Tumgik
#duru duyu
ruhsalseyler · 2 months
Text
Psikokinezi Nedir?
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Durugörü
Durugörü ile var olayları görebilir, onları hissedebilirsiniz. ayrıca üçüncü gözünüzü açarak geçmiş ya da gelecekten haberler de almanız mümkündür.
Durugörü Nedir
İnsanların beş duyusunun dışında karşısındaki kişilerin düşüncelerini, olacak olayları ya da eşyaları görmesi ve algılamasıdır. Durugörüne ruhsal görü ismi de verilmektedir. İnsanların duyuların dışındaki algılama şeklidir. Duyu organlarımızın içinde yer alan gözler durugöründe kesinlikle herhangi bir fonksiyon görmemektedir. Gözler kapalı konumdayken bir şeye konsantre olmuşken televizyon ekranında olduğu gibi film gibi bazı şekillerinde görülmektedir. Bu anlamdaki yetenekleri üst düzeyde olan kişilere durugörü yüksek olan medyum adı da verilmektedir. Örneğin; Durugörü yaptığınızı gördüğünüz ve hayal merkezinizde belli başlı görüntüler oluştu. Yol üstünde bir kaza olacak. Ama siz bu kazayı değil de birkaç eşyanın üst üste düştüğünü gördünüz ve önemsemediniz bile. Aslına Durugörü bakarsanız gördüğünüz olaya kaza olayıdır. Beynin veritabanı kesinlikle farklı şekilde işlemektedir. Bundan kaynaklı olarak da oluşacak olan suretler farklı bir şekilde işlemektedir. İnsan beyni zamanın ta ötesinden gelecek olan o kazayı kendisine en yakın olacak olan eşya olarak simgelemektedir. Rüya tabiri olarak adlandırılan olayın asıl şekli de budur. Durugörü yapmak için kişin beyni ile hayal merkezini en etkili şekilde kullanması gerekir.
Durugörü Geliştirme Teknikleri
- Durugörü başlangıcı için kesinlikle cep telefonunuzun sesini kapatmanız gerekmektedir. - Ayrıca bunun geliştirilmesi için kesinlikle rahatsız edilmeyecek odada ve rahat bir yerde oturmanız gerekmez. - Odanın metal bir ışık ya da güzel altın rengine bezenmiş olduğunu hayal etmeniz gerekmektedir. Metal rengi olan ışık ve altın rengi nurlara sahip olan meleklerden size doğru gelmektedir. - Var olan ışığı derin derin nefes yardımı ile içine çekmeniz ve ciğerlerinizin tamamını onunla doldurmanız gerekmektedir. Işığı içinize çektiğinizde tüm vücudunuzun gevşediğini ve bedeninizin yenilendiğini hissederek yenilenebilirsiniz. - Bundan sonra tüm dikkatinizi tam olarak iki gözün arasında bulunan alanda konsantre bir şekilde toplamalısınız. Yani iki gözün arasında bir başka göz olduğunu hissetmelisiniz. Bu insanların üçüncü gözleridir. Bu göz insanların yaşamlarının özetlerini sunacak olan bir gözdür. - Üçüncü gözün kapalı ı, açık mı, yarı açık mı olduğunu hissetmeniz gerekir. - Gelecektekileri ya da gerçekleri görmek için var olan tüm korkularınızdan arınmak için meleklerinizden yardım isteyin. - Kararlı, kesin ve iyi niyet ile üçüncü gözünüzü açabilirsiniz. Açmak için çok zorlama yapmayın ve ona açılması adına izin verin. Ayrıca üçüncü gözü istediğiniz her an kapatabileceğinizi unutmayın. - Üçüncü görünüzü en doğru şekilde temizlenmesi adına yardımcı olan meleklere teşekkür etmeyi de unutmayın. Ruhsal Görü Alıştırmaları - Çevrenizde yakın olan bir nesneye bakmalısınız. Bakmış olduğunuz nesnesin detaylarını 30 saniye civarı inceleyin. - Sonrasında gözlerinizi sakin bir şekilde kapatın ve nesneyi zihin içinde var olan gözünüz ile incelemeye başlayın. Zihin içinizde nesnesinin boyutunun, detaylarının ve parlaklığının artmasını en içten şekilde isteyin. Zihin içinde detaylı bir şekilde incelemeye devam edin. Yapılacak olan bu alıştırma gün içinde 2 defa yapmalısınız. Bu sayede görüşünüz en düzgün ve en muazzam şekilde artacaktır. Duru İşiti Alıştırmaları İle Duru Gözünüzü Geliştirin Duru işiti tarzında olduğu gibi çakraların temizlenmesi ile gelişmektedir. Kulakta var olan çakralar sol ve sağ kulağın yakın kısmında yer alır. Kulak çakralarını temizlemek için; - 3 defa derin şekilde nefes alın. - Kulaklarınız iç kısmında menekşe ve kırmızı disk imgeleyin, çakralarınızı ise göz önüne alarak canlandırın. - Derin bir nefes alın ve beyaz olan bir ışığın çakralarınızı temizleme işlemi yaptığını imgeleyin. Çakralarını sıra sıra ya da hepsini aynı anda temizleyin. - Beyaz ve parlak şekilde olan ışık çakraları içten ovalayarak temizlik sağlamaktadır. Kendi içinizden ise meleklerinizin baş kısmınızı kuşatmasını istemelisiniz. Meleklerden var olan korkularınızı da temizlemesi için yardım isteyin. - Derin bir nefes daha alın ve meleklerin tüm çakralarınız sevgi ile doldurduğunu hissedin. Onlara yapış oldukları tüm yardımlardan dolayı teşekkür etmeyi kesinlikle unutmayın.
