Tumgik
#kestiremiyorsun hiçbir şeyi
hypnogaja · 1 year
Text
huzurlu bi yaşam istiyorum ama huzurun benim için bi değeri olması için huzursuzluğu da tatmam gerekiyor. of elimdeki yaşamla ne yapmalıyım?
6 notes · View notes
griveturuncu · 5 years
Photo
Tumblr media
Image: David Altmejd
Georges Perec - Uyuyan Adam
“Sana bugüne kadar güç veren -öyle sanıyordun, öyle sanıyorsun-, yüreğini ısıtan şey, varoluş duygun, neredeyse önemli olduğun duygusu, dünyaya bağlanma, dünyada kalma duygusu eksikliğini hissettirmeye başlıyor.”
---
“Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin.”
---
“ Yaşamanın, harekete geçmenin, bir şey yapmanın pek sana göre olmadığını hissediyorsun; sadece sürüp gitmek istiyorsun, sadece bekleyişi ve unutuşu istiyorsun. Modern yaşam bu tür eğilimleri genelde pek hoş karşılamaz. Çevrende her zaman eyleme, büyük tasarılara, coşkuya ayrıcalık tanındığını gördün: öne atılan adam, gözlerini ufka dikmiş adam, dimdik ileriye bakan adam. Pırıl pırıl bakış, kararlı çene, kendinden emin yürüyüş, karın içeride. Kararlılık, girişkenlik, ses getiren hareket ve zafer, son derece örnek bir yaşamın son derece berrak yolunu gösterir, yaşam mücadelesinin pek saygıdeğer resimlerini çizerler. ”
---
“Ama senin özürlere, pişmanlıklara, nostaljilere ihtiyacın yok. Sen hiçbir şeyi dışlamıyor, hiçbir şeyi reddetmiyorsun. İlerlemekten vazgeçtin, ama zaten ilerlemiyordun ki, yeniden yola çıkmıyorsun, vardın sen, daha uzağa gidip de ne yapacağını kestiremiyorsun: ”
---
“Ne bir şeylerin ardında koşma, ne kendini koruma, ne de saldırma isteği duyuyorsun.”
---
“aksine, bunun bir değişim olmadığı, hiçbir şeyin değişmediği, -bunu ancak bugün bilsen de- öteden beri böyle olduğun duygusu, o belirsiz ve ezici duygu; çatlak aynadaki bu yüz senin yeni yüzün değil, maskeler düştü sadece, odanın sıcaklığı onları eritti”
---
“Sen bulanık bir gölgeden, sert bir kayıtsızlık çekirdeğinden, bakışlardan kaçan nötr bir bakıştan başka bir şey değilsin.”
---
“Bir köpek karşısında yansız kalamazsın, bir insanın karşısında da öyle. Oysa bir ağaçla hiçbir zaman diyaloğa girmezsin. Bir köpekle karşı karşıya yaşayamazsın, çünkü köpek, her an, senden onu yaşatmanı, beslemeni, okşamanı, ona uygun bir insan olmanı, efendisi olmanı, onu anında yere yatıracak o köpek ismini gürleyen Tanrı olmanı isteyecektir. Oysa ağaç senden bir şey istemez. KöpekIerin Tanrısı, kedilerin Tanrısı, yoksulların Tanrısı olabilirsin, elinde bir tasma, biraz ciğer, biraz servet olması bunun için yeterlidir, ama asla bir ağacın efendisi olmayacaksın. Kendin de bir ağaç olmayı istemekten başka bir şey yapamayacaksın.”
---
“Gözlerin karanlıkta fal taşı gibi açık, elin dar sedirin ayak tarafında bir küllük, bir kutu kibrit, son bir sigara aranırken, mutsuzluğunun büyüklüğünü sakin sakin ölçtüğün saattir bu.”
---
“İnsan ne harikulade bir buluş! Isınsın diye ellerine, soğusun diye de çorbasına üfleyebilir. Çok tiksindirmiyorsa bir kınkanatlıyı başparmağıyla işaret parmağı arasında hafifçe tutabilir.”
---
“Geçmiş çağlardaki atalarından, zanaatçilerden hiçbiri ne bugün ne de başka zaman eşlik edecek sana. Yalnızlığın bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın bir şey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin. ”
---
“Eğer çirkin olsaydın, belki çirkinliğin gözalıcı olurdu, oysa çirkin bile değilsin, ne kambursun, ne kekeme, ne çolak, ne de kötürüm, topal bile değilsin.
