Tumgik
#ve eklemeler
Text
Tumblr media Tumblr media
ben de napim işte öyle…
1 note · View note
bunudaburayayazdim · 3 months
Text
Brels ve Kahve hakkında
Eveet, merhaba merhaba ve merhaba sevgili arkadaşım. Şu an bu satırlara başladım, ne hakkında yazacağımı bilmiyorum o yüzden başlıkta da "Şimdilik başlıksız" yazıyor. Belki kalır, bilmiyorum bi sevdim gibi ama değişebilir. İyi olmak üzerine, depresif düşünceler üzerine, bazen evrene serzenişlerle ve farklı dışavurumlarla burada seninle çok konuştuk, seni de bu konuda fazlasıyla darladım gibi hissediyorum. O yüzden bugün biraz konu değiştirelim, biraz bu düşüncelerden, bu ülkeden, bu gezegenden uzaklaşalım istiyorum. Zihnimdeki uçsuz bucaksız uzaydaki Pandoria Galaksisinde, ufacık bir yıldız sisteminde misafir edeceğim seni bugün eğer sıkılıp erkenden gitmeyi seçmezsen.
Kalmayı seçtiğini görmek mutluluk vericii. Sen koltuğuna otur, geminin kumandası zaten yapay zekada. Ben de kahveleri hazırlayıp müziği koyayım, çok da acele etmeden, uzayın güzelliğini kaçırmadan devam edelim yolumuza. Yalnız dikkat et kahve biraz fazla sıcak, yakmasın.
Burayı inşa etmek epey zamanımı aldı, hala bitmiş değil aslında. Yer yer eklemeler yapıyorum, birkaç yaşam formu eklemeyi düşünüyorum şuradaki galaksiye. Şu sağdakinde yakında bir süpernova yaşanacak ama umarım sağlam kurtulurlar, oradakileri geliştirmeyi biraz unutmuş olabilirim çünkü, heheh. Neyse, geçelim hemen, ben şu gemiyi hızlandırayım..
Tumblr media
İştee başyapıtım, Pandoria Galaksisi.. Her seferinde biraz daha aşık oluyorum bu manzaraya, kaostan doğan bu güzelliği şans eseri ortaya çıkardım. Normalde bu kadar canlı bir tonda olmayacaktı, kıvamını tutturayım derken fazla koydum malzemeyi.. İyi ki de öyle olmuş tabi, insanlardan sıkıldığımda burası bana çok güzel bir sığınak oluyor. Hadi gel yavaşça gezegene inelim.
Tumblr media
Bu yıldız sistemine Sandrow adını vermişti yerlileri hemen hemen 350 yıl kadar önce. En azından bu gezegendekiler tabi heheh. Gelelim gezegenimizeee. Çok sevdiğim bir öyküsü var buranın. Bundan yaklaşık 2700-2800 yıl önce bu gezegen savaş yeriydi bildiğin. Mükemmel ötesi bir cehalet vardı gezegende. O kısım pek anlatılmaya değer bir şey değil, saçma taht savaşları işte, koltuk sevdalıları, yapacak bir şey yok.
Neyse neyse, bu savaş tabi iyice kontrolden çıkınca dedim ki buna bir müdahale etmek gerek. Ben oluşturmadım mı lan burayı oldum bi'. Gittim gezegene, dedim ki ya siz bu savaşı bitirirsiniz, ya da ben tüm silahlarınızı yok ederim, galaksiye karşı savunmasız kalırsınız. Yapman guzum, savaşman guzum dedim. Başta bi' sallamadılar tabi ama nükleer silahları bir anda kaybolunca biraz daha ılımlı hâl almaya başladılar. Tam olarak her şey o noktada değişti işte.
Çünkü zorunlu olarak yaptıkları dinleme, aynı yerde bulunma olayı onları karşı düşünceyi de anlama, dinleme yetisini kattı yavaş yavaş. Tabi epey uzun ve sancılı oldu bu süreç. 200-250 yıl falan neredeyse. Sonrasında o uzun soluklu barış dönemi başladı, o zamandan beri durumlar daha iyi gezegende. Şimdi birazdan halka karışırız, daha iyi anlarsın demek istediğimi.
Tumblr media
Eee şöyle bir dolaş bakalım, biraz halka karış, dedikodularını dinle, bir şeyler alacak olursan benim hesabıma yazdır ben hallederim hehe. Merak etme, uzay gemisinin etki alanındasın, çeviri gibi derdin olmayacak, orası teknolojinin derdi. Ben tam burada bekliyorum, söz karışmayacağım gezintine, salça olmak da yok.
