Tumgik
#hayat bayat
lemonsherbett · 2 years
Text
Kafamda simgenin ben bazen şarkısı çalıyor
2 notes · View notes
stamboga · 1 year
Text
ALLAH için bugün ne yaptın!!!...
büğün ALLAH için ne yaptın demişti twitinde bildirim aldığım bildirime tıklayınca bu twit kullanım dışı gözüken biri
sanane demiştim o an
sabah 11 de çöp atmaya sokağın köşesine gidip te çöp konteynerinde çöpten çok ekmek dolu (8) torbalar görünce torbaları alıp Apartmanın karşısında ki boş arsaya dizdim tek tek torbalardaki ekmekleri kuruluk ve bayatlık durumuna göre tek tek avuçlarımın arasında yerde düz bir çizgi tepe şeklinde öfeledim öfelenemeyecek olanları ıslatııp öfeledim saat 12:30 da işim bitince apartmanın girişinde basamağa tabure koyup oturdum , ya şekür seyrine daldım. Serçesi kumrusu güvercini kargası yavru kargaları hep beraber , insanoğlunun çöpe atarak rızkını haram israf edenlerden yazık günah nimet çöpe atılır mı hasbunallahu ve ni'mel vekil diyen ben Süleyman TAMBOĞA 'nın hazırlamış olduğu sofrada kavga etmeden buluşmasını ve bu sefer köpek ve kediler de dahil diğer hiçbir canlının kuşlara pike yapmadığını ezan sesini duyana kadar ya şekür bin şükür huzuru ile seyrettim. ELHAMDÜLİLLAHİRABBİLALEMİN. 📿🤲🏽🍀😇🧿🦉🕊🦜👳🏽‍♂️
0 notes
sumeyyeberraa · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Derdin ölçütü neydi sahi?
Kaç insan öldürünce zalim, kaç kitap okuyunca alim, kaç kilometre yol gidince seyyah, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin olurdu ki insan?
Kaç olunca çok, kaçta kalınca azdı rakamlar?
Neye göre, kime göreydi ölçüt?
Aynı su değil miydi, patatesi yumuşatırken yumurtayı sertleştiren?
Neydi ki bizi üç günlük dünyada kalp kırmaya yönelten sebepler?
Derdin ölçütü neydi sahi?
Ekmeği bayat olanın yanında pırlantası küçük olanın da derdi dert miydi gerçekten?
Tüm bunlara verilecek cevap, bir tebessümden ibaret olamaz mı peki?
Hayat kısa, gidilecek yol uzun.
82 notes · View notes
empaymiss · 24 days
Text
yeni bir hayat gerisi bayat
33 notes · View notes
endergelisenataklar · 4 months
Text
marksizm. troçkist. oportünist. yolsuzluk. adaletsizlik. ataerkil toplum. kadını hedef alan cinsiyetçi küfür. feminizm. sömürge. eroin. yeter. sikeyim. göğsüm ağrıyor. dünyaya paslı bir pencereden bakıyorum. hoşuma gidiyor. kırmızı kahverengi defterin sahibi öleli oluyor bir yirmi yedi yıl kadar. bu hoşuma gitmiyor. hayat komik bir şey. tanrı gizemli bir adam. polisiye hayatların romantik ve kimliksiz suçluları. şehir sesimi duymuyor. ciğerlerim patlak. ece ayhan'ı hep ‘coğrafyacı’ olarak düşlerim. kendimi çok özlüyorum. eskiden allah'ı severdim. ölüm alt komşum. camın önündeki saksıda beddualar yetiştiriyorum. amerikalı bir obez piç kurusu gibi. hızla yağlanıyor karaciğerim. masalları arabayla dondurma satmaya gelen adam götürdü. sembolizm. oturup masal da yazmak isterdim. ama. ama gitmeliyim. yolum uzun. vaktim kısa. saatim geride. sarıldıkça açıldı yaram. öp geçmesin. elimdeki ekmeğin bile düşüyor içinden, peynir. mutluluk. ıska geçti. bir keresinde. sana güller falan yazabilirdim. takım elbiseli, yakışıklı cesetler. yakasında karanfiller olan. enzimlerim besinleri baltayla parçalıyor. katil. heves yok. nefes almaya dahi. 