Tumgik
#elinize sağlık kızlar
erenist · 8 months
Text
Şampiyonuz...
Filenin Sultanları,
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
o kupa Türkiye'ye geldi..
Tumblr media Tumblr media
20 notes · View notes
belkidebirharfimben · 4 years
Text
Allah'ın ibadete ihtiyacı mı var?
Kızlar yine fena değil. Elhamdülillah. Fakat erkek yeğenlerimin tamamı yarım mideli. Hatta çoğu zaman beslenmeleri için zorlanmaları gerekiyor. Yani annelerinin şevkinin bittiği yerde babalarının cebri başlıyor. Yapacak birşey yok. Aile olmak biraz böyle. Geçenlerde Hamza Enes olanı beni birşeyler atıştırırken gördü. İzledi. İzledi. İzledi. Sonra şöyle buyurdu: "Amca, öyle iştahlı yiyorsun ki, benim bile yiyesim geliyor!" Öhöm! Ancak beyzademi tanıyanların takdir edeceği üzere büyük bir iltifattır bu. Evet. Tıpkı bir kaplumbağanın tavşana bakıp "Öyle güzel koşuyorsun ki benim de koşasım geliyor!" demesi gibi birşeydir. Ne yalan söyleyeyim muhterem kârilerim. Uzun zamandan beri böyle gururlanmamıştım. (En azından göbeğim çıktığından beri.) 'Maşaallah' çektim kendime. Fazla varsa sizden de alırım bir dal. Sigara değil canım. Maşaallah. Allah hepimize sağlık versin. Huzur versin. İman versin. Âmin. İştah bunların derkenarı. Tek başına varolabilen birşey değildir o. Asgarî bir mutluluk düzeyi de ister. İlla zengin olmak bağlamında söylemiyorum. İnsan kuru ekmeği bile iştahla yiyebilir. Ondan yağlı köfteden fazla lezzet alabilir. Ramazan'da yaşıyoruz. Bir bardak suyu bile nasıl özlüyoruz. Asıl önemli olan kafa-beden-gönül sağlığıdır. Bu üçünün sağlığı yerinde olursa insan taşı sıksa bile mutluluk çıkarır. 'Mutluluk' dedim de aklıma geldi. Yeğenimle diyaloğumuzun devamı da var. İlgili olduğunu görünce, fırsat bu fırsat, tabağın kromunu kazır kertede bir gayretle dibindekileri süpürmemin hikmetini şöyle açıkladım: "Allah mutlu olsun istiyorum!" Aslında 'mutluluk' ifadesi Cenab-ı Hak için kullanılmaya çok uygun değil. Belki Bediüzzaman'ın şuunat bahsinde dediği gibi 'memnuniyet-i münezzehe' diye tabir etmeli. Yani kusurlardan tenzih etmeli. Yahut da en genel şekliyle "Allah razı olsun istiyorum!" denmeliydi. Fakat mutluluk kelimesini kullanarak yeğenimin dikkatini çekmeye çalıştım. Başarılı da oldum zannederim. Zira muhabbetimiz şöyle devam etti: "Sen böyle yeyince Allah mutlu mu oluyor?" "Elbette. Şöyle düşün: Okuldan eve geliyorsun. 'Açım!' diyorsun. Annen de sevdiğin yemeklerden yapıyor. Sen de iştahla yiyorsun. (Aynı benim yaptığım gibi.) Annen mutlu olmaz mı? Bir de aksini düşün: Annen özene bezene nice yemekler yapmış. Sen de şöyle bir bakıp hemen sofradan kalkıyorsun. Veya kenarından azıcık kaşıklayıp yüzünü asıyorsun. Veyahut da tabağın birazını yiyerek gerisini bırakıyorsun. Bunlar anneni mutsuz etmez mi?" "Eder tabii." "Hatta yemeği beğenip yesen bile 'Eline sağlık!' demediğinde bu anneni üzebilir. İşte biz bu yüzden yemeğin dibini sünnetlemeyi ibadet sayıyoruz. 