Tumgik
#pabuç
sezginer35 · 17 days
Text
Iyi Akşamlar olsun..
Her sene bir defa paylaşmadan yapamıyorum...
"Cyrano de Bergerac", Edmond Rostand tarafından yazılan ünlü bir tiyatro oyunudur. Oyun, 17. yüzyıl Fransa'sında geçer ve baş karakteri, geniş burunlu ve mütevazı bir şair olan Cyrano de Bergerac'dır. Cyrano, kendine güvenen ve esprili biridir, ancak burun boyutu nedeniyle dış görünüşünden dolayı kendisini çirkin olarak algılar.
Hikaye, Cyrano'nun güzel ve zeki bir kadın olan Roxane'e olan aşkını ifade etme çabalarını ve bu süreçte yaşadığı zorlukları anlatır. Roxane, Cyrano'nun duygularından habersizdir ve Cyrano'nun yakın arkadaşı Christian'a aşık olmuştur. Ancak Christian, duygularını ifade etme konusunda beceriksizdir.
Cyrano, Roxane'e olan aşkını dile getirmek için Christian'a yardım eder ve onun yerine aşk mektupları yazar. Ancak, bu durum zamanla karmaşık hale gelir ve trajik sonuçlar doğurur. Oyun, aşk, gurur, onur ve sadakat gibi temaları işlerken, aynı zamanda mizahi ve romantik unsurları da içerir.
youtube
Eksik olsun..
Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
İstemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
Taklalar mı atmalıyım?
İstemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!
Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli?
Eleştiriden mi çekinmeli?
“Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?
İstemem!
İstemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek…
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
İstemem! Eksik olsun!
İstemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
Tek başına.
Özgür olmak.
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak.
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak.
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak.
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
İsteyince Ay’a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
Cyrano De Bergerac
81 notes · View notes
gurbets-world · 7 months
Text
Tumblr media
Hani bizim o çok bilmiş sanatcı tayfası nerede? Niye hiç sesi soluğu çıkmıyor?! İşine geldi mi dilleri pabuç kadar, işine gelmedi mi ses seda yok!! Sizi gidi şeref yoksunları! En acısıda, bizim paralarla lüks hayat yaşamaları..
48 notes · View notes
gezegen79 · 17 days
Text
Tumblr media
Şey pabuç böyle dama atılıyor ve kimse prensesliğimi sorgulayamaz bir kere adım prenses adı benim.
14 notes · View notes
truthseeker-blogger · 6 months
Text
Shoebill and zookeeper
15 notes · View notes
selcensuyadal · 5 months
Text
Tumblr media
Pabuç kadar dilim 😝 bitmek bilmeyen neşem, içimdeki çocuk mutlu akşamlar diler🫶🥰
18 notes · View notes
yalnzardc · 7 months
Text
Eskiden beri dillerde dolanan manidar bir menkıbe vardır, amerika toplanmış açıklama yapacakmış vs vs dedikçe televizyondakiler hatırıma o geliyor.
Eski zamanların birinde çivi imal eden bir usta ile zavallı ustanın karısına göz koyan bir zalim vali varmış. Kadını elde etmek için ustayı ortadan kaldırmayı planlamış zalim vali ve olmayacak bir iş istemiş ondan. Demiş ki:
- Yarına kadar 300 askerim için kebkeb imâl edemezsen yarın kelleni uçururum.
(Kebkeb, pabuç çivisi yani.)
Hâlbuki bir günde en fazla 15 – 20 kebkeb yapılabilirmiş. Zavallı usta çaresiz, valinin kendisini öldürmek için bu emri verdiğini de anladığından, sabaha kadar ağlayıp dua etmiş.
Sabah olunca evinin kapısında valinin adamlarını görünce hepten ümidi kesilmiş vaziyette hanımı ile helalleşip kapıyı açmış.
Valinin adamları demişler ki: -Bu gece valimiz öldü; mismâr almaya geldik.
(Mismâr: Tabut çivisi)
Ve bir şair bu hadisedeki hikmeti şöyle şiirleştirmiş:
Kebkebi mismâra tebdîl eyleyen Perverdigâr
Lâne-i mürg-i garîbi kul yıkar Allah yapar
12 notes · View notes
aykoza · 1 year
Text
ya neden numara değişince fiyat artıyor benim ne suçum var benim hakkım değil mi güzel bi pabuç giymek
22 notes · View notes
huzunluyol · 8 months
Text
Dil dersen pabuç gibi.
