Tumgik
Text
4. Mektup
           Sanırım bu mektubu hak ediyorsun.
            Sana ve çevrendeki her şeye saygı duyuyorum. Geçirdiğimiz iyi kötü tüm anlara, en çok da birbirimize sadece dokunduğumuz zamanlara. Kim bilir belki de bu kez okunur mu mektubum diye düşünüyorum bunları yazarken ama sanıyorum ki okunmayacak.
           Şimdi senin nasıl uyuduğunu düşünüyorum, senin uyurken bedenime sarılışını hayal ediyorum. Hayali bile değerli geliyor pek çok şeyin ama biliyorum ki hayali gerçeğinden daha güzel zaten. Sana kızmıyorum, sen de bana kızma lütfen. Ama hayatımın ortasında çocuk sevinçleri yaşamak beni ne kadar sevindiriyorsa çocukça bir ilişkiyi yürütmeye çalışmak da o kadar zorluyor. Belki de ikimiz için de sadece mutluluğumuzu değil, mutlu olmadığımız zamanları da paylaşabileceğimiz bir birliktelik daha sağlıklı olacaktır. Olduğumuz insanlar olmaktan, sen ve ben olmaktan vaz geçmeyeceğiz. Ve beğenmeyeceğiz belki de olduğumuz insanları ama bir birimizin yerine koyduklarımızı ise hayal etmek ise yetmeyecek.
           Ben yalnız hissedeceğim, sen yalnız hissedeceksin. Yalnız hissettiğimiz sürece  de beraber olmamızın bir önemi kalmayacak.
           Kendi adıma böyle olmasaydı diyemiyorum, biraz da seviyorum bu kabullenme halini çünkü ben karşımdaki insana değer verebilmeyi öğrendiğim gibi o insanla yaşadıklarımı kabullenmeyi isterim. İyi ki seni tanıdım, iyi ki seni sevdim iyi ki paylaştık kırıldığımız yerlerimizi. İyi ki uyuduk beraber aynı yere yöneldi bir süre de olsa içimizden geçenler. Şimdi ise elimden gelen en anlamlı şey bir süre sonra değerini yitirecek ama iyi söylemişim diyeceğim bu duyguları yazmak.
03.04.2019, 00:03 Çarşamba
1 note · View note
Text
Açık Seçik
İlk gece onun yanından geçtim. Bu onun yanından geçtiğim her hangi bir geceden farklı değildi. Çalıştığı barın kapısının önünde oturduk, bir kaç sigara eşliğinde havadan sudan konuşmuştuk. Bana yaptığı güzel, votkalı ekşi kokteylinin tadını hep hatırlayacağımı düşündüm.
Daha önce sık gelmediğim bu semte çok sık gelir olmuştum. Önünde oturduğumuz barın müdavimi olduğumu düşünebilirdi diğer insanlar ama ben de o da ve hatta diğer tüm çalışanlarda biliyordu, her hangi birinden çok da farklı değildim. Aradaki tek belirgin fark, bir şekilde okulumu bitirebilmiş olmamadı belki de. Çok geçmeden alışmıştım diğer insanlara da, hepsi biraz olsun ona benziyordu. Bir şekilde okul harçlıklarını çıkartmak için başlamışlardı aslında barda çalışmaya, çoğu hala devam ediyordu ve konu okurken bir yandan para kazanmaktan çıkmıştı çoktan. Ben ise fazla züppe duruyordum yanlarında ama kendimi biraz olsun kabul ettirebilmiştim ortamlarına. Bir şekilde gece gelen, kapının önünde sigara içilen, bir miktar sevilen bir insandım.
