Tumgik
#kaskatı
hayvansitesi · 1 year
Text
New Post has been published on Hayvansitesi.com
Su kaplumbağaları, uzun ömürleri ve sahip oldukları olağanüstü pasif savunma ve adaptasyon güçleri ile tanınırlar. Sert kabukları, zorlu koşullara karşı doğal bir kalkan görevi görerek yaralanmalardan ve elementlere maruz kalmalarından kurtulmalarını sağlar. Ancak bu sert dış kaplamalar, esaret altında ölmelerini engellemeye yetmeyebilir. Mümkün olan en iyi bakımı sağlamaya çalışın, kaplumbağanızın çevresine yenik düşmeye kararlı göründüğü […] Su kaplumbağası ölüm belirtileri
0 notes
huzur-un · 8 months
Text
Hangi mevsimdeyiz böyle
Paletimde renkler kaskatı
Oysa durmadan boyamalıyım hiç durmadan
Renklerini yitirmiş hayatı.
Mevsimlerden keder mi söyle
Dinle! ruhumun yatışmasını bekleyemem,
Gitmeliyim ve giderken
Bakmamalıyım gözlerine hayat denen fakirin.
Su içtiğim ellerden
Bana bir pişmanlık gelsin istemem.
Dinle! hatırladıkça üzüyor beni
Geri çekilirken yaktığım rüyâ
Mevsimlerden keder mi söyle,
Ne giysem yakışmıyor uçurumlardan başka
Dağıtamıyor hiçbir güneş ruhumdaki sisi
Ve ben hâlâ yarın güzeldir diyorum
Kalmasa da albenisi.
İbrahim TENEKECİ
258 notes · View notes
raskolsikkov · 2 months
Text
beni öldürmeyen o şey, kaskatı bir duvar kadar hissizleştirdi
86 notes · View notes
younotfeel · 1 year
Text
“Son kaybın ağırlığıyla kaskatı kesildim, insana dair hiç bir şey kalmadı içimde .Öyle derin duyguları olan biriydim ki, şimdiyse içim kurak.”
445 notes · View notes
kotukarma · 9 months
Text
Tumblr media
Şimdi bir sabaha mutlu uyanmak kadar şaşırtıcı olurdu bana inanman.
İçimde bir katil, birkaç duygunun ölümünden sorumlu tutar beni.
Birkaç yıldızın kayışına üzülmedim.
Geçen aylara rağmen bir şey değişmedi.
Bir geceyi atlatıp diğerine nefretle baktım.
Farkına varmadığım bir an her şey sarsıldı.
Boynumda kolyeler, saçımda bir renk kalmadı.
Yalnız kaldım.
Durakta ay ışığı kalbime vurur kaskatı...
Sesler duyuyorum yeni değil, uzun zamandır.
Yakamda bir koku evim dediğim yerden uzaktayım.
Kovulduğum bir dünyadan fazlasıyla uzaktayım.
Cebimde nefret mesajları.
Her şey çok derin anlamlar taşıyor. Kelimeleri buluşturamıyorum.
Bu yüzden ruhum daralıyor.
Zamanım daralıyorken, kimseyi görmek istemiyorum.
Yüzümü kapattım.
Öylesine sallantılı bir yolculuktu, en önden bir yer kaptımda fark ettim ki yalnızca ben vardım.
Ve insanlara bunu bir türlü inandıramadım.
