezat bir durumda vardır, sıfır (0) orta demektir aynı zamanda, negatif ile pozitifin başlangıç ve bitiş noktaları, büyüme ile küçülmenin tam ortası. Yine kafamızı karıştıran farklı durumlar var ve bu durumları yine bizim sıfıra yüklediğimiz tanımlamalar oluşturuyor. Yani buradan sıfırın durumunu belirleyen şeyin onu tanımlama şeklimiz olduğu konusunda hem fikir olduğumuzu düşünüyorum.
“Eğer sıfır (yokluk) olmasaydı, matematik olmazdı” sizce de muhteşem anlamlar barındıran derin bir düşünce değil mi?
Mesela farklı bir örnek daha vermek istiyorum. Hindistan’da nirvana öğretisinden çıkan hiçliğin matematiğe yansıdığını ve bu yansımanın sonucunda sıfırın oluştuğu düşüncesi de doğu felsefesinde önemli bir yer tutar. Nirvana yani en iyiye ulaşmak ve tam tersi olan hiçlik. Bence inanılmaz bir bakış açısı
Bazen hayatımızda ‘Bu durum koca bir hiçlik’ gibi cümleler duyuyoruz, şahsen ben çok duydum. Aslında o anda bu durum koca bir sıfır mı demek istiyorlar acaba? Hiçlik yani aslında hiç olma durumu sıfırda olmak olabilir mi? Ben kendi tanımlamalarımız ile sıfıra yeni bir boyut katabileceğimizi ve bunun sağlanabileceğini düşünüyorum.
Şimdi ise üçüncü konu başlığımız olan kara deliği konumuza dahil etmek ve konuştuğumuz her şeyi tek bir odak noktasına bağlamak istiyorum.
Sıfır, hiçlik ve kara delik…
Şimdiye kadar yazımızda sıfır ve hiçlik hakkında konuştuk, bundan önceki yazımda ise ben uzun uzun kara delikler ve matematik üzerine konuşmuştum. Şimdi ise bunları birbirine bağlamak ve hangi sonuca ulaştığımızı beraber analiz etmek kalıyor bize. Hazırsanız asıl ilgi çekici sorumuz ile geliyorum.
Sizce sıfır bir karadelik olabilir mi?
Ne alaka ya da gerçekten olabilir mi dediğinizi duyar gibiyim. Hadi bu soruyu beraber inceleyerek devam edelim yolumuza, önce birkaç basit örnek vererek sizin de bilgileriniz ışığında yol almak istiyorum. Sıfıra hatırladığınız üzere kendi tanımlamalarımız ile hiçlik demiştik. Peki çarpma işleminde sıfırın tanımı neydi? Yutan eleman dediğinize emin bir şekilde yoluma devam ediyorum, her şeyi yutan ve yok eden bir sıfır tanımı, bilimde her şeyi yok eden ya da yutan bir madde tanımı. Sanırım sizde biraz bağlantı kurdunuz ama yine de şu cümlede kafamızdan gitmiyordur;
‘Sadece çarpma işlemine göre yutan eleman’ peki ben de bu soruya ithafen şunu söylemek istiyorum, nereden biliyorsunuz? Sıfırı ya da karadelikleri ne kadar tanıyorsunuz ya da samimiyetle ne kadar tanıyoruz diyelim. Hangi matematiksel uzayda ya da normal uzay veya galakside nasıl durumlar olduğu kesin olarak biliniyor mu? Hayır tabi ki…
Sanırım istediğim sonuca ve vermek istediğim asıl noktaya ulaşmak üzereyiz. Bence bol bol düşündüğümüz ve bilgilerimizi birleştirdiğimiz bir sohbet oldu. Peki sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Sence sıfır farklı uzaylar ( Matematiksel uzaylar vb.) ve farklı tanımlamalar ile yeni boyutlar kazanabilir mi? Kara delik kavramı ile benzer mi?
