Tumgik
#çok şey söylemek geçer içimden
yakazakalb · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
İnsan tatmadığı duygunun hasretini çekmezmiş.
38 notes · View notes
nefisekoylu · 5 months
Text
UYGAR İNSAN ÇEVRESİNDEN SORUMLUDUR.
Bu başlığı birçok doğa parkında, altın rengi bir kumsalda, gökyüzünün mavisini yeşiline hapseden bir ormanda, berrak sular ile beslenen bir göl kenarında, çocuklarımızın bahçesinde top koşturduğu okul girişlerinde, tedavi olduğumuz hastanenin yeşil alanında herhangi bir tabelada görebilirsiniz.
‘‘Uygar insan çevresinden sorumludur.’’
İnsan yaratılmış en üst düzey yaratık olduğundan akıl ve fikir (düşünme, karar verme) yetisine sahip olarak donatılmıştır. Bu özellikleri insanoğlunu diğer canlılardan tamamen ayırır.
İnsanoğlu düşünür, iyi ya da kötü karar verir ve harekete geçer. Kontrol tamamen kendisine bırakılmıştır. İlahi takdir…
Bu kamu spotu sözcükler insanoğlunun akıl ve fikir kabiliyetini uyarma amaçlı söylemiş olmalı diye düşünüyorum.
UYGAR İNSAN ÇEVRESİNDEN SORUMLUDUR…
Öyle olaylar yaşıyoruz, öyle anlara şahit oluyoruz ki bu sloganı bağıra çağıra sürekli ve sürekli söylemek geliyor içimden.
Uygarlık şöyle dursun, insani değerlere sahip olamayan fakat insan sıfatı taşıyan varlıklarla aynı dünyada yaşadığımız gerçeği ile her gün tekrar yüzleşiyoruz.
Uzun zamandır haberleri izlemekten son derece kaçınsam da malum gündemi, Filistin’in maruz kaldığı zulmü takip etmek adına haberleri izliyorum.
Aman Allah’ım ne vahşet!
Umutsuz şeyler yazmak istemiyorum ama haberlere konu olan olaylara eleştirmeden ve tarafsız bakmak mümkün değil.
Çok uzatmak da istemiyorum.
Bir yanda masum insanların zalimlerin zulmü altında kavrulduklarını görüyoruz, diğer yanda günlük hayatta yaşanan saçma sapan adi suçlar ve vicdansızlıklarla ilgili haberleri görüyoruz.
Güzel günler yakında mı bilemiyorum…
Her okuduğum ya da izlediğim haberde karamsarlığım daha fazla büyüyor. Benim karamsarlığımı, mutsuzluğumu, karanlığımı arttıran bu haberler bazılarımız tarafından oldukça sıradan ve makul karşılanabiliyor.
UYGAR İNSAN ÇEVRESİNDEN SORUMLUDUR…
-doğal güzellikleri korumalıyız,
-çevremizi kirletmemeliyiz,
-canlıları korumalı ve zarar vermemeliyiz…
Doğru olan bu davranışlar hepimiz tarafından genel kabul gördüğünü düşündüğümüz davranışlarla aynı varsayıyorum.
Peki benim kalbim Filistin halkına zulmeden İsrail’e ateş püskürürken, başka birinin kalbi bu durumu gayet tepkisizce karşılayabiliyorsa, bizim aynı derece ve aynı seviyede çevremizden sorumlu olmamız mümkün olabilir mi?
Buradan anlaşıldığı üzere artık temel etik yargılarımızda değişiyor.
Eskiden temel etik yargılar toplumun %90’ı tarafından kabul görürken, yeni dünya düzeninde etik yargı anlayışı yok olup gidiyor.
Filistin de öldürülen çocukların azabından ben rahat uyuyamazken ve bu rahatsızlığımı yazılarımda dile getirirken, yazılarımın altına ‘sende amma konuştun kardeşim, bana ne Filistin de öldürülen çocuktan, Filistin de olan savaştan, biz kendi halimize dert yanalım vb.’ şeyler yazan insanlar var.
Ben bu insanlarla aynı UYGARLIK SEVİYESİNDE OLMAK İSTEMİYORUM ARKADAŞ!