116 notes · View notes
girifit · 15 days
Text
ben alıştım ikinci sigaramı birinci sigaramın ateşiyle yakmaya. çakmağı ilk başta parmak uçlarıma tutmaya. sokaklarca yürümeye ve hatta gerekirse koşmaya. günlerce kusmaktan oluşan bedenimin acısına. gözlerimdeki karanlığa her ne kadar bakmaya gücüm yetmese de alıştım. ben birçok şeye alıştım. vedasız gidişlere -ki vedaları sevmem ben-, kalışlara, susuşlara ve daha bir çoğuna. binbir katına. vedasız sözler karalıyorum şimdi sana, burada. tüm gücümün elimden alındığını hissetmekten öte artık biliyorum. gülmek bir yana dursun ufak bir tebessümü çok gören bedenim artık aynaya bakmama bile engel oluyor. saçlarıma makası vurma isteğimi kaldırdığım raftan almak üzereyim. üzeri tozla kaplandı sandığım tüm geçmiş bir gelecek gibi önümde dikilmiş, izliyor beni. bir bitişi izler gibi. o sahnenin perdeleri kapanmasın diye verdiğim her savaş aklımın bir köşesinde, sakın unuttum sanma. yalnızca bu kötücül durum artık nefesimi kesmekten öte bir hâl aldı. bileklerimi ve hatta şah damarımı kesiyor. kırılmış her bir çerçevenin parçası ayaklarıma batıyor. bir değil binbir kırık benim bedenimi yuva belliyor. bir tane daha sigara yakıp beklemeye dâhi hâlim kalmadı. susmak değil, olduğum yerde olmak zehirliyor beni. ciğerlerime çektiğim her nefes bir ölüm gibi yakıyor boğazımı. damağımı kurutuyor, dudaklarımı yara yapıyor. biraz bekliyorum. neyi beklediğimi bilmeden. kendi ellerimle açtığım her yara çiçek açar sanmıştım ben oysa. gün gelir güneş bana da doğar, bana da gülümser. bir gecede tüm ışıklarımı söndürdüklerini unutmuştum. ben hep unuturum zaten bir şeyleri. kendimi bile. sana karaladığım her yazı veya artık her ne dersen de bir vedasız gidişti. bundan şimdi bedenimde yer edinen sessizlik. ne yapacağını bilmemenin sancısı yüreğimde. ellerimde bir sigara ile vedasız gidişi karalıyorum sana, size. çünkü ne kadar dayanabileceğimi artık kestiremiyorum. üç sene desem de yalan, üç saat desem de. bu durum elimi kolumu bağlamayı geçti artık. kendimi susturmak, bu durumu bitirmek istiyorum. dilimi ısırıyorum da koparıp bir köşeye tüküremiyorum. ciğerlerimde gezinen havanın zehir olduğunu hissediyorum. sigaramdan bağımsız bir konu oldu artık bu. çünkü aldığım tek bir nefes bile bazen kalbime bir sızı bahşediyor. ve ben tam o anlarda ne yapacağımı şaşırır oluyorum. ellerim yumruk oluyor, bedenim kaskatı kesiliyor. nefesim ciğerlerime ulaşmıyor ve ben öylece bekliyorum. vedasız gidişler karalıyorum. ilk kez değil belki ama son- neyse.
44 notes · View notes
Text
Flörtöz Üvey Annemle Sikişmelerimiz! (2) (Umut 27 Y., İstanbul)
Gün gelip çattı ve ben 3 günlük sadece çarşı izni alabildim. Annemler geldiler ve beni nizamiyede karşıladılar. Sarılmalar, öpüşmeler... Sonra bir yerde yemek yedik, Ankara'da biraz gezip dolaştık. Annem eskisinden daha bir güzel ve diri olmuştu. Makyajı, giyimi dekoltesi çok çarpıcıydı. 3 düğmesi açık gömleğinden gözüken meme çatalından gözlerimi almakta zorlanıyordum. Akşamüstü kaldıkları otele gittik. Odada biraz oturup sohbet ettik. Babam bir türlü bir yerlere gitmiyor, bir türlü annemle yalnız kalamıyorduk. Sonra ben kışlaya geri döndüm. Ertesi gün yine aynı şekilde gelip aldılar beni, beraber kahvaltı falan derken, babam, iş için kısa bir süre yanımızdan ayrılması gerektiğini, bize gezip dolaşmamızı söyledi. Sevincimden içimden çığlıklar atıyordum. Annem, "Ne kadar sürer işin?" dedi. Babam da, "2 ya da 3 saat sürer." dedi. Babam arabayla gitti ve biz restoranda baş başa kaldık.
