Tumgik
#Atatürk düşmanlığı
yaktaisang · 1 year
Text
olum o değil de tip 12 vekil aldı bunlar nasıl görüş savunacak "yaşasın sosyalizm komünist manifestoya bakın şirketleri kapatın özel sektör insan kandırmaktan ibarettir 😭😭😭" falan mı
14 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ İnsanlık ile İnsanlık Düşmanlarının Savaşları
Birinci dünya savaşı Osmanlı imparatorluğu'nun topraklarını paylaşmak ve bizim topraklarımızda ki petrole el koymak için yapıldı.
Sonuçta petrolü ele geçirdiler.
Mustafa Kemal Atatürk Anadolu'yu kurtardı.
Anadolu da hedefti. Birinci dünya ve ikinci dünya savaşında bunu başaramadılar.
Yarım kalan bu niyeti gerçekleştirmek için ikinci dünya savaşı Almanya üzerinden Hitler kullanılarak yapıldı.
Milyonlarca insan öldü. Rusya üzerinden hedeflerine ulaşamadılar.
Her iki savaş aslında bitmedi. Savaşın yöntemleri değişti.
Türkler ikinci dünya savaşına girmedi yalnız o tarihten sonra doğru yönetilmediği için bugün yine hedef noktasına geldi.
Nato, çok partili siyasi sistem, liberal ekonomi, tarikat ve cemaatlerin yaygınlaştırılması, askeri darbeler, ekonomik kriz ve vurgunlar ve özelleştirme ikinci dünya savaşından daha fazla zararı bize verdi.
Birinci dünya savaşı sonrası Türkiye Cumhuriyeti devleti ve kamu ekonomisi ile kazandığımız üretim gücümüzü bu savaşta kaybettik.
Şeytan bizi savaşmadan gücümüzü tüketti. İçinizde kaleyi içten yıkan işbirliçileri güçlendirerek bunu başardı.
1938 sonrası ülkemiz üzerinde batı çetesi ortak bir plan uygulayarak bugün bizimle yeniden bir savaş aşamasına geldi.
Bugün atalarımızın kan ile savaşarak kazandığı vatanı, özgürlüğü, tam bağımsızlık ve huzuru içimiz sağlam olmadığı için şeytan içimizde at oynatarak siyasi partiler, medya, tarikat ve cemaat, sermaye vb unsurları bizim aleyhimize satın alarak ve kendi lehine kullanarak ikinci bir kurtuluş savaşı eşiğine geldik.
Yüzümüze gülene inandık soframızı açtık ve sırtımızdan vurulduk.
Cumhuriyetin üç sütunu vardı;
✓ Yasama gücü - Ulusun kendi yararına yasa yapma gücü,
✓ Yürütme ve yönetme gücü - Ulusun kendi kendini yönetmesi,
✓ Yargı ve adalet gücü - Ulusun çıkarının üstünde bir ayrıcalığı tanımama gücü.
Medya destekli aldatmaca ile özelleştirme talanı sonrası sözde hızlı karar vererek çok daha başarılı bir yönetim anlayışı adı ile bu üç kolonda kesildi.
Bugün Türk ulusu depremin değil bu enkazın altında kalmıştır.
Ülkeyi yöneten kişiye krallarda bile olmayan yetkiler verildi.
Bize bir tek Anayasa'nın ilk dört maddesi kaldı.
Bugün onu da hedefe koydular.
Planlarını adım adım uyguluyor uygulatıyorlar.
Tıyneti şaibeli tipler bugün çıkmış Anayasa tanımıyor Anayasa'nın yaratanın bir emri olmadığını depremi bahane ederek seçimden kaçmak için seçimleri yapmamayı dillendirmeye kalkıyor.
Deprem sonrası çadır kurduğumuz gibi orada insanların oy vermeleri için sandıkta kurarız. Tam seçim zamanıdır. 1999 depremi sonrası gelenler 2023 depremi ile gidecekler. Seçime de tıpış tıpış güdecekler iktidardan da gidecekler.
Türkiye Cumhuriyeti devleti kimsenin şahsi malı değildir. Tüm Türk ulusunun devletidir.
Kozmik odaya kozmetik oda diyenler verecekleri hesaba hazırlık yapsalar çok daha iyi olur.
Türk ulusunun sırlarını çalanlara çanak tutanlardan akıl mı alacağız?
Soma felaketi yaşandı sustunuz,
Ermenek felaketi yaşandı sustunuz,
Ormanlar cayır cayır yandı söndürme helikopteri yok dediler sustunuz,
Amasra da grizu patladı suç yaratana kaçıncı defa atıldı sustunuz,
Evin yıkılıyor yine susacak mısın?
Cumhuriyet ve Anayasa senin evin biliyor musun?
İnsan zulme itiraz edebilene denir.
Bağlı ve bağımlı özgürlük yoktur.
1938 tarihinden bu yana Anadolu coğrafyasında kavganın iki tarafı var;
✓ Cumhuriyet ve insanlık devriminden yana olanlar bir taraf,
✓ Emperyalizmin hizmetinde Cumhuriyet ve devrimlerine düşmanlık edenler diğer taraftır.
Bugüne kadar hile, yalan, talan, darbe, krizler ile vurgunlar vurarak bir tehdide dönüşenlerin sonu gelmiştir.
Türk ulusu Anayasal meşru müdafaa hakkı vardır. Bu hakkını henüz birileri kötüye kullanmasın diye kullanmamıştır. Gerekirse kullanacaktır.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk bize efendi sizsiniz siz kimseyi efendi ve hükümran olarak kabul etmeyeceksiniz diye bizi uyarmıştı.
