Tumgik
yalnizliginabidesi · 4 years
Text
*Kendine iyi bak. Bir daha hiçbir ana doğurmaz seni. Bir daha hiçbir cihan bulamaz seni.
*Daima düşünmek ve daima da aynı şeyi düşünmekle insan aşkın bir fikri-işgal olduğunu kabul ediyor.
*Seni belki bir ay görmesem ne bileyim 3 ay, bir sene görmesem bu insana koymaz da bu bir yasak olursa ve hiç dönmemek karışınca işe, çok acı oluyor. Amma diyeceksin ki, “biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki.” Öyle değil halbuki Leylâ, alışmamıştık amma, alışabilirdik ve alışacaktık…
*Ben sana ölümsüz, ölümlü,değişir, değişmez niteliklerinle mecburum. Ötesi yok bunun.
*Kırılmış, balta yemiş ve sesi kuyularda boğulmuş biriyim, doğru. Ama seni tanıyorum. Kimselerin tanıyamayacağı, belki kabataslak bakıp içinden geçireceği seni.
*Yetinmek cehennemin öbür adıdır.
*Neye kızıyorum biliyor musun? Seni tanıyabilmek için 30 yıl dalga geçtiğime.
*Acı mı, mutluluk mu, kader mi, inanılmaz bir ilk olgu mu, sevda dostluk, ayrılık mı her neyse alnımda senin yazın var.
*Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş… Hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsum. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum, Üşüyorum kapama gözlerini.
*Ve sen geçersin içimden. Bitmek bilmezsin.
-Ahmet Arif (Leylim Leylim)
260 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 4 years
Text
Bana seni sevmeyi öğret. Çünkü bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Böyle anlarda koca bir tarifsizlikle baş başa kalıyorum. İşte bu yüzden yeni bir dünya kurmak istiyor, ve bu dünyada yanımda yalnız sen ol istiyorum. Bana seni sevmeyi öğret. Bütün mânaları yeniden yazalım. Yeni bir lisan icad edelim kendimize, ve başka kimsenin bilmediği o lisanda söyleyelim sevdamızı. Sen bana seni sevmeyi öğret. Ben de sana cesareti öğreteyim. Sevda uğruna vatanların, hudutların nasıl yıkılacağını. Ve en acısına geliyorum şimdi; Sana hiç okumayacağım mektuplar yazıyor ve gün be gün bu satırlarda kendi hakikatimi yitiriyorum. Benden geriye ne kalacak onu da bilmiyorum. Sen mi, ben mi, aşk mı, ayrılık mı, ölüm mu, yaşam mı? Yalvarıyorum sana, bana seni nasıl seveceğimi öğret. Yalvarıyorum Hilal, bana birlikte yaşayıp birlikte ölebileceğimiz bir vatan vaad et.
Leonidas - Sahibine ulaşamamış mektuplar
223 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 4 years
Text
“Seni kafamdan koparıp atamadım. Kafamdan ve gönlümden. Bazen bir utanç gibi içimdesin. Bazen bir zafer gibi. Ama hatıran hep buruk, hep yaralayıcı. Ağrı desem değil, sızı desem değil. Daha köklü, daha köksüz.”