18 notes · View notes
aynodndr · 2 months
Text
Tumblr media
Kanada'da mercimek yoktu, 1972 yılında üniversitelerinde mahsül üretim merkezi kurdular, mercimek araştırmalarına başladılar, hatta ürün çeşitliliği için Türkiye'den mercimek örneği aldılar.
Bizim çok da umrumuzda olmadığı için, bugün Kanada'dan mercimek ithal ediyoruz, mercimek ithalatımızın yüzde 80'i Kanada'dan.
Yoğurt… Biz icat ettik, adını biz koyduk, dünyanın hangi lisan konuşulan ülkesine giderseniz gidin, yoğurdun üzerinde Türkçe “yoğurt” yazar, gurbet ellerde marketleri dolaşırken, rafta akrabanı görmüş gibi olursun, sarılasın gelir.
Ama bizim çok da umrumuzda olmadığı için, durup dururken yoğurdumuzun standardı değiştirildi, AB'ye uyum ayağıyla protein oranı düşürüldü, yüzde 12 oranında yağsız kuru madde bulunması şartı tamamen kaldırıldı.
Geleneksel olarak sade tüketilen, kıvamlı, koyu Türk yoğurdu, cıvık hale getirildi. Böylece, Türk pazarında yer bulamayan, meyveli, cıvık Avrupa malı yoğurtlara yol açıldı. Çok kısa sürede çocuklarımızın yoğurt konusundaki damak zevki değişti.
İnek ithal ediyoruz, koyun ithal ediyoruz, çok da umrumuzda değil, aynı zamanda, uğurböceği ithal ediyoruz. Hani “uç uç böcecik annen sana terlik pabuç alacak” var ya, işte onu ithal ediyoruz. Tarımdaki zararlıları yok etmeye yarıyorlar. İthal tarım ilaçlarıyla bizim uğurböceklerinin neslini yok ettik, şimdi, tarımdaki zararlıları yok etsinler diye İspanyol uğurböceklerini ithal ediyoruz.
Süt ürünlerinde kullanmak için “bakteri” ithal ediyoruz. Çok da umrumuzda olmadığı için “yerli ve milli” bakterimiz yok mu birader diye düşünmüyoruz!
Fare ithal ediyoruz, laboratuvarlarda deney yapmak için memlekette fare bulamıyoruz iyi mi…
Memleketin adı Turkey, çok da umrumuzda olmadığı için hindi ithal ediyoruz.
Angola, Eritre, Kongo gibi Afrika'nın gelişmiş ülkelerinden (!) saman ithal ettiğimizi zaten biliyorsunuz…
Çok da umrumuzda olmadığı için solucan ithal ediyoruz.
İthal ettiğimiz solucanlarla gübre yapıyoruz. Çünkü sadece toprağın üstünü değil, toprağın altındaki yaşamı da kuruttuk. Elalemin solucanını ithal etmezsek, bu memlekette gübre bile üretemiyoruz.
Narenciye para etmiyor, dalında çürümeye bırakıyoruz, ağaçları söküyoruz. Çok da umrumuzda olmadığı için, ilaç ve çay üretimi için, portakal kabuğu, mandalina kabuğu, limon kabuğu ithal ediyoruz.
İskenderun demir çelik, Ruslar yaptı, parasını domatesle ödedik.
Seydişehir alüminyum, Ruslar yaptı, parasını portakalla ödedik.
Aliağa rafinerisi, Ruslar yaptı, parasını salatalıkla ödedik.
Oymapınar barajı, Ruslar yaptı, parasını mandalinayla ödedik.
Türk tekstilinin temeli, Nazilli Sümerbank basma fabrikası, Ruslar yaptı, bir lira bile vermedik, kabak biber greyfurtla ödedik.
Sebzemiz meyvemiz narenciyemiz işte bu kadar kıymetliydi.
Çok da umrumuzda olmadığı için, hem bu hayati tesislerimizi sattık savdık, peşkeş çektik, imha ettik, hem de sebzemizi meyvemizi artık “çöp” fiyatına bile ihraç edemez hale geldik.
