Tumgik
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kavala - Selanik arası bir günlük yolumuz kalıyor. (takribi 150 km.) Elimde resim olmadığı için paylaşamıyorum. Fakat sahil yolu bisiklete binmek için ideal manzara ve hatta göller vaad ediyor. E90 bir alt paralel yolundan gidebilirsiniz.
Selaniğe vardığınızı tokilerle yarışacak apartmanları görmeye başladığınızda geldiğinizi anlıyorsunuz. Selanikte hangi taksiciye sorsan Türk konsolosluğunu biliyor o yüzden bulmakta zorlanmazsınız! Atatürk'ün evi de konsolosluğun yanı zaten. Ben zaten uzun bir yolum olduğu için  ancak akşam 17.15 gibi ulaşabildim. Eşim araçla önden gitti. O da yetişememiş. Gittiğimizde kapalı idi. 19 mayıs resmi tatil ya o yüzden konsoloslukta kimsecikler yoktu. Defalarca zillere bastık. Tipik monşer düşüncesi ile resmi tatilde erkenden gitmişlerdi. İnsan Atatürk'ün evinin yanında konsolos olarak çalışacak 19 mayısta otobüsler dolusu insan gelecek ve çekip gideceksin. Ben daha önce gördüğüm için alt tarafı konsolosluğun bahçesine sokulacak insanlar. Yani konsolosluk zaten diğer bina, hava kararana kadar bir kişi konsolosluğun bahçesinin kapısında dursa ölür müsünüz? Ey konsolos Tuğrul Biltekin.!!!
Orada yorgunluğumuzu atmaya çalışırken (hemen karşısında oturacak kahveler var.) kapıya koşa koşa gelip zil çalanları gördükçe içim sızladı. Bir çift küçük oğluna göstermek için bursadan yoldan gelmişti. Elazığdan, Konyadan gelenler vardı. En nihayetinde bunlar 17:15 ile 18:30 arasında gördüklerim idi. Ama nereden bakarsanız bakın 80-100 kişi geldi eli boş döndü. Sadece kendi ülkesinde bile artık parya olmuş anti emparyalizm ve tam bağımsızlık fikrini milletine aşılamış ezberi bozmuş büyük liderin 19 mayıs gibi önemli bir günde ay sonu gelsin al maaşını, ama hak ediyor muyum? muamma kısmı büyük sorunlara gebe hariciyelinin davranışı işte böyleydi!
1933 yılında asılmış olan mermer plaka her şeyi özetliyordu. Türkçe/Yunanca/Fransızca yazılmış bu kitabe cumhuriyetin 10 yılında dikilmişti.
Türk Konsolosluğunun adresi:
Odos Agiou Dimitriou 151, 
54634 - Thessaloniki
Ey okuyucu özetle;
Zafer, "zafer benimdir" diyebilenindir.
Başarı ise "başaracağım" diye başlayarak sonunda "başardım" diyenindir. Atatürk
19 mayıs 1919 ruhuna ithaf ediyorum. Bisiklet ile Selanik :)
19 mayıs 2013 Selanik.
1 note · View note
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kavala gelmişken, Taşoz adasına (Thasos) gitmek istiyoruz. (1455 - 1912 arası Türklerin hakimiyetinde olan bu ada geçmişimize çok yakın bize çok uzak bir durumda ne yazık ki!) Hafta sonu olunca eşimde İstanbul'dan bana katılıyor. Hemen İmaret denilen havalı otelin (Mehmet Ali Paşa'nın evinin) önünden biniyoruz. Taşoz adasına günde 4-5 kez vapur kalkıyor. Yalnız Adanın merkezine götürmüyor. Merkeze gitmek için kavalaya gelmeden Keramoti diye bir ilçeden kalkan gemilere binmek lazım. Merkeze 18-20 km uzağa götürüyor. Bisiklet ile 1-1,5 saatlik uzaklığa anlayacağınız.