Adalet mülkün temeli esas alınarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Mustafa Kemal Atatürk bir kurtarıcıya ihtiyaç duymadı kendisi ile birlikte Türk ulusunun kendisini kurtarıcı olması için örnek oldu. Ve bir gün bir kurtarıcıya ihtiyaç duyarsak o kurtarıcının kendimiz olması gerektiğini de hatırlatmayı unutmamıştır.
O temele 1938 tarihinden bu yana dinamit döşediler. Her döşenen dinamiti paraya çevirdiler.
2021 yılında dünya bankası ülkemizde ki yapı stoğunun depreme dayanıklı olmadığını 465 milyar dolarlık bir yatırımla bu yapıların yenilenebileceğini rapor etmiş.
Dünya tefecileri önce dayanıksız yapı yapılmasını siyaset ve yasalar eliyle sağlıyor sonra da bunu tehlike olarak halka medya aracılığıyla satıyor bankaları aracılığıyla bu parayı cebe indiriyorlar.
Kahramanmaraş depremi sonrası bu parayı cebe indirmek için siyaset aracılığıyla bu konuda dayatmalarının sahne alması olasıdır.
Hile esasına dayanan ahlak bir fazilet olmadığı gibi güvene layık değildir.
Türk ulusu hileye, yalana, talana, sömürü ve zulme karşı karnı tok olup kendisi dışında kimseye güvenmeyecek kadar güceniktir.
Yaptığımız seçimler başkalarını tutsak ettirmeye devam edecek ise özgürlüğü yok eden kendine düşmanlığı sahiplenmeye devam edeceğiz demektir.
Soylu bir toplum olan Türk ulusu bu asil kararı eninde sonunda verecektir.
Atatürk Türk ulusunun kendi kendisini yönetmesi gerektiğini lidersiz bir yönetim anlayışını benimsemesi için ulusun kendisini yönetime taşıyan Cumhuriyeti tercih etti. Atatürk soylu bir asaletin ve kolektif eylem bilincinin bir sonucudur. O bilinç bugün bir asır öncesinden daha güçlü ve canlıdır.
Türk ulusunun lidersiz bir düzen kurulana kadar partisiz yönetime geçmek adına bugün ülkeyi yönetemeyen ve yönetmeye talip olanlardan bunu talep etmeye hakkı vardır.
] Önder KARAÇAY [
11 notes · View notes
ertan2618 · 5 months
Text
ÇOK BÜYÜK PROVAKASYAN OLDU..
Şimdi birkaç soru soralım?
1.takımlar oraya gitmeden kurallar konuşulmadımı?
2.kurallar kabul edilmedi ise takımlar oraya niye gitti?
3.şimdiye kadar takımlar avrupada oynadığı hangi maça Atatürk forması ile çıktı?
4.hangi Avrupa ülkesinde yurtta sulh cihanda sulh pankartı açıldı?
5.Atatürk neden bir spor oyununa alet edildi ?
6.Içerde ortalığı karıştırmayı başaramayan koçlar, tosunlar bu oyunu bilerek isteyerek mi kurdu ?
7.amaç gerçekten futbol oynamakmıydı?
Yoksa gazzeye destek olan Türk halkına Arap düşmanlığı nefret aşılamak mı?
Futbol zerre umrumda değil.
Turkiyenin adını kimse karalayamaz..
Şahıslar beni bağlamaz bu provokasyona kim alet oldu ise derhal cezası kesilmeli.
Aslan yürekli bir savcı çıkıp federasyon başkanı ve kulüp başkanlarını sorguya çekmesi lazım.
Hakeme yumruk,takımı sahadan çekme, maçlarda olmaması gereken olaylar bunun başlangıcı idi
Herkes balıklama atlamadan analiz etsin.
(CEMALETTİN GÜNAY)
57 notes · View notes
by-hulusi · 5 months
Text
✍️
Yaşar Nuri Öztürk diyor ki;
"Müslümanların perişan olduğu ülkeler:
Filistin, Afganistan, Libya, Irak, Yemen, Suriye.
Müslümanların mutsuz olduğu ülkeler:
Cezayir, Mısır, Fas, Tunus, İran, Pakistan, Özbekistan, Türkistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Lübnan, Suudi Arabistan.
Müslümanların mutlu olduğu ülkeler:
Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsviçre, Amerika, Norveç, Hollanda, Danimarka.
Yani Müslümanlar, Müslüman ülkelerin tümünde perişan veya mutsuz, Müslüman olmayan ülkelerin tümünde mutlu ve keyifli.
Türkiye, Müslüman dünyada bir istisna idi. Neden?
Petrolü, parası olduğundan mı? Hayır! tam aksine, petrol ve para,
o mutsuz Müslüman ülkelerin elinde.
Türkiye, Atatürk ışığı ve Cumhuriyet devrimlerinin getirdiği
aydınlık ve akılcılık sayesinde farklı idi.
Batı bunu gördü ve Atatürk'e düşmanlığı din sanan alçak ve aptalları
yanına alıp Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin altını oyarak
Türkiye'yi bir istisna olmaktan çıkardı.
Şimdi Türkiye'yi de en azından 'mutsuz' ülkeler arasına koymamız gerekiyor.
Böyle giderse bir süre sonra Türkiye 'perişan' ülkeler listesine girecektir."
