Tumgik
#içimdeki istanbul fotoğrafları
Text
Tumblr media
0 notes
kitapcafe · 5 years
Photo
Tumblr media
İnsan en çok kaybettikleriyle kazanıyordu galiba. Gerçek öğrenmeler, gerçek bedelleri gerektiriyordu. -İçimdeki İstanbul Fotoğrafları, Mario Levi- 📚 #kitap #kitapönerisi #kitapsözleri #felsefe #kitapkurdu #kitaptavsiyesi #okumahalleri #resim #sanat #film #müzik #edebiyat #kültür #fotoğraf #kitapcafe https://www.instagram.com/p/Bul-IAhBIH1/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=8ecwfeoylxpn
6 notes · View notes
ebookindiroku-blog · 6 years
Text
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Ebook
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Mario Levi ilk kez bu kadar içerden yazıyor kendisini, kendi kendisiyle söyleşiyor, kendine sorular soruyor. İçimdeki İstanbul Fotoğrafları, Mario Levi’nin “Mario Levi” olarak portresi… Renklerini, dillerini, insanını ayırmadan kucaklayan bir kent olarak İstanbul’un da portresi….
1950’lerin İstanbulunda “Mario Levi” adıyla doğmak, çocuk olmak, büyümek, erkek olmak, yazar olmak üzerine sorular… Şehir değişir dönüşürken, Mario Levi de nasıl değişmiş dönüşmüştür, onun üzerine sorular… “Herkes kendi dilinde ölüyordu. Dilini fırtınalardan korumak için, yeterince duyurulamayan o yangınları, depremleri, aynaların acımasızlığını taşıma umuduyla en korunaklı yerlerinde hayatta tutmaya çalışanların sözleri… Bu sözlerin çağrısını hep duymak istemiştin. Dil… İnşa etmek istediğin dil, hangi dildi? Evlerin, odaların, sende Türkçeninkinin yanı sıra, başka dil dünyalarının, Fransızcanın ve Yahudi İspanyolcasının renkleri, sesleri ve duygularıyla da kalmıştı. Tabii aynı zamanda kaygıları, korkuları ve içe kapanmalarıyla da… Çocukluk günlerinde bu yaşadıklarının, şehrinin tarihinin, sendeki tarihinin kaçamayacağın gerçekleri arasında yer aldığının farkında değildin. Şehir seni kendisine, bu çağrısıyla da bağlıyordu. Biliyordun, çok iyi biliyordun asıl farklılığın, seni yazıya çağıranın o aynalardan geldiğini.”
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Ebook
0 notes
Text
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Mario Levi ilk kez bu kadar içerden yazıyor kendisini, kendi kendisiyle söyleşiyor, kendine sorular soruyor. İçimdeki İstanbul Fotoğrafları, Mario Levi’nin “Mario Levi” olarak portresi… Renklerini, dillerini, insanını ayırmadan kucaklayan bir kent olarak İstanbul’un da portresi….
1950’lerin İstanbulunda “Mario Levi” adıyla doğmak, çocuk olmak, büyümek, erkek olmak, yazar olmak üzerine sorular… Şehir değişir dönüşürken, Mario Levi de nasıl değişmiş dönüşmüştür, onun üzerine sorular… “Herkes kendi dilinde ölüyordu. Dilini fırtınalardan korumak için, yeterince duyurulamayan o yangınları, depremleri, aynaların acımasızlığını taşıma umuduyla en korunaklı yerlerinde hayatta tutmaya çalışanların sözleri… Bu sözlerin çağrısını hep duymak istemiştin. Dil… İnşa etmek istediğin dil, hangi dildi? Evlerin, odaların, sende Türkçeninkinin yanı sıra, başka dil dünyalarının, Fransızcanın ve Yahudi İspanyolcasının renkleri, sesleri ve duygularıyla da kalmıştı. Tabii aynı zamanda kaygıları, korkuları ve içe kapanmalarıyla da… Çocukluk günlerinde bu yaşadıklarının, şehrinin tarihinin, sendeki tarihinin kaçamayacağın gerçekleri arasında yer aldığının farkında değildin. Şehir seni kendisine, bu çağrısıyla da bağlıyordu. Biliyordun, çok iyi biliyordun asıl farklılığın, seni yazıya çağıranın o aynalardan geldiğini.”