Annemle karşılıklı gülüşerek bakışıyorduk. Ona, "İnanılmaz özledim seni!" dedim. "Ben de seni tatlım!" dedi gülerek. "Hadi kalk otele gidelim!" dedim ayağa kalkarak. "Saçmalama olmaz!" diyerek kahkaha attı. Sonra, "Asla olmaz, yakalanırız! Hem söz vermiştin, bir şey yapmayacağız diye!" dedi. Ben de, "Asla bu fırsatı kaçıramam, hem çok zor durumdayım, sana ihtiyacım var, lütfen!" dedim. Annem cilveli bir şekilde saçını düzelterek kalktı yerinden ve söylenerek arkamdan yürümeye başladı. "Ay resmen başıma bela oldu bu çocuk!" diye söyleniyordu. Hemen bir taksiye atlayıp otele vardık. Hızı adımlarla içeri soktum annemi ve resepsiyondan anahtarı alıp asansöre yürüdük. Asansörün kapısı açıldığında 2 kişi vardı. Annem içeri girecek gibi olduğunda, onu tutarak asansördekilere, "Siz devam edin!" dedim ve kapı kapandı. Annem gözlerini ayırıp gülerek, "Yok artık, asansörde de mi?" dedi. Ben de sırıtarak, "Asansördeki ilk anımızı unuttun galiba?" dedim. Boş asansör geldiği gibi daldık beraber.
Kat düğmesine basıp döner dönmez annemin dudaklarına yapıştım. Ateşli bir öpüşme başladı. Annem bir an öpüşmeyi kesip, dudakları dudağımdayken, "Öldüreceksin sen beni!" dedi. Ben bu defa hem kıçını sıkıp, hem de daha sıkı öpmeye başladım. Kata geldiğimizin sinyali çalınca hemen toparlandık. Kapı açıldı, çıktık asansörden. Oda kapısını hızlıca açıp içeri girdik. Ben kapıyı içerden kilitlediğim gibi pantolon ve tişörtümü çıkardım. Üzerimde sadece boxer vardı. Annem boy aynasının önünde durmuş saçlarıyla oynarken, bana bakıp gülerek, "Zaman kaybetmem diyorsun yani!" dedi. Ben tekli koltuğa yayılarak oturdum, kazık gibi kalkmış sikim boxerde çadır kurmuştu. Anneme bakarak, "Gel!" dedim. O da üzerindeki incecik emprime elbisenin eteklerinden tutarak, sağa sola sallanarak dalga geçer gibi, "Olur efendimmmm! Tamam efendimmm!" dedi ve kucağıma geldi ve kendini kollarıma bıraktı. Yumuşacık götü kucağımı doldurmuş ve kaskatı sikimi eziyordu.
Dekoltesinden açılan memelerinin çatalını öpmeye başladım. Bana, "Sen anneni kucağına oturtmaya utanmıyor musun?" dedi gülerek. Ben de, "O beni azdırmaya utanmıyor mu?" deyince, küçük bir tokat attı ağzıma. Ben de tokat attığı elini ağzımla yakalayıp, ısırmaya, parmaklarını emmeye başladım. Ben yaladıkça o daha çok sürmeye başladı elini dudaklarıma. Sonra o elleriyle yanaklarımdan kavradı, yüzümü kendine doğru kaldırdı ve dilini ağzıma soktu. Ben dilini emip ıslaklığını yuttukça, o da memelerini elbiseden dışarıya çıkardı ve iki eliyle memelerini sıkıştırıp yüzüme dayadı. İki memesini birden avuçlarımla kavrayıp, ısırmaya, öpmeye, yalamaya başladım. Kısık kısık inliyordu kucağımda. Çok özlemiştim ve deli gibi yiyordum. Kucağımda memelerini emdirirken, bir yandan kıçını sağa sola oynatıyordu ve sikimi kıçının arasına almaya çalışıyordu. Azıcık doğrulup, tangasını bir çırpıda çıkardı kıçından. Ben de boxerimi çıkardım hemen. Tekrar kucağıma oturduğundan, götü çıplak, üstündeki elbiseden memeleri taşmış durumdaydı ve kalçalarının teninin yumuşaklığını kasıklarımda hissetmek beni deli etmişti...