Başlıca Durugörü Çeşitleri
Basit Durugörü Bu durugörü çeşitinde bir anlam bulunmaz belli başlı imajlar görülür. İlk aşaması olarak karşınıza çıkar. Bu seviyede olan kişiler istedikleri imajları görebilirler. Mekân İçinde Yapılan Durugörü Mekân içinde yapılan bunun mesaj ya da anlam içermeyen imajlardır. Genelde gözlerin kapalı olması esnasında meydana gelir.  Uzaklarda var olacak olan olayların ya da mekânların görülmesi veya hissedilmesidir. Zaman İçinde Olan Durugörü Bu durugörü çeşidi gelecek veya geçmişten bilgi veriri. Kâhinlerin kullanmış olduklarıdır. En gelişmiş olan safhadır. Benzer konu olan Tesirli Aşk Duası konusuna göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
ahmettdonmezz · 4 years
Text
Tumblr media
Işık Parti
Kendimi huzursuz hissediyordum, ama neden kaynaklandığını kestiremiyordum. Arkamdaki duvar resminde manzara tuhaf bir şekilde resimden gerçekliğe, gerçeklikten resimliğe kayarken;
Dev bir mantarın tepesinde nargile içen kocaman, mavi Tırtıl’dan çok etkilenmiştim, çünkü sulu bir pipoyu yanık tutmanın ne kadar güç olduğunu bilirim. Yine de, sorun bu değildi.
(duyu Duru m)
Kazığa bağlanmış kızıl saçlı kadına işkence eden iblisler o kadar parlaktı ki, bakınca insanın gözleri kamaşıyordu. Şimdi gitti, ama hepsi çok güzeldi. Her şey güzeldi.
Şarkının içinde geziniyordum. Dalıp derinlerinde kaybolup harikaları keşfettim.
Duygularla ilgili bir şey.
Havada olağanüstü düzeyde empati var gibiydi. Fark etmez, diye düşündüm. Işık gösterisi muhteşemdi... (Sarıyor yeşil (içinde her renk mevcut)).
İzledim, dinledim, tattım, hissettim ve çok güzeldi. Dikkatimi yakalayan her şey büyüleyiciydi.
Kedi’ye sormak için döndüm, ama pek eğlenir görünerek solup gidiyordu. O zaman benim de aynı şeyi yapabileceğim aklıma geldi. Solmaktan bahsediyorum.
Solup başka bir yere gitmek. Buraya böyle mi gelmiştim, böyle gidebilir miydim? Muhtemelen.
İçkimi bıraktım, gözlerimi ve şakaklarımı ovdum. Kafamın içindeki her şey yüzmeye başlamıştı.
Bu resimde yanlış olan ne? diye sordum kendi kendime.
Aniden eleştirme yeteneğimin savaşta uçurulduğunu hissettim, çünkü var olması gereken anormalliklere odaklanamıyordum. O ânın içinde kısılı kaldığımı biliyordum, ama yolumu açıkça göremiyordum.
Kısılı kalmıştım.
Yakalanmış...(huzursuzluğun sebebi)
3 notes · View notes
fenrees · 4 years
Text
Parapsikoloji Nedir?
Parapsikoloji; duyu dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi olayları kapsayan çok disiplinli bir araştırma konusudur. Parapsikoloji uygulamalarını, parapsikologlar yönlendirmektedir. Birçok farklı deney ve yöntemle parapsikoloji bilimsel olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak bilimsel olarak kanıtlanamadığı için bir bilim dalı olarak kabul edilmemektedir. Ancak yine de doğal olayların açıklanmasında parapsikolojik olaylardan yararlanıldığı için sözde bilim olarak geçmektedir. Parapsikoloji; içerisinde ABD ve Yunanistan’ın bulunduğu, ortalama 40 ülkede üniversitelerde kürsüsü bulunan ve okutulan bir sözde bilimdir.
Fütürizm nedir? Bilgilerine de bakabilirsiniz.
Parapsikolojik Fenomenler Nelerdir?
Parapsikolojik olaylar aşağıda belirtilmiştir:
Parapsişik Hadiseler: Telepati, duru görü, sezgiler, psikometri
Parafizik Hadiseler: Telekinezi, değnekle su arama ve radyestezi, derma optik algılama
Parafizyolojik Hadiseler: Ruhsal cerrahi ve ruhsal şifa, akupunktur, homeopati, inançla tedavi, aura ve kirlian fotoğrafçılığı, ateşte yürüme, stigmata, materyalizasyon ve ektoplazma, levitasyon
Ruhsal Hadiseler: Poltergeist vakalar, ruhçuluk
Parapsikolojinin Tarihçesi
Parapsikolojinin geçmişine bakıldığında; parapsikoloji teriminin ilk olarak 1889 yılında kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Alman psikolog Max Dessoir; bu terimi ilk ortaya atan kişi olmuştur ve Rhine de benimsemiştir. Ancak daha sonrasında metapsişik ve parapsişik terimleri Charles Richet ve Emile Boirac tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bedensel duyular kullanılmadan dış dünya ile iletişime geçilebilmesinin ve bilgi edinilebilmesinin mümkün olduğu ise Rhine ortaya atmıştır. Duyular dışı algılama veya duyular dışı idrak olarak isimlendirdiği görüşüdür.