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları
0 notes
guncelpdfindir-blog · 6 years
Text
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Mario Levi ilk kez bu kadar içerden yazıyor kendisini, kendi kendisiyle söyleşiyor, kendine sorular soruyor. İçimdeki İstanbul Fotoğrafları, Mario Levi’nin “Mario Levi” olarak portresi… Renklerini, dillerini, insanını ayırmadan kucaklayan bir kent olarak İstanbul’un da portresi….
1950’lerin İstanbulunda “Mario Levi” adıyla doğmak, çocuk olmak, büyümek, erkek olmak, yazar olmak üzerine sorular… Şehir değişir dönüşürken, Mario Levi de nasıl değişmiş dönüşmüştür, onun üzerine sorular… “Herkes kendi dilinde ölüyordu. Dilini fırtınalardan korumak için, yeterince duyurulamayan o yangınları, depremleri, aynaların acımasızlığını taşıma umuduyla en korunaklı yerlerinde hayatta tutmaya çalışanların sözleri… Bu sözlerin çağrısını hep duymak istemiştin. Dil… İnşa etmek istediğin dil, hangi dildi? Evlerin, odaların, sende Türkçeninkinin yanı sıra, başka dil dünyalarının, Fransızcanın ve Yahudi İspanyolcasının renkleri, sesleri ve duygularıyla da kalmıştı. Tabii aynı zamanda kaygıları, korkuları ve içe kapanmalarıyla da… Çocukluk günlerinde bu yaşadıklarının, şehrinin tarihinin, sendeki tarihinin kaçamayacağın gerçekleri arasında yer aldığının farkında değildin. Şehir seni kendisine, bu çağrısıyla da bağlıyordu. Biliyordun, çok iyi biliyordun asıl farklılığın, seni yazıya çağıranın o aynalardan geldiğini.”
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları
0 notes
sizekitap · 5 years
Text
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları
0
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları Mario Levi Everest Yayınları
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları usta yazar Mario Levi’nin çocukluk İstanbul’una davet ediyor okuru. Bugünden bakınca ne çok şeyin değiştiğini özlemle hatırlayacak, siz de hatıralarınızdaki İstanbul’un sokaklarını, manzaralarını, kokularını, tatlarını ve renklerini, artık sadece fotoğraflarda kalmış duygularıyla bir daha yaşayacaksınız. İçimdeki İstanbul Fotoğrafları geçmişten bugüne şiirsel bir sesleniş, bir anılar geçidi ve tarihe düşülmüş bir not aynı zamanda.Şimdiyi daha iyi anlayabilmek için…
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara devamı burada => https://sizekitap.com/edebiyat/icimdeki-istanbul-fotograflari/
0 notes
Photo
Tumblr media
RT @AlemDergisi: Mario Levi’nin aynı isimli kitabından ilham alan “İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” sergisi, 31 Mayıs'a kadar The Marmara Pera Sergi Salonu’nda görülebilir. https://t.co/l23ar6PIrH https://t.co/ZalrEqLxI3
0 notes
istandistmag · 6 years
Text
Albüm Yapabilmem İçin Babam Kredi Çekti
Ünlüler Mutfakta bölümümüzün bu ayki konuğu popüler müziğin kazandırdığı yeni isimlerden Fulin oldu. Kimyager olmuşken, nasıl çark edip hayatını müzikle devam ettirmeye karar verdiğinden, aşkın hayatını nasıl etkilediğine, aile yaşantısından, isterse nasıl maharetli bir ev hanımı olduğuna kadar birçok şey konuştuk. Renkli kişiliği ise tüm çekimimize yansıdı. O kadar yansıdı ki; fotoğrafları bizim sayfalarımızdan önce magazin basınının sayfalarını süsledi. Balığa hayat öpücüğü verdiği fotoğrafı bizim sayfalarımızdan önce gazetelerde gördüyseniz şaşırmayınız efendim. Ne diyelim, magazin Fulin’i, Fulin magazini seviyor…
İsmin, sahne ismin mi? Ne manaya geliyor?