Kara delik gizemini hala koruyan bilimsel bir keşif, belki de keşfedildikçe daha da gizemli olan demek daha doğru sanırım. Peki biz sıfırı ne kadar tanıyoruz, ne kadar keşfettik? Ne anlamlar yükledik ya da ne tanımlarla yolumuzu bulmaya çalıştık. Sizce de sıfır, kara delikler gibi keşfedildikçe daha da gizemli bir hale gelmiyor mu?
Görüşlerinizi ilgili mail adresleri üzerinden bekliyorum. Sonra ki yazımda görüşmek üzere, bilim ile kalın özellikle de matematik bilimi ile…
Yeliz BAYSAL
[1]Kaplan, Robert. (2000). The Nothing That Is: A Natural History of Zero. Oxford: Oxford University Press.
[2] Matson, John (21 Ağustos 2009). "The Origin of Zero". Scientific American.
[3] Kaplan, Robert. (2000). The Nothing That Is: A Natural History of Zero. Oxford: Oxford University Press.
[4] Banerjee; Reina. Modern School Mathematics Book - 7 Orient Blackswan.
[5] MEB Yayınları 9. Sınıf Matematik Ders Kitabı (2022-2023)
[6] Felsefe Terimleri Sözlüğü, Bedia Akarsu, İnkılap Yayınları.
[7] Sartre, J.P. (2009). Varlık ve Hiçlik. Çev.Turhan Ilgaz, Gaye Çankaya Eksen. İstanbul: İthaki Yay.
[8] Baysal Yeliz, Kara Delikler ve Matematik, (cozumunparcasiyiz.org)
4 notes · View notes
belkidebirharfimben · 1 month
Text
Yokolduğun gibi görün, göründüğün gibi yokol
"Hem yazılan eserler, risaleler, ekseriyet-i mutlakası, hariçten hiçbir sebep gelmeyerek, ruhumdan tevellüt eden bir hâcete binaen, âni ve def'î olarak ihsan edilmiş. Sonra bazı dostlarıma gösterdiğim vakit demişler: Şu zamanın yaralarına devadır." 28. Mektup'tan.
Nasıl başlamalı? Yörüngesiz gezegenler gibiydim arkadaşım. Bilmediğim adresleri arıyordum biteviye. 'Oturmamış' çok şey vardı. Oturmamış. Yani huzursuz. Hem içimde hem dışımda. Tutamıyordum. Tutunamıyordum. Kalmıyordu. Kalamıyordum. Boşluktaydım. Hatta bizzat boşluktum. Oluş namına şahitliğimden geçen her ne varsa yutuyordum. Eh, evet, havadakilere yer ararken kırk yaşıma geldim. Kabul etmeli artık: Nihayet kendime bile yer bulamadım. Dışımdakileri boşvermeye meylettim sonra. Değişmeyecekleri bir ölçüde zâhir oldu sanki. Belki bu zuhuratta tembelliğimin de hissesi vardı. Her neyse. Bilemem. Dosya kapandı. Yapacak birşey yoktu. Pes ettim. Gençlikle beraber göğsümüzün ateşi de sönüyor. İnsan kendini daha bir akıntıya bırakıyor. Hayat Allah'tan olduğu gibi kalma arzusu da Allah'tan. Dışarıda pes etmemle içim daha ziyade meşgalem oldu. Üzerime düşünmeyi beğendim. Yarışsız bir iş. En sevdiğin tatlıyı küçük ısırıklarla tüketmek gibiydi tefekkür. Acelesizdi. Kimse sıkıştırmıyordu. Dışarısı öyle mi a? Hiç değil. Eskiden de düşünmez değildim ya, iş gibi düşünmek başka şey. Yazınca da altın misali birikiyor. Dallanıyor. Çoğalıyor. Başka ülkelerde geçmese de değerdir yani.