'Bismillah' diyerek başlıyoruz. 'Elhamdülillah' diyerek kalkıyoruz. Başlarken de Ondan geldiğini hatırlıyor/hatırlatıyoruz, biterken de Ondan geldiğini anımsıyor/anımsatıyoruz. Böylece teşekkür etmiş oluyoruz." Yeğenimle diyaloğumuz bu şekil. Fakat sonra düşündüm: Aslında tebessüm etmenin bile böylesi bir yanı var. Yani yaşarken mütebessim olmak, eğer niyet Allah'ın rızası olursa, gündelik hayatı ibadete çevirebilir. Zira bu da bir memnuniyet ifadesidir. Her an söylenen "Eline sağlık!" cümlesi gibidir. Sadece başkalarına değil kendisine de bir bağışta bulunur insan böylece. Bir sadaka verir. Hem içine bir pozitif enerji yayar hem de dışına. Memnuniyet paylaşıldıkça çoğalır. Çocuklarımıza teşekkür etmeyi ahlak olarak aşılamak istiyoruz. Kendileri için yapılmış fedakârlıklara teşekkür etmelerini öğretmeye gayret ediyoruz. Bu öğretiş teşekküre muhtaç olduğumuz için değildir. Bir anne çocuğu teşekkür etmese de annelik eder. Fakat şunu da bilir: İnsaniyete yakışır kemale sahip olmak teşekkürle ilgilidir. Teşekkürü bilmeyen insan yarım kalır. Sevilmez. Tıpkı özür nedir bilmeyenlerin sevilmeyişi gibi. Yani 'tevbe' nasıl fıtrîdir. Yaratılışımızda vardır. Bizi tamamlar. 'Teşekkür' de öyledir. Onsuz da eksik kalırız. Yara alırız. Belki biraz da bu yüzden Aleyhissalatuvesselam buyurur: "İnsanlara teşekkür etmeyen Allah'a da şükretmez.” 'Teşekkür' diyoruz ama belki teşekkür sadece bir tezahür. Yahut da tezahürlerden birisi. Asıl gerisinde bir memnuniyet, bir farkediş, bir takdir, belki de bir minnet hissi yatıyor. Yani teşekkür eden insan kendisine edilen iyiliğin farkına vardığını gösteriyor. Bu farkındalığın şiddetine göre ahlaktaki karşılığı da değişiyor. Bazen minnet oluyor. Bazen hürmet oluyor. Bazen vefa duyuyor. Bazen aşka varıyor. Bazen de bu teşekkür bir ömür ruhunda asılı kalıyor. Ne zaman hatırına gelse "Ne güzel insandı!" deyu sevgisini yolluyor. Tıpkı babasıyla yaşayan bir oğul gibi. Ve biz asla şöyle birşey demiyoruz: "Rahmetli, ne vefalı insandı, bir kere bile uğramadı!" Veya söylemiyoruz: "Ahmed, çok saygılı bir çocuktur, bir Allah'ın selamını dahi vermez." Veyahut hiç ağzımızdan çıkmıyor: "Ona o kadar iyilik borçluyum ki hiç yardımına koşmam!" Bunlar belki ancak bir ironi olarak, ilk cümlede altı çizilenin aslında ne kadar hakikatsiz olduğunu ifade etmek için, dilimizden dökülebiliyor. Yani, eylemsizlikle sıfatlar ispat edilmiyor, ancak yanlışlanıyor. Tam da bu noktada mürşidimin "Cenab-ı Hakkın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var?" sorusuna verdiği cevap hatırımıza gelmeli işte: "Cenab-ı Hak, senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın. Mânen hastasın. (...) Acaba