Çoğu gece beklerken sıkılırdım aslında. Onun işinin bitmesini beklerdim bara oturup. Müşterilerin saçma isteklerini yerine getirmemesi hoşuma giderdi. Ne olursa olsun yaptığı işe belirli bir ölçüde saygısı olması, karşısındaki insanı etkilemesine yardımcı oluyordu. Galiba ben de böyle huylarından etkileniyordum çünkü beni etkilemek için özel bir çaba gösterdiğini söylemek zordu. Onun omzuna kadar olan açık kahve rengi saçları, ince uzun bedeni, hafif sakallı sevimli denebilecek bir suratı vardı. Bundan daha fazlasını da hiç bir zaman vaat eden bir tavırda olmadı. En hoşuma giden kısmı saçlarıydı onun. Bence hayatındaki herkesin, yani gidip annesine de sorsak, en çok saçları hoşuna gidiyor olurdu zaten böyle bir insanın. İlk gecede söylemiştim zaten bunu ona. Barda işi bittikten sonra çıkıp başka bir yere oturduk. Orada biraz hayatından bahsetmişti bana, liseden sonra uzaklaştığı belki de benden daha az bu saçları görme fırsatı omuş ailesinden.
Biralarımızın yanında bier Jameson shot aldık. Normalde viskiye çok alışık olmadığım halde onunla içmek hiç zorlamıyordu beni. Yemeklerimizi bitirmiş, sarhoş olmaya başlarken, parmaklarımızda kalan baharatlı kızarmış patatesin yağını yalıyor, birbirimize bakıyor, boğazımızda viskiden kalan hafif yanık hissin tadını çıkartarak, açık seçik flörtleşmeye başlıyorduk. Ben onun nasıl koktuğunu merak etmeye başlıyordum.
4 Kasım 2018
0 notes
Text
Mektup Ek
Yapıcak daha iyi birşeyim mi yok yoksa herkes için aynı şeyi mi yapmak istediğim için sana da bir mektup yazmak istiyorum bilmiyorum. Salonda oturuyorum, dün arkadaşımın düğününde çok içmiş olmanın verdiği bir yogunluğu yazıyorum. Yine dizi, bir takım youtube videoları izliyorum. Sonra senin gönderdiğin sıradan bir mesajla bu hale geliyor ruh halim. Aslında hep böyle olan ruh halimin nedenini anlıyorum belki de senden gelen mesajla.
Sen gündelik hayatındaki bir krizi çözmeye çalışıyorsun. Derslerin, işin, eğitimin ve sınavların arasındaki bir keşişimin çözümünü arıyorsun: Sınav haftasını atlatıcak bir rapor. Bunun için ne yapabilirim bilmiyorum ama bir yardımım olucaksa yardım edebileceğimi söylüyorum sana. Sonra düşünüyorum, neden seninle konuşmanın beni heyecanlandırdığını. Sonra doğum günün geliyor aklıma, bir gün öncesinden hatırlatma kurduğum. Bu tarih geldiğinde sana bir hediye almış olmayı hayal ettiğimi hatırlıyorum. Şimdi de bir hediye alabilirim sana ama bunun yersiz olacağını biliyorum. Onun yerin doğum gününde bir planının olursa haber vermeni söylüyorum sana. Biliyorum çünkü belkide haber vermeyebilirsin bana. Bu ihtimal beni üzeceği için söylüyorum zaten sana “bana haber ver” diye.
Seni seviyor muyum yoksa kendi yalnızlığımdan mı kaçıyorum sorununun cevabının aynı olduğunu anlıyorum 50. kez. Yine de rahatsız ediyor bu fikir beni. Bir insanı sevmekten rahatsız olmak istemiyorum artık. Bir insanı sevdiğim için her zaman iyi birşey yapmadığımı, bir insanı sevdiğimde o insan için her zaman iyi bir insan olmadığımı da biliyorum. Senin için olmaya çalışıyorum hala. Seninle istediğim gibi bir sevgiyi yaşamayacağımı bildiğim halde yapıyorum bunu, çünkü kendim için yapıyorum aslında bunların hepsini. Belki de bunların hepsini kendim için yapıyor olma fikrini seviyorum. Bu şekilde kendi kişiliğimi ayakta tutabiliyorum.
