Tumgik
#materpiscis
i-draws-dinosaurs · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Prehistoric Reef Cam Footage: Field Notes
A series of Horizontal Baited Remote Underwater Video Stations (H-BRUVS) were lowered into the sea over the Late Devonian Canning Basin reef system, in what is now the Kimberley region of Western Australia. The purpose of this research study was to understand grouping and trophic interactions within the Canning Basin Biota. Screenshots of the footage from the third camera (file name HBRUVS_Cann_03.mp4) are shown here to present some select interactions observed during the day's recording session. The BRUVS was baited with chopped Bothriolepis.
Slide 1: After being lowered into the water at 10am, the bait bag draws a small group of Mimipiscis toombsi that begin to feed on the bait. Placoderms Rolfosteus canningensis and Camuropiscis laidlawi are observed swimming among the stromatoporoid corals, seeming disinterested in the bait bag. Acuticryphops trilobites are visible on the seafloor and ammonites (likely Ponticeras sp.) swim slowly suspended in the water column.
Slide 2: The bait bag has drawn a larger group of Mimipiscis, the gathering has been disrupted by the presence of Mcnamaraspis kaprios. The placoderm is larger and has a stronger bite than the Mimipiscis, and claims feeding privileges while they keep their distance. Materpiscis attenboroughi is briefly visible in the lower left of the frame, and slowly drifted along the sand before disappearing off frame. One Rolfosteus individual continues to swim around the stromatoporoids.
Slide 3: The feeding session is interrupted by a large Eastmanosteus calliaspis as it attacks the bait bag, startling the Mimipiscis and Mcnamaraspis into fleeing. This was the only Eastmanosteus individual observed in the week since beginning video surveys, and their usual habitat is still unknown. A dramatic and exciting encounter for the team upon rewatching today's footage.
Slide 4: This slide is indicative of the rest of the footage until the thirds BRUVS was recovered at 17:00. With the bait bag torn off by the Eastmanosteus, no further fish were drawn to the camera and activity in the area was limited. This slide does, however, show a rare sighting of the predatory Onychodus jandemarrai toward the background, likely hunting. Materpiscis is visible sheltered at the base of the reef, and the small saltwater lungfish Rhinodipterus kimberleyensis can also be seen.
Field notes for future reference:
- Use heavier weights on the BRUVS to prevent motion
- Investigate use of a metal cage or canister instead of the net bag, as the bag is evidently not strong enough to withstand an attack by the largest predators of the area
2K notes · View notes
sliceofdyke · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
reconstructions of extinct placodermi by now-deleted user @/Entelognathus on wikipedia!
(in order: Dunkleosteus, Wufengshania, Kujdanowiaspis // Titanichthys, Coccosteus // Entelognathus, Groenlandaspis, Cartieraspis // Mcnamaraspis, Ailuracantha, Brindabellaspis // Materpiscis, Lunaspis // Bulongosteus, Dicksonosteus, Eastmanosteus)
82 notes · View notes
rave-lord-nito · 3 years
Video
The DEVOnian
Inspired by this post by @biologymemes Image sources under the cut:
In order of appearance:
Global Paleogegraphy during the Late Devonian by Wayne Ranney (article: The Antler Orogeny and the First Suspect Terrane: Middle Devonian to Late Pennsylvanian: Ca. 400–300 Ma )
Drepanaspis by Nobu Tamura
Bothriolepis by Nobu Tamura
Dunkleosteus by Dmitry Bogdanov
Cladoselache by Nobu Tamura
Ischnacanthus by Nobu Tamura
Xenacanthus by Nobu Tamura
Astrastis by Stanton F. Fink (Apokryltaros)
Pteraspis by Stanton F. Fink (Apokryltaros)
Hemicyclaspis by Nobu Tamura
Actinolepis by Stanton F. Fink (Apokryltaros) 
Materpiscis by Entelognathus
Lunaspis by Stanton F. Fink (Apokryltaros) 
Heterosteus by Dmitry Bogdanov
Titanichthys by Dmitry Bogdanov
Doryaspis by Nobu Tamura
Coccosteus by Nobu Tamura
Tiaraspis by Stanton F. Fink (Apokryltaros) 
Dipterus by Nobu Tamura
Eusthenopteron by Nobu Tamura
Panderichthys by Nobu Tamura
Tiktaalik by Zina Deretsky
Elginerpeton by Nobu Tamura
Acanthostega by Nobu Tamura
Ichthyostega by Nobu Tamura
146 notes · View notes
e-pifiz · 7 years
Text
Cinsiyetlerin Evrimi
Cinsiyetlerin evrimi, eşeyli üremenin evrimi ile paralellik gösterir.  Bu yüzden, eşeyli üremenin avantajları, cinsiyetlerin evrimine katkı sağlamıştır.