Eveet, gezip tozman bittiysee, ooo bakıyorum da Brelslerden de kapmışsın hemen görünce. Aramızda kalsın kahve yanında çok iyi gidiyor ama burada kahve içmek ölüm cezası sebebi. Sebebini yolda anlatırım. Atla atla gidelim hemen..
Tumblr media
Aaay ay, öyle işte sevgili arkadaşım. Biraz farklı bir yer gör, kafamız dağılsın istedim. Umarım senin için keyifli bir yolculuk olmuştur. Brelsleri kahveyle denemeyi unutma, bir de buzdolabında tutma, çok kötü kokuyor öyle olunca, acı tecrübe edildi... Kendine çok dikkat et lütfen, bir sonraki yolcuğumuz için şimdiden sabırsızlanıyoruum, hadi baybaay!
21 notes · View notes
pinhanmai · 3 months
Text
Bir ara -tıp fakültesine yeni başladığım zamanlar- uzmanlık olarak psikiyatri istiyordum. İlgim vardı yani. (Biraz da belki de psikiyatrist olursam kendime çare bulurum umudu fkglgl) O dönemler de daha çok psikoloji-psikiyatri ile alakalı kitaplardan uyarlanan diziler revaçtaydı ve sayıları gittikçe artıyordu. Başta danışanların anlattıklarını, isim vermeden ve eklemeler yaparak da olsa kitap konusu yapmak sonrasında da bunları dizilere filmlere uyarlamak bana çok yanlış geliyordu. Dizi filmlerde bunları konu etmenin farkındalık oluşturmaktan ziyade bu sorunları yaşamayan insanları dahi kötü etkilediğini, kötülük yapma potansiyeli olanlar için de 'eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek' misali yönlendirici olduğunu düşünüyordum.
İnsanlar "Gerçek bir hayat hikâyesinden uyarlanmıştır." ibaresini görünce sus pus oluyorlar, ortadaki uygunsuz durumlar direkt hoş görülür oluyor. "Bunu gerçekten yaşayan insanlar var!" diyerek her türlü mantıksızlığı, ruh sağlığını olumsuz etkileyecek durumu tolere ediyorlar. Evet toplumda bunları yaşayanlar var (keşke olmasa) ama toplumun geri kalanını bunlara maruz bırakıp, kendilerini her açıdan kötü hissetmelerine sebep olmak bana doğru gelmiyor. (Hayat hikâyesini anlattıkları kişilerin ya da çevrelerinin, anlatılanın kim olduğunu anladıkları durumda yaşadıklarından hissettiklerinden bahsetmiyorum bile.)
8 notes · View notes
hattabi · 3 days
Text
Tumblr media Tumblr media
من كتاب بر الوالدين..
İmâm Buhârî bu eserinde 76 rivâyete yer vermiştir. Bunları konu ile ilişkilendirme açısından üç başlık altında zikredebiliriz: "Konu ile direkt irtibat kurulan rivâyetler, konu ile dolaylı irtibat kurulan rivâyetler ve derin bir tefekkür ile anlaşılan rivâyetler"
Konuların daha anlaşılır olması açısından bâb başlıkları ve haşiyelere bazı eklemeler yapma gereği hasıl olmuştur. Umarım okuyucuya fayda sağlayan alanında doyurucu bir çalışma olur..
5 notes · View notes
kusurum · 1 year
Text
sevgili her kimsen, sana her zaman bir yangının tam ortasında yanmaya ramak kala sığındığımı fark ettim az önce. bu hiç hoşuma gitmedi. oysaki ben; sana her zaman, koşulsuz, şartsız ve teklifsiz gelmek isterim. bu yüzden yüzümdeki tebessümü solduracak herhangi bir şey yaşamadan önce soluğu burada aldım. mutluyum ve mutluyken de seninle olmak istiyorum. içimi ısıtan birkaç devrik dize okudum on altı dakika önce. yazmak istedim sana. eğer olur da birgün hayatıma girme hatasına kapılırsan, seni durduracağımı sanmıyorum. bencilim biliyorsun. ama tüm bu bencilliklerimi bir kenara bırakıp sana sıcak şiirler biriktiriyorum. yetmiyor, kendim eklemeler yapıyorum. birgün olur da körtalihinin son durağı olarak bana uğrarsan seni iyi ağırlamak isterim. mevsimlerden sonbahar ya da kış olsun ama için üşümesin diye de çayını kahveni eksik etmem merak etme. gerçi bunlara gerek kalsın da istemem hiç. çok, çok fazla şey var ve umarım sen de bunları idrak edecek zamanı ayırabiliyorsundur kendine. hava buz gibiyken yanmak ve buna müptela olmak suç değil. ateşin harlanması olayına da karşıyım. böyle bilmece gibi konuştuğuma bakma şimdi. neyse, çok konuşmak sakıncalı olabilir. sevgili her kimsen, saklı kalan her daim değerli midir? bunu yalnızca seninle öğrenebilirim. umarım ne benim soru sormama ne de senin cevap vermene gerek kalır. dizelerin amacı belli çünkü. biz seninle konuşmadan, en az üç kitap devirelim. ha bir de, sonu güzel bitsin. kitapların.