Çocukluğumdan beri herkes ismimi sorar. Hayır, sahne ismim değil, gerçek ismim. İnanmayana kimliğimi çıkarıp gösteriyorum. İç güzellik, büyük beyaz, parlak ışık demek. Aynı zamanda bir çiçek ismiymiş. Çin’de bir imparatorun da ismi olarak geçiyor.
Çin demişken, sen nerelisin?
Adanalıyım. Babam Adanalı, annem Selanik göçmeni.
Nasıl bir ailen var, bahseder misin?
Babam tıp fakültesinde profesör. Annem öğretmen. Adana’da yaşıyorlar. Bir de erkek kardeşim var. O da endüstri mühendisi. Otoriter bir aileye sahibim. Aslında müzik yapmamı hiç istemediler.
Sen de aslında kimyagersin.
Evet, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Kimya Bölümü’nden mezunum. Bir seneye yakın kimyagerlik yaptım. İçimde hep müzik aşkı vardı. Bir şekilde İstanbul’a gelmem gerekiyordu. Uzun süre mücadele ettim. Babam sırf İstanbul’a gelmeyeyim diye, kazanmış olduğum Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne göndermedi. Kimyagerlik yapmayı bahane edip İstanbul’a geldim. Bir ilaç firmasında çalıştım. Çok mutsuzdum. Babama çok mutsuz olduğumu, yaratıcı bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Çocukluğumdan beri gitar çalıyorum, klavye çalıyorum, beste yapıyorum. Benim olayım müzik! Babam da yaratıcılığını yansıtmak istiyorsan, moda okuluna git dedi. İstanbul Moda Akademisi’nde 2 sene okudum. Orayı da bitirip, diplomamı aldım, başladığım şeyi asla yarıda bırakmam ama beni tabii ki kesmedi.
Kaç yaşındasın?
30 yaşındayım ama bana sorsan 24. İnsanın gerçekten hissettiği bir yaş var.
Gelelim müziğe… Ailene rağmen müziği hayatına nasıl alabildin?
Enerji denilen şeye çok inanırım. Hande Yener’in bir lansmanına katıldım. Orada yetenekli bir aranjörle tanıştım. Ki o zamanlar Emrah Karaduman bu kadar tanınmıyordu. Sonra birlikte kahve içtik, konuştuk, beni tanımaya başladıkça, içinde müzik var neden müzik yapmıyorsun dedi. Ona hissettiğim duygular vardı, o duyguları yazıp gönderdim, o da üzerine beste yaptı. Bana beste yaptığı parçayı gönderdiğinde Adana’daydım. Babama dinlettim. Aslında fena değil dedi. Sonra babamı ikna edene kadar göbeğim çatladı ama bir şekilde kandırdım. O aranjör arkadaşım, Fulin bu işi yapmanın maddi bir külfeti var dedi. Albümü yapabilmem için babam kredi çekti. Çıkışım, sözü benim, aranjesi Emrah Karaduman’ın olan “İçinden Oku” şarkısı ile oldu. Sonra hep çalışmak istediğim DMC firmasına geçtim. Samsun Bey, lafımdan, sözümden çıkmayacaksın dedi. Tamam dedim. DMC ile sözleşme yaptığımızda dünyalar benim oldu.
Sonrasında seni magazin haberlerinde gördük. Otoriter ailen bu durumu nasıl karşıladı merak ettim.
Bizim evde aslında despot olan annemdir. Ben ün peşinde değilim, müzik yapmak istiyorum. Maalesef istem dışı magazinsel olaylar gelişti. Babam kızdı. Magazin kuşağı, sabah programında beni ağlarken görünce arayıp, keşke yapmasaydın çünkü bu sen değilsin dedi. Aslında içimdeki duygu: “müzik yapmak istiyorum ama istediğim yere gelemiyorum.” duygusuydu.