Hala şampuan kullanmamak üzerine verdiğin kararını uygulayıp uygulamadığın geliyor sonra aklıma. Sanki bunca şeyin arasında önemli olan buymuş gibi. Çünkü seviyorum saçlarını. Hatta en sevdiğim yerinin saçların olduğunu düşünüyorum. En başından beri böyleydi zaten, sen de farkediyordun bunu. Her hali hoşuma gidiyor aslında saçlarının ama güzel kokan saçlarını açıp benim ellerim arasında dolaşırken bana baktığın bir anı hayal ediyorum hep. Tek bir özel an değil bu. Muhtemelen defalarca olmuştur, yatakta beraber uzanırken ama ben hep tek bir özel anmış gibi aynı kareyi canlanıyorum kafamda. Ben uzanırken senin bebenin benimkinin üzerine uzandığı, saçlarının yer cekimiyle yüzünün etrafını sardığı ve hatta saçların yüzünden senin biraz rahatsız olduğun, benim sol elimin senin ensenle saçlarının arasında olduğu, diğer elimin ise vücuduna dokunduğu bir an.
Yüzümü sürmek istiyorum sonra boyununa. Bu eylem çok ilkel geliyor bir yandan da. Sanki evcil bir kedinin yüzünü bir insanın koluna yada bacağına sürmesi gibi. Sanki tüm mememeli canlıların nedenini bilmediği bir sevgiyi kelimelere dökmeden yaptığı bir hareketmiş gibi geliyor bu bana.
Daha fazla ne düşüneceğimi bilmiyorum. Seni görmek de istiyorum, sevmek de ama bunun olmayışını anlayabilmek de istiyorum. Bunlarının hepsinin arasında umarım raporla ilgili sorunun çözülür diye düşünüyorum tekrar. İyi olmanı, seninle iyi olmayı istiyorum.
25 Ekim 2018, 21:15 - Çarşamba
0 notes
Text
Tuz
“There is a spell, for instance In every sea-shell;” -H.D
Sanki saçların açılıyor bir pencerenin önünde. Güneş vuruyor odanın ortasına kadar, Gölgen düşüyor içine 
Bir mektup yok elinde okuduğun Yada bir tişört omuzlarını kapatan Gülüyoruz, Huzura uzanıyor hayallerin, Güneşin ısıttığı kadar ısınıyor vücudun Biraz önce dokunduğum ten ısınıyor Birazdan tekrar dokunacağım
Hızlanmak istiyor bedenim korkarak Ellerim, saçlarına değiyor Yüzüm boynuna ait olmak için bükülüyor Susuzluğum artıyor geçen yazdan kalan Ağzımda şeker tadı var.
Sen konuşuyorsun, zaman geçiyor. Görmeyi bekleyip de, hiç gitmediğimiz bir ülkede Kuzeyden, güneye iniyoruz kıvrılarak
Blonde Redhead - Messenger 8 Nisan 2018
0 notes
Text
Hades
Nasıl gökyüzü, deniz ve toprak ayrıysa birbirinden Sen de çık artık topraklarımdan İstenmeyen her hükümdar gibi, git İstersen yanında götür sana verdiklerimi Altın zırhımı da götür Dostluğunu da Çünkü senden geri aldıklarımı Bir başkasına vermeyeceğim
benim topraklarımda öl acısı bende kalsın gidişinin yoksa bu topraklar asla bana ait kalmayacak
28 Şubat 2018
Arvo Part - Für Alina
0 notes
Text
Fade to gray
Sence sevmek nedir diye sordun.
Aslında bunu konuşmuştuk önceden. Sevmenin ne olursa olsun güzel bir şey olarak geriye kalmasının, hatırlanmasının değerinden bahsetmiştik. Ben hala hatırlıyorum. Bu konuşmayı yaparken Yeniköy’deki evinin balkonunda uzandığımız koltuk nemiydi, ilk ve son kez uzandık o koltukta beraber. Salona açılan pencereden gelen vantilatörün sesi hala kulağımda. O an sevmenin ne olduğunu bulmanın heyecanıyla bir süre konuşmamıştık çünkü. Geceye devam edecek şarabımız kalmadığında da sevişmeye devam etmiştik. Uykunda seni seyrederken yüzünün üstünden günün ağarmasını görmüştüm. Öğlene doğru uyandığımızda kahvaltıyı yere oturarak yapman çok sevimli gelmişti bana. Evden çıkmak istememiştik o gün. 12 Ekim 2017 00:38
0 notes
Text
Mimari
Ay hareket ediyor Gökyüzünde bir yamaçtan diğerine Her gece oldugu gibi.