Buradaki her zafer dışarıdakinden daha az kalıcı. Onu söyleyeyim. Sonra 'demedi' denmesin. Sık sık başa döndüğünüzü düşünebilirsiniz. Tamam. Yağma yok. Bıkmayacaksınız. Durmayacaksınız. Kanmayacaksınız. İçimizin sarayları bize görünmezdirler. Görünürlerse gidilmezdirler. 'Var' deseniz yokturlar. 'Yok' deseniz vardırlar. Dizemediğinizi düşündüğünüz o tuğlalar zamanla ayağınızın altında zemin tutacaklar. Yükseleceksiniz. İster istemez yükseleceksiniz. Aşağısı yok artık. Öncenizi unutun. Yaraları bile insanın hazinesi sayılacak. Aczi ile güçlenecek. Fakrı ile fahredecek. Zıtlar zıtlarını besleyecek. Onları kaşırken, kanatırken hatta, devalar üreteceksiniz. Öyle deme arkadaşım. Onlar sadece senin devaların olmayabiliyor. Başkaları da şifalanıyor. Bir işe yaramış oluyorsun. Bir işe yaramak hayatı 'hayat' yapan şey. Hikmet hayatın hayatıdır. Edasıdır. Özüdür. Somutlaştırman gerek. Devalar somutlaşmalı. Yarımlıkta tamamlıktan ziyade bir yan var. Yarımlar tamamlanmak ister. Yarımlıkta gayret vardır, arayış vardır, açlık vardır. Mağlubiyet bazen galibiyetin ta kendisi. Kime mağlup olduğuna bağlı olarak tabii. Senden hayırlısına mağlubiyet galibiyettir. Ziyade olabilmeye imkan sağlar. Dolayısıyla Allah'a mağlup olmak en büyük zaferdir. Kat'an elini korkak alıştırmayacaksın bu makamda.
Mürşidim bir yerde diyor ki: "Müzakere hak için olduğuna delil şudur ki: Eğer hak, muarızın elinde zâhir olsa, müteessir olmasın, belki memnun olsun. Çünkü bilmediği şeyi öğrendi. Eğer kendi elinde zâhir olsa, fazla birşey öğrenmedi, belki gurura düşmek ihtimali var..." İçimizin mühendisliği de işte bu yasaya bağlıdır arkadaşım. Yıkıntısını anladıkça yapılır insan. İddialarından soyundukça giydirilir. Hiç olmak, zaten hiç olan için, birşey olmaya başlamanın başlangıcıdır. Eğer bir karadeliksem şânım yıldızlar gibi yürümeyecektir elbette. Kendime başka bir şân ararım. Onlar parlayarak şânlarını yürütürler. Ben yutarak yükselirim. Karanlığım. Kararırım. Karanlığımla gösteririm. Tavşanla yarışan kaplumbağadan daha eblehtir yıldızla yarışan karadelik. Hiçin varlıkta yarışması yenilgisini tekrarlamaktan başka ne netice verir? Taş uçmakta bulutu geçebilir mi? Birşey bilmeden önce haddini bileceksin. Had demek sınır demek. Sınırlarını bil ki bilgi de sende ne olacağını bilsin. Varolmak mı istiyorsun? O zaman yokol. Gerileyebildiğin kadar gerile bakalım. Belki de senin varlığın böyle bir yokluktan yeşerecektir. Evet. Muhakkak. Kaldıramamak liyakatinle ilgili bir sorun olabilir. Belki yükünün taşınmamakta suçu yoktur.
İşte sözüm yine mürşidimin sözüne dolanıyor: "Kendine, vücuduna ve enaniyetine dayansan, yıldızböceği gibi olursun. Eğer sen fâni vücudunu, o vücudu sana veren Hâlıkın yolunda feda etsen, balarısı gibi olursun, hadsiz bir nur-u vücut bulursun. Hem feda et. Çünkü şu vücut sende vedia ve emanettir. Hem Onun mülküdür, hem O vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerek fena et, feda et, ta bekà bulsun. Çünkü nefy-i nefy ispattır. Yani, yok yok ise, o vardır. Yok, yok olsa, var olur."