Çabuk gaza gelir misin?
Eskiden çok gelirdim. Şimdi o kadar gelmiyorum.
Sence sen kimin tahtını zorlarsın?
Kimsenin, ben kendi tahtıma gitmek istiyorum.
Müzikal anlamda nerede olmak istiyorsun?
Ruhumda elektronik alt yapılı müzikler yapmak var. Bu ülkemizde daha yeni yeni oturmaya başlıyor. Şuan elektro-pop anlamında piyasada bir açıklık görüyorum. Açıkçası çok popüler kültüre ait bir şey yapmak istemiyorum ama piyasaya hitap etmek zorundayım, yoksa istediğim kapılar bana açılmaz.
Yeni single ‘ın çıktı, tepkiler nasıl?
Tam beklediğim gibi oldu. Sözü, müziği bana ait. Tamamen içimden geleni yaptım. Sözler hep o anki hissettiğim şeylerdi. Aldım elime, yazdım biranda çıktı. Şuan yap desen belki yapamam. Bundan sonraki yapacağım şarkı bir tık daha farklı olacak. Daha Avrupai bir şeyler olacak.
Samsun Bey’in lafından hala çıkmıyor musun?
Bazen çıktığım oldu. DMC ile ilk çalışmamdı “Keyfi Halik” diye bir şarkı yaptık. Açık konuşmam gerekirse; 2014 yılında birden bire müzik sektörüne girdim. İlk şarkımda kaliteli isimlerle çalıştım. Sektöre girdiğimin 1. Senesinde pat diye DMC’ye geçtim. Samsun Demir, Alper Narman, Onur Özdemir, Murat Küçük, Ozan Çolakoğlu, Özgür Aras gibi isimlerle çalışacağımı duydum. Elim, ayağım birbirine dolandı. Ne yapacağımı bilemeyip, agresif ve fevri davrandım. Profesyonel davranmadığım noktalar oldu. Samsun Bey bana “bu işi yapacaksan, herkesle iyi olmak zorundasın, bu uzun bir yol, sabır lazım” demişti. Ben dinlemedim. Sanki bana bunları dememiş gibi davrandım. Şuan yeni yeni anlıyorum. Benim için DMC’de olmak çok büyük şans.
Angelina Jolie’ye benzetilme durumun var, nereden çıktı bu?
Sektöre ilk başladığımda, Umut Kuzey söylemişti. Ya, sen bu kadına benziyorsun diye. Aman bu durumu gündeme getirmeyin, kimsenin gölgesinde olmak istemiyorum dedim. Benzememek için saç rengimi açtım, biraz da kilo aldım. Sonra, sosyal medya fenomeni Halil Söyletmez, seninle gel Angelina Jolie şakası yapalım dedi. Yaptık, mevzu oradan çıktı.
Oyunculuğa başlıyormuşsun diye duydum.
Akademi 35.5’ta eğitim aldım. Vahide Gördüm ile çalıştım. Onun hiç kimseyi beğenmeyen bir yapısı var. Şuanda dizilerde izlediğimiz oyuncuların bir çoğu Akademik 35,5 dan çıkma oyuncular. Hep daha iyisini istiyor aslında, ondan beğenmiyor. Şuanda gündemimizde 2 tane dizi var. Bir sinema filmi için anlaşma yaptık. Çekimler Nisan veya Mayıs gibi olacak. Eylülde yayınlanacak.. Amaa, oyunculukta çok fazla ilerlesem de şarkıcılığı hayatta bırakmam.
Kendini yanlış ifade ettiğini düşündüğün oluyor mu?
Evet, çok oluyor. Mesela magazine röportaj verdiğimde sonradan hiçbirini izlemem. Evet, o an %50 benim ama % 50’si ben değilim. Bunu görüyorum ve izlemiyorum. Anlamıyorum, o anda ben ben olmuyorum. Çok aklı başında, olgun, bambaşka düşünen bir Fulin varken; o kamerayı kaldırdıkları zaman, bazen saçma sapan bir karaktere bürünebiliyorum. Vermemem gereken cevapları verebiliyorum.