14 notes · View notes
baybaykus · 18 days
Text
Atatürk düşmanlığı yapanlar kimlere hizmet ediyorlarmış, bir kez daha düşünsünler!
Tumblr media
2 notes · View notes
nefretim-kazand · 1 year
Text
BOZKURT DÜŞMANLIĞI
“Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan sakının”
Türklerin; millî kültür değerlerinin en önemlilerinden biri sayılan “
Bozkurt”a karşı düşmanlık, elbette ki oldukça eski yıllara dayanır.
Ancak,
Türk olup da mankurtlaşmamış bir zümrenin Bozkurt düşmanlığı yapması oldukça yeni sayılır.
Türkler ilk anayurtlarında yaşarken, düşmanları başta varlığı olmak üzere, Türklerin her şeyine düşman iken, elbette ki kendilerine mânevî güç verdiğine inandıkları bütün kültür değerlerinin yanında Bozkurt’a da düşman idiler.
Türkler İslâmiyet’i kabul ettikten sonra ise, Bozkurt’u bir totem olarak gören bâzı zavallılar da, artık Bozkurt motifinin Türkler için bir değer olamayacağını ileri sürerek, onu sevenlere karşı düşmanlık beslemeye devam etmişlerdir.
Halbuki bundan önceki sohbetimizde açıkladığımız gibi Türklerde Bozkurt hiçbir zaman totem olarak alınmamış, ona tapınılmamıştır.
O sadece atalarından kalan ve millî kültür değerini ifade eden bir sembol olarak bilinmiştir.
Yine, Türkün büyük düşmanlarından birisi olan SSCB döneminin ilk yıllarında Lenin, araştırmacı tarih yazarı İlhan Bardakçı (Murat Bardakçı’nın babası) ile yaptığı bir konuşmada:
-- “Türkiye’de komünizmi yerleştirmek için önce onlara dinlerini, milliyetlerini unutturmak ve kafalarına yerleşmiş olan şu Bozkurt efsanesini söküp atmak lâzımdır” demiştir.(Dr. Tahsin Ünal, Türklüğün Sembolü Bozkurt, Millî Ülkü yayını,6.Baskı,s.21,Konya-1976).
Yakın zamanlarda ise; İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde ve 1970′lerden sonra da solun desteğinde Bülent Ecevit’in yanında bulunan özellikle Başbakanlığı döneminde bâzı kişilerce aşırı derecede Bozkurt düşmanlığı yapılmıştır.
Bunların dışında ise, kendilerini Atatürkçü gören bâzı gâfiller de bu rüzgâra kapılarak Bozkurt düşmanlığında bulunmuşlardır. Sadece örnek olarak 1974′de yaşanan hazin bir olay basına şöyle yansımıştır:
“Sene içersinde yapılan bir aramada bir ülkücü öğrencinin üzerinde Atatürk’ün zamanında basılmış olan Bozkurtlu paraların örneği bulunmuş ve bu paralar suç aleti olarak alınmıştır.”
Halbuki Atatürk’teki Bozkurt sevgisi; gelmiş-geçmiş hiçbir devlet adamında ve döneminde yaşanmamış ve O’nun bu sevgisinden ötürü de kendisine gerek yabancı ve gerekse bâzı vatandaşlarımız/yazarlarımız “Bozkurt” demişler.
Peki, Atatürk’e Bozkurt diyenler kimlerdir? İşte bunlardan sizlere verebileceğim birkaç örnek:
ATATÜRK’E BOZKURT DİYENLER
Ziya GÖKALP- 1918′de Malta zindanında iken arkadaşlarına söylediği Atatürk hakkındaki sözleri
“Mustafa Kemal Paşa Türkün efsanelerinde yaşayan Bozkurt gibi kurtarıcı bir şahsiyettir.”
Cumhuriyet gazetesi- 15 Aralık 1933,s.1-5(manşet)
Le Mois(Fr.dergi)- Cumhuriyetin verdiği haber.
Benoist Mechin- Kurt ve Pars Mustafa Kemal(kitap)
H.C.ARMSTRONG- Bozkurt (Doğrudan kitap adı).
Behçet Kemal Çağlar- Dolmabahçe’den Anıtkabire
Fazıl Hüsnü Dağlarca-
Mehmet Ateşoğlu- Atatürk’ün Türkçülüğü, Türk Yurdudergisi, C.2, S.8(290), Kasım-1960, s.39-40;
Şevket Süreyya Aydemir- Tek Adam (kitap)
Gülçin Çandarlıoğlu- “Türk Destanlarında Bozkurt”
Bozkurt özel sayı, 19 Mart 1968, s.11.
Lord Curson- Atatürk’ü anlattığı eserinde.
Berlin Türk Ocağı- Bozkurt Atatürk (bildiri), 19 Ocak 1974.
Genç Arkadaş(dergi)- S.1, 15 Ocak 1975, s.2.
Dr.Tahsin Ünal- Türklüğün Sembolü Bozkurt,6. baskı
Konya-1976, s.36,41,55.
Taner Ünal- O Bir Bozkurttu(kitap) İstanbul-1995.
Atillâ İlhan- O Sarışın Kurt, İstanbul-1998.
Yılmaz Öztuna- Bozkurt Nedir? Türkiye gazetesi, 26 Nisan 1999, s.1.
Yavuz Bülent Bâkiler- Bozkurt Atatürk, Türkiye gazetesi, 31.3.2001.
Yusuf Koç/Ali Koç- Türk Milliyetçi Hareketinin Lideri Başbuğ Atatürk,2.baskı, Ankara-2005,s.VII; Emekli General Veli Küçük, s.2-3.