Yokun yokken varolması fıtratını doğrulamasından geçiyor. Yaraları kaşımak, hatta kanatmak, varlıklarını kabul etmeyi barındırıyor. İnkârın götürdüğü hiçbir cennet yok. Biz Allah'ın bizi yarattığı gibiyiz. Bize buyurduğu gibiyiz. Başkası olmayacağız. Olamayacağız. 'La ilahe illallah' dediğimizde burnu sürtülen ilk şey Lat, Menat, Uzza vs. değil arkadaşım. İnsan enaniyet putunun burnunu sürtüyor ilk. Allah'tan başka ilah yoksa sen de ilah değilsin. Bitti. İlah gibi altlarına girdiğin iddiaların tamamı boşa düşmektedir. Düşmelerini farkettiysen ne mutlu. İşte fazlından yaralar sahibi kıldı seni. Yaratıldığını bildiğin anda yaratanın sen olmadığını da bildin. Yârinle aranızda yarlar var. Şimdi geriye iki vazife kalıyor: 1) Seni yaratanı tanıyacaksın. 2) Yaratılmışlığı tanıyacaksın. Pozisyonları kabulleneceksin. Çok aşağıda yerler seçiyorsun gibi görünebilir nefsine, kanma, o bir yumurcaktır. Oynarken hayallenir. Sonra kendisi de inanır. Fakat 'mış gibi'lerin artık kurtarmadığının farkındasın. Peki, öyleyse, 'olduğun gibi görünmek' ile 'göründüğün gibi olmak' arasına şunu da bir sıkıştırıver arkadaşım:
"Yokolduğun gibi görün, göründüğün gibi yokol."
0 notes
iahaber · 3 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI Samanyolu’nda ‘gizemli’ nesne keşfedildi: Benzersiz niteliklere sahip! https://bbcturk.com/samanyolunda-gizemli-nesne-kesfedildi-benzersiz-niteliklere-sahip/35228/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr www.bbcturk.com https://iahaber.com
0 notes
crazymiraclewasteland · 6 months
Text
Tumblr media
Olaylar karşısında hissizleşmek yavaşça kendini kaybetmek amacını unutmak ve idealsiz yaşamak hayat enerjini yitirmek...
0 notes
uzaydayizcom · 9 months
Text
Karadelik Nedir? - Uzaydayiz.com
💯Karadelik, yüksek kütleli bir yıldızın çökmesi sonucu oluşan ve yoğunluğunun sonsuzluğa yaklaştığı bir kozmik nesnedir. Karadelikler, yoğunluğu o kadar büyük olan nesnelerdir ki, ışık dahil her şeyi yutarlar ve dolayısıyla çevrelerindeki maddeyi çekmektedirler.
Karadelikler, merkezlerindeki kütlelerine bağlı olarak, “stellar” veya “süper kütleli” olarak sınıflandırılır. Stellar karadelikler, genellikle yıldızların en az 3 ila 20 katı kütleye sahipken, süper kütleli karadelikler, milyarlarca güneş kütlesine kadar çıkabilen devasa nesnelerdir.
🚀Yazının tamamına ulaşmak için link biyografide!
📍Daha fazlası için takip etmeyi unutmayın. @uzaydayizcom
#uzay #uzaydayizcom #uzaydayiz #uzaybilimi #karadelik
1 note · View note
eerie7-blog · 11 months
Text
Yaşadığımız Galaksi
Samanyolu Galaksisi, Dünya'nın yer aldığı galaksidir. Galaksi, yıldızlar, gezegenler, gaz ve toz bulutları, kara delikler ve diğer asteroitler gibi çeşitli gök cisimlerinden oluşan devasa bir yapıdır. Samanyolu, yaklaşık 100 ila 400 milyar arasında yıldızı içerdiği düşünülen sarmal bir galaksidir.
Samanyolu, çapı yaklaşık 100.000 ışık yılı olan büyük bir disk şeklindedir. Galaksinin merkezinde, muhtemelen süper kütleli bir kara delik olan Sagittarius A* bulunur. Samanyolu, yıldızlardan oluşan spiral kolları ve merkezden yayılan çubuk şeklindeki bir yapıya sahiptir. Ayrıca galaksi, yıldızlararası gaz ve tozla dolu bölgeleri içeren karanlık bulutlara ve parlak açık yıldız kümelerine de ev sahipliği yapar.
