Tumgik
theislamictherapy · 4 years
Text
Renk, yalnızca optik bir yanılsamadan ibarettir !
             “Dünyada renk yoktur; renk sadece bakanın gözünde          ve beyninde oluşur. Nesneler ışığın farklı dalga boylarını              yansıtırlar, ancak bu ışık dalgalarının rengi yoktur.”                                                                                      Daniel C. Dennett.
Tumblr media
                  Fiziğin ve insan algısının temel konularından biridir bu... Neden bir portakal turuncudur? Veya bir domates neden kırmızıdır? Bu nesneler geçirgen olmadıkları için ışığı yansıtırlar. Onlarda gördüğümüz renk, yansıyan ışığın türüne göre değişir. Portakalın molekül yapısıyla domatesin molekül yapısı birbirinden farklı olduğu için farklı renkler yansıtırlar. Işık, portakala çarptığı zaman, molekül özelliği nedeniyle portakal turuncu dışındaki tüm renkleri emer, turuncuyu ise yansıtır. Domates ise kırmızı dışındaki tüm renkleri yutarak yalnızca kırmızıyı dışarı yansıtır. Öyleyse nesnenin gerçek renginin ışıktan emdiği dalga boyu, onda olmayan tek rengin ise yansıttığı renk olduğunu söyleyebilir miyiz? Yani bu durumda belki de portakalın gerçek rengi mavidir. Aslında deniz mavi, çimen yeşil, ayva sarı, gül de kırmızı olmadığı için bize o renklerde görünürler ve kendi “gerçek” renklerini kendilerine saklarlar.                                                                                                                          [BEN GAVIE ] 
                     Bu yazıyı özellikle sizinle de paylaşmak istedim. Sebebi ise okurken yüzümde tuhaf bir gülümseme belirdi, özellikle şu cümle... ‘’...onda olmayan tek rengin ise yansıttığı renk olduğunu... ‘‘   Neysee...                       Gelelim asıl konumuza,  ırkçılık ve üstünlük  gibi kavramlar geçmişten günümüze kadar hep bir sorun olmuştur. Ve her zaman bu düşüncelere sahip toplumlar cahil insanlardan oluşmuştur. Ciddi anlamda cahil.                      Hadi diyelim ki renklerin üstünlüğü diye bir kavram kabul ettik. Kısaca parçada ne deniyordu,’’ ...onda olmayan rengi yansıttığı...’’. Madem öyle bu durumda; beyaz tenliler değil de, siyah tenliler üstün olmaz mı?                                        Bu kadar saçmalık yeter... Daha önce mutlaka denk geldiğiniz bir Hadisi Şerif hatırlatmak istiyorum.
Tumblr media
            “Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır.                 Arapın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü         yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur.        Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur,                beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur.                                            Üstünlük sadece takvâ iledir.”                                                       Hz. Muhammed (sav)
                     Aslında o kadar güzel özetlemiş ki, normalinde aklı başında bir insanın bunu anlamaması için başka hiç bir söze gerek yok. Bir insan bir dine mensup olmayabilir. Bize yalnızca, saygı duyup bildiklerimizi anlatmaya devam etmek düşer.                     Ama aklımın bir türlü almadığı bir şey var, tekrar ilk konuya dönelim, yani bilimsel açıklamalara...                      Renklerin oluşumu - Cisimleri ışık olmadan göremeyiz. Işık yokken ortam karanlık yani siyahtır. Işığın aşırı fazla olduğu ortam ise beyazdır. Gözümüzün algıladığı ışıklı ortamlarda renklerle tanışırız. Renk, cisimlerin üzerine gelen ışığın gözümüze yansımasıyla oluşan bir izlenimdir. Cisimler ışığı farklı oranda soğurur ve farklı oranda yansıtır. Bunun sonucunda renkler oluşur.
                     Anlatmaya çalıştığım şey şu, birinin [üzülerek söylüyorum]  dini bir inancı yoktur Kurana, Hadislere veya Peygamberle inanmıyordur. iyi peki ama bilime de mi kulaklarını gözlerini kapamış? Bunun yalnızca ışığın bir yansıması olduğunu, beyni nasıl olur da algılamaz!!!                         Eğer gerçekten ÜSTÜNLÜK istiyor isek..                            ’’...Üstünlük sadece takvâ iledir.’’