Bisiklete 3,5€ alıyorlar. Adam başı yanılmıyorsam 4-6€ ödüyorsunuz. Yani gidilesi! :)
İndiğimizde son derece sakin (mayıs ayı olması da bunda etkili) ve sessiz bir yer bizi karşılıyor. Kan mı çekiyor ne indiğimizde bakkalın orada esmer bir çocuğa nerede kalabiliriz diye sorasım geliyor. Bana Türkçe cevap veriyor. Bir daha ezberim bozuluyor. "Hemşerim memleket nire!" babında başlayan sohbetimiz, kendisinin dedelerinin aslen karslı olduğunu 1877-78 Türk - Rus savaşında Hristiyan oldukları için Gürcistan göçtüklerini 1990'da sovyetler yıkılınca Almanya'ya göçüp Almanya da Türklerle çalışarak Türkçe öğrendiğini söylüyor. Fakat aksanında ki Azerbaycan lehçesini mantığıma oturmuyor. Bize akrabalarını motelini ve tavernasını öneriyor. Biz pontus'uz diyor. Oraya doğru pedallıyoruz. Bizi karşılayanlar ile Türkçe konuşuyoruz. İki kardeş ve eşleri ile işlettikleri şirin yer bizi hemen kabul buyuruyorlar. Yeni boyanmış iki katlı evlerin önünden güzel bir kamp alanı ve plaja açılan mekan içimizi ısıtıyor. 2 kişi geceliği 30€ ödemek için anlaşıyoruz. Yanındaki taverna ise sonradan gördüğümüz kallavi kahvaltı ise sadece 5€ Motel ve yanındaki sahipleri ile tanışıyoruz. Restoran (Taverna) 'ın ismi Paros (Fener demekmiş) 
Odise - Yudmila ve Atenasyus -Viladina çiftleri ve çocukları ile nereden nereye sohbetimizde nasıl buraya geldiklerini soruyorum. Kars/Gürcistan/Almanya/Taşoz sürecini anlatıyor. Biz pontus yani yunan olduğumuz için ata toprağına geldik sonunda diyor. İlginçtir Azerbaycan Türkçesi ile ifade etmeye devam ediyor kendisini, Bu Türkçeyi nereden öğrendiniz? deyince biz aile içinde Türkçe konuşuruz oradan öğrendik diyor. Ama yeğeniniz Almanya da öğrenmişiniz deyince orada Türklerle çalıştık pratik yaptık diyor. Türkiye Türkü mü diye soruyorum evet diyor. Kaç sene kaldınız Almanya da 5-6 sene diyor. Televizyona bakarak apardık diyor. (Türk dizilerinden bahsediyor.) İyi de diyorum konuşmanız İstanbul lehçesi değil ki, Konu 19 mayıs gününe gelince sözde Pontus soykırımına konusunda genç olan çocuk ateşli bir bakış atarak Yunan toplumun histerik duyguları ile hitap ediyor.
Konu uzun, sohbetimize devam ediyoruz; Burası Ata toprağı ise Kars kimlerin toprakları deyince (Gürcistan dahil onlarda atalarımın ataları toprağı diyor.) Açıkçası kafamda bazı şeyler oturmamıştı. Bu misafirperver aile uzun bir göçün yakın akraba ilişkilerimizi yeniden hatırlattı. Bence onlar Karaman yada Urumlu idi. Yani Hristiyan Türk'tüler. Tipoloji, atasözleri, (bizde bir söz var dedi iyilik yap denize at deniz bilmez ise tanrı bilir dedi. tanıdık geldi mi?) Misafirperverlikleri Daha 18 yaşına bile girmemiş kızlarına bile Türkçe hitap ediyor olmaları dikkate değerdi. Çünkü şöyle düşünürsek pontuslu olduğunu ve Türkler bize soykırım uyguladığı düşüncesinde olan bir aile 2013 yılında hala Azerbaycan Türkçesi konuşur mu? Bu eşyanın tabiatına aykırı!
Pontus'lu da olabilirdi mesele burada teşhisi doğru yapmak lazım. İnsanları bir araya getiren önemli bir çimento ortak tarih, ortak hevesler. Nitekim kars'a nereden geldik deyince Karahisar dedi. Türkiye'de bir çok yerinde karahisar köyü ve beldesi var. Özellikle eski karaman bölgesinde (Afyon, Konya , Denizli vb.)
Yukarıdaki tabloyu kendileri yapmışlar restoranlarına, resim tasvirinde kapı eşiğinde bugünleri muhtemelen görememiş büyük babaları oturuyor. (Gürcistan da kalan)
Resimde çizilmiş Husky köpeklerine bile Türkçe isim vermişler. Sonunda insanlığın büyük yürüyüşünde sessiz sakin Taşoz adasına gelip oturmuşlardı. Bu resim bunu anlatmaya yeterdi bile.
Terbiye edilmiş ahtapot konusunda hiç girmeyeyim. Ağzınız sulanmasın. 10 numara 5 yıldız veriyorum :)
Dönüşte martıları öyle bir besledik ki bizi gören gemi yolcuları çevremizde toplandı neşeli dakikalar geçirdik doğrusu...
2 notes · View notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kavala kuş bakışı görebileceğiniz bir geniş ekran görüntüsünü ancak Kalede yakalayabilirsiniz Kaleye çıkarken eski mahalleyi görüntüsünü Safranbolu, Filibe, Amasra, Beypazarı ile karıştırabilirsiniz.. Kaleye son basamaklara kadar rahat bisiklet ile çıkabilirsiniz.
Resimde gördüğünüz Yunan kahvesi görüntü ve yapılış olarak ufak farkları varsa da Türk Kahvesine çok benzemesine ortak kültür deriz ama onlara göre baklava(kelime kökeni bile Türkçe!), Döner, Beyaz peynir biz hep Yunanlılardan almışız! Balık isimleri olsa eyvallah derim çünkü Balık isimleri bizde hep Yunanca kökenli, meze isimleri  Yunanistan da bile çoğu Türkçe adlandırılmış. Egemen kültür diğer kültürlerden alışveriş eder. Bu bir zenginliktir.  Önemli olan  o kültürünün kökünü kurutacak tek merkezli soykırım yapmamaktır. Buda peşte havalanın da İngilizce Gate yazan kapının Macarcası Kapu'dur. 