Üç tarafımız denizlerle çevrili, iç denizimiz var, deniz büyüklüğünde göllerimiz var, çok da şeyimizde olmadığı için barbun Senegal'den geliyor, kalamar Hindistan'dan, ahtapot İspanya'dan, karides Endonezya'dan, midye Şili'den lagos Mısır'dan, kalkan Romanya'dan, uskumru Norveç'ten, sinarit Gana'dan, lüks otellerde yediğiniz kılıç şişler aslında Çin'den ithal köpek balığı…
Karadeniz'de 26 balığın neslini kuruttuk, Marmara'da 125 balığın neslini tükettik, tarlada çipura yetiştirmeye çalışıyoruz. Sardalya festivali düzenliyoruz ama, çok da umrumuzda olmadığı için sardalya Yunanistan'dan geliyor.
Çok da umrumuzda olmadığı için, 2002'den beri, toplam tarım alanımız 26 milyon hektardan 23 milyon hektara geriledi.
Ekilen tarım alanımız 18 milyon hektardan 15 milyon hektara geriledi.
Ayrıca, şu anda 4 milyon hektarlık alan, maddi imkansızlıklar nedeniyle ekilemiyor.
Hal böyleyken, Türk tarımının ocağına incir ağacı dikilirken ne yaptık biliyor musunuz?
Çok da umrumuzda olmadığı için Afrika'da tarla kiraladık .Bastık tiko parayı, Sudan'da 7 milyon 805 bin dönüm arazi kiraladık. Hem de 99 seneliğine kiraladı. Kim çalışacak bu arazide? Sudanlı köylüler çalışacak.Sudanlı köylüler bizim araziyi ekip biçecek, ürün yetiştirecek, ihraç edecek!
Kiraladığımız arazinin büyüklüğü, Sivas kadar… Kayseri, Eskişehir, Diyarbakır, Yozgat, Çorum ve Manisa'nın tarım arazisinden daha büyük.
Türkiye'nin kendi kendine yetebildiği tek ürünü “şeker pancarı” kalmıştı. Çok da umurumuzda olmadığı için mısır şurubuna yol verildi, şeker fabrikaları satıldı, çok da umrumuzda olmadığı için hem şeker pancarımız imha edildi, hem diyabette milletçe rekora gidiyoruz.
Boşnaklar için ağlıyoruz Sırp Kasabı'ndan kıyma ithal ediyoruz.
Son beş sene içinde 568 milyon kilo tohum ithal ettik.
Nereden ithal ediyoruz bu tohumu…
Türkiye'nin topraklarının yarısından fazlası tarım arazisi ama, Filistin için ağlayıp umrumuzda olmadığı için, topraklarının yarısından fazlası çöl olan İsrail'den tohum ithal ediyoruz.
Başka örnekler de vermek isterdim…
Çok da umrumuzda olmadığı için gerek görmüyorum...
Alıntı
3 notes · View notes
avalonunezgisi · 2 months
Text
kırmızı rugan pabuç almam lazım imiş
2 notes · View notes
dreamsroad · 1 year
Text
Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip, Taklalar mı atmalıyım?
İstemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli? İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret! Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli? Eleştiriden mi çekinmeli?
“Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?
İstemem! İstemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek…
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
İstemem! Eksik olsun! İstemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek… Tek başına… Özgür olmak… Dünyaya kendi gözlerinle bakmak… Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak… Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak… Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek, İsteyince Ay’a bile gidebilmek. Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek. Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var? – Dök içindeki öfkeyi dostum. Ama saklama benden seni sevmediğini. – Sus… ”
9 notes · View notes
buffy-buffy · 10 months
Text
Her hareketinize laf edilince diliniz pabuç kadar olabiliyor bence sıkıntı bende değil
13 notes · View notes
kagittankayik · 1 year
Text
Akp önce muhafazakar sekuler takılıp yarı liberal ve bir kısım solcuları kandırdı. Avrupa Birliği ayağına ikinci seçimini kazandı. Solcu kültür bakanı Ertuğrul Günayi yaptı oradan çıktı. Fetoculari yanına çekti. Yetmez ama evet kazandı. Ülkenin değerlerini satıp üstüne derviş modeli ile yürüdü.