1 note · View note
theislamictherapy · 4 years
Text
Oyunu kuralına göre oynarsak, ödül bizimdir..
                                                                                                                                      Ankebût Suresi  64. Ayet
        وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌۜ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 
               (Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı                    hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir;                           ahiret yurduna gelince işte asıl hayat odur;                                           keşke bunu bilselerdi!                      Bizler için indirilmiş olan Kuran, İslam dünyasına bir çok kural ve yasakları ile birlikte gelmiştir. Bunlar biz insanların arzularını, isteklerini ve tabi ki hayatını sınırlar. Bu düşünceye karşı olanlar ise, yasakları birer külfet olarak görürler ve bunların anlamsız ve yararsız olduğunu savunurlar. Ama nedense  bu şahsiyetler, en ufak bir adaletsizlikte (özellikle kendisini ilgilendiren) veya(kendisine göre) ters bir durumda, şikayetçilerin en başında gelirler..
                      Hani anlamsızdı??? Yararsızdı??? Peki şimdi külfet olan ne? Baştan aldığımız tedbirler mi yoksa her şeyi elimize yüzümüze bulaştırıp işin içinden çıkamadığımız zamanlar mı? Gerçi o zaman bile suçlayacak birini veya birilerini mutlaka buluruz, değil mi? Hiç bir zaman kendimizi sorumlu tutmayız.
Tumblr media
                     Kuralsız, sınırlandırılmamış, ölçülü olmayan bir hayat herkes ister. Ama konulan bu kurallar ve yasalar yaşadığımız dünya hayatının olmazsa olmazıdır. Araştırdığımız zaman her bir kuralın, her bir emrin o kadar güzel hikmetleri var ki. Biz farkında olmadan bizleri koruyan ve muhafaza eden.. Bazen o an anlarız, bazen sonradan belki de hiç. Şunu unutmayalım, O bizi bizden daha iyi bilen ve tanıyandır. Allah hikmetsiz olan bir şey yapmaz. 
                     Her birimiz kuralına göre oynuyor olsaydık,ne aç kalırdı ne de fakir, ne boşanmalar ne de aldatmalar, ne kıskançlık ne de hasetlik, ne şiddet ne de ölüm... Bütün bunlar ve daha fazlası şu zamanki başlı başına şikayetlerimiz değil mi?
       Oysa bize vadedilen, herkesin de istediği gibi                                                külfetsiz bir yer...
                                                                          Fâtır Suresi -35. Ayet               اَلَّـذ۪ٓي اَحَلَّ��َا دَارَ الْمُقَامَةِ مِنْ فَضْلِه۪ۚ لَا يَمَسُّنَا ف۪يهَا نَصَبٌ وَلَا يَمَسُّنَا ف۪يهَا لُغُوبٌ 
                         O ki bizi lutfuyla sonsuza kadar kalınacak                    yurda yerleştirdi. Orada artık biz ne bir yorgunluk                               duyarız ne de bize bir bıkkınlık gelir. 
0 notes
theislamictherapy · 4 years
Text
Hiç birimiz mükemmel değiliz..
             Hangimiz dört dörtlük İslamı yaşıyoruz ki? Veya hangimiz yaptığı ibadetlerinin yüzde yüz kabul olacağını düşünebilir ki? Kim ben günahsızım diyebilir ki? Bu tür sorular ne kadar doğru olsa da bir o kadar da tehlikeli. Çünkü bizleri ikiye ayıran ince çizgileri var.              Bir grup nasıl olsa herkes günahkar diye salıverirken kendini ve gözünü karartırken, diğerleri ‘’Ben Müslümanım’’ diyerek işten sıyrılabileceklerini düşünüyorlar.              Asıl kaçırdığımız nokta şu ki Mükemmel olmak değil mesele. Mesele mükemmelliğe yaklaşabilmek.                 Devamlılık sağlamak, hiç durmamak, bu kadar yeter dememek ve asla ümidini yitirmemek. Hiç bir zaman geç değildir.. tabi ölüm gelmedikçe. Ölümün vaktini de bilmediğimiz için tetikte olmak daha iyidir.               Elimizden geldiğince asıl gerçeği hatırlamak. Evet ölüm var. Ve SON’dan sonrası da var.
5 notes · View notes