bir hasta, o hastalık hakkında şefkatli bir hekimin ona nâfi ilâçları içirmek hususunda ettiği ısrara mukabil, hekime dese: 'Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun?' Ne kadar mânâsız olduğunu anlarsın." Bunun şu yüzden hatırımıza gelmesini istiyorum: Biz, yukarıda zikrettiğim şekilde, çocuğumuzun teşekkür etme yeteneğine/ihtiyacına sahip olmasını onun kemalinin bir parçası olarak takdir edebiliyoruz. (Bunu ateist ebeveynler bile takdir edebiliyor.) Fakat gelgelelim: İbadet etmenin insanda ne türden bir fonksiyon gördüğünü bir türlü göremiyoruz. Evet. İbadet de bir teşekkürdür. Ve her teşekkür gibi bir ihtiyaçtır. Fıtratımızın parçasıdır. Onsuz eksik kaldığımızdır. Yara aldığımızdır. İnsan nasıl 'teşekkür etme yeteneği' gelişmezse odunlaşır. Ve çevresindekiler onun hamlığından, bencilliğinden, ilgisizliğinden, dikkatsizliğinden veya hissizliğinden sıkça dem vurmaya başlar. Aynen öyle de: İbadetsizlik de bu şekilde odunlaştırır. Varlığa karşı ilgisizleştirir. Farkında olunsun-olunmasın. Hamlaştırır. Bencilleştirir. Hissizleştirir. Teşekkür etme ihtiyacı/yeteneği bizi nasıl etkileşimlerimize karşı duyarlı hale getiriyorsa ibadetler de aynı şekilde bizi şahitliklerimize karşı duyarlı hale getiriyor. Nankörlüğümüzü alıyor. Teşekkürsüzlük nasıl iyiliklerin önemsenmediğine bir ima içeriyorsa ibadetsizlik de böylesi bir ima içeriyor. Tabir-i caizse: "Siz teşekkür, takdir, tefekkür vs. etmeye değmezsiniz!" mesajı taşıyor. Dikkat edin: Eşler arasında 'değer görmeme' tartışmaları en çok bu minvalde yaşanıyor. Marifetin iltifata tâbi oluşu kainatın her yerinde işleyen bir kanun gibi kulluğumuza çağrışımlar gönderiyor. Her yerdeki geçerliliğiyle buradaki geçerliliğini de hissettiyor. Belki biraz da bu yüzden Bediüzzaman diyor: "Mevcudatın kemalleri Sânie müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadetle tezahür eder. İbadeti terk eden mevcudatın ibadetini görmez ve göremez. Belki de inkâr eder." Şöyle toparlamaya çalışayım: Ahlak iliklere kadar işlemiş bir alışkanlıktır. Alışkanlıkların en şiddetlisidir. Duyarlılık da bu nedenle bir alışkanlık işidir. Alışkanlıklarsa ancak düzenli tâlimler sayesinde ayakta dururlar. Ruhumuzu duyarlılığa alıştırmak istiyorsak teşekküre de alıştırmalıyız. Kula bakan yönü teşekkürdür. Allah'a bakan yönü şükürdür. Başta namaz olmak üzere ibadetlerdir. Biz ibadet ederek Allah'a bir bağışta bulunmuyoruz. Hâşâ. Onun hiçbirşeye ihtiyacı yok. Bilakis: Kendimizi odunlaşmaktan korumaya çalışıyoruz. Duyarsızlaşmaktan korumaya çalışıyoruz. Kalp ölümünü engellemeye gayret ediyoruz. Çünkü biliyoruz: Odunun yeri ateştir. Yeşerenin yeri cennettir. Üzerimize yağan yağmura, bakan güneşe, ısıtan toprağa bir tebessüm etmemiz gerek. Yoksa "Bu cansızdır!" deyu cehenneme atarlar. Allah saklasın.
