Tumgik
#Türk Milli Takımı
aybarskagan · 7 months
Text
Cumhuriyetimizin 100.Yılında, bekle bizi Almanya! TÜRK Milli Takımımız Avrupa 2024’te! Tebrikler,Teşekkürler.🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
bunedycom · 1 year
Text
Crespo'dan Türkiye Milli Takımı'na yeşil ışık!
Crespo’dan Türkiye Milli Takımı’na yeşil ışık!
Fenerbahçe’nin başarılı orta saha oyuncusu Miguel Crespo, ilgi çeken bir açıklamada bulundu. Radyo Gol’e konuşan Portekizli orta saha, “Teklif gelmesi halinde, Türk Milli Takımında forma giyebilirim” dedi. 26 yaşındaki Portekizli oyuncu, geçen sezonun ikinci devresinden beri Fenerbahçe’nin en çok konuşulan isimleri arasında yer alıyordu. Ortaya koyduğu başarılı performansın ardından Portekiz…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
korkutkalkan · 1 year
Text
'Şut ve Gol: Türk Futbol Tarihi Sergisi' tarihe ışık tutuyor
‘Şut ve Gol: Türk Futbol Tarihi Sergisi’ tarihe ışık tutuyor
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu, Cumhuriyet’in 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen ‘Şut ve Gol: Türk Futbol Tarihi Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor. Sergi, Türk futboluna damga vurmuş olan köklü kulüplerin, futbolcuların veya tarihe tanıklık eden aile yakınlarının arşivlerinden toplanan yüzlerce eserin ve belgelerin bir araya getirilmesiyle oluştu. “Kupalara, formalara ve milli…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ziyapasa-01 · 7 months
Text
__/// Son Dakika Filenin Sultanları 2024 olimpiyat vizesini aldı 🏐
6'da 6 yapan A Milli Kadın Voleybol Takımı, ev sahibi Japonya'yı 3-1 mağlup etti..
İnadına mı yapıyorsunuz kızlar ya...!!!????
Yapmayın Türkün adını bilbordlara her yazdırdığınızda bazılarının psikolojisini bozuyorsunuz yapmayın olmazmı 🙂🙂🙂
BEKLE BİZİ PARİS
DÜNYA 1 NUMARASI GELİYOR...🇹🇷🧿🇹🇷🧿🇹🇷🧿
Tumblr media Tumblr media
10 notes · View notes
datcufan-blog · 1 year
Text
Tumblr media
ATAMAYANA ATARLAR
Türkiye EURO 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Grup Eleme maçlarında gecen günlerde  deplasmanda Ermenistan’ı   yenen A Milli Futbol Takımı D Grubu ikinci maçında   Bursa’da Hırvatistan’ı ağırladı. İlk maçlar sonucunda grubunda lider olan Milli Takımımız Galler ile berabere kalan Hırvatistan’ı da yenerek Almanya’da düzenlenecek Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma yolunda önemli bir engeli daha aşmak istiyordu evdeki hesaplar çarşıya uymadı.
A Milli Takım,Bursada muhteşem bir ambıans içinde ne yazıkki  Hırvatistan'a   mağlup olmaktan kurtulamadı .
Bursa Büyükşehir Belediyesı Arena statyumunda oynanan müsabakada Andreas Ekberg, Fredrik Klyver ve  Niklas Nyberg ısimlı hakemlik yapmayı bilmeyen tam bir Türk düşmanı İsveçli hakem resmen bizi katletti diyebilirim iki penaltı vermedi ve taraf tuttu benim gördüklerim..
Türkiye milli takım sahaya   Mert Günok, Zeki Çelik, Çağlar Söyüncü, Merih Demiral, Ferdi Kadıoğlu, Orkun Kökçü sonra  Arda Güler , Salih Özcan, Hakan Çalhanoğlu yerine  İsmail Yüksek , Cengiz Ünder maç sonuna dogru  Cenk Tosun , Kerem Aktürkoğlu , Barış Alper Yılmaz , Enes Ünal ve yerine  Umut Nayir  görev yapan oyuncularımızdı .
Hırvatistan için söyleyecek bir şey yok dünya üçüncüsü olmuş bir takım  iyi takım 7 yıldır aynı hocayla çalısıyorlar hepsı avrupada oynayan kalitelı oyunculatra sahip başlarındada efsana  Modric   vardı ,Livakovic, Stanisic, Sutalo, Gvardiol, Barisic, Brozovic, Kovacic ve Perisic  iyi oyuncular
Oldu bitti bu takıma şansımız tutmaz onbir maç oynamışız yalnızca tek galibiyetimiz var .  
İyi başladığımız bir müsabaka İlk çeyrekte oyuna o kadar güzel hakım oldukki en az üç  gol atardık hepsıni  kaçırdık  A Milli Takım,   Cengiz Ünder ile daha sonra da Kerem Aktürkoğlu ile yakaladığı  gol fırsatlarda son becerıksız vuruşlar  Hırvatistan'ın kalecisi Livakovic'in ellerinde  eridi  neden kalecinin kucagına atarsın kardeşim at köşelere gol olsun .
Hırvatlar İlerleyen dakikalarda  biz gol atamayınca oyuna ortak oldu  ve atamayana atarlar hesabi Hırvatistan yarı sahasından hızlı çıktığı ilk  pozisyonda   öne geçti.
Ceza sahasında Pasalic ve Perisic arasındaki paslaşma sırasında defansımıza çarpan topla buluşan Kovacic plase bir vuruşla skoru Hırvatistan adına ağlarımıza gönderdi takımda taraftarda Türkiye şoka girdi.
Daha devre olmadan  Hakan Çalhanoğlu sakatlanarak yerini İsmail Yüksek'e bırakınca takımda dengede bozuldu.
Gol sonrası A Milli Takım topun kontrolünü eline geçirse de ilk yarının bitimine saniyeler kala yeniden sahneye çıkan Mateo Kovacic, Mert Günok'tan seken topu tamamlayarak ağlarla buluşturdu.
 İkinci yarı  Stefan Kuntz Arda Güler ve Barış Alper Yılmaz'ı oyuna soktu takımı bunlarmı kurtaracaktı saçma bir taktık yanlış yerde yanlış oyuncu bireysel hatalar kaçan kaptırılan yan toplar ve yerini bulmayan ara paslar çok olunca rak.be gol atmak zor olurdu bu yüzden biz beceremedik.
İlerleyen dakikalarda karşılaşmada başka gol sesi çıkmadı ve karşılaşma   Hırvatistan'ın üstünlüğüyle sona erdi.
Bu sonuçla birlikte A Milli Takım gruptaki ilk mağlubiyetini alırken 3 paunda kaldı, karşılaşmayı kazanan Hırvatistan ise puanını 4'e yükseltti galler letonyayı yendı  4 oldu .
Kısacası bızım şansımız önümüzdeki maçlara kaldı  yapacak bir şey yok .
4 notes · View notes
sakaryamedyatr · 2 days
Text
Tumblr media
Türk Kadın Boksörler Arnavutluk Milli Takımı Teklifini Değerlendiriyor http://dlvr.it/T674bg
0 notes
bilaldemirkr · 7 months
Text
Türkiye'nin Ulke Puan Sıralamasında Yükselen Performansı
New Post has been published on https://bilaldemirkr.com.tr/turkiyenin-ulke-puan-siralamasinda-yukselen-performansi/
Türkiye'nin Ulke Puan Sıralamasında Yükselen Performansı
Türkiye’nin Ulke Puan Sıralamasındaki Durumu Hakkında Bilgi
Ulke puan sıralaması, genellikle uluslararası organizasyonların spor etkinliklerinde veya ekonomik göstergelerde ülkelerin performansını değerlendirmek için kullanılan bir ölçüttür. Bu makalede, Türkiye’nin ulke puan sıralamasındaki durumunu ele alacağız.