1930lu yıllardan sonra çeşitli metodolojilerle parapsikoloji laboratuvar ortamında incelenmeye başlanmıştır. Yapılan araştırmalar ise; psişik araştırma olarak isimlendirilmektedir. Parapsikolojinin zaman içerisindeki gelişimini ifade eden dönemler ise aşağıdaki gibidir:
Antik Dönem
Mesmerizm Dönemi
Kurumlaşma Dönemi
Modern Dönem (Akademik Dönem)
Parapsikolojiye Bilimsel Yaklaşım
Parapsikoloji ve bilim ilişkisine bakıldığında; parapsikoloji ile ilgili uzun yıllardır bilimsel araştırmalar yapılmasına rağmen, ikna edici bir kanıt ortaya koyulamamıştır. Bilim insanlarının sözde bilim olarak değerlendirdiği parapsikoloji ile ilgili laboratuvar araştırmalarının yapılabilmesi için bazı metodolojiler gerekmektedir. Dünyanın birçok yerinde özel laboratuvarlarda metodolojik parapsikoloji araştırmaları yapılmaya devam etmektedir. Ancak bu araştırmaları finanse eden, sponsorluğunu üstlenen üniversitelerin sayısı fazla değildir. Gazetelerde makale olarak bu akademik araştırmaların sonuçlarına da yer verildiği görülmektedir.
Etiyoloji nedir, türleri nelerdir? Hakkında detaylar yazımızdadır.
Hayvanlarda Parapsikoloji Nasıldır?
Hayvanların parapsikolojik yetileri konusunda araştırmalar yapılmaktadır. Kedi familyasından olan hayvanların auraları gördükleri ve farklı alemlere yolculuk ettikleri bilinmektedir. Ayrıca köpeklerin de olabilecekleri önceden hissettikleri ve sahiplerinin başına gelebilecek bir belaya karşılık bu belayı kendi üstlerine çektikleri bilinmektedir. Harvard Üniversitesi’nin öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Rupert Sheldrake; kedi ve köpeklerin parapsikolojik güçlerinin olduğunu savunmaktadır. Tezini kanıtlamak için ise; 200 farklı örnek sunmuş ve bu örnekler ile tezini temellendirmiştir. Geleceği gören bir kedinin; sahibinin bineceği otobüsün kaza yapacağını öğrenince, sahibinin o otobüsü kaçırması için uğraşması örneği bu 200 örnekten biridir. Yangını haber veren, şehirde hortum çıktığında sahibini bodruma yönlendirerek zarar görmesini önleyen kediler de bu örnekler içerisindedir.
Yunusların güçlü iletişimleri ve sesleri ise hala daha araştırılmaya devam etmektedir. Yılanların, bulundukları yere astral seyahat yapıldığında bunu hissettikleri düşünülmektedir. Düşünce okuyabildiği düşünülen bazı hayvanlar da incelenmeye devam edilmektedir.
Parapsikolojinin Bilim Olarak Kabul Edilmeme Sebebi Nedir?
Parapsikolojinin bilim dalı olmama nedeni; modern bilimdeki kabul edilebilirliğin sınırlı olduğu 5 duyu organını aşıyor olmasıdır. Ortaya çıkan sonuçta sabitlik ve nesnellik bulunmamaktadır. Herkesin aynı sonucu alabileceği bir bilim dalı değildir. Algı ötesini ifade etmektedir ve birçok araştırma merkezinde araştırılmaktadır. Ancak bilimsel bir nitelik kazanmasını gerektirecek bir temele oturtulamamıştır. Örnek vermek gerekir ise; akşam saatlerinde 4 kişinin bir odada oturduğu ve oturulan odanın kapısının da açık olduğu düşünülsün. 4 kişiden birinin kapıdan geçen bir görüntü görmesi ve irkilmesi, kalan 3 kişinin de bu görüntüyü gördüğü anlamına gelmemektedir. Gören kişi parmağı ile de gösterse, aynı görüntüyü göremeyebilmektedirler.
Parapsikoloji İle İlgili Video Anlatım
youtube
Amerikalı Parapsikologların Parapsikolojiye Yaklaşım Yöntemleri
Amerikalıların parapsikoloji deney yöntemleri aşağıdaki iki yöntemde yoğunlaşmaktadır:
RNG yöntemi ile psikokinezinin varlığını ortaya koymayı amaçlamaktadırlar.
Duyular ve dış algılamanın varlığını ortaya koyarak uyaranlardan yalıtılmanın mümkün olduğunu Ganzfeld uyarımı ile ortaya koyabilmek mümkündür.
ABD’de gezici durugörü olasılıklarının incelenmesi için devlet sözleşmesi altında gerçekleştirilen parapsikoloji araştırmaları da mevcuttur.
Parapsikoloji Araştırma Merkezleri Olan Ülkeler Hangileridir?
Parapsikoloji araştırma merkezlerine sahip ülkeler şu şekildedir:
Rusya
ABD
Japonya
İngiltere
Çin
Hollanda
Almanya
Fransa
Portekiz
İsviçre
Parapsikoloji Araştırma Laboratuvarı Bulunan Ülkeler Nelerdir?
Parapsikoloji araştırma laboratuvarı olan ülkeler aşağıda sıralanmıştır:
ABD
Almanya
Japonya
İskoçya
Fransa
İtalya
Cüzzam nedir? Detaylarına yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Psikoloji ve Parapsikoloji Arasındaki Fark Nedir?