-Bunlar çevreye çöp atanları dilleri ile eleştirip, evinin manzarasını kapatıyor diye ağaçları kestirenler…
-Bunlar hayvan haklarını dilleri ile savunup, kapısının önüne sığınan hayvanları tekme ile kovalayanlar…
-Bunlar kendi göreceli vicdanlarına uyarsa eğer üç kuruş yardım yapıp, günlerce konuşanlar…
-Bunlar çağdaşlık kelimesinin altına sığınıp, her türlü yobazlığı yaparak görünmeyeceğini sananlar…
-Bunlar insan haklarından bahsedip kendi çıkarlarına ters düştüğünde, hak hukuk tanımayan magandalar…
-Bunlar kendileri, kendi çocukları söz konusu olduğunda aslan kaplan kesilen, başkasının çocuğuna bir şey olduğunda vicdanı sızlamayanlar…
Ben bu insanlarla aynı UYGARLIK SEVİYESİNDE OLMAK İSTEMİYORUM ARKADAŞ! HATTA BUNLARIN UYGARLIK SEVİYESİ BATSIN!
Son günlerde tüm yazılarım, tüm haykırışım Filistin’le ilgili ama başka ne olabilir ki. Yaşanan zulüm tüm benliğimi sarmış ve sarsmış durumda.
Her yazımın sonunda olduğu gibi tüm insanlığı sağduyuya davet ediyorum ve tüm kalbimle Filistin için dua ediyorum.
Aynı zamanda Kızılay ve İHH gibi devletimizin resmi kurumları üzerinden Filistin de ki kardeşlerimize yardımlarınızı ulaştırabilirsiniz unutmayın.
Güzel günler yakında mı bilemiyorum ama inancımı kaybetmiyorum. Dualarımız ve dileklerimiz güzel günler için.
0 notes
fiemanillah · 3 years
Note
Hayırlı geceler belki rahatsız ediyorum ama şu bi kaç cümleyi söylemek istedim; Yarının sahibi Allah hep seninle olsun emi. Hiç eksik etmesin o zarifliği, merhameti yüreğinden. Hayatta bazı şeylerin telafisi olmuyor. Güzel anılar biriktir hep :) hayatının her döneminde karşına merhametten, nezaketten, sevgiden edepten nasibini almış, gönül ehli insanların çıkması dileğiyle.. Dert sıkıntı hep olur çok takılı kalmamak lazım ama dert seni Allaha götürüyorsa bil ki dermandır, her şey geçer her şey unutulur. Asla umudunu kesme hiçbir şeyden bekle, sabret, dua et çok isteyince Allah istediğini veriyor.. bende dua ettim senin için bu gece. Üzme kendini hiç bişey için, her şey çok güzel olsun senin için.
Rabbime emanetsin hoş kal :))🌿🌚♥
Hayırlı geceler ;) bu yazıyı saklamak isterdim bilmelisin ..kelimelerin kalbime huzurla işlendi nasıl gerekliymiş yazdıklarını okumam ,dualarını dinlemem hepsine amin Allah bana vereceği iyiliklerin mislini sana versin diye içimden dua etmem ;)
nasıl ihtiyacım varmış bir bilsen ..hoşça geldin ve mutlu ettin Rabbim bir razı olsun
Allah bana ettiğin o güzel duaları sana da yaşatsın 🌸 hatta çok daha hayırlılarını sana iyi gelecek olanlanlarla nasiplendirsin amin 🍃
7 notes · View notes
ruhumunmisralari · 4 years
Text
Bugün anlamlı cümlelerim olmayabilir. Yazım yanlışlarım, devrik cümlelerim olabilir. Sadece içimi dökmek istiyorum çünkü kağıt yetmiyor artık. Çok düşünıyorum başım ağrımaya başlayana kadar, ilaçların geçiremeyeceği bir ağrıya maruz kalana kadar düşünüyorum.
Onca şeye değiyor mu? Kendimi yorduğuma, yıprattığıma... Değiyor muydu? Doğrusunu söylemek gerekirse asla değmiyor olan her zaman sana oluyor ama ben hiçbir zaman pes etmedim burda bile içimden gelen cümleleri yazmak istedim birilerine ulaşır birileri anlar belki beni diye. Her zaman şöyle bir düşüncem vardır belki dünyayı değiştiremem, iğrenç ruhlarla baş edemem ama her bireyin bir dünya olduğuna inanırım. Yaşanmışlıklar, kırgınlıklar bir sürü yanlışlar ve her zaman dinlemek istedim bunları. Hani bazen insan dinlemek değil dinlenilmek ister.... Ben dinlenilmek isteyenleri dinlemek istedim her zaman çünkü bilirim dinlenilmemenin ne kadar iğrenç bir şey olduğunu.