Türkiye, çeşitli alanlarda ulke puan sıralamalarında yer alır. Bu sıralamalar, sporda başarıları, ekonomik gücü, eğitim kalitesi, turizm potansiyeli ve diğer birçok kriteri değerlendirmek için kullanılabilir. Ancak, her sıralama sistemi farklı kriterlere göre oluşturulduğu için sonuçlar arasında farklılıklar olabilir.
Örneğin, FIFA tarafından düzenlenen Dünya Futbol Sıralaması, ülkelerin milli futbol takımlarının performansını değerlendirmek için kullanılır. Türkiye’nin bu sıralamadaki konumu, milli takımın son maçlardaki başarısına ve diğer ülkelerle oynanan maçlardaki performansına bağlı olacaktır.
Ekonomik puan sıralamaları ise, bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü, GSYİH (Gros Yurtiçi Hasıla), i�� dünyası kolaylığı, dış ticaret hacmi gibi faktörlere dayanarak değerlendirir. Bu tür sıralamalarda Türkiye’nin konumu, ülkenin ekonomik performansına ve benzer diğer göstergelere göre belirlenecektir.
Eğitim puan sıralamaları ise, bir ülkenin eğitim sistemini değerlendirmek için kullanılır. Uluslararası test sonuçları, okullaşma oranları, eğitim harcamaları gibi faktörler, bir ülkenin eğitim puan sıralamasındaki konumunu belirlemede etkili olabilir.
Turizm puan sıralamaları ise, bir ülkenin turistik cazibesini değerlendirmek için kullanılır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan alanlar, ziyaretçi sayısı, turizm gelirleri gibi faktörler, bir ülkenin turizm puan sıralamasındaki yerini belirlemede önemli rol oynar.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ulke puan sıralamasındaki durumu, kullanılan kriterlere ve sıralama sistemlerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Spor, ekonomi, eğitim ve turizm gibi farklı alanlarda farklı sıralamalar yapıldığı için Türkiye’nin sıralamadaki konumu sürekli değişkenlik gösterecektir.
Ancak, Türkiye’nin birçok alanda etkileyici bir performansa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Futbol, kültürel miras, doğal güzellikler ve tarihi dokusu gibi pek çok alanda ülke olarak önemli potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli daha da geliştirmek için sürekli çalışma ve iyileştirme çabalarının sürdürülmesi önemlidir.
Türkiye, ulke puan sıralamalarında birçok alanda etkileyici bir performansa sahiptir. Futbol alanında, Türk milli futbol takımı uluslararası turnuvalarda önemli başarılar elde etmiştir. Türk futbolcular, dünya çapında tanınan ve başarılı bir şekilde Avrupa liglerinde mücadele eden oyuncular arasında yer almaktadır. Bu başarılar, Türkiye’nin Dünya Futbol Sıralaması’ndaki yerine olumlu bir etki yapmaktadır.
Ekonomik olarak, Türkiye önemli bir rol oynamaktadır. GSYİH açısından, Türkiye Avrupa’da en büyük ekonomilere sahip ülkeler arasında yer almaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin dış ticaret hacmi de oldukça yüksektir ve dünya çapında birçok ülkeyle işbirliği yapmaktadır. Bu ekonomik gücü, Türkiye’nin uluslararası ekonomik puan sıralamalarında yüksek konum almasına yardımcı olmaktadır.
Eğitim alanında, Türkiye de önemli adımlar atmıştır. Ülkede birçok üniversite bulunmakta ve bu üniversiteler önemli araştırma ve eğitim çalışmaları yapmaktadır. Türkiye’nin uluslararası eğitim puan sıralamalarında yükselmeye devam etmesi, ülkenin eğitim kalitesinin arttığını göstermektedir.
Turizm açısından, Türkiye dünyaca ünlü turistik cazibe merkezlerine sahiptir. İstanbul’un tarihi dokusu, Kapadokya’nın eşsiz doğal güzellikleri, Antalya’nın güneşe doyduğu plajları ve daha birçok turistik bölge, Türkiye’nin turizm puan sıralamalarında yüksek konumda olmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin zengin kültürel mirası ve lezzetli mutfağı da turistlerin ilgisini çekmektedir.
Türkiye’nin ulke puan sıralamalarındaki durumu, sürekli değişen kriterlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Ancak, Türkiye’nin farklı alanlarda elde ettiği başarılar ve potansiyeli göz önüne alındığında, ülkenin uluslararası alanda önemli bir konuma sahip olduğu söylenebilir. Türkiye, spor, ekonomi, eğitim ve turizm alanlarında sürekli olarak çalışmalarını sürdürmekte ve daha da ileriye gitmek için çaba sarf etmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ulke puan sıralamalarındaki durumu çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir. Ancak, Türkiye’nin etkileyici performansı ve potansiyeli, ülkeyi uluslararası alanda önemli bir konuma taşımaktadır. Türkiye’nin bu başarısını sürdürmek için sürekli olarak çalışmalarını ve iyileştirmelerini devam ettirmesi gerekmektedir.
Not: Ulke puan sıralamasının tam bir listesini vermek için güncel sıralama verilerine ihtiyaç duyulur. Bu nedenle, bu makale genel bilgilendirme amaçlıdır ve kesin sıralama bilgisini sağlamamaktadır.
0 notes
futbolpenceresi · 2 months
Text
FUTBOLUN DIYALEKTIGI
FUTBOLUN TEZ VE ANTİ TEZLERİ “Böylece futbolda soyut 'var'ların -aka inanç, motivasyon, arkadaşlık, mücadele gibisinden- somut 'var'lara ki para, pul, tesis, stadyum, store vs olmakta, en azından geçtiğimiz pazar, daha ağır bastığı görüldü. Futbolda her tezi çürütecek bir antitez mutlaka olduğundan çok da kesin konuşamıyorum haliyle.” Banu K. Yelkovan, Radikal, 29.04.2008
Radikal’deki yazısında bu satırları döktürmüş Banu K. Yelkovan. Çok yerinde saptamaları var ama, sanki içinden geçmekte olduğumuz sürecin anlamını kavrayamamış gibi görünüyor. Gerçi kavrayan kim var diye sorsanız, gönül rahatlığıyla parmağımı yöneltebileceğimiz birisi yok.
Fenerbahçe, Aziz Yıldırım’ın önderliğinde doğruları yapıyor nicedir. Maddi altyapısını sağlam temellere dayadı. Eksik olan, o profesyonel ve çağdaş altyapıya uygun düşen bir üstyapı, yönetim yapısı, kurumsallık. Uzun vadede bu eksiklikler de muhakkak giderilecek, hiç kuşkum yok. Yaşadığımız günler, hem Fenerbahçe, hem de (doğru olmasını diliyorum) diğer büyükler ve Türk futbolu açısından bir geçiş döneminin zorunlu evrelerini oluşturuyor. Biraz iddialı olacak, ama Türk futbolu açısından tarihi günler (yıllar) yaşıyoruz.
Aslında her şey bir turnuva takımı (bunun için de ciddi bir altyapı, disiplin, emek, istikrar ve üstyapı, kurumsallık gerekmiyor mu? ,  bu makine düzeninin (para, pul, tesis, stadyum, store, vs), inanç, motivasyon, arkadaşlık, mücadele gibisinden değerlerden yoksun olduğunda bile, hep en parlak başarıların etrafında dolaştığını nasıl göz ardı ederiz) olduğu söylenen Alman milli takımının önemli bir turnuvadan başı önde çıkmasıyla başladı.