'heves yetersizliği’ yazın. raporuma. meteorolojiden kaçabilmiş, beklenmedik bir yağmur gibi. her şey. sahi yağmur ne kadar güzel. oysa bir peygamber mucizesi olabilirmiş. bedava yağmasaymış eğer. bir çiy tanesi. belki. sabaha karşı düşer gibi yaprağın üstünden. insan falan. belki düşer dünyadan. hatırlıyorum. sarhoşluğumu oysa ki. o kustuğum kaldırımda. uzatmadığın o eli hatırlar gibi. krallar topallayarak gidiyordu. yağmur. oradaydı. kasım da. o da oradaydı. martısız bir gökyüzü. gri. alnıma damlar gibi. hayatına sızmak. birinin. gizli gizli. lawrance aslında britanyalıdır. yine o şarkı. kalbim çatırdıyor. göğsüm çökecek. eski ve tahta bir binanın çatısı. kimliğimi yaktığım gün geldi aklıma. ne gündü! terk edilmiştim. ağlıyor. ağlıyor. ağlıyor. başka bir bok bildiğim yok. Akıl hastaneleri ve bahçeler. güzel. bağır: ben büyük bir orospu çocuğuyum. insanım. çünkü. bakmaz kimse dönüp. tanrı bile. manyaksındır çünkü. kafayı bayat ekmek ve varoluşla yemiş. şiir. okuyamam. beceriksizim. yazmayı? denedim. balıklar koşamaz ki. oku. yarrak gibi aşk hikayeleri. çamurdan daha ucuz. bütün güzel hikayeler. gitti. seber'le. yok gibiyim. gibisin. gibiler. sabahları erkenden boşalıyorum. kafka diye bir kalp kırıklığı tanıyorum. tütün. hüzün mamülü. kurbağayı öpme. dudağın yara olur. kalbin gibi. kuş, küsemez gökyüzüne. yaşım: otuz. amacım: yok. düşürdüm. kendim gibi. hep aynı şarkı çalıyor. göğsümdeki güvercin. çarptı kafasını. öldü. yeter. sikeyim. göğsüm ağrıyor.
22 notes · View notes
istanbul7tepe · 21 days
Text
Tumblr media
“Derdin ölçütü neydi sahi…?!
Kaç insan ö*ldürünce z*alim,
kaç kitap okuyunca alim,
kaç kilometre yol gidince seyyah,
kaç diyar görünce gezgin,
kaç hezimetten sonra bezgin olurdu ki insan ?
Kaç olunca çok;
kaçta kalınca azdı rakamlar ?
Neye göre, kime göreydi ölçüt ?
Aynı su değil miydi, patatesi yumuşatırken,
yumurtayı sertleştiren ?
Neydi ki bizi üç günlük dünyada kalp kırmaya yönelten sebepler ?
Derdin ölçütü neydi sahi ?
Ekmeği bayat olanın yanında pırlantası küçük olanın da derdi dert miydi gerçekten ?
Tüm bunlara verilecek cevap,
bir tebessümden ibaret olamaz mı peki ?
Hayat kısa, gidilecek yol uzun...
Rabbim, dualarımızın kabulüne engel olan tüm günahlarımızı bağışlasın...”
Aminn...🤲
11 notes · View notes
baybaykus · 23 hours
Text
Bir gün bir huzurevi açacağım ve bütün çılgın dedeleri nineleri orada toplayacağım. Ömrümüz sıkıntılı geçti ama ölüme yakın çılgınlar gibi eğleneceğiz arkadaşlar..