Kucağımdayken, bir yandan yiyişirken, bir yandan da yavaş yavaş vücudunu bana doğru çevirdi ve bacaklarını ayırarak üstüme bindi. Amı sikime sürtünüyordu, çok ıslaktı ve halen aç kurt gibi birbirimize saldırıyorduk. Islaklığından dolayı sikimin başı amının dudaklarının arasına girip girip çıkıyordu. Kucağımda kalçalarını avuçlayıp, boynunu, dudaklarını ve memelerini bir süre daha yedikten sonra, pozisyonu bozmadan kalçalarından tutup kucakladım, odanın ortasında biraz yürüdük öylece. Keyfinden bir kahkaha patlattı, "Ayyy resmen beni beceriyor oğluşum! Ha ha haa!" dedi. Bacaklarını belime dolamıştı sıkıca ve elleri yanaklarımda deli gibi öpüşüyorduk. Dudaklarımız mosmor olmuştu öpüşmekten. Karşıdaki duvara sert bir şekilde yasladım ve sikimi iyice bastırdım amına doğru, ama kayganlıktan kaydı ve dışarı çıktı. Annem bir elini yüzümden kaldırıp aşağı doğru uzattı ve sikimin başını parmaklarıyla yönlendirerek amının dudaklarının arasına getirdi. Ve ben tüm gücümle kendimi hızlıca bastırdım ve yarrağımı köküne kadar sertçe soktum birden. Annem iyice duvara yapıştı ve "Ooffff yarrakkk!" diye bağırdı dudağımı ısırarak.
Memeleri göğsümde eziliyor, seri darbeler halinde çatır çatır duvara dayamış sikiyordum annemi. Annem zevkten kudurmuş, saçlarımı çekiştirip, yanaklarımı ısırıp, sikilmenin zevkini bağıra bağıra çıkarıyordu. Uzun bir süre bu şekilde sikmeye devam ettim. Sonra kucağımda yine yürüyerek yatağa doğru gittim. Bacakları belime sımsıkı kenetliydi. Kendimizden geçmiştik. Yatağın başına gelince ikimiz birden yatağa düştük ve sikim annemin amının en derinlerine kadar daldı. Altıma aldığım annemi şimdi çok şiddetli bir şekilde sikiyordum. Amının içinde sikimi sağa sola, yukarı aşağı kaydırarak amının her yerini sikiyordum. Sonra ters çevirip yüzüstü yatırdım ve kasıklarının altına iki yastık birden yerleştirdim. Götü havaya kalkmış, sulu amcığı ortaya iyice çıkmıştı. Ata biner gibi bindim kıçına ve sikimi bir hamlede yine çok sert bir baskıyla geçirdim amına. Zevkten kudurmuş deli gibi bağırıyordu. Saçlarını elime dolayıp çekerek destek alıyor ve köküne köküne sokuyordum annemin amına. Ben vurdukça o daha da kıçını dikiyor ve benim baskıma karşılık veriyordu...
Daha fazla dayanamayarak, titreyerek, ağlamakla bağırmak arası bir haykırışla, çarşafları çekiştirerek orgazm oldu. Tamamen kendinden geçmiş, ter içerisinde yığılmıştı artık. Ama benim sikim halen kazık gibiydi ve öyle bırakmaya niyetim yoktu. Kıçı yastığın üstünde dikili dururken, elimi amının suyuyla iyice ıslatarak parmağımı göt deliğinde gezdirip açtım biraz. Sonra kazık gibi olmuş sikimi bir hamlede götüne soktum. Annem zevkten baygın halde yatarken, canı yandığı için öyle bir bağırdı ki! Ama benim bırakmaya niyetim yoktu ve sikim götündeyken üzerine iyice yapıştım ve götünü sikmeye devam ettim. Kasıklarım dolgun kalçalarına çarptıkça odada sesler yankılanıyordu. Ve zevkten ölmek üzereyken ensesine dişlerimi geçirdim ve deli gibi boşaldım götünün içine...