Samanyolu Galaksisi'nin etrafında dönen Güneş Sistemi, bu galaksinin dış kollarından birinde yer alır. Dünya, Güneş etrafındaki yörüngesi boyunca galaksinin içinde hareket ederken, bizim gözlemlediğimiz gökyüzünde Samanyolu'nun bazı kısımlarını görürüz. Ancak galaksinin tamamını gözlemlemek, yerçekimi etkileri ve gökyüzündeki diğer ışık kirliliği nedeniyle zordur.
Samanyolu Galaksisi, evrenin geniş çaplı yapısı içinde oldukça önemli bir bileşendir. Galaktik yapılar, yıldız oluşumu, evrim ve kara delikler gibi kozmolojik olaylar hakkında bilimsel çalışmaların yapıldığı bir konu alanıdır.
0 notes
Text
En Yakın Kara Delik Keşfedildi
En Yakın Kara Delik Keşfedildi
En Yakın Kara Delik Keşfedildi Yıldızsal ara delikler, çok yoğun kütleli yıldızların ömürlerinin sonunda devasa bir patlama olan süpernova sonucunda meydana gelirler. Samanyolu’nda tahmini 100 milyondan fazla yıldızsal kara delik olduğu düşünülüyor. Buna karşın günümüze kadar yalnız bir kaç düzinesi keşfedilebildi. NSF’nin NOIRLab tarafından işletilen Uluslararası İkizler Gözlemevi’ni kullanan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hayrulvarisin · 2 years
Photo
Tumblr media
Evren dokusu bilgiden oluşmuş olabilir. Gerçekliğin temel içeriğinin de 0-1, var yok gibi ikili bilgiden oluşup oluşmadığından şüphelenen bilim insanları evren üzerine düşünmede kara deliklerin radikal bir yol sunacağını düşünüyor. Kuantum parçacıklar yok olabilir ancak biz her zaman bilgiye dayanırız; soru sorduğumuzda gelen cevaba. "Tekillik denen bir özelliğe sahip olan kuantum mekaniği bilginin parçalanamayacağını garanti eder. Ancak Stephen Hawking kara delik buharlaştıkça bilginin yıkılabileceğini hesaplayarak bir paradoks yarattı. Yer çekimi ve kuantum mekaniği arasında bilginin yıkılması konusu kaynaklı bir gerilim mevcut. Fizikçiler Wheeler in "yer çekiminin kuantum doğası" tezinin bunu çözüp çözemeyeceğini merak ediyor. Einstein in görelilik teorisi yer çekimi ile uzay-zamanın dokusunu yerçekim kuvvetini kozmosun kavisli çevresine düşen objelerle "bir"ledi. Ancak kuantum teorisi bu kavisi parçacık ve alan diliyle anlatmada güçlük çekiyor. Bu çekişme uzayı deforme eden yerçekiminin daha temel olduğu, kuantum doğasının görülmez olamayacağı kara delikte tam olarak sergileniyor. Siz bir objeyi uzay olmadan evren içinde A noktasından B noktasına götürebilir misiniz? Eğer iki bölgenin uzaydaki hacmi birbirine bağlıysa iki boyutlu dünya sınırlarında bu iki bölge kuantum dolanıklığı ile birbirine bağlıdır. Bu da birbirleri hakkında bilgiye sahip oldukları anlamına gelir. Birini ölçmeniz diğeri hakkında bilgi verir; bu da 0-1 ikili sisteminin farkındalığıyla güzel bir fikir verir. Atın eyeri gibi kıvrılan evren kendisinden daha düşük boyutsal sınırlarına matematiksel olarak eşittir. Bu hayali dünyada içeriyi işaret eden her şey sanaldır, aynı hologram görüntüsü gibi. Evrende bir yerden bir yere gidebilme becerisi kuantum dolanıklığı olarak da bilinen iki