Tumgik
#ölümüyle
onurlu1muhittin · 2 years
Text
8 notes · View notes
orendagibii · 1 month
Text
Romeo ve Juliet'in aşkı gerçek bir aşk hikayesi değildi. 13 ve 17 yaşındaki iki gencin 3 günlük ilişkisinin 6 kişinin ölümüyle sonuçlandığı bir trajediydi. Romeo ve Juliet'in aşkı bile sahteydi. Romeo, Rosaline'i unutmak için Juliet'i kullandı, Juliet bunu aşk sandı.
Ah be Romeo sende mi…
15 notes · View notes
sessizlikburasi · 1 year
Text
'Dağ gibiydi yüreğim,
Bir serçenin ölümüyle yıkıldı.'
59 notes · View notes
yorgunherakles · 4 months
Text
hamlet'te ölme arzusunun gerçekleşmesini engelleyen bir düşünce vardır. babasının hayaletinin ona verdiği kutsal görevi değildir bu. hamlet'in kaygısı bambaşkadır. hamlet ölümüyle herşeyin bitmesini, karanlık bir boşlukta yok olmayı ister. öteki dünyaya inanmayanların ölüm kavramıdır onun özlediği. oysa ruh ölümsüz olduğuna, ölümde bir uyku olduğuna göre, ölümsüz ruhu yüzünden yine düşler görebileceği kaygısı vardır hamlet'te. kendi canına kıymasını engelleyende bu düşüncedir işte.
mina urgan - hamlet
7 notes · View notes
hayatinicindenbirokur · 5 months
Text
Meryem öldü, zaten yaşayamıyordu, aldığı bir nefes vardı, onu da çekip aldılar.
Annem öldü, zaten beni sevmezdi, bir kez bile yürekten sarılamadan terk etti beni.
Babam öldü, onuru için yaşıyordu, onuru için öldü ama yarım bıraktı beni, sığındığım kolları yok oldu.
Babam öldü benim, annem öldü, kardeşim öldü. Ailem öldü benim, bir savaşta her şeyimi kaybettim, geriye ben kaldım, kalan ben de kalbini kaybetti Meryem'in ölümüyle, aklını öldürdü, son nefesini sanki kardeşiyle beraber verdi.
12 notes · View notes
otopsicireisso7 · 6 months
Text
İnsan, ölümünün bilincini edinmesi , ölümünü yüklenmesi ve ölümüyle iradi olarak yüz yüze gelebilmesi koşuluyla insansal olarak yaşayabilir. İnsan olmak evet Hegel’e göre insan olmak, ölebilmek ve ölmeyi bilmek demektir.
11 notes · View notes
siyahinbeyaziii · 7 months
Text
Füsun'u Üzeceğime Ölürüm Dedi. Öldü Ve Ölümüyle Daha Çok Üzdü..
19 notes · View notes
birikmesin · 7 months
Text
Tuttum tuttum M ile konuşurken patladım.Bir ağlama bir feryat .O da benimle ağladı :'' Bir de babasinin ölümüyle ilgili konuşurken ağladı.Onu üzmek istememiştim ama işte.Ailemi iyi göstereyim derken işte bir yerde kopuyor ipler çünkü saklanacak tarafı yok bu yaraların.En son sadece kararlarına saygı duyarım,her zaman yanindayim,benim için önemli olan tek şey senin mutluluğun.Seni üzen benim ailemde olsa senin ailende olsa orada bir dur derim diyerek bitirdi.Allah sonumuzu hayreylesin.Cidden kendimi harap ettim,o da öyle dedi,bir sonuç çıksın ortaya sende ona göre hareket edersin,annenin başımın ustunde yeri var dedi.Yarabbi sen büyüksün ...
7 notes · View notes
iosonoturco · 2 years
Text
Tumblr media
iki adımlık yerkürenin bütün arka bahçelerini gören kadın. nilgün marmara. 2 kız çocuklu balkan göçmeni ailenin şiir ruhlu ferdiydi. istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde okurken buradaki siyasi olayların yarattığı baskıdan dolayı okulunu bırakıp boğaziçi ingiliz dil edebiyatı bölümünde okudu. yaşamı boyunca sylvia plath'ın hayat öyküsüne çok saygı duydu nitekim bitirme tezini de "sylvia plath'in şairliğinin intiharı bağlamında analizi" konusunda yazdı.