Aklımda ‘haberleşiriz’ demen kaldı en çok.
Sahildeki restoranda çok kötü bir müzik caliyor. Seni düşündüğüme inanıyorum.
Yaz bitiyor, yine gelmeyecek belki de İstanbula yaz.  Geldiğinde ben olmayacağım,  Sen benim hayatımda olmayacaksın belki de.
Ama ay yine bir yamaçtan diğerine hareket edicek geceleri. Nerede olursak olalım aynı yüzüne bakacağız.
Sadece gel demen yeticek. Sen gel demeyeceksin.
2 Eylül 2017 20:57 Kabak
0 notes
Text
Sytix
Hep aynı nehrin kıyısında takılıp kalıyorum. Belki de bu nehir bizlere öğretilen nehirlerden biridir mitololji derslerinde. Bilmiyorum adı ne, nefret mi etmemeyi bırakamıyorum yoksa kıskanmamayı mi... Gözlerimin önünde şimdi o nehir. Ne kadar güzel akarsa aksın, hiç bir zaman karşıya ulaşamayacağımı bilerek tekrar giremem aynı nehire.
Gün gelir sularında yıkanırım belki, çok severim yüzmeyi senin nehrinde. Ama o gün bu gün değil. 20 Ağustos 2017
0 notes
Photo
Tumblr media
0 notes
Text
II.
Korkmaz mısın kışlardan? Ben korkuyorum. Seni tanımaya başladığımda da korkmuştum, Sen giderken de Önümde duran Önümüzde duran kıştan da korkuyorum hala. Sevmek seçmek kadar kolay değil Henüz seni sevmemiş gibi korkuyorum. Ellerimi uzatıyorum senin olmadığın mevsimlere, Mevsimler de ulaşmıyor Sen de. (Mevsimlerle güzel geçiyordu zaman Zaman zaman ellerim sana ulaştığında.) Neye ulaştığımı bilmeden yanında uzandığımda Sana ulaşıyordu ellerim Yüzüne değiyordu içim İki kocaman insan uzanıyordu sonbaharın içinde Son’un ne oluğunu düşünmeden. İlk kez ayaklarına dokunduğumda salonda uzanıyordun Yanının, evin, odanın o an hala nefes alıyor olmamın anlamını dolduruyordun Kapıdan çıktığında ise nefesimi tutuyordum Değiyordu birbirine değebilen heryerimiz Değiyordu seni hala sevmek mevsimlerden korkmaya Sen ise hala her hangi biri sanıyordun kendini yanına uzandığım. Mevsimler bitti Göğüsünü de alıp gittin evden Koca yüreğini de ihtimalleri de. 7 Ekim 2017
2 notes · View notes
Text
Yüz
Yastığa başımı koyduğumda Bir kez daha ıslanıyor yüzü. Her gece Bir kez daha ıslanıyor yüzüm, Yüzün. Seni yazabileceğim en büyük harflerle sevdim. Senin göremeyeceğin bir yerde saklasam da sözcükleri, Seni sevdim.
Soğuktu aksam üstleri, Oturduğumuz barda ayakkabılarımızı kuruttuk kaloriferin üzerinde.
En fazla bir yada iki sigara içmeye cesaret edebildim yanında. Senin yanın, senim sana donduğum yanım ısınıyordu sen bana baktığında
Senin içine nefes alıyordum, Senin için nefes aldığımı bilmeyerek henüz. Henüz sevginin, senin için değil benim için olduğunu anlamadığım zamanlardı. 