Karşıtların birliği, diyalektiğin temel ilkelerinden biridir. Herhangi bir olgu, kendi içinde, karşıt öğeleri eşzamanlı olarak barındırır. Aziz Yıldırım, kendi paradigması (bütün başarıların ana dayanağı maddi güçtür düşünce kalıbı, Marx da, biraz değişik bir biçimde de olsa öyle demiyor muydu) gereğince Galatasaray’ın UEFA kupasını kazanmasının, son derece haksız bir biçimde, tesadüflere dayalı olduğunu söyledi. doğruydu, hem de yanlış. Doğruydu, zayıf bir maddi altyapıyla elde edilmişti bu başarı. Sürdürülemezdi. Sürdürülemedi de. Yanlıştı, Galatasaray’ın, belki çok daha öncelere de uzanan, Derwal’i getirmesiyle şahlanan bir dizi, sürekli, ısrarlı üstyapı atılımlarıyla elde edilmişti. Galatasaray uzun bir süre doğru yönetildiği için, doğru kararları cesurca aldığı için UEFA kupasını kazanmıştı. Bu da, asla bir tesadüf değildi. Evet şimdi UEFA kupasını kazanmak önemli bir başarı olarak görülmüyor. Ancak, zihinsel bir takılmanın, Avrupa’da başarılı olamayız takılmasının aşılmasıyla gerçekleşti bu düşünce devrimi.
Karl Marx, üretici güçlerin önünde engel oluşturmaya başlayan sınıfların, ilişkilerin , bir dönem üretim faaliyeti açısından devrimci roller üstlenmiş olsa bile, yok olmaya mahkum olduğunu söyler. Bugün Aziz Yıldırım’ın konumu, aynen, Marx’ın betimlediği, üretici güçlerin önünde engel oluşturma aşamasındadır. Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye çağ atlatmıştır. Fenerbahçe’deki altyapı devriminin mimarıdır kendisi. Şimdi sıra üstyapı devrimindedir. Fakat , gerek Aziz Yıldırım’ın bu konuda yetersiz olması gerekse Fenerbahçe camiasının ona (haklı olarak) duyduğu minnet duyguları, sonraki aşamaya geçilmesini geciktirmektedir. Ama artık Fenerbahçe armadası rotasına girmiştir. Gerisi teferruattır ve zamanla o teferruat da amiral gemisinin kaptan köşkünden tutun, güvertesine ve kamaralarına varıncaya  dek her noktasında yerini alacaktır. Belki bir Fatih Terim – Fenerbahçe işbirliği, Alex Ferguson – Manchester United işbirliği gibi bu süreci hızlandırabilirdi ama o kadar kusur da Kadıköy kadısında bulunsun artık.
Banu K. Yelkovan’ın sezgisel olarak da olsa fark ettiği gibi ilerleme sürüyor. Galatasaray’ın üstyapıdaki doğru hamleleriyle gelişen ve UEFA kupasıyla sonuçlanan tez, Aziz Yıldırım’ın karşı atağıyla başlayan ve gelişen antitezle yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Şimdi sentez zamanıdır. Hem Fenerbahçe için hem Galatasaray için, hem de Beşiktaş için. Fenerbahçe’nin bir adım önde olduğu bu uzun soluklu yarışta üç büyüklerin sentez aşamasına ulaşması, altyapı ve ona uyumlu bir üstyapının kurulmasıyla (kurulacak olmasıyla) Türk futbolu çağ atlamanın eşiğine gelmiştir. Ama derya içinde yaşayan balıklar gibi, deryayı fark etmekte zorlanıyoruz.
“Neyse, diyeceğim o ki, bir tarafta eksik yerlerine nokta transferlerle takviye yapan, hocasında istikrarlı, tesisleşmede, markalaşmada başarılı, stadyumu Avrupa standartlarında, kadrosu yıldız futbolcularla dolu 'Bay Doğru' Fenerbahçe, bir tarafta borcunun hesabı belirsiz, 1980 model stadında maç oynamaya devam eden, sezonun başındaki maçlarını seyircisiz oynamış, sezonun ortasını yönetimsiz geçirmiş, sezonun sonunda teknik direktörsüz kalmış, kadrosunun çoğu iki sene önceki şampiyonluğu görmemiş futbolcularla dolu 'Bay Yanlış' Galatasaray... Normal şartlarda bir maç, ne bu doğruları götürür ne de bu yanlışları kapatır... Ama bir geceliğine de olsa, kapatıyor işte...” Banu K. Yelkovan, Radikal, 29.4.2008
Tez ile antitezi karşı karşıya koymuş Banu K. Yelkovan. Yine doğru olan bir çok saptaması var. Ama başka doğrular ve o arada bir takım yanlışlar da kaynamış arada. Evet Banu Hanım haklı. Galatasaray bir dizi yanlış yaptı, yapıyor. Ama bu arada yaptığı bir sürü doğru da gözden kaçıyor. Galatasaray tez olarak (üstyapıda, yönetimde) başarılı, yoksa bir yılda sıfırdan kurulan bu takım, altı maçını seyircisiz oynayan, sayısız maçında ikinci takımla sahaya çıkan, en büyük iki transferi Linderoth ve Lincoln’e ek olarak Gerets ile kazanılan inanılmaz şampiyonluğa olağanüstü katkıları olan Hasan Şaş’dan da çoğu zaman yoksun kalan, çağdaş futbolun en önemli mevkisi olan orta alanın önemli oyuncusu Ayhan’dan haftalarca yararlanamayan, son maçlarını teknik direktörsüz oynayan bu takım hala nasıl ligin zirvesinde yer alırdı. Öte yandan antitez yönünde de, maddi alanda da koskoca bir sıfırı var Galatasaray’ın. Ama o koca sıfır, hesapsızca yapılan harcamalar sonunda yaşanan bir UEFA kupası macerası sonunda oluştu ve bir türlü silinemedi. Ve o koca sıfır, nice yanlışı da ardı sıra sürüklüyor.
Antitez olarak (maddi altyapı) Fenerbahçe de bir sürü doğruyu bir araya getirir, maddi olanaklar alanında, tesisleşmede koşar adım önde giderken tez yönünde (üstyapıda, yönetimde) hala bir sürü yanlışı hiç zorlanmadan bir araya getirebiliyor. Çünkü bir geçiş dönemi içinde sarı lacivertli kulüp. Avrupa’da başarılı olmak için, uzun süre birlikte oynayacak oyunculara, bu oyuncuların birlikte oynayarak kaynaşmasına ve bir takım oluşturmasına ihtiyacı varken, Tümer gibi futbol hayatının sonuna gelmiş bir oyuncunun transfer edilmesi başka türlü nasıl açıklanabilir. Altyapısıyla büyükler arasına giren kulüp, inatla,  üstyapısıyla hala ben küçüğüm demeye devam ediyor. Nobre’nin transferine karşılık, hiç işine yaramayacak bir transferi, salt psikolojik nedenlerle gerçekleştirebiliyor. Aynı şeyleri Roberto Carlos transferi için de söyleyebiliriz. Zihinsel olarak, psikolojik olarak büyümemiş bir yetişkinin, tanıdığı önemli kişiler üstünden kendine olan güven duygusunu parlatmasından başka ne anlamı vardır ki bu transferin. Maldonado içinse bir şey söylemeye gerek var mı. O, sahada söylenecek her şeyi söylüyor zaten. Appiah’a reva görülen muamele ise hala küçük hesapların etkili olmaya devam ettiğini göstermiyor mu? Aziz Yıldırım’ın tek adamlık sevdasıysa kulübün önünü tıkayan en büyük engel haline gelmedi mi?