16 sene, 36 sene, 27 sene kaç sene olursa olsun insanlar kolay şeyler yaşamıyorlar. Yaralarını kendilerinden başka kimseye açmıyorlar yahuu neden açsınlar ki? Direk yarasından vururlar, anlamazlar o yarayı ve deştikçe deşerler... Halbuki bilmezler ki karşısındakini adam yerine koyup yarım saat, bir saatte anlattığı o yara onun 16,24,46 senelik yaraları... Kimse bunu anlamıyor bunu okuyan güzel ruhlu insan hemde hiç kimse. Hani sen kendine kızıyor kendinle küsüyorsun ya yapma! Değmiyor, anlamak istemiyorlar. Ve unutma ki sana her zaman seni seven kişi zarar verir, yaşarken ölüme sürükler. Sen kendine iyi bak ve kendinle yetinmeyi öğren! İnsanlara verdiğin değeri kendine vermiş olsaydın, ruhunu paramparça edip atmak yerine her gün bir çiçek misali sular ayağa kaldırırdın. Kaç kişi yazıyı sonuna kadar okur bilmiyorum veya kaç kişinin kalbine dokunur bu sözler bilemiyorum. Belki dünyalara duyuramam sesimi ama bir dünyaya duyursam o bile yeter bana. Ve şunu unutma dünyaya bir daha sen gelmeyeceksin. Tıpkı Neslican Tay'ın da dediği gibi bir daha ruhun başka bir bedende var olmayacak. Senin bileklerini kestiğin o kola muhtaç olan o kadar insan var ki... Geçer inan bana hepsi geçer unutamam dediğin acıların da geçer seni derinden etkileyen acıların da.
Okuduğun için teşekkür ederim. 🙏🖤✨
197 notes · View notes
heybonjournee · 3 years
Text
Selam yıldızlar, çiçekler, lunaparklar..
Çok şey anlatmak geliyor içimden, nasıl neresinden başlayacağımı bilmiyorum. En güvendiğim yerden başlıyorum o halde; Küçük Prens’ten.. Bana çok şey katmış olan ve her satırıyla yıllar bile geçse hâlâ olgunlaştıran okumama vesile olan ona..
Bana yıldızları saymayı öğrettin, o yüzden hepsini sayana kadar beklemeye devam edeceğim. Bi gün uzun uzun konuşuruz diye bekliyor olacağım. Şimdi kafamın içindekilere, yüreğimin yükünü hafifletmeye çalıştığım düğümlere gelelim. Bu zamana kadar hep ben çabalardım insanlar hayatımdan çıkıp gitmesin bi yolunu yordamını bulabilmek için. Şimdi ben gidiyorum birinin hayatından. O kadar zor o kadar ağır ki.. Nasıl geçer, bi gün geçer mi hiç kestiremiyorum. Bana sorsan ömür boyu sorumluyuz gönül bağı kurduklarımızdan, ne kadar gitmeye çalışsak da gidemeyiz biliyorum ama başka türlüsü daha çok acıtırken elimden başka çıkış yolu gelmiyor. Öyle güzel yazılmış ki satırlar, insanlar ne hissettiklerini açık açık söylemeli başka türlüsü geç kalınmışlığa sürüklüyor çünkü. Hep şeffaf olmaya özen gösterdim, insanlar bana şeffaf olmadı yine de çabaladım kurtarmak için ama tek taraflı olmuyor. Geç kalındı, bunu şimdi daha iyi anlıyorlar ama ne fayda..