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kavala dikkatimi çeken bir başka şeyde şans oyunları dükkanlarının çokluğu, talihini kumar endüstrisine dayamış milletler (ki bizde bu var!) hayal ve kırıklık diye ikizleri bakmakla yükümlü olurlar.
Limana çok yakın Pargalı İbrahim Paşa'nın yaptırdığı şuan kilise olarak kullanılan Aziz Paul Kilisesi var.
Kaleye çıkmak için eski Türk mahallesine ağır ağır çıkarken sizi son derece misafirperver Sanat tarihi konusunda uzman Mimarlık okumuş ama ekmeğini kendi yaptığı eski kavala resimleri ve magnetleri yapıp satan ablamıza tanıştırmak isterim. Sanatkar işleri kesinlikle alın derim. Üstelik parçalı ve tekrarlayan Türkçesi sevimli tıpkı yaptığı işler gibi.
İmaret şuan havalı bir otel geceliği 300€, Kavalalı Mehmet Ali Paşanın konutu imiş zamanında, Mısırlıların deyimi ile Muhammed Ali paşa, bir Osmanlı paşası olup uzun bir siyası yaşamı neticesinde yarı bağımsız imtiyazlı vali (hidiv) hakkını alıp Mısırda derin etkiler bırakmış bir Osmanlı paşasıdır. Yunanlıya göre bu mısırlıdır. Müzesinde Mısır ve Yunan bayrağı vardır. Steve Job'sun müzesi olsa Suriye ve Kaliforniya bayrağı olup Amerikan bayrağı olmaması gibi saçma bir durum! Kendisi Mısırlı Arap değildi. Ben Mısırdaki camisi gördüğümde Osmanlı etkisini net bir şekilde müşahede ettim.. Tarihi kıskançlıklar ile bir yere gidemeyiz. Napolyon Fransız değildi. (korsikalı) fakat fransaya hizmet etmiştir. Bu kadar basit örnekleri çoğaltmak mümkün. Mehmet Ali paşa isyan da etmiştir ama görevlerini yapmıştır. (Mesela Ababistan kıtasında ;Vahhabi isyanını bastırmıştır.) Mısıra ayağa kaldırmış zenginleştirmiştir.
Kaldığım otelde bir protesto gösterisi duyunca dışarı çıktım. Irkçı Altın Şafakçılar sokakta çevredeki dükkanlardan selam alıp yollarına devam ettiler. Komik tarafı bir türkü'nün yunancasını söyleyip duruyorlardı. Otel görevlisi bunlar Nazi dikkate alma  dedi. Ama ifade etmek gerekirse %11 oy alıp 3.parti olmuş durumdalar.
Otelde bursadan BMW motosikletleri ile dönüş yoluna çıkmış arkadaşlar ile  muhabetti Iki tekerlek uzerinden yapiyoruz...:)
Ve sabahında otelde kahvaltı salonunda bir bakıyorum ki dün beni hızla geçen çift ile karşılaşıyorum. İrlandalı çift 61 ve 60 yaşında benim ezberimi bozuyorlar sabah sabah. 4 milyonluk İrlanda 75 milyonluk Türkiye özgür düşünme konusunda fersah fersah önünde, Sohbetimizde Bulgaristan Burgaz ilinden yola çıkıp Yunanistan Korfuya bir tur yapmak için İrlanda'nın Cork şehrinden geldiklerini öğrenince Selanik yolu gözümde büyümüyor! Gençliğimden utanmayalım diyorum kendimce... Paul ve Eşine ne desek az kalır...
.
1 note · View note
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kavala yaza çoktan girmiş sıcak havası ile hemen fark ettirdi. Kavala'ya daha önce gelmiştim fakat arkadaş canlısı havayı ilk defa soluyorum. Hemen gözüme çarpan temiz bir kent, üstelik henüz buraya toki uğramamıştı! Şehri Kanuni dönemi Mimar Sinan eseri su kemeri misafirperver şekilde sizinle göz göze gelmek için epeyce ısrar eder. Kavala'ya gelince yolu yarısını geçmenin verdiği haz ile turistik bir mekanda bulunma arasında mekik dokuyordum. ... 