Bir belgeselde "Annemin öldüğünü teyzemden bir tabak daha patates kızartması istemeye utanınca anladım.." diyordu. Bir evde anne varsa önce bayat ekmek yenir ama bir evde anne yoksa taze ekmek de bayat gelir..
Toplu taşımalarda; yaşlılara, gâzilere, hasta ve hamilelere yer veren. İhtiyarlarının ağır yüklerini kapıp evlerine götüren. Alkış değil, duâ almayı bilen. Hasta komşusuna bir tas çorba götüren; siyâseten değil, kalbiyle hâl hatır soran. İri lâflar etmeyen, ama muhakkak eyleyen, Ezan okunurken eve çağrılan çocuklarıydık yeryüzünün hem müziği kapatan bir mezarlık yanından geçince de, bir Fâtihâ okuyan. Yere düşen bir ekmek parçasını öpüp başına götüren hem yere ve çöpe düşürmeyen. Ekmeği ve suyu, dâimâ aziz bilen “Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi..
Yiten bu işte..”
"Çocukluk, gecenin bir yarısı tuvaletten odana koşarken kimsenin seni yemediğine sevinmekti." /artık o eski naif insanlar birer birer elini eteğini çekmekte duygusal zarifliğin kaybolduğu dünyadan..
Ninelerim ve dedelerim’le hep birlikte yaşadık o dönemde yaşayanların o naif ve hoşgörülü halleri’ni maalesef şimdi görmek mümkün değil şimdi herkes okumuş tahsili mevki sahibi olmuş ama bir tebessüm etmeyi bir merhabayı unutmuş eve bir misafir gelmesin diye aile bağlarını koparan insanlar var,bunu görmekte insanı kahrediyor bunu duzeltmekte çok uzun zaman alacak önce bir nesili anne baba olabilmeleri için eğitmek gerekiyorki onlardan yetişen çocuklar belli değerlerle yetistikleri için üçüncü nesil ancak düzelir diye düşünüyorum ve terbiye‘nin görgünün temelinin ailede başlar..topluca yozlastık allah sonumuzu Hayır etsin inşallah..
Eskiden her şey daha güzeldi düşüncemi o günleri yazarak daha bir anlamlı hale getiriyorum. Ne değerli günlerdi.. "Güzel olan ne çok şey kaybettik. Sokakta oyunları, vefalı komşuları ve yaraya merhem olan o eski insanları."
Yaşlı insanların yaşamak uğruna çektiği sıkıntıları görüp de hala bir şeylerden dolayı kibirlenmek ne büyük ayıp, çok vaktimizin olmadığını anlayabilmek asıl mesele..
Siyah beyaz da olsa televizyonla ilk tanıştığımız günlerde 1-2 saat yapılan yayını izlemek için nöbet tuttuğumuz, misafir çocukları kurcalamasın diye önüne barikatlar kurduğumuz, kapalı olduğunda üzerine dantel örtüğümüz o günler…
Ahh o günler!
Daha mı mutluyduk? sanki..
Aslında Güzel olan o günler değildi, güzel olan biz idik, çoçuktuk oyun ve hayal idi sadece hayat. Büyüyorduk heyecan ile şimdi büyümüyoruz yaşlanıyoruz..
Yaşlılık; ne saçın ağarması, ne de belin bükülmesidir, gayesi biten ve ümidi sönen herkes yaşlıdır..
Sadece yaşlanınca fark edilen bir şey var: İnsan artık yaşlı biri olduğunun bilincine varmıyor. Ağrılar sızılar tamam, ama zihnen kendini hala genç sanıyorsun. Bu iyi bir şey herhalde..