Nefes nefese kalmış halde yan yana uzanıp dinlendik. Konuşmaya bile gücümüz kalmamıştı ve bulutların üzerindeydik. Yattığım yerden göz ucuyla saate baktım. Tam bir saat olmuştu. Bir saat boyunca annemle deliler gibi sikişmiş ve mahvolmuştuk. Zamanım çok kısıtlıydı, her saniyeyi değerlendirmeye kararlıydım. Banyoya gidip küveti doldurdum. Dönüp yataktan annemi kucaklayıp küvete götürdüm. Annem halen nefes nefeseydi. "Burda da mı sikeceksin beni, azgın şey!" dedi ve kucak kucağa girdik içine. Daha tatlı ve şımarık öpücüklerle birbirimizi okşuyorduk suyun içinde. Elim vücudunun her yerindeydi. Ben onun amını okşuyordum, o benim sikimi ve taşaklarımı okşuyordu. Ben üstüne çıkıp sikimi memelerinin arasına sürterken, o birden üstüme çıkıp amını ağzıma dayıyordu. Resmen şımarmış, keyif yapıyorduk gülüşmeler eşliğinde. Kucağımda dudaklarını dudaklarıma dayamış, "Ne güzel siktin sen öyle anneciğini, tatlım benim!" diyordu. Ben de kulak memesini emerken, "Bayılıyorum seni sikmeye anneciğim, amının tadına doyamıyorum!" diyordum.
Bu şakalaşmamız iyice azmamızla sonuçlandı ve annemi ayağa kaldırıp, kaymaması için duş musluğuna tutundurdum. Ben de iyice götüne yapışıp arkadan amına geçirdim. Domalmış haldeyken, saçlarından sular damlarken, arkasında dönmüş yeşil gözleriyle bana bakıyor, gülümsüyor ve bir yandan da kıçını oynatıyordu. Deli ediyordu beni bu halleri. Bir süre daha amını siktikten sonra, yüzünü bana çevirip, kafasından tutup sikimi ağzına soktum. Annem dudaklarını öpücük gibi yaptı ve ben dudaklarının arasından sikimi sokup çekmeye başladım. En sonunda iyice gelmeye yaklaştım ve sonuna kadar sokup, gırtlağına kadar bastırıp kasıla kasıla boşaldım ağzına. Artık tamamen bitmiştik. Müthiş bir seksti. İkimiz de duş alıp kurulandık. Annem bir şort ve body giyindi. Ben de bir şort ve tişört. Yatağa uzandık yüz yüze bakarak gülümsüyorduk. Babam gelene kadar müzik dinleyip sohbet ettik. Annem, "Ölüp bittim ya! Neler yaptın sen bana öyle? Ne sapıklıklar varmış meğer senin içinde!" dedi. "Ben de öldüm bittim anneciğim. Şu an mutluluktan uçuyorum!" dedim. "Uçmak güzel de, nereye gidecek bu iş? Nereye kadar?" dedi. "Kime ne zararımız var ki anne? Bir başkası bilmedikçe, bize de bu tadı yaşamak düşer bence!" dedim. "Bak bak, nasıl da kurnaz kurnaz annesini ayartıyor!" dedi ve tutup başımı memelerinin üzerine koydu...
Yavaş yavaş uykuya dalacaktık ki, annemin telefonu çaldı. Arayan babamdı, işi bitmiş bizi almaya geliyormuş, nerde olduğumuzu soruyordu. Annem de, "Biraz başım ağrıdı, otele geldik, azıcık uyudum, otelin önüne gelip al bizi!" dedi. Kalkıp toparlandık, odadan çıkmadan önce aşk dolu bir veda öpücüğü yaptık uzun uzun ve odadan çıktık. Odayı temizlemeleri için anahtarı resepsiyona teslim edip çıktık. Hep beraber güzel bir akşam yemeği yedik. Çok acıkmıştık. Sonra beni kışlaya bıraktılar. Ertesi gün de sıradan bir şekilde gezip dolaştık Ankara'da. Sonra annemler İstanbul'a geri dönüler. Teskereye kadar hiç görüşmedik ve yaşadıklarımızın hayali beynimde dönüp durdu aylarca...
Teskereyi alıp askerden döneli 15 gün olmuştu ve annemle hiç baş başa kalamıyorduk. Ancak bazen kapı arkalarında, koridorda falan rastlaşınca kısacık kaçamak öpüşmeler, sarılmalardan başka bir fırsat yakalayamıyorduk. Eski dolu dizgin sevişmelerimizi ve sikişmelerimizi hatırlayıp içleniyordum...