boyutlu sınır üzerindeki parçacıklarının birbiriyle bağlantısından gelir. Yani evrenin iki boyutlu sınırındaki bir bilgi içerideki hacimsel yapıyı harekete geçirir. https://www.quantamagazine.org/pondering-the-bits-that-build-space-time-and-brains-20220420/ #quantum #kuantum #bite #karadelik #blackholes #kuantumdolanıklık #bits #spacetime #space #time #2d #universe #data stephanhawking #tekillik (Uskumruköy, Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/Cd3obJ2Mg3X/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
belkidebirharfimben · 6 months
Text
Sen asla tek kişi değilsin
Önce nefsimle konuşmalıyım. O bendeki senden bir nümunedir. Sana anlatacağımın kulağıdır. Senden dinleyeceğimin dilidir. Sendeki bene ulaşmak istiyorsam bunu yapmalıyım. İnsanız. Hamız. Karanlığız. Âdemiz. Havvayız. Benzer yaralara sahibiz. Benzer dertlere düçârız. Cennetten düşmek nasıldır biliriz mesela. Biliriz bir meyveye bedel etmeyi herşeyi. Kandırılmak nasıl can yakar biliriz. Kaybetmek ne kadar kolay. Yeniden başlamak ne kadar mümkün. Yalnızlık ne kadar zor. Tevbe ne kadar tatlı. Umut ne kadar güzel. Pişmanlık ne kadar diri. Hasret ne kadar çok. İmtihan ne kadar acı. Kabil Habil'i öldürdüğünde biliriz. Ciğer de ciğeri yakar. Yakmadan yanmak nedir biliriz. Sevinçlerimizden çok kederlerimiz bizi kardeş kılıyor. Ne yüzden? Sevinmekte bencillik var çünkü. Ne de olsa leziz. İhlasına inanmak zordur. İhlasına inanılmayanın gerçekliğine inanmak da zordur. İçimizin gerçekliği bedel ister.
Ateş yakarsa kurbanın kabul olur. Fakat kederi kimse tekbaşına yemek istemez. Zakkumdur. İlla paylaşacağı damaklar arar. Omuzlar arar. Gözünün yaşını azaltmasa da yaşlı gözler arar. Kederin kardeşliği ihlaslıdır bu yüzden. Kötü gün yâreninin dostluğuna daha çok inanırsın. İyi gününde yanında olmak kolaydır. Niye olmasın? Neyi eksilir? Mutluluğu paylaşmak bilabedel mutluluktur. Paylaşanın da varlığına bir varlık katar. Kederi paylaşmak öyle midir ama? Ya, evet, hiç. Keder bize hiçliği hatırlattığı için kederdir. 'Hiç' paylaşılır mı hiç? Önce nefsimle konuşmalıyım bu yüzden. Hayatına ışık olacakların karanlığına da talip olması gerekiyor. Karanlığına bakıyorsa o ışığın oluyor. Işıksa karanlığını bulur zaten. Göğsü güneş olana herkes çiçeğini çevirir. Ya yanan bir karadelikse? O zaman... Ya o zaman?
Güneş karanlığımıza bakmaya cesaret ettiği için güneştir. Fakat güneşin ilk baktığı karanlık bizimkisi değildir. Güneş önce kendi karanlığına meydan okumuştur. Öyle bir meydan okumuştur ki, yanmıştır, nur kesilmiştir. Yanmadan nur kesilmek mümkün olmamıştır. Allah 'el-Nur' isminin de sahibidir. Şüphesiz, yangını da güneşin, ışığının ancak bahanesidir. Aynanın bahanesi güneşe karşı tutulmaksa güneşin bahanesi de karanlığına karşı tutulmaktır. Karanlığına karşı tutulmayı göze almışın nuru parlatılır. Kendini karanlıkta hissetmeyenin, karanlığını hissetmeyenin, karanlığı hissetmeyenin nuru yoktur. Özgürlüğünden korkmayanın Allah'ı olmaz.