Seni nasıl sinirlendirebilirim?
Bana haksızlık yaparsan sinirlenirim.
Madem mutfaktayız, soralım; Mutfakla aran nasıl? Biraz cici kız gibi duruyorsun. Sanki ne yemekten, ne temizlikten anlarmışsın gibi geliyor.
Gerçekten öyle değilim. Tek yaşıyorum, yemeğimi de temizliğimi de ben yapıyorum. İnanılmaz da bir ev kızıyım, çamaşırım, ütüm, her şeyi ben yaparım. O imajı kırmam lazım. Kendimle ilgili beğenmediğim nokta işte bu. Bunu ben ilişkilerime de yansıtıyorum.
Kusura bakma, seni elinde toz beziyle hayal edemiyorum..
Beni tanıdıkça, gerçek kimliğimi anlayabilirsin. Ama ilk tanıştığım anda da karşı tarafa kendimi doğru anlatabilmem lazım. Bu benim üzerine çalışmam gereken bir konu. Neden farklı algılanıyorum bilmiyorum.
O zaman en iyi yaptığın yemeği soralım.
Mantarlı tavuk sote. Güzel yaparım.
Son olarak ne söylemek istersin?
Yeni şarkı geliyor. Yeni bir söz – müzik yaptım. Bu sefer profesyonel insanlardan yardım alacağım. Hiçbir şarkım yaz aylarına yetişmedi, Allah’ın izniyle, bu sefer yaza yetiştirmeyi düşünüyorum. Kazakistan’da bir yarışmada yarıştım, Türkiye’yi temsil ettim. Orada Kazak bir starla stüdyoya girip bir düet yaptık. O şarkıyı dijitalde yayınlayabiliriz. Görüşülen sinema projeleri var. Zaten bu işler olursa çok yoğun koşturmalar başlayacaktır.
The post Albüm Yapabilmem İçin Babam Kredi Çekti appeared first on istandist.com - İstanbul' u Keşfet & Explore the Istanbul.
from WordPress https://istandist.com/album-yapabilmem-icin-babam-kredi-cekti/
0 notes
Text
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” sergisi The Marmara Pera Sergi Salonu'nda  
İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” sergisi The Marmara Pera Sergi Salonu’nda  
“İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” sergisi 31 Mayıs’a kadar The Marmara Pera Sergi Salonu’nda
Mario Levi’nin aynı isimli kitabından ilham alan “İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” sergisi, 40 Haramiler proje ekibi tarafından Muammer Yanmaz küratörlüğünde fotoğrafa uyarlandı. 1 Nisan – 31 Mayıs tarihleri arasında ziyarete açık olacak sergide, 45 farklı fotoğraf sanatçısının, kitaptan seçtikleri…
View On WordPress
0 notes
maksatbilgicom · 6 years
Text
Engin Günaydın
Tam adı: Engin Günaydın Doğum tarihi: 29 Ocak 1972  Doğum yeri: Erbaa, Tokat / Türkiye Boyu: 1,75 m Mesleği: Komedyen, Oyuncu Aktif Yılları: 1997’den bu yana Sosyal Medyada
Başlıklar
Hakkında Bilgi
Videoları
Fotoğrafları
Hakkında
Son filmi “Aile Arasında” ile tekrar beyazperdeden bize merhaba diyen Engin Günaydın’ın biyografi sayfasındasınız. Engin Günaydı’ı en çok Avrupa yakasındaki Burhan Altıntop karakteriyle tanısak da 1997’den beri mesleğini icra etmektedir. Okan Bayülgen‘in Zaga adlı talkshow’unda bir süre yer alan Günaydın birçok yapımda yer aldı.