Hayatımdan çıkardığım derslerden artık şuna varıyorum, ne hissediyorsam ne istiyorsam en şeffaf haliyle direkt söylemek lazım. Ben seni bi kez kaybettim, bedelini de ağır ödedim artık ne gerekiyorsa yapmak istiyorum. Benim için değerlisin, önemlisin ve kaybetmek istemiyorum. Ben artık geç kalmak istemiyorum. Yıldızlar hâlâ gökyüzündeyse umut var demektir. 💫
1 note · View note
bazenbenbazenbiz0 · 3 years
Text
düşüncelerim intihar eşiğinde ///
birimizden biri ölecek aynı ruhumuz gibi,
hayatım tamamiyle değişmek üzere neler yapabilirim bilmiyorum ya da yapabilir miyim cidden ? elimden bir şey gelmiyor çok az insana sahibim ve onları kaybediyorum . korktuğum kabuslarım başıma geliyor , naparım bilmiyorum buraya yazıyorum çünkü kimseyle paylaşamıyorum çok korkuyorum çok . bir kelime bile beni ağlatmaya yeterken içimden neler geçtiğini anlamaman beni mahvediyor . günden güne çöküyorum bunları sana söylemek mi benim için bi hayalden öte imkansız . şu yaşımda kalbim çok yorgun sanırım bu günler hiç bitmiycek . herkes kalbinin ekmeğini yer diyorlar ya benim kalbim bu kadar kötü olamaz ! keşke bir kerecik beni anlama fırsatın olsa her şey geçer . Sanki bugün bir şey gitti içimden sanırım o benim içini güven ve sevgi doldurmaya çalışan küçük kızımdı onun eksikliğini farkettirmemeye çalışıyorum kendime farkedersem biterim , biliyorum . biraz sessizlik ,huzur ve kar istiyorum , yarınımız bile belli değilken bu isteğim çok gelebilir ama çok ihtiyacım var . burası benim küçük hazinem yarısı iyi yarısı kötü . inancım olmasa şu an yaşar mıydım bilmiyorum ama ölmekten de korkuyorum gerçi yaşamak ölmekten zor ya neyse , yüklerim çok fazla geliyor . allahım dayanamayacağım dert vermezmiş ama buna da dayanacak gücüm yok ben belki de daha hayatımın başındayım bu kadar yorulmam normal mi ? sanırım beynimin içinde de biri var bana neler yapıyor bi fikrim yok 🤷🏻‍♀️ çok yoruldum yazmaktan da mutlu olmaya çalışmaktan da .
2 notes · View notes
lacivertin50tonu · 5 years
Photo
Tumblr media
11 Haz. 19
Evet. İlk seansın sonrasında randevu verememişti asistanı. Dün akşam yazdı, bu cumartesi görüşüyoruz yine. İlk seans dediğime bakmayın, aslında ne olduğunu az çok anladığımız için ilk seans olarak onu kabul ediyorum, o seansta başladık az çok. Bu seans daha yoğun mu geçer bilmiyorum, hislerimi tayin edemiyorum şu anda. Heyecan, merak, korku… Kim bilir. Ben kendimi bilemiyorken başka biri beni nasıl bilebilir ki zaten.
Yanlış anlaşılma olmasın, psikoloğumun beni bilmesini beklemiyorum zaten, bundan dolayı hayıflandığım veyahut olumsuz düşündüğüm bir şey yok. O sadece rehber olacak bana. Mentor gibi, sorularla yönlendirme, belki arada küçük müdahaleler ile yolu daraltma.
Bilinmezlik insanoğlunun tüm evrimi boyunca sabit kalmış bir kavram sanırım. İlk insanların bilmediği o kadar çok şey vardı ki, bunları öğrenme ve anlama çabaları bizi bugünlere getirdi. Aslında seviyorum bu durumu çünkü merak duygumu tetikliyor. Merak etme sanki bir içgüdü gibi. Bence insandan insana değişir. İki aynı tür hayvanı ele alalım, düşünemediklerini kabul edersek eğer içgüdüleri ile hareket ettiklerini veya karar aldıklarını söyleyebiliriz. Ve bu ikisi aynı koşullarda aynı ortamda aynı anda yan yana olsalar bile davranışları farklı olacaktır muhtemelen. O halde içgüdülerinin farklı olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz sanırım. Demem o ki, bazı insanlar merak eder bazıları etmez, bu içlerinden gelen bir şeydir. Peki benim içimden neden bunlar geliyor..?
Aslında psikoloji veya felsefe gibi soyut şeyler hakkında fikir sahibi olmak isterdim. Gidip bölümünü okumadım, okumazdım da sanırım. Fakat kendimi anlamak için bunları biliyor olmak isterdim. Biyolojiye ilgim de bu şekildeydi, insanlarla ilgili olan konular hoşuma giderdi, çünkü kendimi tanırdım. İlkokuldaki “bedenimizi tanıyalım” başlıklı hayat bilgisi dersi misali.