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kavala gelmeden 10 km gerisinde bir benzin istasyonunda ULUSOY reklamı dikkatimi çekti. Hemen istasyona girip dikkatlice bakınca bir çok Türk firmasının etiketin camda gördüm. İçeride soluklanırken bozuk bir Türkçe ile bir bayan benimle konuşmaya başladı. Kendisinin nereli olduğunu söyleyince annanesinin Nevşehirden gelen Karaman Türkü olduğunu. Aslında Almanya da doğup büyüdüğünü sonra Yunanistana kesin dönüş yaptığını anlattı. Türkçeyi nereden öğrendiniz diye sordum. Annanem başka bir dil konuşmazdı bize küçükken Türkçe masallar anlatırdı, Bizim öz dilimizdir dedi. Şaşırmadım desem yalan rüzgarı olur :)
Eşi ile burayı işlettiğini sadece Türkiye'den gelen Tur arabalarına hizmet verdiğini iletti. Hemen bana Türk usülü çay demlediler ayak üstü, üstelik damağımda yuvalanan bademli kurabiye saatlerdir pedal çeviren bendenize lezzeti ala oldu. Vucud-u şehrimde hareket etmeyen bir lezzet üstü kalmadı vallahi :)
Yerin ismi Ioakimidis buyrun burdan yakın :)
Anastasia hanım'ın telefonu ise +30 6982 942318. Kavala içi dahil bir çok yerde kavala kurabiyesi yedim. Bu firmanın aldığı bademlerin sırrından dolayı böyle lezzetli kurabiye yemedim. Tavsiye ederim. Kavala gelmeden yalnız E90 otobanı kullanan araçlardan buradan geçmez üstten hızlıca akar giderler. Yan yoldan gitmek lazım gelir.
Kavalaya inerken Kıbrıs ile ilgili tek taraflı ve haksız bir tabela gördüm. Sonradan buraya Türkiye'den tur yapanlarla konuştuğumda bu tabeladan 5 tane var iken 2 taneye düşürebildiklerini söylediler. Türkiye'de böyle bir tabela hayal edebiliyor musunuz?
Evet orası enosis hayalleri neticesinde Türklerin kanları ile sulanmıştır. Dayanağı olmayan ırkçı düşünceler tarihin sert duvarlarına çarpa çarpa lime olur... 1974 olaylarında İngiltere'nin rolünün sorgulamayan Yunanlılar, ülkesine hizmet ettiğini sanmaları ne acı!
Kavalaya doğru yokuş aşağı inerken yanımdan hızlıca iki bisikletli geçti. 30 vites ve 27" jant olunca onlara yetişemedim. Süpriz beni ertesi gün bekliyordu...
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
İskeçe çıkışında bir çok yerde gördüğüm Türk asıllı Hristiyan Karamanlar soyisimleri açık bir şekilde (raifoğlu) yazar. Din ekseninde nüfus değişimi o günlerde ihtiyaç hasıl olsa da bugün bu konu tarihçilerin tartışması gereken bir konudur.
İskeçe'den sonra Nestos Nehri Türk bölgesine bir sınır teşkil eder. Onun ötesinden Türk kalıntısına bile tahammül kalmamış. (Selanik, Kavala, Atatürk'ün annesinin memleketi Vodina buna dahildir.)
Yolculuğuma, kuş sesleri, yasemin kokuları, nehir şırıltıları ile devam ederken ölmüş yılan, kirpi, kaplumbağa ve kuşlarda eşlik etmedi  değil...
Görüldüğü üzere Leyleği havada da gördüm yuvada da. :) Artık Kavala bir şey kalmamıştı. 17 mayıs günü kavala gecelemekti amacım...
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
İskeçe'de Bir avrupa birliği projesi o an şehirde olan kardeşim Buğrahan ile görüşebilme fırsatı bulduk. Bu resmin altına Yunanistan'a iki Özpideciler fazla yazmıştım. Kuzenim şöyle yazmış evet fazla birisinin ismi Kemal olsun :)
İskeçe meydanında sabah sabah öğretmenlerin pretestosu vardı. Yanımdakilere sordum ne diyorlar diye Hükümeti eleştiriyorlar deyince nerede biber gazı ve çevik kuvvet diye sorasım geldi. Bir tane polis yoktu!
19 mayıs gününü Pontus sözde soykırımı sayan zihniyet Atatürk ve silah arkadaşlarının bir milletin kaderini tayin hakkı ve emperyalizme karşı dik duruşunu nasıl böyle karalamak için iftira atarlar anlamak mümkün değil. Yunanlıların ırkçı tutumu, tarih bilgisini kendi nefretlerini canlı tutmak için çarpıtmaktan ibaret. Tarih kompleksiz okumak ve neden sonuç ilişkisi kurmak gerekir. Böyle bir katliamı tarih kaydetmemiştir.
Kitapçılarda raflara baktım. Bazı Türk yazarla ve Türkiye ile ilgili kitaplar vardı. Güya Türkiye'de Hristiyanlara karşı baskı ve zulüm varmış gibi bir gazete kupürü içeren bir kitap vardı. Üstelik Türk gazetesinden alıntı ile;
Bunu yazan sadece İstanbul'dan 100 yakın kilisenin Ortodoks cemaatine ait olduğunu, Türklerin tarih boyunca etnik ve dinsel temalı hoşgörü içinde olduğunu görmemesine neye bağlamak gerekir? Şayet böyle olsa idi Osmanlı coğrafyasında nasıl 36 ülke çıkacaktı? Şayet böyle olsaydı Atina bir zamanlar 24 cami varken bugün bir tane bile olmamasını ne ile açıklayacaktı?