Eşeyli üremenin evrimini kavrayarak, cinsiyetlerin evrimini anlamamız kolaylaşır.Her üremenin kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Kısaca değinecek olursak; amitoz bölünme, basitçe herhangi bir döngüden geçmeden, hızlı bir şekilde genetik materyalin önce, sonrasında da hızla sitoplazmanın (hücre sıvısı) bölünmesiyle oluşan bölünme tipi günümüzde halen prokaryotlarda aktif olarak kullanılmaktadır. Sanılanın aksine, bakteriler ve arkeler mitoz bölünme ile değil, amitoz bölünme ile ürerler.
Tumblr media
Daha sonra, amitoz bölünmenin özelleşmesi ile mitoz bölünme dediğimiz yöntem evrimleşmiştir.
Prokaryot (zarla çevrili bir çekirdeği ve zarlı organelleri olmayan “ilkel” yapılı hücre tipi) canlıların evriminde bir basamak olarak ayrılan ve sonradan çeşitlenen ilkin ökaryotlar (çekirdek zarına ve zarlı organellere sahip, "gelişmiş" hücre tipi), genetik materyal konusunda da prokaryotlara göre bir adım öteye gitmişlerdir. Ökaryotların DNA yapısı, çekirdek zarı gibi koruyucu bir unsurun evrimleşmesiyle birlikte çok daha büyük ve rahat bir şekilde üretilebilmeye başlamıştır. Bu da, dairesel ve sıkışık DNA yapısı yerine, doğrusal ve düzgünce paketlenmiş bir DNA yapısının evrimleşebilmesine izin vermiştir.
DNA'nın bu şekilde karmaşıklaşması, daha fazla bilginin depo edilmesini sağlasa da, bölünme sırasında bilgilerin çoğalmasına olanak vermiyordu. Bu yüzden, amitoz bölünme gibi ilkin bir bölünme, bu göreceli olarak karmaşık DNA yapısının tam olarak kopyalanıp, iki tarafa eşit olarak bölünmesini ve bu sırada aynı zamanda hücre bölünmesinin genelinin kontrol edilebilmesi için yeterli değildir. İşte bu sebeple, mitoz bölünme evrimleşmiştir.
Mitoz bölünme, amitoz bölünmenin daha kontrollü bir versiyonudur. Mitoz bölünme kısaca; Interfaz, Profaz, Metafaz, Anafaz ve Telofaz evreleri sonucunda gelen Sitokinez (sitoplazmik bölünme; telofazdan farklı bir evredir!) sonrasında DNA öncelikle iki katına çıkarılır, sonrasında ise bölünmeyle birlikte ikiye bölünür ve birbirinin mutasyonların etkisi hariç tamamen eşi iki hücre üretilmiş olur. Bu yöntem ile hücreler çok hızlı bir şekilde sayılarını arttırabilirler ama bu çoğalma her zaman birbirini eşi hücreler üretir ki bu, az sonra değineceğimiz sebeplerle riskli bir üremedir.
Tumblr media
Mitozun avantajları olsa da ata birey ile tıpatıp aynı genlere sahip olmak göründüğü kadar iyi bir seçenek değildir. İşte çeşitliliğin hayati ve eşeysel önemi, bir grup canlı üzerinde seçilim baskısı yaratmıştır. Bunun sonucunda da, nesiller boyunca süren seçilim sonucunda eşeyli üreme evrimleşebilmiştir. Eşeyli üremenin de getirdiği riskleri ve mitoza göre eksileri var elbette ama doğaya karşı daha avantajlı olduğu ve üstün geldiği için canlılar üzerinde etkisini sürdürmeyi başarmıştır.