Kısacası, Banu Yelkovan, Fenerbahçe’nin bilinçli olarak doğru yaptığı işlerle, zorunlu olarak ve altyapı gücünün sağladığı güvenle yaptığı doğru işleri birbirine karıştırıyor, bu arada yapılan bir sürü yanlışı gözden kaçırıyor. Yani ne Fenerbahçe için tamamen bay doğru, ne de Galatasaray için tamamen bay yanlış denebilir. Biri a��ırlıklı olarak altyapıda doğru işler yaparken, diğeri ağırlıklı olarak, hala, çökmüş maddi altyapının, üstyapı da dahil her alanda yaptığı onca tahribata rağmen, üstyapıda doğru işler yapmaya devam ediyor. Kazanan kim olacak diye mi merak ediyorsunuz. Şüphesiz Türk futbolu. Galatasaray, altyapısını bir düzene koyduğunda, Fenerbahçe üstyapısına bir çeki düzen verdiğinde, kısacası nehrin taşkınları, düzensiz akıntıları durulduğunda her şey daha ayan beyan görülecek.
Herakles haklı.
0 notes
haytaogluyunus · 4 months
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 08 OCAK (1960)
TÜRK GÜREŞİNİN BÜYÜK İSİMLERİNDEN
YAŞAR DOĞU’NUN
ÖLÜMÜNÜN YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
Yaşar Doğu (1913, Kavak - 8 Ocak 1961, Ankara), hem serbest hem de grekoromen stilde güreşen Türk milli güreşçi.
Hayatı
1913 yılında Samsun’un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğan Yaşar Doğu, I. Dünya Savaşı sırasında babasının ölmesi üzerine annesinin köyü olan Emirli'ye yerleşti.[1] Yaşar Doğu, annesi Feride hanımın bu köyde ikinci evliliğini yapması üzerine 5 yaşındayken 1917 veya 1918 yılında Amasya’nın Kurnaz köyünde yaşayan halası Ayşe Tok’un (Doğu) yanına gönderildi. Ayşe hanıma köyünde Yaşar Doğu’nun annesi Feride hanıma hürmeten Feride adıyla anıldığı bilinmektedir. Halasının kocası, yani eniştesi Satılmış Tok, oğulları Hayrettin ve Kemal’den ayırt etmeden Yaşar Doğu’yu askerlik dönemine kadar yanında yetiştirdi. Bu yıllarda halasının ve eniştesinin yanında çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Yaşar Doğu’yu, eniştesi Satılmış Tok, tek atlı yaylı arabası ile hafta sonları yapılan köy düğünlerindeki güreşlere götürüyordu. Askere gitmeden önce, tahminen 1935 yılında Amasya’nın bugünkü Ziyaret Kasabası'nda -eski adıyla Ziyere köyünde- düğün güreşinde Ankara'dan gelen güreş otoriteleri tarafından beğenildi.
1936 yılında Ankara'da askerde iken, Güreş İhtisas Kulübü'ne girdi ve minder güreşine başladı. 1938 yılında askerliği bitince Ankara'ya yerleşti ve kulübü adına güreşmeye başladı. Burada o dönem millî takımın başında olan Fin antrenör Onni Helinen ondaki güreş stilini ve gücünü görünce 1939 yılında millî takıma aldı. Aynı yıl Oslo'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda 66 kiloda güreşti ve yaptığı dört güreşin birinde yenildi ve ikinci oldu. Serbest stildeki tek yenilgisini sayı ile Estonyalı güreşçi Toots'a karşı aldı. Oslo Turnuvası, Yaşar Doğu'nun katılıp da şampiyon olmadığı tek serbest stil turnuvası oldu.
1940 yılında İstanbul Çemberlitaş'ta yapılan Balkan Şampiyonası'nda üç tuşla 3 galibiyet aldı ve 66 kiloda şampiyon oldu. Araya II. Dünya Savaşı girmesiyle 1946'da Kahire ve İskenderiye'de yapılan iki millî karşılaşmada iki tuşla iki galibiyet daha kazandı. Yine o yıl Stockholm'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda 73 kilo ile 6 maça çıktı ve hepsini kazanarak ilk defa Avrupa Şampiyonu unvanını kazandı. Bir yıl sonra Prag'da yapılan Avrupa Grekoromen Şampiyonası'nda yine bütün rakiplerini yendi ve 73 kilonun şampiyonu oldu.
1948 Yaz Olimpiyatları'na katıldı ve burada 5 rakibini de yenerek Olimpiyat şampiyonu oldu.
1949 yılında Türk millî takımı ile bir Avrupa Turnesi'ne çıktı. İtalya, İsviçre, İsveç ve Finlandiya'yı kapsayan bu turnede 79 kiloda toplam 7 güreş yaptı ve hepsini kazandı. Aynı yıl Avrupa Güreş Şampiyonası İstanbul'da düzenlendi. Yaşar Doğu, 79 kiloda güreşti ve ilk üç rakibini tuşla, finalde ise İsveçli ünlü güreşçi Groemberg'i sayı ile yenerek şampiyon oldu.
1950 yılında bu defa Asya'da bir turneye çıktı. Bağdat, Basra ve Lahor'da yaptığı tüm güreşlerde rakiplerini tuşla yendi ve ününü Doğu'da da yaygınlaştırdı.
Yaşar Doğu, güreş hayatı boyunca bir kez Dünya Şampiyonası'na katılma şansını yakaladı. 1951 yılında 87 kiloda mindere çıkan Yaşar Doğu kısa boylu olduğu için bu kiloda güreşmesinin güç olmasına rağmen Fin, İranlı, Alman ve İsveçli rakiplerini yenerek, ömrünün ilk ve son Dünya Şampiyonluğu'nu kazandı. 1951 yılında Helsinki'ye giden güreş millî takımının hepsi şampiyonluk unvanıyla yurda dönmüştür. Bu takım Yaşar Doğu, Nurettin Zafer, Haydar Zafer, Nasuh Akar, Celal Atik, Ali Yücel, İbrahim Zengin ve Adil Candemir'den oluşmaktaydı.
Londra Olimpiyatları'ndan sonra kendisine ev armağan edildiği için Olimpiyat Komitesi'nce profesyonel ilan edilince, 1952 Helsinki Olimpiyatları'na katılamadı.
Güreşi bıraktıktan sonra millî takımda antrenör oldu. 15 Aralık 1955 günü millî takımla beraber İsveç'te bulunduğu sırada ağır bir kalp krizi geçirdi. Doktorların kesin dinlenme önerisine rağmen yurda döndükten sonra genç güreşçiler yetiştirmeye devam etti.
8 Ocak 1961'de Ankara'da geçirdiği ikinci kalp krizi ile öldü. Kabri Ankara´daki Cebeci Askerî Şehitliği'ndedir.
Türk güreşinin efsane isimlerinden biri olan Yaşar Doğu, ay yıldızlı mayo ile yaptığı 47 güreşin yalnızca birinde yenilmiş, galip geldiği 46 karşılaşmanın 33'ünü tuşla kazanmıştır. Kazandığı 46 karşılaşmanın normal süre toplamı 690 dakika olduğu halde, kısa sürede yaptığı tuşlar nedeniyle bu güreşler toplam 372 dakika 26 saniye sürmüştür.
0 notes
hetesiya · 4 months
Text
Tumblr media
Ayşe Hür
1/22 Aşağıdaki iddia yanlış. Doğrusu: Türklere modern futbolu sevdirenler Osmanlı Devleti’nin tebaası olan Yahudiler, Rumlar, Ermeniler ve Levantenlerdi. Osmanlı ülkesindeki ilk futbol karşılaşması, 1875’te Selanik’te, 1880’lerde İzmir’de, 1890’larda ise İstanbul’da yapıldı.