Avrupa ülkesi olup tek başkentinde cami olmayan Yunanistan değil miydi? Batı trakya da Türk kelimesini yasaklayıp 1983'den beri Türk kültür merkezinin tabelasını astırmayan Türkler miydi? Lozan anlaşmasına göre Rum patrikliği İstanbul da kalmadı mı? Pekiyi sadece diyanetle uğraşması gereken patrik orada burada  devlet içinde devlet muamelesi yaptırıp Türkiye baskı unsuru mezesi olması bunları rahatsız etmez mi? Patrik kendi kuyusunu kazıp kadim patrikliği gündelik politikaya karıştırıp sonunu hazırlaması samimi Ortodoks Yunanlıları kabul edeceği bir şey midir? Münferit adi olayları bir millete nasıl yamaya bilirsiniz? Abuk subuk e-posta bile dandik gazetede yazdığına göre baskı unsuru imiş. Alemi sersem kendinizi akıllı mı sayıyorsunuz?
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Video
Ulvi Amcadan Türkiye'ye selamlar, Görüntüye bir ara giren Ulvi Amca'nın yaşlı eşi ben ziyaret ettikten kısa süre sonra rahmetli olduğunu öğrendim. Allah rahmet eylesin...
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Video
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Video
İşte Zeki Işık abimizin 8 yaşında bırakmak durumunda kaldığı Halıtçılar (Alkioni) köyü!
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
İşkeçenin güney doğusuna düşen Halıtçılar köyünü bulmak İstanbul'dan sonradan  yan komşun olan Zeki Işık ağabeyimizin doğduğu evi ziyaret edip selamlarını iletmekte istiyordum. Fakat hava kararmak üzere idi. Elimi çabuk tutmalıydım. Bir internet kafeden yardım olarak köyün Yunanca ismini bulmak kolay olmadı. Neyse ki sonunda doğrusunu bulduk "Alkioni" Zeki ağabey 8 yaşında bu köyden çıkmış, çıkış o çıkış, 2006 yılında büyük oğlu Asteğmen Furkan Işık kahpe kurşunlarla PKK tarafından şehit edilmişti. Bunun anısı yaşatmak bizimde boynumuzun borcu idi. Onun babasının kardeş çocuğu olan Ulvi Amca ile tanıştık. Ayaküstü sohbet ettik. Köy anadolu da bir köy gibi, Mekanı görünce kendinizi sanki bursanın bir köyünde hissedebilirsiniz. Hızlıca kalmak için şehir merkezine geri döndüm çünkü karanlığa kalmak istemiyordum.
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sonunda akşama doğru iskeçeye gelmek üzeredeydim ve camiye doğru hareket eden bir grup gözüme ilişti durup yanlarına gidince vakit namazımı kılacaksınız diye sorunca hayır cenaze vardı onun pilavı var dedi delikanlı örselenmiş bir ifade ile. Bende gayri ihtiyarı Allah rahmet eylesin kim öldü diye sorunca, Kısa ama keskin bir cevap verdi. BABAM!
Beni bisiklet üzerinde caminin bahçesine buyur ettiler. Kalabalık bir grup adet üzerine etli pilav yemek için bir arada idiler. Türkçeleri hiç fena değildi. Biz pomak'ız dediler. Aklıma Pomakçı mikro milliyetçileri kaşıyan bulgar ve yunan kurum ve istibarat örgüleri geldi. Biz türkçe pekala anlaşıyorduk. ve aralarında Türkçe konuşuyorlardı. Taziyelerimi bildirdikten sonra aynı tabaktan gayet lezzetli etli pilav yedik. Değişen bir şey yok. Beraber aynı yemekten kaşıklamak. Tarih doğru okunursa ortak tarih,kader bir arada yaşama duygusunu pekiştiriyor. Yoksa küresel çetenin böl, parçala yut oyunun aktörü olmaktan kaçamıyoruz!!! 
Cami bahçesinde toplanan çocuklar bana süper kahraman muamelesi yaptılar. Kaç günde geldin ağabey? Frenlerin tutuyor mu? Akşam nerede uyudun? Benimde bisikletim var! Abi ben istanbula hiç gitmedim ( bende sizde bisiklet ile istanbula gidin o zaman deyince akıllarına yatmadı değil :)  ) Korkmadın mı? Yalnız mısın? (bu soruya Hayır! 75 milyon benimle beraber demekten kendimi alamadım :) )
Sonunda iskeçeye girişine gelmiştim! (16 mayıs gününüde böyle bitiriyordum.) O gün gümülcinenin köy yollarindan, iskeçeye vardim, Yolda Susur koyu(Sosti), Kozlardere(Linos), Narliköy(Poliento), Yassiköy(Iasmoss), Yalimli(Hopteron), Arabaci(Amoksatis), Koyun köy(Kimerya) ziyaret ettmiştim.
