Tumgik
#fethetmişti.
merzifontarihi · 2 years
Text
“İskender dünyayı fethetmişti. Ben böyle bir şey yapmadım. O dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu. Ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım.” 🔹Mustafa Kemal Atatürk
“İskender dünyayı fethetmişti. Ben böyle bir şey yapmadım. O dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu. Ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım.” 🔹Mustafa Kemal Atatürk
“İskender dünyayı fethetmişti. Ben böyle bir şey yapmadım. O dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu. Ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım.” 🔹Mustafa Kemal Atatürk via IFTTT
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
aynodndr · 7 months
Text
Tumblr media
Hangi genç yazdıysa alnından öpeyim.
MUHTEŞEM BİR YAZI........
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.
Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?
15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.
Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!
Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın!
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!
“Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil.
Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil.
Kalın sağlıcakla...
8 notes · View notes
emrergin · 2 years
Text
Babalarımızın Kıçıkırık Zaferleri
Babalarımızın bize bir zafer borcu yoktu. Ama ölesiye çalıştılar. Mücadele ettiler. Ancak çapları ve hayal güçleri, zafer deyince ne anlamaları gerektiği konusunda yetersiz kaldı. O kadar mücadelenin sonucunda kendi hayatları zarfında gözle görülür hiçbir şeye sahip olamama korkusu canhıraş daha da fazla çalışmalarına, giderek daha fazla taviz vermelerine sebep oldu. Efendimiz rasulullah s.a.v. 25 yaşında evlenmiş, 40 yaşında peygamber olmuş, 61 yaşında kendi doğduğu toprakları fethetmişti. İslam örneğinde bile mücadelenin bir peygamberin hayatına sığmadığını, Mekke’nin fethinin mücadelenin bitişini değil, başlangıcını imlediğini görmediler.
Küresel finansal genişleme vesilesiyle, birdenbire kendilerini içinde buldukları maddi ferahlamayı bereket sandılar. Kapitalizmin bereketi mi olur? Mihmandarlarına, kapısında bekledikleri için bir bahşiş bırakır kapitalizm, sonra ülke ülke kapı kapı dolaşıp istediğini yapar. Gençlikleri zilletle geçen, özsaygılarını koruyabilmek için mahrumiyetlerini öfkeye çevirmek zorunda kalan aciz babalarımız, birdenbire ne isterlerse alabildikleri, ne isterlerse olabildikleri bu bolluğun içinde, mücadelenin sözgelimi bir müslümanın Rolls Royce’a binmesi değil de, namaz vaktinde o rolsroystan inebilmesi, tesettürlü bir hanımefendinin Cumhuriyet Bayramı protokolüne gitmesi değil de, protokollerin kendileriyle alakalı olduğunu unuttular.
Halbuki sormak lazım gelmez mi? Dünya bir imtihansa, sekiz yüz bin kilometrekarelik bu satıhtan ötesi ne için yaratılmış? Ne başarılacaksa yirmi yıla sığacaktıysa, bu binlerce yıl neden var? Hem (haşa) sahabe efendilerimiz (Allah hepsinden razı olsun) neden yirmi yılda, tek bir coğrafyada başaramamış?
Müslümanların zaferi diye yaldızlı paketlere sarılmış dünyalığın, Müslümanların lehine kullanılmamak üzere tasarlanmış yetkilerin, zilletten sonra nefse ne kadar da iyi gelen, ancak hakiki saygının yanında esamesi aslında okunmayacak astlardan görülen saygının peşinde koştururken kendi ahlaki gelişimlerine önem vermediler. Kendilerine miras kalan, detaylarını, handikaplarını, tarihsel niteliğini çok düşünmedikleri, bizzat kendisi de ulus devlet kafasının sonucu olan bir ideolojiyi baştacı ederek koştururken, ideolojinin ahlaki yanları törpülendi, şüphesiz doğru olan kısımları, muğlak olan kısımlarının arkasına geçti, öncelikler karıştı ve dolayısıyla bir pusula olması gereken fikirleri, olsa olsa bir yük oldu, öyle sırta alınınca şeref veren türden de değil, nasıl olur da bir köşeye bırakırsak kimse fark etmez nevinden bir balya.