Parapsikoloji ve psikoloji ayrımı yapıldığında; psikoloji, insanların davranışlarını ve gözlemlenebilir olguların temelini anlamak amacı ile araştırma yapılarak oluşturulan bilim dalıdır. Parapsikoloji ile ise; duyu ötesi algı olan adlandırılan, açıklanamayan olaylar araştırılmaktadır. Psikolojide bir olayı açıklamak için sistematik bilimsel yöntemlerden ve istatistiki analiz yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Ancak parapsikolojide olayları araştırırken doğal nedenlerden, şans eseri ortaya çıkan ve açıklanamayan tablolardan yararlanılmaktadır. Zener kartları olarak da isimlendirilen ESP kartları ile çalışmalar yapılmaktadır.
Zener Kartları Nedir?
Zener kartları; Joseph Banks Rhine’in geliştirdiği ve ESP için kanıt oluşturmayı amaçlayan bir parapsikoloji yöntemidir. 1920 yılı ile beraber kullanılmaya başlanmıştır. Daire, artı, kare, dalga ve yıldız şekillerinin 5’er kere bulunduğu kartlardır. Toplamda 25 adettirler. Bu kartlar kapalı olarak sıralanmaktadırlar ve kartların tahmin edilmesi istenmektedir. İstatistiki olarak bakıldığında; 5 karttan birinin doğru tahmin edilebilme olasılığı %20 olmaktadır. Bu hesaba göre deney 10.000 kere tekrarlandığında, 2.000 kere doğru tahmin yapılması normal sayılmaktadır. Ancak doğru tahmin sayısının 2.200’e çıkması durumunda; iki milyonda bir olan bir ihtimal gerçekleşmiş olmaktadır. Bunun rastlantı olma ihtimali ise; Rhine tarafından 1.7 milyonda 1 olarak değerlendirilmektedir.
Parapsikoloji İle İstihbarat Örgütlerinin ve Polisiye Olayların İlişkisi
Parapsikoloji ve istihbarat örgütlerinin bağlantısına bakıldığında; düşman olarak benimsenen kişi ve devletlerin bilgilerine erişim sağlayabilmek amacı ile istihbarat örgütleri bünyelerinde medyum ve telepat bulundurabilmektedirler. Geçmiş örnekleri ise aşağıda verilmiştir:
ABD istihbarat örgütü olan CIA; 1970li yıllarda, bünyesinde 7.000 civarı medyum bulundurmaktaydı. Vietnam Savaşı sırasında da bu kişilerden yardım aldığı bilinmekteydi. Hipnoz ve telepati yöntemleri üzerine çalışan kişilerdi.
Rus istihbarat örgütü olan KGB; 1975li yıllarda medyumları da bünyesine katmıştı. O yıllarda medyumların tutuklandığı ve sonrasında KGB adına çalıştırıldığı bilinmekteydi. 1976 yılında kurulan parapsikoloji birimi ile beraber, rejim aleyhine çalışmaların engellenmesi amaçlanmaktaydı.
1951 yılında Londra’da meydana gelen hırsızlık olayı ile beraber; kiliseden 50 kg ağırlığında değerli bir taşın çalındığı duyulmuştu. İngiliz polisinin bu taşı çalan kişiyi yakalayamaması üzerine; Belçika’daki Peder Harkos’tan hırsızın bulunabilmesi için yardım istendi. Bunun üzerine Peder Harkos; hırsızlığın yaşandığı kiliseye gidip parapsikoloji teknikleri ile konsantre olarak hırsızın bulunduğu yeri söyledi. Ardından ilgili adrese baskın yapıldı ve değerli taşı çalan hırsız da orada bulundu.
Deve tabanı nedir? Hakkında bilgileri de inceleyebilirsiniz.
The post Parapsikoloji Nedir? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/parapsikoloji-nedir/
0 notes
Text
Çengeldere uzman masöz profesyonel masaj
Çengeldere uzman masöz profesyonel masaj Çünkü annem Cumhuriyetçi değildi ve o yüzden de Viva la Republica demedi, yalnızca ayaklarının dibinde yüzüstü serilip kalmış babam için Viva dedi. antalya mutlu son fiyatları tanem spa bayan ankara Ama sö İkinci bir alanın, hipotalamusun preoptik bölge- sinin uyarılması yavaş dalga uykusuna neden olur; bu bölgenin ha- sar görmesi uykusuzluğa yol açabilir. Bilincin ikamet ettiği tek bir yer olmadığını kabul edelim, tamam da acaba uykunun bir merkezi, dinlenme için nöral bir açma-kapa- ma düğmesi var mı? İhtilaflı bir sahanın bulanık bir alanıdır bu maalesef. Beyin sapının harekete geçirmesiyle birlikte talamus tekrar iletim moduna döner, nöronlarının tekrar sadık haberci ro- lünü üstlenmelerine, tekrar her türlü haberi kortekse ulaştırıp oradan haber taşımalarına izin verir. 