Tumgik
#karışıktır
yazankadinm · 2 years
Text
Gri'nin alt tonları vardır tıpkı insanlar gibi! Beyaz, siyah, mavi.. Sen gri'nin siyah alt tonuydun ben mavi yolumuz hep ayrıydı. Sen boşluktun kara bir delik gibi ben doluluktum deli bir deniz gibi..
Yazankadın
5 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 4 months
Text
Bazen Öyle Karışıktır ki Herşey Anlamını Yitirirsin..
Ne İstedim ? Neler Kaybettim ? Dersin..
Bazen Hayal Kurarsın Yaşamak İstediğin şekilde Ama Beceremezsin.!
Gemileri Kağıttan Yapar, Hayallerinin Batışını İzlersin..
Hatta Bazen Bi Bakmışsın Hayatın En Acımasız Sahnesindesin..
Çok, Çok Seviyorum Ayrılamam dersin, Ama Bi Bakmışsın ki Bir Kenarda Unutuluvermişsin.. Hayat Bu Olsa Gerek Dostum ;
O Yüzden SALLA DüNYAYI UYKUSU GELSiN... (
Tumblr media
81 notes · View notes
gelmemeyegidenbiradam · 2 months
Text
Başlıksız bir yazı
Bazen bir başlık dahi koyamazsin ne yazdıklarına ne de düşündüklerine. Bir kategoriye koyamazsin çünkü. O kadar karışıktır ki, bir o kadar da birbiri ile bağlantılı. Belki de sebebi budur o kadar birbiriyle iç içe olan şeyleri ayiramayiz birbirinden. Çok düşünmek mıdır sebebi, farkındalığının yüksek olması mıdır? Ya Hissettiklerin? İnsanı en güzel anlatan şey değil midir hissettiğin duygular. Ve belki de o iç sesinin dedikleri en doğrusudur. hani deriz ya içime doğdu, bunun bir bilimsel, mantıksal açıklaması yoktur. beyin bunu bilemez ama kalbine doğmuştur ya, işte doğrudur o. Sesine kulak vermek gerek peşine düşmek onun peşinden gitmek. Karışıktır duygular da en az düşüncelerin kadar. Onu doğru anlayabilirsek ne istediğimizi daha iyi bulacağız. O bize yol haritasi çizmiş zaten.oysa Bu kadar da kolay olmuyor konu insan olunca, bilinmez bir denizin ortasına nereye gideceğini bilemeden etrafına bakmana sebep oluyor. bunun Sebebi gideceğin yönü bilmemek mi yoksa gideceğin sayısız ihtimalin olması mi? Gideceğin yönü bilsen dahi diğer ihtimaller karistirmaz miydi aklıni? Belki de ihtiyacımiz olan gideceğimiz sayısız ihtimaller içinden sadece birine sarılıp aşkla, tutkuyla, azimle o yoldan sapmadan ilerleyebilmek. Bundan sonra artık diğer ihtimallerin önemi olmaz senin için. Ya karşındaki insan olunca bu nasıl olacak? Çok zor, dalgalı, fırtınalı değil midir insana giden yol? Elbet zordur çünkü bir tanımı bir kullanma kılavuzu yoktur insanın. Karşındaki yelkenleri indirip, deniz sakinlesince açık ve net olur yolun. İki kişi isterse deniz de durulur gemi de yolunu bulur. Yeter ki çetin bu yolda birbirini suçlamayı bırakıp, sorunu karşıda bulmayip sorunu karşılarına alabilmek. Yola çıktığın insana inanmak gerekir. Ki unutmamalı ki yola ikna edilenlerle değil inanmislarla çıkılır.
23 notes · View notes
zeynodaderlerr · 4 months
Text
Göğsün daralır önce
Sanki bir göçüğün altında kalmışsın gibi
Sanki hiç çıkamayacaksın gibi
Birden karanlık çöker üzerine
Güneşin aydınlatamadığına
Gözlerin çaresizliğine
Şahit olursun istemsizce
Karma karışıktır dünyam
Gülünecek şeye ağlar
Ağlanacak şeye güler olursun
Anlamsız gelir hayat
Sorgularsın kendini
Dinlersin saatlerce
Sessizlikte yükselen sesini
Yalnız hissedersin kendini
Kalabalıkta da kalınabileceğini anlarsın
Gitmek kurtulmak istersin
Uzaklaşmanın uzaklaştırmadığını
Kaçmanın kurtarmadığını görürsün
9 notes · View notes
geceninisiklarii · 6 months
Note
İnsan kendin ve ya duygularından korkar mı
Kaybettiğiniz herseyi bir odaya koysalar ilk olarak neyi alırsınız
1. İnsan kendi duygularından korkmaz, korkmamalı çünkü bize neyin yanlış neyin doğru olduğunu gösterir yada hissettirir, duygular çok karışıktır her an değişebilen şeylerdir, biri bir duygunuzu çaldıysa kırdıysa o hissi o şeyi tekrar yaşamak zordur..