Yaşlanmak berbat bir şey, "yaş almak" falan deyip yumuşatmaya hiç gerek yok 😁 alıntı
Tumblr media
5 notes · View notes
milenadannmektuplar · 7 months
Text
Üstüme üstüme geliyor hayat, sabrımı sınıyor
Yaptığı şakalar artık bayat, hep başa sarıyor
Bazen çok dayanılmaz olabiliyor, sorduğu sorular
Kısmen bir şeyleri alıp götürüyor, bozuluyor havalar
Ben bazen gitmek istiyorum uzaklara
Kaçmak istiyorum bu iklimden, belkide kendimden:)
7 notes · View notes
kaybedeniz · 11 days
Text
Kocaman bir boşluk. Renksiz, griye bürünmüş bir hayat. Bayat,çürümüş
2 notes · View notes
hisboslugu · 10 months
Text
geliyormuşum; pencerelerde yaz ve bileklerimde bayat bir intihar. oysa ölünecek bir şey yokmuş, gidince sen, yaşanacak bir şey olmadığı kadar. yanıyormuşum; vardığım yere bırakıp kendimi. atlasında yeryüzünün çılgın ve çirkin ve hüzünle oyalanan. yüreğimde kül tadı nice yangından kalan... ölüyormuşum; senin saçların uzuyormuş üstelik. ölünce ben, cigarayı da bırakıp taksit ödüyormuşsun. bedenin tecritmiş gençliğinden, ikisi de yalnızmış, geceler öpüyormuş memelerinden... bense geçliğimi pazarlıksız ve hızla geçtiğimden; bugünler saçlarımla birlikte şiir yazmayı da kısa kestiğimden, piç kalmış aşklarla avutup kendimi, bileklerimde bayat bir intiharın dikiş izleri, gelip geçmiş yılların diş izleri ömrümde, neşter ve gül’müş hayat. gülüyor... gülüyor... gülüyormuşum...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
8 notes · View notes
turqlands · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Demedimmi, Ey Hayat...
Herşey, Yarım Kalacak !
Dünüde, Yarınıda, Umududa Bayat...
Bıraktım Herbir Şeyi, Yarım Kalacak !
Nasip PAMUK✍🏻
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
19 notes · View notes
aynodndr · 4 months
Text
“Derdin ölçütü neydi sahi..!?!?!?
Kaç insan öldürünce zalim,
kaç kitap okuyunca alim,
kaç kilometre yol gidince seyyah,
kaç diyar görünce gezgin,
kaç hezimetten sonra bezgin olurdu ki insan?
Kaç olunca çok;
kaçta kalınca azdı rakamlar?
Neye göre, kime göreydi ölçüt?
Aynı su değil miydi,
patatesi yumuşatırken yumurtayı sertleştiren?
Neydi ki bizi üç günlük dünyada kalp kırmaya yönelten ?
Derdin ölçütü neydi sahi?
Ekmeği bayat olanın yanında,
pırlantası küçük olanın da derdi dert miydi gerçekten?
Tüm bunlara verilecek cevap,
bir tebessümden ibaret olamaz mı peki?
Hayat kısa, yol uzun.
Biz yorgun ..!!!
Mehmet Emin Balay
3 notes · View notes
hamitbaydaroglu · 1 year
Text
Diyor ya şair:
Herkesin bir derdi var; kiminin ekmeği bayat, kiminin pırlantası ufak...hayat işte!
Yer: Burkina Faso
11 notes · View notes
Text
Yeni bir aşk yeni bir iş
Yine gülecek bir neden lazım
Yeni bir haber yeni bir kader
Bunlar için bana şans lazım
Yeni bir duruş yeni dokunuş
Tek tek keşfetmem lazım
Yeni bir hayat gerisi bayat
Kendime yeni bir ben lazımmmm
19 notes · View notes
lunaxzfan · 10 months
Text
Iki gündür sadece yoğurt ve turşuyla beslenen ben bugün bir ekler yiyeyim dedi o da bayat çıktı hayat cidden bana karşı bu aralar :/
3 notes · View notes
sensiz-ist · 8 months
Text
hayat bayat
2 notes · View notes