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yolda giderken sabahki doldurduğum su çoktan ılık ile sıcak arasında bir kimlik bunalımı yaşarken soğuk suyu bu dağ başında nasıl bulacağız diye düşünürken Allah'ın sevgili kuluymuşum ki karşıma bir tane sebil çıktı. Hayret etmemek elde değil, kana kana su içtim. subaşında yemek yiyen birisine Türk müsünüz diye sorunca doğrudan hayır komşu dedi. Nerelisin deyince İşkodralıyım dedi. Arnavut Agro Mataj ile tanışmam öyle oldu işte. O an yanımızda gelen diğer Türk, çatpat Türkçe konuşan Arnavuta akıcı bir Yunanca ile cevap verdi. İstanbul'dan geldiğimi öğrenince benimle hatıra resim çektirmek istedi. istersen imza da vereyim diye hemen havaya girer gibi oldum :) (şaka şaka!) Hemen resim çekildik. Arabasında kartını çıkardı ne iş yaptığını gösterdi. Ahşap işleri ile ilgilenen bu kişi, feysbuktan hemen aradı buldu beni, resimleri takip edeceğim iyi yolculuklar dileyerek ayrıldık oradan. Allah o sebil çeşmeyi yaptırandan razı olsun. Devam eden yolculuğumda Türk köylerine uğraya uğraya iskeçeye doğru uzanacaktım.
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gümülcine çıkışında bir Türk ait bir otele yerleşiyorum. Otele gelirken beni gümülcinenin köpekleri uğurluyor 9-10 köpek avazı çıktıkları kadar havlıyor. Arkadamdan son sürat koşarken kuru gürültü yapıyorlar. Yanımda akradaşım arabası ile bana eşlik ederken köpeklerin yanımızda havlamasından dolayı birbirimize sesimizi duyuramıyoruz bile. Bisiklet ile yola çıkanların çoban köpekleri dışında köpeklerden çok korkmamalarını tavsiye ederim. Ama köpek kovucu yanında bulundurmak riski yönetmek demektir. Sabahleyin yeni yol yerine, (arkadaşım tavsiyesi üzerine) gümülcine çıkışı 60 km uzaklıktaki İskece varmak için Türk köylerinin bulunduğu yamaç yolunu takip ediyorum. Yani aşağı sahil yolunu kullanmadan iskeçeyi boyluyorum. Böylelikle kısa süre sonra minarelerden belli olan Türk köyleri önüme çıkmaya başlıyor.
Açıkan karnımı doyurmak bir çay molası vermek için köye girdiğimde önce köyün camisi ilgimi çekiyor. Minareler boyutları biraz küçük gibi geldi. Sonradan öğrendim ki Yunanlılar, 11 metre'den daha uzun minareye izin vermiyorlarmış. Caminin hemen yanı başında mezarlık çok dikkatimi celb etti, çünkü kitabeler öz ve öz Türkçe idi! Dikkatime çeken bir diğer husus ise Selvi ağacı yerine mezarların kitabelerine selvi çizdirmeleri oldu. Bu Türk adeti burada da devam ediyor. Kimi mezarlık kitabesinde kırmızı yıldız gördüm. Mezarlıklar bir ulusun aynı zamanda tapularıdır. Kimi ülkerler de  gördüğüm İngiliz mezarlıkları son derece bakımlı ve neden sonuç ilişkisi kurmana sağlayan bir folklorik bir unsur halinde beliriyor. Kendi ülkemizde bile eski mezarlıklar bakımsız adeta reddi miras halimiz iç acıtıcı!
Sonra hemen yanında köyün pazarı vardı. Belki bir gözlemeci bulurum diye ellerinde pazar torbaları olan kendi aralarında Türkçe konuşan anne kıza; gözlemeci var mı burada diye başlayan bir sohbetimiz oldu. Beni yakınlardan bir yerlerden bisiklet ile geldiğimi zannederek hangi köydensiniz diye sordular. Bence Megaköy İstanbul deyince önce anlamadılar. :) Nasıl yani bisiklet ile geldiğimi öğrenince ezberleri bozulmuş bir şekilde şaşkın şakın bana köy kahvesini tarif ettiler. Biraz sağı solu gözlemden sonra köy kahvesine ihtişamlı bir selamı aleyküm ile girdim. Girdim ama bana dik dik bakan söylediğimden hiç hoşlanmamış bir seyirci öbeğine birkaç salise şapşalca baktım durdum. Benim akbil artık kaç köşeli ile bunun bir Yunan kahvesi olduğu gerçeği terlemiş vücuduma soğuk etkisi çarparak kendime gelmesi ile son buldu:) Hemen tornistan yapıp bir dükkanın  diğer köşesinde olduğunu anladığım Türk kahvesine sıvıştım. Bu sefer selamı aleyküm, ,aleyküm selam ile tencere kapak durumunda idi. Oh be dedim. Şimdi baltayı taşa vurmadık. Orada yarım saat kadar oturdum. İlk bahar güneşinde banyo yapan emekli ağabey ve amcalarla koyu bir sohbete daldık. Geldiğim köyün Sostis (Türkçesi Susur Köyü) olduğunu öğrendim. Bazıları Almanya gurbetçi olmuş emekliliklerini burada geçirirken bazısı bursaya göçmüş ziyarete gelmiş bazıları da diğer Yunan şehirlerinde çalıştıktan sonra (mesela resimdeki Ahmet Ormancı yıllarıca Atina'da orman bakanlığında çalışmış emekli olmuş, ağzına o kadar yakışan trakya şivesi ile sohbetine doyum olmamıştı.)