2 notes · View notes
canelarsel · 5 years
Video
youtube
CANEL ARSEL - CEVİZİN YAPRAĞI DAL ARASINDA (yeni..Hikayesiyle)
CANEL ARSEL - CEVİZİN YAPRAĞI DAL ARASINDA...Afyon - Dinar - Dikici Köyü'nde yaşanan acı ve hüzün dolu bir öykünün türküsüdür...Hikaye Şöyle: Ali Özdemir,Mehmet Özdemir'in oğlu olup, 1903 Dinar doğumludur. Mehmet Özdemir aşkın ne olduğunu bilmediği çağlarda 13-14 yaşlarındayken, Raziye Hanımla evlendirilmiş.Bu evlilikten dört çocukları dünyaya gelmiş. Mehmet Özdemir,o dönemde köyün en yakışıklı delikanlılarındanmış. 90 kilo ve 1.90 boylarında olup, ayağında İngiliz pantolonu,başında sekiz köşe şapka,ayağında Söke çizmesi,bıyıklarda yanında cabası. Ali Özdemir hikayeyi şöyle anlatmaya devam ediyor.. Babam annem ile evliyken, Fadime’ye de sevdalanmış, Fadime gelin olup evlenip gidince, arkasından türküler yakmış. Gün gelmiş! Fadime’yi başkaları istemiş ve söz kesilmiş,hemen arkasındanda düğün tutulmuş. Mehmet Özdemir bu evliliği çaresizce geriden izlemiş.Köyde Fadime ile adı çıktığı için düğün yerine fazla yaklaşamamış..Özdemir, geriden izlermiş olup bitenleri.Bir ara; Fadime’nin evinin önünde ki zerdali ağacının dallarının arasından, Pencereden Fadime’nin kınalı ellerini görmüş.Sevdiği Fadime’si gelin olmuş ellerine kına yakılmış artık gidiyor.Arkasından şu dörtlüğü dökmüş dizelere. Evlerinin önü zerdali dalı. Pencereden gördüm kınalıeli/(o nazlı yâri) Benim sevdiceğim tomurcak gülü/ Sensiz lokmaları yutamaz oldum (yutamaz oldum). O dönemlerde kızlar sevdiğini kanıtlamak için sevdiklerine işli bir yağlık göndererek onu ne kadar çok sevdiğini,yağlığa işlediği, dantellerle belli edermiş.Mehmet Özdemir’de gelen yağlığa şu dizeleri dökmüş. Evlerinin önü bahçelik bağlık. Yar bana göndermiş bir beyaz yağlık/(bir beyaz yağlık). Ne güzel işlemiş eline sağlık/(koluna sağlık). Dolansın boynuna sallansın diye (sallansın diye). Böyle dökmüş dizelere. Fadime gelin olup gittikten sonra, Fadime’nin kız arkadaşları önceki buluştukları bağlık bahçeliğe gelmişler.Mehmet Özdemir, Fadime’nin arkadaşlarını görünce onların içinde çok sevdiği Fadime’sini aramış ama görememiş ve şu dörtlüğü yazmış. Cevizin yaprağı dal arasında. Güzeli severler bağ arasında/(bağ arasında). Üç beş güzel bir araya gelmişler. Benim sevdiceğim yok arasında (yok arasında). Diyerek bu dizeleri sıralamış Mehmet Özdemir. Fadime evlenip gittikten sonra, köyde olan dedikodular yüzünden abisinden çok işkence görmüş.En sonunda canına tak etmiş artık ve sevdiği adamın yanına gelip, başından geçen işkence ve dayak olayını tek tek anlatmış. Mehmet! Ne olursun beni bu işkencelerden kurtar diye yalvarmış.Bu olayı öğrenen Mehmet Özdemir,silahını ve Fadime’yi de yanına alarak, Fadime’nin dayak yediği abisinin yanına gelmişler.O arada Mehmet Özdemir ile Fadime’nin abisi arasında tartışma başlamış.Mehmet Özdemir silahına davranmış hiç tereddüt etmeden oracıkta Fadime’nin abisini 1935’li yıllarda vurarak öldürmüş. Mehmet Özdemir, bu olaydan18 yıl ceza almış.Bu cezanın 8 yılını afla kurtarmış 10 yılını da yatarak çekmiştir. Cezaevinden çıktıktan sonra,ömrünün kalan bölümünü de Dinar’da sürdürmüş. 1972 yılının 15 Mayıs günü vefat etmiştir... Siz de Türkülere Destek Olmak İçin Youtube Sayfamıza Abone Olunuz... https://www.youtube.com/results?searc...
1 note · View note
ebe123fed-blog · 11 years
Text
'Küçük' Evlilik, 'Büyük' Sorun!