Bir gün annem kardeşimin odasında ödevine yardımcı oluyordu. Üzerinde bol bir beyaz tişört, altında ise kısa bir emprime etek vardı. Koridordan geçerken beni gördü. Odanın kapısında durup onu izlemeye başladım. İzlediğimi fark edince, masada oturan kardeşimin arkasından masaya doğru iyice eğilerek kıçını bana dönüp iyice kaldırdı. Kıçına bayıldığımı biliyordu. Bir yandan kardeşimin ödevi hakkında yalandan birşeyler konuşurken, bir yandan da kalçalarını oynatıp duruyordu. Gördüğüm şahane manzara karşısında kalakaldım orda ve sikim kaskatı oldu, eşofmanı delecek gibiydi. Sonra domalmış haldeyken elini sol kalçasına atıp eteğini çekti ve kıçının yarısı açıldı. Sütün gibi bacakları ve sol kalçası tamamen açıldı. Altında tanga külotu ve tombul amı kalçalarının arasından gözüküyordu. Bembeyaz kaymak gibi kalçalarını oynatıyor, bir yandan da sol kıçını kırmızı ojeli parmaklarıyla sıkı sıkı avuçlayıp tırnaklarını geçiriyordu. Kardeşim hiçbir şeyin farkında değildi.
Bir süre sonra elini bıraktı ve eteği kıçını kapattı. Zaten zor durumda olan beni iyice azdırıyor, deli etmeye çalışıyordu adeta. Ben de hemen banyoya girip 31'e asıldım. Ama çok fena azmıştım, annemi tekrar sikmek için yanıp tutuşuyordum. Banyodan anneme seslendim, "Anne şampuanımı bulamıyorum!" diye. Annem, "Geliyorum!" diye seslenip banyoya girdi. İçeri girince hemen kapıyı sessizce kilitledim. Arkadan kıçına yapışıp, "Seni hemen burada sikmem lazım, çok fena durumdayım!" dedim. O da kulağıma yanaşıp, "Şşşşttt sakin ol bakayım, şu an zamanı değil. Hem yarın için sana güzel bir sürprizim var!" dedi. Bunu duyunca sevinçten deliye döndüm, macera yine başlıyordu. Sürprizi sorduğumda, "Azıcık daha sabret, çok az kaldı!" deyip banyodan çıkmaya çalıştı, ama bırakmadım. Hemen lavaboya doğru domaltarak eğdim ve eteğini yukarı sıyırdım. Demin beni azdırırken durduğu hale getirdim ve tanga külotunu indirip, zaten kazık gibi olan sikimi amının dudaklarının arasına dayadım.
Aynanın önünde domaldığından ikimiz de birbirimizin yüzünü görüyor ve hissettiklerimizi yüzlerimizden kolaylıkla anlıyorduk. Tam sikimi amına sokmak için itecekken, annem kıçını bana doğru bastırdı ve sikim amının kayganlığıyla dibine kadar girdi. Aynadan bana tatlı tatlı gülümsedi. Belinden kavrayarak sert bir şekilde sikmeye başladım. Zamanımız çok kısıtlıydı ve çok sessiz olmaya çalışıyorduk. Ben arkadan amının içine soktukça, aynadan bana gülümsüyor, dilini çıkarıp cilveler yapıyordu. Çok şahane bir ambianstı. Boşalırken, içine iyice bastırdım ve içine tazyikle boşalırken, annem domalmış halde yüzünü bana çevirip gülümseyerek, kısık sesle, "Ohhhhhhh!" dedi. Ben amından çıkar çıkmaz, annem hemen toparlanıp çıktı banyodan.
Bütün gün annemin bana hazırladığı sürprizin ne olabileceği hakkında düşündüm durdum...
[Umut]
91 notes · View notes
tuhafbirkimse · 3 months
Text
"Evet bir şeyler eksik ve ben o eksiklikle yaşayamıyorum, özgürlüğün bedeli yalnızlık olmamalı. Hiç kimseden, hiçbir şey beklememek, başını kimsenin omuzuna dayayıp ağlayamamak, kaskatı olmak, duygusuz görünmek... Bu mu, özgürlük bu mu olmalı?"