2/22 Bu işin öncüsü olanlar, tütün ve pamuk ticaretiyle uğraşan İngiliz aileler ile yanlarında çalışanlardı. Onların yaptıkları ilk maçları, İzmir-İstanbul’un Rum-Ermeni-İngiliz karmalarının maçları, bunları da Kadıköylü Rumlarla Ermenilerin rekabeti izledi.
3/22 Müslüman-Türk gençleri ise yabancıların bu eğlenceli yaşamını gıptayla izlemekle yetindiler; çünkü hem Sultan II. Abdülhamit futbolu ‘haram’ sayıyordu, hem de muhafazakâr halk bu tür etkinliklere ‘gavur işi’ diye bakıyordu.
4/22 Bu bakışın temelinde, Kuran’ın insanoğlunun bütün eğlencelerini yasaklarken sadece Tirmizî’nin sahih olduğunu söylediği bir hadiste “Atıcılık, at terbiyesi ve eş ile oynaşma dışında her oyun batıldır” denmesi yatıyordu.
5/22 Abdülhamid’in gazabından kurtulmak için, 1901’de ilk futbol kulüplerini ‘Black Stockings’ (Siyah Çoraplar) adıyla kuran Müslüman/Türkler, daha ilk maçlarında Rumlara karşı 4-1 yenik iken, ünlü jurnalci başı Ali Şamil ve adamlarına yakalandılar.
6/22 Maçta Türk tarafının tek golünü atan Fuad Hüsnü Bey, maçı izlemeye gelen babası Hüseyin Hüsnü Paşa’nın faytonuna atlayarak kaçabilmiş, yakalanan diğer kurucu Reşat Danyal Bey, mensubu olduğu Hariciye Nezareti tarafından ceza olarak Tahran Sefareti’ne sürülmüştü.
7/22 Fuad Hüsnü Bey de sonra yakalanarak Divan-ı Harb’e verilecekti. Hüsnü Bey zorla da olsa paçayı ihtarla kurtardı ama bir daha da ‘Black Stockings’ adını duyan olmadı. 1903’te 26 Müslüman-Türk genci tarafından kurulan Beşiktaş takımı da aynı akıbeti paylaştı.
8/22 Kulüp yöneticileri Abdülhamid’in başyaveri Mehmed Paşa’nın himmetiyle, bir daha futbol oynamamak kaydıyla cezalandırılmaktan kurtuldular da kulüp, Osmanlı Bereket Jimnastik Mektebi adıyla faaliyete devam edebildi. Abdülhamid’in futbolcuları hafiye olarak kullanmak istediği
9/22 için okula izin verdiği rivayet edilir. İzmir’de ise 1905’te Amerikan Koleji öğrencileri Talat (Erboy), Şerif Remzi (Reyent), Sabri Süleymanoviç ve Nejat Evliyazade, okul takımlarıyla sahaya çıkan ilk Türk futbolcular oldular. Ancak bu gençler, dönemin
10/22 İzmir Valisi Kâmil Paşa’nın baskıları sonucu okullarından uzaklaştırılarak cezalandırıldılar. Halk arasında ‘Pazar Ligi’ diye anılan ‘Constantinople Football League’ adlı ilk lig, 1904’te oluşturuldu. Moda, Elpis ve Imogene takımlarının mücadelesinde ilk kupayı,
11/22 İngiltere Sefaret gemisi tayfalarının takımı Imogene kaldırdı. Türkler bundan sonra cesaretlerini topladılar ve 1905’te Galatasaray, 1907’de Fenerbahçe kulüpleri kuruldu. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte Vefa, Beykoz, Türk İdman Ocağı, Darülfünun ve
12/22 Şehremaneti takımları başta olmak üzere sayısız yerli kulüp açıldı ve 1912’de İstanbul’da, sadece Türk takımları için ‘Cuma Ligi’ adıyla yeni bir lig kurulması icap etti. Anadolu’da ise Rum ve Ermenilerin kurduğu 100’den fazla spor kulübünün kendi futbol ligleri vardı.
13/22 İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC), İzmir’de yıllardır faaliyet gösteren Panianios, Apollon, Pelops, Evangelidis, İskos, Krakoviri, Midilli Karması gibi Rum; Vaspurakan ve Armenion gibi Ermeni, Maccabi gibi Yahudi takımlarına karşı “sağlam bedenli, millî şuura
14/22 sahip Türk gençleri yetiştirmek” için 1912’de Karşıyaka Spor Kulübü’nü (nam-ı diğer ‘Kaf Sin Kaf’), 1914’te “Rum, Ermeni ve İngilizlere karşı ‘milli tavır’ koymak üzere” Altay Kulübü’nü kurdu. Aynı yıl Altay’ın Ermeni takımı Armenion’u yenerek kupayı alması;
15/22 1916-1917’de tüm Rum ve Ermeni takımlarını yenmesi, "milli" kulüp tarihinin en şanlı sayfalarını oluşturdu. Bu arada, İTC’nin Türkçülük politikaları uyarınca Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerinin tüzükleri ‘millîleştirilmişti’ bile.
16/22 Futbolun 'millî şuuru' oluşturmak üzere kullanılması Mütareke yıllarında (1918-1922) hız kazandı. İstanbul’da işgalci Fransız ve İngilizler ile Türkler arasında kıran kırana maçlar yapıldı, kazananlar adeta savaşı kazanmış gibi sevindiler. Öyle ki, İşgal Güçleri Komutanlığı
17/22 1920’de 50 maçın 41’ini kazanan, dördünü berabere bitiren, sadece beşinde yenilen Fenerbahçe Kulübü’nü kapatmak ihtiyacını duydu. Fenerbahçe ve Karşıyaka’nın pek çok futbolcusu Millî Mücadele’ye katıldıkları için İşgal Güçleri tarafından cezalandırıldılar.
18/22 1921’de İstanbul Rumlarının gözde takımı Pera ile Türk takımları Fenerbahçe ve Union Club (İttihatspor) arasındaki maçlar bir nevi Türk-Yunan savaşı gibi geçiyordu. Rumlar ‘Zito Venizelos!’ (Yaşasın Venizelos!) diye tezahürat yaparken,
19/22 Türk seyirciler İnebolu’yu bombalayan Yunan savaş gemisi Kılkış’ın bayrağını yakmışlardı. Aynı dönemde İzmir’de kırmızı forma üzerine beyaz bir kuşakla sahaya çıkan İdman Yurdu Kulübü ile Yunanistan bayrağının renkleri olan mavi beyazlı formasıyla
20/22 Apollon takımının maçları, adeta cephedeki çarpışmaların tekrarı gibiydi. Söke’de bile halk, tepkisini futbol takımıyla gösteriyordu; öyle ki işgalci İtalyan kuvvetleri bir kez bile Söke takımını yenememekten şikâyet ediyordu.