Sami Yavrucuk- Yeniçağ gazetesi(Köşesinde birçok).
Ertuğrul Afşın- Bozkurt Atatürk Adsız dergisi,S.2,
Kasım-1972, s.5-12.
Hulki Cevizoğlu- AKP’den Farkınız Ne? Yeniçağ gazetesi, 17 Temmuz 2007, s.10.
Tabii ki örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bu konudaki incelemelerim devam etmektedir. Onun için bu kadarlık bir açıklamayı yeterli görüyorum.
———————
(1) Millî kimliğini kaybetmişler için kullanılır. Kelime dilimize romanlarıyla ünlü Kırgız Türkü yazar Cengiz Aytmatov tarafından kazandırılmıştır.
(2) Nejdet Sançar, “Okullarımızda Bozkurt Düşmanlığı”, Ötüken dergisi, S.4, Nisan-1970, s.2.
(3) ”Bucak İlçesinde Olup Bitenler”,Bozkurt(dergi),
S.23, Ağustos-1974, s.4-5.
Tumblr media
🇹🇷🇺🇿🇹🇲🇲🇳🇦🇿🇭🇺🇰🇬🇰🇿🤘🐺𐱅𐰇𐰼𐰰🐺🤘
10 notes · View notes
elazigsurmanset · 22 days
Text
Yabancı Uyruklu Öğrenci Eleştirilerine YÖK Yanıt Verdi
Tumblr media
Türkiye’ye okumaya gelen yabancı uyruklu öğrenciler tartışma sürüyor. YÖK Başkanı Özvar, yabancı düşmanlığı akımının köklerinin milli olmadığını söyledi. Türkiye’de Suriye ve Afgan nüfusunun giderek artışı, göçmenlerin işsizlik ve kira fiyatların artışına olan etkisi, Türk vatandaşların tepkisine yol açarken, YÖK Başkanı Erol Özvar, Türkiye’de yabancı düşmanlığı tohumlarının ekilmeye başladığını belirterek, “Bu ülkemize karşı başlatılmış tehlikeli bir kampanyadır. Bu akımın kökleri milli değildir” diye konuştu.
“Bu topraklarda yabancı düşmanlığı tohumu yeşermez. Bu topraklar yabancı düşmanlığına kapalıdır”
Türkiye’de yabancı düşmanlığı tohumunun yeşermeyeceğinin altını çizen YÖK Başkanı Erol Özvar,  “Amacımız uluslararası öğrenci sayımızı önümüzdeki yıllarda daha da artırabilmektir. Uluslararası öğrencilerin yüzde 95’inden fazlası, kendi imkanlarıyla burada okumaktadır” diye konuştu. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Akademik Buluşma ve Ödül Töreni”ne katıldı. Özvar, yabancı öğrenciler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Son 30-40 yılda bütün dünyadaki genel eğilimin gittikçe artan ortaöğretim mezununun üniversite eğitimi almak istemesi olduğunu anlatan Özvar, “Bu, Türkiye’ye mahsus değildir. Küresel bir eğilimdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu küresel eğilime zamanlıca cevap vermiştir, her türlü altyapı çalışmasını tamamlayarak öğrencisine bu hizmetleri sunan ender ülkelerden biridir. Öte yandan üniversitelerimiz Gazze’de yaşanan katliamlara karşı vicdanının sesine kulak vererek demokratik protestolarda bulunan ve bunun için ifade özgürlüğü kısıtlanan uluslararası akademisyenlere kapılarını açmıştır. Bu yönüyle sistemimiz erişilebilirliği ve kapsayıcılığı ile ciddi bir kapasite artışı kaydetmiştir. Bu noktada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümetleri esnasında yükseköğretim alanına yapılan yatırımlar fevkalade ehemmiyetlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ortaya koyduğu bu uzak görüşlülüğü ve yapmış olduğu yatırımlar dolayısıyla kendisine şükran borçluyuz.” diye konuştu.
“Türkiye’de 190 ülkeden 350 bin uluslararası öğrenci eğitim alıyor”
Erol Özvar, uluslararası öğrencilerle ilgili yaptığı konuşmada, Türkiye’de şu an 350 bine yakın uluslararası öğrencinin okuduğunu söyledi. Özvar,  “190 ülkeden fazla dünyanın muhtelif devletlerinden ülkemize istikbalini inşa etmek için gelen genç insanlar vardır” dedi. Hedeflerinin uluslararası öğrenci sayısını önümüzdeki yıllarda daha da artırmak olduğunu vurgulayan Özvar şunlar söyledi,  “Uluslararası öğrencilerin yüzde 95’inden fazlası, kendi imkanlarıyla burada okumaktadır. Türkiye’nin bursunu alan çok başarılı yabancı öğrencilerin toplam uluslararası öğrenciler içerisindeki payı yüzde üçü, dördü geçmez. Dolayısıyla buraya gelen kendi imkanlarıyla üniversitelerde okumaktadır.Türkiye’de son zamanlarda müşahede ettiğimiz tehlikeli bir oluşumdan söz etmek isterim. Maalesef, Türkiye’de yabancı düşmanlığı tohumları ekilmeye çalışılıyor ve son zamanlarda uluslararası öğrencilere yöneltilmeye çalışılıyor. Bu, Türkiye’ye karşı başlatılmış tehlikeli bir kampanyadır. Bu akımın kökleri millî değildir. Bu konuda sizlere uyarıda bulunmak isterim. Bu topraklarda yabancı düşmanlığı tohumu yeşermez. Bu topraklar, yabancı düşmanlığına kapalıdır.”