Gümülcine ile İskece arasında irili ufaklı bir sürü Türk köyü vardı. Buradaki çoğu insan çiftçilik yapıyorlardı. Bazı Türk köyleri aşağıdaki gibidir:
Kardere (Drimi)
Karacaoglan (Aratos)
Büyük Müsellim (Mega Pisto)
Yukarı Aralıkburun (Ano Mitika)
Yukarı Adadere (Ano Megali Ada)
İricanhisar (Gratini)
Kalkanca (İfestos)
Kafkasköy (Thriloriyo)
Yabacıklı (Yamboli)
Hasköy (İtea - Hatisiyon)
Kargılısarıca (Kalamokastro)
Kalfa (Kalha)
Kozluköy (Karidya)
Küçükköy (Kozmiyo)
Aşağı Adadere (Kato Megali Ada)
Tuzcuköy (Kikidiyo)
Büyük Sungurlu (Mega Kranovuniyo)
Adadere (Megali Ada)
Kurtbeyli (Mesohori)
Küçük Adaören (Mikri Ada)
Küçük Sungurlu (Mikro Kranovuniyo)
Aralıkburun (Mitika)
Yanıkköy (Nimfea)
Dereköy (Pandrosso)
Murhan (Paradimi)
Killik (Roditis)
Sarancına (Sarakini)
Demircili (Siderades)
Baraklı (Stilariyo)
Semetli (Simvola)
Bulduklu (Tihiro)
Çuhacılar (İfande)
Yahyabeyli (Amaranta)
Seymen (Filakas)
Ballahor (Vragia)
Kalenderköy (Kalindirio)
Aşağı Sirkelli (Filira)
Yukarı Sirkeli (Agra)
Satıköy (Lambro)
Dundarlı (Drosia)
Yeniköy (Skiada)
Domruköy (Dokos)
Değirmendere (Darmeni)
Payamlar (Plagia)
Bulatkoy (Asomatos)
Haci Ören (Ano Virsini)
Musacık (Mirtiski)
Hemetli (Organi)
Koz Dere (Drania)
Gerdeme (Kardamos)
Keziren (Kimi)
Kuvanlık (Kovalo)
Çalabı (Smigada)
Eşekçili (Thamna)
Gebecili (Rizoma)
Ayazma (Agiasma)
Yuvacılı (Folea)
Sendelli (Dimi)
Menetler (Skaloma)
Basirliköy (Passos)
Kuzuren (Kato Virsini)
Kozlukebir (Arriana)
Sinirdere (Nevra)
Kurcali (Lykio)
Kücük Müsellim (Mikro Pisto)
Çepelli (Mishos)
Kayrak (Ardia)
0 notes
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Tanınmayan Türk Kültür Merkezinin çay bahçesinde otururken uzun yıllardır görmediğim Lise-1'den arkadaşım Hüseyin ile buluşuyoruz. 20 koca sene hiç görmediğim Gümülcineli arkadaşım ile uzak hafıza, yakın sohbetlere dönüyor.
Ben oradayken Gümülcine'nin kurtuluşu (1920'de anlaşma ile terketmek durumunda kalıyoruz) kutlanıyordu. Düşünün Türksünüz ve Irkçı Altın şafak partisi %11 oy oranına ulaşıp mecliste 3. parti olmuş. Kimliğiniz tanınmıyor. Yan komşunuzdaki Türkler size duyarsız! Batı Trakya daki Türklerin hali yaman!