Kalpler ancak Allah'ın zikriyle tatmin olur. Karadeliğinin büyüklüğüyle yüzleşmen lazım. Boşluğunu cehennem görmelisin. Ama önce 'boşluğun cehennemini' görmelisin. Boşluğun yanında cehennem bile boşluk değildir. Varlıktır. Hoşluktur. Ademe kıyasla vücuddur. Neticesinde vücudda kalan bir sonsuzluktur. Mekanlı olabilmek için sınırlar gerek. Tanrıyı öldürdüğünü sananlar çoğunluk kendini de öldürüyor. Neden? Düşmesi bitmiyor çünkü. Cennetinden düşmesi bitmiyor. Cehennemden kurtuluyor(!) gerçi. Fakat boşluğu büyüyor. Her ne ki sonsuzca geri dönmüyorsa boşluğadır. Boştur. Düşürür. Çeker. Anlamını bulamadığımız herşeyde bir karadeliğe çekiliyoruz. Sen de farketmişsindir hatıralarının karanlığına bakarken. İçimizin deliklerini ancak sonsuzluk kapatır. Tanrıyı öldürdüğünü sananlar umutlarındaki sonsuzluğu da öldürüyor. Hele sor bakalım: Kalplerini tatmin edecek başka zikirleri var mı?
Mâide sûresindeki o sır: "Kim bir cana kıymamış yahut yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de bir kimsenin hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibidir..." Şöyle bir yerden de yaklaşabiliyorum ben ona: Kendi hayatını kurtaramayan kimsenin hayatını kurtaramıyor. Nur kesilmeye niyetlenen yanmaya da niyetlenmeli. Ve niyetlenmeli ki kendisinde bir karanlık var. Acz var. Fakr var. Kusur var. Fanilik var. Sınır var. Körlük var. Günah var... Nefsiyle konuşmaya başlamalı. Karanlıklarını karanlık bilerek yüzleşmeli. Eğer muvaffak kılınırsa, yani ki basınçlanırsa, o zaman Rabbi nurundan bahşedecektir. Kendisine bulduğu deva, yaralarının benzerliğinden dolayı, cümlesine deva olacaktır. Fakat, arkadaşım, tersi de vardır: İnsan karanlığını çoğaltmaya yol öğrenirse onun da bütün insanlığa zararı dokunabilir. "Her kim de İslam'da kötü bir çığır açarsa, o kimseye açtığı çığırın günahı yükletildiği gibi, kendisinden sonra o yoldan gidenlerin de günahı yükletilir. Fakat günahlarından da hiçbir şey eksilmez..." buyuran Aleyhissalatuvesselam Efendimiz dikkatlerimizi bu yöne de çeviriyor.
Evet. Ya güneşiz ya karadelik. Ortası yok. İmtihan büyük. Nihayetinde en büyük yıldızlardı bir zamanlar karadelikler. Meleklerin hocasıydı bir zamanlar şeytan. Karanlığını unuttun mu yutuldun. Kaçmadın mı kapıldın. "Vücudunda adem, ademinde vücudu var."  Yine öyle buyuruyor ya kısa bir mealiyle Hak Teala: "O kimseler gibi olmayın ki, onlar Allah'ı unutunca, Allah da onlara kendilerini unutturmuştur." İşte, mürşidim de, belki bu sadedde diyor şöyle: "Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez." Kendini tek bulup da azlığına güvenme. Sen asla tek kişi değilsin.
0 notes
herzamanbulutluu · 2 months
Text
ben anlattım bu kez abla hala şöyleyim ama olsun😳🥹
34 notes · View notes
yasamaksarkisi · 2 years
Text
üzerimdeki gerginliği alacak olan şey ne bilmiyorum. duygularımı hafife almasam da kendi üstüme düşsem keşke. keşke dediğim ne çok şey var bazen. ya ben niye böyleyim demekten öteye gidemedim yıllardır allah beni de bildiği yapsın
6 notes · View notes
irtifuck · 1 month
Text
...