38 FARKINDALIK KAYNAKLARI 141 Bu ve buna benzer eşzamanlı salımmlar, talamusun uyku duru- muridaykenki davranışını ifade eder; fizyologlar talamusun bu duru- muna patlama modu adını verir: Talamus hücreleri, asıl talamus, onun retiküler çekirdeği ve korteksten oluşan üçgen arasında gidip gelen, patlamalar halinde sinyaller gönderir ritmik bir şekilde. Daha önce de gördüğümüz gibi talamus, kortekse giden duyu sin- yallerine bir geçiş istasyonu, beyin yarıkürelerinin bölgeleri arasın- daki iletişimde de bir merkez görevi görür. Çekirdek nakli bu hayvanlarda döngüsel ritmi yemden başlatmış, ama bir farkla: Hayvanlarda donörün o alışılmamış 20 saatlik ritmi görül- meye başlamış. from ataşehir escort
0 notes
reikiterapialanya · 7 years
Text
Duru görü Nedir
En basit tanımıyla Durugörü: Beş duyunun dışında, eşyaları, olayları ve düşünceleri algılama ve görmedir. Ruhsal görü adı da verilen bu yetenek, Duyular Dışı Algılamalar içinde üzerinde en fazla araştırma yapılan yeteneklerimizden biridir. Beş duyu organlarımızdan biri olan gözler, bu algılamada fonksiyon görmezler. İki kaşın arasında; gözler genellikle kapalıyken ya da her hangi bir objeye…
View On WordPress
0 notes
wesimakyaj · 7 years
Photo
Tumblr media
Şuan olduğum DURU GÖRÜ BOYUTU ÜÇÜNCÜSÜ 🚀 ZAMAN İÇİNDE DURU GÖRÜDÜR. 🚀 Gidip gelebiliyorum. O yüzden WESİ İLE ASTRAL SEYAHAT YAZDIRDILAR. Sizi taşıma görevimin olduğunu biliyorum. 3- Zaman İçinde Durugörü Geçmiş ya da gelecekten bilgi veren kahinlerin kullandıkları yetenektir. Durugörünün en gelişmiş safhasıdır. Durugörünün bu safhasında görülen imajlar geçmiş bir zaman diliminde meydana gelmiş olan kimi olaylarla ilgili olabileceği gibi gelecekte ortaya çıkacak olan kimi olaylarla ilgili de olabilir. Burada da adeta bir film seyredermişçesine olaylar izlenebilir. Bu derece gelişmiş bir durugörü yeteneğine sahip olan kişilerin sayısı bir hayli azdır. Çok ender olarak görülür. DURUGÖRÜ En basit tanımıyla Durugörü 5 duyunun dışında, eşyaları, olayları ve düşünceleri algılama ve görmedir. Ruhsal görü adı da verilen bu yetenek, Duyular Dışı Algılamalar içinde üstünde en fazla araştırma yapılan yeteneklerimizden biridir. 5 duyu organlarımızdan biri olan gözler, bu algılamada fonksiyon görmezler. 2 kaşın arasında; gözler genellikle kapalıyken ya da her hangi bir objeye konsantre edildiği bir sırada adeta televizyon ekranında bir film seyredercesine, birtakım şekillerin görülmesidir. Bu yeteneği gelişmiş kişilere durugörü medyumu adı verilir. Başlıca Durugörü Çeşitleri l- Basit Durugörü Herhangi bir anlam ve mesaj taşımayan birtakım imajların görülmesidir. Çoğunlukla gözler kapalıyken beliren birtakım imajlardan oluşur. Durugörünün ilk aşamasıdır. İnsanların belli bir bölümünde bu yetenek kendiliğinden işler durumdadır. Ve bu oran hiç de küçümsenemeyecek boyutlardadır... Bu seviyede bir durugörüye sahip olan kişiler, gözlerini kapadıklarında istedikleri imajları rahatlıkla görebilirler. Bu imajlar ya kendi isteklerine bağlı olarak görülür, ya da birtakım imajlar otomatik olarak gelip geçer. 2- Mekan İçinde Durugörü Uzakta meydana gelen olayları ya da yerlerin algılanması ve görülmesidir. Normal olarak görülmesi mümkün olmayan uzaktaki bir yerin ya da kapalı, saklı olan şeylerin görülerek tariflerinin yapılabilmesi bu seviyeli bir durugörü yeteneğinde mümkündür. Spiritüel sayfasından kopyaladım.