— Cemil Meriç, Lamia Hanıma Mektuplar
483 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 4 years
Text
saat 18.44 bir yağmurun altına, dizlerimi kırıp öylece oturdum. ıslanan kağıda, mürekkebi birbirine karışmış harflerle senden söz etmek istiyorum. ağlaya ağlaya sadece senden söz etmek. bu kez yaşadığım hiçbir şeye değinmeden; bugün ne yedim, nereye gittim, ne okudum, hangi tümseğe takılıp kaldım; anlatmadan, beni bir sokağın asfaltına yapışmış sakıza çeviren hiçbir sebebin kıyısına vurmadan; salt seni anlatmak… gözlerini yumduğunda güneşin batmak için yön ve saat ayırt etmediğini, üstelik battığında ise dünyanın her iki yarım küresinin de karanlıklar içinde kaldığını, hatta ve hatta gözlerini her yumup açışında kirpiklerinin göğsümdeki yangını hem körükleyip hem söndürebildiğini söylemek istiyorum. sen yutkunurken, annesinin kalp ritmini dinleyen bir ceninden farkım kalmadığını ve nicesini söylemek… bir kaşık çorbaya da, parktaki salıncağa da, bahçemdeki terliğe de, kapının koluna da saatlerce seni anlatmak istiyorum. fakat bir tüy yumağı gibi boğazıma takılıyor cümleler. kedi gibi çırpınıyorum bu mektubun karşısında. hayatı uzun soluklu bir mide bulantısından ayıran gözlerini hiç görmemiş insanlar nasıl dayanabildi onca zaman, nasıl molasız devam edebildiler hayatlarına bilmiyorum. sırtımda bir kambur gibi taşıdığım ömrümü indirip soluklanabildiğim tek istasyon sensin çünkü. fakat yine de, dünyanın hiçbir yolculuğu, sonunda sana dönmek kadar sersemletemez bir insanı. sonunda sana dönmek. kızaran yüzünü her koşulda, çok sevgili kuzeyine dönen bir pusula ibresi gibi, gövdesine ağır gelen başını sevdiğine çevirmekten hiç yorulmayan, gocunmayan günebakan çiçekleri gibi. sana dönmek. fıtrat gereği. mecburi. zaruri. olması gerektiği gibi. sana dönmek. ve kırılan boynumu halının altına süpürmek. annem görmesin için. işte geldiğim son nokta. sana döndüğüm son nokta. son kere dinleniyorum ben bu istasyonda. bu bir karın gurultusu değil, gök gürültüsü aslında. ve hiç sırası değil ama, bu yumağı tükürmek, göründüğünden çok daha güç bir işmiş. bir arkadaşımın kanserli annesi ağrılarını, “içime bir çalı atmışlar da sürekli savruluyor gibi canım yanıyor.” diye tarif ediyordu. ne kadar inanılır gelir kulağa bilmiyorum fakat onun gibi hissediyorum. yalnız bu çalı benim kalbimde. kalbime çalı atmışlar gibi, o savruldukça ben yırtılıyorum. benim kanserim sensin ey kalbim. ve köprüden önceki son mektubumun öznesi, nesnesi, yükü, yüklemi, ağrısı ve bahçesisin. ** seni seviyorum, duvara atılan yumruk gibi; kanayan da, kırılan da, hedefim de; bendim. m.
ıı.
358 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 5 years
Text
Ve güneş batacak yavrum. Umuyorum, gecenin ötesinde bekleyecek beni yeni bir mavinin tadı. Umuyorum.
35 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 5 years
Text
Tumblr media
#UmitYasar #BirDahaOlmek #Şiir #Edebiyat
1 note · View note
yalnizliginabidesi · 6 years
Text
“Hadi sevgilim, şimdi gerçeklerden bahsedelim seninle.”
1 note · View note
yalnizliginabidesi · 6 years
Text
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...
Ümit Yaşar Oğuzcan
0 notes
yalnizliginabidesi · 6 years
Text
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini… 

Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını, kanunlara saygı göstermesini, insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar. Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun. 

Ya o? Ya o? İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat, çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor, saadet bekliyor yaşamaktan. Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış, beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu. 

Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak 
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
20 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 6 years
Text
Yorgun düşmüş, kendime olan inancım tükenmiş ve iflah olmaz hissediyorum. Yine de sorumluluklarıma itaat etmeyi yavaş da olsa öğrendim.
Sonunda beklentilerimi aşağı çekmiş ve kendimi sandığımdan daha değersiz göreceğimi şimdiden hissedebiliyorum. Gene de rezil öğrenciliğime karşın, şimdiden hayatımı düzene koyan birçok alışkanlık ve yeni bakış açıları edindiğimden, gerçekten tükenene kadar durmayacağım.