Geleceğe umutla baktırmayan zafer mi olur? Güya oldu. Dış güçler falan filan diye bütün sorumluluğu başkalarına çoktan postalanmış bir acizliğin, meşguliyetlerin, reklamların, piyasa koşullarının, barınacak yer filan kaygılarının arasına saklanmış bir cibilliyetsizlik asıl mücadelenin çağlar, diller, coğrafyalar üstü olduğunu, bir gün gerçekten zafer kazanıldığında vakanüvislerin yazacağı metinlerde sözgelimi “ihale, yönetmelik, ikramiye” gibi kelimelerin geçmeyeceğini bize unutturdu. Mücadelenin önce başkalarıyla değil, kendimizden başlaması gerektiğini bize her fırsatta dişlerini gösteren üç beş köpeğe korkumuzdan unuttuk. On köpeğin itlafını cihanşümül bir ülkü sandık.
Mücadelenin nesiller arası değil, nesiller üstü olduğunu unuttu babalarımız. Kendilerini yetiştiremedikleri yetmezmiş gibi, bizi de yetiştiremediler. Bir zaferin nasıl olur da bir nesillik süreye sığmayacağını akıl edemediler, çünkü hayal güçleri hem kendilerinden önceki nesilden, hem de bizden daha dardı.
Biz de onlara bakınca sandık ki, İslami mücadele böyle derme çatma, çıtıpıtı, busbulanık, eğreti, köhne, kapalı kapılar ardında çehresi değişen türden. Sandık ki başkalarını işaret eden bir parmak ve cıkcıklamalar. Ne denir ki?
Hepsi yavaş yavaş yaşlanıyor şimdi. Bir kısmı öldü babalarımızın. Bir kısmı yakında ölecek. Ve kazandıklarının bir zafer değil, bir sınıf başkanlığı olduğunu belli belirsiz sezmeye başladılar. Kimler hatırlıyor sınıf başkanlarını? Hayatımızda ne derece büyük ehemmiyeti oldu? O zaman kıskandıysak dahi, şimdi imrendiğimiz bir tarafı kaldı mı? Bir ümmetin tarihinde de üç beş seçim zaferinin ederi işte bu kadar kalacak, sadece kendimizi tanımamızın bir vesilesi olacak bütün bunlar.
Ve biz de babalarımızı böyle tanıyacağız. Durup düşünürlerse aslında üstlenmeleri gereken mücadelenin devasa boyutları insanın dudaklarını uçuklatır. Onlar da durup düşünmediler. Babalarımız gibi hayal güçleri zilletin altında iğdiş edilmiş bir nesil, yeterince koşturursa zaferi kazanacağına emin oldu da, bu zaferin ne menem bir şey olduğunu, neye yarayacağını, kimin cebini dolduracağını düşünmedi. Sorumluluğu sadece koşturmaktan ibaret sandılar ve haliyle, durup onlarla samimiyetle konuşmaya vakit ve enerjileri kalmadığından, kendi evlatlarının kendi koşturmacaları konusunda ne düşündüğüne de bigâne kaldılar. Yavaş yavaş, bu koşturmanın bir ömre sığmayacağını fark ettiklerinde, aldıkları evleri, arabaları, yatları katları miras bırakacakları gibi, bu mücadeleyi de miras bırakacakları evlatlarına yeterince zaman ayırmadıklarını, çok temel kavramlarda dahi onlarla uzlaşamadıklarını fark ettiler. Alabildiğine saçma bir şekilde, buradan çıkardıkları ders, eğer daha fazla koşturmuş olsalardı, bizim kaybolmuş neslimize bir şey emanet etmek zorunda kalmadan uğrunda koşturdukları o “şey”i tamamlayabilecekleri oldu. Pişmanlıkları, bize bıraktıkları bu “zafer”i tamamlayamamaktan ibaretti, çünkü tamamlasalardı…
Gerisini bilmiyorum.
16 notes · View notes
elazighaber23 · 5 months
Text
Polisin örnek davranışı üzerine hayırsever tarafından engelli şahsa akülü araç hediye edildi
0 notes
cemakkilic · 7 months
Text
Tumblr media
Mustafa Kemal Atatürk gönülleri fethetmişti...
CEM AKKILIÇ Cemology Onuncu köy
0 notes
erol25030 · 1 year
Video
youtube
Hz. Muaviye, Rodos ve Ege Adalarını Fethetmişti- dublaj
0 notes
rafetbg · 2 years
Text
II. Mehmet (Fatih) 1453'te İstanbul'u fethetmişti. VI. Mehmet (Vahdettin) ise 1922'de İstanbul işgal altındayken İstanbul'u işgal edenlere sığınıp kaçtı.
0 notes
Text
Z KUŞAĞININ CEVABI
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim.