Tumblr media
mezun olduktan sonra arkadaşı kaan önal ile evlendi. kendisini ararken farklı şirketlerde farklı görevler alarak çalıştı ama hepsinden kısa süre sonra istifa etti. sylvia plath kitaplarını türkçeye çevirdi. eşinin işinden dolayı 1.5 yıl libyada yaşadı. bu dönemde çok fazla bunalıma girdiğini söyleyen kaan önal, daha sonra eşi öldüğünde "şiir yazdığını bile bilmiyordum" diyecekti. kendisine ithafen intihar etmeden önce nilgün marmaranın yazdığı şiir ise " yabancıların en yakınıydın sen!" şeklinde başlar.
üniversite yıllarına dair bir anısı ise umutsuzlar merdiveniydi. bu merdiven, boğaziçi üniversitesi’nin orta kantininin üstündeki, derslere girmediklerinde arkadaşlarıyla buluştukları özel bir yerdi. arkadaşları nilgün marmara için, derslere pek girmediğini ve garip bir kuş gibi o basamaklara tünediğini söylerlerdi.
Tumblr media
kendisine ölene kadar varolmamış ölümüyle ünlenmiş imlarında sıkça bulunan kocasından ziyade nilgünün kızıltopraktaki evine gelen arkadaşları cemal süreya, ece ayhan, edip cansever, tomris uyar, ilhan berk, küçük iskender, cezmi ersöz ve orhan alkaya gibi şiir camiasında bilinen büyük sanatçılardı. her pazar günü yaptıkları toplantıların ismi fırınlanmış tavuk butlarından gelir "but partisi" derlerdi. en azından cemal süreyya böyle yazmış anılarına. aynı zamanda usta şair cemal süreya ise nilgün marmara‘yı amerikalı yazar f.scott fitzgerald’ın ele avuca sığmayan karısı zelda’ya benzetir ve ona “çılgın zelda” derdi.
Tumblr media
"biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim" diye başladığı satırlarını 13 ekim 1987 yılında 5. kattan atlayarak anlamlandırmıştı. türk edebiyatı büyük bir şairini edinebileceği bir çok eserden mahrum kalarak kaybetti. intihar etmeden önce yazılarını eşine verdiği için yazılmış bazılarından mahrum olduğumuz da benim kendi düşüncem. hayatı gibi kısaca ama bende çok derin izler bırakan şair tutunamayanlar kervanına bu şekilde katıldı. okuduğunuz için teşekkür ederim..
64 notes · View notes
izmaritsokagi · 1 year
Text
Ah, paramparça altın tas­, böylece can çıktı sonsuza
Yırtılsın çanlar, yer açın stygian üstündeki kutsal ruha
Ve, Guy De Vere, kurudu mu gözlerin, -ya şimdi ağla ya da asla!
Gör, bu demir yığınında Lenore, yatıyor ölümüyle yanyana
Söylensin gel son sözler, çürümenin şarkısı bölünsün
Söylensin bu pür-i pak ölü için; ve ölmüşlerin en genci görülsün
Artık yakılsın bir ağıt – ki ölmüşlerin en gencini görürsün
“Alçaklar, onun servetini sevdiniz siz, gururundan tiksindiniz
Ve yataklara düşünce Lenore, ölsün diye dualara meylettiniz
Öyleyse, nasıl yakılsın ki şimdi bu ağıt, nasıl söylensin bu şarkı
Bu acı; iftira boşalan ağızlarınızdan, leş döken gözlerinizden kaldı
Sizin yüzünüzden ölüm, masum aşkımı bunca erkenden aldı”
Günah işlemişsek bile, deme böyle, bu ağıt yakılmazsa eğer
Gitmezse semaya son sözlerimiz, ölüler nasıl huzura değer?