9 notes · View notes
ekip · 2 years
Text
Tumblr media
TPL-004
Topluluk Yeniden Bloglama nedir?
Yeniden bloglama, Tumblr'da içeriğin yayılmasını sağlayan temel işlevdir. Başka bir blogda gördüğün gönderiyi yeniden blogladığında, söz konusu gönderi senin blogunda yeniden paylaşılmış olur ve takipçilerinin panosunda belirir. Yeniden bloglanan bir gönderi her zaman için asıl kaynağını gösterecektir. Yani bir gönderiyi bin kere de yeniden bloglasan, gönderiyi ilk gönderen bilgisi asla kaybolmaz.
Bir gönderiyi yeniden bloglamak için:
Öncelikle gönderinin en alt kısmında yer alan Yeniden bloglama simgesine tıkla.
Ardından açılan gönderi formunun sağ alt köşesinde yer alan mavi renkli Yeniden blogla düğmesine tıkla.
Tumblr media
Yeniden bloglanan gönderilerin üst kısmında, hangi blogdan yeniden bloglandığı bilgisi yer alır. Solda gördüğün ilk blog adı senin blogun, yeniden bloglama simgesinden sonraki ise gönderiyi yeniden blogladığın blogun adıdır. Gönderinin tepe kısmında yer alan ise gönderiyi Tumblr'a yollayan blogun adıdır.
Tumblr media
Kendi panondan, diğer bloglardan ve keşif sayfasından beğendiğin gönderileri yeniden bloglama simgesine tıklayarak bloglayabilirsin. Tabii ki başka kullanıcılardan yeniden bloglama yapabileceğin gibi dilersen sana ait bir gönderiyi de yeniden bloglaman mümkün.
Bir gönderiyi yeniden bloglamadan önce dilersen metin, resim, bağlantı gibi eklemeler de yapabilirsin. Zaten olayın en interaktif kısmı da bu. Yeniden blogladığın gönderiye kendi içeriğini ekleyerek panondaki bu sohbete kendi görüşlerini aktarmış olursun.
Masaüstünde
Tumblr media
Uygulamada
Tumblr media
🤝
47 notes · View notes
dolunay66 · 2 years
Text
Tumblr media
Çerez tabağı teoremi-1
Galatasaray Lisesi’nden bir arkadaşım hala evlenmedi.
Geçenlerde "Yeter artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol" dedim.
Aşağıdaki teoriyi aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı, kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman sırasıyla önce antepfıstıkları , ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona beyaz ve sarı leblebiler kalır.
Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve ayçekirdekleri ile idare edersin, ya da olur ya bir fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun...
Çerez tabağı teoremi- 2
Bu yazı üzerine, bazı okurlarımdan eklemeler geldi.
Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu yazmıştım.
Mektep arkadaşım Merih Tüzün ise şöyle yazmış:
"Sevgili Fatih,
aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da kalır.
Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri bırakır.
Onlara ulaşmak cesaret ister.
Dişine güveneceksin, kıracaksın ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin.
Ama risklidir, dişini kırabilirsin. "
26 notes · View notes
maviyse0lur · 1 year
Text
Rivayet olunur ki; 19. Yüzyılda, günümüzde Denizli'nin ilçesi olan Buldan'a bir bey göç eder. Buraya, görenlerin hayran kaldığı bir konak yaptırır. Konağın namı Aydın Paşasına (bu şekilde geçiyor, öyle bir makam duymadık daha evvel) kadar ulaşır. Adamlarını bölgeye gönderir; konağı incelemelerini ve işittiği gibi gösterişliyse konağı yakmalarını emreder. Paşanın adamları emir üzerine giderler ve konağı yakarlar. Konağından vazgeçmeyen beyimizse daha sonra eklemeler yaparak konağını kurtarmaya çalışır. Bölge halkıysa bu durumu türkülere dökerler.
❤️
Kulaklığı takıp, bir soba kenarında kıvrılıp dinlemelik... 🎶
13 notes · View notes
bygizli-35 · 11 months
Text
Sayfamı takip eden hanımların anonim olarak cevaplamasını istediğim sorular :
1- İlk defa kaç yaşında porno izledin ve mastürbasyon yaptın ?
2- İlk defa kaç yaşında birileri sana cinsel çağrışımlı bir laf attı ? Ne dediler ?