Uzmanlar uyarıyor: "Erken yaşta evlilik kesinlikle ağır travmalara ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara neden olur..." Türk toplumunun kanayan yaralarından biri de erken yaşta yapılan evliliklerdir. Son günlerde kamuoyunda büyük yankı alan bu olgu üzerine, konunun önde gelen uzmanları çok dikkat çekici uyarılarda bulunuyorlar. Uzmanlar, toplum tarafından önemli bir sorun olarak görülmeyen erken yaşta evliliklerin, hem çiftleri, hem ailelerini hem de toplumu, hem kısa vadede hem de uzun vadede büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağının altını çizdiler. Uzmanlara göre erken yaşta evlilik Türk toplumunun aile yapısını tehdit ediyor. Konuyla ilgili çok çarpıcı tespitlede bulunan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, Türkiye'de yapılan her 4 evlilikten birinin küçük yaşlarda olduğuna dikkat çekerek, artık normalleşen meşrulaşan bu olgunun derhal ortadan kalkması gerektiğini vurguladı. "Erken evlilik Hayattan Çalmaktır" Dr. Keçe şunları kaydetti: "Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı, erken yaşta evlilikleri normalleştirmiş ve meşrulaştırmıştır. Oysa erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştirmekte ve hayat tercihlerini azaltmaktadır. Ruhsal ve bedensel gelişimini henüz tamamlamamış, kendi yaşamının iplerini eline henüz alamamış, haklarını bilmeyen yüzlerce genç kız, ya kendi istekleri ile ya da ailelerinin zorlaması ile evlenmektedir. Toplumun erken yaştaki evlilikler için nedenleri veya mazeretleri her zaman mevcuttur. Bazen yoksulluktan kurtulma isteği, bazen yalnızca bir aidiyet arayışı, bazen mevcut durumda kurtulup daha iyi görülene koşma, bazen köle gibi satılma, bazen “Evde kalırsın, yaşın geçerse kimse seni almaz” gibi yüz yıl öncesinden getirilip halen terk edilemeyen baskılar, bazen bir aşk, bazen de kendini ifade etme isteği, küçük yaşta evliliklerin nedenleri arasındadır." "Ergenliği Aşamayan Evliler Sorunlarla Boğuşuyor" "Ülkemizde evlilikler genellikle bir maharet, bir başarı veya bir yetişkinlik hareketi gibi algılanır ve çiftler kararlarını özgürce verirler. Ancak bazen bunun olmadığı evliliklerde olur. Bazen 13–15 yaş arasındaki genç kızlar aileleri tarafından zorla evlendirilmeye çalışılır, bazen de özentiyle genç kızlar evlenmek isterler ve aileleri evliliklerine onay vermediği için evden kaçarlar ve evlendirilmek zorunda kalırlar. Her ne sebeple olursa olsun, erken yaşta yapılan evlilikler yanlıştır. Çünkü halen genç kız olan bu bireyler biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerini tamamlamamıştır. Bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler sıktır, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremezler ve evlilik ilişkilerinde çözümleyici yaklaşımlar gösteremezler. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce ebeveyn olan bu tip ailelerin çocukları da sorunlu kişilik yapısına sahip olabilmektedir." "Erken Evlilik Sağlıklı Toplum İçin Tehdittir" "Toplum olarak ilerlemiş bir ülke, iyi koşullarda yaşamını sürdüren insanlar ve mutlu çocuklar beklentimiz var, ancak erken yaşta yaşanan evlilikler bizi bu beklentilerden uzaklaştırmaktadır. Bu noktada hem devletimize hem medyamıza hem ruh sağlığı profesyonellere hem de ailelere çok fazla iş düşmektedir. Evliliğin nasıl bir düzen olduğuna, aile ortamının ne tür şartlara sahip olması gerektiğine ve diğer benzer durumlara açıklık getirilmesi gerekmektedir." "18 Yaş Altı Evlilik Yasaklanmalı" "Ebeveynlerin çeşitli eğitimlerle görsel ve işitsel medya kullanılarak erken yaşta evlilik, kadın hakları, çocuk hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması, aile planlaması olgusunun topluma daha açıklayıcı bir şekilde yansıtılması, din görevlilerinin günümüz koşullarında erken evliliğin sakıncalarını gerekli yerlerde gündeme getirerek vurgulaması önemli hususlardandır. 