2. Eski ben.. eski neşem, duygularım..
8 notes · View notes
yakazakalb · 11 months
Text
Tumblr media
Ne zaman iç dünyam darmadağınık olsa, her bir düşünce sağda solda uçuşsa, Gönlümün raflarındaki herşeyin yerlere saçıldığı vaki olsa hemen kendime zahiren özel bir çeki düzen veririm.
Aynaya bakınca iç dünyamın dağınıklığı yanında dış dünyamın da dağınık olduğunu görürsem toplarlanmam çok zor olur çünkü.
Madem iç dünyamı toplayamıyorum dış dünyamı toparlayayım ki dışım içime yansısın...Evet içimizdeki huzur ve sekinet dışımıza yansıdığı gibi içimiz pejmürde olduğu zaman dışımıza da yansıyor muhakkak ve dağıtıyoruz kendimizi.
Amaa böyle yapmasak dışımızın bari dağılmasına müsaade etmesek halet-i ruhiyemize doğrudan etki ediyor...İyi değilken toparlanıp aynaya bakıp 'iyisin, bayağı iyisin' demek iyi olmamız için güzel bir kapı açıyor...
İslam insanı çift taraflı bir nakış gibi işliyor... Kalple bedeni, zahir le batını dengeliyor... Tek taraflı nakışların arkası ne kadar karmaşıktır değil mi? İslam'dan uzaklasan insanın da dışı harikulade görünse de içi pek bir karışıktır.
Evet öz bakım nice kozmetik ürünleri, nice nice seanslarla elde edilen değil içimizle dışımızı dengeli olarak derlemek ve toparlamakla elde edilen bakım değil midir sizce de?
İç huzur ve dinginlik ile dış düzen ve tertip doğrudan irtibatlı ve İslam bu yüzden sadeliği bu yüzden temizliği bu yüzden düzeni emreder.
Yeryüzü bizler için mescid kılındı ve tüm dolaştığımız yeryüzü bölümleri de mescidvari bir huzuru ve temizliği hakediyor... Ama bu düzeni temin etme gayretimiz başkaları için değil ihlas ile yapıldığı zaman, israfa kaçmadan veee helal dairede olduğu zaman menziline ulaşıyor... ❤️
#temizlik #düzen #tertip #yeryüzü #mescid #özbakım #kozmetik #güzellik #seansları #nakış #dikiş #huzur #kişiselgelişim #ibadet #çevre #oyunabirazara #psikoloji #tpsikoloji
15 notes · View notes
hiraski · 7 months
Text
Normalde karışıktır aklım ama seni gördüğümden beri sen varsın
7 notes · View notes
baybaykus · 2 days
Text
Cehalet, kuşkusuz, öğretimsizlikten kaynaklanır. Öğretimsizlik öğretilecek bir şey olmamasından değil, bilginin var olmamasından, ya da varlığının zararlı görülmesinden kaynaklanır.
Her an öğrenilecek bir şey olan bu dünyada, öğretecek bir şey bulmayanlar ya aptal ya da ön yargılıdır. Hiçbir insan o kadar aptal olamayacağına göre, bilgiyi dışlama coğrafi ya da tarihi, beyinde damar tıkanmasına benzer toplumsal aklın tıkanmasıdır. Bu kutupta ya da Amazonlar'da olduğu gibi, izole edilmiş olarak yaşamak, bir dini zorlama, kölelik, diktatörlük, herhangi bir ideolojik nedenle toplumun tümünde ya da bir grubunda bir tür körleşmedir. Bazı bilgi yollarının kapalı olması, kapalı tutulması bu nedenle öğrenilecek şeylerin saklanması sonucu da olabilir. Bütün bunların, dün ya da bugün, dünya tarihinde örneği çok.
Osmanlı tarihi tümüyle cehaletin hizmetinde biçimlenmiştir. İç nedenlerle bazen yozlaşan bir otokrasi, toplumun kul, yani köle statüsü, dinin şeriata dönüşmesi, kentlileşmemiş toplum, toplumu aydınlatacak bir ulusal ordu olmaması, bürokrasi ve edebiyat dilinin halk dilinden farklı oluşu bu nedenlerin başında gelir. Osmanlı toplumunda büyük çoğunluğu köyde oturan insanlara öğrenme olanağını açık değildi. Okuma yazma bilmeyen ve okulu olmayan köylerde yaşayanların öğrenme çarkına girmeleri olanaksızdı Yakın zamanlara geldikçe bu olgu daha karmaşık duruma gelir. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıktı? hikayesine dönüşür. Örneğin bu günlerde okullarda bazı derslerin kalkması toplumun cehaletinden değil, cahil kalmış karar mekanizmalarından kaynaklanır.