3- ilk defa kaç yaşında bir ilişki yaşadın ? Planlamış mıydınız ? Yoksa aniden mi gelişti ?
4- eğer yaşadıysam ilkin nasıldı ? Yaşmadıysan Nasıl olmasını istiyorsun?
5- seks senin için nedir ?
6- mastürbasyon için yeterli zaman ayırıyor musun? Mastürbsyonda kaliteye önem veriyor musun?
7- çevrenden seni cinsel anlamda yönlendiren oldu mu ? Ablan, abin, ailen, kankan, vs
8- porno ile hayatında ne değişti ?
9- şu anda fırsatın olsa en çok yapmak istediğin cinsel aktivite nedir ?
10- birilerine anonim oluyor musun ? Sana anonim olunmasını seviyor musun ?
11- başarılı biri misin ? Başarın nedir ? Örneğin sınıf derecei, okul derecesi, üniversitede ilk on binde olmak vs
12- sayısal , sözel , eşit ağırlık ?
13- Ne okudun/ okuyorsun ?
14- en sevdiğin 5 cinsel pozisyon nelerdir ?
15- küfür sever misin ? Özellikle seks esnasında?
16- amdan, götten, ağızdan sikilme isteğini öncelik sırasına göre yazar mısın ?
17- seks hakkında en çok merak ettiğin şey nedir ?
18- Bir fetişin veya parafilin var mı?
19- hiç mastürbasyon veya biriyle seks yaparken yakalandın mı ya da birini yakaladın mı ?
20- nasıl erkeklerden hoşlanıyorsun ? Yaş, fizik, eğitim, seks vs yönünden
21- kendini bakımlı buluyor musun ? Kişisel bakım için özel bir şey yapıyor musun?
22- cinsel yönelimin nedir ?
23- seksting veya sanal seks yapar mısın ?
24- Ne kadar dekolte giyebiliyorsun ? Dekoltenle erkeklerin siklerini kaldırmak hoşuna gidiyor mu ?
26- bdsm hakkında bilgin var mı ? Bir şeyler söylemek ister misin?
27- hiç birisine nude gönderdin mi?
28- telefonunda kendinle ilgili gizli bir nude var mı?
29- buradan birisiyle tanışıp reel seks yaptın mı?
30- ergenlik dönemlerinde seks rüyaları gördün mü? nasıldı hatırlıyor musun?
31- yakın arkadaşların porn sayfan olduğunu biliyorlar mı ?
32- bu uygulamayı ne amaçla kullanıyorsun ? Burada kaç yıldır hesabın var ?
33- üniversiteli isen hangi bölümdesin?
34- Boy kilo ten göz ve saç rengin nedir ?
35- Bir resmini yorumlatmak ister misin ?
36 - sigara, içki, uyuşturucu kullandın mı/kullanıyor musun?
37- psikoloğa gitmene sebep olan bir travma yaşadın mı? yaşadınsa nedir?
38- fobin var mı? varsa ne(ler)dir?
sorulara eklemeler yapacağım önerilerinizi alabilirim
#soru #cevap #konus #düsün #dinle #itirafet #rahatla #yaz #söyle #oku #anlat
Tumblr media
#pozisyon #favori #seç #soru #cevap #konus #düsün #dinle #itirafet #rahatla #yaz #söyle #oku #anlat
2 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
Çerez tabağı teoremi-1
Galatasaray Lisesi’nden bir arkadaşım hala evlenmedi.
Geçenlerde "Yeter artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol" dedim.
Aşağıdaki teoriyi aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı, kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman sırasıyla önce antepfıstıkları , ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona beyaz ve sarı leblebiler kalır.
Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve ayçekirdekleri ile idare edersin, ya da olur ya bir fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun...
Çerez tabağı teoremi- 2
Bu yazı üzerine, bazı okurlarımdan eklemeler geldi.
Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu yazmıştım.
Mektep arkadaşım Merih Tüzün ise şöyle yazmış:
"Sevgili Fatih,
aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da kalır.
Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri bırakır.
Onlara ulaşmak cesaret ister.
Dişine güveneceksin, kıracaksın ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin.
Ama risklidir, dişini kırabilirsin. "
9 notes · View notes
hetesiya · 1 year
Text
Sınıf Savaşımı – 1870 – Mihail Bakunin
Tumblr media
Çevirenin Notu: Çevirenin metine yaptığı eklemeler, açıklamalar vb, […] ile gösterilmiştir.