Lenore, umuduyla gitti dünyadan, hem de yanıbaşında
Kalmadı derdi artık; hiddetinden ve karın olmaktan yana
Böyle; uzanmış narin ve güzel, artık kendine dönmüş yönü
Sarı saçlarında ışıldıyor da hayat, gözlerinde belli ki ölü
Orada, evet saçlarında hayat ama gözlerinde ölüm
“Çekil, çekilin önümden, ancak yırtar çıkar o yeraltını
Öfkeyle yarar cehennemi de, elbette bulur cennette katını
Çığlıklardan ve hüzünlerden sıyrılır, kurulur altından tahtına
Susturun çanları siz, artık bırakın ruhu ersin huzura
Nasılsa rahat yok ki, şu çirkin dünyada tek bir insana
Ve şimdi tutmam biraz bile yas, çünkü kalbim ışıkla dolu
Meleğim şarkılarla yükseliyor, benden gidiyor hayat boyu.”
Edgar Allan Poe, lenore
14 notes · View notes
Text
İnsanları sevmemek için çabalayan birini görüp duydunuz mu hiç?
Ben hem duydum hem gördüm...
İnsanlar eninde sonunda sizi üzer en basitinden ölümüyle sizi maffeder bu Dünya'nın kurallarından biridir. Sonuçta eninde sonunda herkes ölür. Bu yüzden kimseyi öldükten sonra arkasından ağlayacak kadar sevmemeye çalışın. Ama şu da var ki insanın sevip sevilmeye ihtiyacı vardır öyle değil mi?
Size hem sevmeyin hemde sevin diyorum dimi ...
Sorun şu ki bazen sevmeyi çok istiyorum bazen ise sevmemek için çabalıyorum çünkü bencilce davranıp üzülmek istemiyorum. Bu yüzden herkesi kendimden uzaklaştırıyorum bazen ise onları yanımda istiyorum.
13 notes · View notes
umuttsuuuzvakaa · 1 month
Text
gece geçiyordu,saatler 4ü gösterirken ay'a baktığımı hatırlıyorum. ilk defa bu kadar geç saatte uyanıktım,ya da öyle olduğumu sanıyordum. çünkü uyanık olunca düşüncelerim kafama hücum ederdi. fakat o gece öyle değildi. garip bir sessizlik vardı kafamda,hiç olmadığının aksine. sessizdi,tamamen sessiz. çıt bile yok. hayatım boyu kafamda susmayan o ses yoktu bu gece. hava ılıktı,ne sıcak ne soğuk. normal temmuz ayıydı. etrafımda ağlayan insanları duyuyordum. insanlar,evet. kimisi bağıyor,kimisi baygınlık geçiriyor. insan ölümüyle barışmakta zorluk çekiyorlar gibi. oysa insan yaşarken de ölürdü,demek ki,anlamamışlar. hayatları boyu üzdükleri,belki de hayattan soğuttukları insanın ölümüne göz yaşı döküyorlardı. hayır, ona değildi göz yaşları,kendilerineydi. insan bencildir,bu onların doğasında vardır. çiçek güzel koktuğunda çiçeğin kokusunu severler,koparırlar ve solunca da çöpe atarlar. o gece de kendilerinin var olmasıyla olmaması arasında pek fark olmayan vicdanları sızlamıştı diye ağlamıştı bazıları. bazıları rol yapıyordu tabii ki de,onları da unutmamak lazımdı. oysa ne aptallardı,onların hiç biri gerçekten ölen kişini kaybettiği için ağlamıyordu. o kişinin şefkatini, sevgisini,dikkatini bir daha göremeyecekleri için ağlıyorlardı. dediğim gibi çoğuysa vicdanları sızlamıştı diye ağlamıştı. gerçek şuydu,insanın ölümüne ağlanmamalıydı,onun yaşarken ölmesine ağlanmalıydı. yaşayarak ölmek ödül gibiydi,fakat yaşamadan ölmek. felaket. bense suskundum,hisslerim bu gecelik beni terk etmişe benziyordu. bu haberden 14 saat önce emeğimin çöp olduğu haberini almamış gibi,terasa yaslanmış ay'ı izliyordum. yıldızlar yok-,diye düşündüm. sahi,neredeydi onlar? umursamam gereken tek şey şuan onlardı. büyük ihtimalle şokun etkisinden çıktıktan sonra büyük bir çöküş yaşayacaktım,farkındayım ama umursamadım. gökyüzü çok temiz ve güzeldi. haksızlıktı, ay asla ölmüyordu,fakat ölen insanları görmeye mecbur edilmiş gibiydi. en çok acı verende yaşayarak ölen insanları görmesi,fakat hiç bir şey yapamıyor olmasıydı. rüzgarı saçlarımda hissettim,gözlerimi kapadım. derin bir nefes aldım ve acıyla yüzleştim.