Dokuz yaşından beri hiç tamamıyla kendi saç rengimi görmedim ve bu kendimi hayatın akışına bırakma evresinde sanırım saç rengime de aynısını yapacağım. Şuanki kızıl akar akmaz siyaha döneceğim gibi görünüyor. Bu kadar beyaz tenle siyah saçlarım nasıl olur bir fikrim yok ve kendi saç rengimi görmek fikri beni biraz ürkütüyor.
3 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 6 years
Text
Mevsim
Herkesin bir favorisi vardır, kimi sıcağı sever kimi soğuğu. Sıcaktan eriyip yok olacağını bilsen de, soğukta çatlayan ellerin kanasa da seversin. Çünkü zaman geçer ve sonunda döner gelir sevdiğin mevsim. Hep hasret çekeriz, yazken kış olsun ilkbaharda sonbahar olsun isteriz. Sevdiğimiz değişiklik hissi midir, var olandan mutlu olamama mı yoksa saplantı mı? 
İşte aynen böyle oldu sen hayatıma girdiğinden bu yana. Zaman geçti, mevsimler değişti. Önce yazın gelen soğuğu sevemedim bir türlü. Ellerim çatladı, yüzüm kıpkırmızı oldu, hatta nefesim kesildi bir yaz gecesi soğuğundan. 
Sonra gün döndü, zaman geçti. Sonbahara sevinir oldum beklenmedik yazdan sonra. Ama hep bir özlem duydum elimde ve yanımda olmayana. Sildim kafamdan, ya da öyle olmasını istedim. İnandım, kendimi inandırdım.
Dein bir uyku haline soktum kalbimi. Ama kış gelmişti ve sokaklar bir başka yansıyordu kış sokaklarına. Yağmayan kar üşütmeyen soğuk ve ara ara aklıma düşen sen. Ama güzel geçmemişti işte kış. Yeni bir yıl başladı ama başlayamamıştı tam. Ne de olsa bi önceki senenin devamıydı. Nasıl yeni olabilir ki tüm hisler uyuşmuş ve kalbin soğukla donmuşken?
Ve işte şimdi yavaş yavaş çekiyor elini eteğini kış mevsimi. Tüm cemreler düştü sayılır, gökyüzü daha parlak artık. Ağaçlar çiçek açmaya başladı bile. Tıpkı benim hayallerim, beklentilerim gibi. Yeniden yeşerdi tüm hislerim. Baskılayan kış havasından sıyrıldı. Ama olamadı yeni bir yıl, olamadı yeni bir başlangıç. Sadece yaza hasret bu aralar. Belki bu kez yaz içinde kışı yaşamam. Belki bu kez sımsıcak olur kalbim. Ellerim ısınır yüzüne dokununca, kalbim erir sıcaktan. Ne dersin? Nasıl geçer bu yaz? Nasıl dayanırım ben bu yaza kadar?
4 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 7 years
Photo
Tumblr media
Bilemezdik ki bir insanın varlığıyla gökkuşağı renklerine büründüğü şehrin, yokluğunda karanlıklar içinde boğulacağını.
0 notes
yalnizliginabidesi · 7 years
Text
kalbin darmadağın olunca, kafan da karışır
2K notes · View notes
yalnizliginabidesi · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
-
287 notes · View notes
yalnizliginabidesi · 8 years
Quote
Her şey oldu, bir biz olmadık. Birbirimizin olamadık.
(via beklentileruzer)
9K notes · View notes
yalnizliginabidesi · 8 years
Quote
Gözlerini tavana dikip düşündüğün oldu mu bütün gece?
Ümit Yaşar Oğuzcan
0 notes
yalnizliginabidesi · 8 years
Quote
Biliyor musun? İnsan acı çektiğinde, güneşin batışını başka türlü sever.
Küçük prens (via sokaktakiyazar)
18K notes · View notes