Proudhon ve M. Louis Blanc hariç, 1848 devrimini ve Aralık 1851 askeri darbesinini yazan tarihçiler, ve Victor Hugo ve Quinets gibi burjuva radikalizminin büyük yazarları, Aralık suçları ve canileri hakkında oldukça detaylı bir şekilde yorumda bulundular, ama Haziran suçları ve canilerinden bahsetmeye asla tenezzül dahi etmediler. Üstelik Aralık’ta olanların aslında Haziran’ın ölümcül bir sonucu ve daha geniş çapta bir tekrarı olduğu gerçeği gayet açık bir şekilde ortadayken.
Haziran hakkındaki bu sessizlik neden? Yoksa bunun sebebi Haziran canilerinin, yukarıda bahsedilen yazarların ahlâki olarak az ya da çok suç ortaklığı içinde bulundukları burjuva cumhuriyetçileri olması mıdır? İlkelerinde suç ortakları olmak, ve bu nedenle de dolaylı olarak hareketlerinde suç ortağı olmak. Bu olası bir nedendir, fakat kesin olan başka bir tanesi vardır. Haziran suçları sadece emekçileri vurmuştur, devrimci sosyalistleri; yani tüm bu saygıdeğer yazarların temsil ettikleri sınıfa yabancıdır, ve [o sınıfın] ilkelerinin doğal düşmanlarına karşı yapılmıştır. Aralık suçu bu saygıdeğer yazarların toplumsal kardeşlerine ve onların siyasi dinsel ortaklarına [ing. co-religionist] karşı saldırmış, ve binlerce burjuva cumhuriyetçisini sürgüne mahkum etmiştir. Bunun yanısıra bizzat kendileri de bunun kurbanı olmuşlardır. Onların Aralık suçlarına aşırı duyarlılığı, ve Haziran’dakilere karşı kayıtsızlıkları bu nedenledir.
Genel bir kural: Bir burjuva –ne kadar kızıl cumhuriyetçi olursa olsun— bir başka burjuvanın –isterse bu deli bir emperyalist olsun– başına gelen felaketten, halktan birisi olan bir emekçinin başına gelen felakete göre çok daha derinden etkilenir, çok daha fazla uyarılır ve ateşlenir. Şüphesiz bu faklılıkta büyük bir adaletsizlik vardır, ama bu adaletsizlik önceden planlanmış bir şey değildir. Bu içgüdüseldir. Bu ise insanoğlu üzerinde, fikirlerinden ve siyasi inançlarından çok daha fazla etkiye sahip olan hayat şartları ve alışkanlıklardan kaynaklanır. Koşullar ve alışkanlıklar, onların varolmalarının, gelişimlerinin, düşünülmesinin ve işlemelerinin [işlerlik kazanmalarının] özel biçimi; onların tüm toplumsal ilişkileri çok yönlü ve çeşit çeşittir, ama yine de aynı amaca doğru yönelirler; burjuva dünyasının genel toplumsal tutkusunu ve yaşamını meydana getiren çıkarlardaki bu çeşitlilik, bu dünyaya [burjuva dünyasına] ait olanlar arasında, burjuvazinin bir kısmı ile emekçiler arasında olabileceğinden çok daha fazla sonsuz derecede gerçek, daha derin ve şüphesiz daha samimi bir birliktelik oluşturur. Siyasi görüşlerdeki hiçbir farklılık burjuva topluluğunun çıkarlarınının üstesinden gelmeye yetmez. Siyasi görüşlerin görünüşteki [zahiri] hiç bir mutabakatı burjuvaziyi emekçilerden ayıran çıkarlardaki karşıtlığın üstesinden gelmeye yetmez. İnanç ve fikirlerden meydana gelen topluluk, sınıf çıkarları ve önyargılarından meydana gelen topluluğun bir bağımlısıdır [altkümesi] ve bu her zaman böyledir.
Yaşam düşünceye hakim olur ve iradeyi belirler. Bu, toplumsal ve siyasi bir olgu hakkında herhangi bir şeyi anlamayı arzuladığımızda asla gözden kaçırılmaması gereken bir gerçektir. Eğer insanlar arasında samimi ve bütüncül bir düşünce ve irade topluluğu oluşturmak istiyorsak, o zaman onu benzer yaşam koşullarında veya çıkar toplumlarında buluruz. Ve işte böyle olduğu içindir ki, bizzat varolmalarının temelindeki koşullar nedeni ile, ve burjuvazinin dünyası ile emekçinin dünyası arasındaki derin uçurum nedeni ile –birisi sömürenin dünyası, diğeri bunun kurbanı olan sömürülenin dünyası–, ulaştığım sonuç şudur; burjuva çevresinde doğan ve yetişen birisi eğer emekçilerin gerçek ve koşulsuz arkadaşı ve kardeşi olmak istiyorsa, geçmiş varoluşunun [yaşamının] tüm koşullarından vazgeçmelidir; ve tüm burjuva alışkanlıklarını ardında bırakmalıdır. Kendisini burjuvazinin dünyası ile olan duygusal ilişkilerinden, onun gururundan ve tutkusundan koparıp almalıdır. Ona sırtını dönmeli ve onun düşmanı olmalıdır; uzlaşmaz savaşı ilan etmelidir ve tüm kalbiyle kendisini emekçinin dünyası ve amacına adamalıdır.