Yazımı burada bırakmak istemezdim, bunu bir sona bağlamak, en azından kabaca toparlamak güzel olurdu belki ama yapmayacağım. Bazı şeyleri salmayı öğrenmek lazım, buradan başlıyorum sanırım.
2 notes · View notes
lastanonymous-blog · 3 years
Text
sabahtan beri ara ara bugün ne yazacağımı düşünüyorum. ufak bir şekerleme yapmadan önce hayal kurmak için ayrılan zamanda örneğin. yazarmış gibi içimden konuşuyorum. epeyce sardım bu işe. bir yandan da bu isteğimin -her zaman olduğu gibi- ne zaman bitmek suretiyle beni başarısızlığa uğratacağını bekliyorum. bu durumun insanı ne kadar kendi duvarlarının içine çekilmeye zorladığını ancak yaşayanlar bilir. çünkü ihanettir. kendinin sana yaptığı ve bunun için intikam alamadığın başarısızlık hissiyle baş başa kaldığın ve sana bir sonraki girişiminde güvensizlik hissi verecek olan bir ihanet.
bu sebeple hiç bir zaman tam anlamıyla akışa kapılamam, kendimi bırakamam. çünkü kendime ihanet edeceğimi bilirim. insanların pişmanlık duyulması gereken yerlerde vicdanlarının rahat edebilmesinin tek yolu bu alışverişte ne aldıklarıyla ilişkilidir. eğer yeterince güzel şeyler deneyimlediyseniz insan öldürmekten bile pişmanlık duymayabilirsiniz. ama eğer içinizde bir an geleceğine ve artık güzel şeyler hissetmeyebileceğinize dair minicik bir şüphe bile varsa size kalan sadece sonuçlara katlanmak olacaktır. çünkü şüphenin kendisi zaten yaşamakta olduğunuz şeylerden alacağınız zevki baltalar. insanı hareket ettiremez hale gelen bu döngüden çıkmanın tek yolu düşünmemekten geçer. sadece düşünme ve bencil ol. birisi size karşı sizin hissettiğinizden daha fazla ama yine de hoşunuza giden bir sevgi mi besliyor? çözüm çok basit. o insana ne olacağını umursamayıp keyif almaya bakın! what a consept.. eğer bu durum vicdanınız için fazla mı katlanılmaz, merak etmeyin onun da bir çözümü var. benim yaptığım gibi karşınızdaki kişiye bir şey beklememesi konusunda yeterince açıklama yaparsanız hallolacaktır. o kişi beraber yaşadıklarınızın çekeceği acıya -muhtemelen çekecek- değer olup olmayacağının bilinmez muhasebesini yaparken, her şey bittikten sonra da elinde acısını çıkarabileceği bir muhattap bulamazken siz keyifle “ama ben bu uyarıyı baştan yapmıştım” diyerek hayatınıza devam edebilirsiniz. böylece yukarıda bahsettiğim sonuçlardan da kurtulmuş olursunuz. yeni insan ilişkilerindeki bu sözleşme kültürünün büyük nimetleri olduğu gibi  böyle kansız kullanımları da var. ben de kurutana kadar yararlanıyorum bundan. eğer bu olmasaydı dışlanırdım. bu benim topluma ve hayata adapte olma biçimim. öyleyse suçlayabilir miyim kendimi? hiç suçlamadım. hatta aksine içimdeki “hayır ben doğru şekilde yapıyorum, dürüstüm” diyen ses arkamda ve bu “meziyetlerimle” övünmemi sağlıyor. böylece kendime güvensizliğim sebebiyle ne tam olarak güzeli deneyimleyebiliyorum ne de bu dürüstlüğüm sayesinde\yüzünden sonuçlarına katlanıyorum. peki bunun neresi tam olarak hareket edemeyecek halden kurtulma? sanırım kendimi kandırıyorum. çünkü yarım yamalak, başkalarının duygularını çalarak ve kendine bükerek aldığın şeylerin hareket etmemekten farklı olduğunu söylemek adil olmayacak.