Söylenebilecek onca şeyi söyleyememiş olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum henüz. Henüz seni yazabileceğim en büyük harflerle sevmiyordum. Sen büyüyordun Ben ise yoruluyordum. 
Bir gece kapımı çalacağını duşundum hep O anda bana geleceğini O anda seni saklamadan sevebileceğimi. Olmadı. Gelmedin. Ben de görebileceğin en büyük harflerle sevemedim seni.
6 Ekim 2017, 03:41. Hümeyra - Anlatamıyorum eşliğinde.
0 notes
Text
Berk
yanılgı, bir küçük sözcük bir kapıdan dönene kadar bildiğin. belki de bir gün herkes kadar çok, derinden hissedeceğin.
yanılgı senin adın. benim dünyamda. 17 Eylül 2017, 04:52
0 notes
Text
Portakal
yine öyle bir sonbahar gelecek ki max richter dinleyeceğiz odalarımızda ilk kez duyduğum ve seni ilk kez sevdiğim günlerle, insanlar, duygularımız birbirine karışacak. Kar yağacak belki nils’in piyanosunu dinlerken biz. ayrı yerlerde. yine de seveceğiz müziği, yine de geleceğe umutla bakacağız, yine de kapanmayacak yerin kolay kolay,
tekrar sevileceğiz. 7 Eylül 2017 
0 notes
Text
Neon Golden
daha önce de buradan geçtim bu sokaklarda daha önce de sevdim
herşeyi düzgün bir şekilde yaptığıma inanarak, karanlık bir yolda yürüyordum yine kendimi şeklilendiriyordum seninle tanıştığımızda
ilk gördüğüm gün seni yüreğimde bir karanlığı taşıyordum. ay geçti belki üzerinden takip ettiğim tek ışık ise senin göğüsüne çıkıyordu
dudaklarım ilk kez boynuna dokundu senin aynandan gördüm mutluluğu tekrar yüzünde çoktandır görmemiştim. yanına uzandığımda nefes alışından başka birşeyi düşünmedim.
düşlediğimde sana dokunuyor ellerim artık hala sıcak öptüğün boynum hala ıslak yatağım yüzüm sana dönük hala.
ne kadar yağmur yağarsa yağsın bil ki bulutların arkasında, birisi hala seni seviyor bu şehirde.
26 Ağustos 2017 21:53
0 notes
Text
bir
yeni bir evde yine bir odadayım. yalnız değilim, yani Oda’dayız.
bir yaz gecesi ve hava yağmurlu seni tanıdığımdan beri ise her zamankinden daha ıslak yatağım.
bizi ayrı tutan şey bir deniz yada boğaz değil bir nehrin iki ayrı yakasında durmuyoruz seninle çoktan geçtiğimiz bir nehrin aynı yüzünde beklerken sevmeyi unuttuk sadece.
önümüzdeki nehir kendi yatağını genişletmeden öylece akıp gidiyor, gözlerimi kapattığımda ise yüzüm göğsüne değiyor hala.
 23 Ağustos 2017 03:07
0 notes
Photo
Tumblr media
0 notes
Text
Yeni Bir Oda'da
Simdi bir çoraplarımdaki şarap izleri kalmıştı seni hatırlatmayan. Artık onlar da varlar.
Basitçe anlamsızlaşıyor herşey. Seni her gördüğümde, öncesinde… Kurulan tüm duygular anlamsızlaşıyor.
Varlığın da yokluğun da yetmiyor, İçimde akmakta olan nehirleri durdurmaya.
Geri dönmek zor oda'ya her yerinde artık izlerin oluşmaya başlamışken. Kar yağıyor sanki dışarda sen olmadan her doğuşunda günün. Bir gün eriyeceğini bilerek izliyorum oda'nın camında tüm sevgilerimin.
Nefes almak zor yağan karın havasını doldurmadan içime. Ama biliyorum birgün hepsi akıp gider.
27 Nisan 2017 Daft Punk - Within, Brad Mehldau - Exit Music, Derin Esmer Aşkın Rengi
0 notes