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Multipl (yaygın) skleroz sık görül­mesi ve kronikleşerek genç erişkinlerde önemli sakatlıklara yol açması nedeniy­le sinir sistemi hastalıklarının en önem­lilerinden biridir. Multipl skleroz akmaddedeki sinir hücrelerinin uzantılarını çevreleyen ya­lıtkan miyelin kılıfını yıkıma uğratan hastalıklardan en yaygın olanıdır. Ak-maddeyi yaygın olarak etkilediğinden yaygın ya da multipl skleroz adını alır. Hastalık adını, dokuların hastalık süreci sonunda büzüşüp sertleşerek nedbe dokusu haline gelmesinden alır. Merkez sinir sisteminde oluşan nedbe dokusu eski haline dönmez ve sinir lifi boyunca miyelin kılıfında yıkım görü­lür. Sinir lifinin kopmasına neden ola­bilen değişiklikler sinir dokusunun iş­levlerini tümüyle yitirmesine yol açar. GÖRÜLME SIKLIĞI Genellikle (olguların yüzde 50’sinde) 20-40 yaş arasında başlar ve 30 yaşla­rında en ağır duruma ulaşır. Hastaların yüzde 5′inden azı 10 yaşından küçük ya da 50 yaşından büyüktür. Erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür. Bazı ülkeler ile bazı coğrafi bölgelerde daha çok rastlanır; görülme sıklığı genellikle ekvatordan uzaklaştıkça artar. İskandinav ülkeleri, İngiltere, Al­manya ve Avusturya’da oldukça yaygın­dır; Çin ve Japonya’da çok ender görü­lür; Sibirya ve Mısır gibi bazı ülkelerde ise hemen hiç bilinmemektedir. ABD’de geçmişte çok az görülen multipl skleroz olguları son yıllarda artmıştır. NEDENLERİ Nedenleri henüz kesin olarak anlaşıl­mamıştır. Bütün olasılıklar incelenerek geliştirilen çeşitli varsayım ve kuram­lardan bazıları yaralanma, aşırı beden­sel yorgunluk, zehirlenme, yapısal et­kenler ve heyecan gibi nedenlerin üze­rinde durmaktadır ama bunların hiçbiri kanıtlanamamıştır. Bununla birlikte, söz konusu etkenlerin hastalığın gelişi­mini kolaylaştırdığı ya da gidişini de­ğiştirdiği kabul edilir. Araştırmalar multipl skleroz oluşu­munda çevresel etkenlerin önemi oldu­ğunu düşündürmektedir. Ayrıca, etke­nin yavaş üreyen bir virüs olabileceği de sanılmaktadır. 1943-60 yıllarında Faroe Adaları’nda olduğu gibi, zaman zaman “salgınlara” neden olması bu gö­rüşü desteklemektedir. Ayrıca, hastalı­ğın daha sık görüldüğü bölgelerden da­ha az görüldüğü bölgelere göç edenler­de, görülme sıklığının göç yaşı ile oran­tılı olarak değiştiği saptanmıştır. On beş yaşından önce göç edenler arasında hastalığa yakalanma oram yeni geldik­leri bölgedeki oranla aynıdır; 15 yaşın­dan sonra göç edenler arasında ise ilk yerleşim yerindeki oran görülür. Gene de multipl sklerozlu hastaların beynin­de herhangi bir virüs aynştınlamamış-tır. Virüsün hastalık yapıcı etki kazanıp miyelin dokusunda yıkıma yol açma­dan önce uzun süre sessiz kaldığı anla­şılmaktadır. Yavaş üreyen virüs varsayımı dışın­da, genetik yapıdaki bir özelliğin özba-ğışıklık yaratarak hastalığın ortaya çtfa-şını kolaylaştırdığını düşündüren kuram da tartışılmaktadır. Virüs ve özbağışık-lık kuramları bir arada da ele alınabilir; virüs hastalığın ortaya çıkmasına neden olurken genetik yatkınlığı olan bireyler­de alevlenmeler kolaylaşabilir. Multipl skleroz gibi öteki miyelin-sizleştirici (sinir lifleri çevresindeki mi­yelin kılıfım yıkıma uğratan) beyin-omurilik iltihaplan da (ensefalomiyelit) virüs kökenlidir. Bu hastalıklarda virüs, herhangi bir enfeksiyon etkeni gibi has­talığı başlattıktan sonra bir özbağışıklık süreci ortaya çıkar. Bu sürecin karma­şık yapısı, öteki virüs hastalıklannda gözlenmeyen ve yavaş giderken aniden alevlenmelerle beliren klinik tabloya neden olur. BELİRTİLERİ Multipl skleroz, hastalanmadan önce tü­müyle sağlıklı olan bireylerde, hızla ge­lişen sinir sistemi belirtileriyle ortaya çıkar. En önemli belirti, gözyuvan ar­dında görme sinirindeki iltihap sonu­cunda tek gözde ortaya çıkan görme bu­lanıklığıdır. Bu iltihabın görüldüğü has­taların yaklaşık yüzde 50’sinde er ya da geç multipl skleroz geliştiği saptanmış­tır. Başlangıçta çok belirgin olmayan te­kil belirtiler görülebilir. Bunlardan bazı­sı gençlerde, yüzün her iki yansında da görülen trigeminus nevraljisi, başın zor­la bükülmesiyle omurga boyunca duyu­lan elektriklenme, bedensel yorgunlukla ya da sıcak ortamda kaldıktan sonra or­taya çıkan görme bulanıklığı ve başka sinir sistemi belirtileridir. Kural olarak kol ve bacaklar ile kafa sinirlerinin etkilenmesinden kaynakla­nan hareket bozuklukları ön plandadır. Erken evrede, hasta özellikle bacakla-nndaki güçsüzlükten ve aşın yorulma­dan, elleriyle ince hareketleri yapama­maktan yakınır. Daha sonra bacaklarda ve çok ender olarak kollarda hafif felç­ler