23 may 2021
0 notes
herzamanplatonik · 3 years
Text
sana söylemek istediklerim
24 şubat 2021 / çarşamba gittiğinden beri hayat daha da boktan. eskiden ağlamıyordum, bir dayanağım, bir gücüm vardı. sen benim gücümdün. şimdi sen de yoksun. en küçük şeye bile ağlayacak duruma geldim. artık bir dayanağım yok. hayatın ne kadar anlamsız olduğunu gittikçe kırmızılaşan gözlerimden anlıyorum. hiç dinlemediğim şarkıları dinleyip, bunu bile kafamda plan kurmadan yazıyorum. sadece karşımda olsam söylemek istediklerim bunlar sana. devrik cümle kuruyorum, gözlerim yanıyor, kıpkırmızılar. serçe parmağım üşüyor artık sen gittiğinden beri. ısıtamıyor kimse kalbimi. böyle boş boş yazıyorum. bu kadar yıkılmamı istemezdin. yavaş yavaş alış yokluğuma demiştin. 4 aydır alışamadım. bu halimi görsen bana çok kızardın biliyorum ama bana kızmanı istiyorum. boğazımda tarif edemediğim bir his var. yutkunuyorum, geçmiyor. seninle alakalı bir şeyi bir saniye bile düşünsem ağlamaya başlıyorum. ne zaman siyah görsem aklıma sen geliyorsun. siyahıma beyazımsın demiştin, dediklerinin yalan olduğunu yavaş yavaş anlıyorum. saat şu an 22.42. ders çalışmak için geçtiğim masada her zamanki gibi ağlıyorum sayende. siyah ve beyaz gördüğüm her yerde sen varsın. arada gözlerim yanıyor, ellerimi gözlerime bastırıyorum geçer belki acısı diye. 2 saniye geçtikten sonra yine acıyor. eskisi gibi mutlu değilim. hani geçerdi? sen gittikten sonra sayısız kitap okudum. hepsinde yine seni gördüm. sağımda sen, solumda sen, hayatım sen olmuşsun benim. kötü olduğumu hissedip gelir misin diye umut ediyorum. yutkunamıyorum. bu halde sınava hazırlanmaya çalışıyorum. bir motive kaynağım yok. yaşam enerjim yok. dudaklarımı ısırıp ağlamamaya çalışıyorum, fayda etmiyor son 4 ayda olduğu gibi. hala inanamıyorum 4 ay olduğuna. sensiz 1 gün bile geçiremeyeceğimi düşünürken koskoca 4 ay geçirmişim. yüzüm hiç olmadığı kadar kızarık. şarkıda uyursam geçer mi diyor. geçmiyor dedim içimden. kimse duymadı, duymaması daha iyi zaten. beni duyanın sadece sen olmasını istiyorum. bazen nefes alamıyorum ağlarken, öleceğimi zannediyorum. ama ölmüyorum, belki bir gün ağlamaktan ölen ilk insan olurum. bana paragraflarca yazdığın yazının bir kısmı bilgisayarda kalmış, affet, silmeye kıyamadım. arada seni özlediğimde oturup okuyorum. biliyorum sana ait her şeyi silmemi istedin. ama ben o satırları ezberledim. ilk eskiden beni ne kadar sevdiğine sonra benden ne kadar nefret ettiğine bakıyorum. beyazının nasıl sende yok olduğuna bakıyorum. burnumu çekiyorum, ağlamamdan hiçbir şey eksiltmiyor. arkada aldırma gönül çalıyor. ironikliğine gülüyorum şu an. yaklaşık 10-15 dakikadır yazıyorum ama gram yorulmadım biliyor musun. sadece anlatmak istiyorum ama boşa anlatmak değil. beni dinle istiyorum. biliyorum dinlemezsin ama olsun. keşke dinlesen eskisi gibi. her ne olursa olsun, sonuç olarak tekrar geri gelsen, özür bile dilemene gerek yok. bir kere gel istiyorum. kendimi affettirmeyi deneyeyim. sadece görüldü atsan bile yeter, yemin ederim. iyi olduğunu bilmek istiyorum, lütfen. bunu benden esirgeme. bir kereliğine bile olsa gel. lütfen. yemin ederim eskisi gibi olmayacak. çevrem var, sevdiğim var. istediğin gibi yaşıyorum. yalvarıyorum sana, bunu büyük ihtimal görmüyorsun ama görüyorsan eğer yalvarırım geri gel. çok özledim seni.