Eğer adalet için olan tutkusu onu bu gözüpekliliği ve kararlığı gösterecek kadar şevklendirmek için yetersizse, bırakın kendi kendisini aldatmasın ve bırakın emekçileri aldatmasın. O hiçbir zaman onların arkadaşı olamaz ve her krizde onların düşmanı olmak zorundadır. Onun adalet üstüne soyut düşünceleri ve hayalleri sömürülen dünyada hiç bir şeyin hareket etmediği zamanlarda, kolayca onu saatlerce süren dingin bir yansımanın içine alacaktır. Ama ateşkes yerini uzlaşmaz savaşa bırakıp, mücadele anı gelip çattığında, çıkarları onu sömürenlerin saflarında hizmet etmeye zorlayacaktır. Bu bir zamanlar arkadaşımız olan birisinin başına geldi. Burjuvazinin dünyası ile bağlantılarını koparmamış olan pekçok iyi cumhuriyetçi ve sosyalistin başına yine gelecektir.
Toplumsal düşmanlıklar [ing. hatreds] dini düşmanlıklar gibidirler. Yoğun ve derindirler. Siyasi düşmanlıklar gibi yapay değildirler. İşte bu gerçek burjuva demokratlarının Bonapartistlere karşı olan düşkünlüklerini açıklar. Aynı zamanda da sosyalist devrimcilere karşı olan aşırı katılıklarını açıklar. Ekonomik çıkarlarının baskısından dolayı, öncekilerden [Bonapartistlerden] sonrakilere göre [sosyalist devrimcilere] çok daha az nefret duyarlar. Sonuçta ise bastırılmış kitlelere karşı bir genel tepki oluşturmak için Bonapartislerle birleşirler.
Çeviri: Anarşist Bakış Kaynak: “Bakunin’s Writings”, Guy A. Aldred Modern Publishers, Indore Kraus Reprint co., New York, 1947. Kaynak: “The Class War” (Anarchist Archives’te yer almaktadır).
1 note · View note
hudaicakmak · 2 years
Text
Tumblr media
KLASİK EVRİM - SENTETİK EVRİM
Darwin’in klasik evrimi diğer nesillere aktarılmayan fenotip mutasyonları temel aldığı için çürüdü, geçerliliği kalmadı. Yerine genetik faydalı mutasyonları temel alan “sentetik teori” getirildi. Fakat pek çok evrim taraftarı bunu dahi bilmiyor.
Getirildi ama en küçük bilimsel değerliliği olmayan fenotip mutasyonları temel aldıkları için çürümüş, kokuşmuş, geçerliliği kalmamış bu nedenle doğruca bilimin çöplüğüne boylaması gereken iddialar hala evrime kanıt diye gösteriliyor ve insanlar aldatılıyor.
Günümüzde geçerli olan sentetik teoriye göre evrim kanıtları “faydalı ve genetik” mutasyonları temel almalı, gen havuzlarına eklemeler yapıp zenginleştirmeli, diğer nesillere aktarılıp biriktirilmeli, her türe özel olan gen havuzları ana şablonunu bir başka türe doğru değiştirip yeniden örgütlenmeli diğer ifade ile türlerden türlere geçişe neden olmalıdır.
Sentetik teorinin temeli olan bu öngörü şu yönlerden geçersizdir.
a)-Genetik mutasyonların büyük bölümü eşeyli üreme sırasında yok olur. Türler var oldukları ilk anlardaki yapılarına dönerler. Bilimde buna “ıraya dönüş” deniyor.
c)-Genetik mutasyonların tümü az ya da çok zararlıdır. Her hangi bir nedenle diğer nesillere aktarılır ise gen hastalıklarına neden olurlar.
d)-Hastalıklar evrim değil tersinimdir.
e)- Türler arası yalıtım vardır. Türlerden türlere geçiş imkansızdır.
2 notes · View notes
bozandeniz · 10 days
Text
Sözlüğü açık yakalayarak kaçan bir kaç anlamın ardında bıraktığı posa kelimelerden biriyim. Nere konsam sırıtırım.
Dingin dingin akan ırmağın üzerinde kendi halinde, suyun üzerinde durmak ve beslenmek için altına gizlenmiş dala muhtaç, bireysel formasyonunu duru güzelliğiyle tamamlanmış bir nilüfer yaprağı görüyorum sana her bakışımda.