Hiçbir uğursuzluk dolaşmıyor başında. Bir ucubesin belki, ama bir cehennem ucubesi değil. Kıvranmaya, ulumaya ihtiyacın yok. Hiçbir sınama beklemiyor seni, hiçbir Sisyphos kayası, hiçbir kupa hemen elinden alınmak üzere sana sunulmayacak, hiçbir karga göz yuvarlarına göz dikmedi, hiçbir akbaba sabah, öğle ve akşam gelip senin karaciğerini didiklemek gibi sıkıcı ve tatsız bir işi başına almayı düşünmedi. Yargıçlarının önünde af dileyerek, merhamet dilenerek sürünmek zorunda değilsin. Kimse seni mahkûm etmiyor, suç da işlemedin. Kimse sana bakışlarını derhal iğrenerek çevirmek üzere bakmıyor.
Her şeyi gözetip kollayan zaman, sana rağmen çözümü açıkladı. Cevabı bilen zaman akmaya devam etti. Yine böyle bir günde, biraz daha önce, biraz daha sonra, her şey yeniden başlıyor, her şey başlıyor, her şey devam ediyor.
Georges Perec. “Uyuyan Adam.”
0 notes
tunaus · 7 years
Text
Bilmem. İnsan sevmemeli, başkasının parmak izleri olan insanı sevmemeli.
 Böyle bir acıyı hiçbir zaman hak etmiyoruz. Ağlamayı hak eden kaç insan var dünyada? Neden bunlar biziz? Onlar için ağlamak güzel, tamam ama… ama böyle olmaması lazım. Nerede hata yapıyoruz ‘lan biz? Dört kolla sarılmaya çalışırken birilerine, o birileri hep tekmeledi bizi… sokak hayvanları gibi tekmelediler bizi.
Usanmadık biz, bizden de adam olmadı. Sevdik, nesi kötü bunun?
Geceler de gittikçe uzuyor, geçsin diyorsun ve uyuyorsun. Kaç saat dönüyorsun yatağın içinde lakin yine de uyuyamıyorsun. Kalkıyorsun, soğuk bir duş alıp kendine gelmek istiyorsun. Tenine değiyor soğuk su, değdiği gibi yakıyor tenini, kavlıyor tenin. Soğuk su yakıyor seni. Cehennem azabı gibi ama sevgi bu, özlem bu… bolca gözyaşı bu.
Sessizce ağlıyoruz içimize, kimsenin farkında olmuyor. Çığlıklarla ağladığımız geceler, onun rüyasına parmak izi bile değil. Dedim ya, ‘’…başkasının parmak izleri olan…’’. Onun her şeyi olmak isterken, kalakalıyorsun ortada. O an yıkılıyor zaten dünya başına. Etrafındaki yemyeşil orman, yanıyor birdenbire, kor bir kırmızı, ardından gölgeden de kara bir kalıntı. Belki de ondan dahi kara bir ruh. Bir anda her şey kayboluyor, gidiyor. Sen bununla kalıyorsun… ağlayarak kalıyorsun, geçmiyor.
Bir sigara yakıyorsun, bekliyorsun çünkü. ‘’Ulan, gelir.’’ gelmiyor. Sen bekliyorsun yine de. Fıtratımız bu, hiçbir şeye gidemiyoruz, dünyanın kötülüğü bizi sabitledi olduğumuz yere. Nereye koyarlarsa bizi, biz orada kalakalıyoruz. Elimizden tutan kimse yok ki zaten. Nereye gidiyorsun?
Bizim sokak hayvanlarından farkımız yok. Sevgi bulduğumuz yere koyuyoruz kalbimizi… eh, gidiyorlar. Bekliyoruz yıllarca ayrıldığı yerde. Ne bir parça ekmek, ne de bir yudum su istiyoruz. Kendimizi buna şartlandırmışız, ‘’O olsun, bana bir şey lazım değil.’’ O yok.
Şarkılar da karşı tarafa geçmiş, gözümüzü yaşartmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlar. Sanki yetmiyormuş gibi bir de onlar başlıyor. Saatin kaç olduğuna bakmıyorlar. Sen bir bakıyorsun, süzülüyor gözünden yaşlar, yanaklarından boynuna doğru. Sabitleniyorsun, tüm şaşkınlığınla. Ne yapacağını kestiremiyorsun.
İçini çekmekten, için paslaşmaya başlıyor ardından da. Bekliyorsun yine de… ‘’Gelir ulan’’. Gelir. Gel. Tüm dualarımla, gel. Sussun artık ateşin kıvılcımları. Sussun, susun. Sus, lütfen. Sen de yanma gitgide.
 Bekliyorum ben, kim ölmüş beklerken? Biraz daha üzülürüm, n’olacak?
2 notes · View notes