13.07.23
-z.
3 notes · View notes
herhangilerdenbiriyim · 3 months
Text
İNSANLIK ÖLDÜ
Nihayet insanlık öldü. Haber aldığımıza göre uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre, "yahu insanlık öldü mü?" diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde,"insanlık öldü mü?" ya da "insanlık ölür mü?" biçiminde büyük başlıklar yayımlamakla yetinmişlerdir. Fakat acı haber kısa zamanda yayılmış ve gazetelere telefonlar, telgraflar yağmıştır; herkes, insanlığın son durumunu öğrenmek istemiştir. Bazıları bu haberi bir kelime oyunu sanmışlarsada, yapılan araştırmalar bu acı gerçeğin doğru olduğunu göstermiştir. Evet, insanlık artık aramızda yok. İnsanlıktan uzun süredir ümidini kesenler ya da hayatlarında insanlığın hiç farkında olmayanlar bu haberi yadırgamamışlardır. Fakat insanlık aleminin bu büyük kaybı, birçok yürekte derin yaralar açmış ve onları ürkütücü bir karanlığa sürüklemiştir; o kadar ki, bazıları artık insanlık olmadığına göre bir alemden de söz edilemeyeceğini ileri sürmeğe başlamışlardır. Bize göre, böyle geniş yorumlarda bulunmak için vakit henüz erkendir. İnsanlık artık aramızda dolaşmasa bile hatırası gönüllerde her zaman yaşayacak ve çocuklarımız bizden, bir zamanlar insanlığın olduğunu bizim gibi nefes alıp ıztırap çektiğini öğreneceklerdir. İnsanlığın güzel ve çekingen yüzünü ben de görür gibi oluyorum. Zavallı insanlık kendini belli etmeden sokaklarda dolaşır ve insanlık için bir şeyler yapmaya çalışanları sevgiyle izlerdi. Bugün için insanlık ölmüşse de onun ilkeleri akıllara durgunluk verecek bir canlılıkla aramızda yaşamaya devam edecektir. İnsanlıktan paylarını alamayanlar için zaten bir ölüydü; onun bu kadar uzun yaşamasına şaşılıyordu. Yıllarca önce küçük bir kasabada dünyaya gelen insanlık, dünya savaşlarından birinde çok rutubetli bir siperde göğsünü üşütmüş ve aylarca hasta yatmıştı. Bu olaydan sonra hastalığın izlerini bütün ömrünce ciğerlerinde taşıyan insanlık önce ki gece sabah karşı nefes alamaz olmuş ve gösterilen bütün çabalara rağmen gün ağarırken doktorlar insanlıktan ümitlerini kesmek zorunda kalmışlardır. Doğru dürüst bir tahsil göremeyen ve kendi kendini yetiştiren insanlık hiç evlenmemişti. Küçük yaşta öksüz kalan insanlığa doğru dürüst bir mirasta kalmamıştı. Bu yüzden sıkıntılarla geçen hayatı boyunca insanlık, başkalarının yardımıyla geçinmeğe çalışmıştı. İnsanlığın ölümüyle ülkemiz boşluğu doldurulması mümkün olmayan bir değerini kaybetmiştir. Gazetemiz, insanlığın yakınlarına baş sağlığı ve sonsuz sabırlar diler. Not: merhumun cenazesi önce uzun yıllar yaşamış olduğu hürriyet caddesinden geçirilecek ve ölümüne kadar içinde barındığı ümit apartmanı bodrum katında yapılacak kısa ve sade törenden sonra toprağa verilecektir.
Oğuz Atay
5 notes · View notes
yalnzardc · 4 months
Text
Türklerin kısa tarihi / Tufan Gündüz
Selçuklular :
Her ne kadar Anadolu'nun fethi Alparslan'ın emriyle başlamışsa da fethin gelişmesi ve tamamlanması Melikşah zamanında oldu.