0 notes
Text
2022'de Rekor Kıran 5 Bilim Keşfi
2022’de Rekor Kıran 5 Bilim Keşfi
2022’de Rekor Kıran 5 Bilim Keşfi Her yıl onlarca yeni bilimsel rekorlar kırılıyor ve 2022’de bir istisna değildi. Bakteriyel bir dev, şaşırtıcı derecede hızlı bir süper bilgisayar ve yakındaki bir kara delik, yılın en dikkate değer bilimsel enleri arasında yer aldı. Borneo adasındaki bu insan iskeleti (belden aşağısı gösterilmiştir), sol bacağın kabaca 31.000 yıl önce kesildiğine dair kanıtlar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
arrestedlewis · 4 months
Text
kocaman bir dengesizliğin içinde dengede durmaya çalışıyorum. ya çok üzgünüm, ağlamaktan eşyaları parçalıyorum ya da çok mutluyum, gülmekten havalara uçuyorum. çok canlıyım çok ölüyüm, dakikanın dörtte biri kadar ikisi arasında döngüyüm. başkasının hayatını da yaşıyormuş kadar iki kat hayatta hissediyorum ama büyük ihtimalle hiç yaşamıyorum. yedi kat yerin dibindeyim. belki küçük bir hareket beni mutlu edebilir, belki o davranış beni intihara bile sürükleyebilir; bilmiyorum. en yüksekte olabilirim diplerde yaşıyorken, aynı zamanda dipte olabilirim yükseği yaşıyorken. pozitif düşünmemi söylerken bile görünmez hissettiriyor olabilirsiniz çünkü içimdekileri görmüyorsunuzdur zaten. ve en sonunda sevdiklerimi iterken buluyorum kendimi, bunu istemiyordum ki. durmak istiyorum, bunu çığlıklara anlatıyorum ve her şey daha da berbat. yapamazsın, duramazsın. karadelik gibi yutarım her şeyi, üstelik az önce itiyordum her şeyi ve hepsini. birinin sırtına yük olmaktan öteye gidemem belki de, belki de sevilmeyi bile haketmiyorum her şeyden önce. belki de en sevilecek kişiyimdir. herkesten güzelimdir her şeyden önce ve karanlığa dalmadan önce. her şeyi kontrol altına almaya çabaladıkça kayar ellerimden, şimdide olduğumu hatırlatmak için zarar veririm kendime ve hepsi boşa çıkar belki de. aynı döngünün içinde, kendimi bulduğum anda kaybolmuşumdur çoktan. hayatta olduğumu kanıtlamakla geçer zaman ve bunu haketmişimdir zaten, istemiyordum hatta. çivi gibi çakıldığım düşünceler beni bir anlık güvende hissettiriyor olabilir, sonrasında kabusun ortasına uyanıyorum ve yaslanacak bir kapım bile yok. her şey çok zor ve gerçek benimle karşılaşmanızı istemem ama işte buradayız. bu gerçek ben, karanlık, sevilmemeye inandırdığım, stabil olmayan ben. gerçekte kimim bilmiyorum aslında, şimdilerde bunun için çabalamıyorum da. nasıl olduğumu anlatmak zor ve büyük bir felaket gibi görünüyor olabilirim ama kimin umrunda, işte bu benim. yok etmeye alıştırılmış birisi, var olmaya çalışırken. bana ulaşmak çok zor, ben bile kendime el uzatamıyorum, karanlığın ortasında kamufle oluyorum. gerçek düşmanım hangisi, bu karanlık mı bilmiyorum. kendimi yok etmeye çalışıyorum sadece nasıl yapılır bilmiyorum. ama direniyorum. deniyorum, ölmekten başka seçenekleri ve ölmeyi. ben üç boyutlu muyum yoksa bir kağıt kadar ince ve görünmez miyim, bilmiyorum. bilmiyorum, belki de ruhtan öte hiçbir şey değilimdir. belki de hiçbir şeyi haketmiyorumdur. belki de artık ölmeliyimdir. bilmiyorum.
90 notes · View notes