Bakmak adil davranmıyor bana, hiçbir şey sıradan değil;
o yüzden mi sadece ?
Kaburgalarımın arasına sıkışmış bir balon var, özlemek garip alışkanlıkmış usta..
Akıl gördüğü her kareye eklemeler yapıyor kendi kendine, neye daha çok odaklandıysan onu ekliyor, sana sormuyor isteyip istemediğini.
Seste ses arıyor, insanda insan.
İnsanın aklı yok, aklın insanı varmış gibi sanki.
Tuhaf..
Bugün senden kalan bir şeylerin dönümü olsa gerek.
Hava civa gibi olsada ben daha ağır basıyor olmalıyım, ki hala yerdeyim.
Aslında tam uçulabilecek bir hava, hafifte rüzgar var.
Belki de denemek gerekli, çıkıp yüksek bir binanın çatısına, salıvermek kendini her şeyden daha hafif hissettiğin bir anda.
Sonrası..
Sonrası kolay..
Her hangi bir beklenti içinde olmadan insanları izlemek.
Parfümlerini bile geçip, terlerinin, üzerlerine sinen yumuşatıcıların, sigaranın, alkolün, zor uyanmalarının, mutluluklarının ya da bezginliklerinin kokusuna ulaşmak, onları duyumsamak ama onlara yağmurda bırakılmış bir şeymiş gibi yaklaşmak..
Çok şey farkettim, kendi cevaplarıma koşarak geçiyor zamanım. Ne olacağını umursamıyorum, ne yapacağımı umursamıyorum. Bezgin bir otomatiğe bağlı, asude bir oluşumun bir adım ötesiyim.
Yabancısıyım herkesin, bunu genelde zamansız ve yersiz gülmelerimden ya da susmalarımdan anlıyor çevremdeki insanlar. Çok uzun süredir televizyon, gazete gibi şeylerden uzakta yaşıyorum. Dünya da ne olduğuyla ilgilenmiyorum, sanırım olacak hiçbir şey içimdeki derin boşluğu, içimdeki kimsesizliği dolduramayacağına uzun zaman önce kendimi ikna ettim. Bir fark dışında, senin açtığın şu, şu an kapalı pencere. Senin renginle kaplı bir camı var, sen açıp, sen kapatabiliyorsun. Başka kimsenin o pencereye bir hükmü, o pencereyi kullanmaya ehliyeti yok. Camını kaplayan rengin de öyle koyu ki ardından devinen herhangi bir hareketi bile göstermiyor. Bana ihtiyacın yok, hiç kimseye ihtiyacın yok; bu noktada benzeşiyoruz.
İhtiyacın olan tek şey, sanırım inanmaktı. Bunu da denedin ve başaramadın, minnettarım en azından benimle denediğin için.
Eskiden olduğu gibi bundan sonra da neler olacağıyla ilgilenmiyorum. Hayatıma girip çıkan insanların benim için yapabilecekleri hiçbir şey yok, anlayamıyorlar ve bende uzun zamandır zaten anlatmak istemiyorum. Sana biraz bahsettim ama üzgünüm ki yeterince derinleştiremediğimdendir üstünkörü algılamana olanak sağladım. Birilerinin bana kendini anlat demesinden her zaman ödüm koptu. Ben içimde ülkeleştirdiğim düşlerimin kapısı önünde yabancı bir çift ayakkabı hiç istemedim, sana gelene dek. Sen ol istedim, sığana güvendim, kalbine inandım. Dipte ışık yoktur, ışığı dibe kendin götürmelisin, belki de senin amacında buydu. Bana ışığını bölmek, sana ulaşacak daha önce kullanılmamış bir yolu tarif etmekti. Telaşım yüzünden sanırım göremedim..
Hem nasıl telaş etmeyeyim, asırlardır aradığım tebessüm yüzünü yurt bellemiş..
Neden böyleyim diye sormayacağım artık, sızdırmamalıyım; rollerimi benimsemenin son perdesindeyim. Oynadığım sahnenin tepesinde parlayan projektör senden bana kalan yegane meta, velev ki avuçların..
"Bana bir şey olmayacak" gibi peşin bir yargının çekiciyle dövülüyor her an ruhum. Nasıl pişmanım anlatamam.
İnsan doğası gereği oluşulagelmiş şeylerden bihaber olduğunda etrafındaki herşeyi suçlayarak küçülür. Çok yaklaşmıştın bana, çok etrafındaydık birbirimizin ve kolayı seçtik ikimizde. Biz'i suçladık. Oysa hayatlarımızdaki en masum şeydi "biz", kendi adıma itiraf etmek durumundayım; ben kavrayamadım sanırım..