“Uluslararası öğrenci ve akademisyenlere kapımız açık”
Türk toplumunun farklı kültürlerle farklı medeniyetlerle yaşamayı bilen bir toplum olduğuna ve gücünün de ülke olarak burada olduğuna işaret eden Özvar, “Biz farklı kültürden gelen, farklı ırktan gelen insanı insan bellemişiz, kendimiz gibi görmüşüz; bizim gibi yaşamışsa, bizim gibi çalışmışsa, bizim gibi gayret etmişse, bizim gibi ülkemize hizmet etmeyi hedef belirlemişse onlarla yaşamayı bilen bir toplumuz. Bu kadim anlayışımızla, uluslararası öğrenci, uluslararası akademisyenlere kapımız açık ve onların da ilgisini çeken bir ülkeyiz. Biz çeşitliliği tolere eden, bunu zenginlik bilen ve bunu yönetebilen bir medeniyetin üyeleriyiz” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
tamam-ne-olsun · 2 months
Text
Zamanında ülkemizi işgal eden, sonra " bizi onlardan Atatürk kurtardı, yoksa adımız şu olurdu bu olurdu" deyip, o işgalci kahpe medeniyete bugün hayranlık duyan kim varsa, Allah bildiği gibi yapsın.
Atatürk'ü de kimse o leş ağzına almasin üstelik bu konuda.
Arapça tabelayı sök, çünkü altında İslâm düşmanlığı var. Carrefour u sökme, Starbucks ı sökme, g.t yemez çünkü.
0 notes
medya-press · 4 months
Link
İlber Ortaylı’dan o düğüne ilişkin yeni açıklama: ‘Açık bir Atatürk düşmanlığı’
0 notes
operasyon · 7 months
Text
Üç
Ve sonuç:
Son yazının yanıtını hemen veriyim: Kemalizmin kucağında da sosyalist olarak politika yapılamaz.
Tabii soruyu soran daha ciddi olduğundan benim gibi kaba bir "kucak" kavramıyla sormuyor soruyu.
Özetle diyor ki " Atatürk 1920'lerden beri önderlerimizi öldürüyordu, hapsediyordu. O günün sosyalistleri ise ona övgüler diziyorlardı. Bu hata bu yüzyılda da sürmemeli. Bizim baş düşmanımız kemalizmdir" diyor.
Hipetezin girişi doğru. Doğruya doğru. Tam da böyle oluyordu. Ama neden?
Nedenini açıklamadan, bilmeden bu hipotez boşa düşer. Mustafa Kemal'e övgüler dizen Nazım dahil insanlar çok mu aptallardı? Cellatlarına mı aşıktılar?
Bana öyle gelmiyor.
Mustafa Kemal cephesi için durum neden böyleydi onu da bilmiyoruz. Sovyetler birliği kurtuluş savaşına vagonlar dolusu silah para ve altın yardımı yapmış. Lenin sağdı ve bu yardımları o yapıyordu. Lenin de mi aptaldı?
Gel gelelim Musta Kemal'e... sosyalistlerden onca destek görmüş bir adam neden sosyalistlerle müttefik değildi?
Niye " kominizim bir yılandır nerde görülse başı ezilmelidir" gibi laflar etti?
Bu düşmanlığı sağlayan şartlar nedir?
Bu şartları da bilmiyorum.
Bilsek iyi olurdu ama zorunlu değil. Çünkü çok dikkat ederim aslında soru ustaca yanlış soruluyor.
Soru benim açıkça sorduğum biçimde ikili algıdan ibaret. Ya kucağa alansın ya kucağa oturansın. Başka bir ilişki biçimi tanımıyor. Bütün ilişki biçimleri bu şekilde sunulunca mantıken kemalizmin kucağında sosyalizm yapılamaz sonucu çıkar.
Ama gerçek dünyada, ister iki devlet arasında ister iki insan arasında olsun bütün ilişki biçimi kucağa almak ve kucağa oturmaktan mı ibarettir?
İnsan hiç olmazsa burjuva politikacılarının televizyonda her gün söylediği " devletler arasında ebedi dostluklar da düşmanlıklar da yoktur"sözüne kulak verir de anlamını bir düşünür.
"Baş düşman Kemalizmdir" diyen anonim şahsı tek soruda mat etmek mümkün bence.
Daha önce de verdiğim bir örnek: Mao Çinde devrimci bir savaşı yürütürken Çin, Japon saldırısına uğradığında nasıl oldu ve neden savaşı sürdürmedi de Çin ordusuyla birlikte Japonlara saldırdı?
Hadi atayizler bunuda açıklasın.
Ebedi dostluğa ve düşmanlığa inanan bir kafa buna açıklama bulamaz.
Ben bu tarz hipotezler sunan insanların ya ajan yada çok aptal donanımsız ve bu yönüyle kullanılmaya son derece müsait olduğunu düşünürüm.
Çok nadiren de ajan statüsünde uzmandır. Bilebile çarpıtır. Bile bile algı operasyonu yapar.
Hipotezi teoriden çıkarıp gerçek dünyaya uyarlayalım. Kemalizme düşman solun durumu nedir? Türkiye gerçeklerinde ne gibi örnekler görüldü? Nasıl bir başarı elde edildi?
Var mı bir başarı örneği? Yok. Benim bildiğim yok.