Engin Günaydın, 29 Ocak 1972 yılında Tokat ‘ta dünyaya gelmiştir. Lise yıllarında her sene icra edilen okullar arası tiyatro yarışmasında aldığı ödülden sonra,jüri üyelerinin ısrarı üzerine konservatuar okumaya başlamıştır. Okul yıllarındaki bu çalışmaları oyunculuk anlamında ilk adımlarını atmış oldu.
Eğitimini Hacettepe Üniversitesi Konservatuar bölümüne girmiş ve 1992 yılında okulun 2.yılında Mimar sinan üniversitesi konservatuar bölümüne geçiş yapmasıyla İstanbul’a taşınmıştır.
İstanbul’a geldiği ilk yıllar için şu demeci vermiştir; “İstanbul’çok korkutucuydu. Uzun süre evden çıkamadım. Korkuyla ilgili değil ama çıkmak istemiyordum. Sonra geze geze, sevgilin ola ola alışıyorsun ve öğreniyorsun İstanbul’u. Benim en büyük mücadelem burada, evimi aramak oldu. Burası bana ait diyemedim hiç. 14 senedir burada yaşıyorum.12. Evimdeyim”
1997 yılında , “Otogargara“nın setinde komiklik yaparken, şans eseri aldığı teklifle “Bir Demet Tiyatro” adlı Demet Akbağ ile Yılmaz Erdoğan’ın oynadığı televizyonda yayınlanan tiyatro programında rol almaya başladı. Buradaki oynadığı karakter ise seyircilerin izlemekten zevk aldığı, bir çok eleştirmen tarafından da beğenilen zabıta İrfan’dı.
2001 yılında Zeki Demirkubuz’un yazıp yönettiği “Yazgı” adlı filmde Necati adlı karakteri canlandırdı.
2003 yılında “Hadi Uç Bakalım” ve “Alacakaranlık” adlı  dizilerde rol aldı. Bir yıl sonrasında ise Okan Bayülgen’in şov programı olan Zaga ekibine dahil oldu. Yine aynı yıl  “Size Baba Diyebilir miyim?” adlı dizide rol almasının yanı sıra, “Yazı Tura” filminde Sencer karakterine hayat verdi.
Engin Günaydın, mesleği ve kendisiyle ilgili birçok öz eleştirisi var. İcra ettiği mesleğiyle ilgili olarak şunları söylerken bu apaçık belli olurken ne kadar güzel düşüncelere sahip olduğunu anlamanız mümkün:
Aile kurmakla ilgili , Tolga Çevik, Erkan Can, Settar Tanrıöğen çocuk sahibi ve üçü de bunun çok güzel bir duygu olduğunu söylüyor. Ben çocuk istemiyorum. Tamamıyla o dünyaya girmek demek, çalışmamak demek.
Mesleğiyle ilgili olarak da , Tiyatronun çöküşü beni çok üzüyor ve ben ölmeden tiyatroyu düzeltmek istiyorum. ‘Hücreler‘ benim en parlak projem . Sinemayla ilgili çalışmalar yapmam lazım. 45-50 yaşına kadar çalışmam gerek. Anneme de bahsettim bundan. O da ’15 yaşına geri döndün. Yaş olarak büyümüyorsun, küçülüyorsun’ diyor.
2005 yılında en büyük çıkışı yapacağı bir projeye başlayacak. Bu projeye başlaması ise Gülse Birsel’in kendisini fark etmesiyle olacaktı. Evet bildiğiniz gibi Burhan Altıntop karakteriyle Engin Günaydın en büyük çıkışını, bu yıllarda Gülse Birsel’in Avrupa Yakası adlı dizinin kadrosuna dahil olmasıyladır. İyi de olmuştur! Peker Açıkalın ile bilrikte hatta öyle bir performans gerçekleştirmiştir ki , “Avrupa Yakası” mı bu ikiliyi meşhur etmişti, yoksa onlar mı diziyi?
Komedyenliğe de devam eden Engin Günaydın, “O hikayedeki mal benim” adlı stand up şovu sahnelemiştir.