görülür; buna güç kaybı ve hareket­lerde sınırlanma eşlik eder. Özellikle bacak kaslarının gerginliği artar, bu durum kasların kasılıp kalmasına kadar ilerleyebilir. Hastalığın başlangıcında “yalancı tabes” olarak adlandırılan tab­loda, kasların gerginliğinde azalma gözlenebilir. Sıklıkla ıstençli hareketler sırasında ortaya çıkan titremeler (tremor) görü­lür. Genellikle hareketlerin başlangıcın­da ortaya çıkan ve giderek belirginleşen titreme, hasta dinlenirse tümüyle kay­bolur; kol ya da bacak boyunca, kimi zaman da baş ve gövdede görülür. Ağır olgularda hastanın kısa bir süre ayakta durması baş ve gövdede titremenin baş­laması için yeterli olurken daha hafif olgularda, elindeki bardağı ağzına gö­türmesi ya da işaretparmağıyla burnu­nun ucuna dokunmasıyla titreme başlar. Hastanın eli yüzüne yaklaştıkça titre­meler genişler, düzensizleşir; titreme heyecanla artar. Belirgin titreme olmayan hastalar­da, beyincik işlevlerinin bozulduğunu gösteren belirtiler saptanabilir. Kol ve bacak kaslarının gerginliğinde bozuk­luk vardır. Genellikle kol ve eller ger­ginken ve avuçlar yere bakarken par­maklar düz tutulamaz; bütün parmak­larda gerginlik artar. Hasta kollannı gergin, avuçlarını yukarı dönük tutarak ellerini başının üstüne kaldırdığında başparmaklarım birleştirmekte güçlük çeker. Yürürken zaman zaman kasılmalar görülür. Kısa adımlarla ve ayaklarını yere sürterek yürürken bacaklar gergin­dir; kimi zaman da gövdeyi her iki yere sallayarak ve bacakları açıp sendeleye­rek yürür. Daha sık olarak da yürürken kol ve bacaklarda katılaşma, sendeleme görülür; adım atarken bacak istemeden daha ileri gider ve ayak tabanı kuvvetle yere çarpar. Konuşma bozuklukları oldukça sık görülür. Hasta yavaş ve hecelen ayıra­rak konuşur. Bazen de sözcükler ağzın­dan patlarmışçasına çıkar ve farklı ton­lamalar kullanır. Kimi zaman ses telle-rindeki titreme konuşmada titremeye yol açar. Multipl skleroz, ender olarak hafif ruhsal bozukluklara da neden olur. Duygulanım bozukluklan ön plandadır; kişilik yapısında değişme, genel duru­mun ağırlaşmasıyla çelişen aşın coşku (öfori) ya da ruhsal ve bedensel huzursuzluğa eşlik eden bunaltı (anksiyete) görülebilir. Spastik gülme ve ağlama nöbetlerine de rastlanabilir. GİDİŞİ Multipl sklerozda belirtilerin şiddeti de­ğişkendir, ani iyileşme ve alevlenme dönemleri vardır. Hastalık kendine öz­gü belirtilerle başlayabildiği gibi, bir­denbire ortaya çıkıp birkaç gün sonra yok olan tek bir belirtiyle de kendini gösterebilir. Kimi zaman yıllar sonra yeniden ortaya çıkar ya da yerini başka süreçler alır. Tek başına görülebilen ge­çici başlangıç belirtileri arasında çift görme (diplopi), baş dönmesi, düzensiz yürüme, konuşma güçlüğü (dizartri), yüzde, bir kol ya da bacakta ya da vücu­dun bir yarısında duyu azalması ya da duyu kaybı sayılabilir. Kimi zaman belirtilerin tümü bir aradadır, aniden ve hızla başlar, uzun bir duraklama döneminden sonra ağırla­şır. Akut başlangıç ve ani ağırlaşmanın nedeni, multipl sklerozun temelinde ya­tan iltihap sürecinin ani alevlenmesidir İNCELEMELER Lezyonlann ortaya konmasını sağlayan özel incelemelerin en önemlisi magne-tik rezonanstır (MR). Bu yöntem beyin gövdesi ve omurilik boyunca yayılan miyelinsiz alanların görüntülenmesini sağlar. Ayrıca paramagnetik kontrast aygıtlarla miyelinsizleşme süreci görün­tülenebilir. Son yıllarda MR ile elde edilen veri­ler hastalığın tipik belirtilerinin, multipl skleroz tablosunun yalnızca görünen bölümü olduğunu göstermiştir. MR vü­cuda zarar vermez, ışınım kullanılmadı­ğından gerekirse birkaç kez yinelenebi­lir. MR ile elde edilen sonuçlar genel­likle klinik tabloyu yansıtır. Son yıllarda nörofizyolojide, çevrel görme sinirleri, beyin sapı ve işitme si­nirleri boyunca iletiyi araştıran uyarıl­mış potansiyel (EP) yöntemi de incele­me amacıyla kullanılmaya başlamıştır. Kafatasından verilen bir ağrısız uyarı­nın beyin kabuğunda görme ve işitmeyle ilişkili bölümü uyarması sonucunda bu uyarının iletim süresi ölçülebilmek­tedir. AYIRICI TANI Klinikte birden fazla tablo görüldüğün­den, doğru tanıya ulaşmak için sinir sis­temi hastalıklarının tümü dikkate alın­malıdır. Ayırıcı tanı yapılacak hastalıklar arasında histeri unutulmamalıdır. Bilin­diği gibi histeride çok sayıda ve çeşitli tablolar vardır. Multipl sklerozun baş­langıç belirtilerine kişilik değişikliği de eklenirse, histeriyi de düşündüren bir görünüm ortaya çıkar. TEDAVİ Multipl skleroz, en zor tedavi edilen si­nir sistemi hastalıklarından biridir. Bir­çok tedavi yöntemi önerilmiş ve denen-mişse de hiçbiri evrensel olarak kabul