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dâhil edilmesi, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, kadınların iş kurma ve meslek edinmelerinin sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun bilinçlendirilmesi, ekonomik koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir." "Evlilik Öncesi Eğitim Şart" "Evlenmeyi düşünen bireylerin ani kararlar almadan önce uzun bir süre birbirlerini tanımamaları gerekir. Unutulmamalıdır ki erken evlilikler o kişilerin çocukluğundan, gençliğinden ve yaşamından çalınan bir takım özgürlükleri akla getirir. Evlilik öncesi fiziksel tahlilleri zorunlu tutan devlet, evlilik öncesi eğitimi şart koşmalıdır. Evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleriyle çiftlere sertifika verilmeli ve ancak bu sertifikaya sahip çiftler evlenebilmelidir. Annelik, babalık, karılık veya kocalık bir meslektir ve dünyanın en ucuz mesleği gibi eğitimsiz yapılmamalıdır. Ayrıca hem devletimiz, hem medyamız hem de ruh sağlığı profesyonelleri ilk üç yıl çocuk yapılmaması için kamuoyunda ortak bir bilinç yaratmalı ve çiftlerin birbirlerine alışmaları için zaman tanımalıdırlar. Aslında ne koşulda olursa olsun erken yaşta yapılan evliliklerin sonucu baştan bellidir. Bu evlilikler yeni neslin sağlıksız ve yetersiz bir şekilde gelişmesine neden olmaktadır.” "Küçük Yaşta Evlilik Travmadır" CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise küçük yaşta evliliğin çiftler için travmadan başka bir anlamı olmadığına dikkat çekti. Henüz gelişimini tamamlamamış gençlerin evliliğin getirdiği ağır sorumlulukları yüklenmesinin psikolojik travmaların ortaya çıkmasına neden olabileceğini belirten Güngör, çiftler için evlilikten önce yaşanması ve deneyimler kazanılması gereken birçok olgu olduğunu vurguladı. Psikolog Güngör şunları kaydetti: "Erken yaşta yapılan evliliklerde pişmanlık, öfke, özlem, hayal kırıklığı gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Erken evliliklerde ortaya çıkan sorunlar arasında en çok depresyon, kaygı bozuklukları, fobik problemler, güven problemleri, sağlık ile ilgili problemler ve intihar girişimleri bulunmaktadır. Erken yaş evlilikler erken gebelik ve doğumlara yol açabilmektedir. Fiziksel gelişimini ve ruhsal olgunlaşmasını tamamlayamamış gençler erkenden evlendiklerinde, gebelik ve doğumlarda anne veya çocuğun ölümüne, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlayamamalarına neden olabilmektedirler. Ayrıca, erken yaş evliliklerinde aile içi sorunlar daha fazla görülmekte, çocuk bakımı ve çocuğu büyütme noktasında çift yeterli bir olgunlukta olamadığından ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Aile içi şiddet ve evlilikten mutlu olamamaları, kadında ve erkekte psikolojik sorunların görülmesine yol açabilmektedir. Bu tür evlilikler kadın için katlanılması gereken bir durum, erkek içinse mutluluğu dışarıda aramak için bir bahane olabilmektedir. Genç karı koca arasındaki sorunlar ailelerini de etkilemekte, aile ve eşler arasında kavgalara, kıskançlıklara, şiddete neden olmaktadır. Bu durum yıpranmış ailelere, mutsuz çiftlere, ortada kalmış ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara yol açmaktadır.”
0 notes
atifunaldi · 6 years
Text
Haftasonu okuması : Yalnız kadınlara eş bulma rehberi
Haftasonu okuması : Yalnız kadınlara eş bulma rehberi
Muhammet Oral yazmış eline sağlık:
Sevgili kızlar hemcinslerim adına sizden bir ricam olacak!