[Anadolu Selçuklu
§ Haçlılar Kudüs'e doğru ilerlerken I. Kılıçarslan Ege ve Batı Anadolu'da sahip olduğu yerleri terk etmek zorunda kaldı.
Selçuklu Sultanı, bu defa Konya'yı kendisine başkent yaptı.
§ 1101 yılının ilk baharında Haçlı orduları ��stanbul'a ulaştı ve alelacele Anadolu'ya geçirildi.
I. Kılıçarslann Anadolu'ya geçen ilk Haçlı ordularını Merzifon yakınlarında birkaç gün sonra da ikinci orduyu Konya önlerinde perişan etti (1101). Birkaç hafta sonra da üçüncü Haçlı ordusu Anadolu'ya geçti ancak onlar da Selçuklu topraklarına girer girmez, Ereğli yakınlarında imha edildi.
]
§ Melikşah 1092 de vafa edince yerine oğlu Berkayuk geçti ama iç isyanları bastırmaya çalışırken ne Kudüsün düşünşüne müdahale edebildi nede 1. Kılıç arslana haçlılar karşısında yardım edebildi.
Sonunda Azerbaycandan Kuzey Suriye'ye kadar olan yerleri kardeşi Mehmet Tapar'a bıraktı ve böylece Büyük Selçuklu Devleti göreceli de olsa ikiye bölündü.
Berkyaruk tam huzura kavuştuğunu düşündüğü sırada bu defa hastalık yakasına yapıştı. Aynı yılın sonlarına doğru, 1104'te, veremden öldü.
Böylece Selçuklu tahtı Mehmet Tapar'a kaldı.
O 1118'de hastalık sebebiyle vefat ettiğinde henüz kırk yaşına bile ulaş mamıştı.
Oğlu Mahmut'un sultanlığı da uzun sürmedi. Küçük kardeşi Sencer tahtı hemen ele geçirdi; yeğeni Mahmut'u Suriye Selçuklu melikliğine gönderdi.
1126 da batınilere ağır bir darbe vurmuştu.
§ Selçuklular henüz İslâmiyet'e girmemiş olan Türk boyları tarafından da taciz ediliyorlardı
§ Sultan Sencer, Oğuzları yola getirmek amacıyla büyük bir ordu ile üzerlerine yürüdü. 1153'te cereyan eden savaşta Oğuzlar galip geldiler. Sultan bu savaşta esir düştü.
Sencer 1156'da soydaşları Oğuzların elinden kaçmayı başardıysa da artık Selçuklular darmadağın olmuşlardı. Onun 1157'de ölümüyle ise Büyük Selçuklu Devleti tarihten çekildi.
[Anadolu Selçuklu
II. Kılıçarslan'ın 17 Eylül 1176 tarihinde Isparta yakınlarında Miriyokefalon mevkiinde büyük bir savaş meydana geldi. Geceleyin biten savaşta Bizans ordusu tamamen imha edildi.
§ II. Kılıçarslan, Selçuklularda gelenek haline gelmiş olan bir uygulamayı yeniden hayata geçirdi. Ülkesini on bir oğlu arasında bölüştürdü. Kendisi de ulu sultan olarak Konya'ya çekildi.
Çocukları daha onun sağlığında bağımsız hareket edip birbirleriyle saltanat mücadelesine tutuştular.
iktidar mücadelesi II. Kılıçarslan'ın 1192'de ölümünden sonra da devam etti
§ I.Alaeddin Keykubat zamanında Anadolu Selçuklu Devleti en güçlü dönemlerini yaşıyordu.
§ Selçuklu topraklarında kalanlar ise Baba İshak adlı bir dervişin etrafinda toplanıp Selçuklu idaresine karşı büyük bir isyan başlattılar.
Çok geçmeden Moğol orduları Selçuklu sınırlarını geçmeye başladı.
§ II. Keyhüsrev în oğlu II. Keykavus, 1249'a kadar tahtta kalabildiyse de Moğolların müdahalesi yüzünden iktidarını kaybetti.
