Öncelikle Çanakkaleye çok büyük geçmiş olsun Rabbim bir an önce bu tür afetlerin bir an önce sonlanmasını nasip eylesin inşallah hiçbir eşimizin dostunuzun vatandaşımızın burnu bile kanamadan sağ Salim söndürülür yangınımız fakat şunu hiç üzerimize konduramıyoruz neden
bu ormanlar hayvanlar koyler
yaniyor ben de dahil bu tür olayları kıyamet alametleri olabileceği çünkü artık bizler gerçekten yöremizi töremizi örfümüzü adetimizi tamamen unuttuk ve hatta ve hatta anamız da babamıza dahi unuttuk sokaklara bile terk ettiklerimiz var onun için Rabbim hepimize doğru yoldan ayırmasın doğru yola dönmemizi nasip eylesin tekrar geçmiş olsun inşallah afiyetlerimizin bir an önce sonlanmasını nasip eylesin amin
Şubat ayını sevmiyorum. Sevgilimin doğduğu ay olması dışında tek bir güzel yanı yok. Benim için Şubat hep sızı, hep yas demekti yıllardır. Deprem yaşanması Şubat'ı hepimiz için yas ayı yaptı...
Bu sene de Şubat gelir gelmez kötü haber aldık ailecek. 3 Şubatta en küçük yeğenimin sünneti vardı. 2 Şubat günü en büyük yeğenim kardeşi için memleketine gelirken kaza geçirdi. Yazarken bile kalbim sıkışıyor, nefes almakta güçlük çekiyorum. Sabah bana mesaj yazmıştı kısa bir konuşma yapmıştık, erkek arkadaşıyla geliyordu herkesle tanışacaktı hepimiz heyecanla bekliyorduk onları. Saatler sonra bir telefon "Kaza geçirmişler" Detayları anlatmak istemiyorum araç kullanılacak halde değil, "mucize olmuş" denen cinsten bir kaza. Sünnet evi yas evine dönebilirdi... Çok uzun zamandır görmediğim ve çok özlediğim yeğenimi artık göremeyebilirdim... Bu mesajlaşma son konuşmamız olabilirdi... Aylar önce istediği kitabı ona veremeyebilirdim... Aman allahım!! Neler yaşadık, abim onları alıp eve getirene kadar nasıl dokuz doğurduk. İki gün boyunca hem ağladık hem güldük, duygudan duyguya geçişler yaşadık. O sünneti yaptık ama nasıl yaptık... Şükürler olsun ki ikisi de burnu bile kanamadan çıktı araçtan.
Hepimiz bir kez daha birbirimizin kıymetini anladık. Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi de... Birlikte geçirdiğimiz günlerin ne kadar kıymetli olduğunu anladık. 2024 Şubat'ı böyle geldi. Günlerdir yaşadıklarımı sindirmeye çalışıyorum. Şimdi ben neyi dert edip kafama takabilirim. Ölümün her an ensemizde olduğu, vaktimizin sınırlı olduğu bu hayatta elimde olanlara şükretmek varken olmayanlara üzülmekle geçirirsem günlerimi heba etmiş olmaz mıyım? Tam şuan kendimi dünyanın en zengin insanı hissediyorum. Kardeşlerimle paranın, pulun, eşyanın, dünyalık şeylerin aramıza giremeyeceği görünmez bir bağımız var. Birimizin başı sıkışınca birbirimizin yanına koşup gelmemiz var. Başka birşey istemem.
Sevmek bir sorumluluktu. Öğrendiğim kalıplarla değil, seni, en güzel hâlde sevebilmek istedim. Birlikte ama iç içe değil, çok ama aşırı değil, kana kana ama kanamadan, kanatmadan, göre göre göremez olmadan.
Hiç kanamadan da kalbini ellerine alırmış insan hiç kanamazmış ama kan ağlarmış, bilmezdim. Hiç gözyaşı dökmeden de ağlarmış insan yaşlar yanaklarından değil de içeriğinin bir tutam papatya düşmemiş bahçesine bakan nacizane penceresinin camından süzülürmüş, bilmezdim. Hiç ağzını açmadan da buğulu sessizliğin içinde çığlık çığlığa haykırırmış insan sükutu bakanları mest kendini es edermiş, bilmezdim. Mutluluğun zerresinden nasibini almadan da gülermiş insan hep bakarlarmış yüzünde aşina oldukları tebessüme ama hiç görmezlermiş altında yatan ıstırabı, bilmezdim.
En güzel yerinde bitti işte..
Seni, ülkeni gezip tanımadan,
Yudum yudum tadıp, alışmadan.
Yolun sonuna varmadan,
Hâyâl kırıklıklarına basıp, kanamadan,
Bir masal tadında, uzamadan.
En güzel yerinde bitti işte.
En güzel yerinde...
Nasıl gidiyo orada hayat ? durumun nasıl nerede yatıp kalkıyorsun ne yiyip içiyorsun ?
iyi değilim, iyi gitmiyor, iştah şu durumda pek olmuyo ailem sağ ben iyiyim o depremi 2 kez yaşamama rağmen burnum kanamadan çıktım o evden buna şükrediyorum. Enkaz altında binlerce insan var ve bunun acısı her şeyin üstünde.
Daha önce, hani hiçbirşey bilmediğim zamanlarda ne kadar mutlu olduğumu düşündüm.
Betimleme yapmadan, hiçbirşeyi sorgulamadan, kendi kendime konuşmadan önce. Günleri kendi içinde tekrar tekrar yaşamadan, yaşadığımı hatırlamak İçin yaralarımı kanatmadan, hayal ile gerçeği ayırt etmek için bile tırnaklarımı duvara sürtmeden, kanatmadan, kanamadan, rüyada gibi yaşamayı hayal ederek, gece uyurken yalnızlığıma değil çocukluğuma sarılarak, güldüğüm içten ve çıkarsız güldüğüm anları anarak, çocukluk aşklarını hatırlamaya, gözlerindeki o utangaç bakışı tekrar tekrar hatırlayarak uykuya daldığım, o hemen biten geceleri düşündüm.
Uzun cümleler kurmadığım, anlaşılmak için çırpınmadığım, küsünce hemen barıştığım, hayata kocaman sarıldığım günleri.