“Gençlik nereye gidiyor?”
türünden yakınmalarınız oluyor?
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
- Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü.
- Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?
- Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
- Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
- Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
- Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
*Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz.
*Kan damlayan, şiddet kusan rezil senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
* Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
*Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
*Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
*Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
*Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Yeni nesil pırıl pırıl.
Hiçbir sıkıntı yok.
Asıl sıkıntı, yeni nesle eski kaliteli nesilleri unutturan yetişkinlerde.
- Son iki yılda kaç tane gerçek Türk filmi çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor?
- Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki.
Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok!
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda,
“Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!
“Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın!
Evet, 21 yaşındayım.
Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil,
Hocalarım da Akşemseddin değil.
Zaten İstanbul da artık sayenizde, Fatih’in fethettiği İstanbul değil.
Alıntı
Tumblr media
20 notes · View notes
gramofonlar · 3 years
Text
bu noktadan bakınca gördüklerime inanamayacaksınız, uzun ve dolambaçlı bir yol gibi önünüzde uzanan yıllar. Seni korkutmak istemem ama hemen ileride bir orman var. o kadar yoğun ve karanlık ki, güneş ışığı bir süreliğine sana ulaşamayacak. bu uzun, tehlikeli gecede kaybolup gideceksin, hiç bitip bitmeyeceğini bilmeden. ama inan bana, ışık seni tekrar bulacak ve bulduğunda artık karanlıktan korkmayacaksın.
nefes almak için dur. Yakında, önünüzde pürüzlü bir buz dağı yükselecek, o kadar dik ki geri dönmek isteyeceksiniz. umutsuzluğa kapılmayın; ilk dayanak her zaman en zor olanıdır ve o soğuk, sert uçurumun her santimini sadece sizi daha güçlü kılacaktır. siz farkına bile varmadan, zemin altınızda düzleşecek ve bir zamanlar imkansız olduğunu düşündüğünüz şeyi görmek için geriye bakacaksınız. fethetmişti
şu ilerideki dönüşü görüyor musun? aşkın seninle buluşacağı yer orası, o kadar sıcak kollarıyla ki kışı bir anda eritecek. ve sonra, çok uzun bir süre yaz olacak.
83 notes · View notes
merzifontarihi · 2 years
Photo
Tumblr media
“İskender dünyayı fethetmişti. Ben böyle bir şey yapmadım. O dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu. Ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım.” 🔹Mustafa Kemal Atatürk https://www.instagram.com/p/CkyelSQL3kL/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
hosumakactila · 4 years
Text
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.
Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu? Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi? Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi? 15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu? Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor? Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi? Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu? Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz? Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz! Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve bunlardan kaç tanesi Osmanlıyı anlatıyor, bir bakın. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba? Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın. Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz! Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın! “Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil.Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil.
Kalın sağlıcakla...
-alıntı
1K notes · View notes
nesrin-c · 4 years
Text
Gençlik nereye gidiyor sorusunun cevabı. Gençlik gitmiyor, gümbür gümbür geliyor .
Okumaya başlarsanız, soluksuz sonu gelecek bir yazı olmuş.
Yazanın yüreğine sağlık 👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻
"Z KUŞAĞININ CEVABI...
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim.
Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.
Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.
Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!
Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın!
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!
“Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil.
Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil.
Kalın sağlıcakla...
Alıntı
87 notes · View notes
artiikyok · 4 years
Text
OKUYUN!!!
Sayın Salih Uyan,
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.
Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?
15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.
Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!
Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve bunlardan kaç tanesi Osmanlıyı anlatıyor, bir bakın. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın!
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!
“Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil.
Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil.
Kalın sağlıcakla...
91 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Çölün okyanusla buluşması... Dâhile, Batı Sahra - Fas. Ukbe Bin Nafi (ra)'ın; "Ya Rabbim ! Eğer bu denizi önüme çıkarmasaydın ölene kadar senin yolunda cihad ederdim !" Bunu demeden önce Ukbe, Libya, Cezayir, Tunus ve Fas'ı fethetmişti.
34 notes · View notes
aynurant · 4 years
Text
Tumblr media
Hangi genç yazdıysa alnından öpeyim.
MUHTEŞEM BİR YAZI........
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.
Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?
15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.
Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!
Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın!
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!
“Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil.
Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil.
Kalın sağlıcakla...
Alıntıdır
6 notes · View notes
Photo
Tumblr media
"Karşılaştırma burada sona erer. Büyük İskender dünyayı fethetmişti, böyle bir şey yapmadım. O dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu; ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım."
70 notes · View notes