21/22 Futbolun millî kimliğin inşasındaki rolü Cumhuriyet döneminde de devam etti. 14 Mart 1923’te oluşturulmak istenen modern kültürün simgelerinden biri olarak Gençlerbirliği kuruldu. 1932’de Türk Tarih Tezi’nin parçası olarak Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat-it Türk ve
22/22 Seyyid Ali Ekber’in Hıtay-ı Nâme'sinde Orta Asya’daki Türk topluluklarının kuzu derisinden topla futbol benzeri bir oyun oynadıkları, bu oyuna ‘tepük’ dediklerinden kalkarak “dünya yüzünde futbolu Türklerin icat ettiği” iddia edilerek futbolun Türkleştirilmesine başlandı.😉
https://twitter.com/HurAyse/status/1741135608699924775?t=SFo5Bl3XGnnN_SrIitHiwg&s=19
0 notes
haber-euro-turk · 5 months
Link
0 notes
dahaneler100 · 5 months
Text
Portekiz Teknik Direktörü Martinez'den Türkiye Milli Takımı ile ilgili açıklama
EURO 2024’ün yapılacağı Almanya’da Türkiye’nin taraftar açısından avantajlı olacağını söyleyen Martinez, “Ama önemli olan miktar değil.” REKLAM 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın (EURO 2024) F Grubu’nda Türkiye’ye ortak olan Portekiz’in teknik direktörü Roberto Martinez, Türk milli takımı için “çok rekabetçi bir takım” yorumunu yaptı. Türkiye, EURO 2024 F Grubu’nda Portekiz ve Çek Cumhuriyeti…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
iahaber · 7 months
Text
İtalya’da gündem Türkiye
Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın 2024 Avrupa Şampiyonası (EURO 2024) Elemeleri’nde D Grubu’nda ilk iki sırayı almayı garantilemesiyle finallere gitme hakkı kazanması, İtalyan basınında da geniş şekilde yer buldu. Ay-yıldızlıların dün akşam D Grubu’nda rakibi Letonya’yı 4-0 yenerek grubunu ilki iki sırada bitirmeyi garantilemesi ve bu sayede EURO 2024 bileti alması, milli takımı çalıştıran İtalyan teknik direktör Vincenzo Montella’nın ülkesinde de yankı yarattı. İtalya’nın yüksek tirajlı spor gazetelerinden La Gazzetta dello Sport, “Montella, Türkiye’yi Avrupa Şampiyonası’na götürüyor” başlığıyla verdiği haberinde, “Dünkü maçlar neticesinde Vincenzo Montella’nın Türkiye’si Avrupa Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı” yorumunu yaptı. Gazetenin internet sitesindeki haberde de “Montella’nın Türkiye’si iyi başladı, çok çabaladı, son bölümde şov yaptı. Türkiye, maçın son düdüğüyle kutlama yaptı. Montella yönetimindeki milli takım, iki maçta iki galibiyet alarak Avrupa Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı” ifadeleri kullanıldı.CORRIERE DELLO SPORT: İKİ MAÇTA İDOL HALİNE GELDİ Corriere dello Sport gazetesi de “Montella, Türkiye Avrupa Şampiyonası’na uçuyor” başlığını kullandığı haberinde, “Vincenzo Montella, Türkiye ile çıktığı iki maçta idol haline geldi. İtalyan teknik adam, A Milli Takım’ın üçüncü kez üst üste Avrupa Şampiyonası’na gitmesini sağladı. Bu, ülkenin tarihinde daha önce hiç olmamış bir şey. Hırvatistan’daki sürpriz galibiyetin ardından elemeleri geçmek için Letonya karşısında 3 puana ihtiyaç vardı. Türkler ilk yarıda zorlansalar da ikinci yarıda 4 golle maçı aldı. Montella’nın milli takımı, Almanya’daki finallerde 7 milyon Türk’ün desteğini arkasında sayabilir” ifadeleri yer aldı. Gazetenin internet sitesindeki haberde de ayrıca Montella’nın Türkiye’yi bir Avrupa Şampiyonası’na taşıyan ilk yabancı teknik direktör olduğu da belirtildi. Tuttosport gazetesi de “Montella’nın Türkiye’si EURO 2024’e yükseldi” başlığını kullandı. Haberde, “Montella, Türk Milli Takımı’nın başına geçtikten sonra üst üste oynadığı 2 maçını da kazanarak sansasyonel bir başlangıç yaptı” ifadesi kullanıldı. (AA)
0 notes
gundembuca · 7 months
Text
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN TEKNOFEST’TE
Tumblr media
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN TEKNOFEST’TE REKTÖR HOTAR: TEKNOFEST TÜRKİYE YÜZYILININ TABLOSUDUR Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) paydaşı olduğu ve bu yıl İstanbul ve Ankara’nın ardından İzmir’de düzenlenen dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji fuarı Teknofest’te, 3’üncü gün coşkusu yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı festivalin Türkiye Yüzyılının tablosu niteliğinde olduğunu belirten DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Milli Teknoloji Hamlesi’nin sembolü haline gelen Teknofest, Türkiye’nin aydınlık geleceğidir. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutladığımız bugünlerde bilimden sanata, yapay zeka teknolojilerinden uzay çağı araştırmalarına kadar tüm alanlarda Türk gençleri de söz sahibi olmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi olarak bizler, ülkemizin geleceği olan gençlerimizi milli ve manevi değerleri bilen, donanımlı bireyler olarak yetiştirmeyi sürdüreceğiz” dedi. Dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali Teknofest, Cumhuriyet'in 100’üncü yılında İzmir’de teknoloji ve bilim meraklılarını ağırladı. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen festivalin 3’üncü gününde katılım rekoru kırıld��. Teknofest'i 3’üncü gününde ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  “Bu milletin damarlarında dolaşan özgürlük tutkusunu anlamak isteyen gelsin burada sizlere baksın” dedi. Teknofest’in 3’üncü gün programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, Milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, öğrenciler ve aileleri katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada, İzmir’in Teknofest’e geniş bir katılımla sahip çıktığını belirterek, “Bugün Teknofest 2023’ün son durağı olan güzel İzmir’deyiz. İzmirli kardeşlerime bu güzel ev sahipliği için teşekkür ediyorum. İzmir festivale çok yoğun ilgi gösteriyor. Teknolojiye meraklı evlatlarımızın mutluluğunu, sevincini görünce, ülkemiz adına umutlarımız da katlanıyor. 3 günde 330 bin ziyaretçiyi ağırlayan Teknofest’in İzmir’e ve Cumhuriyet’in 100. yılına layık bir festival olacağına inanıyorum. Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivalini yerinde görme imkanını kaçırmayın. Burada hayallerine giden yolda engel tanımayan gençler var. Burada ayağına vurulan asırlık zinciri parçalayan Türk milleti var. Burada zorluklar karşısında yıkılmayan güçlü bir irade var. Sizler Türkiye’nin müreffeh ve parlak gençliğisiniz. Ömrünü siyasete adayan bir siyasetçi olarak gözlerinizde yarının güçlü Türkiye’sinin geleceğini görüyorum. Teknofest gençliğinin ayak seslerini tüm dünya duyuyor ve görüyor. Bu ülkenin gençleriyle her zaman iftihar ediyorum. Dünya artık teknolojik anlamda; inovasyon, yapay zeka ve robotik teknolojilere doğru gidiyor. Biz de Türkiye olarak bu teknolojilerden geri kalmamaya çalışıyoruz” dedi. GÖZÜNÜ GELECEĞE ÇEVİREN GENÇLERİN BULUŞTUĞU YER Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Ülkemizin aydınlık yüzü olan gençlerimizin bir arada olduğu, geleceğin teknolojilerinin tanıtıldığı Teknofest’e ev sahipliği yapmaktan, kurumsal paydaşı olmaktan ve Muhterem Cumhurbaşkanımızı kentimizde ağırlamaktan dolayı büyük onur duyuyoruz. Ulusal kalkınmanın geleceğini şekillendiren kurumların, üniversitelerin ve küresel markaların bir araya geldiği; kariyerini gökyüzüne çeviren gençlerin ve girişimcilerin buluştuğu Teknofest, önüne sürekli engeller çıkarılarak durdurulmak istenen bir milletin şahlanışının belgesidir. Bu festival sadece son teknolojilerin sergilendiği bir etkinlikten öte, tam bağımsız ve müreffeh Türkiye’nin geleceğinin sigortasıdır” dedi. CUMHURBAŞKANIMIZ BİZLERE YOL GÖSTERİYOR Festivalin İzmir etabında tüm dünyaya önemli mesajlar verildiğini kaydeden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ev sahibi olarak İzmir’de ağırlamaktan, Teknofest’teki coşkuyu milletimizle birlikte yaşamaktan dolayı çok mutluyuz. Açıklamalarından tüm kurumların bir pay çıkarması gerekiyor. Türkiye’nin müreffeh yarınları; Sayın Cumhurbaşkanımızın yol göstericiliği, Sayın Selçuk Bayraktar gibi ülkesine aşık bireylerin geleceğe yönelik çalışmaları ve gençlerimizin enerjisiyle sağlanacaktır. Milli Teknoloji Hamlesi, bu vatanın her bireyinin omuzlarında yükselecek” dedi. Rektör Hotar, “Gençlerimizi bilime ve teknolojiye teşvik ederek; milli hedeflerimize biraz daha ulaşmak ve Türkiye’nin Uzay teknolojileri, yapay zekâ, biyoteknoloji, inovasyon, çevre ve enerji gibi alanlarda milli ve yerli teknoloji gelişimine katkı sağlamak gayretindeyiz. Muhterem Cumhurbaşkanımızın, bilim ve teknoloji konularındaki liderliği, ‘Türkiye Yüzyılı’ hedefi ve Milli Teknoloji Hamlesi bizleri; ulusal hedeflerimize uygun şekilde projeler hazırlama noktasında güçlendirmektedir” ifadelerini kullandı. GELECEĞE ODAKLANAN BİR KURUMUZ Türkiye’nin milli ve yerli teknoloji üretim hamlesine katkı sağlayan tüm çalışmaları desteklediklerini kaydeden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Biz hem ülkemizin geleceğini inşa eden insanları yetiştiren hem de bu süreçte kullanılacak teknolojileri geliştirmeye odaklanan bir kurumuz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Yüzyılı vizyonu, yerli ve milli sanayiye sahip olmayı; bu konuda kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörün ve üniversitelerin iş birliği yapmasını önemsiyoruz. Ülkemizin geleceğini inşa eden insanları yetiştirirken yeni nesil teknolojileri geliştirmeye odaklanan bir Araştırma Üniversitesi olarak gençliğe güveniyoruz” dedi. DEÜ TEKNOFEST’E DAMGA VURUYOR Dokuz Eylül Üniversitesi standında yapay zeka, biyoteknoloji, inovasyon, çevre ve enerji gibi birçok alandaki projelerin katılımcılarla paylaşıldığını hatırlatan Rektör Hotar, “Küresel hedeflerimiz kapsamında bizleri dünyada ilk 500 üniversiteden biri olma hedefine bir adım daha yaklaştıran, buluşlarıyla DEÜ markasını daha da değerli kılan bilim insanlarımıza teşekkür ediyoruz. Araştırma Üniversitemizin teknolojik zenginliklerini sergileme ve vizyoner projelerini anlatma imkânı yakaladığımız Teknofest’te Dokuz Eylül Üniversitesi standı, en yoğun stantlardan biri olmuştur. Festivalin ilk gününden buyana ziyaretçilerimize araştırma üniversitemizi tanıtıyoruz. Havacılık ve teknoloji ile ilgili çalışmalarımız paylaşarak, ülkemizin bilim ve teknoloji alanlarındaki politikalarına güç verecek akademik çalışmalarımızı anlatıyoruz. Önümüzdeki dönemde de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde, Teknofest’e, Milli Teknoloji Hamlesine ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna katkımızı sürdüreceğiz” diye konuştu. https://www.youtube.com/watch?v=6pnpKgU43wI&list=PLd_PqdoHX47n-ru6UDY3ZMJE1pWvnLI9g Read the full article
0 notes
fisiltihaberleri · 7 months
Text
Tumblr media
Selçuk Bayraktar; TEKNOFEST İzmir'de Kapılarını Açtı Dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST, İzmir’de kapılarını ziyaretçilere açtı. Cumhuriyetin 100. yılında üç büyük şehirde düzenlenen festivalin son durağı olan TEKNOFEST İzmir’e ziyaretçiler sabahın erken saatlerinden itibaren gelmeye başladı.
Dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST, İzmir’de kapılarını ziyaretçilere açtı. Cumhuriyetin 100. yılında üç büyük şehirde düzenlenen festivalin son durağı olan TEKNOFEST İzmir’e ziyaretçiler sabahın erken saatlerinden itibaren gelmeye başladı. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yürütücülüğünde, ülkemizin milli teknoloji ekosisteminde kritik rol oynayan bakanlıkların, başkanlıkların, kamu ve özel sektör kuruluşlarının, akademik kurumların ve medya şirketlerinin de aralarında bulunduğu 121 kurumla birlikte düzenlenen festivalin açılış seremonisine ilgi büyüktü. Festivalin açılış konuşmalarını Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ile İzmir Valisi Süleyman Elban yaptı.
Zamanın Ruhu Olan Değişim, TEKNOFEST Kuşağıyla Dev Bir Dip Dalgası Olarak Geliyor
Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ise açılış konuşmasında: “Zamanın ruhu olan değişim, TEKNOFEST kuşağıyla dev bir dip dalgası olarak geliyor. Kök salmaya başlayan TEKNOFEST kuşağı, dünyanın daha önce şahit olmadığı zihinsel bir devrime imza atıyor. Teknoloji yarışmalarımıza başvuran milyonlarca gencimiz, inşallah tüm dünyaya nam salmış siha’larımız gibi teknolojinin tüm diğer sivil alanlarında da bayrağı çok daha yükseğe taşıyacak. Milli teknoloji hamlesi ile dünyaya örnek oluyor ve birçok alanda öne çıkıyoruz. Türkiye, geliştiriyor, üretiyor ve her alanda kalkınıyor. Gençlerimiz, sanayiyi, teknoloji ve yapay zekâ ile harmanlayarak yeni alanlar oluşturuyor. İşte bu yeni alanlara, değişen dünyaya ruh verecek olan bizleriz. Geçmişimizin bilgeliği ile yeni sözler söyleyecek olanlar da bizleriz. TEKNOFEST, Yalnızca bir festival değil, gençlerimizin umutlarını, hayallerini ve geleceğe dair tutkularını ortaya koyduğu bir dönüşüm rüzgârı. TEKNOFEST paydaşları olarak her çalışmanızın destekçisiyiz. Her adımda yanınızdayız. TEKNOFEST’i hayata geçiren T3 Vakfındaki ekip arkadaşlarıma, gönüllülerimize, paydaşlarımıza, yarışmalara katılan genç kardeşlerime, desteğini esirgemeyen aziz milletimize teşekkür ediyorum. İzmir'in kahramanlıkla yazılmış tarihi ve birleştirici gücüyle, bir arada daha güçlüyüz. Birlikte, tam bağımsız ve müreffeh Türkiye’nin geleceğine yürüyoruz.” açıklamasında bulundu. Milli gururlarımız İzmir semalarında gösteri uçuşu yaptı