İstanbul Plus dergisinin Temmuz 2006 sayısına verdiği röpörtajda; Boğazda dolaşmayı, ormanda yürüyüş yapmayı, kişilikli binalara bakmayı, denizi yakından yada uzaktan seyretmeyi, Cihangir’de Symrna ve Porte’de yemek yemeyi sevdiğini söylüyor.
1 Aralık 2017’de vizyona giren ve çok merak edilen film olan “Aile Arasında” ile sinemada oyunculuk mesleğine devam etmektedir.
Aldığı Ödüller
2001 – Ankara Film Festivali En İyi Yardımcı Oyuncu (Yazgı)
2010 – 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali En İyi Senaryo (Vavien)
2012 – 31. Uluslararası İstanbul Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu (Yeraltı)
2013 – 45. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu (Yeraltı)
2013 – 19. Altın Koza Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Yeraltı)
2015 – 20. Sadri Alışık Sinema Ödülleri, Müzikal ya da Komedi dalında “Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu” (İçimdeki Ses)
Filmleri ve Dizileri
(2017): Aile Arasında – Fikret (Film)
(2017): Nerelerdesiniz – Numan  (Film)
(2015): İçimdeki Ses – Selim  (Film)
(2013 – 2014): Galip Derviş – Galip (Dizi)
(2012): Yeraltı – Muharrem  (Film)
(2011): Muhteşem Yüzyıl – Gül Ağa  (Dizi)
(2011): Üsküdar’a Giderken – Muhtar  (Dizi)
(2009): Vavien – Celal  (Film)
(2005): Takva – Erol  (Film)
(2005 – 2009): Avrupa Yakası – Burhan Altıntop  (Dizi)
(2004): Yazı Tura – Sencer  (Film)
(2004): Gora – Dergi Editörü  (Film)
(2004): Size Baba Diyebilir Miyim? – Mahir  (Dizi)
(2003): Hadi Uç Bakalım – Senayi  (Dizi)
(2003): Alacakaranlık (Dizi)
(2002): Zor Baba – Bilal  (Dizi)
(2001): Yazgı (film, 2001) – Necati  (Film)
(2001): Aşkım Aşkım – Tarık Usta  (Dizi)
(2000): Güneş Yanıkları – Sacit  (Dizi)
(1997): Bir Demet Tiyatro – Zabıta İrfan  (Dizi)
Videoları
Beyaz Show- Engin Günaydın ile ilgili sorulan soru kahkahalara neden oldu!
engin gunaydin-zaga-marketci
Engin Günaydın / Ömür Gedik Cinemania 2012
Zaga Engin Günaydın İngilizce Dersi
Zaga – Damatlar
Alkolik Burhan – Avrupa Yakası
Fotoğrafları
Kaynaklar
Google
Biyografi
Youtube
Kaynaklardan toplanarak derlenmiştir.
Engin Günaydın MaksatBilgi Biyogfrafi sayfası: Videoları,Fotoğrafları,Demeçleri,Filmleri Dizileri ve dahası bu sayfada! #ailearasında Tam adı: Engin Günaydın Doğum tarihi: 29 Ocak 1972  Doğum yeri: Erbaa, Tokat / Türkiye Boyu: 
0 notes
maksatbilgicom · 7 years
Text
Tam adı: Merve Boluğur Doğum tarihi: 16 Eylül 1987 Doğum yeri: İstanbul / Türkiye Boyu: 1,67 m Eşi: Murat Dalkılıç (2015’de evlendi) Mesleği: Oyuncu , Model , Tasarımcı Aktif Yılları: 2005’den bu yana Sosyal Medyada
Başlıklar
Hakkında Bilgi
Videoları
Fotoğrafları
Hakkında
Oyuncu, tasarımcı ve modellik yapan Merve Boluğur ilk kez ekranlarda fantastik gençlik dizisi olan “Acemi Cadı” adlı dizide canlandırdığı, Ayşegül karakteriyle tanındı. Ardında ise bütün kitleye (özellikle gençlere) ,” Gossip Girl ” adlı yabancı dizinin yerli uyarlaması olan “Küçük Sırlar” adlı dizi ile kendini bütün kitleye duyurdu.