Dünyanın içinden geçtiği neredeyse 3 bin yıllık insanlık tarihinin bazı performanslarından haberi olmamak kişisel değil, toplumsal bir olaydır. Osmanlı cehaletinin tortusu toplumun bazı kesimlerinde yaşamağa devam ediyor. Bazı ayrıcalıklı insanların ya da grupların varlığı bunu değiştirmiyor. Bu bağlamda, özellikle bizim gibi geç uyanmış toplumlarda, henüz düşüncenin ulaşmadığı bakir topraklar ya da ormanlar var. ‘Nasıl olur, daha dün bu adam Almanya’da idi?’, ya da ‘Bu adam üniversitede profesör!’ demek cehaletin olasılığını değiştirmez. Çünkü bazı insanların renk körü olmaları gibi, geçirdiği bir kaza nedeniyle körleşmiş insanlar da vardır. Bu kazalar tarihseldir.
Bu toplum tutucu imiş, peki neyi tutuyor?
Sevgili okurlar,
Sözünü ettiğim toplum biziz. Gerçi çeşitli boyutlarda cehalet sendromları Türkler'e özgü değil. Fakat bize benzeyen 1.5 milyar müslüman var. Olasılıkla dünya nüfusunu cahiller ve onun bir aşama üstünde olanlar diye ayırırsak, biz cahiller grubundayız. Bu sömürülenler grubu anlamına geliyor. Aramızda dünyanın en aydınlık insanları arasında olanlarımız da olabilir. Bugünün dünyası birleştirici. Buna gelecek için bir umut olarak bakabiliriz.
Fakat bu birleşme ve bütünleşme değişik düzeylerde oluyor. Entelektüel düzeyde, bilim düzeyinde, sanat düzeyinde, alışveriş düzeyinde. otomotiv düzeyinde, gökdelen düzeyinde, sömürü düzeyinde. Bazen bunlar kafayı karıştıracak kadar karışıktır.
Osmanlı cehalet mirası taşınması bu çağda olanaksız bir yüktür. Bu toplum 100 yıl öncesine kadar okumuyordu, okuyanlar da zaten kitap bulamazlardı. Okumayı bilmedikleri bir dille yazılan Kuran’ı da okumadılar. Kuran, muska gibi bir kenarda dururdu. Okumayı biraz sökenlerin okudukları Mızraklı İlmihal kitaplarını anımsıyorum. Halka namaz, oruç, haç ve dinin farzlarını anlatır, Allah’a ve Peygamber’e inançlarını vurgulatırdı. Halkın maksimum din bilgisi budur.
Toplum dindardır, ama kendi dinini ve tarihini bilmez. Milliyetçi olanları var, milletinin tarihini bilmez. Padişahçıdır, padişahın anasının Türkçe bilmediğini bilmez. Padişahın Türk olmayı istemediğini de bilmez. Bu toplum tutucu imiş, peki neyi tutuyor?
Türkiye de, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde, yüzyıllardır süzüle süzüle gelmiş cehaletin hikayesini anlatmak için kitap sayfaları yetişmez. Fakat geriye bakınca insanın içini karartan olaylar var. Bilim ve felsefe tarihi ile ilgilenen bir okur olarak nedense İbni Sina (Avicenna) nın öyküsü çok gücüme gider. İbni Sina dünya bilim ve felsefe tarihine girmiş pek az müslümandan biridir. Buhara’da İranlı Samani devlet idaresi altında yetişmiş bu İranlı Abbasi Rönesansı denen aydınlanma döneminin yetiştirdiği en tanınmış Müslüman düşünürü ve bilim adamıdır. (Bazı Tarih bilmeyen Türk tarihçilerinin ‘Orta Asyalı, demek ki Türk!’ demekten vazgeçmelerini de vurgulamak gerekir.)