Türk Hava Kuvvetlerinin akrobasi timi, milli gururumuz Türk Yıldızları ve Solo Türk İzmir semalarında gösteri uçuşu gerçekleştirdi. Yerli ve milli üretim hava araçlarından Akıncı, Aksungur, Anka, Bayraktar TB2, Hürkuş, Jandarma Çelik Kanatlar, Paramotor, Gyrocopter ve Atak Helikopteri de gösterileri ile festivalde büyük alkış aldı. Teknoloji ve girişim yarışmaları, fuar etkinlik alanları ile beraber Bilim Sokağında bulunan 6-14 yaş grubuna yönelik atölye çalışmaları, Hava ve Kara Araçları Sergisi, Planetaryum, Dikey Rüzgâr Tüneli, İklim Tüneli, Sanal Gerçeklik Tüneli, Güneş Gözlem Etkinliği, Uzay Temalı Şişme Oyun Parkı, Simülasyon Deneyim Alanları, Öğrencilerle İlk Uçuş Etkinliği, Pedallı Uçuş Etkinliği, Refik Anadol’un “Makine Hatıraları: Uzay” Sergisi, Sahne Senin Etkinliği, ana sahne gösterileri, bu sene ilk defa düzenlenen TEKNOFEST Keşif Oyunu ve daha birçok aktivite ile dolu dolu bir festival ziyaretçilerini ağırladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencileri festivalin ilk gününde sahne alarak katılımcılara müzik ziyafeti çekerken, Burak Yeter ise sahnesi ile ziyaretçilere eğlenceli saatler yaşattı. Take Off Girişim Zirvesinin ön etkinlikleri İzmir’de
TEKNOFEST kapsamında bu yıl ilk defa Ankara ve İzmir’de TEKNOFEST Yarışmalarına başvuru yapan takım üyelerinin projelerini girişime dönüştürmesi, girişime dönüşenlerin büyümesi ve bu sayede ülkemizin girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi amacıyla TEKNOFEST Girişim Yarışması İzmir ayağı başladı. TEKNOFEST Girişim Yarışması kapsamında toplam 7 Milyon TL’den fazla ödül imkânı sunuluyor. Girişimcilik ekosistemine katkı sağlama hedefi doğrultusunda Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ana yürütücülüğünde Aralık 2023’te İstanbul’da gerçekleşecek Take Off Girişim Zirvesinin ön etkinlikleri ise TEKNOFEST Ankara ve İzmir’de düzenleniyor. Take Off Girişim Zirvesi ön etkinliği birincileri toplamda 2.225.000 TL nakdi ödül kazanma ve Take Off Girişim Zirvesine katılma hakkı kazanacak. Ankara’da düzenlenen TEKNOFEST Girişim Yarışmasında 34 girişim 3 Milyon 750 Bin TL, Take Off Girişim Zirvesi ön etkinliğinde (Pre Take Off) 11 girişim 1 Milyon 275 Bin TL’lik ödülün sahibi oldu. İzmir etabında ise Sağlık ve İyi Yaşam Teknolojileri, Çevre, Enerji ve İklim Teknolojileri, Turizm Teknolojileri ve Oyun, Engelsiz Yaşam Teknolojileri temalarında yüzlerce gencimiz Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesini daha da ileriye taşıma hedefi ile mücadele ediyor. Deneyap Fikir Maratonu ve Deneyap Makeathon Yarışması Başladı
Deneyap Teknoloji Atölyesi öğrencilerine özel olarak TEKNOFEST İzmir’de düzenlenen Deneyap Fikir Maratonu ve Deneyap Makeathon Yarışması öğrencilerin büyük heyecanıyla başladı. Yarışma kapsamında öğrencilerin fikir geliştirme süreçlerini sunum yeteneklerini pekiştirmeleri ve aynı zamanda ürünleştirme sürecini, marka geliştirmeyi deneyimlemeleri hedefleniyor. 913 takım başvurusunun alındığı Deneyap Fikir Maratonunda 28 takım, 1005 takım başvurusunun alındığı Deneyap Makeathon’da ise 32 finalist takım yarışıyor. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/selcuk-bayraktar-teknofest-izmirde-kapilarini-acti-9431.html
#FısıltıHABERLERİ #Fısıltı #Teknofest #Gündem #Teknoloje #Bayraktar #SelçukBayraktar #İZMİR #TEKNOFESTİZMİR #İZMİRTEKNOFEST
0 notes
datcufan-blog · 1 year
Text
Tumblr media
ERMENİSTANDAN 3 PUANLA DÖNDÜK
Türkiye futbol milli takımımız  UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası   Elemeleri D Grubu ilk maçında Ermenistan a misafir oldu .
UEFA'nın talebi doğrultusunda bu karşılaşmada Türk taraftarlar, tribünde yer alamadı.Ermeni taraftarları ise maça  yoğun ilgi gösterdi.  
Müsabaka Erivanın  Republican Stadı'nda oynandı Karşılaşmayı İspanya Futbol Federasyonundan hakem Jose Maria Sanchez yönetti gayet güzel maç yönetti .  
A Milli Futbol Takımı'nda teknik direktör,  
Alman teknik adam Stefan Kuntz takımımızı  sahaya Mert Günok, Ozan Kabak, Merih Demiral, Çağlar Söyüncü, Onur Bulut, Orkun Kökçü, Hakan Çalhanoğlu, Ferdi Kadıoğlu, Cengiz Ünder, Enes Ünal ve Cenk Tosun ilk onbiri ile sahneye çıkardı.
Milli takımda Altay Bayındır, Uğurcan Çakır, Zeki Çelik, Salih Özcan, Kerem Aktürkoğlu, İrfan Can Kahveci,  ilk kez çağrılan Umut Nayir, Eren Elmalı, İsmail Yüksek, Samet Akaydin, Arda Güler ve Cenk Özkaçar ise yedekler arasında yer aldı
Milli takımın, Ermenistan ile deplasmanda oynadığı karşılaşma öncesinde seremonide İstiklal Marşı okunurken tribünlerden ıslık sesleri yükselmesı sayğısızlık diye düşünüyorum.
Türkiye A Milli Takımı, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerindeki ilk grup maçında deplasmanda karşılaştığı komşusu Ermenistan'ı   mağlup ederek, açılışı üç puanla yaptı. Ay yıldızlı ekip   geriye  düştüğü müsabakada  Orkun Kökçü ve Kerem Aktürkoğlu'nun golleriyle maçı   kazanmasını bildi.
Uzun bir aradan sonra milli takımın kalesine geçen Mert Günok da kritik kurtarışlarıyla galibiyette pay sahibi oldu diyebilirim .
Zorlu karşılaşmanın daha ilk  dakikalarında şansız an yaşadık. Ceza sahası içi sağ taraftan Hovhannisyan’ın içeriye çevirdiği topta  buğünde yaş gününü kutlayan  Ozan Kabak sürpriz yaparak  ters  bir  vuruşunla meşin yuvarlağı kendi ağlarımıza gönderdi .   
Ermenistan, Türkiye ile oynadığı üçüncü maçında ilk kez gol bulurken bu golü de  ne yazıkkı kendi ağlarımıza attık.
Maçın yarım saatı dolduğunda  sağ taraftan Onur Bulut’un pasında topu alan Orkun Kökçü ceza yayının sağından uzak köşeye yerden vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu muhteşem bir goldü . Bu golle durumu  dengeye  getirdik ve devre beraberlikle sona erdi.
İkinci yarı başında oyuna giren Kerem Aktürkoğlu, karşılaşmaya hız getirdi. Genç oyuncu devre ortalarında    A milli Takımımızı   öne geçiren golü attı.
Orta alanda faul kazanılması sonrası Enes Ünal hızlı hareket ederek savunma arkasına koşu yapan Kerem Aktürkoğlu'na topu yolladı. Topla buluşan AKtürkoğlu, ceza alanına girmeden yerden gönderdiği topla skoru ve oyunu bitiren golü atti.
EURO 2024'e katılacak 20 takımın belli olacağı grup aşaması,   10 grupta ilk 2 sırayı alan takımlar EURO 2024'e katılma hakkını elde edecek bunuda belirtmek isterim.
Takımımızı candan ve yürekten kutlarım ve hayırlı ramazanlar dilerim sevgili okurlar  ..
2 notes · View notes