E muhtıra muhabbeti, seçilemeyen cumhurbaşkanlığı ile oyunu arttırdı. MHP, CHP bir yandan muhalefet bir yandan yancilik yaptı. Bahçeli hep yetek lastik gibi can suyu verdi. Döndü çözüm süreci dedi neler neler gaad edildi. İlk defa tek başına iktidar olamazken. Önce polisler öldü , askerler öldü onlarca şehit oldu. Verin başkanlığı kaos bitsin dedi seçimi kazandı . Kendi beslediği feto darbe yaptı yine yüzlerce insan şehit oldu hiç bir şey yok gibi iktidar oldu. Türklük için demediği kalmadı döndü en büyük milliyetçi oldu. Bahçeli neler neler dedi koltuk gidecek diye R yaptı Ekmek için Ekmeleddine dedi %38 aldırdı ölü haliyle zorlamayla bu defa Kürtler doğuda oy verdi akp ( kimse PKK demedi) yetmez ama evet ile yol aldirdi kimse bir şey demedi işlerine geldi. Her tur da bir tarafı kandırdı kimse de çıt yok. Yandaşı milyarlarca dolar vurgun yaptı. Etrafındaki hizmetçisi, şoförü milyonluk oldu. Bunca vurgun, hırsızlığa yine kazandı yine kazandı. Bütün siyasi hayatı ABD gidip parti kuran icabet ile var olan yetiştirilmiş. Ortadoğu temsilcisi herkesi bir tur bindirdi otobüse öteki turda işe yaramazı indirdi. Gerçeği görmek istemeyen görmemeye devam etti. İlk kurulduğunda %35 alanin%20 oy vermezken yine o parti sağı solu uyutup 51, 52 aldı. Ülke yönetmek için biraz yalan biraz da vurguncu tayfa olmak lazim. Her ne kadar şehirlesmis olsa da köylü zihin ürünü iç Anadolu ve Karadeniz buna en net örnek. Bu adam yokken neyimiz vardı diyerek aldığı bir evi arabayı lütuf görüp gönül rahatlığıyla oy verebiliyor. Oysa o adamın sadece yüzüğü vardı. Şimdiki serveti senin şehrini satın alır. Heyt, melese milliyetçilikse bu adam senin karşında yetmez ama evet ile karşında olup ileri süreçte pabuç pahalı diye seni yanına cekebiliyor. Ekonomiyi kafasına göre takılıp batirabiliyor. Ekonomi böyle iken sorumlusu belli iken zamlari CHP zihniyeti yaptı diyen gerizekalılar varken. Atatürke küfreden bir zihniyete karşı onları HDP destekliyor diye akp bile olmayıp akp fanatiği olanlar sağ olsun. Din, milliyet diye diye sıfır vaat ve kültürel birikimle yine kazandılar. Yancı olmaya devam edin. Siz trenden inince bir tur da diğerleri biner. Ahlaki hırsızlık varken. Vatan zaten çok vatan ya bundan sonra da vatan olur. Bu Saltanat bir gün bitecek ama çok da kötü bitecek. Siz akp tarafından öpülmeyi seviyorsunuz diye biz de akp li olacak değiliz.
13 notes · View notes
kevkebus-subh · 11 months
Text
Mahir İz'e sorulmuş kuvvetli hafızanın formülü. Demiş ki: "Evlâdım, biz Osmanlı mektebindeydik, bize ilk gün yolda yürüme kaidesini öğrettiler." Yolda yürüme kaidesi de 'pabuç ucu' kaidesi imiş: "Nazar ber kadem"
12 notes · View notes
izahtanvareste · 7 months
Text
"birdenbire bir ayna;
"arayıp da üzme," dedi "boş yere kendini, yorma her an devrilecek gibi duran bir incir ağacından hallice yüreğini."
yırtık bir pabuç gibi geçirdim canıma etimi kurumuş bir incir ağacını öpüp durdum günü gelince beni bir hamlede kökümden sökecek bu dünya için boşuna yoruldum”
4 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Eczanede ilaç yok, kasada para yok, EYT liye ekmek yok ama ağızlarda laf çok… hani eskiler derledi ya pabuç kadar dili var İşte o hesap
8 notes · View notes