0 notes
kurtweyden · 5 years
Text
Merhaba, sana son yazdığımda yeni ayrılmıştık. Çoğu şeyin -çoğunlukla kendimin- farkında değildim henüz. Hayatımın o kadar büyük bir bölümü seninle geçmişti ve o kadar büyük bir yerin vardı ki bende sensiz bir hayat nasıl olur bilmiyordum. Daha önce hiç sensiz bir hayat düşünmemiştim. Fakat geçen uzun zamanda düşünmeye sık sık vaktim oldu. Ne zaman bir karara varsam yeni olaylar çıktı karşıma orası ayrı. Bu olayların kötü yanıysa her birinin beni senden daha da uzaklaştırıyor olmasıydı. İlk ayrıldığımızda nefes almayı unuttuğumu sanmıştım. Yemek yemeyi, uyumayı, sevmeyi. Sanki beynim bomboş bir levhaydı ve sol alt köşede sadece sen vardın. Tıpkı bana olan aşkını anlattığın gün gibi. Aynı o zamanki gibi boş boş duvarlara baktım saatlerce. Fotoğrafını izledim. Mesajlarımızı tekrar tekrar, ezberleyene kadar okudum. Ezberledim, tekrar okudum. Hiç durmadan düşündüm seni. Senin dışında her şeyden kopardım kendimi. Yaşamdan, kendimden. Soğumadı içim. Çok acı çektim, azalır sandım, çoğaldı. Eskiden küs de olsak canım acıyınca sen gelirdin, gelmedin. Gelmeni de istemedim zaten. Bunca acımın arasında geçecek dedim kendime. Geçecek. Kolay olmadı ama geçti de. Bir anda olmadı tabii. Kendi kendine de olmadı. İnanır mısın seni izledim sadece. Seni yeniden tanıdım kendimce. Tepkilerini izledim, gülmeni, yürümeni, uyumanı. Uyurken benim bildiğim çocuktun ama uyanıkken o kadar farklıydın ki uykulu haline başımı çevirmem yetti senden kaçmak istememe. Balkonunda oturup konuştuğumuz zamanlarda nefret ettiğin o insanlardan olmuştun  sen de. Anlamam uzun sürdü, güven işte, yediremiyor insan. Her neyse. Sonradan öğrendim ki, beni aldatmışsın. Bunu ‘’en yakın arkadaşlarımıza’’ söylemişsin. Neye üzüleceğime şaşırdım. Onların bunu bilip de bunca zaman susmalarına mı? senin böyle bir şey yapabilmene mi? Hiçbir şey diyemedim. Ne onlara neden sustunuz dedim, ne de sana neden yaptın dedim. İşte büyük değişim bunu öğrendiğimde başladı. Sadece sana değil kimseye güvenim kalmadı. Bu kadar içimden olan insanların bunları yapabiliyor olmasını almadı içim. Zamanında onları nasıl almıştı? Neyse dedim kendime, geçer. Yine geçti. Bu sefer de büyük bir acıma kapladı içimi. Sana yüzümü buruşturmadan bakamaz oldum. Kendime acıdığımdan değil, sana acıdığımdan. Üzüldüm sadece. ‘’En yakın arkadaşlarımıza’’ başka bir kız için ağlarken etrafındaki herkese sulanıyor olman üzdü beni. Duruşunun kalmayışı, benliğinden verdiğin ödünler, çıkarcılığın, maddiyatçılığın, bencilliğin... Varınla yoğunla üzdün beni. Ben onu tanırım, her şeyi değişse şu huyu kalır dediğim her şey tek tek yok oldu. Kendime üzülmedim de bunca yıllık arkadaşımdan bu kadar tiksiniyor olmama üzüldüm. Sense hiçbir şeyin farkında değildin. Muhtemelen hala değilsin. Evime geldin, evimde başka kızlardan bahsettin.Yeni sen olmaya devam ettin. Buna rağmen hala ‘’evimiz’’ olduğunu sandın. Bunu anladığım an engelledim buraya gelmeni. Bir arkadaşıma mal oldu. Olsun. Yaptığın şeyler ona çoktan mal olmuştu zaten. Çok az güvenim, bolca sevgim kalmıştı geride, onlar da gidecek. Sadece seni aşabildiğimi söylemek istedim. Bunca zaman, bunca şeyden sonra tamamen aştım seni. Kalbim adının baş harflerini bile almıyor artık içeri. İstemeden nefret ettim senden. Yenmem gereken tek şey nefretim artık. Çünkü bundan sonra nefret bile etmek istemiyorum senden. 
0 notes