Benimle yerel Türk gazetesi Gündem söyleşi yapıyor. Silivri'den sonra ikinci kez yerel medyaya haber oluyorum. Haberin detayı burada
Gündem gazetesinde yerel sorunları dinliyorum. Yunanistan aşağılık kompleksli tarih bakış açısı dini güdü kaynaklı ırçılık ile bezeli bir şekilde paketlenip üç öğün yediriyorlar. Halbuki Yunanlılar ile ortak bir geçmiş var. Bakınız Gümülcine, Selanik. Ege adaları bizans devletinden alınmış değil. Hepsi o günkü denizlerin kuvvetli şehir devleti Venedik ve Ceneviz'lilerden (Genova) alınma. Fatih döneminde Otranto seferi bile (İtalyadaki çizmenin topuğu Lecce bölgesindeki) Fatih'in Kayzeri Rum olarak kendisi Doğru Roma'nın devamı sayması neticesinde katolik olmayan bu bölgedeki tebası (halkı) yardım etmek gibi bir gayesi vardı. Burada yardım talep eden insanlar'ın torunları bugünkü Yunan menşeili insalar idi. Katoliklerin 1200 'lerdeki haçlı seferleri ile Bütün bugünkü Yunanistan işgal etmeleri, Kostantinapolisi işgal edip kutsal emanetlerden tutunda şuan Venedikte tıpkı yapımları bulunan Atlar bile istanbuldan götürülmesi ile sonuçlandı. Katledilen ortodoks insanları kim öldürdü Türkler mi? Buna Yunanlı kafayı takmaz! Nasıl oluyor da Türkler 1912 başlayan Batı Trakyadan çekilmelerinde kalan Musevi nüfusu %87 yok oldu? Bunu takip eden 2. Dünya savaşında 2.yy'dan beri musevilerin yaşadığı Rodosta koca musevi mahallesi bile yok oldu gitti demezler! Bin senelik Katoliklerin ortodoks düşmanlığını önemsemez. Gelir Türklere kafayı takarlar. Onlarla Türkiyeyi işgale etmek için Büyük Yunan bozgunu (Ön asya bozgunu 1919-1922) ile Katolizm'in ileri kara kolluğuna soyunurlar. 1974'den ders çıkarmazlar. Yunanlılar savaşmak bize bir şey katmaz. Atatürk - Venizelos barışı dikkate almak gerekir. İki komşu ülke birbiri ile anlaşmaya mahkumdur. Diyebilir miyiz ki? Atina'ya atom bombası düşmesi sonucu, İstanbul etkilenmez. Yada tersi, Tarih bilgisi olmayan Politikacılar ve Hariciyeciler salt emperyalizme hizmet ederler. Türkiye ile Yunanistan'ın düşmanlığından kimler beslenmektedir? Tarihsel süreci anlamak geleceğimiz için kilit bir unsurdur. Türklerin Yunanlılara verdikleri ve aldıkları şeyler vardır. Yunanlı yükselmek (millet motivasyonunu) için Türklüğü ötekileştirerek hasmane tutumu ile bir yere varamaz! Kuvvet ancak dostluklar ile gelişir. Aksi halde bölgedeki diğer küresel güçlerin ülkelerin de kendi askeri ve ticari alanlarına geliştirmeye hizmet ederler. Sağduyulu Yunanlılar ülkedeki genetiğe işlemiş tembelliği atıp sökmeli, Yükselmek için çok çalışmak (ama verimli) gerektiğini hatırlamalı, suçu komşu milletlere yıkmak yerine öğleden sonra 2 den sonra hayat durmasını dert edinmeli, Çarşamba günleri tatil yapmaktan vazgeçmeli, Her şeyi ithal etmek yerine üretmeyi bilmeli, Bağımsızlığını batılı güçlere ipotek ettirmemeli. Ortak tarihi olan Türkler ile işbirliğini geliştirmek için önce kendi ülkesindeki Türkleri kan kusturmayı bırakmalıdır!!!
1 note · View note
cagriozpideciler-blog · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gümülcine nam-ı diğer Komotini Lozan Anlaşması verilen haklardan yoksun çevreden yalıtılmış, - Yunanlıların Türk oldukları kabul etmedikleri müslüman azınlık - (eeee bunlar niye Türkçe konuşup Türk adetlerini devam ediyor diye kimse sormuyor!!!!) halde yaşamaya mahkum edilmiş. Orada Türk kültür merkezinin çay bahçesinde oturdum. Tabelası sökülmüştü. Türk ismine tahammül edemiyorlar. Zorla tabela sökülüyor. AHİM açılan davada Türk cemaatini haklı bulan mahkeme bir tarafa tabela yerine koyulması hala müsaade etmeyen Yunan tarafı, Güya bu konuların içinde olması gereken konsoloslar Biri geliyor biri gidiyor Türk tarafında! Tanımadığı derneğin çay bahçesine vergi cezası kesiyor. (ki bu çay bahçesi Türklerin toplanma alanı) Gündem Türk gazetesine 150.000€ ceza kesiliyor. Yunan tarihinde basına verilen en büyük ceza! Yani burası Arap bölgesi değil anlaşılan! Başbakan Tayyip Erdoğan Gümülcine gelişinde sokağın öbür ucundan yürüyor, pas geçiyor burasını! Türkiye'nin başbakanı sahip çıkmaz ise buradaki hasmane tutumu her halinden belli olan Yunan devleti daha neler yapmasın! Bildiğiniz üzere, bu bölge mübadele dışında kalmış ve Lozan da siyasi (sadece diyanetle ilgili değil yani cemaat önderi vasfı da var!) hakları olan müftü seçimleri Yunan Tarafı tanımamakta her zaman bir atanmış (Çakma) bir seçilmiş müftü ile ikilem yaratıp baskıcı tutumu devam etmektedir.  Hep masa başında kaybetmiş bir milletin çocukları olarak bu makus talihi yenmek durumundayız!!!
Çukur Kahvesi ve civarı bursa'nın bir bölgesi gibi! Türkiye de eğitim görmüş son kuşak emekli öğretmenlerden Naim Kazım Amca (Büyük Müselllim Köyü) yeni kuşak öğretmenlerin konulara vakıf olmadıklarına, durumdan vazife çıkarmadıklarını, öğretmenliği memuriyete indirdiklerinden şikayet etti. Haksız da sayılmaz!  
0 notes