neden soruyorsun, nereye gideyim? iki yol var demiştin, hangisini seçeyim?

korkma bebeğim. hepsinin sonu aynı. çok yukarlarda biriymiş, bunları yaptı. neden soruyorsun, nereye gidiyorum iki yol var demiştin, birinden gidiyorum.

gözyaşları bebeğim, hepsinin sonu aynı. birinin eksiği. birinin fazlası. hepsinin sonu aynı çok yukarlarda biriymiş, beni aldı.

artık kendini kandırma. yoktur üstüne senin güzeli çirkin yapmakta, suçuysa dünyaya atmakta. neyin bildinki değerini, benimkini bileceksin? bunu da tabi mahvedeceksin.

kimi aşklar hiç bitmezmiş, bizimkisi bitenlerden. sevmeye yeteneksiziz.

birlikte ama yalnız iki yabancıyız.

olmayan gururunu sikeyim

saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin, ancak efendin olmam artık. mesaj atabilirsin, susma hakkımı kullanırım. eskisi kadar katı değilim. karşıma çıkabilirsin elbette. sanki daha evvel seninle gönül bağım olmamış gibi burnumun dikine yürürüm, sen üzülürsün. ağlayabilirsin, bunu benim senin yüzünden olan hayata küskünlüğüme sayarsın. ben halden falan anlamam artık, içebilirsin de. işte o zaman bana gelme. yaralarımı saran insanlar lazım bana, bir yara daha açan değil. iyisi mi, sen otur, ağla, düşün, üzül, sigaranı yak. ben artık ‘uyursam geçer’ cinstenim. benim seninle davam bitti. benim sen diye bağıran yanım yok artık. seninle gülünmez, ağlanmaz, bir yolda yürünmezmiş. sen, verilmiş her emeğin ziyan oluşuna şahit. bu yazdıklarımı bir gün gel, yüzün kalırsa, katlanabilisen bir gün okuruz. bir ihtimal varsa bile ben yokum artık.

sahte duygularına, değişen yüzlerine, aciz bir şekilde pes etmene, benden çaldığın her bir saniyeye karşılık bu sefer içimdekileri ben söyleyeceğim. gözlerimin içine bile bakamayışından zevk alıp yok oluşunun tatlı duygusunu ben yaşayacağım.

karanlığın içinde bıraktığın bi' şey var. sonunda yorulduğun, vazgeçtiğin bi' söz var. gözlerinin önünde kaybettiğin bir düş var. kalbinde unuttuğun, derinlerde biri var.

gittiğin o yer nasıl, her şey güzel mi? orada benim gibi biri seni sever mi? beni hâlâ öldürüyorsun.

sana bunları hiç bilmediğin bir yerden yazıyorum

sana bunları hiç duymadığın bir yerden söylüyorum. ben senin hiç olmadığın bir yerde duruyorum.

sen benim hiç bilmediğim bir yerde uyuyor, ben senin hiç bilmediğin bir yerde ölüyorum.

önünde bir melek öldü, öylece durdun.