Keykavus'un kaybettiği tahtın varisleri de yine kardeşleriydi. Ancak onlar, Moğolların sözünden çıkamaz durumdaydılar. Bu yüzden 1249-1254 yılları arasında Selçuklu tahtında aynı anda üç hükümdar yer aldı.
§ Anadolu'da Moğol baskısı 13. yüzyılın sonlarına doğru İlhanlı hükümdarı Gazan Han'ın Müslüman olmasıyla nispeten azaldı.
II. Keykavus'un oğlu II. Mesut son Selçuklu hükümdarı olarak kısa bir süre göründüyse de onun 1308'de ölümüyle Selçuklu soyu tarihten tamamen çekildi.
]
2 notes · View notes
yorgunherakles · 4 months
Text
ölümüyle her şeyin bitmesini, karanlık bir boşlukta yok olmayı ister.
mina urgan - hamlet
6 notes · View notes
memorymaker06 · 1 year
Text
ne kadar eğitimli olurlarsa olsunlar erkeklerin bazı toplumsal normlar ya da cinsiyetçi yorum/şaka gibi şeyleri anlayamaması sorunsalı üzerine..
Bugün sabah erkek arkadaşım gününe bana instagram’dan reel videoları atarak başladı. bunlardan bir tanesi, günde en az 1 kere attığı, bir erkeğin kız arkadaşı/karısı karşısında “farkında olmadan” yaptığı veya söylediği bir şey için arkada mutlu mutlu “dumb ways to die” şarkısının çaldığı videolardandı. muhtemelen bunlardan bazılarını görmüşsünüzdür, anlamadıysanız da bir tane örnek vererek anlatayım:
adam karısıyla mesajlaşırken karısı “çok stresliyim” diyor, adam da “çok normal. şu sıralar çok bunaldın(overwhelmed).” yazacağına “şu sıralar çok fazla kilon var(overweight).” yazıyor. o sırada sahne duruyor ve adamın ölümüyle yüzleşeceğinin habercisi olan, o mutlu “dumb ways to die” şarkısı çalıyor arkada.
bu daha <mild> bir örnek, çünkü yazım yanlışı dolayısıyla adamın ölümlerden ölüm beğeneceği bir noktaya gelmesi üzerinden mizah yapılıyor. bunların daha ofansif olanları da var ve, inanın bana, ne kadar yüksek eğitimli ve zeki de olsa, benim erkek arkadaşım bu videolarla çok eğleniyor ve benimle paylaşıp duruyor.
kendisi bu “dumb ways to die” anlardan birkaç tanesini, çok özel olarak, kendi çapında yorumlayarak yaşadı zaten. komik olansa, aslında bu tür videoların tek iyi tarafı olabilecek “erkeklere farkında olmadıkları uygunsuz davranışları göstermek ve mizah yoluyla uyarmak/bilinç oluşturmak” yararından asla nasibini almamış olması, çünkü eğer videoları o gözle izleseydi yaptığı şeyleri yapmazdı.
bu da beni farklı bir noktaya getirdi: bu tür videoların, erkeklerin yaptığı uygunsuz davranışları normalleştirecek şekilde, şakayla karışık içerikle harmanlayıp medya sirküsüne atması. bunu okuyup “yok artık daha neler? kaçıncı boyut duyar bu?” diyebilirsiniz. lakin, kendi partneri tarafından bu tür davranışların videolarının izlendiğini, halen daha aynı muameleyi görmüş biri olarak bunları düşünüyorum. kendisine bunun altını çizdiğimde bozuldu ve “peki”, “tamam”, “atmam bir daha” şeklinde tripsel cevaplar aldım. “eğlencesinin içine etmişsin, tebrikler, adam sevdiği için atmış” da denebilir, bunların hepsini diyalog halinde kafamdan geçirdim zaten ben. fakat benim gün be gün üst üste koyularak bu [duyar] seviyesine gelmemden önce kendisinin “lan acaba bunu izleyince tepkisi ne olur?” diye biraz düşünmesi bütün bunların önüne geçebilirdi. bazı içeriklerin, toplumun her kesimi, her cinsiyeti ve kişisi tarafından aynı şekilde anlaşılmayacağının, aynı kapıya çıkmayacağının ve aynı şekilde eğlendirmeyeceğinin anlaşılması lazım.
9 notes · View notes