edilmemiştir. Hastalığın nedenleri ve gelişimine ilişkin çeşitli varsayımların yanında birçok tedavi önerisi geliştiril-mişse de, henüz başarılı sonuçlar elde edilememiştir. Bazı tedavi yöntemleriyle elde edilen olumlu sonuçlar ve belir-tilerdeki gerilemenin yanı sıra, hastal��­ğın kendiliğinden gerilemesi olasılığı da her zaman düşünülmektedir. Bazı ol­gularda belirtilerin hızla gerilemesi, uy­gulanan tedavi açısından umut verse de, er ya da geç alevlenme dönemleri orta­ya çıkmaktadır. Günümüzde kullanılan ya da dene­me aşamasında olan tedavi yöntemleri­nin başlıca amacı etkilenen dokularda ödemin azaltılması (ACTH ve korti-kosteroit grubu ilaçlarla); sinir lifinin iletim potansiyelinin artırılması; bağı­şıklık sisteminin ketlenmesi (siklofos-famit, azatiyoprin, siklosporin gibi ilaçlar ve plazmaferez ya da lenf doku­larının ışınlanması gibi yöntemlerle) ve immünomodülasyondur (monoklo-nal antikorlar, interferon, timus özütle-riyle). Virüs öldürücü ilaçlarla da araş­tırmalar yapılmıştır. Görüldüğü gibi, multipl sklerozda önerilen ve uygula­nan birçok tedavi yöntemi olsa da, hiç­biri iyi ve uzun süreli sonuç vermemiş­tir. Özellikle gerilemeye başlayan ya da alevlenme gösteren olgularda çok kullanılan tek tedavi yöntemi kortizon grubu ilaçlardır. Kronik ve ilerleyici olgular bu tedaviye daha çok direnç gösterir. Steroitler öncelikle ödemin çözülmesini sağlar; büyük bir olasılık­la doğrudan sinir dokusunu ya da dolaylı olarak bağışıklık sistemini etkile­diği düşünülmektedir. Öte yandan, has­talığın doğal gidişini yavaşlatmadığı saptanan steroitlerin uzun tedavi prog­ramlarında yararsız oldukları kabul edilir. Fizik tedavi de yararlı olabilir. Orta derecede egzersizler aşırı yorgunluktan kaçınmak koşuluyla yarar sağlayabilir. Başarıyla yürütülen bir fizik tedavi ka­sılmalar ve ataksinin (sistemli kas hare­ketinde eşgüdüm bozukluğu) düzeltil­mesinde şaşırtıcı sonuçlar verebilir. Et­kili bir tedavi için doğru bir yöntem ve çalıştırılacak kas gruplarının iyi seçil­mesi gerekir. Çeşitli kasların bir dizi hareketi yinelemesi sağlanmalıdır. Bu tedavi yalnız yeterli donanım bulunan merkezlerde uygulanabilir. En yararlı egzersizlerin başında yüzme gelir; ileri düzeyde ataksi olan hastaların 15-30 dakika kadar havuz ya da denizde yüzdükten sonra çok daha iyi yürümeye başladığı saptanmıştır. Multipl sklerozlu hastayı bekleyen gelecek nedir? Beklenen yaşam süresi önceleri 3-12 yılken, günümüzde büyük Ölçüde uzamıştır. Gerçekten de multipl skle­rozda ölüm nedeni hemen her zaman sinir sistemi dışı komplikasyonlardır. Özellikle solunum sistemi ve idrar yollarında enfeksiyonlar görülür. Antibiyotik kullanımı ve etkili önlemler, bu komplikasyonları hemen tümüy­le yok etmiştir. Günümüzde multipl sklerozlu hastalarda beklenen yaşam süresi 25-27 yıl, hatta daha da uzun olabilmektedir. Hastaların dörtte üçünden çoğu hastalığın başlangıcısmdan sonra 20 yıl yaşar, 30-35 yıl yaşa­yanlar da görülebilir. Ayrıca yaygın görüşün aksine, multipl sklerozda gidiş önlenemez değildir. Hastaların ço­ğu uzun yıllar sonra bile işlerini ve toplumsal yaşamlarım rahatlıkla sürdürebilirler. Olguların çoğunda sinir sistemindeki yetersizliklere karşın belirli bir yaşam standardı korunabilir. Multipl skleroz tanısı güç bir hastalık mıdır? Eskiden inceleme yöntemlerinin yetersizliği ve bu hastalığa ilişkin bilgilerin azlığı nedeniyle multipl skleroz tanısı ancak birkaç yıl kadar ilerleyen olgularda konabiliyordu. Uzman hekim hastanın şikâyetlerini dinledik­ten ve öbür hastalık olasılıklarını dışladıktan sonra multipl skleroz tanısına ulaşabiliyordu. Günümüzde gelişti­rilen aletler ve bu hastalığı daha İyi değerlendirebilecek bilgi birikimi sayesinde multipl skleroz tanısı oldukça kolaylaşmıştır. Magnetik rezonans yöntemi hastalığın merkez sinir sisteminde hangi olayları etkilediğini göstermekte, uyarıl­mış potansiyel (EP) yöntemiyle görme ve işitme sinirleri ile omurilik işlevleri sınanabilmektedir. Ayrıca bel ponksiyonuyla alman omurilik sıvısı incelenerek hastalığın varlığı ve derecesi saptanabilmektedir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
ruhsalseyler · 2 months
Text
Psişik Yetenekler Nelerdir?
0 notes
ruhsalseyler · 2 months
Text
Paranormal Ne Demek?
0 notes
ruhsalseyler · 3 months
Text
Psişik Yetenekler
0 notes
ruhsalseyler · 4 months
Text
Psişik Güç Nedir?
0 notes
ruhsalseyler · 5 months
Text
psişik ne demek
0 notes
ruhsalseyler · 5 months
Text
duyu dışı algı
0 notes
ruhsalseyler · 5 months
Text
Paranormal İletişim
0 notes
ruhsalseyler · 5 months
Text
Paranormal Biliş
0 notes