– Güzel değilseniz fazla zorlamayın, sonra modifiyeli şahin muhabbetlerine maruz kalıyorsunuz..
– Bir erkeği maddi varlıkları için sevmeyin, bunun için kesinlikle evlenmeyin. Sonra neden ben mutlu değilim diye ağlıyorsunuz çünkü…
– Güzel görünmeye çalışmak – beğenilmek, doğanız kabul. Ama her eli yüzü iş…
View On WordPress
0 notes
cinselsaglik-blog1 · 7 years
Text
ERKEKLER VE KIZLAR İÇİN ERGENLİK BİLGİSİ
Bir yetişkin olmaya başlarken, vücudunuz çok fazla değişiklik yapar ve ruh halinizin ve davranışınızın da değiştiğini göreceksiniz. Periyotların başlangıcından vücut kıllarının büyümesine kadar, ergenlik çağına girerken nelerin olacağını öğrenin.
Ergenlik nedir?
Vücudunuz gelişmeye ve değişmeye başladığında, yetişkin olmaya başladığınızı gösterir. Bu değişiklikler çok normaldir ve cinsel duygulara başlarken, ruh halinizi ve duygularınızı da değiştirebilirsiniz.
Ergenlik ne zaman gerçekleşiyor?
Ergenlik yaşı belirlenmemiştir, bu nedenle vücudunuz arkadaşlarınızdan daha erken veya daha sonra değişirse endişelenmeyin '. Kızlar için ergenlik çoğunlukla 10 ve 16 arasında olur 1 ile 10 ve 18 arasında erkekler için 2
Değişikliklerin zaman içinde gerçekleşeceğini unutmayın. Herkesin vücudu farklıdır, bu nedenle bazı insanlar çok hızlı, diğerleri daha yavaş gelişirler.
Kızlardaki ergenlik - vücutta değişiklikler
Cinsel organlar
Ergenlik çağındaki en önemli fiziksel değişimlerden biri seks organlarının büyümesi ve gelişmesidir - eskiden seks yapmak ve bebek yapmak.
Ergenlik döneminde vajinanız değişir ve deşarj adı verilen berrak veya sütlü bir sıvı üretmeye başlar. İlk başta garip gelebilir ancak vajinanızın sağlıklı kalmasına yardımcı olduğu için olumlu bir işarettir.
Göğüsler
Ergenlik çağınız sırasında memeleriniz ve göğüsleriniz doldurulmaya başlayacaktır. Bununla birlikte, göğüsler çeşitli şekil ve boyutlarda büyür ve birçok kadının göğüsleri küçük kalır.
"Bütün arkadaşlarım her gün sutyen giyiyor ama henüz sutyen takmaya hazır mıyım bilmiyorum, annem" Göğüsleriniz gelişiyor "diyor, ama gerçekten de küçükler! Şu ana kadar yalnızca iki sütyene sahibim. Onları giyiyorum, göğüslerim sahte gibi hissettim, çünkü yastıklı olanlar. Yakında umarım kimler olduğum konusunda kendinden emin hissedeceğim "dedi. - Elin
Bir göğsün diğerinden hızlı olması normaldir. Genellikle göğüsler tam gelişme sağladıkça daha da olur, ancak göğüslerin çoğu şekil ve boyut bakımından hafifçe pürüzlü olur.
Dönemler
Kızlar için en büyük değişikliklerden biri de dönemler başlıyor. Yine, bu farklı insanlar için farklı zamanlarda olur. Başlatmaya dönemler için yaş ortalaması 12 iken, 3 tane kızın daha önce bunları yaşamaya ve çok sonrasına kadar onları alamadım.
Süreler, vücudunuzun artık bir bebek sahibi olabileceğini gösterir. Her ay yumurtalıklarınızdan biri, bir erkeğin spermleri tarafından gebelik yaratmak için döllenebilen bir yumurta bırakır. Eğer yumurta döllenmezse, rahminin astarı bozulur ve vajinanızdan geçen kan süreci boyunca oluşur. 4
Kızlar için diğer değişiklikler
Saç kollarınızın altında ve bacaklarınız arasında büyür. Bacağınızın saçları daha koyu ve kalınlaşabilir ve üst dudağınızda saçları büyütebilirsiniz.