Kadının Adı Yok / Duygu Asena
26 notes · View notes
oluruvar · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Uzuuunnnca günler sonra ojelerimi yenileyebilmek, duşa girebilmek, cilt bakımı ve makyaj yapabilmek, hatta saçlarım dalgalı olur umuduyla saçlarımı birkaç tutam halinde topuz yapabilmek için enerjimin olması benim için öyle mühimdi ki. Tüm vücudumun uyuşup kaskatı kesildiği, hiçbir şey yapamadığım karanlık, buz gibi ve küflü bi kabustan uyanıp derin nefes almışım gibi bi histi. Biliyorum, tekrar kabuslara dalabilirim. Oluyor çünkü biraz iyi hissedip tekrar o korkunç karanlığa dönebiliyorum. Sabrediyorum, üzülüyorum, yalnız ve yorgun hissediyorum ama sabrediyorum. Güneş doğuyor bi şekilde, batıyor da işte. Grilikte ilerliyoruz böyle böyle. Bazen şükretmeye, hislerimi ifade edebilmeye enerjim oluyor, o zaman çok seviniyorum. Bugün, şu an da o güzel anlardan biri. Öbdüm, sizi seviyom <3
42 notes · View notes
1siirsever · 2 months
Text
Ruhum çöl gibi kavrulur bedenim kutup gibi kaskatı dokunan donar anlayan yanar en iyisimi siz her zamanki gibi geçip gidin.
21 notes · View notes
gulaneee · 9 months
Text
İçimde kaskatı duran şeylerin ağırlığından kimseye söz etmiyordum."
Didem Madak
56 notes · View notes
eylem-er · 6 months
Text
Tumblr media
Savrulan Beden
Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden,
Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın!
Nasıl da biçilmiş kaftan ölüm
bu solgun yürek için.
Sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir.,
bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi.
Yitiyor işte gözardı edilen bedenim,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Dost, ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden
Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle!
Bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri,
Son verilebilir yaşamın benimki olduğunu?
Şendim, şendim ben,
Kahkaham insanları ürkütürdü!
Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden,
Kalıvermeliyim öylece kaskatı!
Nilgün Marmara
31 notes · View notes
Text
Tumblr media
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun..
Kaç zamandır Fatih abi görünmüyordu.Bende iş yoğunluğundan arayıp soramadım.
Geçen asansör kapısında karşılastık ikimizinde acelesi vardi selamlaşıp bir birimizi geçtik..
Fatih abi aristokrat bir aileye mensuptu ama içi içine sığmayan belkide anlaşılması güç bir adamdı.
Ailesi ile çocukları ile etrafında kim varsa kırmış dökmüş yalnızlaşmış bir adamdı.
Beceriksizliği yüzünden çok büyük paralar kaybetmiş avrupadan ülkeye dönüş yapmış babadan kalma kıyıda köşede kalmış üç beş arsanın peşine düşmüştü..
Ev sahibi evden çıkarınca birlikte gidip eşyalarıni ofise taşımıştık..
İyi eğitimliydi,güzel giyinirdi,güzel konuşurdu.
Ama içkiye ve keyfine düşkün..
Polis ile birlikte kapısını kırdık içeri girdik.
Kaskatı kesilmiş,şişmiş,kokmuş siyaha kesmiş öylece kanepeye yığılmış bulduk..
Yanımda vurulan arkadaşlarim oldu bıçaklananlar kanı elime yüzüme bulaşan insanlar oldu..
Ceset görme konusunda öyle korkum falan yok.
Ama niye bilmiyorum Fatih abinin öĺüsünü görmek bana çok dokundu.
Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi..
Allah kimseye böyle yalnızlik içinde ölmeyi nasip etmesin..
11 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 7 months
Text
Tumblr media
Bir tarafta, sadece tek bir müslümanın meselesini o kadar dert edinip idrarından kan çıkan mübârek zâtlar; diğer tarafta kalpleri kaskatı kesilmiş bizler..
39 notes · View notes
dusungecc · 8 months
Text
Zamanın içinde kaskatı kesilmiş duruyorum sanki
33 notes · View notes
birfiill · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Kalbi eğrilenlerden, kaskatı kesilenlerden, sözüyle insan yoranlardan kılma Allah’ım…
63 notes · View notes