Merve Boluğur, 16 Eylül 1987 tarihinde , İstanbul’da doğdu. Oyunculuk eğitimini ise , Müjdat Gezen Sanat Merkezinde oyunculuk eğitimi aldı. İlk kez ise oyunculuk deneyimini, 2006 ve 2007 yılları arasında , Feride Kaytan’ın yönettiği fantastik gençlik dizisi “Acemi Cadı” adlı dizide  Ayşegül adlı başrol karakterini canlandırarak yapmıştır . Aynı yılda  “Keloğlan Kara Prense” Karşı adlı sinema filminde Birgül karakterini canlandırarak hızlıca beyazperdeye adımını atmış oldu.
2007 yılında,fantastik korku filmi olan “Gomeda” adlı filmde rol aldı. Boluğur, bundan bir yıl sonra ise Cem Görgeç tarafından yazılıp yönetilen “Hoşçakal Güzin” adlı yapımda rol aldı.
Tekrar dizi sektöründe yer alan Boluğur, “Aşk Yeniden ” ve “Kül ve Ateş” adlı dizilerde rol alarak mesleki birikimini arttırdı. Ayrıca reklam filmlerinde de yer aldı. 2010 yılında ,  “Gossip Girl” adlı dizinin yerli uyarlaması olan “Küçük Sırlar” adlı dizide Ayşegül karakterini canlandırdı.
2012 yılında Rexona reklamında oynadı. 2014 yılında Maybelline NewYork’un ilk Türk marka yüzü oldu.
Merve Boluğur, 24 Ağustos 2015 tarihinde Murat Dalkılıç ile evlendi.
Merve Boluğur’un Filmleri ve Dizileri
2006 – 2007 – Acemi Cadı
2006 – Keloğlan Karaprense Karşı (Sinema filmi)
2007 – Gomeda (Sinema filmi)
2007 – Aşk Yeniden
2008 – Hoşçakal Güzin (Sinema filmi)
2009 – Kül ve Ateş
2010 – Küçük Sırlar (Ayşegül Yalçın)
2011-2013 – Kuzey Güney (Zeynep Çiçek)
2013-2014 – Muhteşem Yüzyıl (Nurbanu Sultan)
2017-İçimdeki Fırtına Ezgi
Merve Boluğur’un oynadığı Reklam Filmleri
2005-Cornetto
2012- Rexona -Reklam Yüzü
2012- Burger King- Burger King Acılı Whooper
2014- Maybelline New York- The Colossal Kajal
2015- Maybelline New York- Colossal Go Extreme Leather Black Maskara
2015- Maybelline New York- Color Sensational 547 Kırmızı Ruj
2015- Maybelline New York- Yeni Affinitone Fondöten
Merve Boluğur’un Aldığı Ödüller
2010- Ayaklı Gazete TV Yıldızları Ödülleri- 2010 yılının umut vaadeden bayan oyuncusu
2011- TelevizyonDizisi.com- Yılın en iyi yardımcı bayan oyuncusu
2012- Altın Kelebek Ödüllleri
2017- İstanbul Moda Rehberi Ödülleri- Yılın En Tarz Kadın Oyuncusu
2017- İstanbul Kültür Üniversitesi Kariyer Onursal Ödülleri- Yılın En Tarz Oyuncusu
Videoları
Ünlü Sohbeti | Merve Boluğur Güzellik Sırları ve Moda Anlayışını Anlatıyor! | Tarzım Cepte
ALL Mayıs – Merve Boluğur
Kırmızının Yeri ve Zamanı Yok #CesaretKırmızıda
  Fotoğrafları
Kaynaklar
Google
Wikipedia
Youtube
Pinterest
Kaynaklardan toplanarak derlenmiştir.
Merve Boluğur Biyografisi. Videoları ve fotoğrafları :: #mervebolugur @mervebolugur #sicak #tatil #su #deniz Tam adı: Merve Boluğur Doğum tarihi: 16 Eylül 1987 Doğum yeri: İstanbul / Türkiye Boyu: 1,67 m…
0 notes