---
Bu noktaya kadar solun sol olup olmadığını bile en başta tartıştık. Tartışmadığımız diğer cephe kemalist kim? Gerçekte kemalist var mı? Kontragerilla örgütlerini yada gladioyu kemalist mi saymalıyız? Kenan Evren'i, Faik Türün'ü yada Cevdet Sunay'ı kemalist mi saymalıyız? Mümkün mü?
Bence değil.
"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen bir adamın takipçileri olamazlar.
Gladioyla savaşıp kemalistlerle savaştık sanmakta ayrı aptallık olur.
:Sonuç: Tamamen kendi düşüncelerim. Soyutlarsak matriksin içindeyiz. Çok az gerçek insan ve milyarlarca kopya var. Kopylarla uğraşmak gereksiz.
Somutlaştırırsak: Yine kişisel düşüncem, yüz yıl önce elli yıl önce değil, tamda şu dönemde kemalizm bizim düşmanımız diyen solcu kılığındaki kişinin dincilerin ya bilinçli uşağı ya bilinçsiz piyonu olduğundan başka hiç bir şey düşünmem. O şahsın altından en fazla ahmet altan tipinde biri çıkar. Daha fazlası değil.
Sosyalistler uzun dönemde varolacaklarsa ne kimseyi kucağına alarak ne kimsenin kucağına oturarak, müttefikliklerle varolabilirler. Kemalizmle müttefik olamayan bir solun güncel politik durumda devrim filan yapabileceğini düşünmem.
Cumhuriyetin kazanımlarını aşağılayanlara ayrıca şunu sormak gerekir: Sosyalist bir devrim Sudi Arabistan da mı daha kolaydır yoksa Türkiye de mi?
0 notes
gundemarsivi · 7 months
Text
Tumblr media
Siz Ümmetsiniz Biz Ulusuz
✍🏻 Anıl Güven
Birkaç gündür sosyal medyada “Biz milletiz” tümceli görsellerle ULUSAL yapımıza yönelik söylemler dolaşıyor. Kendilerini gazeteci olarak adlandıran bu kişiler, geçmiş dönemde Fetullah Gülen cemaati içerisinde parlatılmış; Türk soyuna, Türklük tanımına düşmanlık ve kin dolu düşüncenin çığırtkanları…
15 Temmuz sonrası konumlarını değiştiren akıl satan tüccarlar Reis’in çevresine yalakalık yorganını serdiler.
AKP döneminde butlanan iş insanlarının toplum üzerinde bıraktıkları kötü görüntüyü yok etmek adına kalem oynatıyorlar, o bilinen paçavra nitelikli gazetelerde!
Zatı şahanenin şahsi servetinin korunması için ABD ve AB dayatma ve tehditleriyle, Ulu Türk soyunun kanlarıyla kazanılmış topraklarımız başta Araplar olmak üzere Afganlı, Pakistanlı, Afrikalı İslamcı kitlelerce istila etmeleri için sınır güvenliğini gevşettiler…
Ulus devlet yapısından, laiklikten, Kemalizm’den gönenci bozulan sömürgeci güçler ve onların yerli işbirlikçisi İslamcı, mukadderatçı, kulluk olmayı onurlu bir görev olarak görenler ülkemizde karşı devrim eylemlerine başladı.
Yaygınlaşan Atatürk düşmanlığı, yok edilen hukuk yapısı, talan edilen ekonomi, halkın malvarlığı yönetsel erkin elinde yok edilirken yoksullaşan halka öte dünyanın güzelliklerini sundular…
İslamcı kesimin aydınları lüks bir yaşam sürerken, çöpten karnını doyuranlara dua etmelerini söylerken; çıtayı yükselttiler: Toplumsal yapıyı Müslümanlık aldatmacasıyla Araplaştırılmak hedefte.
Bu dayatmayı durdurabilmemiz için tek bir yolumuz var, devrimci Kemalist birlikteliğini oluşturup sivil halkı örgütlememiz gerekiyor.
Soytarıların bizi Araplaştırmalarına karşı duruşumuzu haykırmalıyız.
İvedilikle direniş başlamalı.
23 Eylül 2023
Anıl Güven
Kavala
0 notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ 24 Ocak Kararları Yıkımın Başladığı Tarih
Eğer 24 Ocak kararları alınmamış olsaydı 12 Eylül 1980 askeri darbesi olmazdı.
Bu kararlar siyasi partiler yasası için darbeye ihtiyaç duyuyordu. Siyasi partilerin tek kişi dayatmasına emanet etmenin yolu buydu.
Bu kararların tümü tefeci bankacılığa hizmet edecek.
Krizler ile vurgunların vurulduğu dönemi başlatacaktı.
Nitekim öyle oldu. Borsa, faiz ve döviz üçlüsü arasında toplum adeta kıskaca alındı.
İşbirlikçi birileri zengin edilerek geriye kalan herkesin sömürge edildiği bir düzenin kurulduğu anlamına geliyordu.
2001 yılı kur vurgunu ile bir gecede serverlerine servet katan komprador burjuvaziye bu vurgun yetmiyordu. Mobbing Bank kitabım ile bunu yapan holding bankalarını ihbar etmeme rağmen hiçbir savcı bunun üzerine gidip Türk ulusundan çalınan parayı geri almadı. Biz geri alana kadar mücadele edeceğiz.
Her istediklerini kandırarak yaptırabilecekleri dini çok iyi kullanan ve iktidar açlığı içinde olan Atatürk, laiklik ve Türk ulus düşmanlığı üzerine siyaset anlayışı medya terörü desteği ile 2002 sonrası iktidar yapıldı.