Minik yaratıklarız, aciz yaratıklarız, kibirli yaratıklarız. Herşeyi bildiğimizi sanan acınası, aptal canlılarız; ben öyleyim..
Bize biz olduğumuz için gelen insanların kırgıllığa açık olması o gelme yoluna kendini sokması için kendini yermesi gerekliliğidir. Neden döndün diye saçma sapan sorular sormamız, anlayamadığımız bu noktanın üzerine örten kibir, her zaman sadisttir. İnsanın bu yanı, el ayak çekildiğinde kontrolü ele alır. Bir sürü senaryo üretir zihin, kuşkular yükler en sıradan Merhaba'ya bile, paranoyaklaşır. Oysa huzurlu bir yaklaşım herşeyin özüdür. İnandığı için geldi, sevdiği için geldi, özlediği için geldi diyemediğimiz sürece bu bireysel metamorfozlar bizi terketmeyecek. "Gelişe" empati kurmak gibi insanın çok ihtiyacı olan bir şeyden velev ki herkes yoksun. O kadar kullanışlı bir olgu olmasına rağmen kimsenin bunu kullanmaması gerçekten hayret verici ve düşündürücü. Herkes birbirine benziyor diyebiliriz şu kadar basit bir çıkarımdan bile yola çıkarak. Sen, ben, herkes. Ruhlarımızdaki parmaklıklar yüzünden bile diyebilirim ki aynı cezaevinin mahkumlarıyız. Ranza arkadaşı olmak için gelene "altımızdaki" yatağı verdiğimiz sürece, onunla sıradan bir konuşma için bile yukarıdan baktığımız sürece, biz, bizi hep kaybedeceğiz..
Ben beklemeyi seçtim. Birşey değişmedi yani benim için. Bilincimin farkına vardığımdan beri rutin hayatımın kenarında, rutin hayatıma hiçbir beklentimi bulaştırmadan bekliyorum. Bu esnada bir sürü acılı senaryolarım oldu, kendime acımaktan sanırım artık vazgeçerek beklemeyi onurlandırmam gerekiyor. Tek başına beklemeyi güzel kılan tek olgu, beklemeyi onurlandırmaktır diye düşünüyorum. İnsan ömründe çok fazla, ikili ilişkilerde kafasında tasarladığı idole cuk oturan bir kahramanla tanışma fırsatı bulamıyor sonuçta.
Hiç kimse umurumda değil, bunu açık yüreklilikle ve net söylüyorum.
Gelip geçici herşey, aslolan mutlak yalnızlık eninde sonunda her bireyi içine alarak kapsayacak. Mesele, ufka dalarak baktığında gülümsemeni sağlayacak seçme anılar. Her insan bu tip anıların cumhuriyeti, en keskin anı başbakan, diğerleri bakan. İnsanın kendisi ise halk..
Bildiğim, değişimsiz tek gerçeğim seni seviyor olmamdır.
Diğer her şeyin değişimine koşulsuz ve sonsuz açığım, değişimler beni bu yüzden hiç şaşırtamaz.
Ben yolumu çizdim ve yürüyorum.
Yanıma gel
ya da gelme
bu böyle..
(Vanilya kokulu leylak bahçesinin miski amber gülüne )
Tumblr media
1 note · View note
7863763 · 22 days
Link
1 note · View note
ericknacio2000 · 25 days
Link
Madie me quiere :(
1 note · View note
teknolojihaber · 28 days
Text
Google Kripto cüzdan bakiyelerini gösterecek
Tumblr media
Global teknoloji devi Google artık kullanıcılara Bitcoin, Arbitrum, Avalanche, Optimism, Polygon ve Fantom blok zincirlerinde bulunan cüzdan bakiyesini gösterecek. Cüzdan adreslerini yazarken, arama sonuçlarda  bakiye ve son güncellenme zamanını gösterecek. Bu eklemeler, Google’ın geçen yıl Mayıs ayından bu yana Ethereum cüzdan bakiyesi aramalarına yönelik ilk desteğinin ardından geldi. Google daha önce 2018'de Bitcoin ile ilgili reklamları yasaklamıştı, ancak son zamanlarda izin verilen Bitcoin ETF reklamları , daha olumlu bir duruşa işaret ediyor. Google’ın Bitcoin verilerinin arama sonuçlarına entegrasyonu, büyük günlük arama hacminden yararlanarak zincirdeki etkinliğe kullanıcı erişimini artıracak. Kullanıcılar, geçerli bakiyeleri ve son işlem güncellemelerini görmek için üç Bitcoin adres biçiminide – P2PKH, P2SH ve Bech32 – arayabilir. Gizlilik tartışmalarına rağmen, birçok kişi Google’ın zincir üzerindeki okuryazarlığı geliştirme hamlesini övüyor. Read the full article
0 notes