Eşeyli üreme ya da mayoz, mitozdan biraz daha farklı bir süreçtir. Aslında bakıldığında, arka arkaya iki mitoz gibi gözükebilir; sadece kromozomların dağılımı ve çoğaltılması kademeleri farklıdır. Mayozda öncelikle her bir kromozom eşlenerek homolog kromozomlar üretilir, sonrasında mitoza oldukça benzeyen hücre bölünmesiyle öncelikle homolog kromozomlar farklı iki hücreye ayrılır, sonra yine mitoza oldukça benzeyen ikinci bir bölünmeyle kardeş kromatitler birbirinden ayrılarak toplamda 4 farklı hücreye dağılır. Böylece tek bir hücreden, 4 yeni hücre üretilebilmiş olur. Ana hücrede iki set kromozom bulunmaktayken, yavru hücrelerde birer set kromozom bulunur. Daha sonra bu bir set kromozom ile, karşı cinsten gelen bir set kromozom döllenme sayesinde birleşerek, iki set kromozomdan oluşan (tıpkı ana/baba hücreler gibi) bir canlı oluşturulur. 
Tumblr media
Eşeyli Üreme'nin evriminde araştırılmakta olan üç ana kuram bulunmaktadır. Ben sadece, bilim camiasında daha muhtemel olan görüş olan Mitozdan Evrimleşen Mayoza değineceğim (araştırmak isteyenler için diğer ikisi; transformasyon ve paralel evrimleşmedir) . Bu kurama göre, anlaşılacağı üzere, öncelikle mitoz, amitoz gibi bir süreçten evrimleşmiş, sonrasında ise mayoz, mitotik bölünmeden evrimleşmiştir. 
Günümüzde mayoz ile üreyen canlılar, aynı zamanda mitoza da bağımlıdırlar. Çünkü mitoz, çok etkili bir üreme, en azından çoğalma sistemidir. Dolayısıyla doğa, ikisi arasında bir denge kurmuş ve ökaryotik canlıların birine mahkum olmaya zorlamamıştır. Kısaca ikisini dengeli bir şekilde kullanabilen canlılar doğada avantajlı konuma geçmişler ve çoğalmışlardır. Günümüzdeki ökaryotik canlıların çoğunda eşeysel üreme mekanizması mayozdur; ancak vücut hücreleri mitoz ile çoğalır. Yani bir ökaryotik bir hayvan türü olarak insanı ele alacak olursak, üreme organlarında mayoz ile üreme hücreleri üretilirken, geriye kalan bütün hücreleri mitoz ile üreyerek çoğalır.
İlk cinsel organlar ne zaman ve hangi canlıda evrimleşmiştir?
İlk cinsel organların iki farklı organizmada evrimleşmiş olabileceği düşünülmektedir:
Funisia dorothea: 565 milyon yıl kadar önce yaşamış olan bu tübüler omurgasızların ilk cinsel organları evrimleştiren canlılar olduğu düşünülmektedir.
Tumblr media
Günümüz süngerleri ve resiflerinin ataları olan bu canlılar (süngerler, hayvanlar alemindendir). F. dorothea canlısında, ilk defa spermleri ve yumurtaları barındıran organların geliştiği düşünülmektedir. Çünkü bu hayvandan önceki hayvanlarda böyle özelleşmiş yapılar bulunmuyordu.
Ancak University of California'dan bazı bilim adamları, bu canlıların eşeyli olarak ürediklerinin kesin olduğunu, ancak özelleşmiş üreme organları bulunduğu konusunda şüpheleri olduğunu söylemektedirler.
 Materpiscis sp.: Bir tür balık olan bu hayvanın ilk defa cinsel organlar geliştirdiği düşünülmektedir. Bu hayvan, ilk defa eşeyli üremeyi yaklaşık 410 ila 400 milyon yıl önce evrimleştirdiği düşünülmektedir.
Tumblr media
Çene gelişimini beslenmeye değil, çiftleşmeye bağlayan Los Angeles Doğa Tarihi Müzesi bilim adamları, pek çok köpek balığında çenenin ve dişlerin, dişiyi sabit tutmaya yaradığını belirtmektedirler. Bilim adamları, kalça kemiklerinin özelleşmesi sonucu cinsel organların geliştiğini düşünmektedir.
 Ayrıca, böyle özel organların gelişmesinin sebebi şudur: Deniz, son derece kaotiktir ve pek çok balık batmamak üzere sürekli yüzmek zorundadır. Bu da, spermler ile yumurtaların buluşma şansını düşürmektedir. Bu sebeple ilk defa bu balıklar, kanca benzeri yapılar geliştirerek, dişilerin yumurta keselerine tutunmaya çalışmışlardır. Milyonlarca yıllık evrim sonucu, dişilerin de yumurtalarına giden çukurluk genişleyerek dişi cinsel organının oluşturmuştur. Yani cinsel organların evrimleşme sebebi, sperm ile yumurtanın daha kısıtlı bir ortamda, daha yüksek verimle birleşebilmesidir.