Amaç özelleştirmeler ile ekonomiyi üretimsiz ve batılı sömürgeci güçlerin şirketlerinin ve yerli işbirlikçi sermayenin şirketlerine peşkeş çekmek ve onların yararına işgale uğratarak tam bağımsızlığı kaybettirmek ve her alanda bağımlı bir ülke haline getirmekti.
Bugün bunu başardılar.
Merkez Bankası başkanı bile CFR bağlantılı birine teslim edilmek zorunda kalındı.
Bu arada nas ve kur korumalı mevduat vurgunları devam etti.
Borcu borç ile çevirmenin de bir sonu var.
Karşılıksız para basma balonu patlayacak ve bu bedelin Türk ulusuna ödetilmesi için ikinci bir Kemal Derviş'e ihtiyaç vardı. Onu da parça parça buldular.
2002 yılına kadar tefeci bankalar Türkiye Cumhuriyeti hazinesini dolaylı olarak Türk ulusunu devlete para satarak dolandırıyorlardı.
2002 sonrası Türk ulusunu kandırarak bankaların yüzde sekseni yabancılara satıldı. Ve bankalar direk halkı borçlandırmaya başladılar.
Bunu ise halka IMF'ye borcu olmayan ülke olarak pazarladılar. Oysa yerli şirketler ve halk daha fazla borçlandırılıyor, tasarruflar eritiliyor, toprak ve mülkler ipotek yoluyla bu tefeci bankaların eline geçiyordu.
Bankalara kaynak aktarmanın bir başka yolu inşaattı.
Bu geri dönüşü olmayan ölü yatırım ile zengin daha zengin fakir daha fakir hale getirildi.
Bu konut stoğunu bugün yabancıya yurttaşlık satışı yaparak demografik yapı değişikliği ile gelecekte bizi büyük tehlikeye atacak bir toplum yapısı oluşturuyorlar.
Ne yaparlarsa yapsınlar artık deniz bitti. Satacak bir şey kalmadı. Türk ulusunun canı ve toprağı Anadolu dışında hiçbir şey kalmadı.
Kurtuluş bir tek kuruluş ayarlarına geri dönmeye bağlıdır.
Bunun için kamulaştırma yapmak dışında bir çare yoktur.
Özelleştirilmeleri yapanlar bunun büyük bir yanlış olduğunu itiraf ederek kamulaştırma kararları almak zorunda kalacaklar.
] Önder KARAÇAY [
6 notes · View notes
hasanakbal19 · 8 months
Text
Atatürk düşmanlığı
Atatürk düşmanlığı, Atatürk’ün şahsiyetinden de öte cumhuriyetin ilanından beri var olan gerici bir zihniyetin en büyük temsilcisidir. Zira Atatürk …Atatürk düşmanlığı
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 8 months
Text
Atatürk düşmanlığı
Atatürk düşmanlığı, Atatürk’ün şahsiyetinden de öte cumhuriyetin ilanından beri var olan gerici bir zihniyetin en büyük temsilcisidir. Zira Atatürk …Atatürk düşmanlığı
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
erol25030 · 9 months
Video
youtube
Yavuz Bülent Bakiler - Atatürk Düşmanlığı
0 notes
baybaykus · 7 months
Text
BİRKAÇ PUŞTA ÂCİLEN DUYURULUR!
Birkaç puştun, tiksinti verici iğrenç ağızlarıyla Atatürk'ü anmamalarına kızmıyor ''İtin biri'' deyip geçiyorum!
Türk milletinin bu büyük bayramını kutlarken, hazır yeri gelmiş düşüncesiyle de birkaç zibidi puşta bazı hatırlatmalarda bulunmak istedim.
Televizyon ekranlarından, baykuş gibi tünedikleri ''oturak taşı vâri'' iğrenç gazete köşelerinden kuduz mikroplu salyalar dökerek yeni yetişen nesillerimize Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı aşılayan soy özürlü, lânet suratlı besleme kargaların aşağılamaya çalıştıkları Büyük Türk Gâzi Atatürk, aşağıda okuyacak olduğunuz şekilde Allah’ın milletimizin kurtuluşu için görevlendirdiği bir büyük kahramandır.
''Bu soysuzların Atatürk düşmanlığı nereden geliyor?'' derseniz;
Atatürk düşmanlığı bunlara İngiliz ve Yunan'dan yâdigâr kaldı.
Çünkü bu soysuzların dedeleri Kuvayı milliyecilere karşı İngiliz ve Yunan'ın yanındaydılar. Birçoğunun dedeleri ise İngiliz zabitleri kahve içmek için evine davet edip, kahveler içildikten sonra İngiliz zabiti hanımıyla baş başa bırakıp evinden ayrılıyordu.
O BİRKAÇ PUŞT BURAYI İYİ OKUSUNLAR!
II. Abdülhamit döneminde Şeyh-ül İslamlık yapmış ŞEYH RAMİ BABA, 1930 yıllarında, KAHHARİYE okunması için bir kasabaya davet edilir. Yani ‘’Ya Kahhar- Ya Kahhar- Ya Kahhar’’ diyerek Kahhar zikri çekilecektir.
BU KISACA ŞU DEMEK OLUYOR;
Helâk olması için Atatürk’e topluca beddua edilecektir . Kahhariyenin okunacağa yâni bedduanın edileceği sabaha çok kısa bir zaman kala Şeyh Efendi bütün niyetleri altüst eden bir rüya görür ve gördüğü bu rüyasında "Peygamber Efendimiz, dünya üzerinde eli ile işaret ederek burayı şuna verin." buyuruyorlar.