Dünya tıp tarihinde Hipokrat, Galen, İbni Sina bir üçlü oluştururlar. Dünya tıp tarihinde bir Osmanlı ya da Türk yok. Cumhuriyet döneminden söz etmiyorum. Fakat 12. yüzyıldan başlayarak Avrupa’da İbni Sina’nın ‘Kanun fi ‘t-Tıbb’ adlı büyük ansiklopedisi Latince’ye çevrilmiş, 16. yüzyılda İtalya’da 22 kez basılmıştır. Biz de matbaa olmadığı için zaten basılamazdı. Fakat Türkçe’ye kazandırılması için bu toplum 19. yüzyılı bekledi. İbni Sina’nın en tanınmış İslam filozoflarından biri olduğunu da anımsayalım. Osmanlılar ise felsefenin yanından bile geçmediler. Bu günlerde felsefe dersini yine programlardan kaldırmışlar. 12. yüzyıla geri dönmüşüz. Cumhuriyetin restorasyonunu yok ederek hangi akla hizmet ettiklerini anlamak olanaksızdır. Türkiye’de kimin kafasını düşünmekten ve felsefeden uzaklaştırabileceklerini de bilmiyorum. Ama Osmanlı'dan süzülen cehalet kavramı budur.
Acayip şık (?) Zorlu Center’ı gördüm. Kahvelerini dolduran gençlere İbni Sina’nın adını işitip işitmediklerini sormak aklımdan geçti. Ya da daha insaflı olmak için Katip Çelebi’nin Mizan-ül Hakk fi ihtiyari’l-Ahakk kitabından haberi olup olmadıklarını sorun! Okuyan Türk ne kadar? Okuduğunun ne kadarını anlıyor? Bunun bir istatistiği var mı? Bütün bu davranışların tümüne kara cehalet deniyor. Fakat kendinin kara cahil olduğunun farkında olan var mı?
Türkiye’de 18. yy sonuna kadar sadece 80 kitap basıldığını, medreseden başka okul olmadığını biliyorlar mı? (Bereket askeri okullar vardı. O sayede Cumhuriyet'i kurduk!)
Kendinize ‘Medreselerde bugün gazetelerde okuduğumuz çağdaş bilginin bir damlası okunuyor muydu?’ diye sordunuz mu? Her gün bir imam hatip okulu açılırsa, üniversite medrese ne zaman olacak, diye de sormamız gerek! Hadi devlet üniversiteleri neyse ama, alışveriş merkezi gibi açılan özel ve vakıf üniversiteler ve onların yüzbinlerce öğrencisi ne olacak? İstanbul’un trafiğini bu kadar iyi çözen onu da çözer, diye bir umudunuz var mı?
Biz imam hatip okulunda kızları bile okuturken, Kore veya Japon arabalarını, telefonlarını, kameralarını, televizyon ve bilgisayarı, Çin’den akla gelecek her malı alacağız. Yahudi portakalı, Arjantin buğdayı yiyip, İtalyan marka elbise giyip, Amerikan filmi seyredip, gökdelende oturup dolar, euro hesabı yapacak ve İngilizce öğretimi ilkokula kadar indireceğiz! 20 dakikalık yolu üç saatte geçip evimize gideceğiz, kırmızı ışıkta arabamızı dilenciler muhasara edecek, kaldırımlarda köpekler ve park etmiş arabalar arasında dolaşacağız. Bir yere girerken aleyküm selam, çıkarken bye bye diyeceğiz. Aptallarla birlikte yaşayanlar giderek aptal olmasalar bile, aptal gibi davranmak zorundadırlar. Gerçi dünya konjonktürü de bu kadar aptallığa kredi açılmıyor.
Ayağımızın altındaki karanlık uçurum toplum dokusunun onulmaz cehaletidir. Hızla, çürüme aşamasına geldiğimizin farkında mısınız?
Doğan Kuban
6 notes · View notes
tolgaulusoy · 8 months
Text
Tumblr media
Bütün Kadınların Kafası Karışıktır, Ece Temelkuran'ın ilk kitabı. Kitap bir kadının sevgilisi, annesi, babası, dostları ve diğer klişeleşmiş temsillerle olan hesaplaşmasına odaklanmış bir nesir şiir. Bazı yerleri okurken oldukça keyif aldım.
5 notes · View notes
nightandwines · 11 months
Text
Normalde karışıktır aklım ama seni gördüğümden beri hep sen varsın
10 notes · View notes
guzortasi · 4 months
Text
ben hep biri bana bir şey yapınca hep bahanelere sığınırdım olabilir işi vardır olabilir ev durumu karışıktır olabilir morali düşüktür falan diye anladım ki benim de öyle olduğum durumlar var ve ben hiçkimseye böyle yapmıyorum kendime çok üzüldüm şu an
2 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 1 year
Text
HAYIRLI GECELER ARKADAŞLAR
Bazen Öyle Karışıktır ki Herşey Anlamını Yitirirsin..
Ne İstedim ? Neler Kaybettim ? Dersin..