Gelelim asıl konumuza, mitozdan mayozun evrimleşmeye başlamasıyla birlikte, cinsiyetler de evrimleşmeye başlamıştır. Burada, bir nevi karşılıklı evrim söz konusudur; zira cinsiyetler oluşup birbirlerinden farklılaştıkça, bu özelliklerin yavrulara düzgün bir şekilde aktarılabilmesi için yöntemlerin de evrimleşmesi gerekmiştir. Mayozun evrimleşme sebebi, avantajlarının yanısıra cinsiyetlere sahip olmanın kattığı avantajların gelecek nesillere aktarılabilmesidir de.
Cinsiyetlerin evrimleşmesinde ana sebebinin, tür içerisindeki adaptasyon avantajının arttırılması ve iş bölümünün sağlanması olduğu düşünülmektedir. Zira günümüzde dahi, cinsiyetlerin evrimsel süreç içerisindeki başarıları ebeveyn katkısı denen bir olgu dahilinde incelenir. Yavru veren  cinsiyetlerin, gelecek nesillere kattıkları, onların evrimsel avantajlarına etki etmektedir. Örneğin yavrularına çoğunlukla emek harcayan taraf eğer ki dişilerse, cinsel seçilimde "tercihte bulunan" taraf da genellikle dişiler olmaktadır. Tercih yapmak, seçilen tarafta olup karşı tarafa kendini beğendirmeye nazaran daha kolay bir iştir. Dişiler, yavru bakımı ve üretimi için harcadıkları ekstra enerjiye karşı, evrimsel ekonomi dahilinde erkekleri seçici konuma gelmişlerdir. Elbette, buna karşılık erkeklerin de doğada genellikle birden fazla dişiyle çiftleştiği, dolayısıyla genlerini daha fazla aktarabildiği görülür. Yani doğa, türleri, hangi cinsiyetten olursanız olun, kendi genlerinizi aktarma (daha fazla üreme) veya aktardıklarınızın başarısını arttırma (yavruları koruyup kollama) yöntemlerini geliştirmek zorunda bırakmıştır. Bu durumda, insanlar arasında tipik bir mit olarak gelişen "karşılıksız sevgi" kavramı da asılsız olmaktadır. Zira hiçbir sevgi, hele ki ebeveynlerin yavrularına besledikleri sevgi (veya sevgi olmasa da koruma içgüdüsü) karşılıksız değildir. Dolaylı olarak, kendilerine benzeyen genlerin korunması amacı güdülmektedir (bkz: Akraba Seçilimi). Ancak insanlar bunu "yüce sevgi" olarak lanse etmişlerdir. Elbette hiçbir ebeveyn bu koruma ve kollamayı karşılıklı olarak yaptığını fark etmemektedir. Ancak gerçekleri bilirken, bunlara sonradan yakıştırılan kılıflara bağlı kalmak da doğru olmayacaktır. Yüksek zeka düzeyinde olan bir birey, bu gerçeklerin sevginin değerini azaltmadığını, sadece nedenini açıkladığını algılayacaktır.,
Nasıl oldu da, evrimsel süreç bu cinsiyetleri türler içerisinde ikiye bölmeyi başardı? Eğer ki türler aynı koşulların etkisi altındaysa, nasıl oldu da iki farklı cinsiyet evrimleşebildi?
Bilim insanları, öncelikle türün genelinde, kromozomlardaki evrime paralel olarak, cinsiyetlerin tüm bireyler üzerinde oluşmuş olduğunu düşünüyorlardı. Bunun anlamı oldukça açıktır: cinsiyetsiz türlerden, cinsiyetli türlere geçişte, bir ara geçiş yaşandı: hermafroditizm (çift cinsiyetlilik). Evrimsel süreçte, her ne kadar mayoz ökaryotik tek hücrelilerde evrimleştiyse de, çok hücrelilere kadar cinsiyetler arasındaki farklılık oluşmamış olmalıydı. Dolayısıyla mayozun evrimleşmesinden yaklaşık 800 milyon yıl boyunca, ortada cinsiyetlere dair pek de bir iz bulunmuyordu. Ancak mayozun uzun vadede hazırladığı temeller, çok hücrelilerin yükselişiyle birlikte, hermafrodit bir dönemden geçmiş olabilir. Dolayısıyla, özellikle çenesiz balıklarla başlayan süreçte, omurgalıların yükselişi sırasında bir dönem, türler hermafrodit olarak bulunmuş olabilirler. Sonrasında, bireylerin yaşadıkları koşulların etkisi altında, hermafroditizmden, tek cinsiyetliliğe doğru bir seçilim baskısı oluşmuş olabilir. Bu şekildeki bir geçiş, cinsiyetsiz bir popülasyondan doğrudan cinsiyetli bir popülasyonun evriminden çok daha mantıklıdır.