Peygamber Efendimizin;
Burası dediği yer Türkiye'dir.
Şu dediği kişi de Mustafa Kemâl'dir.
Bu rüya üzerine Şeyh Rami Baba Atatürk'e beddua için kendisine yapılan daveti kabul ettiğinden dolayı fazlasıyla müteessir olur. Büyük bir utanç ve hüzünle yatağından kalkıp giyinerek kimseye haber vermeden gizlice evi terk eder.
1938 de Atatürk’ün ölümü dolaysıyla İran'ın Tahran Gazetesinde yayımlanan bir yazıda şöyle söylenilir;
‘’Allah bir millete yardım etmek ve elinden tutarak yok olmaktan kurtarmayı murat ederse o milletin başına M. Kemâl gibi bir deha lider getirir’’
ABD'li tarihçi, Prof. Dr. Justin McCarty der ki;
"Atatürk olmasaydı, Türk belki Özbekistan'da olurdu, ama Trakya ve Anadolu'da kalamazdı. 100 yılın sonunda tüm civar büyük coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş Türklerin Konya Ovası'ndan sürülmeleri ve atılımları ne kadar sürerdi sanıyorsunuz? Ne Türk ne de Türkiye kalırdı. Mustafa Kemal sadece ülkeyi kurtarmadı, Türk neslini de kurtardı!"
Hintli Mahatma Gandi ise;
''Mustafa Kemâl İngilizleri yenen kadar, Tanrı’nın dahi İngiliz olduğunu zannederdim'' der.
ABDÜLHAMİT’İN TORUNU DİYOR Kİ;
''Bir şeyi sakın sakın unutmayın!
Eğer Mustafa Kemâl Paşa olmasaydı hiçbirimiz olmazdık.
Yaptığı devrim belki Hanedan için kötü oldu ama Türkiye bugün O’nun sayesinde var. Siz, ben, hepimiz varlığımızı Mustafa Kemâle’ borçluyuz’’
Neslişah Evliyazade ‘’Vahdettin’in torunu olarak Atatürk’e âilece kızgın mısınız?’’ sorusuna verdiği cevap;
"Asla Atatürk'e düşman ya da kızgın değiliz. Belki Osmanlı hanedanının sonu oldu ama Türk halkının da kurtuluşu oldu" şeklindedir.
İTLERE- BİTLERE KÜPE OLSUN!
Cemal Kutay M. Âkif Ersoy'a;
İstiklâl Marşında, "Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın-
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın." diye çok kesin bir iddiada bulunuyorsun. Sen, İstiklâl Zaferine bu kadar kesin bir şekilde nasıl inandın ki? diye sorar.
M. Âkif Ersoy'un cevabı ise;
"Başımızdaki Mustafa Kemâl isimli adamı kim görse İstiklâl Savaşının zaferle biteceğine inanırdı." şeklinde olur.
Her ikisinin ve de bütün şehitlerimizin ruhları şâd olsun.
EY BİRKAÇ PUŞT!
Atatürk gibi bir güneşi iğrenç dillerinizde ki İngiliz, Yunan çamuruyla sıvayarak, O'nun tükenmez ziyasını söndüreceğinizi mi sandınız?
Yarın 29 Ekim,
Yarın Cumhuriyetin kurulduğu gün,
Yarın şerefli Türk milletinin bayramıdır.
YARIN HER YIL OLDUĞU GİBİ;
Bazı soysuzlar çıkıp milletin bayram neşesini sabote etmeye, ordubozanlık yaparak gölge düşürmeye kalkışacaklardır.
Bu onlar için normaldir!
Cibiliyetlerinin gereğini yapacaklar,
Ağız dolusu salya dökeceklerdir elbet.
Aşağıdaki 29 Ekim 2013 de yazdığım ''İnşallah ölümleri de bir 29 Ekim günü olur'' başlıklı yazımı da lütfen okuyunuz!
İNŞALLAH ÖLÜMLERİ DE BİR 29 EKİM GÜNÜ OLUR!
Yazımın hedefindeki şahıs, kendisini zirveye oturtan Türk milletinin kurmuş olduğu devletin kuruluş günü olan her 29 Ekim geldiğinde hastalanıp rapor alan utanmazın en sinsi olanıdır.
Ne tesadüf be!
Adamın biri yedi yılda tam beş kere hasta olup rapor alıyor!
Tesadüfün bir katmerlisi de, tümünün de 29 Ekim'e denk gelmesi!
Peki ne var bu günde?
29 Ekim günü bu kadar uğursuz mu ki?
Kimine göre o kadar uğursuz bir gün ki;
Cumhuriyetin kuruluşuna duydukları büyük kinle önce ateşleri yükseliyor, arkasından bir mide bulantısı ki sormayın gitsin, gören de hamile kaldı AŞ ERİYOR sanacak!
Ve sonra doktor raporu.
O raporu veren doktor, mesleğini suistimal etmiyor mu?
Bal gibi ediyor çünkü sağlama çürük raporu yazıyor.
İnşallah ölümleri de bir 29 Ekim günü olur da,
Aynı doktor bu sefer kendilerine ''ölüm raporu'' verir.
Bizler de çifte bayram yaparız!
28 Ekim 2023
ORHAN KILIÇOĞLU
5 notes · View notes