Bazen Hayal Kurarsın Yaşamak İstediğin şekilde Ama Beceremezsin.!
Gemileri Kağıttan Yapar, Hayallerinin Batışını İzlersin..
Hatta Bazen Bi Bakmışsın Hayatın En Acımasız Sahnesindesin..
Çok, Çok Seviyorum Ayrılamam dersin, Ama Bi Bakmışsın ki Bir Kenarda Unutuluvermişsin.. Hayat Bu Olsa Gerek Dostum ;
O Yüzden SALLA DüNYAYI UYKUSU GELSiN... ((
Tumblr media
75 notes · View notes
ayten-ali · 11 months
Text
Tumblr media
❝ O halde;
Rabb'in için namaz kıl, kurban kes ❞
Kevser Suresi, 108/2
Allahu Teala bizleri;
İbrahim Aleyhisselâm gibi itaatkar,
İsmail Aleyhisselâm gibi teslimiyet
gösterenlerden eylesin ... Amin
Bayramları değerli kılan..
Yanımızdaki sevdiklerimizdir...
Baba evidir..
Bayram sabahı hep birlikte yapılan kahvaltıdır..
Büyüklerimizi ziyaret etmek, gönül almaktır.
Çocukları sevindirmektir..
Bir yerlere kaçmak kafa dinlemek,
Tatil etmek değildir Bayram..
Bayramın anlamı mutluluk sevinmek olsada,
Bazılarımızın buruktur kalbi..
Hüzünle karışıktır bayram sevinci..
Bayramları bayram yapan sevdiklerimizdir..
Birliktir beraberliktir...!!
Sevdiklerinizle huzurlu mutlu güzel bir Bayram diliyorum...
Kurban Bayramınız Mübarek Olsun 🐑 🐄
19 notes · View notes
barissigaralari · 4 months
Text
Ve aslında karmaşıktır sevmek. Lakin kaçınılan bir nokta var. Sevilmek sevmekten bile karışıktır bazen. Sevilmenin aklı puslandırışından ziyade, nefretin netliği çeker ilgimi. Düşünürüm bazen, en çokta şafak vakitleri. Kurtuluş nedir? Nedendir sevilmenin nefretten daha çok yakması canımı. Nedir kendimle alıp veremediğim? Nedir kendime durmadan acı çektirme isteğim. Küçük bir çocukken, kanattılar ruhumu demek isterdim lakin sömürdüler ruhumu. Küçük bir çocuktum, susar kaçar dururdum. Kaçmak çözüm gibi gelirdi bana. Lakin birgün kendimden kaçmak istedim. Ben o gece, kendimi çok defa kaybettim. Sevgiden korkar oldum,sevsem bile kaçar oldum,sevemez oldum, sevenlere zarar verir oldum. Oysa ne çok isterdim küçükken sevilmeyi. Ruhumun sıcacık ruhlarda kavrulup sonsuzluğuna ermesini. Bir elin gözlerimden süzülen yaşı yakalayabilmesini. Ne oldu bana? Ne ara bana dokunan elleri iter oldum? Ne ara en çok kendimden kaçar oldum?
5 notes · View notes
umuthalavar · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Diyar diyar Karadeniz'de durağımız Ordu'ydu. Evet tatilimizin sonuna geldik. Yayında ve yapımda emeği geçenlere çok teşekkür ederiz. Fotoğraflar karışıktır. Karadenizli değilmişim gibi her yerde deniz önünde foto çekilmem yok mu.. arkadaşın dediği gibi çok hoşluklu Bi tatil oldu bize. Tatile köye gidenler gibi arkadaşın ailesinin yanına gitmemiz ve düşük bütçeyle işi halletmemiz en güzel yanıydı. Şaka bir yana maksat zaten hem ziyaret hem gezmekti.
ko-pilotluk beni çok yordu keşke yarın tatil olsaydı... neyse genciz güzeliz yarını hallederiz.
10 notes · View notes
karanfilsblog · 2 years
Text
Bir rüya görürsün çıkışlar ararsın
Issız bir yerde kocaman bir okul bir de sen
Okul okul değil anılar müzesi
Her katında var bir müzik sesi
İlk kat çocukluk oyunlar falan anlarsın ya
İkinci kat ortaokul dersler iyi miydi ya?
Üçüncü katı sorma oralar karışıktır ya,
En son kat 3 kapı 3 anı 3 insan..
Biri zincirli biri ışıklı diğeri siyahlı
Siyah anılar içinde kaybolmuş zincirli kalp misali anlarsın hani ya")
Karanfil 14 kasım 2022
20 notes · View notes