Yapılan araştırmalar ve deneylerle de hermafroditizmden tek cinsiyetliliğe geçişin, evrimin olabileceği görülmüştür.
Günümüzde yapılan başka araştırmalar, esasında canlılığın kökenlerinin –büyük olasılıkla- dişiye yakın olan tek bir cinsiyete dayandığına dair fikirler vermektedir. Zira bazı sürüngenlerde ve tek hücreli ökaryotik canlılarda gözlediğimiz üzere, kimi zaman türler sadece dişilerden oluşabilmektedir ve partenogenez adı verilen bir yöntemle, erkeklere gerek kalmadan üreme gerçekleştirilebilmektedir. Esasında bu yöntem sebebiyle çeşitlilik azalsa da, cinsel birleşmenin aşırı masraflı olmasından kaynaklı sorunların önüne geçilebilmektedir. Üstelik, eğer ki türün devamlılığı riske atılacak olursa, çevresel değişimlere tepki olarak erkeklerin üretilmesini sağlayacak hormonlar salgılanabilmekte ve böylece erkekler de popülasyon içerisinde geçici olarak üretilebilmektedir. Tehlike geçtikten sonra bu hormonlar azaltmakta, ta ki bir defa daha popülasyon risk altına girene kadar erkekler üretilmemektedir. İnsanda bile embriyolojik dönemin 6. haftasına kadar, erkek-dişi fark etmeksizin her bireyin vücut planı, dişi oluşacakmış gibi ilerlediği, ancak 6. haftadan sonra salgılanan cinsiyet hormonlarına bağlı olarak erkeklerin farklılaştığı düşünülürse, bizim kökenlerimizin de diğer tüm canlılarla ortak olduğu daha net anlaşılacaktır.
İşte tüm bunlar, bizlere cinsiyetler hakkında çok önemli bilgiler sunmaktadır. Günümüzde, özellikle psikologlar ve cinsellik araştırmacıları, "erkek" ve "dişi"den daha farklı cinsiyetlerin de olduğu konusunda bulgulara ulaşmışlardır. Örneğin mantarların bazı türlerinde 20.000 ila 36.000 arasında farklı cinsiyet bulunmaktadır. Ayrıca "cinsiyetsizlik" ve "eşcinsellik" de, popülasyon içerisindeki normal çeşitlilik dahilinde görülmektedir. Bu sebeple, cinsiyetlerin evriminin ve çeşitlenmesinin anlaşılması, toplumun değer yargılarının düzeltilmesi ve gerçeğe bir adım daha yaklaşılması konusunda önem arz etmektedir.
İyi günler ^-^
79 notes · View notes
blackbearmagic · 7 years
Note
Maybe kind of funny but I just came across your "terms" page and I'm really excited to have learned about some awesome prehistoric guys! Super cool science. Do you have any others I can have fun learning about? It's a whole world I've never really learned about.
One of my favorite ways to learn about new prehistoric creatures is to hop onto Wikipedia, type in the name of one that I already know, go to its article, and look for more links to click. 
If it has a column with its taxonomic classification and parts of it also have pages, I’ll check out if there are others in its Genus or learn more about its Family. 
If there’s a portal at the bottom with related species, I’ll peruse that and look for names that stand out to me.
If there’s a specific fossil formation mentioned and it has its own article, I’ll go to that page and see if any other species are mentioned there.
Here’s a couple fun-sounding names to get you started!
Sarsosuchus
Thrinaxodon
Brontotheriidae
Anatotitan
Materpiscis
Acanthostega
Opabinia
Have fun!
6 notes · View notes
electrasea · 6 years
Photo
Tumblr media
Your Weekly Attenborough: Materpiscis attenboroughi
0 notes