Birçok kız lekeler almaya başlar.
Daha fazla vücut terlemesi yaşamak normaldir ve birçok kız deodorant kullanmaya başlar.
Hızlı büyüme patlar.
Erkeklerdeki ergenlik - vücutta değişiklikler
Cinsel organlar
Bir erkek ergenlik döneminden geçtikçe penisi daha büyük ve daha uzun büyür ve testisleri skrotumun altına iner. Bazen bir testis diğerinden daha hızlı büyür ve bir testisin diğerinden düşük seviyede asılması doğaldır.
Sık sık, seks düşünmüyorsanız, garip saatlerde daha fazla ereksiyon almak normaldir. Uykunuzda boşaldığınızda 'ıslak rüyalar' da olabilir.
Erkekler için diğer değişiklikler:
Pubik saç penisinizin tabanında ve koltuk altlarında büyür.
Yüz tüyleri büyüyor.
Sesi daha derine inmeye başlar, "kırılma" olarak da bilinir. Bazı erkekler için bu hızla olur ve başkaları için zaman alır.
Daha fazla vücut terlemesi yaşamak normaldir ve birçok erkek deodorant kullanmaya başlar.
Birçok çocuk noktalar almaya başlar.
Hızlı büyüme patlar.
Eğer 'kız' ya da 'çocuk'
Herkes sadece 'kız' veya 'çocuk' kategorisine uymaz. 'Transgender' olabileceğini düşünenlere - bir kızın cesedine sahip oldukları halde bir çocuk gibi hissettikleri yerlerde ya da öbür ucunda bir yerlerde yardım var. Bunu yaşadıysanız, Gençlik Avukatları sitesinde yer alan bilgileri yararlı bulabilirsiniz .
Yeni duygular ve duygular
Ergenlik döneminde seks düşünmeye başlamak mükemmel bir normaldir ve çoğu insan bedenlerini de keşfetmeye ve dokunmaya başlar. Buna mastürbasyon denir. Bunu yapmaya başlarken tuhaf gelebilir, ancak mastürbasyon sizi iyi hissettirmek için çok doğal bir yoldur ve utanacak hiçbir şey değildir.
Bazı insanlar, ergenlik çağında aynı seksi, karşı cinsteki kişilere veya her ikisine de ilgi çekmeye başlarlar. Diğerleri kimseye cazip gelmeyebilir. Bu tamamen normaldir ve endişelenmemelisiniz. Bazı insanlar cinselliklerini çok genç olduklarında, ergenlik döneminde veya çok daha yaşlı olduklarında keşfederler; bu da çok güzel.
Yeni duygular ve hisler geliştirmeye başlamak heyecan verici olabilir, ancak bazen de üzücü düşünce ve duygulara neden olabilir.
Duygudurum dalgalanmaları geçiriyorsanız ya da agresif veya depresif hissettiğinizde, genellikle bir arkadaşınız veya akrabanız gibi güvendiğiniz biriyle konuşmaya yardımcı olur. Daha fazla desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bir sağlık uzmanına veya bir yardım hattına başvurmanız da yararlı olabilir.
KAYNAKLAR: http://www.cinselsaglikci.com
0 notes
erenist · 8 months
Text
karakter..
Tumblr media Tumblr media
Türkiye: 3 İtalya: 2 finaldeyiz..
Elinize yüreğinize emeğinize sağlık kızlar..
14 notes · View notes
erenist · 10 months
Text
2023 Milletler Ligi Şampiyonu
Filenin Sultanları.. Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımı..
Tumblr media
son milletler ligi şampiyonunu yendik, son olimpiyat şampiyonunu yendik, ev sahibini evinde yendik..
Elinize, ayağınıza, yüreğinize sağlık kızlar..
8 notes · View notes